Yunus Kutval - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Yunus Kutval
İslam’ın temel kaynakları olan Kur'an, Hadis, İcma ve Kıyas İslam ekonomisi ve finansının ilkeler... more İslam’ın temel kaynakları olan Kur'an, Hadis, İcma ve Kıyas İslam ekonomisi ve finansının ilkelerini oluşturmaktadır. Bu ilkeler adalet, şeffaflık ve sosyal sorumluluk gibi ahlaki ve etik değerleri vurgulamasının
yansıra, ekonomik istikrarı sağlamayı, sömürüyü ortadan kaldırmayı ve servetin adil dağılımını teşvik etme gibi
ekonomik amaçları da barındırmaktadır. Bu kapsamda ahlaki olarak değerlendirmediği faiz (riba) gibi
uygulamaları yasaklamakta ve bunun yerine kar-zarar ortaklığı gibi alternatif finansal modelleri önermektedir.
Böylece İslam İktisadı ve Finansı daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve toplum için faydalı bir ekonomik sistem kurmayı amaçlamaktadır.
Bu asli hedeflere ulaşmak için elbette İslam İktisadı ve Finansının teorik altyapısının etkili bir şekilde işlenmesi, düzenli değerlendirmelerin yapılması ve sistemin iyileştirmesi için çözüm önerilerinin üretilmesi oldukça önemlidir. Bu değerlendirmeler ekonomik ajanların İslami ilkelere bağlılığı, ilkelerin toplum üzerindeki etkisini, finansal ürün ve hizmetlerin etkinliği gibi konuları anlamak açısından oldukça önemlidir.
Bu bağlamda bu bildiride; öncelikle İslam İktisadı ve Finansının felsefi temellerine değinilecek, daha sonra bu temeller üzerine kurulmuş teorik çalışmalar ve uygulamalar tartışılacaktır. Son kertede ise mevcut durum
üzerinden kısa bir değerlendirme yapılarak alanda yer alan eksiklikler ve gelişmeler değerlendirilecektir.
This study examines the concept of entropy in the context of Islamic economics and the environmen... more This study examines the concept of entropy in the context of Islamic economics and the environment. In particular, it analyzes the relationship between entropy and the environment and addresses important environmental issues related to the sustainable use of natural resources. The aim of the study is to emphasize that entropic processes are a highly explanatory variable in the context of Islamic economics, that Islamic economic environmental philosophy should be further synthesized with the concept of entropy, and that entropy can provide an empirical framework for environmental issues. Throughout the study, it is assumed that Islamic economic philosophy has a natural environmental sensitivity and offers a natural measure of degradation. In this context, it is emphasized that the concept of entropy should find a wider place in the Islamic economics literature and Islamic economics theorists should develop approaches in this direction. The fact that the literature on Islamic economics and the environment is quite scarce and the existing studies generally address environmental problems through philosophical propositions brings the empirical concerns of the study to the forefront. In this context, the study focuses on the concept of entropy, which is a very important concept in the physics literature. The fact that there is no literature that deals with environmental problems at the level of Islamic economics and entropy increases the importance and originality of the study.
Faizsiz finans alanında yapılan birçok akademik çalışma olmasına rağmen, merkez bankacılığı bağla... more Faizsiz finans alanında yapılan birçok akademik çalışma olmasına rağmen, merkez
bankacılığı bağlamında faizsiz finansı konu alan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. İslam
iktisatçılarının pür faizsiz bir sistem kurma gayretleri düşünüldüğünde, bu alan oldukça
önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada, öncelikle
faizsiz finansın felsefesi, işleyişi ve konvansiyonel finanstan farkları açıklanacak hemen
akabinde ise faizsiz bir merkez bankacılığı sistemi üzerine literatürde yer alan
tartışmalar incelenecektir. Daha sonra ise bu tartışmaların ışığında faizsiz bir merkez
bankacılığı tasavvuru üzerine önerilerde bulunulacaktır. Böylelikle, faizsiz merkez
bankacılığı sistemi kurma gayretiyle hazırlanacak akademik çalışmalara giriş niteliğinde
bilgiler sunmaya çalışılacak ve faizsiz merkez bankacılığı sistemininde olması gereken
temel esaslar oluşturulmaya çalışılacaktır.
Doktora Teziİslami bankacılık faaliyetlerinin yürütüldüğü ülkelerin hemen hemen tamamında konvans... more Doktora Teziİslami bankacılık faaliyetlerinin yürütüldüğü ülkelerin hemen hemen tamamında konvansiyonel bankacılık sistemi de bulunmaktadır. Bu çift başlı yapı hem felsefi hem de işleyiş bakımından farklı olan iki sistemin, merkez bankalarınca aynı geleneksel politikalara maruz kalmasına neden olmaktadır. Bu duruma günümüzün en önemli para politikası araçlarından biri olan zorunlu karşılık uygulaması bir örnektir. Çoğu ülkede, İslami Bankacılık ve Finans sistemleri de bu ilke uyarınca çalışır. Çalışmanın amacı, Türkiye'de faaliyet gösteren katılım bankaları ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası arasındaki ilişkileri alternatif yeni modeller ile yeniden şekillendirmektir. Bu kapsamda, çalışmada öncelikle finansal piyasalar incelenerek teorik alt yapı oluşturulacaktır. Daha sonra faizsiz finansın vizyonu ve misyonu üzerinde durulacaktır. İslami bankalar ile merkez bankalarının ilişkileri detaylıca irdelendikten sonra, günümüzdeki mevcut uygulamalar üzerinde durulacaktır. Nihayetin...
ESAM Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi
Faizsiz finans alanında yapılan birçok akademik çalışma olmasına rağmen, merkez bankacılığı bağla... more Faizsiz finans alanında yapılan birçok akademik çalışma olmasına rağmen, merkez bankacılığı bağlamında faizsiz finansı konu alan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. İslam iktisatçılarının pür faizsiz bir sistem kurma gayretleri düşünüldüğünde, bu alan oldukça önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada, öncelikle faizsiz finansın felsefesi, işleyişi ve konvansiyonel finanstan farkları açıklanacak hemen akabinde ise faizsiz bir merkez bankacılığı sistemi üzerine literatürde yer alan tartışmalar incelenecektir. Daha sonra ise bu tartışmaların ışığında faizsiz bir merkez bankacılığı tasavvuru üzerine önerilerde bulunulacaktır. Böylelikle, faizsiz merkez bankacılığı sistemi kurma gayretiyle hazırlanacak akademik çalışmalara giriş niteliğinde bilgiler sunmaya çalışılacak ve faizsiz merkez bankacılığı sistemininde olması gereken temel esaslar oluşturulmaya çalışılacaktır.
p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 10.0px Helvetica} Islam ekonomisi tartismalari XX. y... more p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 10.0px Helvetica} Islam ekonomisi tartismalari XX. yy. ikinci ceyreginde Hindistan’da baslamistir. Gunumuzde de devam eden bu tartismalarin temel kodlari, Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberin nubuvvet oncesi ve sonrasi donemlerinde yaptigi uygulamalarda saklidir. Bu amacla calismada, oncelikle Arap toplumunun geleneksel yapisi, ticaret anlayisi ve Hz. Muhammed’in peygamberligi oncesi iktisadi olaylarla olan etkilesimi ele alinmaktadir. Daha sonra, Islam Iktisadinin felsefi ve ahlaki yonu, Islam ekonomisi soylemlerinin hangi kosullarda ortaya ciktigi ve hangi yonde evirildigi konusunda tarihselci bir yaklasim yurutulmektedir. Son olarak ise, iktisat biliminin laiklesmesi ve Islam Ekonomisi ve Islami Finans uzerine yapilan tartismalar irdelenmektedir.
Sanayi devrimi sonrasi bilgi ve iletisim teknolojilerinin yayginlasmasi, yeni bir toplumsal yapin... more Sanayi devrimi sonrasi bilgi ve iletisim teknolojilerinin yayginlasmasi, yeni bir toplumsal yapinin ortaya cikmasini saglamistir. “Bilgi toplumu” olarak adlandirilan bu donemin uretim ve tuketim tercihleri klasik sanayi caginin disina tasmis ve bilgi temel uretim faktoru olarak kabul edilmistir. Bilisim sektoru, Turkiye’de “yerli oto” soylemlerinin arttigi bu gunlerde kaynaklarin daha optimal kullanilacagi bir alan olarak gorulmektedir. Bu calismada, oncelikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna donusumun asamalari ele alinmis ardindan Turkiye’nin ekonomik tarihinde gerceklesen temel ekonomik kalkinma surecleri incelenmistir. Ikinci olarak, bilisim devrimi sonrasi Turkiye’nin sanayi ve teknoloji politikalarinin hangi yonde evirildigi mercek altina alinmistir. Son olarak ise otomotiv ve bilisim sektorunun etkinlik acisindan karsilastirilmasi yapilmistir. Bu baglamda Turkiye’nin sanayi ve teknoloji politikalarinin belirlenmesinde “araba motorunun mu yoksa arama motorunun mu daha etkin ...
Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2019
In this study, the impacts of innovation and technology indicators such as number of patent appli... more In this study, the impacts of innovation and technology indicators such as number of patent applications, R&D expenditure per capita, number of mobile subscribers, and number of internet users on electricity consumption per capita are empirically analyzed for emerging countries in 2000-2018. Autocorrelation and heteroskedasticity problems are solved using Arellano-Bond (1991) method. Results show that 10% increase in R&D expenditures per capita, number of mobile subscribers, and number of internet users promote electricity use per capita by 0.4%, 0.1%, and 0.3%, respectively. However, no significant effect of patent applications on electricity use per capita is observed. These findings may indicate the necessity of electricity efficiency policies in emerging countries.
All parts of this publication are protected by copyright. Any utilisation outside the strict limi... more All parts of this publication are protected by copyright. Any utilisation outside the strict limits of the copyright law, without the permission of the publisher, is forbidden and liable to prosecution. This applies in particular to reproductions, translations, microfilming, and storage and processing in electronic retrieval systems. This publication has been peer reviewed.
Medeniyet ve Toplum Dergisi, 2016
ÖZET İslam ekonomisi tartışmaları XX. yy. ikinci çeyreğinde Hindistan’da başlamıştır. Günümüzde d... more ÖZET
İslam ekonomisi tartışmaları XX. yy. ikinci çeyreğinde Hindistan’da başlamıştır. Günümüzde de devam eden bu tartışmaların temel kodları, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin nübüvvet öncesi ve sonrası dönemlerinde yaptığı uygulamalarda saklıdır. Bu amaçla çalışmada, öncelikle Arap toplumunun geleneksel yapısı, ticaret anlayışı ve Hz. Muhammed’in peygamberliği öncesi iktisadi olaylarla olan etkileşimi ele alınmaktadır. Daha sonra, İslam İktisadının felsefi ve ahlaki yönü, İslam ekonomisi söylemlerinin hangi koşullarda ortaya çıktığı ve hangi yönde evirildiği konusunda tarihselci bir yaklaşım yürütülmektedir. Son olarak ise, iktisat biliminin laikleşmesi ve İslam Ekonomisi ve İslami Finans üzerine yapılan tartışmalar irdelenmektedir.
ABSTRACT
The discussions on Islamic economy started in the second quarter of 20th century in India. The basic codes of these controversies ongoing nowadays are implicit in Qur'an and the practices of the Prophet in the periods of before and after being prophet. To this end, this study is dealt with traditional structure and business sense of Arab society, the interaction the Prophet Muhammad with the economic events before his being prophet. Later, an historical approach is put forward to about the philosophical and ethical aspect of the Islamic Economy, under which conditions the discourses of Islamic economics have emerged and in which way it has been evolved. Finally, the secularization of the science of economics and the discussions on the Islamic Economy and Islamic Finance are examined.
Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2016
Özet Sanayi devrimi sonrası bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, yeni bir toplumsal... more Özet
Sanayi devrimi sonrası bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, yeni bir toplumsal yapının ortaya çıkmasını sağlamıştır. " Bilgi toplumu " olarak adlandırılan bu dönemin üretim ve tüketim tercihleri klasik sanayi çağının dışına taşmış ve bilgi temel üretim faktörü olarak kabul edilmiştir. Bilişim sektörü, Türkiye'de " yerli oto " söylemlerinin arttığı bu günlerde kaynakların daha optimal kullanılacağı bir alan olarak görülmektedir. Bu çalışmada, öncelikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşümün aşamaları ele alınmış ardından Türkiye'nin ekonomik tarihinde gerçekleşen temel ekonomik kalkınma süreçleri incelenmiştir. İkinci olarak, bilişim devrimi sonrası Türkiye'nin sanayi ve teknoloji politikalarının hangi yönde evirildiği mercek altına alınmıştır. Son olarak ise otomotiv ve bilişim sektörünün etkinlik açısından karşılaştırılması yapılmıştır. Bu bağlamda Türkiye'nin sanayi ve teknoloji politikalarının belirlenmesinde " araba motorunun mu yoksa arama motorunun mu daha etkin ve vizyoner olabileceği " cevaplandırılmaya çalışılmıştır.
Abstract
Following industrial revolution, the spread of information and telecommunication (IT) technologies has forced the emergence of a new social structure. Preferences in production and consumption of this process called information societyreached beyond the borders of classical industrial age.Furthermore, knowledge has been accepted as a basic factor of production. Along with the increase in debates about " national auto " motto in Turkey, IT sector has been considered as a sphere which coulduse resources more optimal nowadays. In this study, we discussed first the stages of transformation from industrial society to information society.Then we analyzed Turkey's economic development processes in its economic history. Second, discussions aboutTurkey's industrial and technological policies and its directions after IT revolution are argued. Last, we compared auto and IT sectors with respect to economic efficiency. In this case, we tried to answer the following question:Are search engine or car engine more efficient and visionary in determining Turkey's industrial and technological policies?
Conference Presentations by Yunus Kutval
12. Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyumu (KAYSEM). Kırıkkale. 2019, 2019
Kripto paraların henüz üzerinde ne olduklarına dair düşünsel bir uzlaşı bulunmamaktadır. Popülerl... more Kripto paraların henüz üzerinde ne olduklarına dair düşünsel bir uzlaşı bulunmamaktadır. Popülerliğini Bitcoin ile kazanan bu dağınık yapı ürünleri, kimilerine göre bir devrimin başlangıcı, kimilerine göre para birimi, kimilerine göre emtia, kimilerine göre ise spekülasyona konu olan para benzeri varlıklardır. Kripto paralara ilişkin bu tanımlamaların hepsine birlikte doğru ya da yanlış demek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bin üzerinde kripto para olduğu ve bunların hepsinin aynı özellikleri taşımadığı düşünüldüğünde farklı muhteviyatlar da farklı amaçları barındırdıklarını görmekteyiz. Bununla birlikte temel teknik nitelikleri bakımından kripto parayı teknik özelliklerinden yola çıkarak kriptografi ile oluşturulan, taraflar arası iş ispatına dayanan bir transfer protokolü ve elektronik para birimleri olarak tanımlayabiliriz. Kripto para birimlerinin son yıllarda mübadele fonksiyonunun yanı sıra bir tasarruf aracı olarak da ele alınması hem İslami hem de seküler çevrelerce para kavramı üzerine yeniden düşünülmesi ihtiyacını doğurmuştur. Bununla birlikte iktisadi tanımı itibari ile mevcut parasal sistem içerisindeki para olgusunun tüm işlevlerini karşılayamıyor oluşları, benzerliklerinin yanı sıra kayda değer farklılıklarının olması ve kripto paranın geçerli bir standardı bulunmayışı kripto para özelinde diğer ekonomik konular gibi inceleme yapmayı güçleştirmektedir. Bu nedenle kripto para çalışmaları literatürde kısıtlıdır. Benzer biçimde bu para birimlerinin, İslami niteliğini inceleyen çalışma sayısı da literatürde oldukça sınırlıdır. Özellikle spekülatif hareketlere maruz kalması ve reel bir karşılığının bulunmaması, uyuşturucu ve diğer suç alanlarında kullanımlarının sıklıkla tercih edilmeleri, denetim mekanizmalarının bulunmayışı ve bu sorunu gidermenin güç oluşu gibi nedenlerden dolayı şiddetli eleştirilmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmada, kripto para birimlerinin yaratılması ve arzı üzerine teorik bir giriş yapılacaktır. Bu noktada çok çeşitli temalar ile arz edilen kripto paraların temel teknik özellikleri ve en yüksek talebe sahip olanlarının özelliklerine değinilecektir. Daha sonra kripto para birimlerinin İslami ölçüleri ne derecede barındırdığı hakkında fıkhi yaklaşımlar irdelenecektir. Nihayetinde İslam ekonomisi çerçevesinde paranın kavramsal analizi
yapılacaktır. Böylece kripto para birimlerinin İslami bir para birimi olarak kabulü veya reddi hususunda iktisadi tartışmalar yürütülecektir.
ABSTRACT
Crypto moneys are money-like beings that have no intellectual consensus about their meaning. The popularity of this kind of currencies has started with Bitcoin transactions. According to some people, this is a commodity, currency or a beginning of a new revolution while some others define it as speculative instruments. It is wrong to think whether all definitions regarding crypto currencies are correct because there are more than thousand types of crypto moneys and they are all differentiated from each other in relation to their functions. Nevertheless, in terms of their main features, crypto currencies could be defined as a transfer protocol and electronic currencies based on cryptography, cryptographic techniques, and business proof between parties. Accepting of crypto currencies as means of save and exchange function in recent years has led to the need of reconsidering both the Islamic and the secular point of view on the concept of money. Because their definitions do not coincide with their economic meanings and there are no standards, further investigations about this kind of moneys have never been easier comparing to standard economic issues. So that, researches conducted on crypto currencies are very limited. Similarly, number of studies investigating the Islamic nature of this kind of currencies are also quite limited in the literature of economy. They are subject to severe criticism because the absence of a real counter vantage, being used mostly in crime sector and exposed some speculative transactions. In addition, check and balance system regarding these currencies are generally absent. In this study, a theoretical introduction about creation and supply of cryptographic currencies will be examined. It will be investigated that what basic characteristics of crypto currencies and the main features of the leading types are. Later, it will be evaluated the approaches coming from Islamic laws (fiqh) towards this kind of currencies. Finally, a conceptional analysis of money will be done within the frame of Islamic economy. Also, on the acceptations or rejections of crypto-currencies as an Islamic currency, economic debates will be held.
Türkiye'de faizsiz finans uygulamaları, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın teĢvik düzenlemeleri ve de... more Türkiye'de faizsiz finans uygulamaları, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın teĢvik düzenlemeleri
ve destekleyici politikalarıyla önemli bir geliĢme göstermiĢtir. Türkiye'nin
geliĢen ekonomisi ve artan altyapı ihtiyaçları, alternatif finansman araçlarının
kullanımını teĢvik etmiĢ ve hatta faizsiz finansman için özel baĢlıkların kalkınma
planlarında yer almasına neden olmuĢtur. Bu geliĢmeler finans sektöründeki
önemli kurumlar olan bankalar üzerinde de etkili olmuĢ ve Ziraat Katılım, Vakıf
Katılım ile Emlak Katılım gibi üç kamu katılım bankasının kurulmasına yol açmıĢtır.
Bu dönüĢüm süresince kamusal alanda en çok karĢımıza çıkan finansman yöntemi
ise sukuğun bir çeĢidi olan kira sertifikasıdır.
Kira sertifikası 2012 yılından beridir özellikle Devlet Ġç Borçlanma Senetleri
(DĠBS) gibi borçlanma araçlarında kullanılmaktadır. 2023 yılı itibarıyla TL cinsinden
toplam iç borçlanmanın %9,5'i, döviz ve altın cinsinden %13,9'u kira sertifikalarıyla
gerçekleĢmiĢtir. Dünya genelinde de giderek daha fazla yer almaya baĢlayan
bu finansman yöntemi, Türkiye'deki kamusal alan için Ģimdilik sadece DĠBS‘lerde
belirginleĢmektedir.
Sukuk potansiyel olarak ulaĢım, enerji, sağlık ve turizm gibi kamusal alanı ilgilendiren
çeĢitli sektörlerdeki altyapı yatırımlarının finansmanında kullanılabilen bir
araçtır. Özellikle büyük ölçekli altyapı projelerinin finansmanında kira sertifikası
kullanımı, projenin maliyetlerini karĢılamak ve yatırımcılara sabit getiri sağlamak
amacıyla belediyeler ve kamu kurumları tarafından değerlendirilebilecek bir seçenek
olarak görülmektedir. Bu nedenle kira sertifikalarının Türkiye'deki uygulamaları
ve potansiyel etkileri üzerine derinlemesine bir araĢtırma ve analiz gerekmektedir.
Özellikle kamu borçlanma araçlarının çeĢitlendirilmesi ve finansal piyasaların
geliĢtirilmesi için stratejik öneme sahip olan bu finansman yönteminin etkileri
ve kullanım alanlarının detaylı bir Ģekilde incelenmesi önem arz etmektedir.
İslam’ın temel kaynakları olan Kur'an, Hadis, İcma ve Kıyas İslam ekonomisi ve finansının ilkeler... more İslam’ın temel kaynakları olan Kur'an, Hadis, İcma ve Kıyas İslam ekonomisi ve finansının ilkelerini
oluşturmaktadır. Bu ilkeler adalet, şeffaflık ve sosyal sorumluluk gibi ahlaki ve etik değerleri vurgulamasının
yansıra, ekonomik istikrarı sağlamayı, sömürüyü ortadan kaldırmayı ve servetin adil dağılımını teşvik etme gibi
ekonomik amaçları da barındırmaktadır. Bu kapsamda ahlaki olarak değerlendirmediği faiz (riba) gibi
uygulamaları yasaklamakta ve bunun yerine kar-zarar ortaklığı gibi alternatif finansal modelleri önermektedir.
Böylece İslam İktisadı ve Finansı daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve toplum için faydalı bir ekonomik sistem
kurmayı amaçlamaktadır.
Bu asli hedeflere ulaşmak için elbette İslam İktisadı ve Finansının teorik altyapısının etkili bir şekilde işlenmesi,
düzenli değerlendirmelerin yapılması ve sistemin iyileştirmesi için çözüm önerilerinin üretilmesi oldukça
önemlidir. Bu değerlendirmeler ekonomik ajanların İslami ilkelere bağlılığı, ilkelerin toplum üzerindeki
etkisini, finansal ürün ve hizmetlerin etkinliği gibi konuları anlamak açısından oldukça önemlidir.
Bu bağlamda bu bildiride; öncelikle İslam İktisadı ve Finansının felsefi temellerine değinilecek, daha sonra bu
temeller üzerine kurulmuş teorik çalışmalar ve uygulamalar tartışılacaktır. Son kertede ise mevcut durum
üzerinden kısa bir değerlendirme yapılarak alanda yer alan eksiklikler ve gelişmeler değerlendirilecektir.
Orta Doğu’da Devlet-Devlet Dışı Aktörler ve Demokrasi, Uluslararası II. Ortadoğu Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2016
ÖZET İnsanların bedensel ve zihinsel faaliyetleri sonucu üretime dönük çabalarını ifade eden eme... more ÖZET
İnsanların bedensel ve zihinsel faaliyetleri sonucu üretime dönük çabalarını ifade eden emek kavramı, ilk çağlardan itibaren tartışma konusu olmuştur. Sanayi devrimin ardından derinleşen bu tartışmalar, kapitalizmin teknik sınırlarına yaklaşmasıyla hızlanmıştır. Sanayileşmede geç kalan Türki-ye'de girişimci-iş gören ilişkileri de bu düzlemde sağlam bir zemine oturmamış, kapitalizmin yaşadığı ev-rim sürecinden farklı bir gelişme trendi göstermiştir. Bu çalışmada, Gaziantep'te faaliyette bulunan MÜSİAD üyelerinin " İslam'da emek kavramı " al-gıları tespit edilmeye çalışılacaktır. Yaklaşık 50 MÜSİAD üyesi ile birebir görüşme tekniğiyle yapılacak anket çalışmasıyla emek sömürüsünün bu muhafazakâr camia için söz konusu olup olmadığı incelene-cektir. Çalışmanın temel savı, Türkiye›deki muhafazakâr sermayedarların Kuran ve onun Peygambe-rinin öğretilerinin sınırlarını anlamlandırabilme konusunda pek çok sınırlılıkla karşı karşıya kaldıklarıdır. MUSIAD eksenli bu girişimci gurubun, Türkiye'de 13 yıldır siyasi iktidarı elinde bulunduran Ak Parti çev-resinde güçlendiği bilinmektedir. Dolayısıyla, böylesine temel bir konuda " muhafazakâr demokrat " olduğu iddiasında olan siyasi hareketin geliştirmeye çalıştığı iş ortamları ile olan ilişkisi de bu eksende belirginle-şecektir.
ABSTRACT
The term labor consisted of physical and mental activities in production has been important debate since the ancient ages. These debates deepened and fastened after Industrial Revolution because of the consequences of capitalism. In Turkey, as a late industrializing country, relations between workers and employers did not lay a strong ground. In addition, these relations differentiated from capitalistic process relatively.
Books by Yunus Kutval
Gece Kitapevi, 2024
Modern merkez bankacılığı anlayışının finansal istikrarı, kambiyo rejmini ve ödemeler sistemini d... more Modern merkez bankacılığı anlayışının finansal istikrarı, kambiyo
rejmini ve ödemeler sistemini düzenleme üzerine kurulu olması, merkez
bankalarının finansal piyasaların en önemli kurumları olan bankalar ile
operasyonel ve finansal anlamda yakın ilişkiler kurmasını gerektirmektedir.
Bu ödevin yerine getirilmesi için merkez bankalarının ellerinde birçok
farklı araç bulunur. Fakat verilen hizmetlerin sürekliliği ve oluşan maliyetlerin
karşılanması ancak belirli bir ücrete tâbi olmakla mümkündür. Bu
nedenle, merkez bankaları sundukları tüm hizmetleri ya faiz ya da komisyonla
nemalandırır. Bu durum konvansiyonel bankacılık sistemiyle aynı
hizmetlere ihtiyaç duyan Katılım bankaları içinde geçerlidir.
Bankaların özellikle finansal ve operasyonel ihtiyaçlarını gidermede
hayati bir rolü olan merkez bankası hizmetlerinin sadece faize dayalı ürünlerden
ibaret olması, İslami prensiplere uyma zorunluluğu olan faizsiz bankalar
açısından büyük bir sorundur. Ayrıca dual bir bankacılık sistemine
sahip tüm ülkelerde farklı ölçülerde hissedilen bu sorunlar, merkez bankalarının
bankaların bankası olma sıfatını tam olarak icra etmelerini engellemektedir.
Bu kapsamda faizsiz bankaların merkez bankaları ile kurduğu
ilişkilerin tüm boyutları ile incelenmesi, mevcut sorunların tespit edilmesi
ve çözüm odaklı önerilerinin geliştirilmesi ve Türkiye’de yer alan Katılım
bankalarının merkez bankaları ile ilişkileri incelenmesi oldukça önemlidir.
Bu bağlamda bu çalışmada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın
(TCMB) Katılım bankaları ile açık piyasa işlemleri, zorunlu karşılıklar ve
son borç verme mercii kapsamında kurduğu ilişkiler incelenecektir. Böylelikle
mevcut durumun değerlendirilmesi ve ilgili akademik çalışmalar için
bir giriş metni olarak hazırlanması amaçlanmaktadır.
Bağımsızlıktan Günümüze Türk Cumhuriyetleri Ekonomi Politiği; Sektörel ve Bölgesel Analiz, 2017
Hazar bölgesinde yer alan ve Türk Dünyasının önemli ülkelerinden olan Azerbaycan, Kazakistan ve T... more Hazar bölgesinde yer alan ve Türk Dünyasının önemli ülkelerinden olan Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın temel gelir kaynağı olarak değerlendirilen doğalgaz ve petrol rezervlerine dayanan üretim ve ihracat artışı, bu ülkelerdeki ekonomik büyümenin tetikleyicisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmayla amaçlanan 1996-2015 yılları arasında söz konusu ülkelerin gerçekleştirdiği enerji üretim ve ihracat gelişimini araştırarak, ekonomik büyümenin belirleyicilerinden biri olan enerji sektörünün analizi ve değerlendirilmesidir. Bu bağlamda çalışmada öncelikle kavramsal düzeyde açıklamalar yapılmış, ardından çalışma konusuna ilişkin literatüre değinilmiş son olarak da Sovyet sonrası dönüşüm sürecinde söz konusu ülkelerin enerji üretim ve ihracatının büyüme oranları üzerindeki etkisi Panel Veri Analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Yapılan analizlerden elde edilen sonuçlar petrol üretimindeki yüzde birlik artışın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) üzerindeki etkisinin %28 düzeyinde gerçekleştiğini, bu oran üretim bazlı düşünüldüğünde, ele alınan ülke grubu için petrol üretiminin GSYH’ye etkisinin dörtte birden fazla olduğunu; öte yandan doğal gaz üretimindeki artış ile GSYH arasındaki ilişkinin ise anlamsız olmakla beraber negatif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bunun nedeninin doğal gaz üretiminde yıllara göre istikrarlı bir artışın yaşanmamasına karşın GSYH’nin sürekli artış yaşaması olduğu düşünülmektedir.
Ortadoğu'daki Çatışmalar Bağlamında Göç Sorunu, 2016
Öz Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından beri, resmi rakamlara göre, Türkiye’ye göç eden ... more Öz
Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından beri, resmi rakamlara göre, Türkiye’ye göç eden mülteci sayısı 2 milyonu geçmiştir. Resmi olarak 2015 yılı içerisinde açıklanan bu rakama rağmen, tahmin edilen sığınmacı sayısının daha fazla olması ve savaşın beklenenden uzun sürmesi, mültecilere yönelik uzun vadeli planların yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bunun en önemli nedeni, mültecilere ilişkin veya mülteciler kaynaklı olarak ortaya çıkan sosyo-ekonomik problemlerin giderek artmaya başlamasıdır. Genel ekonomik sorunlar, emek piyasası bağlantılı problemler ve sosyo-kültürel uyum meseleleri gibi temel alanlara ilave olarak barınma, sağlık ve son olarak eğitim gibi konularda yaşanabilecek olası sorunlar daha dikkatli bir şekilde masaya yatırılmaya başlanmıştır.
Mülteciler bağlantılı problem alanlarına ilişkin akademik çalışmalarda, genel olarak mülteciler veya göçlerin yaşandığı bölgeler üzerinde yoğunlaşılmış ve genellikle akademisyenlerin nesnel kanaatleri üzerinde durulmuştur. Oldukça dağınık bir mülteci yapısının mevcut olması ve resmi olarak verilerin düzenli akışında sorunların yaşanması bu nesnelliğin nedenleri arasındadır.
Bu çalışmada, Türkiye’yi 5 yılı aşkın bir süredir doğrudan ilgilendiren Suriyeli mülteci sorununun yol açmış olduğu sosyo-ekonomik problemlerin etki alanlarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla Türkiyeli akademisyenlere yönelik yapılacak bir anket çalışması ile bu soruna yönelik akademisyen algısı ve Suriyeli mülteci sorununa bakış açısı incelenmeye çalışılacaktır
Abstract
According to the official statistics, the number of refugee to Turkey exceeds two million people since the year when the civil war began in Syria in 2011. Despite of this number declared officially in 2015, the fact there has been more influx of refugees than expected and the long-lasting civil war require to project the long-term planning on immigrant policies. The most significant reason for that is that the social-economic problems directly related to immigrant or stemming from immigrants are increasing more and more. In addition to the general fields such as main economic problems, the issues on labor markets, social-cultural adaptation topics; the problems that may occur in sheltering, healthiness and finally education problems have started to be discussed in details.
In academic studies as regards to the fields with problems concerning immigrants, it is generally focused on the immigrants and the regions where immigrants live and usually the thoughts dwelling on some scholars’ objective opinion on these issues. The fact that there is rather dispersed immigration demography and facing with problems in regular data streaming are among the reasons for this objectivity.
In this study, it is aimed to examine the impacts of Syrian refugee crisis, directly linked with Turkey over five years, regarding with causative socio-economics problems. With this purpose, a survey will be implemented on towards Turkish academicians in order to state perceptions in Academia. Consequently, these perceptions on Syrian refugee crisis will be investigated.
Books (Kitaplar) by Yunus Kutval
İslam’ın temel kaynakları olan Kur'an, Hadis, İcma ve Kıyas İslam ekonomisi ve finansının ilkeler... more İslam’ın temel kaynakları olan Kur'an, Hadis, İcma ve Kıyas İslam ekonomisi ve finansının ilkelerini oluşturmaktadır. Bu ilkeler adalet, şeffaflık ve sosyal sorumluluk gibi ahlaki ve etik değerleri vurgulamasının
yansıra, ekonomik istikrarı sağlamayı, sömürüyü ortadan kaldırmayı ve servetin adil dağılımını teşvik etme gibi
ekonomik amaçları da barındırmaktadır. Bu kapsamda ahlaki olarak değerlendirmediği faiz (riba) gibi
uygulamaları yasaklamakta ve bunun yerine kar-zarar ortaklığı gibi alternatif finansal modelleri önermektedir.
Böylece İslam İktisadı ve Finansı daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve toplum için faydalı bir ekonomik sistem kurmayı amaçlamaktadır.
Bu asli hedeflere ulaşmak için elbette İslam İktisadı ve Finansının teorik altyapısının etkili bir şekilde işlenmesi, düzenli değerlendirmelerin yapılması ve sistemin iyileştirmesi için çözüm önerilerinin üretilmesi oldukça önemlidir. Bu değerlendirmeler ekonomik ajanların İslami ilkelere bağlılığı, ilkelerin toplum üzerindeki etkisini, finansal ürün ve hizmetlerin etkinliği gibi konuları anlamak açısından oldukça önemlidir.
Bu bağlamda bu bildiride; öncelikle İslam İktisadı ve Finansının felsefi temellerine değinilecek, daha sonra bu temeller üzerine kurulmuş teorik çalışmalar ve uygulamalar tartışılacaktır. Son kertede ise mevcut durum
üzerinden kısa bir değerlendirme yapılarak alanda yer alan eksiklikler ve gelişmeler değerlendirilecektir.
This study examines the concept of entropy in the context of Islamic economics and the environmen... more This study examines the concept of entropy in the context of Islamic economics and the environment. In particular, it analyzes the relationship between entropy and the environment and addresses important environmental issues related to the sustainable use of natural resources. The aim of the study is to emphasize that entropic processes are a highly explanatory variable in the context of Islamic economics, that Islamic economic environmental philosophy should be further synthesized with the concept of entropy, and that entropy can provide an empirical framework for environmental issues. Throughout the study, it is assumed that Islamic economic philosophy has a natural environmental sensitivity and offers a natural measure of degradation. In this context, it is emphasized that the concept of entropy should find a wider place in the Islamic economics literature and Islamic economics theorists should develop approaches in this direction. The fact that the literature on Islamic economics and the environment is quite scarce and the existing studies generally address environmental problems through philosophical propositions brings the empirical concerns of the study to the forefront. In this context, the study focuses on the concept of entropy, which is a very important concept in the physics literature. The fact that there is no literature that deals with environmental problems at the level of Islamic economics and entropy increases the importance and originality of the study.
Faizsiz finans alanında yapılan birçok akademik çalışma olmasına rağmen, merkez bankacılığı bağla... more Faizsiz finans alanında yapılan birçok akademik çalışma olmasına rağmen, merkez
bankacılığı bağlamında faizsiz finansı konu alan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. İslam
iktisatçılarının pür faizsiz bir sistem kurma gayretleri düşünüldüğünde, bu alan oldukça
önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada, öncelikle
faizsiz finansın felsefesi, işleyişi ve konvansiyonel finanstan farkları açıklanacak hemen
akabinde ise faizsiz bir merkez bankacılığı sistemi üzerine literatürde yer alan
tartışmalar incelenecektir. Daha sonra ise bu tartışmaların ışığında faizsiz bir merkez
bankacılığı tasavvuru üzerine önerilerde bulunulacaktır. Böylelikle, faizsiz merkez
bankacılığı sistemi kurma gayretiyle hazırlanacak akademik çalışmalara giriş niteliğinde
bilgiler sunmaya çalışılacak ve faizsiz merkez bankacılığı sistemininde olması gereken
temel esaslar oluşturulmaya çalışılacaktır.
Doktora Teziİslami bankacılık faaliyetlerinin yürütüldüğü ülkelerin hemen hemen tamamında konvans... more Doktora Teziİslami bankacılık faaliyetlerinin yürütüldüğü ülkelerin hemen hemen tamamında konvansiyonel bankacılık sistemi de bulunmaktadır. Bu çift başlı yapı hem felsefi hem de işleyiş bakımından farklı olan iki sistemin, merkez bankalarınca aynı geleneksel politikalara maruz kalmasına neden olmaktadır. Bu duruma günümüzün en önemli para politikası araçlarından biri olan zorunlu karşılık uygulaması bir örnektir. Çoğu ülkede, İslami Bankacılık ve Finans sistemleri de bu ilke uyarınca çalışır. Çalışmanın amacı, Türkiye'de faaliyet gösteren katılım bankaları ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası arasındaki ilişkileri alternatif yeni modeller ile yeniden şekillendirmektir. Bu kapsamda, çalışmada öncelikle finansal piyasalar incelenerek teorik alt yapı oluşturulacaktır. Daha sonra faizsiz finansın vizyonu ve misyonu üzerinde durulacaktır. İslami bankalar ile merkez bankalarının ilişkileri detaylıca irdelendikten sonra, günümüzdeki mevcut uygulamalar üzerinde durulacaktır. Nihayetin...
ESAM Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi
Faizsiz finans alanında yapılan birçok akademik çalışma olmasına rağmen, merkez bankacılığı bağla... more Faizsiz finans alanında yapılan birçok akademik çalışma olmasına rağmen, merkez bankacılığı bağlamında faizsiz finansı konu alan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. İslam iktisatçılarının pür faizsiz bir sistem kurma gayretleri düşünüldüğünde, bu alan oldukça önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada, öncelikle faizsiz finansın felsefesi, işleyişi ve konvansiyonel finanstan farkları açıklanacak hemen akabinde ise faizsiz bir merkez bankacılığı sistemi üzerine literatürde yer alan tartışmalar incelenecektir. Daha sonra ise bu tartışmaların ışığında faizsiz bir merkez bankacılığı tasavvuru üzerine önerilerde bulunulacaktır. Böylelikle, faizsiz merkez bankacılığı sistemi kurma gayretiyle hazırlanacak akademik çalışmalara giriş niteliğinde bilgiler sunmaya çalışılacak ve faizsiz merkez bankacılığı sistemininde olması gereken temel esaslar oluşturulmaya çalışılacaktır.
p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 10.0px Helvetica} Islam ekonomisi tartismalari XX. y... more p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 10.0px Helvetica} Islam ekonomisi tartismalari XX. yy. ikinci ceyreginde Hindistan’da baslamistir. Gunumuzde de devam eden bu tartismalarin temel kodlari, Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberin nubuvvet oncesi ve sonrasi donemlerinde yaptigi uygulamalarda saklidir. Bu amacla calismada, oncelikle Arap toplumunun geleneksel yapisi, ticaret anlayisi ve Hz. Muhammed’in peygamberligi oncesi iktisadi olaylarla olan etkilesimi ele alinmaktadir. Daha sonra, Islam Iktisadinin felsefi ve ahlaki yonu, Islam ekonomisi soylemlerinin hangi kosullarda ortaya ciktigi ve hangi yonde evirildigi konusunda tarihselci bir yaklasim yurutulmektedir. Son olarak ise, iktisat biliminin laiklesmesi ve Islam Ekonomisi ve Islami Finans uzerine yapilan tartismalar irdelenmektedir.
Sanayi devrimi sonrasi bilgi ve iletisim teknolojilerinin yayginlasmasi, yeni bir toplumsal yapin... more Sanayi devrimi sonrasi bilgi ve iletisim teknolojilerinin yayginlasmasi, yeni bir toplumsal yapinin ortaya cikmasini saglamistir. “Bilgi toplumu” olarak adlandirilan bu donemin uretim ve tuketim tercihleri klasik sanayi caginin disina tasmis ve bilgi temel uretim faktoru olarak kabul edilmistir. Bilisim sektoru, Turkiye’de “yerli oto” soylemlerinin arttigi bu gunlerde kaynaklarin daha optimal kullanilacagi bir alan olarak gorulmektedir. Bu calismada, oncelikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna donusumun asamalari ele alinmis ardindan Turkiye’nin ekonomik tarihinde gerceklesen temel ekonomik kalkinma surecleri incelenmistir. Ikinci olarak, bilisim devrimi sonrasi Turkiye’nin sanayi ve teknoloji politikalarinin hangi yonde evirildigi mercek altina alinmistir. Son olarak ise otomotiv ve bilisim sektorunun etkinlik acisindan karsilastirilmasi yapilmistir. Bu baglamda Turkiye’nin sanayi ve teknoloji politikalarinin belirlenmesinde “araba motorunun mu yoksa arama motorunun mu daha etkin ...
Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2019
In this study, the impacts of innovation and technology indicators such as number of patent appli... more In this study, the impacts of innovation and technology indicators such as number of patent applications, R&D expenditure per capita, number of mobile subscribers, and number of internet users on electricity consumption per capita are empirically analyzed for emerging countries in 2000-2018. Autocorrelation and heteroskedasticity problems are solved using Arellano-Bond (1991) method. Results show that 10% increase in R&D expenditures per capita, number of mobile subscribers, and number of internet users promote electricity use per capita by 0.4%, 0.1%, and 0.3%, respectively. However, no significant effect of patent applications on electricity use per capita is observed. These findings may indicate the necessity of electricity efficiency policies in emerging countries.
All parts of this publication are protected by copyright. Any utilisation outside the strict limi... more All parts of this publication are protected by copyright. Any utilisation outside the strict limits of the copyright law, without the permission of the publisher, is forbidden and liable to prosecution. This applies in particular to reproductions, translations, microfilming, and storage and processing in electronic retrieval systems. This publication has been peer reviewed.
Medeniyet ve Toplum Dergisi, 2016
ÖZET İslam ekonomisi tartışmaları XX. yy. ikinci çeyreğinde Hindistan’da başlamıştır. Günümüzde d... more ÖZET
İslam ekonomisi tartışmaları XX. yy. ikinci çeyreğinde Hindistan’da başlamıştır. Günümüzde de devam eden bu tartışmaların temel kodları, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin nübüvvet öncesi ve sonrası dönemlerinde yaptığı uygulamalarda saklıdır. Bu amaçla çalışmada, öncelikle Arap toplumunun geleneksel yapısı, ticaret anlayışı ve Hz. Muhammed’in peygamberliği öncesi iktisadi olaylarla olan etkileşimi ele alınmaktadır. Daha sonra, İslam İktisadının felsefi ve ahlaki yönü, İslam ekonomisi söylemlerinin hangi koşullarda ortaya çıktığı ve hangi yönde evirildiği konusunda tarihselci bir yaklaşım yürütülmektedir. Son olarak ise, iktisat biliminin laikleşmesi ve İslam Ekonomisi ve İslami Finans üzerine yapılan tartışmalar irdelenmektedir.
ABSTRACT
The discussions on Islamic economy started in the second quarter of 20th century in India. The basic codes of these controversies ongoing nowadays are implicit in Qur'an and the practices of the Prophet in the periods of before and after being prophet. To this end, this study is dealt with traditional structure and business sense of Arab society, the interaction the Prophet Muhammad with the economic events before his being prophet. Later, an historical approach is put forward to about the philosophical and ethical aspect of the Islamic Economy, under which conditions the discourses of Islamic economics have emerged and in which way it has been evolved. Finally, the secularization of the science of economics and the discussions on the Islamic Economy and Islamic Finance are examined.
Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2016
Özet Sanayi devrimi sonrası bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, yeni bir toplumsal... more Özet
Sanayi devrimi sonrası bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, yeni bir toplumsal yapının ortaya çıkmasını sağlamıştır. " Bilgi toplumu " olarak adlandırılan bu dönemin üretim ve tüketim tercihleri klasik sanayi çağının dışına taşmış ve bilgi temel üretim faktörü olarak kabul edilmiştir. Bilişim sektörü, Türkiye'de " yerli oto " söylemlerinin arttığı bu günlerde kaynakların daha optimal kullanılacağı bir alan olarak görülmektedir. Bu çalışmada, öncelikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşümün aşamaları ele alınmış ardından Türkiye'nin ekonomik tarihinde gerçekleşen temel ekonomik kalkınma süreçleri incelenmiştir. İkinci olarak, bilişim devrimi sonrası Türkiye'nin sanayi ve teknoloji politikalarının hangi yönde evirildiği mercek altına alınmıştır. Son olarak ise otomotiv ve bilişim sektörünün etkinlik açısından karşılaştırılması yapılmıştır. Bu bağlamda Türkiye'nin sanayi ve teknoloji politikalarının belirlenmesinde " araba motorunun mu yoksa arama motorunun mu daha etkin ve vizyoner olabileceği " cevaplandırılmaya çalışılmıştır.
Abstract
Following industrial revolution, the spread of information and telecommunication (IT) technologies has forced the emergence of a new social structure. Preferences in production and consumption of this process called information societyreached beyond the borders of classical industrial age.Furthermore, knowledge has been accepted as a basic factor of production. Along with the increase in debates about " national auto " motto in Turkey, IT sector has been considered as a sphere which coulduse resources more optimal nowadays. In this study, we discussed first the stages of transformation from industrial society to information society.Then we analyzed Turkey's economic development processes in its economic history. Second, discussions aboutTurkey's industrial and technological policies and its directions after IT revolution are argued. Last, we compared auto and IT sectors with respect to economic efficiency. In this case, we tried to answer the following question:Are search engine or car engine more efficient and visionary in determining Turkey's industrial and technological policies?
12. Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyumu (KAYSEM). Kırıkkale. 2019, 2019
Kripto paraların henüz üzerinde ne olduklarına dair düşünsel bir uzlaşı bulunmamaktadır. Popülerl... more Kripto paraların henüz üzerinde ne olduklarına dair düşünsel bir uzlaşı bulunmamaktadır. Popülerliğini Bitcoin ile kazanan bu dağınık yapı ürünleri, kimilerine göre bir devrimin başlangıcı, kimilerine göre para birimi, kimilerine göre emtia, kimilerine göre ise spekülasyona konu olan para benzeri varlıklardır. Kripto paralara ilişkin bu tanımlamaların hepsine birlikte doğru ya da yanlış demek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bin üzerinde kripto para olduğu ve bunların hepsinin aynı özellikleri taşımadığı düşünüldüğünde farklı muhteviyatlar da farklı amaçları barındırdıklarını görmekteyiz. Bununla birlikte temel teknik nitelikleri bakımından kripto parayı teknik özelliklerinden yola çıkarak kriptografi ile oluşturulan, taraflar arası iş ispatına dayanan bir transfer protokolü ve elektronik para birimleri olarak tanımlayabiliriz. Kripto para birimlerinin son yıllarda mübadele fonksiyonunun yanı sıra bir tasarruf aracı olarak da ele alınması hem İslami hem de seküler çevrelerce para kavramı üzerine yeniden düşünülmesi ihtiyacını doğurmuştur. Bununla birlikte iktisadi tanımı itibari ile mevcut parasal sistem içerisindeki para olgusunun tüm işlevlerini karşılayamıyor oluşları, benzerliklerinin yanı sıra kayda değer farklılıklarının olması ve kripto paranın geçerli bir standardı bulunmayışı kripto para özelinde diğer ekonomik konular gibi inceleme yapmayı güçleştirmektedir. Bu nedenle kripto para çalışmaları literatürde kısıtlıdır. Benzer biçimde bu para birimlerinin, İslami niteliğini inceleyen çalışma sayısı da literatürde oldukça sınırlıdır. Özellikle spekülatif hareketlere maruz kalması ve reel bir karşılığının bulunmaması, uyuşturucu ve diğer suç alanlarında kullanımlarının sıklıkla tercih edilmeleri, denetim mekanizmalarının bulunmayışı ve bu sorunu gidermenin güç oluşu gibi nedenlerden dolayı şiddetli eleştirilmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmada, kripto para birimlerinin yaratılması ve arzı üzerine teorik bir giriş yapılacaktır. Bu noktada çok çeşitli temalar ile arz edilen kripto paraların temel teknik özellikleri ve en yüksek talebe sahip olanlarının özelliklerine değinilecektir. Daha sonra kripto para birimlerinin İslami ölçüleri ne derecede barındırdığı hakkında fıkhi yaklaşımlar irdelenecektir. Nihayetinde İslam ekonomisi çerçevesinde paranın kavramsal analizi
yapılacaktır. Böylece kripto para birimlerinin İslami bir para birimi olarak kabulü veya reddi hususunda iktisadi tartışmalar yürütülecektir.
ABSTRACT
Crypto moneys are money-like beings that have no intellectual consensus about their meaning. The popularity of this kind of currencies has started with Bitcoin transactions. According to some people, this is a commodity, currency or a beginning of a new revolution while some others define it as speculative instruments. It is wrong to think whether all definitions regarding crypto currencies are correct because there are more than thousand types of crypto moneys and they are all differentiated from each other in relation to their functions. Nevertheless, in terms of their main features, crypto currencies could be defined as a transfer protocol and electronic currencies based on cryptography, cryptographic techniques, and business proof between parties. Accepting of crypto currencies as means of save and exchange function in recent years has led to the need of reconsidering both the Islamic and the secular point of view on the concept of money. Because their definitions do not coincide with their economic meanings and there are no standards, further investigations about this kind of moneys have never been easier comparing to standard economic issues. So that, researches conducted on crypto currencies are very limited. Similarly, number of studies investigating the Islamic nature of this kind of currencies are also quite limited in the literature of economy. They are subject to severe criticism because the absence of a real counter vantage, being used mostly in crime sector and exposed some speculative transactions. In addition, check and balance system regarding these currencies are generally absent. In this study, a theoretical introduction about creation and supply of cryptographic currencies will be examined. It will be investigated that what basic characteristics of crypto currencies and the main features of the leading types are. Later, it will be evaluated the approaches coming from Islamic laws (fiqh) towards this kind of currencies. Finally, a conceptional analysis of money will be done within the frame of Islamic economy. Also, on the acceptations or rejections of crypto-currencies as an Islamic currency, economic debates will be held.
Türkiye'de faizsiz finans uygulamaları, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın teĢvik düzenlemeleri ve de... more Türkiye'de faizsiz finans uygulamaları, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın teĢvik düzenlemeleri
ve destekleyici politikalarıyla önemli bir geliĢme göstermiĢtir. Türkiye'nin
geliĢen ekonomisi ve artan altyapı ihtiyaçları, alternatif finansman araçlarının
kullanımını teĢvik etmiĢ ve hatta faizsiz finansman için özel baĢlıkların kalkınma
planlarında yer almasına neden olmuĢtur. Bu geliĢmeler finans sektöründeki
önemli kurumlar olan bankalar üzerinde de etkili olmuĢ ve Ziraat Katılım, Vakıf
Katılım ile Emlak Katılım gibi üç kamu katılım bankasının kurulmasına yol açmıĢtır.
Bu dönüĢüm süresince kamusal alanda en çok karĢımıza çıkan finansman yöntemi
ise sukuğun bir çeĢidi olan kira sertifikasıdır.
Kira sertifikası 2012 yılından beridir özellikle Devlet Ġç Borçlanma Senetleri
(DĠBS) gibi borçlanma araçlarında kullanılmaktadır. 2023 yılı itibarıyla TL cinsinden
toplam iç borçlanmanın %9,5'i, döviz ve altın cinsinden %13,9'u kira sertifikalarıyla
gerçekleĢmiĢtir. Dünya genelinde de giderek daha fazla yer almaya baĢlayan
bu finansman yöntemi, Türkiye'deki kamusal alan için Ģimdilik sadece DĠBS‘lerde
belirginleĢmektedir.
Sukuk potansiyel olarak ulaĢım, enerji, sağlık ve turizm gibi kamusal alanı ilgilendiren
çeĢitli sektörlerdeki altyapı yatırımlarının finansmanında kullanılabilen bir
araçtır. Özellikle büyük ölçekli altyapı projelerinin finansmanında kira sertifikası
kullanımı, projenin maliyetlerini karĢılamak ve yatırımcılara sabit getiri sağlamak
amacıyla belediyeler ve kamu kurumları tarafından değerlendirilebilecek bir seçenek
olarak görülmektedir. Bu nedenle kira sertifikalarının Türkiye'deki uygulamaları
ve potansiyel etkileri üzerine derinlemesine bir araĢtırma ve analiz gerekmektedir.
Özellikle kamu borçlanma araçlarının çeĢitlendirilmesi ve finansal piyasaların
geliĢtirilmesi için stratejik öneme sahip olan bu finansman yönteminin etkileri
ve kullanım alanlarının detaylı bir Ģekilde incelenmesi önem arz etmektedir.
İslam’ın temel kaynakları olan Kur'an, Hadis, İcma ve Kıyas İslam ekonomisi ve finansının ilkeler... more İslam’ın temel kaynakları olan Kur'an, Hadis, İcma ve Kıyas İslam ekonomisi ve finansının ilkelerini
oluşturmaktadır. Bu ilkeler adalet, şeffaflık ve sosyal sorumluluk gibi ahlaki ve etik değerleri vurgulamasının
yansıra, ekonomik istikrarı sağlamayı, sömürüyü ortadan kaldırmayı ve servetin adil dağılımını teşvik etme gibi
ekonomik amaçları da barındırmaktadır. Bu kapsamda ahlaki olarak değerlendirmediği faiz (riba) gibi
uygulamaları yasaklamakta ve bunun yerine kar-zarar ortaklığı gibi alternatif finansal modelleri önermektedir.
Böylece İslam İktisadı ve Finansı daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve toplum için faydalı bir ekonomik sistem
kurmayı amaçlamaktadır.
Bu asli hedeflere ulaşmak için elbette İslam İktisadı ve Finansının teorik altyapısının etkili bir şekilde işlenmesi,
düzenli değerlendirmelerin yapılması ve sistemin iyileştirmesi için çözüm önerilerinin üretilmesi oldukça
önemlidir. Bu değerlendirmeler ekonomik ajanların İslami ilkelere bağlılığı, ilkelerin toplum üzerindeki
etkisini, finansal ürün ve hizmetlerin etkinliği gibi konuları anlamak açısından oldukça önemlidir.
Bu bağlamda bu bildiride; öncelikle İslam İktisadı ve Finansının felsefi temellerine değinilecek, daha sonra bu
temeller üzerine kurulmuş teorik çalışmalar ve uygulamalar tartışılacaktır. Son kertede ise mevcut durum
üzerinden kısa bir değerlendirme yapılarak alanda yer alan eksiklikler ve gelişmeler değerlendirilecektir.
Orta Doğu’da Devlet-Devlet Dışı Aktörler ve Demokrasi, Uluslararası II. Ortadoğu Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2016
ÖZET İnsanların bedensel ve zihinsel faaliyetleri sonucu üretime dönük çabalarını ifade eden eme... more ÖZET
İnsanların bedensel ve zihinsel faaliyetleri sonucu üretime dönük çabalarını ifade eden emek kavramı, ilk çağlardan itibaren tartışma konusu olmuştur. Sanayi devrimin ardından derinleşen bu tartışmalar, kapitalizmin teknik sınırlarına yaklaşmasıyla hızlanmıştır. Sanayileşmede geç kalan Türki-ye'de girişimci-iş gören ilişkileri de bu düzlemde sağlam bir zemine oturmamış, kapitalizmin yaşadığı ev-rim sürecinden farklı bir gelişme trendi göstermiştir. Bu çalışmada, Gaziantep'te faaliyette bulunan MÜSİAD üyelerinin " İslam'da emek kavramı " al-gıları tespit edilmeye çalışılacaktır. Yaklaşık 50 MÜSİAD üyesi ile birebir görüşme tekniğiyle yapılacak anket çalışmasıyla emek sömürüsünün bu muhafazakâr camia için söz konusu olup olmadığı incelene-cektir. Çalışmanın temel savı, Türkiye›deki muhafazakâr sermayedarların Kuran ve onun Peygambe-rinin öğretilerinin sınırlarını anlamlandırabilme konusunda pek çok sınırlılıkla karşı karşıya kaldıklarıdır. MUSIAD eksenli bu girişimci gurubun, Türkiye'de 13 yıldır siyasi iktidarı elinde bulunduran Ak Parti çev-resinde güçlendiği bilinmektedir. Dolayısıyla, böylesine temel bir konuda " muhafazakâr demokrat " olduğu iddiasında olan siyasi hareketin geliştirmeye çalıştığı iş ortamları ile olan ilişkisi de bu eksende belirginle-şecektir.
ABSTRACT
The term labor consisted of physical and mental activities in production has been important debate since the ancient ages. These debates deepened and fastened after Industrial Revolution because of the consequences of capitalism. In Turkey, as a late industrializing country, relations between workers and employers did not lay a strong ground. In addition, these relations differentiated from capitalistic process relatively.
Gece Kitapevi, 2024
Modern merkez bankacılığı anlayışının finansal istikrarı, kambiyo rejmini ve ödemeler sistemini d... more Modern merkez bankacılığı anlayışının finansal istikrarı, kambiyo
rejmini ve ödemeler sistemini düzenleme üzerine kurulu olması, merkez
bankalarının finansal piyasaların en önemli kurumları olan bankalar ile
operasyonel ve finansal anlamda yakın ilişkiler kurmasını gerektirmektedir.
Bu ödevin yerine getirilmesi için merkez bankalarının ellerinde birçok
farklı araç bulunur. Fakat verilen hizmetlerin sürekliliği ve oluşan maliyetlerin
karşılanması ancak belirli bir ücrete tâbi olmakla mümkündür. Bu
nedenle, merkez bankaları sundukları tüm hizmetleri ya faiz ya da komisyonla
nemalandırır. Bu durum konvansiyonel bankacılık sistemiyle aynı
hizmetlere ihtiyaç duyan Katılım bankaları içinde geçerlidir.
Bankaların özellikle finansal ve operasyonel ihtiyaçlarını gidermede
hayati bir rolü olan merkez bankası hizmetlerinin sadece faize dayalı ürünlerden
ibaret olması, İslami prensiplere uyma zorunluluğu olan faizsiz bankalar
açısından büyük bir sorundur. Ayrıca dual bir bankacılık sistemine
sahip tüm ülkelerde farklı ölçülerde hissedilen bu sorunlar, merkez bankalarının
bankaların bankası olma sıfatını tam olarak icra etmelerini engellemektedir.
Bu kapsamda faizsiz bankaların merkez bankaları ile kurduğu
ilişkilerin tüm boyutları ile incelenmesi, mevcut sorunların tespit edilmesi
ve çözüm odaklı önerilerinin geliştirilmesi ve Türkiye’de yer alan Katılım
bankalarının merkez bankaları ile ilişkileri incelenmesi oldukça önemlidir.
Bu bağlamda bu çalışmada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın
(TCMB) Katılım bankaları ile açık piyasa işlemleri, zorunlu karşılıklar ve
son borç verme mercii kapsamında kurduğu ilişkiler incelenecektir. Böylelikle
mevcut durumun değerlendirilmesi ve ilgili akademik çalışmalar için
bir giriş metni olarak hazırlanması amaçlanmaktadır.
Bağımsızlıktan Günümüze Türk Cumhuriyetleri Ekonomi Politiği; Sektörel ve Bölgesel Analiz, 2017
Hazar bölgesinde yer alan ve Türk Dünyasının önemli ülkelerinden olan Azerbaycan, Kazakistan ve T... more Hazar bölgesinde yer alan ve Türk Dünyasının önemli ülkelerinden olan Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın temel gelir kaynağı olarak değerlendirilen doğalgaz ve petrol rezervlerine dayanan üretim ve ihracat artışı, bu ülkelerdeki ekonomik büyümenin tetikleyicisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmayla amaçlanan 1996-2015 yılları arasında söz konusu ülkelerin gerçekleştirdiği enerji üretim ve ihracat gelişimini araştırarak, ekonomik büyümenin belirleyicilerinden biri olan enerji sektörünün analizi ve değerlendirilmesidir. Bu bağlamda çalışmada öncelikle kavramsal düzeyde açıklamalar yapılmış, ardından çalışma konusuna ilişkin literatüre değinilmiş son olarak da Sovyet sonrası dönüşüm sürecinde söz konusu ülkelerin enerji üretim ve ihracatının büyüme oranları üzerindeki etkisi Panel Veri Analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Yapılan analizlerden elde edilen sonuçlar petrol üretimindeki yüzde birlik artışın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) üzerindeki etkisinin %28 düzeyinde gerçekleştiğini, bu oran üretim bazlı düşünüldüğünde, ele alınan ülke grubu için petrol üretiminin GSYH’ye etkisinin dörtte birden fazla olduğunu; öte yandan doğal gaz üretimindeki artış ile GSYH arasındaki ilişkinin ise anlamsız olmakla beraber negatif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bunun nedeninin doğal gaz üretiminde yıllara göre istikrarlı bir artışın yaşanmamasına karşın GSYH’nin sürekli artış yaşaması olduğu düşünülmektedir.
Ortadoğu'daki Çatışmalar Bağlamında Göç Sorunu, 2016
Öz Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından beri, resmi rakamlara göre, Türkiye’ye göç eden ... more Öz
Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından beri, resmi rakamlara göre, Türkiye’ye göç eden mülteci sayısı 2 milyonu geçmiştir. Resmi olarak 2015 yılı içerisinde açıklanan bu rakama rağmen, tahmin edilen sığınmacı sayısının daha fazla olması ve savaşın beklenenden uzun sürmesi, mültecilere yönelik uzun vadeli planların yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bunun en önemli nedeni, mültecilere ilişkin veya mülteciler kaynaklı olarak ortaya çıkan sosyo-ekonomik problemlerin giderek artmaya başlamasıdır. Genel ekonomik sorunlar, emek piyasası bağlantılı problemler ve sosyo-kültürel uyum meseleleri gibi temel alanlara ilave olarak barınma, sağlık ve son olarak eğitim gibi konularda yaşanabilecek olası sorunlar daha dikkatli bir şekilde masaya yatırılmaya başlanmıştır.
Mülteciler bağlantılı problem alanlarına ilişkin akademik çalışmalarda, genel olarak mülteciler veya göçlerin yaşandığı bölgeler üzerinde yoğunlaşılmış ve genellikle akademisyenlerin nesnel kanaatleri üzerinde durulmuştur. Oldukça dağınık bir mülteci yapısının mevcut olması ve resmi olarak verilerin düzenli akışında sorunların yaşanması bu nesnelliğin nedenleri arasındadır.
Bu çalışmada, Türkiye’yi 5 yılı aşkın bir süredir doğrudan ilgilendiren Suriyeli mülteci sorununun yol açmış olduğu sosyo-ekonomik problemlerin etki alanlarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla Türkiyeli akademisyenlere yönelik yapılacak bir anket çalışması ile bu soruna yönelik akademisyen algısı ve Suriyeli mülteci sorununa bakış açısı incelenmeye çalışılacaktır
Abstract
According to the official statistics, the number of refugee to Turkey exceeds two million people since the year when the civil war began in Syria in 2011. Despite of this number declared officially in 2015, the fact there has been more influx of refugees than expected and the long-lasting civil war require to project the long-term planning on immigrant policies. The most significant reason for that is that the social-economic problems directly related to immigrant or stemming from immigrants are increasing more and more. In addition to the general fields such as main economic problems, the issues on labor markets, social-cultural adaptation topics; the problems that may occur in sheltering, healthiness and finally education problems have started to be discussed in details.
In academic studies as regards to the fields with problems concerning immigrants, it is generally focused on the immigrants and the regions where immigrants live and usually the thoughts dwelling on some scholars’ objective opinion on these issues. The fact that there is rather dispersed immigration demography and facing with problems in regular data streaming are among the reasons for this objectivity.
In this study, it is aimed to examine the impacts of Syrian refugee crisis, directly linked with Turkey over five years, regarding with causative socio-economics problems. With this purpose, a survey will be implemented on towards Turkish academicians in order to state perceptions in Academia. Consequently, these perceptions on Syrian refugee crisis will be investigated.
Gazi Kitapevi, 2022
In every period of history, human beings have been in a sense of being cautious against the threa... more In every period of history, human beings have been in a sense of being cautious against the threat of both property and life. Economic practices,
defined as insurance and aimed at minimizing the risks that may arise, have
also been shaped in this direction. However, the understanding of insurance,
which is structured in accordance with the classical market understanding,
contains the uncertainty prohibited by the religion of Islam. In order to get
rid of this situation, the Islamic insurance system (IIS), which is called IIS and is an alternative to conventional insurance practices, has been
developed.
IIS is defined as an Islamic insurance based on solidarity, which ensures that the losses that may arise from some risks are covered from funds
organized in the form of cooperatives. There are some important differences
with conventional insurance. The most striking feature is the absence of
uncertainty (TKBB ve AAOIFI, 2015: 666). In this context, the conventional and IIS systems will be examined theoretically within the scope of the study.
Afterwards, the differences between IIS and the conventional insurance
system will be evaluated in Turkey.
Cambiridge Scholars Publishing, 2024
The human figure of the neoclassical economic approach is based on a purely self-interested, full... more The human figure of the neoclassical economic approach is based on a purely self-interested, fully rational, and ethical depiction that does not attach importance to ethical values. Considering that neoclassical economic theory is essentially representative of theories of human behavior (Keita, 2012), it will be seen that the approaches in mainstream economics are based on similar assumptions. However, economics is a discipline that adopts certain moral positions that constitute the nature of economic agents. This affects the economic behavior of economic agents. Therefore, it will not be possible to think of economics as a value-free discipline (Furqani & Echchabi, 2022). These and similar ideas, called heterodox approaches, are becoming more and more accepted.
Islamic economics is a system of economic thought and practice based on the fundamental principles of Islam. This system aims to organize and guide economic activities according to the concepts, teachings, and values of Islam. Islamic economics emphasizes principles based on Islamic values such as justice, cooperation, sharing, interest-free finance, social assistance, and economic equality. At the same time, it aims at personal and social welfare, as well as the pleasure of Allah. Therefore, Islamic economics brings together the ethical, social, and religious dimensions of economic activity. It builds this whole system on the assumption of "Homo Islamicus". On the other hand, behavioral economics refers to an approach that challenges the basic assumptions of traditional economic theories and deals with human behavior in a more realistic way. This approach argues that people are not purely rational, utility-maximizing, and predictable. Instead, it recognizes that factors such as emotions, biases, limited information, and social factors play a role in people's decision-making processes. Behavioral economics uses methods and findings from psychology, sociology, and other social sciences to understand the economic decisions of individuals and society. It also attempts to model human behavior more realistically and better understand the effects of economic policies. Both approaches define human nature through a critique of the "Homo Economicus" of mainstream economics and reach common conclusions on many issues.
In this context, this study will first examine the figure of 'Homo Economicus' and the criticisms made on its basic assumptions, then it will focus on how Behavioral Economics deals with economic agents and which scientific studies support these assumptions. In the last section, the characteristics of the 'Homo Islamicus' figure will be analyzed. In conclusion, the similarities between Homo Islamicus and behavioral economics' depictions of economic agents will be discussed.
Studies on Balkan and Near Eastern Social Sciences Volume 2 Studies on Balkan and Near Eastern Social Sciences Volume 2 , 2018
This volume is a collection of empirical and theoretical research papers in the social sciences r... more This volume is a collection of empirical and theoretical research papers in the social sciences regarding the Balkans and the Near East written by researchers from several different universities and institutions. The studies include a wide range of topics from economic, financial, political, agricultural, sociological, international relations to historical , cultural, and feminist issues in the region of the Balkan and Near East. The book is aimed at educators, researchers, and students interested in the Balkan and Near Eastern countries. The Editors Rasim Yilmaz currently teaches economics and finance related subjects in Turkey. His field of interest comprises microfinance and the fight against poverty, the economy of
Üç yıla yakın bir süredir yapılan bölge çalışmalarının bir ürünü olarak ortaya çıkan bu kitap, 3 ... more Üç yıla yakın bir süredir yapılan bölge çalışmalarının bir ürünü olarak
ortaya çıkan bu kitap, 3 ana ayrımdan ve toplam 27 bölümden oluşan oldukça kapsamlı bir eser niteliğindedir. İlk ana ayrımı “ÜLKE VE SEKTÖR
ANALİZLERİ” oluşturmaktadır. Toplam 9 bölümden ibaret olan bu ilk
ana ayrımda ülke ekonomileri mercek altına alınmaya çalışılmış ve sektörel bazda ülkelerin genel profili ortaya çıkarılmak istenmiştir.
Ülke ve sektör analizlerine ilişkin hazırlanan bölüm yazılarının ardından,
kitabın ikinci ana ayrımı BÖLGESEL ANALİZLER başlığı ile ilgili oluşturulmuş bölüm yazıları gelmektedir. Bu ayrım altında yer alan yazılarda, bölgeselleşme dinamiklerinden küresel ve bölgesel ağların inşa edilme sürecine kadar uzanan ve ağırlıklı olarak Türk cumhuriyetlerinin bir bütün olarak ele alınmasını ve karşılaştırılmasını içerecek özellikler taşıyan konular analiz edilmiştir. Bu ikinci ana ekseni teşkil eden toplam on üç bölümde (onuncu ve yirmi üçüncü bölümler arası) bölge ülkelerini ilgilendiren ikili ve çok taraflı oluşumlar merkezli değerlendirmeler ağırlıklıdır.
Yirmi üçüncü bölümle birlikte kitabın üçüncü ve son ana ayrımını ilgilendiren bölüm yazıları başlamaktadır. ENERJİ(K) TÜRK DÜNYASI başlığını verdiğimiz bu ana ayrımda Türk cumhuriyetlerinin enerji sektörü bazlı ulusal, bölgesel ve uluslararası önemini içeren yazılar yer almaktadır.