Umut Kocagöz | Institute of Social Studies, The Hague (original) (raw)
General Articles by Umut Kocagöz
Kent Enstitüleri, 2021
21 Şubat 2021 tarihinde Kent Enstitüleri tarafından çevrimiçi düzenlenen “Gıda Hakkı ve Kentte Ör... more 21 Şubat 2021 tarihinde Kent Enstitüleri tarafından çevrimiçi düzenlenen “Gıda Hakkı ve Kentte Örgütlenme” başlıklı etkinlikte yapılan sunumun gözden geçirilerek yayınlanmış ikinci bölümü.
Kent Enstitüleri, 2021
21 Şubat 2021 tarihinde Kent Enstitüleri tarafından çevrimiçi düzenlenen “Gıda Hakkı ve Kentte Ör... more 21 Şubat 2021 tarihinde Kent Enstitüleri tarafından çevrimiçi düzenlenen “Gıda Hakkı ve Kentte Örgütlenme” başlıklı etkinlikte yapılan sunumun gözden geçirilerek yayınlanmış birinci bölümüdür.
Birgün Kitap, 2022
Serkan Öngel ve Uygar D. Yıldırım’ın derlediği 'Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışma... more Serkan Öngel ve Uygar D. Yıldırım’ın derlediği 'Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışmaya' kitabı büyümekte olan 'yeni kooperatifçilik hareketi'nin deneyim ve tartışmalarını genişleterek serimleme amacı taşıyor.
Gazete Duvar
Kır ve kent arasındaki ilişkinin nasıl (yeniden) kurulacağı yanıtlanması gereken bir soru. Yeni k... more Kır ve kent arasındaki ilişkinin nasıl (yeniden) kurulacağı yanıtlanması gereken bir soru. Yeni köylülük, alternatif gıda inisiyatifleri, üretim ve tüketim kooperatifleri, gıda toplulukları, müşterekler ve yerel yönetimlerin çeşitli uygulamaları son dönemde daha önemli konular haline geldi. Gıda egemenliğinin temel prensiplerinden biri ‘yerel’ olmaktır. Korona virüsü de yerel gıda sistemlerinin ne kadar önemli olduğunu bize tekrardan gösterdi.
Yaşam alanının savunusu ile bizzat yaşamın savunusu nasıl iç içe geçirilebilir? Yaşam alanını yer... more Yaşam alanının savunusu ile bizzat yaşamın savunusu nasıl iç içe geçirilebilir? Yaşam alanını yerelde savunan, müşterekleri geri çağıran hareketlerle, yerelde üretimi ve yeniden üretimi müşterekleştiren örgütler yeni bir siyaset ontolojisi tesis edebilir mi? Kır-kent emekçi dayanışması, kendine yeten otonom dayanışma ekonomilerinin inşası antikapitalist bir dönüşüme işaret ediyor mu? Ekoloji mücadelesinde strateji tartışmalarına devam ediyoruz.
Gıdanın müşterekliğini gıdayı bir süreç olarak tanımamızı sağlayan ilişkiler çerçevesinde ve bu i... more Gıdanın müşterekliğini gıdayı bir süreç olarak tanımamızı sağlayan ilişkiler çerçevesinde ve bu ilişkiler içerisinde yer alan (oluşan) aktörler üzerinden düşünebiliriz. Dolayısıyla gıda, gıdanın üretim, işleme, dağıtım ve tüketim süreçlerini bir bütün olarak, yani bir gıda sistemi olarak düşünmemizi gerektirir. Gıda sistemini, yani gıda etrafında ortaya çıkan bütün ilişkileri ve aktörleri sorunsallaştırmak bize gıdanın müşterekliğini düşünme imkanı verecektir. Dahası, gıda sisteminde yaşanan şirketleşme ve metalaşma ilişkilerine karşı gelişen müşterekleştirme pratiklerini yine bu bağlamda görme ve anlama imkanımız bulunmaktadır.
Birikim Dergisi, 2018
Giriş Tarih bir hayalettir; bazen bir kabus olarak, bazense arzulanan canlı bir ruh olarak toplum... more Giriş Tarih bir hayalettir; bazen bir kabus olarak, bazense arzulanan canlı bir ruh olarak toplumların peşinden gelir. Tarihin nasıl kullanılacağı, onu kullanma gücü ve potansiyeline sahip olan toplum kesimlerine bağlıdır. Esasında yaşanan bir tek olaydır; ancak, onu yaşayan her tekil aktör onu farklı şekilde yaşamış, farklı toplum kesimleri olarak bir ortak deneyimde yaşamış, farklı arzular ve korkular içinde, kültürler, deneyimler, ilişkiler çokluğu içinde, müşterek bir deneyim inşa edebilmenin özgüvenini kazanmıştır. Büyük " bahar eylemleri " , " gençlik ayaklanması", " işçi sınıfı baharı " olarak ifade edilen 68'in 50. yılında, her ülkede, her farklı toplumsal kesim açısından farklı deneyimlenen, gerek işçi sınıfının, gerek entelektüellerin, gerek militanların dünyaya yaklaşım biçimlerini ve dünyayı değiştirme kapasitelerini radikal bir şekilde dönüştüren bir hadisenin (olayın), müşterek bir deneyim olarak algılanması ve hayalet olmaktan çıkıp aktüelliği içinde ele alınması nasıl mümkün olabilir? Aynı soruları Gezi için de düşünebiliriz. Bu sene henüz daha 5. yılını dolduracak Gezi hadisesi, yaşandığı günden bu yana onu yapan ve yaşayan aktörlerin hayatlarını ve içinde yaşadıkları ülkeyi ve toplumu radikal bir şekilde değiştirdi. Türkiye'de toplumsal olarak yaşanan en büyük siyasi niceliğe sahip bu olayın ruhunun belki de uzun zaman önce çözüldüğünü söylemek mümkün. Peki, Türkiye'de insanları bir toplum olma hissiyatında bu derece yakınlaştıran ve aynı zamanda bu derece kutuplaştıran, üzerinden ard arda seçimler geçilmesi itibariyle hallaç pamuğuna dönen, varisi veya mirasçısı olmayan, ancak, radikal bir dönüşümün en yakından göz kırptığı bu hadise, nasıl olur, 5. yılında, bir müşterek deneyim olarak okunabilir? Ne oldu da bu insanlar ortadan kayboldu da biz hala müştereklerden bahis açıyoruz? Gezi'yi " bizim 68'imiz " olarak gören, yaşayan, hisseden bir çok kişiden bahsedebiliriz.
Gıda ve tarım politikaları bir süredir memleketin ağır gündemleri içerisinde kendine yer buldu. M... more Gıda ve tarım politikaları bir süredir memleketin ağır gündemleri içerisinde kendine yer buldu. Mil-li Tarım Projesi, yerlileşme / millileşme tartışmaları, ithalat bağımlılığı, ucuz et ve en son şeker fab-rikalarının özelleştirilmesi meselesi gıda ve tarım üzerine konuşmayı popüler bir mesele haline ge-tirdi. Bu yazıda gıda meselesini nasıl ele alabileceğimiz üzerine bir tartışma açmak ve bu meselenin aktörlerini tartışmak istiyorum.
2. Gıda Toplulukları Çalıştayı 9 Aralık Cumartesi günü İstanbul'da, Boğaziçi Üniversitesi'nde ger... more 2. Gıda Toplulukları Çalıştayı 9 Aralık Cumartesi günü İstanbul'da, Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleşti. Yaklaşık 1000 kişinin katılmak amacıyla başvurduğu çalıştay, çok çeşitli grupları, kişileri, üreticileri, tüketicileri, türeticileri yan yana getirdi. Bu çeşitliliğin gücü ve coşkusuyla, bir çok konuda bir çok farklı görüş ve deneyim paylaşıldı. Birbirini güçlendiren, dayanışma ve paylaşım temellerinde gerçekleşen çalıştay, bu açıdan katılımcılara umut, güç ve enerji aşıladı diyebiliriz. Çalıştaya katılan kişi ve gruplar kadar çalıştayı organize eden grupların da çeşitliliğinden bahsetmek önemli. Bu seneki çalıştay, gıda toplulukları, tüketim kooperatifleri, kolektifleri ve kooperatif girişimleri gibi farklı örgütlenme biçimlerini ifade eden grupların ortak ürünü olarak organize edildi. Bu da, temelde farklı örgütlenme biçimlerini seçmiş olan grupların ortak bir çalışma ve dayanışma geliştirmesini ifade etmesi açısından çok önemliydi. Genel bir değerlendirme olarak ne aşamadayız?
Herkesin Herkes İçin: Müşterekler Üzerine Eleştirel Bir Antoloji
Referandum Türkiye'de yaşanan ve " rejim değişikliği " olarak adlandırılan dönüşüm süreci çeşitli... more Referandum Türkiye'de yaşanan ve " rejim değişikliği " olarak adlandırılan dönüşüm süreci çeşitli boyutlarıyla anlam kazanmaya ve anlandırılmaya muhtaç. Lakin, değişimin temel aktörleri de olmak üzere kimsenin gerçekten neye niyet ettiğini ve neyi bulduğunu net bir şekilde ifade etmek neredeyse imkansız. Bu belirsizlik, ortada ciddi bir krizin olduğunu gösteriyor. Bu krizin belirli tıkanmalar ve inisiyatif boşluklarının yanı sıra, siyasi program açısından da eksikliklerle dolu olduğunu söyleyebiliriz.
“Milli Tarım Projesi” adı ile Kasım ayında kamuoyuna bir proje sunuldu. Devlet erkanından ve Türk... more “Milli Tarım Projesi” adı ile Kasım ayında kamuoyuna bir proje sunuldu. Devlet erkanından ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden çiftçilerin katıldığı büyük bir prodüksiyon yapıldı. Proje, Türkiye tarımının önümüzdeki bir kaç yıllık genel yönelimini belirleme kapasitesine sahip. Daha önce pilot olarak uygulanan “havza bazlı tarımsal destekleme”, Milli Tarım Projesi adı altında Türkiye çapında genişletilildi. Havza bazlı tarım yeni bir şey gibi, mevcut duruma bir ilaçmış gibi ele alınarak sunuldu. Bu açıdan Türkiye’nin yeniden keşfedildiğini söylemek mümkün.
Türkiye'de " bilge köylü tarımı " , " köylü tarımı " veya " geleneksel tarım " gibi terimlerle if... more Türkiye'de " bilge köylü tarımı " , " köylü tarımı " veya " geleneksel tarım " gibi terimlerle ifade ettiğimiz, doğa ile dost, ekolojik tarım yöntemleri MST'nin üretim faaliyetlerini belirleyen tarım modeli. MST için agroekoloji bir tarım modeli, yani bir yaşam tarzı. Yalnızca belirli sertifikalara veya tekniklere indirgenemeyecek, yaşamın her alanında egemenliği tesis etmeyi amaçlayan bir politik proje, bir yaşam perspektifi.
I was in Brazil to participate in the " International Encounter of Struggling Youth " as a Turkis... more I was in Brazil to participate in the " International Encounter of Struggling Youth " as a Turkish delegate, which was held in Marica, Rio de Janeiro in June 2016. After the youth encounter, I had the chance to stay a couple of weeks in Brazil to visit some camps and settlements of the Agrarian Reform, some cooperatives and agroecology schools of MST. This was a moment great importance to discover, because MST was putting very much importance both on the theoretical and practical sides of agroecology. MST consider agroecology as a way of life, a way connecting to the society, as well as a struggle against agribusiness and the ongoing coup process put in forward by the neoliberal Temer government 2. This means that agroecology is not only a method of farming, but also a life vision, which is build up day by day in the camps and settlements, in the formal or informal agroecology schools, in political formation of the militants. In other words, each space of MST is based on the formation of agroecology, as a political paradigm against the transnational agribusiness hegemony over agriculture and food systems. In order to achieve a powerful political vision, formation is very important for MST in all its spaces. In terms of agroecology, MST uses its formation and training processes beginning from camps and settlements, practically and theoretically, in schools, in fields, and in the political discourse proposed by its collective leadership.
Kırsal Araştırmalar Ağı (KAA) tarafından düzenlenen " Kır Araştırmalarında Yeni Perspektifler " b... more Kırsal Araştırmalar Ağı (KAA) tarafından düzenlenen " Kır Araştırmalarında Yeni Perspektifler " başlıklı sempozyum, kır ile farklı biçimlerde ilişkilenen akademisyen, araştırmacı, aktivist, çiftçi ve göçerlerden oluşan bir kalabalığı yan yana getirdi. 2 Kalabalık yan yana gelişlerin zayıfladığı, tartışma ortamlarının daraldığı, baskı ortamının genişlediği mevcut koşullarda, KAA'nın bu sempozyum girişimi ve kolektif tartışma çabası bir çok katılımcı açısından bir nefes alanı olma özelliği taşıyordu. Bu açıdan bu ortamın sağlanması itibariyle içerikten bağımsız olarak önemli bir başarı sağlandığı söylenebilir. Sempozyum iki panel oturumu ve bir forumdan oluşuyordu. İlk panel, " kırsal araştırmalar " alanının nasıl bir izlekten geçerek bugünlere geldiği ve bugün güncel olarak hangi tartışmalara ev sahipliği yaptığı üzerine odaklanırken, ikinci panel daha çok farklı deneyimler ve metot tartışmasına odaklanıyordu. Forum kısmında farklı katılımcılar kendi görüş ve önerilerini ifade ederek tartışmayı zenginleştirmeye ve KAA'nın neler yapabileceğine dair çeşitli öneriler geliştirmeye çalıştı. Salondaki katılımcı ve konu zenginliği, Türkiye'de kır meselesini çeşitli eksenlerde kapsamlı bir şekilde ele almanın güncel ve politik bir mesele olduğunu gösterdi. Bu açıdan KAA'nın açtığı alanda ortaya çıkan tartışmalarla ilişkili bir şekilde genel olarak 'kır' meselesi ve bu alanda akademik/politik çalışma yapmaya dair bir tartışma yapmak faydalı olacaktır.
Düşünün ki Türkiye’nin büyük bir ilçesinde, büyük bir kooperatif etrafında bir araya gelmiş yüzbi... more Düşünün ki Türkiye’nin büyük bir ilçesinde, büyük bir kooperatif etrafında bir araya gelmiş yüzbinlerce kişi, “biz bu ülkede ekolojik köylü tarımına dayalı, çiftçinin ve tüketicinin karşılıklı kazanabildiği, karşılıklı inisiyatif ve plana dayalı, örgütlü, onurlu bir gıda üretimi istiyoruz” desin. Böyle bir gücün karşısında hangi şirket durabilir?
Kent Enstitüleri, 2021
21 Şubat 2021 tarihinde Kent Enstitüleri tarafından çevrimiçi düzenlenen “Gıda Hakkı ve Kentte Ör... more 21 Şubat 2021 tarihinde Kent Enstitüleri tarafından çevrimiçi düzenlenen “Gıda Hakkı ve Kentte Örgütlenme” başlıklı etkinlikte yapılan sunumun gözden geçirilerek yayınlanmış ikinci bölümü.
Kent Enstitüleri, 2021
21 Şubat 2021 tarihinde Kent Enstitüleri tarafından çevrimiçi düzenlenen “Gıda Hakkı ve Kentte Ör... more 21 Şubat 2021 tarihinde Kent Enstitüleri tarafından çevrimiçi düzenlenen “Gıda Hakkı ve Kentte Örgütlenme” başlıklı etkinlikte yapılan sunumun gözden geçirilerek yayınlanmış birinci bölümüdür.
Birgün Kitap, 2022
Serkan Öngel ve Uygar D. Yıldırım’ın derlediği 'Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışma... more Serkan Öngel ve Uygar D. Yıldırım’ın derlediği 'Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışmaya' kitabı büyümekte olan 'yeni kooperatifçilik hareketi'nin deneyim ve tartışmalarını genişleterek serimleme amacı taşıyor.
Gazete Duvar
Kır ve kent arasındaki ilişkinin nasıl (yeniden) kurulacağı yanıtlanması gereken bir soru. Yeni k... more Kır ve kent arasındaki ilişkinin nasıl (yeniden) kurulacağı yanıtlanması gereken bir soru. Yeni köylülük, alternatif gıda inisiyatifleri, üretim ve tüketim kooperatifleri, gıda toplulukları, müşterekler ve yerel yönetimlerin çeşitli uygulamaları son dönemde daha önemli konular haline geldi. Gıda egemenliğinin temel prensiplerinden biri ‘yerel’ olmaktır. Korona virüsü de yerel gıda sistemlerinin ne kadar önemli olduğunu bize tekrardan gösterdi.
Yaşam alanının savunusu ile bizzat yaşamın savunusu nasıl iç içe geçirilebilir? Yaşam alanını yer... more Yaşam alanının savunusu ile bizzat yaşamın savunusu nasıl iç içe geçirilebilir? Yaşam alanını yerelde savunan, müşterekleri geri çağıran hareketlerle, yerelde üretimi ve yeniden üretimi müşterekleştiren örgütler yeni bir siyaset ontolojisi tesis edebilir mi? Kır-kent emekçi dayanışması, kendine yeten otonom dayanışma ekonomilerinin inşası antikapitalist bir dönüşüme işaret ediyor mu? Ekoloji mücadelesinde strateji tartışmalarına devam ediyoruz.
Gıdanın müşterekliğini gıdayı bir süreç olarak tanımamızı sağlayan ilişkiler çerçevesinde ve bu i... more Gıdanın müşterekliğini gıdayı bir süreç olarak tanımamızı sağlayan ilişkiler çerçevesinde ve bu ilişkiler içerisinde yer alan (oluşan) aktörler üzerinden düşünebiliriz. Dolayısıyla gıda, gıdanın üretim, işleme, dağıtım ve tüketim süreçlerini bir bütün olarak, yani bir gıda sistemi olarak düşünmemizi gerektirir. Gıda sistemini, yani gıda etrafında ortaya çıkan bütün ilişkileri ve aktörleri sorunsallaştırmak bize gıdanın müşterekliğini düşünme imkanı verecektir. Dahası, gıda sisteminde yaşanan şirketleşme ve metalaşma ilişkilerine karşı gelişen müşterekleştirme pratiklerini yine bu bağlamda görme ve anlama imkanımız bulunmaktadır.
Birikim Dergisi, 2018
Giriş Tarih bir hayalettir; bazen bir kabus olarak, bazense arzulanan canlı bir ruh olarak toplum... more Giriş Tarih bir hayalettir; bazen bir kabus olarak, bazense arzulanan canlı bir ruh olarak toplumların peşinden gelir. Tarihin nasıl kullanılacağı, onu kullanma gücü ve potansiyeline sahip olan toplum kesimlerine bağlıdır. Esasında yaşanan bir tek olaydır; ancak, onu yaşayan her tekil aktör onu farklı şekilde yaşamış, farklı toplum kesimleri olarak bir ortak deneyimde yaşamış, farklı arzular ve korkular içinde, kültürler, deneyimler, ilişkiler çokluğu içinde, müşterek bir deneyim inşa edebilmenin özgüvenini kazanmıştır. Büyük " bahar eylemleri " , " gençlik ayaklanması", " işçi sınıfı baharı " olarak ifade edilen 68'in 50. yılında, her ülkede, her farklı toplumsal kesim açısından farklı deneyimlenen, gerek işçi sınıfının, gerek entelektüellerin, gerek militanların dünyaya yaklaşım biçimlerini ve dünyayı değiştirme kapasitelerini radikal bir şekilde dönüştüren bir hadisenin (olayın), müşterek bir deneyim olarak algılanması ve hayalet olmaktan çıkıp aktüelliği içinde ele alınması nasıl mümkün olabilir? Aynı soruları Gezi için de düşünebiliriz. Bu sene henüz daha 5. yılını dolduracak Gezi hadisesi, yaşandığı günden bu yana onu yapan ve yaşayan aktörlerin hayatlarını ve içinde yaşadıkları ülkeyi ve toplumu radikal bir şekilde değiştirdi. Türkiye'de toplumsal olarak yaşanan en büyük siyasi niceliğe sahip bu olayın ruhunun belki de uzun zaman önce çözüldüğünü söylemek mümkün. Peki, Türkiye'de insanları bir toplum olma hissiyatında bu derece yakınlaştıran ve aynı zamanda bu derece kutuplaştıran, üzerinden ard arda seçimler geçilmesi itibariyle hallaç pamuğuna dönen, varisi veya mirasçısı olmayan, ancak, radikal bir dönüşümün en yakından göz kırptığı bu hadise, nasıl olur, 5. yılında, bir müşterek deneyim olarak okunabilir? Ne oldu da bu insanlar ortadan kayboldu da biz hala müştereklerden bahis açıyoruz? Gezi'yi " bizim 68'imiz " olarak gören, yaşayan, hisseden bir çok kişiden bahsedebiliriz.
Gıda ve tarım politikaları bir süredir memleketin ağır gündemleri içerisinde kendine yer buldu. M... more Gıda ve tarım politikaları bir süredir memleketin ağır gündemleri içerisinde kendine yer buldu. Mil-li Tarım Projesi, yerlileşme / millileşme tartışmaları, ithalat bağımlılığı, ucuz et ve en son şeker fab-rikalarının özelleştirilmesi meselesi gıda ve tarım üzerine konuşmayı popüler bir mesele haline ge-tirdi. Bu yazıda gıda meselesini nasıl ele alabileceğimiz üzerine bir tartışma açmak ve bu meselenin aktörlerini tartışmak istiyorum.
2. Gıda Toplulukları Çalıştayı 9 Aralık Cumartesi günü İstanbul'da, Boğaziçi Üniversitesi'nde ger... more 2. Gıda Toplulukları Çalıştayı 9 Aralık Cumartesi günü İstanbul'da, Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleşti. Yaklaşık 1000 kişinin katılmak amacıyla başvurduğu çalıştay, çok çeşitli grupları, kişileri, üreticileri, tüketicileri, türeticileri yan yana getirdi. Bu çeşitliliğin gücü ve coşkusuyla, bir çok konuda bir çok farklı görüş ve deneyim paylaşıldı. Birbirini güçlendiren, dayanışma ve paylaşım temellerinde gerçekleşen çalıştay, bu açıdan katılımcılara umut, güç ve enerji aşıladı diyebiliriz. Çalıştaya katılan kişi ve gruplar kadar çalıştayı organize eden grupların da çeşitliliğinden bahsetmek önemli. Bu seneki çalıştay, gıda toplulukları, tüketim kooperatifleri, kolektifleri ve kooperatif girişimleri gibi farklı örgütlenme biçimlerini ifade eden grupların ortak ürünü olarak organize edildi. Bu da, temelde farklı örgütlenme biçimlerini seçmiş olan grupların ortak bir çalışma ve dayanışma geliştirmesini ifade etmesi açısından çok önemliydi. Genel bir değerlendirme olarak ne aşamadayız?
Herkesin Herkes İçin: Müşterekler Üzerine Eleştirel Bir Antoloji
Referandum Türkiye'de yaşanan ve " rejim değişikliği " olarak adlandırılan dönüşüm süreci çeşitli... more Referandum Türkiye'de yaşanan ve " rejim değişikliği " olarak adlandırılan dönüşüm süreci çeşitli boyutlarıyla anlam kazanmaya ve anlandırılmaya muhtaç. Lakin, değişimin temel aktörleri de olmak üzere kimsenin gerçekten neye niyet ettiğini ve neyi bulduğunu net bir şekilde ifade etmek neredeyse imkansız. Bu belirsizlik, ortada ciddi bir krizin olduğunu gösteriyor. Bu krizin belirli tıkanmalar ve inisiyatif boşluklarının yanı sıra, siyasi program açısından da eksikliklerle dolu olduğunu söyleyebiliriz.
“Milli Tarım Projesi” adı ile Kasım ayında kamuoyuna bir proje sunuldu. Devlet erkanından ve Türk... more “Milli Tarım Projesi” adı ile Kasım ayında kamuoyuna bir proje sunuldu. Devlet erkanından ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden çiftçilerin katıldığı büyük bir prodüksiyon yapıldı. Proje, Türkiye tarımının önümüzdeki bir kaç yıllık genel yönelimini belirleme kapasitesine sahip. Daha önce pilot olarak uygulanan “havza bazlı tarımsal destekleme”, Milli Tarım Projesi adı altında Türkiye çapında genişletilildi. Havza bazlı tarım yeni bir şey gibi, mevcut duruma bir ilaçmış gibi ele alınarak sunuldu. Bu açıdan Türkiye’nin yeniden keşfedildiğini söylemek mümkün.
Türkiye'de " bilge köylü tarımı " , " köylü tarımı " veya " geleneksel tarım " gibi terimlerle if... more Türkiye'de " bilge köylü tarımı " , " köylü tarımı " veya " geleneksel tarım " gibi terimlerle ifade ettiğimiz, doğa ile dost, ekolojik tarım yöntemleri MST'nin üretim faaliyetlerini belirleyen tarım modeli. MST için agroekoloji bir tarım modeli, yani bir yaşam tarzı. Yalnızca belirli sertifikalara veya tekniklere indirgenemeyecek, yaşamın her alanında egemenliği tesis etmeyi amaçlayan bir politik proje, bir yaşam perspektifi.
I was in Brazil to participate in the " International Encounter of Struggling Youth " as a Turkis... more I was in Brazil to participate in the " International Encounter of Struggling Youth " as a Turkish delegate, which was held in Marica, Rio de Janeiro in June 2016. After the youth encounter, I had the chance to stay a couple of weeks in Brazil to visit some camps and settlements of the Agrarian Reform, some cooperatives and agroecology schools of MST. This was a moment great importance to discover, because MST was putting very much importance both on the theoretical and practical sides of agroecology. MST consider agroecology as a way of life, a way connecting to the society, as well as a struggle against agribusiness and the ongoing coup process put in forward by the neoliberal Temer government 2. This means that agroecology is not only a method of farming, but also a life vision, which is build up day by day in the camps and settlements, in the formal or informal agroecology schools, in political formation of the militants. In other words, each space of MST is based on the formation of agroecology, as a political paradigm against the transnational agribusiness hegemony over agriculture and food systems. In order to achieve a powerful political vision, formation is very important for MST in all its spaces. In terms of agroecology, MST uses its formation and training processes beginning from camps and settlements, practically and theoretically, in schools, in fields, and in the political discourse proposed by its collective leadership.
Kırsal Araştırmalar Ağı (KAA) tarafından düzenlenen " Kır Araştırmalarında Yeni Perspektifler " b... more Kırsal Araştırmalar Ağı (KAA) tarafından düzenlenen " Kır Araştırmalarında Yeni Perspektifler " başlıklı sempozyum, kır ile farklı biçimlerde ilişkilenen akademisyen, araştırmacı, aktivist, çiftçi ve göçerlerden oluşan bir kalabalığı yan yana getirdi. 2 Kalabalık yan yana gelişlerin zayıfladığı, tartışma ortamlarının daraldığı, baskı ortamının genişlediği mevcut koşullarda, KAA'nın bu sempozyum girişimi ve kolektif tartışma çabası bir çok katılımcı açısından bir nefes alanı olma özelliği taşıyordu. Bu açıdan bu ortamın sağlanması itibariyle içerikten bağımsız olarak önemli bir başarı sağlandığı söylenebilir. Sempozyum iki panel oturumu ve bir forumdan oluşuyordu. İlk panel, " kırsal araştırmalar " alanının nasıl bir izlekten geçerek bugünlere geldiği ve bugün güncel olarak hangi tartışmalara ev sahipliği yaptığı üzerine odaklanırken, ikinci panel daha çok farklı deneyimler ve metot tartışmasına odaklanıyordu. Forum kısmında farklı katılımcılar kendi görüş ve önerilerini ifade ederek tartışmayı zenginleştirmeye ve KAA'nın neler yapabileceğine dair çeşitli öneriler geliştirmeye çalıştı. Salondaki katılımcı ve konu zenginliği, Türkiye'de kır meselesini çeşitli eksenlerde kapsamlı bir şekilde ele almanın güncel ve politik bir mesele olduğunu gösterdi. Bu açıdan KAA'nın açtığı alanda ortaya çıkan tartışmalarla ilişkili bir şekilde genel olarak 'kır' meselesi ve bu alanda akademik/politik çalışma yapmaya dair bir tartışma yapmak faydalı olacaktır.
Düşünün ki Türkiye’nin büyük bir ilçesinde, büyük bir kooperatif etrafında bir araya gelmiş yüzbi... more Düşünün ki Türkiye’nin büyük bir ilçesinde, büyük bir kooperatif etrafında bir araya gelmiş yüzbinlerce kişi, “biz bu ülkede ekolojik köylü tarımına dayalı, çiftçinin ve tüketicinin karşılıklı kazanabildiği, karşılıklı inisiyatif ve plana dayalı, örgütlü, onurlu bir gıda üretimi istiyoruz” desin. Böyle bir gücün karşısında hangi şirket durabilir?
Metis, 2021
Bir bilim, uygulama ve hareket olarak 1980’lerde dünya sahnesine çıkan agroekoloji günümüzde, end... more Bir bilim, uygulama ve hareket olarak 1980’lerde dünya sahnesine çıkan agroekoloji günümüzde, endüstriyelleşmiş, tek tip ürüne dayanan, doğaya zarar veren, kâr rasyonalitesini temel alan şirket tipi üretim karşısında güçlü bir alternatif haline gelmektedir.
Agroekoloji organik tarım, permakültür, onarıcı tarım, doğal tarım gibi değişik yaklaşımları bir araya toplar ama bunlardan daha fazlasıdır: Ayırt edici hedefleri arasında çiftçilerin girdi bağımlılığını ortadan kaldırmak, gıda üretimine bir ekonomi-politik meselesi olarak bakarak gelir dağılımının daha adil hale gelmesine çalışmak, zararlıların ve hastalıkların polikültür, doğal şeritler, doğal tarla sınırları vb. uygulamalarla kontrol altına alınması, çiftçiden çiftçiye bilgi aktarımını hayata geçirmek, tarımsal sorunların çözümü için geleneksel kadim bilgiyi günümüzün bilimsel tarım bilgisiyle bütünleştirmek, genel geçerli reçeteler yerine, yerele odaklanan bir bilgi birikimini ve paylaşımını teşvik etmektir.
İyi haber: Dünya çapındaki gıda şirketlerinin bütün baskılarına rağmen günümüzde gıda üretiminin %70’i hâlâ küçük çiftçilikle yapılıyor. Bunun anlamı, sağlıklı gıdalar için hâlâ çok geç değil. Bu kitapta söz alan yazarlar agroekolojinin çeşitli veçhelerini –yaygınlaşmasının önündeki engeller ve imkânlar da dahil– ele alırken bu ümidi korumaya ve geliştirmeye çalışıyorlar: Başka bir tarım mümkün, başka bir dünya mümkün.
Günümüzde birçok toplumsal hareket artık “müşterekler”in savunulması veya yeniden kurulması etraf... more Günümüzde birçok toplumsal hareket artık “müşterekler”in savunulması veya yeniden kurulması etrafında gelişiyor. Türkiye’de öncelikle HES-karşıtı mücadelelerde hayati ve acil bir anlam kazanan bu kavram, özellikle Gezi direnişinin ardından sadece mahalle evlerinde veya kent bostanlarında değil, toplumsal muhalefetin birçok bileşeni için de ufuk açıcı ve vazgeçilmez bir dayanak haline geldi.
Gelgelelim dünyada “müşterekler” kavramının tarihsel olarak izlediği seyri ve kavram etrafında gelişen tartışmaları daha iyi anlayabilmeyi sağlayacak literatürün önemli bir kısmı dilimize çevrilmiş değildi. Literatürde en çok tartışma ve itiraz konusu olmuş Hardin’in “Müştereklerin Trajedisi” yazısı, müşterekler hakkında geliştirdiği kavramsal çerçeve sayesinde Nobel ödülü kazanmış Ostrom’un “Müşterekleri Yeniden Tanımlamak” metni ve alanın en önemli kuramcılarından “otonomist” De Angelis’in metinleri gibi kurucu metinleri içeren elinizdeki derleme bu eksikliği giderme yolunda atılmış bir adım. Kitapta bu kurucu metinlerin yanı sıra su müşterekleri, kentsel müşterekler ve müştereklerden yola çıkan toplumsal hareketleri dünyadaki ve Türkiye’deki çeşitli örnekler üzerinden tartışma konusu yapan önemli yazılar da bir araya getiriliyor.
Hem müştereklere dair farklı kavramsal çerçeveleri eleştirel ve karşılaştırmalı bir yöntemle tartışmayı, hem de ekonomi-politiğin güncel meselelerine bu çerçevelerin ne tür açılımlar getirdiğini yorumlamayı amaçlayan bu derleme, sadece “alandaki” aktivistlere değil, teorik ve pratik olarak siyasetle ve muhalefet imkânlarıyla ilgilenen herkese hitap ediyor.
İÇİNDEKİLER
Önsöz
Giriş:
Müşterekler: Çatışkılar, Hatlar, İmkânlar
Fikret Adaman, Bengi Akbulut ve Umut Kocagöz
Müştereklerin Trajedisi
Garrett Hardin
Müştereklerin Trajedisi Miti
Ian Angus
Müşterekleri Yeniden Tanımlamak
Elinor Ostrom
İlk Birikim, Mülksüzleştirerek Birikim
ve “Ekonomi-dışı Araçlarla Birikim”
Jim Glassman
Müşterekler
Massimo De Angelis ve David Harvie
Kapitalizme Karşı ve Kapitalizmin Ötesinde Müşterekler
George Caffentzis ve Silvia Federici
Komünizmde Müşterek Olan
Michael Hardt
“Meta”ya Karşı “Müşterekler”:
Küresel Güney’de Alternatif Küreselleşme, Özelleştirme
Karşıtlığı ve Suyun İnsan Hakkı Olarak Tanınması
Karen Bakker
Su Bizim Ulan!
Bolivya’da Suyun Müşterekleştirilmesi
Alexander Dwinell ve Marcela Olivera
Kentsel Müşterekler
Vinay Gidwani ve Amita Baviskar
Kent Müştereğini Aramak:
Mekânsal Adalet Tartışmasına Bir Katkı
Paul Chatterton
Çitleme, Ortak Kullanım Hakkı ve Yoksulun Mülkiyeti
Nicholas Blomley
Brezilya Kent Hareketleri:
Kenti Müşterek olarak “Yeniden-İcat Etmek”
Stavros Stavrides
Krizler, Hareketler ve Müşterekler
Massimo De Angelis
Sonuç:
Bugün Burada: Savunudan İnşaaya Müşterekler
Bengi Akbulut
Katkılar
Kaynakça
Sosyal bilimler, eleştirel bir akademik pratik olarak, kendisinin ve üniversitenin toplumla kurdu... more Sosyal bilimler, eleştirel bir akademik pratik olarak, kendisinin ve üniversitenin toplumla kurduğu ilişkiyi konuşma, tarif etme, kurma ve eleştirme işini düzenli olarak yapmak zorundadır; özellikle üniversitenin tanımının ve kendisinin tümüyle değiştiği böylesi dönemlerde.
2013 Bahar Döneminde, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü, yedi oturumluk bir atölye düzenledi. "Sosyal Bilimler 'Ne İşe Yarar'?" başlıklı atölyenin temel amacı, bir yandan farklı disiplinlerin kendi eleştirisini yapmasına imkân vermek, diğer yandan da disiplinlerarası bir eleştirinin mümkün olup olmadığını araştırmaktı. Felsefe, tarih, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, iktisat, edebiyat bölümünden hocaların ve farklı bölümlerden öğrencilerin katılımıyla yapılan atölye çalışmalarında genel olarak akademik dünyanın sorunları ve toplumsal sorunlara ve dönüşüme sosyal bilimlerin nasıl yaklaşabileceği konuşuldu. Atölyeler süresince, farklı bölümlerden hocalar ve öğrenciler kolektif bir çalışma/tartışma imkânı buldu.
Bu atölyede ortaya çıkan birikim, bir üniversite biriminin (kulüp, bölüm, enstitü vs.) kendi alanında yaptığı çalışmayı toplumsallaştırma tarzı bakımından olduğu kadar, bu ilişkiyi farklı şekillerde ifade etme ihtiyacı, eleştirel birikimin ve eleştiri geleneğinin devamlılığının sağlanması bakımından veya üniversiteyi üniversite yapan sosyal, kültürel ve politik imkânların ve deneyimlerin aktarılması bakımında değerlendirilebilir.
"Sosyal Bilimler Ne İşe Yarar?" meselesi, sosyal bilimler tarafından her daim yeniden sorulan, bu anlamda sosyal bilimlerin "kendi üzerine düşündüğü" ve kendi eleştirisini yaptığı bir meta-mesele olarak düşünülebilir.
Meltem
Bu çalışmada Türkiye'de son dönemde gelişmek-te olan gıda hareketinin asli kurucu öznesi olan gıd... more Bu çalışmada Türkiye'de son dönemde gelişmek-te olan gıda hareketinin asli kurucu öznesi olan gıda inisiyatifleri, yurttaşlık temelli bir faaliyet olarak ele alınmaktadır. Çiftçi sendikaları, ta-rımsal kalkınma kooperatifleri, kolektif çiftlikler, gıda toplulukları, tüketim kooperatifleri gibi çe-şitli biçimlerde mevcut olan bu oluşumların, gıda hareketinin hem söylem; hem de etkinlik düze-yinde merkezinde yer almanın yanında, oluştur-dukları demokratik ve katılımcı ortam, kolektif siyaset yapma zemini ve dayandıkları toplumsal kesimler itibariyle yurttaşlık siyasetinin bir for-mu oldukları ileri sürülecektir. Yurttaşlık siyase-tinin temel bileşenleri tartışılarak, gıda inisiya-tiflerinin demokratik yurttaşlık bağlamında nasıl bir performans gösterdikleri ve parçalanmamış komünite oluşumundaki rolleri ele alınmaktadır. Demokratik yurttaşlık bağlamında, gıda inisiya-tiflerinin maddi temellerinin tartışılması sonra-sında, gıda hareketinin önündeki bir takım kısıt-lar ve imkanlar da tartışmaya açılacaktır.
Toplum ve Hekim, 2019
Öz: Bu çalışmada, gıda-tarım literatüründe sıkça kullanan üç temel kavram olan gıda güvenliği, gı... more Öz: Bu çalışmada, gıda-tarım literatüründe sıkça kullanan üç temel kavram olan gıda güvenliği, gıda güvencesi ve gıda egemenliği kavramları ele alınmaktadır. Bu üç kavramın halk sağlığı perspektifi ile tanımı yapılmakta, bu perspektife bağlı sınırları çizilmektedir. Gıda ve sağlık ilişkisinde bu üç kavramın nasıl birbiriyle bağlantılandığı ele alınmakta, ayrıca bu bağlantıların üç kavramı nasıl sınırlandırdığı veya geliştirildiği ele alınmaktadır. Ayrıca, gıda sistemi yaklaşımına bağlı olarak, bir meta olarak gıdadan süreç olarak gıdaya geçişte bütüncül bir yaklaşımın nasıl mümkün olduğu bir örnek üzerinden serimlenmektedir. Gıda güvenliği, gıda sürecinin tüketim ayağına odaklanan, tüketim sürecindeki bir gıdanın insan sağlığı açısından hangi koşullarda tüketilebilir olduğunu tanımlayan bir yaklaşımdır. Dolayısıyla, gıda-sağlık ilişkisinde olmazsa olmaz yaklaşımlardan ilkidir. Ancak, mevcut şirket gıda sistemi bu kavramı bir takım sınırlılıklar içerisine hapsetmektedir. Gıda güvencesi, bir toplumda herkesin sağlıklı gıdaya erişebilmesini tanımlamaktadır. Bu açıdan, gıdanın toplumsal bir ilişki olması ve bir hak olarak tanımlanmasını mümkün kılması itibariyle gıda güvenliği kavramından farklı ve onu aşan çeşitli boyutları vardır. Gıda güvencesi kavramı, gıdayı toplumsal bir süreç olarak tanımlarken bu süreçte hangi aktörlerin karar verici olduklarını göz ardı etmektedir. Gıda egemenliği kavramı, gıda üretim-tüketim ilişkilerinde yer alan asli aktörlerin bu sürecin belirleyeni olmasına odaklanan, toplumsal karar alma süreçlerine bu aktörleri yerleştiren bir kavramdır. Böylece, gıda güvencesi kavramı, gıda güvenliği ve karar verme ilişkisi ile bütünleştirilerek derinleştirilir. Abstract: The aim of this study is to identify the three most essential concepts that are used in the food-agriculture literature, such as food safety, food security and food sovereignty. It is done in accordance to defining these three concepts in regards to public health perspective, and showing their limits. The relation of food and health with regards to these three concepts are shown and how these relations have limited the use of these concepts are discussed. With regards to the food-system approach, how is it possible to move from food as a commodity to food as a process is discussed and a more holistic approach is off ered. Food safety is a concept that focuses on the consumption part of food and defines the safety conditions of a food in regard to humen health. In this sense, food safety is a concept that is indispensable regarding the food-health relations. Hence, the current corporate food regime limits this term. Food security is a concept that determines the accessibility of healthy food to all the members in a society. In this sense, food security goes beyond the food safety concept and defines food as a right and as a social process. However, it does not define which are the actors that has the right to participate in decision making processes. Food sovereignty is a concept that puts food producers and consumers at the hearth of the decision making process of food system. In this sense, food safety and food security is now related with decision making and becomes a much more holistic approach.
sinecine Sinema Araştırmaları Dergisi 2 (2), 2011
The politics of commons is a contemporary form of politics that appears as the defense of the com... more The politics of commons is a contemporary form of politics that appears as the defense of the commons, reclaiming the commons and new commoning practices. These make what we understand as the politics of the commons in the contemporary political sphere. However, this is not only the content of the politics, but also a way of understanding and doing politics. Moreover, there are different kinds of ontologies that lead to different ways of understanding the politics of commons. Within the individualistic ontology, the commons are reduced to communal assets that are appropriated by the individuals. However, within the relational ontology, the commons lead to a different way of understanding the society in terms of ontology and politics. Therefore, this way of understanding the politics results in thinking different on the rationality of the political. Against the enclosure process in the contemporary world, there are different kinds of political movements that share and create a common way of understanding and doing politics. The politics of the commons, based on the commoning practices, implies a rationality that alters our understanding of the political, and opens up a possibility for the commoning the politics.
In this paper, we would like to focus on Kadıköy Cooperative experience, that we both realize our... more In this paper, we would like to focus on Kadıköy Cooperative experience, that we both realize our activism, participate the decision-making process, as well critically investigate through activist/academic research. One of us has been part of the cooperative for almost 2 years when it reborned, and the other for more than a year, handling all the everyday burden since then. In order to do this, we would like to begin engaging critically with the food sovereignty literature as well the urban food justice literature when needed. After, we will describe the food sovereignty “articulation” in Turkey by discussing the conditions and emergence of different kinds of actors within its history. At the end, we will focus on the cooperative experience and try to determine its place within the articulation and see in which ways it differentiates itself from other consumer groups.
Meltem �zmir akdeniz akademisi dergisi, 2020
The politics of commons is a contemporary form of politics that appears as the defense of the com... more The politics of commons is a contemporary form of politics that appears as the defense of the commons, reclaiming the commons and new commoning practices. These make what we understand as the politics of the commons in the contemporary political sphere. However, this is not only the content of the politics, but also a way of understanding and doing politics. Moreover, there are different kinds of ontologies that lead to different ways of understanding the politics of commons. Within the individualistic ontology, the commons are reduced to communal assets that are appropriated by the individuals. However, within the relational ontology, the commons lead to a different way of understanding the society in terms of ontology and politics. Therefore, this way of understanding the politics results in thinking different on the rationality of the political. Against the enclosure process in the contemporary world, there are different kinds of political movements that share and create a common way of understanding and doing politics. The politics of the commons, based on the commoning practices, implies a rationality that alters our understanding of the political, and opens up a possibility for the commoning the politics.
Yazida belgesel sinemanin gorulmeyeni gosterme ve aciga cikarma cabasi sorunsallastiriliyor. Ya... more Yazida belgesel sinemanin gorulmeyeni gosterme ve aciga cikarma cabasi sorunsallastiriliyor. Yazar, kendinden farkli olana odaklanmakla birlikte belgeselin alisilagelmisin disinda elestirel bir uslup sergileyebilecegini savunuyor. “Belgelemek nedir?” ve “Neden belgeleme ihtiyaci duyariz?” sorularindan yola cikan yazar, sinema alanina gelindiginde belgelemenin, “gorulmeyenin” ya da belirsiz olanin metinlerle degil imajlarla aciga cikarilmak ihtiyacini karsiladigini one suruyor.
Istanbul Policy Center, 2020