Abdullah Küskü | Istanbul University (original) (raw)
Uploads
Papers by Abdullah Küskü
Ketâibü a'lâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mâni'l-muhtâr, Mahmûd b. Süle... more Ketâibü a'lâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mâni'l-muhtâr, Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî
İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 2020
II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı aydınlarının fikri mesailerinin pek yoğun olduğu bir dönemdir. Bu d... more II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı aydınlarının fikri mesailerinin pek yoğun olduğu bir dönemdir. Bu dönemde sivil olduğu kadar siyasi ve resmi ilmî çalışmalar da görülmektedir. Fıkıh ilmine dair sivil ulema arasında muhtelif konularda tartışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmaların en yoğun olduğu konularından biri kadın mevzusudur. Kadın ve aile konularını içeren 1917 Hukuk-ı Aile Kararnâmesi dönemin kadına yönelik tartışmalarının bir özetini sunmaktadır. Bu resmi kararnâme öncesinde hararetli ilmi tartışmalar yaşanmıştır. Biz bu makalede bu döneme ait iki ilim adamının erkeğin çok eşlilik yapabilmesi hakkına dair tartıştıkları konuyu ele aldık. Bu tartışmanın taraflarından biri Mansûrîzâde Said Bey diğeri İzmirli İsmail Hakkı Bey’dir. Mansûrîzâde Said Bey poligaminin caiz bir uygulama olduğu, cevazın şer‘î bir hüküm olmadığı ve dolayısıyla dönemin ulü’l-emri tarafından yasaklanmasının mümkün olduğu hatta yasaklaması gerektiğine dair görüşlerini ilmi camiaya sunmuştur. Bu görüşleri muhtelif kişiler tarafından eleştirilmiş olmakla birlikte görülen odur ki İzmirli İsmail Hakkı bu eleştirilere usûl bakımından en zengin katkıyı sunan kişi olmuştur. O çok eşliliğin caiz bir uygulama olarak şer‘î bir hüküm olduğunu, böyle bir hükmü ulü’l-emrin değiştirmeye mutlak bir yetkisinin olmadığını söylemektedir. Ona göre çok eşliliğin yasaklanması için ne şer‘î ne de aklî bir delil bulunmaktadır. Buna rağmen hukuki yollarla böyle bir yasağın konması keyfi bir uygulama sayılacak şer‘e muhalif görülecektir.
Tahkik İslami İlimler Araştırma ve Neşir Dergisi, 2018
Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî'nin Kısa Hayatı: Ketâibü a'lâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mân... more Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî'nin Kısa Hayatı: Ketâibü a'lâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mâni'l-muhtâr, Osmanlı âlimlerinden Sinop kadısı ve mutasavvıf Mahmud b. Süleyman el-Kefevî'ye (ö. 990/1582) ait Hanefi mezhebi fakihlerinin biyografisini içeren bir kitaptır. Müellif, Kırım bölgesinde bir liman şehri olan Kefe'lidir. 1 920/1520 yılında doğdu, ilk tahsilini doğduğu topraklarda yaptı, ardından Kânûnî Sultan Sü-leyman döneminde ilim tahsili için İstanbul'a seyahat etti. Ebubekir el-Ke-fevî'den tasavvuf terbiyesi alan Mahmud el-Kefevî, İslâmî ilimlerin muhtelif alanlarını İstanbul'un üstatlarından tahsil etti. Örneğin, Kaplıca (Bursa) Mü-derrisi Kâdızâde, Sahn-ı Semân (Fâtih) müderrisi Abdurrahmân ve Anadolu kazaskeri Mâlûl Emir Efendilerin ders halkalarına katıldı. Tahsil sonrası ilk olarak İstanbul Molla Gürânî Medresesine müderris tayin edildi ardından kendi talebiyle Rumeli sancağına bağlı olarak kadı atan-mak istedi. Birkaç kez müfettiş-i emval ve kadı olarak memleketi Kefe'ye git-ti, sonraları eşinin memleketi Sinop'a kadı olarak atandı. Sinop'un Alâeddîn Medresesinde fetva ve dersler verdi. Vefatının hicri 989, 990 ve 997'de İstan-bul'da yahut Sinop'ta gerçekleştiğine dair muhtelif nakiller mevcutsa da kabri Sinop'ta kendisinin inşâ ettirdiği Kefevî camiînin haziresinde bulunmaktadır. Kefevî'nin en önemli eseri bu yazıda tanıtılan Ketâib'dir. Bu eserinde ashâb-ı kirâm ve tabiînin bazılarıyla Ebû Hanife ve onun ilim silsilesi takip edilmek suretiyle müellifin kendi dönemine kadar olan talebeleri ve Hanefî fakihlerinin hayatlarına yer vermiştir. 2 1 Kefe, Sinop'un tam karşı tarafından Ukrayna'nın Kırım yarımadasının güneydoğu kıyısında yer alan bir liman şehridir. 2 Özel, Ahmet, "Kefevî, Mahmud b. Süleyman", DİA, XXV, 185-186; Mahmud b. Süleyman el-Kefevî, Ketâibü 'alâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mani'l-muhtâr, 1/9-13;
Conference Presentations by Abdullah Küskü
X. Uluslararası İslam Hukuku Lisansüstü Çalışmalar Sempozyumu, 2024
Yusuf el-Karadâvî külliyatının kahir ekseriyeti ülkemizde henüz akademik çalışma konusu yapılmamı... more Yusuf el-Karadâvî külliyatının kahir ekseriyeti ülkemizde henüz akademik çalışma konusu yapılmamıştır. O İslâmî ilimlerin her birinde telif verdiği gibi, şiir, edebiyat, piyes, biyografi, iktisat, davet ve irşat, siyaset, ekonomi gibi alanlarda da eserler kaleme almıştır. Bu çalışmamda fikri ve fıkhi düşüncesiyle ilişkili olarak eserlerinin tahlili bir tanıtımını yapmayı hedefledim. Eserlerinin yazılış serencamı onun fikri ve fıkhi düşüncesini anlamaya önemli katkı sunacaktır. el-Helalü ve’l-Haram kitabı, düşüncelerinin oluşumuna katkı sunan ilk etkili eseridir. eş-Şerî‘atü ve’l-hayât isimli televizyon programı, fıkhî düşüncesini ilan ettiği fetvaları (Hedyü’l-İslâm: Fetâvâ Mu‘âsara) için en önemli kaynaktır. 1974 yılında Malezya, Endonezya, Singapur, Hong Kong, Filipin, Güney Kore ve Japonya’ya yaptığı uzak doğu seferleri, iktisat düşüncesinin oluşturmuştur. Avrupa’ya yaptığı seferlerden sonra azınlık fıkhını inşa eder. Siyasi düşünceleri üzerine kaleme aldığı eserleri, Hartûm’da düzenlenen Milyonluk Yürüyüş’e katılmasını, Kahire’de Tahrir Meydanı’nda yüzbinlere nutuk atmasına vesile olmuştur. O devamlı olarak sosyal ve beşeri hayatın içerisinde bulunmuş, güncel konular üzerinde akademik çalışmalar kaleme almıştır. Onun eserleri benzeri birçok konuya ışık tutmuştur. Karadâvî bir asırlık ömrüyle, yirminci yüzyılda müslümanlar arasında yaşanan siyasi, iktisadi ve dini değişimlerin neredeyse tamamına tanıklık etmiştir. Örneğin selefi düşüncenin müslümanlar arasında yaygınlaşması, radikal İslâm anlayışlarının zuhuru onun bu konularda yazdığı döneme rastlar. İslâm iktisadı düşüncesinin gelişimi ve kurumsallaşması için yapılan toplantılar ve kurulan müesseselerde Karadâvî’nin aktif rol oynadığı görülmektedir. İslâm fıkıh konseylerinin doğuşu, kurumsallaşmasıyla eş dönemde kaleme aldığı makale ve eserleri bunu göstermektedir. Avrupa ve Amerika kıtasında yaşayan müslüman azınlıkların dini hakları da onun daima hassasiyet gösterdiği bir konudur. Mezkur bu konular ve kadın, müslüman aile, devlet, radikal düşünce akımları, faizsiz finans ve yeni fıkıh yöntemine ilişkin Karadâvî’nin fikirlerinin esaslı olarak ilk olarak hangi tarihlerde ve hangi eserlerinde yer aldığı bilgisi de bu çalışmanın konuları arasında yer alacaktır. Konu hakkında Karadâvî’nin eserleri birincil kaynaklarımı teşkil etmiştir. Bununla birlikte “Çağdaş fıkıh düşüncesi: Karadâvî ve Takî el-Osmânî” başlıklı doktora tezim bu çalışmamda istifade edeceğim önemli bir kaynak olarak bana eşlik etti.
Ketâibü a'lâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mâni'l-muhtâr, Mahmûd b. Süle... more Ketâibü a'lâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mâni'l-muhtâr, Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî
İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 2020
II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı aydınlarının fikri mesailerinin pek yoğun olduğu bir dönemdir. Bu d... more II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı aydınlarının fikri mesailerinin pek yoğun olduğu bir dönemdir. Bu dönemde sivil olduğu kadar siyasi ve resmi ilmî çalışmalar da görülmektedir. Fıkıh ilmine dair sivil ulema arasında muhtelif konularda tartışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmaların en yoğun olduğu konularından biri kadın mevzusudur. Kadın ve aile konularını içeren 1917 Hukuk-ı Aile Kararnâmesi dönemin kadına yönelik tartışmalarının bir özetini sunmaktadır. Bu resmi kararnâme öncesinde hararetli ilmi tartışmalar yaşanmıştır. Biz bu makalede bu döneme ait iki ilim adamının erkeğin çok eşlilik yapabilmesi hakkına dair tartıştıkları konuyu ele aldık. Bu tartışmanın taraflarından biri Mansûrîzâde Said Bey diğeri İzmirli İsmail Hakkı Bey’dir. Mansûrîzâde Said Bey poligaminin caiz bir uygulama olduğu, cevazın şer‘î bir hüküm olmadığı ve dolayısıyla dönemin ulü’l-emri tarafından yasaklanmasının mümkün olduğu hatta yasaklaması gerektiğine dair görüşlerini ilmi camiaya sunmuştur. Bu görüşleri muhtelif kişiler tarafından eleştirilmiş olmakla birlikte görülen odur ki İzmirli İsmail Hakkı bu eleştirilere usûl bakımından en zengin katkıyı sunan kişi olmuştur. O çok eşliliğin caiz bir uygulama olarak şer‘î bir hüküm olduğunu, böyle bir hükmü ulü’l-emrin değiştirmeye mutlak bir yetkisinin olmadığını söylemektedir. Ona göre çok eşliliğin yasaklanması için ne şer‘î ne de aklî bir delil bulunmaktadır. Buna rağmen hukuki yollarla böyle bir yasağın konması keyfi bir uygulama sayılacak şer‘e muhalif görülecektir.
Tahkik İslami İlimler Araştırma ve Neşir Dergisi, 2018
Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî'nin Kısa Hayatı: Ketâibü a'lâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mân... more Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî'nin Kısa Hayatı: Ketâibü a'lâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mâni'l-muhtâr, Osmanlı âlimlerinden Sinop kadısı ve mutasavvıf Mahmud b. Süleyman el-Kefevî'ye (ö. 990/1582) ait Hanefi mezhebi fakihlerinin biyografisini içeren bir kitaptır. Müellif, Kırım bölgesinde bir liman şehri olan Kefe'lidir. 1 920/1520 yılında doğdu, ilk tahsilini doğduğu topraklarda yaptı, ardından Kânûnî Sultan Sü-leyman döneminde ilim tahsili için İstanbul'a seyahat etti. Ebubekir el-Ke-fevî'den tasavvuf terbiyesi alan Mahmud el-Kefevî, İslâmî ilimlerin muhtelif alanlarını İstanbul'un üstatlarından tahsil etti. Örneğin, Kaplıca (Bursa) Mü-derrisi Kâdızâde, Sahn-ı Semân (Fâtih) müderrisi Abdurrahmân ve Anadolu kazaskeri Mâlûl Emir Efendilerin ders halkalarına katıldı. Tahsil sonrası ilk olarak İstanbul Molla Gürânî Medresesine müderris tayin edildi ardından kendi talebiyle Rumeli sancağına bağlı olarak kadı atan-mak istedi. Birkaç kez müfettiş-i emval ve kadı olarak memleketi Kefe'ye git-ti, sonraları eşinin memleketi Sinop'a kadı olarak atandı. Sinop'un Alâeddîn Medresesinde fetva ve dersler verdi. Vefatının hicri 989, 990 ve 997'de İstan-bul'da yahut Sinop'ta gerçekleştiğine dair muhtelif nakiller mevcutsa da kabri Sinop'ta kendisinin inşâ ettirdiği Kefevî camiînin haziresinde bulunmaktadır. Kefevî'nin en önemli eseri bu yazıda tanıtılan Ketâib'dir. Bu eserinde ashâb-ı kirâm ve tabiînin bazılarıyla Ebû Hanife ve onun ilim silsilesi takip edilmek suretiyle müellifin kendi dönemine kadar olan talebeleri ve Hanefî fakihlerinin hayatlarına yer vermiştir. 2 1 Kefe, Sinop'un tam karşı tarafından Ukrayna'nın Kırım yarımadasının güneydoğu kıyısında yer alan bir liman şehridir. 2 Özel, Ahmet, "Kefevî, Mahmud b. Süleyman", DİA, XXV, 185-186; Mahmud b. Süleyman el-Kefevî, Ketâibü 'alâmi'l-ahyâr min fukahâi mezhebi'n-Nu'mani'l-muhtâr, 1/9-13;
X. Uluslararası İslam Hukuku Lisansüstü Çalışmalar Sempozyumu, 2024
Yusuf el-Karadâvî külliyatının kahir ekseriyeti ülkemizde henüz akademik çalışma konusu yapılmamı... more Yusuf el-Karadâvî külliyatının kahir ekseriyeti ülkemizde henüz akademik çalışma konusu yapılmamıştır. O İslâmî ilimlerin her birinde telif verdiği gibi, şiir, edebiyat, piyes, biyografi, iktisat, davet ve irşat, siyaset, ekonomi gibi alanlarda da eserler kaleme almıştır. Bu çalışmamda fikri ve fıkhi düşüncesiyle ilişkili olarak eserlerinin tahlili bir tanıtımını yapmayı hedefledim. Eserlerinin yazılış serencamı onun fikri ve fıkhi düşüncesini anlamaya önemli katkı sunacaktır. el-Helalü ve’l-Haram kitabı, düşüncelerinin oluşumuna katkı sunan ilk etkili eseridir. eş-Şerî‘atü ve’l-hayât isimli televizyon programı, fıkhî düşüncesini ilan ettiği fetvaları (Hedyü’l-İslâm: Fetâvâ Mu‘âsara) için en önemli kaynaktır. 1974 yılında Malezya, Endonezya, Singapur, Hong Kong, Filipin, Güney Kore ve Japonya’ya yaptığı uzak doğu seferleri, iktisat düşüncesinin oluşturmuştur. Avrupa’ya yaptığı seferlerden sonra azınlık fıkhını inşa eder. Siyasi düşünceleri üzerine kaleme aldığı eserleri, Hartûm’da düzenlenen Milyonluk Yürüyüş’e katılmasını, Kahire’de Tahrir Meydanı’nda yüzbinlere nutuk atmasına vesile olmuştur. O devamlı olarak sosyal ve beşeri hayatın içerisinde bulunmuş, güncel konular üzerinde akademik çalışmalar kaleme almıştır. Onun eserleri benzeri birçok konuya ışık tutmuştur. Karadâvî bir asırlık ömrüyle, yirminci yüzyılda müslümanlar arasında yaşanan siyasi, iktisadi ve dini değişimlerin neredeyse tamamına tanıklık etmiştir. Örneğin selefi düşüncenin müslümanlar arasında yaygınlaşması, radikal İslâm anlayışlarının zuhuru onun bu konularda yazdığı döneme rastlar. İslâm iktisadı düşüncesinin gelişimi ve kurumsallaşması için yapılan toplantılar ve kurulan müesseselerde Karadâvî’nin aktif rol oynadığı görülmektedir. İslâm fıkıh konseylerinin doğuşu, kurumsallaşmasıyla eş dönemde kaleme aldığı makale ve eserleri bunu göstermektedir. Avrupa ve Amerika kıtasında yaşayan müslüman azınlıkların dini hakları da onun daima hassasiyet gösterdiği bir konudur. Mezkur bu konular ve kadın, müslüman aile, devlet, radikal düşünce akımları, faizsiz finans ve yeni fıkıh yöntemine ilişkin Karadâvî’nin fikirlerinin esaslı olarak ilk olarak hangi tarihlerde ve hangi eserlerinde yer aldığı bilgisi de bu çalışmanın konuları arasında yer alacaktır. Konu hakkında Karadâvî’nin eserleri birincil kaynaklarımı teşkil etmiştir. Bununla birlikte “Çağdaş fıkıh düşüncesi: Karadâvî ve Takî el-Osmânî” başlıklı doktora tezim bu çalışmamda istifade edeceğim önemli bir kaynak olarak bana eşlik etti.