Serhat Şamil | Karamanoglu Mehmetbey University (original) (raw)
Papers by Serhat Şamil
Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, Dec 30, 2023
Çalışmada, işletmelerde sağladığı güvenilir bilgi ortamı bağlamında bağımsız denetim ile operasyo... more Çalışmada, işletmelerde sağladığı güvenilir bilgi ortamı bağlamında bağımsız denetim ile operasyonel verimlilik arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Bağımsız denetim ile operasyonel verimlilik arasındaki ilişki deneysel olmayan bir tasarımla araştırılmıştır. Çalışma kapsamında Dünya Bankası veri tabanından çekilen ikincil veri kullanılmıştır. Bu doğrultuda işletme düzeyinde işgücü verimliliği, yatırım verimliliği ve toplam faktör verimliliği hesaplamaları yapılmıştır. Verimlilik göstergelerinin bağımlı değişken, bağımsız denetimin bağımsız değişken, şirket büyüklüğü, aile şirketi olup olmama, üst yöneticinin tecrübesi ve finansmanın şirket faaliyetlerine engel olma derecelerinin kontrol değişken olduğu üç ayrı model geliştirilmiştir. Oluşturulan modeller çoklu regresyon analiziyle test edilmiştir. Bulgular: Elde edilen sonuçlar, bağımsız denetim ile işgücü verimliliği ve toplam faktör verimliliği arasındaki pozitif yönlü ilişki öngörüsünü desteklemektedir. Yatırım verimliliği ile bağımsız denetim arasında iki değişkenli analizde anlamlı pozitif ilişki olduğu görülse de kontrol değişkenleri modele dahil edildiğinde bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı çıkmamaktadır. Özgünlük: Bu çalışmada bağımsız denetim ile operasyonel verimlilik arasındaki ilişki daha önce literatürde rastlanmayan bir açıdan ele alınmaktadır. Söz konusu ilişki bağımsız denetimin sağladığı güvenilir bilgi ortamı çerçevesinden işlenmiştir. Ayrıca bağımsız denetim ile verimlilik arasındaki ilişkinin Türkiye örneği ile araştırıldığı ilk çalışmadır.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, 2023
Bu çalışmada bağımsız denetime olan talebi açıklamak için kullanılan teoriler ele alınmaktadır. B... more Bu çalışmada bağımsız denetime olan talebi açıklamak için kullanılan teoriler ele alınmaktadır. Bu çerçevede literatürde bağımsız denetim talebiyle ilişkilendirilen vekalet teorisi, sinyal teorisi, polis teorisi, güvenilirliği arttırma teorisi ve güven verme teorisine çalışmada yer verilmektedir. Bunlardan en sık başvurulanı ve hatta alanda bir paradigmaya dönüşmüş olanı vekalet teorisidir. Bu nedenle çalışmada vekalet teorisi daha detaylı incelenmektedir. Vekalet teorisinin kökeni, temel varsayımları, vekalet maliyetleri ve vekalet çatışmaları bağımsız denetim bağlamında işlenmektedir. Diğer teorilerin ise bağımsız denetimle olan ilişkisi özet bir şekilde verilmektedir. Teorilerin yanı sıra bağımsız denetim konusunda önemli bir yeri olan ve çalışmada ele alınan vekalet ve sinyal teorilerinin de temel varsayımlarından bilgi asimetrisi de ayrı bir başlık olarak sunulmaktadır.
Teoriler, ilişkilendirildikleri olguları kavramsal olarak daha anlaşılır hale getirmektedir. Bu çalışmada ele alınan teoriler ile de bağımsız denetimin rolü ve konumu ve neden talep edildiği konuları daha anlaşılır kılınmaya çalışılmaktadır. Çalışma ile amaçlanan bağımsız denetim araştırmalarında teorik ve kavramsal çerçeve oluşturulurken yararlanılacak bir kaynak ortaya koymaktır.
The World of Accounting Science, 2023
The necessity and scope of mandatory audit is an issue discussed alongside benefit-cost evaluatio... more The necessity and scope of mandatory audit is an issue discussed alongside benefit-cost evaluations. The characteristics of companies demanding audits are noteworthy in this respect. This study aims to contribute to the discussions on audit demand and mandatory audit, with evidence from Turkey. A non-experimental research approach is employed to identify the distinctive characteristics of SMEs that demand audit. Evidence supporting previous studies is obtained on the relationship between audit demand and size, financing relationships and ownership structure. Furthermore, the results also significantly support the hypothesized association between audit demand and internationalization, R&D, and legal system perception.
Çalışmada şeffaflığı arttıran mekanizmalar teorik olarak ele alınmakta ve finansal başarının şeff... more Çalışmada şeffaflığı arttıran mekanizmalar teorik olarak ele alınmakta ve finansal başarının şeffaf olma üzerinde etkisi olup olmadığı araştırılmaktadır. Öncelikli olarak muhasebe/finansal raporlama standartları ve denetim standartları açısından işletmelerin şeffaflığı ve daha sonra kurumsal yönetim açısından şeffaflık ve kamuyu aydınlatma konuları ele alınmıştır. Daha sonra ise, hem BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde hem de BIST 100 Endeksinde işlem gören işletmelerin 5 yıllık finansal verileri (2011-2015) kullanılarak TOPSIS yöntemi ile finansal performansları standart ve tek bir ölçü haline getirilmiştir. Kamuyu Aydınlatma ve Şeffaflık Notları (KASN), İşletme Büyüklükleri, İşletme Borçlanma Oranları ve İşletme Yaşları araştırmanın diğer değişkenleridir. Yapılan analizler sonucunda, işletmelerin finansal başarısının, işletme büyüklüklerinin, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık uygulamaları üzerinde pozitif anlamlı bir etkisinin olduğu, borçlanma oranlarının ise; işletmelerin kamuyu aydın...
Turkiye, Vergi Usul Kanunu’nun fevkalade amortisman uygulamasi disinda uzun vadeli varliklarda de... more Turkiye, Vergi Usul Kanunu’nun fevkalade amortisman uygulamasi disinda uzun vadeli varliklarda deger dusuklugu konusuyla Uluslararasi Muhasebe Standartlari ile tanismistir. TMS 36 Varliklarda Deger Dusuklugu Standardi, kapsamindaki varliklarda deger azalmasi durumunun tespitine, eger varsa olculmesine ve kayitlara alinmasina yonelik rehberlik saglamaktadir. Calismada, Turkiye’de TMS 36 Varliklarda Deger Dusuklugu Standardi uygulamasina dair durum tespitleri yapilmistir. Bu baglamda TMS 36 Standardi kapsamindaki varlik turleri incelenerek bunlara dair yapilan deger dusuklukleri tespit edilmistir. Ayrica ozellikli bir konu olan serefiye ve serefiyeye sahip sirketler ayri ele alinarak incelenmistir. Orneklem olarak oncu gosterge ozelligine sahip BIST 100 Endeksi’ndeki sirketler alinmistir. Finansal sirketlerin TMS 36 Standardi kapsaminda bulundurduklari varliklar sirketin aktifinde cok az yer tuttuklari icin orneklem disi birakilarak finansal olmayan 89 sirket orneklemde yer almistir. ...
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2020
Öz Çalışmada şeffaflığı arttıran mekanizmalar teorik olarak ele alınmakta ve finansal başarının ş... more Öz Çalışmada şeffaflığı arttıran mekanizmalar teorik olarak ele alınmakta ve finansal başarının şeffaf olma üzerinde etkisi olup olmadığı araştırılmaktadır. Öncelikli olarak muhasebe/finansal raporlama standartları ve denetim standartları açısından işletmelerin şeffaflığı ve daha sonra kurumsal yönetim açısından şeffaflık ve kamuyu aydınlatma konuları ele alınmıştır. Daha sonra ise, hem BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde hem de BIST 100 Endeksinde işlem gören işletmelerin 5 yıllık finansal verileri (2011-2015) kullanılarak TOPSIS yöntemi ile finansal performansları standart ve tek bir ölçü haline getirilmiştir. Kamuyu Aydınlatma ve Şeffaflık Notları (KASN), İşletme Büyüklükleri, İşletme Borçlanma Oranları ve İşletme Yaşları araştırmanın diğer değişkenleridir. Yapılan analizler sonucunda, işletmelerin finansal başarısının, işletme büyüklüklerinin, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık uygulamaları üzerinde pozitif anlamlı bir etkisinin olduğu, borçlanma oranlarının ise; işletmelerin kamuyu aydınlatma ve şeffaflık uygulamalarının üzerinde anlamlı negatif etkisi olduğu görülmüştür. Firma yaşının ise, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık uygulaması üzerinde pozitif ancak anlamlı olmayan etkisi olduğu görülmüştür.
Business & Management Studies: An International Journal, 2020
Kurumsal yönetimin amaçlarından birisi olan güvenilir finansal bilgi sağlamada, en kritik rol bağ... more Kurumsal yönetimin amaçlarından birisi olan güvenilir finansal bilgi sağlamada, en kritik rol bağımsız denetime düşmektedir. Bağımsız denetimin kurumsal yönetim yapısının bir bileşeni olmakla birlikte diğer kurumsal yönetim uygulamalarıyla öngörülen ilişkisi bu çalışmanın çıkış noktasıdır. Bu bağlamda çalışmada, finansal bilgi kullanıcılarının da önem atfettikleri bağımsız denetim raporlarının onaylanma süresi (Denetim Raporu Gecikmesi, DRG) ile diğer kurumsal yönetim uygulamalarının ilişkisi araştırılmaktadır. Araştırma 2018 yılında BİST İMALAT sektöründe yer alan firmalardan elde edilen verilerle yapılmaktadır. Söz konusu firmalara ait veriler kesitsel olarak toplanmış ve çoklu regresyon modeli ile analize tabi tutulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre, yönetim kurulunun toplanma sıklığının, yönetim kurulu büyüklüğünün, kurumsal yönetim kurulunun etkinliğinin ve iç kontrol etkinliğinin denetim raporu gecikmesindeki değişimi istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde açıklayabilmektedi...
ASSOCIATION BETWEEN AUDIT REPORT LAG AND CORPORATE GOVERNANCE INDICATORS: A RESEARCH ON BIST MANUFACTURING COMPANIES, 2020
EXTENDED ABSTRACT LITERATURE RESEARCH SUBJECT The subject of this study is to provide new evidenc... more EXTENDED ABSTRACT
LITERATURE
RESEARCH SUBJECT
The subject of this study is to provide new evidence on the association between corporate governance (CG) characteristics and audit report delay (ARL), which is frequently discussed in the literature.
RESEARCH PURPOSE AND IMPORTANCE
The primary purpose of this study is to examine the association between selected CG characteristics and ARL. The rationale behind this purpose is that ARL's close relation with the information asymmetry. ARL is seen as an essential determinant for financial reporting delay (Ashton et al., 1987; Owusu-Ansah, 2000: 241; Pizzini et al. 2015:26; Sultana et al., 2015) and financial reporting delay is also seen as a determinant of information asymmetry between interested parties (Bamber et al., 1993). Thus, the relation between ARL and information asymmetry is well seen. Both CG and audit itself have a mission to deal with the problem of asymmetric information. Therefore, it is considered to study the association between them.
CONTRIBUTION of the ARTICLE to the LITERATURE
This study contributes to the ARL literature with its addressed CG dimensions. It also provides new evidence in the literature from Turkey.
DESIGN AND METHOD
RESEARCH TYPE
Type of this study is a quantitative-based approach with cross-sectional data.
RESEARCH PROBLEM
The association between CG characteristics and ARL.
DATA COLLECTION METHOD
The data employed in this study collected from Public Disclosure Platform (KAP, www.kap.gov.tr). The sample covers 169 companies listed in BIST MANUFACTURING INDEX.
QUANTITATIVE / QUALITATIVE ANALYSIS
In the study, a quantitative method, the multiple regression model, was used to test the association between the independent variables of CG and the dependent variable of ARL.
RESEARCH MODEL
The model has been tested statistically is as follow:
ARL = b0 + b1ickontroletk + b2ykuzman + b3ykbuyuk + b4ykbgmszoran + b5yktop+ b6kykrapor + e
Where,
ARL = Logarithm of the number of days from the fiscal year-end to the audit report date;
İckontroletk = Logarithm of the number of reports submitted by the internal control unit to the committees of the board of directors;
Ykuzman = 1, if there is at least one expert on the board and 0 otherwise;
Ykbuyuk = Logarithm of the number of people on the board;
Ykbgmszoran = Proportion of independent members on the board of directors;
Yktop = Logarithm of the number of physical meetings of the board of directors in a year;
Kykrapor = Logarithm of the number of reports submitted by the CG committee to the Board of Directors.
RESEARCH HYPOTHESES
H1: There is a negative association between the internal control system efficacy of the and ARL.
H2: There is a negative association between the financial/accounting/auditing experience of the board members and the ARL.
H3: There is a positive association between board size and ARL.
H4: There is an association between the proportion of independent members on the board and ARL.
H5: There is an association between the frequency of meetings of the board of directors and ARL.
H6: There is a negative association between the number of reports submitted by the CG board and ARL.
FINDINGS AND DISCUSSION
FINDINGS as a RESULT of ANALYSIS
Considering the correlation levels between independent variables, there seems no case that can create a multi-linearity problem. Most of the variables in the model are at a level that can be accepted as a normal distribution between ± 1.5 values (Tabachnick and Fidell, 2013). ARL and ykuzman variables are more than "± 2.5", but they are at a level that can also be considered close to a normal distribution (with 0.95 confidence interval) (Liu et al., 2005). The F-Statistics of the model (5,095) differ significantly (.000) from zero. The model is statistically significant enough to make a healthy inference.
HYPOTHESIS TEST RESULTS
The developed H3, H5, and H6 hypotheses are statistically supported as a result of the analysis. Statistical supportive results for the H1, H2, and H4 hypotheses could not be obtained.
DISCUSSING the FINDINGS with the LITERATURE
The number of reports submitted by the internal control units was taken as a proxy for the internal control system efficacy and the H1 hypothesis was tested. However, while the hypothesis developed in parallel with the literature (Ettredge et al., 2006; Harjoto et al., 2015) is in the direction that the effective internal control system might explain the variance of ARL negatively, but a positive and significant explanatory relationship has emerged.
Based on the relationship between the presence of experts on the board of directors and the company's financial policies (Güner et al., 2008) and the relationship between the presence of experts and the effectiveness of the internal control system (Ettredge et al., 2006; Conger and Ready, 2004; Harjoto et al., 2015) the H2 hypothesis could not be confirmed.
Statistical support was obtained for the size of the board of directors associated with ARL significantly and negatively (H3).
There are findings in the literature regarding both negative (Habib et al., 2018) or positive relationship (Naimi et al., 2010) between the presence of independent members on the board of directors and ARL. In this study, it was not found that the presence of independent members in the board of directors’ associates with ARL in any way.
The association between the meeting frequency of the board of directors and ARL (H5) is positively and significantly supported in parallel with other studies (Chan et al., 2015; Habib et al. 2018).
The effectiveness of the CG committee, which monitors whether CG principles are implemented in companies and present related reports, is represented by the number of reports presented in the study. The H6 hypothesis, which was developed that the effectiveness of the CG the committee explains the variance in ARL negatively, is statistically supported.
CONCLUSION, RECOMMENDATION AND LIMITATIONS
RESULTS of the ARTICLE
In this study, the association between ARL, which causes asymmetric information, and the practices of corporate governance that must combat asymmetric information, has been investigated. As a result of the study conducted the meeting frequency and size of the board of directors and the effectiveness of the corporate governance committee associates with ARL through the proxies used.
SUGGESTIONS BASED on RESULTS
Considering other dimensions and with more data, further studies should be conducted to provide more insight into the association between CG and ARL. Also, moderating or mediating effects between variables might be taken into consideration.
LIMITATIONS of the ARTICLE
Since the data used in the study is limited in terms of time and number of companies, it should be known that the comments and inferences to be made are within these constraints. Besides, CG includes much more than the dimensions discussed in this study. Another critical point is that the causality inference cannot be made in the relationship that is trying to reveal.
EXTENDED ABSTRACT In order to eliminate the business / accounting problems brought about by globa... more EXTENDED ABSTRACT
In order to eliminate the business / accounting problems brought about by globalization, as well as accounting and financial reporting standards, it is necessary to ensure that managerial and financial information is sufficient and reliable in terms of both managerial and accounting issues and for all stakeholders, in other words, for enterprises to be accountable, transparent and institutionalized the corporate governance principles have been developed.
Public disclosure and transparency are the most important tools used in the surveillance and supervision of companies in the market economy. This also allows the public to be informed about the structures, activities and policies of the enterprises as well as their performance. However, the disclosures to be made by the company to the public should not cause any harm to the interests of the enterprise and should not lead to the disclosure of trade secrets about the business to the public. In order to ensure effective public disclosure, legal and administrative pressure on enterprises through laws and regulatory authorities alone will not be sufficient. Businesses should see that public disclosure can be the most effective way of attracting more long-term and permanent capital than a liability. The way to attract more long-term and patient patience is to provide the necessary trust to domestic and foreign investors. In order to establish trust in this regard, the company must be transparent and accountable.
According to the Corporate Governance Principles; Public Disclosure and Transparency is one of the principles included in the corporate governance framework, and it is aimed to ensure that the principles, including the financial status, performance and ownership structure of the enterprises, are made accurately and timely.
In order to provide transparency, informing the public by itself is not sufficient, and strict accounting rules are needed. The fact that information is reliable and comparable is closely related to the existence of effective rules and standards-based accounting practices that will enable companies to evaluate their activities and risk profiles on an equal basis.
The adoption of transparency and public disclosure at the enterprise level is important in terms of protecting investor rights and gaining public trust. Corporate transparency and public disclosure are directly related to accounting practices. As such, reliable, comprehensive, tailor-made and comparable financial statements can only be set by adopting internationally recognized Accounting / Financial Reporting Standards.
Mechanisms for increasing the transparency levels of enterprises can be listed as follows; independent audit, accounting and financial reporting standards, internal control and risk management, obligatory public disclosure obligation, non-financial reporting.
It should be noted that financial reports are the mirror of the enterprise and that the parties involved in the business make decisions about the business. Traditionally, the importance of accounting and the task that it is installed is put forward in this way. The enterprise management system of the enterprise is, in a sense, a set of rules that secure the provision of financial information provided to the interested parties.
It should be noted that Accounting and Financial Reporting Standards will be very important for the process in order to establish a transparent reporting system in the enterprises and to establish an accounting system. With the application of Accounting and Financial Reporting Standards by companies, reporting with quality and comparability characteristics can be made and the financial statements will be transparent, understandable, comparable and reliable. In this way, one of the important conditions of the institutionalization process, which has become a necessity for the enterprises that want to carry out their activities effectively and continuously, will be fulfilled and an important step will be taken in terms of establishing an effective accounting and financial reporting system in enterprises.
Transparency can arise as a result of a conscious responsibility, long-term objectives, consistent implementation of carefully-crafted policies. Transparency in this process requires constant updating in response to new market requirements and evolving organizational capabilities. Together with these features of transparency, there are of course factors affecting or triggering transparency. These factors, which may vary for each organization, will be considered on the basis of enterprises; It can be considered that the financial performance of enterprises has a possible effect on transparency and this argument constitutes the subject of the study.
In this study, the relationship between financial performance of enterprises and transparency and public disclosure levels were tried to be revealed. The companies included in the BIST XKURY Index (from Borsa İstanbul) were taken as a sample. Due to some constraints and uninterrupted data, a total of 115 observations were included in the total of 23 operations in a five-year period as a result of the elimination from these enterprises.
In order to represent the financial performance of the enterprises, the financial ratios of the enterprises are obtained; A standard financial performance score has been established for each entity through TOPSIS method. The calculated TOPSIS scores are considered to represent the financial performance of the relevant enterprises for this study. On the other hand, the Public Disclosure and Transparency Scores, which they presented in the activity reports, were taken into account in order to represent transparency and public disclosure levels.
In the study, firm sizes, firm borrowing rates and firm ages were used as control variables. In this respect, as independent variables of the model developed for testing the application of the study; TOPSIS scores, business size, borrowing rate (enterprise risk) and operating ages are included in the model.
It is possible to calculate the financial performance of a period (TOPSIS) in the middle of the following period. Since the disclosure of public disclosure and transparency notes also appeared recently, it was considered more plausible that the TOPSIS score for a period was related to the Public Disclosure and Transparency score of the following year. A similar approach was applied in other independent variables.
As a result of the analyzes, it was found that the financial performance of the enterprises affected the public disclosure and transparency practices of the following year. It is observed that the firm size and firm borrowing ratio, which are included in the analysis together with the financial performance, also have an effect on public disclosure and transparency practices. It has been observed that firm size has a positive effect and firm borrowing rate has a negative effect. In addition, the firm age was included in the models in the model estimates but it did not have a significant effect on public disclosure and transparency practices.
As a result, there is evidence that the financial performance, size and borrowing rates of the enterprises may be explanatory for public disclosure and transparency practices of enterprises.
According to another result, no relationship was found between the age of the enterprise and the level of transparency and public disclosure.
ÖZ Türkiye, Vergi Usul Kanunu'nun fevkalade amortisman uygulaması dışında uzun vadeli varlıklarda... more ÖZ Türkiye, Vergi Usul Kanunu'nun fevkalade amortisman uygulaması dışında uzun vadeli varlıklarda değer düşüklüğü konusuyla Uluslararası Muhasebe Standartları ile tanışmıştır. TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü Standardı, kapsamındaki varlıklarda değer azalması durumunun tespitine, eğer varsa ölçülmesine ve kayıtlara alınmasına yönelik rehberlik sağlamaktadır. Çalış-mada, Türkiye'de TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü Standardı uygulamasına dair durum tespitleri yapılmıştır. Bu bağlamda TMS 36 Standardı kapsamındaki varlık türleri incelenerek bunlara dair yapılan değer düşüklükleri tespit edilmiştir. Ayrıca özellikli bir konu olan şerefiye ve şerefiyeye sahip şirketler ayrı ele alınarak incelenmiştir. Örneklem olarak öncü gösterge özelliğine sahip BİST 100 Endeksi'ndeki şirketler alınmıştır. Finansal şirketlerin TMS 36 Standardı kapsa-mında bulundurdukları varlıklar şirketin aktifinde çok az yer tuttukları için örneklem dışı bırakıla-rak finansal olmayan 89 şirket örneklemde yer almıştır. Örnekleme dahil edilen şirketler 2014 yılında BİST 100'de yer alan finansal olmayan şirketlerdir. Bu şirketlerin 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait finansal tablo ve dipnotları incelenmiş ve sayısal veriler elde edilerek dikey analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Sonuç olarak standardın uygulanma seviyesinde yıllar itibariyle gittikçe bir artma olduğu gözlemlenmiştir. Bununla birlikte standardın gereği olarak hesaplanan kullanım değeri tespitinde bazı hususların net anlaşılamadığı daha detaylı açıklama ve yorumlara ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. ABSTRACT Turkey has become acquainted with impairment of long-lived assets through International Accounting Standards without the exception of extraordinary depreciation practice by Tax Procedure Law. TAS (Turkish Accounting Standard) 36 Impairment of Assets Standard guides to determination of the impairment, (if there is) evaluation and recognition of it for the assets within the scope of the standard. The study deals with the situation determination of TAS 36 Standard's implementation in Turkey. In this context, the asset types in the scope are examined and the impairments concerning each types of asset in the scope are determined. Also, the specialized topic goodwill and firms which own goodwill asset are separately examined. ISE 100 Index (Istanbul Stock Exchange) known as leading indicator is taken as sample. Financial companies are excluded from the sample, for their assets in the scope of TAS 36 Standard are at very low rate. Thereby the companies partaking in the sample are non-financial ones and the number of them is 89. The data taken from the financial statements and footnotes of these companies are analyzed with vertical 1 Bu makale Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Serhat ŞAMİL tarafından hazırlanan danışman-lığını Yrd. Doç. Dr. Murat ESMERAY'ın yaptığı " TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü Standardı ve BIST 100'de bir Uygulama " adlı tezden faydalanılarak yapılmıştır.
Books by Serhat Şamil
Eğitim Yayınevi, 2023
Çalışmada bağımsız denetimin ve bağımsız denetim talebinin sosyal ve kurumsal arka planı verilmey... more Çalışmada bağımsız denetimin ve bağımsız denetim talebinin sosyal ve kurumsal arka planı verilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede hukuk düzeni, yasalar, kurumsal yönetim ve kültür ile bağımsız denetim veya bağımsız denetim talebi arasındaki ilişki literatürdeki tartışmalar etrafında ele alınmıştır.
İlk olarak ele alınan konu ülkelerin hukuk sistemlerinin sınıflandırılması sonucu oluşturulan hukuk aileleridir. Söz konusu hukuk aileleri ile muhasebe ve bağımsız denetim konuları arasında doğrudan bir ilişki çıkarımı yapmanın yanıltıcı olabileceği referanslarla ortaya konulmuştur. Bu durumun en açıklayıcı gerekçesi ise ülkelerin sahip oldukları hukuk sistemlerinin bazı açılardan farklılaşan ve bazı açılardan da kesişen karmaşık bir yapıda olmasıdır. Bu açıdan hukuk aileleri sınıflandırmaları, farklılıkları göz ardı eden indirgemeci bir yaklaşımdır. Bunun yerine daha spesifik açılardan yasa ve düzenlemelerin bağımsız denetimle ilişkisini ortaya koymaya çalışmanın daha yerinde olacağı çıkarımına ulaşılmıştır.
Bağımsız denetim talebiyle ilişkilendirilebilecek önemli bir yasal boyut ise yatırımcının korunması durumudur. Bu açıdan yatırımcının korunması durumu ile bağımsız denetim talebi arasındaki ilişkiye yönelik tartışmalara yer verilmiştir. Bununla birlikte denetçilerin davalık olma riskleri de önemli bir yasal boyut olarak öne çıkmaktadır. Çünkü söz konusu risk, bağımsız denetimin kalitesiyle yakından ilişkilendirilmektedir. İlgili başlık altında hem yatırımcının korunması hem de denetçinin davalık olma riski açısından Türkiye değerlendirilmesi de yapılmıştır. Bunların yanı sıra bu bölümde, Türkiye’de bağımsız denetimi ilgilendiren önemli yasal gelişmeler kronolojik olarak verilmiştir. Ayrıca Türkiye ve Dünya’dan örneklerle zorunlu bağımsız denetim uygulamasının kapsamı ve gelişimi, karşılaştırmalar da yapılarak ele alınmıştır.
Hukuk ve yasaların etkilediği diğer bir boyut da şirketlerin kurumsal yapılarıdır. Bu konuda, geniş bir literatüre sahip ve bağımsız denetimle de farklı açılardan sıkça ilişkilendirilen kurumsal yönetim kavramı öne çıkmaktadır. Bu çerçevede şirket sahiplik yapıları ve finansal sistem konuları hem bağımsız denetim hem de kurumsal yönetim açısından önemi vurgulanarak detaylıca işlenmiştir. Daha sonra, kavramsal olarak kurumsal yönetim ve kurumsal yönetime ilişkin sınıflandırmalar ele alınmıştır. Söz konusu sınıflandırmalar çerçevesinde Türkiye’nin kurumsal yönetim yaklaşımından bahsedilmiştir. Son olarak ise bağımsız denetim ve kurumsal yönetim arasındaki ilişki tartışılmıştır.
Çalışmada son olarak kültür konusu ele alınmıştır. Kültürün muhasebe ve denetim uygulamalarında önemli bir çevresel faktör olduğu vurgulanmıştır. Kültüre ilişkin genel kabul görmüş tek bir yaklaşım bulunmadığı ve ele alınış şekline göre kültür tanımlarının da farklılaştığı örnekler verilerek ele alınmıştır. Bununla birlikte muhasebe ve bağımsız denetim literatüründe en sık başvurulan kültür yaklaşımları verilmiştir. Kültür ve bağımsız denetimi birlikte ele alan çalışmalardan bahsedilmiştir. Bağımsız denetimle yakından ilişkilendirilen vekalet teorisi ve kurumsal yönetim açısından da kültürün yeri ve önemine değinilmiştir. Son olarak da Türkiye bağlamında kültür konusu muhasebe ve bağımsız denetim çerçevesinde işlenmiştir.
Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, Dec 30, 2023
Çalışmada, işletmelerde sağladığı güvenilir bilgi ortamı bağlamında bağımsız denetim ile operasyo... more Çalışmada, işletmelerde sağladığı güvenilir bilgi ortamı bağlamında bağımsız denetim ile operasyonel verimlilik arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Bağımsız denetim ile operasyonel verimlilik arasındaki ilişki deneysel olmayan bir tasarımla araştırılmıştır. Çalışma kapsamında Dünya Bankası veri tabanından çekilen ikincil veri kullanılmıştır. Bu doğrultuda işletme düzeyinde işgücü verimliliği, yatırım verimliliği ve toplam faktör verimliliği hesaplamaları yapılmıştır. Verimlilik göstergelerinin bağımlı değişken, bağımsız denetimin bağımsız değişken, şirket büyüklüğü, aile şirketi olup olmama, üst yöneticinin tecrübesi ve finansmanın şirket faaliyetlerine engel olma derecelerinin kontrol değişken olduğu üç ayrı model geliştirilmiştir. Oluşturulan modeller çoklu regresyon analiziyle test edilmiştir. Bulgular: Elde edilen sonuçlar, bağımsız denetim ile işgücü verimliliği ve toplam faktör verimliliği arasındaki pozitif yönlü ilişki öngörüsünü desteklemektedir. Yatırım verimliliği ile bağımsız denetim arasında iki değişkenli analizde anlamlı pozitif ilişki olduğu görülse de kontrol değişkenleri modele dahil edildiğinde bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı çıkmamaktadır. Özgünlük: Bu çalışmada bağımsız denetim ile operasyonel verimlilik arasındaki ilişki daha önce literatürde rastlanmayan bir açıdan ele alınmaktadır. Söz konusu ilişki bağımsız denetimin sağladığı güvenilir bilgi ortamı çerçevesinden işlenmiştir. Ayrıca bağımsız denetim ile verimlilik arasındaki ilişkinin Türkiye örneği ile araştırıldığı ilk çalışmadır.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, 2023
Bu çalışmada bağımsız denetime olan talebi açıklamak için kullanılan teoriler ele alınmaktadır. B... more Bu çalışmada bağımsız denetime olan talebi açıklamak için kullanılan teoriler ele alınmaktadır. Bu çerçevede literatürde bağımsız denetim talebiyle ilişkilendirilen vekalet teorisi, sinyal teorisi, polis teorisi, güvenilirliği arttırma teorisi ve güven verme teorisine çalışmada yer verilmektedir. Bunlardan en sık başvurulanı ve hatta alanda bir paradigmaya dönüşmüş olanı vekalet teorisidir. Bu nedenle çalışmada vekalet teorisi daha detaylı incelenmektedir. Vekalet teorisinin kökeni, temel varsayımları, vekalet maliyetleri ve vekalet çatışmaları bağımsız denetim bağlamında işlenmektedir. Diğer teorilerin ise bağımsız denetimle olan ilişkisi özet bir şekilde verilmektedir. Teorilerin yanı sıra bağımsız denetim konusunda önemli bir yeri olan ve çalışmada ele alınan vekalet ve sinyal teorilerinin de temel varsayımlarından bilgi asimetrisi de ayrı bir başlık olarak sunulmaktadır.
Teoriler, ilişkilendirildikleri olguları kavramsal olarak daha anlaşılır hale getirmektedir. Bu çalışmada ele alınan teoriler ile de bağımsız denetimin rolü ve konumu ve neden talep edildiği konuları daha anlaşılır kılınmaya çalışılmaktadır. Çalışma ile amaçlanan bağımsız denetim araştırmalarında teorik ve kavramsal çerçeve oluşturulurken yararlanılacak bir kaynak ortaya koymaktır.
The World of Accounting Science, 2023
The necessity and scope of mandatory audit is an issue discussed alongside benefit-cost evaluatio... more The necessity and scope of mandatory audit is an issue discussed alongside benefit-cost evaluations. The characteristics of companies demanding audits are noteworthy in this respect. This study aims to contribute to the discussions on audit demand and mandatory audit, with evidence from Turkey. A non-experimental research approach is employed to identify the distinctive characteristics of SMEs that demand audit. Evidence supporting previous studies is obtained on the relationship between audit demand and size, financing relationships and ownership structure. Furthermore, the results also significantly support the hypothesized association between audit demand and internationalization, R&D, and legal system perception.
Çalışmada şeffaflığı arttıran mekanizmalar teorik olarak ele alınmakta ve finansal başarının şeff... more Çalışmada şeffaflığı arttıran mekanizmalar teorik olarak ele alınmakta ve finansal başarının şeffaf olma üzerinde etkisi olup olmadığı araştırılmaktadır. Öncelikli olarak muhasebe/finansal raporlama standartları ve denetim standartları açısından işletmelerin şeffaflığı ve daha sonra kurumsal yönetim açısından şeffaflık ve kamuyu aydınlatma konuları ele alınmıştır. Daha sonra ise, hem BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde hem de BIST 100 Endeksinde işlem gören işletmelerin 5 yıllık finansal verileri (2011-2015) kullanılarak TOPSIS yöntemi ile finansal performansları standart ve tek bir ölçü haline getirilmiştir. Kamuyu Aydınlatma ve Şeffaflık Notları (KASN), İşletme Büyüklükleri, İşletme Borçlanma Oranları ve İşletme Yaşları araştırmanın diğer değişkenleridir. Yapılan analizler sonucunda, işletmelerin finansal başarısının, işletme büyüklüklerinin, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık uygulamaları üzerinde pozitif anlamlı bir etkisinin olduğu, borçlanma oranlarının ise; işletmelerin kamuyu aydın...
Turkiye, Vergi Usul Kanunu’nun fevkalade amortisman uygulamasi disinda uzun vadeli varliklarda de... more Turkiye, Vergi Usul Kanunu’nun fevkalade amortisman uygulamasi disinda uzun vadeli varliklarda deger dusuklugu konusuyla Uluslararasi Muhasebe Standartlari ile tanismistir. TMS 36 Varliklarda Deger Dusuklugu Standardi, kapsamindaki varliklarda deger azalmasi durumunun tespitine, eger varsa olculmesine ve kayitlara alinmasina yonelik rehberlik saglamaktadir. Calismada, Turkiye’de TMS 36 Varliklarda Deger Dusuklugu Standardi uygulamasina dair durum tespitleri yapilmistir. Bu baglamda TMS 36 Standardi kapsamindaki varlik turleri incelenerek bunlara dair yapilan deger dusuklukleri tespit edilmistir. Ayrica ozellikli bir konu olan serefiye ve serefiyeye sahip sirketler ayri ele alinarak incelenmistir. Orneklem olarak oncu gosterge ozelligine sahip BIST 100 Endeksi’ndeki sirketler alinmistir. Finansal sirketlerin TMS 36 Standardi kapsaminda bulundurduklari varliklar sirketin aktifinde cok az yer tuttuklari icin orneklem disi birakilarak finansal olmayan 89 sirket orneklemde yer almistir. ...
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2020
Öz Çalışmada şeffaflığı arttıran mekanizmalar teorik olarak ele alınmakta ve finansal başarının ş... more Öz Çalışmada şeffaflığı arttıran mekanizmalar teorik olarak ele alınmakta ve finansal başarının şeffaf olma üzerinde etkisi olup olmadığı araştırılmaktadır. Öncelikli olarak muhasebe/finansal raporlama standartları ve denetim standartları açısından işletmelerin şeffaflığı ve daha sonra kurumsal yönetim açısından şeffaflık ve kamuyu aydınlatma konuları ele alınmıştır. Daha sonra ise, hem BIST Kurumsal Yönetim Endeksinde hem de BIST 100 Endeksinde işlem gören işletmelerin 5 yıllık finansal verileri (2011-2015) kullanılarak TOPSIS yöntemi ile finansal performansları standart ve tek bir ölçü haline getirilmiştir. Kamuyu Aydınlatma ve Şeffaflık Notları (KASN), İşletme Büyüklükleri, İşletme Borçlanma Oranları ve İşletme Yaşları araştırmanın diğer değişkenleridir. Yapılan analizler sonucunda, işletmelerin finansal başarısının, işletme büyüklüklerinin, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık uygulamaları üzerinde pozitif anlamlı bir etkisinin olduğu, borçlanma oranlarının ise; işletmelerin kamuyu aydınlatma ve şeffaflık uygulamalarının üzerinde anlamlı negatif etkisi olduğu görülmüştür. Firma yaşının ise, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık uygulaması üzerinde pozitif ancak anlamlı olmayan etkisi olduğu görülmüştür.
Business & Management Studies: An International Journal, 2020
Kurumsal yönetimin amaçlarından birisi olan güvenilir finansal bilgi sağlamada, en kritik rol bağ... more Kurumsal yönetimin amaçlarından birisi olan güvenilir finansal bilgi sağlamada, en kritik rol bağımsız denetime düşmektedir. Bağımsız denetimin kurumsal yönetim yapısının bir bileşeni olmakla birlikte diğer kurumsal yönetim uygulamalarıyla öngörülen ilişkisi bu çalışmanın çıkış noktasıdır. Bu bağlamda çalışmada, finansal bilgi kullanıcılarının da önem atfettikleri bağımsız denetim raporlarının onaylanma süresi (Denetim Raporu Gecikmesi, DRG) ile diğer kurumsal yönetim uygulamalarının ilişkisi araştırılmaktadır. Araştırma 2018 yılında BİST İMALAT sektöründe yer alan firmalardan elde edilen verilerle yapılmaktadır. Söz konusu firmalara ait veriler kesitsel olarak toplanmış ve çoklu regresyon modeli ile analize tabi tutulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre, yönetim kurulunun toplanma sıklığının, yönetim kurulu büyüklüğünün, kurumsal yönetim kurulunun etkinliğinin ve iç kontrol etkinliğinin denetim raporu gecikmesindeki değişimi istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde açıklayabilmektedi...
ASSOCIATION BETWEEN AUDIT REPORT LAG AND CORPORATE GOVERNANCE INDICATORS: A RESEARCH ON BIST MANUFACTURING COMPANIES, 2020
EXTENDED ABSTRACT LITERATURE RESEARCH SUBJECT The subject of this study is to provide new evidenc... more EXTENDED ABSTRACT
LITERATURE
RESEARCH SUBJECT
The subject of this study is to provide new evidence on the association between corporate governance (CG) characteristics and audit report delay (ARL), which is frequently discussed in the literature.
RESEARCH PURPOSE AND IMPORTANCE
The primary purpose of this study is to examine the association between selected CG characteristics and ARL. The rationale behind this purpose is that ARL's close relation with the information asymmetry. ARL is seen as an essential determinant for financial reporting delay (Ashton et al., 1987; Owusu-Ansah, 2000: 241; Pizzini et al. 2015:26; Sultana et al., 2015) and financial reporting delay is also seen as a determinant of information asymmetry between interested parties (Bamber et al., 1993). Thus, the relation between ARL and information asymmetry is well seen. Both CG and audit itself have a mission to deal with the problem of asymmetric information. Therefore, it is considered to study the association between them.
CONTRIBUTION of the ARTICLE to the LITERATURE
This study contributes to the ARL literature with its addressed CG dimensions. It also provides new evidence in the literature from Turkey.
DESIGN AND METHOD
RESEARCH TYPE
Type of this study is a quantitative-based approach with cross-sectional data.
RESEARCH PROBLEM
The association between CG characteristics and ARL.
DATA COLLECTION METHOD
The data employed in this study collected from Public Disclosure Platform (KAP, www.kap.gov.tr). The sample covers 169 companies listed in BIST MANUFACTURING INDEX.
QUANTITATIVE / QUALITATIVE ANALYSIS
In the study, a quantitative method, the multiple regression model, was used to test the association between the independent variables of CG and the dependent variable of ARL.
RESEARCH MODEL
The model has been tested statistically is as follow:
ARL = b0 + b1ickontroletk + b2ykuzman + b3ykbuyuk + b4ykbgmszoran + b5yktop+ b6kykrapor + e
Where,
ARL = Logarithm of the number of days from the fiscal year-end to the audit report date;
İckontroletk = Logarithm of the number of reports submitted by the internal control unit to the committees of the board of directors;
Ykuzman = 1, if there is at least one expert on the board and 0 otherwise;
Ykbuyuk = Logarithm of the number of people on the board;
Ykbgmszoran = Proportion of independent members on the board of directors;
Yktop = Logarithm of the number of physical meetings of the board of directors in a year;
Kykrapor = Logarithm of the number of reports submitted by the CG committee to the Board of Directors.
RESEARCH HYPOTHESES
H1: There is a negative association between the internal control system efficacy of the and ARL.
H2: There is a negative association between the financial/accounting/auditing experience of the board members and the ARL.
H3: There is a positive association between board size and ARL.
H4: There is an association between the proportion of independent members on the board and ARL.
H5: There is an association between the frequency of meetings of the board of directors and ARL.
H6: There is a negative association between the number of reports submitted by the CG board and ARL.
FINDINGS AND DISCUSSION
FINDINGS as a RESULT of ANALYSIS
Considering the correlation levels between independent variables, there seems no case that can create a multi-linearity problem. Most of the variables in the model are at a level that can be accepted as a normal distribution between ± 1.5 values (Tabachnick and Fidell, 2013). ARL and ykuzman variables are more than "± 2.5", but they are at a level that can also be considered close to a normal distribution (with 0.95 confidence interval) (Liu et al., 2005). The F-Statistics of the model (5,095) differ significantly (.000) from zero. The model is statistically significant enough to make a healthy inference.
HYPOTHESIS TEST RESULTS
The developed H3, H5, and H6 hypotheses are statistically supported as a result of the analysis. Statistical supportive results for the H1, H2, and H4 hypotheses could not be obtained.
DISCUSSING the FINDINGS with the LITERATURE
The number of reports submitted by the internal control units was taken as a proxy for the internal control system efficacy and the H1 hypothesis was tested. However, while the hypothesis developed in parallel with the literature (Ettredge et al., 2006; Harjoto et al., 2015) is in the direction that the effective internal control system might explain the variance of ARL negatively, but a positive and significant explanatory relationship has emerged.
Based on the relationship between the presence of experts on the board of directors and the company's financial policies (Güner et al., 2008) and the relationship between the presence of experts and the effectiveness of the internal control system (Ettredge et al., 2006; Conger and Ready, 2004; Harjoto et al., 2015) the H2 hypothesis could not be confirmed.
Statistical support was obtained for the size of the board of directors associated with ARL significantly and negatively (H3).
There are findings in the literature regarding both negative (Habib et al., 2018) or positive relationship (Naimi et al., 2010) between the presence of independent members on the board of directors and ARL. In this study, it was not found that the presence of independent members in the board of directors’ associates with ARL in any way.
The association between the meeting frequency of the board of directors and ARL (H5) is positively and significantly supported in parallel with other studies (Chan et al., 2015; Habib et al. 2018).
The effectiveness of the CG committee, which monitors whether CG principles are implemented in companies and present related reports, is represented by the number of reports presented in the study. The H6 hypothesis, which was developed that the effectiveness of the CG the committee explains the variance in ARL negatively, is statistically supported.
CONCLUSION, RECOMMENDATION AND LIMITATIONS
RESULTS of the ARTICLE
In this study, the association between ARL, which causes asymmetric information, and the practices of corporate governance that must combat asymmetric information, has been investigated. As a result of the study conducted the meeting frequency and size of the board of directors and the effectiveness of the corporate governance committee associates with ARL through the proxies used.
SUGGESTIONS BASED on RESULTS
Considering other dimensions and with more data, further studies should be conducted to provide more insight into the association between CG and ARL. Also, moderating or mediating effects between variables might be taken into consideration.
LIMITATIONS of the ARTICLE
Since the data used in the study is limited in terms of time and number of companies, it should be known that the comments and inferences to be made are within these constraints. Besides, CG includes much more than the dimensions discussed in this study. Another critical point is that the causality inference cannot be made in the relationship that is trying to reveal.
EXTENDED ABSTRACT In order to eliminate the business / accounting problems brought about by globa... more EXTENDED ABSTRACT
In order to eliminate the business / accounting problems brought about by globalization, as well as accounting and financial reporting standards, it is necessary to ensure that managerial and financial information is sufficient and reliable in terms of both managerial and accounting issues and for all stakeholders, in other words, for enterprises to be accountable, transparent and institutionalized the corporate governance principles have been developed.
Public disclosure and transparency are the most important tools used in the surveillance and supervision of companies in the market economy. This also allows the public to be informed about the structures, activities and policies of the enterprises as well as their performance. However, the disclosures to be made by the company to the public should not cause any harm to the interests of the enterprise and should not lead to the disclosure of trade secrets about the business to the public. In order to ensure effective public disclosure, legal and administrative pressure on enterprises through laws and regulatory authorities alone will not be sufficient. Businesses should see that public disclosure can be the most effective way of attracting more long-term and permanent capital than a liability. The way to attract more long-term and patient patience is to provide the necessary trust to domestic and foreign investors. In order to establish trust in this regard, the company must be transparent and accountable.
According to the Corporate Governance Principles; Public Disclosure and Transparency is one of the principles included in the corporate governance framework, and it is aimed to ensure that the principles, including the financial status, performance and ownership structure of the enterprises, are made accurately and timely.
In order to provide transparency, informing the public by itself is not sufficient, and strict accounting rules are needed. The fact that information is reliable and comparable is closely related to the existence of effective rules and standards-based accounting practices that will enable companies to evaluate their activities and risk profiles on an equal basis.
The adoption of transparency and public disclosure at the enterprise level is important in terms of protecting investor rights and gaining public trust. Corporate transparency and public disclosure are directly related to accounting practices. As such, reliable, comprehensive, tailor-made and comparable financial statements can only be set by adopting internationally recognized Accounting / Financial Reporting Standards.
Mechanisms for increasing the transparency levels of enterprises can be listed as follows; independent audit, accounting and financial reporting standards, internal control and risk management, obligatory public disclosure obligation, non-financial reporting.
It should be noted that financial reports are the mirror of the enterprise and that the parties involved in the business make decisions about the business. Traditionally, the importance of accounting and the task that it is installed is put forward in this way. The enterprise management system of the enterprise is, in a sense, a set of rules that secure the provision of financial information provided to the interested parties.
It should be noted that Accounting and Financial Reporting Standards will be very important for the process in order to establish a transparent reporting system in the enterprises and to establish an accounting system. With the application of Accounting and Financial Reporting Standards by companies, reporting with quality and comparability characteristics can be made and the financial statements will be transparent, understandable, comparable and reliable. In this way, one of the important conditions of the institutionalization process, which has become a necessity for the enterprises that want to carry out their activities effectively and continuously, will be fulfilled and an important step will be taken in terms of establishing an effective accounting and financial reporting system in enterprises.
Transparency can arise as a result of a conscious responsibility, long-term objectives, consistent implementation of carefully-crafted policies. Transparency in this process requires constant updating in response to new market requirements and evolving organizational capabilities. Together with these features of transparency, there are of course factors affecting or triggering transparency. These factors, which may vary for each organization, will be considered on the basis of enterprises; It can be considered that the financial performance of enterprises has a possible effect on transparency and this argument constitutes the subject of the study.
In this study, the relationship between financial performance of enterprises and transparency and public disclosure levels were tried to be revealed. The companies included in the BIST XKURY Index (from Borsa İstanbul) were taken as a sample. Due to some constraints and uninterrupted data, a total of 115 observations were included in the total of 23 operations in a five-year period as a result of the elimination from these enterprises.
In order to represent the financial performance of the enterprises, the financial ratios of the enterprises are obtained; A standard financial performance score has been established for each entity through TOPSIS method. The calculated TOPSIS scores are considered to represent the financial performance of the relevant enterprises for this study. On the other hand, the Public Disclosure and Transparency Scores, which they presented in the activity reports, were taken into account in order to represent transparency and public disclosure levels.
In the study, firm sizes, firm borrowing rates and firm ages were used as control variables. In this respect, as independent variables of the model developed for testing the application of the study; TOPSIS scores, business size, borrowing rate (enterprise risk) and operating ages are included in the model.
It is possible to calculate the financial performance of a period (TOPSIS) in the middle of the following period. Since the disclosure of public disclosure and transparency notes also appeared recently, it was considered more plausible that the TOPSIS score for a period was related to the Public Disclosure and Transparency score of the following year. A similar approach was applied in other independent variables.
As a result of the analyzes, it was found that the financial performance of the enterprises affected the public disclosure and transparency practices of the following year. It is observed that the firm size and firm borrowing ratio, which are included in the analysis together with the financial performance, also have an effect on public disclosure and transparency practices. It has been observed that firm size has a positive effect and firm borrowing rate has a negative effect. In addition, the firm age was included in the models in the model estimates but it did not have a significant effect on public disclosure and transparency practices.
As a result, there is evidence that the financial performance, size and borrowing rates of the enterprises may be explanatory for public disclosure and transparency practices of enterprises.
According to another result, no relationship was found between the age of the enterprise and the level of transparency and public disclosure.
ÖZ Türkiye, Vergi Usul Kanunu'nun fevkalade amortisman uygulaması dışında uzun vadeli varlıklarda... more ÖZ Türkiye, Vergi Usul Kanunu'nun fevkalade amortisman uygulaması dışında uzun vadeli varlıklarda değer düşüklüğü konusuyla Uluslararası Muhasebe Standartları ile tanışmıştır. TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü Standardı, kapsamındaki varlıklarda değer azalması durumunun tespitine, eğer varsa ölçülmesine ve kayıtlara alınmasına yönelik rehberlik sağlamaktadır. Çalış-mada, Türkiye'de TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü Standardı uygulamasına dair durum tespitleri yapılmıştır. Bu bağlamda TMS 36 Standardı kapsamındaki varlık türleri incelenerek bunlara dair yapılan değer düşüklükleri tespit edilmiştir. Ayrıca özellikli bir konu olan şerefiye ve şerefiyeye sahip şirketler ayrı ele alınarak incelenmiştir. Örneklem olarak öncü gösterge özelliğine sahip BİST 100 Endeksi'ndeki şirketler alınmıştır. Finansal şirketlerin TMS 36 Standardı kapsa-mında bulundurdukları varlıklar şirketin aktifinde çok az yer tuttukları için örneklem dışı bırakıla-rak finansal olmayan 89 şirket örneklemde yer almıştır. Örnekleme dahil edilen şirketler 2014 yılında BİST 100'de yer alan finansal olmayan şirketlerdir. Bu şirketlerin 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait finansal tablo ve dipnotları incelenmiş ve sayısal veriler elde edilerek dikey analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Sonuç olarak standardın uygulanma seviyesinde yıllar itibariyle gittikçe bir artma olduğu gözlemlenmiştir. Bununla birlikte standardın gereği olarak hesaplanan kullanım değeri tespitinde bazı hususların net anlaşılamadığı daha detaylı açıklama ve yorumlara ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. ABSTRACT Turkey has become acquainted with impairment of long-lived assets through International Accounting Standards without the exception of extraordinary depreciation practice by Tax Procedure Law. TAS (Turkish Accounting Standard) 36 Impairment of Assets Standard guides to determination of the impairment, (if there is) evaluation and recognition of it for the assets within the scope of the standard. The study deals with the situation determination of TAS 36 Standard's implementation in Turkey. In this context, the asset types in the scope are examined and the impairments concerning each types of asset in the scope are determined. Also, the specialized topic goodwill and firms which own goodwill asset are separately examined. ISE 100 Index (Istanbul Stock Exchange) known as leading indicator is taken as sample. Financial companies are excluded from the sample, for their assets in the scope of TAS 36 Standard are at very low rate. Thereby the companies partaking in the sample are non-financial ones and the number of them is 89. The data taken from the financial statements and footnotes of these companies are analyzed with vertical 1 Bu makale Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Serhat ŞAMİL tarafından hazırlanan danışman-lığını Yrd. Doç. Dr. Murat ESMERAY'ın yaptığı " TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü Standardı ve BIST 100'de bir Uygulama " adlı tezden faydalanılarak yapılmıştır.
Eğitim Yayınevi, 2023
Çalışmada bağımsız denetimin ve bağımsız denetim talebinin sosyal ve kurumsal arka planı verilmey... more Çalışmada bağımsız denetimin ve bağımsız denetim talebinin sosyal ve kurumsal arka planı verilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede hukuk düzeni, yasalar, kurumsal yönetim ve kültür ile bağımsız denetim veya bağımsız denetim talebi arasındaki ilişki literatürdeki tartışmalar etrafında ele alınmıştır.
İlk olarak ele alınan konu ülkelerin hukuk sistemlerinin sınıflandırılması sonucu oluşturulan hukuk aileleridir. Söz konusu hukuk aileleri ile muhasebe ve bağımsız denetim konuları arasında doğrudan bir ilişki çıkarımı yapmanın yanıltıcı olabileceği referanslarla ortaya konulmuştur. Bu durumun en açıklayıcı gerekçesi ise ülkelerin sahip oldukları hukuk sistemlerinin bazı açılardan farklılaşan ve bazı açılardan da kesişen karmaşık bir yapıda olmasıdır. Bu açıdan hukuk aileleri sınıflandırmaları, farklılıkları göz ardı eden indirgemeci bir yaklaşımdır. Bunun yerine daha spesifik açılardan yasa ve düzenlemelerin bağımsız denetimle ilişkisini ortaya koymaya çalışmanın daha yerinde olacağı çıkarımına ulaşılmıştır.
Bağımsız denetim talebiyle ilişkilendirilebilecek önemli bir yasal boyut ise yatırımcının korunması durumudur. Bu açıdan yatırımcının korunması durumu ile bağımsız denetim talebi arasındaki ilişkiye yönelik tartışmalara yer verilmiştir. Bununla birlikte denetçilerin davalık olma riskleri de önemli bir yasal boyut olarak öne çıkmaktadır. Çünkü söz konusu risk, bağımsız denetimin kalitesiyle yakından ilişkilendirilmektedir. İlgili başlık altında hem yatırımcının korunması hem de denetçinin davalık olma riski açısından Türkiye değerlendirilmesi de yapılmıştır. Bunların yanı sıra bu bölümde, Türkiye’de bağımsız denetimi ilgilendiren önemli yasal gelişmeler kronolojik olarak verilmiştir. Ayrıca Türkiye ve Dünya’dan örneklerle zorunlu bağımsız denetim uygulamasının kapsamı ve gelişimi, karşılaştırmalar da yapılarak ele alınmıştır.
Hukuk ve yasaların etkilediği diğer bir boyut da şirketlerin kurumsal yapılarıdır. Bu konuda, geniş bir literatüre sahip ve bağımsız denetimle de farklı açılardan sıkça ilişkilendirilen kurumsal yönetim kavramı öne çıkmaktadır. Bu çerçevede şirket sahiplik yapıları ve finansal sistem konuları hem bağımsız denetim hem de kurumsal yönetim açısından önemi vurgulanarak detaylıca işlenmiştir. Daha sonra, kavramsal olarak kurumsal yönetim ve kurumsal yönetime ilişkin sınıflandırmalar ele alınmıştır. Söz konusu sınıflandırmalar çerçevesinde Türkiye’nin kurumsal yönetim yaklaşımından bahsedilmiştir. Son olarak ise bağımsız denetim ve kurumsal yönetim arasındaki ilişki tartışılmıştır.
Çalışmada son olarak kültür konusu ele alınmıştır. Kültürün muhasebe ve denetim uygulamalarında önemli bir çevresel faktör olduğu vurgulanmıştır. Kültüre ilişkin genel kabul görmüş tek bir yaklaşım bulunmadığı ve ele alınış şekline göre kültür tanımlarının da farklılaştığı örnekler verilerek ele alınmıştır. Bununla birlikte muhasebe ve bağımsız denetim literatüründe en sık başvurulan kültür yaklaşımları verilmiştir. Kültür ve bağımsız denetimi birlikte ele alan çalışmalardan bahsedilmiştir. Bağımsız denetimle yakından ilişkilendirilen vekalet teorisi ve kurumsal yönetim açısından da kültürün yeri ve önemine değinilmiştir. Son olarak da Türkiye bağlamında kültür konusu muhasebe ve bağımsız denetim çerçevesinde işlenmiştir.