Yusuf AKTOP - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Yusuf AKTOP
DergiPark (Istanbul University), Sep 8, 2022
Günümüzde tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımına ilgi giderek artmaktadır. Bu tıbbi ve aromatik... more Günümüzde tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımına ilgi giderek artmaktadır. Bu tıbbi ve aromatik bitkiler terimi birlikte kullanılsalar da anlam olarak birbirinden farklıdır. İnsanlar ve hayvanlarda oluşan hastalıkların sağaltımı için kullanılan bitkiler tıbbi bitki olarak ifade edilirken; kokulu bitkiler ise aromatik bitki şeklinde adlandırılmaktadır (Göktaş ve Gıdık, 2019; Çelik 2020). Bu bitkilerin tedavi amaçlı kullanımı M.Ö. 5000' lere Mezopotamya uygarlığına kadar uzandığı ve 250 bitkisel ürünün bu amaçla kullanıldığı rapor edilmiştir (Çelik 2020). Bitkilerin kullanım oranları Asya, Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde yaygın olup ülkelerdeki gelişmişlik durumlarına göre de farklılık gösterebilmektedir (Acıbuca ve Bostan Budak, 2018). Doğadan toplanarak kullanılan bu bitkilerin artık büyük bir kısmının üretimi hem dünyada hem ülkemizde yapılabilmekte ve kültür koşullarında yetiştirilebilmektedir (Acıbuca ve Bostan Budak, 2018). Tıbbi ve aromatik bitki olarak 174 aile, 1251 cins ve yaklaşık 12.000' den fazla tür ve alt türe sahip ülkemiz birçok türün gen merkezi konumundadır (Kendir ve Güvenç, 2010). Origanum, Lamiaceae familyasına mensup tıbbi ve aromatik bitkilerin içinde yer alan ve tıbbi ve aromatik bakımından önemli cinslerdendir. Origanum L. ismi Yunanca iki kelime olan "oros" (dağ) ve "ganos" (parlaklık) kelimelerinden türetilmiştir (Fonnegra ve Jiménez, 2007). Dünya üzerinde 2. Dünya Savaşı'ndan sonra İtalya'dan dönen ABD askerlerinin pizza yapımında Öz Tıbbi ve aromatik bitkiler insanlık tarihinin başlangıcından itibaren öncelikle ilaç ve tedavi amaçlı olmak üzere gıda, kozmetik, endüstriyel ve baharat amaçlı kullanılmaktadır. Su ürünleri yetiştiriciliğinde ise başta balık refahı olmak üzere, çalışma kolaylığı sağlamak ve sağlıklı bir üretim gerçekleştirebilmek için tıbbi ve aromatik bitkilerden yararlanılmaktadır. Aromatik bitkilerden elde edilen başta esansiyel yağlar ve diğer bileşiklerinin birçok alanda kullanımı son zamanlarda giderek yaygınlaşmaktadır. Origanum spp. türleri tıbbi ve aromatik bitkiler içerisinde yer alan bitki türleridir. Bu türlerin içermiş olduğu etken maddelerin balıklar üzerine etkisi oldukça fazladır. Söz konusu türlerden elde edilen ekstraktlar ve yağlar bilimsel çalışmalarında odak noktası haline gelmiştir. Bu çalışmada da Origanum spp. türlerinden Origanum vulgare, O,. vulgare sp. hirtum, O majorana ve O. heracleoticum L. O. onites'in su ürünleri alanında kullanımı üzerinde durulmuştur.
Menba Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dergisi, Jun 28, 2021
Clinostomum spp. Coğrafik dağılım Tatlı su paraziti Öz Karmaşık bir yaşam döngüsüne sahip y... more Clinostomum spp. Coğrafik dağılım Tatlı su paraziti Öz Karmaşık bir yaşam döngüsüne sahip yassı trematod Clinostomum türleri, Clinostomidae familyasına ait tatlı su balıklarını da enfekte edebilen parazitlerdir. Bu parazitler balık sağlığı ve sucul ekosistem açısından önem arz etmektedir. İlk konak olarak tatlı su salyangozlarını kullanan bu parazit türleri besin zinciri basamaklarını takip ederek ara konak olarak tatlı su balıklarını, son konak olarak söz konusu parazit türleri tarafından enfekte balıklar ile beslenen kuşları kullanabilmektedirler. Tatlı su balıklarının baş, karın ve kuyruk bölgelerinde deri altı enfeksiyonu olarak görülmektedirler. Parazit tarafından enfekte balıkla beslenen kuşların özofaguslarında görülebildiği literatür çalışmalarında rapor edilmiştir. Clinostomum' un insan enfeksiyonu ile ilgili ilk vaka raporu 1995 yılında Kore' de kabul edilmiş olup, 'sarı grup' hastalıkları olarak adlandırılan zoonotik parazit olarak kabul edilmekte ve çiğ balık etiyle insanlara bulaşabilmektedir. Bu parazit türü son yıllarda Japonya, Çin, İran'ın batısı, Tayvan, Türkiye gibi çeşitli ülkelerden de rapor edilmeye başlanmıştır. Halk sağlığı için Clinostomum türlerinin tanımlanmasına dikkat çekilmektedir. Morfolojik özelliklerinin yanı sıra moleküler tayin yöntemleri kullanılarak yapılan çalışmalarda diğer parazit türlerinden ayrımı ve tanımlanması yapılmaktadır. Bu çalışmada, Clinostomum türlerinin coğrafik dağılımı ve enfekte ettiği balık türleri bildirilmiştir. Uluslararası yapılan balık ticareti ve göçmen kuşlar aracılığıyla bu parazitin literatürde bildirilen ülkeler dışında başka ülkelere taşınabileceği ve gelecekte farklı ülkelerde enfeksiyona neden olacağı değerlendirilmiştir.
Turkish Journal of Agriculture: Food Science and Technology, 2019
Su ürünleri yetiştiriciliğinde balık refahı ve çalışma kolaylığı açısından sentetik veya bitkisel... more Su ürünleri yetiştiriciliğinde balık refahı ve çalışma kolaylığı açısından sentetik veya bitkisel kökenli anestezikler kullanılmaktadır. Ancak, sentetik kökenli anesteziklerin balık vücudunda birikim yapması nedeni ile hem balık hem de tüketici sağlığını tehdit edebilmektedir. Dolayısıyla son yıllarda bitkisel kökenli anesteziklere olan ilgi giderek artmaktadır. Karanfil yağı su ürünleri yetiştiriciliğinde yapılan çalışmalarda sıklıkla kullanılan bitkisel bir anestezik maddedir. Literatürde karanfil haricinde farklı bitkisel kökenli esansiyel yağların balıklar üzerindeki anestezik etkilerinin araştırıldığı çalışmalar bulunmaktadır. Bu yağlardan birisi de kişniş otu (Coriandrum sativum) yağıdır. Kişniş otu ana bileşen olarak %50-70 oranlarında anestezi özelliği gösteren linalol etken maddesini içermektedir. Bu çalışmada, bitkisel anestezik olarak kişniş otu yağının su ürünlerinde kullanılabilirliği değerlendirilmiştir.
Su insanlarin yani sira diger canlilar icinde onem arz eden yasamin temel kaynagi olan bir madded... more Su insanlarin yani sira diger canlilar icinde onem arz eden yasamin temel kaynagi olan bir maddedir. Son yillarda hizla gelisen sanayilesme ve teknoloji sonucunda atiklarin cevreye birakilmasi toprak, hava kirliligi olusturmasinin yaninda su kirliligini de meydana getirmektedir. Radyoaktif, organik ve inorganik maddelerin su kaynaklarinin kullanilmasini engelleyecek veya bozacak oranda kaynaklara karisarak su kalitesini bozmasi kisaca su kirliligi seklinde ifade edilebilmektedir. Akarsularimiz, gollerimiz ve denizlerimiz yasamsal ve ekonomik acidan onemli, oldukca zengin ekolojiye sahip su kaynaklarimizdir. Ancak son zamanlarda insanlarin bilincli ya da bilincsiz sekilde yaptiklari mudahaleler neticesinde bu kaynaklarda geriye donusturulmesi guc veya kalici kirliliklere sebep olabilmektedir. Sudaki kirlilik fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak kirletici cesidine gore uc grupta incelenmektedir. Kimyasal kirliligi olusturan kaynaklardan biriside atom numarasi 20’den buyuk agir metal olarak isimlendirilen ve periyodik sistemde yer alan gecis elementleridir. Bu elementler cesitli yollarla akarsu gol ve denizlere ulasarak kirlilik meydana getirebilmektedir. Sularda kirlilik meydana getiren agir metaller [Civa (Hg), Mangan (Mn), Arsenik (As), Demir (Fe), Molibden (Mo), Bakir (Cu), Krom (Cr), Cinko (Zn), Kalay (Sn), Gumus (Ag), Kadmiyum (Cd), Selenyum (Se), Kobalt (Co), Kursun (Pb), Nikel (Ni), Titanyum (Ti)], baliklarda birikimi ile deniz canlilarinda toksik etki yapabilmektedir. Bu literatur taramasi kapsaminda baliklar tarafindan alinan agir metallerin birikimi ve etkisi degerlendirilmektedir. Sonuc olarak agir metaller oldukca dusuk oranlarinin bile pek cokcanli organizmanin saglikli buyumesi ve gelismesini engellemekle birlikte toksik etki ve birikim olusturarak besin zincirinin diger uyelerinede tasinabilmektedir.
Synthetic or plant-based anaesthetics are used in aquaculture for fish welfare and ease of operat... more Synthetic or plant-based anaesthetics are used in aquaculture for fish welfare and ease of operation. However, due to the accumulation of synthetic origin anaesthetics in the fish body, it may threaten both fish and consumer health. Therefore, interest in plant anaesthetics has been increasing in recent years. Clove oil is a herbal anaesthetics that is frequently used in aquaculture studies. Studies in literature are carried out about the anaesthetic’s effects of essential oils of different plant origin on fishes, except cloves. One of these oils is coriander oil (Coriandrum sativum). Coriander herb contains the active ingredient linalool, which is anesthetized in 50-70% of the main components. In this study, the usability of coriander oil as a herbal anaesthetics in aquaculture was reviewed.
Bu calismada, Japon baligi ( Carassius auratus L. 1758)’nin buyume, yem degerlendirme ve gonadlar... more Bu calismada, Japon baligi ( Carassius auratus L. 1758)’nin buyume, yem degerlendirme ve gonadlarin gelisimi uzerine caksir otu ( Ferula elaeochytris K. 1947) koku tozunun etkileri arastirilmistir. Ham p rotein (%36), ham yag (%8) ve enerji (3650 kcal/kg sindirilebilir enerji) degerleri esit olacak sekilde 4 farkli deneme yemi hazirlanmistir. Hazirlanan yemlere caksir otu ( Ferula elaeochytris ) koku tozu 0 (Kontrol), 1, 5 ve 10 g kg -1 oraninda ilave edilmistir. Deneme, her grupta 30 balik olacak sekilde 2 tekerrurlu tesaduf parselleri deneme desenine gore planlanarak 105 lt’lik akvaryumlarda 84 gun sure ile yurutulmustur. Baslangic agirliklari 7.55± 0.02 g ve boylari 7.51±0.130 cm olan japon baliklari, gunde 2 kez doyuncaya kadar beslenmistir. Deneme yeminin canli agirlik artisi, boyca buyume, kondusyon faktoru, ortalama canli agirlik artisi, yuzde canli agirlik artisi, spesifik buyume orani, yem degerlendirme orani, hepatosomatik indeks, visserosomatik indeks ve gonadosomatik ind...
Journal of Applied Animal Research, 2019
In this study, gonadal changes of red mullet (Mullus barbatus L., 1758) were investigated by hist... more In this study, gonadal changes of red mullet (Mullus barbatus L., 1758) were investigated by histologically in Antalya Bay of Eastern Mediterranean in Turkey. A total of 890 specimens were collected monthly between May 2015 and October 2016 from fishing boats. The age of 890 red mullets was found to range from 0 + to VI +. Their gonads were dissected and fixed in 10% neutral buffered formaldehyde. They were embedded in paraffin blocks after histochemical processes. The sectioned tissue samples were stained with Haematoxylin-Eosin and Masson Trichrome. Two different stages in females and in males were observed according to gonadal development. Histologically, female individuals had in immature female (66 fish, 0 +-IV + ages), chromatin-nucleolus (67 fish, I +-VI + ages), perinucleolus (63 fish, I +-IV + ages), cortical alveoli (55 fish, I +-V + ages), vitellogenesis (50 fish, I +-V + ages), maturity (39 fish, I +-VI + ages) and post-ovulation stages (59 fish, I +-VI + ages). Male individuals had in spermatogenesis (96 fish, 0 +-VI + ages), spermiogenesis (97 fish, I +-IV + ages), spermiation (85 fish, I +-VI + ages), sperm release (84 fish, I +-VI + ages) and resting stages (116 fish, I +-VI + ages). Results show that the spawning season of M. barbatus is between May and September, and that egg diameters range from 31.00 ± 15 to 428.00 ± 40 µm.
Journal of the Institute of Science and Technology
Bu çalışmada, Japon balığı (Carassius auratus L. 1758)'nın büyüme, yem değerlendirme ve gonadları... more Bu çalışmada, Japon balığı (Carassius auratus L. 1758)'nın büyüme, yem değerlendirme ve gonadların gelişimi üzerine çakşır otu (Ferula elaeochytris K. 1947) kökü tozunun etkileri araştırılmıştır. Ham protein (%36), ham yağ (%8) ve enerji (3650 kcal/kg sindirilebilir enerji) değerleri eşit olacak şekilde 4 farklı deneme yemi hazırlanmıştır. Hazırlanan yemlere çakşır otu (Ferula elaeochytris) kökü tozu 0 (Kontrol), 1, 5 ve 10 g kg-1 oranında ilave edilmiştir. Deneme, her grupta 30 balık olacak şekilde 2 tekerrürlü tesadüf parselleri deneme desenine göre planlanarak 105 lt'lik akvaryumlarda 84 gün süre ile yürütülmüştür. Başlangıç ağırlıkları 7.55± 0.02 g ve boyları 7.51±0.130 cm olan japon balıkları, günde 2 kez doyuncaya kadar beslenmiştir. Deneme yeminin canlı ağırlık artışı, boyca büyüme, kondüsyon faktörü, ortalama canlı ağırlık artışı, yüzde canlı ağırlık artışı, spesifik büyüme oranı, yem değerlendirme oranı, hepatosomatik indeks, visserosomatik indeks ve gonadosomatik indeks bakımından gruplar arasında istatistiki olarak önemli bir farklılık bulunmamıştır (P>0.05). Gruplara ait yem tüketim değerlerinin farklı olduğu tespit edilmiştir (P<0.05). Deneme sonu dişi japon balığı gonad histolojik özelliklerinin farklı olduğu tespit edilmiştir. Deneme süresince gruplarda ölüm görülmemiştir. Sonuç olarak, yeme çakşır otu kökü tozu eklenmesinin japon balıklarında büyüme ve yem değerlendirme oranı üzerine önemli bir etkisi tespit edilememiştir. Anahtar kelimeler: Japon balığı, Ferula elaeochytris, yem değerlendirme, gonad histolojisi The Effect on Growth and Gonadal Development of Ferula elaeochytris Root Powder addition on Gold Fish (Carassius auratus L. 1758) ABSTRACT: In this study, the effects of Ferula elaeochytris (Korovin 1947) root powder on growth, feed evaluation and development of gonads in diets for goldfish (Carassius auratus L. 1758) was investigated. Four different experimental diets were prepared, with crude protein (36%), crude fat (8%) and energy (3650 kcal/kg digestible energy) being equal. Ferula elaeochytris root power was supplemented by 0 (Control group), 1, 5 and 10 g kg-1. Goldfish were reared in 105 lt aquarium maintained in stagnant water. Each dietary treatment was tested in duplicated groups of 30 fish per aquarium in a completely randomized design. Initial weight of 7.55±0.02 g and length 7.51±0.13 cm were feed the diets twice per daily to apparent satiation for 84 days. There was no statistically difference between groups in terms of live weight gain, length growth, condition factor, mean live weight gain, feed conversion ratio, hepatosomatic index, viscerosomatic index and gonadosomatic index (P>0.05). Feed intake values were found to be different in groups (P<0.05). It was determined that the gonadal histology of the female gold fish was different at the end of trials. No deaths occurred in the groups during the trial. As a result, there was no significant effect on the growth and feed conversion ratio of gold fish to be added to the diet.
DergiPark (Istanbul University), Sep 8, 2022
Günümüzde tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımına ilgi giderek artmaktadır. Bu tıbbi ve aromatik... more Günümüzde tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımına ilgi giderek artmaktadır. Bu tıbbi ve aromatik bitkiler terimi birlikte kullanılsalar da anlam olarak birbirinden farklıdır. İnsanlar ve hayvanlarda oluşan hastalıkların sağaltımı için kullanılan bitkiler tıbbi bitki olarak ifade edilirken; kokulu bitkiler ise aromatik bitki şeklinde adlandırılmaktadır (Göktaş ve Gıdık, 2019; Çelik 2020). Bu bitkilerin tedavi amaçlı kullanımı M.Ö. 5000' lere Mezopotamya uygarlığına kadar uzandığı ve 250 bitkisel ürünün bu amaçla kullanıldığı rapor edilmiştir (Çelik 2020). Bitkilerin kullanım oranları Asya, Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde yaygın olup ülkelerdeki gelişmişlik durumlarına göre de farklılık gösterebilmektedir (Acıbuca ve Bostan Budak, 2018). Doğadan toplanarak kullanılan bu bitkilerin artık büyük bir kısmının üretimi hem dünyada hem ülkemizde yapılabilmekte ve kültür koşullarında yetiştirilebilmektedir (Acıbuca ve Bostan Budak, 2018). Tıbbi ve aromatik bitki olarak 174 aile, 1251 cins ve yaklaşık 12.000' den fazla tür ve alt türe sahip ülkemiz birçok türün gen merkezi konumundadır (Kendir ve Güvenç, 2010). Origanum, Lamiaceae familyasına mensup tıbbi ve aromatik bitkilerin içinde yer alan ve tıbbi ve aromatik bakımından önemli cinslerdendir. Origanum L. ismi Yunanca iki kelime olan "oros" (dağ) ve "ganos" (parlaklık) kelimelerinden türetilmiştir (Fonnegra ve Jiménez, 2007). Dünya üzerinde 2. Dünya Savaşı'ndan sonra İtalya'dan dönen ABD askerlerinin pizza yapımında Öz Tıbbi ve aromatik bitkiler insanlık tarihinin başlangıcından itibaren öncelikle ilaç ve tedavi amaçlı olmak üzere gıda, kozmetik, endüstriyel ve baharat amaçlı kullanılmaktadır. Su ürünleri yetiştiriciliğinde ise başta balık refahı olmak üzere, çalışma kolaylığı sağlamak ve sağlıklı bir üretim gerçekleştirebilmek için tıbbi ve aromatik bitkilerden yararlanılmaktadır. Aromatik bitkilerden elde edilen başta esansiyel yağlar ve diğer bileşiklerinin birçok alanda kullanımı son zamanlarda giderek yaygınlaşmaktadır. Origanum spp. türleri tıbbi ve aromatik bitkiler içerisinde yer alan bitki türleridir. Bu türlerin içermiş olduğu etken maddelerin balıklar üzerine etkisi oldukça fazladır. Söz konusu türlerden elde edilen ekstraktlar ve yağlar bilimsel çalışmalarında odak noktası haline gelmiştir. Bu çalışmada da Origanum spp. türlerinden Origanum vulgare, O,. vulgare sp. hirtum, O majorana ve O. heracleoticum L. O. onites'in su ürünleri alanında kullanımı üzerinde durulmuştur.
Menba Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dergisi, Jun 28, 2021
Clinostomum spp. Coğrafik dağılım Tatlı su paraziti Öz Karmaşık bir yaşam döngüsüne sahip y... more Clinostomum spp. Coğrafik dağılım Tatlı su paraziti Öz Karmaşık bir yaşam döngüsüne sahip yassı trematod Clinostomum türleri, Clinostomidae familyasına ait tatlı su balıklarını da enfekte edebilen parazitlerdir. Bu parazitler balık sağlığı ve sucul ekosistem açısından önem arz etmektedir. İlk konak olarak tatlı su salyangozlarını kullanan bu parazit türleri besin zinciri basamaklarını takip ederek ara konak olarak tatlı su balıklarını, son konak olarak söz konusu parazit türleri tarafından enfekte balıklar ile beslenen kuşları kullanabilmektedirler. Tatlı su balıklarının baş, karın ve kuyruk bölgelerinde deri altı enfeksiyonu olarak görülmektedirler. Parazit tarafından enfekte balıkla beslenen kuşların özofaguslarında görülebildiği literatür çalışmalarında rapor edilmiştir. Clinostomum' un insan enfeksiyonu ile ilgili ilk vaka raporu 1995 yılında Kore' de kabul edilmiş olup, 'sarı grup' hastalıkları olarak adlandırılan zoonotik parazit olarak kabul edilmekte ve çiğ balık etiyle insanlara bulaşabilmektedir. Bu parazit türü son yıllarda Japonya, Çin, İran'ın batısı, Tayvan, Türkiye gibi çeşitli ülkelerden de rapor edilmeye başlanmıştır. Halk sağlığı için Clinostomum türlerinin tanımlanmasına dikkat çekilmektedir. Morfolojik özelliklerinin yanı sıra moleküler tayin yöntemleri kullanılarak yapılan çalışmalarda diğer parazit türlerinden ayrımı ve tanımlanması yapılmaktadır. Bu çalışmada, Clinostomum türlerinin coğrafik dağılımı ve enfekte ettiği balık türleri bildirilmiştir. Uluslararası yapılan balık ticareti ve göçmen kuşlar aracılığıyla bu parazitin literatürde bildirilen ülkeler dışında başka ülkelere taşınabileceği ve gelecekte farklı ülkelerde enfeksiyona neden olacağı değerlendirilmiştir.
Turkish Journal of Agriculture: Food Science and Technology, 2019
Su ürünleri yetiştiriciliğinde balık refahı ve çalışma kolaylığı açısından sentetik veya bitkisel... more Su ürünleri yetiştiriciliğinde balık refahı ve çalışma kolaylığı açısından sentetik veya bitkisel kökenli anestezikler kullanılmaktadır. Ancak, sentetik kökenli anesteziklerin balık vücudunda birikim yapması nedeni ile hem balık hem de tüketici sağlığını tehdit edebilmektedir. Dolayısıyla son yıllarda bitkisel kökenli anesteziklere olan ilgi giderek artmaktadır. Karanfil yağı su ürünleri yetiştiriciliğinde yapılan çalışmalarda sıklıkla kullanılan bitkisel bir anestezik maddedir. Literatürde karanfil haricinde farklı bitkisel kökenli esansiyel yağların balıklar üzerindeki anestezik etkilerinin araştırıldığı çalışmalar bulunmaktadır. Bu yağlardan birisi de kişniş otu (Coriandrum sativum) yağıdır. Kişniş otu ana bileşen olarak %50-70 oranlarında anestezi özelliği gösteren linalol etken maddesini içermektedir. Bu çalışmada, bitkisel anestezik olarak kişniş otu yağının su ürünlerinde kullanılabilirliği değerlendirilmiştir.
Su insanlarin yani sira diger canlilar icinde onem arz eden yasamin temel kaynagi olan bir madded... more Su insanlarin yani sira diger canlilar icinde onem arz eden yasamin temel kaynagi olan bir maddedir. Son yillarda hizla gelisen sanayilesme ve teknoloji sonucunda atiklarin cevreye birakilmasi toprak, hava kirliligi olusturmasinin yaninda su kirliligini de meydana getirmektedir. Radyoaktif, organik ve inorganik maddelerin su kaynaklarinin kullanilmasini engelleyecek veya bozacak oranda kaynaklara karisarak su kalitesini bozmasi kisaca su kirliligi seklinde ifade edilebilmektedir. Akarsularimiz, gollerimiz ve denizlerimiz yasamsal ve ekonomik acidan onemli, oldukca zengin ekolojiye sahip su kaynaklarimizdir. Ancak son zamanlarda insanlarin bilincli ya da bilincsiz sekilde yaptiklari mudahaleler neticesinde bu kaynaklarda geriye donusturulmesi guc veya kalici kirliliklere sebep olabilmektedir. Sudaki kirlilik fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak kirletici cesidine gore uc grupta incelenmektedir. Kimyasal kirliligi olusturan kaynaklardan biriside atom numarasi 20’den buyuk agir metal olarak isimlendirilen ve periyodik sistemde yer alan gecis elementleridir. Bu elementler cesitli yollarla akarsu gol ve denizlere ulasarak kirlilik meydana getirebilmektedir. Sularda kirlilik meydana getiren agir metaller [Civa (Hg), Mangan (Mn), Arsenik (As), Demir (Fe), Molibden (Mo), Bakir (Cu), Krom (Cr), Cinko (Zn), Kalay (Sn), Gumus (Ag), Kadmiyum (Cd), Selenyum (Se), Kobalt (Co), Kursun (Pb), Nikel (Ni), Titanyum (Ti)], baliklarda birikimi ile deniz canlilarinda toksik etki yapabilmektedir. Bu literatur taramasi kapsaminda baliklar tarafindan alinan agir metallerin birikimi ve etkisi degerlendirilmektedir. Sonuc olarak agir metaller oldukca dusuk oranlarinin bile pek cokcanli organizmanin saglikli buyumesi ve gelismesini engellemekle birlikte toksik etki ve birikim olusturarak besin zincirinin diger uyelerinede tasinabilmektedir.
Synthetic or plant-based anaesthetics are used in aquaculture for fish welfare and ease of operat... more Synthetic or plant-based anaesthetics are used in aquaculture for fish welfare and ease of operation. However, due to the accumulation of synthetic origin anaesthetics in the fish body, it may threaten both fish and consumer health. Therefore, interest in plant anaesthetics has been increasing in recent years. Clove oil is a herbal anaesthetics that is frequently used in aquaculture studies. Studies in literature are carried out about the anaesthetic’s effects of essential oils of different plant origin on fishes, except cloves. One of these oils is coriander oil (Coriandrum sativum). Coriander herb contains the active ingredient linalool, which is anesthetized in 50-70% of the main components. In this study, the usability of coriander oil as a herbal anaesthetics in aquaculture was reviewed.
Bu calismada, Japon baligi ( Carassius auratus L. 1758)’nin buyume, yem degerlendirme ve gonadlar... more Bu calismada, Japon baligi ( Carassius auratus L. 1758)’nin buyume, yem degerlendirme ve gonadlarin gelisimi uzerine caksir otu ( Ferula elaeochytris K. 1947) koku tozunun etkileri arastirilmistir. Ham p rotein (%36), ham yag (%8) ve enerji (3650 kcal/kg sindirilebilir enerji) degerleri esit olacak sekilde 4 farkli deneme yemi hazirlanmistir. Hazirlanan yemlere caksir otu ( Ferula elaeochytris ) koku tozu 0 (Kontrol), 1, 5 ve 10 g kg -1 oraninda ilave edilmistir. Deneme, her grupta 30 balik olacak sekilde 2 tekerrurlu tesaduf parselleri deneme desenine gore planlanarak 105 lt’lik akvaryumlarda 84 gun sure ile yurutulmustur. Baslangic agirliklari 7.55± 0.02 g ve boylari 7.51±0.130 cm olan japon baliklari, gunde 2 kez doyuncaya kadar beslenmistir. Deneme yeminin canli agirlik artisi, boyca buyume, kondusyon faktoru, ortalama canli agirlik artisi, yuzde canli agirlik artisi, spesifik buyume orani, yem degerlendirme orani, hepatosomatik indeks, visserosomatik indeks ve gonadosomatik ind...
Journal of Applied Animal Research, 2019
In this study, gonadal changes of red mullet (Mullus barbatus L., 1758) were investigated by hist... more In this study, gonadal changes of red mullet (Mullus barbatus L., 1758) were investigated by histologically in Antalya Bay of Eastern Mediterranean in Turkey. A total of 890 specimens were collected monthly between May 2015 and October 2016 from fishing boats. The age of 890 red mullets was found to range from 0 + to VI +. Their gonads were dissected and fixed in 10% neutral buffered formaldehyde. They were embedded in paraffin blocks after histochemical processes. The sectioned tissue samples were stained with Haematoxylin-Eosin and Masson Trichrome. Two different stages in females and in males were observed according to gonadal development. Histologically, female individuals had in immature female (66 fish, 0 +-IV + ages), chromatin-nucleolus (67 fish, I +-VI + ages), perinucleolus (63 fish, I +-IV + ages), cortical alveoli (55 fish, I +-V + ages), vitellogenesis (50 fish, I +-V + ages), maturity (39 fish, I +-VI + ages) and post-ovulation stages (59 fish, I +-VI + ages). Male individuals had in spermatogenesis (96 fish, 0 +-VI + ages), spermiogenesis (97 fish, I +-IV + ages), spermiation (85 fish, I +-VI + ages), sperm release (84 fish, I +-VI + ages) and resting stages (116 fish, I +-VI + ages). Results show that the spawning season of M. barbatus is between May and September, and that egg diameters range from 31.00 ± 15 to 428.00 ± 40 µm.
Journal of the Institute of Science and Technology
Bu çalışmada, Japon balığı (Carassius auratus L. 1758)'nın büyüme, yem değerlendirme ve gonadları... more Bu çalışmada, Japon balığı (Carassius auratus L. 1758)'nın büyüme, yem değerlendirme ve gonadların gelişimi üzerine çakşır otu (Ferula elaeochytris K. 1947) kökü tozunun etkileri araştırılmıştır. Ham protein (%36), ham yağ (%8) ve enerji (3650 kcal/kg sindirilebilir enerji) değerleri eşit olacak şekilde 4 farklı deneme yemi hazırlanmıştır. Hazırlanan yemlere çakşır otu (Ferula elaeochytris) kökü tozu 0 (Kontrol), 1, 5 ve 10 g kg-1 oranında ilave edilmiştir. Deneme, her grupta 30 balık olacak şekilde 2 tekerrürlü tesadüf parselleri deneme desenine göre planlanarak 105 lt'lik akvaryumlarda 84 gün süre ile yürütülmüştür. Başlangıç ağırlıkları 7.55± 0.02 g ve boyları 7.51±0.130 cm olan japon balıkları, günde 2 kez doyuncaya kadar beslenmiştir. Deneme yeminin canlı ağırlık artışı, boyca büyüme, kondüsyon faktörü, ortalama canlı ağırlık artışı, yüzde canlı ağırlık artışı, spesifik büyüme oranı, yem değerlendirme oranı, hepatosomatik indeks, visserosomatik indeks ve gonadosomatik indeks bakımından gruplar arasında istatistiki olarak önemli bir farklılık bulunmamıştır (P>0.05). Gruplara ait yem tüketim değerlerinin farklı olduğu tespit edilmiştir (P<0.05). Deneme sonu dişi japon balığı gonad histolojik özelliklerinin farklı olduğu tespit edilmiştir. Deneme süresince gruplarda ölüm görülmemiştir. Sonuç olarak, yeme çakşır otu kökü tozu eklenmesinin japon balıklarında büyüme ve yem değerlendirme oranı üzerine önemli bir etkisi tespit edilememiştir. Anahtar kelimeler: Japon balığı, Ferula elaeochytris, yem değerlendirme, gonad histolojisi The Effect on Growth and Gonadal Development of Ferula elaeochytris Root Powder addition on Gold Fish (Carassius auratus L. 1758) ABSTRACT: In this study, the effects of Ferula elaeochytris (Korovin 1947) root powder on growth, feed evaluation and development of gonads in diets for goldfish (Carassius auratus L. 1758) was investigated. Four different experimental diets were prepared, with crude protein (36%), crude fat (8%) and energy (3650 kcal/kg digestible energy) being equal. Ferula elaeochytris root power was supplemented by 0 (Control group), 1, 5 and 10 g kg-1. Goldfish were reared in 105 lt aquarium maintained in stagnant water. Each dietary treatment was tested in duplicated groups of 30 fish per aquarium in a completely randomized design. Initial weight of 7.55±0.02 g and length 7.51±0.13 cm were feed the diets twice per daily to apparent satiation for 84 days. There was no statistically difference between groups in terms of live weight gain, length growth, condition factor, mean live weight gain, feed conversion ratio, hepatosomatic index, viscerosomatic index and gonadosomatic index (P>0.05). Feed intake values were found to be different in groups (P<0.05). It was determined that the gonadal histology of the female gold fish was different at the end of trials. No deaths occurred in the groups during the trial. As a result, there was no significant effect on the growth and feed conversion ratio of gold fish to be added to the diet.