Mehmet Ak - Academia.edu (original) (raw)

Uploads

Papers by Mehmet Ak

Research paper thumbnail of Hami̇d Sancağinda Suç Olgusu Ve Suçlulara Veri̇len Cezalar (1873-1881)

Journal Of History School, 2018

Mehmet AK  Özet Hamid yöresi, Türkiye Selçuklu Devletinin yıkılış sürecine girmesi ile 1297 yılı... more Mehmet AK  Özet Hamid yöresi, Türkiye Selçuklu Devletinin yıkılış sürecine girmesi ile 1297 yılında kurulan Hamidoğulları Beyliği hakimiyetine geçer. Yaklaşık bir asır Hamidoğulları hakimiyetinde kalan yöre 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı Devleti hakimiyeti altına alınır. Timur tarafından 1402 Ankara savaşı ile tahrip edilir ancak 15. yüzyılın ilk yarısında Isparta merkezli bir sancak olarak düzenlenip Hamid İli adı ile Anadolu Beylerbeyliğine bağlanır. Uzunca bir süreden sonra 1864 Vilayet Nizamnamesinin arkasından Konya Vilayetine dahil edilir. Sancak içerisinde 19. yüzyılın son çeyreğinde suç olgusu ve suçlular açısından değerlendirilen ve kayıtlara geçen asayiş sorunları ile bunlara verilen cezaları içeren, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde, meşihat içerisinde kayıtlı 5220 no'lu defter önemli veriler sunar. Bu defterdeki 1873 ile 1881 yılları arasında Hamid Sancağı genelinde çeşitlilik gösteren suç unsurları, birey hürriyetine zarar veren ve toplum huzurunu bozan olaylardan oluşur. Ayrıca suçlulara verilen cezalar, Tazimat sürecinden sonra hazırlanan ceza kanunları çerçevesinde, kürek ve hapis cezası şeklinde olup sadece cezaların süresi değişir.

Research paper thumbnail of Anamas Yaylalari Ve Yörükler

ASYA STUDIES

Öz Yörükler, Anadolu'da ve Rumeli'de konargöçer hayat yaşayan Türklerdir. Osmanlı Devletinden gün... more Öz Yörükler, Anadolu'da ve Rumeli'de konargöçer hayat yaşayan Türklerdir. Osmanlı Devletinden günümüze genellikle Yörük veya Türkmen olarak adlandırılırlar. Yörük sosyo-ekonomik hayatı içerisinde yaylak ve kışlak alanlarının önemli bir yeri vardır. Yaz döneminin geçirildiği yerlere yaylak denilir. Kış aylarının arkasından gelen bahar mevsiminde kışlaklardan göç ile harekete geçen Yörükler, Mayıs ayı başlarından Eylül ayı ortalarına kadar yaylak alanlarında kalırlar. Yaylaklar, yaz sıcağının etkisinden hayvanların korunduğu, beslenmesine uygun otu, suyu bol, serin ve yüksek yerlerdir. Çoğunluğu Antalya çevresinden olmak üzere birçok Yörük oymak ve obasının yazı geçirdiği yaylak alanı Isparta sınırları içerisinde bulunan Anamas yaylalarıdır. Anamas tek bir yayladan ziyade üzerinde birçok yaylanın bulunduğu yaylalar topluluğunun genel adıdır. Isparta'nın Eğirdir, Aksu, Yenişarbademli, Şarkikaraağaç, Yalvaç ve Gelendost ilçelerinin çevrelediği sınırlar içerisinde kalır. Dedegöl dağı tarafından Sütçüler ve Beyşehir hududuna kadar sokulur. 16. yüzyıldan beri birçok Yörük oymağının hareket sahası içerisindedir. Serin iklim özelliği ve zengin otlak alanları ile yazın Yörükler için vazgeçilmezdir. 18. ve 19. yüzyıllarda büyük çoğunluğu Teke Yöresi'nden gelen Yörük oymak ve obasına ev sahipliği yapmıştr. Farklı yerlerden yaylamak üzere Anamas Yöresi'ne gelen Yörükler, belirli göç yolları üzerinden yöreye ulaşmışlardır. Yöreye gelen hemen hemen her bir oymak ve obanın yaylası bellidir. Bir yaylanın sınırının bittiği yerden bir diğer yaylanın sınırları başlar ve her Yörük grubu kendi yaylasında yazı geçirir.

Research paper thumbnail of 19. yüzyılın ilk yarısında Gülnar Yörükleri

OTAM(Ankara, 2013

Osmanlı coğrafyasında Anadolu'da ve Rumeli'de geniş bir alanda yayılmış olan Yörüklerin 19. yüzyı... more Osmanlı coğrafyasında Anadolu'da ve Rumeli'de geniş bir alanda yayılmış olan Yörüklerin 19. yüzyılın ilk yarısında en yoğun bulundukları yerlerden birisi İçel sancağına bağlı Gülnar kazasıdır. Yörenin coğrafî özelliğine bağlı olarak birbirine yakın yaylak ve kışlak alanları arasında yarı yerleşik bir hayat yaşayan Yörükler, oldukça farklı adlar taşımakla birlikte, bir kısmı eskiden beri yörede var olan oymaklar iken bu oymaklar içerisinden çıkıp büyüyerek ayrı birer oymak olan obalar da bulunmaktadır. Bu oymaklara ait hane dağılımı içerisinde meslek ve uğraş alanı bakımından oldukça çeşitlilik göze çarpmakla birlikte Yörükler açısından tarım ve hayvancılığın bütünleştiği yöre, Yörük yerleşiminin yoğunluğu bakımından zengin olup Türk kültürünün önemli izlerini taşımaktadır. Nitekim 19. yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru yerleşik ahali ile kıyaslandıkları zaman oldukça kalabalık oldukları görülen Gülnar Yörükleri, zaman içerisinde yörede hem kendi adları ile köyler kurup yerleşik hayata geçmişler hem de çevredeki diğer köylere yerleşmişlerdir ki günümüzde Gülnar ve çevresinde oymak adı taşıyan çok sayıda meskun mahal bulunmaktadır.

Research paper thumbnail of Teke Adi Ve Yöresi̇ Üzeri̇ne

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Teke Yöresi, merkezinde Antalya'nın bulunduğu doğuda Köprüçayı, batıda Eşen Çayı, kuzeyde Toros d... more Teke Yöresi, merkezinde Antalya'nın bulunduğu doğuda Köprüçayı, batıda Eşen Çayı, kuzeyde Toros dağlarının üzeri, güneyde Akdeniz ile çevrili coğrafi alan içerisini kapsar. Fiziki coğrafya şartlarına göre çerçevesi çizilen yöre, Osmanlı Devleti hakimiyetine 1423 yılında kesin olarak girer ve Teke Sancağı adı ile teşkilatlandırılıp Anadolu Beylerbeyliğine bağlanır. Yöre adı, Tekeoğulları beyi Emir Mübârizü'd-din Mehmed Bey'e dayandırılsa da, Antalya'nın fethinden sonra doğudan batıya yapılan göçler ve iskân siyaseti çerçevesinde yöreye Türkmenlerin yerleştirilmesi düşünüldüğü zaman bu adın Teke Türkmenlerinden gelmiş olması daha güçlü bir ihtimaldir. Tarihi ve fiziki coğrafyayı göz ardı ederek yöre adı üzerinde farklı söylemlerde bulunup, bambaşka bir coğrafyayı Teke Yöresi olarak nitelendirmek iskân politikası gereği fethedilen yerlere Türkçe ad verme ve Türkleştirme siyasetine gölge düşürdüğü gibi tarihi ve kültürel değerlerin halk belleğinden kaybolmasına zemin hazırlar. Teke Yöresi kültürünün merkezden çevreye doğru yayılması doğal bir süreç olup bu farklı şekillerde değerlendirilemez ve dayanak noktası olamaz.

Research paper thumbnail of Batılı Gezginlerin Gözlemlerinde Yörük/Türkmen Çadırları

Türkiyat Mecmuası

Osmanlı Devletinin hâkim olduğu topraklar hemen hemen her dönem Batılı gezginlerin dikkatini çekt... more Osmanlı Devletinin hâkim olduğu topraklar hemen hemen her dönem Batılı gezginlerin dikkatini çekti. Türk topraklarına çeşitli amaçlarla gelen gezginler, gezdikleri yerlerde gördükleri ve ilgilerini çeken birçok şeyi kaleme aldılar. Gezileri sırasında özellikle Türk toplumunun önemli unsurlarından birisi olan Yörük veya Türkmen olarak adlandırılan konargöçerler ile ilgili gözlemlerini de kayda geçirdiler. Bunların kışlak, yaylak ve güzlek arasında mevsim farkına bağlı olarak sürdürdükleri hareketli yapıları nedeni ile oturdukları çadırlar ve diğer mesken türlerini bazen ayrıntılı bir şekilde bazen de genel olarak ele aldılar. Çadırların donanım, kurulum ve iç mekân özelliklerine değindiler. Bu çadırlardan, karaçadır ismini sıkça verirlerken topak ev, alaçık, huğ ve diğer mesken türlerinin adlarından bahsetmediler ancak çoğunlukla şeklen tanıtıp çeşitli özellikleri veya genel görünümlerini betimlediler. Gözlemler sonucunda gezginler, var olan ortamı çoğu zaman olduğu gibi anlatmaya çalıştılar ancak romantik bir bakış açısı sergileyenler yanında zaman zaman oryantalist bakış açısından kurtulamayanlar da oldu. Gezginler, verdikleri bilgiler ile çadır türleri ve kullanılan meskenlerin çeşitliliğinden bahsedip bunların yöre ve bölge dağılımını ortaya koydukları gibi hem farklı çadır türlerinin, hem de çadırlar ile birlikte farklı meskenlerin aynı ortamda kullanıldığını gözler önüne serdiler.

Research paper thumbnail of Makedonya da Eşkıyalık ve Bulgar Asi Çakalarof

Mediterranean Journal of Humanities, 2011

Cilt 14, Sayı 28 (2021) by Mehmet Ak

Research paper thumbnail of Batılı Gezginlerin Gözlem ve Değerlendirmelerinde Ankara Keçisi

Osmanlı Devleti topraklarında dolaşan Batılı gezginler, Ankara Keçisi ile ilgili ayrıntılı bilgil... more Osmanlı Devleti topraklarında dolaşan Batılı gezginler, Ankara Keçisi ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdiler. Keçiyi köken olarak araştırıp kendilerine ait olabileceği ihtimali üzerinde durdular; ancak Türkistan Coğrafyası’ndan Türkler tarafından getirildiğini kabul ettiler. Keçileri görünüş, yaşadıkları ortam ve tiftik boyutu ile ele aldılar. Kırkım, tarama, eğirme, iplik, dokuma ve kumaş türlerinden bahsettiler. Tiftikten mamul iplik ile dokunan kumaşlar, Avrupa’da ve Dünya’da ilgi gördü. Bu arada keçi ve ham tiftiğin yurt dışına çıkarılması yasaktı. Mevcut ortamda Batılıların, keçilere ilgisi her geçen gün artarken 16. yüzyıldan itibaren girişimler başladı. Keçilere sahip olup, tiftik üretimini kontrol etmek istediler. 19. yüzyılda ham tiftik ve keçi ihracının önü açıldı. İspanya, Fransa, Amerika ve Avustralya’ya götürülen keçilerden istenilen verim alınamadı. İngiliz sömürgesi Güney Afrika’daki üretim denemeleri başarıya ulaştı. Böylece uluslararası pazarda Güney Afrika tiftiği 19. yüzyılın son çeyreğinde Türk tiftiğinin rakibi oldu. Buna rağmen dünyanın hiçbir yerinde Ankara tiftiğinin kalitesi yakalanamadı. Devlet, tiftik piyasasında yaşanan dalgalanmalar üzerine keçi ihracını yasakladı; ancak bu kesin çözüm olmadı. Keçi, tiftik, iplik ve kumaşlar, Ankara halkı için önemli bir gelir kaynağı iken bu 19. yüzyılda yavaş yavaş kaybedildi. Sanayi Devrimi sonrasında gelişen makinalı üretim karşısında yerli tiftik işletmeleri rekabet edemedi. Kapitülasyonların tek taraflı uygulanması, 1838 Balta Limanı Ticaret Anlaşması ile tiftik ihracının önünün açılması, Türk üretici ve yerli işletmeleri sarstı. Keçi besleyen Türk üretici azalırken üreticiler ve işletmeler kazancını, devlet ise vergi gelirini kaybetti.

Research paper thumbnail of Hami̇d Sancağinda Suç Olgusu Ve Suçlulara Veri̇len Cezalar (1873-1881)

Journal Of History School, 2018

Mehmet AK  Özet Hamid yöresi, Türkiye Selçuklu Devletinin yıkılış sürecine girmesi ile 1297 yılı... more Mehmet AK  Özet Hamid yöresi, Türkiye Selçuklu Devletinin yıkılış sürecine girmesi ile 1297 yılında kurulan Hamidoğulları Beyliği hakimiyetine geçer. Yaklaşık bir asır Hamidoğulları hakimiyetinde kalan yöre 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı Devleti hakimiyeti altına alınır. Timur tarafından 1402 Ankara savaşı ile tahrip edilir ancak 15. yüzyılın ilk yarısında Isparta merkezli bir sancak olarak düzenlenip Hamid İli adı ile Anadolu Beylerbeyliğine bağlanır. Uzunca bir süreden sonra 1864 Vilayet Nizamnamesinin arkasından Konya Vilayetine dahil edilir. Sancak içerisinde 19. yüzyılın son çeyreğinde suç olgusu ve suçlular açısından değerlendirilen ve kayıtlara geçen asayiş sorunları ile bunlara verilen cezaları içeren, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde, meşihat içerisinde kayıtlı 5220 no'lu defter önemli veriler sunar. Bu defterdeki 1873 ile 1881 yılları arasında Hamid Sancağı genelinde çeşitlilik gösteren suç unsurları, birey hürriyetine zarar veren ve toplum huzurunu bozan olaylardan oluşur. Ayrıca suçlulara verilen cezalar, Tazimat sürecinden sonra hazırlanan ceza kanunları çerçevesinde, kürek ve hapis cezası şeklinde olup sadece cezaların süresi değişir.

Research paper thumbnail of Anamas Yaylalari Ve Yörükler

ASYA STUDIES

Öz Yörükler, Anadolu'da ve Rumeli'de konargöçer hayat yaşayan Türklerdir. Osmanlı Devletinden gün... more Öz Yörükler, Anadolu'da ve Rumeli'de konargöçer hayat yaşayan Türklerdir. Osmanlı Devletinden günümüze genellikle Yörük veya Türkmen olarak adlandırılırlar. Yörük sosyo-ekonomik hayatı içerisinde yaylak ve kışlak alanlarının önemli bir yeri vardır. Yaz döneminin geçirildiği yerlere yaylak denilir. Kış aylarının arkasından gelen bahar mevsiminde kışlaklardan göç ile harekete geçen Yörükler, Mayıs ayı başlarından Eylül ayı ortalarına kadar yaylak alanlarında kalırlar. Yaylaklar, yaz sıcağının etkisinden hayvanların korunduğu, beslenmesine uygun otu, suyu bol, serin ve yüksek yerlerdir. Çoğunluğu Antalya çevresinden olmak üzere birçok Yörük oymak ve obasının yazı geçirdiği yaylak alanı Isparta sınırları içerisinde bulunan Anamas yaylalarıdır. Anamas tek bir yayladan ziyade üzerinde birçok yaylanın bulunduğu yaylalar topluluğunun genel adıdır. Isparta'nın Eğirdir, Aksu, Yenişarbademli, Şarkikaraağaç, Yalvaç ve Gelendost ilçelerinin çevrelediği sınırlar içerisinde kalır. Dedegöl dağı tarafından Sütçüler ve Beyşehir hududuna kadar sokulur. 16. yüzyıldan beri birçok Yörük oymağının hareket sahası içerisindedir. Serin iklim özelliği ve zengin otlak alanları ile yazın Yörükler için vazgeçilmezdir. 18. ve 19. yüzyıllarda büyük çoğunluğu Teke Yöresi'nden gelen Yörük oymak ve obasına ev sahipliği yapmıştr. Farklı yerlerden yaylamak üzere Anamas Yöresi'ne gelen Yörükler, belirli göç yolları üzerinden yöreye ulaşmışlardır. Yöreye gelen hemen hemen her bir oymak ve obanın yaylası bellidir. Bir yaylanın sınırının bittiği yerden bir diğer yaylanın sınırları başlar ve her Yörük grubu kendi yaylasında yazı geçirir.

Research paper thumbnail of 19. yüzyılın ilk yarısında Gülnar Yörükleri

OTAM(Ankara, 2013

Osmanlı coğrafyasında Anadolu'da ve Rumeli'de geniş bir alanda yayılmış olan Yörüklerin 19. yüzyı... more Osmanlı coğrafyasında Anadolu'da ve Rumeli'de geniş bir alanda yayılmış olan Yörüklerin 19. yüzyılın ilk yarısında en yoğun bulundukları yerlerden birisi İçel sancağına bağlı Gülnar kazasıdır. Yörenin coğrafî özelliğine bağlı olarak birbirine yakın yaylak ve kışlak alanları arasında yarı yerleşik bir hayat yaşayan Yörükler, oldukça farklı adlar taşımakla birlikte, bir kısmı eskiden beri yörede var olan oymaklar iken bu oymaklar içerisinden çıkıp büyüyerek ayrı birer oymak olan obalar da bulunmaktadır. Bu oymaklara ait hane dağılımı içerisinde meslek ve uğraş alanı bakımından oldukça çeşitlilik göze çarpmakla birlikte Yörükler açısından tarım ve hayvancılığın bütünleştiği yöre, Yörük yerleşiminin yoğunluğu bakımından zengin olup Türk kültürünün önemli izlerini taşımaktadır. Nitekim 19. yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru yerleşik ahali ile kıyaslandıkları zaman oldukça kalabalık oldukları görülen Gülnar Yörükleri, zaman içerisinde yörede hem kendi adları ile köyler kurup yerleşik hayata geçmişler hem de çevredeki diğer köylere yerleşmişlerdir ki günümüzde Gülnar ve çevresinde oymak adı taşıyan çok sayıda meskun mahal bulunmaktadır.

Research paper thumbnail of Teke Adi Ve Yöresi̇ Üzeri̇ne

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Teke Yöresi, merkezinde Antalya'nın bulunduğu doğuda Köprüçayı, batıda Eşen Çayı, kuzeyde Toros d... more Teke Yöresi, merkezinde Antalya'nın bulunduğu doğuda Köprüçayı, batıda Eşen Çayı, kuzeyde Toros dağlarının üzeri, güneyde Akdeniz ile çevrili coğrafi alan içerisini kapsar. Fiziki coğrafya şartlarına göre çerçevesi çizilen yöre, Osmanlı Devleti hakimiyetine 1423 yılında kesin olarak girer ve Teke Sancağı adı ile teşkilatlandırılıp Anadolu Beylerbeyliğine bağlanır. Yöre adı, Tekeoğulları beyi Emir Mübârizü'd-din Mehmed Bey'e dayandırılsa da, Antalya'nın fethinden sonra doğudan batıya yapılan göçler ve iskân siyaseti çerçevesinde yöreye Türkmenlerin yerleştirilmesi düşünüldüğü zaman bu adın Teke Türkmenlerinden gelmiş olması daha güçlü bir ihtimaldir. Tarihi ve fiziki coğrafyayı göz ardı ederek yöre adı üzerinde farklı söylemlerde bulunup, bambaşka bir coğrafyayı Teke Yöresi olarak nitelendirmek iskân politikası gereği fethedilen yerlere Türkçe ad verme ve Türkleştirme siyasetine gölge düşürdüğü gibi tarihi ve kültürel değerlerin halk belleğinden kaybolmasına zemin hazırlar. Teke Yöresi kültürünün merkezden çevreye doğru yayılması doğal bir süreç olup bu farklı şekillerde değerlendirilemez ve dayanak noktası olamaz.

Research paper thumbnail of Batılı Gezginlerin Gözlemlerinde Yörük/Türkmen Çadırları

Türkiyat Mecmuası

Osmanlı Devletinin hâkim olduğu topraklar hemen hemen her dönem Batılı gezginlerin dikkatini çekt... more Osmanlı Devletinin hâkim olduğu topraklar hemen hemen her dönem Batılı gezginlerin dikkatini çekti. Türk topraklarına çeşitli amaçlarla gelen gezginler, gezdikleri yerlerde gördükleri ve ilgilerini çeken birçok şeyi kaleme aldılar. Gezileri sırasında özellikle Türk toplumunun önemli unsurlarından birisi olan Yörük veya Türkmen olarak adlandırılan konargöçerler ile ilgili gözlemlerini de kayda geçirdiler. Bunların kışlak, yaylak ve güzlek arasında mevsim farkına bağlı olarak sürdürdükleri hareketli yapıları nedeni ile oturdukları çadırlar ve diğer mesken türlerini bazen ayrıntılı bir şekilde bazen de genel olarak ele aldılar. Çadırların donanım, kurulum ve iç mekân özelliklerine değindiler. Bu çadırlardan, karaçadır ismini sıkça verirlerken topak ev, alaçık, huğ ve diğer mesken türlerinin adlarından bahsetmediler ancak çoğunlukla şeklen tanıtıp çeşitli özellikleri veya genel görünümlerini betimlediler. Gözlemler sonucunda gezginler, var olan ortamı çoğu zaman olduğu gibi anlatmaya çalıştılar ancak romantik bir bakış açısı sergileyenler yanında zaman zaman oryantalist bakış açısından kurtulamayanlar da oldu. Gezginler, verdikleri bilgiler ile çadır türleri ve kullanılan meskenlerin çeşitliliğinden bahsedip bunların yöre ve bölge dağılımını ortaya koydukları gibi hem farklı çadır türlerinin, hem de çadırlar ile birlikte farklı meskenlerin aynı ortamda kullanıldığını gözler önüne serdiler.

Research paper thumbnail of Makedonya da Eşkıyalık ve Bulgar Asi Çakalarof

Mediterranean Journal of Humanities, 2011

Research paper thumbnail of Batılı Gezginlerin Gözlem ve Değerlendirmelerinde Ankara Keçisi

Osmanlı Devleti topraklarında dolaşan Batılı gezginler, Ankara Keçisi ile ilgili ayrıntılı bilgil... more Osmanlı Devleti topraklarında dolaşan Batılı gezginler, Ankara Keçisi ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdiler. Keçiyi köken olarak araştırıp kendilerine ait olabileceği ihtimali üzerinde durdular; ancak Türkistan Coğrafyası’ndan Türkler tarafından getirildiğini kabul ettiler. Keçileri görünüş, yaşadıkları ortam ve tiftik boyutu ile ele aldılar. Kırkım, tarama, eğirme, iplik, dokuma ve kumaş türlerinden bahsettiler. Tiftikten mamul iplik ile dokunan kumaşlar, Avrupa’da ve Dünya’da ilgi gördü. Bu arada keçi ve ham tiftiğin yurt dışına çıkarılması yasaktı. Mevcut ortamda Batılıların, keçilere ilgisi her geçen gün artarken 16. yüzyıldan itibaren girişimler başladı. Keçilere sahip olup, tiftik üretimini kontrol etmek istediler. 19. yüzyılda ham tiftik ve keçi ihracının önü açıldı. İspanya, Fransa, Amerika ve Avustralya’ya götürülen keçilerden istenilen verim alınamadı. İngiliz sömürgesi Güney Afrika’daki üretim denemeleri başarıya ulaştı. Böylece uluslararası pazarda Güney Afrika tiftiği 19. yüzyılın son çeyreğinde Türk tiftiğinin rakibi oldu. Buna rağmen dünyanın hiçbir yerinde Ankara tiftiğinin kalitesi yakalanamadı. Devlet, tiftik piyasasında yaşanan dalgalanmalar üzerine keçi ihracını yasakladı; ancak bu kesin çözüm olmadı. Keçi, tiftik, iplik ve kumaşlar, Ankara halkı için önemli bir gelir kaynağı iken bu 19. yüzyılda yavaş yavaş kaybedildi. Sanayi Devrimi sonrasında gelişen makinalı üretim karşısında yerli tiftik işletmeleri rekabet edemedi. Kapitülasyonların tek taraflı uygulanması, 1838 Balta Limanı Ticaret Anlaşması ile tiftik ihracının önünün açılması, Türk üretici ve yerli işletmeleri sarstı. Keçi besleyen Türk üretici azalırken üreticiler ve işletmeler kazancını, devlet ise vergi gelirini kaybetti.