Talgat Zholdassuly | Korkyt Ata Kyzylorda state university (original) (raw)
Uploads
Papers by Talgat Zholdassuly
SUFISM IN SOVIET KAZAKHSTAN: COMMUNIST POLICY WITH REGARD TO YASAWISM AND THE ISHANS, 2024
Cumhuriyeti'nde (1936'dan önce Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yesevilik ve işanizm dah... more Cumhuriyeti'nde (1936'dan önce Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yesevilik ve işanizm dahil olmak üzere devletin tasavvuf ile ilgili olarak konumu incelenmektedir. Çalışmanın amacı ağırlıklı olarak Kazak SSC'nin güney bölgesinde yaşayan işan ve kojaların ve onların neslinin Sovyet döneminde karşılaştığı zorluklar ve siyasi baskılardan bahsetmek ve bu durumu analiz etmektir. Araştırmada olabildiğince arşiv belgeleri, işan ve kojaların çocuklarıyla yapılan mülakatların ses kayıtları ve hatıralar gibi birinci el kaynaklara, onların yetersiz kaldığı noktalarda ise ikinci el kaynaklara başvurulmuştur. Genel olarak, Sovyetler, halkın geleneksel İslam'ı olarak görülebilecek Yeseviliğe ve işanizme karşı sert bir tavır sergilemiştir. Devletin işan ve kojalara yönelik ateist tavrı hiçbir zaman değişmese de siyasi nedenlerle devletin din politikasının sürekli değişmiş olduğu da söylenebilir. Genel olarak, Sovyet döneminde Yesevilik ve işanizme yönelik doğrudan fiili saldırı iki kez gerçekleşmiştir. Diğer dönemlerinde de tasavvufa karşı sürekli saldırı ve propagandalar yürütülse de işanlara ve kojalara yönelik kitlesel baskının sözü geçen iki dönem kadar sert olmadığı söylenebilir. Bolşeviklerin tasavvufu ortadan kaldırmayı amaçlamasının ana nedeni, tasavvufun ateist bir toplum oluşmasına engel teşkil etmesi olmuştur. Yesevilik ve işanizm dahil olmak üzere İslam, halkın sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda bir kültür meselesi idi. Çünkü tasavvuf gelenekleri halkın örf ve adetleri ve gelenekleri ile bağlantılı olmuştur. Bu sebeple Bolşevikler, halkın sufi geleneklerini yok etmeden dinin yok edilemeyeceğini anlamıştır. Bu şekilde devlet Yesevilik ve işanizme çeşitli yönlerden saldırarak ona büyük zararlar vermiştir. Çalışmada bu faaliyetin Kazak SSC'de nasıl uygulandığı sistematik ve kronolojik olarak anlatılarak Bolşeviklerin bu yöndeki faaliyetleriyle nihai amaçlarına ulaşıp ulaşamadığından bahsedilmiştir.
Cumhuriyeti'nde (1936'dan önce Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yesevilik ve işanizm dah... more Cumhuriyeti'nde (1936'dan önce Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yesevilik ve işanizm dahil olmak üzere devletin tasavvuf ile ilgili olarak konumu incelenmektedir. Çalışmanın amacı ağırlıklı olarak Kazak SSC'nin güney bölgesinde yaşayan işan ve kojaların ve onların neslinin Sovyet döneminde karşılaştığı zorluklar ve siyasi baskılardan bahsetmek ve bu durumu analiz etmektir. Araştırmada olabildiğince arşiv belgeleri, işan ve kojaların çocuklarıyla yapılan mülakatların ses kayıtları ve hatıralar gibi birinci el kaynaklara, onların yetersiz kaldığı noktalarda ise ikinci el kaynaklara başvurulmuştur. Genel olarak, Sovyetler, halkın geleneksel İslam'ı olarak görülebilecek Yeseviliğe ve işanizme karşı sert bir tavır sergilemiştir. Devletin işan ve kojalara yönelik ateist tavrı hiçbir zaman değişmese de siyasi nedenlerle devletin din politikasının sürekli değişmiş olduğu da söylenebilir. Genel olarak, Sovyet döneminde Yesevilik ve işanizme yönelik doğrudan fiili saldırı iki kez gerçekleşmiştir. Diğer dönemlerinde de tasavvufa karşı sürekli saldırı ve propagandalar yürütülse de işanlara ve kojalara yönelik kitlesel baskının sözü geçen iki dönem kadar sert olmadığı söylenebilir. Bolşeviklerin tasavvufu ortadan kaldırmayı amaçlamasının ana nedeni, tasavvufun ateist bir toplum oluşmasına engel teşkil etmesi olmuştur. Yesevilik ve işanizm dahil olmak üzere İslam, halkın sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda bir kültür meselesi idi. Çünkü tasavvuf gelenekleri halkın örf ve adetleri ve gelenekleri ile bağlantılı olmuştur. Bu sebeple Bolşevikler, halkın sufi geleneklerini yok etmeden dinin yok edilemeyeceğini anlamıştır. Bu şekilde devlet Yesevilik ve işanizme çeşitli yönlerden saldırarak ona büyük zararlar vermiştir. Çalışmada bu faaliyetin Kazak SSC'de nasıl uygulandığı sistematik ve kronolojik olarak anlatılarak Bolşeviklerin bu yöndeki faaliyetleriyle nihai amaçlarına ulaşıp ulaşamadığından bahsedilmiştir.
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi
The Golden Horde was founded in 1241 by Batu Khān, the grandson of Chingghis Khān. People of all ... more The Golden Horde was founded in 1241 by Batu Khān, the grandson of Chingghis Khān. People of all religions lived in the vast geography of this state, whose borders stretched from the Dniester River in the west to the Irtysh River in the east. From the middle of the 13th century, ṣūfī orders began preaching in the Golden Horde, and in the middle of the 14th century, most people, including the ruling class, converted to Islam. Islam begun to dominate the life of the people and the functioning of the state. Islam was easily accepted by society through the channel of ṣūfism, and this was facilitated by the similarity of ṣūfī spiritual practices with the forms of faith of nomadic peoples. In this process, in particular, the Yasawiyya ṣūfī order, formed by the teachings of Aḥmad al-Yasawī, and the Kubrāwiyya order, founded by Najm al-Dīn al-Kubrā, played a significant role. The dervishes of these two orders spread Islamic culture in the region from Khwārazm to Crimea. Yasawī and Kubrawī ṣ...
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi, 2020
Çalışmamızda 1928-1940 yılları arasında Sovyet Kazakistanı'ndaki İslam karşıtı siyasetin tarihi v... more Çalışmamızda 1928-1940 yılları arasında Sovyet Kazakistanı'ndaki İslam karşıtı siyasetin tarihi verilmiştir. Sovyetler Birliğinin kuruluşundan sonra laik reformlar yürütülmeye başlansa da, yaklaşık olarak ilk on yılda Müslümanlar sıkıntı yaşamamıştır. Bunda, Türkistan bölgesindeki Müslümanların desteğini kazanmak isteyen Sovyetlerin yumuşak bir politika izlemesi etkili olmuştur. Her ne kadar Sovyet Anayasası, bireye inanç özgürlüğü verse de Komünist Parti, 'din'i yok olması gereken bir şey olarak görmüştür. Ülkede 1920'li yılların ortasında din karşıtı bir teşkilat olan Militan Tanrısızlar Birliği kurulmuş ve bu teşkilat aracılığıyla din karşıtı bir propaganda yürütülmeye başlanmıştır. Komünist Parti'nin destek verdiği teşkilat, din karşıtı birkaç dergi ve gazete de yayınlanmaya başlamıştır. İzlenen politika ile 1930'lu yılların ortasında dine karşı fiili müdahaleler artmıştır. İbadethanelerin çoğu yasa dışı şekilde kapatılmış, Müslüman din adamları baskı görmüş, hatta kamplara gönderilmiş ve din karşıtı bir müze açılmıştır. İkinci Dünya Savaşı başladıktan sonra ise iktidarın dini siyaseti değişmiştir. Çalışmamızda Kazakistan Cumhuriyeti Merkez Devlet Arşivi ile Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Arşiv ile Rusya'da yayınlanmış arşiv belgeleri kaynak olarak kullanılmıştır.
Çalışmada Sovyet dönemindeki devletin kutsal yerlere yönelik tavrı ve eylemleri Hoca Ahmet Yesevi... more Çalışmada Sovyet dönemindeki devletin kutsal yerlere yönelik tavrı ve eylemleri Hoca Ahmet Yesevi Türbesi örneğinde anlatılmaktadır. Ana ideolojilerinden biri ateizm olan Sovyetler, yeni bir Sovyet toplumunu inşa etmek istiyorlardı. Bu yolda onların önündeki en büyük engellerden biri Sovyet Orta Asya'sındaki yerel halkın dini ve gelenekleriydi. Türkistan coğrafyasında eskiden beri evliyaların türbelerini kutsal sayma ve ziyaret etme geleneği vardır. Türkistan bölgesindeki bu tür en büyük kutsal yerlerden biri de Hoca Ahmet Yesevi Türbesi idi. Yesevi Türbesi, Orta Asya ve Kazakistan halkları için çok kutsal sayılır ve Sovyetler Birliği'nin her yerinden Müslümanlar tarafından ziyaret edilmiştir. Bu dini gelenek ve bu kutsal mekân, dini yok etmek isteyen Bolşevikler için büyük bir engel olmuştur. Bu şekilde Sovyetler, yerel Müslümanların kutsal yerlerine ve kutsal yerleri ziyaret etme geleneğine karşı savaştılar. Kutsal mekânlara karşı fiili saldırı da propaganda da yapılmıştır. Bolşevikler kutsal yerlerin hiç de kutsal olmadığını kanıtlamaya çalıştılar. Propaganda sadece Ahmet Yesevi Türbesi'ne karşı değil, onun kendi ismine karşı da yapılmıştır. Hatta Komünist Partinin kutsal mekânlara karşı aldığı kararla birlikte yerel Sovyet İslami Dini İdaresinin fetvası da yayınlanmıştır. Çalışmada bu konu Kazakistan arşiv kaynaklarına dayanılarak anlatılmıştır.
AbstractIn our study, the history of anti-Islamic politics in Soviet Kazakhstan at 1928-1940 was ... more AbstractIn our study, the history of anti-Islamic politics in Soviet Kazakhstan at 1928-1940 was given.Although secular reforms started to be implemented after the establishment of the Soviet Union,Muslims did not experience any problems in the first ten years. The soft policy of the Soviets, whowanted to gain the support of Muslims in the Turkistan region, was effective in this. Although theSoviet Constitution gives the individual freedom of belief, the Communist Party saw “religion” assomething that should be destroyed. In the middle of the 1920s, the League of Militant Atheists, ananti-religious organization, was established in the country and an anti-Islamic propaganda started.The organization, which was supported by the Communist Party of the Soviet Union, started topublish several anti-religious magazines and newspapers. With the new policy pursued, de factointerventions against religion increased in the mid-1930s. Most of the places of worship were illegallyclosed, Muslim cle...
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi, 2021
Students from non-statistics degree programs often perceive statistics as a burden, underestimati... more Students from non-statistics degree programs often perceive statistics as a burden, underestimating its usefulness and encountering difficulties that cause them anxiety and stress, which may lead many of them to fail statistics courses. Students' attitudes can hinder their learning and development of useful skills associated with statistical thinking, which should be later applied outside the classroom. The aim of this study was to analyze students' attitudes towards statistics in introductory courses in three schools of Argentina, enrolled in Agricultural Sciences and Biological Sciences. We analyzed students' attitudes at the beginning and at the end of the courses, the differences between pre-and post-course attitudes, and the relationship between these changes and students' performances. The sample consisted of 436 students and their attitudes were measured using the Survey of Attitudes Towards Statistics (SATS-28), considering four components: Affect; Cognitive Competence, Value, and Difficulty. Students' performances were classified as: passed (and exempt from final exam), intermediate (but not exempt from final exam), and failed. Difficulty was not related to students' performance, as opposed to what was detected with the other components. Cognitive competence was the only component that classified students' performance in the correct order. Students who failed the course differed from the rest in that they developed more negative feelings towards statistics at the end of their course; in contrast, students with good performance showed an increase in the value given to statistics. Biological Sciences students presented higher average scores in the four components studied.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2020
In our study, the history of anti-Islamic politics in Soviet Kazakhstan at 1928-1940 was given. A... more In our study, the history of anti-Islamic politics in Soviet Kazakhstan at 1928-1940 was given. Although secular reforms started to be implemented after the establishment of the Soviet Union, Muslims did not experience any problems in the first ten years. The soft policy of the Soviets, who wanted to gain the support of Muslims in the Turkistan region, was effective in this. Although the Soviet Constitution gives the individual freedom of belief, the Communist Party saw "religion" as something that should be destroyed. In the middle of the 1920s, the League of Militant Atheists, an anti-religious organization, was established in the country and an Anti-Islamic propaganda begun to be carried out. The organization, which was supported by the Communist Part of the Soviet Union, started to publish several anti-religious magazines and newspapers. With the new policy pursued, de facto interventions against religion increased in the mid-1930s. Most of the places of worship were illegally closed, Muslim clergy were oppressed, even sent to camps, and an anti-religious museum was opened. After the Second World War began, the religious policy of the Soviet government changed. In our study, the Central State Archive of the Republic of Kazakhstan and the Presidential Archive of the Republic of Kazakhstan and archive documents published in Russia were used as sources.
SUFISM IN SOVIET KAZAKHSTAN: COMMUNIST POLICY WITH REGARD TO YASAWISM AND THE ISHANS, 2024
Cumhuriyeti'nde (1936'dan önce Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yesevilik ve işanizm dah... more Cumhuriyeti'nde (1936'dan önce Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yesevilik ve işanizm dahil olmak üzere devletin tasavvuf ile ilgili olarak konumu incelenmektedir. Çalışmanın amacı ağırlıklı olarak Kazak SSC'nin güney bölgesinde yaşayan işan ve kojaların ve onların neslinin Sovyet döneminde karşılaştığı zorluklar ve siyasi baskılardan bahsetmek ve bu durumu analiz etmektir. Araştırmada olabildiğince arşiv belgeleri, işan ve kojaların çocuklarıyla yapılan mülakatların ses kayıtları ve hatıralar gibi birinci el kaynaklara, onların yetersiz kaldığı noktalarda ise ikinci el kaynaklara başvurulmuştur. Genel olarak, Sovyetler, halkın geleneksel İslam'ı olarak görülebilecek Yeseviliğe ve işanizme karşı sert bir tavır sergilemiştir. Devletin işan ve kojalara yönelik ateist tavrı hiçbir zaman değişmese de siyasi nedenlerle devletin din politikasının sürekli değişmiş olduğu da söylenebilir. Genel olarak, Sovyet döneminde Yesevilik ve işanizme yönelik doğrudan fiili saldırı iki kez gerçekleşmiştir. Diğer dönemlerinde de tasavvufa karşı sürekli saldırı ve propagandalar yürütülse de işanlara ve kojalara yönelik kitlesel baskının sözü geçen iki dönem kadar sert olmadığı söylenebilir. Bolşeviklerin tasavvufu ortadan kaldırmayı amaçlamasının ana nedeni, tasavvufun ateist bir toplum oluşmasına engel teşkil etmesi olmuştur. Yesevilik ve işanizm dahil olmak üzere İslam, halkın sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda bir kültür meselesi idi. Çünkü tasavvuf gelenekleri halkın örf ve adetleri ve gelenekleri ile bağlantılı olmuştur. Bu sebeple Bolşevikler, halkın sufi geleneklerini yok etmeden dinin yok edilemeyeceğini anlamıştır. Bu şekilde devlet Yesevilik ve işanizme çeşitli yönlerden saldırarak ona büyük zararlar vermiştir. Çalışmada bu faaliyetin Kazak SSC'de nasıl uygulandığı sistematik ve kronolojik olarak anlatılarak Bolşeviklerin bu yöndeki faaliyetleriyle nihai amaçlarına ulaşıp ulaşamadığından bahsedilmiştir.
Cumhuriyeti'nde (1936'dan önce Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yesevilik ve işanizm dah... more Cumhuriyeti'nde (1936'dan önce Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Yesevilik ve işanizm dahil olmak üzere devletin tasavvuf ile ilgili olarak konumu incelenmektedir. Çalışmanın amacı ağırlıklı olarak Kazak SSC'nin güney bölgesinde yaşayan işan ve kojaların ve onların neslinin Sovyet döneminde karşılaştığı zorluklar ve siyasi baskılardan bahsetmek ve bu durumu analiz etmektir. Araştırmada olabildiğince arşiv belgeleri, işan ve kojaların çocuklarıyla yapılan mülakatların ses kayıtları ve hatıralar gibi birinci el kaynaklara, onların yetersiz kaldığı noktalarda ise ikinci el kaynaklara başvurulmuştur. Genel olarak, Sovyetler, halkın geleneksel İslam'ı olarak görülebilecek Yeseviliğe ve işanizme karşı sert bir tavır sergilemiştir. Devletin işan ve kojalara yönelik ateist tavrı hiçbir zaman değişmese de siyasi nedenlerle devletin din politikasının sürekli değişmiş olduğu da söylenebilir. Genel olarak, Sovyet döneminde Yesevilik ve işanizme yönelik doğrudan fiili saldırı iki kez gerçekleşmiştir. Diğer dönemlerinde de tasavvufa karşı sürekli saldırı ve propagandalar yürütülse de işanlara ve kojalara yönelik kitlesel baskının sözü geçen iki dönem kadar sert olmadığı söylenebilir. Bolşeviklerin tasavvufu ortadan kaldırmayı amaçlamasının ana nedeni, tasavvufun ateist bir toplum oluşmasına engel teşkil etmesi olmuştur. Yesevilik ve işanizm dahil olmak üzere İslam, halkın sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda bir kültür meselesi idi. Çünkü tasavvuf gelenekleri halkın örf ve adetleri ve gelenekleri ile bağlantılı olmuştur. Bu sebeple Bolşevikler, halkın sufi geleneklerini yok etmeden dinin yok edilemeyeceğini anlamıştır. Bu şekilde devlet Yesevilik ve işanizme çeşitli yönlerden saldırarak ona büyük zararlar vermiştir. Çalışmada bu faaliyetin Kazak SSC'de nasıl uygulandığı sistematik ve kronolojik olarak anlatılarak Bolşeviklerin bu yöndeki faaliyetleriyle nihai amaçlarına ulaşıp ulaşamadığından bahsedilmiştir.
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi
The Golden Horde was founded in 1241 by Batu Khān, the grandson of Chingghis Khān. People of all ... more The Golden Horde was founded in 1241 by Batu Khān, the grandson of Chingghis Khān. People of all religions lived in the vast geography of this state, whose borders stretched from the Dniester River in the west to the Irtysh River in the east. From the middle of the 13th century, ṣūfī orders began preaching in the Golden Horde, and in the middle of the 14th century, most people, including the ruling class, converted to Islam. Islam begun to dominate the life of the people and the functioning of the state. Islam was easily accepted by society through the channel of ṣūfism, and this was facilitated by the similarity of ṣūfī spiritual practices with the forms of faith of nomadic peoples. In this process, in particular, the Yasawiyya ṣūfī order, formed by the teachings of Aḥmad al-Yasawī, and the Kubrāwiyya order, founded by Najm al-Dīn al-Kubrā, played a significant role. The dervishes of these two orders spread Islamic culture in the region from Khwārazm to Crimea. Yasawī and Kubrawī ṣ...
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi, 2020
Çalışmamızda 1928-1940 yılları arasında Sovyet Kazakistanı'ndaki İslam karşıtı siyasetin tarihi v... more Çalışmamızda 1928-1940 yılları arasında Sovyet Kazakistanı'ndaki İslam karşıtı siyasetin tarihi verilmiştir. Sovyetler Birliğinin kuruluşundan sonra laik reformlar yürütülmeye başlansa da, yaklaşık olarak ilk on yılda Müslümanlar sıkıntı yaşamamıştır. Bunda, Türkistan bölgesindeki Müslümanların desteğini kazanmak isteyen Sovyetlerin yumuşak bir politika izlemesi etkili olmuştur. Her ne kadar Sovyet Anayasası, bireye inanç özgürlüğü verse de Komünist Parti, 'din'i yok olması gereken bir şey olarak görmüştür. Ülkede 1920'li yılların ortasında din karşıtı bir teşkilat olan Militan Tanrısızlar Birliği kurulmuş ve bu teşkilat aracılığıyla din karşıtı bir propaganda yürütülmeye başlanmıştır. Komünist Parti'nin destek verdiği teşkilat, din karşıtı birkaç dergi ve gazete de yayınlanmaya başlamıştır. İzlenen politika ile 1930'lu yılların ortasında dine karşı fiili müdahaleler artmıştır. İbadethanelerin çoğu yasa dışı şekilde kapatılmış, Müslüman din adamları baskı görmüş, hatta kamplara gönderilmiş ve din karşıtı bir müze açılmıştır. İkinci Dünya Savaşı başladıktan sonra ise iktidarın dini siyaseti değişmiştir. Çalışmamızda Kazakistan Cumhuriyeti Merkez Devlet Arşivi ile Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Arşiv ile Rusya'da yayınlanmış arşiv belgeleri kaynak olarak kullanılmıştır.
Çalışmada Sovyet dönemindeki devletin kutsal yerlere yönelik tavrı ve eylemleri Hoca Ahmet Yesevi... more Çalışmada Sovyet dönemindeki devletin kutsal yerlere yönelik tavrı ve eylemleri Hoca Ahmet Yesevi Türbesi örneğinde anlatılmaktadır. Ana ideolojilerinden biri ateizm olan Sovyetler, yeni bir Sovyet toplumunu inşa etmek istiyorlardı. Bu yolda onların önündeki en büyük engellerden biri Sovyet Orta Asya'sındaki yerel halkın dini ve gelenekleriydi. Türkistan coğrafyasında eskiden beri evliyaların türbelerini kutsal sayma ve ziyaret etme geleneği vardır. Türkistan bölgesindeki bu tür en büyük kutsal yerlerden biri de Hoca Ahmet Yesevi Türbesi idi. Yesevi Türbesi, Orta Asya ve Kazakistan halkları için çok kutsal sayılır ve Sovyetler Birliği'nin her yerinden Müslümanlar tarafından ziyaret edilmiştir. Bu dini gelenek ve bu kutsal mekân, dini yok etmek isteyen Bolşevikler için büyük bir engel olmuştur. Bu şekilde Sovyetler, yerel Müslümanların kutsal yerlerine ve kutsal yerleri ziyaret etme geleneğine karşı savaştılar. Kutsal mekânlara karşı fiili saldırı da propaganda da yapılmıştır. Bolşevikler kutsal yerlerin hiç de kutsal olmadığını kanıtlamaya çalıştılar. Propaganda sadece Ahmet Yesevi Türbesi'ne karşı değil, onun kendi ismine karşı da yapılmıştır. Hatta Komünist Partinin kutsal mekânlara karşı aldığı kararla birlikte yerel Sovyet İslami Dini İdaresinin fetvası da yayınlanmıştır. Çalışmada bu konu Kazakistan arşiv kaynaklarına dayanılarak anlatılmıştır.
AbstractIn our study, the history of anti-Islamic politics in Soviet Kazakhstan at 1928-1940 was ... more AbstractIn our study, the history of anti-Islamic politics in Soviet Kazakhstan at 1928-1940 was given.Although secular reforms started to be implemented after the establishment of the Soviet Union,Muslims did not experience any problems in the first ten years. The soft policy of the Soviets, whowanted to gain the support of Muslims in the Turkistan region, was effective in this. Although theSoviet Constitution gives the individual freedom of belief, the Communist Party saw “religion” assomething that should be destroyed. In the middle of the 1920s, the League of Militant Atheists, ananti-religious organization, was established in the country and an anti-Islamic propaganda started.The organization, which was supported by the Communist Party of the Soviet Union, started topublish several anti-religious magazines and newspapers. With the new policy pursued, de factointerventions against religion increased in the mid-1930s. Most of the places of worship were illegallyclosed, Muslim cle...
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi, 2021
Students from non-statistics degree programs often perceive statistics as a burden, underestimati... more Students from non-statistics degree programs often perceive statistics as a burden, underestimating its usefulness and encountering difficulties that cause them anxiety and stress, which may lead many of them to fail statistics courses. Students' attitudes can hinder their learning and development of useful skills associated with statistical thinking, which should be later applied outside the classroom. The aim of this study was to analyze students' attitudes towards statistics in introductory courses in three schools of Argentina, enrolled in Agricultural Sciences and Biological Sciences. We analyzed students' attitudes at the beginning and at the end of the courses, the differences between pre-and post-course attitudes, and the relationship between these changes and students' performances. The sample consisted of 436 students and their attitudes were measured using the Survey of Attitudes Towards Statistics (SATS-28), considering four components: Affect; Cognitive Competence, Value, and Difficulty. Students' performances were classified as: passed (and exempt from final exam), intermediate (but not exempt from final exam), and failed. Difficulty was not related to students' performance, as opposed to what was detected with the other components. Cognitive competence was the only component that classified students' performance in the correct order. Students who failed the course differed from the rest in that they developed more negative feelings towards statistics at the end of their course; in contrast, students with good performance showed an increase in the value given to statistics. Biological Sciences students presented higher average scores in the four components studied.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2020
In our study, the history of anti-Islamic politics in Soviet Kazakhstan at 1928-1940 was given. A... more In our study, the history of anti-Islamic politics in Soviet Kazakhstan at 1928-1940 was given. Although secular reforms started to be implemented after the establishment of the Soviet Union, Muslims did not experience any problems in the first ten years. The soft policy of the Soviets, who wanted to gain the support of Muslims in the Turkistan region, was effective in this. Although the Soviet Constitution gives the individual freedom of belief, the Communist Party saw "religion" as something that should be destroyed. In the middle of the 1920s, the League of Militant Atheists, an anti-religious organization, was established in the country and an Anti-Islamic propaganda begun to be carried out. The organization, which was supported by the Communist Part of the Soviet Union, started to publish several anti-religious magazines and newspapers. With the new policy pursued, de facto interventions against religion increased in the mid-1930s. Most of the places of worship were illegally closed, Muslim clergy were oppressed, even sent to camps, and an anti-religious museum was opened. After the Second World War began, the religious policy of the Soviet government changed. In our study, the Central State Archive of the Republic of Kazakhstan and the Presidential Archive of the Republic of Kazakhstan and archive documents published in Russia were used as sources.