Taha Buğrahan Türker | Istanbul University (original) (raw)

Uploads

Papers by Taha Buğrahan Türker

Research paper thumbnail of Ortadoğu'nun Üç Sorunu ve Bu Sorunlara Dair Çözüm Önerileri

Her değerlendirme, belli bir özne veya nesnenin hallerinin müşahhaslaşarak yansıması ve imkân dâh... more Her değerlendirme, belli bir özne veya nesnenin hallerinin müşahhaslaşarak yansıması ve imkân dâhilinde tarife dökülmesidir. Bugün Ortadoğu doğru bir şekilde değerlendirilmek isteniyorsa, asli unsur olarak Ortadoğu'nun müşahhas halini temsil eden Müslümanlar merkeze konularak değerlendirme yapılmalıdır. Dolayısıyla Ortadoğu'nun asli unsuru olan Müslüman milletler istikrar ve refahlarını temin ettikleri ve çatışmasız biz zeminde buluştukları takdirde, yabancı unsurların da kendi kendilerine bu ahenke ayak uyduracağı rahatlıkla söylenebilir. O halde biz, değerlendirmemizi İslam teorisi ve bu teoriyi pratiğe dökmekle mükellef olduğunu iddia eden Müslümanlar üzerinden gerçekleştireceğiz.

Drafts by Taha Buğrahan Türker

Research paper thumbnail of Napolyonik Savaşlar'ın İçinden Doğan Britanya Hegemonyasının Yapısı Hakkında Bir Öz Değerlendirme

Napolyonik Savaşlarının içinden çıkan Britanya hegemonyasını anlamak ve analiz etmek için öncelik... more Napolyonik Savaşlarının içinden çıkan Britanya hegemonyasını anlamak ve analiz etmek için öncelikle Avrupa'ya Napolyon’la gelen ve Napolyon sonrası Viyana Düzeninde ise Britanya’nın tabiri caizse mirasını üstlendiği devrimci değerleri bilmek; İkinci bir Uluslararası Sistem olarak Pax Britannica döneminin farkına varmak ve Britanya’nın; coğrafi konumunun, Avrupa içinde güttüğü politikalarının, dış politikalarının ve küresel çıkarlarının üzerinde düşünülmesi gerekir.

Research paper thumbnail of (CONCERT OF EUROPE) Avrupa Ahengi Değerlendirmesi:Kapalı Bir Uluslararası Alt Sistem Olması Bağlamında

Dünyanın bu uluslararası alt sistemden ibaret olmadığı gerçeği, Avrupa ahengini aşındırarak muhaf... more Dünyanın bu uluslararası alt sistemden ibaret olmadığı gerçeği, Avrupa ahengini aşındırarak muhafazasının zorlaşmasını beraberinde getirecek ve III. Napolyon'un gayreti ile yıkılmak zorunda kalacaktır.

Research paper thumbnail of Bismarck'ın Balkanlar Politikası:"Balkans are not worth the healthy bones of a single Pomeranian grenadier."

1814’ten 1878’e gelindiğinde, bazı aktörlerin isimleri değişmiş fakat amaç ve tedbirleri değişmem... more 1814’ten 1878’e gelindiğinde, bazı aktörlerin isimleri değişmiş fakat amaç ve tedbirleri değişmemişti. Aynı şekilde, tarihler değişmiş, olası güç boşluğu(power vacuum) tehlikesi ve denet-denge(checks and balances) sisteminin kurtarıcı rolü değişmemişti. Fakat bu değişmezlik, değişimin kendisi karşısında, iddiasından vurulacaktı.

Research paper thumbnail of Bismarck'ın Avrupa Sistemi: Birbirine Bağlı İttifaklar Zinciri Üzerine Kurulu Bir Sistem

Balkanlar üzerinde hâkimiyet iddiasında bulunan iki düşman devlet, Bismarck’ta buluşmuştu: Avustu... more Balkanlar üzerinde hâkimiyet iddiasında bulunan iki düşman devlet, Bismarck’ta buluşmuştu: Avusturya ve Rusya. Bismarck bu ikiliyi, Balkanlar üzerinde 1878’deki Berlin Kongresi’nde kuracağı denet-denge(checks and balances) sisteminin denge kolu olarak kurgulayacaktı. Öyle ki, Rusya’nın Ayastefanos Antlaşmasını sıkı biçimde eleştirmişti ve Osmanlı’nın kaybettiği toprakların önemli bir kısmını da iade ettirmişti. Bu yolla, Osmanlı’yı orta güçte bir devlet olarak Balkanların ortasına oturtmuştu. Dolayısıyla Osmanlı, Denet-Denge sisteminin denetleme vazifesini yürütecekti. Avusturya ve Rusya ise, ortak bir sorun ve düşman olan Osmanlı’ya karşı aynı cephede birleşerek, birbirleri ile mücadeleyi bırakmış (veya azaltmış) olacaktı. Böylece, hem Balkanlardaki milliyetçi hareketler Osmanlı tarafından denetlenecek(sindirilecek); Osmanlı gereğinden fazla sert olup güçlendiğinde, Rusya ve/veya Avusturya ile de dengelenecekti. Dolayısıyla Rusya ve Avusturya da dizginlenmiş oluyordu. Bunu daha da garantilemek için, Almanya Rusya’yı, kıta dışı kolonyal ve sömürge faaliyetleri için cesaretlendirip destekleyecekti.

Research paper thumbnail of (CONCERT OF EUROPE)Avrupa Ahengi İçinde Avusturya'nın Rolü: Kutsal İttifak ve Dörtlü İttifak Bağlamında Bir Değerlendirme

Avusturya için Kutsal İttifak ve Dörtlü ittifak, Viyana Kongresi'nin güvencesi açısından oldukça ... more Avusturya için Kutsal İttifak ve Dörtlü ittifak, Viyana Kongresi'nin güvencesi açısından oldukça önemliydi. Bu ittifaklar sayesinde Avusturya'nın üstlendiği sorumluluklar onun Sistem içerisinde konumunu itibarlı kılıyor ve Avrupa devletlerini müşterek konular üzerinde bir araya getirebiliyordu. Dolayısıyla sistemin korunması ve sürdürülmesi için, kendini koruyacak kadar güçlü, fetih veya işgale kalkışamayacak kadar güçsüz bir Avusturya'yı ayakta tutmak yeterliydi. Bu rollerle Avusturya, Avrupa Ahengi'nin(Concert of Europe) adeta maestrosu olmuştur.

Research paper thumbnail of 1830 İsyanı ve 1848 Devrimi: Avrupa Ahengi(Concert of Europe) Çerçevesinde Bir Değerlendirme Denemesi

Avrupa Ahengi(Concert of Europe) 1820-1830 ayaklanmalarında bütüncül yapısını kaybetmiş olmasına ... more Avrupa Ahengi(Concert of Europe) 1820-1830 ayaklanmalarında bütüncül yapısını kaybetmiş olmasına rağmen yine de sürmüştü. Ve hatta Avrupa Ahengi’ne en büyük meydan okuma olan -çünkü direk bu ahengin kurucularının değerlerine meydan okunmuştu- 1848 Devrimleri'nde bile Avrupa Ahengi, belki de en pürüzsüz biçimde işlemişti. Bu ayaklanmanın bastırılması, (Concert of Europe)Avrupa Ahengi’nin zirve noktası olmuştur.

Research paper thumbnail of İSLAM DÜNYASI ÜZERİNE SÜBJEKTİF BİR TASAVVUR

İslam Dünyası tanımlanmak isteniyorsa eğer, öncelikler dünya kelimesinin kendisi bizzat tanımlanm... more İslam Dünyası tanımlanmak isteniyorsa eğer, öncelikler dünya kelimesinin kendisi bizzat tanımlanmaya mecburdur. Çünkü İslam'ın tanımı belli iken, dünyanın tanımı eksik yapıldığı veya dünya kelimesi hatalı tanımlanıp yanlış anlaşıldığı için, ne yazık ki bugün Müslümanlar, "İslam Dünya'sından bahsetmek mümkün müdür" gibi acı bir soru ile yüzleşmek zorunda kalıyor. İşte bizzat bu durum, İslam'ın Dünyasının ve dünyalılarının, içinde bulundukları dramı anlatmaya yetmektedir. Kur'an-ı Kerim ile tebliğ edilen, son peygamber Hz Muhammed aleyhisselam efendimiz ile de öğretilen ve öğrenilen son ve Allah indinde tek din olan İslam'ın kuşaklar sonraki mensupları olduklarını bugün dilleri ile iddia eden Müslümanlar, dünyanın İslam'a uygun olan tanımını doğru bir şekilde yapamadıkları için, İslam ve dünya münasebetini kuramayarak bir paradoks yaşamaktadırlar. Bunun neticesinde de bu konudaki çözümsüzlük, her dönemde yeni çözümsüzlüklerle de güçlenerek iyice içinden çıkılmaz bir noktaya vardırılmaktadır. Şunu belirtmeliyiz ki dünya, âlemin bir parçasıdır. Toplumlar dünyanın; insanlar toplumların; ruh ve beden de insanların bir parçasıdır. Ve bunların tamamı, Cenab-ı Vacib'ul Vücud Hazretlerinin tecellileri ile var olur ve olmuşlardır. Eşref-i Mahlûkat olarak taltif edilmiş insan ise bütün âlemin sırrına sahiptir. Ancak bu sırrını nefsini tezkiye ederek, eline, diline ve beline sahip çıkarak "hâl olarak" yaşayabilir. Çünkü Allah Kur'an-ı Kerim'de kullarına ruhundan üflediğini söylüyor. 1 1 Hicr Suresi 29. Ayet: "Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!" , başka bir ayet-i kerime'de; "O yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. Sonra onun neslini önemsenmeyen bir suyun özünden yaratıp sürdürmüştür. Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!" , Secde Suresi 7-8-9. Ayetler.

Research paper thumbnail of Ortadoğu'nun Üç Sorunu ve Bu Sorunlara Dair Çözüm Önerileri

Her değerlendirme, belli bir özne veya nesnenin hallerinin müşahhaslaşarak yansıması ve imkân dâh... more Her değerlendirme, belli bir özne veya nesnenin hallerinin müşahhaslaşarak yansıması ve imkân dâhilinde tarife dökülmesidir. Bugün Ortadoğu doğru bir şekilde değerlendirilmek isteniyorsa, asli unsur olarak Ortadoğu'nun müşahhas halini temsil eden Müslümanlar merkeze konularak değerlendirme yapılmalıdır. Dolayısıyla Ortadoğu'nun asli unsuru olan Müslüman milletler istikrar ve refahlarını temin ettikleri ve çatışmasız biz zeminde buluştukları takdirde, yabancı unsurların da kendi kendilerine bu ahenke ayak uyduracağı rahatlıkla söylenebilir. O halde biz, değerlendirmemizi İslam teorisi ve bu teoriyi pratiğe dökmekle mükellef olduğunu iddia eden Müslümanlar üzerinden gerçekleştireceğiz.

Research paper thumbnail of Napolyonik Savaşlar'ın İçinden Doğan Britanya Hegemonyasının Yapısı Hakkında Bir Öz Değerlendirme

Napolyonik Savaşlarının içinden çıkan Britanya hegemonyasını anlamak ve analiz etmek için öncelik... more Napolyonik Savaşlarının içinden çıkan Britanya hegemonyasını anlamak ve analiz etmek için öncelikle Avrupa'ya Napolyon’la gelen ve Napolyon sonrası Viyana Düzeninde ise Britanya’nın tabiri caizse mirasını üstlendiği devrimci değerleri bilmek; İkinci bir Uluslararası Sistem olarak Pax Britannica döneminin farkına varmak ve Britanya’nın; coğrafi konumunun, Avrupa içinde güttüğü politikalarının, dış politikalarının ve küresel çıkarlarının üzerinde düşünülmesi gerekir.

Research paper thumbnail of (CONCERT OF EUROPE) Avrupa Ahengi Değerlendirmesi:Kapalı Bir Uluslararası Alt Sistem Olması Bağlamında

Dünyanın bu uluslararası alt sistemden ibaret olmadığı gerçeği, Avrupa ahengini aşındırarak muhaf... more Dünyanın bu uluslararası alt sistemden ibaret olmadığı gerçeği, Avrupa ahengini aşındırarak muhafazasının zorlaşmasını beraberinde getirecek ve III. Napolyon'un gayreti ile yıkılmak zorunda kalacaktır.

Research paper thumbnail of Bismarck'ın Balkanlar Politikası:"Balkans are not worth the healthy bones of a single Pomeranian grenadier."

1814’ten 1878’e gelindiğinde, bazı aktörlerin isimleri değişmiş fakat amaç ve tedbirleri değişmem... more 1814’ten 1878’e gelindiğinde, bazı aktörlerin isimleri değişmiş fakat amaç ve tedbirleri değişmemişti. Aynı şekilde, tarihler değişmiş, olası güç boşluğu(power vacuum) tehlikesi ve denet-denge(checks and balances) sisteminin kurtarıcı rolü değişmemişti. Fakat bu değişmezlik, değişimin kendisi karşısında, iddiasından vurulacaktı.

Research paper thumbnail of Bismarck'ın Avrupa Sistemi: Birbirine Bağlı İttifaklar Zinciri Üzerine Kurulu Bir Sistem

Balkanlar üzerinde hâkimiyet iddiasında bulunan iki düşman devlet, Bismarck’ta buluşmuştu: Avustu... more Balkanlar üzerinde hâkimiyet iddiasında bulunan iki düşman devlet, Bismarck’ta buluşmuştu: Avusturya ve Rusya. Bismarck bu ikiliyi, Balkanlar üzerinde 1878’deki Berlin Kongresi’nde kuracağı denet-denge(checks and balances) sisteminin denge kolu olarak kurgulayacaktı. Öyle ki, Rusya’nın Ayastefanos Antlaşmasını sıkı biçimde eleştirmişti ve Osmanlı’nın kaybettiği toprakların önemli bir kısmını da iade ettirmişti. Bu yolla, Osmanlı’yı orta güçte bir devlet olarak Balkanların ortasına oturtmuştu. Dolayısıyla Osmanlı, Denet-Denge sisteminin denetleme vazifesini yürütecekti. Avusturya ve Rusya ise, ortak bir sorun ve düşman olan Osmanlı’ya karşı aynı cephede birleşerek, birbirleri ile mücadeleyi bırakmış (veya azaltmış) olacaktı. Böylece, hem Balkanlardaki milliyetçi hareketler Osmanlı tarafından denetlenecek(sindirilecek); Osmanlı gereğinden fazla sert olup güçlendiğinde, Rusya ve/veya Avusturya ile de dengelenecekti. Dolayısıyla Rusya ve Avusturya da dizginlenmiş oluyordu. Bunu daha da garantilemek için, Almanya Rusya’yı, kıta dışı kolonyal ve sömürge faaliyetleri için cesaretlendirip destekleyecekti.

Research paper thumbnail of (CONCERT OF EUROPE)Avrupa Ahengi İçinde Avusturya'nın Rolü: Kutsal İttifak ve Dörtlü İttifak Bağlamında Bir Değerlendirme

Avusturya için Kutsal İttifak ve Dörtlü ittifak, Viyana Kongresi'nin güvencesi açısından oldukça ... more Avusturya için Kutsal İttifak ve Dörtlü ittifak, Viyana Kongresi'nin güvencesi açısından oldukça önemliydi. Bu ittifaklar sayesinde Avusturya'nın üstlendiği sorumluluklar onun Sistem içerisinde konumunu itibarlı kılıyor ve Avrupa devletlerini müşterek konular üzerinde bir araya getirebiliyordu. Dolayısıyla sistemin korunması ve sürdürülmesi için, kendini koruyacak kadar güçlü, fetih veya işgale kalkışamayacak kadar güçsüz bir Avusturya'yı ayakta tutmak yeterliydi. Bu rollerle Avusturya, Avrupa Ahengi'nin(Concert of Europe) adeta maestrosu olmuştur.

Research paper thumbnail of 1830 İsyanı ve 1848 Devrimi: Avrupa Ahengi(Concert of Europe) Çerçevesinde Bir Değerlendirme Denemesi

Avrupa Ahengi(Concert of Europe) 1820-1830 ayaklanmalarında bütüncül yapısını kaybetmiş olmasına ... more Avrupa Ahengi(Concert of Europe) 1820-1830 ayaklanmalarında bütüncül yapısını kaybetmiş olmasına rağmen yine de sürmüştü. Ve hatta Avrupa Ahengi’ne en büyük meydan okuma olan -çünkü direk bu ahengin kurucularının değerlerine meydan okunmuştu- 1848 Devrimleri'nde bile Avrupa Ahengi, belki de en pürüzsüz biçimde işlemişti. Bu ayaklanmanın bastırılması, (Concert of Europe)Avrupa Ahengi’nin zirve noktası olmuştur.

Research paper thumbnail of İSLAM DÜNYASI ÜZERİNE SÜBJEKTİF BİR TASAVVUR

İslam Dünyası tanımlanmak isteniyorsa eğer, öncelikler dünya kelimesinin kendisi bizzat tanımlanm... more İslam Dünyası tanımlanmak isteniyorsa eğer, öncelikler dünya kelimesinin kendisi bizzat tanımlanmaya mecburdur. Çünkü İslam'ın tanımı belli iken, dünyanın tanımı eksik yapıldığı veya dünya kelimesi hatalı tanımlanıp yanlış anlaşıldığı için, ne yazık ki bugün Müslümanlar, "İslam Dünya'sından bahsetmek mümkün müdür" gibi acı bir soru ile yüzleşmek zorunda kalıyor. İşte bizzat bu durum, İslam'ın Dünyasının ve dünyalılarının, içinde bulundukları dramı anlatmaya yetmektedir. Kur'an-ı Kerim ile tebliğ edilen, son peygamber Hz Muhammed aleyhisselam efendimiz ile de öğretilen ve öğrenilen son ve Allah indinde tek din olan İslam'ın kuşaklar sonraki mensupları olduklarını bugün dilleri ile iddia eden Müslümanlar, dünyanın İslam'a uygun olan tanımını doğru bir şekilde yapamadıkları için, İslam ve dünya münasebetini kuramayarak bir paradoks yaşamaktadırlar. Bunun neticesinde de bu konudaki çözümsüzlük, her dönemde yeni çözümsüzlüklerle de güçlenerek iyice içinden çıkılmaz bir noktaya vardırılmaktadır. Şunu belirtmeliyiz ki dünya, âlemin bir parçasıdır. Toplumlar dünyanın; insanlar toplumların; ruh ve beden de insanların bir parçasıdır. Ve bunların tamamı, Cenab-ı Vacib'ul Vücud Hazretlerinin tecellileri ile var olur ve olmuşlardır. Eşref-i Mahlûkat olarak taltif edilmiş insan ise bütün âlemin sırrına sahiptir. Ancak bu sırrını nefsini tezkiye ederek, eline, diline ve beline sahip çıkarak "hâl olarak" yaşayabilir. Çünkü Allah Kur'an-ı Kerim'de kullarına ruhundan üflediğini söylüyor. 1 1 Hicr Suresi 29. Ayet: "Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!" , başka bir ayet-i kerime'de; "O yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. Sonra onun neslini önemsenmeyen bir suyun özünden yaratıp sürdürmüştür. Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!" , Secde Suresi 7-8-9. Ayetler.