Tayyibe Bardakçı | Istinye University (original) (raw)
Books by Tayyibe Bardakçı
İsar Yayınları (Editör), 2022
Yapay zekâ, 1950’lerden itibaren gelişen bir disiplin olmasına rağmen özellikle son yıllarda daha... more Yapay zekâ, 1950’lerden itibaren gelişen bir disiplin olmasına rağmen özellikle son yıllarda daha çok gündemimizde yer almaya başlamıştır. Bugün akıllı asistanlar, yüz tanıma sistemleri, çeviri programları, bilgisayar oyunları, robotik sistemler gibi teknolojilerle yapay zekâ, günlük hayatlarımıza dâhil olmuş durumdadır. Bu teknolojiler yaşamlarımızı, yaşamı algılayış biçimlerimizi ve dolayısıyla bizleri radikal bir şekilde dönüştürmektedir. Bu baş döndürücü dönüşüm ise dikkatli bir incelemeyi gerektirmektedir. Ne var ki yapay zekâ teknolojilerinin geleceğine yönelik ahlaki çıkarımlarda bulunmanın, spekülasyona oldukça açık bir alan olduğu için bizi hataya sürükleyebileceğini dürüstçe kabul etmemiz gerekir. Ancak, geçmişteki gibi felaketlerin yaşanmaması için ahlaki bir farkındalık içinde olmamız da elzem görünmektedir. Kaldı ki günümüzde var olan yapay zekâ sistemleri de ahlaki sorunlardan azade değildir. Örneğin, yapay zekâ sistemleri ile dijital verilerimiz kullanılarak kararlarımızı etkileyebilecek manipülasyonlara her an maruz kalabilmekteyiz. Çin gibi ülkelerde yüz tanıma teknolojilerinin sosyal kontrol ve insanları ‘damgalama’ amaçlı kullanıldığı bilinmektedir. Veya sürücüsüz (otonom) araçlar konusunda yaşamı tehdit edebilecek etik ikilemlere henüz net bir cevap bulunabilmiş değildir.
Bütün bu sorunlardan hareketle, Türkçe literatürde yapay zekâ etiği ile ilgili münferit çalışmalar mevcut olsa da, yapay zekânın etiğine disiplinlerarası bir bakışla, farklı perspektiflerden yaklaşan ve bir bütün olarak ele alan pek az eserin olması bizi bu konuda bir çalışma yapmaya yönlendirmiştir. Elinizdeki kitap ile siz değerli okuyucularımıza bizleri ve yaşamlarımızı dönüştürmekte olan yapay zekâ teknolojilerinin etik boyutu hakkında birlikte düşünmeyi ve geleceğin tasarlanmasında söz sahibi olabilmek için de bu konudaki tartışmalarda aktif bir şekilde yer almayı teklif ediyoruz.
BETİM Kitaplığı (Editör) (406 pages), 2022
Hakan Ertin, akademide eşine az rastlanır incelikte ve bilgelikte, merhametli, anlayışlı, öğrenci... more Hakan Ertin, akademide eşine az rastlanır incelikte ve bilgelikte, merhametli, anlayışlı, öğrencisine her zaman vakti olan, yeri geldiğinde yakın bir arkadaş, yeri geldiğinde bir baba, ama her zaman en sevilen hocalardan biri oldu. Türkiye’nin ilk ve halihazırda tek tıpta insan bilimleri merkezi olan Beşikçizade Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi - BETİM’i kurdu. BETİM’de çok sayıda etkinlik, dersler, çalıştaylar düzenlenmesinde, “tıpta insan bilimleri” ve “biyoetik” alanlarının ülkemizde duyulmasında çok önemli bir rol üstlendi. Öğrencilerine sürekli tıbbın öznesinin olduğu kadar nesnesinin de ‘insan’ olduğunu vurguladı. Tıbbın ilk kuralı “primum non nocere”, yani “önce zarar verme” Hakan Hocamızın hem öğrencilerine öğrettiği hem de kendi hayatında titizlikle uyguladığı bir ilkeydi. Ve bu ilkenin maddi boyutu kadar manevi boyutunun da önem taşıdığının bilincindeydi. Hakan Hoca, modern hayatın empoze ettiği kalp kırıp kırmadığını önemsemeyen benmerkezci ve pragmatik tutuma inat, hayatı boyunca, incinse de incitmemek için gayret etti. Biz de bu yüzden ona armağan ettiğimiz bu kitapta, hocamızın bu düsturunu bir rehber kabul ederek “önce incitme!” dedik.
Papers by Tayyibe Bardakçı
International Journal of Human and Health Sciences (IJHHS), 2024
Background: Radio Frequency Identification (RFID) technology is specifically designed for the rem... more Background: Radio Frequency Identification (RFID) technology is specifically designed for the remote identification of objects. The first patent for human implantable RFID microchips was granted in 1997, and the FDA approved these microchips in 2004. Since then, they have found applications in humans for diverse reasons. Objective: This study aims to make an ethical evaluation of using RFID microchips in humans, focusing on privacy and surveillance. Methods: A literature review was conducted, exploring the conceptual dimensions of privacy and surveillance, and ethical evaluations were made regarding potential privacy violations caused by RFID microchips, as well as their potential uses for surveillance purposes. Results: Privacy is a multidimensional concept that spans various disciplines such as psychology, sociology, anthropology, medicine, theology, and law, and throughout history it constitutes an indispensable and intrinsic necessity for humanity. On the other hand, surveillance is a process wherein certain groups employ methods to gather, accumulate, analyze, process, and utilize data, with the objective of regulating the behavior of specific groups, entailing potential physical, ideological, or structural interventions, ultimately aiming to guide individuals toward predetermined behavioral patterns. Discussion and Conclusion: A major concern with RFID microchips is potential privacy violations and their use for surveillance. These microchips and their connected networks hold a significant amount of information, including sensitive data like healthrelated information. Thus, they make individuals become easily identifiable and make them vulnerable to surveillance practices.
Anadolu Kliniği Tıp Bilimleri Dergisi, 2022
Özet Genetik, biyoteknoloji ve dijital teknoloji gibi alanlardaki bilimsel ve teknolojik son gel... more Özet
Genetik, biyoteknoloji ve dijital teknoloji gibi alanlardaki bilimsel ve teknolojik son gelişmeler nedeniyle tıbbi uygulamalar önemli ölçüde değişmiştir. Tıbbın sınırları muğlaklaştığı gibi, doktorlar için odak noktası “Neyi tedavi edebiliriz?”den, “Neyi tedavi etmeliyiz?”e kaymıştır. Bu kadar hızlı değişen bir dünyada tıp ile teknoloji her zamankinden daha fazla iç içe geçmiş, bu da tıbbi bilginin mahiyeti başta olmak üzere tıbba dair süreçleri etkilemiştir. Modern tıbbın gelişimi ile ivmelenen tıbbın sarsılmaz, güçlü bir otorite haline gelişi, teşhis ve tedavide daha başarılı sonuçlar elde edilmesi ile pekişmektedir. Tıp otoritesi, kimin hasta, sağlıklı veya normal olduğunu ya da hangi durumların hastalık olarak kabul edilip edilmeyeceğini belirleme gücünü elinde tutmaktadır. Günümüzde doğum, çocukluk, yeme-içme alışkanlıkları, mental durumlar, ergenlik, cinsellik, hamilelik, yaşlılık veya ölüm gibi pek çok olgu tıbbın alanına dahil edilmiş ve tıp yaşamlarımızdaki hakimiyetini ilan etmiştir. Medikalizasyon olarak adlandırılan bu durum, 1960-70’lerde gündemimize girse de, günümüzde hala önemini koruyan ve üzerinde düşünülmesi gereken bir kavramdır. İnsan bedenine, zihnine ve davranışlarına yönelik tıbbi müdahaleler her geçen gün artmakta, tıbbi aktivitelerin etki alanı genişlemektedir. Tıbbın etki alanına girmemesi gereken olguların tıbbileştirilerek tedavi edilmesinin bireysel ve toplumsal düzeyde pek çok zarara yol açtığı bilinmesine rağmen, bu durum geniş ölçüde sorgulanma- dan kabul edilmektedir.
Abstract
Medical practices change dramatically because of the recent scientific and technological developments in areas such as genetics, biotechnology and digital technologies. As the boundaries of medicine have become blurred, the focus of physicians has shifted from “What we can treat?” to “What we should treat?”. In such a rapidly changing world, medicine and technology are intertwined more than ever before, and this has affected medical processes, particularly the nature of medical knowledge. The transformation of medicine to an unhesitating and powerful authority, accelerated by the development of modern medicine, is strengthened with more successful results in diagnosis and treatment. The medical authority holds the reins of power to determine who is sick, healthy, or normal, or what conditions should or should not be considered as a disease. Today, many phenomena including birth, childhood, eating and drinking habits, mental states, adolescence, sexuality, pregnancy, agedness or death have been included in the field of medicine. Hence medicine has declared its sovereignty in our lives. This condition, called medicalization, although comes to the fore in the 1960s-70s, is a concept that still maintains its importance today and needs to be addressed. Medical interventions to the human body, human mind and human behavior are increasing day by day, and the scope of medical activities is expanding. Despite the fact that medicalization and treatment of cases that should not be under the influence of medicine cause many harms at the individual and societal level, this situation has been so widely accepted without questioning.
International Journal of Human and Health Sciences (IJHHS), 2022
Background: The 'techno-human', which is the result of combining the human body with a machine or... more Background: The 'techno-human', which is the result of combining the human body with a machine or device which we have been made familiar with through science fiction movies, is frequently perceived as a distant and futuristic concept. However, when we examine history, we realize that the techno-human is not a phenomenon unique to the future or the present, but rather has a long and significant history dating all the way back to antiquity. Objective: This study aims to detail the progression of techno-humans from antiquity to the present, by focusing on the historical development of artificial limbs and organs. Methods: In this study, a literature review ranging from the earliest examples of the human body meeting technology to today's complex and functional artificial limb and organ technologies was conducted, and the information gathered through retrospective review of primary and secondary sources was evaluated. Results and Discussion: It is seen that people who lost their limbs as a result of amputation or disease have been using prostheses, albeit primitive, since ancient times. Today, advances in technology such as CAD/CAM and 3D printer technologies enable the production of prostheses from lighter materials and at a faster rate. Contrary to the long history of artificial limbs dating to antiquity, the development of artificial organs only began recently, during the 20th century. Artificial limbs and organs, with the use of more advanced technology, have the potential to be utilized for human enhancement in the future. Conclusion:While prostheses, implants, and complexly built artificial organs make the human body more technological and less biological, a new stage in the biography of the techno-human in which 'enhancement' rather than 'treatment' is at the forefront pushes the limits.
Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları, 2020
Öz: Uygulamalı etiğin önemli dallarından biri olan tıp etiği, özellikle yeni tıbbi tedavi yöntem ... more Öz: Uygulamalı etiğin önemli dallarından biri olan tıp etiği, özellikle yeni tıbbi tedavi yöntem ve teknolojilerinin insanlar üzerinde denenmesiyle günümüz felsefi tartışmalarında daha çok yer almaya başlamıştır. Biyoetik disiplini ise yüksek biyoteknoloji uygulamalarının insanların yanısıra diğer canlılar üzerinde de uygulanması sonucu ortaya çıkan ahlaki problemleri ele almaktadır. İnsanı geliştirme içerdiği ahlaki soru ve sorunlar itibariyle hem tıp etiği hem de biyoetik disiplini altında tartışılabilecek kapsamlı bir konudur. Yardımcı üreme teknikleri, preimplantasyon genetik teşhis ve taramalar, CRISPR-Cas9 gibi gen düzenleme yöntemleri, zeka, kişilik veya bedenin belirli özelliklerini geliştirmek üzere tasarlanmış ilaçlar, insanların normal sınırlarını aşan protezler ya da yaşamın uzatılmasına yönelik çalışmalara baktığımızda insanı geliştirmeye yönelik bu teknolojilerin artık bilimkurgu konusu olmaktan çıkıp, hayatlarımızda yer almaya başladığını görmekteyiz. Bu gelişmeler yakın gelecekte belki de bizimle ilgili en temel parametreleri değiştirecek, insan yaşamını alıştığımız halinden bambaşka bir şeye dönüştürerek paradigma değişimine sebep olacaktır. Bu nedenle, tıp etiği ve biyoetik gibi disiplinlerin bu şekildeki güncel tartışmalarının felsefi zeminde ele alınarak, özellikle bireyler ve toplum üzerinde nasıl sonuçları olabileceğinin ayrıntılı bir şekilde irdelenmesi ve etik bir çerçeve sağlanması konusunda disiplinler arası işbirliği yapılması elzemdir. Etik bakış açısı, bu teknolojilere dair sosyal, hukuki ve politik olarak hangi adımları atmamız gerektiği konusunda bize yol gösterici olacaktır.
Abstract: Medical ethics, as one of the important branches of applied ethics, has become increasingly involved in contemporary philosophical debates, most particularly by testing emerging medical treatment methods and technologies on human beings. The discipline of bioethics deals with the ethical problems arising from the application of high biotechnology on human beings, as well as other living creatures. Human enhancement is a comprehensive issue that can be discussed under both medical ethics and bioethics in terms of having moral matters and questions. Concerning the developments such as assisted reproductive techniques, preimplantation genetic diagnosis and screenings, gene editing techniques such as CRISPR-Cas9, drugs designed to improve intelligence, personality or specific body features, prosthetics that transcend the normal limits of human beings or researches on life extension, we observe that these human enhancement technologies that we used to see as science fiction now have started to take place in our lives. It’s possible that, in the near future these developments will change the most basic parameters about us and will lead to a paradigm shift by transforming human life into utterly different thing from something we have experienced before. Therefore, it is crucial to scrutinize the concequenses both on individuals and society in detail and to provide an ethical framework with interdisciplinary collaborations by discussing such debates of medical ethics and bioethics on a philosophical basis. The ethical perspective will be a guide for us on what steps we need to take socially, legally, and politically regarding these technologies.
Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi / Turkiye Klinikleri Journal of Medical Ethics-Law and History, 2020
ÖZET: İnsan beden veya zihni üzerinde, tedavinin ötesinde performansı daha da artırmaya yönelik m... more ÖZET: İnsan beden veya zihni üzerinde, tedavinin ötesinde performansı daha da artırmaya yönelik müdahaleler, "insanı geliştirme" olarak adlandırılmaktadır. Doping, en sık başvurulan insanı geliştirme biçimlerinden biridir ve geçmişi antikiteye dek uzanmaktadır. Özellikle 19. yüzyılda modern tıp ve farmakolojinin gelişimini müteakiben sporcular arasında giderek yayılmış, kimi zaman devlet talimatıyla kimi zaman ise bireysel tercihler doğrultusunda varlığını sürdürmüştür. Kaydedilen doping nedenli ciddi sağlık sorunları ve hatta ölümler dahi sporcular üzerinde nadiren caydırıcı bir etki yapabilmiştir. İlgili belirleyici kuruluşların (Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Dünya Anti-Doping Ajansı) dopingi yasaklama ve doping yaptığı saptanan sporcuları olimpiyatlardan menetme gibi yaptırımları da yeterince vazgeçirici olamamış, fakat kişileri, kontrollerde saptanamayacak kimyasallar bulmaya sevk etmiştir. Teknoloji ve farmakolojinin insan bedeni üzerinde bu derece yoğun kullanımı, günümüzde ilgili tartışmalarda doping ve dopingle mücadele tarihinde vurgulanan "doğal" ve "doğal olmayan" ayrımına ilaveten, "kimin ya da neyin insan olduğu" gibi temel bir soruyu daha gündeme getirmiştir. Görünen o ki çeşitli insanı geliştirme teknik ve teknolojilerinin yaygınlaşması, sporda ve dolayısıyla doping tarihinde yeni bir dönemin başlangıcına işaret etmektedir.
ABSTRACT: Interventions that go beyond treatment by providing improvement in the physical and mental human performance are commonly referred to as "human enhancement." Doping is one of the most frequently applied forms of human enhancement, its history dating back to antiquity. Particularly after the development of modern medicine and pharmacology in the 19 th century, it became gradually widespread among athletes and has since been maintained occasionally by state mandate or by individual choice. The serious health problems and even deaths observed due to doping could hardly have a deterrent effect on its application. Neither could the leading entities' (International Olympic Committee; World Anti-Doping Agency) sanctions prohibiting doping and disqualifying athletes found doping-positive from participating in the olympics be sufficiently restraining, but instead leading to a search for chemicals undetectable during examinations. Besides the distinction highlighted between the "natural" and "unnatural" in the history of doping and anti-doping, such intense use of technology and pharmacology in the human body has recently brought up in the relevant discussion another basic question as to "who or what is a human." It appears that the proliferation of various human enhancement techniques and technologies has marked a new period in the history of sport and thus that of doping.
Book Chapters by Tayyibe Bardakçı
Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları: Eleştirel Bir Sosyal Bilim İncelemesi, 2022
Hakan Ertin'e Armağan: Primum Non Nocere - Önce İncitme, BETİM Kitaplığı, 2022
Conference Presentations by Tayyibe Bardakçı
The 5th International and Interdisciplinary Conference on Health, Culture, and the Human Body, 2018
Conventional medicine already made great progress in fighting diseases and extending average life... more Conventional medicine already made great progress in fighting diseases and extending average life expectancy; but now, previously unimaginable developments have been achieved in biotechnology, including preimplantation genetic diagnosis, genome editing techniques, prostheses, implants, cosmetic surgery, and medication designed to enhance intelligence or specific characteristics of the human body or personality. These novel tools and modalities do not function merely therapeutically, but they also serve to transcend people’s capacities beyond their biological limits, provoking concurrent debate on the possibility of even further or radical enhancements, such as designer babies. According to some contemporary philosophers, who describe themselves as “transhumanists,” use of such technology should be allowed and discussed in the context of respect for autonomy, while their opponents, mostly known as “bioconservatives,” agree in that the very same procedures have a potential to change the human nature in a nonhuman way.
Accordingly, this paper adopts a normative approach discussing both transhumanist and bioconservative philosophers’ arguments based on notions as such as consistency, human nature, human dignity, and pursuit of perfection as well as referring to the four main principles of biomedical ethics developed by Beauchamp and Childress.
Ethical Disaster Resilience for our Global Community, Tenth Youth Looking Beyond Disaster (LBD10) Training Workshop, 2019
When we consider new technologies, the negative aspects of these technologies are often emphasize... more When we consider new technologies, the negative aspects of these technologies are often emphasized. However, as rational human beings, we can also use these technologies in a humane way. Humanitarian technologies is a good example of this usage.
After the Web 2.0 technologies and social media platforms, a paradigm shift occurred in various areas of our lives as well as in disaster response and humanitarian aid. Following these technologies, the data has increased at a tremendous rate than ever before throughout history. It is widely accepted that access to data is as important as accessing the food or shelter during/after disasters. Although the lack of data is a serious problem in natural or man-made disasters, today overflow of data and information (a.k.a big data) is a more significant problem in such events. At this point digital humanitarians play an important role in obtaining accurate and reliable information. In addition to their efforts, various methods such as data mining, machine learning, etc. are also being used. However, using these digital technologies bring their own ethical challenges. Data bias and discrimination, data privacy, autonomy and the consent of the individuals are some non-negligible ethical issues of today’s humanitarian technologies.
At the end of the talk, future robotic and human enhancement technologies will also be briefly mentioned for the disaster response and preparedness from the ethical perspective.
2nd INTERNATIONAL CONGRESS ON THE TURKISH HISTORY OF MEDICINE, 2018
Özet: Tarihin ilk çağlarından itibaren hekimlerin sadece tıp ilmiyle değil, aynı zamanda felsefe,... more Özet: Tarihin ilk çağlarından itibaren hekimlerin sadece tıp ilmiyle değil, aynı zamanda felsefe, fizik, kimya, astronomi gibi disiplinlerin yanı sıra edebiyat ve çeşitli sanat dallarıyla da uğraştıkları bilinmektedir. Hipokrat’ın hekimliğin bir sanat olduğunu ifade etmesi, Galen’e göre erdemli bir hekimin filozof olması gerekliliği veya günümüzde çokça duyduğumuz “Tıbbiyeden her şey çıkar, ara sıra da hekim çıkar” ifadesi hekimliğin entelektüel niteliğini vurgulayarak, tıbbın başka birçok alana da kapı açtığını göstermektedir. Hekimlerin bu çok yönlülüğü Anadolu Beylikleri ve Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik çağı diyebileceğimiz 1300–1600 yılları arasında da karşımıza çıkmaktadır. Asıl adı Yusuf Sinan olan ve Germiyan Beyliği’nin merkezi Kütahya’da doğan Şeyhî de bu dönemde yaşamış şairliğiyle ün yapmış hekimlerden sadece biridir. Bu çalışmada Germiyan Sultanının özel hekimiyken, Osmanlı Sarayı’na davet edilerek Çelebi Mehmed’i tedavi etmesiyle Osmanlı Devleti’nin ilk hekimbaşı (reis-i etıbba) olabileceği iddia edilen Şeyhî’nin hekimliği, yaşadığı dönemin siyasi, sosyal ve fikri hayatının yanı sıra, Osmanlılarda hâkim olan tıp anlayışıyla birlikte ele alınacaktır.
Summary: It is known that, physicians not only deal with medicine but also disciplines such as philosophy, physics, chemistry, astronomy as well as literature and art since the ancient historical times. Hippocrates’s expression of medicine is an art, Galen’s statement of requirement of being a philosopher in order to be a virtuous physician or more recent Turkish expression of “every profession graduates from the medical schools, occasionally the physician” show that the medicine opens doors to many areas by emphasizing the intellectual nature of being a physician. This versatility of physicians is also existed in the classical age of Ottoman Empire (1300–1600) and in the period of Anatolian Principalities. Sheykhi, whose real name is Yusuf Sinan and who was born in Kütahya, the capital of the Germiyans, is also one of the physicians who has been famous for his poetry lived during this period. While being a private physician of the Germiyan Sultan, by being invited to Ottoman Palace and treating Çelebi Mehmed, Sheykhi is claimed as being the first chief physician (reis-i etıbba) of the Ottoman State. In this study Sheykhi’s practice of medicine will be discussed along with the political, social and intellectual life of the time he lived, as well as the medical understanding prevailed in the Ottomans.
Teaching Documents by Tayyibe Bardakçı
BETİM Bahar Dersleri, 2022
BETİM Bahar Dersleri, 2019
Laboratuvar ortamında gerçekleşen üremeden CRISPR bebeklerine, yapay organlardan yapay uzuvlara, ... more Laboratuvar ortamında gerçekleşen üremeden CRISPR bebeklerine, yapay organlardan yapay uzuvlara, ya da yapay zekadan büyük veriye uzanan çalışmalar gösteriyor ki biyoteknolojideki bu baş döndürücü gelişmeler, hayatın her alanını olduğu gibi elbette tıbbı da etkiledi ve hatta dönüştürmeye başladı. Dönüşüm çağına denk gelen bizler ise bir seçim yapmak zorundayız: paradigma değiştiren bu teknolojilere seyirci kalmak veya bu gelişmelerin insanlık için ne anlama geldiğini çok geç kalmadan sorgulamak. Sorgulamayı seçen bizler bu ders serisinde buluşuyoruz!
Derse katılım için bölüm şartı aranmamaktadır. Dersimiz tıp, mühendislik, temel bilimler, felsefe, hukuk, ilahiyat, psikoloji, sosyoloji vb. alanlardan ilgili lisans/lisansüstü öğrencilere açık olup disiplinlerarası bir tartışma ortamı oluşturmak hedeflenmektedir.
BETİM Kitap Okumaları, 2019
BETİM Bahar Dersleri, 2018
Conference Organization by Tayyibe Bardakçı
LBD10 Workshop, 2019
Ethical Disaster Resilience for our Global Community -Tenth Youth Looking Beyond Disaster (LBD10)... more Ethical Disaster Resilience for our Global Community -Tenth Youth Looking Beyond Disaster (LBD10) Training Workshop, 13-15 April 2019, BETIM, Istanbul, Turkey
Health, Culture and the Human Body, 2018
The 5th International and Interdisciplinary Conference on Health, Culture and the Human Body, Pri... more The 5th International and Interdisciplinary Conference on Health, Culture and the Human Body, Principles of Biomedical Ethics, Genetics and Human Enhancement, 4 – 6 October 2018, Istanbul, Turkey.
BETIM Ajanda Serisi by Tayyibe Bardakçı
Bu editöryal yazıyı yazmak için masaya oturduğumda, yapay zekanın bu işi yapıp yapamayacağını düş... more Bu editöryal yazıyı yazmak için masaya oturduğumda, yapay zekanın bu işi yapıp yapamayacağını düşündüm, çok karmaşık işleri şimdiden yapan yapay zeka, böyle bir yazıyı da benim önceden yazdıklarıma bakar, uzun cümleler kurup sonra onu nasıl böleceğimi düşünürken bana yardımcı olur, sevdiğim kelimeleri sayarak bulur, devrik cümle kurmayı sevdiğimi fark eder ve onları yazının içine serpiştirir. Onun için zor olmasa gerek, bu yazıyı onun yazabileceği zamanlarda olsaydım -muhtemelen mümkün ama henüz günlük kullanıma girmedi- yazmak için masaya oturmayacaktım. Bilirsiniz zihinsel süreçleri başlatmak için masayla kaynaşmak zor iştir, masaya oturma eyleminin yerine bir programı başlatmak daha kolay olurdu. “Oh ne güzel yazdı, zaten ben de bunu yazardım” derdim herhalde. O halde ilk öngörü; yapay zeka bizi tembelleştirecek, kendi elimizle iktidarı ona vereceğiz, biz verdikçe o doymayacak, o beslendikçe biz daha küçüleceğiz. Hadi canım belki de tersi.
Bugünlerde hararetli konularımız sadece yapay zekayla sınırlı değil; laboratuvar ortamında gerçekleşen üremeden CRISPR bebeklerine, yapay organlardan yapay uzuvlara, kök hücrenin vaat ettikleri ve de transhümanizmin ölümsüzlük arayışı hayal dünyalarımızı şekillendirmekle kalmadı, yaşamlarımızda yerlerini almaya başladı bile...
Evet, her yıl yayınladığımız BETİM ajandasını bu yıl yeni teknolojilere ayırdık, yukarıdaki ilk paragrafı da bundan 10 yıl -belki 5- sonra okuyanlara malzeme olması için yazdım, belki komik/saçma bulunacak belki de baya tutturmuş diyecek birileri. Artık geleceği öngörmek baya zor, internet yok iken onun nasıl bir şey olduğunu hayal edemezdik, birden internet geldi ve her şey oldu, gene bir şey gelecek ve her şey olacak, biz, bugün hiç koku almamış birinin kokunun ne olduğunu anlayamayacağı gibi gelecekte olacakları da bugünden anlayamıyoruz.
“Ah yazık neler konuşmuşlar” sözlerinin muhatabı bizleriz. Efendim, ajandanıza bugünlere ait her şeyi yazınız, ilerde okuyanlar daha çok şaşırsın, lütfen her şeyi yazınız.
Hımm, sevgi n’olacak? Bilmiyorum. O halde, sevgiyle kalın, onu kaybetmeyin desem de, muhtemelen... Yıl 2020, hala sevgi var, hey 2040 size acıyalım mı? Yoksa siz mi bize acırsınız?
Neyse, sevgiyle kalınız, şimdilik!
İsar Yayınları (Editör), 2022
Yapay zekâ, 1950’lerden itibaren gelişen bir disiplin olmasına rağmen özellikle son yıllarda daha... more Yapay zekâ, 1950’lerden itibaren gelişen bir disiplin olmasına rağmen özellikle son yıllarda daha çok gündemimizde yer almaya başlamıştır. Bugün akıllı asistanlar, yüz tanıma sistemleri, çeviri programları, bilgisayar oyunları, robotik sistemler gibi teknolojilerle yapay zekâ, günlük hayatlarımıza dâhil olmuş durumdadır. Bu teknolojiler yaşamlarımızı, yaşamı algılayış biçimlerimizi ve dolayısıyla bizleri radikal bir şekilde dönüştürmektedir. Bu baş döndürücü dönüşüm ise dikkatli bir incelemeyi gerektirmektedir. Ne var ki yapay zekâ teknolojilerinin geleceğine yönelik ahlaki çıkarımlarda bulunmanın, spekülasyona oldukça açık bir alan olduğu için bizi hataya sürükleyebileceğini dürüstçe kabul etmemiz gerekir. Ancak, geçmişteki gibi felaketlerin yaşanmaması için ahlaki bir farkındalık içinde olmamız da elzem görünmektedir. Kaldı ki günümüzde var olan yapay zekâ sistemleri de ahlaki sorunlardan azade değildir. Örneğin, yapay zekâ sistemleri ile dijital verilerimiz kullanılarak kararlarımızı etkileyebilecek manipülasyonlara her an maruz kalabilmekteyiz. Çin gibi ülkelerde yüz tanıma teknolojilerinin sosyal kontrol ve insanları ‘damgalama’ amaçlı kullanıldığı bilinmektedir. Veya sürücüsüz (otonom) araçlar konusunda yaşamı tehdit edebilecek etik ikilemlere henüz net bir cevap bulunabilmiş değildir.
Bütün bu sorunlardan hareketle, Türkçe literatürde yapay zekâ etiği ile ilgili münferit çalışmalar mevcut olsa da, yapay zekânın etiğine disiplinlerarası bir bakışla, farklı perspektiflerden yaklaşan ve bir bütün olarak ele alan pek az eserin olması bizi bu konuda bir çalışma yapmaya yönlendirmiştir. Elinizdeki kitap ile siz değerli okuyucularımıza bizleri ve yaşamlarımızı dönüştürmekte olan yapay zekâ teknolojilerinin etik boyutu hakkında birlikte düşünmeyi ve geleceğin tasarlanmasında söz sahibi olabilmek için de bu konudaki tartışmalarda aktif bir şekilde yer almayı teklif ediyoruz.
BETİM Kitaplığı (Editör) (406 pages), 2022
Hakan Ertin, akademide eşine az rastlanır incelikte ve bilgelikte, merhametli, anlayışlı, öğrenci... more Hakan Ertin, akademide eşine az rastlanır incelikte ve bilgelikte, merhametli, anlayışlı, öğrencisine her zaman vakti olan, yeri geldiğinde yakın bir arkadaş, yeri geldiğinde bir baba, ama her zaman en sevilen hocalardan biri oldu. Türkiye’nin ilk ve halihazırda tek tıpta insan bilimleri merkezi olan Beşikçizade Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi - BETİM’i kurdu. BETİM’de çok sayıda etkinlik, dersler, çalıştaylar düzenlenmesinde, “tıpta insan bilimleri” ve “biyoetik” alanlarının ülkemizde duyulmasında çok önemli bir rol üstlendi. Öğrencilerine sürekli tıbbın öznesinin olduğu kadar nesnesinin de ‘insan’ olduğunu vurguladı. Tıbbın ilk kuralı “primum non nocere”, yani “önce zarar verme” Hakan Hocamızın hem öğrencilerine öğrettiği hem de kendi hayatında titizlikle uyguladığı bir ilkeydi. Ve bu ilkenin maddi boyutu kadar manevi boyutunun da önem taşıdığının bilincindeydi. Hakan Hoca, modern hayatın empoze ettiği kalp kırıp kırmadığını önemsemeyen benmerkezci ve pragmatik tutuma inat, hayatı boyunca, incinse de incitmemek için gayret etti. Biz de bu yüzden ona armağan ettiğimiz bu kitapta, hocamızın bu düsturunu bir rehber kabul ederek “önce incitme!” dedik.
International Journal of Human and Health Sciences (IJHHS), 2024
Background: Radio Frequency Identification (RFID) technology is specifically designed for the rem... more Background: Radio Frequency Identification (RFID) technology is specifically designed for the remote identification of objects. The first patent for human implantable RFID microchips was granted in 1997, and the FDA approved these microchips in 2004. Since then, they have found applications in humans for diverse reasons. Objective: This study aims to make an ethical evaluation of using RFID microchips in humans, focusing on privacy and surveillance. Methods: A literature review was conducted, exploring the conceptual dimensions of privacy and surveillance, and ethical evaluations were made regarding potential privacy violations caused by RFID microchips, as well as their potential uses for surveillance purposes. Results: Privacy is a multidimensional concept that spans various disciplines such as psychology, sociology, anthropology, medicine, theology, and law, and throughout history it constitutes an indispensable and intrinsic necessity for humanity. On the other hand, surveillance is a process wherein certain groups employ methods to gather, accumulate, analyze, process, and utilize data, with the objective of regulating the behavior of specific groups, entailing potential physical, ideological, or structural interventions, ultimately aiming to guide individuals toward predetermined behavioral patterns. Discussion and Conclusion: A major concern with RFID microchips is potential privacy violations and their use for surveillance. These microchips and their connected networks hold a significant amount of information, including sensitive data like healthrelated information. Thus, they make individuals become easily identifiable and make them vulnerable to surveillance practices.
Anadolu Kliniği Tıp Bilimleri Dergisi, 2022
Özet Genetik, biyoteknoloji ve dijital teknoloji gibi alanlardaki bilimsel ve teknolojik son gel... more Özet
Genetik, biyoteknoloji ve dijital teknoloji gibi alanlardaki bilimsel ve teknolojik son gelişmeler nedeniyle tıbbi uygulamalar önemli ölçüde değişmiştir. Tıbbın sınırları muğlaklaştığı gibi, doktorlar için odak noktası “Neyi tedavi edebiliriz?”den, “Neyi tedavi etmeliyiz?”e kaymıştır. Bu kadar hızlı değişen bir dünyada tıp ile teknoloji her zamankinden daha fazla iç içe geçmiş, bu da tıbbi bilginin mahiyeti başta olmak üzere tıbba dair süreçleri etkilemiştir. Modern tıbbın gelişimi ile ivmelenen tıbbın sarsılmaz, güçlü bir otorite haline gelişi, teşhis ve tedavide daha başarılı sonuçlar elde edilmesi ile pekişmektedir. Tıp otoritesi, kimin hasta, sağlıklı veya normal olduğunu ya da hangi durumların hastalık olarak kabul edilip edilmeyeceğini belirleme gücünü elinde tutmaktadır. Günümüzde doğum, çocukluk, yeme-içme alışkanlıkları, mental durumlar, ergenlik, cinsellik, hamilelik, yaşlılık veya ölüm gibi pek çok olgu tıbbın alanına dahil edilmiş ve tıp yaşamlarımızdaki hakimiyetini ilan etmiştir. Medikalizasyon olarak adlandırılan bu durum, 1960-70’lerde gündemimize girse de, günümüzde hala önemini koruyan ve üzerinde düşünülmesi gereken bir kavramdır. İnsan bedenine, zihnine ve davranışlarına yönelik tıbbi müdahaleler her geçen gün artmakta, tıbbi aktivitelerin etki alanı genişlemektedir. Tıbbın etki alanına girmemesi gereken olguların tıbbileştirilerek tedavi edilmesinin bireysel ve toplumsal düzeyde pek çok zarara yol açtığı bilinmesine rağmen, bu durum geniş ölçüde sorgulanma- dan kabul edilmektedir.
Abstract
Medical practices change dramatically because of the recent scientific and technological developments in areas such as genetics, biotechnology and digital technologies. As the boundaries of medicine have become blurred, the focus of physicians has shifted from “What we can treat?” to “What we should treat?”. In such a rapidly changing world, medicine and technology are intertwined more than ever before, and this has affected medical processes, particularly the nature of medical knowledge. The transformation of medicine to an unhesitating and powerful authority, accelerated by the development of modern medicine, is strengthened with more successful results in diagnosis and treatment. The medical authority holds the reins of power to determine who is sick, healthy, or normal, or what conditions should or should not be considered as a disease. Today, many phenomena including birth, childhood, eating and drinking habits, mental states, adolescence, sexuality, pregnancy, agedness or death have been included in the field of medicine. Hence medicine has declared its sovereignty in our lives. This condition, called medicalization, although comes to the fore in the 1960s-70s, is a concept that still maintains its importance today and needs to be addressed. Medical interventions to the human body, human mind and human behavior are increasing day by day, and the scope of medical activities is expanding. Despite the fact that medicalization and treatment of cases that should not be under the influence of medicine cause many harms at the individual and societal level, this situation has been so widely accepted without questioning.
International Journal of Human and Health Sciences (IJHHS), 2022
Background: The 'techno-human', which is the result of combining the human body with a machine or... more Background: The 'techno-human', which is the result of combining the human body with a machine or device which we have been made familiar with through science fiction movies, is frequently perceived as a distant and futuristic concept. However, when we examine history, we realize that the techno-human is not a phenomenon unique to the future or the present, but rather has a long and significant history dating all the way back to antiquity. Objective: This study aims to detail the progression of techno-humans from antiquity to the present, by focusing on the historical development of artificial limbs and organs. Methods: In this study, a literature review ranging from the earliest examples of the human body meeting technology to today's complex and functional artificial limb and organ technologies was conducted, and the information gathered through retrospective review of primary and secondary sources was evaluated. Results and Discussion: It is seen that people who lost their limbs as a result of amputation or disease have been using prostheses, albeit primitive, since ancient times. Today, advances in technology such as CAD/CAM and 3D printer technologies enable the production of prostheses from lighter materials and at a faster rate. Contrary to the long history of artificial limbs dating to antiquity, the development of artificial organs only began recently, during the 20th century. Artificial limbs and organs, with the use of more advanced technology, have the potential to be utilized for human enhancement in the future. Conclusion:While prostheses, implants, and complexly built artificial organs make the human body more technological and less biological, a new stage in the biography of the techno-human in which 'enhancement' rather than 'treatment' is at the forefront pushes the limits.
Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları, 2020
Öz: Uygulamalı etiğin önemli dallarından biri olan tıp etiği, özellikle yeni tıbbi tedavi yöntem ... more Öz: Uygulamalı etiğin önemli dallarından biri olan tıp etiği, özellikle yeni tıbbi tedavi yöntem ve teknolojilerinin insanlar üzerinde denenmesiyle günümüz felsefi tartışmalarında daha çok yer almaya başlamıştır. Biyoetik disiplini ise yüksek biyoteknoloji uygulamalarının insanların yanısıra diğer canlılar üzerinde de uygulanması sonucu ortaya çıkan ahlaki problemleri ele almaktadır. İnsanı geliştirme içerdiği ahlaki soru ve sorunlar itibariyle hem tıp etiği hem de biyoetik disiplini altında tartışılabilecek kapsamlı bir konudur. Yardımcı üreme teknikleri, preimplantasyon genetik teşhis ve taramalar, CRISPR-Cas9 gibi gen düzenleme yöntemleri, zeka, kişilik veya bedenin belirli özelliklerini geliştirmek üzere tasarlanmış ilaçlar, insanların normal sınırlarını aşan protezler ya da yaşamın uzatılmasına yönelik çalışmalara baktığımızda insanı geliştirmeye yönelik bu teknolojilerin artık bilimkurgu konusu olmaktan çıkıp, hayatlarımızda yer almaya başladığını görmekteyiz. Bu gelişmeler yakın gelecekte belki de bizimle ilgili en temel parametreleri değiştirecek, insan yaşamını alıştığımız halinden bambaşka bir şeye dönüştürerek paradigma değişimine sebep olacaktır. Bu nedenle, tıp etiği ve biyoetik gibi disiplinlerin bu şekildeki güncel tartışmalarının felsefi zeminde ele alınarak, özellikle bireyler ve toplum üzerinde nasıl sonuçları olabileceğinin ayrıntılı bir şekilde irdelenmesi ve etik bir çerçeve sağlanması konusunda disiplinler arası işbirliği yapılması elzemdir. Etik bakış açısı, bu teknolojilere dair sosyal, hukuki ve politik olarak hangi adımları atmamız gerektiği konusunda bize yol gösterici olacaktır.
Abstract: Medical ethics, as one of the important branches of applied ethics, has become increasingly involved in contemporary philosophical debates, most particularly by testing emerging medical treatment methods and technologies on human beings. The discipline of bioethics deals with the ethical problems arising from the application of high biotechnology on human beings, as well as other living creatures. Human enhancement is a comprehensive issue that can be discussed under both medical ethics and bioethics in terms of having moral matters and questions. Concerning the developments such as assisted reproductive techniques, preimplantation genetic diagnosis and screenings, gene editing techniques such as CRISPR-Cas9, drugs designed to improve intelligence, personality or specific body features, prosthetics that transcend the normal limits of human beings or researches on life extension, we observe that these human enhancement technologies that we used to see as science fiction now have started to take place in our lives. It’s possible that, in the near future these developments will change the most basic parameters about us and will lead to a paradigm shift by transforming human life into utterly different thing from something we have experienced before. Therefore, it is crucial to scrutinize the concequenses both on individuals and society in detail and to provide an ethical framework with interdisciplinary collaborations by discussing such debates of medical ethics and bioethics on a philosophical basis. The ethical perspective will be a guide for us on what steps we need to take socially, legally, and politically regarding these technologies.
Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi / Turkiye Klinikleri Journal of Medical Ethics-Law and History, 2020
ÖZET: İnsan beden veya zihni üzerinde, tedavinin ötesinde performansı daha da artırmaya yönelik m... more ÖZET: İnsan beden veya zihni üzerinde, tedavinin ötesinde performansı daha da artırmaya yönelik müdahaleler, "insanı geliştirme" olarak adlandırılmaktadır. Doping, en sık başvurulan insanı geliştirme biçimlerinden biridir ve geçmişi antikiteye dek uzanmaktadır. Özellikle 19. yüzyılda modern tıp ve farmakolojinin gelişimini müteakiben sporcular arasında giderek yayılmış, kimi zaman devlet talimatıyla kimi zaman ise bireysel tercihler doğrultusunda varlığını sürdürmüştür. Kaydedilen doping nedenli ciddi sağlık sorunları ve hatta ölümler dahi sporcular üzerinde nadiren caydırıcı bir etki yapabilmiştir. İlgili belirleyici kuruluşların (Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Dünya Anti-Doping Ajansı) dopingi yasaklama ve doping yaptığı saptanan sporcuları olimpiyatlardan menetme gibi yaptırımları da yeterince vazgeçirici olamamış, fakat kişileri, kontrollerde saptanamayacak kimyasallar bulmaya sevk etmiştir. Teknoloji ve farmakolojinin insan bedeni üzerinde bu derece yoğun kullanımı, günümüzde ilgili tartışmalarda doping ve dopingle mücadele tarihinde vurgulanan "doğal" ve "doğal olmayan" ayrımına ilaveten, "kimin ya da neyin insan olduğu" gibi temel bir soruyu daha gündeme getirmiştir. Görünen o ki çeşitli insanı geliştirme teknik ve teknolojilerinin yaygınlaşması, sporda ve dolayısıyla doping tarihinde yeni bir dönemin başlangıcına işaret etmektedir.
ABSTRACT: Interventions that go beyond treatment by providing improvement in the physical and mental human performance are commonly referred to as "human enhancement." Doping is one of the most frequently applied forms of human enhancement, its history dating back to antiquity. Particularly after the development of modern medicine and pharmacology in the 19 th century, it became gradually widespread among athletes and has since been maintained occasionally by state mandate or by individual choice. The serious health problems and even deaths observed due to doping could hardly have a deterrent effect on its application. Neither could the leading entities' (International Olympic Committee; World Anti-Doping Agency) sanctions prohibiting doping and disqualifying athletes found doping-positive from participating in the olympics be sufficiently restraining, but instead leading to a search for chemicals undetectable during examinations. Besides the distinction highlighted between the "natural" and "unnatural" in the history of doping and anti-doping, such intense use of technology and pharmacology in the human body has recently brought up in the relevant discussion another basic question as to "who or what is a human." It appears that the proliferation of various human enhancement techniques and technologies has marked a new period in the history of sport and thus that of doping.
The 5th International and Interdisciplinary Conference on Health, Culture, and the Human Body, 2018
Conventional medicine already made great progress in fighting diseases and extending average life... more Conventional medicine already made great progress in fighting diseases and extending average life expectancy; but now, previously unimaginable developments have been achieved in biotechnology, including preimplantation genetic diagnosis, genome editing techniques, prostheses, implants, cosmetic surgery, and medication designed to enhance intelligence or specific characteristics of the human body or personality. These novel tools and modalities do not function merely therapeutically, but they also serve to transcend people’s capacities beyond their biological limits, provoking concurrent debate on the possibility of even further or radical enhancements, such as designer babies. According to some contemporary philosophers, who describe themselves as “transhumanists,” use of such technology should be allowed and discussed in the context of respect for autonomy, while their opponents, mostly known as “bioconservatives,” agree in that the very same procedures have a potential to change the human nature in a nonhuman way.
Accordingly, this paper adopts a normative approach discussing both transhumanist and bioconservative philosophers’ arguments based on notions as such as consistency, human nature, human dignity, and pursuit of perfection as well as referring to the four main principles of biomedical ethics developed by Beauchamp and Childress.
Ethical Disaster Resilience for our Global Community, Tenth Youth Looking Beyond Disaster (LBD10) Training Workshop, 2019
When we consider new technologies, the negative aspects of these technologies are often emphasize... more When we consider new technologies, the negative aspects of these technologies are often emphasized. However, as rational human beings, we can also use these technologies in a humane way. Humanitarian technologies is a good example of this usage.
After the Web 2.0 technologies and social media platforms, a paradigm shift occurred in various areas of our lives as well as in disaster response and humanitarian aid. Following these technologies, the data has increased at a tremendous rate than ever before throughout history. It is widely accepted that access to data is as important as accessing the food or shelter during/after disasters. Although the lack of data is a serious problem in natural or man-made disasters, today overflow of data and information (a.k.a big data) is a more significant problem in such events. At this point digital humanitarians play an important role in obtaining accurate and reliable information. In addition to their efforts, various methods such as data mining, machine learning, etc. are also being used. However, using these digital technologies bring their own ethical challenges. Data bias and discrimination, data privacy, autonomy and the consent of the individuals are some non-negligible ethical issues of today’s humanitarian technologies.
At the end of the talk, future robotic and human enhancement technologies will also be briefly mentioned for the disaster response and preparedness from the ethical perspective.
2nd INTERNATIONAL CONGRESS ON THE TURKISH HISTORY OF MEDICINE, 2018
Özet: Tarihin ilk çağlarından itibaren hekimlerin sadece tıp ilmiyle değil, aynı zamanda felsefe,... more Özet: Tarihin ilk çağlarından itibaren hekimlerin sadece tıp ilmiyle değil, aynı zamanda felsefe, fizik, kimya, astronomi gibi disiplinlerin yanı sıra edebiyat ve çeşitli sanat dallarıyla da uğraştıkları bilinmektedir. Hipokrat’ın hekimliğin bir sanat olduğunu ifade etmesi, Galen’e göre erdemli bir hekimin filozof olması gerekliliği veya günümüzde çokça duyduğumuz “Tıbbiyeden her şey çıkar, ara sıra da hekim çıkar” ifadesi hekimliğin entelektüel niteliğini vurgulayarak, tıbbın başka birçok alana da kapı açtığını göstermektedir. Hekimlerin bu çok yönlülüğü Anadolu Beylikleri ve Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik çağı diyebileceğimiz 1300–1600 yılları arasında da karşımıza çıkmaktadır. Asıl adı Yusuf Sinan olan ve Germiyan Beyliği’nin merkezi Kütahya’da doğan Şeyhî de bu dönemde yaşamış şairliğiyle ün yapmış hekimlerden sadece biridir. Bu çalışmada Germiyan Sultanının özel hekimiyken, Osmanlı Sarayı’na davet edilerek Çelebi Mehmed’i tedavi etmesiyle Osmanlı Devleti’nin ilk hekimbaşı (reis-i etıbba) olabileceği iddia edilen Şeyhî’nin hekimliği, yaşadığı dönemin siyasi, sosyal ve fikri hayatının yanı sıra, Osmanlılarda hâkim olan tıp anlayışıyla birlikte ele alınacaktır.
Summary: It is known that, physicians not only deal with medicine but also disciplines such as philosophy, physics, chemistry, astronomy as well as literature and art since the ancient historical times. Hippocrates’s expression of medicine is an art, Galen’s statement of requirement of being a philosopher in order to be a virtuous physician or more recent Turkish expression of “every profession graduates from the medical schools, occasionally the physician” show that the medicine opens doors to many areas by emphasizing the intellectual nature of being a physician. This versatility of physicians is also existed in the classical age of Ottoman Empire (1300–1600) and in the period of Anatolian Principalities. Sheykhi, whose real name is Yusuf Sinan and who was born in Kütahya, the capital of the Germiyans, is also one of the physicians who has been famous for his poetry lived during this period. While being a private physician of the Germiyan Sultan, by being invited to Ottoman Palace and treating Çelebi Mehmed, Sheykhi is claimed as being the first chief physician (reis-i etıbba) of the Ottoman State. In this study Sheykhi’s practice of medicine will be discussed along with the political, social and intellectual life of the time he lived, as well as the medical understanding prevailed in the Ottomans.
BETİM Bahar Dersleri, 2022
BETİM Bahar Dersleri, 2019
Laboratuvar ortamında gerçekleşen üremeden CRISPR bebeklerine, yapay organlardan yapay uzuvlara, ... more Laboratuvar ortamında gerçekleşen üremeden CRISPR bebeklerine, yapay organlardan yapay uzuvlara, ya da yapay zekadan büyük veriye uzanan çalışmalar gösteriyor ki biyoteknolojideki bu baş döndürücü gelişmeler, hayatın her alanını olduğu gibi elbette tıbbı da etkiledi ve hatta dönüştürmeye başladı. Dönüşüm çağına denk gelen bizler ise bir seçim yapmak zorundayız: paradigma değiştiren bu teknolojilere seyirci kalmak veya bu gelişmelerin insanlık için ne anlama geldiğini çok geç kalmadan sorgulamak. Sorgulamayı seçen bizler bu ders serisinde buluşuyoruz!
Derse katılım için bölüm şartı aranmamaktadır. Dersimiz tıp, mühendislik, temel bilimler, felsefe, hukuk, ilahiyat, psikoloji, sosyoloji vb. alanlardan ilgili lisans/lisansüstü öğrencilere açık olup disiplinlerarası bir tartışma ortamı oluşturmak hedeflenmektedir.
BETİM Kitap Okumaları, 2019
BETİM Bahar Dersleri, 2018
Bu editöryal yazıyı yazmak için masaya oturduğumda, yapay zekanın bu işi yapıp yapamayacağını düş... more Bu editöryal yazıyı yazmak için masaya oturduğumda, yapay zekanın bu işi yapıp yapamayacağını düşündüm, çok karmaşık işleri şimdiden yapan yapay zeka, böyle bir yazıyı da benim önceden yazdıklarıma bakar, uzun cümleler kurup sonra onu nasıl böleceğimi düşünürken bana yardımcı olur, sevdiğim kelimeleri sayarak bulur, devrik cümle kurmayı sevdiğimi fark eder ve onları yazının içine serpiştirir. Onun için zor olmasa gerek, bu yazıyı onun yazabileceği zamanlarda olsaydım -muhtemelen mümkün ama henüz günlük kullanıma girmedi- yazmak için masaya oturmayacaktım. Bilirsiniz zihinsel süreçleri başlatmak için masayla kaynaşmak zor iştir, masaya oturma eyleminin yerine bir programı başlatmak daha kolay olurdu. “Oh ne güzel yazdı, zaten ben de bunu yazardım” derdim herhalde. O halde ilk öngörü; yapay zeka bizi tembelleştirecek, kendi elimizle iktidarı ona vereceğiz, biz verdikçe o doymayacak, o beslendikçe biz daha küçüleceğiz. Hadi canım belki de tersi.
Bugünlerde hararetli konularımız sadece yapay zekayla sınırlı değil; laboratuvar ortamında gerçekleşen üremeden CRISPR bebeklerine, yapay organlardan yapay uzuvlara, kök hücrenin vaat ettikleri ve de transhümanizmin ölümsüzlük arayışı hayal dünyalarımızı şekillendirmekle kalmadı, yaşamlarımızda yerlerini almaya başladı bile...
Evet, her yıl yayınladığımız BETİM ajandasını bu yıl yeni teknolojilere ayırdık, yukarıdaki ilk paragrafı da bundan 10 yıl -belki 5- sonra okuyanlara malzeme olması için yazdım, belki komik/saçma bulunacak belki de baya tutturmuş diyecek birileri. Artık geleceği öngörmek baya zor, internet yok iken onun nasıl bir şey olduğunu hayal edemezdik, birden internet geldi ve her şey oldu, gene bir şey gelecek ve her şey olacak, biz, bugün hiç koku almamış birinin kokunun ne olduğunu anlayamayacağı gibi gelecekte olacakları da bugünden anlayamıyoruz.
“Ah yazık neler konuşmuşlar” sözlerinin muhatabı bizleriz. Efendim, ajandanıza bugünlere ait her şeyi yazınız, ilerde okuyanlar daha çok şaşırsın, lütfen her şeyi yazınız.
Hımm, sevgi n’olacak? Bilmiyorum. O halde, sevgiyle kalın, onu kaybetmeyin desem de, muhtemelen... Yıl 2020, hala sevgi var, hey 2040 size acıyalım mı? Yoksa siz mi bize acırsınız?
Neyse, sevgiyle kalınız, şimdilik!
BETİM AJANDA, 2019
"Tıpta iki kere iki hep dört etmez, bazen üç, bazen beş eder" ya da "Hekimlik bir sanattır" gibi ... more "Tıpta iki kere iki hep dört etmez, bazen üç, bazen beş eder" ya da "Hekimlik bir sanattır" gibi cümleleri çok duymuşuzdur. Bu cümleler, tıbbın öznesi gibi "nesne"sinin de İNSAN olmasına gönderme yapmaktadır. İnsanın karmaşık psikolojisi ve somatik fizyolojisi tıbbı diğer bilimsel branşlardan ayırmak- tadır. Bu doğrultuda son iki dekatta tıp eğitiminde "insan" öğesi üzerinde durulan eğitim içerikleri önem kazanmış, başta takviye edici nitelikteki seçmeli dersler yoluyla olmak üzere, bu alanda sanatın da kullanılmasını tavsiye eden çalışmalar ortaya çıkmıştır. Hatta insanı sosyal bilimler perspektifinden bakarak anlama çabaları ve bu çabaya adanmış yeni birtakım kurumlar göze çarpmaktadır. Bunlardan biri olan BETİM (Beşikçizade Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi), 2012 yılından bu yana bu yönde gerek ulusal ge- rekse uluslararası organizasyonlu akademik faaliyetler içindedir. Mademki "Tıp bir sanattır!" diyoruz ve tıbbın aslında bir sosyal bilim olduğunu söyle- yenlere de tanık oluyoruz, o halde insana odaklı bir başka uğraşı alanı olan sanattan nasıl yararlanabiliriz? BETİM olarak son zamanlarda kendimize sorduğumuz sorulardan biri buydu, kuşkusuz özellikle de bir sonraki ajandamızın temasını belirlediğimiz yıl sonlarına doğru.
Sonunda 2019 için, "tıp ve sinema" dedik. Geçen sene "hasta insan ve hastalık" temalı edebiyat seçkileri ile hazırladığımız ajandamız çok ilgi görmüş ve çok hızlı tükenmişti; bu yılkini de insanı ve hastalıkları sanatkarane ele alan sinematografik yapımlardan seçtiğimiz cümleler ile süslemek istedik.
Bir diğer BETİM serisine dönüşmesini dilediğimiz ajandalarımızı, sizi mutlu etmiş ve edecek nice iyi yaşantılara dair notlarla doldurmanız dileğiyle!
BETİM AJANDA, 2018
Beşikçizade Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi, 2012'den bugüne, ülkemizin tek tıp ve insani bilimler... more Beşikçizade Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi, 2012'den bugüne, ülkemizin tek tıp ve insani bilimler merkezi olarak hizmet vermektedir. Amacımız tıbbın aslında bir sosyal bilim de olduğu söylemini güçlendirmek ve beşeri–sosyal bilimlerle olan güçlü bağını gözler önüne sermektir. Kuruluşundan bu yana pek çok çalıştay, sempozyum, eğitim faaliyeti düzenleyen, ve yanı sıra tıbbi–bilimsel kitaplar ve hakemli-süreli dergiler yayımlayan merkezimiz, her yıl artan bir heyecanla faaliyetlerine devam edecektir.
Bu yıl da önceki yıllarda yaptıklarımızdan fazlasını yapmak azmiyle, yepyeni etkinliklerin hazırlığı içindeyiz. Etkinliklerimizi hatırlamanız ve katılmanız için sizlere farklı bir ajanda hazırladık. Bu ilk ajandamız, edebiyat ve tıp temalı metinler içeriyor. Buraya düşeceğiniz notları, sağlık ve hastalığa dair çarpıcı edebi seçkilerle süslemek istedik.
Gelecek yıllarda başka temalarda buluşmak ümidiyle, günlerinizin her daim sağlık ve esenlik, ajandalarınızın her daim verimli faaliyetlerle dolu olmasını dileriz!