Sezgin ERDEM | KIRIKKALE UNIVERSITY-TURKEY (original) (raw)

Papers by Sezgin ERDEM

Research paper thumbnail of Baba Katılımı Ölçümünde Yorumsamacı Yaklaşımın Yeri / Place of Hermeneutic Approach in Measurement of Father Involvement

Akademik Hassasiyetler, 2020

Çocuk ile kurulan biyolojik bir bağ neticesinde ortaya çıkan bir rol olarak kavramsallaştırılan b... more Çocuk ile kurulan biyolojik bir bağ neticesinde ortaya çıkan bir rol olarak kavramsallaştırılan babalık bu bağlama sıkıştırılamayacak kadar pek çok farklı ve karmaşık ögeyi içinde barındırmaktadır. Toplumsal, kültürel, tarihsel, ırksal, etnik gibi pek çok alanda farklı formları olan bu olgunun biyolojik bir bağdan çok sosyal bir inşa sürecinin neticesi olması daha anlamlı durmaktadır. Babalık olgusuna dair kavramsal tanımlamaların doğru olarak yapılması bu olgunun keşfedilmesine ve ona ait kavramların ölçümlenmesine imkân sağlayacaktır. Bu çalışmada babalık olgusu ve ona ait alt kavramların kavramsal düzeyde tanımlamaları ele alınmış ve bu olgunun pratik yaşamdaki yansıması olarak gösterilen babalık katılımının ölçümüne dair yaklaşımlar ele alınarak tartışılmıştır. Daha fazla katılım kavramı pek çok çalışmada farklı kavramsal yaklaşımlara karşılık gelmekle birlikte babalık katılımı en çok annelik katılımı ile karşılaştırılmıştır. Babalık rolünün içinde bulunduğu bağlamın annelik rolünden farklı olması bu iki rolün karşılaştırılmasının yanlışlığını da beraberinde getirmektedir. Babalık katılımında yapılan ölçüm ve değerlendirmelerin pozitivist gelenek merkeze alınarak yapılmakta olduğu sonuçlarına ulaşılmış olup babalık davranışlarının niteliksel bağlamda tartışılmasının gerekliliği bu alanda yapılan tartışmalarda yerini almıştır.

Research paper thumbnail of Yapısal Sembolik Etkileşimcilk ve Kimlik Teorisi/Structural Symbolic Interactionism and Identity Theory

Yapısal Sembolik Etkileşimcilk ve Kimlik Teorisi/Structural Symbolic Interactionism and Identity Theory, 2020

Sembolik etkileşimcilik bireylerin yüz yüze tekrar eden anlamlı etkileşimler yoluyla toplumun yar... more Sembolik etkileşimcilik bireylerin yüz yüze tekrar eden anlamlı etkileşimler yoluyla toplumun yaratıldığını ve insan davranışının bu etkileşimlere odaklanarak açıklanabileceğini savunan kuramsal yaklaşımdır. Bu çalışma sembolik etkileşimciliğin bir perspektifi olan yapısal sembolik etkileşimlik ve kimlik teorisini incelemektedir. Yapısal sembolik etkileşim temelde Mead, Cooley ve Blumer tarafından oluşturulan ve geleneksel sembolik etkileşimcilik olarak tanımlanan teorinin yeniden formüle edilerek bu çerçevenin geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Sheldon Stryker tarafından sunulan bu perspektif sembolik etkileşimci ifadelerin ampirik olarak test edilmesini amaçlamıştır. Stryker tarafından yapısal sembolik etkileşimci teori içerisinde geliştirilen kimlik teorisi sosyal yapı ile ilişkilendirilen statü ve rol kavramlarının bireyin anlam dünyası ile de ilişkili olabileceğini savunması bakımından konuya farklı bir perspektif getirmiş ve bireye benliğini kimlikleri çerçevesinde inşa etmesinde aktif bir rol biçmiştir. Rol ve statü kavramlarının çalışılmasında sosyal yapıya odaklanıldığı düşünüldüğünde bireyin aktifliğini öne çıkaran bu teorik bakışın çalışmalara katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Abstract
Symbolic interactionism is the theoretical approach that advocates individuals are created through face to face meaningful interactions, and that human behavior can be explained by focusing on these interactions. This study examines structural symbolic interaction and identity theory, a perspective of symbolic interactionism. Structural symbolic interaction has emerged mainly through the development of this framework by reformulating the theory, which was created by
Mead, Cooley, and Blumer, which is defined as traditional symbolic interactionism. This perspective, presented by Sheldon Stryker, aimed to empirically test symbolic interactionist expressions. The theory of identity,
developed by Stryker within the structural symbolic interactionist theory, brought a different perspective to the subject in terms of defending that the concepts of
status and role associated with the social structure may be related to the individual's world of meaning. Considering the focus on the social structure in the
study of the concepts of role and status, this theoretical outlook, which emphasizes the activity of the individual, is considered to contribute to the studies.

Research paper thumbnail of Babalık Kültürü ve Kimliği/The Culture And Identity Of Fatherhood

Toplum ve Kültür Araştırmaları Dergisi, 2018

Öz Babalık her bireyin yaşamında aktör olarak gerekliliklerini yerine getirdiği bir kimlik veya k... more Öz
Babalık her bireyin yaşamında aktör olarak gerekliliklerini yerine getirdiği bir kimlik veya karşı rol olarak yaşamın bir döneminde etkileşim içerisinde bulunduğu bir roldür. Erkek olarak bir bireyin topluma kendini ispatlamasının son aşaması olarak dayatılan bu kimliğin erkekler için önemi daha da artmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalara da bakıldığında bu ilginin arttığı görülmektedir. Ancak yapılan çalışmalara bakıldığında babalık karşı rol bağlamında çalışılmakta, çocuğun gelişimi ve değişiminde babanın rolü üzerinden araştırmalar yapılmaktadır. Bir aktör olarak babanın gözünden bu kimliğe atfedilen anlamlara ilişkin çalışmalar yeterli değildir. Bireysel rollerin çeşitlenerek arttığı modern toplumlarda babalık rolünden beklentilerin artması erkeklerin babalık krizleri yaşamasına neden olmaktadır. Yaşanan bu krizlerin önüne geçilebilmesi için babalık çalışmalarına aktör olarak babaların gözünden yaklaşılması gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada araştırmacıların dikkatini çekmek ve yapılacak yeni çalışmalara yol göstermek amacıyla babalık kültürü kavramı ve kimlik teorisi açıklanmıştır. Babalığa ait toplumsal normlara atıfla kullanılan babalık kültürü kavramı ve bireyin benliğindeki içselleştirilmiş rol beklentileri olarak tanımlanan babalık kimliği ile babalık araştırmalarına daha geniş bir perspektiften bakılması amaçlanmıştır. Babalığa kimlik perspektifinden yaklaşım bu rolün icracısı olan erkeklerin gözünden babalığın anlaşılmasında literatüre katkı yapacağı değerlendirilmektedir.
Abstract
Fatherhood is a role in which each individual interacts at some point in his life as an identity or an opposing role in which he fulfills his requirements as actor in his life. This identity, which is imposed as the final stage of an individual's self-testification as a man, is becoming more and more important for men. It is observed that this interest has increased in recent years. However, when we look at the studies, the role of father is studied and researches are carried out on the role of father in the development and change of the child. Studies on the meanings attributed to this identity from the eyes of the father as an actor are not enough. In modern societies where individual roles have increased and increased, expectations for fatherhood role cause men to experience fatherhood crises. In order to prevent these crises, the necessity of approaching the paternity studies as an actor from the eyes of the fathers emerges. In this study, the concept of fatherhood culture and identity theory is explained in order to draw the attention of the researchers and to guide the new studies. The concept of fatherhood culture, which is used with reference to the social norms of paternity and the paternity identity defined as the internalized role expectations in the individual's self, is aimed at looking at fatherhood research from a wider perspective. Approach to fatherhood from the perspective of identity approach It is evaluated that this role will contribute to the literature in understanding the paternity from the eyes of the men who are the executor of this role.

Research paper thumbnail of Toplumsal Cinsiyet Algısı Ve Toplumsal Cinsiyet Rollerine Eğitimin Etkisi: Deneysel Bir Çalışma/The Effect Of Education On Gender Perception And Gender Role Attitudes: An Experimental Study

Journal of Human Sciences, 2017

Özet Bireyleri, kategorilere ayırmak ve farklılaştırmak için kullanılan ölçütlerden en önemlisi c... more Özet Bireyleri, kategorilere ayırmak ve farklılaştırmak için kullanılan ölçütlerden en önemlisi cinsiyet olmuştur. Cinsiyet (sex) kavramı, kadın ya da erkek olmanın biyolojik yönünü ifade etmekte iken, toplumsal cinsiyet (gender) terimi, toplumun ve kültürün yüklediği anlamlara ve beklentilere atıfta bulunmaktadır. Toplumsal hayatta kadınlara pasif, edilgen roller uygun görülürken; erkeklere aktif, etken roller atfedilmektedir. Aile, medya, arkadaş grubu ve eğitim gibi toplumsallaşma ajanları ise toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kodların aktarılmasında etkin bir rol almaktadır. Bu araştırma ile her geçen gün artan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığını önleme yönünde politikalara öncü olmak için verilen eğitimlerin, toplumsal cinsiyet algısına ve toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumlar üzerindeki etkinliğinin sınanması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Millî Savunma Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında yapılan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Kurumsal Kapasitenin Güçlendirilmesi, İşbirliği ve Eşgüdümün Artırılmasına Dair Protokol” kapsamında verilen “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eğitici Eğitimi ”ne katılan 23 katılımcı araştırma grubuna dâhil edilerek deneysel bir çalışma yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında Toplumsal Cinsiyet Algısı (TCA) ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum (TCRT) ölçekleri kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda ilk olarak çalışma grubuna verilen eğitimin katılımcıların toplumsal cinsiyet algılarında ve toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumların ortalamalarında anlamlı derecede yükseltmiştir. İkinci olarak, çalışma grubuna verilen eğitim, erkeklerin ortalamalarını çok daha fazla arttırmış ve eğitim sonucunda kadın ve erkeklerin ortalamaları birbirine son derece yaklaşmıştır. Bunun yanı sıra verilen eğitim evli bireylerin son test ortalamalarını çok daha fazla arttırdığı görülmüştür. Son olarak verilen eğitim sonrasında hem kadınların hem de erkeklerin ortalamaları yükselmiştir.
ABSTRACT
Sex has been the most important criteria when categorizing and differentiating individuals. While the concept of sex is used to describe the biological side of being a man or woman, the concept of gender refers to the expectations and meanings formed by the society and culture. In this respect, passive roles are thought suitable for women in the social life while men have more active roles. Socialization agents, such as family, media, peer groups and education are playing an active role in transferring the codes related to gender roles. The aim of this research is to test the effectiveness of gender education on the attitudes towards gender perception and gender roles. In accordance with this purpose, an experimental study was designed as a part of the protocol called “Providing Gender Equality, Strengthening Institutional Capacity while Fighting with Violence Against Women, Enhancing Cooperation and Coordination” which was conducted between the Ministry of Turkish National Defense and the Ministry of Family and Social Policies. And an education (Gender Equality and Fighting with Violence Against Women) was given to the research group consisting of 23 participants. In order to collect data, we used Gender Perception Scale and Gender Role Attitude Scale. As a result of the study, firstly the education given to the participants raised their score of gender perceptions and attitudes towards gender roles significantly. It also increased the mean score of men much more than that of women. And after the training, the initial difference between the mean scores of men and women almost disappeared. It was seen that the training increased the final test mean scores of married individuals significantly. After the training, the mean scores of both women and men increased.

Research paper thumbnail of IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü/ISIS: A Global Terror Organization

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016

ÖZET Küreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiş... more ÖZET Küreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiştir. Küreselleşme insanların ve toplumların hayatına olumlu katkılar yaptığı gibi istenmeyen sonuçlara da neden olmuştur. Dünyada meydana gelen olumlu gelişmelere katkı sağlayan bilimsel gelişim son yıllarda etkili ve hızlı bir sürece girerken, terör örgütlerinin etki alanları da ülke sınırlarının dışına taşmakta, terör örgütleri bu gelişimi kendi lehine kullanarak tüm dünyayı tehdit eder hale gelmektedir. IŞİD olarak bilinen terör örgütü de küreselleşmenin avantajlarını kullanarak kısa süre içinde etki alanını genişletmeyi başarmış, bölgesel olmaktan çıkarak dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Bu sebep ile çalışmamızda dünyayı ve geleceğini olumsuz yönde etkilemesinden korkulan bu terör örgütünün yapısını ortaya koymayı amaçladık. Ayrıca IŞİD tüm dünyada terör örgütü olarak kabul edilmesine rağmen örgüte katılımların her geçen gün artarak devam ediyor olması da son derece düşündürücüdür.
ABSTRACT
The people and society’s interaction network has become extremely complex in globalized world. Globalization has both positive contribution to people and communities’ lives and also adverse effects on them. While entering a long fast and effective process, scientific development contributes to positive developments occurring in the world, the domain of terrorist organizations overflow the country's borders and even can threaten all over the world by using this development on behalf of themselves. Terrorist organization known as ISIS has managed to extend its domain in a short time by using the advantages of globalization; it has become a threat to the world from being regional. Every day brings with a data giving
rise to concerns that ISIS could threaten the world peace for a while. Therefore we aimed to demonstrate the structure of this terrorist organization that feared people and affected our world negatively with sociological evaluation in our study. Despite the fact that ISIS was also considered to be a terrorist organization all over the world, participation to the organization continuing to increase with each passing day is also extremely thought-provoking. Our study is a literaure review and it is created by analyzing and systematizing the sources related to organization in a definite context. The ideology, economic power and media power are considered as the factors affecting the organization's structure and participation in the organization and
analyzed. We aim to contribute by keeping light all it may concern on the need to improve the fight against ISIS’s related threats.

Research paper thumbnail of Çalışanların İyi Yönetici ve Kötü Yöneticiye Dair Metaforik Algılarının İncelenmesi: Kamu Kurumunda Bir Araştırma/An Analysis of Emlployees’ Metaphorical Perceptions Regarding "Good Manager" and "Bad Manager": A Research in a Public Institution

Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi, 2017

Toplumsal yaşamda karşılaştığımız olay ve olguları anlamlandırma, tanımlama adına bizlere yol gös... more Toplumsal yaşamda karşılaştığımız olay ve olguları anlamlandırma, tanımlama adına bizlere yol gösteren zihinsel haritalar olarak metaforlar, genelde örgüt kültürüne özelde ise örgütsel yaşamdaki iletişim modelleri ve söylem pratiklerine dair zengin bilgi sunmaktadır. Bu araştırma, çalışanların yöneticilere ilişkin sahip oldukları metaforları (zihinsel imgelemleri) ortaya çıkartmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın katılımcı grubunu Ankara " da savunma sektöründe hizmet vermekte olan bir kamu kurumunda çalışan 48 personel oluşturmaktadır. Çalışanların iyi yöneticilere ve kötü yöneticilere dair algılarını keşfetmek amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış, açık uçlu soru formu hazırlanmıştır. Katılımcılardan, " İyi bir yönetici ….… benzer, çünkü ……… " ve " Kötü bir yönetici ….… benzer, çünkü ……… " , " cümlelerini tamamlamaları istenmiştir. Katılımcıların algı ve görüşlerinin derinlemesine analiz yapabilmek, yaşantı deneyimlerine atfedilmiş anlamları keşfedebilmek amacıyla çalışmanın deseni olgu bilim (fenomenoloji) olarak düzenlenmiştir. Elde edilen açık uçlu formlar üzerinden analizler yapılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde bir nitel araştırma tekniği olarak içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Metaforların analiz edilmesinde beş aşamalı süreç takip edilmiştir: (1) Kodlama ve ayıklama, (2) örnek metafor derleme, (3) kategori geliştirme, (4) geçerlik ve güvenirliğin sınanması ve (5) verilerin bilgisayar ortamına aktarılması aşaması. Araştırma sonunda ilk olarak, çalışanların, iyi bir yönetici kavramına ilişkin 25 adet geçerli metafor ile 7 adet kavramsal kategoriye ulaşılmıştır. İkinci bir sonuç olarak kötü yönetici kavramına ilişkin 43 adet geçerli metafor ile 10 adet kavramsal kategoriye ulaşılmıştır.
ABSTRACT
Metaphors as mental maps that guide us in terms of meaningful events and phenomena that we encounter in social life, give rich information about organization culture in organizational life and discourse practices. This study has been developed to reveal the metaphors, which employees have in regards to managers and working life. The participant group consists of 48 employees working in a public defense institution in Ankara. In order to discover the perceptions of employees about good managers and bad managers, a semi-structured form with open-ended questions was prepared by the researchers. Participants were expected to complete the following statements: " A good manager is like …, because ……… " , " A bad manager is like …,because .... " , As a research design of this study phenomenology has been chosen because it enables the researchers to analyze the perceptions and thoughts of the participants deeply. In order to evaluate the data attained from the research, content analysis method was used. There have been five process stages while analyzing the metaphors: (1) Coding and selection, (2) sample metaphor collection, (3) developing categories, (4) testing the validity and reliability, (5) transferring the data to computer. At the end of the study, 25 valid metaphors and 7 conceptual categories regarding a good manager concept have been found. Secondly, 43 valid metaphors and 10 conceptual categories regarding a bad manager concept have been found.

Research paper thumbnail of Yaşlılık ve Yaşlı Kadınlarda Huzurevi Algısı: Nitel Bir Çalışma/The Old Age and the Perception of Nursing Home in Elderly Women: A Qualitative Study

Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017

Türk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmez bir... more Türk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmez bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Aile hiç şüphesiz kültür aktarımında en temel kurumların başında gelmektedir. Kültürü aktarırken aile bireyleri arasında üç kuşağın bir arada olması ve etkileşimi son derece önem arz etmektedir. Modern dünyada aileler küçülmektedir. Bu küçülme, ailenin fonksiyon ve yetki devrini de beraberinde getirmektedir. Geniş aile içinde çocuklar kreşe yollanmaz iken yaşlılar da huzurevlerine gönderilmemektedirler. Dolayısı ile yaşlı ve çocukların bakımı, birlikteliği ve etkileşimi aile içinde devam etmektedir Ancak modern aile daha çok çekirdek aile özelliği göstermektedir. Aile bireyleri ev ortamından uzakta çalışmaktadır. Dolayısı ile aile bireyleri sabah gidip akşam geldikleri evlerinde ne çocuklarını ne de yaşlılarını bırakabilmektedirler. Aileler çocuklarını kreşe, okula gönderirken yaşlılarını da evde tek başına bırakmanın; yaşlılar da evde tek başına kalmanın kaygılarını yaşamaya başlamaktadırlar. Modern devletlerin bu konuda sunmuş oldukları pek çok alternatiften birisi huzurevleridir. Modern dünya, hızla yaşlanmaktadır. Çalışmamızda, o güne kadar ailesine, toplumuna önemli katkıları olan, ancak eski üretkenliğini ve çevikliğini kaybeden yaşlıların, modern dünyanın kendilerine sunmuş olduğu huzurevleri ile ilgili algılarını ortaya koymak istedik. Çalışmamız iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türk toplumunda aile ve yaşlılık ile ilgili teorik bilgilere yer verilecektir. İkinci bölümde ise 65 yaş ve üzerindeki yaşlılarla yapılmış yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilmiş bilgiler paylaşılmıştır. Çalışmanın sonunda, araştırma grubumuzdaki yaşlıların huzurevi algıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylece yaşlılarla ilgili politika uygulayıcılara ve yerel yöneticilere ışık tutmuş olmak hedeflenmektedir.
ABSTRACT
Turkish society takes its share of the rapid changes in the world is accepted as an indisputable fact today. Family is undoubtedly one of the most fundamental institution of cultural transmission. When transferring culture, the combination of the three generations of family members and the interaction between them is extremely important. Families become smaller in the modern world. This reduction brings the family functions and the devolution of authority with it. While in the extended family children are not sent to kindergarten, seniors also are not sent to nursing homes. Therefore, the elderly and children care, coexistence and interaction continue in the family. However, the modern family shows more nuclear family property. Family members are working away from home environment. Family members go to work in the morning and turns to home in the evening so they could leave neither children nor elderly at home lonely. While families send their children to school or kindergarten, they are worried about their elderly and elderly start to feel worried about being alone in the home. One of the many alternatives that are submitted to it by modern states are nursing homes. The modern world is aging rapidly. In our study, until that day, elderly has made important contributions to his family and society, but the elderly loses its productivity and agility, therefore we wanted to put forward their perceptions about nursing homes that have been presented to them in the modern world. Our study consists of two main parts. In the first part theoretical information with family and old age will take place in Turkish society. In the second part information obtained by the technique of semi-structured interview conducted on the elderly at the age of 65 and over has been shared. At the end of the study, the perception of the elderly in our research group about nursing home is tried to put forward. Thus, to shed light on the local authorities and the policy enforcement is aimed for the elderly.

Research paper thumbnail of Türk Toplumunda Hegemonik Erkekliğin İnşasında Toplumsal Süreçlerin Rolü/The Role of The Social Process  On Hegemonic Msculinity in Turkish Society

TURAN: Stratejik Araştırmalar Merkezi Uluslararası Bilimsel Hakemli Mevsimlik Dergi, 2017

Kadının aleyhine gelişen şartları düzeltebilmek için erkeğin dünyasını anlayıp anlamlandırmak ger... more Kadının aleyhine gelişen şartları düzeltebilmek için erkeğin dünyasını anlayıp anlamlandırmak gerekmektedir. Sadece kadın dünyasını ortaya koyan çalışmalar, karşı tarafın ve olgunun bütününün anlaşılamamasına sebep olmaktadır. Çünkü iki cins arasında çok önemli bir etkileşim ağı söz konusudur. Bu kabulden hareket ile çalışmamızın amacı da eril tahakkümün toplumdaki göstergesi olarak kabul edilen hegemonik erkekliğin nesnesi aynı zamanda da öznesi olan erkeklerin, erkeklik kalıplarını inşa edişlerinde etken olan toplumsal süreçlere dikkat çekmek ve bu süreçlerin rolünü ortaya koymaktır. Cinsiyet ayrımının erkeklik ve kadınlık üzerinden toplumsal örgütlenişini ortaya koyması açısından, erkekliğin bu toplumsal yapı içinde nasıl konumlandığı, geçişlerini nasıl ve ne yönde gerçekleştirdiği, erkekliğin toplumsal üretim mekanizmalarının neler olduğu vb. ortaya konulması gerekmektedir.
Böylece ataerkil yapıların şifrelerinin çözülmesi, dolayısı ile de daha etkin ve kalıcı çözümlerin üretilmesinin mümkün olacağı kanaatine varmış bulunmaktayız. Bu sebep ile de çalışmamızda Türk toplumunda hegemonik erkekliğin inşasında etken olduğunu düşündüğümüz süreçlerden sünnet, askerlik, iş sahibi olma, evlilik ve babalık üzerinde durarak sosyolojik değerlendirmelerde bulunmaya çalışacağız.
ABSTRACT
is necessary to understand masculine world in order to alleviate the conditions against women. Studies, only examining the conditions of the women world cause misunderstanding on the men world. Because there is very important link between these two type. With this acceptance, the aim of our work to draw attention to and highlight the social process, which is a factor by the men, which are subject and the object of the hegemonic manhood, while building their manhood moulds. In terms of revealing the social organization of gender discrimination over masculinity and femininity, how men are positioned within this social structure, how and in what ways they make their transitions, what are the social production mechanisms of men and so on should be determined. Thus, we have come to the conclusion that it is possible to solve the passwords of patriarchal constructions and therefore to produce more effective and lasting solutions. For this reason, we will try to find sociological evaluations by considering the circumcision, military service, job possession, marriage and paternity from the processes that we think that the hegemonic man in the Turkish society is influential in our work.

Research paper thumbnail of Erkekliğin İnşasında Aktörlerin ve Kurumların Rolü/The Role of Actors and Institutions in the Construction of Masculinity

Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, 2016

Toplumsal cinsiyet çalışmaları genellikle kadınlar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Oysa cinsiye... more Toplumsal cinsiyet çalışmaları genellikle kadınlar üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Oysa cinsiyet eril ve dişil olmak üzere iki farklı boyutta gerçekleşmekte ve birisi olmadan
diğerini anlayabilmek açıklayabilmek, tam olarak mümkün olamamaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine vurgu yapılan çalışmalarda genellikle kadınların toplumun
kendilerine yüklemiş olduğu rol ve sorumluluklardan dolayı erkeklerin gerisinde
kaldığı üzerinde durulmaktadır. Ancak erkekler boyutundan da bakıldığında
erkeklere de en az kadınlara yüklenilen sorumluluklar kadar sorumluluk yüklendiği,
kendileri olmak yerine, toplumun onlara yüklemiş olduğu rol ve sorumluluklar boyutunda erkek olmalarının istendiği dikkati çekmektedir. Erkeklere, toplumsal cinsiyet rolleri öğretilirken birtakım aktörler rol model olmakta, suflörlük yapmaktadır. Ayrıca bazı toplumsal ritüeller de toplumsal cinsiyetin kazanılmasında etken olmaktadır.
Bu çalışmamızda toplumsal cinsiyetin nasıl kazanıldığı, erkeklerle yapmış olduğumuz
görüşme verileri ve teorik bölümde ortaya koymuş olduğumuz bilgiler ışığında değerlendirilerek sosyolojik bir bakış açısı ile değerlendirilmeye çalışılmıştır. Böylece
erkeklerin de kadınlar gibi kendileri olmaktan daha fazla, toplumun istediği yönde
bireyler olmaya zorlanıp zorlanmadıklarını, bu sürecin nasıl geliştiğini ve erkeklerin
nelerden etkilendikleri tespit edilmiştir. Böylelikle görüşme yapmış olduğumuz erkeklerden almış olduğumuz veriler ışığında “erkek doğulur” veya “erkek olunur” ifadelerine, sosyolojik bir bakış açısı ile yaklaşılmıştır. Bu çalışmadan elde edilecek olan
verilerin, öncelikle anne babalara özellikle de konu ile ilgili akademik çalışma yapan
veya yapacak olanlara önemli veriler sunması beklenmektedir.
ABSTRACT
Gender studies are usually carried out on women. However, sex is realized in two
different dimensions, masculine and feminine, and it is not fully possible to be able
to understand one without the other. Emphasizing gender inequality, it is often emphasized that women are behind men because of their roles and responsibilities that society has placed upon them. However, from the perspective of men, it is noteworthy that men are obliged to be men in terms of the roles and responsibilities that society imposes on them rather than being responsible for the responsibilities of women at least. While gender roles are taught to men, some actors act as role models and act swiftly. In addition, some social rituals are also influential in the gaining of gender. In this study, we tried to evaluate gender, how we gained it, how we interviewed men, and what we put out in the theoretical section, in light, and evaluate it from a sociological point of view. Thus, men are more likely than women to be themselves, they are forced to become individuals in the direction society desires, how this process has developed, and how men are influenced. Thus, from the men we have interviewed, we have been approached with a sociological point of view in the light of the words “male is born” or “being male”. It is expected that the data obtained without this study will firstly provide important data to the parents, especially those who do or will do academic work on the subject.

Research paper thumbnail of IŞİD Terör Örgütünün İletişim ve Propoganda Teknikleri/Communication and Propaganda Techiniques of ISIS Terrorist Organization

Uluslararası II.Ortadoğu Sempozyumu 4-7 Mayıs 2016, 2016

IŞİD, küreselleşen dünyanın en çok korku salan terör örgütlerinin başında gelmektedir. Örgütün sa... more IŞİD, küreselleşen dünyanın en çok korku salan terör örgütlerinin başında gelmektedir. Örgütün sadece Ortadoğu coğrafyası ile sınırlı kalmayan eylemlerinin ve elemanlarının nasıl bu kadar geniş bir alana yayılabildiği sorusu son zamanlarda çokça sorulmaktadır. Bu sorunun en önemli cevaplarından birisinin IŞİD’in kullanmış olduğu iletişim araçları ve propaganda teknikleri olduğu yönünde yaygın kanaatler söz konusudur. Küreselleşen dünya, kitle iletişim ve ulaşım araçlarının kullanılması ile birlikte küçük bir köy haline geldi. Bugünün dünyasında kitle iletişim araçlarını etkin olarak kullanabilenlerin etki alanları son derece genişleyebilmektedir. Biz de bu çalışmamızda IŞİD terör örgütünün kullanmış olduğu iletişim ve propaganda tekniklerini ortaya koymaya çalışarak, kendi yayın organlarından örneklerle propaganda ve iletişim teknolojilerine dikkat çekmeye çalışacağız. Böylece örgütün etki alanını genişletirken kimleri hedef aldığını ve hangi teknikleri kullandıklarını ortaya koymayı planlıyoruz. Bu çalışmada IŞİD’e katılımların neden bu kadar arttığını sorgulayan ve bu artışın önüne nasıl geçilebileceği ile ilgili çalışmalar yapacak olanlara ışık tutmayı hedefledik. Böylece özellikle kitle iletişim araçlarını çok daha etkin olarak kullanabilen gençleri, bu terör örgütünün propaganda tekniklerine karşı uyarabilme ve bu yönde çözüm önerileri sunabilme şansının çok daha fazla artacağına inanıyoruz.
ABSTRACT
ISIS is one of the most fearsome terrorist organizations of globalized world. The question of how organizations’ actions and elements not only limited with Middle East region can spread over a large area is asked recently a lot. There are common convictions about ISIS’s media and propaganda techniques are one of the most important responses of this question. Globalized world has become a small village with the use of mass communication and transportation. In today’s world people who can use mass media effectively have extremely wide impression domain. On this study we will try to draw attention to propaganda and communication technologies with examples from their own publications by trying to demonstrate communication and propaganda techniques that have been used by ISIS terrorist organization. Thus we are planning to reveal which techniques they use and who targets while expanding the organization's domain. In this study, we aim to shed light on people who will make studies on why participation to ISIS has increased so much and how to prevent this increase. Thus, we believe that chance of warning youth using especially mass media much more efficiently against this terrorist organization’s propaganda techniques and offer solutions in this direction much more increased.

Research paper thumbnail of Türk Dünyası Toplumsal Hayatında Kadın

İpek Yolunun Yükselişi ve Türk Dünyası 2, 2016

Toplumların hayatında kadın ve erkeklerin birlikte yer almış, işbölümü ve işbirliği ile sosyo-kül... more Toplumların hayatında kadın ve erkeklerin birlikte yer almış, işbölümü ve işbirliği ile sosyo-kültürel hayatın güçlükleri ile mücadelelerini sürdürmüş oldukları görülmektedir. Genel olarak hemen hemen bütün toplumlarda cinsiyete dayalı bir işbölümünün olduğu görülmektedir. Bu iş bölümü bazı toplumlarda kadının arka planda kalmasını, erkeğin hâkimiyetini kabul etmesini de beraberinde getirmektedir. Tarihi kaynaklara bakıldığında ve diğer toplumlarla karşılaşıldığında, Türk toplumunda da cinsiyete dayalı bir iş bölümünün olduğu görülmektedir. Ancak bu iş bölümü, diğer toplumlarda olduğu gibi kadının erkeğin arkasında kalmasını değil, çoğunlukla kadın ve erkeğin yan yana dayanışma içinde olmasını sağlamıştır. Biz bu çalışmamızda, İslamiyet’in kabulünden sonraki süreçten başlayarak Cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar Türk kadınının geçirmiş olduğu serüveni ortaya koymaya çalışacağız. Her sosyal olayda olduğu gibi Türk kadını da değişen etkileşim alanlarının ve yapılarının etkisinde zaman zaman kalmıştır. Bu realiteyi inkar edebilmek mümkün olmamakla birlikte, başlangıçtan itibaren Türk kültürünün kadına tanımış olduğu haklar ve değerin, devamlılığını sürdürmüş olduğunu görüyoruz. Dünyada meydana gelen değişimlerden Türk kadınının nasıl etkilendiğini, zaman zaman kaybetmiş olduğu hakları nasıl ve hangi mücadelelerle kazandığını, sosyolojik bir bakış açısı ile bu çalışma kapsamında ortaya koymaya çalışacağız.
ABSTRACT
It is seen that men and women have been involved in the life of societies, and they
have continued their struggle against difficulties of socio-cultural life with cooperation
and division of labor. In general, there seems to be a division of labor based on gender
in almost all societies. In some societies, division of labor remains women in the
background and brings with the acceptance of male dominance. When we looked at
historical sources and compared with other societies in Turkish society there seems a
division of labor based on gender. However, this division of labor, as in other societies
not to remain women behind the men, mostly ensures that women and men are side
by side in solidarity. In this paper, we will try to demonstrate the adventure of Turkish
women from starting with the process after accepting Islam to the founding years of
the Republic. As in every social event Turkish woman remained in effect of changing
structure of the interaction space from time to time. While it may not be possible to
deny the reality we see that continuity of rights and value entitled to women by Turkish
culture have maintained. We will try to demonstrate with a sociological perspective in
this study how Turkish women affected the changes occurring in the world and how
he won the rights lost from time to time and with which struggle.

Research paper thumbnail of Üstün Yetenekli Çocukların Eğitim Süreçlerinde Kültürel ve Sosyal Sermaye: Ankara BİLSEM Örneği

Bu araştırmada üstün yetenekli çocukların eğitim süreçlerinde kültürel ve sosyal sermayenin rolü ... more Bu araştırmada üstün yetenekli çocukların eğitim süreçlerinde kültürel ve sosyal sermayenin rolü incelenmiştir. Çalışmada kültürel ve sosyal sermaye kuramları incelenmiştir. Kültürel ve sosyal sermayenin kuramsal ve kavramsal çerçevesi açıklanarak, üstün yetenek, üstün yetenek eğitimi ve kültürel ve sosyal sermayenin eğitim ile ilişkisi tanımlanmıştır. Bu araştırma, karma yöntem kapsamında nicel-nitel yöntemlerin birlikte kullanılarak yapıldığı betimsel bir alan çalışmasıdır. Bu kapsamda Ankara ilindeki Yasemin KARAKAYA ve Mamak Bilim ve Sanat Merkezlerinde (BİLSEM) eğitim gören 303 üstün yetenekli çocuğa anket uygulanmış; idareci, öğretmen ve velilerden toplam 10 katılımcı ile derinlemesine mülakat yapılmıştır.
Çalışmada, kültürel ve sosyal sermayenin göstergelerinden olan aile ile birlikte yaşama, kardeş sayısı, aile bireylerinin meslekleri ve eğitim seviyeleri, akrabaların yükseköğrenim mezunu olma durumu, anne-babanın arkadaşlarının sahip olduğu meslekler, ailenin geliri, okunan kitapların aile içi paylaşımı, ikamet ve göç bilgileri, oturulan ev, sahip olunan araba ve bilgisayar durumuna ait alanlarda kültürel ve sosyal sermayenin yüksek olduğu bulgularına ulaşılmıştır. Bunun yanında aile bireylerinin kendi işine sahip olma, aile bireyleri ve çocuğun kültürel aktivitelere katılımı, dinlenilen radyo kanalları ve müzik türleri, çeşitli konuların konuşulma sıklığı, tatil tercihleri, aile ve çocukların kitap okuma alışkanlıkları, okunan kitap ve izlenen film/TV program türleri, özel ders alma durumları, eğitim faaliyetlerine katılım ve BİLSEM ile ilgili sorulan sorulara verilen yanıtlarda kültürel ve sosyal sermayenin düşük düzeyde olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.

Research paper thumbnail of IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü/ISIS: A Global Terror Organization

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016

ÖZET Küreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiş... more ÖZET Küreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiştir. Küreselleşme insanların ve toplumların hayatına olumlu katkılar yaptığı gibi istenmeyen sonuçlara da neden olmuştur. Dünyada meydana gelen olumlu gelişmelere katkı sağlayan bilimsel gelişim son yıllarda etkili ve hızlı bir sürece girerken, terör örgütlerinin etki alanları da ülke sınırlarının dışına taşmakta, terör örgütleri bu gelişimi kendi lehine kullanarak tüm dünyayı tehdit eder hale gelmektedir. IŞİD olarak bilinen terör örgütü de küreselleşmenin avantajlarını kullanarak kısa süre içinde etki alanını genişletmeyi başarmış, bölgesel olmaktan çıkarak dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Bu sebep ile çalışmamızda dünyayı ve geleceğini olumsuz yönde etkilemesinden korkulan bu terör örgütünün yapısını ortaya koymayı amaçladık. Ayrıca IŞİD tüm dünyada terör örgütü olarak kabul edilmesine rağmen örgüte katılımların her geçen gün artarak devam ediyor olması da son derece düşündürücüdür. Çalışmamız bir literatür taraması olup örgüt ile ilgili kaynakların sistematik bir çerçevede incelenerek analiz edilmesiyle oluşturulmuştur. Örgütün yapılanmasında ve örgüte katılımlarda etkili faktörler olduğu değerlendirilen ideoloji, ekonomik güç ve medya gücü analiz edilmiştir. Bu çalışma ile IŞİD tehdidine karşı mücadele geliştirmesi gereken ilgililere ışık tutarak katkı sağlamayı hedeflemekteyiz.
ABSTRACT
The people and society's interaction network has become extremely complex in globalized world. Globalization has both positive contribution to people and communities' lives and also adverse effects on them. While entering a long fast and effective process, scientific development contributes to positive developments occurring in the world, the domain of terrorist organizations overflow the country's borders and even can threaten all over the world by using this development on behalf of themselves. Terrorist organization known as ISIS has managed to extend its domain in a short time by using the advantages of globalization; it has become a threat to the world from being regional. Every day brings with a data giving rise to concerns that ISIS could threaten the world peace for a while. Therefore we aimed to demonstrate the structure of this terrorist organization that feared people and affected our world negatively with sociological evaluation in our study. Despite the fact that ISIS was also considered to be a terrorist organization all over the world, participation to the organization continuing to increase with each passing day is also extremely thought-provoking. Our study is a literaure review and it is created by analyzing and systematizing the sources related to organization in a definite context. The ideology, economic power and media power are considered as the factors affecting the organization's structure and participation in the organization and analyzed. We aim to contribute by keeping light all it may concern on the need to improve the fight against ISIS's related threats. GİRİŞ Günümüz küreselleşen dünyasında bireysel yaşam toplumsal yaşamla iç içe geçmiş ve ikisi de birbirinden bağımsız hareket edemez hale gelmiştir. Öyle ki küreselleşmenin dünya üzerinde yarattığı değişim adeta bir kelebek etkisi yaratarak bütün dünyadaki toplumları etkilemektedir. Toplumlar dünya üzerinde yaşanılan değişimlere kayıtsız kalamamakta ve bu değişimin kendilerinde nasıl bir dönüşüm meydana getireceğini analiz etmeye çalışmaktadırlar. Değişen ve dönüşen bu dünya düzeninden toplumsal kurumlar da fazlasıyla etkilenmektedir. Benzer bir durum IŞİD olarak bilinen terör örgütü için de geçerli olmuştur. IŞİD ilk olarak ortaya çıktığı bölge

Research paper thumbnail of Stresle Başa Çıkma Tutumlarının İnsani Değerler Açısından İncelenmesi: Kamu Kurumu Çalışanları Üzerine Bir Çalışma/Examine Attitudes To Cope With Stress In Terms Of Human Values: A Study On Public Employees

KHO Bilim Dergisi, 2015

Bu çalışmanın amacı; iş yaşantılarında çeşitli derecelerde strese maruz kalan kamu personelinin i... more Bu çalışmanın amacı; iş yaşantılarında çeşitli derecelerde strese maruz kalan kamu personelinin insani değerleri ile stresle başa çıkma tutumları arasındaki ilişkiyi inceleyerek, insani değerlerin stresle başa çıkmada ne kadar etkili olduğunun tespit edilmesidir. Çalışmada Dilmaç ve Arıcak (2012) tarafından geliştirilen “Değerler Ölçeği” ile Şahin ve Durak (1995) tarafından Türkçe‟ye uyarlanan “Stresle Başa Çıkma Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçekler, 2014 yılı itibariyle Ankara‟daki bir kamu kurumunda çalışan 347 kişiye uygulanmıştır. Çalışma ilişkisel tarama modeline uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 22.0 programı kullanılmıştır. Çalışmada kamu alışanlarının stresle başa çıkma tarzlarının sahip oldukları değerlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Pearson momentler çarpım korelâsyon tekniği, kamu çalışanlarının sahip olduğu değerlerin, stresle başa çıkma tarzlarına ilişkin varyansı ne kadar açıklayabildiğini ortaya koymak için ise çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Uygulanan regresyon analizi sonucunda, değerler ölçeğinin alt boyutlarının, stresle başa çıkabilmeyi %27,6 düzeyinde açıklayabildiği görülmüştür. Ayrıca kurulan bu model α=,01 anlamlılık düzeyinde manidar bulunmuştur (F=7,859, p=,000).
ABSTRACT
The purpose of this study is to find how effective human values to cope with stress by examining the relationship between human values of public employees exposed to stress in varying degrees in business life and attitudes to cope with stress. In this study, „Values Scale‟ developed by Dilmaç and Arıcak (2012) and „Coping With Stress Scale‟ adopted to Turkish by Şahin and Durak (1995) were used. Scales were administered to 347 people working in a public institution in Ankara in 2014. The study was conducted in accordance with the relational model. SPSS 22.0 software was used to analyze the data. In this study Pearson product-moment correlation technique was used to determine whether the attitudes of public employees to cope with stress change according to the values they have, multiple regression analysis was used to demonstrate in what extent the value of public employees can explain the variance of coping with stress. In the results of the regression analysis, it was seen that sub-dimensions of values scale can explain the ability to cope with stress at the level of %27, 6. In addition this model was found significant at α=,01 significance level (F=7,859, p=,000).

Congress by Sezgin ERDEM

Research paper thumbnail of Ortadoğu Ülkelerinin Toplumsal Cinsiyet Algısının İncelenmesi: Dünya Değerler Araştırması Örneği/Examine of the Gender Perception of the Middle East Countries: Example of the Wordl Values Survey

ÖZET Eşitsizlikler, toplumsal hayatın her döneminde ve çok farklı alanlarda olmakla birlikte her ... more ÖZET
Eşitsizlikler, toplumsal hayatın her döneminde ve çok farklı alanlarda olmakla birlikte her zaman kendilerini yeniden var edebilmeyi ve varlıklarını sürdürebilmeyi başarmışlardır. Gündelik hayatımızda
sürekli karşımıza çıkan ancak farkındalık oluşmadığı için zaman içinde konuya olan duyarsızlığın artmasından dolayı kabullendiğimiz eşitsizliklerden birisi de cinsiyet ayrımcılığıdır. Ataerkil ve anaerkil
yapıların olduğu toplumlarda cinsiyet eşitsizliğinin olmamasını beklemek mümkün değildir. Özellikle Orta Doğu ülkelerinde ataerkil bir yapının olduğu bilinmektedir. Bu şartlarda Orta Doğu ülkelerinde kadının
cinsiyet eşitsizliğine maruz kalıp kalmadığı, böyle bir ayrımın varlığını etkileyen faktörlerin neler olduğu, ayrımı hangi faktörlerle ortadan kaldırmanın daha kolay olacağı ortaya konulmak istendi. Bu sebep ile de
çalışmamızda Dünya Değerler Araştırması’ndaki sorulardan elde edilen yanıtlardan yola çıkılarak oluşturduğumuz değişkenimizin Orta Doğu coğrafyasındaki ülkelerinde farklı değişkenlerle ilişkisi istatistiksel olarak analiz edilmiş ve Orta Doğu ülkelerinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin farklılaşıp farklılaşmadığı tespit edilmek istenmiştir. Buradan elde edilen veriler ışığında kadınlar aleyhinde gelişen eşitsizliğin boyutları ortaya konulmak, duruma dikkat çekilmek ve çözüm için yetkililerin dikkatlerini çekmek hedeflenmiştir.
ABSTCRACT
Inequalities, at all times in social life and in very different fields, have always succeeded in reestablishing themselves and being able to sustain their existence. Gender discrimination is one of the inequalities that we are constantly confronted in our everyday lives but we accept because of the increasing insensitivity of the subject in time because of lack of awareness. It is not possible to expect inexistence of gender inequality in societies where patriarchal and matriarchal structures exist. It is known that there is a patriarchal structure especially in the Middle East countries. Under these conditions, it was aimed to show in the Middle East countries whether women are exposed to gender inequality or not, what are the factors affecting the existence of such a discrimination, which factors make it easier to remove the discrimination. For this reason, the relationship between different variables in the Middle East geographical countries of
our variable, which we have set out from the responses obtained from the questions in the World Values Survey, is analyzed statistically and it is aimed to determine whether the Middle Eastern countries differ in gender inequality. It is aimed to reveal the dimensions of the inequality that develops against women in the data obtained from this, to draw attention to the situation and to draw the attention of the authorities for solution.

Research paper thumbnail of IŞİD ve El Nusra Terör Örgütlerinin Uluslararası Güvenlik ve Sosyoloji Perspektifinden Karşılaştırılması/Comparing ISIS And Al-Nusra Terror Organizations Perspectives on International Security and Sociology

Uluslararası II.Ortadoğu Sempozyumu 4-7 Mayıs 2016, 2016

2011 Mart ayından itibaren başlayan Suriye’deki olayların iç savaş halini almasından sonra oluşan... more 2011 Mart ayından itibaren başlayan Suriye’deki olayların iç savaş halini almasından sonra oluşan otorite boşluğuyla beraber bölgede öne çıkan iki önemli terör örgütü El Nusra ve IŞİD olmuştur. Dünyanın her tarafından katılımın olduğu bu iki terör örgütü aynı ideolojik kökene sahiptir. İlk başta El Kaide küresel yapılanmasının altında olan iki örgüt, sonrasında farklı yollar izleyerek ayrışmıştır. El Nusra ve IŞİD’in organizasyonel anlamdaki yapısı ve temel hedefleri benzer olmasına rağmen eleman temininde ve belirledikleri hedeflere ulaşmada kullandıkları yollar farklıdır. Bu farklılığın sebepleri, uluslararası ilişkiler/güvenlik ve sosyoloji perspektifinden bakıldığında değişiklik arz etmektedir. Ancak bu değişiklikleri her iki disiplinin bakış açısından yararlanarak bütüncül bir şekilde ele almak önemlidir. Yapılan çalışma, bu eksikliği göz önünde bulundurarak, Türkçe literatüre katkı yapmayı amaçlamıştır. Çalışmada, El Nusra ve IŞİD terör örgütünün yapısı ve hedefleri kısaca tanıtıldıktan sonra iki örgütün ortak yönleri ve farklılıkları ele alınmıştır. Ardından sosyolojik bir değerlendirme ile birlikte bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonunda aynı mezhepsel/ideolojik kökene sahip olan iki örgütün, aynı hedefe farklı yollardan gitmeye çalışırken kullandığı yöntemler ortaya çıkartılmıştır. Ayrıca bu örgütlerin hitap ettiği kitlelerin sosyal dokusuna nasıl dikkat ettiğinin ve bu sosyal dokuyu nasıl kullandıklarının değerlendirmesi yapılmıştır.
ABSTRACT
After events became a civil war in Syria, beginning from March 2011, there appeared an authority gap and this caused coming to the forefront of two important terror organizations; Al-Nusra and ISIS. There are participations from all around the world for these two terror organizations and these two have the same ideological origin. Firstly, they were under Al Qaida global organization but following they started to trace
different ways and separated from each other. Despite having similar structures and main objectives Al-Nusra and ISIS have different member provision and different ways attaining the objective. Reasons of these differences show an alteration according to international relations/security and sociology. However, it is important to embrace these differences holistically using two disciplines. This study aims to contribute
to Turkish literature by taking into consideration of this lack. After introduced Al-Nusra’s and ISIS’s structure and goals, it is discussed that these two organizations’ similarities and differences in this study. Then it is aimed to reach a result with a sociological consideration. The findings of the study revealed the methods of these two organizations, which use different ways to reach the same target even they have the same sectarian / ideological origin. In addition, it is evaluated that how these two organizations pay attention to sociological background of people they address and how they use this social background.

Research paper thumbnail of Halk Kültüründe Yaşlılık ve Yaşlılarda Huzurevi Algısı (Özet)

Türk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmez bir... more Türk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmez bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Aile hiç şüphesiz kültür aktarımında en temel kurumların başında gelmektedir. Kültürü aktarırken aile bireyleri arasında üç kuşağın bir arada olması ve etkileşimi son derece önem arz etmektedir. Modern dünyada aileler küçülmektedir. Bu küçülme, ailenin fonksiyon ve yetki devrini de beraberinde getirmektedir. Geniş aile içinde çocuklar kreşe yollanmaz iken yaşlılar da huzurevlerine gönderilmemektedirler. Dolayısı ile yaşlı ve çocukların bakımı, birlikteliği ve etkileşimi aile içinde devam etmektedir Ancak modern aile daha çok çekirdek aile özelliği göstermektedir. Aile bireyleri ev ortamından uzakta çalışmaktadır. Dolayısı ile aile bireyleri sabah gidip akşam geldikleri evlerinde ne çocuklarını ne de yaşlılarını bırakabilmektedirler. Aileler çocuklarını kreşe, okula gönderirken yaşlılarını da evde tek başına bırakmanın; yaşlılar da evde tek başına kalmanın kaygılarını yaşamaya başlamaktadırlar. Modern devletlerin bu konuda sunmuş oldukları pek çok alternatiften birisi huzurevleridir. Modern dünya, hızla yaşlanmaktadır. Çalışmamızda, o güne kadar ailesine, toplumuna önemli katkıları olan, ancak eski üretkenliğini ve çevikliğini kaybeden yaşlıların, modern dünyanın kendilerine sunmuş olduğu huzurevleri ile ilgili algılarını ortaya koymak istedik. Çalışmamız iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türk toplumunda aile ve yaşlılık ile ilgili teorik bilgilere yer verilecektir. İkinci bölümde ise 65 yaş ve üzerindeki yaşlılarla yapılmış yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilmiş bilgiler paylaşılmıştır. Çalışmanın sonunda, araştırma grubumuzdaki yaşlıların huzurevi algıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylece yaşlılarla ilgili politika uygulayıcılara ve yerel yöneticilere ışık tutmuş olmak hedeflenmektedir.

Conference Presentations by Sezgin ERDEM

Research paper thumbnail of Yönetici ve Çalışanların Birbirleri ve İş Yaşantısına Dair Metaforik Algıları: Kamu Kurumunda Bir Araştırma

International Management Research Congress Mach 19-20, 2018

Books by Sezgin ERDEM

Research paper thumbnail of Toplumsal Cinsiyet

Research paper thumbnail of Baba Katılımı Ölçümünde Yorumsamacı Yaklaşımın Yeri / Place of Hermeneutic Approach in Measurement of Father Involvement

Akademik Hassasiyetler, 2020

Çocuk ile kurulan biyolojik bir bağ neticesinde ortaya çıkan bir rol olarak kavramsallaştırılan b... more Çocuk ile kurulan biyolojik bir bağ neticesinde ortaya çıkan bir rol olarak kavramsallaştırılan babalık bu bağlama sıkıştırılamayacak kadar pek çok farklı ve karmaşık ögeyi içinde barındırmaktadır. Toplumsal, kültürel, tarihsel, ırksal, etnik gibi pek çok alanda farklı formları olan bu olgunun biyolojik bir bağdan çok sosyal bir inşa sürecinin neticesi olması daha anlamlı durmaktadır. Babalık olgusuna dair kavramsal tanımlamaların doğru olarak yapılması bu olgunun keşfedilmesine ve ona ait kavramların ölçümlenmesine imkân sağlayacaktır. Bu çalışmada babalık olgusu ve ona ait alt kavramların kavramsal düzeyde tanımlamaları ele alınmış ve bu olgunun pratik yaşamdaki yansıması olarak gösterilen babalık katılımının ölçümüne dair yaklaşımlar ele alınarak tartışılmıştır. Daha fazla katılım kavramı pek çok çalışmada farklı kavramsal yaklaşımlara karşılık gelmekle birlikte babalık katılımı en çok annelik katılımı ile karşılaştırılmıştır. Babalık rolünün içinde bulunduğu bağlamın annelik rolünden farklı olması bu iki rolün karşılaştırılmasının yanlışlığını da beraberinde getirmektedir. Babalık katılımında yapılan ölçüm ve değerlendirmelerin pozitivist gelenek merkeze alınarak yapılmakta olduğu sonuçlarına ulaşılmış olup babalık davranışlarının niteliksel bağlamda tartışılmasının gerekliliği bu alanda yapılan tartışmalarda yerini almıştır.

Research paper thumbnail of Yapısal Sembolik Etkileşimcilk ve Kimlik Teorisi/Structural Symbolic Interactionism and Identity Theory

Yapısal Sembolik Etkileşimcilk ve Kimlik Teorisi/Structural Symbolic Interactionism and Identity Theory, 2020

Sembolik etkileşimcilik bireylerin yüz yüze tekrar eden anlamlı etkileşimler yoluyla toplumun yar... more Sembolik etkileşimcilik bireylerin yüz yüze tekrar eden anlamlı etkileşimler yoluyla toplumun yaratıldığını ve insan davranışının bu etkileşimlere odaklanarak açıklanabileceğini savunan kuramsal yaklaşımdır. Bu çalışma sembolik etkileşimciliğin bir perspektifi olan yapısal sembolik etkileşimlik ve kimlik teorisini incelemektedir. Yapısal sembolik etkileşim temelde Mead, Cooley ve Blumer tarafından oluşturulan ve geleneksel sembolik etkileşimcilik olarak tanımlanan teorinin yeniden formüle edilerek bu çerçevenin geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Sheldon Stryker tarafından sunulan bu perspektif sembolik etkileşimci ifadelerin ampirik olarak test edilmesini amaçlamıştır. Stryker tarafından yapısal sembolik etkileşimci teori içerisinde geliştirilen kimlik teorisi sosyal yapı ile ilişkilendirilen statü ve rol kavramlarının bireyin anlam dünyası ile de ilişkili olabileceğini savunması bakımından konuya farklı bir perspektif getirmiş ve bireye benliğini kimlikleri çerçevesinde inşa etmesinde aktif bir rol biçmiştir. Rol ve statü kavramlarının çalışılmasında sosyal yapıya odaklanıldığı düşünüldüğünde bireyin aktifliğini öne çıkaran bu teorik bakışın çalışmalara katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Abstract
Symbolic interactionism is the theoretical approach that advocates individuals are created through face to face meaningful interactions, and that human behavior can be explained by focusing on these interactions. This study examines structural symbolic interaction and identity theory, a perspective of symbolic interactionism. Structural symbolic interaction has emerged mainly through the development of this framework by reformulating the theory, which was created by
Mead, Cooley, and Blumer, which is defined as traditional symbolic interactionism. This perspective, presented by Sheldon Stryker, aimed to empirically test symbolic interactionist expressions. The theory of identity,
developed by Stryker within the structural symbolic interactionist theory, brought a different perspective to the subject in terms of defending that the concepts of
status and role associated with the social structure may be related to the individual's world of meaning. Considering the focus on the social structure in the
study of the concepts of role and status, this theoretical outlook, which emphasizes the activity of the individual, is considered to contribute to the studies.

Research paper thumbnail of Babalık Kültürü ve Kimliği/The Culture And Identity Of Fatherhood

Toplum ve Kültür Araştırmaları Dergisi, 2018

Öz Babalık her bireyin yaşamında aktör olarak gerekliliklerini yerine getirdiği bir kimlik veya k... more Öz
Babalık her bireyin yaşamında aktör olarak gerekliliklerini yerine getirdiği bir kimlik veya karşı rol olarak yaşamın bir döneminde etkileşim içerisinde bulunduğu bir roldür. Erkek olarak bir bireyin topluma kendini ispatlamasının son aşaması olarak dayatılan bu kimliğin erkekler için önemi daha da artmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalara da bakıldığında bu ilginin arttığı görülmektedir. Ancak yapılan çalışmalara bakıldığında babalık karşı rol bağlamında çalışılmakta, çocuğun gelişimi ve değişiminde babanın rolü üzerinden araştırmalar yapılmaktadır. Bir aktör olarak babanın gözünden bu kimliğe atfedilen anlamlara ilişkin çalışmalar yeterli değildir. Bireysel rollerin çeşitlenerek arttığı modern toplumlarda babalık rolünden beklentilerin artması erkeklerin babalık krizleri yaşamasına neden olmaktadır. Yaşanan bu krizlerin önüne geçilebilmesi için babalık çalışmalarına aktör olarak babaların gözünden yaklaşılması gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada araştırmacıların dikkatini çekmek ve yapılacak yeni çalışmalara yol göstermek amacıyla babalık kültürü kavramı ve kimlik teorisi açıklanmıştır. Babalığa ait toplumsal normlara atıfla kullanılan babalık kültürü kavramı ve bireyin benliğindeki içselleştirilmiş rol beklentileri olarak tanımlanan babalık kimliği ile babalık araştırmalarına daha geniş bir perspektiften bakılması amaçlanmıştır. Babalığa kimlik perspektifinden yaklaşım bu rolün icracısı olan erkeklerin gözünden babalığın anlaşılmasında literatüre katkı yapacağı değerlendirilmektedir.
Abstract
Fatherhood is a role in which each individual interacts at some point in his life as an identity or an opposing role in which he fulfills his requirements as actor in his life. This identity, which is imposed as the final stage of an individual's self-testification as a man, is becoming more and more important for men. It is observed that this interest has increased in recent years. However, when we look at the studies, the role of father is studied and researches are carried out on the role of father in the development and change of the child. Studies on the meanings attributed to this identity from the eyes of the father as an actor are not enough. In modern societies where individual roles have increased and increased, expectations for fatherhood role cause men to experience fatherhood crises. In order to prevent these crises, the necessity of approaching the paternity studies as an actor from the eyes of the fathers emerges. In this study, the concept of fatherhood culture and identity theory is explained in order to draw the attention of the researchers and to guide the new studies. The concept of fatherhood culture, which is used with reference to the social norms of paternity and the paternity identity defined as the internalized role expectations in the individual's self, is aimed at looking at fatherhood research from a wider perspective. Approach to fatherhood from the perspective of identity approach It is evaluated that this role will contribute to the literature in understanding the paternity from the eyes of the men who are the executor of this role.

Research paper thumbnail of Toplumsal Cinsiyet Algısı Ve Toplumsal Cinsiyet Rollerine Eğitimin Etkisi: Deneysel Bir Çalışma/The Effect Of Education On Gender Perception And Gender Role Attitudes: An Experimental Study

Journal of Human Sciences, 2017

Özet Bireyleri, kategorilere ayırmak ve farklılaştırmak için kullanılan ölçütlerden en önemlisi c... more Özet Bireyleri, kategorilere ayırmak ve farklılaştırmak için kullanılan ölçütlerden en önemlisi cinsiyet olmuştur. Cinsiyet (sex) kavramı, kadın ya da erkek olmanın biyolojik yönünü ifade etmekte iken, toplumsal cinsiyet (gender) terimi, toplumun ve kültürün yüklediği anlamlara ve beklentilere atıfta bulunmaktadır. Toplumsal hayatta kadınlara pasif, edilgen roller uygun görülürken; erkeklere aktif, etken roller atfedilmektedir. Aile, medya, arkadaş grubu ve eğitim gibi toplumsallaşma ajanları ise toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kodların aktarılmasında etkin bir rol almaktadır. Bu araştırma ile her geçen gün artan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığını önleme yönünde politikalara öncü olmak için verilen eğitimlerin, toplumsal cinsiyet algısına ve toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumlar üzerindeki etkinliğinin sınanması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Millî Savunma Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında yapılan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Kurumsal Kapasitenin Güçlendirilmesi, İşbirliği ve Eşgüdümün Artırılmasına Dair Protokol” kapsamında verilen “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eğitici Eğitimi ”ne katılan 23 katılımcı araştırma grubuna dâhil edilerek deneysel bir çalışma yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında Toplumsal Cinsiyet Algısı (TCA) ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum (TCRT) ölçekleri kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda ilk olarak çalışma grubuna verilen eğitimin katılımcıların toplumsal cinsiyet algılarında ve toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumların ortalamalarında anlamlı derecede yükseltmiştir. İkinci olarak, çalışma grubuna verilen eğitim, erkeklerin ortalamalarını çok daha fazla arttırmış ve eğitim sonucunda kadın ve erkeklerin ortalamaları birbirine son derece yaklaşmıştır. Bunun yanı sıra verilen eğitim evli bireylerin son test ortalamalarını çok daha fazla arttırdığı görülmüştür. Son olarak verilen eğitim sonrasında hem kadınların hem de erkeklerin ortalamaları yükselmiştir.
ABSTRACT
Sex has been the most important criteria when categorizing and differentiating individuals. While the concept of sex is used to describe the biological side of being a man or woman, the concept of gender refers to the expectations and meanings formed by the society and culture. In this respect, passive roles are thought suitable for women in the social life while men have more active roles. Socialization agents, such as family, media, peer groups and education are playing an active role in transferring the codes related to gender roles. The aim of this research is to test the effectiveness of gender education on the attitudes towards gender perception and gender roles. In accordance with this purpose, an experimental study was designed as a part of the protocol called “Providing Gender Equality, Strengthening Institutional Capacity while Fighting with Violence Against Women, Enhancing Cooperation and Coordination” which was conducted between the Ministry of Turkish National Defense and the Ministry of Family and Social Policies. And an education (Gender Equality and Fighting with Violence Against Women) was given to the research group consisting of 23 participants. In order to collect data, we used Gender Perception Scale and Gender Role Attitude Scale. As a result of the study, firstly the education given to the participants raised their score of gender perceptions and attitudes towards gender roles significantly. It also increased the mean score of men much more than that of women. And after the training, the initial difference between the mean scores of men and women almost disappeared. It was seen that the training increased the final test mean scores of married individuals significantly. After the training, the mean scores of both women and men increased.

Research paper thumbnail of IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü/ISIS: A Global Terror Organization

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016

ÖZET Küreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiş... more ÖZET Küreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiştir. Küreselleşme insanların ve toplumların hayatına olumlu katkılar yaptığı gibi istenmeyen sonuçlara da neden olmuştur. Dünyada meydana gelen olumlu gelişmelere katkı sağlayan bilimsel gelişim son yıllarda etkili ve hızlı bir sürece girerken, terör örgütlerinin etki alanları da ülke sınırlarının dışına taşmakta, terör örgütleri bu gelişimi kendi lehine kullanarak tüm dünyayı tehdit eder hale gelmektedir. IŞİD olarak bilinen terör örgütü de küreselleşmenin avantajlarını kullanarak kısa süre içinde etki alanını genişletmeyi başarmış, bölgesel olmaktan çıkarak dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Bu sebep ile çalışmamızda dünyayı ve geleceğini olumsuz yönde etkilemesinden korkulan bu terör örgütünün yapısını ortaya koymayı amaçladık. Ayrıca IŞİD tüm dünyada terör örgütü olarak kabul edilmesine rağmen örgüte katılımların her geçen gün artarak devam ediyor olması da son derece düşündürücüdür.
ABSTRACT
The people and society’s interaction network has become extremely complex in globalized world. Globalization has both positive contribution to people and communities’ lives and also adverse effects on them. While entering a long fast and effective process, scientific development contributes to positive developments occurring in the world, the domain of terrorist organizations overflow the country's borders and even can threaten all over the world by using this development on behalf of themselves. Terrorist organization known as ISIS has managed to extend its domain in a short time by using the advantages of globalization; it has become a threat to the world from being regional. Every day brings with a data giving
rise to concerns that ISIS could threaten the world peace for a while. Therefore we aimed to demonstrate the structure of this terrorist organization that feared people and affected our world negatively with sociological evaluation in our study. Despite the fact that ISIS was also considered to be a terrorist organization all over the world, participation to the organization continuing to increase with each passing day is also extremely thought-provoking. Our study is a literaure review and it is created by analyzing and systematizing the sources related to organization in a definite context. The ideology, economic power and media power are considered as the factors affecting the organization's structure and participation in the organization and
analyzed. We aim to contribute by keeping light all it may concern on the need to improve the fight against ISIS’s related threats.

Research paper thumbnail of Çalışanların İyi Yönetici ve Kötü Yöneticiye Dair Metaforik Algılarının İncelenmesi: Kamu Kurumunda Bir Araştırma/An Analysis of Emlployees’ Metaphorical Perceptions Regarding "Good Manager" and "Bad Manager": A Research in a Public Institution

Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi, 2017

Toplumsal yaşamda karşılaştığımız olay ve olguları anlamlandırma, tanımlama adına bizlere yol gös... more Toplumsal yaşamda karşılaştığımız olay ve olguları anlamlandırma, tanımlama adına bizlere yol gösteren zihinsel haritalar olarak metaforlar, genelde örgüt kültürüne özelde ise örgütsel yaşamdaki iletişim modelleri ve söylem pratiklerine dair zengin bilgi sunmaktadır. Bu araştırma, çalışanların yöneticilere ilişkin sahip oldukları metaforları (zihinsel imgelemleri) ortaya çıkartmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın katılımcı grubunu Ankara " da savunma sektöründe hizmet vermekte olan bir kamu kurumunda çalışan 48 personel oluşturmaktadır. Çalışanların iyi yöneticilere ve kötü yöneticilere dair algılarını keşfetmek amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış, açık uçlu soru formu hazırlanmıştır. Katılımcılardan, " İyi bir yönetici ….… benzer, çünkü ……… " ve " Kötü bir yönetici ….… benzer, çünkü ……… " , " cümlelerini tamamlamaları istenmiştir. Katılımcıların algı ve görüşlerinin derinlemesine analiz yapabilmek, yaşantı deneyimlerine atfedilmiş anlamları keşfedebilmek amacıyla çalışmanın deseni olgu bilim (fenomenoloji) olarak düzenlenmiştir. Elde edilen açık uçlu formlar üzerinden analizler yapılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde bir nitel araştırma tekniği olarak içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Metaforların analiz edilmesinde beş aşamalı süreç takip edilmiştir: (1) Kodlama ve ayıklama, (2) örnek metafor derleme, (3) kategori geliştirme, (4) geçerlik ve güvenirliğin sınanması ve (5) verilerin bilgisayar ortamına aktarılması aşaması. Araştırma sonunda ilk olarak, çalışanların, iyi bir yönetici kavramına ilişkin 25 adet geçerli metafor ile 7 adet kavramsal kategoriye ulaşılmıştır. İkinci bir sonuç olarak kötü yönetici kavramına ilişkin 43 adet geçerli metafor ile 10 adet kavramsal kategoriye ulaşılmıştır.
ABSTRACT
Metaphors as mental maps that guide us in terms of meaningful events and phenomena that we encounter in social life, give rich information about organization culture in organizational life and discourse practices. This study has been developed to reveal the metaphors, which employees have in regards to managers and working life. The participant group consists of 48 employees working in a public defense institution in Ankara. In order to discover the perceptions of employees about good managers and bad managers, a semi-structured form with open-ended questions was prepared by the researchers. Participants were expected to complete the following statements: " A good manager is like …, because ……… " , " A bad manager is like …,because .... " , As a research design of this study phenomenology has been chosen because it enables the researchers to analyze the perceptions and thoughts of the participants deeply. In order to evaluate the data attained from the research, content analysis method was used. There have been five process stages while analyzing the metaphors: (1) Coding and selection, (2) sample metaphor collection, (3) developing categories, (4) testing the validity and reliability, (5) transferring the data to computer. At the end of the study, 25 valid metaphors and 7 conceptual categories regarding a good manager concept have been found. Secondly, 43 valid metaphors and 10 conceptual categories regarding a bad manager concept have been found.

Research paper thumbnail of Yaşlılık ve Yaşlı Kadınlarda Huzurevi Algısı: Nitel Bir Çalışma/The Old Age and the Perception of Nursing Home in Elderly Women: A Qualitative Study

Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017

Türk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmez bir... more Türk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmez bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Aile hiç şüphesiz kültür aktarımında en temel kurumların başında gelmektedir. Kültürü aktarırken aile bireyleri arasında üç kuşağın bir arada olması ve etkileşimi son derece önem arz etmektedir. Modern dünyada aileler küçülmektedir. Bu küçülme, ailenin fonksiyon ve yetki devrini de beraberinde getirmektedir. Geniş aile içinde çocuklar kreşe yollanmaz iken yaşlılar da huzurevlerine gönderilmemektedirler. Dolayısı ile yaşlı ve çocukların bakımı, birlikteliği ve etkileşimi aile içinde devam etmektedir Ancak modern aile daha çok çekirdek aile özelliği göstermektedir. Aile bireyleri ev ortamından uzakta çalışmaktadır. Dolayısı ile aile bireyleri sabah gidip akşam geldikleri evlerinde ne çocuklarını ne de yaşlılarını bırakabilmektedirler. Aileler çocuklarını kreşe, okula gönderirken yaşlılarını da evde tek başına bırakmanın; yaşlılar da evde tek başına kalmanın kaygılarını yaşamaya başlamaktadırlar. Modern devletlerin bu konuda sunmuş oldukları pek çok alternatiften birisi huzurevleridir. Modern dünya, hızla yaşlanmaktadır. Çalışmamızda, o güne kadar ailesine, toplumuna önemli katkıları olan, ancak eski üretkenliğini ve çevikliğini kaybeden yaşlıların, modern dünyanın kendilerine sunmuş olduğu huzurevleri ile ilgili algılarını ortaya koymak istedik. Çalışmamız iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türk toplumunda aile ve yaşlılık ile ilgili teorik bilgilere yer verilecektir. İkinci bölümde ise 65 yaş ve üzerindeki yaşlılarla yapılmış yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilmiş bilgiler paylaşılmıştır. Çalışmanın sonunda, araştırma grubumuzdaki yaşlıların huzurevi algıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylece yaşlılarla ilgili politika uygulayıcılara ve yerel yöneticilere ışık tutmuş olmak hedeflenmektedir.
ABSTRACT
Turkish society takes its share of the rapid changes in the world is accepted as an indisputable fact today. Family is undoubtedly one of the most fundamental institution of cultural transmission. When transferring culture, the combination of the three generations of family members and the interaction between them is extremely important. Families become smaller in the modern world. This reduction brings the family functions and the devolution of authority with it. While in the extended family children are not sent to kindergarten, seniors also are not sent to nursing homes. Therefore, the elderly and children care, coexistence and interaction continue in the family. However, the modern family shows more nuclear family property. Family members are working away from home environment. Family members go to work in the morning and turns to home in the evening so they could leave neither children nor elderly at home lonely. While families send their children to school or kindergarten, they are worried about their elderly and elderly start to feel worried about being alone in the home. One of the many alternatives that are submitted to it by modern states are nursing homes. The modern world is aging rapidly. In our study, until that day, elderly has made important contributions to his family and society, but the elderly loses its productivity and agility, therefore we wanted to put forward their perceptions about nursing homes that have been presented to them in the modern world. Our study consists of two main parts. In the first part theoretical information with family and old age will take place in Turkish society. In the second part information obtained by the technique of semi-structured interview conducted on the elderly at the age of 65 and over has been shared. At the end of the study, the perception of the elderly in our research group about nursing home is tried to put forward. Thus, to shed light on the local authorities and the policy enforcement is aimed for the elderly.

Research paper thumbnail of Türk Toplumunda Hegemonik Erkekliğin İnşasında Toplumsal Süreçlerin Rolü/The Role of The Social Process  On Hegemonic Msculinity in Turkish Society

TURAN: Stratejik Araştırmalar Merkezi Uluslararası Bilimsel Hakemli Mevsimlik Dergi, 2017

Kadının aleyhine gelişen şartları düzeltebilmek için erkeğin dünyasını anlayıp anlamlandırmak ger... more Kadının aleyhine gelişen şartları düzeltebilmek için erkeğin dünyasını anlayıp anlamlandırmak gerekmektedir. Sadece kadın dünyasını ortaya koyan çalışmalar, karşı tarafın ve olgunun bütününün anlaşılamamasına sebep olmaktadır. Çünkü iki cins arasında çok önemli bir etkileşim ağı söz konusudur. Bu kabulden hareket ile çalışmamızın amacı da eril tahakkümün toplumdaki göstergesi olarak kabul edilen hegemonik erkekliğin nesnesi aynı zamanda da öznesi olan erkeklerin, erkeklik kalıplarını inşa edişlerinde etken olan toplumsal süreçlere dikkat çekmek ve bu süreçlerin rolünü ortaya koymaktır. Cinsiyet ayrımının erkeklik ve kadınlık üzerinden toplumsal örgütlenişini ortaya koyması açısından, erkekliğin bu toplumsal yapı içinde nasıl konumlandığı, geçişlerini nasıl ve ne yönde gerçekleştirdiği, erkekliğin toplumsal üretim mekanizmalarının neler olduğu vb. ortaya konulması gerekmektedir.
Böylece ataerkil yapıların şifrelerinin çözülmesi, dolayısı ile de daha etkin ve kalıcı çözümlerin üretilmesinin mümkün olacağı kanaatine varmış bulunmaktayız. Bu sebep ile de çalışmamızda Türk toplumunda hegemonik erkekliğin inşasında etken olduğunu düşündüğümüz süreçlerden sünnet, askerlik, iş sahibi olma, evlilik ve babalık üzerinde durarak sosyolojik değerlendirmelerde bulunmaya çalışacağız.
ABSTRACT
is necessary to understand masculine world in order to alleviate the conditions against women. Studies, only examining the conditions of the women world cause misunderstanding on the men world. Because there is very important link between these two type. With this acceptance, the aim of our work to draw attention to and highlight the social process, which is a factor by the men, which are subject and the object of the hegemonic manhood, while building their manhood moulds. In terms of revealing the social organization of gender discrimination over masculinity and femininity, how men are positioned within this social structure, how and in what ways they make their transitions, what are the social production mechanisms of men and so on should be determined. Thus, we have come to the conclusion that it is possible to solve the passwords of patriarchal constructions and therefore to produce more effective and lasting solutions. For this reason, we will try to find sociological evaluations by considering the circumcision, military service, job possession, marriage and paternity from the processes that we think that the hegemonic man in the Turkish society is influential in our work.

Research paper thumbnail of Erkekliğin İnşasında Aktörlerin ve Kurumların Rolü/The Role of Actors and Institutions in the Construction of Masculinity

Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, 2016

Toplumsal cinsiyet çalışmaları genellikle kadınlar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Oysa cinsiye... more Toplumsal cinsiyet çalışmaları genellikle kadınlar üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Oysa cinsiyet eril ve dişil olmak üzere iki farklı boyutta gerçekleşmekte ve birisi olmadan
diğerini anlayabilmek açıklayabilmek, tam olarak mümkün olamamaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine vurgu yapılan çalışmalarda genellikle kadınların toplumun
kendilerine yüklemiş olduğu rol ve sorumluluklardan dolayı erkeklerin gerisinde
kaldığı üzerinde durulmaktadır. Ancak erkekler boyutundan da bakıldığında
erkeklere de en az kadınlara yüklenilen sorumluluklar kadar sorumluluk yüklendiği,
kendileri olmak yerine, toplumun onlara yüklemiş olduğu rol ve sorumluluklar boyutunda erkek olmalarının istendiği dikkati çekmektedir. Erkeklere, toplumsal cinsiyet rolleri öğretilirken birtakım aktörler rol model olmakta, suflörlük yapmaktadır. Ayrıca bazı toplumsal ritüeller de toplumsal cinsiyetin kazanılmasında etken olmaktadır.
Bu çalışmamızda toplumsal cinsiyetin nasıl kazanıldığı, erkeklerle yapmış olduğumuz
görüşme verileri ve teorik bölümde ortaya koymuş olduğumuz bilgiler ışığında değerlendirilerek sosyolojik bir bakış açısı ile değerlendirilmeye çalışılmıştır. Böylece
erkeklerin de kadınlar gibi kendileri olmaktan daha fazla, toplumun istediği yönde
bireyler olmaya zorlanıp zorlanmadıklarını, bu sürecin nasıl geliştiğini ve erkeklerin
nelerden etkilendikleri tespit edilmiştir. Böylelikle görüşme yapmış olduğumuz erkeklerden almış olduğumuz veriler ışığında “erkek doğulur” veya “erkek olunur” ifadelerine, sosyolojik bir bakış açısı ile yaklaşılmıştır. Bu çalışmadan elde edilecek olan
verilerin, öncelikle anne babalara özellikle de konu ile ilgili akademik çalışma yapan
veya yapacak olanlara önemli veriler sunması beklenmektedir.
ABSTRACT
Gender studies are usually carried out on women. However, sex is realized in two
different dimensions, masculine and feminine, and it is not fully possible to be able
to understand one without the other. Emphasizing gender inequality, it is often emphasized that women are behind men because of their roles and responsibilities that society has placed upon them. However, from the perspective of men, it is noteworthy that men are obliged to be men in terms of the roles and responsibilities that society imposes on them rather than being responsible for the responsibilities of women at least. While gender roles are taught to men, some actors act as role models and act swiftly. In addition, some social rituals are also influential in the gaining of gender. In this study, we tried to evaluate gender, how we gained it, how we interviewed men, and what we put out in the theoretical section, in light, and evaluate it from a sociological point of view. Thus, men are more likely than women to be themselves, they are forced to become individuals in the direction society desires, how this process has developed, and how men are influenced. Thus, from the men we have interviewed, we have been approached with a sociological point of view in the light of the words “male is born” or “being male”. It is expected that the data obtained without this study will firstly provide important data to the parents, especially those who do or will do academic work on the subject.

Research paper thumbnail of IŞİD Terör Örgütünün İletişim ve Propoganda Teknikleri/Communication and Propaganda Techiniques of ISIS Terrorist Organization

Uluslararası II.Ortadoğu Sempozyumu 4-7 Mayıs 2016, 2016

IŞİD, küreselleşen dünyanın en çok korku salan terör örgütlerinin başında gelmektedir. Örgütün sa... more IŞİD, küreselleşen dünyanın en çok korku salan terör örgütlerinin başında gelmektedir. Örgütün sadece Ortadoğu coğrafyası ile sınırlı kalmayan eylemlerinin ve elemanlarının nasıl bu kadar geniş bir alana yayılabildiği sorusu son zamanlarda çokça sorulmaktadır. Bu sorunun en önemli cevaplarından birisinin IŞİD’in kullanmış olduğu iletişim araçları ve propaganda teknikleri olduğu yönünde yaygın kanaatler söz konusudur. Küreselleşen dünya, kitle iletişim ve ulaşım araçlarının kullanılması ile birlikte küçük bir köy haline geldi. Bugünün dünyasında kitle iletişim araçlarını etkin olarak kullanabilenlerin etki alanları son derece genişleyebilmektedir. Biz de bu çalışmamızda IŞİD terör örgütünün kullanmış olduğu iletişim ve propaganda tekniklerini ortaya koymaya çalışarak, kendi yayın organlarından örneklerle propaganda ve iletişim teknolojilerine dikkat çekmeye çalışacağız. Böylece örgütün etki alanını genişletirken kimleri hedef aldığını ve hangi teknikleri kullandıklarını ortaya koymayı planlıyoruz. Bu çalışmada IŞİD’e katılımların neden bu kadar arttığını sorgulayan ve bu artışın önüne nasıl geçilebileceği ile ilgili çalışmalar yapacak olanlara ışık tutmayı hedefledik. Böylece özellikle kitle iletişim araçlarını çok daha etkin olarak kullanabilen gençleri, bu terör örgütünün propaganda tekniklerine karşı uyarabilme ve bu yönde çözüm önerileri sunabilme şansının çok daha fazla artacağına inanıyoruz.
ABSTRACT
ISIS is one of the most fearsome terrorist organizations of globalized world. The question of how organizations’ actions and elements not only limited with Middle East region can spread over a large area is asked recently a lot. There are common convictions about ISIS’s media and propaganda techniques are one of the most important responses of this question. Globalized world has become a small village with the use of mass communication and transportation. In today’s world people who can use mass media effectively have extremely wide impression domain. On this study we will try to draw attention to propaganda and communication technologies with examples from their own publications by trying to demonstrate communication and propaganda techniques that have been used by ISIS terrorist organization. Thus we are planning to reveal which techniques they use and who targets while expanding the organization's domain. In this study, we aim to shed light on people who will make studies on why participation to ISIS has increased so much and how to prevent this increase. Thus, we believe that chance of warning youth using especially mass media much more efficiently against this terrorist organization’s propaganda techniques and offer solutions in this direction much more increased.

Research paper thumbnail of Türk Dünyası Toplumsal Hayatında Kadın

İpek Yolunun Yükselişi ve Türk Dünyası 2, 2016

Toplumların hayatında kadın ve erkeklerin birlikte yer almış, işbölümü ve işbirliği ile sosyo-kül... more Toplumların hayatında kadın ve erkeklerin birlikte yer almış, işbölümü ve işbirliği ile sosyo-kültürel hayatın güçlükleri ile mücadelelerini sürdürmüş oldukları görülmektedir. Genel olarak hemen hemen bütün toplumlarda cinsiyete dayalı bir işbölümünün olduğu görülmektedir. Bu iş bölümü bazı toplumlarda kadının arka planda kalmasını, erkeğin hâkimiyetini kabul etmesini de beraberinde getirmektedir. Tarihi kaynaklara bakıldığında ve diğer toplumlarla karşılaşıldığında, Türk toplumunda da cinsiyete dayalı bir iş bölümünün olduğu görülmektedir. Ancak bu iş bölümü, diğer toplumlarda olduğu gibi kadının erkeğin arkasında kalmasını değil, çoğunlukla kadın ve erkeğin yan yana dayanışma içinde olmasını sağlamıştır. Biz bu çalışmamızda, İslamiyet’in kabulünden sonraki süreçten başlayarak Cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar Türk kadınının geçirmiş olduğu serüveni ortaya koymaya çalışacağız. Her sosyal olayda olduğu gibi Türk kadını da değişen etkileşim alanlarının ve yapılarının etkisinde zaman zaman kalmıştır. Bu realiteyi inkar edebilmek mümkün olmamakla birlikte, başlangıçtan itibaren Türk kültürünün kadına tanımış olduğu haklar ve değerin, devamlılığını sürdürmüş olduğunu görüyoruz. Dünyada meydana gelen değişimlerden Türk kadınının nasıl etkilendiğini, zaman zaman kaybetmiş olduğu hakları nasıl ve hangi mücadelelerle kazandığını, sosyolojik bir bakış açısı ile bu çalışma kapsamında ortaya koymaya çalışacağız.
ABSTRACT
It is seen that men and women have been involved in the life of societies, and they
have continued their struggle against difficulties of socio-cultural life with cooperation
and division of labor. In general, there seems to be a division of labor based on gender
in almost all societies. In some societies, division of labor remains women in the
background and brings with the acceptance of male dominance. When we looked at
historical sources and compared with other societies in Turkish society there seems a
division of labor based on gender. However, this division of labor, as in other societies
not to remain women behind the men, mostly ensures that women and men are side
by side in solidarity. In this paper, we will try to demonstrate the adventure of Turkish
women from starting with the process after accepting Islam to the founding years of
the Republic. As in every social event Turkish woman remained in effect of changing
structure of the interaction space from time to time. While it may not be possible to
deny the reality we see that continuity of rights and value entitled to women by Turkish
culture have maintained. We will try to demonstrate with a sociological perspective in
this study how Turkish women affected the changes occurring in the world and how
he won the rights lost from time to time and with which struggle.

Research paper thumbnail of Üstün Yetenekli Çocukların Eğitim Süreçlerinde Kültürel ve Sosyal Sermaye: Ankara BİLSEM Örneği

Bu araştırmada üstün yetenekli çocukların eğitim süreçlerinde kültürel ve sosyal sermayenin rolü ... more Bu araştırmada üstün yetenekli çocukların eğitim süreçlerinde kültürel ve sosyal sermayenin rolü incelenmiştir. Çalışmada kültürel ve sosyal sermaye kuramları incelenmiştir. Kültürel ve sosyal sermayenin kuramsal ve kavramsal çerçevesi açıklanarak, üstün yetenek, üstün yetenek eğitimi ve kültürel ve sosyal sermayenin eğitim ile ilişkisi tanımlanmıştır. Bu araştırma, karma yöntem kapsamında nicel-nitel yöntemlerin birlikte kullanılarak yapıldığı betimsel bir alan çalışmasıdır. Bu kapsamda Ankara ilindeki Yasemin KARAKAYA ve Mamak Bilim ve Sanat Merkezlerinde (BİLSEM) eğitim gören 303 üstün yetenekli çocuğa anket uygulanmış; idareci, öğretmen ve velilerden toplam 10 katılımcı ile derinlemesine mülakat yapılmıştır.
Çalışmada, kültürel ve sosyal sermayenin göstergelerinden olan aile ile birlikte yaşama, kardeş sayısı, aile bireylerinin meslekleri ve eğitim seviyeleri, akrabaların yükseköğrenim mezunu olma durumu, anne-babanın arkadaşlarının sahip olduğu meslekler, ailenin geliri, okunan kitapların aile içi paylaşımı, ikamet ve göç bilgileri, oturulan ev, sahip olunan araba ve bilgisayar durumuna ait alanlarda kültürel ve sosyal sermayenin yüksek olduğu bulgularına ulaşılmıştır. Bunun yanında aile bireylerinin kendi işine sahip olma, aile bireyleri ve çocuğun kültürel aktivitelere katılımı, dinlenilen radyo kanalları ve müzik türleri, çeşitli konuların konuşulma sıklığı, tatil tercihleri, aile ve çocukların kitap okuma alışkanlıkları, okunan kitap ve izlenen film/TV program türleri, özel ders alma durumları, eğitim faaliyetlerine katılım ve BİLSEM ile ilgili sorulan sorulara verilen yanıtlarda kültürel ve sosyal sermayenin düşük düzeyde olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.

Research paper thumbnail of IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü/ISIS: A Global Terror Organization

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016

ÖZET Küreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiş... more ÖZET Küreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiştir. Küreselleşme insanların ve toplumların hayatına olumlu katkılar yaptığı gibi istenmeyen sonuçlara da neden olmuştur. Dünyada meydana gelen olumlu gelişmelere katkı sağlayan bilimsel gelişim son yıllarda etkili ve hızlı bir sürece girerken, terör örgütlerinin etki alanları da ülke sınırlarının dışına taşmakta, terör örgütleri bu gelişimi kendi lehine kullanarak tüm dünyayı tehdit eder hale gelmektedir. IŞİD olarak bilinen terör örgütü de küreselleşmenin avantajlarını kullanarak kısa süre içinde etki alanını genişletmeyi başarmış, bölgesel olmaktan çıkarak dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Bu sebep ile çalışmamızda dünyayı ve geleceğini olumsuz yönde etkilemesinden korkulan bu terör örgütünün yapısını ortaya koymayı amaçladık. Ayrıca IŞİD tüm dünyada terör örgütü olarak kabul edilmesine rağmen örgüte katılımların her geçen gün artarak devam ediyor olması da son derece düşündürücüdür. Çalışmamız bir literatür taraması olup örgüt ile ilgili kaynakların sistematik bir çerçevede incelenerek analiz edilmesiyle oluşturulmuştur. Örgütün yapılanmasında ve örgüte katılımlarda etkili faktörler olduğu değerlendirilen ideoloji, ekonomik güç ve medya gücü analiz edilmiştir. Bu çalışma ile IŞİD tehdidine karşı mücadele geliştirmesi gereken ilgililere ışık tutarak katkı sağlamayı hedeflemekteyiz.
ABSTRACT
The people and society's interaction network has become extremely complex in globalized world. Globalization has both positive contribution to people and communities' lives and also adverse effects on them. While entering a long fast and effective process, scientific development contributes to positive developments occurring in the world, the domain of terrorist organizations overflow the country's borders and even can threaten all over the world by using this development on behalf of themselves. Terrorist organization known as ISIS has managed to extend its domain in a short time by using the advantages of globalization; it has become a threat to the world from being regional. Every day brings with a data giving rise to concerns that ISIS could threaten the world peace for a while. Therefore we aimed to demonstrate the structure of this terrorist organization that feared people and affected our world negatively with sociological evaluation in our study. Despite the fact that ISIS was also considered to be a terrorist organization all over the world, participation to the organization continuing to increase with each passing day is also extremely thought-provoking. Our study is a literaure review and it is created by analyzing and systematizing the sources related to organization in a definite context. The ideology, economic power and media power are considered as the factors affecting the organization's structure and participation in the organization and analyzed. We aim to contribute by keeping light all it may concern on the need to improve the fight against ISIS's related threats. GİRİŞ Günümüz küreselleşen dünyasında bireysel yaşam toplumsal yaşamla iç içe geçmiş ve ikisi de birbirinden bağımsız hareket edemez hale gelmiştir. Öyle ki küreselleşmenin dünya üzerinde yarattığı değişim adeta bir kelebek etkisi yaratarak bütün dünyadaki toplumları etkilemektedir. Toplumlar dünya üzerinde yaşanılan değişimlere kayıtsız kalamamakta ve bu değişimin kendilerinde nasıl bir dönüşüm meydana getireceğini analiz etmeye çalışmaktadırlar. Değişen ve dönüşen bu dünya düzeninden toplumsal kurumlar da fazlasıyla etkilenmektedir. Benzer bir durum IŞİD olarak bilinen terör örgütü için de geçerli olmuştur. IŞİD ilk olarak ortaya çıktığı bölge

Research paper thumbnail of Stresle Başa Çıkma Tutumlarının İnsani Değerler Açısından İncelenmesi: Kamu Kurumu Çalışanları Üzerine Bir Çalışma/Examine Attitudes To Cope With Stress In Terms Of Human Values: A Study On Public Employees

KHO Bilim Dergisi, 2015

Bu çalışmanın amacı; iş yaşantılarında çeşitli derecelerde strese maruz kalan kamu personelinin i... more Bu çalışmanın amacı; iş yaşantılarında çeşitli derecelerde strese maruz kalan kamu personelinin insani değerleri ile stresle başa çıkma tutumları arasındaki ilişkiyi inceleyerek, insani değerlerin stresle başa çıkmada ne kadar etkili olduğunun tespit edilmesidir. Çalışmada Dilmaç ve Arıcak (2012) tarafından geliştirilen “Değerler Ölçeği” ile Şahin ve Durak (1995) tarafından Türkçe‟ye uyarlanan “Stresle Başa Çıkma Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçekler, 2014 yılı itibariyle Ankara‟daki bir kamu kurumunda çalışan 347 kişiye uygulanmıştır. Çalışma ilişkisel tarama modeline uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 22.0 programı kullanılmıştır. Çalışmada kamu alışanlarının stresle başa çıkma tarzlarının sahip oldukları değerlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla Pearson momentler çarpım korelâsyon tekniği, kamu çalışanlarının sahip olduğu değerlerin, stresle başa çıkma tarzlarına ilişkin varyansı ne kadar açıklayabildiğini ortaya koymak için ise çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Uygulanan regresyon analizi sonucunda, değerler ölçeğinin alt boyutlarının, stresle başa çıkabilmeyi %27,6 düzeyinde açıklayabildiği görülmüştür. Ayrıca kurulan bu model α=,01 anlamlılık düzeyinde manidar bulunmuştur (F=7,859, p=,000).
ABSTRACT
The purpose of this study is to find how effective human values to cope with stress by examining the relationship between human values of public employees exposed to stress in varying degrees in business life and attitudes to cope with stress. In this study, „Values Scale‟ developed by Dilmaç and Arıcak (2012) and „Coping With Stress Scale‟ adopted to Turkish by Şahin and Durak (1995) were used. Scales were administered to 347 people working in a public institution in Ankara in 2014. The study was conducted in accordance with the relational model. SPSS 22.0 software was used to analyze the data. In this study Pearson product-moment correlation technique was used to determine whether the attitudes of public employees to cope with stress change according to the values they have, multiple regression analysis was used to demonstrate in what extent the value of public employees can explain the variance of coping with stress. In the results of the regression analysis, it was seen that sub-dimensions of values scale can explain the ability to cope with stress at the level of %27, 6. In addition this model was found significant at α=,01 significance level (F=7,859, p=,000).

Research paper thumbnail of Ortadoğu Ülkelerinin Toplumsal Cinsiyet Algısının İncelenmesi: Dünya Değerler Araştırması Örneği/Examine of the Gender Perception of the Middle East Countries: Example of the Wordl Values Survey

ÖZET Eşitsizlikler, toplumsal hayatın her döneminde ve çok farklı alanlarda olmakla birlikte her ... more ÖZET
Eşitsizlikler, toplumsal hayatın her döneminde ve çok farklı alanlarda olmakla birlikte her zaman kendilerini yeniden var edebilmeyi ve varlıklarını sürdürebilmeyi başarmışlardır. Gündelik hayatımızda
sürekli karşımıza çıkan ancak farkındalık oluşmadığı için zaman içinde konuya olan duyarsızlığın artmasından dolayı kabullendiğimiz eşitsizliklerden birisi de cinsiyet ayrımcılığıdır. Ataerkil ve anaerkil
yapıların olduğu toplumlarda cinsiyet eşitsizliğinin olmamasını beklemek mümkün değildir. Özellikle Orta Doğu ülkelerinde ataerkil bir yapının olduğu bilinmektedir. Bu şartlarda Orta Doğu ülkelerinde kadının
cinsiyet eşitsizliğine maruz kalıp kalmadığı, böyle bir ayrımın varlığını etkileyen faktörlerin neler olduğu, ayrımı hangi faktörlerle ortadan kaldırmanın daha kolay olacağı ortaya konulmak istendi. Bu sebep ile de
çalışmamızda Dünya Değerler Araştırması’ndaki sorulardan elde edilen yanıtlardan yola çıkılarak oluşturduğumuz değişkenimizin Orta Doğu coğrafyasındaki ülkelerinde farklı değişkenlerle ilişkisi istatistiksel olarak analiz edilmiş ve Orta Doğu ülkelerinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin farklılaşıp farklılaşmadığı tespit edilmek istenmiştir. Buradan elde edilen veriler ışığında kadınlar aleyhinde gelişen eşitsizliğin boyutları ortaya konulmak, duruma dikkat çekilmek ve çözüm için yetkililerin dikkatlerini çekmek hedeflenmiştir.
ABSTCRACT
Inequalities, at all times in social life and in very different fields, have always succeeded in reestablishing themselves and being able to sustain their existence. Gender discrimination is one of the inequalities that we are constantly confronted in our everyday lives but we accept because of the increasing insensitivity of the subject in time because of lack of awareness. It is not possible to expect inexistence of gender inequality in societies where patriarchal and matriarchal structures exist. It is known that there is a patriarchal structure especially in the Middle East countries. Under these conditions, it was aimed to show in the Middle East countries whether women are exposed to gender inequality or not, what are the factors affecting the existence of such a discrimination, which factors make it easier to remove the discrimination. For this reason, the relationship between different variables in the Middle East geographical countries of
our variable, which we have set out from the responses obtained from the questions in the World Values Survey, is analyzed statistically and it is aimed to determine whether the Middle Eastern countries differ in gender inequality. It is aimed to reveal the dimensions of the inequality that develops against women in the data obtained from this, to draw attention to the situation and to draw the attention of the authorities for solution.

Research paper thumbnail of IŞİD ve El Nusra Terör Örgütlerinin Uluslararası Güvenlik ve Sosyoloji Perspektifinden Karşılaştırılması/Comparing ISIS And Al-Nusra Terror Organizations Perspectives on International Security and Sociology

Uluslararası II.Ortadoğu Sempozyumu 4-7 Mayıs 2016, 2016

2011 Mart ayından itibaren başlayan Suriye’deki olayların iç savaş halini almasından sonra oluşan... more 2011 Mart ayından itibaren başlayan Suriye’deki olayların iç savaş halini almasından sonra oluşan otorite boşluğuyla beraber bölgede öne çıkan iki önemli terör örgütü El Nusra ve IŞİD olmuştur. Dünyanın her tarafından katılımın olduğu bu iki terör örgütü aynı ideolojik kökene sahiptir. İlk başta El Kaide küresel yapılanmasının altında olan iki örgüt, sonrasında farklı yollar izleyerek ayrışmıştır. El Nusra ve IŞİD’in organizasyonel anlamdaki yapısı ve temel hedefleri benzer olmasına rağmen eleman temininde ve belirledikleri hedeflere ulaşmada kullandıkları yollar farklıdır. Bu farklılığın sebepleri, uluslararası ilişkiler/güvenlik ve sosyoloji perspektifinden bakıldığında değişiklik arz etmektedir. Ancak bu değişiklikleri her iki disiplinin bakış açısından yararlanarak bütüncül bir şekilde ele almak önemlidir. Yapılan çalışma, bu eksikliği göz önünde bulundurarak, Türkçe literatüre katkı yapmayı amaçlamıştır. Çalışmada, El Nusra ve IŞİD terör örgütünün yapısı ve hedefleri kısaca tanıtıldıktan sonra iki örgütün ortak yönleri ve farklılıkları ele alınmıştır. Ardından sosyolojik bir değerlendirme ile birlikte bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonunda aynı mezhepsel/ideolojik kökene sahip olan iki örgütün, aynı hedefe farklı yollardan gitmeye çalışırken kullandığı yöntemler ortaya çıkartılmıştır. Ayrıca bu örgütlerin hitap ettiği kitlelerin sosyal dokusuna nasıl dikkat ettiğinin ve bu sosyal dokuyu nasıl kullandıklarının değerlendirmesi yapılmıştır.
ABSTRACT
After events became a civil war in Syria, beginning from March 2011, there appeared an authority gap and this caused coming to the forefront of two important terror organizations; Al-Nusra and ISIS. There are participations from all around the world for these two terror organizations and these two have the same ideological origin. Firstly, they were under Al Qaida global organization but following they started to trace
different ways and separated from each other. Despite having similar structures and main objectives Al-Nusra and ISIS have different member provision and different ways attaining the objective. Reasons of these differences show an alteration according to international relations/security and sociology. However, it is important to embrace these differences holistically using two disciplines. This study aims to contribute
to Turkish literature by taking into consideration of this lack. After introduced Al-Nusra’s and ISIS’s structure and goals, it is discussed that these two organizations’ similarities and differences in this study. Then it is aimed to reach a result with a sociological consideration. The findings of the study revealed the methods of these two organizations, which use different ways to reach the same target even they have the same sectarian / ideological origin. In addition, it is evaluated that how these two organizations pay attention to sociological background of people they address and how they use this social background.

Research paper thumbnail of Halk Kültüründe Yaşlılık ve Yaşlılarda Huzurevi Algısı (Özet)

Türk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmez bir... more Türk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmez bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Aile hiç şüphesiz kültür aktarımında en temel kurumların başında gelmektedir. Kültürü aktarırken aile bireyleri arasında üç kuşağın bir arada olması ve etkileşimi son derece önem arz etmektedir. Modern dünyada aileler küçülmektedir. Bu küçülme, ailenin fonksiyon ve yetki devrini de beraberinde getirmektedir. Geniş aile içinde çocuklar kreşe yollanmaz iken yaşlılar da huzurevlerine gönderilmemektedirler. Dolayısı ile yaşlı ve çocukların bakımı, birlikteliği ve etkileşimi aile içinde devam etmektedir Ancak modern aile daha çok çekirdek aile özelliği göstermektedir. Aile bireyleri ev ortamından uzakta çalışmaktadır. Dolayısı ile aile bireyleri sabah gidip akşam geldikleri evlerinde ne çocuklarını ne de yaşlılarını bırakabilmektedirler. Aileler çocuklarını kreşe, okula gönderirken yaşlılarını da evde tek başına bırakmanın; yaşlılar da evde tek başına kalmanın kaygılarını yaşamaya başlamaktadırlar. Modern devletlerin bu konuda sunmuş oldukları pek çok alternatiften birisi huzurevleridir. Modern dünya, hızla yaşlanmaktadır. Çalışmamızda, o güne kadar ailesine, toplumuna önemli katkıları olan, ancak eski üretkenliğini ve çevikliğini kaybeden yaşlıların, modern dünyanın kendilerine sunmuş olduğu huzurevleri ile ilgili algılarını ortaya koymak istedik. Çalışmamız iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türk toplumunda aile ve yaşlılık ile ilgili teorik bilgilere yer verilecektir. İkinci bölümde ise 65 yaş ve üzerindeki yaşlılarla yapılmış yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilmiş bilgiler paylaşılmıştır. Çalışmanın sonunda, araştırma grubumuzdaki yaşlıların huzurevi algıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylece yaşlılarla ilgili politika uygulayıcılara ve yerel yöneticilere ışık tutmuş olmak hedeflenmektedir.