Işık Önay | Koç University (original) (raw)

Papers by Işık Önay

Research paper thumbnail of Belirli Süreli Bir Sözleşmede Yer Alan Tahkim Anlaşması Borç İlişkisinin Süre Sonunda Fiilen Devam Ettirilmesi Durumunda Uygulanabilir mi? Yargıtay 11. HD’nin Güncel Bir Kararının Eleştirisi

Public and private international law bulletin, Nov 27, 2023

Öz Bu çalışmada tahkim anlaşmalarının yorumu ve kapsamına ilişkin özel bir ihtimal değerlendirilm... more Öz Bu çalışmada tahkim anlaşmalarının yorumu ve kapsamına ilişkin özel bir ihtimal değerlendirilmektedir. Tarafların tahkim şartı içeren, sürekli borç ilişkisi niteliğindeki bir sözleşmenin süresinin dolması ardından, başkaca açık irade beyanında bulanarak bir anlaşma yapmadan aralarındaki ilişkiyi, aynı (veya benzer) hak ve yükümlülükler çerçevesinde fiilen devam ettirmesiyle sıklıkla karşılaşılabilir. Böyle bir durumda belirli süre sona erdikten sonraki dönemde çıkan uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi gerektiği söylenebilir mi? Bu soruya yanıt verebilmek için ilk olarak tarafların aralarındaki hukuki ilişkiyi fiilen devam ettirmelerinin borçlar hukuku bakımından ne anlama geldiği tespit edilmelidir. Taraflar örtülü olarak aralarındaki sözleşmenin süresini mi uzatmışlardır; yoksa örtülü olarak aynı içerikte yeni bir sözleşme mi kurmuşlardır? Tartışmalı olan bu konu bakımından bu çalışmada taraf iradelerinin kural olarak ilk ihtimal yönünde olduğu savunulmaktadır. Sorunun yanıtlanması ikinci olarak, tahkim anlaşmasının yorumlanması suretiyle kapsamının belirlenmesini gerektirir. Tahkim anlaşmalarının yorumu son tahlilde sözleşmelerin yorumuna ilişkin genel ilkeler çerçevesinde yapılır. Bu çalışmada savunulan görüşe göre, tahkim anlaşmalarının milletlerarası tahkim uygulamalarıyla bağdaşan şekilde, geniş yorumlanması gerekir. Türk kanun koyucusunun MTK ve HMK’nın gerekçelerinde kullandığı ifadeler de bu yaklaşımı desteklemektedir. Yargıtay kararlarında ise genel olarak tahkim anlaşmalarını dar yorumlama eğilimi görülmektedir. Bu çalışmada incelenen bir kararında Yargıtay, taraflar arasında belirli süre sonunda fiilen devam ettirilen bir distribütörlük ilişkisi bakımından, taraflar arasında yeni bir sözleşme kurulduğu, bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların önceki yazılı sözleşmede bulunan tahkim şartı kapsamında olduğuna dair taraf iradesi tespit edilemediğinden, uyuşmazlığın devlet mahkemeleri önünde çözülmesi gerektiğine hükmetmiştir. Yargıtay’ın bu kararı bu çalışmada savunulan görüş ve yukarıdaki açıklamalar ışığında eleştiriye açıktır.

Research paper thumbnail of Interpretation of the Scope of International Commercial Arbitration Agreements: A Comparison of Swiss and Turkish Case Law

European Business Organization Law Review, 2024

Determining the extent to which parties have agreed to submit their disputes toarbitration is a m... more Determining the extent to which parties have agreed to submit their disputes toarbitration is a matter of contract interpretation. It is very rare that an internationalarbitration convention or national legislation on international arbitration providesspecific rules pertaining to interpretation of the scope of arbitration agreements.Therefore, general rules of contract interpretation are usually used as a starting pointto construe the scope of international commercial arbitration agreements. Develop-ing specific principles for interpretation is left to courts and arbitral tribunals. Thispaper focuses on the practice of courts regarding this matter in two countries, i.e.,Switzerland and Turkey. The paper firstly provides an overview of the general prin-ciples adopted by the courts in the two countries. Then case law in both countriesis compared and contrasted with regard to selected scenarios frequently occurringin practice. The comparison of case law reveals how courts’ differing approachesto arbitration can make a difference in practice, even where very similar rules areapplied. The comparison confirms the reputation of Swiss courts for adopting a pro-arbitration approach. Turkish courts, on the other hand, seem to be more reluctantin construing the scope of international commercial arbitration agreements broadly.This paper argues that the current practice in Turkey does not reflect the legislator’sintent and courts should change their practice and adopt a more liberal approach inline with contemporary trends in international commercial arbitration practice.

Research paper thumbnail of Belirli Süreli Bir Sözleşmede Yer Alan Tahkim Anlaşması Borç İlişkisinin Süre Sonunda Fiilen Devam Ettirilmesi Durumunda Uygulanabilir mi? Yargıtay 11. HD’nin Güncel Bir Kararının Eleştirisi

Public and Private International Law Bulletin, 2023

Öz Bu çalışmada tahkim anlaşmalarının yorumu ve kapsamına ilişkin özel bir ihtimal değerlendirilm... more Öz
Bu çalışmada tahkim anlaşmalarının yorumu ve kapsamına ilişkin özel bir ihtimal değerlendirilmektedir. Tarafların tahkim
şartı içeren, sürekli borç ilişkisi niteliğindeki bir sözleşmenin süresinin dolması ardından, başkaca açık irade beyanında
bulanarak bir anlaşma yapmadan aralarındaki ilişkiyi, aynı (veya benzer) hak ve yükümlülükler çerçevesinde fiilen devam
ettirmesiyle sıklıkla karşılaşılabilir. Böyle bir durumda belirli süre sona erdikten sonraki dönemde çıkan uyuşmazlıkların
tahkim yoluyla çözülmesi gerektiği söylenebilir mi? Bu soruya yanıt verebilmek için ilk olarak tarafların aralarındaki hukuki
ilişkiyi fiilen devam ettirmelerinin borçlar hukuku bakımından ne anlama geldiği tespit edilmelidir. Taraflar örtülü olarak
aralarındaki sözleşmenin süresini mi uzatmışlardır; yoksa örtülü olarak aynı içerikte yeni bir sözleşme mi kurmuşlardır?
Tartışmalı olan bu konu bakımından bu çalışmada taraf iradelerinin kural olarak ilk ihtimal yönünde olduğu savunulmaktadır.
Sorunun yanıtlanması ikinci olarak, tahkim anlaşmasının yorumlanması suretiyle kapsamının belirlenmesini gerektirir.
Tahkim anlaşmalarının yorumu son tahlilde sözleşmelerin yorumuna ilişkin genel ilkeler çerçevesinde yapılır. Bu çalışmada
savunulan görüşe göre, tahkim anlaşmalarının milletlerarası tahkim uygulamalarıyla bağdaşan şekilde, geniş yorumlanması
gerekir. Türk kanun koyucusunun MTK ve HMK’nın gerekçelerinde kullandığı ifadeler de bu yaklaşımı desteklemektedir.
Yargıtay kararlarında ise genel olarak tahkim anlaşmalarını dar yorumlama eğilimi görülmektedir. Bu çalışmada incelenen bir kararında Yargıtay, taraflar arasında belirli süre sonunda fiilen devam ettirilen bir distribütörlük ilişkisi bakımından, taraflar arasında yeni bir sözleşme kurulduğu, bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların önceki yazılı sözleşmede bulunan tahkim şartı kapsamında olduğuna dair taraf iradesi tespit edilemediğinden, uyuşmazlığın devlet mahkemeleri önünde çözülmesi gerektiğine hükmetmiştir. Yargıtay’ın bu kararı bu çalışmada savunulan görüş ve yukarıdaki açıklamalar ışığında eleştiriye açıktır.

Research paper thumbnail of Policy Implications of the Comparative Findings

Research paper thumbnail of Borcun Kapsamina Ve Ri̇ski̇n Paylaşilmasinadai̇r Anlaşmalarin Sorumsuzlukanlaşmalarindan Ayirt Edi̇lmesi̇ Sorunu

Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2019

Research paper thumbnail of Borçlar Hukuku Pratik Çalışmaları

Xıı Levha Yayıncılık, 2017

Research paper thumbnail of Medeni Hukuk Pratik Çalışmaları

Research paper thumbnail of Global Perspectives on Legal Challenges Posed by Ridesharing Companies

Research paper thumbnail of Directors’ and Officers’ Liability in Turkey

Research paper thumbnail of Hukuk Düzeninin Birliği Ilkesi Çerçevesinde Zorunluluk Hâlinin Hukukî Niteliği

İstanbul Hukuk Mecmuası, 2019

Research paper thumbnail of Mi̇lletlerarasi Evlât Edi̇nme Hukukunda Kamu Düzeni̇ Engeli̇

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2011

Research paper thumbnail of Özel Hukuk Cezası Kavramı ve Ceza Hukukunun Genel İlkelerinin Özel Hukuk Cezalarına Uygulanabilirliği

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2023

ÖZ Bu çalışmada ilk olarak, bir normun özel hukuk cezası içerdiği sonucuna varabilmek için normda... more ÖZ
Bu çalışmada ilk olarak, bir normun özel hukuk cezası içerdiği sonucuna varabilmek için normdaki yaptırımın ne gibi özelliklere sahip olması gerektiği sorgulanmaktadır. Yaptırımın özel hukuk cezası niteliğinde olduğunun kabulü için aranacak ölçütler bu çalışmada şu şekilde tespit edilmiştir: ilgili özel hukuk yaptırımının malvarlığına ilişkin olması, yaptırımın cezalandırma amacı taşıması, cezalandırma amacından daha baskın başka bir amacın mevcut olmaması ve yaptırımın kanun koyucu tarafından taraf iradelerinden bağımsız olarak öngörülmüş olması. Cezalandırma amacından söz edebilmek için tespit edilmesi gereken en önemli özellik hükmün bireylerin davranışlarını yönlendirmek suretiyle onları belli davranışlardan caydırmayı hedeflemesidir. Çalışmanın bir sonraki bölümünde bu ölçütler Türk hukukunda özel hukuk cezası olup olmadığı tartışılabilecek çeşitli hükümlere uygulanmıştır. Bu ölçütler ışığında öğretide özel hukuk cezası olduğu savunulan bazı hükümlerin aslında cezai nitelikte olmadığı sonucuna varılmaktadır. Son olarak özel hukuk cezalarına ceza hukukunun genel prensiplerinin uygulanıp uygulanamayacağı sorusu üzerinde durulmuştur. Bu soruya prensip olarak olumlu yanıt verilmiş ve kanunilik ilkesi, kusur ilkesi, cezaların şahsiliği ilkesi ve ne bis in idem ilkeleri bakımından bu yaklaşımın doğuracağı sonuçlar incelenmiştir.

ABSTRACT
This paper firstly establishes the criteria for a private law sanction to be classified as a private law punishment. These criteria are as follows: there should be an economic sanction, the sanction should have a punitive purpose, it should not have any other purpose that is more dominant than the punishment, and it should be stipulated by the lawmaker independent of the will of the parties. The purpose of punishment requires, most importantly, the sanction to focus on deterrence by channeling the behavior of individuals. When these criteria are applied to various norms in Turkish private law that could be controversial in terms of their punitive character, it is concluded that some of the norms that are argued to be private law punishments in the doctrine are in fact not of punitive character. Lastly, the question of whether the general principles of criminal law should apply to private law punishments is, in principle, answered affirmatively. Principles of legality, fault-based criminal liability, individual criminal responsibility, and ne bis in idem are analyzed more closely with a focus on their legal consequences in terms of private law punishments identified in this article.

Research paper thumbnail of Küçüklerden Yapılan Kemik İliği Nakillerinin Hukuka Uygunluğu Sorunu The Problem of Lawfulness of Bone-Marrow Transplantation from Minors

Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022

Bu çalışmada küçüklerin verici olduğu, kemik iliği nakli olarak da bilinen hematopoietik kök hücr... more Bu çalışmada küçüklerin verici olduğu, kemik iliği nakli olarak da bilinen hematopoietik kök hücre nakillerinin hukuka uygunluğu değerlendirilmekte ve buna ilişkin olarak bir yasa değişikliği önerisi sunulmaktadır. Bu değerlendirmeler yapılırken, uzman hekimlerle gerçekleştirilen mülakatlardan elde edilen bulgular ve karşılaştırmalı hukuk verilerinden faydalanılmaktadır. Yapılan mülakatlar neticesinde, uygulamada küçüklerin verici olduğu kemik iliği nakillerinin gerçekleştirilmekte olduğu ve buna ilişkin hukuki bir engel olmadığı yönünde uzman hekimlerde yaygın bir kanı bulunduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, İsviçre ve Alman hukuklarında küçüklerin kemik iliği vericisi olmasının bazı şartlar dâhilinde hukuka uygun olduğu görülmüştür. Türk hukukunda ise kemik iliği nakillerinin 2238 sayılı Kanun'a tabi olduğu sonucuna varılmaktadır. Anılan kanunun beşinci maddesindeki düzenlemenin lafzi yorumu ilk bakışta küçüklerden nakil yapılmasının yasak olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Ancak bu sonuç, mevcut tıbbi uygulamalar ve tıbbi gerekliliklerle bağdaşmamakta olup anılan hükme rağmen bu müdahalelerin hukuka uygun sayılıp sayılamayacağı değerlendirilmelidir. Bu çalışmada, örf ve âdet hukukundan doğan bir hukuka uygunluk sebebi bulunduğunun kesin olarak söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte bu yasağın amacı dikkate alınarak amaca uygun sınırlama yoluyla küçüğün yararının gerektirdiği bazı hâllerin bu yasağın kapsamı dışında tutulabileceği sonucuna varılmıştır ve hangi hâllerde bu sonuca varılabileceği tespit edilmiştir. Son olarak çalışmada hukukî belirsizliklerin giderilmesi amacıyla bir yasa değişikliği önerisi sunulmuştur.

Research paper thumbnail of Regulating webcasting: An analysis of the Audiovisual Media Services Directive and the current broadcasting law in the UK

Computer Law & Security Review, 2009

Abstract Webcasting is an emerging industry, which steadily gains significance as technology enab... more Abstract Webcasting is an emerging industry, which steadily gains significance as technology enables efficient delivery of video content via Internet. The regulation of webcasting is a topic worthy of debate: Regulating webcasting heavy-handedly may result in stifled innovation whereas not imposing any regulation carries the danger of an un-level playing field between webcasters and stringently regulated broadcasters. In the wake of the Audiovisual Media Services (AVMS) Directive's adoption, the debate has inevitably come to the attention of national regulators of EU Member States, and will remain on OFCOM's agenda until the Directive's implementation into UK law is completed. This article provides an analysis of both the AVMS Directive and the current UK broadcasting law as regards to its applicability to Internet-based services in order to identify UK's current standing prior to implementation; discusses the role of alternatives to state regulation (self- and co-regulation) in the implementation process and finally addresses the DCMS Public Consultation on the Implementation of AVMS Directive revealing the government's plan for the implementation.

Research paper thumbnail of Birleştirilen Taşınmazlar Üzerindeki Hakların Yeni Taşınmaza Aktarılması

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021

Taşınmazların birleştirilmesi, taşınmazların malik(ler)inin rızasına dayanıp dayanmamasına göre, ... more Taşınmazların birleştirilmesi, taşınmazların malik(ler)inin rızasına dayanıp dayanmamasına göre, iradi birleştirme ve zorunlu birleştirme olarak ikiye ayrılmaktadır. Zorunlu birleştirmeler, özellikle imar mevzuatına dayanan arazi ve arsa düzenlemelerinde ve tarım arazilerinin toplulaştırılmasında söz konusu olmaktadır. Kamu hukuku kurallarına dayalı olarak idare tarafından alınan kararla yapılan bu tür birleştirmelerde, önceki taşınmazlar üzerindeki sınırlı ayni hakların ve şerh edilmiş kişisel hakların yeni taşınmaza aktarılması karmaşık sorunlar doğurabilmektedir. Türk Medeni Kanunu sadece birleştirilen taşınmazlar üzerindeki rehin haklarının yeni taşınmaza aktarılması ile ilgili düzenleme içermektedir. Tapu müdürlüklerinin uygulaması, bu hükmün yorum yoluyla belirlenen anlam ve amacına uygun değildir. Öğretide önerilen yöntem, söz konusu kanun hükmüne uygundur; ancak hem karmaşık hesaplamalar yapılmasını gerektirmekte hem de rehin hakları dışındaki hakların ve boş rehin derecelerinin aktarılması konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu makalede, birleştirme sonucunda oluşan taşınmaz üzerinde her hâlükârda (birleştirilen taşınmazların mülkiyeti aynı kişiye ait olsa bile) paylı mülkiyet kurulması ve önceki taşınmazlar üzerindeki hakların mümkün olduğu ölçüde o taşınmazların yerini alan paylara aktarılması önerilmektedir.

Research paper thumbnail of Türkiye'de Sosyal Girişimciliğin Hukuki Statüsü: İhtiyaçlar ve Öneriler (Legal Status of Social Entrepreneurship in Turkey: Needs and Recommendations)

<b>Turkish abstract:</b> Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı Projesi kapsamında yapıla... more <b>Turkish abstract:</b> Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı Projesi kapsamında yapılan hukuk araştırmasının temel amacı Türkiye’deki sosyal girişimcilik ekosisteminin gelişiminin önünde mevzuattan kaynaklanan engeller bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve eğer böyle engeller bulunuyorsa bunların aşılması için mevzuatta ne gibi değişiklikler/iyileştirmeler yapılabileceğinin tespit edilmesidir. Raporun ilk bölümünde sosyal girişimcilerin yürürlükteki mevzuat uyarınca tercih ettikleri ve edebilecekleri hukuki yapılara ilişkin genel bilgi verilmiştir. Raporun ikinci bölümünde yabancı hukuk sistemlerindeki hukuki düzenlemelere yer verilirken, bölümde ise tespit edilen sorunlara yönelik çözüm önerilerinde bulunulmuştur.<br><br><b>English abstract:</b> This legal research is conducted within the scope of Turkey Social Entrepreneurship Network, a project funded by the European Union and the Republic of Turkey under the Civil Society Sector – Grant Scheme for Partnerships and Networks. The report identifies legislative obstacles to the social entrepreneurship ecosystem in Turkey and makes recommendation on how to overcome them. This is a unique study in that it is the first to examine the legal status of Turkey’s social enterprises and give recommendations for strengthening their legal position.

Research paper thumbnail of A Legal Perspective on Uber’s Activities in Turkey

Research paper thumbnail of Borcun Kapsamı ve Riskin Paylaştırılmasına İlişkin Anlaşmaların Sorumsuzluk Anlaşmalarından Ayırt Edilmesi Sorunu

Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2019

Özet ve giriş ekli dosyada bulunmaktadır. Abstract and introduction are provided in the attached ... more Özet ve giriş ekli dosyada bulunmaktadır. Abstract and introduction are provided in the attached file.

Research paper thumbnail of Hukuk Düzeninin Birliği İlkesi Çerçevesinde Zorunluluk Hâlinin Hukukî Niteliği

İstanbul Hukuk Mecmuası, 2019

Zorunluluk hâline ilişkin olarak Türk öğretisinde bugüne kadar yapılmış çalışmalarda konunun mede... more Zorunluluk hâline ilişkin olarak Türk öğretisinde bugüne kadar yapılmış çalışmalarda konunun medeni hukuk ve ceza hukuku bakımından çoğunlukla ayrı ayrı ele alındığı görülmektedir. Hâlbuki konunun medeni hukuk ve ceza hukuku arasındaki etkileşim dikkate alınarak, hukuk düzeninin birliği ilkesi ışığında incelenmesi bir gerekliliktir. Özellikle Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 01.06.2005’te yürürlüğe girmesinden sonra zorunluluk hâlinin hukuki niteliği ceza hukuku öğretisinde yoğun bir şekilde tartışılmış, fakat bu tartışmalarda, zorunluluk hâlinin medeni hukuk bakımından bir hukuka uygunluk sebebi teşkil ettiği ve bunun doğurduğu sonuçlar yeterince dikkate alınmamıştır. Bu çalışmada zorunluluk hâli hem medeni hukuk hem de ceza hukuku açısından bu bakış açısıyla ele alınmakta ve hukukun bu iki disiplini arasındaki etkileşime dikkat çekilmektedir. Çalışmada öncelikle hukuk düzeninin birliği ilkesi hakkında genel açıklamalara yer verilmekte, ardından sırasıyla medeni hukuk ve ceza hukuku açısından zorunluluk hâli incelenmektedir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda CMK m 223/3-c’deki açık hüküm karşısında ceza hukukunda zorunluluk hâlinin bir hukuka uygunluk sebebi olmadığı, dolayısıyla TCK m 25/2 anlamında zorunluluk hâlleri bakımından beraat değil, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği; bununla birlikte medeni hukuk bakımından zorunluluk hâli teşkil eden fiillerin hukukun birliği ilkesi gereği ceza hukuku anlamında da hukuka uygun sayılarak, bu hâllerde beraat kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Research paper thumbnail of Milletlerarası Evlat Edinme Hukukunda Kamu Düzeni Engeli

Research paper thumbnail of Belirli Süreli Bir Sözleşmede Yer Alan Tahkim Anlaşması Borç İlişkisinin Süre Sonunda Fiilen Devam Ettirilmesi Durumunda Uygulanabilir mi? Yargıtay 11. HD’nin Güncel Bir Kararının Eleştirisi

Public and private international law bulletin, Nov 27, 2023

Öz Bu çalışmada tahkim anlaşmalarının yorumu ve kapsamına ilişkin özel bir ihtimal değerlendirilm... more Öz Bu çalışmada tahkim anlaşmalarının yorumu ve kapsamına ilişkin özel bir ihtimal değerlendirilmektedir. Tarafların tahkim şartı içeren, sürekli borç ilişkisi niteliğindeki bir sözleşmenin süresinin dolması ardından, başkaca açık irade beyanında bulanarak bir anlaşma yapmadan aralarındaki ilişkiyi, aynı (veya benzer) hak ve yükümlülükler çerçevesinde fiilen devam ettirmesiyle sıklıkla karşılaşılabilir. Böyle bir durumda belirli süre sona erdikten sonraki dönemde çıkan uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi gerektiği söylenebilir mi? Bu soruya yanıt verebilmek için ilk olarak tarafların aralarındaki hukuki ilişkiyi fiilen devam ettirmelerinin borçlar hukuku bakımından ne anlama geldiği tespit edilmelidir. Taraflar örtülü olarak aralarındaki sözleşmenin süresini mi uzatmışlardır; yoksa örtülü olarak aynı içerikte yeni bir sözleşme mi kurmuşlardır? Tartışmalı olan bu konu bakımından bu çalışmada taraf iradelerinin kural olarak ilk ihtimal yönünde olduğu savunulmaktadır. Sorunun yanıtlanması ikinci olarak, tahkim anlaşmasının yorumlanması suretiyle kapsamının belirlenmesini gerektirir. Tahkim anlaşmalarının yorumu son tahlilde sözleşmelerin yorumuna ilişkin genel ilkeler çerçevesinde yapılır. Bu çalışmada savunulan görüşe göre, tahkim anlaşmalarının milletlerarası tahkim uygulamalarıyla bağdaşan şekilde, geniş yorumlanması gerekir. Türk kanun koyucusunun MTK ve HMK’nın gerekçelerinde kullandığı ifadeler de bu yaklaşımı desteklemektedir. Yargıtay kararlarında ise genel olarak tahkim anlaşmalarını dar yorumlama eğilimi görülmektedir. Bu çalışmada incelenen bir kararında Yargıtay, taraflar arasında belirli süre sonunda fiilen devam ettirilen bir distribütörlük ilişkisi bakımından, taraflar arasında yeni bir sözleşme kurulduğu, bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların önceki yazılı sözleşmede bulunan tahkim şartı kapsamında olduğuna dair taraf iradesi tespit edilemediğinden, uyuşmazlığın devlet mahkemeleri önünde çözülmesi gerektiğine hükmetmiştir. Yargıtay’ın bu kararı bu çalışmada savunulan görüş ve yukarıdaki açıklamalar ışığında eleştiriye açıktır.

Research paper thumbnail of Interpretation of the Scope of International Commercial Arbitration Agreements: A Comparison of Swiss and Turkish Case Law

European Business Organization Law Review, 2024

Determining the extent to which parties have agreed to submit their disputes toarbitration is a m... more Determining the extent to which parties have agreed to submit their disputes toarbitration is a matter of contract interpretation. It is very rare that an internationalarbitration convention or national legislation on international arbitration providesspecific rules pertaining to interpretation of the scope of arbitration agreements.Therefore, general rules of contract interpretation are usually used as a starting pointto construe the scope of international commercial arbitration agreements. Develop-ing specific principles for interpretation is left to courts and arbitral tribunals. Thispaper focuses on the practice of courts regarding this matter in two countries, i.e.,Switzerland and Turkey. The paper firstly provides an overview of the general prin-ciples adopted by the courts in the two countries. Then case law in both countriesis compared and contrasted with regard to selected scenarios frequently occurringin practice. The comparison of case law reveals how courts’ differing approachesto arbitration can make a difference in practice, even where very similar rules areapplied. The comparison confirms the reputation of Swiss courts for adopting a pro-arbitration approach. Turkish courts, on the other hand, seem to be more reluctantin construing the scope of international commercial arbitration agreements broadly.This paper argues that the current practice in Turkey does not reflect the legislator’sintent and courts should change their practice and adopt a more liberal approach inline with contemporary trends in international commercial arbitration practice.

Research paper thumbnail of Belirli Süreli Bir Sözleşmede Yer Alan Tahkim Anlaşması Borç İlişkisinin Süre Sonunda Fiilen Devam Ettirilmesi Durumunda Uygulanabilir mi? Yargıtay 11. HD’nin Güncel Bir Kararının Eleştirisi

Public and Private International Law Bulletin, 2023

Öz Bu çalışmada tahkim anlaşmalarının yorumu ve kapsamına ilişkin özel bir ihtimal değerlendirilm... more Öz
Bu çalışmada tahkim anlaşmalarının yorumu ve kapsamına ilişkin özel bir ihtimal değerlendirilmektedir. Tarafların tahkim
şartı içeren, sürekli borç ilişkisi niteliğindeki bir sözleşmenin süresinin dolması ardından, başkaca açık irade beyanında
bulanarak bir anlaşma yapmadan aralarındaki ilişkiyi, aynı (veya benzer) hak ve yükümlülükler çerçevesinde fiilen devam
ettirmesiyle sıklıkla karşılaşılabilir. Böyle bir durumda belirli süre sona erdikten sonraki dönemde çıkan uyuşmazlıkların
tahkim yoluyla çözülmesi gerektiği söylenebilir mi? Bu soruya yanıt verebilmek için ilk olarak tarafların aralarındaki hukuki
ilişkiyi fiilen devam ettirmelerinin borçlar hukuku bakımından ne anlama geldiği tespit edilmelidir. Taraflar örtülü olarak
aralarındaki sözleşmenin süresini mi uzatmışlardır; yoksa örtülü olarak aynı içerikte yeni bir sözleşme mi kurmuşlardır?
Tartışmalı olan bu konu bakımından bu çalışmada taraf iradelerinin kural olarak ilk ihtimal yönünde olduğu savunulmaktadır.
Sorunun yanıtlanması ikinci olarak, tahkim anlaşmasının yorumlanması suretiyle kapsamının belirlenmesini gerektirir.
Tahkim anlaşmalarının yorumu son tahlilde sözleşmelerin yorumuna ilişkin genel ilkeler çerçevesinde yapılır. Bu çalışmada
savunulan görüşe göre, tahkim anlaşmalarının milletlerarası tahkim uygulamalarıyla bağdaşan şekilde, geniş yorumlanması
gerekir. Türk kanun koyucusunun MTK ve HMK’nın gerekçelerinde kullandığı ifadeler de bu yaklaşımı desteklemektedir.
Yargıtay kararlarında ise genel olarak tahkim anlaşmalarını dar yorumlama eğilimi görülmektedir. Bu çalışmada incelenen bir kararında Yargıtay, taraflar arasında belirli süre sonunda fiilen devam ettirilen bir distribütörlük ilişkisi bakımından, taraflar arasında yeni bir sözleşme kurulduğu, bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların önceki yazılı sözleşmede bulunan tahkim şartı kapsamında olduğuna dair taraf iradesi tespit edilemediğinden, uyuşmazlığın devlet mahkemeleri önünde çözülmesi gerektiğine hükmetmiştir. Yargıtay’ın bu kararı bu çalışmada savunulan görüş ve yukarıdaki açıklamalar ışığında eleştiriye açıktır.

Research paper thumbnail of Policy Implications of the Comparative Findings

Research paper thumbnail of Borcun Kapsamina Ve Ri̇ski̇n Paylaşilmasinadai̇r Anlaşmalarin Sorumsuzlukanlaşmalarindan Ayirt Edi̇lmesi̇ Sorunu

Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2019

Research paper thumbnail of Borçlar Hukuku Pratik Çalışmaları

Xıı Levha Yayıncılık, 2017

Research paper thumbnail of Medeni Hukuk Pratik Çalışmaları

Research paper thumbnail of Global Perspectives on Legal Challenges Posed by Ridesharing Companies

Research paper thumbnail of Directors’ and Officers’ Liability in Turkey

Research paper thumbnail of Hukuk Düzeninin Birliği Ilkesi Çerçevesinde Zorunluluk Hâlinin Hukukî Niteliği

İstanbul Hukuk Mecmuası, 2019

Research paper thumbnail of Mi̇lletlerarasi Evlât Edi̇nme Hukukunda Kamu Düzeni̇ Engeli̇

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2011

Research paper thumbnail of Özel Hukuk Cezası Kavramı ve Ceza Hukukunun Genel İlkelerinin Özel Hukuk Cezalarına Uygulanabilirliği

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2023

ÖZ Bu çalışmada ilk olarak, bir normun özel hukuk cezası içerdiği sonucuna varabilmek için normda... more ÖZ
Bu çalışmada ilk olarak, bir normun özel hukuk cezası içerdiği sonucuna varabilmek için normdaki yaptırımın ne gibi özelliklere sahip olması gerektiği sorgulanmaktadır. Yaptırımın özel hukuk cezası niteliğinde olduğunun kabulü için aranacak ölçütler bu çalışmada şu şekilde tespit edilmiştir: ilgili özel hukuk yaptırımının malvarlığına ilişkin olması, yaptırımın cezalandırma amacı taşıması, cezalandırma amacından daha baskın başka bir amacın mevcut olmaması ve yaptırımın kanun koyucu tarafından taraf iradelerinden bağımsız olarak öngörülmüş olması. Cezalandırma amacından söz edebilmek için tespit edilmesi gereken en önemli özellik hükmün bireylerin davranışlarını yönlendirmek suretiyle onları belli davranışlardan caydırmayı hedeflemesidir. Çalışmanın bir sonraki bölümünde bu ölçütler Türk hukukunda özel hukuk cezası olup olmadığı tartışılabilecek çeşitli hükümlere uygulanmıştır. Bu ölçütler ışığında öğretide özel hukuk cezası olduğu savunulan bazı hükümlerin aslında cezai nitelikte olmadığı sonucuna varılmaktadır. Son olarak özel hukuk cezalarına ceza hukukunun genel prensiplerinin uygulanıp uygulanamayacağı sorusu üzerinde durulmuştur. Bu soruya prensip olarak olumlu yanıt verilmiş ve kanunilik ilkesi, kusur ilkesi, cezaların şahsiliği ilkesi ve ne bis in idem ilkeleri bakımından bu yaklaşımın doğuracağı sonuçlar incelenmiştir.

ABSTRACT
This paper firstly establishes the criteria for a private law sanction to be classified as a private law punishment. These criteria are as follows: there should be an economic sanction, the sanction should have a punitive purpose, it should not have any other purpose that is more dominant than the punishment, and it should be stipulated by the lawmaker independent of the will of the parties. The purpose of punishment requires, most importantly, the sanction to focus on deterrence by channeling the behavior of individuals. When these criteria are applied to various norms in Turkish private law that could be controversial in terms of their punitive character, it is concluded that some of the norms that are argued to be private law punishments in the doctrine are in fact not of punitive character. Lastly, the question of whether the general principles of criminal law should apply to private law punishments is, in principle, answered affirmatively. Principles of legality, fault-based criminal liability, individual criminal responsibility, and ne bis in idem are analyzed more closely with a focus on their legal consequences in terms of private law punishments identified in this article.

Research paper thumbnail of Küçüklerden Yapılan Kemik İliği Nakillerinin Hukuka Uygunluğu Sorunu The Problem of Lawfulness of Bone-Marrow Transplantation from Minors

Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022

Bu çalışmada küçüklerin verici olduğu, kemik iliği nakli olarak da bilinen hematopoietik kök hücr... more Bu çalışmada küçüklerin verici olduğu, kemik iliği nakli olarak da bilinen hematopoietik kök hücre nakillerinin hukuka uygunluğu değerlendirilmekte ve buna ilişkin olarak bir yasa değişikliği önerisi sunulmaktadır. Bu değerlendirmeler yapılırken, uzman hekimlerle gerçekleştirilen mülakatlardan elde edilen bulgular ve karşılaştırmalı hukuk verilerinden faydalanılmaktadır. Yapılan mülakatlar neticesinde, uygulamada küçüklerin verici olduğu kemik iliği nakillerinin gerçekleştirilmekte olduğu ve buna ilişkin hukuki bir engel olmadığı yönünde uzman hekimlerde yaygın bir kanı bulunduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, İsviçre ve Alman hukuklarında küçüklerin kemik iliği vericisi olmasının bazı şartlar dâhilinde hukuka uygun olduğu görülmüştür. Türk hukukunda ise kemik iliği nakillerinin 2238 sayılı Kanun'a tabi olduğu sonucuna varılmaktadır. Anılan kanunun beşinci maddesindeki düzenlemenin lafzi yorumu ilk bakışta küçüklerden nakil yapılmasının yasak olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Ancak bu sonuç, mevcut tıbbi uygulamalar ve tıbbi gerekliliklerle bağdaşmamakta olup anılan hükme rağmen bu müdahalelerin hukuka uygun sayılıp sayılamayacağı değerlendirilmelidir. Bu çalışmada, örf ve âdet hukukundan doğan bir hukuka uygunluk sebebi bulunduğunun kesin olarak söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte bu yasağın amacı dikkate alınarak amaca uygun sınırlama yoluyla küçüğün yararının gerektirdiği bazı hâllerin bu yasağın kapsamı dışında tutulabileceği sonucuna varılmıştır ve hangi hâllerde bu sonuca varılabileceği tespit edilmiştir. Son olarak çalışmada hukukî belirsizliklerin giderilmesi amacıyla bir yasa değişikliği önerisi sunulmuştur.

Research paper thumbnail of Regulating webcasting: An analysis of the Audiovisual Media Services Directive and the current broadcasting law in the UK

Computer Law & Security Review, 2009

Abstract Webcasting is an emerging industry, which steadily gains significance as technology enab... more Abstract Webcasting is an emerging industry, which steadily gains significance as technology enables efficient delivery of video content via Internet. The regulation of webcasting is a topic worthy of debate: Regulating webcasting heavy-handedly may result in stifled innovation whereas not imposing any regulation carries the danger of an un-level playing field between webcasters and stringently regulated broadcasters. In the wake of the Audiovisual Media Services (AVMS) Directive's adoption, the debate has inevitably come to the attention of national regulators of EU Member States, and will remain on OFCOM's agenda until the Directive's implementation into UK law is completed. This article provides an analysis of both the AVMS Directive and the current UK broadcasting law as regards to its applicability to Internet-based services in order to identify UK's current standing prior to implementation; discusses the role of alternatives to state regulation (self- and co-regulation) in the implementation process and finally addresses the DCMS Public Consultation on the Implementation of AVMS Directive revealing the government's plan for the implementation.

Research paper thumbnail of Birleştirilen Taşınmazlar Üzerindeki Hakların Yeni Taşınmaza Aktarılması

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021

Taşınmazların birleştirilmesi, taşınmazların malik(ler)inin rızasına dayanıp dayanmamasına göre, ... more Taşınmazların birleştirilmesi, taşınmazların malik(ler)inin rızasına dayanıp dayanmamasına göre, iradi birleştirme ve zorunlu birleştirme olarak ikiye ayrılmaktadır. Zorunlu birleştirmeler, özellikle imar mevzuatına dayanan arazi ve arsa düzenlemelerinde ve tarım arazilerinin toplulaştırılmasında söz konusu olmaktadır. Kamu hukuku kurallarına dayalı olarak idare tarafından alınan kararla yapılan bu tür birleştirmelerde, önceki taşınmazlar üzerindeki sınırlı ayni hakların ve şerh edilmiş kişisel hakların yeni taşınmaza aktarılması karmaşık sorunlar doğurabilmektedir. Türk Medeni Kanunu sadece birleştirilen taşınmazlar üzerindeki rehin haklarının yeni taşınmaza aktarılması ile ilgili düzenleme içermektedir. Tapu müdürlüklerinin uygulaması, bu hükmün yorum yoluyla belirlenen anlam ve amacına uygun değildir. Öğretide önerilen yöntem, söz konusu kanun hükmüne uygundur; ancak hem karmaşık hesaplamalar yapılmasını gerektirmekte hem de rehin hakları dışındaki hakların ve boş rehin derecelerinin aktarılması konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu makalede, birleştirme sonucunda oluşan taşınmaz üzerinde her hâlükârda (birleştirilen taşınmazların mülkiyeti aynı kişiye ait olsa bile) paylı mülkiyet kurulması ve önceki taşınmazlar üzerindeki hakların mümkün olduğu ölçüde o taşınmazların yerini alan paylara aktarılması önerilmektedir.

Research paper thumbnail of Türkiye'de Sosyal Girişimciliğin Hukuki Statüsü: İhtiyaçlar ve Öneriler (Legal Status of Social Entrepreneurship in Turkey: Needs and Recommendations)

<b>Turkish abstract:</b> Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı Projesi kapsamında yapıla... more <b>Turkish abstract:</b> Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı Projesi kapsamında yapılan hukuk araştırmasının temel amacı Türkiye’deki sosyal girişimcilik ekosisteminin gelişiminin önünde mevzuattan kaynaklanan engeller bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve eğer böyle engeller bulunuyorsa bunların aşılması için mevzuatta ne gibi değişiklikler/iyileştirmeler yapılabileceğinin tespit edilmesidir. Raporun ilk bölümünde sosyal girişimcilerin yürürlükteki mevzuat uyarınca tercih ettikleri ve edebilecekleri hukuki yapılara ilişkin genel bilgi verilmiştir. Raporun ikinci bölümünde yabancı hukuk sistemlerindeki hukuki düzenlemelere yer verilirken, bölümde ise tespit edilen sorunlara yönelik çözüm önerilerinde bulunulmuştur.<br><br><b>English abstract:</b> This legal research is conducted within the scope of Turkey Social Entrepreneurship Network, a project funded by the European Union and the Republic of Turkey under the Civil Society Sector – Grant Scheme for Partnerships and Networks. The report identifies legislative obstacles to the social entrepreneurship ecosystem in Turkey and makes recommendation on how to overcome them. This is a unique study in that it is the first to examine the legal status of Turkey’s social enterprises and give recommendations for strengthening their legal position.

Research paper thumbnail of A Legal Perspective on Uber’s Activities in Turkey

Research paper thumbnail of Borcun Kapsamı ve Riskin Paylaştırılmasına İlişkin Anlaşmaların Sorumsuzluk Anlaşmalarından Ayırt Edilmesi Sorunu

Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2019

Özet ve giriş ekli dosyada bulunmaktadır. Abstract and introduction are provided in the attached ... more Özet ve giriş ekli dosyada bulunmaktadır. Abstract and introduction are provided in the attached file.

Research paper thumbnail of Hukuk Düzeninin Birliği İlkesi Çerçevesinde Zorunluluk Hâlinin Hukukî Niteliği

İstanbul Hukuk Mecmuası, 2019

Zorunluluk hâline ilişkin olarak Türk öğretisinde bugüne kadar yapılmış çalışmalarda konunun mede... more Zorunluluk hâline ilişkin olarak Türk öğretisinde bugüne kadar yapılmış çalışmalarda konunun medeni hukuk ve ceza hukuku bakımından çoğunlukla ayrı ayrı ele alındığı görülmektedir. Hâlbuki konunun medeni hukuk ve ceza hukuku arasındaki etkileşim dikkate alınarak, hukuk düzeninin birliği ilkesi ışığında incelenmesi bir gerekliliktir. Özellikle Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 01.06.2005’te yürürlüğe girmesinden sonra zorunluluk hâlinin hukuki niteliği ceza hukuku öğretisinde yoğun bir şekilde tartışılmış, fakat bu tartışmalarda, zorunluluk hâlinin medeni hukuk bakımından bir hukuka uygunluk sebebi teşkil ettiği ve bunun doğurduğu sonuçlar yeterince dikkate alınmamıştır. Bu çalışmada zorunluluk hâli hem medeni hukuk hem de ceza hukuku açısından bu bakış açısıyla ele alınmakta ve hukukun bu iki disiplini arasındaki etkileşime dikkat çekilmektedir. Çalışmada öncelikle hukuk düzeninin birliği ilkesi hakkında genel açıklamalara yer verilmekte, ardından sırasıyla medeni hukuk ve ceza hukuku açısından zorunluluk hâli incelenmektedir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda CMK m 223/3-c’deki açık hüküm karşısında ceza hukukunda zorunluluk hâlinin bir hukuka uygunluk sebebi olmadığı, dolayısıyla TCK m 25/2 anlamında zorunluluk hâlleri bakımından beraat değil, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği; bununla birlikte medeni hukuk bakımından zorunluluk hâli teşkil eden fiillerin hukukun birliği ilkesi gereği ceza hukuku anlamında da hukuka uygun sayılarak, bu hâllerde beraat kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Research paper thumbnail of Milletlerarası Evlat Edinme Hukukunda Kamu Düzeni Engeli

Research paper thumbnail of Global Perspectives on Legal Challenges Posed by Ridesharing Companies A Case Study of Uber

Research paper thumbnail of Introduction to Turkish Law

Wolters Kluwer , 2020

Introduction to Turkish Law reflects major changes in Turkish law that had happened after the pub... more Introduction to Turkish Law reflects major changes in Turkish law that had happened after the publication of the sixth edition. This edition covers the most significant of these changes, including the constitutional amendment of 2017 leading to a radical change of the system of government and introduction of new versions of three major codes: Turkish Code of Obligations, Turkish Commercial Code and Code of Civil Procedure. Encompassing all the major fields of legal practice, this edition provides an essential understanding of the Turkish legal system to enable users to become familiar with the law and legal processes in Turkey.

What’s in this book:

Twelve chapters, written by Turkish experts and scholars in their areas of specialty, focus on particular fields and provide the Turkish equivalents of the English terminology. The book covers the following topics:

sources of Turkish law;
constitutional law;
administrative law;
legal persons and business associations;
family law;
law of succession;
law of property;
law of obligations;
penal law; and
laws of civil and penal procedures.

Research paper thumbnail of Yenileme

Yenileme (tecdit), Türk Borçlar Kanunu'nun 133. ve 134. maddelerinde, borçların ve borç ilişkiler... more Yenileme (tecdit), Türk Borçlar Kanunu'nun 133. ve 134. maddelerinde, borçların ve borç ilişkilerinin sona erme halleri arasında düzenlenmektedir. Borçlar hukukunun temel kavramları arasında yer alan yenileme, hukuk öğretisinde hep tartışmalı bir konu olagelmiştir. Bu tartışmalardan bazılarına örnek olarak, yenilemenin borçlar hukukunda ihtiyaç duyulan bir kurum olup olmadığı sorunu ve yenilemenin teminatlar üzerinde doğuracağı etki örnek olarak verilebilir. Ayrıca yenilemenin benzer hukuki kurumlarla olan ilişkisi ve bunlardan ayırt edilmesinde de hukuki problemlerle karşılaşılır. Elinizde tuttuğunuz, doktora tezi olarak hazırlanan bu kitapta, anılan sorunlar, yenilemenin tarihi gelişimi, öğretide ileri sürülen görüşler ve mahkeme içtihatlarından yararlanmak suretiyle incelenmiştir. Kitabın ilk bölümünde yenilemenin tarihi gelişimi, tezin ağırlık noktasını oluşturan ikinci ve üçüncü bölümlerde ise sırasıyla yenilemenin hukuki niteliği, şartları ve sonuçları ile benzer kurumlarla olan ilişkisi incelenmiştir. -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Novation is regulated under articles 133 and 134 of the Turkish Code of Obligations under the title “Extinction of obligations”. Novation, having its roots in Roman law, is shortly defined as the replacement of an existing obligation by a newly created one. In spite of being an indispensable institution under Roman law, today novation’s significance is questioned in modern law of obligations. The discussions surrounding its legal nature in ius commune rendered novation an inscrutable concept. This dissertation, aiming at shedding light on this obscure concept, examines in its first chapter, novation’s historical background starting from the classical period of Roman law and enquires into novation’s functions under modern legal systems. The second chapter deals with novation’s legal nature, its conditions and legal consequences. In the final chapter of the dissertation, novation is compared and contrasted with amendment of the oblligation, settlement, contracts affecting a change in parties, discharge of obligation and performance in lieu of fulfilment (datio in solutum). The final chapter also points out legal transactions falsely characterized as novation and examines the legal nature of those. In light of the issues discussed throughout the dissertation, the dissertation concludes with observations on novation’s role and function in law of obligations.

Research paper thumbnail of Borçlar Hukuku Pratik Çalışmaları

Research paper thumbnail of Joint Custody After Divorce: No Longer A Taboo for Turkish Courts

Recent Developments in Turkish Family Law, 2020

Research paper thumbnail of Effects of European Harmonization on Turkish Contract Law

Uniform Rules for European Contract Law? A Critical Assessment, 2018

Research paper thumbnail of Directors' and Officers' Liability in Turkey

Directors' and Officers' (D&O) Liability, 2018

Research paper thumbnail of Agency

Research paper thumbnail of Sales of Personal Property

Introduction to Turkish Business Law