nurdan kaya - Academia.edu (original) (raw)

Papers by nurdan kaya

Research paper thumbnail of Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi A Current Look at The Intrapartum Perineal Massage Applıcation

Özet: İntrapartum dönem anne ve fetüs sağlığı açısından oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönemde y... more Özet: İntrapartum dönem anne ve fetüs sağlığı açısından oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönemde yapılan uygulamaların amacı doğum eyleminin normal fizyolojisinde gerçekleşmesini sağlamaktır. Günümüzde intrapartum dönemde yapılan uygulamalar ve gerekliliği üzerine odaklanılmıştır. Kanıt temelli çalışmalar eşliğinde, bir yandan rutin uygulamalardan uzaklaşılmaya çalışılırken (rutin lavman, perineal tıraş uygulaması, rutin epizyotomi, sırtüstü pozisyon, oral alımının kısıtlanması vb.), diğer yandan rutin uygulamalara alternatif olacak yöntem (sınırlı epizyotomi, dik pozisyonların teşviki, oral yoldan sıvı alımının sağlanması vb.) arayışları devam etmektedir. Amerikan Jinekoloji ve Obstetrik Akademisi (ACOG, 2016) intrapartum dönemde rutin epizyotomi yerine sınırlı epizyotomi uygulamasını önermektedir. Son yıllarda rutin epizyotomi uygulanmasından vazgeçilmeye başlanmış olup, yapılan çalışmalarda epizyotomi sıklığı nulliparlar için %54 ile %92.3 arasında, multiparlar için %6 ile %12 arasında değişmektedir. Ülkemizde epizyotomi uygulanma sıklığına yönelik çalışmalar sınırlı sayıda olup, yapılan çalışmalarda epizyotomi uygulanma sıklığı nullipar için %92 ile %96,7 arasında, multipar için %51,8 ile %72 arasındadır. Literatürde epizyotomi insidansını azaltmaya yönelik yapılan çeşitli uygulamalara rastlanmaktadır. Bu uygulamalar arasında perineal masaj, perineye sıcak uygulama, doğum pozisyonları, el manevraları ve ıkınma yöntemi yer almaktadır. Perineal masaj, perine esnekliğini artırmak, perineal laserasyonları ve epizyotomi insidansını azaltmaya yönelik yapılan uygulamalar içerisinde çok güncel ve etkinliği ortaya konulmaya çalışılan bir yöntem olarak dikkat çekmektedir. Bu nedenle bu derleme çalışması, ilgili güncel literatür doğrultusunda epizyotomi oranlarını azaltmaya yönelik yapılan perineal masaj uygulamasına dikkat çekerek konuya olan duyarlılığın artırılması ve sağlık profesyonellerine yön gösterici olması amacıyla ele alınmıştır. Abstract: Intrapartum period is a very important period in terms of mother and fetus health. The purpose of applications made in this period is to ensure that the labour is performed in its normal physiology. Today the focus is on the applications and necessity of intrapartum period. In the context of evidence-based studies, while trying to get away from routine practices (routine enema, perineal shaving, routine episiotomy, supine position, restriction of oral intake, etc.) the search for alternative method to routine practices (limited episiotomy, promotion of upright positions, oral fluid administration, etc.) are ongoing.The American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG, 2016) recommends limited episiotomy instead of routine episiotomy in intrapartum period. In recent years, the practice of routine episiotomy has begun to be abandoned and the frequency of episiotomy varies between 54% and 92.3% for nulliparas and between 6% and 12% for multiparas. In our country, studies on the frequency of episiotomy are limited and studies show that the frequency of episiotomy is between 92% and 96.7% for nulliparas and between 51.8% and 72% for multiparas.There are various applications in the literature to reduce the incidence of episiotomy. These applications include perineal massage, hot application to the perineum, birth positions, hand maneuvers and pushing methods. Perineal massage attracts attention as a method very up to date and effective which aims to increase the perineal flexibility, to perineal lacerations and to decrease the incidence of episiotomy. For this reason, this review study has been carried out in accordance with the current literature to increase sensitivity to the subject and to guide health professionals by drawing attention to perineal massage application which aims to decrease episiotomy rates.

Research paper thumbnail of THE EFFECT OF PAINFUL PROCESSES APPLIED TO NEWBORN ON PARENT-INFANT ATTACHMENT

The aim of this study is to determine the effect of painful processes applied to newborn on paren... more The aim of this study is to determine the effect of
painful processes applied to newborn on parent-infant
attachment. The sample is consisted of 354 parents
whose babies are at newborn clinics of a university
hospital between November 2015-March 2016 dates.
Parents were informed about the purpose of the study,
verbal consent was taken. After that, from parents
Parental Pain Assessment Form, from mothers
Maternal Attachment Inventory (MAI), from fathers
Postnatal Paternal-Infant Attachment Questionnaire
(PPAQ) were asked to fill out. Painful processes
applied to infants in newborn clinics are listed by
parents as establishing vascular access, bloodletting,
application of injection. 74% of parents’ thought that
baby's crying, 60.5% of them wrinkling the forehead
were reactions to the pain. 72.3% of parents’ think
that making calming sounds, 61.6% of them
breastfeeding would be effective in reducing baby's
pain sensation. The total average score mothers took
from MAI was found to be 83.5±8.7 and the total
average score fathers took from PPAQ was found to
be 55.6±10.2. In the study, as the duration of
hospitalization increases, mothers’ attachment points
were found to increase, too (p<0.05). Statistically
significant difference was found between the
education level of the father, the baby's gender and
PPAQ average scores. For effective pain management
in newborns, there is a necessity to work with the
family and to consider them as part of the team. This
approach will contribute to the reinforcement of
parenting roles of mothers and fathers, emotional
support that newborns needs by parents and
establishment and strengthening of the attachment
process in an earlier period.

Research paper thumbnail of Araştırma Makalesi Annelerin yenidoğan tarama testlerine ilişkin görüşlerinin ve tarama programlarına katılma durumlarının belirlenmesi

Öz Amaç: Çalışma, yenidoğan tarama testlerine ilişkin annelerin görüşlerini belirlemek ve tarama ... more Öz Amaç: Çalışma, yenidoğan tarama testlerine ilişkin annelerin görüşlerini belirlemek ve tarama programlarına katılma durumlarını saptamak amacıyla planlandı. Yöntem: Araştırma, tanımlayıcı araştırma türündedir. Örneklemi Kasım 2015-Mart 2016 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin postpartum kliniklerinde yatan 398 kadın oluşturdu. Kadınlara araştırmanın amacı açıklandı, sözel onam alındı, onam veren kadınlara veri toplama araçları uygulandı. Kadınlar ile taburculuk sonrası tekrar görüşüldü ve taburculuk sonrası yenidoğan tarama testlerini yaptırmak üzere yeniden sağlık kuruluşuna başvurup başvurmadıkları belirlendi. Veriler SPSS 22.0 paket programı kullanarak değerlendirildi. Bulgular: Annelerin %52'sinin 26-35 yaşlar arasında olduğu, %48,7'sinin ilkokul ve altında eğitim düzeyine sahip olduğu, %11,6'sının birinci dereceden akraba evliliği yaptığı belirlendi. Annelerin %51,4'ünün yenidoğan tarama testlerine yönelik bilgilerini kısmen yeterli bulduğu, %66,3'ünün sağlık personelinden bilgi almak istediği saptandı. Annelerin % 54,8'inin bazı hastalıkların anne ya da baba aracılığı ile bebeğe geçebileceğini, %56'sının kalıtsal geçişli hastalıkların ortaya çıkmasında akraba evliliğinin etkili olduğunu, %51,3'ünün bu hastalıkların bebekte geri dönüşsüz beyin hasarına %42'sinin fiziksel büyüme ve gelişme geriliğine yol açtığını, %48'inin bebeğin topuğundan alınacak iki damla kan ile tanı konulabildiğini bildiği saptandı. Annelerin %46,7'si topuk kanı ile beslenme arasındaki ilişkiye, %48,2'si topuk kanı alınması için en uygun zamana, %58,5'i erken tanı ve tedavinin hastalığın ilerlemesini engelleyip engellemediğine ilişkin kararsız olduğunu belirtti. Postpartum taburculuk sonrası annelerin 219'una ulaşılabildi. Annelerin %48,4'ü postpartum 1 haftadan sonra sağlık kuruluşuna başvurduklarını, %65,8'i yenidoğan tarama testinin ebeler tarafından gerçekleştirildiğini, %77,6'sı işleme ilişkin bilgilendirildiğini belirtti. Sonuç: Tarama programlarının başarısında annelerin katılımı ve farkındalığı önemlidir. Yenidoğan taramalarının başarıya ulaşması için ebeveynler özellikle de anneler sağlık profesyonelleri tarafından bilgilendirilmelidir.

Research paper thumbnail of İletişim: El Yıkama ve Paraziter Hastalıklar Eğitimi: Okul Çocuklarının Bilgi ve Davranışları Üzerine Etkisi HAND WASHING AND PARASITIC DISEASES EDUCATION: THE EFFECT OF KNOWLEDGE AND BEHAVIOUR OF SCHOOL CHILDREN

ÖZET El yıkama, paraziter hastalıklarının önlenmesinde en basit ve en etkili yöntemdir. Bu araştı... more ÖZET El yıkama, paraziter hastalıklarının önlenmesinde en basit ve en etkili yöntemdir. Bu araştırmanın amacı, el yıkama ve paraziter hastalıklar eğitiminin okul çocuklarının bilgi ve davranışları üzerine etkisini belirlemektir. Ön test-son test kontrol grupsuz müdahale araştırması türünde gerçekleştirilen çalışmaya Aralık 2015-Şubat 2016 tarihleri ara-sında Sivas il merkezinde bulunan bir devlet okulunun ortaokulunda öğrenim gören 230 öğrenci katıldı. Veriler, Kişi-sel Bilgi Formu, El Yıkama Davranışlarını Değerlendirme Formu ve Paraziter Hastalıklara İlişkin Bilgi Formu kullanıla-rak toplandı. Verilerin analizinde, sayı, yüzde ve pearson ki-kare testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. Öğrencilerin yaş ortalamasının 11,4±0,84 olduğu belirlendi. Öğrencilerin % 99,1'i el hijyeni, % 47' si paraziter hastalıklar hakkında bilgi aldığını belirtti. Eğitim öncesi öğrencilerin cinsiyetine göre el yıkama sıklığı, el yıkama süresi ve taharet şekli arasında istatistiksel olarak önemli fark bulunamazken (p>0,05), il merkezinde ya-şayan öğrencilerin merkeze bağlı köylerde yaşayan öğrencilere göre el yıkama sıklıklarının ve el yıkama sürelerinin arttığı, taharetlenme amacıyla su ve tuvalet kağıdı kullanma oranlarının daha yüksek olduğu bulundu (p<0,05). El yıkama ve paraziter hastalıklar eğitiminin öğrencilerin bilgi ve davranışları üzerine pozitif etki yaptığı belirlendi. Sağlık profesyonelleri özellikle ebeler ve hemşireler, hijyenik el yıkama uygulamalarının yaygınlaştırılması yoluyla paraziter hastalıkların önlenmesine, bilinçli ve sağlıklı toplumlar yetiştirilmesine katkı sağlamalıdır. Anahtar sözcükler: el yıkama, paraziter hastalıklar, okul çocuğu ABSTRACT Hand washing is the simplest and most effective method in the prevention of parasitic diseases. The aim of this study is to determine the effect of hand washing and parasitic diseases education on the knowledge and behavior of school children. Pretest-posttest without control group intervention research was performed between the dates of December 2015-February 2016. 230 students (obtained by sample studying) studying in a state secondary school in the province of Sivas participated in the study. Data were collected by using a Personal Information Form, Handwashing Assessment Form, and Information Form Related to Parasitic Diseases. In the analysis of the data, number, percentage and Pearson Chi-square tests were used. The level of statistical significance was accepted as p<0.05. The average age of students was 11.4±0.84. 99.1% of students said they got information on hand hygiene and 47% of them said they got information on parasitic diseases. No statistically significant difference was found between frequency of hand washing, hand washing time, bidet type and gender before education (p>0.05). However, frequency of hand washing, hand washing time and the rate of using water and toilet paper in order to cleanse themselves were found to be higher in students who live in the city center compared to students living in villages linked to the center after education (p<0.05). Hand washing and parasitic diseases education was determined to make a positive impact on the knowledge and attitudes of students. Health professionals, especially midwives and nurses should contribute to the extension of hygienic hand washing practices to prevent the spread of parasitic diseases and to raise conscious and healthy communities.

Research paper thumbnail of Information Levels of Female Students of a Secondary School on Menstruation and Menstrual Hygiene

Aim: The aim of study has determined menstruation and menstrual hygiene information levels of fem... more Aim: The aim of study has determined menstruation and menstrual hygiene information levels of female students at secondary school. Method: The descriptive study included 125 students attending Toki Şehit Uzman Çavuş Bahaddin Erturhan Secondary School located at the centre of the Province of Sivas between 1-15/12/2015. The data were collected through " Menstruation Period and Hygiene Information Form ". The data analysis was performed through number and percentage distribution and Pearson's chi-square test. The statistical significance level was established at p<0.05. Findings: 36% of students were menstruating and 56.8% have sufficient menstruation information. Related to menstruation period, 44.8% of students could have physical complaints in premenstrual period; 72% that disposable pads should be used during menstruation; 3.2% that menstrual bleeding came from uterus; 2.4% that menstrual bleeding is discharged through vagina; 32% that menstruation repeated once every 21-25 days. Related to menstrual hygiene, 32.8% of students could have bath during menstruation; 51.2% that they must sit on a stool during baths; 27.2% that pads should be replaced once every 3-4 hours; 57.6% that they needed to wash their hands before and after changing pads; 53.6% that used pads should be wrapped before being thrown out; 6.4% that toilet cleansing should be done by single motion from front to rear; 24.8% that underwear should be changed every day; and 24.0% that their underwear should be white colour. The difference between menstrual status and sufficiency of information on menstruation and menstrual hygiene was found to be statistically significant (p<0.05). Information on menstruation and menstrual hygiene was identified to be sufficient among menstruating students (88.9%) and insufficient among non-menstruating students (61.2%). Results and Suggestions: It is suggested that due training should be given to students before onset of menstruation due to insufficient related to menstruation and menstrual hygiene information level of students.

Research paper thumbnail of Diagnosis Frequency of Diabetes Mellitus after Glucose Screening Tests During Pregnancy and Determination of the Risk Factors Related with Diabetes Mellitus

Aim and method: This study was carried out to determine the diagnosis frequency of diabetes melli... more Aim and method: This study was carried out to determine the diagnosis frequency of diabetes mellitus after glucose screening tests of the pregnant women in Cumhuriyet University Research and Application Hospital Maternity Clinic, and to determine the risk factors related with diabetes mellitus, using cross-sectional and descriptive research methods. The study sample consists of 30 pregnant women in their 24-28th gestational week, who had registered in Cumhuriyet University Maternity Hospital within the period of 27 January-28 March. A survey form, consisting of 23 questions, prepared to determine the diabetes mellitus-related risk factors, was used for data collection in addition to the 50 g and 100 g glucose screening test results, and the survey forms were completed during face to face interviews with the pregnant women. 30 pregnant women were evaluated in terms of the risk factors (nutrition, first pregnancy, DM history of family, weight of the first-born child, BM1, etc.) and the evaluation was supported with glucose screening test results. Findings: 76.7% of the women were within 20-30 age group, 46.7% were university or higher education graduates, and 53.4% were housewives. It was found that, 56.7% of patients took nourishment from all nutrition groups; 56.6% were having their first gestation; and 86.8% underwent no abortus case. 50 g test values of 28 patients (93.4%) are lower than 140 mg/dl, and those of 2 patients (6.6%) are higher than 140 mg/dl. Only 2 people were subjected to 100 g glucose screening test based on 50 g test result. One of each two patients was diagnosed with gestational diabetes according to the results of 1, 2 and 3 hour 100 g tests applied in preprandial state. In the present study, among 30 patients, one of 30 women with 25.0-29.9 BMI (overweight), one of 10 patients whose family has a diabetes history, one of 29 women whose first-born child weighted 2500-4300 g, and one of 4 women who has an abnormal vaginal secretion history, were diagnosed with gestational diabetes. Results and Suggestions: It is suggested that as a routinely conducting 50 gr glucose test in 24.-28. pregnancy weeks.

Research paper thumbnail of Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi A Current Look at The Intrapartum Perineal Massage Applıcation

Özet: İntrapartum dönem anne ve fetüs sağlığı açısından oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönemde y... more Özet: İntrapartum dönem anne ve fetüs sağlığı açısından oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönemde yapılan uygulamaların amacı doğum eyleminin normal fizyolojisinde gerçekleşmesini sağlamaktır. Günümüzde intrapartum dönemde yapılan uygulamalar ve gerekliliği üzerine odaklanılmıştır. Kanıt temelli çalışmalar eşliğinde, bir yandan rutin uygulamalardan uzaklaşılmaya çalışılırken (rutin lavman, perineal tıraş uygulaması, rutin epizyotomi, sırtüstü pozisyon, oral alımının kısıtlanması vb.), diğer yandan rutin uygulamalara alternatif olacak yöntem (sınırlı epizyotomi, dik pozisyonların teşviki, oral yoldan sıvı alımının sağlanması vb.) arayışları devam etmektedir. Amerikan Jinekoloji ve Obstetrik Akademisi (ACOG, 2016) intrapartum dönemde rutin epizyotomi yerine sınırlı epizyotomi uygulamasını önermektedir. Son yıllarda rutin epizyotomi uygulanmasından vazgeçilmeye başlanmış olup, yapılan çalışmalarda epizyotomi sıklığı nulliparlar için %54 ile %92.3 arasında, multiparlar için %6 ile %12 arasında değişmektedir. Ülkemizde epizyotomi uygulanma sıklığına yönelik çalışmalar sınırlı sayıda olup, yapılan çalışmalarda epizyotomi uygulanma sıklığı nullipar için %92 ile %96,7 arasında, multipar için %51,8 ile %72 arasındadır. Literatürde epizyotomi insidansını azaltmaya yönelik yapılan çeşitli uygulamalara rastlanmaktadır. Bu uygulamalar arasında perineal masaj, perineye sıcak uygulama, doğum pozisyonları, el manevraları ve ıkınma yöntemi yer almaktadır. Perineal masaj, perine esnekliğini artırmak, perineal laserasyonları ve epizyotomi insidansını azaltmaya yönelik yapılan uygulamalar içerisinde çok güncel ve etkinliği ortaya konulmaya çalışılan bir yöntem olarak dikkat çekmektedir. Bu nedenle bu derleme çalışması, ilgili güncel literatür doğrultusunda epizyotomi oranlarını azaltmaya yönelik yapılan perineal masaj uygulamasına dikkat çekerek konuya olan duyarlılığın artırılması ve sağlık profesyonellerine yön gösterici olması amacıyla ele alınmıştır. Abstract: Intrapartum period is a very important period in terms of mother and fetus health. The purpose of applications made in this period is to ensure that the labour is performed in its normal physiology. Today the focus is on the applications and necessity of intrapartum period. In the context of evidence-based studies, while trying to get away from routine practices (routine enema, perineal shaving, routine episiotomy, supine position, restriction of oral intake, etc.) the search for alternative method to routine practices (limited episiotomy, promotion of upright positions, oral fluid administration, etc.) are ongoing.The American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG, 2016) recommends limited episiotomy instead of routine episiotomy in intrapartum period. In recent years, the practice of routine episiotomy has begun to be abandoned and the frequency of episiotomy varies between 54% and 92.3% for nulliparas and between 6% and 12% for multiparas. In our country, studies on the frequency of episiotomy are limited and studies show that the frequency of episiotomy is between 92% and 96.7% for nulliparas and between 51.8% and 72% for multiparas.There are various applications in the literature to reduce the incidence of episiotomy. These applications include perineal massage, hot application to the perineum, birth positions, hand maneuvers and pushing methods. Perineal massage attracts attention as a method very up to date and effective which aims to increase the perineal flexibility, to perineal lacerations and to decrease the incidence of episiotomy. For this reason, this review study has been carried out in accordance with the current literature to increase sensitivity to the subject and to guide health professionals by drawing attention to perineal massage application which aims to decrease episiotomy rates.

Research paper thumbnail of THE EFFECT OF PAINFUL PROCESSES APPLIED TO NEWBORN ON PARENT-INFANT ATTACHMENT

The aim of this study is to determine the effect of painful processes applied to newborn on paren... more The aim of this study is to determine the effect of
painful processes applied to newborn on parent-infant
attachment. The sample is consisted of 354 parents
whose babies are at newborn clinics of a university
hospital between November 2015-March 2016 dates.
Parents were informed about the purpose of the study,
verbal consent was taken. After that, from parents
Parental Pain Assessment Form, from mothers
Maternal Attachment Inventory (MAI), from fathers
Postnatal Paternal-Infant Attachment Questionnaire
(PPAQ) were asked to fill out. Painful processes
applied to infants in newborn clinics are listed by
parents as establishing vascular access, bloodletting,
application of injection. 74% of parents’ thought that
baby's crying, 60.5% of them wrinkling the forehead
were reactions to the pain. 72.3% of parents’ think
that making calming sounds, 61.6% of them
breastfeeding would be effective in reducing baby's
pain sensation. The total average score mothers took
from MAI was found to be 83.5±8.7 and the total
average score fathers took from PPAQ was found to
be 55.6±10.2. In the study, as the duration of
hospitalization increases, mothers’ attachment points
were found to increase, too (p<0.05). Statistically
significant difference was found between the
education level of the father, the baby's gender and
PPAQ average scores. For effective pain management
in newborns, there is a necessity to work with the
family and to consider them as part of the team. This
approach will contribute to the reinforcement of
parenting roles of mothers and fathers, emotional
support that newborns needs by parents and
establishment and strengthening of the attachment
process in an earlier period.

Research paper thumbnail of Araştırma Makalesi Annelerin yenidoğan tarama testlerine ilişkin görüşlerinin ve tarama programlarına katılma durumlarının belirlenmesi

Öz Amaç: Çalışma, yenidoğan tarama testlerine ilişkin annelerin görüşlerini belirlemek ve tarama ... more Öz Amaç: Çalışma, yenidoğan tarama testlerine ilişkin annelerin görüşlerini belirlemek ve tarama programlarına katılma durumlarını saptamak amacıyla planlandı. Yöntem: Araştırma, tanımlayıcı araştırma türündedir. Örneklemi Kasım 2015-Mart 2016 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin postpartum kliniklerinde yatan 398 kadın oluşturdu. Kadınlara araştırmanın amacı açıklandı, sözel onam alındı, onam veren kadınlara veri toplama araçları uygulandı. Kadınlar ile taburculuk sonrası tekrar görüşüldü ve taburculuk sonrası yenidoğan tarama testlerini yaptırmak üzere yeniden sağlık kuruluşuna başvurup başvurmadıkları belirlendi. Veriler SPSS 22.0 paket programı kullanarak değerlendirildi. Bulgular: Annelerin %52'sinin 26-35 yaşlar arasında olduğu, %48,7'sinin ilkokul ve altında eğitim düzeyine sahip olduğu, %11,6'sının birinci dereceden akraba evliliği yaptığı belirlendi. Annelerin %51,4'ünün yenidoğan tarama testlerine yönelik bilgilerini kısmen yeterli bulduğu, %66,3'ünün sağlık personelinden bilgi almak istediği saptandı. Annelerin % 54,8'inin bazı hastalıkların anne ya da baba aracılığı ile bebeğe geçebileceğini, %56'sının kalıtsal geçişli hastalıkların ortaya çıkmasında akraba evliliğinin etkili olduğunu, %51,3'ünün bu hastalıkların bebekte geri dönüşsüz beyin hasarına %42'sinin fiziksel büyüme ve gelişme geriliğine yol açtığını, %48'inin bebeğin topuğundan alınacak iki damla kan ile tanı konulabildiğini bildiği saptandı. Annelerin %46,7'si topuk kanı ile beslenme arasındaki ilişkiye, %48,2'si topuk kanı alınması için en uygun zamana, %58,5'i erken tanı ve tedavinin hastalığın ilerlemesini engelleyip engellemediğine ilişkin kararsız olduğunu belirtti. Postpartum taburculuk sonrası annelerin 219'una ulaşılabildi. Annelerin %48,4'ü postpartum 1 haftadan sonra sağlık kuruluşuna başvurduklarını, %65,8'i yenidoğan tarama testinin ebeler tarafından gerçekleştirildiğini, %77,6'sı işleme ilişkin bilgilendirildiğini belirtti. Sonuç: Tarama programlarının başarısında annelerin katılımı ve farkındalığı önemlidir. Yenidoğan taramalarının başarıya ulaşması için ebeveynler özellikle de anneler sağlık profesyonelleri tarafından bilgilendirilmelidir.

Research paper thumbnail of İletişim: El Yıkama ve Paraziter Hastalıklar Eğitimi: Okul Çocuklarının Bilgi ve Davranışları Üzerine Etkisi HAND WASHING AND PARASITIC DISEASES EDUCATION: THE EFFECT OF KNOWLEDGE AND BEHAVIOUR OF SCHOOL CHILDREN

ÖZET El yıkama, paraziter hastalıklarının önlenmesinde en basit ve en etkili yöntemdir. Bu araştı... more ÖZET El yıkama, paraziter hastalıklarının önlenmesinde en basit ve en etkili yöntemdir. Bu araştırmanın amacı, el yıkama ve paraziter hastalıklar eğitiminin okul çocuklarının bilgi ve davranışları üzerine etkisini belirlemektir. Ön test-son test kontrol grupsuz müdahale araştırması türünde gerçekleştirilen çalışmaya Aralık 2015-Şubat 2016 tarihleri ara-sında Sivas il merkezinde bulunan bir devlet okulunun ortaokulunda öğrenim gören 230 öğrenci katıldı. Veriler, Kişi-sel Bilgi Formu, El Yıkama Davranışlarını Değerlendirme Formu ve Paraziter Hastalıklara İlişkin Bilgi Formu kullanıla-rak toplandı. Verilerin analizinde, sayı, yüzde ve pearson ki-kare testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. Öğrencilerin yaş ortalamasının 11,4±0,84 olduğu belirlendi. Öğrencilerin % 99,1'i el hijyeni, % 47' si paraziter hastalıklar hakkında bilgi aldığını belirtti. Eğitim öncesi öğrencilerin cinsiyetine göre el yıkama sıklığı, el yıkama süresi ve taharet şekli arasında istatistiksel olarak önemli fark bulunamazken (p>0,05), il merkezinde ya-şayan öğrencilerin merkeze bağlı köylerde yaşayan öğrencilere göre el yıkama sıklıklarının ve el yıkama sürelerinin arttığı, taharetlenme amacıyla su ve tuvalet kağıdı kullanma oranlarının daha yüksek olduğu bulundu (p<0,05). El yıkama ve paraziter hastalıklar eğitiminin öğrencilerin bilgi ve davranışları üzerine pozitif etki yaptığı belirlendi. Sağlık profesyonelleri özellikle ebeler ve hemşireler, hijyenik el yıkama uygulamalarının yaygınlaştırılması yoluyla paraziter hastalıkların önlenmesine, bilinçli ve sağlıklı toplumlar yetiştirilmesine katkı sağlamalıdır. Anahtar sözcükler: el yıkama, paraziter hastalıklar, okul çocuğu ABSTRACT Hand washing is the simplest and most effective method in the prevention of parasitic diseases. The aim of this study is to determine the effect of hand washing and parasitic diseases education on the knowledge and behavior of school children. Pretest-posttest without control group intervention research was performed between the dates of December 2015-February 2016. 230 students (obtained by sample studying) studying in a state secondary school in the province of Sivas participated in the study. Data were collected by using a Personal Information Form, Handwashing Assessment Form, and Information Form Related to Parasitic Diseases. In the analysis of the data, number, percentage and Pearson Chi-square tests were used. The level of statistical significance was accepted as p<0.05. The average age of students was 11.4±0.84. 99.1% of students said they got information on hand hygiene and 47% of them said they got information on parasitic diseases. No statistically significant difference was found between frequency of hand washing, hand washing time, bidet type and gender before education (p>0.05). However, frequency of hand washing, hand washing time and the rate of using water and toilet paper in order to cleanse themselves were found to be higher in students who live in the city center compared to students living in villages linked to the center after education (p<0.05). Hand washing and parasitic diseases education was determined to make a positive impact on the knowledge and attitudes of students. Health professionals, especially midwives and nurses should contribute to the extension of hygienic hand washing practices to prevent the spread of parasitic diseases and to raise conscious and healthy communities.

Research paper thumbnail of Information Levels of Female Students of a Secondary School on Menstruation and Menstrual Hygiene

Aim: The aim of study has determined menstruation and menstrual hygiene information levels of fem... more Aim: The aim of study has determined menstruation and menstrual hygiene information levels of female students at secondary school. Method: The descriptive study included 125 students attending Toki Şehit Uzman Çavuş Bahaddin Erturhan Secondary School located at the centre of the Province of Sivas between 1-15/12/2015. The data were collected through " Menstruation Period and Hygiene Information Form ". The data analysis was performed through number and percentage distribution and Pearson's chi-square test. The statistical significance level was established at p<0.05. Findings: 36% of students were menstruating and 56.8% have sufficient menstruation information. Related to menstruation period, 44.8% of students could have physical complaints in premenstrual period; 72% that disposable pads should be used during menstruation; 3.2% that menstrual bleeding came from uterus; 2.4% that menstrual bleeding is discharged through vagina; 32% that menstruation repeated once every 21-25 days. Related to menstrual hygiene, 32.8% of students could have bath during menstruation; 51.2% that they must sit on a stool during baths; 27.2% that pads should be replaced once every 3-4 hours; 57.6% that they needed to wash their hands before and after changing pads; 53.6% that used pads should be wrapped before being thrown out; 6.4% that toilet cleansing should be done by single motion from front to rear; 24.8% that underwear should be changed every day; and 24.0% that their underwear should be white colour. The difference between menstrual status and sufficiency of information on menstruation and menstrual hygiene was found to be statistically significant (p<0.05). Information on menstruation and menstrual hygiene was identified to be sufficient among menstruating students (88.9%) and insufficient among non-menstruating students (61.2%). Results and Suggestions: It is suggested that due training should be given to students before onset of menstruation due to insufficient related to menstruation and menstrual hygiene information level of students.

Research paper thumbnail of Diagnosis Frequency of Diabetes Mellitus after Glucose Screening Tests During Pregnancy and Determination of the Risk Factors Related with Diabetes Mellitus

Aim and method: This study was carried out to determine the diagnosis frequency of diabetes melli... more Aim and method: This study was carried out to determine the diagnosis frequency of diabetes mellitus after glucose screening tests of the pregnant women in Cumhuriyet University Research and Application Hospital Maternity Clinic, and to determine the risk factors related with diabetes mellitus, using cross-sectional and descriptive research methods. The study sample consists of 30 pregnant women in their 24-28th gestational week, who had registered in Cumhuriyet University Maternity Hospital within the period of 27 January-28 March. A survey form, consisting of 23 questions, prepared to determine the diabetes mellitus-related risk factors, was used for data collection in addition to the 50 g and 100 g glucose screening test results, and the survey forms were completed during face to face interviews with the pregnant women. 30 pregnant women were evaluated in terms of the risk factors (nutrition, first pregnancy, DM history of family, weight of the first-born child, BM1, etc.) and the evaluation was supported with glucose screening test results. Findings: 76.7% of the women were within 20-30 age group, 46.7% were university or higher education graduates, and 53.4% were housewives. It was found that, 56.7% of patients took nourishment from all nutrition groups; 56.6% were having their first gestation; and 86.8% underwent no abortus case. 50 g test values of 28 patients (93.4%) are lower than 140 mg/dl, and those of 2 patients (6.6%) are higher than 140 mg/dl. Only 2 people were subjected to 100 g glucose screening test based on 50 g test result. One of each two patients was diagnosed with gestational diabetes according to the results of 1, 2 and 3 hour 100 g tests applied in preprandial state. In the present study, among 30 patients, one of 30 women with 25.0-29.9 BMI (overweight), one of 10 patients whose family has a diabetes history, one of 29 women whose first-born child weighted 2500-4300 g, and one of 4 women who has an abnormal vaginal secretion history, were diagnosed with gestational diabetes. Results and Suggestions: It is suggested that as a routinely conducting 50 gr glucose test in 24.-28. pregnancy weeks.