Prof. Dr. Hakan Özdemir | Inönü üniversitesi (original) (raw)

Papers by Prof. Dr. Hakan Özdemir

Bu calismada ulus devletin olusumu ve sorunlari acisindan Almanya ile Fransa’nin karsilastirilmas... more Bu calismada ulus devletin olusumu ve sorunlari acisindan Almanya ile Fransa’nin karsilastirilmasi amaclanmistir. Bu amacla surdurulen calismada, tarihsel ve betimsel arastirma yontemlerinden yararlanilmistir. Calismada oncelikle her iki ulkenin ulus devlet profili betimlenerek, bu ulkelerde ulus devletin tarihsel gelisimi ve sorunlari ele alinmistir. Daha sonra da ulus devletin olusumu ve sorunlari acisindan iki ulke karsilastirilmistir. Calismanin sonunda su bulgu ve sonuclara erisilmistir: Ulusal birligini Fransa’ya gore daha gec tamamlayan Almanya, sorunlu ve catismaci bir ulus devlet yapisi ile etno-kulturel bir ulusallik anlayisina sahiptir. Burokratik monarsinin siyasal ve ulkesel bir ulusallik anlayisini dogurdugu Fransa’da ise, kismen asimilasyona dayanan, dengeli ve butunlestirici bir ulus devlet profili hâkimdir. Parlamenter rejimi Fransa’ya gore yeni olan Almanya ile daha koklu olan Fransa, Avrupa butunlesmesi fikrinin onculugunu ve destekciligini yapmistir. Avrupa butun...

Bu calismada Birlesik Krallik’ta ulus devletin olusumu ve sorunlarinin donemler halinde incelenme... more Bu calismada Birlesik Krallik’ta ulus devletin olusumu ve sorunlarinin donemler halinde incelenmesi amaclanmistir. Bu amacla surdurulen calismada, tarihsel ve betimsel arastirma yontemlerinden yararlanilmistir. Calismada oncelikle Birlesik Krallik’in ulus devlet profili betimlenmistir. Daha sonra da Birlesik Krallik’ta ulus devletin olusumu ve sorunlari, tarihsel donemler halinde ele alinmistir. Calismanin sonunda su bulgu ve sonuclara erisilmistir: Kapitalistlesmenin ve toplumsal entegrasyonun erken donemde saglandigi Birlesik Krallik, guclu bir merkeziyetcilikten ve asimilasyonculuktan surekli kacinmistir. Esnek bir anayasal devlet yapisina sahip olan Birlesik Krallik’ta ulusculuk, esitlikci ve bariscil nitelikler arz etmektedir. Westminster Modeli’ni gunun kosullarina gore revize eden Birlesik Krallik, Kuzey Irlanda Sorunu gibi kroniklesen tarihsel sorunlarini siyasi diyalog ve ekonomik tedbirlerle cozme yoluna gitmistir. Parlamenter demokrasinin koklestigi Birlesik Krallik, Avru...

Turkish Studies-Economics,Finance,Politics, 2020

Interdisciplinary Researches in Humanities and Social Sciences: Concepts, Researches and Applications-2, 2022

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

In the present study, the purpose was to examine Adnan Menderes from the perspective of Elite The... more In the present study, the purpose was to examine Adnan Menderes from the perspective of Elite Theory. For this purpose, Historical Research, Content Analysis, and Leader Analysis Methods were employed in the study. After information was provided about the elite and the Elite Theory in the study, the life of Menderes was examined in terms of the Elite Theory. At the end of the study, it was concluded that Menderes, who was a socio-economic and political elite, was banned from power “by force” in line with Pareto’s “Elite Rotation Theory”. It was determined that when Menderes was in the ruling elite position, he acted in line with Michels’ Bronze Law Theory of Oligarchy. Finally, it was also concluded that the negative relations of Menderes with other elites were contrary to Mills’ Power Elite Theory.

Bu çalıĢmada küreselleĢme ile ulus devletin etkileĢiminin ve ulus devletin küreselleĢme sürecinde... more Bu çalıĢmada küreselleĢme ile ulus devletin etkileĢiminin ve ulus devletin küreselleĢme sürecinde akıbetinin, küreselleĢme tartıĢmalarında yer alan gruplardan olan "DönüĢümcüler"in cephesinden ortaya konması amaçlanmıĢtır. Bu amaçla hazırlanan çalıĢmada, tarihsel ve betimsel araĢtırma tekniklerinden yararlanılmıĢtır. ÇalıĢmada öncelikle, ulus devlet ve küreselleĢmenin tarihsel geliĢimine, daha sonra da küreselleĢme ve ulus devletin etkileĢimine değinilerek çalıĢma sonlandırılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonunda, küreselleĢme sürecinde ulus devletin gücünün ve etkinliğinin aĢındırıldığı, ulus devletin iktidar ve egemenlik kaybına uğratıldığı tespit edilmiĢtir. Ancak bu süreçte ulus devletin gücü ve etkinliği her ne kadar aĢındırılmıĢ olsa da, ulus devletin Kapitalist sermaye birikiminin devamlılığını sağlaması için vazgeçilemeyen bir seçenek olduğu ve günümüzde ulus devletin sonda değil, vizyonda olan bir aktör olduğu sonucuna eriĢilmiĢtir.

Ulus Devlet ve Küreselleşmenin Hikayesi: Ebedi Kardeşlik mi, Menfaat Ortaklığı mı?, 2012

YDÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2021

Bu çalışmanın sorunsalını, Türkiye’nin Suriye krizi sonrasında gerçekleşen kitlesel göç hareketli... more Bu çalışmanın sorunsalını, Türkiye’nin Suriye krizi sonrasında gerçekleşen kitlesel göç hareketliliğine yönelik politikalarında Avrupa Birliği’nin etkisi teşkil etmiştir. Bu bağlamda öncelikle Suriye krizi sonrasında Türkiye’nin ve Avrupa Birliği’nin Suriyelilere yönelik göç politikaları ele alınmıştır. Akabinde Türkiye’nin Suriyelilere yönelik göç politikaları, Avrupa Birliği açısından değerlendirilmiştir. Kapsamı kısaca bu şekilde ifade edilebilen çalışmada, Türkiye’nin Suriye krizi sonrasındaki göç politikalarında çeşitli etkileri olan AB’nin, “tampon bölge” olarak gördüğü Türkiye üzerinden düzensiz göçü önleyerek göç kontrolünü “dışsallaştırma” yoluna gittiği varsayılmıştır. Çalışmanın sonunda, Türkiye’nin Suriyelilerin yasal statüsünü düzenlemek, ihtiyaçlarını karşılamak ve Suriye krizinin yol açtığı güvenlik tehdidini önlemek maksadıyla önemli adımlar attığı, çok büyük mali külfetleri karşıladığı sonucuna varılmıştır. Avrupa Birliği’nin de Türkiye’nin Suriyelilere gösterdiği misafirperverlikten ve insani yaklaşımından dolayı hoşnut olduğu görülmüştür. Ancak bu dönemde Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye verdiği taahhütleri gereği gibi yerine getirmemesinden ve Suriye’de yaşanan insanlık krizine gereken önemi göstermemesinden dolayı, ikili ilişkilerin sancılı bir sürece girdiği saptanmıştır.

Turkish Studies- Economics, Finance, Politics,

In the present study, the purpose was to show the change in British political culture during the ... more In the present study, the purpose was to show the change in British political culture during the
neo-liberal period. In this study, which was conducted for this purpose, historical and descriptive research
methods were used. The conceptual definition, elements, framework and qualities of political culture were
first addressed in the study. Then, information was given about the dimensions of political culture and the
types of political cultures with studies detected in the literature. Also, the history and constitutional order of
the United Kingdom was briefly addressed, and the change in British political culture was examined in the
neo-liberal period. In this context, the place of British political culture in political culture typologies, and the
descriptive characteristics of the literature review were also discussed. Finally, the change in British political
culture was also addressed through different parameters in neo-liberal period. It was also concluded at the
end of the study that the prominent qualities of British political culture changed drastically in neo-liberal
period. It was especially found that there was a significant decrease in the basic parameters of political
participation, such as membership in political parties and the participation levels in elections. Also, in the
United Kingdom, where the tendency of class voting changed, the gap between political parties blurred, and
related to this, the connection between the electorate and the party weakened, and political alienation
increased. It was also understood that the variability in voter preferences increased the inter-party voting
transition. In the country where the dynamics and customary practices, which maintained the class-society
structure, it was seen that old problems such as the Northern Ireland problem and the issue of financing
elections were faced. Finally, it was also concluded that long-established cultural and urban values
differentiated in the country where the “Traditional Opposition” of European integration was maintained.

Bu çalışmada; parlamenter hükümet sistemi hakkında kısa bilgi verilerek, Türkiye'nin parlamenter... more Bu çalışmada; parlamenter hükümet sistemi hakkında kısa bilgi verilerek, Türkiye'nin parlamenter hükümet sistemi tecrübesinin ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu amaçla sürdürülen çalışmada, öncelikle parlamenter hükümet sistemine ilişkin genel bir kavramsal çerçeve çizilmiştir. Bu bağlamda parlamenter hükümet sisteminin anlamı, tarihî geçmişi, dayandığı ortak özellikleri, üstünlükleri ve zayıf yönleri ele alınmıştır. Daha sonra da Türkiye'de parlamenter hükümet sisteminin tarihçesine değinilmiştir. Söz konusu husus, Türkiye'de yürürlükte olan anayasalar üzerinden incelenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda ilk yazılı Türk Anayasası olan 1876 Anayasası'ndan hâlihazırda yürürlükte olan 1982 Anayasası dönemine kadar işletilen hükümet sistemleri incelenmiştir. Bahsi geçen hükümet sistemleri; tarihî arka planları, anayasal kurumları, işleyişi ve sorunları açısından irdelenmiştir.

Kitap, çağdaş hükümet sistemleri ile Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hakkında kısa, öz, güncel v... more Kitap, çağdaş hükümet sistemleri ile Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hakkında kısa, öz, güncel ve betimleyici bilgileri içermektedir.

Bu çalışmada, anayasaya yargısı bakımından Fransa ile Almanya'nın karşılaştırılması amaçlanmaktad... more Bu çalışmada, anayasaya yargısı bakımından Fransa ile Almanya'nın karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Bu amaçla sürdürülen çalışmada, öncelikle anayasa yargısı ve Fransa ile Almanya'nın anayasal düzeni hakkında bilgiler verilmiştir. Daha sonra da Fransa ve Almanya'da anayasa yargısının yapısı ve işleyişine değinilerek, her iki ülke anayasa yargısı bakımından karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonunda, Fransa ile Almanya'nın anayasaya uygunluk denetiminin yapılış zamanı ve uygunluk denetimini gerçekleştiren organlara başvuru usulü, denetim organlarının yapısı ve işleyişi bakımından farklı özelliklere sahip olduğu sonucuna erişilmiştir. Ayrıca denetim organlarının anayasal düzen içindeki konumu, kararlarının kapsam ve etkisi, denetim sürecinin işleyişi gibi hususların da farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Saptanan bu farklılıkların da her iki Ülkenin siyasi rejim, tarih, ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyi, idari ve anayasal teamüller bakımından haiz olduğu ayrı özellikleri üzerinden okunması gerektiği kanaatine varılmıştır.

Bu çalışmada Birleşik Krallık’ta ulus devletin oluşumu ve sorunlarının dönemler halinde incelenme... more Bu çalışmada Birleşik Krallık’ta ulus devletin oluşumu ve sorunlarının dönemler halinde incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla sürdürülen çalışmada, tarihsel ve betimsel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Çalışmada öncelikle Birleşik Krallık’ın ulus devlet profili betimlenmiştir. Daha sonra da Birleşik Krallık’ta ulus devletin oluşumu ve sorunları, tarihsel dönemler halinde ele alınmıştır. Çalışmanın sonunda şu bulgu ve sonuçlara erişilmiştir: Kapitalistleşmenin ve toplumsal entegrasyonun erken dönemde sağlandığı Birleşik Krallık, güçlü bir merkeziyetçilikten ve asimilasyonculuktan sürekli kaçınmıştır. Esnek bir anayasal devlet yapısına sahip olan Birleşik Krallık’ta ulusçuluk, eşitlikçi ve barışçıl nitelikler arz etmektedir. Westminster Modeli’ni günün koşullarına göre revize eden Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda Sorunu gibi kronikleşen tarihsel sorunlarını siyasi diyalog ve ekonomik tedbirlerle çözme yoluna gitmiştir. Parlamenter demokrasinin kökleştiği Birleşik Krallık, Avrupa Bütünleşmesi konusunda da Avrupalı devletlerden farklı bir tutum izlemiştir.
Anahtar Kelimeler: Birleşik Krallık, Ulusçuluk, Ulus Devlet, Westminster Modeli.

Öz Bu çalışmada ulus devletin oluşumu ve sorunları açısından Almanya ile Fransa‟nın karşılaştırıl... more Öz
Bu çalışmada ulus devletin oluşumu ve sorunları açısından Almanya ile Fransa‟nın karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla sürdürülen çalışmada, tarihsel ve betimsel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Çalışmada öncelikle her iki ülkenin ulus devlet profili betimlenerek, bu ülkelerde ulus devletin tarihsel gelişimi ve sorunları ele alınmıştır. Daha sonra da ulus devletin oluşumu ve sorunları açısından iki ülke karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonunda şu bulgu ve sonuçlara erişilmiştir: Ulusal birliğini Fransa‟ya göre daha geç tamamlayan Almanya, sorunlu ve çatışmacı bir ulus devlet yapısı ile etno-kültürel bir ulusallık anlayışına sahiptir. Bürokratik monarşinin siyasal ve ülkesel bir ulusallık anlayışını doğurduğu Fransa‟da ise, kısmen asimilasyona dayanan, dengeli ve bütünleştirici bir ulus devlet profili hâkimdir. Parlamenter rejimi Fransa‟ya göre yeni olan Almanya ile daha köklü olan Fransa, Avrupa bütünleşmesi fikrinin öncülüğünü ve destekçiliğini yapmıştır. Avrupa bütünleşmesi fikrinin en somut adımı olan Avrupa Birliği üyeliği de her iki ülkenin yönetsel yapısında daha demokratik ve serbestiyete dayanan değişikliklere yol açmıştır.
Anahtar Kelimeler: Almanya, Fransa, Ulus, Ulusçuluk, Ulus Devlet.

Abstract
The purpose of this study is to compare Germany and France in terms of the formation of nationstate and its problems. For this purpose, the historical and descriptive study methods were made use of. Firstly, the nation-state profile of each country was described, and the historical development of nation-state processes in these countries was examined. Then, the two countries were compared in terms of the formation and problems of nation-state. The following results were obtained in the study: Germany, which completed its national unity later than France, has an ethno-cultural nationality concept and a problematic and conflicting nation-state structure. In France where bureaucratic monarch gave rise to a political and territorial nationality concept, on the other hand, a balanced and holistic nation-state profile based partly on assimilation is dominant. Germany, whose parliamentary regime is relatively new when compared to France; and France, which has a more solid parliamentary regime, pioneered the idea of an integrated Europe and supported it. The most concrete step of an integrated Europe, the membership of European Union, led to changes in the administrative structure of both countries that were based on a more democratic freedom.
Key Words: Germany, France, Nation, Nationalism, Nation-State.

Bu çalışmada 6360 sayılı Yasanın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “muhafazakâr demokrat” kimlik tan... more Bu çalışmada 6360 sayılı Yasanın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “muhafazakâr demokrat” kimlik
tanımı üzerinden irdelenmesi amaçlanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarını pekiştirdikçe
merkezileşme eğilimine yöneldiğinin iddia edildiği bu çalışmada, öncelikle Milli Görüş
Hareketi’nden Adalet ve Kalkınma Partisi’ne kadar Türk siyasal hayatının tarihi gelişimi ve Adalet
ve Kalkınma Partisi’nin “muhafazakâr demokrat” kimlik tanımı hakkında bilgiler verilmiştir. Daha
sonra da 6360 sayılı Yasa, ana hatlarıyla ele alınarak “muhafazakâr demokrat” kimlik tanımı
üzerinden irdelenmiştir. Çalışmanın sonunda, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarını pekiştirdikçe
yerel yönetimlere verilen yetkilerin bir bölümünü merkeze çekme eğilimine yöneldiği, Avrupa
Birliği’ne üyelik sürecinde gözetilen birtakım yerel demokrasi ilkelerinden ve uluslararası metinlerde
ele alınan haklardan uzaklaşmaya başladığı sonucuna erişilmiştir.

This study aimed to analyse the change in the view of right wing parties towards European Union i... more This study aimed to analyse the change in the view of right wing parties towards European Union in Turkey. To that aim, historical development of conservative right and Turkish- European Union relations are analysed first. The study is continued by handling the view of conservatives towards European Union. The study is resulted by the finding that National View Movement until mid-1990’s saw European Union as a Christian club. The historical economic change which known as “24 January Decisions” brought up an open, liberal and export oriented economy replacing closed, state centred and import substitution policy. These liberal changes have also liberalised the mind of conservatives. Conservatives have started to change. Motherland Party of Özal came in power. National View Movement (Milli G.H) felt also to change. Especially, Military intervention of 28 February Decisions made them change. At the beginning this century, from the national view Movement a group in the leadership of Recep Tayyip Erdoğan emerged and left the traditional wing of NWM alone. They introduced themselves as conservative democrats accepting liberal economic, social and political views. Erdoğan and his friend also believed that European Union matter was one of the legalising base of their politics. They would protect their newly established Justice and Development Party (JDP) against any possible intervention. This study has resulted that JDP has undertaken an historical role by accepting liberal European values and tring to accelerate the membership of Turkey to European Union.

Bu çalışmada Türkiye’de muhafazakâr sağ partilerin kadına bakışının ortaya konması amaçlanmaktadı... more Bu çalışmada Türkiye’de muhafazakâr sağ partilerin kadına bakışının ortaya konması amaçlanmaktadır. Çalışmada, tarihsel ve betimsel araştırma tekniklerinden yararlanılmıştır. Bu amaçla, öncelikle Türkiye’de muhafazakâr sağın tarihsel gelişimi hakkında bilgi verilecektir. Daha sonra Türkiye’de muhafazakâr sağ ve kadın konusu, Milli Nizam Partisi (MNP) ile başlayıp Saadet Partisi (SP)’ne kadar uzanan Milli Görüş Partileri ve siyasi kimlik tanımında “muhafazakâr demokratlık”ı tercih eden Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) örnekleri üzerinden ele alınacaktır. Çalışmanın sonunda, şu bulgu ve sonuçlara erişilmiştir: Türkiye’de muhafazakâr sağ partiler döneminde kadına geleneksel tarihsel rolleri olan annelik ve eşlik görevleri yakıştırılmış; siyaset ve ekonomi alanında yok denecek kadar az yer verilmiştir. Kadınların kamusal alanda temsili sivil toplum kuruluşları gibi aracı kurumlarla olanaklı kılınmış; ancak icrai makamlardan kadınlar uzak tutulmuştur. Kadınların kendilerini birey olarak değil, statü sahibi erkeklerin tamamlayıcı parçaları
olarak takdim ettiği muhafazakâr partiler döneminde; kadınlara erkeklerce rotası, kuralları ve sınırları saptanmış bir hareket alanı içinde siyasi, ekonomik ve sosyal faaliyetlerde bulunma hakkı verilmiştir

Bu çalışmada 28 Şubat süreci arifesinde ve ertesinde iki Milli Görüş partisi olan RP ile FP’nin k... more Bu çalışmada 28 Şubat süreci arifesinde ve ertesinde iki Milli Görüş partisi olan RP ile FP’nin karşılaştırmalı analizinin yapılması amaçlanmıştır. Bu amaçla Milli Nizam Partisi (MNP)’den RP’ye kadar Milli Görüş Hareketi’nin tarihi serüveni ele alındıktan sonra, RP ve FP kuruluşundan kapatılmasına kadar farklı açılardan incelenmiş ve iki Milli Görüş partisinin karşılaştırmalı tarihsel analizi yapılmıştır. Çalışmanın sonunda her iki siyasi partinin, sosyolojik kökenler ve sınıfsal temsiliyet, parti tipolojileri, devlet hizmetleri ve kamu yönetimine bakışları, ordu ve yargıyla ilişkileri, doğuşları ve akıbetleri, aile gibi muhafazakâr düşüncenin temel argümanlarına dönük yaklaşımları açısından benzerlik gösterdiği saptanmıştır. Fakat ekonomi ve dış politika anlayışı, seçim performansları, söylemleri, toplumsal cinsiyet politikaları, sivil topluma bakışları, kapatılmaları esnasında ve sonrasında Milli Görüş tabanındaki eğilim ve mobilizasyon bakımından her iki partinin birbirinden farklı olduğu sonucuna erişilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Fazilet Partisi, Milli Görüş Hareketi, Refah Partisi.
Jel Kodları: Z18.

Özet Bu çalışmada, Helsinki Zirvesi’nden günümüze Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin ülkedeki kad... more Özet
Bu çalışmada, Helsinki Zirvesi’nden günümüze Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin ülkedeki kadın politikalarına etkilerinin ortaya konması amaçlanmaktadır. Çalışmada, öncelikle AB ve kadın politikası hakkında bilgi verildikten sonra, Helsinki Zirvesi’nden günümüze ülkedeki kadın politikaları AB’ye üyelik süreci üzerinden ortaya konmaya çalışılacaktır. Çalışmada, Türkiye’de özellikle Helsinki Zirvesi’nden sonra AB’ye üyelik hedefine yönelik olarak yasal ve kurumsal düzeyde hayata geçirilen reformlarla demokratikleşme, insan hakları, özgürlükler ve kadın politikaları konusunda önemli gelişmeler kaydedildiği sonucuna erişilmektedir. Ancak toplumda kadını “annelik” ve “eşlik” gibi geleneksel tarihsel rolüyle özdeşleştiren anlayışının hâkim olmasından dolayı, bu gelişmeleri sağlayan düzenlemelerin gereklerinin hayata geçirilemediği anlaşılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, Helsinki Zirvesi, Kadın Politikaları

Turkish Studies-Economics,Finance,Politics, 2020

Interdisciplinary Researches in Humanities and Social Sciences: Concepts, Researches and Applications-2, 2022

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

Ulus Devlet ve Küreselleşmenin Hikayesi: Ebedi Kardeşlik mi, Menfaat Ortaklığı mı?, 2012

YDÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2021

Turkish Studies- Economics, Finance, Politics,

Administrative and Economic Science Research, Theory

The Arab Spring is a process expressing the series of events that were initiated in Tunisia in 20... more The Arab Spring is a process expressing the series of events that were
initiated in Tunisia in 2010 and that spread to many Middle Eastern and
North African countries in a short time. This process involved popular
political, regional, and social actions that ranged from protest demonstrations
to mass actions to change oppressive and authoritarian governments and from
armed conflicts to civil wars. Although the Arab Spring process ended with the
implementation of various reform arrangements by the governments in some
countries, it brought about power and regime changes in others. Contrary to
what was expected, the change of power did not take place in Syria, one of the
countries most affected by the Arab Spring, and serious human rights violations
emerged in the chaos and civil war. Then, a dead-end was reached after foreign
powers were involved in the ongoing struggle between the pro-regime and
opponents of the regime in the country. The Syrians, who had no hopes for
political stability in the country and wanted to escape from the civil war, sought
refuge in different countries, especially neighboring countries. The country that
was most affected by this migration wave was Turkey, which has a 911 km
border with Syria. Turkey was followed by Lebanon, Jordan, Iran, Egypt, and
North Africa.
In the present study, the purpose was to uncover the general situation of
the Arab Spring process and to make a brief evaluation of the effects of this
process on Syria. The qualitative research method was used in the study that
was prepared for this purpose. In this context, the data that were collected with
document analysis were interpreted with the descriptive analysis technique. The
study is organized as follows; information is provided in the following sectionabout the Arab Spring. In the third part, the effects of the Arab Spring on Syria
are mentioned, and the study is concluded with the conclusion part.

Siyaset, Devlet ve Uluslararası İlişkiler, 2021

IMF POLİTİKALARININ TÜRKİYE’DEKİ EKONOMİK VE KURUMSAL SONUÇLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME, 2021

Bu çalışmada, IMF politikalarının Türkiye’deki ekonomik ve kurumsal sonuçlarının ana hatlarıyla i... more Bu çalışmada, IMF politikalarının Türkiye’deki ekonomik ve kurumsal sonuçlarının ana hatlarıyla irdelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla sürdürülen çalışmada nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. Bu kapsamda doküman analizi yoluyla toplanan veriler, betimsel analiz tekniğiyle yorumlanmıştır. Çalışmada öncelikle IMF’nin kuruluşu, amacı ve işleyişi hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra Türkiye ile IMF arasındaki ilişkilerin kısa tarihine ve IMF politikalarının Türkiye’deki ekonomik ve kurumsal sonuçlarına değinilmiştir. Bretton Woods kurumlarından biri olan IMF, uluslararası para sisteminin dengeli bir şekilde işletilmesine katkı sunmak başlıca amacıyla 1945 yılında kurulmuştur. Kuruluşundan iki yıl sonra IMF’ye üye olan Türkiye, karşılaştığı ekonomik darboğazlar ve ödemeler dengesindeki sorunlar sebebiyle sık sık IMF’ye başvurmuştur. Nitekim 1961 yılından günümüze değin IMF ile on dokuz kez stand-by anlaşması imzalamıştır. “Merkez ülkeler”in fondaki payının ve idari etkisinin büyük olduğu IMF, bu ülkelerin sermayesini birtakım risklere karşı korumak maksadıyla bazı koruma önlemleri almaktadır. Bu nedenle Türkiye gibi finansman kolaylığı sağladığı ülkelerin ekonomi yönetimlerine, bazı ekonomik programları uygulaması yönünde direktiflerde bulunmaktan imtina etmemektedir. Türkiye de IMF’nin kuruluş dönemlerinden yakın zamana kadar, bu istikrar programlarını sürekli olarak uygulamıştır. Ancak bu programların, bazı yapısal ve siyasi sorunlardan dolayı TL’de değer kaybı, yüksek enflasyon ve gelir dağılımı eşitsizliği gibi olumsuz ekonomik sonuçlara yol açtığı görülmüştür. Kuşkusuz IMF politikalarının Türkiye’de yarattığı ekonomik sonuçlar kadar, önemli kurumsal sonuçları da olmuştur. “Şartlılık kriteri” çerçevesinde Türkiye’ye fon sağlayan IMF’nin ileri sürdüğü “kamu reformu” şartını sağlamak adına, kamu yönetimi ve kamu personel rejimi alanında köklü yasal ve kurumsal düzenlemelere gidilmiştir.

1st INTERNATIONAL RAHVA TECHNICAL AND SOCIAL RESEARCHES CONGRESS, 2021

Bu çalışmada, Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerinin ‘Kıbrıs sorunu’ üzerinden ortaya konması a... more Bu çalışmada, Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerinin ‘Kıbrıs sorunu’ üzerinden ortaya konması amaçlanmıştır. Bu amaçla sürdürülen çalışmada nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. Bu kapsamda doküman analizi yoluyla toplanan veriler, betimsel analiz tekniğiyle yorumlanmıştır. Çalışmada, öncelikle Avrupa Birliği hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Daha sonra Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri, ‘Kıbrıs sorunu’ bağlamında dönemler halinde ele alınmıştır. Topluluğa Yunanistan’ın tam üye olmasıyla taraflar arasındaki ilişkilere “Kıbrıs sorunu"nun girmeye başladığı 1981 yılı ile Türkiye’nin resmi adaylık statüsüne kavuştuğu 1999 Helsinki Zirvesi arasındaki gelişmeler, bu dönemlerden ilkini oluşturmaktadır. Helsinki Zirvesi’nden Avrupa Birliği’ne katılım müzakerelerine başlanılan 3 Ekim 2005 tarihli Hükümetlerarası Konferans arasındaki gelişmeler ikincisini; Konferans sonrasında tam üyelik müzakere sürecinin devam ettiği dönem üçüncüsünü teşkil etmektedir. Günümüzde üye sayısı yirmi yediye ulaşan Avrupa Birliği; ekonomik, politik, sosyo-kültürel uzanımları bulunan, devasa bir bölgesel örgüt görünümü kazanmıştır. Türkiye de uluslararası politik ekonominin merkezinde yer alan Avrupa Birliği’ne girerek hem asırlardır Batıdan yana izlediği dış politikasının gereğini yerine getirecek hem de küreselleşen dünyadaki konumunu sağlamlaştırmış olacaktır. Avrupa Birliği serüveni 1959 yılında başlayan Türkiye, özellikle Soğuk Savaş dönemindeki konjonktürden pragmatik bir şekilde yararlanamamış ve üyeliğini destekleyen Topluluğa karşı kayıtsız kalarak üyelik fırsatını kaçırmıştır. 1981 yılında Yunanistan’ın tam üyelik statüsüne kavuşması, Türkiye’nin Topluluk nezdinde Yunanistan’la eşit olan konumu zayıflatmış ve Türkiye açısından sonu kestirilemeyen meşakkatli bir süreci başlatmıştır. ‘Kıbrıs sorunu’, Yunanistan’ın Avrupa Birliği’ne tam üye olmasıyla Türk-Yunan ilişkilerinde ikili bir sorun olmaktan çıkarak, Avrupa Birliği’nin müdahil olduğu ve Türkiye’nin Topluluğa tam üyeliğinin önünde engel teşkil eden bir soruna dönüşmüştür. Ayrıca Avrupa Birliği’nin Zürih ve Londra Antlaşmalarını ihlal ederek, adanın tamamının temsil hakkını hasrettiği Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni 2004 yılında tam üyeliğe kabul etmesiyle ‘Kıbrıs sorunu’nun çözümü ve Türkiye’nin tam üyeliği iyice çıkmaza girmiştir.

Uluslararası Küresan Multidisipliner Çalışmalar Kongresi 2021 Kongre Tam Bildiri Kitabı, 2021

Bu çalışmada, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin kısa tarihsel geçmişinin ortaya konması amaçla... more Bu çalışmada, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin kısa tarihsel geçmişinin ortaya konması amaçlanmıştır. Bu amaçla sürdürülen çalışmada nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. Bu kapsamda doküman analizi yoluyla toplanan veriler, betimsel analiz tekniğiyle yorumlanmıştır. Çalışmada öncelikle, üyelik başvurusundan Helsinki Zirvesi’ne kadar uzanan süreçte Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ele alınmıştır. Daha sonra Türkiye’ye resmi adaylık statüsünün verildiği Helsinki Zirvesi’nden günümüze Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine değinilmiştir. Çalışmanın sonunda Soğuk Savaş’ın başlarında, önemli bir cephe olarak görülen Türkiye’nin üyelik için birçok teşvik ve kolaylıktan yararlandırıldığı; 1970’li yılların ikinci yarısından itibaren ise karşılaştığı ekonomik ve siyasi sorunlardan dolayı AB ile ilişkilerinin buhranlı ve düzensiz bir sürece evrildiği sonucuna varılmıştır. Soğuk Savaş’ın çözülmesiyle Birlik nezdindeki önemi iyice azalan Türkiye’nin Gümrük Birliği ve üyelik yolundaki yoğun çabaları neticesinde başlanan tam üyelik müzakerelerinin, kısa sürede kesintiye uğrayarak yerini hayal kırıklığına bıraktığı anlaşılmıştır. Son olarak her ne kadar Arap Baharı sonrasında yaşanan kitlesel göç akını sebebiyle taraflar arasındaki ilişkiler yeniden canlansa da üstlendiği yükümlülüklerinden kaçan AB’nin vurdumduymaz tavrının, ilişkileri yeniden sancılı bir sürece sürüklediği görülmüştür.

Uluslararası Küresan Multidisipliner Çalışmalar Kongresi 2021 Kongre Tam Bildiri Kitabı

Bu çalışmada, Avrupa Birliği’nin kısa tarihsel geçmişinin ortaya konması amaçlanmıştır. Bu amaçla... more Bu çalışmada, Avrupa Birliği’nin kısa tarihsel geçmişinin ortaya konması amaçlanmıştır. Bu amaçla sürdürülen çalışmada nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. Bu kapsamda doküman analizi yoluyla toplanan veriler, betimsel analiz tekniğiyle yorumlanmıştır. Çalışmada öncelikle Avrupa’da bir birlik yaratılması fikrinin doğuşu ve gelişiminden bahsedilmiştir. Bu bağlamda birleşik Avrupa’nın kurulmasına dönük ilk kapsamlı görüşlerin belirdiği Ortaçağdan 19. yüzyıla kadar olan dönem özetle ele alındıktan sonra, Avrupa bütünleşmesi alanında ilk somut adımların atıldığı 19. yüzyıldan İkinci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar olan döneme değinilmiştir. Akabinde Avrupa Kömür Çelik Topluluğu’nun kuruluşundan günümüze kadar Avrupa Birliği’nin geçirdiği tarihsel süreç ve genişlemeler ele alınmıştır. Bu bağlamda Paris Antlaşması’ndan Lizbon Antlaşması’na değin kurucu antlaşmalar ve bunları tamamlayan belgeler üzerinden Avrupa Birliği’nin derinleşme sürecine ve yedi farklı dönemde yaşadığı coğrafi genişlemelere değinilmiştir. Çalışmanın sonunda, geçirmiş olduğu yedi genişleme ve bir ayrılma sürecinden sonra üye sayısı yirmi yediye ulaşan Avrupa Birliği’nin; siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutları bulunan, son derece kurumsallaşmış, uluslararası sistemde etkinliği artan bir bölgesel kuruluş olduğu sonucuna varılmıştır.