onur özkan | Inönü üniversitesi (original) (raw)
Papers by onur özkan
Türkiye Beşinci Nüfusbilim Konferansı, 2022
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından, özellikle 1950’lerde hız kazanan kentleşme ve kırda... more Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından, özellikle 1950’lerde hız kazanan kentleşme ve kırdan kente nüfus hareketi, mekân değiştiren insanlar üzerinde sosyal, siyasal, psikolojik, kültürel ve ekonomik etkilere sebep olmuştur. En temel kentsel hizmetlerden, kentte bir öteki olarak ele alınmalarına kadar uzanan kent hakkına erişememe, kente yeni göçenler için yeni bir dayanışmayı beraberinde getirmiştir. Böylece, devlet ve toplum ilişkileri ile kent hakkına erişmek mümkün olmayınca farklı bir yardımlaşma ve dayanışma ilişkisi olan hemşehrilik önemli bir hal almıştır. Hemşehrilik kavramıyla birlikte modern mekânlarda belirginliği artan pre-modern yaşam biçimleri zamanla devlet tarafından tanınan sivil toplum kuruluşlarına dönüşmüştür. Bu çalışma, mekânsal bir kavram olan hemşehriliğin ve bir sivil toplum kuruluşu olarak hemşehrilik derneklerinin kent hakkına erişmeye etkisini kentleşme tarihi üzerinden ele alır.
Türkiye Çevre Çalışmaları Kongresi: Çevre Felsefesi ve Ekoeleştiri, 2024
İDEALKENT
Ulusal ve uluslararası alanda adaletsizlik, eşitsizliklerin artması, yoksulluk, açlık ve kötü sağ... more Ulusal ve uluslararası alanda adaletsizlik, eşitsizliklerin artması, yoksulluk, açlık ve kötü sağlık koşulları; ekosistemin karşı karşıya kaldığı yıkımla giderek derinleşmektedir. Böyle bir durumda, temel insan haklarının yerine getirilmesi mümkün görünmemektedir. Ekonomik temelli ve doğayı tahrip eden uygulamalar, küresel anlamda toplumsal ve çevresel bir güvenlik tehdidi oluşturmasından kaynaklı, toplumun bir parçası olduğu kadar doğanın da parçası olan insanların haklarını da tehdit etmektedir. İnsan hakları ve çevrenin bütünleşik olarak ele alınması için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ve Çevre raportörü John H. Knox tarafından, İnsan Hakları ve Çevre konulu raporlar hazırlanmıştır. Bu raporların konusu temelde insanın, doğanın bir parçası olmasından dolayı güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreye erişim hakkının, temel insan haklarının ön koşulu olduğudur. Nihai olarak, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, 8 Ekim 2021 tarihinde güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre hakkını bir insan hakkı olarak tanımıştır. Bu çalışma ile güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevre hakkının tarihsel olarak nasıl ortaya çıktığı ele alınırken, John H. Knox tarafından tanımlanan on altı ayrı "insan hakları ve çevre çerçeve ilkesi" üzerinden Türkiye'de çevre hakkının uygulamadaki durumunun çeşitli örnekler üzerinden incelenmesi hedeflenmiştir.
Türkiye Beşinci Nüfusbilim Konferansı, 2022
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından, özellikle 1950’lerde hız kazanan kentleşme ve kırda... more Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından, özellikle 1950’lerde hız kazanan kentleşme ve kırdan kente nüfus hareketi, mekân değiştiren insanlar üzerinde sosyal, siyasal, psikolojik, kültürel ve ekonomik etkilere sebep olmuştur. En temel kentsel hizmetlerden, kentte bir öteki olarak ele alınmalarına kadar uzanan kent hakkına erişememe, kente yeni göçenler için yeni bir dayanışmayı beraberinde getirmiştir. Böylece, devlet ve toplum ilişkileri ile kent hakkına erişmek mümkün olmayınca farklı bir yardımlaşma ve dayanışma ilişkisi olan hemşehrilik önemli bir hal almıştır. Hemşehrilik kavramıyla birlikte modern mekânlarda belirginliği artan pre-modern yaşam biçimleri zamanla devlet tarafından tanınan sivil toplum kuruluşlarına dönüşmüştür. Bu çalışma, mekânsal bir kavram olan hemşehriliğin ve bir sivil toplum kuruluşu olarak hemşehrilik derneklerinin kent hakkına erişmeye etkisini kentleşme tarihi üzerinden ele alır.
Türkiye Çevre Çalışmaları Kongresi: Çevre Felsefesi ve Ekoeleştiri, 2024
İDEALKENT
Ulusal ve uluslararası alanda adaletsizlik, eşitsizliklerin artması, yoksulluk, açlık ve kötü sağ... more Ulusal ve uluslararası alanda adaletsizlik, eşitsizliklerin artması, yoksulluk, açlık ve kötü sağlık koşulları; ekosistemin karşı karşıya kaldığı yıkımla giderek derinleşmektedir. Böyle bir durumda, temel insan haklarının yerine getirilmesi mümkün görünmemektedir. Ekonomik temelli ve doğayı tahrip eden uygulamalar, küresel anlamda toplumsal ve çevresel bir güvenlik tehdidi oluşturmasından kaynaklı, toplumun bir parçası olduğu kadar doğanın da parçası olan insanların haklarını da tehdit etmektedir. İnsan hakları ve çevrenin bütünleşik olarak ele alınması için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ve Çevre raportörü John H. Knox tarafından, İnsan Hakları ve Çevre konulu raporlar hazırlanmıştır. Bu raporların konusu temelde insanın, doğanın bir parçası olmasından dolayı güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreye erişim hakkının, temel insan haklarının ön koşulu olduğudur. Nihai olarak, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, 8 Ekim 2021 tarihinde güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre hakkını bir insan hakkı olarak tanımıştır. Bu çalışma ile güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevre hakkının tarihsel olarak nasıl ortaya çıktığı ele alınırken, John H. Knox tarafından tanımlanan on altı ayrı "insan hakları ve çevre çerçeve ilkesi" üzerinden Türkiye'de çevre hakkının uygulamadaki durumunun çeşitli örnekler üzerinden incelenmesi hedeflenmiştir.