Mete Akbaba - Academia.edu (original) (raw)
Paper by Mete Akbaba
FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Doğa, 19. yüzyılda teknik ve bilimsel gelişmeler ve akademinin kurumsallaşmasıyla felsefedeki önc... more Doğa, 19. yüzyılda teknik ve bilimsel gelişmeler ve akademinin kurumsallaşmasıyla felsefedeki öncelikli konumundan uzaklaşırken, araştırma nesnesi olarak doğa bilimlerinin konusu olmuştur. Genel olarak şeyleşme, bu bağlamda disiplinleşme sürecinde doğa bilimlerini takip eden sosyal bilimler, doğayı, artık insanlık ideali varsayılan kültür, uygarlık, toplum vb. tasarımlarının karşısına yerleştirmiştir. Doğa ne ideal olandır ne ideanın araştırıldığı yerdir, o artık ilkel olanın en kapsamlı adıdır. Toplumsal düzlemde ise doğal olan, arkaik geçmişin bir anomali olarak modern döneme uzanan kalıntılarıdır. Özellikle antropolojide, modern insanın tarih-öncesi geçmişi araştırılırken ilkel kabul ettikleri topluluklar incelenmiş ve onların neden doğaya hükmedemedikleri ve medenileşemedikleri tartışılmıştır. Uygar kalıbının dışında kalan toplulukları doğa durumunda kabul ettiği için insanmerkezci sayılabilecek bu geleneğin egemen olduğu dönemde, antropolog Bateson bu özcü anlatıları araştırmalarıyla eleştirmiştir. Topluluklar-arasını etkileşime dayalı bir alışveriş mantığıyla değil, ilişkisellik içerisinde değerlendirmiştir. Toplumsal değişimin evrensel bir mantığa sahip olabileceğini öne sürmüştür. Etnografyadan etolojiye varan incelemelerinde şizmogenez, yayla, rizom (köksap) gibi kavramlar üretmiştir. Deleuze-Guattari, Bateson’ın kavramlarını alımlamış, türler arası farklılıklar yerine onların aynı düzlemde hangi koşullarda geçişlere sahip olduklarını tartışmışlardır. Bu çalışmada antropolojiden felsefeye uzanan bu kavramsal geçişin bağlamsal olarak nasıl yeniden üretildiği öncelikle birincil kaynaklara başvurularak tartışılırken laytmotif olarak doğa ile kurulan düalizmlerin nasıl eleştirildiği gösterilmiştir.
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
In this study, rural development policies implemented in a country with a large proportion of its... more In this study, rural development policies implemented in a country with a large proportion of its population living in rural areas are evaluated with their ideological justifications and practices. The period considered is from the end of the Empire to the post-World War II period, which can be considered the first phase of the nation-state, when industrialization efforts were still quite weak and economic expectations were focused on rural production. In order not to reduce the early republican period to a narrative of top-down policies, the following three elements were considered in the background: capitalism, progressivism, and the international conjuncture. In this context, this study first examines the ideology of statism, which can be considered as the ideology of the period, and then its manifestation in the countryside, peasantism. For this purpose, both the organic intellectuals and the leaders of the period were consulted, and the rural activities of the Halkevleri (People’s Houses) were analyzed. The implementation of this discourse is discussed through the Model Villages, a kind of visual modernization project, and the Village Institutes, which aimed to radically transform the countryside through education. It is concluded that rural development policies played an important role and were decisive in the nation-building process.
manifold.press, Nov 3, 2020
Mesire alanına gitmek, kafa dinlemek, şehirden kaçmak, yazlığa gitmek, işten uzaklaşmak, bir eşik... more Mesire alanına gitmek, kafa dinlemek, şehirden kaçmak, yazlığa gitmek, işten uzaklaşmak, bir eşikte bulunmanın konforunu yaşamak, bir büyülenmeye dalmak ama planlı ve maddi güçler yettiğince belki gündüz düşlerinin akışını uzatmak, küçük burjuvalıkta semirmek, hayatı askıya almak, gelecekteki yaşamın tasarımını aramak hatta bir anlığına dahi olsa bulduğunu düşünmek, erteleneni telafi ettiğine inanma naifliği ve daha birçok tabir, bu kısa ama yılın en önemli zamanı kabul edilen aralığı açıklamak için kullanılabilir. Tatilin yıl boyu karalanmış bir
manifold.press, Jun 16, 2020
Augustinus ile İmgeyi Düşünmek İmge için Türkçe sözlükler "genel görünüş, izlenim, imaj, hayal, d... more Augustinus ile İmgeyi Düşünmek İmge için Türkçe sözlükler "genel görünüş, izlenim, imaj, hayal, düş" karşılıkları uygun bulmuş. Türediği "im" işaret, onun fiil hali imlemek ise bir şeyin dolaylı olarak ifade edilmesi anlamlarına geliyor. İmgeden türeyen imgelem hayal dünyası, muhayyile karşılığına sahip. Bir anlamda, imgeyi yalnızca sözlük karşılığıyla değil, kendisi gibi müphem anlamlara sahip
Abant Kültürel Araştırmalar Dergisi, 2020
Bu çalışma Frankfurt Okulu’nun hangi düşünsel temellerle hareket ettiğini, entelektüel bir hareke... more Bu çalışma Frankfurt Okulu’nun hangi düşünsel temellerle hareket ettiğini, entelektüel bir hareket olarak formasyonunu ve düşünürlerinin teorik yaklaşımını anlamayı hedeflerken, kültür endüstrisine dair genel bir okuma sağlanmasını ve kültürün, kitle kültürüyle bağını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla öncelikle Avrupa-merkezci kültür anlayışının nasıl geliştiği anlaşılmaya çalışılacaktır. Frankfurt Okulu’nun önemli düşünürlerinden Max Horkheimer ile Theodor W. Adorno’nun geliştirdiği kavramlardan “öznel akıl” ve “negatif diyalektik” kavramlarını açıklamak ve sosyal bilimlerde çığır açıcı bir gelişme olarak görülen kültür endüstrisi kavramsallaştırmalarını anlamak için Aydınlanmanın Diyalektiği kitabının eleştirileri ve tekliflerini ele almak gerekmektedir. Makalenin teorik çerçevesi Aydınlanmanın Diyalektiği’ni referans alırken, bu aşamada ikincil kaynaklara başvurulacak eleştirel teorinin müzik ve sinema kavrayışlarının tarihsel ve düşünsel kökenleri sorgulanacaktır.
Edward Said'le Yeniden Başlamak: Entelektüel, Sürgün ve Şarkiyatçılık, F. Mollaer (Ed.), İstanbul: İthaki, s. 435-464, 2021
Postkolonyal çalışmaların kurucu metinlerinden Şarkiyatçılık'ın yazarı Edward Said, defalarca bel... more Postkolonyal çalışmaların kurucu metinlerinden Şarkiyatçılık'ın yazarı Edward Said, defalarca belirttiği gibi, oryantalizme alternatif üretmeyi hedeflememişti. Amacı, oryantalizm kümesinde toplanan ve iç içe geçmiş üç oryantalizmin, "Şark"ı metinsel düzlemde nasıl yarattığını, iktidar diyagramını okunur kılarak göstermekti. Bunun için Şark'ı tarihdışılaştıran özcülükleri tartışmaya açtı (Said, 2013). Türkiye'de Said'i referans alan Avrupamerkezcilik eleştirisinin ise çoğu zaman eleştirdiği noktaya, yani etnosentrizme döndüğünü görüyoruz. Bu bahsi kısaca açmak ayırır (1997: 31-32). Bunlardan ilki, Avrupa'nın da kapitalizmden önce diğer güçlerle aynı süreçte olduğu ama jeopolitik avantajından dolayı öncü rolü oynadığı iddiasıdır. İkinci Avrupamerkezcilik eleştirisi de birincisine benzemektedir. Avrupa'nın diğer bölgelerdeki gelişmelerle süreklilik içinde olduğunu, yalnızca kısa süreli üstünlük kazandığını iddia eder. Bu iki eleştiriyi Avrupamerkezci anti-Avrupamerkezcilik olarak eleştiren Wallerstein, üçüncü eleştiriye, Avrupa'nın hatalı ve aşırı çıkarımlarla'yanlış analiz edildiği için politik ve bilimsel açılardan yanlış konumlandırıldığını öne süren Avrupamerkezcilik eleştirisine hak verir. * Yorum, eleştiri ve teklifleri için Metin Yüksel'e ve Fırat Mollaer'e, araştırma aşamasındaki yardımları için Tunahan Yıldız'a teşekkür ederim. Hataların bana âit olduğunu belirtmek isterim.
Birikim, 2020
Giriş "Yapıtlar saf gözlere bir konuyla bir yeteneğin kutlu buluşmasından doğuyormuş gibi görünür... more Giriş "Yapıtlar saf gözlere bir konuyla bir yeteneğin kutlu buluşmasından doğuyormuş gibi görünürken, böylesine derin, hatta belki de akıllıca davranmadığı düşünülebilecek denli derin bir sanatçı, zevki erteler, güçlük çıkarır, kestirmelerden sakınır (Valery, 2018, s. 13)." Paul Valery'nin Degas için çizdiği yetenekli ama uslanmaz sanatçı şablonunu Lars von Trier için de kullanabileceğimizi düşünüyorum. İlk bakışta Lars von Trier, "ileri" bir toplumun sorunlarını sinemasıyla eleştirebilen "ama" kişisel sorunlarıyla çoğu zaman baş edemeyen önemli bir yönetmendir. Sorunlarının yalnızca kendisini ilgilendirdiğini öne sürerek "Lars von Trier Sinemasından" bahsedebilir ve filmlerinin teknik tarafına yoğunlaşabiliriz ya da bu metinde denemeye çalışacağımız gibi sosyolojinin toplumsal tipler noktasında kaybettiği imkânı, Lars von Trier'in karakterlerinde arayabiliriz. Bu esnada unutmamamız gerekir ki, tarihle biyografinin kesiştiği yerde toplumun bilgisi anlam kazanmaktadır (Mills, 2016, s. 17).
İstanbul Üniversitesi Art-Sanat Dergisi, 2017
Bu makalenin amacı, başta Batı müziği olmak üzere sanatın bir çok konusunda köklü etkisi olan Ric... more Bu makalenin amacı, başta Batı müziği olmak üzere sanatın bir çok konusunda köklü etkisi olan Richard Wagner'i farklı açılardan değerlendiren Friedrich Nietzsche ve Jacques Barzun'un yorumlarını sunmaktır. Nietzsche ilk eserlerinde Wagner'den övgüyle bahsederken, son eserlerinde onun modern çağın ideal tipi olarak tanımlamıştır. Öte yandan Richard Barzun için Wagner kendi alanında bir devrimcidir, tıpkı Darwin'in ve Marx'ın kendi alanlarında devrimci oldukları gibi. Bu yazıda karşılaşılan önemli zorluktan biri Wagner üzerine dünyada yazılı on binlerce kaynak olmasına rağmen Türkçe'deki kaynakların sayıca yetersizliği ve bu konu hakkındaki yabancı kaynaklara kütüphanelerdeki eksikliği olmuştur.
Translation by Mete Akbaba
Runik Kitap, 2021
Çevirisini yaptığım, Türkçedeki tek Paz biyografisinin giriş bölümü
Erkal Ünal REDAKSİYON Oğuz Karayemiş KAPAK TASARIM Şevket Dönmezoğlu SAYFA DÜZENİ Oğuz Yılmaz BAS... more Erkal Ünal REDAKSİYON Oğuz Karayemiş KAPAK TASARIM Şevket Dönmezoğlu SAYFA DÜZENİ Oğuz Yılmaz BASIM VE CİLT Repar Dijital Matbaası BASKI Aralık 2020 -1. Basım ISBN 978-625-7757-23-2 SERTİFİKA NO 40675 Reaktion Books © 2017 Bu kitabın Türkçe yayım hakları, AnatoliaLit Ajansı ile yapılan anlaşmayla alınmıştır. Runik Kitap, Repar Tasarım Matbaa ve Reklamcılık Ticaret Limited Şirketi'nin tescilli markasıdır. Mimar Sinan Mah., Selami Ali Efendi Cad., No: 5 34672 Üsküdar/İstanbul Tel: 0 (212) 522 48 45 © Bu kitabın tüm hakları saklıdır. Tanıtım amaçlı, kısa alıntılar dışında metin ya da görseller yayınevinin izni olmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
Book Review by Mete Akbaba
Arka Kapak, 2018
Giorgio Agamben'in İstisna Hâli için yazılmış bir tanıtım metni
Editing by Mete Akbaba
Papers by Mete Akbaba
Bu makalenin amaci, basta Bati muzigi olmak uzere sanatin bir cok konusunda koklu etkisi olan Ric... more Bu makalenin amaci, basta Bati muzigi olmak uzere sanatin bir cok konusunda koklu etkisi olan Richard Wagner’i farkli acilardan degerlendiren Friedrich Nietzsche ve Jacques Barzun’un yorumlarini sunmaktir. Nietzsche ilk eserlerinde Wagner’den ovguyle bahsederken, son eserlerinde onun modern cagin ideal tipi olarak tanimlamistir. Ote yandan Richard Barzun icin Wagner kendi alaninda bir devrimcidir, tipki Darwin’in ve Marx’in kendi alanlarinda devrimci olduklari gibi. Bu yazida karsilasilan onemli zorluktan biri Wagner uzerine dunyada yazili on binlerce kaynak olmasina ragmen Turkce’deki kaynaklarin sayica yetersizligi ve bu konu hakkindaki yabanci kaynaklara kutuphanelerdeki eksikligi olmustur.
FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Doğa, 19. yüzyılda teknik ve bilimsel gelişmeler ve akademinin kurumsallaşmasıyla felsefedeki önc... more Doğa, 19. yüzyılda teknik ve bilimsel gelişmeler ve akademinin kurumsallaşmasıyla felsefedeki öncelikli konumundan uzaklaşırken, araştırma nesnesi olarak doğa bilimlerinin konusu olmuştur. Genel olarak şeyleşme, bu bağlamda disiplinleşme sürecinde doğa bilimlerini takip eden sosyal bilimler, doğayı, artık insanlık ideali varsayılan kültür, uygarlık, toplum vb. tasarımlarının karşısına yerleştirmiştir. Doğa ne ideal olandır ne ideanın araştırıldığı yerdir, o artık ilkel olanın en kapsamlı adıdır. Toplumsal düzlemde ise doğal olan, arkaik geçmişin bir anomali olarak modern döneme uzanan kalıntılarıdır. Özellikle antropolojide, modern insanın tarih-öncesi geçmişi araştırılırken ilkel kabul ettikleri topluluklar incelenmiş ve onların neden doğaya hükmedemedikleri ve medenileşemedikleri tartışılmıştır. Uygar kalıbının dışında kalan toplulukları doğa durumunda kabul ettiği için insanmerkezci sayılabilecek bu geleneğin egemen olduğu dönemde, antropolog Bateson bu özcü anlatıları araştırmalarıyla eleştirmiştir. Topluluklar-arasını etkileşime dayalı bir alışveriş mantığıyla değil, ilişkisellik içerisinde değerlendirmiştir. Toplumsal değişimin evrensel bir mantığa sahip olabileceğini öne sürmüştür. Etnografyadan etolojiye varan incelemelerinde şizmogenez, yayla, rizom (köksap) gibi kavramlar üretmiştir. Deleuze-Guattari, Bateson’ın kavramlarını alımlamış, türler arası farklılıklar yerine onların aynı düzlemde hangi koşullarda geçişlere sahip olduklarını tartışmışlardır. Bu çalışmada antropolojiden felsefeye uzanan bu kavramsal geçişin bağlamsal olarak nasıl yeniden üretildiği öncelikle birincil kaynaklara başvurularak tartışılırken laytmotif olarak doğa ile kurulan düalizmlerin nasıl eleştirildiği gösterilmiştir.
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
In this study, rural development policies implemented in a country with a large proportion of its... more In this study, rural development policies implemented in a country with a large proportion of its population living in rural areas are evaluated with their ideological justifications and practices. The period considered is from the end of the Empire to the post-World War II period, which can be considered the first phase of the nation-state, when industrialization efforts were still quite weak and economic expectations were focused on rural production. In order not to reduce the early republican period to a narrative of top-down policies, the following three elements were considered in the background: capitalism, progressivism, and the international conjuncture. In this context, this study first examines the ideology of statism, which can be considered as the ideology of the period, and then its manifestation in the countryside, peasantism. For this purpose, both the organic intellectuals and the leaders of the period were consulted, and the rural activities of the Halkevleri (People’s Houses) were analyzed. The implementation of this discourse is discussed through the Model Villages, a kind of visual modernization project, and the Village Institutes, which aimed to radically transform the countryside through education. It is concluded that rural development policies played an important role and were decisive in the nation-building process.
manifold.press, Nov 3, 2020
Mesire alanına gitmek, kafa dinlemek, şehirden kaçmak, yazlığa gitmek, işten uzaklaşmak, bir eşik... more Mesire alanına gitmek, kafa dinlemek, şehirden kaçmak, yazlığa gitmek, işten uzaklaşmak, bir eşikte bulunmanın konforunu yaşamak, bir büyülenmeye dalmak ama planlı ve maddi güçler yettiğince belki gündüz düşlerinin akışını uzatmak, küçük burjuvalıkta semirmek, hayatı askıya almak, gelecekteki yaşamın tasarımını aramak hatta bir anlığına dahi olsa bulduğunu düşünmek, erteleneni telafi ettiğine inanma naifliği ve daha birçok tabir, bu kısa ama yılın en önemli zamanı kabul edilen aralığı açıklamak için kullanılabilir. Tatilin yıl boyu karalanmış bir
manifold.press, Jun 16, 2020
Augustinus ile İmgeyi Düşünmek İmge için Türkçe sözlükler "genel görünüş, izlenim, imaj, hayal, d... more Augustinus ile İmgeyi Düşünmek İmge için Türkçe sözlükler "genel görünüş, izlenim, imaj, hayal, düş" karşılıkları uygun bulmuş. Türediği "im" işaret, onun fiil hali imlemek ise bir şeyin dolaylı olarak ifade edilmesi anlamlarına geliyor. İmgeden türeyen imgelem hayal dünyası, muhayyile karşılığına sahip. Bir anlamda, imgeyi yalnızca sözlük karşılığıyla değil, kendisi gibi müphem anlamlara sahip
Abant Kültürel Araştırmalar Dergisi, 2020
Bu çalışma Frankfurt Okulu’nun hangi düşünsel temellerle hareket ettiğini, entelektüel bir hareke... more Bu çalışma Frankfurt Okulu’nun hangi düşünsel temellerle hareket ettiğini, entelektüel bir hareket olarak formasyonunu ve düşünürlerinin teorik yaklaşımını anlamayı hedeflerken, kültür endüstrisine dair genel bir okuma sağlanmasını ve kültürün, kitle kültürüyle bağını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla öncelikle Avrupa-merkezci kültür anlayışının nasıl geliştiği anlaşılmaya çalışılacaktır. Frankfurt Okulu’nun önemli düşünürlerinden Max Horkheimer ile Theodor W. Adorno’nun geliştirdiği kavramlardan “öznel akıl” ve “negatif diyalektik” kavramlarını açıklamak ve sosyal bilimlerde çığır açıcı bir gelişme olarak görülen kültür endüstrisi kavramsallaştırmalarını anlamak için Aydınlanmanın Diyalektiği kitabının eleştirileri ve tekliflerini ele almak gerekmektedir. Makalenin teorik çerçevesi Aydınlanmanın Diyalektiği’ni referans alırken, bu aşamada ikincil kaynaklara başvurulacak eleştirel teorinin müzik ve sinema kavrayışlarının tarihsel ve düşünsel kökenleri sorgulanacaktır.
Edward Said'le Yeniden Başlamak: Entelektüel, Sürgün ve Şarkiyatçılık, F. Mollaer (Ed.), İstanbul: İthaki, s. 435-464, 2021
Postkolonyal çalışmaların kurucu metinlerinden Şarkiyatçılık'ın yazarı Edward Said, defalarca bel... more Postkolonyal çalışmaların kurucu metinlerinden Şarkiyatçılık'ın yazarı Edward Said, defalarca belirttiği gibi, oryantalizme alternatif üretmeyi hedeflememişti. Amacı, oryantalizm kümesinde toplanan ve iç içe geçmiş üç oryantalizmin, "Şark"ı metinsel düzlemde nasıl yarattığını, iktidar diyagramını okunur kılarak göstermekti. Bunun için Şark'ı tarihdışılaştıran özcülükleri tartışmaya açtı (Said, 2013). Türkiye'de Said'i referans alan Avrupamerkezcilik eleştirisinin ise çoğu zaman eleştirdiği noktaya, yani etnosentrizme döndüğünü görüyoruz. Bu bahsi kısaca açmak ayırır (1997: 31-32). Bunlardan ilki, Avrupa'nın da kapitalizmden önce diğer güçlerle aynı süreçte olduğu ama jeopolitik avantajından dolayı öncü rolü oynadığı iddiasıdır. İkinci Avrupamerkezcilik eleştirisi de birincisine benzemektedir. Avrupa'nın diğer bölgelerdeki gelişmelerle süreklilik içinde olduğunu, yalnızca kısa süreli üstünlük kazandığını iddia eder. Bu iki eleştiriyi Avrupamerkezci anti-Avrupamerkezcilik olarak eleştiren Wallerstein, üçüncü eleştiriye, Avrupa'nın hatalı ve aşırı çıkarımlarla'yanlış analiz edildiği için politik ve bilimsel açılardan yanlış konumlandırıldığını öne süren Avrupamerkezcilik eleştirisine hak verir. * Yorum, eleştiri ve teklifleri için Metin Yüksel'e ve Fırat Mollaer'e, araştırma aşamasındaki yardımları için Tunahan Yıldız'a teşekkür ederim. Hataların bana âit olduğunu belirtmek isterim.
Birikim, 2020
Giriş "Yapıtlar saf gözlere bir konuyla bir yeteneğin kutlu buluşmasından doğuyormuş gibi görünür... more Giriş "Yapıtlar saf gözlere bir konuyla bir yeteneğin kutlu buluşmasından doğuyormuş gibi görünürken, böylesine derin, hatta belki de akıllıca davranmadığı düşünülebilecek denli derin bir sanatçı, zevki erteler, güçlük çıkarır, kestirmelerden sakınır (Valery, 2018, s. 13)." Paul Valery'nin Degas için çizdiği yetenekli ama uslanmaz sanatçı şablonunu Lars von Trier için de kullanabileceğimizi düşünüyorum. İlk bakışta Lars von Trier, "ileri" bir toplumun sorunlarını sinemasıyla eleştirebilen "ama" kişisel sorunlarıyla çoğu zaman baş edemeyen önemli bir yönetmendir. Sorunlarının yalnızca kendisini ilgilendirdiğini öne sürerek "Lars von Trier Sinemasından" bahsedebilir ve filmlerinin teknik tarafına yoğunlaşabiliriz ya da bu metinde denemeye çalışacağımız gibi sosyolojinin toplumsal tipler noktasında kaybettiği imkânı, Lars von Trier'in karakterlerinde arayabiliriz. Bu esnada unutmamamız gerekir ki, tarihle biyografinin kesiştiği yerde toplumun bilgisi anlam kazanmaktadır (Mills, 2016, s. 17).
İstanbul Üniversitesi Art-Sanat Dergisi, 2017
Bu makalenin amacı, başta Batı müziği olmak üzere sanatın bir çok konusunda köklü etkisi olan Ric... more Bu makalenin amacı, başta Batı müziği olmak üzere sanatın bir çok konusunda köklü etkisi olan Richard Wagner'i farklı açılardan değerlendiren Friedrich Nietzsche ve Jacques Barzun'un yorumlarını sunmaktır. Nietzsche ilk eserlerinde Wagner'den övgüyle bahsederken, son eserlerinde onun modern çağın ideal tipi olarak tanımlamıştır. Öte yandan Richard Barzun için Wagner kendi alanında bir devrimcidir, tıpkı Darwin'in ve Marx'ın kendi alanlarında devrimci oldukları gibi. Bu yazıda karşılaşılan önemli zorluktan biri Wagner üzerine dünyada yazılı on binlerce kaynak olmasına rağmen Türkçe'deki kaynakların sayıca yetersizliği ve bu konu hakkındaki yabancı kaynaklara kütüphanelerdeki eksikliği olmuştur.
Runik Kitap, 2021
Çevirisini yaptığım, Türkçedeki tek Paz biyografisinin giriş bölümü
Erkal Ünal REDAKSİYON Oğuz Karayemiş KAPAK TASARIM Şevket Dönmezoğlu SAYFA DÜZENİ Oğuz Yılmaz BAS... more Erkal Ünal REDAKSİYON Oğuz Karayemiş KAPAK TASARIM Şevket Dönmezoğlu SAYFA DÜZENİ Oğuz Yılmaz BASIM VE CİLT Repar Dijital Matbaası BASKI Aralık 2020 -1. Basım ISBN 978-625-7757-23-2 SERTİFİKA NO 40675 Reaktion Books © 2017 Bu kitabın Türkçe yayım hakları, AnatoliaLit Ajansı ile yapılan anlaşmayla alınmıştır. Runik Kitap, Repar Tasarım Matbaa ve Reklamcılık Ticaret Limited Şirketi'nin tescilli markasıdır. Mimar Sinan Mah., Selami Ali Efendi Cad., No: 5 34672 Üsküdar/İstanbul Tel: 0 (212) 522 48 45 © Bu kitabın tüm hakları saklıdır. Tanıtım amaçlı, kısa alıntılar dışında metin ya da görseller yayınevinin izni olmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
Arka Kapak, 2018
Giorgio Agamben'in İstisna Hâli için yazılmış bir tanıtım metni
Bu makalenin amaci, basta Bati muzigi olmak uzere sanatin bir cok konusunda koklu etkisi olan Ric... more Bu makalenin amaci, basta Bati muzigi olmak uzere sanatin bir cok konusunda koklu etkisi olan Richard Wagner’i farkli acilardan degerlendiren Friedrich Nietzsche ve Jacques Barzun’un yorumlarini sunmaktir. Nietzsche ilk eserlerinde Wagner’den ovguyle bahsederken, son eserlerinde onun modern cagin ideal tipi olarak tanimlamistir. Ote yandan Richard Barzun icin Wagner kendi alaninda bir devrimcidir, tipki Darwin’in ve Marx’in kendi alanlarinda devrimci olduklari gibi. Bu yazida karsilasilan onemli zorluktan biri Wagner uzerine dunyada yazili on binlerce kaynak olmasina ragmen Turkce’deki kaynaklarin sayica yetersizligi ve bu konu hakkindaki yabanci kaynaklara kutuphanelerdeki eksikligi olmustur.