Arzu Maltaş Erol | Karamanoglu Mehmetbey University (original) (raw)
Papers by Arzu Maltaş Erol
Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2023
Bu çalışma, ütopya, feminist ütopya ve ev kavramlarını ele alarak, insanların idealize ettiği alt... more Bu çalışma, ütopya, feminist ütopya ve ev kavramlarını ele alarak, insanların idealize ettiği alternatif toplum yapılarını yansıtan düzenleri incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada, ütopyalar ve feminist ütopyaların insanların düş gücünü ve toplumsal arayışlarını nasıl şekillendirdiği, mevcut gerçekliklerinden uzaklaştırarak hayal ettikleri mükemmel toplumlara nasıl çektiği, toplumsal değişim ve dönüşümü nasıl sağladığı üzerine odaklanılmıştır. Ayrıca, bu süreçlerde ev kavramının oynadığı rol incelenmiştir. İnceleme kapsamında, toplumsal eleştirinin bir aracı olarak ortaya çıkan ütopyaların tarihsel gelişimi ele alınarak, bu kavramın zaman içinde nasıl evrildiği ve değiştiği detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu değişim süreci içinde, kadınların toplumdaki yerlerini ve statülerini değiştirmeyi hedefleyen feminist ütopyaların nasıl ortaya çıktığı ve yayıldığı araştırılmıştır. Bu çerçevede, feminist ütopyalarla ev kavramı arasındaki karmaşık ilişkiyi anlamak için ünlü yazar Charlotte Perkins Gilman'ın "Kadınlar Ülkesi (Herland)" adlı eseri incelenmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında, elde edilen bulgular özetlenmiş ve özellikle ev kavramının feminist ütopyalarla olan ilişkisi vurgulanmıştır.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Türkiye, uzun yıllar plansız kentleşme sürecinin yol açtığı sorunlara yönelik çeşitli politikalar... more Türkiye, uzun yıllar plansız kentleşme sürecinin yol açtığı sorunlara yönelik çeşitli politikalar geliştirmiştir. Bu politikaların başında gelen kentsel dönüşüm politikalarının bu hedeflere ulaşabilmesi için uygulamaların belli düzeyde esnekliğe sahip olması gerekmektedir. Nitekim her dönem kendi kentsel politikasını ve mimarlık anlayışını üretmektedir. Bu anlayışın son yıllarda dikkat çeken örneklerinden biri ise dirençli kentlerdir. Dirençli kentler, kentsel dönüşüm gibi çeşitli düzeylerde fiziksel ve toplumsal tehlike ve riskler barındıran uygulamalarda, esneklik ve değişikliklere uyum sağlama kapasitesi bakımından açıklayıcı olmaktadır. Son yıllardaki kentsel planlama literatürü yürünebilir mahallelerin dirençli kentler yaratma noktasında önemli bir değişken olduğunu ortaya koyduğundan bu araştırmada da yürünebilirlik, kentin direnci bağlamında değerlendirilmiş ve kentsel direncin desteklenmesinde bir değişken olarak ele alınmıştır. Çalışmanın amacı aynı mahallede kentsel dönüşüme uğrayan ve uğramayan farklı konut alanlarını yürünebilirlik ve dirençlilik açısından karşılaştırmalı olarak İncelemektir. Bunun için öncelikle çalışmanın gerçekleştirildiği Eskişehir Karapınar Mahallesi yürünebilirlik bağlamında gözlemlenmiş ve mahallenin farklı alanları fotoğraflanmıştır. Ardından ise katılımcılara, yürünebilirliğe ilişkin olarak mesafe, kolaylık, temel ihtiyaçlar bağlamında sorular yöneltilmiştir. Çalışmanın sonucunda ise gerek kentsel dönüşüm geçiren konut alanında gerekse dönüşüm geçirmeyen alanda sakinlerin yürünebilirlikten beklentilerinin, dönüşümün ortaya çıkardığı diğer yapısal sorunlara kıyasla ikinci planda kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca yapılan görüşmeler neticesinde yürünebilirliğin çerçevesinin çizilmesinin, dirençli kentler planlamak için rehberler oluşturmada oldukça önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Universite, gecmisten gunumuze her zaman artan bir ilgiyle karsilasmistir. Bilhassa 2006 yili ile... more Universite, gecmisten gunumuze her zaman artan bir ilgiyle karsilasmistir. Bilhassa 2006 yili ile birlikte “her ile bir universite” hedefinin bu ilgiye yeni bir ivme kazandirdigi aciktir. Ancak bu ivmeye paralel olarak universitelerin nicelik ve nitelik acisindan degisiklikleri dogurmasi, beraberinde bircok sorunu da getirmistir. Calisma kapsaminda 2006-2008 yillari arasinda niceliksel olarak artis gosteren universitelerin, yer secimlerine odaklanilarak, bu secimin kentin mekânsal gelisimini ne dogrultuda etkiledigi, 2007 yilinda kurulan Karamanoglu Mehmetbey Universitesi orneginden hareketle ele alinmasi amaclanmaktadir. Ayica calisma, yer seciminin yasal ve fiziksel bir boyuta sahip olmasinin yani sira, sosyo-kulturel ve politik boyutu da barindirmasi, bu secimin sadece kentin fiziksel anlamda mekânsal gelisim ve degisimini degil, ayni zamanda kentin (Karaman) sosyo-kulturel gelisimine etkilerini degerlendirme hedefindedir.
International Journal of Social Humanities Sciences Research (JSHSR), 2016
Sürekli artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için mevcut tarım alanlarının en yüksek düzey... more Sürekli artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için mevcut tarım alanlarının en yüksek düzeyde etkinlik ve verimlilikte kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Bu kapsamda, tarım reformu uygulamaları içinde yer alan arazi toplulaştırması (AT) çalışmaları öne çıkmaktadır. Son yıllarda AT çalışmaları oldukça yaygın bir kamu politikası ve yatırımı olmuştur. Bu araştırma ile,
Çalışma büyük ses getiren 6360 sayılı kanunun çıkarılmasında genel gerekçe olarak gösterilen nüfu... more Çalışma büyük ses getiren 6360 sayılı kanunun çıkarılmasında genel gerekçe olarak gösterilen nüfus yoğunluğuna göre etkin kamu hizmeti, demokratik ve siyasal katılımı yüksek kentlerin yaratılması, hizmette yerindenlik ilkesi, hizmet bölüşümü ve ölçek ekonomisi boyutlarının teorik değerlendirilmesini kapsamaktadır. Bu doğrultuda Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin sunduğu hizmetlerin yaratmış olduğu memnuniyet algısı, Servqual Modeli ile hem 6360 sayılı yasa öncesini hem de sonrasındaki iki farklı uygulamayı içerecek şekilde mahalle muhtarları gözünden ölçülmüştür.
Hatay ilinde görev yapmakta olan toplam 589 mahalle muhtarı arasından basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen 300 mahalle muhtarı ile anket tekniği kullanılarak veriler toplanmıştır. Geri dönüşü olan ve sağlıklı doldurulan 138 adet anket, SPSS 17.00 paket programı aracılığıyla faktör, güvenilirlik analizleri ve bağımlı gruplar t-Testine tabi tutulmuştur. Analiz sonuçlarına göre; muhtarların orta düzeyde memnuniyet içinde oldukları, SERVQUAL hizmet kalitesi ölçeğinin alt boyutlarından finans boyutu açısından 6360 sayılı yasa öncesi ve sonrası dönemle ilişkili olarak memnuniyet düzeylerinin anlamlı farklılık gösterdiği, diğer boyutlar açısından anlamlı bir farklılık içinde olmadıkları bulgusu elde edilmiştir. Ayrıca ölçeğin altı alt boyutunda 6360 sonrası dönemdeki memnuniyet düzeyinin azaldığı, beş alt boyutunda ise yasa sonrası döneme ilişkin memnuniyet düzeylerinin yükseldiği ve genel memnuniyet düzeyleri açısından yasa sonrası dönemdeki memnuniyet düzeyinin istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemiş olsa da artış gösterdiği belirlenmiştir.
Anadolu Üniversitelerinde Yer Seçiminin Kentsel Gelişime Katkısı: Karaman Örneği, 2018
Üniversiteler, geçmişten günümüze her zaman artan bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bilhassa 2006 yılı ... more Üniversiteler, geçmişten günümüze her zaman artan bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bilhassa 2006 yılı ile birlikte “her ile bir üniversite” hedefinin bu ilgiye yeni bir ivme kazandırdığı açıktır. Ancak bu ivmeye paralel olarak üniversitelerin nicelik ve nitelik açısından değişiklikleri doğurması, beraberinde birçok sorunu da getirmiştir. Çalışma kapsamında 2006-2008 yılları arasında niceliksel olarak artış gösteren üniversitelerin, yer seçimlerine odaklanılarak, bu seçimin kentin mekânsal gelişimini ne doğrultuda etkilediği, 2007 yılında kurulan Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi örneğinden hareketle ele alınması amaçlanmaktadır. Ayıca çalışma, yer seçiminin yasal ve fiziksel bir boyuta sahip olmasının yanı sıra,sosyo-kültürel ve politik boyutu da barındırması, bu seçimin sadece kentin fiziksel anlamda mekânsal gelişim ve değişimini değil, aynı zamanda kentin (Karaman) sosyo-kültürel gelişimine etkilerini değerlendirme hedefindedir. Ancak yeni kurulan bir üniversitenin, sadece kuruluşu d...
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Türkiye, uzun yıllar plansız kentleşme sürecinin yol açtığı sorunlara yönelik çeşitli politikalar... more Türkiye, uzun yıllar plansız kentleşme sürecinin yol açtığı sorunlara yönelik çeşitli politikalar geliştirmiştir. Bu politikaların başında gelen kentsel dönü-şüm politikalarının bu hedeflere ulaşabilmesi için uygulamaların belli dü-zeyde esnekliğe sahip olması gerekmektedir. Nitekim her dönem kendi kentsel politikasını ve mimarlık anlayışını üretmektedir. Bu anlayışın son yıl-larda dikkat çeken örneklerinden biri ise dirençli kentlerdir. Dirençli kentler, kentsel dönüşüm gibi çeşitli düzeylerde fiziksel ve toplumsal tehlike ve risk-ler barındıran uygulamalarda, esneklik ve değişikliklere uyum sağlama kapa-sitesi bakımından açıklayıcı olmaktadır. Son yıllardaki kentsel planlama lite-ratürü yürünebilir mahallelerin dirençli kentler yaratma noktasında önemli bir değişken olduğunu ortaya koyduğundan bu araştırmada da yürünebilir-lik, kentin direnci bağlamında değerlendirilmiş ve kentsel direncin destek-lenmesinde bir değişken olarak ele alınmıştır. Çalışmanın amacı aynı mahal-lede kentsel dönüşüme uğrayan ve uğramayan farklı konut alanlarını yürü-nebilirlik ve dirençlilik açısından karşılaştırmalı olarak İncelemektir. Bunun için öncelikle çalışmanın gerçekleştirildiği Eskişehir Karapınar Mahallesi yü-rünebilirlik bağlamında gözlemlenmiş ve mahallenin farklı alanları fotoğraf-lanmıştır. Ardından ise katılımcılara, yürünebilirliğe ilişkin olarak mesafe, ko-laylık, temel ihtiyaçlar bağlamında sorular yöneltilmiştir. Çalışmanın sonu-cunda ise gerek kentsel dönüşüm geçiren konut alanında gerekse dönüşüm geçirmeyen alanda sakinlerin yürünebilirlikten beklentilerinin, dönüşümün ortaya çıkardığı diğer yapısal sorunlara kıyasla ikinci planda kaldığı tespit edil-miştir. Ayrıca yapılan görüşmeler neticesinde yürünebilirliğin çerçevesinin çizilmesinin, dirençli kentler planlamak için rehberler oluşturmada oldukça önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bireylerin daha yuksek bir yasam kalitesine kavusmalari acisindan onemli ve gerekli boyutlardan b... more Bireylerin daha yuksek bir yasam kalitesine kavusmalari acisindan onemli ve gerekli boyutlardan birisi estetiktir. Ozellikle kentsel mekânlarin sekillenmesinde gozetildigi iddia edilen bir kavram olan estetik, cok boyutlu dusunmeyi gerektiren bir terimdir. Bireylerin, yasadiklari cevreye butuncul ve uyumlu bir sekilde; karsilikli etkilesim icinde olmasi gerektigi ve bu dogrultuda kentsel yasam kalitesini artirabilecegi dusunuldugunde, kentsel estetik oldukca onem kazanmaktadir. Onemi ve degeri konusunda kusku goturmeyen, ancak kentlerin donem donem ihmal ettigi estetik boyut, son zamanlarda yeniden onemsenir, aranir ve sorgulanir olmustur. Bu baglamda kentsel estetigin islevselligi acisindan kullanisli bir arac olarak uygulanan kent estetik kurullarinin ulkemizdeki gecmisi, mevcut uygulamalarin basari ve performansinin arastirilmasi amaclanan bu calismada Adana, Ankara, Antalya, Kayseri, Konya, Malatya, Rize kent estetik kurullari incelenmis ve buradan yola cikilarak Karaman icin bi...
Sürekli artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için mevcut tarım alanlarının en yüksek düzey... more Sürekli artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için mevcut tarım alanlarının en yüksek düzeyde etkinlik ve verimlilikte kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Bu kapsamda, tarım reformu uygulamaları içinde yer alan arazi toplulaştırması (AT) çalışmaları öne çıkmaktadır. Son yıllarda AT çalışmaları oldukça yaygın bir kamu politikası ve yatırımı olmuştur. Bu araştırma ile, Karaman İli Merkez İlçeye bağlı Yollarbaşı, Burunoba, Akçaşehir, Ortaoba, Masara, Çoğlu, Salur, Kızık, Beydilli, Kisecik, Aşıran, Hamidiye, Sudurağı, Kılbasan, Davgandos ve Dinek’te tamamlanmış olan AT çalışmalarının performansı ölçülmeye çalışılmıştır. İlk olarak işletme sahiplerinin görüşlerine başvurulan alan çalışması ile AT’nin etkinliği araştırılmıştır. Buna göre; AT çalışmalarının maliyetleri azalttığı ve işletme sahiplerinin gelirlerini arttırdığına ilişkin algılarının olumsuz olduğu, AT sonrasında başka yerlere göç etme niyetlerinde AT öncesine göre azalma olduğuna ilişkin görüşlerinin yine olumsuz olduğ...
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020
Çalışma, 1990'lı yılların başında ABD'de ortaya çıkan bir planlama ve tasarım hareketi olan Yeni ... more Çalışma, 1990'lı yılların başında ABD'de ortaya çıkan bir planlama ve tasarım hareketi olan Yeni Şehircilik Akımı'na ilişkin genel bir çerçeve sunmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda tarih boyunca kentsel tasarım ve planlamada yaşanan gelişmelerden hareketle Yeni Şehircilik Akımı'nın ortaya çıkışı, teorik dayanakları, özellikleri, ilkeleri, uygulama alanları ile düzeyleri incelenmiştir. Akım'ın ortaya çıktığı ülke olan ABD'de uygulanan projelerden, Akım'ın uygulanma düzeylerine göre örnekler seçilerek teorik anlamdaki verilerle uygulama çıktıları değerlendirilmiştir. Akım'ın büyük oranda yeni yerleşim alanları tasarladıkları ve bu alanlarda yapılan fiziksel düzenlemelerle çevresel, ekonomik ve toplumsal sorunları bir bütün olarak azaltmaya yönelik hareket ettikleri görülmüştür. İlave olarak farklı ekonomik düzeye ve demografik özelliklere sahip kişilere yönelik, karma kullanımlı yerleşim alanları vurgusuna karşın üst gelir grubuna hitap eden elitist bir proje olduğu; karma kullanımın ise kısmi bir biçimde hayata geçirilebildiği tespit edilmiştir. Ancak Akım'ın, süreç içerisinde geliştirilebilir, farklı alanlara ve düzeylere uyarlanabilir bir şehircilik anlayışı getirdiğinin de altını çizmek gerekmektedir.
Anadolu Üniversitelerinde Yer Seçiminin Kentsel Gelişime Katkısı: Karaman Örneği, 2018
Üniversiteler, geçmişten günümüze her zaman artan bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bilhassa 2006 yılı ... more Üniversiteler, geçmişten günümüze her zaman artan bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bilhassa 2006 yılı ile birlikte “her ile bir üniversite” hedefinin bu ilgiye yeni bir ivme kazandırdığı açıktır. Ancak bu ivmeye paralel olarak üniversitelerin nicelik ve nitelik açısından değişiklikleri doğurması, beraberinde birçok sorunu da getirmiştir. Çalışma kapsamında 2006-2008 yılları arasında niceliksel olarak artış gösteren üniversitelerin, yer seçimlerine odaklanılarak, bu seçimin kentin mekânsal gelişimini ne doğrultuda etkilediği, 2007 yılında kurulan Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi örneğinden hareketle ele alınması amaçlanmaktadır. Ayıca çalışma, yer seçiminin yasal ve fiziksel bir boyuta sahip olmasının yanı sıra,sosyo-kültürel ve politik boyutu da barındırması, bu seçimin sadece kentin fiziksel anlamda mekânsal gelişim ve değişimini değil, aynı zamanda kentin (Karaman) sosyo-kültürel gelişimine etkilerini değerlendirme hedefindedir. Ancak yeni kurulan bir üniversitenin, sadece kuruluşu dolayısıyla her zaman kente katkı sağlamayacağı tespit edilmiştir.
BAŞKA BİR DÜNYA: EKOTOPYA, 2018
Öz Arzuların dışavurumu olarak kabul edilen ütopyalar, kurgusal ve zihinsel oldukları için bir ba... more Öz Arzuların dışavurumu olarak kabul edilen ütopyalar, kurgusal ve zihinsel oldukları için bir bakıma soyuttur da. Ancak ütopyaların belli bir mekânda vuku bulması, onların soyutluğunu kısmen ortadan kaldırmakta ve onları gerçekliğe yaklaştırmaktadır. Dolayısıyla mekân ile ütopya arasında doğrudan bir ilişkinin var olduğu varsayımına dayanan bu çalışmada, ideal toplumlarda ideal insanların ideal mekânları tecrübe etmeleri ve bu ideal mekânlardaki pratikleri ekolojik ütopyaların manifestosu kabul edilen Ekotopya adlı eserden hareketle incelenmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle "ütopya" ve "mekân" kavramları açıklanmış ve bu iki kavram arasındaki ilişkisellik ortaya konmaya çalışılmıştır. Akabinde çalışmanın temelini oluşturan 1975 yılında yayımlanan Callenbach'ın Ekotopya adlı eseri genel hatlarıyla incelenmiştir. Son bölümde ise çizilen kavramsal çerçeve, Ekotopya'da yaratılan mekânı incelemek için kullanılmıştır. Abstract The utopias which are an expression of the desires of mankind are also a intangible as they are fictional and mental. However, the fact that utopias take place in a certain space partly remove their intangibility and bring them closer to reality. This study is based on the assumption that there is a direct relationship between space and utopia. Thus, this study examines the ideal people in ideal societies and their experiences in ideal spaces. The experiences in these ideal spaces have been examined from the work called Ecotopia, which is considered the manifestation of ecological utopias. In the study, the concepts of "utopia" and "space" are explained and relativity between these concepts is revealed. Then Callenbach's Ekotopia (1975), which the basis of this study is examined in general terms. In the last part, the conceptual framework is used to examine the space created in Ecotopia. Giriş 1970'li yıllar, feminizm ve ekoloji hareketi gibi yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlarken, aynı zamanda yeni ütopyacı türün de doğmasını sağlamıştır.
MANAS JOURNAL OF SOCIAL STUDIES, 2016
With the understanding of the environment is not an unlimited source for human living, it is obse... more With the understanding of the environment is not an unlimited source for human living, it is observed that the efforts of building environmental awareness has spread in all societies. The works in this context extends to various segments of society such as public organizations, nongovernmental organizations, students and other groups. Therefore, this study aims to reveal the environmental sensitivity on city dynamics consisting of politics, bureaucrats and business leaders in Karaman.
This empirical research conducted on a sample group consisting of 38 politicians, 78
bureaucrats and 43 business leaders. According to the results, the participants have
environmental behavior in level of average and they have a low level below the average about environmental considerations. In addition, results show that there is not a difference about level of environmental awareness according to participants‟ demographic characteristics such as sex, age, tenure and duty positions. T-Test and ANOVA test have applied to the groups of politics, bureaucrats and business leaders in city dynamics of Karaman for determine whether there are differences about the level of environmental sensitivity. Scheffe and Tamhane T² tests areapplied to determine the reasons of differences. According to the obtained results; in terms of
environmental concerns subscales and environmental awareness subscales; politics have significantly lower level than bureaucrats and business leaders. According to environmental vision subscales, politics have significantly higher level than bureaucrats and business leaders and on the other hand, politics have higher significant level than bureaucrats in terms of environmental issues subscales.
Keyword: Environment, Environmental Awareness, Environmental Attitudes Scale, Karaman.
Özet İnsanların sonsuz istekleri, her zaman elde ettiklerinden daha fazlasını arzulamaları ve en ... more Özet İnsanların sonsuz istekleri, her zaman elde ettiklerinden daha fazlasını arzulamaları ve en önemlisi de yaşadıkları dönemin olumsuz koşullarından kurtulmak için alternatifler aramaları nedeniyle ütopyalara sığınmasıyla sonuçlanmıştır. Böylece insanlık elde ettiklerinden daha fazlasına kavuşmuş, günün olumsuz şartlarına çözüm bulmuş ve asgari yaşam koşullarını iyileştirmiştir. Bu iyileşmenin gerçekleşmesi için kimi zaman insanlar baştan yaratılmış; kimi zaman toplumsal düzen tamamen değiştirilmiş; kimi zamansa mekânlar farklı biçimlerde ele alınarak yepyeni bir sistem kurulmuştur. Ancak unutmamak gerekir ki gündelik yaşamın dışavurumlarının bir başka boyutunu oluşturan ütopyalar oluşturulurken, ne değiştirilmek istenirse istensin onlar her zaman bir mekânda vuku bulmuştur. Dolayısıyla bu çalışmada ütopyaların mekânla olan ilişkisi, ütopya ve mekânın kavramsal çerçevesinin çizilmesiyle ortaya konmuştur. Bu teorik bilgiler ışığında ise ütopyanın kavramsallaştırılmasını sağlayan Sir Thomas More'un Utopia adlı eserinden hareketle mekân okuması yapılmıştır. Abstract People's infinite wishes and desires for what they do not have and most importantly their search for alternatives in order to get rid of the negative conditions of the period that they are living in lead them to pursue utopias. In this way, people get more than they have, they find solutions for today's problems and they improve minimum living conditions. For this improvement, sometimes people are created over again or social order is changed or places are considered to be somewhere else and thus the new system is founded. But we must not forget that when forming utopias which are a different dimension of daily life's expression, no matter what, they always grow up in one space. Thereby, in this study the relationship between utopias and spaces is presented by drawing their conceptual framework. In the light of this theoretical knowledge and with reference to Sir Thomas More's Utopia, space study is carried out. * Bu makale Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı'nda, Prof. Dr. Kemal Görmez danışmalığında yürütülmekte olan " Klasik ve Modern Ütopyalarda Mekân Tasavvurları " adlı Yüksek Lisans Tezi'nden üretilmiştir.
Çevrenin insan yaĢamı için artık sınırsız bir kaynak olmaktan çıktığına yönelik anlayıĢ ile birli... more Çevrenin insan yaĢamı için artık sınırsız bir kaynak olmaktan çıktığına yönelik anlayıĢ ile birlikte bütün toplumlarda çevresel duyarlılık oluĢturma çabalarının yaygınlaĢtığı görülmektedir. Bu kapsamdaki çalıĢmalar, kamu örgütlerinden sivil toplum kuruluĢlarına, öğrencilerden çeĢitli toplum kesimlerine uzanmaktadır. Dolayısıyla bu araĢtırma da, Karaman Ġlindeki siyasiler, bürokratlar ve iĢ adamlarından oluĢan kent dinamikleri üzerine çevresel duyarlılık düzeylerinin belirlenmesine yönelik bir çalıĢmadır. 38 siyasi, 78 bürokrat ve 43 iĢ adamının oluĢturduğu bir örneklem grubu üzerine yapılan bu görgül araĢtırma sonucunda; katılımcıların ortaya yakın düzeyde çevresel davranıĢ, ortanın altında düĢük düzeyde çevresel düĢünceye sahip oldukları bulgusu elde edilmiĢtir. Ayrıca katılımcıların cinsiyet, yaĢ, hizmet süresi ve görev pozisyonları gibi demografik özelliklerine göre çevresel duyarlılık düzeyleri arasında bir farklılık olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Karaman kent dinamikleri içerisinde yer alan siyasiler, bürokratlar ve iĢ adamları gruplarına göre katılımcıların çevresel duyarlılık düzeyleri arasında bir farklılık olup olmadığına yönelik t-Testi ve ANOVA testleri ile hangi gruplarda farklılık olduğuna iliĢkin Scheffe ve Tamhane T² Testleri yapılmıĢtır. Elde edilen sonuçlara göre; çevresel ilgi alt boyutu ve çevresel duyarlılık alt boyutu açısından siyasilerin, bürokratlar ve iĢ adamlarından anlamlı Ģekilde daha düĢük düzeyde oldukları, çevresel görüĢ alt boyutunda ise siyasilerin bürokratlar ve iĢ adamlarından anlamlı Ģekilde daha yüksek düzeyde oldukları ve çevresel sorunlar alt boyutu açısından ise, siyasilerin bürokratlardan anlamlı Ģekilde yüksek düzeye sahip oldukları belirlenmiĢtir.
Toplumları derinden etkileyen ve son yıllarda sıkça kendinden bahsettiren ekolojik bunalım, bütün... more Toplumları derinden etkileyen ve son yıllarda sıkça kendinden bahsettiren ekolojik bunalım, bütün olumsuzluklarına ve kriz haline karĢın önemli bir farkındalığı da ortaya çıkarmıĢtır. Ġçinde bulunduğumuz bu kriz öncelikle, geleneksel çevre korumacılık yaklaĢımları ve bu doğrultuda alınan teknik önlemler ile giderilmeye çalıĢılmıĢ; ancak istenilen sonuç alınamadığından krizin önüne geçilememiĢtir. YaĢanılanların gerçekliğinin ve ciddiyetinin anlaĢılması; çözüm üretilmesi ve konu hakkında hassasiyetin yaratılması için 1960'lı yılların sonunu beklemek gerekmiĢtir. Bu farkındalık ise sorunların çözümünün krizde değil; kökeninde aranması gerektiği gerçeği üzerinde yükselerek, insanın doğadan neden uzaklaĢtığı, niçin doğayı ikincil konuma sürükleyerek yabancılaĢtırdığı ve ona hükmetme arzusunun nasıl galip geldiğinin sorgulanması ile baĢlamıĢtır. Bu sorgulamanın temel iki öğesi olan insan ve doğanın iliĢkisel durumları ve birbirine göre konumları esasında krizin nedenini oluĢturmaktaydı. Ancak ekolojik hareketin en büyük çıkmazı ise, diğer ideolojilerde olduğu gibi kendi içinde bölünmüĢlükleri ve ortaya koydukları düĢüncelerin birbirinden çok farklı olmasıydı. Nitekim ne derin ekolojinin insanı merkeze alan sisteme karĢı bir duruĢ sergilemesi ve doğayı özneleĢtirmesi; ne hiyerarĢi ve tahakkümü temel sorun olarak gören ve buradan yola çıkarak insan-doğa iliĢkisini sorgulayan toplumsal ekoloji; ne de bu hareketlerden beslenerek ortaya çıkan, ataerkil düzen eleĢtirisinden hareket ederek, doğaya tahakkümü ve üzerindeki sömürüyü, kadının sömürüsüyle özdeĢleĢtiren eko-feminizm bu bunalıma tam anlamıyla çözüm üretebilmiĢtir. Dolayısıyla bu makale de ekolojik krize çözüm bulabilme saikiyle yola çıkmıĢ değildir. Temel amaç, ilgili literatürün tartıĢması aracılığıyla teorik bilgi sunmak ve bu Ģekilde ekolojik krize dikkat çekerek insanlığın doğaya hükmetme arzusunun meĢruluğunu (!) kırmaktır. Çünkü oluĢturulan onca akımın ortaya koyduğu tek ortak sonuç, doğaya atfedilen değer ölçüsünde ve doğanın konumlandırıldığı yere göre krizin değiĢkenlik göstermesidir. BaĢka bir deyiĢle, açık bir çözüm önerisinden ziyade, doğaya atfedilen değer ölçüsünde ekolojik krizin çözülmesi noktasında ilerleme kaydedileceği düĢünülmektedir. Bu nedenle de, insan-doğa iliĢkisi çerçevesinde doğanın konumlandırılması bağlamında "özne" sorunu, bahsi geçen üç akımdan (Derin Ekoloji, Toplumsal Ekoloji ve Eko-feminizm) hareket ederek karĢılaĢtırmalı olarak incelenmiĢtir Anahtar Kelimeler: ekoloji, insan merkezcilik, çevre merkezcilik, derin ekoloji, toplumsal ekoloji, eko-feminizm.
Reproduction politics is a term predicting that "some natural feelings" such as having sexual des... more Reproduction politics is a term predicting that "some natural feelings" such as having sexual desires and intending to growth of population can be organized and disciplinized in sociologically and politically aspects. Religious cultural and political discourses by saying "right and wrong" can organize and disciplinize the human sexuality because of that human sexuality becomes located at the center of political and social power relations. In most research conducted in Turkey state that the number of citizens who identify themselves as conservative and religious is increasing. These findings point that people becomes care about value of religion more in everyday life strategies particularly reproductive policies.
Conference Presentations by Arzu Maltaş Erol
Migration from the economically underdeveloped and socially unstable regions to relatively more s... more Migration from the economically underdeveloped and socially unstable regions to relatively more stable regions or countries has been a widespread * noztas@yahoo.com.
Neoliberalizm ve yeni-sağ ideolojisi, Avrupa"da ikinci dünya savaĢından sonra uygulanan Refah dev... more Neoliberalizm ve yeni-sağ ideolojisi, Avrupa"da ikinci dünya savaĢından sonra uygulanan Refah devletinin ve Türkiye gibi "refah devleti" tecrübesi yaĢamamıĢ çevre kapitalist ülkelerdeki sosyal devlet algısının 1980lerden itibaren devletin ve toplumun yeniden liberalleĢmesi yönündeki baskılar nedeniyle ortadan kaldırılmasını içeren ekonomik, siyasi, toplumsal ve felsefi büyük dönüĢümü içermektedir. Neoliberalizm kavramı serbest piyasanın oluĢturulması, devletin ekonomide küçülmesi ancak siyasi bazda "otoriter" olarak güçlenmesini içeren monetarist uygulamaları kapsayan ekonomi boyutunu içerirken; toplumsal değerlerin ve birey algısının da bu neoliberal sürece uyum gösterecek Ģekilde muhafazakar politikalarla desteklenecek Ģekilde ekonomikleĢmesini yani "piyasalaĢması"nı sağlayan toptan felsefi, toplumsal, bireysel dönüĢümü hedefleyen politikalara yeni sağ adı verilebilmektedir (Topal, 2012).
Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2023
Bu çalışma, ütopya, feminist ütopya ve ev kavramlarını ele alarak, insanların idealize ettiği alt... more Bu çalışma, ütopya, feminist ütopya ve ev kavramlarını ele alarak, insanların idealize ettiği alternatif toplum yapılarını yansıtan düzenleri incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada, ütopyalar ve feminist ütopyaların insanların düş gücünü ve toplumsal arayışlarını nasıl şekillendirdiği, mevcut gerçekliklerinden uzaklaştırarak hayal ettikleri mükemmel toplumlara nasıl çektiği, toplumsal değişim ve dönüşümü nasıl sağladığı üzerine odaklanılmıştır. Ayrıca, bu süreçlerde ev kavramının oynadığı rol incelenmiştir. İnceleme kapsamında, toplumsal eleştirinin bir aracı olarak ortaya çıkan ütopyaların tarihsel gelişimi ele alınarak, bu kavramın zaman içinde nasıl evrildiği ve değiştiği detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu değişim süreci içinde, kadınların toplumdaki yerlerini ve statülerini değiştirmeyi hedefleyen feminist ütopyaların nasıl ortaya çıktığı ve yayıldığı araştırılmıştır. Bu çerçevede, feminist ütopyalarla ev kavramı arasındaki karmaşık ilişkiyi anlamak için ünlü yazar Charlotte Perkins Gilman'ın "Kadınlar Ülkesi (Herland)" adlı eseri incelenmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında, elde edilen bulgular özetlenmiş ve özellikle ev kavramının feminist ütopyalarla olan ilişkisi vurgulanmıştır.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Türkiye, uzun yıllar plansız kentleşme sürecinin yol açtığı sorunlara yönelik çeşitli politikalar... more Türkiye, uzun yıllar plansız kentleşme sürecinin yol açtığı sorunlara yönelik çeşitli politikalar geliştirmiştir. Bu politikaların başında gelen kentsel dönüşüm politikalarının bu hedeflere ulaşabilmesi için uygulamaların belli düzeyde esnekliğe sahip olması gerekmektedir. Nitekim her dönem kendi kentsel politikasını ve mimarlık anlayışını üretmektedir. Bu anlayışın son yıllarda dikkat çeken örneklerinden biri ise dirençli kentlerdir. Dirençli kentler, kentsel dönüşüm gibi çeşitli düzeylerde fiziksel ve toplumsal tehlike ve riskler barındıran uygulamalarda, esneklik ve değişikliklere uyum sağlama kapasitesi bakımından açıklayıcı olmaktadır. Son yıllardaki kentsel planlama literatürü yürünebilir mahallelerin dirençli kentler yaratma noktasında önemli bir değişken olduğunu ortaya koyduğundan bu araştırmada da yürünebilirlik, kentin direnci bağlamında değerlendirilmiş ve kentsel direncin desteklenmesinde bir değişken olarak ele alınmıştır. Çalışmanın amacı aynı mahallede kentsel dönüşüme uğrayan ve uğramayan farklı konut alanlarını yürünebilirlik ve dirençlilik açısından karşılaştırmalı olarak İncelemektir. Bunun için öncelikle çalışmanın gerçekleştirildiği Eskişehir Karapınar Mahallesi yürünebilirlik bağlamında gözlemlenmiş ve mahallenin farklı alanları fotoğraflanmıştır. Ardından ise katılımcılara, yürünebilirliğe ilişkin olarak mesafe, kolaylık, temel ihtiyaçlar bağlamında sorular yöneltilmiştir. Çalışmanın sonucunda ise gerek kentsel dönüşüm geçiren konut alanında gerekse dönüşüm geçirmeyen alanda sakinlerin yürünebilirlikten beklentilerinin, dönüşümün ortaya çıkardığı diğer yapısal sorunlara kıyasla ikinci planda kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca yapılan görüşmeler neticesinde yürünebilirliğin çerçevesinin çizilmesinin, dirençli kentler planlamak için rehberler oluşturmada oldukça önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Universite, gecmisten gunumuze her zaman artan bir ilgiyle karsilasmistir. Bilhassa 2006 yili ile... more Universite, gecmisten gunumuze her zaman artan bir ilgiyle karsilasmistir. Bilhassa 2006 yili ile birlikte “her ile bir universite” hedefinin bu ilgiye yeni bir ivme kazandirdigi aciktir. Ancak bu ivmeye paralel olarak universitelerin nicelik ve nitelik acisindan degisiklikleri dogurmasi, beraberinde bircok sorunu da getirmistir. Calisma kapsaminda 2006-2008 yillari arasinda niceliksel olarak artis gosteren universitelerin, yer secimlerine odaklanilarak, bu secimin kentin mekânsal gelisimini ne dogrultuda etkiledigi, 2007 yilinda kurulan Karamanoglu Mehmetbey Universitesi orneginden hareketle ele alinmasi amaclanmaktadir. Ayica calisma, yer seciminin yasal ve fiziksel bir boyuta sahip olmasinin yani sira, sosyo-kulturel ve politik boyutu da barindirmasi, bu secimin sadece kentin fiziksel anlamda mekânsal gelisim ve degisimini degil, ayni zamanda kentin (Karaman) sosyo-kulturel gelisimine etkilerini degerlendirme hedefindedir.
International Journal of Social Humanities Sciences Research (JSHSR), 2016
Sürekli artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için mevcut tarım alanlarının en yüksek düzey... more Sürekli artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için mevcut tarım alanlarının en yüksek düzeyde etkinlik ve verimlilikte kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Bu kapsamda, tarım reformu uygulamaları içinde yer alan arazi toplulaştırması (AT) çalışmaları öne çıkmaktadır. Son yıllarda AT çalışmaları oldukça yaygın bir kamu politikası ve yatırımı olmuştur. Bu araştırma ile,
Çalışma büyük ses getiren 6360 sayılı kanunun çıkarılmasında genel gerekçe olarak gösterilen nüfu... more Çalışma büyük ses getiren 6360 sayılı kanunun çıkarılmasında genel gerekçe olarak gösterilen nüfus yoğunluğuna göre etkin kamu hizmeti, demokratik ve siyasal katılımı yüksek kentlerin yaratılması, hizmette yerindenlik ilkesi, hizmet bölüşümü ve ölçek ekonomisi boyutlarının teorik değerlendirilmesini kapsamaktadır. Bu doğrultuda Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin sunduğu hizmetlerin yaratmış olduğu memnuniyet algısı, Servqual Modeli ile hem 6360 sayılı yasa öncesini hem de sonrasındaki iki farklı uygulamayı içerecek şekilde mahalle muhtarları gözünden ölçülmüştür.
Hatay ilinde görev yapmakta olan toplam 589 mahalle muhtarı arasından basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen 300 mahalle muhtarı ile anket tekniği kullanılarak veriler toplanmıştır. Geri dönüşü olan ve sağlıklı doldurulan 138 adet anket, SPSS 17.00 paket programı aracılığıyla faktör, güvenilirlik analizleri ve bağımlı gruplar t-Testine tabi tutulmuştur. Analiz sonuçlarına göre; muhtarların orta düzeyde memnuniyet içinde oldukları, SERVQUAL hizmet kalitesi ölçeğinin alt boyutlarından finans boyutu açısından 6360 sayılı yasa öncesi ve sonrası dönemle ilişkili olarak memnuniyet düzeylerinin anlamlı farklılık gösterdiği, diğer boyutlar açısından anlamlı bir farklılık içinde olmadıkları bulgusu elde edilmiştir. Ayrıca ölçeğin altı alt boyutunda 6360 sonrası dönemdeki memnuniyet düzeyinin azaldığı, beş alt boyutunda ise yasa sonrası döneme ilişkin memnuniyet düzeylerinin yükseldiği ve genel memnuniyet düzeyleri açısından yasa sonrası dönemdeki memnuniyet düzeyinin istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemiş olsa da artış gösterdiği belirlenmiştir.
Anadolu Üniversitelerinde Yer Seçiminin Kentsel Gelişime Katkısı: Karaman Örneği, 2018
Üniversiteler, geçmişten günümüze her zaman artan bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bilhassa 2006 yılı ... more Üniversiteler, geçmişten günümüze her zaman artan bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bilhassa 2006 yılı ile birlikte “her ile bir üniversite” hedefinin bu ilgiye yeni bir ivme kazandırdığı açıktır. Ancak bu ivmeye paralel olarak üniversitelerin nicelik ve nitelik açısından değişiklikleri doğurması, beraberinde birçok sorunu da getirmiştir. Çalışma kapsamında 2006-2008 yılları arasında niceliksel olarak artış gösteren üniversitelerin, yer seçimlerine odaklanılarak, bu seçimin kentin mekânsal gelişimini ne doğrultuda etkilediği, 2007 yılında kurulan Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi örneğinden hareketle ele alınması amaçlanmaktadır. Ayıca çalışma, yer seçiminin yasal ve fiziksel bir boyuta sahip olmasının yanı sıra,sosyo-kültürel ve politik boyutu da barındırması, bu seçimin sadece kentin fiziksel anlamda mekânsal gelişim ve değişimini değil, aynı zamanda kentin (Karaman) sosyo-kültürel gelişimine etkilerini değerlendirme hedefindedir. Ancak yeni kurulan bir üniversitenin, sadece kuruluşu d...
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Türkiye, uzun yıllar plansız kentleşme sürecinin yol açtığı sorunlara yönelik çeşitli politikalar... more Türkiye, uzun yıllar plansız kentleşme sürecinin yol açtığı sorunlara yönelik çeşitli politikalar geliştirmiştir. Bu politikaların başında gelen kentsel dönü-şüm politikalarının bu hedeflere ulaşabilmesi için uygulamaların belli dü-zeyde esnekliğe sahip olması gerekmektedir. Nitekim her dönem kendi kentsel politikasını ve mimarlık anlayışını üretmektedir. Bu anlayışın son yıl-larda dikkat çeken örneklerinden biri ise dirençli kentlerdir. Dirençli kentler, kentsel dönüşüm gibi çeşitli düzeylerde fiziksel ve toplumsal tehlike ve risk-ler barındıran uygulamalarda, esneklik ve değişikliklere uyum sağlama kapa-sitesi bakımından açıklayıcı olmaktadır. Son yıllardaki kentsel planlama lite-ratürü yürünebilir mahallelerin dirençli kentler yaratma noktasında önemli bir değişken olduğunu ortaya koyduğundan bu araştırmada da yürünebilir-lik, kentin direnci bağlamında değerlendirilmiş ve kentsel direncin destek-lenmesinde bir değişken olarak ele alınmıştır. Çalışmanın amacı aynı mahal-lede kentsel dönüşüme uğrayan ve uğramayan farklı konut alanlarını yürü-nebilirlik ve dirençlilik açısından karşılaştırmalı olarak İncelemektir. Bunun için öncelikle çalışmanın gerçekleştirildiği Eskişehir Karapınar Mahallesi yü-rünebilirlik bağlamında gözlemlenmiş ve mahallenin farklı alanları fotoğraf-lanmıştır. Ardından ise katılımcılara, yürünebilirliğe ilişkin olarak mesafe, ko-laylık, temel ihtiyaçlar bağlamında sorular yöneltilmiştir. Çalışmanın sonu-cunda ise gerek kentsel dönüşüm geçiren konut alanında gerekse dönüşüm geçirmeyen alanda sakinlerin yürünebilirlikten beklentilerinin, dönüşümün ortaya çıkardığı diğer yapısal sorunlara kıyasla ikinci planda kaldığı tespit edil-miştir. Ayrıca yapılan görüşmeler neticesinde yürünebilirliğin çerçevesinin çizilmesinin, dirençli kentler planlamak için rehberler oluşturmada oldukça önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bireylerin daha yuksek bir yasam kalitesine kavusmalari acisindan onemli ve gerekli boyutlardan b... more Bireylerin daha yuksek bir yasam kalitesine kavusmalari acisindan onemli ve gerekli boyutlardan birisi estetiktir. Ozellikle kentsel mekânlarin sekillenmesinde gozetildigi iddia edilen bir kavram olan estetik, cok boyutlu dusunmeyi gerektiren bir terimdir. Bireylerin, yasadiklari cevreye butuncul ve uyumlu bir sekilde; karsilikli etkilesim icinde olmasi gerektigi ve bu dogrultuda kentsel yasam kalitesini artirabilecegi dusunuldugunde, kentsel estetik oldukca onem kazanmaktadir. Onemi ve degeri konusunda kusku goturmeyen, ancak kentlerin donem donem ihmal ettigi estetik boyut, son zamanlarda yeniden onemsenir, aranir ve sorgulanir olmustur. Bu baglamda kentsel estetigin islevselligi acisindan kullanisli bir arac olarak uygulanan kent estetik kurullarinin ulkemizdeki gecmisi, mevcut uygulamalarin basari ve performansinin arastirilmasi amaclanan bu calismada Adana, Ankara, Antalya, Kayseri, Konya, Malatya, Rize kent estetik kurullari incelenmis ve buradan yola cikilarak Karaman icin bi...
Sürekli artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için mevcut tarım alanlarının en yüksek düzey... more Sürekli artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için mevcut tarım alanlarının en yüksek düzeyde etkinlik ve verimlilikte kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Bu kapsamda, tarım reformu uygulamaları içinde yer alan arazi toplulaştırması (AT) çalışmaları öne çıkmaktadır. Son yıllarda AT çalışmaları oldukça yaygın bir kamu politikası ve yatırımı olmuştur. Bu araştırma ile, Karaman İli Merkez İlçeye bağlı Yollarbaşı, Burunoba, Akçaşehir, Ortaoba, Masara, Çoğlu, Salur, Kızık, Beydilli, Kisecik, Aşıran, Hamidiye, Sudurağı, Kılbasan, Davgandos ve Dinek’te tamamlanmış olan AT çalışmalarının performansı ölçülmeye çalışılmıştır. İlk olarak işletme sahiplerinin görüşlerine başvurulan alan çalışması ile AT’nin etkinliği araştırılmıştır. Buna göre; AT çalışmalarının maliyetleri azalttığı ve işletme sahiplerinin gelirlerini arttırdığına ilişkin algılarının olumsuz olduğu, AT sonrasında başka yerlere göç etme niyetlerinde AT öncesine göre azalma olduğuna ilişkin görüşlerinin yine olumsuz olduğ...
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020
Çalışma, 1990'lı yılların başında ABD'de ortaya çıkan bir planlama ve tasarım hareketi olan Yeni ... more Çalışma, 1990'lı yılların başında ABD'de ortaya çıkan bir planlama ve tasarım hareketi olan Yeni Şehircilik Akımı'na ilişkin genel bir çerçeve sunmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda tarih boyunca kentsel tasarım ve planlamada yaşanan gelişmelerden hareketle Yeni Şehircilik Akımı'nın ortaya çıkışı, teorik dayanakları, özellikleri, ilkeleri, uygulama alanları ile düzeyleri incelenmiştir. Akım'ın ortaya çıktığı ülke olan ABD'de uygulanan projelerden, Akım'ın uygulanma düzeylerine göre örnekler seçilerek teorik anlamdaki verilerle uygulama çıktıları değerlendirilmiştir. Akım'ın büyük oranda yeni yerleşim alanları tasarladıkları ve bu alanlarda yapılan fiziksel düzenlemelerle çevresel, ekonomik ve toplumsal sorunları bir bütün olarak azaltmaya yönelik hareket ettikleri görülmüştür. İlave olarak farklı ekonomik düzeye ve demografik özelliklere sahip kişilere yönelik, karma kullanımlı yerleşim alanları vurgusuna karşın üst gelir grubuna hitap eden elitist bir proje olduğu; karma kullanımın ise kısmi bir biçimde hayata geçirilebildiği tespit edilmiştir. Ancak Akım'ın, süreç içerisinde geliştirilebilir, farklı alanlara ve düzeylere uyarlanabilir bir şehircilik anlayışı getirdiğinin de altını çizmek gerekmektedir.
Anadolu Üniversitelerinde Yer Seçiminin Kentsel Gelişime Katkısı: Karaman Örneği, 2018
Üniversiteler, geçmişten günümüze her zaman artan bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bilhassa 2006 yılı ... more Üniversiteler, geçmişten günümüze her zaman artan bir ilgiyle karşılaşmıştır. Bilhassa 2006 yılı ile birlikte “her ile bir üniversite” hedefinin bu ilgiye yeni bir ivme kazandırdığı açıktır. Ancak bu ivmeye paralel olarak üniversitelerin nicelik ve nitelik açısından değişiklikleri doğurması, beraberinde birçok sorunu da getirmiştir. Çalışma kapsamında 2006-2008 yılları arasında niceliksel olarak artış gösteren üniversitelerin, yer seçimlerine odaklanılarak, bu seçimin kentin mekânsal gelişimini ne doğrultuda etkilediği, 2007 yılında kurulan Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi örneğinden hareketle ele alınması amaçlanmaktadır. Ayıca çalışma, yer seçiminin yasal ve fiziksel bir boyuta sahip olmasının yanı sıra,sosyo-kültürel ve politik boyutu da barındırması, bu seçimin sadece kentin fiziksel anlamda mekânsal gelişim ve değişimini değil, aynı zamanda kentin (Karaman) sosyo-kültürel gelişimine etkilerini değerlendirme hedefindedir. Ancak yeni kurulan bir üniversitenin, sadece kuruluşu dolayısıyla her zaman kente katkı sağlamayacağı tespit edilmiştir.
BAŞKA BİR DÜNYA: EKOTOPYA, 2018
Öz Arzuların dışavurumu olarak kabul edilen ütopyalar, kurgusal ve zihinsel oldukları için bir ba... more Öz Arzuların dışavurumu olarak kabul edilen ütopyalar, kurgusal ve zihinsel oldukları için bir bakıma soyuttur da. Ancak ütopyaların belli bir mekânda vuku bulması, onların soyutluğunu kısmen ortadan kaldırmakta ve onları gerçekliğe yaklaştırmaktadır. Dolayısıyla mekân ile ütopya arasında doğrudan bir ilişkinin var olduğu varsayımına dayanan bu çalışmada, ideal toplumlarda ideal insanların ideal mekânları tecrübe etmeleri ve bu ideal mekânlardaki pratikleri ekolojik ütopyaların manifestosu kabul edilen Ekotopya adlı eserden hareketle incelenmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle "ütopya" ve "mekân" kavramları açıklanmış ve bu iki kavram arasındaki ilişkisellik ortaya konmaya çalışılmıştır. Akabinde çalışmanın temelini oluşturan 1975 yılında yayımlanan Callenbach'ın Ekotopya adlı eseri genel hatlarıyla incelenmiştir. Son bölümde ise çizilen kavramsal çerçeve, Ekotopya'da yaratılan mekânı incelemek için kullanılmıştır. Abstract The utopias which are an expression of the desires of mankind are also a intangible as they are fictional and mental. However, the fact that utopias take place in a certain space partly remove their intangibility and bring them closer to reality. This study is based on the assumption that there is a direct relationship between space and utopia. Thus, this study examines the ideal people in ideal societies and their experiences in ideal spaces. The experiences in these ideal spaces have been examined from the work called Ecotopia, which is considered the manifestation of ecological utopias. In the study, the concepts of "utopia" and "space" are explained and relativity between these concepts is revealed. Then Callenbach's Ekotopia (1975), which the basis of this study is examined in general terms. In the last part, the conceptual framework is used to examine the space created in Ecotopia. Giriş 1970'li yıllar, feminizm ve ekoloji hareketi gibi yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlarken, aynı zamanda yeni ütopyacı türün de doğmasını sağlamıştır.
MANAS JOURNAL OF SOCIAL STUDIES, 2016
With the understanding of the environment is not an unlimited source for human living, it is obse... more With the understanding of the environment is not an unlimited source for human living, it is observed that the efforts of building environmental awareness has spread in all societies. The works in this context extends to various segments of society such as public organizations, nongovernmental organizations, students and other groups. Therefore, this study aims to reveal the environmental sensitivity on city dynamics consisting of politics, bureaucrats and business leaders in Karaman.
This empirical research conducted on a sample group consisting of 38 politicians, 78
bureaucrats and 43 business leaders. According to the results, the participants have
environmental behavior in level of average and they have a low level below the average about environmental considerations. In addition, results show that there is not a difference about level of environmental awareness according to participants‟ demographic characteristics such as sex, age, tenure and duty positions. T-Test and ANOVA test have applied to the groups of politics, bureaucrats and business leaders in city dynamics of Karaman for determine whether there are differences about the level of environmental sensitivity. Scheffe and Tamhane T² tests areapplied to determine the reasons of differences. According to the obtained results; in terms of
environmental concerns subscales and environmental awareness subscales; politics have significantly lower level than bureaucrats and business leaders. According to environmental vision subscales, politics have significantly higher level than bureaucrats and business leaders and on the other hand, politics have higher significant level than bureaucrats in terms of environmental issues subscales.
Keyword: Environment, Environmental Awareness, Environmental Attitudes Scale, Karaman.
Özet İnsanların sonsuz istekleri, her zaman elde ettiklerinden daha fazlasını arzulamaları ve en ... more Özet İnsanların sonsuz istekleri, her zaman elde ettiklerinden daha fazlasını arzulamaları ve en önemlisi de yaşadıkları dönemin olumsuz koşullarından kurtulmak için alternatifler aramaları nedeniyle ütopyalara sığınmasıyla sonuçlanmıştır. Böylece insanlık elde ettiklerinden daha fazlasına kavuşmuş, günün olumsuz şartlarına çözüm bulmuş ve asgari yaşam koşullarını iyileştirmiştir. Bu iyileşmenin gerçekleşmesi için kimi zaman insanlar baştan yaratılmış; kimi zaman toplumsal düzen tamamen değiştirilmiş; kimi zamansa mekânlar farklı biçimlerde ele alınarak yepyeni bir sistem kurulmuştur. Ancak unutmamak gerekir ki gündelik yaşamın dışavurumlarının bir başka boyutunu oluşturan ütopyalar oluşturulurken, ne değiştirilmek istenirse istensin onlar her zaman bir mekânda vuku bulmuştur. Dolayısıyla bu çalışmada ütopyaların mekânla olan ilişkisi, ütopya ve mekânın kavramsal çerçevesinin çizilmesiyle ortaya konmuştur. Bu teorik bilgiler ışığında ise ütopyanın kavramsallaştırılmasını sağlayan Sir Thomas More'un Utopia adlı eserinden hareketle mekân okuması yapılmıştır. Abstract People's infinite wishes and desires for what they do not have and most importantly their search for alternatives in order to get rid of the negative conditions of the period that they are living in lead them to pursue utopias. In this way, people get more than they have, they find solutions for today's problems and they improve minimum living conditions. For this improvement, sometimes people are created over again or social order is changed or places are considered to be somewhere else and thus the new system is founded. But we must not forget that when forming utopias which are a different dimension of daily life's expression, no matter what, they always grow up in one space. Thereby, in this study the relationship between utopias and spaces is presented by drawing their conceptual framework. In the light of this theoretical knowledge and with reference to Sir Thomas More's Utopia, space study is carried out. * Bu makale Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı'nda, Prof. Dr. Kemal Görmez danışmalığında yürütülmekte olan " Klasik ve Modern Ütopyalarda Mekân Tasavvurları " adlı Yüksek Lisans Tezi'nden üretilmiştir.
Çevrenin insan yaĢamı için artık sınırsız bir kaynak olmaktan çıktığına yönelik anlayıĢ ile birli... more Çevrenin insan yaĢamı için artık sınırsız bir kaynak olmaktan çıktığına yönelik anlayıĢ ile birlikte bütün toplumlarda çevresel duyarlılık oluĢturma çabalarının yaygınlaĢtığı görülmektedir. Bu kapsamdaki çalıĢmalar, kamu örgütlerinden sivil toplum kuruluĢlarına, öğrencilerden çeĢitli toplum kesimlerine uzanmaktadır. Dolayısıyla bu araĢtırma da, Karaman Ġlindeki siyasiler, bürokratlar ve iĢ adamlarından oluĢan kent dinamikleri üzerine çevresel duyarlılık düzeylerinin belirlenmesine yönelik bir çalıĢmadır. 38 siyasi, 78 bürokrat ve 43 iĢ adamının oluĢturduğu bir örneklem grubu üzerine yapılan bu görgül araĢtırma sonucunda; katılımcıların ortaya yakın düzeyde çevresel davranıĢ, ortanın altında düĢük düzeyde çevresel düĢünceye sahip oldukları bulgusu elde edilmiĢtir. Ayrıca katılımcıların cinsiyet, yaĢ, hizmet süresi ve görev pozisyonları gibi demografik özelliklerine göre çevresel duyarlılık düzeyleri arasında bir farklılık olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Karaman kent dinamikleri içerisinde yer alan siyasiler, bürokratlar ve iĢ adamları gruplarına göre katılımcıların çevresel duyarlılık düzeyleri arasında bir farklılık olup olmadığına yönelik t-Testi ve ANOVA testleri ile hangi gruplarda farklılık olduğuna iliĢkin Scheffe ve Tamhane T² Testleri yapılmıĢtır. Elde edilen sonuçlara göre; çevresel ilgi alt boyutu ve çevresel duyarlılık alt boyutu açısından siyasilerin, bürokratlar ve iĢ adamlarından anlamlı Ģekilde daha düĢük düzeyde oldukları, çevresel görüĢ alt boyutunda ise siyasilerin bürokratlar ve iĢ adamlarından anlamlı Ģekilde daha yüksek düzeyde oldukları ve çevresel sorunlar alt boyutu açısından ise, siyasilerin bürokratlardan anlamlı Ģekilde yüksek düzeye sahip oldukları belirlenmiĢtir.
Toplumları derinden etkileyen ve son yıllarda sıkça kendinden bahsettiren ekolojik bunalım, bütün... more Toplumları derinden etkileyen ve son yıllarda sıkça kendinden bahsettiren ekolojik bunalım, bütün olumsuzluklarına ve kriz haline karĢın önemli bir farkındalığı da ortaya çıkarmıĢtır. Ġçinde bulunduğumuz bu kriz öncelikle, geleneksel çevre korumacılık yaklaĢımları ve bu doğrultuda alınan teknik önlemler ile giderilmeye çalıĢılmıĢ; ancak istenilen sonuç alınamadığından krizin önüne geçilememiĢtir. YaĢanılanların gerçekliğinin ve ciddiyetinin anlaĢılması; çözüm üretilmesi ve konu hakkında hassasiyetin yaratılması için 1960'lı yılların sonunu beklemek gerekmiĢtir. Bu farkındalık ise sorunların çözümünün krizde değil; kökeninde aranması gerektiği gerçeği üzerinde yükselerek, insanın doğadan neden uzaklaĢtığı, niçin doğayı ikincil konuma sürükleyerek yabancılaĢtırdığı ve ona hükmetme arzusunun nasıl galip geldiğinin sorgulanması ile baĢlamıĢtır. Bu sorgulamanın temel iki öğesi olan insan ve doğanın iliĢkisel durumları ve birbirine göre konumları esasında krizin nedenini oluĢturmaktaydı. Ancak ekolojik hareketin en büyük çıkmazı ise, diğer ideolojilerde olduğu gibi kendi içinde bölünmüĢlükleri ve ortaya koydukları düĢüncelerin birbirinden çok farklı olmasıydı. Nitekim ne derin ekolojinin insanı merkeze alan sisteme karĢı bir duruĢ sergilemesi ve doğayı özneleĢtirmesi; ne hiyerarĢi ve tahakkümü temel sorun olarak gören ve buradan yola çıkarak insan-doğa iliĢkisini sorgulayan toplumsal ekoloji; ne de bu hareketlerden beslenerek ortaya çıkan, ataerkil düzen eleĢtirisinden hareket ederek, doğaya tahakkümü ve üzerindeki sömürüyü, kadının sömürüsüyle özdeĢleĢtiren eko-feminizm bu bunalıma tam anlamıyla çözüm üretebilmiĢtir. Dolayısıyla bu makale de ekolojik krize çözüm bulabilme saikiyle yola çıkmıĢ değildir. Temel amaç, ilgili literatürün tartıĢması aracılığıyla teorik bilgi sunmak ve bu Ģekilde ekolojik krize dikkat çekerek insanlığın doğaya hükmetme arzusunun meĢruluğunu (!) kırmaktır. Çünkü oluĢturulan onca akımın ortaya koyduğu tek ortak sonuç, doğaya atfedilen değer ölçüsünde ve doğanın konumlandırıldığı yere göre krizin değiĢkenlik göstermesidir. BaĢka bir deyiĢle, açık bir çözüm önerisinden ziyade, doğaya atfedilen değer ölçüsünde ekolojik krizin çözülmesi noktasında ilerleme kaydedileceği düĢünülmektedir. Bu nedenle de, insan-doğa iliĢkisi çerçevesinde doğanın konumlandırılması bağlamında "özne" sorunu, bahsi geçen üç akımdan (Derin Ekoloji, Toplumsal Ekoloji ve Eko-feminizm) hareket ederek karĢılaĢtırmalı olarak incelenmiĢtir Anahtar Kelimeler: ekoloji, insan merkezcilik, çevre merkezcilik, derin ekoloji, toplumsal ekoloji, eko-feminizm.
Reproduction politics is a term predicting that "some natural feelings" such as having sexual des... more Reproduction politics is a term predicting that "some natural feelings" such as having sexual desires and intending to growth of population can be organized and disciplinized in sociologically and politically aspects. Religious cultural and political discourses by saying "right and wrong" can organize and disciplinize the human sexuality because of that human sexuality becomes located at the center of political and social power relations. In most research conducted in Turkey state that the number of citizens who identify themselves as conservative and religious is increasing. These findings point that people becomes care about value of religion more in everyday life strategies particularly reproductive policies.
Migration from the economically underdeveloped and socially unstable regions to relatively more s... more Migration from the economically underdeveloped and socially unstable regions to relatively more stable regions or countries has been a widespread * noztas@yahoo.com.
Neoliberalizm ve yeni-sağ ideolojisi, Avrupa"da ikinci dünya savaĢından sonra uygulanan Refah dev... more Neoliberalizm ve yeni-sağ ideolojisi, Avrupa"da ikinci dünya savaĢından sonra uygulanan Refah devletinin ve Türkiye gibi "refah devleti" tecrübesi yaĢamamıĢ çevre kapitalist ülkelerdeki sosyal devlet algısının 1980lerden itibaren devletin ve toplumun yeniden liberalleĢmesi yönündeki baskılar nedeniyle ortadan kaldırılmasını içeren ekonomik, siyasi, toplumsal ve felsefi büyük dönüĢümü içermektedir. Neoliberalizm kavramı serbest piyasanın oluĢturulması, devletin ekonomide küçülmesi ancak siyasi bazda "otoriter" olarak güçlenmesini içeren monetarist uygulamaları kapsayan ekonomi boyutunu içerirken; toplumsal değerlerin ve birey algısının da bu neoliberal sürece uyum gösterecek Ģekilde muhafazakar politikalarla desteklenecek Ģekilde ekonomikleĢmesini yani "piyasalaĢması"nı sağlayan toptan felsefi, toplumsal, bireysel dönüĢümü hedefleyen politikalara yeni sağ adı verilebilmektedir (Topal, 2012).
Özet 1945-50"li yıllarda baĢlayan ve artarak devam eden yoğun göç patlaması ve 2000"li yılların n... more Özet 1945-50"li yıllarda baĢlayan ve artarak devam eden yoğun göç patlaması ve 2000"li yılların neo-liberal politikalarıyla Ģekillenen serbest piyasa ekonomisinin geliĢtirilme çabaları, kentlerin siluetinde ciddi değiĢikliklere yol açarak inĢaat sektörünün hiç olmadığı kadar önem kazanmasına sebep olmuĢtur. Bu sektörün kazandığı ivme, kentlerin yeniden yorumlanmasını elzem kılmıĢ ve post-modernizmin yapı bozumculuğunun en çok gözlemlendiği ve somutlaĢtığı alanlar olan kentleri de "hız" kavramı üzerinden tanımlayarak uluslararası rekabet yarıĢı içerisine dâhil etmiĢtir. Günümüzde kentlerin rekabet edebilirliklerinde en önemli unsurlardan biri, yenilikçiliği ve farklılığı bünyesinde barındıran "giriĢimcilik" kavramı olmuĢtur. Kentlerin giriĢimciliğe açık ve giriĢimleri çekebilme kapasiteleri ise, onların kısır döngü içine hapsolmasına neden olmaktadır. Bir yandan dönüĢtürülen yapılar ve verilen teĢviklerle yeni cazibe alanları yaratılırken, öte yandan ise bu cazibe merkezlerinin hızla tüketilerek, yeni alanlar içinde eritilmesine sebep olmaktadır. Bu tüketim, gerek çevre sorunları gerekse de sosyal ve altyapı problemlerini beraberinde getirmekte ve bu kısır döngünün delinmesine dahi olanak tanımamaktadır. Bu çalıĢmada, 1945"li yıllardan baĢlayarak tarihsel süreç içinde kentlerin uğradığı dönüĢüm, inĢaat sektörüyle birlikte giriĢimcilere tanınan olanaklar ve kentlerin sürekli yenilenen/yenilenmeye zorlanan durumu diyalektik bir yöntemle aktarılacaktır. ÇalıĢmada güdülen amaç ise, giriĢimciliğin bir yandan kentsel yaĢamı kolaylaĢtırıcı unsurları bünyesinde barındırırken, diğer yandan da kentlerin tüketilmesini kolaylaĢtırması ikilemini tartıĢmaktır. Abstract Starting in the 1945-1950s and increased ongoing intensive migration boom and 2000s
Yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler; neo-liberal politikalar, kadınların iş dünyasındaki ko... more Yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler; neo-liberal politikalar, kadınların iş dünyasındaki konumlarını değiştirmiş ve (görece) görünürlüğünün artmasına olanak tanımıştır. Özellikle kadın girişimciliği noktasında değerlendirildiğinde bu görünürlüğün dikkat çekici oranda artmış olduğu da gözlemlenmektedir. Girişimcilik olgusunun çoğu zaman toplumsal cinsiyete duyarsız ve kişilik özelliklerine göre bir sınıflandırmaya tabi tutulması; erkek ve kadınların biyolojik farklılıklarının iş dünyasında somutlaştırılarak sunulması ve bununla bağlantılı olarak iş dünyasında sıkça karşılaşılan liderlik gibi özelliklerle kadınların bağdaştırılamaması girişimciliğin yalnız slogan olarak kullanılmasına neden olmaktadır. Kadınların mekânları olarak görülen evler ise, kadınların girişimci rollerine bürünerek faaliyet gösterdiklerinde dahi evlerine/ailelerine hizmet edici noktada kalmasına sebep olmakta ve kadın faaliyetlerinin tali ve boş zaman uğraşı olarak değerlendirilmesine yol açmaktadır. Bu çalışmada, kadın girişimleri olarak değerlendirilen faaliyetler analiz edilerek, hizmet ettiği amacın kadınların kendi gelişimlerine katkıda bulunup bulunmadığı, girişim adına verilen teşviklerle, kadınların iş hayatında yer bulup bulamadıkları incelenecektir. Çalışmada güdülen amaç ise, girişimcilikte cinsiyet faktörünün ne kadar belirleyici olabileceğini ortaya koymak ve kadın girişimcilerin kendilerine bu faaliyetler doğrultusunda alan açma yeterlilikleri incelenecektir.
Küresel neoliberal kentleĢme politikalarının temel uygulama araçlarından olan kentsel dönüĢüm, me... more Küresel neoliberal kentleĢme politikalarının temel uygulama araçlarından olan kentsel dönüĢüm, mekânsal dönüĢümü çağrıĢtırsa da toplumsal dönüĢümü de içeren, daha karmaĢık ve çok boyutlu bir kavramdır. Nitekim pek çok yazar, kavramın tanımlanmasında henüz anlaĢmaya varabilmiĢ değildir. ÇalıĢma, kentsel dönüĢümün kavramsal çerçevesine yer vererek, kavramın önemi ve ortaya çıkardığı boyutları ele almaktadır. Kentsel dönüĢümün teorik ve pratik okuması, toplumsal yapıda meydana gelen kutuplaĢmalar üzerinden yapılacaktır. Aynı zamanda kentsel yapıda meydana gelen ayrıĢmalar, mutenalaĢtırma kavramı ile açıklanacak ve kavramın altında yatan sosyo-ekonomik dinamikler ele alınacaktır. MutenalaĢtırma (gentrification) pratikleri ise, son zamanlarda kentsel dönüĢüme dâhil edilen ve toplumsal hareketleri kuvvetlendiren semtler kapsamında; sosyal çatıĢmalar ve çözümleri açısından değerlendirilecektir.
KüreselleĢme, özellikle 1990‟lardan itibaren akademik çevrede sıkça kendinden söz ettiren kavraml... more KüreselleĢme, özellikle 1990‟lardan itibaren akademik çevrede sıkça kendinden söz ettiren kavramlardan biri olmuĢtur. Farklı perspektifler ve çeĢitli tanımlamalarla çok sık karĢımıza çıkan küreselleĢme, bu makalede kalkınma ve yerel kalkınma iliĢkisi ile değerlendirilecek, kentleĢme olgusu ile kent kimlik ve kültürleri üzerindeki yansımaları incelenecektir. Kabul edilmesinden bu yana birçok tartıĢmayı da beraberinde getiren 6360 sayılı Yeni BüyükĢehir Belediye Yasası‟nın bütünĢehir algısının kent kimlik ve kültürlerini etkileyebileceği düĢüncesinden hareketle hazırlanan bu çalıĢmada, yasa sonucundaki büyükĢehir uygulamaları farklı boyutları ile tartıĢılacaktır.
Anahtar Kelimeler: küreselleĢme, yerel kalkınma, kimlik, kültür, yeni büyükĢehir uygulaması
Dünyada ve Türkiye'de son yirmi yıldır hızına yetişilemeyecek nitelikte toplumsal değişimler söz ... more Dünyada ve Türkiye'de son yirmi yıldır hızına yetişilemeyecek nitelikte toplumsal değişimler söz konusu olmaktadır. Bu değişimlerin somutlaştığı alanlar olan kentsel mekânlar, neoliberal projenin yaratıcı yıkımına uğramakta; mekânların sınırları yeniden çizilmekte; dolayısıyla yeniden üretilmektedir. 1970'li yıllardan sonra Marksist yaklaşımların mekânı açıklamada toplumsallığı temel alması ve mekânsal varoluşu insanların gündelik pratiklerine dayandırması, insanların mekânla kurduğu ilişkiyi çok önemli bir noktaya taşımıştır. Özellikle kentsel mekânlardaki dönüşümün, mekânsal pratikleri doğrudan etkileyerek onları da değiştireceği düşünülürse, insanların mekânla kurduğu ilişkide cinsiyetin de önemli olduğu kabul edilmeli ve kadınların mekânla ilişkilenme biçimleri incelenmelidir. Çünkü sanayileşme ve kentleşmeyle birlikte kadınların çalışma hayatında ve kentsel mekânlarda görünürlüklerinin artması, kadın ve mekân arasındaki ilişkiyi kurmayı gerekli kılmakta ve bu noktada da devreye feminist coğrafyacılar girmektedir. Buradan hareketle çalışma, neo-liberal projenin temel felsefesi olduğu iddia edilen "bireyselleşme" ve "daha çok eşitlik" nosyonlarını kentsel mekân pratikleriyle birlikte ele almakta, aynı zamanda mekânların cinsiyetten arınmadığı ve bu nedenle de mekânsal kullanım pratiklerinin mekânsal ayrışmayı doğurduğunu ileri sürmektedir. Dönüşümlerle birlikte kentsel mekânların dizaynlarında meydana gelen değişimler sonucu kadınların kamusal mekânlara erişebilirlikleri; kentsel mobiliteleri değerlendirilecek ve neo-liberal politikalarla birlikte yaratılan mekân ve cinsiyet
2011 yılından bu yana yaĢanan iç savaĢ ve kaotik ortam sebebiyle daha iyi yaĢam olanakları umuduy... more 2011 yılından bu yana yaĢanan iç savaĢ ve kaotik ortam sebebiyle daha iyi yaĢam olanakları
umuduyla yaklaĢık 3 milyon Suriyeli Türk topraklarına akın etmiĢtir. Ülke genelinde izlenen açık
kapı politikasının da etkisiyle yaĢanan bu hızlı mobilitenin yönetilmesi gerekliliğinin farkına
varılmıĢtır. Zira bu gereklilik baĢlangıçta geçici statüde olduğu düĢünülen göçmenlerin gittikçe
kalıcı bir pozisyon alması üzerine birtakım insani ve yasal süreçlerin iĢletilmesiyle sonuçlanmıĢtır.
Ġlk bakıĢta uluslararası göçlerin muhatabının göç edilen ülke, transit ülke ve menĢe ülke olduğu
düĢünüldüğünden, merkezi yönetim büyük oranda sorumluluk yüklenmiĢ ve yerel yönetimler bu
konuda göz ardı edilmiĢtir. Fakat göçmenlerin göç ettikleri kentleri doğrudan etkilemesi sebebiyle
asıl paydaĢın yerel yönetimler olduğu ileri sürülebilir.
Bu çalıĢma genel olarak Türkiye‘ye akın eden Suriyeli göçmenlere yönelik izlenen göç
politikalarını ele almaktadır. Göçmenlerin temel ihtiyaçlarından hareketle uygulanan politikalar ve
bu uygulamalar sonucunda karĢılaĢılan sorunlar; sorunların çözümünde yerel yönetimlerin yeterlilik
düzeyi betimleyici bir yöntemle araĢtırılmıĢtır. Özelde ise yerel yönetimlerin halka en yakın hizmet
birimi olması ve göçün kent yönetimlerini farklı boyutlarıyla etkilemesi sebebiyle belediyelerin bu
konudaki mevcut yetkileri, hukuki ve insani perspektiften incelenmiĢ; belediyelerin uluslararası
göçlerde üstlenecekleri misyon gereği olarak esas paydaĢ olmasına yönelik birtakım öneriler
getirilmiĢtir.
Anahtar kelimeler: göç, uluslararası göç, göç yönetimi.
Abstract
Because of the civil war and chaotic environment, about 3 million of Syrians have poured into the
Turkish territory with the hope of a better life since 2011. Managing this rapid mobility was aware
of the requirements by the effects of open door policy throughout the country. The temporary status
of immigrant increasingly taking on a permanent position, it has resulted in a number of
humanitarian and operation of the legal process. At first, local governments have ignored and the
central government has largely taken responsibility because of the thought of country of
immigration, transit country and the country of origin are collocutor of international immigration.
But it‘s possible to allege that the local governments are the main shareholders because immigrants
directly affect the migrant city.
This study discusses the monitoring of migration policies towards Syrian refugees in general and
moves from the policies about the basic needs of refugees and the problems which occurred because
of the results of these policies; and finally searches for the proficiency levels of local governments
in resolving these problems. Also, existing powers of municipalities in this field examined by legal
and humanitarian perspectives because of being the closest to the public and being affected by the
migration in different dimensions. Finally, a number of suggestions have been made for
774
municipalities which are supposed to be main shareholders with the mission they will take on
subject of international migration.
Keywords: migration, international migration, migration management.
İdealKent (Kent Araştırmaları Dergisi), 21. Sayı: Kent ve Ekoloji