Haydar Sur - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Haydar Sur
Sağlık Akademisyenleri Dergisi, Dec 1, 2021
Balkan Journal of Stomatology, 2006
Objectives: This in vitro study evaluated the surface microhardness, surface roughness and wear r... more Objectives: This in vitro study evaluated the surface microhardness, surface roughness and wear resistance of packable composites that were polymerized by different curing systems. Methods: 3 packable composites (Surefil, Alert and Solitaire) and a hybrid composite (Spectrum TPH) were prepared as cylindrical samples and divided into groups (n=5) according to polymerization types (plasma arc, 5s and 10s, and conventional halogen light 40s) and placement techniques (bulk and incremental). For statistical evaluation, paired samples t-test and Kruskal-Wallis analysis of variance were performed. Results: There were significantly higher surface roughness values with plasma arc (5s and 10s) than with conventional halogen light 40s (p<0.0042). Roughness values of hybrid were significantly lower than all packables (p=0.000). There was no significant difference in microhardness due to sample thickness and placement techniques (2 mm, 5 mm bulk, 5 mm incremental) on the top surface of the samples (p>0.0042). There was a statistically significant difference between bulk and incrementally polymerized samples with conventional light for Surefil, Solitaire, Spectrum TPH, with 5s plasma arc for Surefil, Solitaire, 10s plasma arc for Spectrum TPH and Solitaire at the bottom surface (p<0.0042). The results of this study indicated that there were significant differences for rate of composite materials (p<0.001). Significance: Although plasma arcs polymerize much faster than conventional halogen light sources, they appear to be less effective in terms of surface smoothness, hardness and wear resistance.
Turkiye Klinikleri Forensic Medicine - Special Topics, 2019
DergiPark (Istanbul University), Jun 30, 2017
In the university education process, the formation of an effective use of time awareness is very ... more In the university education process, the formation of an effective use of time awareness is very important for students in order to achieve their goals. The success of university students is affected from their usage of time accurately. The aim of this study was to determine the relationship between the time management skills of students and their academic achievements; to evaluate whether students' time management skills and academic achievements differ according to the sociodemographic characteristics. The study was performed with 341 students in a foundation university at 2014-2015 academic year. In the study, socio-demographic questionnaire and "Time Management Inventory" were used. The data was analysed with SPSS 17.0. The data was distributed normal. Independent samples t-test, one-way analysis of variance, Pearson's correlation test were performed. In the study, it was determined that woman students' time wastage mean scores were significantly higher than man (p=0,000); woman students' academic success was significantly higher than man (p=0,008); second education students' time planning mean scores were significantly higher than first education students (p=0,043). It was determined that students' academic success scores who live in metropolitan were significantly higher than students who live in provincial (p= 0,030); students' academic success scores who live in metropolitan were significantly higher than students who live in small or medium sized province (p= 0,001). It was determined that, there is no significant difference between students' time management subscales mean scores and academic success according to their working status, grade, programme, educational status of mother and father (p>0,05). In conclusion, students should improve their time management skills by increasing the awareness of their attitudes, planning, thinking and behaviors regarding to time management affecting academic success. Students should aware of time wastage and should take responsibility for managing the time more efficiently.
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, Jan 17, 2023
Impact of COVID-19 health crisis on health systems of countries; an evaluatıon with the dimension... more Impact of COVID-19 health crisis on health systems of countries; an evaluatıon with the dimension of global health systems Kazım BAŞ 1C , Haydar SUR 2C Özet COVID-19 salgınının yönetiminde ülkelerin hazırlıklı olmaması ve küresel sağlık sisteminin yetersizlikleri, salgını dünya genelinde küresel boyutlu sağlık krizine dönüştürmüştür. Bu çalışmada, COVID-19 sağlık krizinin ülkelerin sağlık sistemleri üzerine etkisi, küresel sağlık sistemleri boyutuyla literatür doğrultusunda değerlendirildi. Koronavirüs, diğer salgınlardan farklı olarak gelir düzey ayrımı gözetmeden tüm ülkelerde, hızla yayılmıştır. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ülkeler arasındaki sosyal, ekonomik ve sağlık eşitsizliklerine bağlı, COVID-19 sürecinin daha kötüye gitmemesi için küresel dayanışma politikalarının desteklenmesinde ortak yaklaşımın gerekli olduğunu bildirmiştir. Fakat küresel siyasette etkili bazı güçlü ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların küresel sağlık sistemini ve salgın yönetimini olumsuz etkilediği görülmüştür. COVID-19 salgının başlamasıyla bazı ülkeler "önce benim milletim" yaklaşımını ön plana çıkararak küresel sağlık politikalarının adil uygulanması yaklaşımını baltalamıştır. Dünya Ticaret Örgütüne üye ülkeler yapılmış ticaret anlaşmalarını da ihlal ederek salgınla mücadelede gerekli olan ürünlere ihracat kısıtlaması getirmiştir. Yine yüksek gelirli ülkelerin salgın sürecinde halk sağlığı ve insan hakları yaklaşımlarını göz ardı ederek satın alma gücüyle COVID-19 aşılarını elde ettiği bildirilmiştir. Dünya genelinde, pandemi sürecinde küresel sağlık sistemine daha fazla ihtiyaç duyulduğu halde salgınının küresel düzeyde etkili yönetilemediği görülmüştür. Küresel sağlık sisteminin etkili yönetişimi için yeniden tasarımın gerekli olduğu vurgulanmıştır.
Endocrine Practice, Dec 1, 2016
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, May 31, 2023
DergiPark (Istanbul University), Aug 3, 2022
Küreselleşmenin önemli bir sonucu olarak karşımıza çıkan sağlık diplomasisi, kamu diplomasisinin ... more Küreselleşmenin önemli bir sonucu olarak karşımıza çıkan sağlık diplomasisi, kamu diplomasisinin bir uygulama aracı ve yumuşak gücün kullanım alanı olarak ele alınmaktadır. Aynı zamanda sağlık, insani bir mesele olduğundan diğer kamu diplomasilerine göre özel bir konumda yer almakta ve insani diplomasi kavramı içerisinde de değerlendirilmektedir. Bu çalışmanın amacı, sağlık diplomasisinde aktif rol alan paydaşların sağlık diplomasisine yönelik görüşleri ve Türkiye'nin 2014 yılından itibaren Sudan ve Somali'de yürüttüğü hastane projelerinin ve diğer sağlık çalışmalarının değerlendirilmesidir. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden "durum çalışması" çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacına uygun olarak amaçlı, maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi ile belirlenen 18 kişi ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler; yüz yüze/online yüz yüze gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırma kapsamında toplanan veriler içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiş, verilerin analizinde MAXQDA Analytics Pro programı kullanılmıştır. Araştırma kapsamında gerçekleştirilen içerik analizinde, 3 tema, 12 kategori ve 188 kod belirlenmiştir. Çözümleme sonucu elde edilen bulgular ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ve araştırmanın amaçları doğrultusunda sonuç ve önerilere ulaşılmıştır. Katılımcıların diplomasi ve sağlık diplomasisine dair anlayışının literatür ile paralellik gösterdiği tespit edilmiştir. Sağlık diplomasisi alanında aktif rol alan paydaşlar tarafından ulusal ve uluslararası birçok kuruluş tanımlanmıştır. Ulusal kuruluşlarda kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve özel kuruluşların tanımlanması, Türkiye'nin çok paydaşlı bir yapıda olduğunu, hükümet ve hükümet dışı kuruluşlar ile sağlık diplomasisi faaliyetlerini yürüttüğünü göstermiştir. Sudan ve Somali'deki hastanelerin donanımlı, örnek teşkil eden, yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayan bir yapıda olduğu katılımcılar tarafından ifade edilmiştir. Sağlık diplomasisi Türkiye için yeni bir alandır. Bu alanda yapılan akademik çalışmalar oldukça kısıtlı olmakla birlikte sağlık diplomasisinin öneminin ilerleyen süreçte artacağı düşünülmektedir.
Objectives: The aim of the current study was to examine the influence of socioeconomic status (SE... more Objectives: The aim of the current study was to examine the influence of socioeconomic status (SES) on physiological (lipid profile, obesity indices) and behavioral (dietary habits, physical activity) cardiovascular disease (CVD) risk factors among primary schoolchildren in Istanbul. Design: Cross sectional study. Setting: One private school and two public schools from different SES districts in Istanbul. Participants: 510 randomly selected children aged 12 and 13 years old (257 boys, 253 girls). Results: The prevalence of overweight (15.2%) and the energy intake (p < 0.001 and p < 0.05 for boys and girls respectively) were found to be higher for the middle/ high SES group for both genders. Regarding biochemical indices, middle/ high SES children had higher values of High Density Lipoprotein-cholesterol (HDL-C) (p < 0.001 and p < 0.05 for boys and girls respectively) and lower values of TC/HDL-C ratio and LDL-C/HDL-C ratio (p < 0.05 and p < 0.001 for boys and girls respectively). This could be attributed to the higher physical activity levels observed for middle/ high SES children (p < 0.001). Conclusion: The findings of the current study revealed a coexistence of both overweight and higher energy intake in middle/ high SES children, as well as a coexistence of underweight and lower physical activity levels in low SES children. These observations should guide the public health policy in developing appropriate intervention strategies to efficiently tackle these health and social issues early in life.
Electronic Journal of General Medicine
COVID‑19 is a devastating disease, and its control is difficult due to its high transmissibility ... more COVID‑19 is a devastating disease, and its control is difficult due to its high transmissibility rate and a long incubation average period (6.4 days). Additionally, more than half of the infected patients were asymptomatic young people or children. The asymptomatic virus transmission is the actual challenge to controlling the disease. Because of limited treatment options, diagnosis techniques have been the first focus all over the world, involving q-RT-PCR as a gold standard, serological tests, point of care studies, or RT-LAMP. Generally, nasopharyngeal, and oropharyngeal samples are preferred clinically as sources. However, alternative sources are being researched, particularly for healthcare professionals who have difficulty taking samples, patients who are afraid of giving samples, and pediatric patients. Herein, physiological saline has been utilized to offer an alternative source besides the swab samples for use in q-RT-PCR. In this study, 212 randomly chosen patients’ samples...
Sağlık ve hemşirelik yönetimi dergisi, 2017
Medipol Üniversitesi, 2017
Bağlılık kavramının özündeki “aidiyet duygusu”, örgüt ile birey arasında bir çeşit bağ oluşmasına... more Bağlılık kavramının özündeki “aidiyet duygusu”, örgüt ile birey arasında bir çeşit bağ oluşmasına neden olmakta ve örgütte çalışan bireylerin ortak değer, amaç ve kültür etrafında toplanmalarına sebep olmaktadır. Örgütsel bağlılık, sadakatin yanında, örgütün iyiliği ve başarısının sürmesi için örgüte dahil olanların çaba gösterdikleri bir süreçtir. Örgütsel bağlılık, işgörenin örgütüyle özdeşleşme derecesi olup, aktif olarak örgüte katılımını gerektirmektedir. İşte bu nedenlerden dolayı örgütsel bağlılık kavramı; verimlilik, işgücü devri, devamsızlık, performans değişiklikleri ve işten ayrılma düşüncesi gibi bireysel ve örgütsel sonuçlarını etkilemektedir. Çalışma kapsamında örgütsel bağlılığa etki eden faktörler olarak; bireysel-demografik faktörler ve örgütsel-görevsel faktörler olarak incelenmiştir. Örgütsel bağlılığın sonuçları açısından da; işgören devri, işe katılım-devamsızlık, performans ve motivasyon hususları üzerinde ayrıntılı olarak durulmuştur. Örgütsel bağlılık konusunda çok çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Çalışmaların her birinin örgütsel bağlılık konusunda adeta birbirini tamamlar bir nitelikte olduğu görülmektedir. Meyer ve Allen örgütsel bağlılığı üç kısma ayırmış ve bunların birbirlerinden farklı ve ölçülebilir boyutlar olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu üç boyutlu yaklaşıma göre; bireyin kendini örgütle birlikte ifade etmesi, kendini hissi olarak ona adaması tutumu bağlılığın “duygusal” boyutunu; çalışanın örgütten ayrılması durumunda ödeyeceği bedeller bağlılığın “devamlılık” boyutunu; çalışanın ahlaki olarak örgütte çalışmak zorunda olduğu duygusunu yaşaması ise “yükümlülük (normatif)” boyutunu oluşturmaktadır. Meyer ve Allen’ın sınıflandırması, benzer diğer sınıflandırmaların hemen tüm boyutlarını içermesi bakımından ilgi çekicidir. Bu model bireyler ile örgütler arasındaki bağı açıklamaya yeterli ve anlaşılabilir bir bakış açısı getirmiştir. Anılan bütünleştirici tanım göz önünde tutularak, bu araştırmaya esas teşkil edecek model de Meyer ve Allen’ın modeli olmuştur. Araştırmanın uygulama safhasında, kamu ve özel sektör çalışanlarının örgütsel bağlılık düzeyleri, Meyer ve Allen’ın alt boyutları kapsamında mukayeseli olarak tespit edilmektedir.
International Dental Journal, 2004
To assess the factors affecting the utilisation of dental service in Turkey. A cross-sectional st... more To assess the factors affecting the utilisation of dental service in Turkey. A cross-sectional study using a sample of 866 adults randomly selected from nine provinces, collecting data on socio-demographic characteristics, frequency of dental visits and attitudes toward dental services in face-to-face interviews. 40.4% of adults had visited a dentist within the previous year. Logistic regression analysis showed that gender and educational level were significant factors affecting the utilisation of dental services, with women using dental services significantly more than men and those having higher education compared to those having low education. Satisfaction from the services of the private dental offices and private hospitals was higher than from state hospitals. Age, reasons for dental visit and the place of the last visit were found to be the most significant predictors of satisfaction. Utilisation of dental services is low amongst Turkish adults. Women and individuals with higher levels of education use dental services more than others. The majority of the people prefer private dental offices, where the patient satisfaction is high.
medicalnetwork.com.tr
Evde Doğan Yenidoğanların Sorunları. Uzm.Dr. Özgül SALİHOĞLU*, Uzm.Dr. Güner KARATEKİN*, Doç.Dr. ... more Evde Doğan Yenidoğanların Sorunları. Uzm.Dr. Özgül SALİHOĞLU*, Uzm.Dr. Güner KARATEKİN*, Doç.Dr. Haydar SUR**, Uzm.Dr. Füsun OKAN*, Uzm.Dr. Sinan USLU*, Uzm.Dr. Hülya KIMIL*, Prof.Dr. Asiye NUHOĞLU*. *SB ...
QJM, 2006
Background: Burnout is associated with decreased job performance and low career satisfaction. It ... more Background: Burnout is associated with decreased job performance and low career satisfaction. It has a special significance in health care, where staff experience both psychological-emotional and physical stress. Aim: To investigate levels of job satisfaction and burnout among Istanbul physicians, and the relationships between demographic characteristics, job characteristics, job satisfaction and burnout. Design: Questionnaire-based survey. Methods: We collected data from a randomly selected sample group of 598 physicians from different health-care institutions in Istanbul. A questionnaire regarding sociodemographic characteristics of the physicians, the Maslach Burnout Inventory (MBI) and the Minnesota Job Satisfaction Questionnaire (MSQ) were all administered during face-to-face interviews. Results: Job satisfaction was inversely correlated with emotional exhaustion and depersonalization, and positively correlated with personal accomplishment. Under multilevel regression, the most significant and common predictors of all burnout dimensions and job satisfaction were the number of vacations at individual level, and public ownership of healthcare facilities at group level. Number of shifts per month was also a significant predictor of all burnout dimensions. Discussion: Organizational efforts aimed at increasing the level of job satisfaction among physicians could help to prevent burnout.
Sağlık Akademisyenleri Dergisi, Dec 1, 2021
Balkan Journal of Stomatology, 2006
Objectives: This in vitro study evaluated the surface microhardness, surface roughness and wear r... more Objectives: This in vitro study evaluated the surface microhardness, surface roughness and wear resistance of packable composites that were polymerized by different curing systems. Methods: 3 packable composites (Surefil, Alert and Solitaire) and a hybrid composite (Spectrum TPH) were prepared as cylindrical samples and divided into groups (n=5) according to polymerization types (plasma arc, 5s and 10s, and conventional halogen light 40s) and placement techniques (bulk and incremental). For statistical evaluation, paired samples t-test and Kruskal-Wallis analysis of variance were performed. Results: There were significantly higher surface roughness values with plasma arc (5s and 10s) than with conventional halogen light 40s (p<0.0042). Roughness values of hybrid were significantly lower than all packables (p=0.000). There was no significant difference in microhardness due to sample thickness and placement techniques (2 mm, 5 mm bulk, 5 mm incremental) on the top surface of the samples (p>0.0042). There was a statistically significant difference between bulk and incrementally polymerized samples with conventional light for Surefil, Solitaire, Spectrum TPH, with 5s plasma arc for Surefil, Solitaire, 10s plasma arc for Spectrum TPH and Solitaire at the bottom surface (p<0.0042). The results of this study indicated that there were significant differences for rate of composite materials (p<0.001). Significance: Although plasma arcs polymerize much faster than conventional halogen light sources, they appear to be less effective in terms of surface smoothness, hardness and wear resistance.
Turkiye Klinikleri Forensic Medicine - Special Topics, 2019
DergiPark (Istanbul University), Jun 30, 2017
In the university education process, the formation of an effective use of time awareness is very ... more In the university education process, the formation of an effective use of time awareness is very important for students in order to achieve their goals. The success of university students is affected from their usage of time accurately. The aim of this study was to determine the relationship between the time management skills of students and their academic achievements; to evaluate whether students' time management skills and academic achievements differ according to the sociodemographic characteristics. The study was performed with 341 students in a foundation university at 2014-2015 academic year. In the study, socio-demographic questionnaire and "Time Management Inventory" were used. The data was analysed with SPSS 17.0. The data was distributed normal. Independent samples t-test, one-way analysis of variance, Pearson's correlation test were performed. In the study, it was determined that woman students' time wastage mean scores were significantly higher than man (p=0,000); woman students' academic success was significantly higher than man (p=0,008); second education students' time planning mean scores were significantly higher than first education students (p=0,043). It was determined that students' academic success scores who live in metropolitan were significantly higher than students who live in provincial (p= 0,030); students' academic success scores who live in metropolitan were significantly higher than students who live in small or medium sized province (p= 0,001). It was determined that, there is no significant difference between students' time management subscales mean scores and academic success according to their working status, grade, programme, educational status of mother and father (p>0,05). In conclusion, students should improve their time management skills by increasing the awareness of their attitudes, planning, thinking and behaviors regarding to time management affecting academic success. Students should aware of time wastage and should take responsibility for managing the time more efficiently.
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, Jan 17, 2023
Impact of COVID-19 health crisis on health systems of countries; an evaluatıon with the dimension... more Impact of COVID-19 health crisis on health systems of countries; an evaluatıon with the dimension of global health systems Kazım BAŞ 1C , Haydar SUR 2C Özet COVID-19 salgınının yönetiminde ülkelerin hazırlıklı olmaması ve küresel sağlık sisteminin yetersizlikleri, salgını dünya genelinde küresel boyutlu sağlık krizine dönüştürmüştür. Bu çalışmada, COVID-19 sağlık krizinin ülkelerin sağlık sistemleri üzerine etkisi, küresel sağlık sistemleri boyutuyla literatür doğrultusunda değerlendirildi. Koronavirüs, diğer salgınlardan farklı olarak gelir düzey ayrımı gözetmeden tüm ülkelerde, hızla yayılmıştır. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ülkeler arasındaki sosyal, ekonomik ve sağlık eşitsizliklerine bağlı, COVID-19 sürecinin daha kötüye gitmemesi için küresel dayanışma politikalarının desteklenmesinde ortak yaklaşımın gerekli olduğunu bildirmiştir. Fakat küresel siyasette etkili bazı güçlü ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların küresel sağlık sistemini ve salgın yönetimini olumsuz etkilediği görülmüştür. COVID-19 salgının başlamasıyla bazı ülkeler "önce benim milletim" yaklaşımını ön plana çıkararak küresel sağlık politikalarının adil uygulanması yaklaşımını baltalamıştır. Dünya Ticaret Örgütüne üye ülkeler yapılmış ticaret anlaşmalarını da ihlal ederek salgınla mücadelede gerekli olan ürünlere ihracat kısıtlaması getirmiştir. Yine yüksek gelirli ülkelerin salgın sürecinde halk sağlığı ve insan hakları yaklaşımlarını göz ardı ederek satın alma gücüyle COVID-19 aşılarını elde ettiği bildirilmiştir. Dünya genelinde, pandemi sürecinde küresel sağlık sistemine daha fazla ihtiyaç duyulduğu halde salgınının küresel düzeyde etkili yönetilemediği görülmüştür. Küresel sağlık sisteminin etkili yönetişimi için yeniden tasarımın gerekli olduğu vurgulanmıştır.
Endocrine Practice, Dec 1, 2016
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, May 31, 2023
DergiPark (Istanbul University), Aug 3, 2022
Küreselleşmenin önemli bir sonucu olarak karşımıza çıkan sağlık diplomasisi, kamu diplomasisinin ... more Küreselleşmenin önemli bir sonucu olarak karşımıza çıkan sağlık diplomasisi, kamu diplomasisinin bir uygulama aracı ve yumuşak gücün kullanım alanı olarak ele alınmaktadır. Aynı zamanda sağlık, insani bir mesele olduğundan diğer kamu diplomasilerine göre özel bir konumda yer almakta ve insani diplomasi kavramı içerisinde de değerlendirilmektedir. Bu çalışmanın amacı, sağlık diplomasisinde aktif rol alan paydaşların sağlık diplomasisine yönelik görüşleri ve Türkiye'nin 2014 yılından itibaren Sudan ve Somali'de yürüttüğü hastane projelerinin ve diğer sağlık çalışmalarının değerlendirilmesidir. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden "durum çalışması" çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacına uygun olarak amaçlı, maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi ile belirlenen 18 kişi ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler; yüz yüze/online yüz yüze gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırma kapsamında toplanan veriler içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiş, verilerin analizinde MAXQDA Analytics Pro programı kullanılmıştır. Araştırma kapsamında gerçekleştirilen içerik analizinde, 3 tema, 12 kategori ve 188 kod belirlenmiştir. Çözümleme sonucu elde edilen bulgular ilgili literatür doğrultusunda tartışılmış ve araştırmanın amaçları doğrultusunda sonuç ve önerilere ulaşılmıştır. Katılımcıların diplomasi ve sağlık diplomasisine dair anlayışının literatür ile paralellik gösterdiği tespit edilmiştir. Sağlık diplomasisi alanında aktif rol alan paydaşlar tarafından ulusal ve uluslararası birçok kuruluş tanımlanmıştır. Ulusal kuruluşlarda kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve özel kuruluşların tanımlanması, Türkiye'nin çok paydaşlı bir yapıda olduğunu, hükümet ve hükümet dışı kuruluşlar ile sağlık diplomasisi faaliyetlerini yürüttüğünü göstermiştir. Sudan ve Somali'deki hastanelerin donanımlı, örnek teşkil eden, yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayan bir yapıda olduğu katılımcılar tarafından ifade edilmiştir. Sağlık diplomasisi Türkiye için yeni bir alandır. Bu alanda yapılan akademik çalışmalar oldukça kısıtlı olmakla birlikte sağlık diplomasisinin öneminin ilerleyen süreçte artacağı düşünülmektedir.
Objectives: The aim of the current study was to examine the influence of socioeconomic status (SE... more Objectives: The aim of the current study was to examine the influence of socioeconomic status (SES) on physiological (lipid profile, obesity indices) and behavioral (dietary habits, physical activity) cardiovascular disease (CVD) risk factors among primary schoolchildren in Istanbul. Design: Cross sectional study. Setting: One private school and two public schools from different SES districts in Istanbul. Participants: 510 randomly selected children aged 12 and 13 years old (257 boys, 253 girls). Results: The prevalence of overweight (15.2%) and the energy intake (p < 0.001 and p < 0.05 for boys and girls respectively) were found to be higher for the middle/ high SES group for both genders. Regarding biochemical indices, middle/ high SES children had higher values of High Density Lipoprotein-cholesterol (HDL-C) (p < 0.001 and p < 0.05 for boys and girls respectively) and lower values of TC/HDL-C ratio and LDL-C/HDL-C ratio (p < 0.05 and p < 0.001 for boys and girls respectively). This could be attributed to the higher physical activity levels observed for middle/ high SES children (p < 0.001). Conclusion: The findings of the current study revealed a coexistence of both overweight and higher energy intake in middle/ high SES children, as well as a coexistence of underweight and lower physical activity levels in low SES children. These observations should guide the public health policy in developing appropriate intervention strategies to efficiently tackle these health and social issues early in life.
Electronic Journal of General Medicine
COVID‑19 is a devastating disease, and its control is difficult due to its high transmissibility ... more COVID‑19 is a devastating disease, and its control is difficult due to its high transmissibility rate and a long incubation average period (6.4 days). Additionally, more than half of the infected patients were asymptomatic young people or children. The asymptomatic virus transmission is the actual challenge to controlling the disease. Because of limited treatment options, diagnosis techniques have been the first focus all over the world, involving q-RT-PCR as a gold standard, serological tests, point of care studies, or RT-LAMP. Generally, nasopharyngeal, and oropharyngeal samples are preferred clinically as sources. However, alternative sources are being researched, particularly for healthcare professionals who have difficulty taking samples, patients who are afraid of giving samples, and pediatric patients. Herein, physiological saline has been utilized to offer an alternative source besides the swab samples for use in q-RT-PCR. In this study, 212 randomly chosen patients’ samples...
Sağlık ve hemşirelik yönetimi dergisi, 2017
Medipol Üniversitesi, 2017
Bağlılık kavramının özündeki “aidiyet duygusu”, örgüt ile birey arasında bir çeşit bağ oluşmasına... more Bağlılık kavramının özündeki “aidiyet duygusu”, örgüt ile birey arasında bir çeşit bağ oluşmasına neden olmakta ve örgütte çalışan bireylerin ortak değer, amaç ve kültür etrafında toplanmalarına sebep olmaktadır. Örgütsel bağlılık, sadakatin yanında, örgütün iyiliği ve başarısının sürmesi için örgüte dahil olanların çaba gösterdikleri bir süreçtir. Örgütsel bağlılık, işgörenin örgütüyle özdeşleşme derecesi olup, aktif olarak örgüte katılımını gerektirmektedir. İşte bu nedenlerden dolayı örgütsel bağlılık kavramı; verimlilik, işgücü devri, devamsızlık, performans değişiklikleri ve işten ayrılma düşüncesi gibi bireysel ve örgütsel sonuçlarını etkilemektedir. Çalışma kapsamında örgütsel bağlılığa etki eden faktörler olarak; bireysel-demografik faktörler ve örgütsel-görevsel faktörler olarak incelenmiştir. Örgütsel bağlılığın sonuçları açısından da; işgören devri, işe katılım-devamsızlık, performans ve motivasyon hususları üzerinde ayrıntılı olarak durulmuştur. Örgütsel bağlılık konusunda çok çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Çalışmaların her birinin örgütsel bağlılık konusunda adeta birbirini tamamlar bir nitelikte olduğu görülmektedir. Meyer ve Allen örgütsel bağlılığı üç kısma ayırmış ve bunların birbirlerinden farklı ve ölçülebilir boyutlar olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu üç boyutlu yaklaşıma göre; bireyin kendini örgütle birlikte ifade etmesi, kendini hissi olarak ona adaması tutumu bağlılığın “duygusal” boyutunu; çalışanın örgütten ayrılması durumunda ödeyeceği bedeller bağlılığın “devamlılık” boyutunu; çalışanın ahlaki olarak örgütte çalışmak zorunda olduğu duygusunu yaşaması ise “yükümlülük (normatif)” boyutunu oluşturmaktadır. Meyer ve Allen’ın sınıflandırması, benzer diğer sınıflandırmaların hemen tüm boyutlarını içermesi bakımından ilgi çekicidir. Bu model bireyler ile örgütler arasındaki bağı açıklamaya yeterli ve anlaşılabilir bir bakış açısı getirmiştir. Anılan bütünleştirici tanım göz önünde tutularak, bu araştırmaya esas teşkil edecek model de Meyer ve Allen’ın modeli olmuştur. Araştırmanın uygulama safhasında, kamu ve özel sektör çalışanlarının örgütsel bağlılık düzeyleri, Meyer ve Allen’ın alt boyutları kapsamında mukayeseli olarak tespit edilmektedir.
International Dental Journal, 2004
To assess the factors affecting the utilisation of dental service in Turkey. A cross-sectional st... more To assess the factors affecting the utilisation of dental service in Turkey. A cross-sectional study using a sample of 866 adults randomly selected from nine provinces, collecting data on socio-demographic characteristics, frequency of dental visits and attitudes toward dental services in face-to-face interviews. 40.4% of adults had visited a dentist within the previous year. Logistic regression analysis showed that gender and educational level were significant factors affecting the utilisation of dental services, with women using dental services significantly more than men and those having higher education compared to those having low education. Satisfaction from the services of the private dental offices and private hospitals was higher than from state hospitals. Age, reasons for dental visit and the place of the last visit were found to be the most significant predictors of satisfaction. Utilisation of dental services is low amongst Turkish adults. Women and individuals with higher levels of education use dental services more than others. The majority of the people prefer private dental offices, where the patient satisfaction is high.
medicalnetwork.com.tr
Evde Doğan Yenidoğanların Sorunları. Uzm.Dr. Özgül SALİHOĞLU*, Uzm.Dr. Güner KARATEKİN*, Doç.Dr. ... more Evde Doğan Yenidoğanların Sorunları. Uzm.Dr. Özgül SALİHOĞLU*, Uzm.Dr. Güner KARATEKİN*, Doç.Dr. Haydar SUR**, Uzm.Dr. Füsun OKAN*, Uzm.Dr. Sinan USLU*, Uzm.Dr. Hülya KIMIL*, Prof.Dr. Asiye NUHOĞLU*. *SB ...
QJM, 2006
Background: Burnout is associated with decreased job performance and low career satisfaction. It ... more Background: Burnout is associated with decreased job performance and low career satisfaction. It has a special significance in health care, where staff experience both psychological-emotional and physical stress. Aim: To investigate levels of job satisfaction and burnout among Istanbul physicians, and the relationships between demographic characteristics, job characteristics, job satisfaction and burnout. Design: Questionnaire-based survey. Methods: We collected data from a randomly selected sample group of 598 physicians from different health-care institutions in Istanbul. A questionnaire regarding sociodemographic characteristics of the physicians, the Maslach Burnout Inventory (MBI) and the Minnesota Job Satisfaction Questionnaire (MSQ) were all administered during face-to-face interviews. Results: Job satisfaction was inversely correlated with emotional exhaustion and depersonalization, and positively correlated with personal accomplishment. Under multilevel regression, the most significant and common predictors of all burnout dimensions and job satisfaction were the number of vacations at individual level, and public ownership of healthcare facilities at group level. Number of shifts per month was also a significant predictor of all burnout dimensions. Discussion: Organizational efforts aimed at increasing the level of job satisfaction among physicians could help to prevent burnout.