Muhammed Ali Budak | Independent Researcher (original) (raw)
Papers by Muhammed Ali Budak
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2024
Bertrandon de La Broquière 1432 ve 1433 yılları arasında senyörü olan Burgonya Dükü III. Philippe... more Bertrandon de La Broquière 1432 ve 1433 yılları arasında senyörü olan Burgonya Dükü III. Philippe le Bon (İyi Filip) tarafından gizli bir görevle Doğu’ya gönderilmiştir. Zira III. Philippe le Bon yeni bir Haçlı Seferi yapmayı tasarlamaktadır ve bunun için istihbarata ihtiyacı vardır. Halihazırda böyle faaliyetlerde bulunmakta olan Bertrandon de La Broquière kendisine bu görev verildikten sonra, dışarıdan bakıldığında Doğu’daki kutsal toprakları ziyaret ederek hac yapma yani hacı olma gayesiyle 1432 yılının başlarında yola çıkmış ve kara yoluyla İtalya’ya ulaşmıştır. Bunun ardından Venedik’te hacı adaylarını Kutsal Topraklara götürecek iki gemiden birine binmiş ve Akdeniz üzerindeki yolculuğuna başlamıştır. Girit, Rodos ve Kıbrıs adalarına da uğrayarak Yafa’da karaya çıkmış ve Hıristiyanlar için kutsal sayılan, içinde Kudüs, Beytüllahim, Nasıra’nın da olduğu büyüklü küçüklü çeşitli yerleri ziyaret etmiştir. Bu sırada ilki kısa, ikincisi ise dönüş yolu üzerinde olmak üzere Şam şehrine iki defa ziyarette bulunmuştur. İkinci ziyaretinde Mekke’den dönmekte olan büyük bir hac kervanı
görmüştür ki bu kervanda yer alan daha küçük bir kervan Osmanlı ülkesindeki Bursa’ya gitmektedir. Bertrandon de La Broquière de bu kervanı idare eden ve adı Hoyarbarak olan kişiyle görüşmüş, ona Bursa’da bir kardeşi olduğunu ve onun yanına gitmek istediğini yalanını söylemiştir. Güvenlik içinde yolculuk yapmak arzusunda olduğunu bundan dolayı kervanına katılmak için izin istediğini de eklemiştir. Hoyarbarak da Bertrandon’a çeşitli dilleri bilip bilmediğini sormuştur ki bu diller Türkçe, Rumca, Arapça ya da İbranicedir. Bertrandon bu dillerin hiçbirini bilmemektedir. Buna rağmen Hoyarbarak onu kervanına kabul etmiş ve Şam’dan Bursa’ya kadar elli gün sürmesi planlanan yolculukta beraber ilerlemişlerdir.
Hoyarbarak’ın Bertrandon’a bilip bilmediğini sorduğu diller ya içinde yolculuğun yapıldığı kervanda ya da kervanın ilerlediği güzergâhta konuşulan diller olmalıdır. Şam’dan yola çıkmalarının ardından bir hafta bile geçmeden Türkiye topraklarına girmeleri, Şam ile Bursa arasında elli gün sürmesi düşünülen yolculuğun çok büyük bir kısmının Türkiye topraklarında geçtiğine ve bu dillerin XV. yüzyıl Türkiye’sinde bir dereceye kadar konuşulduğuna işaret etmektedir. Bertrandon’un verdiği bu bilgiye benzer başka bir bilgi, eserini XIII. yüzyılın sonlarında kaleme alan İbn Bîbî’nin el-Evamirü’l-Alaiyye fi’l-umuri’l-Alaiyye’sinde geçmektedir. Türkiye Selçuklu Devleti için en önemli kaynaklardan biri olan İbn Bîbî, eserinde Türkiye’de beş dilin konuşulduğunu söylemiş, daha sonra bu dillerden ikisini Arapça ve Farsça olarak tanımlamıştır. Bu konu üzerine çalışma yapan araştırmacılar, İbn Bîbî’nin bahsettiği beş dilin hangileri olduğu üzerine çeşitli görüşler dile getirmiş olmakla beraber el-Evamirü’l-Alaiyye fi’l-umuri’l-Alaiyye’deki bu bilgiyi Türkiye’de yedi dilin konuşulduğu şeklinde eserine aktaran Yazıcızâde Ali’nin ifadesi dikkat çekicidir. Bu çalışmada Bertrandon tarafından yazılan Denizaşırı Seyahat’te, Türkiye topraklarında konuşulan diller, İbn Bîbî’nin eserinde verdiği bilgiyle karşılaştırılmış ve Geç Orta Çağ Türkiye’sinde, Yazıcızâde’de olduğu üzere, en az yedi farklı dilin konuşulduğu ihtimali üzerinde durulmuştur.
Ermeni Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu çalışma geçmişte yaşanan olaylarla ilgili yayınlanan haberleri inceleyerek ABD'nin Ermeni mese... more Bu çalışma geçmişte yaşanan olaylarla ilgili yayınlanan haberleri inceleyerek ABD'nin Ermeni meselesine bakış açısını anlamayı amaçlamaktadır. Birinci Dünya Savaşı sürecinde Ermenilerin Sevk ve İskân Kanunu ile göç ettirilmesi olayı, özellikle Avrupa ülkeleri ve ABD'nin Türkler aleyhinde kullandıkları bir koz halini almıştır. ABD'nin bu konudaki tavrını anlayabilmek için bakılması gereken önemli kaynaklardan biri de dönemin basınıdır. Ermenilere çıkarları gereği uzun süreden beri yakınlık gösteren ABD'de basının 1915-1918 yılları arasında Urfa'da vuku bulan Ermenilerle ilgili olaylara geniş yer verdiği görülmektedir. Amerikan basını sık sık Urfa'da Ermenilere zulmedildiğini ve Ermenilerin katledildiğini sayfalarına taşımış ve Osmanlı'ya karşı kara bir propaganda yürütmüştür. Çalışmanın temel kaynaklarını, 1915-1918 dönemi ABD gazeteleri oluşturmaktadır. Çalışmanın sonunda ABD basınının söz konusu konuya bakışı, verilen örnek haberler yoluyla vuzuha kavuşturulacaktır.
Öz Kanuni dönemini bizlere anlatan önemli kaynaklardan biri Avusturya elçisi Busbecq'in yazdıklar... more Öz Kanuni dönemini bizlere anlatan önemli kaynaklardan biri Avusturya elçisi Busbecq'in yazdıklarıdır. Osmanlı ile sık sık karşı karşıya gelen Avusturya, anlaşma zemini oluşturmak için kendini her anlamda iyi yetiştiren Ogier Ghiselin de Busbecq'i elçi olarak İ� stanbul'a gönderir. Busbecq, Osmanlı ile ilgili gözlem ve değerlendirmelerini arkadaşı Nicolas Michault'a 1555, 1556, 1560 ve 1562 yıllarında dört mektup şeklinde yazıp gönderir. Bu mektuplarda Osmanlı'nın üstün olma ve Avrupalıların geri kalma sebepleri mukayeseli bir şekilde anlatılmıştır. Osmanlı'daki Müslümanların gelenek ve görenekleri, inançları, çalışma hayatları gibi birçok konudaki durumları da çarpıcı bir şekilde anlatılır. Yine Osmanlı devlet ve ordu yönetimi ile padişahı, ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bununla beraber kendi ülkesindeki durumu da anlatan Busbecq, iki ülkeyi ve halkı mukayese etmiş ve Avrupa'nın Osmanlı'ya karşı nasıl ayağa kalkabileceğinin reçetesini vermekten geri durmamıştır. Bu çalışmada Busbecq'in söz konusu mukayeselerine dikkat çekilecektir.
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu Bildiri Kitabı, Cilt II, 2016
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi, 2024
Öz-Bertrandon de La Broquière Burgonyalı bir casustur. Senyörü olan Burgonya Dükü III. Philippe l... more Öz-Bertrandon de La Broquière Burgonyalı bir casustur. Senyörü olan Burgonya Dükü III. Philippe le Bon (İyi Filip) tarafından 1432 yılında Doğu'ya gönderilmiştir. Yeni bir Haçlı Seferi için istihbarat toplamak amacıyla hacı kılığında deniz yoluyla Kutsal Topraklara varmış ve Yafa'da karaya çıkmıştır. Burada başta Kudüs olmak üzere çeşitli Hıristiyan kutsal mekânlarını ziyaret etmiş, kara yoluyla Suriye, Anadolu ve Balkanlar üzerinden 1433 yılında vatanına geri dönmüştür. Bu süreçte Dımaşk'ı (Şam) iki defa ziyaret etmiş, ilk ziyaretinde adını Berkuk Hanı olarak verdiği bir binadan bahsetmiştir. Bertrandon'un anlattığına göre bu binadaki taşlardan birinin üzerinde Fransız Hanedanının sembolü olan fleur-de-lis yani zambak çiçeği vardır. Ona göre bunun nedeni Memlük Sultanı el-Melikü'z-Zahir Seyfeddin Berkuk'un Fransız Krallığından olmasıdır. Bertrandon de La Broquière'in Fransız hanedanıyla ve dolaylı olarak da Hıristiyanlıkla ilişkilendirmek istediği Berkuk hakkında söyledikleri doğruyu yansıtmamaktadır. Bununla beraber böyle bir harekette bulunan ilk kişi Bertrandon değildir. Pek çok seyahatname veya günümüzde tarihçilerin kaynak olarak kullandığı yazılı eserleri kaleme alanlar da bu tür çarpıtmalara teşebbüs etmiştir. Bu çalışmada özümleme (assimilation) adıyla tanımlanan bu olgu, istihbarat görevinden dönmesinin ardından, senyörünün talebi doğrultusunda Bertrandon de La Broquière'in Fransızca olarak kaleme aldığı Denizaşırı Seyahat adlı seyahatnamesinde Berkuk hakkında söyledikleri doğrultusunda incelenecektir.
Alınteri Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Batı tarihçiliğinde Erken Ortaçağ terimiyle karşılanan ve yaklaşık olarak V. ile X. yüzyıllara de... more Batı tarihçiliğinde Erken Ortaçağ terimiyle karşılanan ve yaklaşık olarak V. ile X. yüzyıllara denk gelen tarih aralığı, sadece Ortaçağ
Türk tarihi için değil aynı zamanda dünya tarihi açısından da önemli bir zaman aralığıdır. Çünkü bu süreçte hem Avrupa’nın etnik
yüzünü şekillendirecek Kavimler Göçü (375), Hun Türklerinin batıya göç etmesiyle başlamış ve Avrupa’da, sınırları Balkanlardan
Manş Denizi’ne kadar uzanan Avrupa Hun Devleti kurulmuştur (376). Bundan kısa bir süre sonra da Asya’da sınırları Mançurya’dan
Avrupa’da Kırım’a kadar uzanan ve tarihte Türk adını taşıyan ilk Türk devleti olan Göktürkler kurulmuştur. Araştırmaya konu olan
tarih aralığı ayrıca Türklerin İslam diniyle ilk defa karşı karşıya geldikleri tarih aralığıdır. Bu araştırmada tarih çalışmalarında ana
kaynak durumunda olan seyahatnameler incelenmeye çalışılmıştır. Zira seyahatnameler tarih bilimi açısından önemli kaynaklar
arasında olmakla beraber son zamanlara kadar hak ettikleri değeri görmemişlerdir. Bu çalışma ile V. ve X. yüzyıllar arasında, Türk
toplulukları hakkında bilgi veren seyahatname türü eserler ve onların yazarları hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmış, bu alanda
çalışma yapacak araştırmacılar için hiç değilse bir başlangıç noktası oluşturulması amaçlanmıştır.
Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
Cengiz Han, ticaret yapmak amacıyla batıya, Harzemşahlara gönderdiği tüccarların öldürülmesi üzer... more Cengiz Han, ticaret yapmak amacıyla batıya, Harzemşahlara gönderdiği tüccarların öldürülmesi üzerine (1218) Harzemşahlar üzerine bir sefere çıkmıştır. Batı Seferi adıyla bilinen bu sefer sırasında, Çin'de bulunan ve Taocu bir keşiş olan Ch'iu Ch'u-chi'ye bir mektup göndermiş, onu yanına davet etmiştir. Çoğunlukla Ch'ang Ch'un yani Ebedi Bahar adıyla bilinen bu keşiş de yaşlılığına rağmen Cengiz Han'ın bu çağrısına uymuş ve uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Nihayetinde Cengiz Han ile Afganistan'da buluşmuş ve onunla birkaç görüşme yapmıştır. Cengiz Han'ın bu keşişi yanına çağırmasındaki en önemli ve kişisel nedeni, ölümsüz olmak istemesidir. Hatta Ch'ang Ch'un ile yaptıkları birinci görüşmede ona yönelttiği ilk soru, ölümsüzlük için bir ilacı olup olmadığıdır. Fakat keşiş, ona böyle bir ilacı olmadığını söylemiştir. Moğol Hanı ve Taocu keşiş arasındaki bu görüşmenin bir diğer nedeni de devlet yönetimi, özellikle Çin'in yönetimi konusunda, bilgi ve yardım elde etmektir. Çünkü Çin, bozkır devlet yönetimine göre çok daha karışık bir sisteme sahiptir. Cengiz Han, herhangi bir dilde okuyamamış veya yazamamıştır. Yani bu mektup kendisi tarafından yazılmamıştır. Fakat onun için özel bir öneme sahip bu keşişe gönderilen mektubun yazılmasında büyük bir hassasiyet gösterdiği kesindir ve büyük ihtimalle bu konuyla bizzat ilgilenmiştir. Bu mektupta Cengiz Han, kendisi, düşünceleri, etrafındaki Moğolları ve Asya'nın geneli hakkında kısa da olsa çeşitli bilgiler vermiştir. Burada, mektupta yazılanlara dair kısa bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.
Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 2021
Tarih çalışmaları için seyahatnameler, birinci derecede önemli kaynaklar arasındadır. Bununla ber... more Tarih çalışmaları için seyahatnameler, birinci derecede önemli kaynaklar arasındadır. Bununla beraber son zamanlara kadar hak ettikleri değeri görmemişlerdir. Bu çalışmada, X. ve XV. yüzyıllar arasında, Türk ve Moğol toplulukları hakkında bilgi veren seyahatname türü eserler ve onların yazarları hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmış, bu alanda çalışma yapacak araştırmacılar için hiç değilse bir başlangıç noktası oluşturulması amaçlanmıştır.
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016
Endülüs Tarihi, Müslüman Arapların Cebelitarık Boğazı'nı geçerek İber Yarımadası'na ayak basmalar... more Endülüs Tarihi, Müslüman Arapların Cebelitarık Boğazı'nı geçerek İber Yarımadası'na ayak basmalarıyla başlamıştır. Burada kurulan devlet ve devletler zaman içinde yüksek bir medeni seviyeye erişmiş ve Avrupa ile Doğu'nun bilim merkezlerinin önde gelen yerleri arasına girmişlerdir. Burada oluşturulan kültürün bazı kısımları, Ortaçağ'ın sonlarına doğru Avrupa'ya aktarılmış ve oradaki kalkınma ve gelişmenin ana köklerinden biri haline gelmiştir. Bu çalışmada Endülüs Medeniyeti'nin belli başlı bilim dalları ve eğitim alanında Avrupa'ya yaptığı etkiler tarafsız bir şekilde, yabancı kaynaklar temelinde incelenmeye çalışılmıştır.
CEDRUS Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Dergisi, 2016
Antalya ve Alanya coğrafi konumları sayesinde tarih boyunca Anadolu'nun diğer Akdeniz devletlerin... more Antalya ve Alanya coğrafi konumları sayesinde tarih boyunca Anadolu'nun diğer Akdeniz devletlerine açılan önemli liman kentleri olmuş ve bundan dolayı Anadolu'da hüküm süren egemen güçlerin elde etmek istedikleri şehirler içinde ilk sıralarda bulunmuşlardır. Kozmopolit yapıları nedeniyle her ulus ve dinden kimseyi sınırları bünyesinde bulundurmuş ve buna ek olarak bu bölgeye gelen seyyahların da ziyaret ettiği yerleşimler halini almışlardır. Bu çalışmada Antalya ve Alanya'yı ziyaret eden İbn Battuta ve El-Ömeri başta olmak üzere Simon de Saint Quentin, Johannes Schiltberger gibi seyyahların gözlemleri aktarılmış ve bunlar daha detaylı bilgi veren Evliya Çelebi'nin anlatıklarıyla desteklenerek bu yerleşimlerin Geç Dönem Ortaçağ'da (XIV-XV. yüzyıllar) nasıl bir durumda bulunduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Onların Antalya ile Alanya hakkında anlattıkları mevcutgüncel kaynaklarla karşılaştırılacaktır.
Drafts by Muhammed Ali Budak
Doçentlik şartları ve puanları (tabii Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler alanı için) kolayca takip ... more Doçentlik şartları ve puanları (tabii Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler alanı için) kolayca takip edilebilsin diye kendimce yaptığım bir tablo. Normalde 1. 2. 3. ... gibi olan numaralı (veya madde işaretli) liste yapılırken, bu tabloda ilgili alanın puanı çıkıyor.
Books by Muhammed Ali Budak
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2024
Bertrandon de La Broquière 1432 ve 1433 yılları arasında senyörü olan Burgonya Dükü III. Philippe... more Bertrandon de La Broquière 1432 ve 1433 yılları arasında senyörü olan Burgonya Dükü III. Philippe le Bon (İyi Filip) tarafından gizli bir görevle Doğu’ya gönderilmiştir. Zira III. Philippe le Bon yeni bir Haçlı Seferi yapmayı tasarlamaktadır ve bunun için istihbarata ihtiyacı vardır. Halihazırda böyle faaliyetlerde bulunmakta olan Bertrandon de La Broquière kendisine bu görev verildikten sonra, dışarıdan bakıldığında Doğu’daki kutsal toprakları ziyaret ederek hac yapma yani hacı olma gayesiyle 1432 yılının başlarında yola çıkmış ve kara yoluyla İtalya’ya ulaşmıştır. Bunun ardından Venedik’te hacı adaylarını Kutsal Topraklara götürecek iki gemiden birine binmiş ve Akdeniz üzerindeki yolculuğuna başlamıştır. Girit, Rodos ve Kıbrıs adalarına da uğrayarak Yafa’da karaya çıkmış ve Hıristiyanlar için kutsal sayılan, içinde Kudüs, Beytüllahim, Nasıra’nın da olduğu büyüklü küçüklü çeşitli yerleri ziyaret etmiştir. Bu sırada ilki kısa, ikincisi ise dönüş yolu üzerinde olmak üzere Şam şehrine iki defa ziyarette bulunmuştur. İkinci ziyaretinde Mekke’den dönmekte olan büyük bir hac kervanı
görmüştür ki bu kervanda yer alan daha küçük bir kervan Osmanlı ülkesindeki Bursa’ya gitmektedir. Bertrandon de La Broquière de bu kervanı idare eden ve adı Hoyarbarak olan kişiyle görüşmüş, ona Bursa’da bir kardeşi olduğunu ve onun yanına gitmek istediğini yalanını söylemiştir. Güvenlik içinde yolculuk yapmak arzusunda olduğunu bundan dolayı kervanına katılmak için izin istediğini de eklemiştir. Hoyarbarak da Bertrandon’a çeşitli dilleri bilip bilmediğini sormuştur ki bu diller Türkçe, Rumca, Arapça ya da İbranicedir. Bertrandon bu dillerin hiçbirini bilmemektedir. Buna rağmen Hoyarbarak onu kervanına kabul etmiş ve Şam’dan Bursa’ya kadar elli gün sürmesi planlanan yolculukta beraber ilerlemişlerdir.
Hoyarbarak’ın Bertrandon’a bilip bilmediğini sorduğu diller ya içinde yolculuğun yapıldığı kervanda ya da kervanın ilerlediği güzergâhta konuşulan diller olmalıdır. Şam’dan yola çıkmalarının ardından bir hafta bile geçmeden Türkiye topraklarına girmeleri, Şam ile Bursa arasında elli gün sürmesi düşünülen yolculuğun çok büyük bir kısmının Türkiye topraklarında geçtiğine ve bu dillerin XV. yüzyıl Türkiye’sinde bir dereceye kadar konuşulduğuna işaret etmektedir. Bertrandon’un verdiği bu bilgiye benzer başka bir bilgi, eserini XIII. yüzyılın sonlarında kaleme alan İbn Bîbî’nin el-Evamirü’l-Alaiyye fi’l-umuri’l-Alaiyye’sinde geçmektedir. Türkiye Selçuklu Devleti için en önemli kaynaklardan biri olan İbn Bîbî, eserinde Türkiye’de beş dilin konuşulduğunu söylemiş, daha sonra bu dillerden ikisini Arapça ve Farsça olarak tanımlamıştır. Bu konu üzerine çalışma yapan araştırmacılar, İbn Bîbî’nin bahsettiği beş dilin hangileri olduğu üzerine çeşitli görüşler dile getirmiş olmakla beraber el-Evamirü’l-Alaiyye fi’l-umuri’l-Alaiyye’deki bu bilgiyi Türkiye’de yedi dilin konuşulduğu şeklinde eserine aktaran Yazıcızâde Ali’nin ifadesi dikkat çekicidir. Bu çalışmada Bertrandon tarafından yazılan Denizaşırı Seyahat’te, Türkiye topraklarında konuşulan diller, İbn Bîbî’nin eserinde verdiği bilgiyle karşılaştırılmış ve Geç Orta Çağ Türkiye’sinde, Yazıcızâde’de olduğu üzere, en az yedi farklı dilin konuşulduğu ihtimali üzerinde durulmuştur.
Ermeni Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu çalışma geçmişte yaşanan olaylarla ilgili yayınlanan haberleri inceleyerek ABD'nin Ermeni mese... more Bu çalışma geçmişte yaşanan olaylarla ilgili yayınlanan haberleri inceleyerek ABD'nin Ermeni meselesine bakış açısını anlamayı amaçlamaktadır. Birinci Dünya Savaşı sürecinde Ermenilerin Sevk ve İskân Kanunu ile göç ettirilmesi olayı, özellikle Avrupa ülkeleri ve ABD'nin Türkler aleyhinde kullandıkları bir koz halini almıştır. ABD'nin bu konudaki tavrını anlayabilmek için bakılması gereken önemli kaynaklardan biri de dönemin basınıdır. Ermenilere çıkarları gereği uzun süreden beri yakınlık gösteren ABD'de basının 1915-1918 yılları arasında Urfa'da vuku bulan Ermenilerle ilgili olaylara geniş yer verdiği görülmektedir. Amerikan basını sık sık Urfa'da Ermenilere zulmedildiğini ve Ermenilerin katledildiğini sayfalarına taşımış ve Osmanlı'ya karşı kara bir propaganda yürütmüştür. Çalışmanın temel kaynaklarını, 1915-1918 dönemi ABD gazeteleri oluşturmaktadır. Çalışmanın sonunda ABD basınının söz konusu konuya bakışı, verilen örnek haberler yoluyla vuzuha kavuşturulacaktır.
Öz Kanuni dönemini bizlere anlatan önemli kaynaklardan biri Avusturya elçisi Busbecq'in yazdıklar... more Öz Kanuni dönemini bizlere anlatan önemli kaynaklardan biri Avusturya elçisi Busbecq'in yazdıklarıdır. Osmanlı ile sık sık karşı karşıya gelen Avusturya, anlaşma zemini oluşturmak için kendini her anlamda iyi yetiştiren Ogier Ghiselin de Busbecq'i elçi olarak İ� stanbul'a gönderir. Busbecq, Osmanlı ile ilgili gözlem ve değerlendirmelerini arkadaşı Nicolas Michault'a 1555, 1556, 1560 ve 1562 yıllarında dört mektup şeklinde yazıp gönderir. Bu mektuplarda Osmanlı'nın üstün olma ve Avrupalıların geri kalma sebepleri mukayeseli bir şekilde anlatılmıştır. Osmanlı'daki Müslümanların gelenek ve görenekleri, inançları, çalışma hayatları gibi birçok konudaki durumları da çarpıcı bir şekilde anlatılır. Yine Osmanlı devlet ve ordu yönetimi ile padişahı, ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bununla beraber kendi ülkesindeki durumu da anlatan Busbecq, iki ülkeyi ve halkı mukayese etmiş ve Avrupa'nın Osmanlı'ya karşı nasıl ayağa kalkabileceğinin reçetesini vermekten geri durmamıştır. Bu çalışmada Busbecq'in söz konusu mukayeselerine dikkat çekilecektir.
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu Bildiri Kitabı, Cilt II, 2016
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi, 2024
Öz-Bertrandon de La Broquière Burgonyalı bir casustur. Senyörü olan Burgonya Dükü III. Philippe l... more Öz-Bertrandon de La Broquière Burgonyalı bir casustur. Senyörü olan Burgonya Dükü III. Philippe le Bon (İyi Filip) tarafından 1432 yılında Doğu'ya gönderilmiştir. Yeni bir Haçlı Seferi için istihbarat toplamak amacıyla hacı kılığında deniz yoluyla Kutsal Topraklara varmış ve Yafa'da karaya çıkmıştır. Burada başta Kudüs olmak üzere çeşitli Hıristiyan kutsal mekânlarını ziyaret etmiş, kara yoluyla Suriye, Anadolu ve Balkanlar üzerinden 1433 yılında vatanına geri dönmüştür. Bu süreçte Dımaşk'ı (Şam) iki defa ziyaret etmiş, ilk ziyaretinde adını Berkuk Hanı olarak verdiği bir binadan bahsetmiştir. Bertrandon'un anlattığına göre bu binadaki taşlardan birinin üzerinde Fransız Hanedanının sembolü olan fleur-de-lis yani zambak çiçeği vardır. Ona göre bunun nedeni Memlük Sultanı el-Melikü'z-Zahir Seyfeddin Berkuk'un Fransız Krallığından olmasıdır. Bertrandon de La Broquière'in Fransız hanedanıyla ve dolaylı olarak da Hıristiyanlıkla ilişkilendirmek istediği Berkuk hakkında söyledikleri doğruyu yansıtmamaktadır. Bununla beraber böyle bir harekette bulunan ilk kişi Bertrandon değildir. Pek çok seyahatname veya günümüzde tarihçilerin kaynak olarak kullandığı yazılı eserleri kaleme alanlar da bu tür çarpıtmalara teşebbüs etmiştir. Bu çalışmada özümleme (assimilation) adıyla tanımlanan bu olgu, istihbarat görevinden dönmesinin ardından, senyörünün talebi doğrultusunda Bertrandon de La Broquière'in Fransızca olarak kaleme aldığı Denizaşırı Seyahat adlı seyahatnamesinde Berkuk hakkında söyledikleri doğrultusunda incelenecektir.
Alınteri Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Batı tarihçiliğinde Erken Ortaçağ terimiyle karşılanan ve yaklaşık olarak V. ile X. yüzyıllara de... more Batı tarihçiliğinde Erken Ortaçağ terimiyle karşılanan ve yaklaşık olarak V. ile X. yüzyıllara denk gelen tarih aralığı, sadece Ortaçağ
Türk tarihi için değil aynı zamanda dünya tarihi açısından da önemli bir zaman aralığıdır. Çünkü bu süreçte hem Avrupa’nın etnik
yüzünü şekillendirecek Kavimler Göçü (375), Hun Türklerinin batıya göç etmesiyle başlamış ve Avrupa’da, sınırları Balkanlardan
Manş Denizi’ne kadar uzanan Avrupa Hun Devleti kurulmuştur (376). Bundan kısa bir süre sonra da Asya’da sınırları Mançurya’dan
Avrupa’da Kırım’a kadar uzanan ve tarihte Türk adını taşıyan ilk Türk devleti olan Göktürkler kurulmuştur. Araştırmaya konu olan
tarih aralığı ayrıca Türklerin İslam diniyle ilk defa karşı karşıya geldikleri tarih aralığıdır. Bu araştırmada tarih çalışmalarında ana
kaynak durumunda olan seyahatnameler incelenmeye çalışılmıştır. Zira seyahatnameler tarih bilimi açısından önemli kaynaklar
arasında olmakla beraber son zamanlara kadar hak ettikleri değeri görmemişlerdir. Bu çalışma ile V. ve X. yüzyıllar arasında, Türk
toplulukları hakkında bilgi veren seyahatname türü eserler ve onların yazarları hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmış, bu alanda
çalışma yapacak araştırmacılar için hiç değilse bir başlangıç noktası oluşturulması amaçlanmıştır.
Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
Cengiz Han, ticaret yapmak amacıyla batıya, Harzemşahlara gönderdiği tüccarların öldürülmesi üzer... more Cengiz Han, ticaret yapmak amacıyla batıya, Harzemşahlara gönderdiği tüccarların öldürülmesi üzerine (1218) Harzemşahlar üzerine bir sefere çıkmıştır. Batı Seferi adıyla bilinen bu sefer sırasında, Çin'de bulunan ve Taocu bir keşiş olan Ch'iu Ch'u-chi'ye bir mektup göndermiş, onu yanına davet etmiştir. Çoğunlukla Ch'ang Ch'un yani Ebedi Bahar adıyla bilinen bu keşiş de yaşlılığına rağmen Cengiz Han'ın bu çağrısına uymuş ve uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Nihayetinde Cengiz Han ile Afganistan'da buluşmuş ve onunla birkaç görüşme yapmıştır. Cengiz Han'ın bu keşişi yanına çağırmasındaki en önemli ve kişisel nedeni, ölümsüz olmak istemesidir. Hatta Ch'ang Ch'un ile yaptıkları birinci görüşmede ona yönelttiği ilk soru, ölümsüzlük için bir ilacı olup olmadığıdır. Fakat keşiş, ona böyle bir ilacı olmadığını söylemiştir. Moğol Hanı ve Taocu keşiş arasındaki bu görüşmenin bir diğer nedeni de devlet yönetimi, özellikle Çin'in yönetimi konusunda, bilgi ve yardım elde etmektir. Çünkü Çin, bozkır devlet yönetimine göre çok daha karışık bir sisteme sahiptir. Cengiz Han, herhangi bir dilde okuyamamış veya yazamamıştır. Yani bu mektup kendisi tarafından yazılmamıştır. Fakat onun için özel bir öneme sahip bu keşişe gönderilen mektubun yazılmasında büyük bir hassasiyet gösterdiği kesindir ve büyük ihtimalle bu konuyla bizzat ilgilenmiştir. Bu mektupta Cengiz Han, kendisi, düşünceleri, etrafındaki Moğolları ve Asya'nın geneli hakkında kısa da olsa çeşitli bilgiler vermiştir. Burada, mektupta yazılanlara dair kısa bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.
Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 2021
Tarih çalışmaları için seyahatnameler, birinci derecede önemli kaynaklar arasındadır. Bununla ber... more Tarih çalışmaları için seyahatnameler, birinci derecede önemli kaynaklar arasındadır. Bununla beraber son zamanlara kadar hak ettikleri değeri görmemişlerdir. Bu çalışmada, X. ve XV. yüzyıllar arasında, Türk ve Moğol toplulukları hakkında bilgi veren seyahatname türü eserler ve onların yazarları hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmış, bu alanda çalışma yapacak araştırmacılar için hiç değilse bir başlangıç noktası oluşturulması amaçlanmıştır.
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016
Endülüs Tarihi, Müslüman Arapların Cebelitarık Boğazı'nı geçerek İber Yarımadası'na ayak basmalar... more Endülüs Tarihi, Müslüman Arapların Cebelitarık Boğazı'nı geçerek İber Yarımadası'na ayak basmalarıyla başlamıştır. Burada kurulan devlet ve devletler zaman içinde yüksek bir medeni seviyeye erişmiş ve Avrupa ile Doğu'nun bilim merkezlerinin önde gelen yerleri arasına girmişlerdir. Burada oluşturulan kültürün bazı kısımları, Ortaçağ'ın sonlarına doğru Avrupa'ya aktarılmış ve oradaki kalkınma ve gelişmenin ana köklerinden biri haline gelmiştir. Bu çalışmada Endülüs Medeniyeti'nin belli başlı bilim dalları ve eğitim alanında Avrupa'ya yaptığı etkiler tarafsız bir şekilde, yabancı kaynaklar temelinde incelenmeye çalışılmıştır.
CEDRUS Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Dergisi, 2016
Antalya ve Alanya coğrafi konumları sayesinde tarih boyunca Anadolu'nun diğer Akdeniz devletlerin... more Antalya ve Alanya coğrafi konumları sayesinde tarih boyunca Anadolu'nun diğer Akdeniz devletlerine açılan önemli liman kentleri olmuş ve bundan dolayı Anadolu'da hüküm süren egemen güçlerin elde etmek istedikleri şehirler içinde ilk sıralarda bulunmuşlardır. Kozmopolit yapıları nedeniyle her ulus ve dinden kimseyi sınırları bünyesinde bulundurmuş ve buna ek olarak bu bölgeye gelen seyyahların da ziyaret ettiği yerleşimler halini almışlardır. Bu çalışmada Antalya ve Alanya'yı ziyaret eden İbn Battuta ve El-Ömeri başta olmak üzere Simon de Saint Quentin, Johannes Schiltberger gibi seyyahların gözlemleri aktarılmış ve bunlar daha detaylı bilgi veren Evliya Çelebi'nin anlatıklarıyla desteklenerek bu yerleşimlerin Geç Dönem Ortaçağ'da (XIV-XV. yüzyıllar) nasıl bir durumda bulunduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Onların Antalya ile Alanya hakkında anlattıkları mevcutgüncel kaynaklarla karşılaştırılacaktır.
Doçentlik şartları ve puanları (tabii Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler alanı için) kolayca takip ... more Doçentlik şartları ve puanları (tabii Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler alanı için) kolayca takip edilebilsin diye kendimce yaptığım bir tablo. Normalde 1. 2. 3. ... gibi olan numaralı (veya madde işaretli) liste yapılırken, bu tabloda ilgili alanın puanı çıkıyor.