miyase güzel - Academia.edu (original) (raw)
Books by miyase güzel
KOLEKTİF BİLİNÇDIŞINDA BİR OTORİTE ARACILIĞIYLA KABUL ALMAYA ÇALIŞAN DİŞİLER: TAK TAK EDEN KABACIK İLE ZÜMRAD VE KİMMAT, 2023
Joseph Campbell masallardaki kahramanların evden çıkışını “Bu maceranın başlayabileceği yollardan... more Joseph Campbell masallardaki kahramanların evden çıkışını “Bu
maceranın başlayabileceği yollardan biridir. Bir hata –görünüşte bir
şans- beklenmedik bir dünyayı ortaya çıkarır ve birey pek iyi
anlaşılmayan güçlerle bir ilişkiye sürüklenir” (Campbell, 2013, s. 65)
sözü ile açıklar. Zümrad ve Kimmat ile Tak Tak Eden Kabacık
masalında kahramanların evden ayrılması, bilinmeyen bir yerde
bilinmeyen bir dişi otoriteler ile karşılaşmalarına ve onlarla iyi
ilişkiler kurmalarına aracı olur. Bu dişi otoriteler C. Gustav Jung’ın
“anne arketipi” ile ilgilidir.
İki Gotik Mitolojik Kahraman: Lilith ve Al Karısı, 2023
The word Gothic is an architectural term that translates as French work. This architectural trend... more The word Gothic is an architectural term that translates as French work. This architectural
trend is reflected in cathedrals, castles, monasteries, dungeons, deserted places and different
religious places in particular, as well as in the literature. The etymology of the expression goes
back to the Germanic tribes in the Gotland region in Southern Scandinavia. Gothic literature
spread from architecture first and emerged and developed in England in the 18th-19th centuries. It
has been defined as explanations in literary texts of individual and social crises that convey the
fears of the past and the unknown and reflect people’s sensitivity. The main criteria of Gothic
literature are horror and mystery. Al Karısı [wife of Al] and Lilith are mythological heroines
who continue to exist as gothic antiheroes among the people and in literary texts. The main
purpose of myths is to make sense of the world and what happens in it, to know the unknown,
and to create rituals around recurring calendar events and phenomena. Two known meanings
for “Lil” include poison or epidemic disease. Another meaning for Lilith is identified with
laylâ [night], as she is known to deceive men in their dreams at night. According to legend,
Lilith does not accept weakness and runs away while having sex with Adam. Adam complains
to God about Lilith, and God then sends three angels (i.e., Senoi, Sansenoi, and Semangelof)
to find Lilith. Lilith must accept that, if she refuses to return, 100 of her sons will die every
day. Lilith is also known to harm babies. She is believed to be infertile and to harm people.
She causes newborn babies to become poisoned by deceiving midwives in particular. She is
also known to kill newborn babies herself. This characteristic of Lilith has led to her being
called the baby killer and the baby eater. Lilith is also known to harm babies, women during
menstruation and puerperium, and single men. In order to be protected from these harms, the
name of one of the three angels (i.e., Senoi, Sansenoi, or Semangelof) who’d been assigned by God to find Lilith, must be on the baby. These characteristics of Lilith resemble those of
the wife of Al in Turkish mythology. Like Lilith, she also is known to harm newborn babies
and puerperal women. Beliefs, lived experiences, and practices developed to protect people
from this character can be found in many parts of Anatolia. The fact that today’s Islamic
societies also believe in the existence of a female devil characterized as Ümmü Sıbyan or
the Wife of Al due to similar characteristics indicates that Lilith lives among Muslims in
metaphor, if not in name.1 The Wife of Al, who has had and continues to have an important
place in Turkish mythology, is also referred to by different names as a mythical character.
Geleneksel Ekolojik Bilgi Bağlamında Karaman’dan Derlenmiş Atasözleri Üzerine Bir İnceleme, 2022
Türkiye'de 1932-1951 yılları arasında faaliyet gösteren halkevleri, edebiyat folklor alanına yeni... more Türkiye'de 1932-1951 yılları arasında faaliyet gösteren halkevleri, edebiyat folklor alanına yeni soluk getirmeyi başarmıştır. Evlerdeki üyeler aracılığıyla amatör derleme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar aracılığıyla birçok halk
edebiyatı ve folklor ürünleri kayıt altına alınabilmiş ve bugüne kadar
gelmiştir. Derleme çalışmalarına katılan bir isim de öğretmenlik yaptığı
dönemde halkevi başkanlığını yürüten Karaman Halkevi başkanı Şükrü
Çiloğlu olmuştur. Çiloğlu, derleme faaliyetlerinin yoğun bir şekilde yapıldığı
dönemde Karaman'da hayvan konulu atasözlerini derlemiştir. Konya
dergisinde yayımlanan bu çalışmasında elde ettiği atasözlerini hayvanlara göre
sınıflandırmıştır.
Anahtar Kelimeler: Atasözü, Karaman Halkevi, Şükrü Çiloğlu, Geleneksel
Ekolojik Bilgi.
Dr. Researcher, Sinop University, Faculty of Divinity Levinas' ethical thought offers the opportu... more Dr. Researcher, Sinop University, Faculty of Divinity Levinas' ethical thought offers the opportunity to re-read the philosophical background of the domination and hegemony that is tried to be established on women in today's social life. Thus, Levinas, who analyzes the philosophical ground of othering and homogenizing thought in the context of classical ontology, reinterprets his ethical thought, which is against this ground, on the axis of concept of face. In Levinas' thought, in which ethics is centered and earned the title of "first", the critical ground for these othering and homogenizing approaches is tried to be made visible. In the context of this critical ground, the feminine constitutes a space for moral consciousness. Femininity, as a space that makes room for and embraces otherness in the context of eros, expresses a process that interrupts identification. In this interpretation, the existence of women in the conception of moral consciousness as an alternative to the abstracting mental effort against ontology refers to a ground based on the priority and importance of the world of experience. In this study, it is claimed that Levinas's ontology critique and femininity analysis that constitute a place for ethical consciousness as first philosophy offer an important perspective on the understanding of the phenomenon of "violence" against women today. For this reason, it seems important to analyze the historical background of the relationship between ontology and violence in Levinas's thought to illuminate the solutions to the phenomenon of violence against women.
One of the most important factors that differ a "primitive" human from a "modern" human is the wa... more One of the most important factors that differ a "primitive" human from a "modern" human is the way of perceiving the nature and environment. A "primitive" human thinks that they are part of the nature while a modern "human" attempts to dominate the nature and, most of time, forgets that they are part of the nature. A "primitive" human is the one that observes and take lessons from the nature. A "modern" human, on the other hand, is the one
literature as a genre, sub-genre, or subrelating to evilness and being a child together in modern... more literature as a genre, sub-genre, or subrelating to evilness and being a child together in modern Turkish literature by using a method focusing and differences between Turkish and the other literature comparatively about that and finally make the existence of the wild and evil children in modern Turkish fiction asserted clear and acceptable. Literature and Evil and Terry On Evil detailly as recent work in modern Turkish literature and show the possibilities, new places, and technics coming from choosing a wild child as a main character in the fiction. mentioned in the last part of the study is a five-year-old boy and the novel can be accepted a whodunit. The child and his friends gang up in the neighbourhood, batter each other, get soma actions and try to find the killer without ironment will try to explain in what way the part improved the detective story with help of the wildness of a similarities and differences being in between using an adult and child character in the fict ion.
XIX. Yüzyılda yaşamış olan Kurmancan Datka'nın şöhreti sadece Kırgızistan'la sınırlı kalmayarak t... more XIX. Yüzyılda yaşamış olan Kurmancan Datka'nın şöhreti sadece Kırgızistan'la sınırlı kalmayarak tüm Türkistan'a yayılmıştır. Kurmancan Datka 96 yıllık yaşamı boyunca Hokand Hanlığı ve Rus İmparatorluğu olmak üzere Türkistan halkları için önemli olan iki farklı siyasi döneme tanıklık etmiştir. Kurmancan Datka'nın faaliyetlerini analiz ederken onun hayatındaki üç unsuru dikkate almak gerekir: Bunlardan ilki Kurmancan'ın, 18 yaşında evlendiği kocasını terk edip baba ocağına dönmesidir. Konar-göçer Kırgız toplumunda nikâhlandığı kocasını terk eden kadınlara çok nadir rastlanır. İkinci unsur Kurmancan'ın Hokand hanlığında siyasi görev almamasına rağmen "Datka" unvanı alarak, hanlığın işlerine aktif olarak katılmasıdır. Üçüncü unsur ise Rus çarlığı döneminde Kurmancan'ın, kraliçe tacı giymemesine rağmen Rusların saygısını kazanarak "Alay Kraliçesi" olarak nitelendirilip Rus görevliler tarafından siyasi ilişkiler yürütmesidir. Bize göre, Datka'nın hayatında öne çıkan bu özellikler, onun karakterinin temel özellikleridir. Kurmancan Datka'nın faaliyetlerinin incelenmesine; Sovyet öncesi dönem, Sovyet dönemi ve Sovyet sonrası dönemde birçok çalışma ayrılmıştır. Birçok yabancı araştırmacı ve Rus İmparatorluğu'nun askeri yetkilileri, Kurmancan ile bir araya gelerek, onun siyasi faaliyetlerini anlamak istemiştir. Kara-Kırgız Alay Çariçesi-Kurmancan Datka (1 Şubat 1907) I. Kurmancan Datka ve Hokand Hanlığı Kurmancan 1811 yılında günümüz Oş şehri sınırındaki Capalak köyünün Munguş boyuna mensup Mamatbay ailesinde dünyaya gelir. Yaşı yettiğinde anne ve babasının rızasıyla Kulseyit adlı bir gençle evlenir. Ancak çok zaman geçmeden Kulseyit'le anlaşamaz ve gelenekleri çiğneyerek baba evine geri döner.
The language that enables the transmission of human experiences takes on a symbolic expression in... more The language that enables the transmission of human experiences takes on a symbolic expression in the transfer of divine messages to humanity. This is a natural result of the fact that human beings can only grasp things that are not experienced in an abstract and symbolic language. Although we know some of the truths about him, the revelation that comes from a realm that we cannot observe has symbolically explained the characteristics of his world to man. In this transfer of knowledge, the Quran, which is the set of truths brought to us by the Messenger of Allah, mentions many information that man has not experienced before and cannot grasp his truth in this world. Although studies have been carried out on these expressions from the early ages, these studies have become more intense after the literature on literature and eloquence rules of the Arabic language has been formed. Many scholars who try to interpret the Quran have used symbolic expressions as metaphors by taking this truth into consideration in their commentaries. In this study, the metaphor understanding of Abu Mansur al-Mâturîdî (d. 333/944), who was aware of the metaphors of the Quran and interpreted the relevant verses accordingly, will be discussed.
Halk Edebiyatı Ürünlerini Derlemek İçin Kullanılan Yeni Bir Saha: Instagram, 2020
2010 yılında faaliyete geçen ve Türkiye’de neredeyse %60’lık bir oranda kullanıcısı olan Instagra... more 2010 yılında faaliyete geçen ve Türkiye’de neredeyse %60’lık bir oranda kullanıcısı olan
Instagram, tüm paylaşımları ortak bir paydada toplamayı başarmıştır. Kullanıcılar Web 2.0 sayesinde
herhangi bir altyapı oluşturmadan özgürce paylaşımlarda bulunmaktadır. Bu sosyal ağ ortamında Türk
Halk Edebiyatı ürünlerini de derlemek ve bu ürünlerden faydalanmak kaçınılmaz olmuştur. Uzun yıllar
boyunca birçok zahmete katlanarak derlenen ve kayda alınan bu ürünler, saniyeler için Instagram
üzerinden paylaşılmakta ve insanlar tarafından kullanılmaktadır.
Nefî "Siham-ı Kaza", 2019
Kaynak: KONYA ETNOGRAFYA MÜZESİ
“Mektubât-ı Mevlâna’da İnsan Anlayışı”. TEFM 2019 Bildiri Tam Metinler Kitabı. 24-26 Ekim 2019, Kırşehir, s.103-111., 2019
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinin ev sahipliğinde 24-26 Ekim 2019 tarihleri arasında düzenlenen ... more Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinin ev sahipliğinde 24-26 Ekim 2019 tarihleri arasında düzenlenen sempozyum kapsamında, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Türk halklarının kültürel mirası sözlü gelenekten yazılı eserlere varıncaya değin gözden geçirilerek felsefi motiflerin gün yüzüne çıkartılması ve farklı bakış açılarıyla yeniden üretilmesi amaçlanmıştır. Başta Felsefe, Sosyoloji, Antropoloji olmak üzere farklı alanlardan bilim adamları bir araya getirilerek, Türk dünyasının tarih, kültür ve medeniyet kaynakları, imkanları ve sorunlarıyla ilgili olarak ortak bir dil ve literatür oluşturulmasına katkı yapılması hedeflenmiştir. Sempozyumda, başta Nurettin TOPÇU olmak üzere, Cengiz Aytmatov, Cemil Meriç ve Fuat Sezgin gibi fikir adamları üzerine özel oturumlar oluşturulması düşünülmüştür. Birincisi geçen yıl Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin ev sahipliğinde Kırgızistan'da düzenlenen ve geleneksel hale getirilmesi öngörülen Türk Halklarının (Ellerinin) Felsefi Mirası Sempozyumunun ikincisi Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi ev sahipliğinde 24-26 Ekim tarihleri arasında Kırşehir'de düzenlenmiştir. Sempozyum, geçen yıl düzenlenen birinci sempozyumun ortakları olan Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi ile Türkiye Yazarlar Birliğinin ortaklığında ve Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının mali desteği ile gerçekleştirilmiştir. Sempozyumda, Felsefe, Sosyoloji, Antropoloji ve Eğitim gibi farklı alanlardan bilim insanları bir araya gelerek başta Nurettin TOPÇU olmak üzere, Cengiz AYTMATOV, Cemil MERİÇ ve Fuat SEZGİN gibi fikir adamları üzerine bildiriler sunulmuştur. Uluslararası kapsamda düzenlenmiş olan sempozyuma beş farklı ülkeden, bilgi felsefesi, bilim felsefesi, Türk filozofları, eğitim felsefesi, felsefe ve müzik, ahlak felsefesi, siyaset felsefesi, tasavvuf, felsefe ve edebiyat, felsefe ve toplum, tarih felsefesi ve ahlak felsefesi gibi konularda toplam 94 bilim insanı sözlü bildiri göndermiştir. Bu bildirilerden 73'ü sempozyum programına dahil edilmiştir. Ayrıca biri yurtiçinden, beşi diğer ülkelerden olmak üzere altı bilim insanı konferans vermek üzere, çağrılı konuşmacı olarak sempozyuma davet edilmiştir. Bunlara ilaveten sempozyum süresince biri Nurettin TOPÇU, diğeri Felsefemiz ve Felsefe Geleneğimiz olmak üzerine iki ayrı panel oturumu düzenlenmiştir. Üç gün şeklinde planlanan sempozyumun ilk iki gününde konferans, panel ve eşzamanlı oturumlar gerçekleştirilmiştir. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde yürütülen etkinlikler kapsamında, açılış ve kapanış konuşmaları ile konferans ve paneller Neşet Ertaş Salonunda, sözlü bildiriler ise paralel oturumlar şeklinde Erol Güngör Salonu, Fuat Sezgin Salonu ve Cacabey Salonunda gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak sempozyumun ilk iki gününde 6 konferans, iki farklı oturumda 9 panel konuşması ile 73 sözlü sunum yapılmıştır.
“Metinlerde Çok Anlamlılık: “Göstergebilim” ve İhsan Oktay Anar ‘Kitab-ül Hiyel’ Örneği”. V. Yıldız Sosyal Bilimler Kongresi Özet Kitabı. 21-22 Aralık 2017, İstanbul, s.171., 2017
“Masallarda Kadına Şiddet: K.D. Hanım’ın Derlediği Sekiz Farklı Masal Örneği” , s.86-96., 2018
“Türk Edebiyatı Dersine Karşı Tutum ve Davranışlar: Konya Türk Telekom Sosyal Bilimler Lisesi Örneği”. s.106-116., 2019
Toplumsal Cinsiyet ve Bir Çizgi Film Örneği: Esrarengiz Kasaba. V. Uluslararası Öğrenci Kongresi Bildiri Kitabı. 03-04 Nisan 2018, Manisa, s.401-407., 2018
Küresel dünyada geleceğe yönelik risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, küresel ekonomide değişim... more Küresel dünyada geleceğe yönelik risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, küresel ekonomide değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, yeni dengelerin oluştuğu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Fırsatlarla tehditlerin iç içe geçtiği bu dönemde her kurumun, hatta her devletin kendilerine stratejik bir yol haritası çizmekte olduğunu görüyor, kurumların değiştiklerini ve dönüştüklerini hep birlikte müşahede ediyoruz.
Söylem Analizi Çerçevesinde Toplumsal Cinsiyete Giden Bir Yol: Geçmişten Günümüze Gruplandırılan Kadınlar”. VI. Uluslararası Öğrenci Kongresi Bildiri Kitabı. 03-04 Nisan 2019, Manisa, s.23-30., 2019
KOLEKTİF BİLİNÇDIŞINDA BİR OTORİTE ARACILIĞIYLA KABUL ALMAYA ÇALIŞAN DİŞİLER: TAK TAK EDEN KABACIK İLE ZÜMRAD VE KİMMAT, 2023
Joseph Campbell masallardaki kahramanların evden çıkışını “Bu maceranın başlayabileceği yollardan... more Joseph Campbell masallardaki kahramanların evden çıkışını “Bu
maceranın başlayabileceği yollardan biridir. Bir hata –görünüşte bir
şans- beklenmedik bir dünyayı ortaya çıkarır ve birey pek iyi
anlaşılmayan güçlerle bir ilişkiye sürüklenir” (Campbell, 2013, s. 65)
sözü ile açıklar. Zümrad ve Kimmat ile Tak Tak Eden Kabacık
masalında kahramanların evden ayrılması, bilinmeyen bir yerde
bilinmeyen bir dişi otoriteler ile karşılaşmalarına ve onlarla iyi
ilişkiler kurmalarına aracı olur. Bu dişi otoriteler C. Gustav Jung’ın
“anne arketipi” ile ilgilidir.
İki Gotik Mitolojik Kahraman: Lilith ve Al Karısı, 2023
The word Gothic is an architectural term that translates as French work. This architectural trend... more The word Gothic is an architectural term that translates as French work. This architectural
trend is reflected in cathedrals, castles, monasteries, dungeons, deserted places and different
religious places in particular, as well as in the literature. The etymology of the expression goes
back to the Germanic tribes in the Gotland region in Southern Scandinavia. Gothic literature
spread from architecture first and emerged and developed in England in the 18th-19th centuries. It
has been defined as explanations in literary texts of individual and social crises that convey the
fears of the past and the unknown and reflect people’s sensitivity. The main criteria of Gothic
literature are horror and mystery. Al Karısı [wife of Al] and Lilith are mythological heroines
who continue to exist as gothic antiheroes among the people and in literary texts. The main
purpose of myths is to make sense of the world and what happens in it, to know the unknown,
and to create rituals around recurring calendar events and phenomena. Two known meanings
for “Lil” include poison or epidemic disease. Another meaning for Lilith is identified with
laylâ [night], as she is known to deceive men in their dreams at night. According to legend,
Lilith does not accept weakness and runs away while having sex with Adam. Adam complains
to God about Lilith, and God then sends three angels (i.e., Senoi, Sansenoi, and Semangelof)
to find Lilith. Lilith must accept that, if she refuses to return, 100 of her sons will die every
day. Lilith is also known to harm babies. She is believed to be infertile and to harm people.
She causes newborn babies to become poisoned by deceiving midwives in particular. She is
also known to kill newborn babies herself. This characteristic of Lilith has led to her being
called the baby killer and the baby eater. Lilith is also known to harm babies, women during
menstruation and puerperium, and single men. In order to be protected from these harms, the
name of one of the three angels (i.e., Senoi, Sansenoi, or Semangelof) who’d been assigned by God to find Lilith, must be on the baby. These characteristics of Lilith resemble those of
the wife of Al in Turkish mythology. Like Lilith, she also is known to harm newborn babies
and puerperal women. Beliefs, lived experiences, and practices developed to protect people
from this character can be found in many parts of Anatolia. The fact that today’s Islamic
societies also believe in the existence of a female devil characterized as Ümmü Sıbyan or
the Wife of Al due to similar characteristics indicates that Lilith lives among Muslims in
metaphor, if not in name.1 The Wife of Al, who has had and continues to have an important
place in Turkish mythology, is also referred to by different names as a mythical character.
Geleneksel Ekolojik Bilgi Bağlamında Karaman’dan Derlenmiş Atasözleri Üzerine Bir İnceleme, 2022
Türkiye'de 1932-1951 yılları arasında faaliyet gösteren halkevleri, edebiyat folklor alanına yeni... more Türkiye'de 1932-1951 yılları arasında faaliyet gösteren halkevleri, edebiyat folklor alanına yeni soluk getirmeyi başarmıştır. Evlerdeki üyeler aracılığıyla amatör derleme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar aracılığıyla birçok halk
edebiyatı ve folklor ürünleri kayıt altına alınabilmiş ve bugüne kadar
gelmiştir. Derleme çalışmalarına katılan bir isim de öğretmenlik yaptığı
dönemde halkevi başkanlığını yürüten Karaman Halkevi başkanı Şükrü
Çiloğlu olmuştur. Çiloğlu, derleme faaliyetlerinin yoğun bir şekilde yapıldığı
dönemde Karaman'da hayvan konulu atasözlerini derlemiştir. Konya
dergisinde yayımlanan bu çalışmasında elde ettiği atasözlerini hayvanlara göre
sınıflandırmıştır.
Anahtar Kelimeler: Atasözü, Karaman Halkevi, Şükrü Çiloğlu, Geleneksel
Ekolojik Bilgi.
Dr. Researcher, Sinop University, Faculty of Divinity Levinas' ethical thought offers the opportu... more Dr. Researcher, Sinop University, Faculty of Divinity Levinas' ethical thought offers the opportunity to re-read the philosophical background of the domination and hegemony that is tried to be established on women in today's social life. Thus, Levinas, who analyzes the philosophical ground of othering and homogenizing thought in the context of classical ontology, reinterprets his ethical thought, which is against this ground, on the axis of concept of face. In Levinas' thought, in which ethics is centered and earned the title of "first", the critical ground for these othering and homogenizing approaches is tried to be made visible. In the context of this critical ground, the feminine constitutes a space for moral consciousness. Femininity, as a space that makes room for and embraces otherness in the context of eros, expresses a process that interrupts identification. In this interpretation, the existence of women in the conception of moral consciousness as an alternative to the abstracting mental effort against ontology refers to a ground based on the priority and importance of the world of experience. In this study, it is claimed that Levinas's ontology critique and femininity analysis that constitute a place for ethical consciousness as first philosophy offer an important perspective on the understanding of the phenomenon of "violence" against women today. For this reason, it seems important to analyze the historical background of the relationship between ontology and violence in Levinas's thought to illuminate the solutions to the phenomenon of violence against women.
One of the most important factors that differ a "primitive" human from a "modern" human is the wa... more One of the most important factors that differ a "primitive" human from a "modern" human is the way of perceiving the nature and environment. A "primitive" human thinks that they are part of the nature while a modern "human" attempts to dominate the nature and, most of time, forgets that they are part of the nature. A "primitive" human is the one that observes and take lessons from the nature. A "modern" human, on the other hand, is the one
literature as a genre, sub-genre, or subrelating to evilness and being a child together in modern... more literature as a genre, sub-genre, or subrelating to evilness and being a child together in modern Turkish literature by using a method focusing and differences between Turkish and the other literature comparatively about that and finally make the existence of the wild and evil children in modern Turkish fiction asserted clear and acceptable. Literature and Evil and Terry On Evil detailly as recent work in modern Turkish literature and show the possibilities, new places, and technics coming from choosing a wild child as a main character in the fiction. mentioned in the last part of the study is a five-year-old boy and the novel can be accepted a whodunit. The child and his friends gang up in the neighbourhood, batter each other, get soma actions and try to find the killer without ironment will try to explain in what way the part improved the detective story with help of the wildness of a similarities and differences being in between using an adult and child character in the fict ion.
XIX. Yüzyılda yaşamış olan Kurmancan Datka'nın şöhreti sadece Kırgızistan'la sınırlı kalmayarak t... more XIX. Yüzyılda yaşamış olan Kurmancan Datka'nın şöhreti sadece Kırgızistan'la sınırlı kalmayarak tüm Türkistan'a yayılmıştır. Kurmancan Datka 96 yıllık yaşamı boyunca Hokand Hanlığı ve Rus İmparatorluğu olmak üzere Türkistan halkları için önemli olan iki farklı siyasi döneme tanıklık etmiştir. Kurmancan Datka'nın faaliyetlerini analiz ederken onun hayatındaki üç unsuru dikkate almak gerekir: Bunlardan ilki Kurmancan'ın, 18 yaşında evlendiği kocasını terk edip baba ocağına dönmesidir. Konar-göçer Kırgız toplumunda nikâhlandığı kocasını terk eden kadınlara çok nadir rastlanır. İkinci unsur Kurmancan'ın Hokand hanlığında siyasi görev almamasına rağmen "Datka" unvanı alarak, hanlığın işlerine aktif olarak katılmasıdır. Üçüncü unsur ise Rus çarlığı döneminde Kurmancan'ın, kraliçe tacı giymemesine rağmen Rusların saygısını kazanarak "Alay Kraliçesi" olarak nitelendirilip Rus görevliler tarafından siyasi ilişkiler yürütmesidir. Bize göre, Datka'nın hayatında öne çıkan bu özellikler, onun karakterinin temel özellikleridir. Kurmancan Datka'nın faaliyetlerinin incelenmesine; Sovyet öncesi dönem, Sovyet dönemi ve Sovyet sonrası dönemde birçok çalışma ayrılmıştır. Birçok yabancı araştırmacı ve Rus İmparatorluğu'nun askeri yetkilileri, Kurmancan ile bir araya gelerek, onun siyasi faaliyetlerini anlamak istemiştir. Kara-Kırgız Alay Çariçesi-Kurmancan Datka (1 Şubat 1907) I. Kurmancan Datka ve Hokand Hanlığı Kurmancan 1811 yılında günümüz Oş şehri sınırındaki Capalak köyünün Munguş boyuna mensup Mamatbay ailesinde dünyaya gelir. Yaşı yettiğinde anne ve babasının rızasıyla Kulseyit adlı bir gençle evlenir. Ancak çok zaman geçmeden Kulseyit'le anlaşamaz ve gelenekleri çiğneyerek baba evine geri döner.
The language that enables the transmission of human experiences takes on a symbolic expression in... more The language that enables the transmission of human experiences takes on a symbolic expression in the transfer of divine messages to humanity. This is a natural result of the fact that human beings can only grasp things that are not experienced in an abstract and symbolic language. Although we know some of the truths about him, the revelation that comes from a realm that we cannot observe has symbolically explained the characteristics of his world to man. In this transfer of knowledge, the Quran, which is the set of truths brought to us by the Messenger of Allah, mentions many information that man has not experienced before and cannot grasp his truth in this world. Although studies have been carried out on these expressions from the early ages, these studies have become more intense after the literature on literature and eloquence rules of the Arabic language has been formed. Many scholars who try to interpret the Quran have used symbolic expressions as metaphors by taking this truth into consideration in their commentaries. In this study, the metaphor understanding of Abu Mansur al-Mâturîdî (d. 333/944), who was aware of the metaphors of the Quran and interpreted the relevant verses accordingly, will be discussed.
Halk Edebiyatı Ürünlerini Derlemek İçin Kullanılan Yeni Bir Saha: Instagram, 2020
2010 yılında faaliyete geçen ve Türkiye’de neredeyse %60’lık bir oranda kullanıcısı olan Instagra... more 2010 yılında faaliyete geçen ve Türkiye’de neredeyse %60’lık bir oranda kullanıcısı olan
Instagram, tüm paylaşımları ortak bir paydada toplamayı başarmıştır. Kullanıcılar Web 2.0 sayesinde
herhangi bir altyapı oluşturmadan özgürce paylaşımlarda bulunmaktadır. Bu sosyal ağ ortamında Türk
Halk Edebiyatı ürünlerini de derlemek ve bu ürünlerden faydalanmak kaçınılmaz olmuştur. Uzun yıllar
boyunca birçok zahmete katlanarak derlenen ve kayda alınan bu ürünler, saniyeler için Instagram
üzerinden paylaşılmakta ve insanlar tarafından kullanılmaktadır.
Nefî "Siham-ı Kaza", 2019
Kaynak: KONYA ETNOGRAFYA MÜZESİ
“Mektubât-ı Mevlâna’da İnsan Anlayışı”. TEFM 2019 Bildiri Tam Metinler Kitabı. 24-26 Ekim 2019, Kırşehir, s.103-111., 2019
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinin ev sahipliğinde 24-26 Ekim 2019 tarihleri arasında düzenlenen ... more Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinin ev sahipliğinde 24-26 Ekim 2019 tarihleri arasında düzenlenen sempozyum kapsamında, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Türk halklarının kültürel mirası sözlü gelenekten yazılı eserlere varıncaya değin gözden geçirilerek felsefi motiflerin gün yüzüne çıkartılması ve farklı bakış açılarıyla yeniden üretilmesi amaçlanmıştır. Başta Felsefe, Sosyoloji, Antropoloji olmak üzere farklı alanlardan bilim adamları bir araya getirilerek, Türk dünyasının tarih, kültür ve medeniyet kaynakları, imkanları ve sorunlarıyla ilgili olarak ortak bir dil ve literatür oluşturulmasına katkı yapılması hedeflenmiştir. Sempozyumda, başta Nurettin TOPÇU olmak üzere, Cengiz Aytmatov, Cemil Meriç ve Fuat Sezgin gibi fikir adamları üzerine özel oturumlar oluşturulması düşünülmüştür. Birincisi geçen yıl Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin ev sahipliğinde Kırgızistan'da düzenlenen ve geleneksel hale getirilmesi öngörülen Türk Halklarının (Ellerinin) Felsefi Mirası Sempozyumunun ikincisi Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi ev sahipliğinde 24-26 Ekim tarihleri arasında Kırşehir'de düzenlenmiştir. Sempozyum, geçen yıl düzenlenen birinci sempozyumun ortakları olan Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi ile Türkiye Yazarlar Birliğinin ortaklığında ve Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının mali desteği ile gerçekleştirilmiştir. Sempozyumda, Felsefe, Sosyoloji, Antropoloji ve Eğitim gibi farklı alanlardan bilim insanları bir araya gelerek başta Nurettin TOPÇU olmak üzere, Cengiz AYTMATOV, Cemil MERİÇ ve Fuat SEZGİN gibi fikir adamları üzerine bildiriler sunulmuştur. Uluslararası kapsamda düzenlenmiş olan sempozyuma beş farklı ülkeden, bilgi felsefesi, bilim felsefesi, Türk filozofları, eğitim felsefesi, felsefe ve müzik, ahlak felsefesi, siyaset felsefesi, tasavvuf, felsefe ve edebiyat, felsefe ve toplum, tarih felsefesi ve ahlak felsefesi gibi konularda toplam 94 bilim insanı sözlü bildiri göndermiştir. Bu bildirilerden 73'ü sempozyum programına dahil edilmiştir. Ayrıca biri yurtiçinden, beşi diğer ülkelerden olmak üzere altı bilim insanı konferans vermek üzere, çağrılı konuşmacı olarak sempozyuma davet edilmiştir. Bunlara ilaveten sempozyum süresince biri Nurettin TOPÇU, diğeri Felsefemiz ve Felsefe Geleneğimiz olmak üzerine iki ayrı panel oturumu düzenlenmiştir. Üç gün şeklinde planlanan sempozyumun ilk iki gününde konferans, panel ve eşzamanlı oturumlar gerçekleştirilmiştir. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde yürütülen etkinlikler kapsamında, açılış ve kapanış konuşmaları ile konferans ve paneller Neşet Ertaş Salonunda, sözlü bildiriler ise paralel oturumlar şeklinde Erol Güngör Salonu, Fuat Sezgin Salonu ve Cacabey Salonunda gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak sempozyumun ilk iki gününde 6 konferans, iki farklı oturumda 9 panel konuşması ile 73 sözlü sunum yapılmıştır.
“Metinlerde Çok Anlamlılık: “Göstergebilim” ve İhsan Oktay Anar ‘Kitab-ül Hiyel’ Örneği”. V. Yıldız Sosyal Bilimler Kongresi Özet Kitabı. 21-22 Aralık 2017, İstanbul, s.171., 2017
“Masallarda Kadına Şiddet: K.D. Hanım’ın Derlediği Sekiz Farklı Masal Örneği” , s.86-96., 2018
“Türk Edebiyatı Dersine Karşı Tutum ve Davranışlar: Konya Türk Telekom Sosyal Bilimler Lisesi Örneği”. s.106-116., 2019
Toplumsal Cinsiyet ve Bir Çizgi Film Örneği: Esrarengiz Kasaba. V. Uluslararası Öğrenci Kongresi Bildiri Kitabı. 03-04 Nisan 2018, Manisa, s.401-407., 2018
Küresel dünyada geleceğe yönelik risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, küresel ekonomide değişim... more Küresel dünyada geleceğe yönelik risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, küresel ekonomide değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, yeni dengelerin oluştuğu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Fırsatlarla tehditlerin iç içe geçtiği bu dönemde her kurumun, hatta her devletin kendilerine stratejik bir yol haritası çizmekte olduğunu görüyor, kurumların değiştiklerini ve dönüştüklerini hep birlikte müşahede ediyoruz.
Söylem Analizi Çerçevesinde Toplumsal Cinsiyete Giden Bir Yol: Geçmişten Günümüze Gruplandırılan Kadınlar”. VI. Uluslararası Öğrenci Kongresi Bildiri Kitabı. 03-04 Nisan 2019, Manisa, s.23-30., 2019
ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2021
Teun A. van Dijk’ın eleştirel söylem analizine göre yazılı basında kullanılan dil, makro ve mikro... more Teun A. van Dijk’ın eleştirel söylem analizine göre yazılı basında kullanılan dil, makro ve mikro düzeyde değerlendirildiğinde toplum hafızasındaki düşünsel ve dilsel verilere ulaşmak mümkündür. Bu çalışmada yazılı basında önemli bir yer tutan ölüm ilanlarında kullanılan dil, van Dijk’ın eleştirel söylem analizi kuramına göre incelenecektir.
Türk edebiyatı içerisinde önemli bir yeri olan âşıklık geleneği; belirli ve vazgeçilmez ilkeleri ... more Türk edebiyatı içerisinde önemli bir yeri olan âşıklık geleneği; belirli ve vazgeçilmez ilkeleri olan, nesilden nesle aktarılarak bugüne kadar varlığını koruyan kadim bir gelenektir. İcracıları olan sanatçılar bu geleneği; kan yoluyla, usta-çırak ilişkisiyle ya da gördükleri bir rüya ile öğrenip eserlerini üretmektedir. Âşıklık geleneğinin temsilcileri olan âşıklar, eserlerini
ait oldukların sosyal yapının inanış ve düşünüş sistemlerini temel alarak üretirler. Bu toplumsal çerçevenin temellerini ise dinî değerler, gelenekler-görenekler, ritüeller, sözlü ve yazılı metinler, ekonomik faaliyetler oluşturmaktadır. Bu unsurlara ek olarak âşıkların özel yaşantıları, bireysel duygu ve düşünceleri de eserlerinde konu olmaktadır. Âşıklık geleneğinde en az erkek âşıklar kadar kendinden söz ettiren kadın âşıklar ve onları hakkında kapsamlı bir çalışma Doç. Dr. Haktan KAPLAN tarafından hazırlanmıştır.