Mustafa Aslan - Academia.edu (original) (raw)
Book Reviews by Mustafa Aslan
Alevi Topluluklar, 2024
Gaziantep Çepnilerinin inançsal yapılarına bakıldığında zengin kültürel bir dini mirasa sahip top... more Gaziantep Çepnilerinin inançsal yapılarına bakıldığında zengin kültürel bir dini mirasa sahip topluluktur. Özellikle geçiş ve ziyaret ritüelleri, bu mirasın önemli bir parçasını oluşturur. Bu ritüeller, sadece dini bir ifade biçiminden öte, toplumsal yapıyı pekiştiren, bireylerin yaşam döngüsündeki önemli aşamalarını işaretleyen ve kültürel kimliği yansıtan önemli işlevlere sahiptir. Çepni toplumu içindeki geçiş ritüelleri, doğum, evlilik ve ölüm gibi yaşamın dönüm noktalarında gerçekleştirilen törenleri kapsar. Bu törenlerde, bireyin yeni bir sosyal role geçişi kutlanır ve toplumsal bağlar güçlendirilir. Ancak çağın değişen koşulları ve modernleşme süreçleri, bu ritüellerdeki bazı uygulamaların unutulmasına veya dönüşümüne neden olmuştur. Ziyaret ritüelleri ise Çepnilerin Alevi inanç sisteminin ve toplumsal yapısının önemli bir parçasıdır. Kapı niyazı, ağaç niyazı, taş yapıştırma, mum-tütsü yakma ve ateş yakma gibi ritüeller, doğa güçlerine ve atalara duyulan saygıyı ifade eder. Bu ritüellerin kökenleri, Türklerin eski inançlarına kadar uzanmaktadır. Ağaç, toprak-su, ateş, dağ-taş ve atalar kültü, eski Türk dininde kutsal kabul edilen unsurlardır. Çepniler, bu ritüelleri gerçekleştirerek, atalarına saygı gösterir, doğayla uyum içinde yaşama bilincini korur ve toplumsal birlik duygusunu güçlendirir.
Osmanlı'da Toplum, Şehir ve Ticaret II, 2022
The Ottoman Empire was initially composed of heterodox Although he had benefited from them by re... more The Ottoman Empire was initially composed of heterodox Although he had benefited from them by receiving their support, he had seen the destructive effects of these groups in the Babai Uprising. Nevertheless, the Ottoman rulers, who continued to use heterodox groups such as Bektashism for the benefit of the state, began to see these groups as a threat with the emergence of Shah Ismail. After Shah Ismail's co-operation with heterodox groups, the necessity of a single religious understanding turned into a necessity. In this context, the Ottoman rulers found the Sunni-Hanafi understanding of the official religion appropriate for the interests of the state. However, it was not possible to fully realise this in the presence of Bektashism, to which the Ottoman Janissary Army was affiliated. We believe that the abolition of Bektashism created this opportunity
TARİH ARAŞTIRMALARI I, 2022
With the growth of the Islamic geography, Sufi developments began to emerge over time. Due to the... more With the growth of the Islamic geography, Sufi developments began to emerge over time. Due to the spread of Sufi schools, the buildings where the Sufis gathered were the house of a sheikh, but over time, the need for special structures arose for the members of the sect, who could not fit into these places. In line with this need, Sufi structures were started to be formed in these periods. It is not known exactly when and where these structures, which were headed by sheikhs and shared the same mystical views, were founded. However, the first to use the title of Sufi Kufeli Ebu Hashim Osman b. It is accepted that Sharik (M.VIII) founded the first lodge in Remle. With the increasing influence of the Turks in the Islamic geography, Sufi movements continued to develop in parallel from the IXth century. These centuries, which coincide with the Seljuk period, were also the times when great sects such as Kadiriye, Mevlevi, Ekberiye and Rifaiye were established. In other words, the founders of these great sects lived in these periods. Under the influence of the sects we mentioned above, mystical movements gained momentum and spread to every region of the Islamic geography. Even the collapse of the Andalusian civilization, the internal turmoil of the Seljuk State and the Crusades could not stop the mystical movements, on the contrary, they caused it to flare up even more.
Uluslararası Gaziantep Tarihi Sempozyumu Milli Mücadele Döneminde Gaziantep, 2018
Tanzimat’a kadar Ayntâb'ın iç güvenliği sancak beyine bağlı tımar sahiplerince sağlanmaktaydı. Ta... more Tanzimat’a kadar Ayntâb'ın iç güvenliği sancak beyine bağlı tımar sahiplerince sağlanmaktaydı. Tanzimat ile birlikte bu görev mutasarrıflara bağlı kuvvetlere verilmiştir. Ancak Tanzimat’tan sonra hız kazanan yeniden yapılanmaya paralel olarak yeni iç güvenlik teşkilatları da oluşturulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda ilga edilen tımarlı sipahiler, zaptiye teşkilatına dönüştürülmüştür. İnceleme dönemimizde Ayntâb kenti güvenliğini daha çok zaptiye/polis teşkilatı sağlarken, diğer askerî birlikler de bütün sancağın güvenliğinden sorumluydular. Ancak burada teşkilatların görev alanları ile ilgili net bir sınır çizmek mümkün değildir. Bugünkü yapıyla bir karşılaştırma yapacak olursak, jandarma ve polis teşkilatlarının görev ve sorumluluklarına benzetebiliriz. Bunlardan başka bazı aşiretlerin zaman zaman Ayntâb ahalisinin muhafazasıyla görevlendirildiğini görmekteyiz. Bu aşiretlerin reislerine hizmetleri karşılığında hazine tarafından maaş ödenmekteydi. Bu çalışmada DH.EUM.AYŞ. defterleri ve diğer kaynaklardan yararlanılarak, yıl yıl Antep’teki polis sayısı ve karakolların nitelikleriyle ilgili bilgi verilecektir.
Papers by Mustafa Aslan
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim (TEKE) Dergisi, 2024
Bektashism, with its unique philosophy, has been a sect that has been viewed with suspicion by ot... more Bektashism, with its unique philosophy, has been a sect that has been viewed with suspicion by other Islamic groups, especially the Sunni Ulema, and accused of activities contrary to Islamic tradition. The Ottoman rulers, on the other hand, were confronted with the complex role of Bektashis in the empire. While they used Bektashism as a means of strengthening state authority in the early periods, they restricted it to a narrow field military in the later periods as the Sunni understanding gained strength in the bureaucracy. With the prohibition of Bektashism, the institutional structure dependent on the state authority was dismantled and Bektashism was persecuted in every field. With the Islamism policy of the Abdülhamid II period, the pressure and measures increased even more. In the atmosphere of the period, the negative view of Bektashis evolved into different debates. One of these debates was the accusation that Bektashis were engaged in Christianisation and Christianising the population. In addition, Western researchers looking for traces of Christianity in the Balkans also approached the Bektashis from this perspective and endeavoured to base their claims on various grounds, considering them to be secret Christians. In our study, the historical background from the Bektashi image, which was gradually shaken in the Ottoman Empire, to the allegations of Christianisation against them will be given and these debates will be analysed.
Belgi, 2014
Although tekkes were places where Sufi activities were carried out, they were an indispensable pa... more Although tekkes were places where Sufi activities were carried out, they were an indispensable part of social life in the regions where they were located. Depending on the amount of their influence in the places where they existed, they were centres in religious, social, cultural, etc. fields to which the people went for various reasons. In addition to these, they were often the representatives of the state in the region. In this respect, Bektashi tekkes also represented the state in the geography where they were located until a certain period, and especially in the Balkan geography, they were the face of tolerance of the Ottoman Empire. However, the changing attitude of the state towards the Bektashis in the XIXth century brought about changes in the relations of the Sunni and non-Muslim population with this sect, especially in regions where the Bektashi population was not dense. In the context of changing relations, they were subjected to various accusations by the people of different faiths around the tekke. The most fundamental of these accusations against the Bektashi tekkes was that they were engaged in "dissident-i shar'i" activities. This concept is a very broad and debatable accusation. However, it is worth mentioning that there was also a very large group of people who abused Bektashism. This large group usually included the Sunnite people living in the vicinity of the tekke, local state administrators, religious officials of the Ahl al-Sunnah faith, sheikhs of other sects, members of the local gentry or notables, and sometimes even Christians in the neighbourhood. Tekkes interacted with each of these groups according to economic, social and religious factors. At times, problems arose not only with the environment but also within the tekke due to sheikh appointments, economic and external reasons. This study provides a comprehensive overview of the subject and analyses the relations of tekkes with the social environment as a result of the changing attitude of the state towards the Bektashis in the light of archival documents.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Osmanlı Devleti’nin en köklü kurumlarından biri olan Yeniçeri Ocağı, bozulmasıyla birlikte padişa... more Osmanlı Devleti’nin en köklü kurumlarından biri olan Yeniçeri Ocağı, bozulmasıyla birlikte padişah otoritesini sarsacak eylemlerin bir parçası haline gelmişti. 1826 tarihine kadar meselenin çözümü için çok sayıda çaba sarf edilmiş, ancak çoğu başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Hatta, birçoğu da başarısızlıklarını canlarıyla ödemişti. Nihayetinde, problemin üzerine kararlılıkla giden Sultan II. Mahmud, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nı lağvettiği gibi onun dini yönünü temsil ettiği düşünülen Bektaşiliği de yasaklamıştı. Aslında Bektaşiliğin yasaklanması, II. Mahmud döneminde alınan bir karar değil, önceden alınan bir kararın uygun şartların oluşmasıyla birlikte uygulanmasıydı. Bu minvalde devletin resmi dini gereği, Müslüman halkın dinsel olarak Sünni-Hanefilik adı altında birleştirilmesi için en önemli adım atılmış oldu. Bu önemli adımla Bektaşiler, güçlü oldukları ordu ve toplum arasında nüfuzları kırılarak etkisiz hale getirilmeye çalışıldı. Özellikle II. Abdülhamid döneminin otoriter yönetimi ve bunun araçlarından biri olan Panislamizm anlayışıyla Bektaşiler başta olmak üzere diğer Gayrisünni grupların dönüşümleri de hedeflenmekteydi. Böylece bu yönetim anlayışı gereği başta Balkanlar olmak üzere diğer bölgelerde Bektaşilere yönelik soruşturmalar ve tedbirler uygulamaya konulmuştur. Bu tedbirlerin niteliği dönemlere, bölgelere ve uygulayıcı makamlara göre değişiklik göstermiştir. Bu makale, söz konusu tedbirleri kolluk kuvvetleri, idari eylemler ve eğitim reformlarını kapsayan kategoriler altında sınıflandırarak Osmanlı devleti ile Bektaşilik arasında gelişen dinamiklere dair bir fikir vermeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın araştırma evreni olarak Osmanlı döneminde Balkanlarda bulunan Bektaşi tekkeleri seçilmiş, ancak karşılaştırma yapmak açısından Anadolu’dan bazı bölgeler de çalışmaya dahil edilmiştir. Bu gruplarla ilgili tarihi belgeler analiz edilerek oluşturulan örneklemlerden elde edilen veriler, sorun yaşayan tekkeleri ortaya koymuştur.
Asia Minor Studies, 2024
Öz Doğu Türkistan'ın bağımsızlık mücadelesi, Çin'in yayılmacı politikaya izlemeye başladığı XVIII... more Öz Doğu Türkistan'ın bağımsızlık mücadelesi, Çin'in yayılmacı politikaya izlemeye başladığı XVIII. Yüzyılın ortalarına kadar gitmektedir. Bu yüzyılın ortalarında Türkler arasındaki iç mücadeleleri kullanan Çinliler kısa süre içerisinde Türkistan coğrafyasına hâkim olmuştur. Çinlilerin, bölgeyi ele geçirmesinin ardından Doğu Türkistan'a Sincan adını vererek, buradaki Türk varlığını elimine etmeye başlamışlardı. Bu asimile politikaları ise günümüze kadar sürecek Doğu Türkistan davası döneminin başlangıcı olmuştur. Bu çalışmada, Doğu Türkistan davasının önde gelen isimlerinden İsa Yusuf Alptekin'in yayınladığı ilk dergilerden biri olan "Çin Türkistan Avazı" adlı dergiyi incelemeyi ve dergide yer alan Türkistan mücadelesi hakkındaki haberlerin analiz edilmesini amaçlamaktadır. Derginin konusu Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesinin tarihi ve dönemin siyasi, sosyal, ekonomik olaylarını içermektedir. Ayrıca bölge halkının Çin ve Rusya ile yaşadığı problemler, dönemin tanığı olarak dergide yer bulmuştur. Çalışmanın yöntemi, derginin Arap harfli Uygurca metnin transkripsiyonu ve tarihsel-eleştirel bir yaklaşımla analizi şeklindedir. Çalışmanın önemi Doğu Türkistan ile ilgili çalışmalarda Uygurca kaynaklardan yeteri kadar istifade edilmediği düşünüldüğünde, Doğu Türkistan tarihine ve kültürüne ışık tutan bu önemli kaynağı tanıtmak alana katkı sağlayacaktır.
Balkan Gazetesine Göre II. Abdülhamid’in Sağlığı ve Veliaht Meselesi, 2023
Sultan Abdülhamid, Osmanlı tarihinin en çok tartışılan padişahlarından biridir. Kimi çevrelerce u... more Sultan Abdülhamid, Osmanlı tarihinin en çok tartışılan padişahlarından biridir. Kimi çevrelerce ulu hakan, kimi çevrelerce ise kızıl sultan olarak anılan II. Abdülhamid’in dönemi, fikirleri ve hayatı günümüze değin merak konusu olmuştur. Bu minvalde sultanın yaşadığı dönem gazetelerinde hakkında türlü haberler yapılmıştır. Bu gazetelerden biri de 1906 yılında Edhem Ruhi’nin Filibe’de çıkardığı Balkan Gazetesi’dir. Edhem Ruhi, Abdülhamid yönetimine karşı muhalif bir tutum sergileyen ve Bulgaristan’ın Türk azınlığına ses veren bir gazeteciydi. Balkan Gazetesi, bu nedenle hem Osmanlı tarihi hem de Balkanlar’daki Türk varlığı açısından önemli bir kaynak olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda çalışmanın konusunu gazetede yayınlanan II. Abdülhamid’in sağlığı hakkında çıkan haberler ve vefat etmesi halinde yerine geçecek veliaht tartışmaları oluşturmaktadır. Bu haberlerde sultanın hastalığının ciddiyeti, tedavisi, iyileşme süreci ve ölüm ihtimali gibi konular ele alınmıştır. Haberlerde genellikle sultanın sağlık durumunun kötü olduğu ve ölümünün yaklaştığı vurgulanmıştır. Gazetede ayrıca veliaht sorunuyla ilgili de haberler yer almıştır. Bu haberlerde sultanın vefat etmesi halinde yerine kimin geçeceği, veliaht adaylarının kimler olduğu, devlet içindeki ve dışındaki destekçileri ve muhalifleri gibi konular tartışılmıştır. Çalışmanın amacı, Balkan Gazetesi’nde yer alan haberleri analiz ederek II. Abdülhamid’in sağlık durumu ve veliaht sorunu hakkında dönemin kamuoyunda nasıl bir algı ve tartışma olduğunu ortaya koymaktır. Çalışmanın yöntemi, Osmanlıca gazetenin transkripsiyonu yapılarak ilgili haberlerin içerik analizidir. Çalışmanın kapsamı ise 1906 yılında Balkan Gazetesi’nde yayınlanan 12 sayıdır. Çalışmanın sonucuna göre, Balkan Gazetesi’nde II. Abdülhamid’in sağlığı ve veliaht sorunu hakkında çıkan haberler, dönemin siyasi atmosferini yansıtmaktadır. Gazete, Abdülhamid muhaliflerinin sesini duyurmakta ve sultanın tahttan indirilmesi için kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadır. Gazete aynı zamanda Bulgar Emareti yönetimindeki Türklerin hak ve çıkarlarını savunmakta ve Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını ifade etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Balkan Gazetesi, Edhem Ruhi, II. Abdülhamid, Jön-Türk.
Yusuf Azma was a Damascus soldier and politician of Turkish origin who played an important role i... more Yusuf Azma was a Damascus soldier and politician of Turkish origin who played an important role in the Arab struggle for independence in the early 20th century. Although he is an important figure in the history of Syria as well as the Middle East, there has not been a comprehensive and systematic study on his life and activities. In this context, this study chronologically examines the life story and political activities of Yusuf Azma from his birth to his death. In this context, the study focuses on Azma’s life and his military career in the Ottoman Empire, his return to Damascus as the Syrian Minister of Defence, his resistance against the French mandate and his cooperation with Turkey in his struggle against the French. While analysing Azma’s activities on these issues, an evaluation was made from a historical perspective by making use of both Ottoman and Republican archival sources and local and foreign literature. The findings of the study show that Azma did not take part in the Arab revolts against the Ottoman Empire as portrayed in the Western and Arab literature, on the contrary, he continued his service as an Ottoman officer until the actual collapse of the Ottoman Empire. The fact that he was in contact with the commanders of the Southern Front of the Anatolian National Struggle in his activities in Damascus can be said that he did not break away from his Unionist past despite the collapse of the Ottoman Empire. In addition, it is also seen that he delayed the establishment of the French mandate system in Syria by ensuring the rejection of the French mandate system, which was initially accepted by Faisal and some Syrian political figures, with the roles he played in Syrian politics. As a result, Azma gained the support of the people with his military and political achievements and resisted the French occupation. In addition, he contributed to the struggle against the French on the Southern Front of Anatolia with these activities in Syria. Considering the problems still experienced in the Syrian region, the life and political activities of Yusuf Azma, the subject of this study, are very important for the region and shed light on the present day.
The Research on History I, 2023
After the Ottoman Empire lost its sovereignty in the Balkans, many Balkan nations gained their in... more After the Ottoman Empire lost its sovereignty in the Balkans, many Balkan nations gained their independence and started to eliminate many structures affiliated with the Ottoman Empire, especially religious structures. One of these institutions is the Bektashi tekkes, which spread in the Balkans with the Ottoman Empire and continue to exist -albeit in small numbers in many countries such as Albania and Macedonia today. Therefore, these Bektashi tekkes faced the same difficulties as other Ottoman religious buildings in the region. Many Bektashi tekkes were either completely destroyed or converted into churches. In this situation, the Ottoman Empire wanted to protect the property rights of the remaining religious institutions in the region and tried to maintain its religious-cultural ties with them. However, the fact that Bektashis were still in a state of prohibition until the collapse of the Ottoman Empire led to different views on loyalty to the Ottoman Empire in some Balkan Bektashi tekkes.
Journal of History and Future, 2022
As the Ottoman Empire entered the 19th century, it was weakened after losing many wars and became... more As the Ottoman Empire entered the 19th century, it was weakened after losing many wars and became the target of Western imperial states. In line with these objectives, one of the most suitable regions to dismember the Ottoman Empire was the Balkans. The interventions of Western states in the
region and the waves of nationalism originating from Europe accelerated the separation of the Balkans from the Ottoman Empire. In this process of disintegration, life for the Ottoman elements in the region will not be the same as before. One of these Ottoman elements in the region is the Bektashis, the heirs of Sarı Saltık Baba, who first migrated here during the Seljuk period. In this painful process, the Bektashis’ continued prohibition in the eyes of the state on the one hand, and the nationalist activities in the region on the other, led to different attitudes towards the state within
the sect. In this study, it will be tried to reveal how important the Bektashis were for the region in the process of the separation of the Balkans from the Ottoman Empire and the attitudes of the Bektashis towards this process through some examples.
Gaziantep Üniversitesi, 2017
Gaziantep'te yaşayan Çepnilerin sosyo-kültürel tarihleri
Books by Mustafa Aslan
GÜNCEL, BİLİMSEL TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI-1, 2024
Söz konusu çalışmamızda da Kıptilerin ekonomik ve sosyal hayatlarına dair bir inceleme yapılması ... more Söz konusu çalışmamızda da Kıptilerin ekonomik ve sosyal
hayatlarına dair bir inceleme yapılması amaçlanmaktadır. Araştırmanın temel
veri kaynağı, 1845 yılına ait olan 15469 numaralı Üsküp Müslüman ve gayri
müslim Kıpti temettuat defteridir (ML.VRD.TMT.d.15469).5 Bu defter,
Üsküp'te yaşayan Kıptilerin taşınır ve taşınmaz malları, ödedikleri vergiler,
gelir kaynakları ve dolayısıyla ekonomik güçleri hakkında detaylı bilgiler
içermektedir. Söz konusu defter üzerinden elde edilecek veriler ışığında,
Kıptilerin Üsküp'teki ekonomik hayata ne denli entegre oldukları, hangi
meslek kollarında yoğunlaştıkları ve toplum içindeki ekonomik konumları
gibi sorulara cevap aranacaktır. Böylelikle, Kıptilerin Osmanlı Üsküp
ekonomisi içindeki yerleri ve rolleri daha net bir şekilde ortaya konulmaya
çalışılacaktır.
EASTERN TURKISTAN STRUGGLE FOR INDEPENDENCE: AN ASSESSMENT ONTHE CHINESE TURKISTAN AWAZI JOURNAL ABSTRACT, 2021
Isa Yusuf Alptekin, one of the Three Masters of East Turkestan, is a person who devoted his whole... more Isa Yusuf Alptekin, one of the Three Masters of East Turkestan, is a person who devoted his whole life to the independence of East Turkestan. In this struggle, he always avoided the language of war and wanted to solve the problem with diplomatic and political initiatives. In addition, he has always endeavored to announce his struggle to the world with his writings. With these publications, he tried to be the voice of the people of East Turkestan who were trying to live under the Chinese occupation, and always said: "Serve for the cause of East Turkestan as an EastTurkestan, for the cause of Turkishness as a Turk, for the cause of Islam as a Muslim, and for the cause of humanity as a human." found. In this study, one of the first magazines published on the way to be the voice of Turkistan, called "Chinese Turkistan Avazi", was transcribed from OttomanTurkish and tried to be evaluated
Conference Presentations by Mustafa Aslan
100. Yılında Gaziantep Sempozyumu, 2022
Periods of change and transformation have always been difficult for societies. On the one hand, t... more Periods of change and transformation have always been difficult for societies. On the one hand, the climate of fear created in the society by the deterioration of the structures that have been going on for centuries and starting to harm the society, on the other hand, the uncertainties that come with it while trying to digest the new has the potential to negatively affect the society. Therefore, it is necessary for the state to take measures to eliminate the fears and uncertainties of the society in such periods and to explain the change well. When we look at the Ottoman history from this point of view, we can see the XIX.The century has been a reformist period for the Ottoman Empire in which radical changes and transformations were experienced together/one after the other. One of these reforms was the abolition of the Janissaries, which had been one of the basic structures of the Ottoman military organization for centuries. However, uncertainty has emerged about how to ensure internal security in the countryside. In this respect, the state has sought a system in order to eliminate this uncertainty. For a while, the state tried to fill this gap in the provinces with timar sipahis. However, since it could not meet the needs, the foundations of the police and police departments were laid. In this study, the reflections of these developments on Ayntab and what kind of internal security problems are experienced in Ayntab will be tried to be revealed.
Alevi Topluluklar, 2024
Gaziantep Çepnilerinin inançsal yapılarına bakıldığında zengin kültürel bir dini mirasa sahip top... more Gaziantep Çepnilerinin inançsal yapılarına bakıldığında zengin kültürel bir dini mirasa sahip topluluktur. Özellikle geçiş ve ziyaret ritüelleri, bu mirasın önemli bir parçasını oluşturur. Bu ritüeller, sadece dini bir ifade biçiminden öte, toplumsal yapıyı pekiştiren, bireylerin yaşam döngüsündeki önemli aşamalarını işaretleyen ve kültürel kimliği yansıtan önemli işlevlere sahiptir. Çepni toplumu içindeki geçiş ritüelleri, doğum, evlilik ve ölüm gibi yaşamın dönüm noktalarında gerçekleştirilen törenleri kapsar. Bu törenlerde, bireyin yeni bir sosyal role geçişi kutlanır ve toplumsal bağlar güçlendirilir. Ancak çağın değişen koşulları ve modernleşme süreçleri, bu ritüellerdeki bazı uygulamaların unutulmasına veya dönüşümüne neden olmuştur. Ziyaret ritüelleri ise Çepnilerin Alevi inanç sisteminin ve toplumsal yapısının önemli bir parçasıdır. Kapı niyazı, ağaç niyazı, taş yapıştırma, mum-tütsü yakma ve ateş yakma gibi ritüeller, doğa güçlerine ve atalara duyulan saygıyı ifade eder. Bu ritüellerin kökenleri, Türklerin eski inançlarına kadar uzanmaktadır. Ağaç, toprak-su, ateş, dağ-taş ve atalar kültü, eski Türk dininde kutsal kabul edilen unsurlardır. Çepniler, bu ritüelleri gerçekleştirerek, atalarına saygı gösterir, doğayla uyum içinde yaşama bilincini korur ve toplumsal birlik duygusunu güçlendirir.
Osmanlı'da Toplum, Şehir ve Ticaret II, 2022
The Ottoman Empire was initially composed of heterodox Although he had benefited from them by re... more The Ottoman Empire was initially composed of heterodox Although he had benefited from them by receiving their support, he had seen the destructive effects of these groups in the Babai Uprising. Nevertheless, the Ottoman rulers, who continued to use heterodox groups such as Bektashism for the benefit of the state, began to see these groups as a threat with the emergence of Shah Ismail. After Shah Ismail's co-operation with heterodox groups, the necessity of a single religious understanding turned into a necessity. In this context, the Ottoman rulers found the Sunni-Hanafi understanding of the official religion appropriate for the interests of the state. However, it was not possible to fully realise this in the presence of Bektashism, to which the Ottoman Janissary Army was affiliated. We believe that the abolition of Bektashism created this opportunity
TARİH ARAŞTIRMALARI I, 2022
With the growth of the Islamic geography, Sufi developments began to emerge over time. Due to the... more With the growth of the Islamic geography, Sufi developments began to emerge over time. Due to the spread of Sufi schools, the buildings where the Sufis gathered were the house of a sheikh, but over time, the need for special structures arose for the members of the sect, who could not fit into these places. In line with this need, Sufi structures were started to be formed in these periods. It is not known exactly when and where these structures, which were headed by sheikhs and shared the same mystical views, were founded. However, the first to use the title of Sufi Kufeli Ebu Hashim Osman b. It is accepted that Sharik (M.VIII) founded the first lodge in Remle. With the increasing influence of the Turks in the Islamic geography, Sufi movements continued to develop in parallel from the IXth century. These centuries, which coincide with the Seljuk period, were also the times when great sects such as Kadiriye, Mevlevi, Ekberiye and Rifaiye were established. In other words, the founders of these great sects lived in these periods. Under the influence of the sects we mentioned above, mystical movements gained momentum and spread to every region of the Islamic geography. Even the collapse of the Andalusian civilization, the internal turmoil of the Seljuk State and the Crusades could not stop the mystical movements, on the contrary, they caused it to flare up even more.
Uluslararası Gaziantep Tarihi Sempozyumu Milli Mücadele Döneminde Gaziantep, 2018
Tanzimat’a kadar Ayntâb'ın iç güvenliği sancak beyine bağlı tımar sahiplerince sağlanmaktaydı. Ta... more Tanzimat’a kadar Ayntâb'ın iç güvenliği sancak beyine bağlı tımar sahiplerince sağlanmaktaydı. Tanzimat ile birlikte bu görev mutasarrıflara bağlı kuvvetlere verilmiştir. Ancak Tanzimat’tan sonra hız kazanan yeniden yapılanmaya paralel olarak yeni iç güvenlik teşkilatları da oluşturulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda ilga edilen tımarlı sipahiler, zaptiye teşkilatına dönüştürülmüştür. İnceleme dönemimizde Ayntâb kenti güvenliğini daha çok zaptiye/polis teşkilatı sağlarken, diğer askerî birlikler de bütün sancağın güvenliğinden sorumluydular. Ancak burada teşkilatların görev alanları ile ilgili net bir sınır çizmek mümkün değildir. Bugünkü yapıyla bir karşılaştırma yapacak olursak, jandarma ve polis teşkilatlarının görev ve sorumluluklarına benzetebiliriz. Bunlardan başka bazı aşiretlerin zaman zaman Ayntâb ahalisinin muhafazasıyla görevlendirildiğini görmekteyiz. Bu aşiretlerin reislerine hizmetleri karşılığında hazine tarafından maaş ödenmekteydi. Bu çalışmada DH.EUM.AYŞ. defterleri ve diğer kaynaklardan yararlanılarak, yıl yıl Antep’teki polis sayısı ve karakolların nitelikleriyle ilgili bilgi verilecektir.
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim (TEKE) Dergisi, 2024
Bektashism, with its unique philosophy, has been a sect that has been viewed with suspicion by ot... more Bektashism, with its unique philosophy, has been a sect that has been viewed with suspicion by other Islamic groups, especially the Sunni Ulema, and accused of activities contrary to Islamic tradition. The Ottoman rulers, on the other hand, were confronted with the complex role of Bektashis in the empire. While they used Bektashism as a means of strengthening state authority in the early periods, they restricted it to a narrow field military in the later periods as the Sunni understanding gained strength in the bureaucracy. With the prohibition of Bektashism, the institutional structure dependent on the state authority was dismantled and Bektashism was persecuted in every field. With the Islamism policy of the Abdülhamid II period, the pressure and measures increased even more. In the atmosphere of the period, the negative view of Bektashis evolved into different debates. One of these debates was the accusation that Bektashis were engaged in Christianisation and Christianising the population. In addition, Western researchers looking for traces of Christianity in the Balkans also approached the Bektashis from this perspective and endeavoured to base their claims on various grounds, considering them to be secret Christians. In our study, the historical background from the Bektashi image, which was gradually shaken in the Ottoman Empire, to the allegations of Christianisation against them will be given and these debates will be analysed.
Belgi, 2014
Although tekkes were places where Sufi activities were carried out, they were an indispensable pa... more Although tekkes were places where Sufi activities were carried out, they were an indispensable part of social life in the regions where they were located. Depending on the amount of their influence in the places where they existed, they were centres in religious, social, cultural, etc. fields to which the people went for various reasons. In addition to these, they were often the representatives of the state in the region. In this respect, Bektashi tekkes also represented the state in the geography where they were located until a certain period, and especially in the Balkan geography, they were the face of tolerance of the Ottoman Empire. However, the changing attitude of the state towards the Bektashis in the XIXth century brought about changes in the relations of the Sunni and non-Muslim population with this sect, especially in regions where the Bektashi population was not dense. In the context of changing relations, they were subjected to various accusations by the people of different faiths around the tekke. The most fundamental of these accusations against the Bektashi tekkes was that they were engaged in "dissident-i shar'i" activities. This concept is a very broad and debatable accusation. However, it is worth mentioning that there was also a very large group of people who abused Bektashism. This large group usually included the Sunnite people living in the vicinity of the tekke, local state administrators, religious officials of the Ahl al-Sunnah faith, sheikhs of other sects, members of the local gentry or notables, and sometimes even Christians in the neighbourhood. Tekkes interacted with each of these groups according to economic, social and religious factors. At times, problems arose not only with the environment but also within the tekke due to sheikh appointments, economic and external reasons. This study provides a comprehensive overview of the subject and analyses the relations of tekkes with the social environment as a result of the changing attitude of the state towards the Bektashis in the light of archival documents.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Osmanlı Devleti’nin en köklü kurumlarından biri olan Yeniçeri Ocağı, bozulmasıyla birlikte padişa... more Osmanlı Devleti’nin en köklü kurumlarından biri olan Yeniçeri Ocağı, bozulmasıyla birlikte padişah otoritesini sarsacak eylemlerin bir parçası haline gelmişti. 1826 tarihine kadar meselenin çözümü için çok sayıda çaba sarf edilmiş, ancak çoğu başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Hatta, birçoğu da başarısızlıklarını canlarıyla ödemişti. Nihayetinde, problemin üzerine kararlılıkla giden Sultan II. Mahmud, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nı lağvettiği gibi onun dini yönünü temsil ettiği düşünülen Bektaşiliği de yasaklamıştı. Aslında Bektaşiliğin yasaklanması, II. Mahmud döneminde alınan bir karar değil, önceden alınan bir kararın uygun şartların oluşmasıyla birlikte uygulanmasıydı. Bu minvalde devletin resmi dini gereği, Müslüman halkın dinsel olarak Sünni-Hanefilik adı altında birleştirilmesi için en önemli adım atılmış oldu. Bu önemli adımla Bektaşiler, güçlü oldukları ordu ve toplum arasında nüfuzları kırılarak etkisiz hale getirilmeye çalışıldı. Özellikle II. Abdülhamid döneminin otoriter yönetimi ve bunun araçlarından biri olan Panislamizm anlayışıyla Bektaşiler başta olmak üzere diğer Gayrisünni grupların dönüşümleri de hedeflenmekteydi. Böylece bu yönetim anlayışı gereği başta Balkanlar olmak üzere diğer bölgelerde Bektaşilere yönelik soruşturmalar ve tedbirler uygulamaya konulmuştur. Bu tedbirlerin niteliği dönemlere, bölgelere ve uygulayıcı makamlara göre değişiklik göstermiştir. Bu makale, söz konusu tedbirleri kolluk kuvvetleri, idari eylemler ve eğitim reformlarını kapsayan kategoriler altında sınıflandırarak Osmanlı devleti ile Bektaşilik arasında gelişen dinamiklere dair bir fikir vermeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın araştırma evreni olarak Osmanlı döneminde Balkanlarda bulunan Bektaşi tekkeleri seçilmiş, ancak karşılaştırma yapmak açısından Anadolu’dan bazı bölgeler de çalışmaya dahil edilmiştir. Bu gruplarla ilgili tarihi belgeler analiz edilerek oluşturulan örneklemlerden elde edilen veriler, sorun yaşayan tekkeleri ortaya koymuştur.
Asia Minor Studies, 2024
Öz Doğu Türkistan'ın bağımsızlık mücadelesi, Çin'in yayılmacı politikaya izlemeye başladığı XVIII... more Öz Doğu Türkistan'ın bağımsızlık mücadelesi, Çin'in yayılmacı politikaya izlemeye başladığı XVIII. Yüzyılın ortalarına kadar gitmektedir. Bu yüzyılın ortalarında Türkler arasındaki iç mücadeleleri kullanan Çinliler kısa süre içerisinde Türkistan coğrafyasına hâkim olmuştur. Çinlilerin, bölgeyi ele geçirmesinin ardından Doğu Türkistan'a Sincan adını vererek, buradaki Türk varlığını elimine etmeye başlamışlardı. Bu asimile politikaları ise günümüze kadar sürecek Doğu Türkistan davası döneminin başlangıcı olmuştur. Bu çalışmada, Doğu Türkistan davasının önde gelen isimlerinden İsa Yusuf Alptekin'in yayınladığı ilk dergilerden biri olan "Çin Türkistan Avazı" adlı dergiyi incelemeyi ve dergide yer alan Türkistan mücadelesi hakkındaki haberlerin analiz edilmesini amaçlamaktadır. Derginin konusu Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesinin tarihi ve dönemin siyasi, sosyal, ekonomik olaylarını içermektedir. Ayrıca bölge halkının Çin ve Rusya ile yaşadığı problemler, dönemin tanığı olarak dergide yer bulmuştur. Çalışmanın yöntemi, derginin Arap harfli Uygurca metnin transkripsiyonu ve tarihsel-eleştirel bir yaklaşımla analizi şeklindedir. Çalışmanın önemi Doğu Türkistan ile ilgili çalışmalarda Uygurca kaynaklardan yeteri kadar istifade edilmediği düşünüldüğünde, Doğu Türkistan tarihine ve kültürüne ışık tutan bu önemli kaynağı tanıtmak alana katkı sağlayacaktır.
Balkan Gazetesine Göre II. Abdülhamid’in Sağlığı ve Veliaht Meselesi, 2023
Sultan Abdülhamid, Osmanlı tarihinin en çok tartışılan padişahlarından biridir. Kimi çevrelerce u... more Sultan Abdülhamid, Osmanlı tarihinin en çok tartışılan padişahlarından biridir. Kimi çevrelerce ulu hakan, kimi çevrelerce ise kızıl sultan olarak anılan II. Abdülhamid’in dönemi, fikirleri ve hayatı günümüze değin merak konusu olmuştur. Bu minvalde sultanın yaşadığı dönem gazetelerinde hakkında türlü haberler yapılmıştır. Bu gazetelerden biri de 1906 yılında Edhem Ruhi’nin Filibe’de çıkardığı Balkan Gazetesi’dir. Edhem Ruhi, Abdülhamid yönetimine karşı muhalif bir tutum sergileyen ve Bulgaristan’ın Türk azınlığına ses veren bir gazeteciydi. Balkan Gazetesi, bu nedenle hem Osmanlı tarihi hem de Balkanlar’daki Türk varlığı açısından önemli bir kaynak olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda çalışmanın konusunu gazetede yayınlanan II. Abdülhamid’in sağlığı hakkında çıkan haberler ve vefat etmesi halinde yerine geçecek veliaht tartışmaları oluşturmaktadır. Bu haberlerde sultanın hastalığının ciddiyeti, tedavisi, iyileşme süreci ve ölüm ihtimali gibi konular ele alınmıştır. Haberlerde genellikle sultanın sağlık durumunun kötü olduğu ve ölümünün yaklaştığı vurgulanmıştır. Gazetede ayrıca veliaht sorunuyla ilgili de haberler yer almıştır. Bu haberlerde sultanın vefat etmesi halinde yerine kimin geçeceği, veliaht adaylarının kimler olduğu, devlet içindeki ve dışındaki destekçileri ve muhalifleri gibi konular tartışılmıştır. Çalışmanın amacı, Balkan Gazetesi’nde yer alan haberleri analiz ederek II. Abdülhamid’in sağlık durumu ve veliaht sorunu hakkında dönemin kamuoyunda nasıl bir algı ve tartışma olduğunu ortaya koymaktır. Çalışmanın yöntemi, Osmanlıca gazetenin transkripsiyonu yapılarak ilgili haberlerin içerik analizidir. Çalışmanın kapsamı ise 1906 yılında Balkan Gazetesi’nde yayınlanan 12 sayıdır. Çalışmanın sonucuna göre, Balkan Gazetesi’nde II. Abdülhamid’in sağlığı ve veliaht sorunu hakkında çıkan haberler, dönemin siyasi atmosferini yansıtmaktadır. Gazete, Abdülhamid muhaliflerinin sesini duyurmakta ve sultanın tahttan indirilmesi için kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadır. Gazete aynı zamanda Bulgar Emareti yönetimindeki Türklerin hak ve çıkarlarını savunmakta ve Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını ifade etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Balkan Gazetesi, Edhem Ruhi, II. Abdülhamid, Jön-Türk.
Yusuf Azma was a Damascus soldier and politician of Turkish origin who played an important role i... more Yusuf Azma was a Damascus soldier and politician of Turkish origin who played an important role in the Arab struggle for independence in the early 20th century. Although he is an important figure in the history of Syria as well as the Middle East, there has not been a comprehensive and systematic study on his life and activities. In this context, this study chronologically examines the life story and political activities of Yusuf Azma from his birth to his death. In this context, the study focuses on Azma’s life and his military career in the Ottoman Empire, his return to Damascus as the Syrian Minister of Defence, his resistance against the French mandate and his cooperation with Turkey in his struggle against the French. While analysing Azma’s activities on these issues, an evaluation was made from a historical perspective by making use of both Ottoman and Republican archival sources and local and foreign literature. The findings of the study show that Azma did not take part in the Arab revolts against the Ottoman Empire as portrayed in the Western and Arab literature, on the contrary, he continued his service as an Ottoman officer until the actual collapse of the Ottoman Empire. The fact that he was in contact with the commanders of the Southern Front of the Anatolian National Struggle in his activities in Damascus can be said that he did not break away from his Unionist past despite the collapse of the Ottoman Empire. In addition, it is also seen that he delayed the establishment of the French mandate system in Syria by ensuring the rejection of the French mandate system, which was initially accepted by Faisal and some Syrian political figures, with the roles he played in Syrian politics. As a result, Azma gained the support of the people with his military and political achievements and resisted the French occupation. In addition, he contributed to the struggle against the French on the Southern Front of Anatolia with these activities in Syria. Considering the problems still experienced in the Syrian region, the life and political activities of Yusuf Azma, the subject of this study, are very important for the region and shed light on the present day.
The Research on History I, 2023
After the Ottoman Empire lost its sovereignty in the Balkans, many Balkan nations gained their in... more After the Ottoman Empire lost its sovereignty in the Balkans, many Balkan nations gained their independence and started to eliminate many structures affiliated with the Ottoman Empire, especially religious structures. One of these institutions is the Bektashi tekkes, which spread in the Balkans with the Ottoman Empire and continue to exist -albeit in small numbers in many countries such as Albania and Macedonia today. Therefore, these Bektashi tekkes faced the same difficulties as other Ottoman religious buildings in the region. Many Bektashi tekkes were either completely destroyed or converted into churches. In this situation, the Ottoman Empire wanted to protect the property rights of the remaining religious institutions in the region and tried to maintain its religious-cultural ties with them. However, the fact that Bektashis were still in a state of prohibition until the collapse of the Ottoman Empire led to different views on loyalty to the Ottoman Empire in some Balkan Bektashi tekkes.
Journal of History and Future, 2022
As the Ottoman Empire entered the 19th century, it was weakened after losing many wars and became... more As the Ottoman Empire entered the 19th century, it was weakened after losing many wars and became the target of Western imperial states. In line with these objectives, one of the most suitable regions to dismember the Ottoman Empire was the Balkans. The interventions of Western states in the
region and the waves of nationalism originating from Europe accelerated the separation of the Balkans from the Ottoman Empire. In this process of disintegration, life for the Ottoman elements in the region will not be the same as before. One of these Ottoman elements in the region is the Bektashis, the heirs of Sarı Saltık Baba, who first migrated here during the Seljuk period. In this painful process, the Bektashis’ continued prohibition in the eyes of the state on the one hand, and the nationalist activities in the region on the other, led to different attitudes towards the state within
the sect. In this study, it will be tried to reveal how important the Bektashis were for the region in the process of the separation of the Balkans from the Ottoman Empire and the attitudes of the Bektashis towards this process through some examples.
Gaziantep Üniversitesi, 2017
Gaziantep'te yaşayan Çepnilerin sosyo-kültürel tarihleri
GÜNCEL, BİLİMSEL TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI-1, 2024
Söz konusu çalışmamızda da Kıptilerin ekonomik ve sosyal hayatlarına dair bir inceleme yapılması ... more Söz konusu çalışmamızda da Kıptilerin ekonomik ve sosyal
hayatlarına dair bir inceleme yapılması amaçlanmaktadır. Araştırmanın temel
veri kaynağı, 1845 yılına ait olan 15469 numaralı Üsküp Müslüman ve gayri
müslim Kıpti temettuat defteridir (ML.VRD.TMT.d.15469).5 Bu defter,
Üsküp'te yaşayan Kıptilerin taşınır ve taşınmaz malları, ödedikleri vergiler,
gelir kaynakları ve dolayısıyla ekonomik güçleri hakkında detaylı bilgiler
içermektedir. Söz konusu defter üzerinden elde edilecek veriler ışığında,
Kıptilerin Üsküp'teki ekonomik hayata ne denli entegre oldukları, hangi
meslek kollarında yoğunlaştıkları ve toplum içindeki ekonomik konumları
gibi sorulara cevap aranacaktır. Böylelikle, Kıptilerin Osmanlı Üsküp
ekonomisi içindeki yerleri ve rolleri daha net bir şekilde ortaya konulmaya
çalışılacaktır.
EASTERN TURKISTAN STRUGGLE FOR INDEPENDENCE: AN ASSESSMENT ONTHE CHINESE TURKISTAN AWAZI JOURNAL ABSTRACT, 2021
Isa Yusuf Alptekin, one of the Three Masters of East Turkestan, is a person who devoted his whole... more Isa Yusuf Alptekin, one of the Three Masters of East Turkestan, is a person who devoted his whole life to the independence of East Turkestan. In this struggle, he always avoided the language of war and wanted to solve the problem with diplomatic and political initiatives. In addition, he has always endeavored to announce his struggle to the world with his writings. With these publications, he tried to be the voice of the people of East Turkestan who were trying to live under the Chinese occupation, and always said: "Serve for the cause of East Turkestan as an EastTurkestan, for the cause of Turkishness as a Turk, for the cause of Islam as a Muslim, and for the cause of humanity as a human." found. In this study, one of the first magazines published on the way to be the voice of Turkistan, called "Chinese Turkistan Avazi", was transcribed from OttomanTurkish and tried to be evaluated
100. Yılında Gaziantep Sempozyumu, 2022
Periods of change and transformation have always been difficult for societies. On the one hand, t... more Periods of change and transformation have always been difficult for societies. On the one hand, the climate of fear created in the society by the deterioration of the structures that have been going on for centuries and starting to harm the society, on the other hand, the uncertainties that come with it while trying to digest the new has the potential to negatively affect the society. Therefore, it is necessary for the state to take measures to eliminate the fears and uncertainties of the society in such periods and to explain the change well. When we look at the Ottoman history from this point of view, we can see the XIX.The century has been a reformist period for the Ottoman Empire in which radical changes and transformations were experienced together/one after the other. One of these reforms was the abolition of the Janissaries, which had been one of the basic structures of the Ottoman military organization for centuries. However, uncertainty has emerged about how to ensure internal security in the countryside. In this respect, the state has sought a system in order to eliminate this uncertainty. For a while, the state tried to fill this gap in the provinces with timar sipahis. However, since it could not meet the needs, the foundations of the police and police departments were laid. In this study, the reflections of these developments on Ayntab and what kind of internal security problems are experienced in Ayntab will be tried to be revealed.