Tekin AVANER | Gendarmerie and Coast Guard Academy (original) (raw)
Papers by Tekin AVANER
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2022
Abstract In this study, the article “Deadly Sins in Public Administration” is discussed, which is... more Abstract In this study, the article “Deadly Sins in Public Administration” is discussed, which is written by Peter Drucker in 1980 who known as “father of modern administration” or “management guru”. Drucker, who has carried out researches and studies in feature of the prescription on both private and public organizations, has mentioned the six deadly sins through concrete examples, which are frequently committed in non-profit public service organizations. This study, on the other hand, is the outcome of an effort to analyze and correctly understand the six sins identified by Drucker in the context of public administration by his approach to public administration. This study includes works that admitted to basic in the literature of management science and various studies which belong Drucker in the field of public administration. As a result of the study, which was created by analyzing the qualitative data obtained, six deadly sins committed in public administration and the factors associated with these sins were put forward from Drucker's eyes. These determinations, which are still valid in the field of public administration, are handled with a scientific concern as well as Drucker's inferences and analyzes on public administration. Keywords: Peter Drucker, Public administration, Performance, Productivity
Public Affairs Education and Training in the 21st Century
There were public administration schools in Turkish administrative history. For example, in Selju... more There were public administration schools in Turkish administrative history. For example, in Seljuks Empire times, this school was called Nizamiye Madrasah, and administrators were trained there. Another example is the professional executive class in the Ottoman Empire, and they were educated in Enderun, a unique public administration school in Sultan's Palace. In the 19th century, Turkish public administration was influenced by the Western model, and Mekteb-i Mülkiye was established in 1859. The school moved to Ankara in 1935 and was named Faculty of Political Sciences. In 1952, the Public Administration Institute of Turkey and the Middle East and the first public administration department were established with the support of the USA. Within this framework, the chapter first summarizes the historical development of public administration education in Turkey, together with institutional development. Therefore, these institutions' historical roles were examined, and the interac...
ASBİDER, 2022
Türk kamu yönetimi hızla değişmektedir. Sürecin en dikkat çeken aşaması Türkiye’de Cumhurbaşkanlı... more Türk kamu yönetimi hızla değişmektedir. Sürecin en dikkat çeken aşaması Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ya
da Türk Tipi Başkanlık Sisteminin inşa edilmesidir. Bu sürece
Türk kamu yönetimi açısından bakıldığında yönetici-yönetilen
ilişkisine sağlıklı bir işlev kazandırabilecek olan modelin tarih
boyunca, istişare temelli olduğuna dair elimizde epey kaynak
mevcuttur. İstişare, ülke ile ilgili kararların alınmasında tek
başına yetkili olmamak, deneyimli devlet adamlarının görüşleri
çerçevesinde politikalar oluşturmak noktasında büyük öneme
sahiptir. Köklü bir tarihe sahip olan Türkler tarafından kurulan devletlerde hükümdara danışmanlık yapan çeşitli kurumlar
oluşturularak meşveret usulü işletilmeye çalışılmış ve aslına
bakılırsa Türk toplumu sadece 1980’lerde değil öncesinde kurulan bütün devletlerde yönetime katılımı amaçlayan kavramlarının içini doldurmaya çalışmıştır. Hiç şüphesiz ki demokratik, anayasal yönetim anlayışı denildiğinde aklımıza da halkın
egemenliği, istişari nitelikteki uygulamalar, danışma meclisleri gibi birbirine sıkı sıkıya bağlı kavramlar gelmektedir. Bu
çalışma ile danışma kavramı ve meclislerin sahip olduğu önem
irdelenmiştir. Ayrıca bu inceleme geçmişten günümüze Türk
kamu yönetiminde danışma meclisleri geleneğini görmek ve
günümüz Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nu anlamak adına yol gösterici olma gayesindedir. Yeni hükümet sistemi
hızlı karar alma ve hızlı uygulama mottosuna sahiptir. İstişare
bu sırada ortaya çıkabilecek sorunları engin devlet tecrübesine sahip üyeler tarafından geliştirilen önerilerle giderebilecek
işleve sahiptir. Çalışma literatür ve basın-yayın kuruluşlarının
haberlerinin taramasıyla oluşturulmuştur.
Medeniyet Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu çalışma kamu yönetimi ve yapay zekâyı birleştiren yapay zekâ yönetimini lider ülkeler, Türkiye... more Bu çalışma kamu yönetimi ve yapay zekâyı birleştiren yapay zekâ yönetimini lider ülkeler, Türkiye ve Türkiye'de yeni kurulan Dijital Dönüşüm Ofisi ve Büyük Veri ve Yapay Zekâ Daire Başkanlığı bağlamında incelemeyi aynı zamanda Türkiye'deki yapay zekâ gelişim ve değişimlerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Çalışma, ilgili tüm konular hakkında öne çıkan kaynakların literatür taraması, ülkelerin strateji ve politika belgeleri incelenerek oluşturulmuştur. Yapay zekânın dünyada ilerleyen bir güç olduğu inkâr edilemez bir sonuç olarak ön plana çıkmaktadır. Bu teknolojilere zaman, maddi kaynak, eğitim ve istihdam için yapılan her yatırım bu alanda kendini göstermek ve ön sıralarda yer almak adına önem teşkil etmektedir. Bu alanda gelişmiş, lider konumunda ve birbiriyle yarışan ülkelerin yanında Türkiye henüz başlangıç aşamasında sayılsa da attığı adımlarla kendini bu yeni yapay zekâya dayalı dünyaya dâhil etmek için gerek kurulan yeni kurumlarla gerekse yapay zekânın kamu yönetimine dâhil edilmesiyle çalışmalar yaptığı aşikârdır. Yeni kurulması hasebiyle Büyük Veri ve Yapay Zekâ Daire Başkanlığı hakkında akademik bir çalışmaya rastlanmamıştır. Söz konusu daire başkanlığı hakkında ulaşılan tüm veriler bir araya toplanmış ve geleceği tartışılmış; Türkiye'deki yapay zekâ çalışma ve gelişmeleri derlenmeye çalışılmıştır.
Global Journal of Economics and Business Studies, 2021
Türkiye genç fay hatları üzerinde yer alması nedeniyle deprem afeti ile sıkça karşı karşıya kalma... more Türkiye genç fay hatları üzerinde yer alması nedeniyle deprem afeti ile sıkça karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle Malatya ve Elazığ illerinin de üzerinde bulunduğu Doğu Anadolu Fay Hattı, 1870'li yıllardan bu yana yıkım gücü yüksek olan depremler gerçekleştirmiştir. Bu nedenle afet, etkin afet yönetimi ve suç ilişkisini anılan iki il bağlamında ele almak son derece önemli görülmektedir. Diğer afet bölgelerinde olduğu gibi bu illerde de afet dönemlerinde arama kurtarma faaliyetlerinin yanı sıra bölge güvenliğinin sağlanması amacıyla önemli adımlar atılmaktadır. Afetlerin Türkçe alanyazında yeterince ele alınmayan bu yönü çalışmada; asayiş suçlarından evden hırsızlık ve yağma suçları bağlamında incelenmiştir. Jandarma bölgesinden alınan hırsızlık ve yağma suçlarına ilişkin vaka sayıları tablolaştırılarak afet yönetimi ve suç ilişkisinin olağanüstü dönemlerde önem arz eden bir konu olduğu vurgulanmak istenmiştir. Öncelikle konunun afet bölgelerinde afet yönetimi ve iç güvenlik yönetimi bakımından önemini belirten bir çerçevesi çizilmiş, ardındansa söz konusu vaka sayıları tablolaştırılarak konuya dair suçbilimsel bir analiz de literatüre kazandırılmak istenmiştir.
Türkiye ölüm, yaralanma ve mal kaybına yol açan afetlerle sık sık karşılaşmıştır. Bu doğal tehlik... more Türkiye ölüm, yaralanma ve mal kaybına yol açan afetlerle sık sık karşılaşmıştır. Bu doğal tehlikeler arasında başta depremler olmak üzere, heyelanlar, su baskınları, kaya ve çığ düşmeleri, kuraklık önemli oranda zararlara yol açmıçtır. Afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması amacıyla bir afet olayının öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gereken çalışmaların, planlanması, yönlendirilmesi, koordine edilmesi, desteklenmesi ve uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla, kaynakların bu ortak hedefer doğrultusunda yönetilmesini gerekmektedir. Ayrıca afet zararlarının azaltılması ve afetlerin önlenmesi ancak çok disiplinli bir yaklaşımla uygulanacak afet risk yönetimi ile mümkün olabilir. Bir genel kolluk teşkilatlanması olan jandarma da afetlerde görev alan ve önemli rol ve işlevler üstlenen bir yapılanmadır. Bu bağlamda Türkiye Afet Planı (TAMP)'nda görev ve sorumlulukları bulunan koordinasyon birimlerinin rolleri açısından özellikle toplanma ve barınma süreçlerinde etkisi giderek öne çıkmaktadır.Bu çalışmada afet yönetiminin bir parçası olan Jandarma'nın Elazığ Depremi'nde icra ettiği faaliyetlerdeki çadır kurma birliklerinin etkinliği ile bu hususun kamudaki iletişim ve medya yansımalarına ilişkin olgular analiz edilmektedir.
Hacettepe Üniversitesi İİBF Dergisi, 2021
Tarih boyunca pek çok göç hareketine sahne olan Anadolu, 2011 Suriye kriziyle birlikte bölgeden y... more Tarih boyunca pek çok göç hareketine sahne olan Anadolu, 2011 Suriye kriziyle birlikte bölgeden yoğun kitlesel göç almaktadır. Yaşanan siyasi karışıklıklar ve onun neden olduğu otorite boşluğu nedeniyle meydana gelen terör olayları, başta Suriye olmak üzere bölge ülkelerden insanların hayati tehlikeden kaçmak için ülkelerini terk etmelerine neden olmuştur. Bu noktada Türkiye, tehlikeden kaçan insanların sığındığı ve en çok sığınmacı barındıran bir ülke konumunda bulunmaktadır. Sayıları milyonları bulan düzensiz göçmenlere ev sahipliği yapan Türkiye, düzensiz göçü yönetmek için pek çok alanda yenilikler ve düzenlemeler yapmıştır. 2020 yılında tüm Dünya'ya yayılmaya başlayan Covid-19 pandemisi, Türkiye'de düzensiz göçü de etkilemiş, meydana gelen düzensiz göçte önemli bir düşüş yaşanmıştır. Böylece, 2020 yılında bir önceki yıla göre Ege denizi üzerinden Yunanistan'a geçen düzensiz göçmen sayısı %84 oranında, Yunanistan'a geçmeye teşebbüs eden düzensiz göçmen sayısı ise %66 oranında azalmıştır. Covid-19 salgınının Türkiye'de görülmesiyle beraber düzensiz göçte meydana gelen bu keskin düşüşte, Türkiye'nin salgın nedeniyle uyguladığı sokak ve seyahat kısıtlamalarının yanı sıra, ülkelerin göç politikalarının etkisinin büyük olduğunu söylemek mümkündür. Bu çalışmada, Türkiye'de son dönemde yaşanan düzensiz göç ve 2020 yılında tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınının Türkiye'de düzensiz göç üzerindeki etkileri açıklanacaktır.
International Migration Researches Congress, 2021
Dünya üzerinde insanlar gerek bireysel gerekse kitleler halinde bir yerden başka bir yere göç etm... more Dünya üzerinde insanlar gerek bireysel gerekse kitleler halinde bir yerden başka bir yere göç etmişlerdir. Özellikle son yıllarda Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler nedeniyle, göç konusu Dünya’nın gündeminden düşmemektedir. Orta Doğu’dan Batı ülkelerine doğru gerçekleşen kitlesel göç hareketleri Türkiye ve AB ülkelerini doğrudan etkilemektedir. Yoğun göç hareketlerine maruz kalan ülkelerde göçmen nüfusunun fazlalığı, toplumu sosyal alanda etkilemektedir. Özellikle kitleler halinde meydana gelen düzensiz göçte, ani göçmen nüfusu artışının sosyal yaşamda uyum sorunlarına neden olması kaçınılmazdır. Göçmenler ile ev sahibi ülke halkı arasında görülebilen kültürel farklılıklar, sosyal yaşamda zorluklara neden olurken göçmenlerin sosyal uyumu ve toplumsal kabulüne yönelik engellere yol açabilmektedir. Suriye iç savaşı ile birlikte kitlesel olarak göç alan ve milyonlarca göçmene ev sahipliği yapan Türkiye’de özellikle kentlerde beraber yaşamak zorunda olan göçmen ve yerli halk, sosyal etkileşime girmekte, birbirlerine yabancı olan insanlar arasında önyargı olması ve sorunlar yaşanması kaçınılmaz olmaktadır. Bu çalışmada, uluslararası göç sonucunda kentlerde sosyal yaşam ve göçmenlerin sosyal uyumu ile toplumsal kabul önünde duran engeller incelenecektir.
Administrative Diseases of the West or Deadly Sins in Public Administration Through Drucker’s Eyes, 2021
In this study, the article “Deadly Sins in Public Administration” is discussed, which is written ... more In this study, the article “Deadly Sins in Public Administration” is discussed, which is written by Peter
Drucker in 1980 who known as the “father of modern administration” or “management guru”. Drucker, who has
carried out researches and studies in feature of the prescription on both private and public organizations, has
mentioned the six deadly sins through concrete examples, which are frequently committed in non-profit public
service organizations. This study, on the other hand, is the outcome of an effort to analyze and correctly
understand the six sins identified by Drucker in the context of public administration by his approach to public
administration. This study includes works that admitted to basic in the literature of management science and
various studies which belong Drucker in the field of public administration. As a result of the study, which was
created by analyzing the qualitative data obtained, six deadly sins committed in public administration and the
factors associated with these sins were put forward from Drucker's eyes. These determinations, which are still
valid in the field of public administration, are handled with a scientific concern as well as Drucker's inferences
and analyzes on public administration.
Karmaşık Sorunlar ve Kent, 2021
“Güvenlik ve Kent: Karmaşık Sorunlara Suç, Terör ve Kent Perspektifinden Bakmak” adlı on üçüncü b... more “Güvenlik ve Kent: Karmaşık Sorunlara Suç, Terör ve Kent Perspektifinden Bakmak” adlı on üçüncü bölümde Özge Ayas ve Tekin Avaner, ilk olarak terörle mücadelede iç güvenlik yönetimi, insani güvenlik, hibrit tehdit ve hibrit terör kavramları ile Türkiye’de kırsalda güvenliği sağlamak için oluşturulan güvenlik koruculuğu sistemini açıkladıktan sonra kentlerde terör örgütleri tarafından işlenen suçlar ve bu suçların analizini, bu kişilerin propaganda aracı olarak sosyal medyayı nasıl kullandıklarını ve siber terör konularını ele almaktadırlar. Son kısımda ise yazarlar, sosyolojik açıdan kentlerde terör ve suçluluğa odaklanarak Dünya’da ve Türkiye’de terörle mücadeleye ilişkin hukuksal düzenlemeleri, kentlerde terörün yarattığı suçlar, kent suçları, kente karşı suçları ve suçluluk sorununun topluma yansımalarını incelemektedirler.
Belgi, 2021
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonucunda Berlin Anlaşması'yla Romanya'ya bırakılan Dobruca'dan Türk... more 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonucunda Berlin Anlaşması'yla Romanya'ya bırakılan Dobruca'dan Türkiye'ye müteakip yıllarda çok sayıda Türk-Tatar soydaş göç etmiştir. 13.yy'dan bu yana Türk kavimlerinin yurt edindiği, Kuzey-Güney ekseninde sürekli göç hareketlerinin merkezinde yer alan Dobruca bu savaşın sonucunda bir kez daha Türk ve Tatarların yoğun olarak yer değiştirmesine şahit olmuştur. Bu dönemde Anadolu'ya göç eden Türk ve Tatar sayısı sağlıklı bir nüfus sayımı yapılamadığı için Türk ve Romen kaynaklarında büyük farklılık göstermektedir. 1880'de Edirne ve civarına 80-90 bin soydaşın yerleşmesi göç edenlerin sayısının büyüklüğüne dair yeterli işaret vermektedir. Göçün temel nedeni askeri yenilgi olmakla birlikte, Romenlerin siyasi, ekonomik ve kültürel homojenizasyon politikaları diğer önemli etkenlerdir. Azınlıkların topraklarının geniş çaplı kolonizasyonu geçimleri toprağa bağlı soydaşların göçünü daha da hızlandırmıştır. İki dünya savaşı arasında artarak devam eden göç dalgası, Dobruca'nın Müslüman Türk yoğunluklu demografik yapısını ortadan kaldırmış, bölgedeki Romen nüfus ağırlığı artmıştır. Öte yandan, Romen devletinin Dobruca'daki azınlığa tanıdığı din ve eğitim alanlarındaki haklar uygulanan milliyetçi politikalar neticesinde zaman içerisinde aşındırılmıştır. Göç ve söz konusu olumsuz uygulamalar bölgedeki Türk kimliği ve kültürel mirasında büyük tahribata sebep olmuştur. Sürekli göç alan Osmanlı Devleti ve mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti göçmen akınlarının yarattığı sorunlarla mücadele etmiş olmakla birlikte, genç Türkiye yöneticileri göçü Anadolu'nun nüfusunu artırma, sanayi ve tarımını geliştirmede önemli bir araç olarak da değerlendirmişlerdir. Neticede, düzensiz ve artan ivmeyle süregelen göçleri belirli bir takvim ve sayıya bağlamak fikri ortaya çıkmıştır. Böylece, göçmenler ülkenin ihtiyaç duyulan bölgelerine meslek ve zanaatlarına göre iskân edilebilecekti. 1936 tarihli Dobruca'daki Türk Ahalinin Muhaceretini Tanzim Eden Mukavelename, Dobruca'dan Türkiye'ye göçleri bir düzene bağlamıştır.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 22(3), 2020
Öz Türk kamu yönetimi eğitimi gündeme geldiğinde aslında eski Türk devletlerinden, özellikle Selç... more Öz Türk kamu yönetimi eğitimi gündeme geldiğinde aslında eski Türk devletlerinden, özellikle Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarından bahsetmek gereklidir. Selçuklu İmparatorluğunda Nizamiye Medresesi adıyla anılan ve yöneticilerin eğitildiği okullar var olmuştur. Diğer bir örnek ise Osmanlı üst düzey yöneticilerinin eğitildiği, özel bir kamu yönetimi okulu olan ve Sarayın içerisinde yer alan Enderun'dur. Dünya tarihinde önemli yerler almış pek çok medeniyete ve devlete ev sahipliği yapmış, çok-kültürlü bu toprakların bir ürünü olan Enderun, dünyanın sayılı yönetim okullarından birisidir. Enderun, Türk idare tarihi açısından yalnızca tarihi bir kurum değildir. Özellikle kamu yönetimi eğitimi açısından üzerinde titizlikle durulması gereken bir yapıdır. Kamu yönetimi eğitiminde model arayışları devam ederken Enderun okullarından çıkarılacak dersler vardır. Çalışmada bu kapsamda ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu kamu yönetimi eğitiminin tarihsel ve kurumsal gelişimi özetlenmiştir. Bu amaçla çalışmada Enderun okullarının iç işleyişi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Okulun yapısı, verilen eğitimin niteliği ve unsurları bu kapsamda incelenmiştir. Son olarak Enderun'un ve yönetici eğitiminin dönüşümü incelenerek, günümüze dair çıkarımlarda bulunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Türk idare tarihi, yönetici eğitimi, yönetim okulu, bürokrat, kameralizm Abstract When Turkish public administration education is wanted to be explained, it is essential to mention the old Turkish states, especially the Seljuk and Ottoman Empires. There were public administration schools in Selcuks Empire, which was called Nizamiye madrasa and administrators were trained in that schools. Another example is the professional executive class in the Ottoman Empire, and they were educated in Enderun, a special public administration school in Sultan's Palace. Enderun, which is a product of these multicultural lands that has hosted many civilizations and states that have taken important places in the world history, was one of the world's leading administration schools in the world. Enderun is not only a historic institution in terms of Turkish administrative history. It is an important organization that needs to be meticulously emphasized, especially in terms of public administration education. There are lessons to be learned from Enderun schools while questioning models in public administration education continues. Within this framework, the article first aims to summarize the historical development of the public administration education in Ottoman Empire, together with institutional development. For this purpose, the internal functioning of Enderun schools has been tried to be revealed. The structure of the school, the nature and elements of the education provided are examined in this context. Finally, the transformation of Enderun and executive education has been examined and inferences have been made.
MEMLEKET Siyaset ve Yönetim, Cilt: 1, Sayı: 2, Eylül, 2006
Türkiye'de serbest piyasa sistemine geçişle birlikte idare hukukçuları tarafından Bağımsız Düzenl... more Türkiye'de serbest piyasa sistemine geçişle birlikte idare hukukçuları tarafından Bağımsız Düzenleyici Kurumlar (BDK) adı verilen ve gittikçe yaygınlaşan yeni idari özelliklere sahip kurumlarla karşılaşılmıştır. Bu kurumlar henüz çerçeve bir kanunla tek biçeme kavuşamasalar da bir kez kurulur kurulmaz küresel ilişkilerin ortasında kalmışlardır. BDK yapılanmasının geleneksel yapıyı, hem iç hem de dış ilişkiler bakımından kırması ve yeni ilişki biçimleri ile yeni özneler oluşturmaya başlaması, yazının temel sorunsalını oluşturmaktadır. Ancak BDK'ların, uluslararası örgütler, ulus-devletler gibi diğer dış politika aktörlerine göre sürece girişi henüz erken dönem olarak görülmelidir, dolayısıyla da bir dış politika aktörü olarak etkinlikleri henüz bunlarla karşılaştırılmamalıdır. BDK'lar kendi sektörel alanlarındaki uluslararası kurumlar ile çeşitli ilişkilere girmektedirler. Bu ilişkilerin niteliği kuruluş yasalarından yola çıkılarak araştırılmakta ve değerlendirilmektedir.
Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, 2020
ÖZET Kooperatifçilik dünya ve Türkiye açısından son derece önemli bir olgudur. Kooperatifler aynı... more ÖZET Kooperatifçilik dünya ve Türkiye açısından son derece önemli bir olgudur. Kooperatifler aynı amaçla güçlerini birleştiren bireylerin, belediye, köy, il özel idaresi gibi kamu kuruluşlarının, dernekler, sendikalar gibi özel hukuk tüzel kişilerinin de üye olduğu, kâr amacı gütmeyen, özüne yardım, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmaya ABSTRACT Cooperatives are an extremely important phenomenon for the world and Turkey. Cooperatives having the features of being non-profit and mutual assistance and interdependence are organizations whose members are individuals and public enterprises, such as mayor, village, special provincial administration, and private law entities, like associations and unions; however, they are not capital partnerships. Therefore, cooperative organizations, capital and profit do have differentiated goals. The housing cooperative, however, is like the leading sector among them. Thus, as regards that, it increases social solidarity, and then, it is obviously and evidently important and essential that the cooperative both makes great contributions to the country"s economy and has an undeniable place in the cooperative sector and provides housing, which is a human right, through the opportunities owned. In this paper, interpretation of findings on the public policy determined about the cooperative at the beginning of two thousands is covered. The cooperative movement initially and prominently stated to be observed in the Europe after the mid of the nineteenth century. In this sense, the introduction of cooperatives in Turkey dates back to the same periods, like in 1863, and the first organization was founded with the name of "County Fund (Memleket Sandığı)". Though the first organization focused on the agriculture, similar types of organizations were to be seen in housing after a short time. The foundation and operations of cooperatives were fixed with the Law of Cooperatives numbered 1163 in 1969. The purpose of focusing on the cooperative having such a long history in terms of the public policy and especially on the housing cooperative is that they had abrupt developments and various effects.
Mülkiye Dergisi, 2009
İkinci dünya savaşı döneminde Türkiye'de bürokrasinin encamı üzerine... Mülkiye Dergisi, Cilt 33 ... more İkinci dünya savaşı döneminde Türkiye'de bürokrasinin encamı üzerine... Mülkiye Dergisi, Cilt 33 , Sayı 264, Sayfalar 61 - 78, 2009.
Mülkiye Dergisi, 2007
Edebiyat ve yönetim üzerine örnekler...
Doğu Batı, 2019
Balkanlar II, sayı 90, Ağustos Eylül Ekim 2019, s.291-315.
Savunma Bilimleri Dergisi, 2019
Today, it is seen as a significant advantage by countries that armed unmanned aerial vehicles (AU... more Today, it is seen as a significant advantage by countries that armed unmanned aerial vehicles (AUAV) have made considerable contributions to terrestrial and air superiority in combat, have asymmetrical impact, and are time-saving and costeffective. In addition to all these, the fact that AUAVs are remotely controlled by operators away from the operation zone and therefore the absence of lifethreatening risk to operators makes AUAVs practical and advantageous. Furthermore, the fact that the AUAV operations do not create any additional costs in terms of lives and properties provides tolerance and support for public policies of these countries. The basic features that distinguish these armed vehicles from others are as follows: (i) The ability of decision-makers to follow and contribute to the process of where and how the AUAV firing will take place. (ii) Possibility of minimizing the damage to civilians due to the advantage of staying airborne on the target longer compared to manned aircraft. This article aims to understand today by making observations in the legal context, as it will be seen in the coming years that AUAVs will be used more and more. In this way, it is considered that new approaches to both national security and internal security can be benefited. Foreseeing the international and national use of these vehicles will contribute to the preparedness for the effects of these technologies for life in modern society. Günümüzde Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA)'nın zaman ve mekân üstünlüğü, asimetrik etkisi, ekonomikliği, kullanıcısının çatışma bölgesinden uzaklığı veya ölme riski taşımaması ülkeler tarafından önemli bir avantaj olarak görülmektedir. Ayrıca, SİHA operasyonlarının cana ve mala ilişkin herhangi bir ilave maliyet yaratmaması bu ülkelerin kamuoyları nezdinde yürütülen politikalara tolerans ve destek sağlamaktadır. Bu silahlı araçları diğerlerinden ayıran temel özellikler için ise şunlar söylenebilir: (ı) Karar vericilerin, SİHA atışlarının nerede ve nasıl yapılacağına ilişkin süreci takip edebilmeleri ve katkı sağlayabilme imkânı, (ıı) İnsanlı uçağa göre hedef üzerinde daha uzun kalma avantajı sayesinde sivil kişilere olan zayiatı en aza indirebilme imkânı. Bu makale, SİHA'ların önümüzdeki yıllarda daha da fazla kullanılması durumuyla karşılaşılacağından, hukuki bağlamda tespitler yaparak bugünü anlamayı amaçlamaktadır. Bu sayede, SİHA'lara ilişkin hem ulusal güvenliğe hem de iç güvenliğine yönelik yeni yaklaşımların ortaya konulmasına fayda sağlanabileceği değerlendirilmektedir. Bu araçların uluslararası ve ulusal alanda kullanımına ilişkin öngörülerde bulunmak, modern toplumun hayatına giren bu teknolojilerin etkilerine hazırlıklı olmaya katkı sağlayacaktır.
ASSAM Uluslararası Hakemli Dergi, 2019
States' view of internal security has changed completely over the thirty years. During the Cold W... more States' view of internal security has changed completely over the thirty years. During the Cold War, which was based on military security, internal security didn’t attract as much attention as the national security. It is a fact that globalization contributes to the sharing of knowledge, wealth and products among societies. However, it is clear that the tensions between the states, economic inequalities, cultural, religious and ethnic exclusion are lower to the level of individuals. It is imperative that the changing internal security concept is to be responded to in the public administration. As a matter of fact, the changing needs of internal security are reflected in the reorganization of public administration, specialisation and the strengthening of inter-agency coordination. It is indispensable to provide academic training to meet today's security needs of the gendarmerie law enforcement forces, which are the basic elements of internal security. The aim of this study is to present a model gendarmerie officer academic education and career model in the context of today's internal security and public administration approach. This study has been carried out in a theoretical foundation by reviewing the literature. In this context, first of all, the changing needs of the internal security approach are explained, and subsequent reflections of the security field to education and new expectations in public administration are emphasized. Finally, the academic and career plan for the gendarmerie officer was presented as an exemplary bachelor's and upper-level career training model./ Devletlerin iç güvenliğe bakışı son otuz yılda tümüyle değişmiştir. Askeri güvenliği temel alan Soğuk Savaş döneminde iç güvenlik ulusal güvenlik kadar ilgi çekmemiştir. Günümüzde küreselleşmenin toplumlar arasında bilgi, zenginlik ve ürünlerin paylaşımına katkı sağladığı bir gerçektir. Ancak devletlerarasında yaşanan gerilimleri, ekonomik eşitsizlikleri, kültürel, dini ve etnik dışlanmaları da bireyler düzeyine indirgediği açıktır. Değişen iç güvenlik anlayışının kamu yönetiminde karşılık bulması ise zorunluluktur. Nitekim iç güvenliğin değişen ihtiyaçları, kamu yönetimine yeniden teşkilatlanma, uzmanlaşma ve kurumlar arası koordinasyonun güçlendirilmesi olarak yansımıştır. İç güvenliğin temel unsuru olan jandarma kolluk kuvvetlerine, günümüz güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde akademik eğitim verilmesi ise vazgeçilmezdir. Bu kapsamda çalışmanın amacı, günümüzün iç güvenlik ve kamu yönetimi yaklaşımı bağlamında örnek bir jandarma subay akademik eğitimi ve kariyer modeli sunmaktır. Çalışma literatür taraması yapılarak teorik bir zeminde yürütülmüştür. Bu kapsamda ilk olarak, iç güvenlik yaklaşımının değişen ihtiyaçları açıklanmış, müteakiben güvenlik alanının eğitime yansımaları ve kamu yönetimi anlayışında yeni beklentiler vurgulanmıştır. Son olarak ise Jandarma subayına ilişkin akademik ve kariyer planı örnek bir lisans ve üst seviye kariyer eğitim modeli olarak sunulmuştur.
İnsanların hayatını ciddi ölçüde tehdit eden ve toplumun huzuruna gölge düşüren, ekonomiyi, günde... more İnsanların hayatını ciddi ölçüde tehdit eden ve toplumun huzuruna
gölge düşüren, ekonomiyi, gündelik yaşantıyı zora sokan terör olgusu,
Türkiye’nin de yıllardır mücadele ettiği bir sorundur. Ortaya çıkış nedeni
farklılık gösterebilen terör, gelişen dünya ve ilerleyen teknoloji nedeniyle
gitgide küresel bir tehdit halini almaktadır. Bu sebeple, terörle mücadele
de küresel bir boyut kazanmış olup, terörü önlemek için uluslararası
kuruluşlar birtakım tedbirler almaktadırlar. Özellikle seyahat alanında
güvenlik önlemlerini artırma, terörün finansman kaynaklarını engelleme,
toplumu bilinçlendirme, kültürler ve dinler arasında diyalogu sağlama ve
hoşgörüyü geliştirme uluslararası kuruluşların terörle mücadele stratejileri
arasında yer almaktadır.
Bu çalışmada Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Birleşmiş
Milletler (BM), Avrupa Konseyi (AK), Avrupa Birliği (AB), Mali Eylem
Görev Gücü (FATF) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi
uluslararası kuruluşların terörle mücadele politikaları incelenmiştir.
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2022
Abstract In this study, the article “Deadly Sins in Public Administration” is discussed, which is... more Abstract In this study, the article “Deadly Sins in Public Administration” is discussed, which is written by Peter Drucker in 1980 who known as “father of modern administration” or “management guru”. Drucker, who has carried out researches and studies in feature of the prescription on both private and public organizations, has mentioned the six deadly sins through concrete examples, which are frequently committed in non-profit public service organizations. This study, on the other hand, is the outcome of an effort to analyze and correctly understand the six sins identified by Drucker in the context of public administration by his approach to public administration. This study includes works that admitted to basic in the literature of management science and various studies which belong Drucker in the field of public administration. As a result of the study, which was created by analyzing the qualitative data obtained, six deadly sins committed in public administration and the factors associated with these sins were put forward from Drucker's eyes. These determinations, which are still valid in the field of public administration, are handled with a scientific concern as well as Drucker's inferences and analyzes on public administration. Keywords: Peter Drucker, Public administration, Performance, Productivity
Public Affairs Education and Training in the 21st Century
There were public administration schools in Turkish administrative history. For example, in Selju... more There were public administration schools in Turkish administrative history. For example, in Seljuks Empire times, this school was called Nizamiye Madrasah, and administrators were trained there. Another example is the professional executive class in the Ottoman Empire, and they were educated in Enderun, a unique public administration school in Sultan's Palace. In the 19th century, Turkish public administration was influenced by the Western model, and Mekteb-i Mülkiye was established in 1859. The school moved to Ankara in 1935 and was named Faculty of Political Sciences. In 1952, the Public Administration Institute of Turkey and the Middle East and the first public administration department were established with the support of the USA. Within this framework, the chapter first summarizes the historical development of public administration education in Turkey, together with institutional development. Therefore, these institutions' historical roles were examined, and the interac...
ASBİDER, 2022
Türk kamu yönetimi hızla değişmektedir. Sürecin en dikkat çeken aşaması Türkiye’de Cumhurbaşkanlı... more Türk kamu yönetimi hızla değişmektedir. Sürecin en dikkat çeken aşaması Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ya
da Türk Tipi Başkanlık Sisteminin inşa edilmesidir. Bu sürece
Türk kamu yönetimi açısından bakıldığında yönetici-yönetilen
ilişkisine sağlıklı bir işlev kazandırabilecek olan modelin tarih
boyunca, istişare temelli olduğuna dair elimizde epey kaynak
mevcuttur. İstişare, ülke ile ilgili kararların alınmasında tek
başına yetkili olmamak, deneyimli devlet adamlarının görüşleri
çerçevesinde politikalar oluşturmak noktasında büyük öneme
sahiptir. Köklü bir tarihe sahip olan Türkler tarafından kurulan devletlerde hükümdara danışmanlık yapan çeşitli kurumlar
oluşturularak meşveret usulü işletilmeye çalışılmış ve aslına
bakılırsa Türk toplumu sadece 1980’lerde değil öncesinde kurulan bütün devletlerde yönetime katılımı amaçlayan kavramlarının içini doldurmaya çalışmıştır. Hiç şüphesiz ki demokratik, anayasal yönetim anlayışı denildiğinde aklımıza da halkın
egemenliği, istişari nitelikteki uygulamalar, danışma meclisleri gibi birbirine sıkı sıkıya bağlı kavramlar gelmektedir. Bu
çalışma ile danışma kavramı ve meclislerin sahip olduğu önem
irdelenmiştir. Ayrıca bu inceleme geçmişten günümüze Türk
kamu yönetiminde danışma meclisleri geleneğini görmek ve
günümüz Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nu anlamak adına yol gösterici olma gayesindedir. Yeni hükümet sistemi
hızlı karar alma ve hızlı uygulama mottosuna sahiptir. İstişare
bu sırada ortaya çıkabilecek sorunları engin devlet tecrübesine sahip üyeler tarafından geliştirilen önerilerle giderebilecek
işleve sahiptir. Çalışma literatür ve basın-yayın kuruluşlarının
haberlerinin taramasıyla oluşturulmuştur.
Medeniyet Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu çalışma kamu yönetimi ve yapay zekâyı birleştiren yapay zekâ yönetimini lider ülkeler, Türkiye... more Bu çalışma kamu yönetimi ve yapay zekâyı birleştiren yapay zekâ yönetimini lider ülkeler, Türkiye ve Türkiye'de yeni kurulan Dijital Dönüşüm Ofisi ve Büyük Veri ve Yapay Zekâ Daire Başkanlığı bağlamında incelemeyi aynı zamanda Türkiye'deki yapay zekâ gelişim ve değişimlerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Çalışma, ilgili tüm konular hakkında öne çıkan kaynakların literatür taraması, ülkelerin strateji ve politika belgeleri incelenerek oluşturulmuştur. Yapay zekânın dünyada ilerleyen bir güç olduğu inkâr edilemez bir sonuç olarak ön plana çıkmaktadır. Bu teknolojilere zaman, maddi kaynak, eğitim ve istihdam için yapılan her yatırım bu alanda kendini göstermek ve ön sıralarda yer almak adına önem teşkil etmektedir. Bu alanda gelişmiş, lider konumunda ve birbiriyle yarışan ülkelerin yanında Türkiye henüz başlangıç aşamasında sayılsa da attığı adımlarla kendini bu yeni yapay zekâya dayalı dünyaya dâhil etmek için gerek kurulan yeni kurumlarla gerekse yapay zekânın kamu yönetimine dâhil edilmesiyle çalışmalar yaptığı aşikârdır. Yeni kurulması hasebiyle Büyük Veri ve Yapay Zekâ Daire Başkanlığı hakkında akademik bir çalışmaya rastlanmamıştır. Söz konusu daire başkanlığı hakkında ulaşılan tüm veriler bir araya toplanmış ve geleceği tartışılmış; Türkiye'deki yapay zekâ çalışma ve gelişmeleri derlenmeye çalışılmıştır.
Global Journal of Economics and Business Studies, 2021
Türkiye genç fay hatları üzerinde yer alması nedeniyle deprem afeti ile sıkça karşı karşıya kalma... more Türkiye genç fay hatları üzerinde yer alması nedeniyle deprem afeti ile sıkça karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle Malatya ve Elazığ illerinin de üzerinde bulunduğu Doğu Anadolu Fay Hattı, 1870'li yıllardan bu yana yıkım gücü yüksek olan depremler gerçekleştirmiştir. Bu nedenle afet, etkin afet yönetimi ve suç ilişkisini anılan iki il bağlamında ele almak son derece önemli görülmektedir. Diğer afet bölgelerinde olduğu gibi bu illerde de afet dönemlerinde arama kurtarma faaliyetlerinin yanı sıra bölge güvenliğinin sağlanması amacıyla önemli adımlar atılmaktadır. Afetlerin Türkçe alanyazında yeterince ele alınmayan bu yönü çalışmada; asayiş suçlarından evden hırsızlık ve yağma suçları bağlamında incelenmiştir. Jandarma bölgesinden alınan hırsızlık ve yağma suçlarına ilişkin vaka sayıları tablolaştırılarak afet yönetimi ve suç ilişkisinin olağanüstü dönemlerde önem arz eden bir konu olduğu vurgulanmak istenmiştir. Öncelikle konunun afet bölgelerinde afet yönetimi ve iç güvenlik yönetimi bakımından önemini belirten bir çerçevesi çizilmiş, ardındansa söz konusu vaka sayıları tablolaştırılarak konuya dair suçbilimsel bir analiz de literatüre kazandırılmak istenmiştir.
Türkiye ölüm, yaralanma ve mal kaybına yol açan afetlerle sık sık karşılaşmıştır. Bu doğal tehlik... more Türkiye ölüm, yaralanma ve mal kaybına yol açan afetlerle sık sık karşılaşmıştır. Bu doğal tehlikeler arasında başta depremler olmak üzere, heyelanlar, su baskınları, kaya ve çığ düşmeleri, kuraklık önemli oranda zararlara yol açmıçtır. Afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması amacıyla bir afet olayının öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gereken çalışmaların, planlanması, yönlendirilmesi, koordine edilmesi, desteklenmesi ve uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla, kaynakların bu ortak hedefer doğrultusunda yönetilmesini gerekmektedir. Ayrıca afet zararlarının azaltılması ve afetlerin önlenmesi ancak çok disiplinli bir yaklaşımla uygulanacak afet risk yönetimi ile mümkün olabilir. Bir genel kolluk teşkilatlanması olan jandarma da afetlerde görev alan ve önemli rol ve işlevler üstlenen bir yapılanmadır. Bu bağlamda Türkiye Afet Planı (TAMP)'nda görev ve sorumlulukları bulunan koordinasyon birimlerinin rolleri açısından özellikle toplanma ve barınma süreçlerinde etkisi giderek öne çıkmaktadır.Bu çalışmada afet yönetiminin bir parçası olan Jandarma'nın Elazığ Depremi'nde icra ettiği faaliyetlerdeki çadır kurma birliklerinin etkinliği ile bu hususun kamudaki iletişim ve medya yansımalarına ilişkin olgular analiz edilmektedir.
Hacettepe Üniversitesi İİBF Dergisi, 2021
Tarih boyunca pek çok göç hareketine sahne olan Anadolu, 2011 Suriye kriziyle birlikte bölgeden y... more Tarih boyunca pek çok göç hareketine sahne olan Anadolu, 2011 Suriye kriziyle birlikte bölgeden yoğun kitlesel göç almaktadır. Yaşanan siyasi karışıklıklar ve onun neden olduğu otorite boşluğu nedeniyle meydana gelen terör olayları, başta Suriye olmak üzere bölge ülkelerden insanların hayati tehlikeden kaçmak için ülkelerini terk etmelerine neden olmuştur. Bu noktada Türkiye, tehlikeden kaçan insanların sığındığı ve en çok sığınmacı barındıran bir ülke konumunda bulunmaktadır. Sayıları milyonları bulan düzensiz göçmenlere ev sahipliği yapan Türkiye, düzensiz göçü yönetmek için pek çok alanda yenilikler ve düzenlemeler yapmıştır. 2020 yılında tüm Dünya'ya yayılmaya başlayan Covid-19 pandemisi, Türkiye'de düzensiz göçü de etkilemiş, meydana gelen düzensiz göçte önemli bir düşüş yaşanmıştır. Böylece, 2020 yılında bir önceki yıla göre Ege denizi üzerinden Yunanistan'a geçen düzensiz göçmen sayısı %84 oranında, Yunanistan'a geçmeye teşebbüs eden düzensiz göçmen sayısı ise %66 oranında azalmıştır. Covid-19 salgınının Türkiye'de görülmesiyle beraber düzensiz göçte meydana gelen bu keskin düşüşte, Türkiye'nin salgın nedeniyle uyguladığı sokak ve seyahat kısıtlamalarının yanı sıra, ülkelerin göç politikalarının etkisinin büyük olduğunu söylemek mümkündür. Bu çalışmada, Türkiye'de son dönemde yaşanan düzensiz göç ve 2020 yılında tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınının Türkiye'de düzensiz göç üzerindeki etkileri açıklanacaktır.
International Migration Researches Congress, 2021
Dünya üzerinde insanlar gerek bireysel gerekse kitleler halinde bir yerden başka bir yere göç etm... more Dünya üzerinde insanlar gerek bireysel gerekse kitleler halinde bir yerden başka bir yere göç etmişlerdir. Özellikle son yıllarda Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler nedeniyle, göç konusu Dünya’nın gündeminden düşmemektedir. Orta Doğu’dan Batı ülkelerine doğru gerçekleşen kitlesel göç hareketleri Türkiye ve AB ülkelerini doğrudan etkilemektedir. Yoğun göç hareketlerine maruz kalan ülkelerde göçmen nüfusunun fazlalığı, toplumu sosyal alanda etkilemektedir. Özellikle kitleler halinde meydana gelen düzensiz göçte, ani göçmen nüfusu artışının sosyal yaşamda uyum sorunlarına neden olması kaçınılmazdır. Göçmenler ile ev sahibi ülke halkı arasında görülebilen kültürel farklılıklar, sosyal yaşamda zorluklara neden olurken göçmenlerin sosyal uyumu ve toplumsal kabulüne yönelik engellere yol açabilmektedir. Suriye iç savaşı ile birlikte kitlesel olarak göç alan ve milyonlarca göçmene ev sahipliği yapan Türkiye’de özellikle kentlerde beraber yaşamak zorunda olan göçmen ve yerli halk, sosyal etkileşime girmekte, birbirlerine yabancı olan insanlar arasında önyargı olması ve sorunlar yaşanması kaçınılmaz olmaktadır. Bu çalışmada, uluslararası göç sonucunda kentlerde sosyal yaşam ve göçmenlerin sosyal uyumu ile toplumsal kabul önünde duran engeller incelenecektir.
Administrative Diseases of the West or Deadly Sins in Public Administration Through Drucker’s Eyes, 2021
In this study, the article “Deadly Sins in Public Administration” is discussed, which is written ... more In this study, the article “Deadly Sins in Public Administration” is discussed, which is written by Peter
Drucker in 1980 who known as the “father of modern administration” or “management guru”. Drucker, who has
carried out researches and studies in feature of the prescription on both private and public organizations, has
mentioned the six deadly sins through concrete examples, which are frequently committed in non-profit public
service organizations. This study, on the other hand, is the outcome of an effort to analyze and correctly
understand the six sins identified by Drucker in the context of public administration by his approach to public
administration. This study includes works that admitted to basic in the literature of management science and
various studies which belong Drucker in the field of public administration. As a result of the study, which was
created by analyzing the qualitative data obtained, six deadly sins committed in public administration and the
factors associated with these sins were put forward from Drucker's eyes. These determinations, which are still
valid in the field of public administration, are handled with a scientific concern as well as Drucker's inferences
and analyzes on public administration.
Karmaşık Sorunlar ve Kent, 2021
“Güvenlik ve Kent: Karmaşık Sorunlara Suç, Terör ve Kent Perspektifinden Bakmak” adlı on üçüncü b... more “Güvenlik ve Kent: Karmaşık Sorunlara Suç, Terör ve Kent Perspektifinden Bakmak” adlı on üçüncü bölümde Özge Ayas ve Tekin Avaner, ilk olarak terörle mücadelede iç güvenlik yönetimi, insani güvenlik, hibrit tehdit ve hibrit terör kavramları ile Türkiye’de kırsalda güvenliği sağlamak için oluşturulan güvenlik koruculuğu sistemini açıkladıktan sonra kentlerde terör örgütleri tarafından işlenen suçlar ve bu suçların analizini, bu kişilerin propaganda aracı olarak sosyal medyayı nasıl kullandıklarını ve siber terör konularını ele almaktadırlar. Son kısımda ise yazarlar, sosyolojik açıdan kentlerde terör ve suçluluğa odaklanarak Dünya’da ve Türkiye’de terörle mücadeleye ilişkin hukuksal düzenlemeleri, kentlerde terörün yarattığı suçlar, kent suçları, kente karşı suçları ve suçluluk sorununun topluma yansımalarını incelemektedirler.
Belgi, 2021
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonucunda Berlin Anlaşması'yla Romanya'ya bırakılan Dobruca'dan Türk... more 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonucunda Berlin Anlaşması'yla Romanya'ya bırakılan Dobruca'dan Türkiye'ye müteakip yıllarda çok sayıda Türk-Tatar soydaş göç etmiştir. 13.yy'dan bu yana Türk kavimlerinin yurt edindiği, Kuzey-Güney ekseninde sürekli göç hareketlerinin merkezinde yer alan Dobruca bu savaşın sonucunda bir kez daha Türk ve Tatarların yoğun olarak yer değiştirmesine şahit olmuştur. Bu dönemde Anadolu'ya göç eden Türk ve Tatar sayısı sağlıklı bir nüfus sayımı yapılamadığı için Türk ve Romen kaynaklarında büyük farklılık göstermektedir. 1880'de Edirne ve civarına 80-90 bin soydaşın yerleşmesi göç edenlerin sayısının büyüklüğüne dair yeterli işaret vermektedir. Göçün temel nedeni askeri yenilgi olmakla birlikte, Romenlerin siyasi, ekonomik ve kültürel homojenizasyon politikaları diğer önemli etkenlerdir. Azınlıkların topraklarının geniş çaplı kolonizasyonu geçimleri toprağa bağlı soydaşların göçünü daha da hızlandırmıştır. İki dünya savaşı arasında artarak devam eden göç dalgası, Dobruca'nın Müslüman Türk yoğunluklu demografik yapısını ortadan kaldırmış, bölgedeki Romen nüfus ağırlığı artmıştır. Öte yandan, Romen devletinin Dobruca'daki azınlığa tanıdığı din ve eğitim alanlarındaki haklar uygulanan milliyetçi politikalar neticesinde zaman içerisinde aşındırılmıştır. Göç ve söz konusu olumsuz uygulamalar bölgedeki Türk kimliği ve kültürel mirasında büyük tahribata sebep olmuştur. Sürekli göç alan Osmanlı Devleti ve mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti göçmen akınlarının yarattığı sorunlarla mücadele etmiş olmakla birlikte, genç Türkiye yöneticileri göçü Anadolu'nun nüfusunu artırma, sanayi ve tarımını geliştirmede önemli bir araç olarak da değerlendirmişlerdir. Neticede, düzensiz ve artan ivmeyle süregelen göçleri belirli bir takvim ve sayıya bağlamak fikri ortaya çıkmıştır. Böylece, göçmenler ülkenin ihtiyaç duyulan bölgelerine meslek ve zanaatlarına göre iskân edilebilecekti. 1936 tarihli Dobruca'daki Türk Ahalinin Muhaceretini Tanzim Eden Mukavelename, Dobruca'dan Türkiye'ye göçleri bir düzene bağlamıştır.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 22(3), 2020
Öz Türk kamu yönetimi eğitimi gündeme geldiğinde aslında eski Türk devletlerinden, özellikle Selç... more Öz Türk kamu yönetimi eğitimi gündeme geldiğinde aslında eski Türk devletlerinden, özellikle Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarından bahsetmek gereklidir. Selçuklu İmparatorluğunda Nizamiye Medresesi adıyla anılan ve yöneticilerin eğitildiği okullar var olmuştur. Diğer bir örnek ise Osmanlı üst düzey yöneticilerinin eğitildiği, özel bir kamu yönetimi okulu olan ve Sarayın içerisinde yer alan Enderun'dur. Dünya tarihinde önemli yerler almış pek çok medeniyete ve devlete ev sahipliği yapmış, çok-kültürlü bu toprakların bir ürünü olan Enderun, dünyanın sayılı yönetim okullarından birisidir. Enderun, Türk idare tarihi açısından yalnızca tarihi bir kurum değildir. Özellikle kamu yönetimi eğitimi açısından üzerinde titizlikle durulması gereken bir yapıdır. Kamu yönetimi eğitiminde model arayışları devam ederken Enderun okullarından çıkarılacak dersler vardır. Çalışmada bu kapsamda ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu kamu yönetimi eğitiminin tarihsel ve kurumsal gelişimi özetlenmiştir. Bu amaçla çalışmada Enderun okullarının iç işleyişi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Okulun yapısı, verilen eğitimin niteliği ve unsurları bu kapsamda incelenmiştir. Son olarak Enderun'un ve yönetici eğitiminin dönüşümü incelenerek, günümüze dair çıkarımlarda bulunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Türk idare tarihi, yönetici eğitimi, yönetim okulu, bürokrat, kameralizm Abstract When Turkish public administration education is wanted to be explained, it is essential to mention the old Turkish states, especially the Seljuk and Ottoman Empires. There were public administration schools in Selcuks Empire, which was called Nizamiye madrasa and administrators were trained in that schools. Another example is the professional executive class in the Ottoman Empire, and they were educated in Enderun, a special public administration school in Sultan's Palace. Enderun, which is a product of these multicultural lands that has hosted many civilizations and states that have taken important places in the world history, was one of the world's leading administration schools in the world. Enderun is not only a historic institution in terms of Turkish administrative history. It is an important organization that needs to be meticulously emphasized, especially in terms of public administration education. There are lessons to be learned from Enderun schools while questioning models in public administration education continues. Within this framework, the article first aims to summarize the historical development of the public administration education in Ottoman Empire, together with institutional development. For this purpose, the internal functioning of Enderun schools has been tried to be revealed. The structure of the school, the nature and elements of the education provided are examined in this context. Finally, the transformation of Enderun and executive education has been examined and inferences have been made.
MEMLEKET Siyaset ve Yönetim, Cilt: 1, Sayı: 2, Eylül, 2006
Türkiye'de serbest piyasa sistemine geçişle birlikte idare hukukçuları tarafından Bağımsız Düzenl... more Türkiye'de serbest piyasa sistemine geçişle birlikte idare hukukçuları tarafından Bağımsız Düzenleyici Kurumlar (BDK) adı verilen ve gittikçe yaygınlaşan yeni idari özelliklere sahip kurumlarla karşılaşılmıştır. Bu kurumlar henüz çerçeve bir kanunla tek biçeme kavuşamasalar da bir kez kurulur kurulmaz küresel ilişkilerin ortasında kalmışlardır. BDK yapılanmasının geleneksel yapıyı, hem iç hem de dış ilişkiler bakımından kırması ve yeni ilişki biçimleri ile yeni özneler oluşturmaya başlaması, yazının temel sorunsalını oluşturmaktadır. Ancak BDK'ların, uluslararası örgütler, ulus-devletler gibi diğer dış politika aktörlerine göre sürece girişi henüz erken dönem olarak görülmelidir, dolayısıyla da bir dış politika aktörü olarak etkinlikleri henüz bunlarla karşılaştırılmamalıdır. BDK'lar kendi sektörel alanlarındaki uluslararası kurumlar ile çeşitli ilişkilere girmektedirler. Bu ilişkilerin niteliği kuruluş yasalarından yola çıkılarak araştırılmakta ve değerlendirilmektedir.
Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, 2020
ÖZET Kooperatifçilik dünya ve Türkiye açısından son derece önemli bir olgudur. Kooperatifler aynı... more ÖZET Kooperatifçilik dünya ve Türkiye açısından son derece önemli bir olgudur. Kooperatifler aynı amaçla güçlerini birleştiren bireylerin, belediye, köy, il özel idaresi gibi kamu kuruluşlarının, dernekler, sendikalar gibi özel hukuk tüzel kişilerinin de üye olduğu, kâr amacı gütmeyen, özüne yardım, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmaya ABSTRACT Cooperatives are an extremely important phenomenon for the world and Turkey. Cooperatives having the features of being non-profit and mutual assistance and interdependence are organizations whose members are individuals and public enterprises, such as mayor, village, special provincial administration, and private law entities, like associations and unions; however, they are not capital partnerships. Therefore, cooperative organizations, capital and profit do have differentiated goals. The housing cooperative, however, is like the leading sector among them. Thus, as regards that, it increases social solidarity, and then, it is obviously and evidently important and essential that the cooperative both makes great contributions to the country"s economy and has an undeniable place in the cooperative sector and provides housing, which is a human right, through the opportunities owned. In this paper, interpretation of findings on the public policy determined about the cooperative at the beginning of two thousands is covered. The cooperative movement initially and prominently stated to be observed in the Europe after the mid of the nineteenth century. In this sense, the introduction of cooperatives in Turkey dates back to the same periods, like in 1863, and the first organization was founded with the name of "County Fund (Memleket Sandığı)". Though the first organization focused on the agriculture, similar types of organizations were to be seen in housing after a short time. The foundation and operations of cooperatives were fixed with the Law of Cooperatives numbered 1163 in 1969. The purpose of focusing on the cooperative having such a long history in terms of the public policy and especially on the housing cooperative is that they had abrupt developments and various effects.
Mülkiye Dergisi, 2009
İkinci dünya savaşı döneminde Türkiye'de bürokrasinin encamı üzerine... Mülkiye Dergisi, Cilt 33 ... more İkinci dünya savaşı döneminde Türkiye'de bürokrasinin encamı üzerine... Mülkiye Dergisi, Cilt 33 , Sayı 264, Sayfalar 61 - 78, 2009.
Mülkiye Dergisi, 2007
Edebiyat ve yönetim üzerine örnekler...
Doğu Batı, 2019
Balkanlar II, sayı 90, Ağustos Eylül Ekim 2019, s.291-315.
Savunma Bilimleri Dergisi, 2019
Today, it is seen as a significant advantage by countries that armed unmanned aerial vehicles (AU... more Today, it is seen as a significant advantage by countries that armed unmanned aerial vehicles (AUAV) have made considerable contributions to terrestrial and air superiority in combat, have asymmetrical impact, and are time-saving and costeffective. In addition to all these, the fact that AUAVs are remotely controlled by operators away from the operation zone and therefore the absence of lifethreatening risk to operators makes AUAVs practical and advantageous. Furthermore, the fact that the AUAV operations do not create any additional costs in terms of lives and properties provides tolerance and support for public policies of these countries. The basic features that distinguish these armed vehicles from others are as follows: (i) The ability of decision-makers to follow and contribute to the process of where and how the AUAV firing will take place. (ii) Possibility of minimizing the damage to civilians due to the advantage of staying airborne on the target longer compared to manned aircraft. This article aims to understand today by making observations in the legal context, as it will be seen in the coming years that AUAVs will be used more and more. In this way, it is considered that new approaches to both national security and internal security can be benefited. Foreseeing the international and national use of these vehicles will contribute to the preparedness for the effects of these technologies for life in modern society. Günümüzde Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA)'nın zaman ve mekân üstünlüğü, asimetrik etkisi, ekonomikliği, kullanıcısının çatışma bölgesinden uzaklığı veya ölme riski taşımaması ülkeler tarafından önemli bir avantaj olarak görülmektedir. Ayrıca, SİHA operasyonlarının cana ve mala ilişkin herhangi bir ilave maliyet yaratmaması bu ülkelerin kamuoyları nezdinde yürütülen politikalara tolerans ve destek sağlamaktadır. Bu silahlı araçları diğerlerinden ayıran temel özellikler için ise şunlar söylenebilir: (ı) Karar vericilerin, SİHA atışlarının nerede ve nasıl yapılacağına ilişkin süreci takip edebilmeleri ve katkı sağlayabilme imkânı, (ıı) İnsanlı uçağa göre hedef üzerinde daha uzun kalma avantajı sayesinde sivil kişilere olan zayiatı en aza indirebilme imkânı. Bu makale, SİHA'ların önümüzdeki yıllarda daha da fazla kullanılması durumuyla karşılaşılacağından, hukuki bağlamda tespitler yaparak bugünü anlamayı amaçlamaktadır. Bu sayede, SİHA'lara ilişkin hem ulusal güvenliğe hem de iç güvenliğine yönelik yeni yaklaşımların ortaya konulmasına fayda sağlanabileceği değerlendirilmektedir. Bu araçların uluslararası ve ulusal alanda kullanımına ilişkin öngörülerde bulunmak, modern toplumun hayatına giren bu teknolojilerin etkilerine hazırlıklı olmaya katkı sağlayacaktır.
ASSAM Uluslararası Hakemli Dergi, 2019
States' view of internal security has changed completely over the thirty years. During the Cold W... more States' view of internal security has changed completely over the thirty years. During the Cold War, which was based on military security, internal security didn’t attract as much attention as the national security. It is a fact that globalization contributes to the sharing of knowledge, wealth and products among societies. However, it is clear that the tensions between the states, economic inequalities, cultural, religious and ethnic exclusion are lower to the level of individuals. It is imperative that the changing internal security concept is to be responded to in the public administration. As a matter of fact, the changing needs of internal security are reflected in the reorganization of public administration, specialisation and the strengthening of inter-agency coordination. It is indispensable to provide academic training to meet today's security needs of the gendarmerie law enforcement forces, which are the basic elements of internal security. The aim of this study is to present a model gendarmerie officer academic education and career model in the context of today's internal security and public administration approach. This study has been carried out in a theoretical foundation by reviewing the literature. In this context, first of all, the changing needs of the internal security approach are explained, and subsequent reflections of the security field to education and new expectations in public administration are emphasized. Finally, the academic and career plan for the gendarmerie officer was presented as an exemplary bachelor's and upper-level career training model./ Devletlerin iç güvenliğe bakışı son otuz yılda tümüyle değişmiştir. Askeri güvenliği temel alan Soğuk Savaş döneminde iç güvenlik ulusal güvenlik kadar ilgi çekmemiştir. Günümüzde küreselleşmenin toplumlar arasında bilgi, zenginlik ve ürünlerin paylaşımına katkı sağladığı bir gerçektir. Ancak devletlerarasında yaşanan gerilimleri, ekonomik eşitsizlikleri, kültürel, dini ve etnik dışlanmaları da bireyler düzeyine indirgediği açıktır. Değişen iç güvenlik anlayışının kamu yönetiminde karşılık bulması ise zorunluluktur. Nitekim iç güvenliğin değişen ihtiyaçları, kamu yönetimine yeniden teşkilatlanma, uzmanlaşma ve kurumlar arası koordinasyonun güçlendirilmesi olarak yansımıştır. İç güvenliğin temel unsuru olan jandarma kolluk kuvvetlerine, günümüz güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde akademik eğitim verilmesi ise vazgeçilmezdir. Bu kapsamda çalışmanın amacı, günümüzün iç güvenlik ve kamu yönetimi yaklaşımı bağlamında örnek bir jandarma subay akademik eğitimi ve kariyer modeli sunmaktır. Çalışma literatür taraması yapılarak teorik bir zeminde yürütülmüştür. Bu kapsamda ilk olarak, iç güvenlik yaklaşımının değişen ihtiyaçları açıklanmış, müteakiben güvenlik alanının eğitime yansımaları ve kamu yönetimi anlayışında yeni beklentiler vurgulanmıştır. Son olarak ise Jandarma subayına ilişkin akademik ve kariyer planı örnek bir lisans ve üst seviye kariyer eğitim modeli olarak sunulmuştur.
İnsanların hayatını ciddi ölçüde tehdit eden ve toplumun huzuruna gölge düşüren, ekonomiyi, günde... more İnsanların hayatını ciddi ölçüde tehdit eden ve toplumun huzuruna
gölge düşüren, ekonomiyi, gündelik yaşantıyı zora sokan terör olgusu,
Türkiye’nin de yıllardır mücadele ettiği bir sorundur. Ortaya çıkış nedeni
farklılık gösterebilen terör, gelişen dünya ve ilerleyen teknoloji nedeniyle
gitgide küresel bir tehdit halini almaktadır. Bu sebeple, terörle mücadele
de küresel bir boyut kazanmış olup, terörü önlemek için uluslararası
kuruluşlar birtakım tedbirler almaktadırlar. Özellikle seyahat alanında
güvenlik önlemlerini artırma, terörün finansman kaynaklarını engelleme,
toplumu bilinçlendirme, kültürler ve dinler arasında diyalogu sağlama ve
hoşgörüyü geliştirme uluslararası kuruluşların terörle mücadele stratejileri
arasında yer almaktadır.
Bu çalışmada Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Birleşmiş
Milletler (BM), Avrupa Konseyi (AK), Avrupa Birliği (AB), Mali Eylem
Görev Gücü (FATF) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi
uluslararası kuruluşların terörle mücadele politikaları incelenmiştir.
Türkiye’nin çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların en başında memleket sorunlarını dert e... more Türkiye’nin çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların en başında memleket sorunlarını dert eden hemen herkesin ortak kaygısı ve saptaması olan eğitim sorunu yer almaktadır. Sorunun tarihsel olduğu aşikardır ve uzun asırların varlığı bilinmektedir. Sade ilerleme ve sonrasındaki çöküşün değil bilindiği üzere hemen tüm zamanların reform, revizyon, restorasyon ya da reorganizasyon gibi idari alanda pek çok tekrar edilen eskiye dönme ya da yeniden biçim vermek için bilinçli değişiklikler yapma çabalarının ortak ve en başta yer verilen konusu ya da sorunu eğitim sorunudur. Dolayısıyla Topçu’nun sorunu kavrayışı ve dikkat çekici ele alışı ve günümüze kadar geçen sürede karşılaştığımız buhran sıklığı ve onu çözme çabaları tekrar eden olgunun teşhis ve tedavi bakımından yeniden ele alınmasını gerekli kılmış ve Topçu’nun saptamalarının yeniden değerlendirilmesi ve hatırlanmasını zorunlu kılmıştır. Kuşkusuz sade eğitim sorunu değil, ahlak temelinde inşa edilen siyaset ve yönetim, hasılı devlete dair de söyledikleri vardır Topçu’nun.
COVİD-19 PANDEMİSİ VE TÜRKİYE, 2021
Devletler; salgın hastalıkların neden olduğu tehlikeler karşısında etkileri tüm topluma yayılmada... more Devletler; salgın hastalıkların neden olduğu tehlikeler karşısında etkileri tüm topluma yayılmadan önce erken tedbir almak zorundadır. DSÖ her ne kadar üst bir örgüt olarak pandemi ilan etse de alınacak önlemler konusunda her ülkenin kendi otoriteleri yetkilidir. 2020 yılında pandemi olarak ilan edilen Covid-19, tüm dünyayı etkisi altına almış bulaşıcı bir salgın hastalıktır.
Covid-19 salgınının Türkiye’de de etkilerini göstermesi üzerine ülke çapında alınan önlemler tüm bakanlıkların harekete geçmesi ile ortak bir politika alanı bulmuştur. Öncelikle Sağlık Bakanlığı’nın salgına karşı aldığı önlemler ile süreç başlatılmıştır. Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda Cumhurbaşkanının direktifleri ile seyahat ve sokağa çıkma yasakları, karantina uygulamaları, alışveriş merkezleri ve eğlence mekânlarının kapatılması gibi hızlı ve kararlı yanıtlar, salgının etkilerinin sınırlandırılmasını desteklemiştir. Pandemi ile mücadelede sağlık politikalarının biçimlendirilmesinde başta İçişleri ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere diğer bakanlıklar faaliyet alanları ile ilgili konularda politikalar geliştirmiştir. Merkezde geliştirilen politikalar doğrultusunda taşrada Covid-19 mücadelesini güçlendirmek için illerde valinin, ilçelerde kaymakamın başkanlığı ve koordinesinde kararlar alınmış, uygulamaya aktarılmış ve denetlenmesi sağlanmıştır.
Salgının etkilerini azaltmak için hızlı ve etkili bir şekilde politika geliştiren Türk kamu yönetimi bu yönüyle diğer ülkeler tarafından da örnek gösterilmektedir. İşte bu kitap içerik itibariyle pandemiye karşı mücadele politikasını bütüncül bir bakış açısı ile sergilemektedir. Çalışmada Covid-19 pandemisine karşı Türk kamu yönetiminin geliştirdiği mekanizmalar/önlemler, uygulanan politikalar ve stratejiler başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere ele alınan her bir bakanlık nezdinde ve sistematik bir şekilde değerlendirilmiştir.
TÜRK JANDARMASINDA REFORM SÜRECİ: YÜZBAŞI SARROU'NUN HATIRATINI ANLAMAK, 2020
2.baskı
Reformun Antropolojisi: Kamu Yönetiminde Bağımlılık Sorunu, 2020
2.baskı
Türkiye'de İç Güvenlik Yönetimi, 2019
TÜRKİYE’DE İÇ GÜVENLİK YÖNETİMİ, 2019
Bir devletin uluslararası alanda egemen siyasi bir aktör olarak kendisini kabul ettirebilmesi ve ... more Bir devletin uluslararası alanda egemen siyasi bir aktör olarak kendisini kabul ettirebilmesi ve iradesini gösterdiği topraklarda da varlığını koruyabilmesi ve devam ettirebilmesi için dışa ve içe dönük boyutlarıyla “güvenlik” meselesine eğilmesi gerekir. Ülke içinde kendisi aracılığıyla yurttaş olarak tanımlanan bireyler “zor”la ve “rıza”yla kendisinin egemenliğini kabul etmekle ve koyduğu hukuk kurallarına -kendisi gibi- uymakla yükümlüdürler. Ülkedeki toplumsal ilişkilerinin her yönüyle kurulması, yönlendirilmesi ve kontrol edilmesi egemenliğe dair unsurlar olarak görülmekle birlikte aynı zamanda iç güvenliğe dair unsurlardır. Güvenlik konusu, egemenlik uzantısında geniş bir kapsamda değerlendirilebileceği gibi yaygın olarak emniyetin, asayişin, toplum/kamu düzeninin sağlanması kapsamında değerlendirilmektedir.
İç güvenlik açısından “kamu düzeni”, “kamu hizmeti”, “kolluk” kavramları ve aralarındaki ilişkinin mahiyeti ön plana çıkmaktadır. Üçü arasında da belirleyici olanın “kamu düzeni” olduğu söylenebilir.
Genel Olarak İç Güvenlik Yönetimi, 2019
Bu yazının amacı, terör ve terörizm kavramlarına, nedenlerine, amaçlarına ve türlerine açıklık ge... more Bu yazının amacı, terör ve terörizm kavramlarına, nedenlerine, amaçlarına ve türlerine açıklık getirmektir. Terör örgütü kurma, yönetme ve üye olma suçlarını toplumsal, hukuksal ve iç güvenlik bağlamında değerlendirmektir. Terörizm, şiddeti ve korkuyu toplumlar üzerinde değiştirmenin aracı olarak kullanmaktadır. Terör ve terörizm, toplumsal yaşamın gündelik akışı içerisinde devletlerin veya toplumların güven toplumu olma özelliklerine zarar vermektedir. Terör ve terörizm toplumsal istikrarın düzen bozucularıdır. Öğrenme teorilerine göre, bireyler her toplumsal davranış gibi terör davranışlarını da öğrenmektedir. Eleştirel teoriler toplumsal eşitsizliğin bir ürünü olarak suç davranışının ortaya çıktığını vurgularken, toplumsal teoriler suçu, birey ile toplum arasındaki kopukluğun ürünü olarak görmektedirler. Diğer yandan bireyler kendilerine verili bir dünyada, kendilerinden öncekilerin bilgileri üzerine kendi yaşamlarını inşa etmektedirler. Bu hazır bilgilerle donatılmış bir çevrede sosyalleşme sürecine dâhil olmaktadırlar. Eğer bireyler suç kültürünün temel statü tayin edici olduğu bir sosyal çevrede bu sürece başlar ise, suçu kendinden önceki suçlu bireylerden miras almaktadırlar. Ve toplumsal yapı içerisinde suçun devam ettiricisi konumuna gelmektedirler. Suçun devam ettiricisi olan bireyler, suç kültürüyle herhangi bir teması olmayan bireyler tarafından suçlu olarak damgalanmaktadırlar. Bu da bireylerin kendileri gibi suçlu olan bireyler ile temasını güçlendirmektedir. Nihayetinde suçlu olarak damgalanan bireyler, suç kültürü içerisinde kendi suçluluğunu içselleştirmektedir. Kendi suçluluğunu içselleştiren bireyler ise, toplumların devamlılıklarını sağlayabilmesi noktasında en temel unsur olan iç güvenliği tehdit etmektedirler.
Genel Olarak İç Güvenlik Yönetimi, 2019
Yönetim ve hatta kamu yönetimi bilimin inceleme nesnesi olduktan sonra bir yandan ana çerçevesini... more Yönetim ve hatta kamu yönetimi bilimin inceleme nesnesi olduktan sonra bir yandan ana çerçevesini oluşturur ve siyaset ile hukuktan ayrılıp uzmanlık birikimini sağlarken diğer yandan kendinden önce var olan alanlarla iletişim ve ilişkisellik içinde olmuştur. Multidisipliner bir alanda ve evreni o denli geniş çevrede kamuya özgülenmiş işlerin kamu yararı doğrultusunda ve kamu düzeni, kamu sağlığı ve kamu esenliğini sağlamak adına uğraşını vermektedir ki işin zorlu ve önemli olduğuna delalettir. Güvenlik alanı da bu kapsamda düşünülmelidir. Güvenlik konusu ve kavramı da eski ve devletler ve toplumları için aynı şekilde önemlidir. Kamu yönetimi kendinden eski ve köklü bir alanı bir yandan etkilerken diğer taraftan etkilenmektedir. İşletme nosyonu ve rekabetinin nasıl kamu yönetimini etkilediği açıktır. Bu etkileme çoğu kez bir ve birlikte hizmet yerine birinin diğerini sönümlemesi etkinliğine dönüşmektedir. Ehliyetsiz karar verici ve uygulamacılar yetersiz teorik verilerle hasımlaştırdıkları kamu yönetiminden uçsuz bucaksız da taleplerde bulunmaktadırlar. Güvenlik sektörü de aşağı yukarı böyledir. Her şeyi algıda seçicilik ve yetiştikleri kültür içerisinden değerlendiren zihniyet vatandaş olgusunu edilgen addederek, buyurgan ve ben bilirimci olabilmektedir. Oysa tarih, yöneten ve yönetilenlerin birbirleri üzerinde hakları olduğunu işaret etmekte ve aralarındaki dengenin bozulduğunda duraklama ve yıkılışa gidildiğine dair bilgilerin bolluğunu göstermektedir. Hasılı kamu yönetimi ve iç güvenlik yönetimi birbirleri için rakip değildirler ve her toplum ve devlet kendi güvenliği ve geleceğini kendi milli çıkarları doğrultusunda düşünmek ve hazırlamak zorundadır.
Gerçekten de kamu yönetimi, ekonomik ve toplumsal gereksinimlere kayıtsız kalamaz. Çünkü kamu yönetimi bu ihtiyaçları karşılamak için vardır. Bu nedenle ekonomik ve toplumsal gerekçelerle beliren beklentiler kamu yönetimini yapısal ve işlevsel açıdan dönüştürmektedir. Kamu yönetiminde yaşanılan dönüşüm süreci alt alanları yani eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik gibi yönetimleri de dönüştürmektedir. Güvenlik yönetimi alanında yaşanılan bu süreç bize muazzam örnekler sunmaktadır. Algının, yapının ve işleyişin nerden nereye doğru dönüştüğünü çok çarpıcı bir şekilde görebilme imkanı vermektedir. Ancak bu dönüşüm süreci uluslararası alanda birçok benzer özelliklere sahip olsa da her zaman her yerde aynı özellikler sergilemesi de söz konusu değildir. Bu durumu yönetimin evrenselliği ve tarihselliği tartışması bağlamında ele almak mümkündür. Ama şu bir gerçektir ki dönüşüm süreci mümkün mertebe kontrol altına alınmalı ve ulusal ihtiyaçlar doğrultusunda yönlendirilmelidir.
Karşılaştırmalı İç Güvenlik Yönetimine Giriş: Ülke Örnekleri, 2019
Kamu Politikası Analizi Türkiye Uygulamaları, 2018
Uluslararası Güvenlik ve Terörizm, 2018
Kamu Yönetiminde Değişim ve Güncel Sorunlar, 2013
Türkiye'de Sağlık Yönetimi, 2019
Türkiye’de 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) ile başlatılan sağlık hizmetlerindeki dön... more Türkiye’de 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) ile başlatılan sağlık hizmetlerindeki dönüşüm Sağlık Bakanlığı’nın taşra örgütlenmesini etkilemiştir. SDP’nin 60. hükümet programına girmesiyle de sağlık örgütlenmesinde yapısal değişikliklere gidilmiştir. 1983 tarihli ve 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile varlığını sürdüren klasik taşra örgütlenmesi, 2011 tarihli 663 sayılı KHK ile sağlık yönetimin taşra örgütlenmesi birtakım değişikliklere uğramıştır. Daha önce İl Sağlık Müdürlüğü odaklı taşra teşkilat yapısı 663 sayılı KHK ile Kamu Hastane Birliği Genel Sekreterliği, Halk Sağlığı Müdürlüğü odaklı bir yapıya dönüştürülerek İl Sağlık Müdürlüklerinin bürokratik yapısı zayıflatılmış başka bir deyişle işlevsellikleri koordine etme düzeyinde bırakılmıştır.
663 sayılı KHK’da bürokratik yapılanmada birtakım sorunların ortaya çıkması ve sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinin de düşmesi nedeniyle 2017 yılında çıkarılan 694 sayılı KHK ile yeniden İl Sağlık Müdürlükleri aktif hale getirilmiş, Genel Sekreterlikler ve Halk Sağlığı Müdürlükleri kapatılarak İl Sağlık Müdürüne bağlı başkanlıklar haline getirilerek, söz konusu başkanlıkların 1.derecede disiplin amirinin İl Sağlık Müdürü olması sağlanmıştır.
Bu çalışmada Türk Sağlık Yönetiminin 2017 sonrasında yeniden yapılandırılması konusu tarihsel olarak ve mevzuat temelinde ele alınmaktadır. Bu bağlamda merkez örgütlenmesi ve taşra yapılanması arasındaki ilişki ve süreçler, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığı, Halk Sağlığı Başkanlığı, şehir hastaneleri ile Yalova İl Sağlık Müdürlüğü örneklerinde değerlendirilmektedir.
Yönetim ve..., 2019
Güvenlik sorunu olmasaydı devleti ve toplumu yönetmenin kolay olacağı saptaması galat-ı meşhur me... more Güvenlik sorunu olmasaydı devleti ve toplumu yönetmenin kolay olacağı saptaması galat-ı meşhur mektepler olmasaydı analojisine dairdir. İnsanın varlığı ‘durduk yerde’ deyimini ontolojik değinmeler bakımından haklı çıkarsa da pozitivist bilimsellik kaygısı güvenlik sorununu durduk yerde ortaya çıkmadığı yönünden ele alacaktır. Nitekim risk ya da tehdit algısı paranoid bir tablo olmaktan öte varlık/yokluk gerçekliğini işaretlemekte ve bunun için hazır olmayı gerektirmektedir. Bu hazırlık sadece devletin uhdesinde değil günümüzde topyekûn sivil toplumu da ilgilendirmektedir.
Terörün, güvenlik sorunlarının bitmediği bir ülkede yaşıyoruz. Bu saptamayla yapılan bir giriş encamı gösterir ve okurların her halde şahin olunduğuna dair kanaatlerini güçlendirir. Ancak aslolan böyledir ve devlet ile milletin askeri örgütlenmeler üzerinden anlatıldığı nadir tarihsel gerçeklikte naif olmaya da gerek yoktur. Savaşın yerini terör (ülkemiz bakımından trafik dahil) ya da asimetrik güç mücadelelerinin aldığı bir kesit açısından bakıldığında da epey
uzun zamandan beri güvenlik risk ve tehdit ile algılamaları konuları ve öncelikleri biteviye
sürmektedir
YEREL YÖNETİMLERDE TEKNOLOJİ VE KATILIM, 2020
Çalışmanın amacı, akıllı kent uygulamalarını engelli politikaları üzerinden değerlendirerek, düny... more Çalışmanın amacı, akıllı kent uygulamalarını engelli politikaları üzerinden değerlendirerek, dünyadaki örnek uygulamaların anlatılması ve bu perspektifte yerel yönetimlerin akıllı kent uygulamalarında,
engelsiz projelerin ne şekilde geliştirilebileceğine yönelik bazı öneriler sunmaktır. Çalışma nitel olarak hazırlanmış ve akıllı kent kavramının tanımı yapılarak, dünya örneklerinden ve Türkiye’de gerçekleştirilmiş projelerden bahsedilmiştir. Engelli politikalarının daha etkin bir biçimde hayata geçirilebilmesi ve engelsiz bir yaşam adına akıllı kent uygulamalarında yerel yönetimler tarafından sunulabilecek hizmetlere ilişkin bazı önerilerde bulunulmuştur.
Yönetim Kuram ve Teknikleri, 2018
Kamu yönetimi disiplininin tarihsel süreçteki gelişiminin incelenmesi yöntem olarak örgüt-bürokra... more Kamu yönetimi disiplininin tarihsel süreçteki gelişiminin incelenmesi yöntem olarak örgüt-bürokrasi kuramlarının tarihsel gelişimine endekslenmiş haldedir. Yönetimin evrenselliği savına destek olan bu çabalar kamucu yönetim perspektifini göz ardı eden biçimde okuru, işletmeci yönetim sürecinin kavram ve kuramlarına yöneltmektedir. Bilimsel yönetim ekolünden başlayarak ele alınan süreçte klasik/neo-klasik katkılar kül halinde verilmektedir. Kamucu yaklaşım demode edildiğinden, öğrencilerin ontolojik sorgulamalar yapamadan epistemolojik kurgunun boca edilmesiyle dimağların şirazesinden çıkarılmaya çalışıldığı tespit edilebilir. İdrak ve bilinç şoklar içerisinde dengesini bulmada oldukça zorlanmakta hiç değilse zaman kayıpları oluşmaktadır. Mevcut post-modern anın kuşatıcılığı sorgulamayı ve karşılaştırmayı kendi uhdesinde tutmakta en muhafazakâr ideolojiler bile çevresel ve teknolojik gelişmeler karşısında yönünü kaybeder halde bulunmaktadır. Değişmenin hızı ve kapsamı hayatiyet kazanınca da onu kısa süreli belleğin ötesinde takip etmek bile olanaksızlaşmakta, eleştirmek, reddetmek gibi zor eylemler yerine kabullenmiş ruh haline girilmektedir.
Bu bölümde benzer yöntem içinde belli bir tarihsel kesitten itibaren örgüt, idare ya da teşkilatın geçirdiği istihalelere odaklanan ve değişimi yönetmek adına kuramsal açılımlara vurgu yapan ve literatürde “durumsallık yaklaşımı” (contingency approach) olarak da bilinen kapitalist öğretinin ortaya çıkışı, öncüleri ve yaklaşımın temel varsayımları ile birlikte geleceğe yönelik çeşitli öngörüler de yapılmaya çalışılacaktır. Böylece yönetim biliminin dünyada bugün ulaştığı düzeyi anlamanın basamakları orta yere konulmak istenmektedir.
Prof.Dr. Oğuz Onaran'a Armağan, 2016
Hukuk devletini Kıta Avrupası, hukukun üstünlüğünü (rule of law) Anglo-Amerikan hukuk sistemi çer... more Hukuk devletini Kıta Avrupası, hukukun üstünlüğünü (rule of law) Anglo-Amerikan hukuk sistemi çerçevesinde kabul ettiğimizde bu açıdan başlayan bir dönüşümün epey mesafe kat ettiği açıktır. Bu doğrultu, hukuk devleti anlayışından hukukun üstünlüğü biçimine doğru gelişimin, devletin dönüşümünü beraberinde getireceği açıktır. En başta tarihsel süreç bir başka hukuk sisteminin transferinin sancılı ve bedel karşılığında olacağını kanıtlamıştır. Sancı ve bedel, eski-yeni ikiliğinde yeninin tek başına benimsenmesi ve yayılımı sürecinin sonlanmasına kadar olan süreçte etkili olacaktır. Hukuk sisteminin dönüşümünden hukuk disiplinlerine ge-çildiğinde de benzer bir sürecin varlığı dikkati çekmektedir. Kamu hukuku içinde kamu yöne-timi ile ilgili en önemli hukuk disiplinlerinden biri olan idare hukuku göz önüne alındığında, idare hukuku anlayışındaki olası dönüşümlerin kamu yönetimini etkilemesi kaçınılmazdır. Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukuk sistemi olarak iki ayrı sistemin varlığında Kıta Avrupa sis-temine dahil olan Türkiye’nin giderek Anglo-Amerikan sisteminden yaptığı transferlerle başlangıçta melezleşen hukuk sisteminin geçmişte yaşadığı ‘düalist yapı’ pratiği içinde giderek eskinin tasfiye edileceği bir devrimin beklenmesinin kaçınılmaz olacağı bir tablo ile karşılaşa-cağı açıktır. Tüm bu süreç aynı oranda kaçınılmaz sarsıntılar yaratacaktır. Yazı encamın çözümlenmesi üzerinedir.
Prof. Dr. Kurthan FİŞEK için YÖNETİM ÜZERİNE, 2010
Modern dönem olarak adlandırılan 16.yüzyıl sonrasında dünya, çok büyük toplumsal dönüşümlerle kar... more Modern dönem olarak adlandırılan 16.yüzyıl sonrasında dünya, çok
büyük toplumsal dönüşümlerle karşı karşıya kalmıştır.
Bu dönüşümler sırasında devlet ve toplumda görülen yeniden biçim vermeler çoğunlukla ‘reform’ kavramı ile karşılanırken ‘devrim’ler “ani ve köklü değişiklikler” olarak nitelenmişlerdir. Yeniden ancak bilinçli olarak yapılan biçim vermeler anlamında reform kavramının kabaca 16. yüzyıldan başlayarak yayılımı anakronik ya da retrospektif açılardan kullanımlara neden olmuş, bu bakımdan ‘antik’ olarak adlandırılan dönemlerde de reform kavramını çağrıştıran gelişmeler literatürde yer almaya başlamıştır. Arkeoloji, felsefe, hukuk ya da tarih disiplinleri “değişim”le karşılaştıklarında ya da esaslı yeni yapılandırmalar sırasındaki pek çok durumu ‘reform’ olarak adlandırmışlardır. Arkeolojik çalışmalardaki “ilk yazılı reform”un Sümerlerde yapıldığı saptaması bu
durumu örneklendirebilir haldedir.
Contemporary Debates on Politics and Public Administration in the Postmodern Era, 2019
What is surprising that 70 years after Waldo’s “The Administrative State” published, we still can... more What is surprising that 70 years after Waldo’s “The Administrative State”
published, we still cannot say that his objective of building a democratic
public administration is achieved, if not diminished. Certainly, this has many dimensions. First of all, the corporate developments and progress of the American society, mainly the West’s, resulted in a tendency to adopt managerial instruments and the culture of the private organizations into the public administration mainly to the state. Lacking motivation to develop its own theories and instruments to reach its own goals, public administration is focused mainly on efficiency and economy issues. The classic dilemma of the public administration discipline as separation of politics, as decision making and public administration, as the execution also lead to a negligence of democracy within the public administration. Therefore, as of today, Waldo is still true, still rock solid and still necessary for the public administration discipline and for world peace as well.
Yönetim Genel Esaslar, 2018
Halkla İlişkiler konusu kavramsal, tarihsel, yapısal olarak ve Türk Kamu Yönetimi perspektifinde ... more Halkla İlişkiler konusu kavramsal, tarihsel, yapısal olarak ve Türk Kamu Yönetimi perspektifinde ancak yerel ve küresel ölçekleri öngörecek bir biçimde ele alınıp değerlendirilmektedir.
Açıklamalı Yönetim Zamandizini 1940-1949, 2009
Türk İdare Tarihi Araştırması kapsamında 1945 yılında cereyan eden idari olaylar zamandizinsel ol... more Türk İdare Tarihi Araştırması kapsamında 1945 yılında cereyan eden idari olaylar zamandizinsel olarak ele alınmaktadır.