Tülin Akarsu - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Tülin Akarsu
European Journal of Obstetrics & Gynecology and Reproductive Biology, Jul 1, 2005
Regional Anesthesia and Pain Medicine, Sep 1, 2008
Aim: Our aim was to assess paraesthesia associated with combined spinal epidural anaesthesia (CSE... more Aim: Our aim was to assess paraesthesia associated with combined spinal epidural anaesthesia (CSE) for the elderly patients undergoing total knee replacement surgery (TKR).
Introduction: Though there is currently no approved treatment for COVID-19, potential medications... more Introduction: Though there is currently no approved treatment for COVID-19, potential medications include lopinavir and doxycycline. Lopinavir is a broad-spectrum protease inhibitor successfully used during the SARS outbreak. Doxycycline is an antibiotic with immunomodulatory effects, which successfully treats dengue hemorrhagic fever. Comparing lopinavir combined with doxycycline with other commonly implemented COVID-19 treatment regimens is of medical significance. Methods: We conducted a retrospective study comparing two cohorts. One cohort strictly adhered to a treatment protocol of lopinavir combined with doxycycline (Lop/Dox), while the other cohort (Others) applied protocols based on combinations of favipiravir, hydroxychloroquine, and azithromycin. The outcomes evaluated were death from coronavirus and intubation. Results: During the study period, 161 and 114 patients were followed in the Lop/Dox cohort and the Others cohort, respectively. The Lop/Dox cohort was older and ha...
Anne ya da fetus hayatını tehlikeye sokan durumlarda acil sezaryen endikasyonu konulduğunda çoğun... more Anne ya da fetus hayatını tehlikeye sokan durumlarda acil sezaryen endikasyonu konulduğunda çoğunlukla genel anestezi seçilir. Ancak bazı koşullar altında epidural ya da spinal blok yapılması uygun olabilir. Bu makalede rejyonal anestezi uygulanmış iki riskli gebelik olgusu tartışıldı. Demiyelizasyon ile karakterize otoimmun bir hastalık olan Multipl skleroz (MS) olgularına önceleri nüks etme oranını arttırdığı düşünülerek gebe kalmaları önerilmezken, günümüzde MS'li hastalar kontrol altında gebe kalabilmektedir. Fakat nörolojik defisiti olan bu tür hastalarda uygun anestezi yönteminin kullanılması ve progresyonun önlenmesi önemli bir sorundur. Bu yazıda ilk olguda epidural anestezi ile sezaryen olan MS'li vaka tartışılmış olup bu hastalarda dikkat edilmesi gereken hususlar vurgulanmaya çalışılmıştır. İkinci olgu sunumunda ise ileri yaş gebeliği, şiddetli preeklampsi ve ileri derecede kifoskolyoz ile birlikte sol akciğer hipoplazisi olan gebede spinal anestezi altında acil s...
Amaç: Çalışmamızda epidural anestezide bilinçli sedasyonda, çok kısa etkili opioid ajan olan remi... more Amaç: Çalışmamızda epidural anestezide bilinçli sedasyonda, çok kısa etkili opioid ajan olan remifentanil ile propofolün karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: ASA I-II grubu, 35-60 yaş arasında 50 olgu epidural anestezi uygulamasını takiben randomize olarak iki gruba ayrıldı. Grup R'ye: remifentanil 0.1 µg kg-1 bolus takiben 0.025-0.1 µg kg-1 dk-1 infüzyonu ve Grup P'ye, propofol 0.5 mg kg-1 bolus takiben 1-4 mg kg-1 sa-1 infüzyon uygulandı. Blok öncesi, sedasyon öncesi, sedasyon sonrası 1., 5., 10., 15. dk. ve operasyon sonu ve postoperatif 15., 30. dk.'larda kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB), periferik oksijen satürasyonu (SpO2), solunum sayısı (SS) ve sedasyon değerleri kaydedildi. Bulgular: İlk 15 dk.'daki ölçümlerde blok öncesine göre KAH ve OAB'de anlamlı düşmeler gözlenirken (p< 0.05), operasyon sonu ve postoperatif dönemdeki değerler açısından anlamlı fark bulunmadı. Gruplar arası karşılaştırmada ise KAH değerleri açısından far...
Amaç: Günübirlik olgularda propofol-remifentanil kombinasyonuna midazolam eklenmesinin anestezi i... more Amaç: Günübirlik olgularda propofol-remifentanil kombinasyonuna midazolam eklenmesinin anestezi indüksiyonu, derlenme ve maliyete olan etkilerini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Histeroskopi yapılacak premedikasyon uygulanmayan 80 hasta, rasgele Grup PRM ve Grup PR olarak iki gruba ayrıldı. Grup PRM'ye 0.04 mg kg-1 midazolam ve 1 µg kg-1 remifentanil, grup PR'ye 1 µg kg-1 remifentanil iv verilmesini takiben propofol sabit hızda kirpik refleksi kaybolana kadar titre edilerek verildi. Anestezi idamesi remifentanil infüzyonu 0.25 µg kg-1 dk-1 ile % 50 N2O/O2 ve gerekli oldukça propofol 20 mg iv ile sağlandı. Sözlü iletişim kaybı ve kirpik refleksi ile maskeyi tolere etme süreleri kaydedildi. Belirli dönemlerdeki hemodinamik ölçümler, anestezi sonunda spontan göz açma, sözlü emirlere uyma süreleri ve Aldrete derlenme skorları kaydedildi. Postoperatif dönemde psikomotor ve psikometrik fonksiyonlar Camron skorlaması ile değerlendirildi. Propofolün indüksiyon ve toplam dozl...
Çalışmaya 18-65 yaş arası, maske anestezisi altında uterus küretajı uygulanacak, ASA l-ll, 105 ha... more Çalışmaya 18-65 yaş arası, maske anestezisi altında uterus küretajı uygulanacak, ASA l-ll, 105 hasta dahil edildi. Hastalar randomize 3 gruba ayrıldı. Grup R (n=35) remifentanil 1 ug/kg, Grup A (n=35) alfentanil 10 ug/kg ve Grup F (n=35) fentaniM 1ug/kg uygulanmasını takiben bolus 2 mg/kg propofol IV verildi.Hemodinamik parametreler, spontan solunumun başlaması, girişimin bitiminden sonra sözlü uyarıya verbal cevap zamanı, postoperatif üniteye çıkarılma zamanı, yan etkiler ve girişim sonunda kullanılan toplam propofol miktarı, postoperatif derlenme skoru (Aldrete) ve anestezi sonrası taburcu etme skorlama sistemi (PADSS) skorları üç grup arasında karşılaştırıldı. Hemodinamik veriler karşılaştırıldığında bazal değerler arasında fark yok iken indüksiyon sonrası 1, 3 ve 5.dk.'larda grup remifentanil'de sistolik ve diastolik arter basınçları (SAB, DAB), kalp atım hızı (KAH), SpO2 değerlerinde düşme saptandı ve fark istatistiksel plarak anlamlı bulundu (p9 süresi ve kullanılan to...
Today, curative treatment of esophageal cancer can be achieved by surgery. Dysphagia doesn’t seen... more Today, curative treatment of esophageal cancer can be achieved by surgery. Dysphagia doesn’t seen until tumor diameter reaches at least 50% of esophagus diameter so curative treatment with esophagectomy can’t be provided in most patients. Spreading to remote areas is usually seen when the disease diagnosed. In patients that curative treatment is not possible, palliative tratment methods are used to control tumor associated symptoms and systemic symptoms. Palliative treatment choice of malignant dysphagia in esophageal cancer patients varies according to disease stage, tumor location, general condition of patient, physician’s experience. Palliative treatment of esophagus cancer can be grouped under four main headings. These are lumen reconstruction, surgery, chemotherapy and radiotherapy. J. Exp. Clin. Med., 2012; 29: S257-S266
Türk Anestezi ve Reanimasyon Dergisi, 2005
Acute respiratory distress syndrome (akut solunum sıkıntısı sendromu) (ARDS) her iki akciğeri de ... more Acute respiratory distress syndrome (akut solunum sıkıntısı sendromu) (ARDS) her iki akciğeri de içine alan nonkardiyojenik özellikteki diffüz infiltrasyonla karakterize, oksijen tedavisine cevap vermeyen akut solunum yetmezliği sendromudur. ARDS ilerleyici enflamatuvar bir akciğer hastalığı olup alveolo-kapiller-membranın bozulması, alveolde ve kapiller yapılardaki değişiklikler sonucunda intertisyel, intra-alveoler ödem ve enflamasyonla seyreden karmaşık ÖZ Şiddetli acute respiratory distress syndrome (akut solunum yetmezliği sendromu) (ARDS) artan pulmoner vasküler geçirgenliğin artması sonucunda, hipoksemi ve bilateral radyolojik opasiteler ile giden, azalmış akciğer komplians ile ilişkili akut diffüz, enflamatuvar akciğer hasarıdır. Extracorporeal membrane oxygenation (ekstrakorporeal membran oksijenasyonu) (ECMO) yenidoğan, çocuk ve yetişkinlerde görülen birincil veya ikincil solunum veya kalp hastalıklarının neden olduğu yetmezliklerde destek tedavisi olarak kullanılmaktadır. Şiddetli ARDS hastaları ECMO tedavisi için adaydırlar. Birincil geri dönüşümlü hastalıkları olan hastalarda uygulanan ECMO bir tedavi yöntemi değil, bir destek yöntemidir. ECMO tedavisi ile ilişkili olarak-mortalite, morbidite de artış, uzun süreli sakatlık ve yaşam kalitesinin düşmesi-cerrahi alan ve organ kanamaları, böbrek ve çoklu organ yetmezliği ve santral sinir sistemi problemleri görülebilir. Bu derlemede şiddetli ARDS olan hastalarda ECMO kullanımına ilişkin genel bir bakış sağlamak amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Akut solunum sıkıntısı sendromu, ekstrakorporeal membran oksijenasyonu, ekstrakorporeal yaşam desteği SUMMARY Patients with severe acute respiratory distress syndrome (ARDS) is an acute diffuse, inflammatory lung injury, leading to increased pulmonary vascular permeability with hypoxemia and bilateral radiographic opacities, associated with decreased lung compliance. Extracorporeal membrane oxygenation (ECMO) has been used to support primary or secondary diseases causing respiratory or cardiac failures in newborns, children and adults. Patients with severe ARDS are candidates for ECMO therapy. ECMO is a support modality, not a treatment; it is only beneficial in patients whose primary disease is reversible. ECMO complications-which can lead to mortality, morbidity, long-term disability and reduced quality of life-include surgical and organ bleeding, renal and multiorgan failure and central nervous system problems. The aim of this article was to provide a general overview of ECMO use and outcomes patients with severe acute respiratory distress syndrom.
European Journal of Anaesthesiology, 2001
Ağrı - The Journal of The Turkish Society of Algology, 2011
Objectives: Combined spinal-epidural block (CSEB) has gained increasing interest as it combines t... more Objectives: Combined spinal-epidural block (CSEB) has gained increasing interest as it combines the reliability of a spinal block (SB) and the flexibility of an epidural block in cesarean section. We investigated the maternal and fetal effect of CSEB against SB in cesarean operation. Methods: Forty healthy, term pregnant women were randomized into two groups. Patients in the CSEB and SB groups were given 1.5 ml and 2.5 ml of 0.5% hyperbaric bupivacaine intrathecally, respectively. If sensorial block did not reach T4 within 10 min, supplemental bupivacaine was injected epidurally 2 ml per unblocked segment in the CSEB group. The quality and side effects of surgical anesthesia, hemodynamic parameters, Apgar scores, neurological and adaptive capacity score (NACS) and postoperative duration of pain were compared between the two groups. Results: The time for the block to reach the T4 level was significantly lower in the SB group (p<0.05). More patients in the SB group achieved complete motor blockade sooner than in the CSEB group (p<0.05). Mean arterial pressure was lower in the SB group (p<0.05). There were no significant differences between the groups with respect to Apgar scores, cord blood gases, NACS, and adverse effects such as nausea and vomiting. Conclusion: Both SB and CSEB provide good surgical analgesia for cesarean section. Maternal hypotension is a risk with both techniques, but it occurs earlier and is greater with SB. There is no difference in neonatal outcome, provided that maternal blood pressure is cautiously monitored and hypotension promptly treated.
Clinical and experimental obstetrics & gynecology, 2004
This study was conducted to evaluate the analgesic efficacy of meloxicam in abdominal hysterectom... more This study was conducted to evaluate the analgesic efficacy of meloxicam in abdominal hysterectomy. The study population consisted of 52 patients scheduled for total abdominal hysterectomy who were ASA 1 or 2 physical status female. Patients were allocated randomly to receive orally either 15 mg of meloxicam (Group M, n = 27) or placebo (Group P, n = 25) before anesthesia induction. After intravenous administration of 1.5 mg kg(-1) of tramadol, anesthesia was induced with an intravenous loading dose of 1-2 mg kg(-1) propofol. Anesthesia was maintained on intravenous infusion of propofol at 6-12 mg kg(-1) h plus tramadol at 1 mg kg(-1) h(-1), vecuronium, and a 2:1 nitrous oxide-oxygen mixture. The relative propofol consumption was lower in Group M than in Group P, (p < 0.05). The time for analgesic rescue decreased in the order Group M > Group P (p < 0.01). The degree of sedation was similar between the groups (p > 0.05) and the visual analog scores (10-cm scale) and verb...
Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2012
This study was conducted to evaluate the efficacy of pre-emptive pregabalin compared with plasebo... more This study was conducted to evaluate the efficacy of pre-emptive pregabalin compared with plasebo and diclofenac combination for attenuating postoperative pain, analgesic consumption and cognitive function after laparoscopic cholecystectomy. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : Sixty adults with ASA physical status I-III of either sex undergoing elective laparoscopic cholecystectomy were included in this prospective, randomized placebo controlled, single-blind study. Subjects were divided into two groups being 30 pat.ents in each to receive either a matching placebo or pregabalin 300 mg, administered orally 1 h before surgery. Intramuscular 75 mg diclofenac sodium was given to placebo patients 15-20 minutes before the estimated finishing time of surgery for pain relief after surgery. In the first 15 minutes after extubation, Aldrete Score and Ramsay Sedation Scale were evaluated. Mini mental test (MMT) was performed 1 hour and 6 hours after extubation. Postoperative pain was assessed by visual analogue scale (VAS). Time to first analgesic requirement, total analgesic dose and side effects were recorded. R Re es su ul lt ts s: : The difference between preoperative 1 st h and 6 th h MMT values was not statistically significant between the two groups. VAS scores were significantly higher in Group C compared to Group P (p <0.01). In Group P, the time to first analgesic rescue dose was significantly longer than in Group C (p<0.01). Total analgesic doses were significantly lower than in Group C patients (p<0.01). Sedation was significantly higher in Group P (p<0.05). C Co on nc cl lu us si io on n: : We conclude that administration of 300 mg of pregabalin 1 hour before surgery lengthens recovery time minimally, prolongs first analgesic requirement time, reduces total analgesic consumption and does not impair cognitive functions. K Ke ey y W Wo or rd ds s: : Cholecystectomy, laparoscopic; anesthesia recovery period; pain; delirium, dementia, amnestic, cognitive disorders Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Preemptif pregabalinin plasebo ve diklofenak kombinasyonu ile karşılaştırıldığı laparoskopik kolesistektomi operasyonlarında, postoperatif ağrı, analjezik tüketimi ve bilişsel işlevler üzerindeki etkinliğinin değerlendirilmesi planlandı. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Elektif laparoskopik kolesistektomi uygulanacak ASA I-III sınıfı 60 yetişkin olgu prospektif, randomize, plasebo kontrollü, tek kör çalışma kapsamına alındı. Olgular 30'ar kişilik iki gruba ayrıldı, cerrahiden bir saat önce oral olarak ya bir plasebo (Grup C) veya pregabalin (Grup P) 300 mg verildi. Plasebo alan hastalara tahmini ameliyat bitiminden 15-20 dakika önce intramüsküler 75 mg diklofenak sodyum verildi. Operasyon bitiminde, ekstübasyon saati, göz açma, komutlara yanıt verme ve oryantasyon zamanı kaydedildi. Ekstübasyondan sonra hastalar Aldrete ve Ramsey Sedasyon Skoru ile değerlendirildi. Ekstübasyondan 1 ve 6 saat sonra mini mental test (MMT) uygulandı. Ağrı, vizuel analog skala ile değerlendirildi, ilk analjezik zamanı toplam analjezik dozları kaydedildi. Yirmi dört saat içerisinde görülen yan etkiler kaydedildi. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Grup P'deki olguların göz açma zamanı (dk) ve komutlara yanıt verme (dk) süreleri, Grup C'deki olgulara göre anlamlı olarak yüksek bulundu. (p<0,01). Grup C ve Grup P'deki olguların Aldrete Skorları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05).Group P'deki olguların 30. dk (%33,3) ve 45. dk (%53,3) tamamen uyanık ve koopere olmaları Group C'ye göre anlamlı olarak düşük bulundu (p<0,01). Grup C ve Grup P'deki olguların preoperatif, 1. saat ve 6. saat MMT değerleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). S So on nu uç ç: : Preemptif pregabalin uygulaması, derlenmeyi minimal geciktmekte, ancak kognitif fonksiyonları bozmamakta ve ağrı ve analjezik tüketimini azaltmaktadır. A An na ah ht ta ar r K Ke el li im me el le er r: : Kolesistektomi, laparoskopik; anestezi toparlanma dönemi; ağrı; deliryum, demans, amnestik, bilişsel bozukluklar T Tu ur rk ki iy ye e K Kl li in ni ik kl le er ri i J J M Me ed d S Sc ci i 2 20 01 12 2; ;3 32 2((4 4
Turkiye Klinikleri Journal of Anesthesiology Reanimation, 2009
110 el ağrısı tüm gebeliklerin en az %56’sında görülen bir şikâyettir. Gebelik sonucu ortaya çıka... more 110 el ağrısı tüm gebeliklerin en az %56’sında görülen bir şikâyettir. Gebelik sonucu ortaya çıkan mekanik ve pozisyonel stresler bu bel ağrılarının nedeni olarak gösterilmiştir. Nadir de olsa sinir kökü bası bulguları da ortaya çıkmaktadır ve yaklaşık 1:10.000 gebede lomber disk hernisinin bel ağrısının asıl nedeni olduğu ortaya konmuştur. Gebelerde görülen disk hernilerinin %2’den daha azının ise semptom veren kauda ekina sendromu (KES) olduğu düşünülmektedir. Sunumuzda gebeliği sırasınGebelik Sırasında Lumbal Disk Hernisi Nedeni ile Gelişen Kauda Ekina Sendromu ve Epidural Anestezi Uygulaması
Calismaya 18-65 yas arasi, maske anestezisi altinda uterus kuretaji uygulanacak, ASA I-II, 105 ha... more Calismaya 18-65 yas arasi, maske anestezisi altinda uterus kuretaji uygulanacak, ASA I-II, 105 hasta dahil edildi. Hastalar randomize 3 gruba ayrildi. Grup R (n=35) remifentanil 1 μg/kg, Grup A (n=35) alfentanil 10 μg/kg ve Grup F (n=35) fentanil 1 μg/kg uygulanmasini takiben bolus 2 mg/kg propofol IV verildi. Hemodinamik parametreler, spontan solunumun baslamasi, girisimin bitiminden sonra sozlu uyariya verbal cevap zamani, postoperatif uniteye cikarilma zamani, yan etkiler ve girisim sonunda kullanilan toplam propofol miktari, postoperatif derlenme skoru (Aldrete) ve anestezi sonrasi taburcu etme skorlama sistemi (PADSS) skorlari uc grup arasinda karsilastirildi. Hemodinamik veriler karsilastirildiginda bazal degerler arasinda fark yok iken induksiyon sonrasi 1, 3 ve 5.dk.’larda grup remifentanil’de sistolik ve diastolik arter basinclari (SAB, DAB), kalp atim hizi (KAH), SpO2 degerlerinde dusme saptandi ve fark istatistiksel olarak anlamli bulundu (p
Diagnostik ve operatif laparoskopiler nispeten guvenli girisimler olmakla birlikte baslica Veress... more Diagnostik ve operatif laparoskopiler nispeten guvenli girisimler olmakla birlikte baslica Veress ignesi ve trokar yerlestirilmesine bagli olarak komplikasyonlar gorulebilir. Laparoskopide, pnomoperitonyum sirasinda nadiren olusan subkutanoz amfizem bildirilmistir. Olgu sunumunda bu komplikasyonun gelisim mekanizmasi ve yonetilmesi tartisildi.
Our aim was to compare saddle anesthesia produced by 3 mg hyperbaric bupivacaine or 3mg hyperbari... more Our aim was to compare saddle anesthesia produced by 3 mg hyperbaric bupivacaine or 3mg hyperbaric levobupivacaine plus 25 µg fentanyl for daycase plenoidal sinus surgery. In this study we evaluated hemodynamic effects, block levels, time to ambulation, time to get out the hospital and patient / surgeon satisfaction.ASA I-II, 60 patients were enrolled into the study. Patients were randomly allocated in two groups. Group B (n=30) 3 mg hyperbaric bupivacaine+25µg fentanyl, group L (n=30) 3 mg hyperbaric levobupivacaine+25µg fentanyl. The patients were applied standard monitoring, and hemodynamic parameters were recorded. Then spinal anesthesia was performed with using a 26 G atraumatic spinal needle at the L4-5 intervertebral space. Demographic and hemodynamic variables were not different between groups (p>0.05). Although in Group L, time to reach L1-L2 dermatome were significantly longer
Aim. We aimed to investigate the effect of monitoring the depth of anesthesia with bispectral Ind... more Aim. We aimed to investigate the effect of monitoring the depth of anesthesia with bispectral Index (BIS) on consumption of total intravenous anesthetic agent, recovery criteria and to be aware. Methods. ASA physical status I-II, between 20-60 age, 60 patients planned to undergoing cholecystectomy under general anesthesia were enrolled to study. Patients were randomly divided into 2 groups. Patients monitored by bispectral index monitoring (BIS) were classified as Group BIS and patients monitored by hemodynamic parameters were classified as group control. Induction of anesthesia in both groups was performed with 1 mg/kg/min remifentanil. In Group Control, propofol was adjusted to 2 mg/kg, in group BIS, propofol was adjusted to BIS 40-60. All patients were curarized with rocuronyum 0.6 mg kg -1 . Maintenance of anesthesia was caried out with propofol and remifentanil. Total propofol consumption and time to extubation and to be aware were also recorded. Results. Demographic data were ...
Summary Objectives: The aim of this study is to investigate the effects of combined epidural anal... more Summary Objectives: The aim of this study is to investigate the effects of combined epidural analgesia with total intravenous anaesthe sia and only total intravenous anaesthesia on the different clinical parameters. Methods: Sixty high risk patients undergoing a major abdominal surgical procedure were included in this prospective, double blind, randomized study. Induction of anaesthesia was performed with IV remifentanil 0.5µg/kg and propofol titrated to achieve bispectral index score between 40 and 50. after intubation; in Group E, 0.1% bupivacaine and 2 µg/mL fentanyl were administered by an infusion rate at 0.15 ml/kg/h via the epidural catheter and Group C received epidural normal saline as same infusion rate. Results: In group E, intraoperative MAP values were significantly lower than those in group C (p<0.05). Time of extubation, time of eye opening with audible warning and time of verbal response was significantly lower in group E than those in group C. Total anaesthetic d...
European Journal of Obstetrics & Gynecology and Reproductive Biology, Jul 1, 2005
Regional Anesthesia and Pain Medicine, Sep 1, 2008
Aim: Our aim was to assess paraesthesia associated with combined spinal epidural anaesthesia (CSE... more Aim: Our aim was to assess paraesthesia associated with combined spinal epidural anaesthesia (CSE) for the elderly patients undergoing total knee replacement surgery (TKR).
Introduction: Though there is currently no approved treatment for COVID-19, potential medications... more Introduction: Though there is currently no approved treatment for COVID-19, potential medications include lopinavir and doxycycline. Lopinavir is a broad-spectrum protease inhibitor successfully used during the SARS outbreak. Doxycycline is an antibiotic with immunomodulatory effects, which successfully treats dengue hemorrhagic fever. Comparing lopinavir combined with doxycycline with other commonly implemented COVID-19 treatment regimens is of medical significance. Methods: We conducted a retrospective study comparing two cohorts. One cohort strictly adhered to a treatment protocol of lopinavir combined with doxycycline (Lop/Dox), while the other cohort (Others) applied protocols based on combinations of favipiravir, hydroxychloroquine, and azithromycin. The outcomes evaluated were death from coronavirus and intubation. Results: During the study period, 161 and 114 patients were followed in the Lop/Dox cohort and the Others cohort, respectively. The Lop/Dox cohort was older and ha...
Anne ya da fetus hayatını tehlikeye sokan durumlarda acil sezaryen endikasyonu konulduğunda çoğun... more Anne ya da fetus hayatını tehlikeye sokan durumlarda acil sezaryen endikasyonu konulduğunda çoğunlukla genel anestezi seçilir. Ancak bazı koşullar altında epidural ya da spinal blok yapılması uygun olabilir. Bu makalede rejyonal anestezi uygulanmış iki riskli gebelik olgusu tartışıldı. Demiyelizasyon ile karakterize otoimmun bir hastalık olan Multipl skleroz (MS) olgularına önceleri nüks etme oranını arttırdığı düşünülerek gebe kalmaları önerilmezken, günümüzde MS'li hastalar kontrol altında gebe kalabilmektedir. Fakat nörolojik defisiti olan bu tür hastalarda uygun anestezi yönteminin kullanılması ve progresyonun önlenmesi önemli bir sorundur. Bu yazıda ilk olguda epidural anestezi ile sezaryen olan MS'li vaka tartışılmış olup bu hastalarda dikkat edilmesi gereken hususlar vurgulanmaya çalışılmıştır. İkinci olgu sunumunda ise ileri yaş gebeliği, şiddetli preeklampsi ve ileri derecede kifoskolyoz ile birlikte sol akciğer hipoplazisi olan gebede spinal anestezi altında acil s...
Amaç: Çalışmamızda epidural anestezide bilinçli sedasyonda, çok kısa etkili opioid ajan olan remi... more Amaç: Çalışmamızda epidural anestezide bilinçli sedasyonda, çok kısa etkili opioid ajan olan remifentanil ile propofolün karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: ASA I-II grubu, 35-60 yaş arasında 50 olgu epidural anestezi uygulamasını takiben randomize olarak iki gruba ayrıldı. Grup R'ye: remifentanil 0.1 µg kg-1 bolus takiben 0.025-0.1 µg kg-1 dk-1 infüzyonu ve Grup P'ye, propofol 0.5 mg kg-1 bolus takiben 1-4 mg kg-1 sa-1 infüzyon uygulandı. Blok öncesi, sedasyon öncesi, sedasyon sonrası 1., 5., 10., 15. dk. ve operasyon sonu ve postoperatif 15., 30. dk.'larda kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB), periferik oksijen satürasyonu (SpO2), solunum sayısı (SS) ve sedasyon değerleri kaydedildi. Bulgular: İlk 15 dk.'daki ölçümlerde blok öncesine göre KAH ve OAB'de anlamlı düşmeler gözlenirken (p< 0.05), operasyon sonu ve postoperatif dönemdeki değerler açısından anlamlı fark bulunmadı. Gruplar arası karşılaştırmada ise KAH değerleri açısından far...
Amaç: Günübirlik olgularda propofol-remifentanil kombinasyonuna midazolam eklenmesinin anestezi i... more Amaç: Günübirlik olgularda propofol-remifentanil kombinasyonuna midazolam eklenmesinin anestezi indüksiyonu, derlenme ve maliyete olan etkilerini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Histeroskopi yapılacak premedikasyon uygulanmayan 80 hasta, rasgele Grup PRM ve Grup PR olarak iki gruba ayrıldı. Grup PRM'ye 0.04 mg kg-1 midazolam ve 1 µg kg-1 remifentanil, grup PR'ye 1 µg kg-1 remifentanil iv verilmesini takiben propofol sabit hızda kirpik refleksi kaybolana kadar titre edilerek verildi. Anestezi idamesi remifentanil infüzyonu 0.25 µg kg-1 dk-1 ile % 50 N2O/O2 ve gerekli oldukça propofol 20 mg iv ile sağlandı. Sözlü iletişim kaybı ve kirpik refleksi ile maskeyi tolere etme süreleri kaydedildi. Belirli dönemlerdeki hemodinamik ölçümler, anestezi sonunda spontan göz açma, sözlü emirlere uyma süreleri ve Aldrete derlenme skorları kaydedildi. Postoperatif dönemde psikomotor ve psikometrik fonksiyonlar Camron skorlaması ile değerlendirildi. Propofolün indüksiyon ve toplam dozl...
Çalışmaya 18-65 yaş arası, maske anestezisi altında uterus küretajı uygulanacak, ASA l-ll, 105 ha... more Çalışmaya 18-65 yaş arası, maske anestezisi altında uterus küretajı uygulanacak, ASA l-ll, 105 hasta dahil edildi. Hastalar randomize 3 gruba ayrıldı. Grup R (n=35) remifentanil 1 ug/kg, Grup A (n=35) alfentanil 10 ug/kg ve Grup F (n=35) fentaniM 1ug/kg uygulanmasını takiben bolus 2 mg/kg propofol IV verildi.Hemodinamik parametreler, spontan solunumun başlaması, girişimin bitiminden sonra sözlü uyarıya verbal cevap zamanı, postoperatif üniteye çıkarılma zamanı, yan etkiler ve girişim sonunda kullanılan toplam propofol miktarı, postoperatif derlenme skoru (Aldrete) ve anestezi sonrası taburcu etme skorlama sistemi (PADSS) skorları üç grup arasında karşılaştırıldı. Hemodinamik veriler karşılaştırıldığında bazal değerler arasında fark yok iken indüksiyon sonrası 1, 3 ve 5.dk.'larda grup remifentanil'de sistolik ve diastolik arter basınçları (SAB, DAB), kalp atım hızı (KAH), SpO2 değerlerinde düşme saptandı ve fark istatistiksel plarak anlamlı bulundu (p9 süresi ve kullanılan to...
Today, curative treatment of esophageal cancer can be achieved by surgery. Dysphagia doesn’t seen... more Today, curative treatment of esophageal cancer can be achieved by surgery. Dysphagia doesn’t seen until tumor diameter reaches at least 50% of esophagus diameter so curative treatment with esophagectomy can’t be provided in most patients. Spreading to remote areas is usually seen when the disease diagnosed. In patients that curative treatment is not possible, palliative tratment methods are used to control tumor associated symptoms and systemic symptoms. Palliative treatment choice of malignant dysphagia in esophageal cancer patients varies according to disease stage, tumor location, general condition of patient, physician’s experience. Palliative treatment of esophagus cancer can be grouped under four main headings. These are lumen reconstruction, surgery, chemotherapy and radiotherapy. J. Exp. Clin. Med., 2012; 29: S257-S266
Türk Anestezi ve Reanimasyon Dergisi, 2005
Acute respiratory distress syndrome (akut solunum sıkıntısı sendromu) (ARDS) her iki akciğeri de ... more Acute respiratory distress syndrome (akut solunum sıkıntısı sendromu) (ARDS) her iki akciğeri de içine alan nonkardiyojenik özellikteki diffüz infiltrasyonla karakterize, oksijen tedavisine cevap vermeyen akut solunum yetmezliği sendromudur. ARDS ilerleyici enflamatuvar bir akciğer hastalığı olup alveolo-kapiller-membranın bozulması, alveolde ve kapiller yapılardaki değişiklikler sonucunda intertisyel, intra-alveoler ödem ve enflamasyonla seyreden karmaşık ÖZ Şiddetli acute respiratory distress syndrome (akut solunum yetmezliği sendromu) (ARDS) artan pulmoner vasküler geçirgenliğin artması sonucunda, hipoksemi ve bilateral radyolojik opasiteler ile giden, azalmış akciğer komplians ile ilişkili akut diffüz, enflamatuvar akciğer hasarıdır. Extracorporeal membrane oxygenation (ekstrakorporeal membran oksijenasyonu) (ECMO) yenidoğan, çocuk ve yetişkinlerde görülen birincil veya ikincil solunum veya kalp hastalıklarının neden olduğu yetmezliklerde destek tedavisi olarak kullanılmaktadır. Şiddetli ARDS hastaları ECMO tedavisi için adaydırlar. Birincil geri dönüşümlü hastalıkları olan hastalarda uygulanan ECMO bir tedavi yöntemi değil, bir destek yöntemidir. ECMO tedavisi ile ilişkili olarak-mortalite, morbidite de artış, uzun süreli sakatlık ve yaşam kalitesinin düşmesi-cerrahi alan ve organ kanamaları, böbrek ve çoklu organ yetmezliği ve santral sinir sistemi problemleri görülebilir. Bu derlemede şiddetli ARDS olan hastalarda ECMO kullanımına ilişkin genel bir bakış sağlamak amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Akut solunum sıkıntısı sendromu, ekstrakorporeal membran oksijenasyonu, ekstrakorporeal yaşam desteği SUMMARY Patients with severe acute respiratory distress syndrome (ARDS) is an acute diffuse, inflammatory lung injury, leading to increased pulmonary vascular permeability with hypoxemia and bilateral radiographic opacities, associated with decreased lung compliance. Extracorporeal membrane oxygenation (ECMO) has been used to support primary or secondary diseases causing respiratory or cardiac failures in newborns, children and adults. Patients with severe ARDS are candidates for ECMO therapy. ECMO is a support modality, not a treatment; it is only beneficial in patients whose primary disease is reversible. ECMO complications-which can lead to mortality, morbidity, long-term disability and reduced quality of life-include surgical and organ bleeding, renal and multiorgan failure and central nervous system problems. The aim of this article was to provide a general overview of ECMO use and outcomes patients with severe acute respiratory distress syndrom.
European Journal of Anaesthesiology, 2001
Ağrı - The Journal of The Turkish Society of Algology, 2011
Objectives: Combined spinal-epidural block (CSEB) has gained increasing interest as it combines t... more Objectives: Combined spinal-epidural block (CSEB) has gained increasing interest as it combines the reliability of a spinal block (SB) and the flexibility of an epidural block in cesarean section. We investigated the maternal and fetal effect of CSEB against SB in cesarean operation. Methods: Forty healthy, term pregnant women were randomized into two groups. Patients in the CSEB and SB groups were given 1.5 ml and 2.5 ml of 0.5% hyperbaric bupivacaine intrathecally, respectively. If sensorial block did not reach T4 within 10 min, supplemental bupivacaine was injected epidurally 2 ml per unblocked segment in the CSEB group. The quality and side effects of surgical anesthesia, hemodynamic parameters, Apgar scores, neurological and adaptive capacity score (NACS) and postoperative duration of pain were compared between the two groups. Results: The time for the block to reach the T4 level was significantly lower in the SB group (p<0.05). More patients in the SB group achieved complete motor blockade sooner than in the CSEB group (p<0.05). Mean arterial pressure was lower in the SB group (p<0.05). There were no significant differences between the groups with respect to Apgar scores, cord blood gases, NACS, and adverse effects such as nausea and vomiting. Conclusion: Both SB and CSEB provide good surgical analgesia for cesarean section. Maternal hypotension is a risk with both techniques, but it occurs earlier and is greater with SB. There is no difference in neonatal outcome, provided that maternal blood pressure is cautiously monitored and hypotension promptly treated.
Clinical and experimental obstetrics & gynecology, 2004
This study was conducted to evaluate the analgesic efficacy of meloxicam in abdominal hysterectom... more This study was conducted to evaluate the analgesic efficacy of meloxicam in abdominal hysterectomy. The study population consisted of 52 patients scheduled for total abdominal hysterectomy who were ASA 1 or 2 physical status female. Patients were allocated randomly to receive orally either 15 mg of meloxicam (Group M, n = 27) or placebo (Group P, n = 25) before anesthesia induction. After intravenous administration of 1.5 mg kg(-1) of tramadol, anesthesia was induced with an intravenous loading dose of 1-2 mg kg(-1) propofol. Anesthesia was maintained on intravenous infusion of propofol at 6-12 mg kg(-1) h plus tramadol at 1 mg kg(-1) h(-1), vecuronium, and a 2:1 nitrous oxide-oxygen mixture. The relative propofol consumption was lower in Group M than in Group P, (p < 0.05). The time for analgesic rescue decreased in the order Group M > Group P (p < 0.01). The degree of sedation was similar between the groups (p > 0.05) and the visual analog scores (10-cm scale) and verb...
Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2012
This study was conducted to evaluate the efficacy of pre-emptive pregabalin compared with plasebo... more This study was conducted to evaluate the efficacy of pre-emptive pregabalin compared with plasebo and diclofenac combination for attenuating postoperative pain, analgesic consumption and cognitive function after laparoscopic cholecystectomy. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : Sixty adults with ASA physical status I-III of either sex undergoing elective laparoscopic cholecystectomy were included in this prospective, randomized placebo controlled, single-blind study. Subjects were divided into two groups being 30 pat.ents in each to receive either a matching placebo or pregabalin 300 mg, administered orally 1 h before surgery. Intramuscular 75 mg diclofenac sodium was given to placebo patients 15-20 minutes before the estimated finishing time of surgery for pain relief after surgery. In the first 15 minutes after extubation, Aldrete Score and Ramsay Sedation Scale were evaluated. Mini mental test (MMT) was performed 1 hour and 6 hours after extubation. Postoperative pain was assessed by visual analogue scale (VAS). Time to first analgesic requirement, total analgesic dose and side effects were recorded. R Re es su ul lt ts s: : The difference between preoperative 1 st h and 6 th h MMT values was not statistically significant between the two groups. VAS scores were significantly higher in Group C compared to Group P (p <0.01). In Group P, the time to first analgesic rescue dose was significantly longer than in Group C (p<0.01). Total analgesic doses were significantly lower than in Group C patients (p<0.01). Sedation was significantly higher in Group P (p<0.05). C Co on nc cl lu us si io on n: : We conclude that administration of 300 mg of pregabalin 1 hour before surgery lengthens recovery time minimally, prolongs first analgesic requirement time, reduces total analgesic consumption and does not impair cognitive functions. K Ke ey y W Wo or rd ds s: : Cholecystectomy, laparoscopic; anesthesia recovery period; pain; delirium, dementia, amnestic, cognitive disorders Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Preemptif pregabalinin plasebo ve diklofenak kombinasyonu ile karşılaştırıldığı laparoskopik kolesistektomi operasyonlarında, postoperatif ağrı, analjezik tüketimi ve bilişsel işlevler üzerindeki etkinliğinin değerlendirilmesi planlandı. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Elektif laparoskopik kolesistektomi uygulanacak ASA I-III sınıfı 60 yetişkin olgu prospektif, randomize, plasebo kontrollü, tek kör çalışma kapsamına alındı. Olgular 30'ar kişilik iki gruba ayrıldı, cerrahiden bir saat önce oral olarak ya bir plasebo (Grup C) veya pregabalin (Grup P) 300 mg verildi. Plasebo alan hastalara tahmini ameliyat bitiminden 15-20 dakika önce intramüsküler 75 mg diklofenak sodyum verildi. Operasyon bitiminde, ekstübasyon saati, göz açma, komutlara yanıt verme ve oryantasyon zamanı kaydedildi. Ekstübasyondan sonra hastalar Aldrete ve Ramsey Sedasyon Skoru ile değerlendirildi. Ekstübasyondan 1 ve 6 saat sonra mini mental test (MMT) uygulandı. Ağrı, vizuel analog skala ile değerlendirildi, ilk analjezik zamanı toplam analjezik dozları kaydedildi. Yirmi dört saat içerisinde görülen yan etkiler kaydedildi. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Grup P'deki olguların göz açma zamanı (dk) ve komutlara yanıt verme (dk) süreleri, Grup C'deki olgulara göre anlamlı olarak yüksek bulundu. (p<0,01). Grup C ve Grup P'deki olguların Aldrete Skorları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05).Group P'deki olguların 30. dk (%33,3) ve 45. dk (%53,3) tamamen uyanık ve koopere olmaları Group C'ye göre anlamlı olarak düşük bulundu (p<0,01). Grup C ve Grup P'deki olguların preoperatif, 1. saat ve 6. saat MMT değerleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). S So on nu uç ç: : Preemptif pregabalin uygulaması, derlenmeyi minimal geciktmekte, ancak kognitif fonksiyonları bozmamakta ve ağrı ve analjezik tüketimini azaltmaktadır. A An na ah ht ta ar r K Ke el li im me el le er r: : Kolesistektomi, laparoskopik; anestezi toparlanma dönemi; ağrı; deliryum, demans, amnestik, bilişsel bozukluklar T Tu ur rk ki iy ye e K Kl li in ni ik kl le er ri i J J M Me ed d S Sc ci i 2 20 01 12 2; ;3 32 2((4 4
Turkiye Klinikleri Journal of Anesthesiology Reanimation, 2009
110 el ağrısı tüm gebeliklerin en az %56’sında görülen bir şikâyettir. Gebelik sonucu ortaya çıka... more 110 el ağrısı tüm gebeliklerin en az %56’sında görülen bir şikâyettir. Gebelik sonucu ortaya çıkan mekanik ve pozisyonel stresler bu bel ağrılarının nedeni olarak gösterilmiştir. Nadir de olsa sinir kökü bası bulguları da ortaya çıkmaktadır ve yaklaşık 1:10.000 gebede lomber disk hernisinin bel ağrısının asıl nedeni olduğu ortaya konmuştur. Gebelerde görülen disk hernilerinin %2’den daha azının ise semptom veren kauda ekina sendromu (KES) olduğu düşünülmektedir. Sunumuzda gebeliği sırasınGebelik Sırasında Lumbal Disk Hernisi Nedeni ile Gelişen Kauda Ekina Sendromu ve Epidural Anestezi Uygulaması
Calismaya 18-65 yas arasi, maske anestezisi altinda uterus kuretaji uygulanacak, ASA I-II, 105 ha... more Calismaya 18-65 yas arasi, maske anestezisi altinda uterus kuretaji uygulanacak, ASA I-II, 105 hasta dahil edildi. Hastalar randomize 3 gruba ayrildi. Grup R (n=35) remifentanil 1 μg/kg, Grup A (n=35) alfentanil 10 μg/kg ve Grup F (n=35) fentanil 1 μg/kg uygulanmasini takiben bolus 2 mg/kg propofol IV verildi. Hemodinamik parametreler, spontan solunumun baslamasi, girisimin bitiminden sonra sozlu uyariya verbal cevap zamani, postoperatif uniteye cikarilma zamani, yan etkiler ve girisim sonunda kullanilan toplam propofol miktari, postoperatif derlenme skoru (Aldrete) ve anestezi sonrasi taburcu etme skorlama sistemi (PADSS) skorlari uc grup arasinda karsilastirildi. Hemodinamik veriler karsilastirildiginda bazal degerler arasinda fark yok iken induksiyon sonrasi 1, 3 ve 5.dk.’larda grup remifentanil’de sistolik ve diastolik arter basinclari (SAB, DAB), kalp atim hizi (KAH), SpO2 degerlerinde dusme saptandi ve fark istatistiksel olarak anlamli bulundu (p
Diagnostik ve operatif laparoskopiler nispeten guvenli girisimler olmakla birlikte baslica Veress... more Diagnostik ve operatif laparoskopiler nispeten guvenli girisimler olmakla birlikte baslica Veress ignesi ve trokar yerlestirilmesine bagli olarak komplikasyonlar gorulebilir. Laparoskopide, pnomoperitonyum sirasinda nadiren olusan subkutanoz amfizem bildirilmistir. Olgu sunumunda bu komplikasyonun gelisim mekanizmasi ve yonetilmesi tartisildi.
Our aim was to compare saddle anesthesia produced by 3 mg hyperbaric bupivacaine or 3mg hyperbari... more Our aim was to compare saddle anesthesia produced by 3 mg hyperbaric bupivacaine or 3mg hyperbaric levobupivacaine plus 25 µg fentanyl for daycase plenoidal sinus surgery. In this study we evaluated hemodynamic effects, block levels, time to ambulation, time to get out the hospital and patient / surgeon satisfaction.ASA I-II, 60 patients were enrolled into the study. Patients were randomly allocated in two groups. Group B (n=30) 3 mg hyperbaric bupivacaine+25µg fentanyl, group L (n=30) 3 mg hyperbaric levobupivacaine+25µg fentanyl. The patients were applied standard monitoring, and hemodynamic parameters were recorded. Then spinal anesthesia was performed with using a 26 G atraumatic spinal needle at the L4-5 intervertebral space. Demographic and hemodynamic variables were not different between groups (p>0.05). Although in Group L, time to reach L1-L2 dermatome were significantly longer
Aim. We aimed to investigate the effect of monitoring the depth of anesthesia with bispectral Ind... more Aim. We aimed to investigate the effect of monitoring the depth of anesthesia with bispectral Index (BIS) on consumption of total intravenous anesthetic agent, recovery criteria and to be aware. Methods. ASA physical status I-II, between 20-60 age, 60 patients planned to undergoing cholecystectomy under general anesthesia were enrolled to study. Patients were randomly divided into 2 groups. Patients monitored by bispectral index monitoring (BIS) were classified as Group BIS and patients monitored by hemodynamic parameters were classified as group control. Induction of anesthesia in both groups was performed with 1 mg/kg/min remifentanil. In Group Control, propofol was adjusted to 2 mg/kg, in group BIS, propofol was adjusted to BIS 40-60. All patients were curarized with rocuronyum 0.6 mg kg -1 . Maintenance of anesthesia was caried out with propofol and remifentanil. Total propofol consumption and time to extubation and to be aware were also recorded. Results. Demographic data were ...
Summary Objectives: The aim of this study is to investigate the effects of combined epidural anal... more Summary Objectives: The aim of this study is to investigate the effects of combined epidural analgesia with total intravenous anaesthe sia and only total intravenous anaesthesia on the different clinical parameters. Methods: Sixty high risk patients undergoing a major abdominal surgical procedure were included in this prospective, double blind, randomized study. Induction of anaesthesia was performed with IV remifentanil 0.5µg/kg and propofol titrated to achieve bispectral index score between 40 and 50. after intubation; in Group E, 0.1% bupivacaine and 2 µg/mL fentanyl were administered by an infusion rate at 0.15 ml/kg/h via the epidural catheter and Group C received epidural normal saline as same infusion rate. Results: In group E, intraoperative MAP values were significantly lower than those in group C (p<0.05). Time of extubation, time of eye opening with audible warning and time of verbal response was significantly lower in group E than those in group C. Total anaesthetic d...