Tolga Ulusoy - Academia.edu (original) (raw)
Thesis / Tez by Tolga Ulusoy
Sanat sosyolojisi ile çalışma sosyolojisi alt disiplinleri çerçevesinde yapılmış olan bu çalışma ... more Sanat sosyolojisi ile çalışma sosyolojisi alt disiplinleri çerçevesinde yapılmış olan bu çalışma sanat üreticilerinin çalışma biçimleri ve sanat-temelli kariyerlerinde yaşamış oldukları sorunlara odaklanmaktadır. Sanat üreticileri farklı toplumsal alanlarda üretim yapmaktadırlar. Bu alanlardan en önemlisi doğal olarak sanat alanıdır ama bilindiği gibi sanat üreticilerinin tümü bu alan içerisinde yer alamamaktadır. Dolayısıyla çoğu sanat üreticisi kültürel ve yaratıcı endüstriler içerisinde üretim yapmak durumunda kalmaktadır. Bu araştırma kültürel ve yaratıcı endüstriler içerisinde çalışan sanat üreticileri üzerine yapılmıştır. Araştırma kapsamında eleştirel bir teorik çerçeve benimsenmiştir. Bu bağlamda ilk etapta kültürel ve yaratıcı endüstriler, kültür üretimi olarak sanat üretimi, sanat emeği, yaratıcı sınıf/kültür işçisi kavramları üzerinden ilerlenmiştir. Araştırma verilerin değerlendirilmesi ile birlikte tam-zamanlı çalışma, freelance çalışma, sosyal ağ, sosyal sermaye, kültürel sermaye, dijital devrim, güvencesizlik, girişimcilik, meslek olarak sanat üreticisi olmak, sanat-temelli kariyer, yaratıcılık kavramlarına ulaşılmıştır. Araştırmada nitel yönteminin temellendirilmiş teori stratejini benimsenmiştir. Bu bağlamda kültürel ve yaratıcı endüstrilerde çalışan yirmi iki sanat üreticisi (grafik tasarımcı, illüstratör, animasyon sanatçısı, dijital oyun tasarımcısı vb.) ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, ikinci bölümde de görüleceği gibi, kültürel ve yaratıcı endüstrilerde çalışan sanat üreticilerinin iki tip çalışma biçimi gözlenmiştir. Bu çalışma biçimlerinden ilki tam-zamanlı çalışmadır diğeri ise freelance (serbest çalışma) çalışmadır. Pek çok sanat üreticisi bu iki çalışma biçimini melez olarak kullanmaktadırlar. Ayrıca sanat üreticileri bu çalışma biçimlerinde pek çok sorun ile karşılaşmaktadırlar. Araştırma kapsamında bu sorunlardan bazıları telif hakları, sigorta olamama, sosyal güvencesizlik, düşük gelir, gerekli zamana sahip olamama, keyfi revize olarak belirlenmiştir. Araştırma kapsamında bir diğer önemli konu ise kültürel ve yaratıcı endüstrilerde çalışan sanat üreticilerinin sanat alanı ile olan ilişkisidir. Bu bağlamda bazı görüşmeciler kendilerini sanat alanının tümüyle dışında konumlandırırken bazı görüşmeciler kültürel ve yaratıcı endüstrilerin yanında sanat alanında da çalışmalar yapmaktadır. Özellikle kültürel ve yaratıcı endüstrilerde sanat üretimini etkileyen en önemli unsur dijital olanakların gelişmesidir. Dijital olanaklar ile beaber sanat üreticileri hatanın az olduğu ve hızın yüksek olduğu üretimler gerçekleştirebilmektedirler.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
This study, which was made within the framework of art sociology and sociology of work sub-disciplines, focuses on the working styles of art producers and the problems they have experienced in their art-based careers. Art producers produce in different social areas. The most important of these fields is naturally the field of art, but as it is known, not all art producers can take place in this field. Therefore, most art producers have to produce within the cultural and creative industries. This research was conducted on art producers working in the cultural and creative industries. A critical theoretical framework has been adopted within the scope of the research. In this context, in the first place, the concepts of cultural and creative industries, art production as cultural production, art labor, creative class/cultural worker were proceeded. With the evaluation of the research data, the concepts of full-time work, freelance work, social network, social capital, cultural capital, digital revolution, precarity, entrepreneurship, being an art producer as a job, art-based career, creativity were reached. The grounded theory strategy of the qualitative method was adopted in the research. In this context, interviews were conducted with twenty-two art producers (graphic designer, illustrator, animation artist, digital game designer, etc.) working in the cultural and creative industries. As a result of the research, as can be seen in the second part, two types of working styles of art producers working in the cultural and creative industries were observed. The first of these working forms is full-time work and the other is freelance work. Many art producers use these two forms of work as a hybrid. In addition, art producers face many problems in these ways of working. Within the scope of the research, some of these problems were determined as not being able to have copyright, insurance, social security, low income, not having the necessary time, and arbitrary revision. Another important issue within the scope of the research is the relationship of art producers working in the cultural and creative industries with the field of art. In this context, while some interviewees position themselves completely outside the field of art, some interviewees work in the field of art as well as in the cultural and creative industries. The most important factor affecting art production, especially in the cultural and creative industries, is the development of digital possibilities. With digital opportunities, beaber art producers are able to produce productions with low error and high speed.
Lisans Programlarında Sanat Sosyolojisi Derslerinin Uzman Görüşlerine Ve Ders İçeriklerine Göre Değerlendirilmesi / Evaluation Of Sociology Of Art Courses According To Expert Views and Course Contents In Undergraduate Programs, 2019
Article / Makale by Tolga Ulusoy
Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 2024
Sanat emeği kavramı günümüzde sanatın ve sanat üretiminin gittikçe ticarileşmesi, piyasalaşması v... more Sanat emeği kavramı günümüzde sanatın ve sanat üretiminin gittikçe ticarileşmesi, piyasalaşması ve güvencesizleşmesi ile beraber daha önemli hâle gelmeye başlamıştır. Bu makalede çağdaş sanat emeği süreçlerinin iki üretim alanına bölündüğü iddia edilmektedir. Bu üretim alanlarından ilki sanat dünyalarını kapsamaktadır, diğeri ise kültürel ve yaratıcı endüstrileri içermektedir. Günümüzde sanat emeğinin bu ikiye bölünmüşlüğü bazı farklı sonuçlara yol açmaktadır. Sanat emeğinin, sanat dünyası ile ilişki içerisindeki süreçleri yaratıcılık ve özgünlük temelli olarak yaratıcı emeğe yakınlaşırken; kültürel ve yaratıcı endüstriler kapsamında kalan sanat emeği süreçleri zanaat emeği ile ilişkilenmektedir. Bu makale bağlamında kültürel ve yaratıcı endüstriler kapsamında kalan sanat emeği süreçlerine daha fazla odaklanılmıştır. Following these theoretical themes, the data obtained from the doctoral thesis prepared by the author of the article will be re-evaluated within the framework of artistic labor, which is the problematic of the article. In this article, the problems of artistic labor in the cultural and creative industries, such as insecurity, low wages, inability to make ends meet, and time organization, will be discussed.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2023
Bu makale hazırlanmakta olan doktora tezi kapsamında yapılmış olan araştırmanın verilerine dayanm... more Bu makale hazırlanmakta olan doktora tezi kapsamında yapılmış olan araştırmanın verilerine dayanmaktadır. Araştırma kapsamında kültürel ve yaratıcı endüstrilerde sanat üretimi yapan 22 kişiyle görüşülmüştür. Görüşmelerden elden edilen metinler temellendirilmiş teori araştırma stratejisi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma kapsamında görüşmecilerin ilk etapta sanat üretimine başlama süreçleri sorulmuştur. Bu bağlamda sanat üreticilerini en fazla etkileyen faktörlerin aileleri ve öğretmenleri oldukları görülmüştür. Bu iki faktör dışında; içinde büyüdükleri sosyal çevre, sanatçılar, çeşitli popüler kültür ürünleri gibi unsurların da sanat üreticilerinin sanat üretimine başlamalarında etkili oldukları görülmüştür. Sanat üreticileri, üretimlerine başlama motivasyonlarını iki şekilde ortaya koymuşlardır: içsel dürtü ve aile etkisi. Ailelerin tutumlarına bakıldığında ise beş unsur saptanmıştır: desteklenmeme, ailelerin bazı üyeleri tarafından desteklenme, umursanmama, koşullu veya süreç içerisinde desteklenme ve koşulsuz destek. Lise öncesi eğitime bakıldığında ise çoğunlukla desteklenme ve desteklenmeme olarak iki faktör görülmüştür.
KÜLTÜREL VE YARATICI ENDÜSTRİLERDE ÇALIŞAN SANAT ÜRETİCİLERİNİN FİKRÎ MÜLKİYET HAKKI KONUSUNDA DENEYİMLERİ VE GÖRÜŞLERİ, 2022
Kültürel ve yaratıcı endüstrilerin tanımlanmasında en önemli konulardan biri fikrî mülkiyet konus... more Kültürel ve yaratıcı endüstrilerin tanımlanmasında en önemli konulardan biri fikrî mülkiyet konusudur. Yaratıcı ve kültürel endüstrilerin farklı tanımlarında telif hakları, oldukça sık vurgulanmış olmasına rağmen uygulamada telif haklarının bu endüstrilerde önemsizleştiği görülmektedir. Çalışmada kültürel ve yaratıcı endüstrilerin farklı sektörlerinde çalışmış yirmi iki sanat üreticisiyle görüşülmüştür. Görüşülen sanat üreticilerinin telif hakları konusunda görüşleri, kültürel ve yaratıcı endüstriler içerisinde yaşadıkları deneyimler ve yaşanılan sorunlara karşı geliştirdikleri çözümler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Telif hakları konusunu belirleyen en önemli husus, kültürel ve yaratıcı endüstriler içerisinde yer alan sanat üreticilerinin çalışma biçimleridir. Kültürel ve yaratıcı endüstrilerde tam-zamanlı ve freelance olarak iki çalışma biçimi ön plana çıkmaktadır. Bu iki çalışma biçiminde telif hakları bağlamında farklı sorunlar gözlemlenmektedir. Tam-zamanlı çalışmada üretilen kültür ürünü, şirket mülkü sayılırken sanat üreticilerinin emekleri görünmez kılınmaktadır. Freelance çalışmada ise sanat üreticileri telif haklarını mücadele ederek kazanmak durumunda kalmaktadırlar. Makalede iki çalışma biçimindeki fikri mülkiyet çerçevesinde ortaya çıkan ortak ve farklı sorunlar, sanat üreticilerinin deneyimlerinin irdelenmesine dayanarak ortaya konulacaktır.
Uluslararası Disiplinlerarası ve Kültürlerarası Sanat Dergisi, 2020
Özet Bu çalışmada sanat üzerine yapılan araştırmalar çok disiplinli bir açıdan tarihsel olarak or... more Özet Bu çalışmada sanat üzerine yapılan araştırmalar çok disiplinli bir açıdan tarihsel olarak ortaya konulmuş ve sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmada estetik, sosyokültürel ve ilişkisel olmak üzere üç yönelim olduğu saptanmıştır. Sanat üzerine yapılan çalışmalar Aydınlanma felsefesiyle birlikte 17. yüzyılda estetik yönelimle beraber başlamıştır. Estetik yönelim sanat üzerine yapılan araştırmaların başlangıcı olmasının yanında halen en önemli yönelimdir. Estetik yönelimin sanatı, güzel ve yüce kavramları üzerinden kavramaya çalıştığı söylenebilir. Estetik yönelime karşı ortaya çıkan sosyokültürel yönelim ise idealist felsefeye karşı olan sosyalist ve diğer muhalif teorisyenler ile sosyal bilimciler tarafından savunulmuştur. Sosyokültürel yönelim sanatı toplumsal, tarihsel ve kültürel olanın bir yansıması olarak görmektedir. Bu her iki yönelim de birbirlerine çeşitli eleştiriler getirmişlerdir. Sosyokültürel yönelim, estetik yönelimin sanata tözcü ve idealist bir biçimde yaklaştığını iddia ederken; estetik yönelim, sosyokültürel yönelimin indirgemeci olduğunu söylemektedir. İlişkisel yönelim ise bu yönelimlerin bir sentezini ortaya koymak amacıyla 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. İlişkisel yönelim, sanatın sanat ürünü ve sanatçı üzerinden yapılan çözümlemelerine karşı çıkmıştır ve sanatın bir alan veya dünya içerisinde oluştuğunu iddia etmiştir. Sosyal ve beşeri bilimlerde sanat araştırmalarını sınıflandıran ve haritalamayı amaçlayan bu makale bahsedilen çabadan ortaya çıkan teorik yönelimleri ortaya koymuştur. Bu çalışmada ortaya konulan yönelimler alana dair mutlak bir sınıflandırma yapmak yerine eğilimlerin daha iyi anlaşılabilmesi için ideal tipler ortaya koymuştur. Abstract In this study, research on the art has been presented and classified historically from a multidisciplinary perspective. In this classification, it was determined that there are three tendencies: aesthetics, sociocultural and relational. The works on art started with the philosophy of Enlightenment in the 17th century with aesthetic tendency. Aesthetic tendency is the beginning of the research on art and still its most important tendency. It can be said that aesthetic tendency tries to grasp the art through its beautiful and sublime concepts. The sociocultural tendency that emerged against aesthetic tendency has been defended by socialist and, other opposition theorists and social scientists who are against idealist philosophy. Sociocultural tendency sees the art as a reflection of the social, historical and cultural area. Both these tendencies have brought various criticisms to each other. While sociocultural tendency claims that aesthetic tendency approaches to art essentialist and idealist way; aesthetic tendency says that sociocultural tendency is reductionist. Relational tendency emerged in the second half of the 20th century to reveal a synthesis of this tendency. Relational orientation opposed the
Presentation Text / Sunum Metni by Tolga Ulusoy
Özet: Çocukların oynadıkları oyunlar içinde yaşadıkları toplumun onlardan bekledikleri davranış v... more Özet: Çocukların oynadıkları oyunlar içinde yaşadıkları toplumun onlardan bekledikleri davranış ve düşünme örüntülerini onlara aktaran çeşitli kodları da içerir. İçinde yaşadığımız toplumun eşitsiz cinsiyet rejiminin kodları da doğal olarak bazı oyunlar aracılığıyla çocuklara aktarılmaktadır. Dokuz aylık oyunu da bu şekilde cinsiyetçi kodlar içeren bir oyundur. Dokuz aylık oyunun ismine baktığımızda bir insanın doğumu için geçen süreyi kastettiğini görmekteyiz. Oyunun kurallarına baktığımız da ise çok ilginç kurallarla karşılaşıyoruz. Dokuz aylık ayakla oynanan futbol benzeri bir oyundur. Tek bir kalenin varlığı söz konusudur. Kaleyi bir kaleci korumaktadır ve oyundaki diğer kişiler bu kaleye topa sadece bir kez değerek gol atmaya çalışmaktadır. Her bir gol bir ay olarak tanımlanır. Yani kaleye geçmiş olan kaleci aslında bir kadındır ve atılan goller de cinsel birleşmeyi veya saldırıyı simgelemektedir. Eğer kaleci dışında bir oyuncu topu oyun alanının dışına atarsa, topu kaleci tutarsa veya oyunun kuralları gereği topa ikinci bir kez değerse kaleye geçer. Dolayısıyla oyunun cezası kaleci yani kadın olmaktır. Eğer bir kaleci dokuz gol yerse anne olur ve oyundan çıkar, ikinci defa dokuz gol yiyen ise kız kardeş olur ve oyundan çıkar. Farklı bölgelerde farklı biçimleri ve kuralları olsa da bu belirtilen kuralların genel olarak aynı olduğu söylenebilir. Oyunun büyük oradan erkekler tarafından oynandığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çerçevede oyunun genel olarak kadın olmayı, anneliği, hamileliği küçümsediği söylenebilir. Ayrıca oyunda cinselliği simgeleyen gol atma bir tür saldırı ve sayı toplama aracı olarak görülmektedir. Bu kurallardan anlaşılacağı gibi oyunun pek çok cinsiyetçi kodlar taşıdığı ortadadır. Bu sunum çerçevesinde halkbilim disiplinin derleme yöntemi kullanılarak oyunun kuralları ortaya konulmaya çalışılacak ve bu kurallar çerçevesinde analiz yapılacaktır.
Anahtar kelimeler: çocuk oyunları, cinsiyetçilik, sosyalleşme, erkeklik
The Children's Plays As A Factor of Sexist Socialization: The Nine-Month Game Example
Summary: The games played by children include various codes that convey the patterns of behavior and thinking they expect from the society in which they live. The codes of the unequal gender regime of the society in which we live are naturally transferred to children through some games. Nine-month game is also a game that contains sexist codes in this way. When we look at the name of the nine-month game, we see that it means the time it takes for a person to be born. When we look at the rules of the game we encounter very interesting rules. It is a football-like game played with nine months of foot. There is only one keep. The goal is to keep a goalie and the other players in the game try to score only once. Each goal is defined as a month. In other words, the goalkeeper is a woman and the goals scored represent sexual intercourse or attack. If a player other than the goalkeeper throws the ball out of the court, the goal is to go to the goal if the ball is held by the goalie or if the ball is touched by the rules. Therefore, the punishment of the game is to be a goalkeeper so its mean be a female. If a goalkeeper give away a nine goals, he becomes a mother and a sister gets nine goals for the second time. Although there are different forms and rules in different regions, it can be said that these rules are generally the same. It should also be considered that the game is played by men from the big. In this context, it can be said that the game generally underestimates women, motherhood and pregnancy. In addition, the game in the game symbolizing sexuality is seen as a kind of assault and number picking tool. As it is understood from these rules, it is obvious that the game carries many sexist codes. Within the framework of this presentation, the rules of the game will be tried to be used by using the method of collection of folklore discipline and analysis will be made within the framework of these rules.
Key words: children’s games, sexism, socialization, masculinity
Book Chapter / Kitap Bölümü by Tolga Ulusoy
IX. Ulusal Sosyoloji Kongresi Toplum 4.0 BİLDİRİLER KİTABI, 2019
Book Reviews / Kİtap Tanıtımı by Tolga Ulusoy
Antropoloji ve Kültürel Bakış, 2024
1965 yılında yayımlanmış ve yayımlandığı zamanda oldukça etkili olmuş bir etnografidir. Aslında e... more 1965 yılında yayımlanmış ve yayımlandığı zamanda oldukça etkili olmuş bir etnografidir. Aslında etnografi olup olmadığı oldukça tartışmalı bir metin olmuştur zira ne yazarı bir antropologdur ne de yazıldığı zamanın etnografi temayüllerine uyan bir yazım biçimi vardır. Fernea bir antropolog değildir kendisi İngiliz dili lisans eğitimi almış ve sonrasında bu alanda yüksek lisans yapmıştır. Lisans eğitimi sırasında antropoloji öğrencisi Robert Fernea ile tanışmış ve ikili 1956 yılında evlenmişlerdir. Düğünlerinin hemen ardından Robert'in alan çalışması yapmakta olduğu Irak'a gitmişlerdir. İkilinin bu sıra dışı balayını yazar şöyle anlatıyor: "Kerpiç bir evde iki yıl tek başına, diye düşündüm. Balayı geçirmek için pek de büyüleyici bir durum değildi." (Fernea, 2004, s. 18). Yani Elizabeth Warnock Fernea bir antropolog olarak değil "antropoluğun karısı" olarak alan çalışmasına giriş yapmıştır.
Essay / Deneme by Tolga Ulusoy
Eleştirel Pedagoji Sayı: 60, 2018
Bilimsel ve akademik yazma, pek çok kişinin zorlandığı ve çoğunlukla da bilimin parçası olarak gö... more Bilimsel ve akademik yazma, pek çok kişinin zorlandığı ve çoğunlukla da bilimin parçası olarak görülmeyen bir süreçtir. Bilimle uğraşan kişiler yazmayı kendi işlerinin bir parçası olarak görmezler. Genel kanıya göre okumak, araştırma yapmak, gözlemlemek, deney yapmak, anket uygulamak, görüşmek bilimin bir parçasıdır ama yazmak bu işlerin bir parçası değildir. Ders dönemini bitirdikten sonra tez yazmak istemeyen hatta tezi için verilerini topladıktan sonra dahi yazamadığından veya öyle hissettiğinden yüksek lisansı veya doktorayı bırakmayı düşünen pek çok kişiyle karşılaştım. Yazı (kitap, tez, makale, blog) bilimsel bir üretimin en önemli somut çıktısı ama bilim üreten insanlar hala yazıyı kendi işlerinin bir parçası olarak göremiyorlar. O yüzden de nitelikli şekilde yazamıyorlar. Bizde hala çok yaygın değil ama Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi bilimsel üretimin yaygın ve nitelikli olduğu ülkelerde yıllardır akademik/bilimsel yazma bir araştırma konusu haline getirilmiş ve bu yazma endişesi üzerine pek çok eser yazılmış durumda. Bilim insanlarının bu yazma korkularının üstesinden gelmek için önerdikleri bir yöntem yazmayı bireyin tekil bir eylemi olmaktan çıkartarak bir grup etkinliği haline getirme düşüncesi yani yazma grupları (writing groups) kurmaktır. Bu yöntemi Peter Elbow Öğretmenler Olmadan Yazma (Writing Without Teachers) kitabında savunmuştur. Elbow yazdıklarının bir başkasının gözünden nasıl göründüğünün farkına varılmasının bir yazar için elzem olduğu düşüncesinden yola çıkarak bu tür grupların bu gözü sağlayacağını düşünmektedir. Rowena Murray, Elbow'un yazma grubu hakkındaki tavsiyelerini şu şekilde özetler: Kendilerini adamış bir grup insan Çeşitlilik: farklı kişiler ve yazılar Ne hakkında olursa olsun yazma Düzenli olarak yazma Bir başkan/lider/uzmanın eşliği Her toplantıda neler yapıldığının gözden geçirilmesi[i] By Tolga Ulusoy-2 Aralık 2020
Sanat sosyolojisi ile çalışma sosyolojisi alt disiplinleri çerçevesinde yapılmış olan bu çalışma ... more Sanat sosyolojisi ile çalışma sosyolojisi alt disiplinleri çerçevesinde yapılmış olan bu çalışma sanat üreticilerinin çalışma biçimleri ve sanat-temelli kariyerlerinde yaşamış oldukları sorunlara odaklanmaktadır. Sanat üreticileri farklı toplumsal alanlarda üretim yapmaktadırlar. Bu alanlardan en önemlisi doğal olarak sanat alanıdır ama bilindiği gibi sanat üreticilerinin tümü bu alan içerisinde yer alamamaktadır. Dolayısıyla çoğu sanat üreticisi kültürel ve yaratıcı endüstriler içerisinde üretim yapmak durumunda kalmaktadır. Bu araştırma kültürel ve yaratıcı endüstriler içerisinde çalışan sanat üreticileri üzerine yapılmıştır. Araştırma kapsamında eleştirel bir teorik çerçeve benimsenmiştir. Bu bağlamda ilk etapta kültürel ve yaratıcı endüstriler, kültür üretimi olarak sanat üretimi, sanat emeği, yaratıcı sınıf/kültür işçisi kavramları üzerinden ilerlenmiştir. Araştırma verilerin değerlendirilmesi ile birlikte tam-zamanlı çalışma, freelance çalışma, sosyal ağ, sosyal sermaye, kültürel sermaye, dijital devrim, güvencesizlik, girişimcilik, meslek olarak sanat üreticisi olmak, sanat-temelli kariyer, yaratıcılık kavramlarına ulaşılmıştır. Araştırmada nitel yönteminin temellendirilmiş teori stratejini benimsenmiştir. Bu bağlamda kültürel ve yaratıcı endüstrilerde çalışan yirmi iki sanat üreticisi (grafik tasarımcı, illüstratör, animasyon sanatçısı, dijital oyun tasarımcısı vb.) ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, ikinci bölümde de görüleceği gibi, kültürel ve yaratıcı endüstrilerde çalışan sanat üreticilerinin iki tip çalışma biçimi gözlenmiştir. Bu çalışma biçimlerinden ilki tam-zamanlı çalışmadır diğeri ise freelance (serbest çalışma) çalışmadır. Pek çok sanat üreticisi bu iki çalışma biçimini melez olarak kullanmaktadırlar. Ayrıca sanat üreticileri bu çalışma biçimlerinde pek çok sorun ile karşılaşmaktadırlar. Araştırma kapsamında bu sorunlardan bazıları telif hakları, sigorta olamama, sosyal güvencesizlik, düşük gelir, gerekli zamana sahip olamama, keyfi revize olarak belirlenmiştir. Araştırma kapsamında bir diğer önemli konu ise kültürel ve yaratıcı endüstrilerde çalışan sanat üreticilerinin sanat alanı ile olan ilişkisidir. Bu bağlamda bazı görüşmeciler kendilerini sanat alanının tümüyle dışında konumlandırırken bazı görüşmeciler kültürel ve yaratıcı endüstrilerin yanında sanat alanında da çalışmalar yapmaktadır. Özellikle kültürel ve yaratıcı endüstrilerde sanat üretimini etkileyen en önemli unsur dijital olanakların gelişmesidir. Dijital olanaklar ile beaber sanat üreticileri hatanın az olduğu ve hızın yüksek olduğu üretimler gerçekleştirebilmektedirler.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
This study, which was made within the framework of art sociology and sociology of work sub-disciplines, focuses on the working styles of art producers and the problems they have experienced in their art-based careers. Art producers produce in different social areas. The most important of these fields is naturally the field of art, but as it is known, not all art producers can take place in this field. Therefore, most art producers have to produce within the cultural and creative industries. This research was conducted on art producers working in the cultural and creative industries. A critical theoretical framework has been adopted within the scope of the research. In this context, in the first place, the concepts of cultural and creative industries, art production as cultural production, art labor, creative class/cultural worker were proceeded. With the evaluation of the research data, the concepts of full-time work, freelance work, social network, social capital, cultural capital, digital revolution, precarity, entrepreneurship, being an art producer as a job, art-based career, creativity were reached. The grounded theory strategy of the qualitative method was adopted in the research. In this context, interviews were conducted with twenty-two art producers (graphic designer, illustrator, animation artist, digital game designer, etc.) working in the cultural and creative industries. As a result of the research, as can be seen in the second part, two types of working styles of art producers working in the cultural and creative industries were observed. The first of these working forms is full-time work and the other is freelance work. Many art producers use these two forms of work as a hybrid. In addition, art producers face many problems in these ways of working. Within the scope of the research, some of these problems were determined as not being able to have copyright, insurance, social security, low income, not having the necessary time, and arbitrary revision. Another important issue within the scope of the research is the relationship of art producers working in the cultural and creative industries with the field of art. In this context, while some interviewees position themselves completely outside the field of art, some interviewees work in the field of art as well as in the cultural and creative industries. The most important factor affecting art production, especially in the cultural and creative industries, is the development of digital possibilities. With digital opportunities, beaber art producers are able to produce productions with low error and high speed.
Lisans Programlarında Sanat Sosyolojisi Derslerinin Uzman Görüşlerine Ve Ders İçeriklerine Göre Değerlendirilmesi / Evaluation Of Sociology Of Art Courses According To Expert Views and Course Contents In Undergraduate Programs, 2019
Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 2024
Sanat emeği kavramı günümüzde sanatın ve sanat üretiminin gittikçe ticarileşmesi, piyasalaşması v... more Sanat emeği kavramı günümüzde sanatın ve sanat üretiminin gittikçe ticarileşmesi, piyasalaşması ve güvencesizleşmesi ile beraber daha önemli hâle gelmeye başlamıştır. Bu makalede çağdaş sanat emeği süreçlerinin iki üretim alanına bölündüğü iddia edilmektedir. Bu üretim alanlarından ilki sanat dünyalarını kapsamaktadır, diğeri ise kültürel ve yaratıcı endüstrileri içermektedir. Günümüzde sanat emeğinin bu ikiye bölünmüşlüğü bazı farklı sonuçlara yol açmaktadır. Sanat emeğinin, sanat dünyası ile ilişki içerisindeki süreçleri yaratıcılık ve özgünlük temelli olarak yaratıcı emeğe yakınlaşırken; kültürel ve yaratıcı endüstriler kapsamında kalan sanat emeği süreçleri zanaat emeği ile ilişkilenmektedir. Bu makale bağlamında kültürel ve yaratıcı endüstriler kapsamında kalan sanat emeği süreçlerine daha fazla odaklanılmıştır. Following these theoretical themes, the data obtained from the doctoral thesis prepared by the author of the article will be re-evaluated within the framework of artistic labor, which is the problematic of the article. In this article, the problems of artistic labor in the cultural and creative industries, such as insecurity, low wages, inability to make ends meet, and time organization, will be discussed.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2023
Bu makale hazırlanmakta olan doktora tezi kapsamında yapılmış olan araştırmanın verilerine dayanm... more Bu makale hazırlanmakta olan doktora tezi kapsamında yapılmış olan araştırmanın verilerine dayanmaktadır. Araştırma kapsamında kültürel ve yaratıcı endüstrilerde sanat üretimi yapan 22 kişiyle görüşülmüştür. Görüşmelerden elden edilen metinler temellendirilmiş teori araştırma stratejisi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma kapsamında görüşmecilerin ilk etapta sanat üretimine başlama süreçleri sorulmuştur. Bu bağlamda sanat üreticilerini en fazla etkileyen faktörlerin aileleri ve öğretmenleri oldukları görülmüştür. Bu iki faktör dışında; içinde büyüdükleri sosyal çevre, sanatçılar, çeşitli popüler kültür ürünleri gibi unsurların da sanat üreticilerinin sanat üretimine başlamalarında etkili oldukları görülmüştür. Sanat üreticileri, üretimlerine başlama motivasyonlarını iki şekilde ortaya koymuşlardır: içsel dürtü ve aile etkisi. Ailelerin tutumlarına bakıldığında ise beş unsur saptanmıştır: desteklenmeme, ailelerin bazı üyeleri tarafından desteklenme, umursanmama, koşullu veya süreç içerisinde desteklenme ve koşulsuz destek. Lise öncesi eğitime bakıldığında ise çoğunlukla desteklenme ve desteklenmeme olarak iki faktör görülmüştür.
KÜLTÜREL VE YARATICI ENDÜSTRİLERDE ÇALIŞAN SANAT ÜRETİCİLERİNİN FİKRÎ MÜLKİYET HAKKI KONUSUNDA DENEYİMLERİ VE GÖRÜŞLERİ, 2022
Kültürel ve yaratıcı endüstrilerin tanımlanmasında en önemli konulardan biri fikrî mülkiyet konus... more Kültürel ve yaratıcı endüstrilerin tanımlanmasında en önemli konulardan biri fikrî mülkiyet konusudur. Yaratıcı ve kültürel endüstrilerin farklı tanımlarında telif hakları, oldukça sık vurgulanmış olmasına rağmen uygulamada telif haklarının bu endüstrilerde önemsizleştiği görülmektedir. Çalışmada kültürel ve yaratıcı endüstrilerin farklı sektörlerinde çalışmış yirmi iki sanat üreticisiyle görüşülmüştür. Görüşülen sanat üreticilerinin telif hakları konusunda görüşleri, kültürel ve yaratıcı endüstriler içerisinde yaşadıkları deneyimler ve yaşanılan sorunlara karşı geliştirdikleri çözümler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Telif hakları konusunu belirleyen en önemli husus, kültürel ve yaratıcı endüstriler içerisinde yer alan sanat üreticilerinin çalışma biçimleridir. Kültürel ve yaratıcı endüstrilerde tam-zamanlı ve freelance olarak iki çalışma biçimi ön plana çıkmaktadır. Bu iki çalışma biçiminde telif hakları bağlamında farklı sorunlar gözlemlenmektedir. Tam-zamanlı çalışmada üretilen kültür ürünü, şirket mülkü sayılırken sanat üreticilerinin emekleri görünmez kılınmaktadır. Freelance çalışmada ise sanat üreticileri telif haklarını mücadele ederek kazanmak durumunda kalmaktadırlar. Makalede iki çalışma biçimindeki fikri mülkiyet çerçevesinde ortaya çıkan ortak ve farklı sorunlar, sanat üreticilerinin deneyimlerinin irdelenmesine dayanarak ortaya konulacaktır.
Uluslararası Disiplinlerarası ve Kültürlerarası Sanat Dergisi, 2020
Özet Bu çalışmada sanat üzerine yapılan araştırmalar çok disiplinli bir açıdan tarihsel olarak or... more Özet Bu çalışmada sanat üzerine yapılan araştırmalar çok disiplinli bir açıdan tarihsel olarak ortaya konulmuş ve sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmada estetik, sosyokültürel ve ilişkisel olmak üzere üç yönelim olduğu saptanmıştır. Sanat üzerine yapılan çalışmalar Aydınlanma felsefesiyle birlikte 17. yüzyılda estetik yönelimle beraber başlamıştır. Estetik yönelim sanat üzerine yapılan araştırmaların başlangıcı olmasının yanında halen en önemli yönelimdir. Estetik yönelimin sanatı, güzel ve yüce kavramları üzerinden kavramaya çalıştığı söylenebilir. Estetik yönelime karşı ortaya çıkan sosyokültürel yönelim ise idealist felsefeye karşı olan sosyalist ve diğer muhalif teorisyenler ile sosyal bilimciler tarafından savunulmuştur. Sosyokültürel yönelim sanatı toplumsal, tarihsel ve kültürel olanın bir yansıması olarak görmektedir. Bu her iki yönelim de birbirlerine çeşitli eleştiriler getirmişlerdir. Sosyokültürel yönelim, estetik yönelimin sanata tözcü ve idealist bir biçimde yaklaştığını iddia ederken; estetik yönelim, sosyokültürel yönelimin indirgemeci olduğunu söylemektedir. İlişkisel yönelim ise bu yönelimlerin bir sentezini ortaya koymak amacıyla 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. İlişkisel yönelim, sanatın sanat ürünü ve sanatçı üzerinden yapılan çözümlemelerine karşı çıkmıştır ve sanatın bir alan veya dünya içerisinde oluştuğunu iddia etmiştir. Sosyal ve beşeri bilimlerde sanat araştırmalarını sınıflandıran ve haritalamayı amaçlayan bu makale bahsedilen çabadan ortaya çıkan teorik yönelimleri ortaya koymuştur. Bu çalışmada ortaya konulan yönelimler alana dair mutlak bir sınıflandırma yapmak yerine eğilimlerin daha iyi anlaşılabilmesi için ideal tipler ortaya koymuştur. Abstract In this study, research on the art has been presented and classified historically from a multidisciplinary perspective. In this classification, it was determined that there are three tendencies: aesthetics, sociocultural and relational. The works on art started with the philosophy of Enlightenment in the 17th century with aesthetic tendency. Aesthetic tendency is the beginning of the research on art and still its most important tendency. It can be said that aesthetic tendency tries to grasp the art through its beautiful and sublime concepts. The sociocultural tendency that emerged against aesthetic tendency has been defended by socialist and, other opposition theorists and social scientists who are against idealist philosophy. Sociocultural tendency sees the art as a reflection of the social, historical and cultural area. Both these tendencies have brought various criticisms to each other. While sociocultural tendency claims that aesthetic tendency approaches to art essentialist and idealist way; aesthetic tendency says that sociocultural tendency is reductionist. Relational tendency emerged in the second half of the 20th century to reveal a synthesis of this tendency. Relational orientation opposed the
Özet: Çocukların oynadıkları oyunlar içinde yaşadıkları toplumun onlardan bekledikleri davranış v... more Özet: Çocukların oynadıkları oyunlar içinde yaşadıkları toplumun onlardan bekledikleri davranış ve düşünme örüntülerini onlara aktaran çeşitli kodları da içerir. İçinde yaşadığımız toplumun eşitsiz cinsiyet rejiminin kodları da doğal olarak bazı oyunlar aracılığıyla çocuklara aktarılmaktadır. Dokuz aylık oyunu da bu şekilde cinsiyetçi kodlar içeren bir oyundur. Dokuz aylık oyunun ismine baktığımızda bir insanın doğumu için geçen süreyi kastettiğini görmekteyiz. Oyunun kurallarına baktığımız da ise çok ilginç kurallarla karşılaşıyoruz. Dokuz aylık ayakla oynanan futbol benzeri bir oyundur. Tek bir kalenin varlığı söz konusudur. Kaleyi bir kaleci korumaktadır ve oyundaki diğer kişiler bu kaleye topa sadece bir kez değerek gol atmaya çalışmaktadır. Her bir gol bir ay olarak tanımlanır. Yani kaleye geçmiş olan kaleci aslında bir kadındır ve atılan goller de cinsel birleşmeyi veya saldırıyı simgelemektedir. Eğer kaleci dışında bir oyuncu topu oyun alanının dışına atarsa, topu kaleci tutarsa veya oyunun kuralları gereği topa ikinci bir kez değerse kaleye geçer. Dolayısıyla oyunun cezası kaleci yani kadın olmaktır. Eğer bir kaleci dokuz gol yerse anne olur ve oyundan çıkar, ikinci defa dokuz gol yiyen ise kız kardeş olur ve oyundan çıkar. Farklı bölgelerde farklı biçimleri ve kuralları olsa da bu belirtilen kuralların genel olarak aynı olduğu söylenebilir. Oyunun büyük oradan erkekler tarafından oynandığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çerçevede oyunun genel olarak kadın olmayı, anneliği, hamileliği küçümsediği söylenebilir. Ayrıca oyunda cinselliği simgeleyen gol atma bir tür saldırı ve sayı toplama aracı olarak görülmektedir. Bu kurallardan anlaşılacağı gibi oyunun pek çok cinsiyetçi kodlar taşıdığı ortadadır. Bu sunum çerçevesinde halkbilim disiplinin derleme yöntemi kullanılarak oyunun kuralları ortaya konulmaya çalışılacak ve bu kurallar çerçevesinde analiz yapılacaktır.
Anahtar kelimeler: çocuk oyunları, cinsiyetçilik, sosyalleşme, erkeklik
The Children's Plays As A Factor of Sexist Socialization: The Nine-Month Game Example
Summary: The games played by children include various codes that convey the patterns of behavior and thinking they expect from the society in which they live. The codes of the unequal gender regime of the society in which we live are naturally transferred to children through some games. Nine-month game is also a game that contains sexist codes in this way. When we look at the name of the nine-month game, we see that it means the time it takes for a person to be born. When we look at the rules of the game we encounter very interesting rules. It is a football-like game played with nine months of foot. There is only one keep. The goal is to keep a goalie and the other players in the game try to score only once. Each goal is defined as a month. In other words, the goalkeeper is a woman and the goals scored represent sexual intercourse or attack. If a player other than the goalkeeper throws the ball out of the court, the goal is to go to the goal if the ball is held by the goalie or if the ball is touched by the rules. Therefore, the punishment of the game is to be a goalkeeper so its mean be a female. If a goalkeeper give away a nine goals, he becomes a mother and a sister gets nine goals for the second time. Although there are different forms and rules in different regions, it can be said that these rules are generally the same. It should also be considered that the game is played by men from the big. In this context, it can be said that the game generally underestimates women, motherhood and pregnancy. In addition, the game in the game symbolizing sexuality is seen as a kind of assault and number picking tool. As it is understood from these rules, it is obvious that the game carries many sexist codes. Within the framework of this presentation, the rules of the game will be tried to be used by using the method of collection of folklore discipline and analysis will be made within the framework of these rules.
Key words: children’s games, sexism, socialization, masculinity
IX. Ulusal Sosyoloji Kongresi Toplum 4.0 BİLDİRİLER KİTABI, 2019
Antropoloji ve Kültürel Bakış, 2024
1965 yılında yayımlanmış ve yayımlandığı zamanda oldukça etkili olmuş bir etnografidir. Aslında e... more 1965 yılında yayımlanmış ve yayımlandığı zamanda oldukça etkili olmuş bir etnografidir. Aslında etnografi olup olmadığı oldukça tartışmalı bir metin olmuştur zira ne yazarı bir antropologdur ne de yazıldığı zamanın etnografi temayüllerine uyan bir yazım biçimi vardır. Fernea bir antropolog değildir kendisi İngiliz dili lisans eğitimi almış ve sonrasında bu alanda yüksek lisans yapmıştır. Lisans eğitimi sırasında antropoloji öğrencisi Robert Fernea ile tanışmış ve ikili 1956 yılında evlenmişlerdir. Düğünlerinin hemen ardından Robert'in alan çalışması yapmakta olduğu Irak'a gitmişlerdir. İkilinin bu sıra dışı balayını yazar şöyle anlatıyor: "Kerpiç bir evde iki yıl tek başına, diye düşündüm. Balayı geçirmek için pek de büyüleyici bir durum değildi." (Fernea, 2004, s. 18). Yani Elizabeth Warnock Fernea bir antropolog olarak değil "antropoluğun karısı" olarak alan çalışmasına giriş yapmıştır.
Eleştirel Pedagoji Sayı: 60, 2018
Bilimsel ve akademik yazma, pek çok kişinin zorlandığı ve çoğunlukla da bilimin parçası olarak gö... more Bilimsel ve akademik yazma, pek çok kişinin zorlandığı ve çoğunlukla da bilimin parçası olarak görülmeyen bir süreçtir. Bilimle uğraşan kişiler yazmayı kendi işlerinin bir parçası olarak görmezler. Genel kanıya göre okumak, araştırma yapmak, gözlemlemek, deney yapmak, anket uygulamak, görüşmek bilimin bir parçasıdır ama yazmak bu işlerin bir parçası değildir. Ders dönemini bitirdikten sonra tez yazmak istemeyen hatta tezi için verilerini topladıktan sonra dahi yazamadığından veya öyle hissettiğinden yüksek lisansı veya doktorayı bırakmayı düşünen pek çok kişiyle karşılaştım. Yazı (kitap, tez, makale, blog) bilimsel bir üretimin en önemli somut çıktısı ama bilim üreten insanlar hala yazıyı kendi işlerinin bir parçası olarak göremiyorlar. O yüzden de nitelikli şekilde yazamıyorlar. Bizde hala çok yaygın değil ama Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi bilimsel üretimin yaygın ve nitelikli olduğu ülkelerde yıllardır akademik/bilimsel yazma bir araştırma konusu haline getirilmiş ve bu yazma endişesi üzerine pek çok eser yazılmış durumda. Bilim insanlarının bu yazma korkularının üstesinden gelmek için önerdikleri bir yöntem yazmayı bireyin tekil bir eylemi olmaktan çıkartarak bir grup etkinliği haline getirme düşüncesi yani yazma grupları (writing groups) kurmaktır. Bu yöntemi Peter Elbow Öğretmenler Olmadan Yazma (Writing Without Teachers) kitabında savunmuştur. Elbow yazdıklarının bir başkasının gözünden nasıl göründüğünün farkına varılmasının bir yazar için elzem olduğu düşüncesinden yola çıkarak bu tür grupların bu gözü sağlayacağını düşünmektedir. Rowena Murray, Elbow'un yazma grubu hakkındaki tavsiyelerini şu şekilde özetler: Kendilerini adamış bir grup insan Çeşitlilik: farklı kişiler ve yazılar Ne hakkında olursa olsun yazma Düzenli olarak yazma Bir başkan/lider/uzmanın eşliği Her toplantıda neler yapıldığının gözden geçirilmesi[i] By Tolga Ulusoy-2 Aralık 2020
Konu hakkında "The Genderbread Person" adlı ufuk açıcı güzel bir çizelge buluk ve çevirdik. Tolga... more Konu hakkında "The Genderbread Person" adlı ufuk açıcı güzel bir çizelge buluk ve çevirdik. Tolga Ulusoy'un kavramsal danışmanlığı ile iyi bir çeviri oldu.
Strata: İlişkisel Sosyal Bilimler Dergisi Covid-19 Özel Sayısı, 2020