Vahdet Mesut Ayan - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Vahdet Mesut Ayan
Toplum ve Hekim, 2024
Son 20 yılda sağlık iletişimi, Türkiye akademisinde dikkat çeken bir iletişim türü haline gelm... more Son 20 yılda sağlık iletişimi, Türkiye akademisinde dikkat çeken bir iletişim türü haline gelmiştir. Bu alanda yayımlanan bilimsel
makale, kitap ve araştırmalar her geçen yıl artmaktadır. Mevcut makale, Türkiye ve dünyada sağlık iletişimi çalışmalarını göz
önünde tutarak Türkiye’de bu iletişim türünün sınırlarını ve olanaklarını saptamayı amaçlamaktadır. Çalışmada sağlık iletişiminin,
sağlık ve medya alanıyla yakın ilişkisi ortaya konulmuştur. Sağlık iletişiminin sınırları ve olanakları ise hem sağlık hem de medya
alanındaki yapısal sorunlarda aramıştır. Çalışma, bu yolu kat ederek bazı sonuçlara ulaşmıştır. Egemen sağlık paradigması ve sağlık
hizmetlerinin metalaşması, medyanın sermaye yapısı ve bu alanda aşınan etik ilkeler sağlık iletişiminin sınırlarını belirlemektedir.
Bunun yanı sıra, hem sağlık emek meslek örgütleri hem de alternatif medya mecraları sağlık iletişiminin olanaklarını oluşturmaktadır.
Sınırları genişletmek ve olanakları mümkün kılmak için sınıf mücadelesinin dönüştürücü gücüne ihtiyaç bulunmaktadır.
İlef Dergi, 2024
This study analyzes the process of Twitter's transformation into X after its acquisition by Elon ... more This study analyzes the process of Twitter's transformation into X after its acquisition by Elon Musk in October 2022. Employing a political-economy approach to explore this transformation in the context of media ownership and control relations, the study argues that ownership structure is as determinative in the formation of quality in new media as it is in traditional media. The study therefore begins by analyzing the problem of ownership structure in traditional media and the contribution of traditional media to capitalist modes of production. Through several examples, it then shows that in today's information society, new media platforms-namely, social media-operate in the same way, with both new and traditional media leading to commercialization and commodification. These platforms serve as both a tool for accessing commodities and an area where commodities are produced; they are also where most digital labor is carried out today. This has led to an increasing interest in social media platforms among companies across a range of sectors. Using thematic categorization and descriptive analysis, this study examines the content and stylistic changes that have taken place on one social media platform in particular, X, following the change in its ownership structure. It argues that the transformation of the platform and its content since October 2022 result from the change in its ownership structure, which itself is part of a broader trend occurring among new media platforms as companies seek to generate more profit. The study reveals that in the context of ownership and control relations, media outlets have established an asymmetrical relationship with the state and capital structures, one in which the public interest is rarely a major concern.
Afetler, toplumun doğru bilgiye en fazla ihtiyaç duyduğu olaylardır. Afet haberciliği, bu ihtiya... more Afetler, toplumun doğru bilgiye en fazla ihtiyaç duyduğu olaylardır. Afet haberciliği, bu ihtiyacı karşılamaya dönük gazetecilik pratiklerini içermektedir. Bununla birlikte afet haberciliğinin yapılması için medya alanının buna elverişli koşullara sahip olması gerekmektedir. Türkiye özelinde ise bu koşulların varlığından bahsetmek zordur. Zira Türkiye’de medya alanı yapısal olarak belirli sorunlara sahiptir. Medyanın mülkiyet ve kontrol ilişkileri afet haberciliğinin önündeki en büyük engellerden biridir. Ek olarak Türkiye’de gazetecilerin güvencesiz ve esnek çalışma koşulları ile teknolojinin gelişmesiyle birlikte gazetecilere dayatılan hız ve rekabet de bu engeller içinde görülebilir. Çalışma, bu koşulları dikkate alarak Türkiye’de afet haberciliğinin olanaklarını incelemiştir. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerini afet haberciliği kapsamında değerlendiren çalışma, dört ulusal gazetenin 7 Şubat-28 Şubat 2023 tarihleri arasındaki ilk sayfa haberlerini incelemiştir. Çerçeveleme kuramından hareketle incelenen gazetelerin deprem konulu haberleri, afet haberciliği pratiklerinden uzak kalmıştır. Çalışmada medyanın yapısal sorunlarının afet haberciliğinin olanaksızlığında belirleyici olduğu sonucuna varılmıştır.
Mülkiye Dergisi, Jun 8, 2021
Bu calismada amaclanan, medya incelemelerine alternatif kuram ve yontem onermektir. Calisma, medy... more Bu calismada amaclanan, medya incelemelerine alternatif kuram ve yontem onermektir. Calisma, medyanin ozellikle neo-liberal politikalarin uygulanmasiyla beraber degisen/donusen yapisi ve iceriginin ancak elestirel bir perspektifle cozumlenebilecegini iddia etmektedir. Makale, elestirel perspektifin kalkis noktasini ise, Gramsci’nin “tarihsel blok” kurami ve diyalektik yonteme dayandirmaktadir. Bu calismanin ana akim iletisim arastirmalarina karsi onerdigi kuram ve yontemin temelini butunsel bir bakis acisi olusturmaktadir. Medya calismalarinda butunsel yaklasimin, tarihsel/toplumsal kosullari da hesaba katarak ilerledigi dusunuldugunde, makalenin ana akim iletisim arastirmalarinin medyayi atomize ederek inceleyen perspektifinin de otesine gececek bir olanak saglayacagi dusunulmektedir. Medyayi belli bir tarihselligin ve toplumun butunlugu icinde kavramayi oneren calismada, icsel iliskiler felsefesi onemli bir yer tutmaktadir. “Tarihsel blok” kurami ve diyalektik dusuncenin sirasiyla...
Her devr n ve her kültürel kl m n kend ne has sözcükler vardır. Bu sözcükler, kend l ğ nden ortay... more Her devr n ve her kültürel kl m n kend ne has sözcükler vardır. Bu sözcükler, kend l ğ nden ortaya çıkmaz. Toplumsal kt dar mücadeleler , o dönem n ekonom k pol t kaları, sosyoloj k ve kültürel değ ş m d nam kler bu sözcükler n ortaya çıkışını ve anlamlarındak yoğunlaşma ve kaymaları öneml ölçüde bel rler. İkt dar her dönemde çok çeş tl b ç mlerde tezahür eder. Ortaya çıkan bu kt dar b ç mler , dönem ç nde kullanılan, terc h ed len ve yaygınlaşan sözcükler öne çıkarır. Bu kt darın hegemon k hale gelmes , bu sözcükler halkın d l ne pelesenk etmes yle mümkün olur. Sözcükler her tekrar ed ld ğ nde, kt darın varlığı pek ş r. Ancak durum bu kadar da bas t değ ld r. Her hegemonya, b r karşı hegemonyayı doğurur. Bu doğrultuda her hegemonyayı meşrulaştıran sözcük/sözcükler n bu hegemonyayı sarsan yan anlamları da ortaya çıkab l r. Toplumsal alandak kt dar mücadeles bu şek lde sürer g der. George Orwell, 1984 romanındak gözet m devlet ndek deal d le "Yen d l" adını verm şt r. Günümüz Türk yeʼs n n kt dar nazarındak makbul sıfatı da "yen "d r. Her kt dar kend varlığını mutlaklaştırırken hem k ml ğ n hem de n tel ğ n kend s nden öncek lerden ayrı tutmak ç n hayata geç rd ğ her türlü craatı "yen " sıfatıyla n teler. Günümüzün Türk yeʼs de bu bağlamda en çok "Yen Türk ye" olarak tanımlanır. "Yen Türk yeʼde asker vesayet olmayacak, Yen Türk yeʼde nanç özgürlüğü olacak, Yen Türk yeʼde ler demokras hâk m olacak" g b dd alı savlar ve umut ver c vaatler, beraber nde yen yen sözcükler hayatımıza sokmuştur. Bu sözcükler aslında yen de değ ld r. Sözcükler hep b ld ğ m z sözcükler olsa da yen yen anlamlar ve anlam yoğunlaşmaları kazanmıştır. İt bar", "sadakat", "k mse kusura bakmasın", "fıtrat", sam m yet", "büyük resm görmek", "man dar", "üst akıl", "ortak akıl" g b daha çoğaltılab lecek sözcük, tamlama ve ad öbekler , yaşadığımız dönemde kt darın hegemonyasını güçlend recek yen anlam kaymaları ve yoğunlaşmaları geç rm şt r. Kuşkusuz bu sözcükler n yen anlamlarının yaygın b r şek lde kullanılması ve halk arasında b l n r hale gelmes let ş m araçları sayes nde gerçekleş r. Bu ve buna benzer sözcükler, herhang b r olayın, durumun anlatılması ya da herhang b r s yas l der tarafından herhang b r olayın çerçeves n n ç z lmes ç n kullanılırken sıradan ve masum araçlar olmanın ötes ne geç p, neredeyse b rer s laha dönüşeb l r. Bu sözcükler, sadece olay ya da durumu tanımlamak ç n kullanılmaz, toplumsal alandak muhal er , azınlıkları, yabancıları hedef göstermek, farklı olanları nefret çeren fadelerle ya alamak ve böylece kt dara boyun eğmeyen grupları s nd rme şlev de üstlen r. El n zdek çalışma, haberc ler açısından b r kılavuz olarak hazırlanmıştır. Her kt darın baskıcı d l n meşrulaştıran gazetec ler , yazarları, sanatçıları, kısaca organ k aydınları var olmuştur. Daha doğrusu mukted r b raz da zaten bu organ k aydınların ürett ğ rıza sayes nde meşru yet kazanır. Gazetec l k ve gazetec n n modern demokras ler ç ndek yer se hayat önemded r. Z ra gazetec , modern demokras lerde y ve düzgün yönet m ç n b r denetleme mekan zması olarak şlev görür. Bunu halkı olup b tenlerden E-POSTA LİSTESİ Ema l Abone ol B rl kte çalıştığımız @EJNetwork kurucusu @a danpwh te beş temel lkem z sıralıyor: https://t.co/JKju681 J3 ❝ Savaş bölges ndek çatıdan nerek bombaların değ l, nsanların öyküler n anlatan, haber n peş nden g den gazetec … https://t.co/TlLqgk3jE0 LGBTİ+ bağlantılı konularda yazmak gazetec n n, kafa karıştırıcı fadelerle sıklıkla karşılaşmasına yol açıyor. Pek… https://t.co/AhdLvrBUwl ❝ Kadınlar ataerk l b r medyanın el nde k nc kez ölmekten daha fazlasını hak ed yor❞ Gazetec @M naTumay #25Kasım… https://t.co/QUCwEkPKhS G zl reklam, sponsorlu çer k ve haber görünümlü tanıtımların yarattığı sorunları Medya Ombudsmanı @farukb ld r c … https://t.co/t5MGnYbIoG
AKP devrinde Türkiye'nin medya âleminde yaşanan köklü dönüşümü hakkıyla incelemek, medyadaki dönü... more AKP devrinde Türkiye'nin medya âleminde yaşanan köklü dönüşümü hakkıyla incelemek, medyadaki dönüşümü toplumun genel dönüşümüyle ilişkilendirecek bir yöntem; dönüşümün siyasal ve sınıfsal dinamiklerini görünür kılacak bir kuramsal perspektif; olguları anlamlı bir biçimde birbirine bağlayan titiz bir araştırmacılık ve bunların tümünden nasıl bir sonuca ulaşıldığını çarpıcı bir şekilde ortaya serecek bir analiz gücü gerektiriyor. Vahdet Mesut Ayan, bu gereklilikleri yerine getirme çabasıyla kapsamlı bir çalışma ortaya koyuyor. AKP Devrinde Medya Âlemi, medyadaki dönüşümün ekonomide, devlette, siyasal toplumda, sivil toplumda ve kamusal alanda yaşanan dönüşümle eşzamanlı, eşgüdümlü ve eşyöntemlerle gerçekleştirildiğini panaromik bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu sergileme için AKP'nin uzun iktidar devrini belirli dönemlere ayırıyor ve her dönemin dönüştürücü stratejilerini özgün kavramlaştırmalarla mercek altına alıyor. Kitap, 24 Haziran 2018 seçimlerini bir örnek vaka olarak inceliyor. AKP Devrinde Medya Âlemi'ndeki sergileme, çözümleme ve inceleme uğraklarına bakıldığında AKP'nin medyayı her hücresine nüfuz edecek derecede önemsediği, onu adım adım ama radikal bir biçimde yeniden yapılandırdığı, her anını ve her yanını kontrol ettiği, yönlendirdiği, ele geçirdiği, böylelikle yeni bir medya düzeni yarattığı görülüyor. Medyada görünen yüzlerin, medya patronlarının ve medya yapılarının değiştiği; habercilik ilkelerinin başkalaştığı; hedef ve söylemlerin belirli bir. ideolojinin, belirli bir partinin, belirli bir liderin yörüngesine sokulduğu bir tablo ortaya çıkıyor. AKP Devrinde Medya Âlemi, yıllar boyunca önemli bir başvuru kitabı olacak nitelikte bir çalışma.
İlkay KARA-Vahdet Mesut AYAN Giriş Bu çalışmada AKP dönemi Türkiye medyasında sansür ve ifade özg... more İlkay KARA-Vahdet Mesut AYAN Giriş Bu çalışmada AKP dönemi Türkiye medyasında sansür ve ifade özgürlüğü konularını tartışmaya açıyoruz. 2000'li yılların henüz başında iktidara gelen AKP, medya ve ifade özgürlüğü konusunda oldukça liberal bir söylem tutturmuş ve bu söylem çerçevesinde uluslararası camiadan ve ülke içindeki toplumun farklı kesimlerinden de destek almıştır. Ne var ki zaman içinde, AKP'nin ilk dönem söylemleri tersine dönmüş, bu dönemdeki söylemleriyle 2016 sonrası AKP'nin siyasi pratikleri taban tabana zıt bir konuma evrilmiştir. Özellikle 15 Temmuz 2016'da yaşanan askeri darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile Türkiye'de kısmi ya da biçimsel de diyebileceğimiz demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü, medya ve editoryal bağımsızlık tedricen ağır bir baskı altına alınmıştır. Bu dönemde Türkiye'deki her şey gibi ifade ve düşünce özgürlüğü de gerilemiş, gazeteler attıkları başlık ve verdikleri haberlerden; gazeteciler ve köşe yazarları sadece kanaatlerini dile getirmeleri nedeniyle tehdit edilmiş, hedef gösterilmiş veya saldırıya uğramıştır. Medya, bu süreçte sadece hedef alınan bir alan olmamış; iktidar yanlısı medyada gördüğümüz üzere hedef gösteren, tehdit eden aşamaya sürüklenmiştir. Yani medya, baskı politikalarına hem maruz kalmış hem de bu politikaların taşıyıcısı olmuş, Türkiye'de yayın yapan birçok gazete, gazeteci veya köşe yazarı başka gazeteleri, başka gazetecileri ve köşe yazarlarını hedef gösterir hale gelmiştir. Bu çalışmada tüm bu gelişmelerin düşünce ve ifade özgürlüğünü gerilettiğini ve dahası onu baskı altına aldığını medya metinleri üzerinden değerlendirmeye ve somutlaştırmaya çalışıyoruz. Raporda düşünce ve ifade özgürlüğünü, sansür kavramını da içerecek şekilde tartışacağız; zira sansürün düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki en büyük engellerden biri olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda iki bölümden oluşan raporun ilk bölümünde, düşünce ve ifade özgürlüğü, sansür ve medyada sansür uygulamaları kavramsallaştırılıyor. Burada John Keane'ın Medya ve Demokrasi adlı eseri kuramsal kısma katkı sağlayacak eserlerin başında gelmektedir. Raporun ikinci bölümünde, medya metinleri üzerinden giderek, kuramsal kısımda savunduğumuz görüşleri somutlaştırmaya çalışıyoruz. Burada örneklerimizi Keane'in geliştirdiği beşli sansür biçiminden olağanüstü hal erkleri, yalan söyleme ve devlet reklamcılığı üzerinden tartışıyoruz. / 2/16 Keane'in çalışmasına katkı sunacak şekilde Herman ve Chomsky'nin belirlediği haber yapım aşamalarındaki filtrelerden de kuramsal ve analiz kısmında yararlanıyoruz. Çalışma sonlandığında medyadaki sansür uygulamalarının ve bunların düşünce ve ifade özgürlüğüne olan etkisini tarihsel/toplumsal bağlamdan kopmayarak ve iktidar-medya ilişkilerini göz önünde tutarak açıklama amacımızı gerçekleştirmiş olacağız.
https://halagazeteciyiz.net/, 2019
Bu çalışma, AKP döneminde ekonomik-sınıf temelli ayrımcılığın gazete haberlerinde nasıl yer buldu... more Bu çalışma, AKP döneminde ekonomik-sınıf temelli ayrımcılığın gazete haberlerinde nasıl yer bulduğunu araştıracaktır. AKP ile birlikte iyiden iyiye arttığı düşünülen ayrımcı söylemin, AKP'nin sınıfsal dayanağından bağımsız düşünülemeyeceğini iddia eden mevcut rapor, medyada yer bulan ekonomik-sınıf temelli ayrımcı söylemin çözümlenmesi için öncelikle 16 yıldır iktidarda bulunan AKP'nin sınıfsal temelini tartışacaktır. Bu kapsamda iki bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümü, 2002 yılında iktidara gelen AKP'nin ardındaki sınıf dinamiğine değinecektir. İktidara geldiği güden itibaren neoliberal politikaları hızla uygulamaya koyan AKP'nin Türkiye burjuvazisi ile olan ilişkisinin medyaya yansıyan ekonomik-sınıf temelli ayrımcı söylem ile doğrudan bağı olduğu, çalışmanın varsayımını oluşturmaktadır. AKP'nin sınıfsal özelliklerinin ve bu bağlamda ortaya çıkan ekonomi politikalarının çözümlenmesi, rapor kapsamında incelenecek metinlerin tarihsel/toplumsal bağlamını oluşturacaktır. Medya metinlerinin boşlukta doğmadığı; bilakis onların belirli tarihsel/toplumsal bağlamın ürünleri olduğu düşünüldüğünde, ilk bölümün önemi ortaya çıkacaktır. Birinci bölümü tamamlayan ikinci bölüm, Türkiye'de günlük gazetelerin örnek olaylar üzerinden incelenmesine ayrılacaktır. Türkiye'de yayın yapan farklı gazetelerin haberlerinin değerlendirileceği bu kısımda, 2009 TEKEL İşçi Eylemlerinin, 2014 Soma Faciasının, 2018 yılında 3. Havalimanı'nda iş cinayetlerine, ödenmeyen ücretlere ve kötü çalışma ve barınma koşullarına karşı
The aim of this study is to examine the transformation of Turkey's media in conjunction with Just... more The aim of this study is to examine the transformation of Turkey's media in conjunction with Justice and Development Party (AKP) polity in consideration of material basis. In this respect, the main argument of the study is that the transformations can only be understood by emphasizing their material basis. The article considers Islamist bourgeoisie, which has started to develop in 1970s and has thoroughly increased its capital accumulation in 1980s and 1990s depending upon national and international policies, as a main factor affecting the transformation of Turkey's media environment. Islamist bourgeoisie, which has become to a more effective position as politically and economically with AKP's coming to power in 2002, has transformed radically the media industry as well as other parts of society as a result of relations established with political power. The study reveals that, by the year 2018, media ownership and control relationships have changed through the actions of both the Islamist bourgeoisie and the pro-government Western-oriented secularist bourgeoisie, which has forced into alliance through various methods. The article that examines the complex relationship between power, media and capital makes the critical political economy approach as a starting point. Thus it reveals the connection of the media with the economic structure. Such comprehension will carry the article beyond the perspective of mainstream communication studies. The main purpose of the study is to scrutinize the media, which has been transformed since 2002 with the AKP, from a holistic point of view. The importance and the contribution of this study is proceed from here.
ÖZET Bu çalışmada amaçlanan, medya incelemelerine alternatif kuram ve yöntem önermektir. Çalışma,... more ÖZET Bu çalışmada amaçlanan, medya incelemelerine alternatif kuram ve yöntem önermektir. Çalışma, medyanın özellikle neo-liberal politikaların uygulanmasıyla beraber değişen/dönüşen yapısı ve içeriğinin ancak eleştirel bir perspektifle çözümlenebileceğini iddia etmektedir. Makale, eleştirel perspektifin kalkış noktasını ise, Gramsci'nin " tarihsel blok " kuramı ve diyalektik yönteme dayandırmaktadır. Bu çalışmanın ana akım iletişim araştırmalarına karşı önerdiği kuram ve yöntemin temelini bütünsel bir bakış açısı oluşturmaktadır. Medya çalışmalarında bütünsel yaklaşımın, tarihsel/toplumsal koşulları da hesaba katarak ilerlediği düşünüldüğünde, makalenin ana akım iletişim araştırmalarının medyayı atomize ederek inceleyen perspektifinin de ötesine geçecek bir olanak sağlayacağı düşünülmektedir. Medyayı belli bir tarihselliğin ve toplumun bütünlüğü içinde kavramayı öneren çalışmada, içsel ilişkiler felsefesi önemli bir yer tutmaktadır. " Tarihsel blok " kuramı ve diyalektik düşüncenin sırasıyla ele alınacağı makalede hem kuramın da hem de yöntemin içinde yer alan içsel ilişkiler felsefesinin medya çalışmalarına sağlayacağı katkı, bu felsefeyi çalışmanın temeli haline getirmektedir. ABSTRACT The aim of this study is to suggest alternative theories and methods to media studies. The study claims that the changing / transforming structure and content of the media especially with the application of neo-liberal policies, can only be examined within a critical perspective. The article bases Gramsci's "historical bloc" theory and dialectical method on the departure point of the critical perspective. This study provides a holistic perspective on the basis of the theory and method against mainstream communications research. Considering that the holistic approach to media studies is advancing by adding account of historical / social conditions, it is thought that this study will provide an opportunity to go beyond the persepective of the mainstream media studies which examine the media through atomizing it. In this study, which suggests to comprehend the media in a certain historicity and social integrity, the philosophy of internal relations has an important place. The contribution of philosophy of internal relations, both in theory and in methodology, contributes to media studies, making this philosophy the basis of work which will examine the " historical block " and dialectical though respectively.
Books by Vahdet Mesut Ayan
um:ag Yayınevi, 2020
Mevcut iktidar ilişkilerinin ürettiği haber değerleri, büyük ölçüde toplumsal barışa ve kamusal s... more Mevcut iktidar ilişkilerinin ürettiği haber değerleri, büyük ölçüde toplumsal barışa ve kamusal selamete tehdit oluşturmaktadır. Okuyacağınız “2019 Türkiye Yerel Seçim Süreci’nde gazetelerde üretilen ayrımcı dili gazeteler üzerinden incelemeyi” hedefleyen bu raporun sonuçları da bu tehdidin varlığını açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye medyasının neredeyse tamamına yakınını ele geçiren ve denetim altına alan bir iktidarla karşı karşıya olduğumuz böylesi bir tarihsel dönemde, habercilik artık toplumsal barışı ve insan haklarını savunan sivil toplum kuruluşlarının hakkıyla yapabileceği bir iş haline gelmiştir. Böylesi tarihsel bir dönemde, köklü bir gazetecilik eğitimi ve yayıncılık deneyimi bulunan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag), hak temelli gazeteciliği, yine hak temelli çalışan sivil toplum örgütleri üstünden bütün topluma yaygınlaştırmayı hedef alan bir projeyi hayata geçirmiştir. Hak temelli gazetecilik, nesnellik, tarafsızlık, dengelilik gibi liberal gazetecilik normlarına uygun davranmanın ötesine geçerek, “haktan yana taraf olmayı” gerektirir. İnandığı demokratik toplum idealleriyle, haberlerinde yer verdiği konu ve başlıklarla araştırmacı gazeteciliğin en seçkin örneklerini hayata geçirmiş ve bunun için yaşamını feda etmiş Uğur Mumcu, geride bıraktığı eserlerle yıllardır zor koşullarda gazetecilik yapmaya çalışan gençlere ilham olmaya devam etmektedir. um:ag ise Mumcu’nun ölümünün ardından ailesi tarafından kurularak bu ilhamın kurumsal bir simgesi olmayı başarmıştır. Bu raporda ele alınan olumsuz örnekler, hak temelli gazetecilik için bir başlangıç izleği oluşturacağı ümidiyle incelenmiştir. Kuşkusuz doğruyu yapmak için yanlışın ne olduğunu ve neden yanlış olduğunu öncelikle bilmek gerekir. Bu raporun amacı da budur. Yanlışı göstererek, doğru olanın nasıl yapılacağını insanların anlayabilmesidir hedeflenen. Bu bir başlangıç adımıdır. Avrupa Birliği tarafından desteklenerek hazırlanan bu raporun, bir anlamda yine proje kapsamında um:ag bünyesinde verilecek hak temelli gazetecilik eğitimlerine temel oluşturacağı düşünülmektedir.
raporlar by Vahdet Mesut Ayan
Toplum ve Hekim, 2024
Son 20 yılda sağlık iletişimi, Türkiye akademisinde dikkat çeken bir iletişim türü haline gelm... more Son 20 yılda sağlık iletişimi, Türkiye akademisinde dikkat çeken bir iletişim türü haline gelmiştir. Bu alanda yayımlanan bilimsel
makale, kitap ve araştırmalar her geçen yıl artmaktadır. Mevcut makale, Türkiye ve dünyada sağlık iletişimi çalışmalarını göz
önünde tutarak Türkiye’de bu iletişim türünün sınırlarını ve olanaklarını saptamayı amaçlamaktadır. Çalışmada sağlık iletişiminin,
sağlık ve medya alanıyla yakın ilişkisi ortaya konulmuştur. Sağlık iletişiminin sınırları ve olanakları ise hem sağlık hem de medya
alanındaki yapısal sorunlarda aramıştır. Çalışma, bu yolu kat ederek bazı sonuçlara ulaşmıştır. Egemen sağlık paradigması ve sağlık
hizmetlerinin metalaşması, medyanın sermaye yapısı ve bu alanda aşınan etik ilkeler sağlık iletişiminin sınırlarını belirlemektedir.
Bunun yanı sıra, hem sağlık emek meslek örgütleri hem de alternatif medya mecraları sağlık iletişiminin olanaklarını oluşturmaktadır.
Sınırları genişletmek ve olanakları mümkün kılmak için sınıf mücadelesinin dönüştürücü gücüne ihtiyaç bulunmaktadır.
İlef Dergi, 2024
This study analyzes the process of Twitter's transformation into X after its acquisition by Elon ... more This study analyzes the process of Twitter's transformation into X after its acquisition by Elon Musk in October 2022. Employing a political-economy approach to explore this transformation in the context of media ownership and control relations, the study argues that ownership structure is as determinative in the formation of quality in new media as it is in traditional media. The study therefore begins by analyzing the problem of ownership structure in traditional media and the contribution of traditional media to capitalist modes of production. Through several examples, it then shows that in today's information society, new media platforms-namely, social media-operate in the same way, with both new and traditional media leading to commercialization and commodification. These platforms serve as both a tool for accessing commodities and an area where commodities are produced; they are also where most digital labor is carried out today. This has led to an increasing interest in social media platforms among companies across a range of sectors. Using thematic categorization and descriptive analysis, this study examines the content and stylistic changes that have taken place on one social media platform in particular, X, following the change in its ownership structure. It argues that the transformation of the platform and its content since October 2022 result from the change in its ownership structure, which itself is part of a broader trend occurring among new media platforms as companies seek to generate more profit. The study reveals that in the context of ownership and control relations, media outlets have established an asymmetrical relationship with the state and capital structures, one in which the public interest is rarely a major concern.
Afetler, toplumun doğru bilgiye en fazla ihtiyaç duyduğu olaylardır. Afet haberciliği, bu ihtiya... more Afetler, toplumun doğru bilgiye en fazla ihtiyaç duyduğu olaylardır. Afet haberciliği, bu ihtiyacı karşılamaya dönük gazetecilik pratiklerini içermektedir. Bununla birlikte afet haberciliğinin yapılması için medya alanının buna elverişli koşullara sahip olması gerekmektedir. Türkiye özelinde ise bu koşulların varlığından bahsetmek zordur. Zira Türkiye’de medya alanı yapısal olarak belirli sorunlara sahiptir. Medyanın mülkiyet ve kontrol ilişkileri afet haberciliğinin önündeki en büyük engellerden biridir. Ek olarak Türkiye’de gazetecilerin güvencesiz ve esnek çalışma koşulları ile teknolojinin gelişmesiyle birlikte gazetecilere dayatılan hız ve rekabet de bu engeller içinde görülebilir. Çalışma, bu koşulları dikkate alarak Türkiye’de afet haberciliğinin olanaklarını incelemiştir. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerini afet haberciliği kapsamında değerlendiren çalışma, dört ulusal gazetenin 7 Şubat-28 Şubat 2023 tarihleri arasındaki ilk sayfa haberlerini incelemiştir. Çerçeveleme kuramından hareketle incelenen gazetelerin deprem konulu haberleri, afet haberciliği pratiklerinden uzak kalmıştır. Çalışmada medyanın yapısal sorunlarının afet haberciliğinin olanaksızlığında belirleyici olduğu sonucuna varılmıştır.
Mülkiye Dergisi, Jun 8, 2021
Bu calismada amaclanan, medya incelemelerine alternatif kuram ve yontem onermektir. Calisma, medy... more Bu calismada amaclanan, medya incelemelerine alternatif kuram ve yontem onermektir. Calisma, medyanin ozellikle neo-liberal politikalarin uygulanmasiyla beraber degisen/donusen yapisi ve iceriginin ancak elestirel bir perspektifle cozumlenebilecegini iddia etmektedir. Makale, elestirel perspektifin kalkis noktasini ise, Gramsci’nin “tarihsel blok” kurami ve diyalektik yonteme dayandirmaktadir. Bu calismanin ana akim iletisim arastirmalarina karsi onerdigi kuram ve yontemin temelini butunsel bir bakis acisi olusturmaktadir. Medya calismalarinda butunsel yaklasimin, tarihsel/toplumsal kosullari da hesaba katarak ilerledigi dusunuldugunde, makalenin ana akim iletisim arastirmalarinin medyayi atomize ederek inceleyen perspektifinin de otesine gececek bir olanak saglayacagi dusunulmektedir. Medyayi belli bir tarihselligin ve toplumun butunlugu icinde kavramayi oneren calismada, icsel iliskiler felsefesi onemli bir yer tutmaktadir. “Tarihsel blok” kurami ve diyalektik dusuncenin sirasiyla...
Her devr n ve her kültürel kl m n kend ne has sözcükler vardır. Bu sözcükler, kend l ğ nden ortay... more Her devr n ve her kültürel kl m n kend ne has sözcükler vardır. Bu sözcükler, kend l ğ nden ortaya çıkmaz. Toplumsal kt dar mücadeleler , o dönem n ekonom k pol t kaları, sosyoloj k ve kültürel değ ş m d nam kler bu sözcükler n ortaya çıkışını ve anlamlarındak yoğunlaşma ve kaymaları öneml ölçüde bel rler. İkt dar her dönemde çok çeş tl b ç mlerde tezahür eder. Ortaya çıkan bu kt dar b ç mler , dönem ç nde kullanılan, terc h ed len ve yaygınlaşan sözcükler öne çıkarır. Bu kt darın hegemon k hale gelmes , bu sözcükler halkın d l ne pelesenk etmes yle mümkün olur. Sözcükler her tekrar ed ld ğ nde, kt darın varlığı pek ş r. Ancak durum bu kadar da bas t değ ld r. Her hegemonya, b r karşı hegemonyayı doğurur. Bu doğrultuda her hegemonyayı meşrulaştıran sözcük/sözcükler n bu hegemonyayı sarsan yan anlamları da ortaya çıkab l r. Toplumsal alandak kt dar mücadeles bu şek lde sürer g der. George Orwell, 1984 romanındak gözet m devlet ndek deal d le "Yen d l" adını verm şt r. Günümüz Türk yeʼs n n kt dar nazarındak makbul sıfatı da "yen "d r. Her kt dar kend varlığını mutlaklaştırırken hem k ml ğ n hem de n tel ğ n kend s nden öncek lerden ayrı tutmak ç n hayata geç rd ğ her türlü craatı "yen " sıfatıyla n teler. Günümüzün Türk yeʼs de bu bağlamda en çok "Yen Türk ye" olarak tanımlanır. "Yen Türk yeʼde asker vesayet olmayacak, Yen Türk yeʼde nanç özgürlüğü olacak, Yen Türk yeʼde ler demokras hâk m olacak" g b dd alı savlar ve umut ver c vaatler, beraber nde yen yen sözcükler hayatımıza sokmuştur. Bu sözcükler aslında yen de değ ld r. Sözcükler hep b ld ğ m z sözcükler olsa da yen yen anlamlar ve anlam yoğunlaşmaları kazanmıştır. İt bar", "sadakat", "k mse kusura bakmasın", "fıtrat", sam m yet", "büyük resm görmek", "man dar", "üst akıl", "ortak akıl" g b daha çoğaltılab lecek sözcük, tamlama ve ad öbekler , yaşadığımız dönemde kt darın hegemonyasını güçlend recek yen anlam kaymaları ve yoğunlaşmaları geç rm şt r. Kuşkusuz bu sözcükler n yen anlamlarının yaygın b r şek lde kullanılması ve halk arasında b l n r hale gelmes let ş m araçları sayes nde gerçekleş r. Bu ve buna benzer sözcükler, herhang b r olayın, durumun anlatılması ya da herhang b r s yas l der tarafından herhang b r olayın çerçeves n n ç z lmes ç n kullanılırken sıradan ve masum araçlar olmanın ötes ne geç p, neredeyse b rer s laha dönüşeb l r. Bu sözcükler, sadece olay ya da durumu tanımlamak ç n kullanılmaz, toplumsal alandak muhal er , azınlıkları, yabancıları hedef göstermek, farklı olanları nefret çeren fadelerle ya alamak ve böylece kt dara boyun eğmeyen grupları s nd rme şlev de üstlen r. El n zdek çalışma, haberc ler açısından b r kılavuz olarak hazırlanmıştır. Her kt darın baskıcı d l n meşrulaştıran gazetec ler , yazarları, sanatçıları, kısaca organ k aydınları var olmuştur. Daha doğrusu mukted r b raz da zaten bu organ k aydınların ürett ğ rıza sayes nde meşru yet kazanır. Gazetec l k ve gazetec n n modern demokras ler ç ndek yer se hayat önemded r. Z ra gazetec , modern demokras lerde y ve düzgün yönet m ç n b r denetleme mekan zması olarak şlev görür. Bunu halkı olup b tenlerden E-POSTA LİSTESİ Ema l Abone ol B rl kte çalıştığımız @EJNetwork kurucusu @a danpwh te beş temel lkem z sıralıyor: https://t.co/JKju681 J3 ❝ Savaş bölges ndek çatıdan nerek bombaların değ l, nsanların öyküler n anlatan, haber n peş nden g den gazetec … https://t.co/TlLqgk3jE0 LGBTİ+ bağlantılı konularda yazmak gazetec n n, kafa karıştırıcı fadelerle sıklıkla karşılaşmasına yol açıyor. Pek… https://t.co/AhdLvrBUwl ❝ Kadınlar ataerk l b r medyanın el nde k nc kez ölmekten daha fazlasını hak ed yor❞ Gazetec @M naTumay #25Kasım… https://t.co/QUCwEkPKhS G zl reklam, sponsorlu çer k ve haber görünümlü tanıtımların yarattığı sorunları Medya Ombudsmanı @farukb ld r c … https://t.co/t5MGnYbIoG
AKP devrinde Türkiye'nin medya âleminde yaşanan köklü dönüşümü hakkıyla incelemek, medyadaki dönü... more AKP devrinde Türkiye'nin medya âleminde yaşanan köklü dönüşümü hakkıyla incelemek, medyadaki dönüşümü toplumun genel dönüşümüyle ilişkilendirecek bir yöntem; dönüşümün siyasal ve sınıfsal dinamiklerini görünür kılacak bir kuramsal perspektif; olguları anlamlı bir biçimde birbirine bağlayan titiz bir araştırmacılık ve bunların tümünden nasıl bir sonuca ulaşıldığını çarpıcı bir şekilde ortaya serecek bir analiz gücü gerektiriyor. Vahdet Mesut Ayan, bu gereklilikleri yerine getirme çabasıyla kapsamlı bir çalışma ortaya koyuyor. AKP Devrinde Medya Âlemi, medyadaki dönüşümün ekonomide, devlette, siyasal toplumda, sivil toplumda ve kamusal alanda yaşanan dönüşümle eşzamanlı, eşgüdümlü ve eşyöntemlerle gerçekleştirildiğini panaromik bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu sergileme için AKP'nin uzun iktidar devrini belirli dönemlere ayırıyor ve her dönemin dönüştürücü stratejilerini özgün kavramlaştırmalarla mercek altına alıyor. Kitap, 24 Haziran 2018 seçimlerini bir örnek vaka olarak inceliyor. AKP Devrinde Medya Âlemi'ndeki sergileme, çözümleme ve inceleme uğraklarına bakıldığında AKP'nin medyayı her hücresine nüfuz edecek derecede önemsediği, onu adım adım ama radikal bir biçimde yeniden yapılandırdığı, her anını ve her yanını kontrol ettiği, yönlendirdiği, ele geçirdiği, böylelikle yeni bir medya düzeni yarattığı görülüyor. Medyada görünen yüzlerin, medya patronlarının ve medya yapılarının değiştiği; habercilik ilkelerinin başkalaştığı; hedef ve söylemlerin belirli bir. ideolojinin, belirli bir partinin, belirli bir liderin yörüngesine sokulduğu bir tablo ortaya çıkıyor. AKP Devrinde Medya Âlemi, yıllar boyunca önemli bir başvuru kitabı olacak nitelikte bir çalışma.
İlkay KARA-Vahdet Mesut AYAN Giriş Bu çalışmada AKP dönemi Türkiye medyasında sansür ve ifade özg... more İlkay KARA-Vahdet Mesut AYAN Giriş Bu çalışmada AKP dönemi Türkiye medyasında sansür ve ifade özgürlüğü konularını tartışmaya açıyoruz. 2000'li yılların henüz başında iktidara gelen AKP, medya ve ifade özgürlüğü konusunda oldukça liberal bir söylem tutturmuş ve bu söylem çerçevesinde uluslararası camiadan ve ülke içindeki toplumun farklı kesimlerinden de destek almıştır. Ne var ki zaman içinde, AKP'nin ilk dönem söylemleri tersine dönmüş, bu dönemdeki söylemleriyle 2016 sonrası AKP'nin siyasi pratikleri taban tabana zıt bir konuma evrilmiştir. Özellikle 15 Temmuz 2016'da yaşanan askeri darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile Türkiye'de kısmi ya da biçimsel de diyebileceğimiz demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü, medya ve editoryal bağımsızlık tedricen ağır bir baskı altına alınmıştır. Bu dönemde Türkiye'deki her şey gibi ifade ve düşünce özgürlüğü de gerilemiş, gazeteler attıkları başlık ve verdikleri haberlerden; gazeteciler ve köşe yazarları sadece kanaatlerini dile getirmeleri nedeniyle tehdit edilmiş, hedef gösterilmiş veya saldırıya uğramıştır. Medya, bu süreçte sadece hedef alınan bir alan olmamış; iktidar yanlısı medyada gördüğümüz üzere hedef gösteren, tehdit eden aşamaya sürüklenmiştir. Yani medya, baskı politikalarına hem maruz kalmış hem de bu politikaların taşıyıcısı olmuş, Türkiye'de yayın yapan birçok gazete, gazeteci veya köşe yazarı başka gazeteleri, başka gazetecileri ve köşe yazarlarını hedef gösterir hale gelmiştir. Bu çalışmada tüm bu gelişmelerin düşünce ve ifade özgürlüğünü gerilettiğini ve dahası onu baskı altına aldığını medya metinleri üzerinden değerlendirmeye ve somutlaştırmaya çalışıyoruz. Raporda düşünce ve ifade özgürlüğünü, sansür kavramını da içerecek şekilde tartışacağız; zira sansürün düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki en büyük engellerden biri olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda iki bölümden oluşan raporun ilk bölümünde, düşünce ve ifade özgürlüğü, sansür ve medyada sansür uygulamaları kavramsallaştırılıyor. Burada John Keane'ın Medya ve Demokrasi adlı eseri kuramsal kısma katkı sağlayacak eserlerin başında gelmektedir. Raporun ikinci bölümünde, medya metinleri üzerinden giderek, kuramsal kısımda savunduğumuz görüşleri somutlaştırmaya çalışıyoruz. Burada örneklerimizi Keane'in geliştirdiği beşli sansür biçiminden olağanüstü hal erkleri, yalan söyleme ve devlet reklamcılığı üzerinden tartışıyoruz. / 2/16 Keane'in çalışmasına katkı sunacak şekilde Herman ve Chomsky'nin belirlediği haber yapım aşamalarındaki filtrelerden de kuramsal ve analiz kısmında yararlanıyoruz. Çalışma sonlandığında medyadaki sansür uygulamalarının ve bunların düşünce ve ifade özgürlüğüne olan etkisini tarihsel/toplumsal bağlamdan kopmayarak ve iktidar-medya ilişkilerini göz önünde tutarak açıklama amacımızı gerçekleştirmiş olacağız.
https://halagazeteciyiz.net/, 2019
Bu çalışma, AKP döneminde ekonomik-sınıf temelli ayrımcılığın gazete haberlerinde nasıl yer buldu... more Bu çalışma, AKP döneminde ekonomik-sınıf temelli ayrımcılığın gazete haberlerinde nasıl yer bulduğunu araştıracaktır. AKP ile birlikte iyiden iyiye arttığı düşünülen ayrımcı söylemin, AKP'nin sınıfsal dayanağından bağımsız düşünülemeyeceğini iddia eden mevcut rapor, medyada yer bulan ekonomik-sınıf temelli ayrımcı söylemin çözümlenmesi için öncelikle 16 yıldır iktidarda bulunan AKP'nin sınıfsal temelini tartışacaktır. Bu kapsamda iki bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümü, 2002 yılında iktidara gelen AKP'nin ardındaki sınıf dinamiğine değinecektir. İktidara geldiği güden itibaren neoliberal politikaları hızla uygulamaya koyan AKP'nin Türkiye burjuvazisi ile olan ilişkisinin medyaya yansıyan ekonomik-sınıf temelli ayrımcı söylem ile doğrudan bağı olduğu, çalışmanın varsayımını oluşturmaktadır. AKP'nin sınıfsal özelliklerinin ve bu bağlamda ortaya çıkan ekonomi politikalarının çözümlenmesi, rapor kapsamında incelenecek metinlerin tarihsel/toplumsal bağlamını oluşturacaktır. Medya metinlerinin boşlukta doğmadığı; bilakis onların belirli tarihsel/toplumsal bağlamın ürünleri olduğu düşünüldüğünde, ilk bölümün önemi ortaya çıkacaktır. Birinci bölümü tamamlayan ikinci bölüm, Türkiye'de günlük gazetelerin örnek olaylar üzerinden incelenmesine ayrılacaktır. Türkiye'de yayın yapan farklı gazetelerin haberlerinin değerlendirileceği bu kısımda, 2009 TEKEL İşçi Eylemlerinin, 2014 Soma Faciasının, 2018 yılında 3. Havalimanı'nda iş cinayetlerine, ödenmeyen ücretlere ve kötü çalışma ve barınma koşullarına karşı
The aim of this study is to examine the transformation of Turkey's media in conjunction with Just... more The aim of this study is to examine the transformation of Turkey's media in conjunction with Justice and Development Party (AKP) polity in consideration of material basis. In this respect, the main argument of the study is that the transformations can only be understood by emphasizing their material basis. The article considers Islamist bourgeoisie, which has started to develop in 1970s and has thoroughly increased its capital accumulation in 1980s and 1990s depending upon national and international policies, as a main factor affecting the transformation of Turkey's media environment. Islamist bourgeoisie, which has become to a more effective position as politically and economically with AKP's coming to power in 2002, has transformed radically the media industry as well as other parts of society as a result of relations established with political power. The study reveals that, by the year 2018, media ownership and control relationships have changed through the actions of both the Islamist bourgeoisie and the pro-government Western-oriented secularist bourgeoisie, which has forced into alliance through various methods. The article that examines the complex relationship between power, media and capital makes the critical political economy approach as a starting point. Thus it reveals the connection of the media with the economic structure. Such comprehension will carry the article beyond the perspective of mainstream communication studies. The main purpose of the study is to scrutinize the media, which has been transformed since 2002 with the AKP, from a holistic point of view. The importance and the contribution of this study is proceed from here.
ÖZET Bu çalışmada amaçlanan, medya incelemelerine alternatif kuram ve yöntem önermektir. Çalışma,... more ÖZET Bu çalışmada amaçlanan, medya incelemelerine alternatif kuram ve yöntem önermektir. Çalışma, medyanın özellikle neo-liberal politikaların uygulanmasıyla beraber değişen/dönüşen yapısı ve içeriğinin ancak eleştirel bir perspektifle çözümlenebileceğini iddia etmektedir. Makale, eleştirel perspektifin kalkış noktasını ise, Gramsci'nin " tarihsel blok " kuramı ve diyalektik yönteme dayandırmaktadır. Bu çalışmanın ana akım iletişim araştırmalarına karşı önerdiği kuram ve yöntemin temelini bütünsel bir bakış açısı oluşturmaktadır. Medya çalışmalarında bütünsel yaklaşımın, tarihsel/toplumsal koşulları da hesaba katarak ilerlediği düşünüldüğünde, makalenin ana akım iletişim araştırmalarının medyayı atomize ederek inceleyen perspektifinin de ötesine geçecek bir olanak sağlayacağı düşünülmektedir. Medyayı belli bir tarihselliğin ve toplumun bütünlüğü içinde kavramayı öneren çalışmada, içsel ilişkiler felsefesi önemli bir yer tutmaktadır. " Tarihsel blok " kuramı ve diyalektik düşüncenin sırasıyla ele alınacağı makalede hem kuramın da hem de yöntemin içinde yer alan içsel ilişkiler felsefesinin medya çalışmalarına sağlayacağı katkı, bu felsefeyi çalışmanın temeli haline getirmektedir. ABSTRACT The aim of this study is to suggest alternative theories and methods to media studies. The study claims that the changing / transforming structure and content of the media especially with the application of neo-liberal policies, can only be examined within a critical perspective. The article bases Gramsci's "historical bloc" theory and dialectical method on the departure point of the critical perspective. This study provides a holistic perspective on the basis of the theory and method against mainstream communications research. Considering that the holistic approach to media studies is advancing by adding account of historical / social conditions, it is thought that this study will provide an opportunity to go beyond the persepective of the mainstream media studies which examine the media through atomizing it. In this study, which suggests to comprehend the media in a certain historicity and social integrity, the philosophy of internal relations has an important place. The contribution of philosophy of internal relations, both in theory and in methodology, contributes to media studies, making this philosophy the basis of work which will examine the " historical block " and dialectical though respectively.
um:ag Yayınevi, 2020
Mevcut iktidar ilişkilerinin ürettiği haber değerleri, büyük ölçüde toplumsal barışa ve kamusal s... more Mevcut iktidar ilişkilerinin ürettiği haber değerleri, büyük ölçüde toplumsal barışa ve kamusal selamete tehdit oluşturmaktadır. Okuyacağınız “2019 Türkiye Yerel Seçim Süreci’nde gazetelerde üretilen ayrımcı dili gazeteler üzerinden incelemeyi” hedefleyen bu raporun sonuçları da bu tehdidin varlığını açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye medyasının neredeyse tamamına yakınını ele geçiren ve denetim altına alan bir iktidarla karşı karşıya olduğumuz böylesi bir tarihsel dönemde, habercilik artık toplumsal barışı ve insan haklarını savunan sivil toplum kuruluşlarının hakkıyla yapabileceği bir iş haline gelmiştir. Böylesi tarihsel bir dönemde, köklü bir gazetecilik eğitimi ve yayıncılık deneyimi bulunan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag), hak temelli gazeteciliği, yine hak temelli çalışan sivil toplum örgütleri üstünden bütün topluma yaygınlaştırmayı hedef alan bir projeyi hayata geçirmiştir. Hak temelli gazetecilik, nesnellik, tarafsızlık, dengelilik gibi liberal gazetecilik normlarına uygun davranmanın ötesine geçerek, “haktan yana taraf olmayı” gerektirir. İnandığı demokratik toplum idealleriyle, haberlerinde yer verdiği konu ve başlıklarla araştırmacı gazeteciliğin en seçkin örneklerini hayata geçirmiş ve bunun için yaşamını feda etmiş Uğur Mumcu, geride bıraktığı eserlerle yıllardır zor koşullarda gazetecilik yapmaya çalışan gençlere ilham olmaya devam etmektedir. um:ag ise Mumcu’nun ölümünün ardından ailesi tarafından kurularak bu ilhamın kurumsal bir simgesi olmayı başarmıştır. Bu raporda ele alınan olumsuz örnekler, hak temelli gazetecilik için bir başlangıç izleği oluşturacağı ümidiyle incelenmiştir. Kuşkusuz doğruyu yapmak için yanlışın ne olduğunu ve neden yanlış olduğunu öncelikle bilmek gerekir. Bu raporun amacı da budur. Yanlışı göstererek, doğru olanın nasıl yapılacağını insanların anlayabilmesidir hedeflenen. Bu bir başlangıç adımıdır. Avrupa Birliği tarafından desteklenerek hazırlanan bu raporun, bir anlamda yine proje kapsamında um:ag bünyesinde verilecek hak temelli gazetecilik eğitimlerine temel oluşturacağı düşünülmektedir.