Yunus Ince - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Yunus Ince
Erdem (Ankara), May 4, 2018
Osmanli Bilimi Arastirmalari, Dec 1, 2011
... Güherçile üretimi ile ilgili ilk kaynak 1250'lerde kaleme al... more ... Güherçile üretimi ile ilgili ilk kaynak 1250'lerde kaleme alınan Roger Bacon'un eseridir. ... Kalker ve marn gibi maddeler içerisinde bol miktarda bulunan güherçile, suya atıldığında kolayca eriyebilme özelliğine sahiptir.22 Güherçile (Potasyum nitrat, KNO3) doğada yağış ...
Manisa Celal bayar üniversitesi sosyal bilmler dergisi, Mar 26, 2019
History studies, Aug 14, 2018
DergiPark (Istanbul University), Dec 1, 2008
Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nde III. Selim dönemindeki modernleşme çabalarını sona erdiren Kabak... more Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nde III. Selim dönemindeki modernleşme çabalarını sona erdiren Kabakçı Mustafa İsyanı'nı incelenmeye çalışılacaktır. İsyan, olaylara bizzat şahit olmuş bir kişinin mektubundan yola çıkarak değerlendirilecektir. Mektup, Osmanlı Devletinin siyasî tarihinde ray değişimi olarak vasıflandırılabilecek olan, batı tarzı modernleşme çabalarından birini sona erdiren olayları anlatmasından dolayı önem arz etmektedir. Her toplumsal olay gibi, bu isyan da pek çok nedeni olduğu göz önünde bulundurularak incelenmeye çalışılmıştır. Modernleşme çabalarının halk katında yeterince anlaşılamaması ve reformcu kadronun dışında kalan siyasî-askerî elitler arasında da taraftar bulamaması başarısızlığın başlıca nedenleridir. Bunun yanında dönemin devletlerarası olaylarından kaynaklanan bazı gelişmeler de reform karşıtlarının karşıtlıklarını pekiştirip, sayılarını artırmış ve gelişen olaylar bir isyanla neticelenmiştir. Bütün bunlara rağmen bu başarısız reform çabası daha sonraki reformlar için gerekli tecrübenin edinilmesini sağlamıştır.
Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Türkiyat araştırmaları dergisi, Jul 23, 2018
This article was written to demonstrate when and why Ottoman historiography began. The sources us... more This article was written to demonstrate when and why Ottoman historiography began. The sources used in the study generally involve some informative sources belonging to the Anatolian Seljuk era like El-Evamirü'l-Alâ'iyyefi'l-Umûri'l-Alâ'iyye and works by such authors as Şikârî, Makrizî and Tagriberdî which provide information about states of the period like Karamaoglus and Timurids. Likewise, early Ottoman chronicles such as Tevârih-i Âl-i Selçuk, Aşıkpaşazade Tarihi, Oruç Bey Tarihi and Behcetü't-Tevârîh and some memories such as those written by Konstantin Konstatinoviç and Mihailović were made use of. It is seen that the conflicts experienced between the Ottomans and the Timurids had a role in the start of Ottoman historiography during the reign of Murad II. In this sense, the Ankara War (1402) is a turning point in the formation of the concept of state in the Ottoman state. The Ottoman State had had the upper hand on its rivals in the Balkans and Anatolia until the sultanate of Yıldırım Bayezid. Military and political achievements had enabled the Ottomans to gain dominance over a large area. However, the unity established on Anatolian soil crumbled and former principalities were revived as a result of the loss of the Ankara War in 1402. A large majority of the land lost during the reign of Mehmed I was recaptured. The efforts by Timurid rule Shakhruh to exert his dominance over Murad II on grounds of "lineage" served as an important factor in the beginning of the Ottoman historiography. Murad II ordered Yazıcızâde Ali to write a book on Ottoman history. Yazıcızâde Ali translated İbn Bibi's work entitled El-Evamirü'l-Alâ'iyyefi'l-Umûri'l-Alâ'iyye by making some changes and additions to it. It was emphasized in the parts added with regard to the lineage of Murad II and the Ottomans that Âl-i Osman was higher than Âl-i Cengiz in terms of ancestry. This approach, which was maintained in Şükrullah's work, manifested itself in lineages that appeared in subsequent Ottoman sources that took the bloodline of the Ottomans to Oghuz Khan and Noah.
Tarih İncelemeleri Dergisi, 2017
Öz II. Mahmud devrinde yönetilenler için reaya yerine tebaa kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Bö... more Öz II. Mahmud devrinde yönetilenler için reaya yerine tebaa kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Böylece yönetilenler arasındaki müslüman-gayrimüslim ayrımını ortadan kaldırmak hedeflenmiştir. Bu değişim padişahın/devletin tüm yönetilenlere eşit mesafede olduğunun ilanı olarak okunabileceği gibi Osmanlı yöneten-yönetilen ilişkisinin modernleşmeyle birlikte değişmeye başladığının da göstergesi olarak da kabul edilebilir. Söz konusu döneme dair devletin ya da padişahın bakış açısından tebaanın sosyal, iktisadî, askerî konumu hakkında çok miktarda belgeye/metne ve bu belgelerden/metinlerden yola çıkılarak hazırlanmış pek çok araştırmaya sahibiz. Ancak tebaanın, devrin padişahını ve yaşadığı devri nasıl algıladığı hakkında fazlaca bilgimiz bulunmamaktadır. II. Mahmud, pek çok tarihçi tarafından reformcu, aydın, merkeziyetçi bir padişah olarak kabul edilmektedir. Hatta onun reformlarının Cumhuriyet reformlarına zemin teşkil ettiği kanısı, tarihçiler arasında yaygındır. Bu çalışmada günümüz tarihçileri tarafından yukarıdaki şekilde tanımlanan II. Mahmud devri ve reformları bu reformlardan olumlu ya da olumsuz etkilenen tebaanın gözünden değerlendirilecektir.
Hutad, Feb 6, 2009
Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nde III. Selim dönemindeki modernleşme çabalarını sona erdiren Kabak... more Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nde III. Selim dönemindeki modernleşme çabalarını sona erdiren Kabakçı Mustafa İsyanı'nı incelenmeye çalışılacaktır. İsyan, olaylara bizzat şahit olmuş bir kişinin mektubundan yola çıkarak değerlendirilecektir. Mektup, Osmanlı Devletinin siyasî tarihinde ray değişimi olarak vasıflandırılabilecek olan, batı tarzı modernleşme çabalarından birini sona erdiren olayları anlatmasından dolayı önem arz etmektedir. Her toplumsal olay gibi, bu isyan da pek çok nedeni olduğu göz önünde bulundurularak incelenmeye çalışılmıştır. Modernleşme çabalarının halk katında yeterince anlaşılamaması ve reformcu kadronun dışında kalan siyasî-askerî elitler arasında da taraftar bulamaması başarısızlığın başlıca nedenleridir. Bunun yanında dönemin devletlerarası olaylarından kaynaklanan bazı gelişmeler de reform karşıtlarının karşıtlıklarını pekiştirip, sayılarını artırmış ve gelişen olaylar bir isyanla neticelenmiştir. Bütün bunlara rağmen bu başarısız reform çabası daha sonraki reformlar için gerekli tecrübenin edinilmesini sağlamıştır.
OTAM(Ankara, 2018
Modern dönem öncesinde dünyada tarih yazımında seçkinlerin tarihinin daha ön planda olduğu görülm... more Modern dönem öncesinde dünyada tarih yazımında seçkinlerin tarihinin daha ön planda olduğu görülmektedir. Buna göre dünya tarihi kahramanların, padişahların, kralların, imparatorların hayat hikâyelerinden oluşmalıdır. Osmanlı tarih yazıcılığının ilk dönemlerinde de benzer bir tarih yazım anlayışının hâkim olduğu söylenebilir. Zira ilk yazılan tarih eserleri, bazı padişahların veya akıncı beylerinin gazalarını anlatan Gazavatnâmeler ya da hanedan odaklı bir bakış açısıyla tarihe yaklaşan Tevârîh-i Âl-i Osman'lardır. Ardından Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Kanunî Sultan Süleyman gibi klasik dönem padişahlarının dönemlerini konu edinen monografiler (Tarih-i Ebu'l Feth, Selimnameler, Süleymannameler) yazılmıştır. Ya da daha da özelde bir padişahın sadece bir seferinin hikâye edildiği eserlerin kaleme alındığı görülmektedir. Hanedanın tarihini yazan vakanüvis unvanlı görevli de bir devlet memurudur. Bu çalışmada genel olarak Osmanlı tarih yazıcılığında bireyin ne zaman tarihin konusu haline geldiği ve daha önceki geleneğin oluşumunda etkili olan amillerin nedenleri üzerinde durulacaktır.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Apr 18, 2018
This article was written to demonstrate when and why Ottoman historiography began. The sources us... more This article was written to demonstrate when and why Ottoman historiography began. The sources used in the study generally involve some informative sources belonging to the Anatolian Seljuk era like El-Evamirü'l-Alâ'iyyefi'l-Umûri'l-Alâ'iyye and works by such authors as Şikârî, Makrizî and Tagriberdî which provide information about states of the period like Karamaoglus and Timurids. Likewise, early Ottoman chronicles such as Tevârih-i Âl-i Selçuk, Aşıkpaşazade Tarihi, Oruç Bey Tarihi and Behcetü't-Tevârîh and some memories such as those written by Konstantin Konstatinoviç and Mihailović were made use of. It is seen that the conflicts experienced between the Ottomans and the Timurids had a role in the start of Ottoman historiography during the reign of Murad II. In this sense, the Ankara War (1402) is a turning point in the formation of the concept of state in the Ottoman state. The Ottoman State had had the upper hand on its rivals in the Balkans and Anatolia until the sultanate of Yıldırım Bayezid. Military and political achievements had enabled the Ottomans to gain dominance over a large area. However, the unity established on Anatolian soil crumbled and former principalities were revived as a result of the loss of the Ankara War in 1402. A large majority of the land lost during the reign of Mehmed I was recaptured. The efforts by Timurid rule Shakhruh to exert his dominance over Murad II on grounds of "lineage" served as an important factor in the beginning of the Ottoman historiography. Murad II ordered Yazıcızâde Ali to write a book on Ottoman history. Yazıcızâde Ali translated İbn Bibi's work entitled El-Evamirü'l-Alâ'iyyefi'l-Umûri'l-Alâ'iyye by making some changes and additions to it. It was emphasized in the parts added with regard to the lineage of Murad II and the Ottomans that Âl-i Osman was higher than Âl-i Cengiz in terms of ancestry. This approach, which was maintained in Şükrullah's work, manifested itself in lineages that appeared in subsequent Ottoman sources that took the bloodline of the Ottomans to Oghuz Khan and Noah.
NOSYON: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi, Dec 30, 2020
Mavi Atlas, 2018
Her düşünceden ve inançtan insanın tartışmasız fikir birliğine varabileceği tek gerçektir ölüm. İ... more Her düşünceden ve inançtan insanın tartışmasız fikir birliğine varabileceği tek gerçektir ölüm. İnsanın hayat denilen yolculuğu bir gün mutlaka son bulacaktır. Bu nedenle her insan geleceğini ya da ne zaman ve nasıl öleceğini merak eder. Aynı şekilde insanlığın yaşamını sona erdirecek ve tek tanrılı dinlerde adına kıyamet denilen hadisenin nasıl meydana geleceği de bir merak konusudur. Kıyamet tüm insanlığın ve canlıların ölümü anlamına gelir. Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi tek tanrılı dinlere göre; kıyamet kopacağında evrenin döngüsü ve işleyişi bozulacak, normal dışı hadiseler ortaya çıkacaktır. Bu ön kabul nedeniyle tarihin farklı dönemlerinde insanlar anlamlandıramadıkları hadiseler ya da durumlar karşında kıyametin kopmasının yakın olduğu hissine kapılmışlardır. Bazen şiddetli bir deprem, düşman istilası, salgın hastalık, gökte görülen garip ve anlamlandırılamayan bir nesne kıyametin habercisi olarak kabul edilmiştir. Bu anlamda hayatın rutinini değiştiren, bozan ve kitleleri korkutan uyarıcılar kıyamet habercisi olarak kabul edilmiştir. Bu çalışmada Osmanlı Devletinde Bosna Eyaleti'nin Bihke Kalesi'ne düşen bir balonun yarattığı korku ve şaşkınlığın nedenleri tartışılacaktır. Hayatları boyunca gökyüzünde kuşlar, yarasalar ve böcekler dışında bir şey görmemiş insanlar için gökten düşen bu garip nesne hayatın normal rutinin dışında bir gelişmedir ve dolayısıyla bir kıyamet alameti olarak kabul edilmiştir.
Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Seyyahların izinde Türkistan, 2019
Osmanli Bilimi Arastirmalari, 2011
Guhercile; potasyum nitrat, kalsiyum nitrat ve sodyum nitratin genel adidir. Ilk kez Eski Cin’de ... more Guhercile; potasyum nitrat, kalsiyum nitrat ve sodyum nitratin genel adidir. Ilk kez Eski Cin’de ve Hindistan’da gocebelerin goc hareketleri sirasinda yakmis olduklari ates ile bulunmustur. Taocu simyacilar; bilinemezci kozmik felsefe ilkeleri cercevesinde yapmis olduklari bazi deneyler neticesinde, guhercilenin patlayici ozelliginin farkina varmislardir. Eski Cin’de kesfedilen guhercile, buradan da dunyaya yayilmistir. Osmanli Devleti ihtiyac duydugu barutu topraktan elde ettigi guhercile ile uretmistir. Kukurt ve odun komuru barutu olusturan diger bilesenlerdir. Osmanli Devleti barut uretirken %75 guhercile, %12,5 kukurt ve %12,5 odun komuru kullanmistir. Devlet ihtiyac duydugu guhercileyi bazi gelir kaynaklarini bu alana tahsis ederek karsilamistir. Devletin baslica barut uretim merkezleri baruthânelerdir ve bunlardan da en onemlisi Istanbul Baruthânesidir. Istanbul Baruthânesi ihtiyac duydugu guhercilenin buyuk bir kismini Karaman Eyaleti’nden temin etmistir. Nitroseluloz ve nit...
Erdem (Ankara), May 4, 2018
Osmanli Bilimi Arastirmalari, Dec 1, 2011
... Güherçile üretimi ile ilgili ilk kaynak 1250'lerde kaleme al... more ... Güherçile üretimi ile ilgili ilk kaynak 1250'lerde kaleme alınan Roger Bacon'un eseridir. ... Kalker ve marn gibi maddeler içerisinde bol miktarda bulunan güherçile, suya atıldığında kolayca eriyebilme özelliğine sahiptir.22 Güherçile (Potasyum nitrat, KNO3) doğada yağış ...
Manisa Celal bayar üniversitesi sosyal bilmler dergisi, Mar 26, 2019
History studies, Aug 14, 2018
DergiPark (Istanbul University), Dec 1, 2008
Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nde III. Selim dönemindeki modernleşme çabalarını sona erdiren Kabak... more Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nde III. Selim dönemindeki modernleşme çabalarını sona erdiren Kabakçı Mustafa İsyanı'nı incelenmeye çalışılacaktır. İsyan, olaylara bizzat şahit olmuş bir kişinin mektubundan yola çıkarak değerlendirilecektir. Mektup, Osmanlı Devletinin siyasî tarihinde ray değişimi olarak vasıflandırılabilecek olan, batı tarzı modernleşme çabalarından birini sona erdiren olayları anlatmasından dolayı önem arz etmektedir. Her toplumsal olay gibi, bu isyan da pek çok nedeni olduğu göz önünde bulundurularak incelenmeye çalışılmıştır. Modernleşme çabalarının halk katında yeterince anlaşılamaması ve reformcu kadronun dışında kalan siyasî-askerî elitler arasında da taraftar bulamaması başarısızlığın başlıca nedenleridir. Bunun yanında dönemin devletlerarası olaylarından kaynaklanan bazı gelişmeler de reform karşıtlarının karşıtlıklarını pekiştirip, sayılarını artırmış ve gelişen olaylar bir isyanla neticelenmiştir. Bütün bunlara rağmen bu başarısız reform çabası daha sonraki reformlar için gerekli tecrübenin edinilmesini sağlamıştır.
Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Türkiyat araştırmaları dergisi, Jul 23, 2018
This article was written to demonstrate when and why Ottoman historiography began. The sources us... more This article was written to demonstrate when and why Ottoman historiography began. The sources used in the study generally involve some informative sources belonging to the Anatolian Seljuk era like El-Evamirü'l-Alâ'iyyefi'l-Umûri'l-Alâ'iyye and works by such authors as Şikârî, Makrizî and Tagriberdî which provide information about states of the period like Karamaoglus and Timurids. Likewise, early Ottoman chronicles such as Tevârih-i Âl-i Selçuk, Aşıkpaşazade Tarihi, Oruç Bey Tarihi and Behcetü't-Tevârîh and some memories such as those written by Konstantin Konstatinoviç and Mihailović were made use of. It is seen that the conflicts experienced between the Ottomans and the Timurids had a role in the start of Ottoman historiography during the reign of Murad II. In this sense, the Ankara War (1402) is a turning point in the formation of the concept of state in the Ottoman state. The Ottoman State had had the upper hand on its rivals in the Balkans and Anatolia until the sultanate of Yıldırım Bayezid. Military and political achievements had enabled the Ottomans to gain dominance over a large area. However, the unity established on Anatolian soil crumbled and former principalities were revived as a result of the loss of the Ankara War in 1402. A large majority of the land lost during the reign of Mehmed I was recaptured. The efforts by Timurid rule Shakhruh to exert his dominance over Murad II on grounds of "lineage" served as an important factor in the beginning of the Ottoman historiography. Murad II ordered Yazıcızâde Ali to write a book on Ottoman history. Yazıcızâde Ali translated İbn Bibi's work entitled El-Evamirü'l-Alâ'iyyefi'l-Umûri'l-Alâ'iyye by making some changes and additions to it. It was emphasized in the parts added with regard to the lineage of Murad II and the Ottomans that Âl-i Osman was higher than Âl-i Cengiz in terms of ancestry. This approach, which was maintained in Şükrullah's work, manifested itself in lineages that appeared in subsequent Ottoman sources that took the bloodline of the Ottomans to Oghuz Khan and Noah.
Tarih İncelemeleri Dergisi, 2017
Öz II. Mahmud devrinde yönetilenler için reaya yerine tebaa kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Bö... more Öz II. Mahmud devrinde yönetilenler için reaya yerine tebaa kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Böylece yönetilenler arasındaki müslüman-gayrimüslim ayrımını ortadan kaldırmak hedeflenmiştir. Bu değişim padişahın/devletin tüm yönetilenlere eşit mesafede olduğunun ilanı olarak okunabileceği gibi Osmanlı yöneten-yönetilen ilişkisinin modernleşmeyle birlikte değişmeye başladığının da göstergesi olarak da kabul edilebilir. Söz konusu döneme dair devletin ya da padişahın bakış açısından tebaanın sosyal, iktisadî, askerî konumu hakkında çok miktarda belgeye/metne ve bu belgelerden/metinlerden yola çıkılarak hazırlanmış pek çok araştırmaya sahibiz. Ancak tebaanın, devrin padişahını ve yaşadığı devri nasıl algıladığı hakkında fazlaca bilgimiz bulunmamaktadır. II. Mahmud, pek çok tarihçi tarafından reformcu, aydın, merkeziyetçi bir padişah olarak kabul edilmektedir. Hatta onun reformlarının Cumhuriyet reformlarına zemin teşkil ettiği kanısı, tarihçiler arasında yaygındır. Bu çalışmada günümüz tarihçileri tarafından yukarıdaki şekilde tanımlanan II. Mahmud devri ve reformları bu reformlardan olumlu ya da olumsuz etkilenen tebaanın gözünden değerlendirilecektir.
Hutad, Feb 6, 2009
Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nde III. Selim dönemindeki modernleşme çabalarını sona erdiren Kabak... more Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nde III. Selim dönemindeki modernleşme çabalarını sona erdiren Kabakçı Mustafa İsyanı'nı incelenmeye çalışılacaktır. İsyan, olaylara bizzat şahit olmuş bir kişinin mektubundan yola çıkarak değerlendirilecektir. Mektup, Osmanlı Devletinin siyasî tarihinde ray değişimi olarak vasıflandırılabilecek olan, batı tarzı modernleşme çabalarından birini sona erdiren olayları anlatmasından dolayı önem arz etmektedir. Her toplumsal olay gibi, bu isyan da pek çok nedeni olduğu göz önünde bulundurularak incelenmeye çalışılmıştır. Modernleşme çabalarının halk katında yeterince anlaşılamaması ve reformcu kadronun dışında kalan siyasî-askerî elitler arasında da taraftar bulamaması başarısızlığın başlıca nedenleridir. Bunun yanında dönemin devletlerarası olaylarından kaynaklanan bazı gelişmeler de reform karşıtlarının karşıtlıklarını pekiştirip, sayılarını artırmış ve gelişen olaylar bir isyanla neticelenmiştir. Bütün bunlara rağmen bu başarısız reform çabası daha sonraki reformlar için gerekli tecrübenin edinilmesini sağlamıştır.
OTAM(Ankara, 2018
Modern dönem öncesinde dünyada tarih yazımında seçkinlerin tarihinin daha ön planda olduğu görülm... more Modern dönem öncesinde dünyada tarih yazımında seçkinlerin tarihinin daha ön planda olduğu görülmektedir. Buna göre dünya tarihi kahramanların, padişahların, kralların, imparatorların hayat hikâyelerinden oluşmalıdır. Osmanlı tarih yazıcılığının ilk dönemlerinde de benzer bir tarih yazım anlayışının hâkim olduğu söylenebilir. Zira ilk yazılan tarih eserleri, bazı padişahların veya akıncı beylerinin gazalarını anlatan Gazavatnâmeler ya da hanedan odaklı bir bakış açısıyla tarihe yaklaşan Tevârîh-i Âl-i Osman'lardır. Ardından Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Kanunî Sultan Süleyman gibi klasik dönem padişahlarının dönemlerini konu edinen monografiler (Tarih-i Ebu'l Feth, Selimnameler, Süleymannameler) yazılmıştır. Ya da daha da özelde bir padişahın sadece bir seferinin hikâye edildiği eserlerin kaleme alındığı görülmektedir. Hanedanın tarihini yazan vakanüvis unvanlı görevli de bir devlet memurudur. Bu çalışmada genel olarak Osmanlı tarih yazıcılığında bireyin ne zaman tarihin konusu haline geldiği ve daha önceki geleneğin oluşumunda etkili olan amillerin nedenleri üzerinde durulacaktır.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Apr 18, 2018
This article was written to demonstrate when and why Ottoman historiography began. The sources us... more This article was written to demonstrate when and why Ottoman historiography began. The sources used in the study generally involve some informative sources belonging to the Anatolian Seljuk era like El-Evamirü'l-Alâ'iyyefi'l-Umûri'l-Alâ'iyye and works by such authors as Şikârî, Makrizî and Tagriberdî which provide information about states of the period like Karamaoglus and Timurids. Likewise, early Ottoman chronicles such as Tevârih-i Âl-i Selçuk, Aşıkpaşazade Tarihi, Oruç Bey Tarihi and Behcetü't-Tevârîh and some memories such as those written by Konstantin Konstatinoviç and Mihailović were made use of. It is seen that the conflicts experienced between the Ottomans and the Timurids had a role in the start of Ottoman historiography during the reign of Murad II. In this sense, the Ankara War (1402) is a turning point in the formation of the concept of state in the Ottoman state. The Ottoman State had had the upper hand on its rivals in the Balkans and Anatolia until the sultanate of Yıldırım Bayezid. Military and political achievements had enabled the Ottomans to gain dominance over a large area. However, the unity established on Anatolian soil crumbled and former principalities were revived as a result of the loss of the Ankara War in 1402. A large majority of the land lost during the reign of Mehmed I was recaptured. The efforts by Timurid rule Shakhruh to exert his dominance over Murad II on grounds of "lineage" served as an important factor in the beginning of the Ottoman historiography. Murad II ordered Yazıcızâde Ali to write a book on Ottoman history. Yazıcızâde Ali translated İbn Bibi's work entitled El-Evamirü'l-Alâ'iyyefi'l-Umûri'l-Alâ'iyye by making some changes and additions to it. It was emphasized in the parts added with regard to the lineage of Murad II and the Ottomans that Âl-i Osman was higher than Âl-i Cengiz in terms of ancestry. This approach, which was maintained in Şükrullah's work, manifested itself in lineages that appeared in subsequent Ottoman sources that took the bloodline of the Ottomans to Oghuz Khan and Noah.
NOSYON: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi, Dec 30, 2020
Mavi Atlas, 2018
Her düşünceden ve inançtan insanın tartışmasız fikir birliğine varabileceği tek gerçektir ölüm. İ... more Her düşünceden ve inançtan insanın tartışmasız fikir birliğine varabileceği tek gerçektir ölüm. İnsanın hayat denilen yolculuğu bir gün mutlaka son bulacaktır. Bu nedenle her insan geleceğini ya da ne zaman ve nasıl öleceğini merak eder. Aynı şekilde insanlığın yaşamını sona erdirecek ve tek tanrılı dinlerde adına kıyamet denilen hadisenin nasıl meydana geleceği de bir merak konusudur. Kıyamet tüm insanlığın ve canlıların ölümü anlamına gelir. Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi tek tanrılı dinlere göre; kıyamet kopacağında evrenin döngüsü ve işleyişi bozulacak, normal dışı hadiseler ortaya çıkacaktır. Bu ön kabul nedeniyle tarihin farklı dönemlerinde insanlar anlamlandıramadıkları hadiseler ya da durumlar karşında kıyametin kopmasının yakın olduğu hissine kapılmışlardır. Bazen şiddetli bir deprem, düşman istilası, salgın hastalık, gökte görülen garip ve anlamlandırılamayan bir nesne kıyametin habercisi olarak kabul edilmiştir. Bu anlamda hayatın rutinini değiştiren, bozan ve kitleleri korkutan uyarıcılar kıyamet habercisi olarak kabul edilmiştir. Bu çalışmada Osmanlı Devletinde Bosna Eyaleti'nin Bihke Kalesi'ne düşen bir balonun yarattığı korku ve şaşkınlığın nedenleri tartışılacaktır. Hayatları boyunca gökyüzünde kuşlar, yarasalar ve böcekler dışında bir şey görmemiş insanlar için gökten düşen bu garip nesne hayatın normal rutinin dışında bir gelişmedir ve dolayısıyla bir kıyamet alameti olarak kabul edilmiştir.
Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Seyyahların izinde Türkistan, 2019
Osmanli Bilimi Arastirmalari, 2011
Guhercile; potasyum nitrat, kalsiyum nitrat ve sodyum nitratin genel adidir. Ilk kez Eski Cin’de ... more Guhercile; potasyum nitrat, kalsiyum nitrat ve sodyum nitratin genel adidir. Ilk kez Eski Cin’de ve Hindistan’da gocebelerin goc hareketleri sirasinda yakmis olduklari ates ile bulunmustur. Taocu simyacilar; bilinemezci kozmik felsefe ilkeleri cercevesinde yapmis olduklari bazi deneyler neticesinde, guhercilenin patlayici ozelliginin farkina varmislardir. Eski Cin’de kesfedilen guhercile, buradan da dunyaya yayilmistir. Osmanli Devleti ihtiyac duydugu barutu topraktan elde ettigi guhercile ile uretmistir. Kukurt ve odun komuru barutu olusturan diger bilesenlerdir. Osmanli Devleti barut uretirken %75 guhercile, %12,5 kukurt ve %12,5 odun komuru kullanmistir. Devlet ihtiyac duydugu guhercileyi bazi gelir kaynaklarini bu alana tahsis ederek karsilamistir. Devletin baslica barut uretim merkezleri baruthânelerdir ve bunlardan da en onemlisi Istanbul Baruthânesidir. Istanbul Baruthânesi ihtiyac duydugu guhercilenin buyuk bir kismini Karaman Eyaleti’nden temin etmistir. Nitroseluloz ve nit...