Osman Tüfekci - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Osman Tüfekci
Türkiye fiziksel tıp ve rehabilitasyon dergisi, 2005
Cumhuriyet medical journal, 2011
Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous n... more Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous neoplasms that are usually solitary lesions in intramedullary bone. Enchondromas of the long bones are usually asymptomatic and often identified radiographically as an incidental finding. Pain is the most commonly encountered symptom. The most common clinical presentations are impingement syndrome and rotator cuff tears, respectively. The characteristic radiographic appearance is solitary lucent lesion in the diaphyseal part of short tubular bone or in the metaphyseal part of the long bones. We present a case of a 23 year old woman with humeral enchondroma in this case report. Keywords: Enchondroma, long bone, chondrosarcoma, treatment Ozet Enkondrom kemigin meduller kavitesi icinde gelisen yaygin gorulen benign hyalin kartilajinoz neoplazmdir. Uzun kemik enkondromlari genellikle asemptomatiktir ve tesadufen bulunurlar. Agri en yaygin ortaya cikan semptomdur. Agri olmayan hastalarda lezyo...
Giris: Benign eklem hipermobilitesi pek cok kas iskelet hastaliklari ile bir arada bulunabilen bi... more Giris: Benign eklem hipermobilitesi pek cok kas iskelet hastaliklari ile bir arada bulunabilen bir sendromdur. Lomber disk hernisi de bunlardan biridir. Bu calismanin amaci, lomber disk hernisi ile benign hipermobilite sendromu arasinda bir iliski olup olmadigini gostermektir. Gerec ve Yontem: Bu calismaya lomber disk hernisi tanisi konan 133 hasta alindi. Bu hastalarda revize Brighton kriterleri kullanilarak hipermobilite degerlendirildi. Bulgular: Calismaya alinan 133 hastanin 80’i (%60,2) kadin, 53’u (%39,8) erkekti. Yas ortalamasi kadinlarda 41.6 ±10.2, erkeklerde 38.6±11.9 olarak tespit edildi. Beighton skoru ortama 1.14±1.6 idi. Hastalarin revize brighton kriterlerine gore 15’inde (%11,3) hipermobilite vardi. Sonuc: Benign eklem hipermobilitesi, lomber disk hernisine eslik eden bir semptom olabilir. Ayni zamanda, Benign eklem hipermobilitesi lomber disk hernisi icin bir risk olusturabilir. Ancak bizim calismamizda boyle bir iliski bulunamadi. Hipermobilite toplumda yaygin goru...
International Journal of Basic and Clinical Medicine, 2016
Amac Noromyoarteryel glomus cisimciginden koken alan ve elin nadir gorulen tumorlerinden olan glo... more Amac Noromyoarteryel glomus cisimciginden koken alan ve elin nadir gorulen tumorlerinden olan glomus tumorlu hastalarin klinik ozelliklerinin ve tedavi sonuclarinin degerlendirilmesi. Materyal metot 2012–2014 yillari arasinda parmaginda glomus tumoru saptanan 6 kadin, 3 erkek toplam 9 hasta retrospesifik olarak tespit edilerek calismaya alindi. Hastalar, yas, cinsiyet, lezyonun yerlesim yeri, sikayetler ve sikayetlerin basladigi zaman, klinik olarak ilk degerlendirme ve tani zamani, kullanilan radyolojik goruntuleme yontemleri, uygulanan tedavi, patolojik tani, takip sonuclari ve komplikasyonlar acisindan incelendi. Bulgular Hastalarin yas ortalamasi 39,6 idi. Tum hastalarda glomus tumoru subungual yerlesimli oldugu goruldu. Lezyonlarin 2’si basparmakta, 3’u isaret parmaginda, 3’u orta parmakta, 1’ide yuzuk parmaginda idi. Tum hastalardaki ortak sikayet tirnak ve parmakta agri ve hassasiyet idi. 4 hastada da soguk intoleransi on planda idi. 2 hastada tirnak uzerinde mavi renk degisi...
Journal of Clinical and Analytical Medicine, 2016
Tümör nekroz faktörü (TNF)-α, immun sisteminin gelişimi, immün yanıtın düzenlenmesi ve T-hücre ar... more Tümör nekroz faktörü (TNF)-α, immun sisteminin gelişimi, immün yanıtın düzenlenmesi ve T-hücre aracılı dokusal olaylarda birçok açıdan önemli rol oynar. Otoreaktif T-hücreleri ve makrofajlar tarafından salınan TNF-α' nın immün demiyelinizan nöropatilerin patogenezinde rol oynayabileceğine dair kanıtlar gözlenmiştir. Demiyelinizan nöropatiler anti TNF-α tedavisinin nadir yan etkilerindendir. Demiyelinizan nöropatilerin konvansiyonel tedavisiyle ve kullanılan ilaçların kesilmesi ile sıklıkla tablo geriler. Bu yazıda anti TNF-α (infliksimab) tedavisi sonrasında demiyelinizan nöropati kliniği gelişen bir hastanın sunulması amaçlanmıştır. Bu olguda Guillan Barre Sendromu Anti TNF tedavisine sekonder olarak gelişmektedir. Anti TNF-α tedavisinin devamının, nöropatinin uzun vadedeki seyrine etkisi net değildir. Tedavinin kesilmesi her zaman nöropati kontrolü için gerekli olmayabilir. Ancak bizim olgumuzda olduğu gibi Anti TNF-α tedavisiyle ilişkili gelişen bir Guillian Barre sendromu tablosunda tedavi sonlandırılabilir.
Egzersiz tüm rehabilitasyon programlarının temel taşlarından birisidir. Bu çalışmada egzersizin n... more Egzersiz tüm rehabilitasyon programlarının temel taşlarından birisidir. Bu çalışmada egzersizin normal insanlarda ve inmeli hastalarda beyin kan akımı üzerine olan etkilerini araştırdık. Bu amaçla çalışmaya 13 sağlıklı kişi ve 8 inmeli hasta alındı. İnmeli hastaların 2' si sağ 6' sı sol lezyonluydu. İnmeli hastaların nörolojik durumu NIH strok skalasına göre değerlendirildi. Çalışmaya yalnızca iskemiye bağlı inme geçiren iskemik lezyonu bilgisayarlı beyin tomografisi ve/veya manyetik rezonans görüntüleme ile belirlenen hastalar dahil edildiler. Hasta ve kontrol olmak üzere iki grup oluşturuldu. Tüm gruplara aynı hareketleri içeren pasif egzersiz yaptırıldı. Egzersizler normal grupta sağ üst ekstremiteye inmeli hastalar grubunda ise inmeli ekstremiteye aynı fizyoterapist tarafından yaptırıldı. Egzersiz süresi 2 hafta olarak belirlendi. Her iki gruba egzersiz programı öncesi ve sonrası SPECT çekildi. İnmeli hastalarda NIH strok skalası değerleri azalma(iyileşme yönünde) gösterdi. Kontrol grubuna yaptırılan egzersizler sonucunda beyin sol yarım küresinde bölgesel kan akımında anlamlı artış bulundu.(p<0.01) Beynin sağ yarım küresinde ise anlamlı artış bulunamadı. (P<0,41) İnmeli hasta grubunda ise beynin sağ hemisferinde parasentral lobulusta bölgesel kan akımında anlamlı artış bulundu. (p<0.05) Beynin sol hemisferinde parasentral lobulusta anlamlı artış tespit edilemedi. (p<0,035) İnmeli hastaların tümünde egzersizin yaptırıldığı ekstremitenin karşı tarafındaki santral lobulusta kan akımında artış tespit edildi. Her iki grupta da egzersizin beyin kan akımında artış neden olduğu ve bu artışın her iki parasentral lobulusta da olduğu tespit edilmiş ancak artışın yalnızca egzersizin yaptırıldığı karşı hemisferde anlamlı olduğu bulunmuştur. 48İnmeden sonra meydana gelen iyileşmede öne sürülen en önemli mekanizmalardan biri;yeni kollateral damarların oluşması veya önceden var olan fakat fonksiyonel olmayan damarlarda kan akımının anarak fonksiyonel hale gelmesidir. Egzersiz beyin kan akımında artışa neden olduğundan;egzersizin inmeden sonra ortaya çıkan fonksiyonel iyileşmeye katkıda bulunabileceği sonucuna varılmıştır
Indian Journal of Orthopaedics
Khyber Medical University Journal
OBJECTIVE: To find out the quadriceps femoris angle (Q-angle) values of elite and non-elite athle... more OBJECTIVE: To find out the quadriceps femoris angle (Q-angle) values of elite and non-elite athletes in Olympic style weightlifting. METHODS: This study included 22 male elite athletes that won medals in international Olympic style weightlifting championships and 22 male non-elite athletes who won medals in national Olympic style weightlifting championships. A goniometer was used to determine the angle of the quadriceps femoris muscle while the athletes were in supine position and the muscle was inactivated. Anthropometric measurements of right-left thigh and lower leg length, right-left thigh and calf girth, and pelvic width of athletes were obtained. One repetition maximum of snatch, clean and jerk and leg strength of the athletes was recorded. To study demographic characteristics and some anthropometric values of lower extremity of the athletes, t-Test was conducted for independent groups. To compare anthropometric measurements of right-left lower extremity and right-left Q-angl...
Bulletin of Faculty of Physical Therapy, 2022
Background and purpose In recent years, dietary practices have begun to be used in painful condit... more Background and purpose In recent years, dietary practices have begun to be used in painful conditions. This study aimed to investigate the effect of a vegan diet and therapeutic exercise in patients with chronic non-specific neck pain. Materials and methods A total of 45 young female patients with chronic non-specific neck pain, aged 18–25 years, participated in the study. Body mass index and body fat percentage were measured with bioelectrical impedance analysis. Pain severity was assessed using the Visual Analogue Scale, quality of life with the short form-36 scale, kinesiophobia with the Tampa scale of kinesiophobia and neck disability with the Neck Disability Index. Results The pain severity reduced in the diet group and exercise group after treatment (p = 0.001). After treatment, Neck Disability Index score decreased in the diet group and exercise group (p = 0.001). Tampa scale of kinesiophobia score decreased in the diet group and exercise group (p = 0.001). The eight domains ...
Physical education of students, 2020
Background and Study Aim: Handgrip strength is widely accepted as a functionality parameter to as... more Background and Study Aim: Handgrip strength is widely accepted as a functionality parameter to assess upper extremity performance. The measurement of hand grip strength by dynamometry is a low cost, non-invasive method of simple applicability. The present study is based on the association of dominant and non-dominant handgrip strength with demographic and anthropometric characteristics; height, body weight, body mass index, upper arm length, forearm length, hand length, forearm circumference, upper arm circumference. Material and Methods: The study included 70 male athletes in olympic style weightlifting (age: 18.06±2.18, height:1.74±.06 m, body weight: 76.09±13.04 kg). A total of 70 sedentary individuals as a control group (age 18.11±.18, height:1.75±.04 m, body weight: 74.01±13.94 kg) were also taken to compare study findings. The data obtained was analyzed by SPPS for Windows, version 25. Handgrip strength measurements were obtained by a Jamar dynamometer, according to the recomm...
Türkiye Spor Bilimleri Dergisi, 2020
The study aims to determine the relationship between some anthropometric measurement values of lo... more The study aims to determine the relationship between some anthropometric measurement values of lower extremity of athletes in olympic style weightlifting and weightlifting performance. Male (n= 35, age: 18.43±1.07, height: 1.72±.07 m, body weight: 74.70±14.63 kg, body muscle index: 25.12±4.05 kg/m2) and female (n= 20, age: 21.20±3.49, height: 1.66±.08 m, body weight: 66.25± 15.12 kg, body muscle index: 23,98±3.96 kg/m2) athletes in olympic style weightlifting participated in this study. Anthropometric measurements of right-left thigh and lower leg length, right-left thigh and calf girth of male and female athletes were obtained. One repetition maximum of snatch and clean and jerk performances of the athletes was recorded. A symmetry was observed between length and girth values of right-left lower extremity of athlete groups. Right-left thigh length, thigh and calf girth of female athletes were found be correlated both with snatch and with clean and jerk performance. Right-left lower...
Türk Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Dergisi, 2019
Bu çalışmanın amacı, artmış torasik kifozu bulunan hastalarda ev egzersiz programı (EEP) ve kinez... more Bu çalışmanın amacı, artmış torasik kifozu bulunan hastalarda ev egzersiz programı (EEP) ve kinezyo bant (KT) uygulamasının ağrı ve yaşam kalitesi üzerine etkilerini incelemekti. Yöntem: Çalışmaya 28 sedanter gönüllü katıldı. Katılımcılar randomize olarak EEP+KT (n=14) ve EEP (n=14) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Çalışmanın başlangıcında ve bitiminde sırt ağrı şiddetini değerlendirmek için Vizüel Analog Skalası (VAS) ve yaşam kalitesini değerlendirmek için Skolyoz Araştırma Derneği Sonuç Anketi (SRS-22) kullanıldı. Sonuçlar: Tedavi öncesinde vücut kütle indeksi (VKİ), yaş ve kifoz açısı değerleri yönünden gruplar arasında anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). EEP+KT ile EEP grupları karşılaştırıldığında gruplar arasında VAS ve SRS-22 değerlerinde anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05). EEP+KT grubunda tedavi sonrasında VAS skorunda ve SRS-22 anketinin ağrı ve vücut imajı parametrelerinde anlamlı düzelme olduğu belirlendi (p<0,05). EEP grubunda ise, tedavi öncesi ve sonrası karşılaştırıldığında VAS skorunda ve SRS-22 anketinin ağrı parametresinde anlamlı fark bulundu (p<0,05). Tartışma: Çalışmamızda egzersiz programının ağrıyı azalttığı ancak egzersiz programı ile birlikte uygulanan KT'nin vücut imajını geliştirmek dışında ağrı ve yaşam kalitesine katkısı olmadığı bulundu. Sonuç olarak, artmış torasik kifoz tedavisinde egzersiz eğitiminin gerekli olduğu ve KT uygulamasının ağrı ve yaşam kalitesi üzerine etkisinin ilerde yapılacak uzun takipli çalışmalarla daha net ortaya konacağı düşünüldü.
Journal of Education and Training Studies, 2019
Objectives: The study aims to investigate the thickness of the quadriceps femoris tendon in Olymp... more Objectives: The study aims to investigate the thickness of the quadriceps femoris tendon in Olympic-style weightlifting athletes and sedentary individuals. Methods: The study included 25 women and 25 men Olympic-style weightlifting athletes aged 18-19 years as the study group and 25 women and 25 men sedentary individuals as the control group. In the study, the thickness of the quadriceps femoris tendon on both knees was measured by ultrasonographic imaging. Results: The mean thickness of the quadriceps femoris tendon was significantly larger in the athletes than in the sedentary individuals. No correlation was found between the age, height, training years of the athletes and the thickness of the quadriceps femoris tendon. Conclusion: It might be stated that Olympic-style weightlifting has a hypertrophic effect on the quadriceps femoris tendon of athletes.
Case Medical Research, 2020
This is a PDF file of an article that has undergone enhancements after acceptance, such as the ad... more This is a PDF file of an article that has undergone enhancements after acceptance, such as the addition of a cover page and metadata, and formatting for readability, but it is not yet the definitive version of record. This version will undergo additional copyediting, typesetting and review before it is published in its final form, but we are providing this version to give early visibility of the article. Please note that, during the production process, errors may be discovered which could affect the content, and all legal disclaimers that apply to the journal pertain.
Bosnian Journal of Basic Medical Sciences, 2015
Nicolau syndrome is a rare complication of intramuscular injection that leads to local ischemic n... more Nicolau syndrome is a rare complication of intramuscular injection that leads to local ischemic necrosis of the skin and adipose tissue. In this paper, we discuss etiologies, risk factors, and treatment options for gluteal Nicolau syndrome referring to patients treated in our hospital. Our study includes 17 women who visited our clinic with symptoms of gluteal necrosis secondary to intramuscular injection. The following variables were taken into account: injection site, drug administered, frequency of injections, the person who administered the injections, needle size, and needle tip color. Magnetic resonance images obtained in the aftermath of intramuscular injection application were carefully analyzed for presence of necrosis, cyst formation and the thickness of the gluteal fat tissue layer. Drugs that had been received in intramuscular injection were exclusively non-steroidal anti-inflammatory drugs. Mean patient BMI was 41.8 (all patients were considered as obese), and mean gluteal fat thickness was 54 mm. Standard length of needles (3.8 cm) had been used in procedures. The wounds were treated with primary closure in 11 patients and with local flap therapy in 6 patients. The observed necrosis was a consequence of misplaced gluteal injection, where drugs were injected into the adipose tissue instead of the muscle due to the extreme thickness of the fat layer, on one hand, and the inappropriate length of standard needles, on the other hand. Intramuscular injection should be avoided in obese patients whenever possible: if it is necessary, proper injection technique should be used.
Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous n... more Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous neoplasms that are usually solitary lesions in intramedullary bone. Enchondromas of the long bones are usually asymptomatic and often identified radiographically as an incidental finding. Pain is the most commonly encountered symptom. The most common clinical presentations are impingement syndrome and rotator cuff tears, respectively. The characteristic radiographic appearance is solitary lucent lesion in the diaphyseal part of short tubular bone or in the metaphyseal part of the long bones. We present a case of a 23 year old woman with humeral enchondroma in this case report. Özet Enkondrom kemiğin medüller kavitesi içinde gelişen yaygın görülen benign hyalin kartilajinöz neoplazmdır. Uzun kemik enkondromları genellikle asemptomatiktir ve tesadüfen bulunurlar. Ağrı en yaygın ortaya çıkan semptomdur. Ağrı olmayan hastalarda lezyon genellikle diğer sağlık problemleri araştırılırken tesadüf...
Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous n... more Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous neoplasms that are usually solitary lesions in intramedullary bone. Enchondromas of the long bones are usually asymptomatic and often identified radiographically as an incidental finding. Pain is the most commonly encountered symptom. The most common clinical presentations are impingement syndrome and rotator cuff tears, respectively. The characteristic radiographic appearance is solitary lucent lesion in the diaphyseal part of short tubular bone or in the metaphyseal part of the long bones. We present a case of a 23 year old woman with humeral enchondroma in this case report.
Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2014
Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2014
Türkiye fiziksel tıp ve rehabilitasyon dergisi, 2005
Cumhuriyet medical journal, 2011
Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous n... more Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous neoplasms that are usually solitary lesions in intramedullary bone. Enchondromas of the long bones are usually asymptomatic and often identified radiographically as an incidental finding. Pain is the most commonly encountered symptom. The most common clinical presentations are impingement syndrome and rotator cuff tears, respectively. The characteristic radiographic appearance is solitary lucent lesion in the diaphyseal part of short tubular bone or in the metaphyseal part of the long bones. We present a case of a 23 year old woman with humeral enchondroma in this case report. Keywords: Enchondroma, long bone, chondrosarcoma, treatment Ozet Enkondrom kemigin meduller kavitesi icinde gelisen yaygin gorulen benign hyalin kartilajinoz neoplazmdir. Uzun kemik enkondromlari genellikle asemptomatiktir ve tesadufen bulunurlar. Agri en yaygin ortaya cikan semptomdur. Agri olmayan hastalarda lezyo...
Giris: Benign eklem hipermobilitesi pek cok kas iskelet hastaliklari ile bir arada bulunabilen bi... more Giris: Benign eklem hipermobilitesi pek cok kas iskelet hastaliklari ile bir arada bulunabilen bir sendromdur. Lomber disk hernisi de bunlardan biridir. Bu calismanin amaci, lomber disk hernisi ile benign hipermobilite sendromu arasinda bir iliski olup olmadigini gostermektir. Gerec ve Yontem: Bu calismaya lomber disk hernisi tanisi konan 133 hasta alindi. Bu hastalarda revize Brighton kriterleri kullanilarak hipermobilite degerlendirildi. Bulgular: Calismaya alinan 133 hastanin 80’i (%60,2) kadin, 53’u (%39,8) erkekti. Yas ortalamasi kadinlarda 41.6 ±10.2, erkeklerde 38.6±11.9 olarak tespit edildi. Beighton skoru ortama 1.14±1.6 idi. Hastalarin revize brighton kriterlerine gore 15’inde (%11,3) hipermobilite vardi. Sonuc: Benign eklem hipermobilitesi, lomber disk hernisine eslik eden bir semptom olabilir. Ayni zamanda, Benign eklem hipermobilitesi lomber disk hernisi icin bir risk olusturabilir. Ancak bizim calismamizda boyle bir iliski bulunamadi. Hipermobilite toplumda yaygin goru...
International Journal of Basic and Clinical Medicine, 2016
Amac Noromyoarteryel glomus cisimciginden koken alan ve elin nadir gorulen tumorlerinden olan glo... more Amac Noromyoarteryel glomus cisimciginden koken alan ve elin nadir gorulen tumorlerinden olan glomus tumorlu hastalarin klinik ozelliklerinin ve tedavi sonuclarinin degerlendirilmesi. Materyal metot 2012–2014 yillari arasinda parmaginda glomus tumoru saptanan 6 kadin, 3 erkek toplam 9 hasta retrospesifik olarak tespit edilerek calismaya alindi. Hastalar, yas, cinsiyet, lezyonun yerlesim yeri, sikayetler ve sikayetlerin basladigi zaman, klinik olarak ilk degerlendirme ve tani zamani, kullanilan radyolojik goruntuleme yontemleri, uygulanan tedavi, patolojik tani, takip sonuclari ve komplikasyonlar acisindan incelendi. Bulgular Hastalarin yas ortalamasi 39,6 idi. Tum hastalarda glomus tumoru subungual yerlesimli oldugu goruldu. Lezyonlarin 2’si basparmakta, 3’u isaret parmaginda, 3’u orta parmakta, 1’ide yuzuk parmaginda idi. Tum hastalardaki ortak sikayet tirnak ve parmakta agri ve hassasiyet idi. 4 hastada da soguk intoleransi on planda idi. 2 hastada tirnak uzerinde mavi renk degisi...
Journal of Clinical and Analytical Medicine, 2016
Tümör nekroz faktörü (TNF)-α, immun sisteminin gelişimi, immün yanıtın düzenlenmesi ve T-hücre ar... more Tümör nekroz faktörü (TNF)-α, immun sisteminin gelişimi, immün yanıtın düzenlenmesi ve T-hücre aracılı dokusal olaylarda birçok açıdan önemli rol oynar. Otoreaktif T-hücreleri ve makrofajlar tarafından salınan TNF-α' nın immün demiyelinizan nöropatilerin patogenezinde rol oynayabileceğine dair kanıtlar gözlenmiştir. Demiyelinizan nöropatiler anti TNF-α tedavisinin nadir yan etkilerindendir. Demiyelinizan nöropatilerin konvansiyonel tedavisiyle ve kullanılan ilaçların kesilmesi ile sıklıkla tablo geriler. Bu yazıda anti TNF-α (infliksimab) tedavisi sonrasında demiyelinizan nöropati kliniği gelişen bir hastanın sunulması amaçlanmıştır. Bu olguda Guillan Barre Sendromu Anti TNF tedavisine sekonder olarak gelişmektedir. Anti TNF-α tedavisinin devamının, nöropatinin uzun vadedeki seyrine etkisi net değildir. Tedavinin kesilmesi her zaman nöropati kontrolü için gerekli olmayabilir. Ancak bizim olgumuzda olduğu gibi Anti TNF-α tedavisiyle ilişkili gelişen bir Guillian Barre sendromu tablosunda tedavi sonlandırılabilir.
Egzersiz tüm rehabilitasyon programlarının temel taşlarından birisidir. Bu çalışmada egzersizin n... more Egzersiz tüm rehabilitasyon programlarının temel taşlarından birisidir. Bu çalışmada egzersizin normal insanlarda ve inmeli hastalarda beyin kan akımı üzerine olan etkilerini araştırdık. Bu amaçla çalışmaya 13 sağlıklı kişi ve 8 inmeli hasta alındı. İnmeli hastaların 2' si sağ 6' sı sol lezyonluydu. İnmeli hastaların nörolojik durumu NIH strok skalasına göre değerlendirildi. Çalışmaya yalnızca iskemiye bağlı inme geçiren iskemik lezyonu bilgisayarlı beyin tomografisi ve/veya manyetik rezonans görüntüleme ile belirlenen hastalar dahil edildiler. Hasta ve kontrol olmak üzere iki grup oluşturuldu. Tüm gruplara aynı hareketleri içeren pasif egzersiz yaptırıldı. Egzersizler normal grupta sağ üst ekstremiteye inmeli hastalar grubunda ise inmeli ekstremiteye aynı fizyoterapist tarafından yaptırıldı. Egzersiz süresi 2 hafta olarak belirlendi. Her iki gruba egzersiz programı öncesi ve sonrası SPECT çekildi. İnmeli hastalarda NIH strok skalası değerleri azalma(iyileşme yönünde) gösterdi. Kontrol grubuna yaptırılan egzersizler sonucunda beyin sol yarım küresinde bölgesel kan akımında anlamlı artış bulundu.(p<0.01) Beynin sağ yarım küresinde ise anlamlı artış bulunamadı. (P<0,41) İnmeli hasta grubunda ise beynin sağ hemisferinde parasentral lobulusta bölgesel kan akımında anlamlı artış bulundu. (p<0.05) Beynin sol hemisferinde parasentral lobulusta anlamlı artış tespit edilemedi. (p<0,035) İnmeli hastaların tümünde egzersizin yaptırıldığı ekstremitenin karşı tarafındaki santral lobulusta kan akımında artış tespit edildi. Her iki grupta da egzersizin beyin kan akımında artış neden olduğu ve bu artışın her iki parasentral lobulusta da olduğu tespit edilmiş ancak artışın yalnızca egzersizin yaptırıldığı karşı hemisferde anlamlı olduğu bulunmuştur. 48İnmeden sonra meydana gelen iyileşmede öne sürülen en önemli mekanizmalardan biri;yeni kollateral damarların oluşması veya önceden var olan fakat fonksiyonel olmayan damarlarda kan akımının anarak fonksiyonel hale gelmesidir. Egzersiz beyin kan akımında artışa neden olduğundan;egzersizin inmeden sonra ortaya çıkan fonksiyonel iyileşmeye katkıda bulunabileceği sonucuna varılmıştır
Indian Journal of Orthopaedics
Khyber Medical University Journal
OBJECTIVE: To find out the quadriceps femoris angle (Q-angle) values of elite and non-elite athle... more OBJECTIVE: To find out the quadriceps femoris angle (Q-angle) values of elite and non-elite athletes in Olympic style weightlifting. METHODS: This study included 22 male elite athletes that won medals in international Olympic style weightlifting championships and 22 male non-elite athletes who won medals in national Olympic style weightlifting championships. A goniometer was used to determine the angle of the quadriceps femoris muscle while the athletes were in supine position and the muscle was inactivated. Anthropometric measurements of right-left thigh and lower leg length, right-left thigh and calf girth, and pelvic width of athletes were obtained. One repetition maximum of snatch, clean and jerk and leg strength of the athletes was recorded. To study demographic characteristics and some anthropometric values of lower extremity of the athletes, t-Test was conducted for independent groups. To compare anthropometric measurements of right-left lower extremity and right-left Q-angl...
Bulletin of Faculty of Physical Therapy, 2022
Background and purpose In recent years, dietary practices have begun to be used in painful condit... more Background and purpose In recent years, dietary practices have begun to be used in painful conditions. This study aimed to investigate the effect of a vegan diet and therapeutic exercise in patients with chronic non-specific neck pain. Materials and methods A total of 45 young female patients with chronic non-specific neck pain, aged 18–25 years, participated in the study. Body mass index and body fat percentage were measured with bioelectrical impedance analysis. Pain severity was assessed using the Visual Analogue Scale, quality of life with the short form-36 scale, kinesiophobia with the Tampa scale of kinesiophobia and neck disability with the Neck Disability Index. Results The pain severity reduced in the diet group and exercise group after treatment (p = 0.001). After treatment, Neck Disability Index score decreased in the diet group and exercise group (p = 0.001). Tampa scale of kinesiophobia score decreased in the diet group and exercise group (p = 0.001). The eight domains ...
Physical education of students, 2020
Background and Study Aim: Handgrip strength is widely accepted as a functionality parameter to as... more Background and Study Aim: Handgrip strength is widely accepted as a functionality parameter to assess upper extremity performance. The measurement of hand grip strength by dynamometry is a low cost, non-invasive method of simple applicability. The present study is based on the association of dominant and non-dominant handgrip strength with demographic and anthropometric characteristics; height, body weight, body mass index, upper arm length, forearm length, hand length, forearm circumference, upper arm circumference. Material and Methods: The study included 70 male athletes in olympic style weightlifting (age: 18.06±2.18, height:1.74±.06 m, body weight: 76.09±13.04 kg). A total of 70 sedentary individuals as a control group (age 18.11±.18, height:1.75±.04 m, body weight: 74.01±13.94 kg) were also taken to compare study findings. The data obtained was analyzed by SPPS for Windows, version 25. Handgrip strength measurements were obtained by a Jamar dynamometer, according to the recomm...
Türkiye Spor Bilimleri Dergisi, 2020
The study aims to determine the relationship between some anthropometric measurement values of lo... more The study aims to determine the relationship between some anthropometric measurement values of lower extremity of athletes in olympic style weightlifting and weightlifting performance. Male (n= 35, age: 18.43±1.07, height: 1.72±.07 m, body weight: 74.70±14.63 kg, body muscle index: 25.12±4.05 kg/m2) and female (n= 20, age: 21.20±3.49, height: 1.66±.08 m, body weight: 66.25± 15.12 kg, body muscle index: 23,98±3.96 kg/m2) athletes in olympic style weightlifting participated in this study. Anthropometric measurements of right-left thigh and lower leg length, right-left thigh and calf girth of male and female athletes were obtained. One repetition maximum of snatch and clean and jerk performances of the athletes was recorded. A symmetry was observed between length and girth values of right-left lower extremity of athlete groups. Right-left thigh length, thigh and calf girth of female athletes were found be correlated both with snatch and with clean and jerk performance. Right-left lower...
Türk Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Dergisi, 2019
Bu çalışmanın amacı, artmış torasik kifozu bulunan hastalarda ev egzersiz programı (EEP) ve kinez... more Bu çalışmanın amacı, artmış torasik kifozu bulunan hastalarda ev egzersiz programı (EEP) ve kinezyo bant (KT) uygulamasının ağrı ve yaşam kalitesi üzerine etkilerini incelemekti. Yöntem: Çalışmaya 28 sedanter gönüllü katıldı. Katılımcılar randomize olarak EEP+KT (n=14) ve EEP (n=14) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Çalışmanın başlangıcında ve bitiminde sırt ağrı şiddetini değerlendirmek için Vizüel Analog Skalası (VAS) ve yaşam kalitesini değerlendirmek için Skolyoz Araştırma Derneği Sonuç Anketi (SRS-22) kullanıldı. Sonuçlar: Tedavi öncesinde vücut kütle indeksi (VKİ), yaş ve kifoz açısı değerleri yönünden gruplar arasında anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). EEP+KT ile EEP grupları karşılaştırıldığında gruplar arasında VAS ve SRS-22 değerlerinde anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05). EEP+KT grubunda tedavi sonrasında VAS skorunda ve SRS-22 anketinin ağrı ve vücut imajı parametrelerinde anlamlı düzelme olduğu belirlendi (p<0,05). EEP grubunda ise, tedavi öncesi ve sonrası karşılaştırıldığında VAS skorunda ve SRS-22 anketinin ağrı parametresinde anlamlı fark bulundu (p<0,05). Tartışma: Çalışmamızda egzersiz programının ağrıyı azalttığı ancak egzersiz programı ile birlikte uygulanan KT'nin vücut imajını geliştirmek dışında ağrı ve yaşam kalitesine katkısı olmadığı bulundu. Sonuç olarak, artmış torasik kifoz tedavisinde egzersiz eğitiminin gerekli olduğu ve KT uygulamasının ağrı ve yaşam kalitesi üzerine etkisinin ilerde yapılacak uzun takipli çalışmalarla daha net ortaya konacağı düşünüldü.
Journal of Education and Training Studies, 2019
Objectives: The study aims to investigate the thickness of the quadriceps femoris tendon in Olymp... more Objectives: The study aims to investigate the thickness of the quadriceps femoris tendon in Olympic-style weightlifting athletes and sedentary individuals. Methods: The study included 25 women and 25 men Olympic-style weightlifting athletes aged 18-19 years as the study group and 25 women and 25 men sedentary individuals as the control group. In the study, the thickness of the quadriceps femoris tendon on both knees was measured by ultrasonographic imaging. Results: The mean thickness of the quadriceps femoris tendon was significantly larger in the athletes than in the sedentary individuals. No correlation was found between the age, height, training years of the athletes and the thickness of the quadriceps femoris tendon. Conclusion: It might be stated that Olympic-style weightlifting has a hypertrophic effect on the quadriceps femoris tendon of athletes.
Case Medical Research, 2020
This is a PDF file of an article that has undergone enhancements after acceptance, such as the ad... more This is a PDF file of an article that has undergone enhancements after acceptance, such as the addition of a cover page and metadata, and formatting for readability, but it is not yet the definitive version of record. This version will undergo additional copyediting, typesetting and review before it is published in its final form, but we are providing this version to give early visibility of the article. Please note that, during the production process, errors may be discovered which could affect the content, and all legal disclaimers that apply to the journal pertain.
Bosnian Journal of Basic Medical Sciences, 2015
Nicolau syndrome is a rare complication of intramuscular injection that leads to local ischemic n... more Nicolau syndrome is a rare complication of intramuscular injection that leads to local ischemic necrosis of the skin and adipose tissue. In this paper, we discuss etiologies, risk factors, and treatment options for gluteal Nicolau syndrome referring to patients treated in our hospital. Our study includes 17 women who visited our clinic with symptoms of gluteal necrosis secondary to intramuscular injection. The following variables were taken into account: injection site, drug administered, frequency of injections, the person who administered the injections, needle size, and needle tip color. Magnetic resonance images obtained in the aftermath of intramuscular injection application were carefully analyzed for presence of necrosis, cyst formation and the thickness of the gluteal fat tissue layer. Drugs that had been received in intramuscular injection were exclusively non-steroidal anti-inflammatory drugs. Mean patient BMI was 41.8 (all patients were considered as obese), and mean gluteal fat thickness was 54 mm. Standard length of needles (3.8 cm) had been used in procedures. The wounds were treated with primary closure in 11 patients and with local flap therapy in 6 patients. The observed necrosis was a consequence of misplaced gluteal injection, where drugs were injected into the adipose tissue instead of the muscle due to the extreme thickness of the fat layer, on one hand, and the inappropriate length of standard needles, on the other hand. Intramuscular injection should be avoided in obese patients whenever possible: if it is necessary, proper injection technique should be used.
Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous n... more Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous neoplasms that are usually solitary lesions in intramedullary bone. Enchondromas of the long bones are usually asymptomatic and often identified radiographically as an incidental finding. Pain is the most commonly encountered symptom. The most common clinical presentations are impingement syndrome and rotator cuff tears, respectively. The characteristic radiographic appearance is solitary lucent lesion in the diaphyseal part of short tubular bone or in the metaphyseal part of the long bones. We present a case of a 23 year old woman with humeral enchondroma in this case report. Özet Enkondrom kemiğin medüller kavitesi içinde gelişen yaygın görülen benign hyalin kartilajinöz neoplazmdır. Uzun kemik enkondromları genellikle asemptomatiktir ve tesadüfen bulunurlar. Ağrı en yaygın ortaya çıkan semptomdur. Ağrı olmayan hastalarda lezyon genellikle diğer sağlık problemleri araştırılırken tesadüf...
Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous n... more Enchondromas, the second most common osseous neoplasms, are benign mature hyaline cartilaginous neoplasms that are usually solitary lesions in intramedullary bone. Enchondromas of the long bones are usually asymptomatic and often identified radiographically as an incidental finding. Pain is the most commonly encountered symptom. The most common clinical presentations are impingement syndrome and rotator cuff tears, respectively. The characteristic radiographic appearance is solitary lucent lesion in the diaphyseal part of short tubular bone or in the metaphyseal part of the long bones. We present a case of a 23 year old woman with humeral enchondroma in this case report.
Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2014
Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2014