Ceren Lordoglu | University of Liverpool (original) (raw)
Thesis Chapters by Ceren Lordoglu
This study focuses on the conditions and processes that strengthen social distinctions and symbol... more This study focuses on the conditions and processes that
strengthen social distinctions and symbolic boundaries in society. In order to fully grasp the conditions of these processes, it is not sufficient to simply study them as they are carried out on a daily basis. Therefore in this study firstly a general overview of the matter evaluated in the context of globalization. Although a variety of means are at work in constructing social distinctions and symbolic boundaries, in this study three of them have been taken up: leisure, consumption and space. In
order to reveal the relationship between them and social distinctions, it examines two different leisure spaces: Laila and Kaktus.
Conference Presentations by Ceren Lordoglu
This paper dwells on shifting narratives about gecekondu neighbourhoods in Turkey during 2000s. T... more This paper dwells on shifting narratives about gecekondu neighbourhoods in Turkey during 2000s. The changing narratives of gecekondu in İstanbul are related with economic, social and cultural transformation of Istanbul’s urban sphere: The privatisation and commodification of the land, the rapid integration of the cities with the global markets, the emergence of the “gated communities” hand in hand with the emergence of the poverty and isolation neighbourhoods and the spatial segregation. This article analyse the discursive consequences of this turn. In order to do so, firstly, the legal context and five year development plans are described. Then, news and articles of Hürriyet are analysed in order to see the ruptures and continuities of the discursive space related with gecekondu issues. The journal's narratives are scrutinized to have a better understanding of the techniques, vocabulary and discursive strategies of the shift.
Papers by Ceren Lordoglu
Sosyal Mucit, 2024
For researchers using qualitative methods, the closeness or distance formed with the participant ... more For researchers using qualitative methods, the closeness or distance formed with the participant during field study impacts the quality of the data obtained for the purpose of the research. As a result, researcher-participant closeness is one of the most commonly addressed concerns in research methodologies such as ethnography, which may be defined as a common practice today. With the inability of performing ethnographic research without closeness with the participant, determining the boundaries between the researcher and the participant in regard to ethical concerns has become an essential and sensitive issue. This study aims to discuss the possibilities and limitations of researcher-participant closeness, which has been little discussed in the Turkish ethnography literature but is also a subject of curiosity, and to evaluate it in the light of observations and experiences in a field study. This study aims to discuss the possibilities and limitations of researcher-participant closeness, which has been little discussed in the Turkish ethnography literature but is also a subject of curiosity, and to evaluate it in the light of observations and experiences in a field study. In the field research carried out with the ethnographic process, an assessment is made within the framework of questions related to researcherparticipant closeness, also benefiting from the discussions of auto-ethnography literature.
MSGSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Evin duygularla yüklü sosyal bir mekân olarak ele alınması bize sosyal yaşamın görünür olmayan fa... more Evin duygularla yüklü sosyal bir mekân olarak ele alınması bize sosyal yaşamın görünür olmayan farklı bilgilerini keşfetme imkânı sağlar. Bu da duygular coğrafyası çerçevesinde farklı disiplinlerin kesişiminde çalışabilmekle mümkün olur. Duyguların birey ve kolektif arasındaki
ilişkiye aracılık etmede önemli bir rol oynadıklarından hareketle, ev ve ev içi materyal dünya, duygu ve benlik ilişkisine dair önemli ipuçları bulabiliriz. Bu çalışma ile “Daire” adlı Youtube’da yayınlanan ev programının izleyenlerde ne tür duygular uyandırdığı, izleyenlerin evler hakkında ne hissettikleri sorgulanacaktır. Ev güzelleştirme pratiklerinin kişiler için ne ifade ettiği, başkalarının evlerini, beraberinde de yaşamlarını izlemenin izleyenlerde ne tür duygular uyandırdığı, son olarak da programa dair “imrenme, kıyaslama, arzu, öfke” gibi duyguların nasıl ortaya çıktığı, görüşmecilerin anlatımlarıyla değerlendirilip, tartışılacaktır.
Considering the home as a social space full of emotions allows us to uncover previously hidden facts about social life. This is accomplished by collaborating across disciplines within the context of emotional geography. Given the importance of feelings in mediating the interaction between the individual and the collective, we can gain vital insights into the relationship between home and the domestic material world, as well as feeling and the self. This study will inquire into the feelings that audiences of the house program Daire, which is broadcast on YouTube, experience and how they feel about the houses they watch. What home beautification practices mean to people, what feelings are evoked in audiences by watching other people's houses and lives, and how feelings such as "envy, comparison, desire, anger" about the program emerge will be evaluated and discussed together with interviewee narratives.
Gender, Place and Culture, 2022
Home is both a material and an affective space formed by emotions, belonging, and memories, as we... more Home is both a material and an affective space formed by emotions, belonging, and memories, as well as safety and economic hardship. This article investigates how home and homemaking practices effect women’s sense of belonging and relationship with their ‘selves’, and how different women’s multifaceted experiences differentiate the relationship with home and allow multiple home ideas to arise. To examine this argument, I conducted a qualitative research based on a series of in-depth interviews with two different groups of women, who left their homes and established new homes in Istanbul, Turkey. In line with the processual- and relational-space perspective, I aim to explore how home feeling and self-realization are intertwined with women’s relationships with the home and homemaking practices. The study emphasises the significance of home feeling for women’s sense of belonging, homemaking practices as a survivor strategy to withstand abuse and home as a space with the potential to construct self.
İPA İstanbul Dergisi, 2022
İPA’nın hazırladığı “Konut Sorunu Araştırması: İstanbul’da Mevcut Durum ve Öneriler”1 raporu oldu... more İPA’nın hazırladığı “Konut Sorunu Araştırması: İstanbul’da Mevcut Durum ve Öneriler”1 raporu oldukça kapsamlı ve çarpıcı bilgiler sunuyor. İstanbul’un konut sorununa dair mevcut durumun analizi ve uygulanan politikaları, konut stoku, konuta erişim, konut alanları ve yoğunluk değerlendirmesi, uzman görüşleri ve dünyada konut sorununa yönelik uygulamaları paylaşıyor. Ne yazık ki bu başlıklar altında toplumsal cinsiyetle bağlantılı değerlendirmeler yer almıyor. Oysa kadınların konut sorunu, konuta erişim güçlüğü, konut refahı dendiğinde 1980’li yıllardan beri Batılı feminist coğrafyacı ve plancıların çalışmalarını görebiliyoruz. Bu yazı da kadınların konut ve barınmayla ilgili öne çıkan sorunlarını araştırma bulgularına dayanarak aktarıyor.
İletişim, 2021
Bu yazı ile incelediğim kaynaklar çerçevesinde, mekân ve sosyal yaşam arasındaki karşılıklı kuruc... more Bu yazı ile incelediğim kaynaklar çerçevesinde, mekân ve sosyal yaşam arasındaki karşılıklı kurucu ilişkiye dikkat çekecek bir değerlendirme yapmayı amaçlıyorum. 1930’lu yıllarda İstanbul’da yeni konut tiplerinin yaygınlaşması ile birlikte bu yerler yaşayanlar açısından itirazsız uyum sağlanan mekânlar mı oldu? Evleri kendilerine göre uyumlandırma çabaları olmadı mı? Yaşayanlar alışkanlıklarını, geçmişle olan bağlarını yeni evlerde korumaya yönelik düzenlemeler yaptılar mı? Yaşayanların bu yeni evlerde mekânla ilgili deneyimleri, yeni evlerine kendilerini nasıl uyumlandırdıkları, aynı zamanda yaşadıkları evleri de kendi yaşamlarına nasıl uydurdukları incelemenin merkezine aldığım sorular oldu.
Folklor/ Edebiyat, 2021
Mekân ve duygular arasındaki ilişki sosyal yaşamın farklı bir katmanı hakkında önemli bilgiler iç... more Mekân ve duygular arasındaki ilişki sosyal yaşamın farklı bir katmanı hakkında önemli bilgiler içermektedir. Bu makalede ev ve duygular arasındaki kurucu ve dinamik ilişki, duygu coğrafyasının ve ilişkisel mekân yaklaşımının kavramlarıyla tartışılır. Evi kadınlar için tümüyle olumsuz ele alan bir feminist yaklaşım yerine, çoklu ilişkileri ve koşulların mevcudiyetini savunan eleştirel feminist düşünürlerle benzer bir çizgi benimsenir. İstanbul’da yaşayıp, yeni ev kurmuş iki farklı gruptan toplam 19 kadınla yaptığım derinlemesine görüşmeye dayalı alan araştırmasının bulguları makale kapsamında değerlendirilmiştir. Görüştüğüm kadınların ev ve ev içi maddi dünya ile kurdukları ilişkide duyguların nasıl bir rolü olduğu ele alınmaktadır. Araştırma bulgularına bağlı olarak kadınlar için ev, sadece görünmeyen emeğin, patriarkal baskının, ev içi şiddetin mekânı olarak değil, aynı zamanda olumlu duygularla güçlenebildikleri, gururlandıkları ve cesaretlendikleri mekân olarak da tartışılmaktadır.
The relationship between space and emotions encompasses a substantial layer of social life in which they are enacted. This article examines the mutually constitutive relationship between home and emotions from a feminist perspective, emphasizing the positive aspects of the foundational and dynamic relationship between home and emotions rather than the feminist viewpoint that portrays home as entirely negative for women. To endeavour this, I present the results of my qualitative research based on a series of in-depth interviews with two separate groups of 19 women who left their homes and set up new homes in İstanbul. The research focused on the findings on the role of emotions in forming relationships with home and the extended domestic material world. The results indicate that home can be discovered for women not only as a place of invisible labour, patriarchal oppression, and domestic violence, but also as a place of empowerment, confidence, and encouragement.
Mediterranean Journal of Humanities, 2019
Throughout 19th century the Ottoman Empire witnessed significant economic, social and political t... more Throughout 19th century the Ottoman Empire witnessed significant economic, social and political transformations. The capital city of Istanbul, with a demographically diverse population had its own share of these changes. By the 19th century, Pera, which had gradually begun to be built up from the middle of the 18th century onwards became Istanbul's most cosmopolitan quarter, resembling the western presence in the city. It became a place for the elitist life of foreigners, the notables of the embassies and the non-Muslim minority groups. Around this period a new dwelling type emerged and began to be widely used. These were two to four storey structures, built on narrow frontage lots, each housing only one family. Located on populated roads, these houses didn't offer much outer space. The families moving into these houses probably had to abandon some of their existing living habits to adopt themselves to this new housing type. The Arapoğlu Mansion in Pera was one of these single family houses. It is one of the few buildings in Pera of this typology, which has managed to survive to the present day. After being used as a family residence, it was transformed into a multi-family residential building, and later, into various workshops. This paper aims to introduce the Arapoğlu Mansion as an example to develop an understanding of this typology and to evaluate the domestic life from an architectural perspective, which was formed through the change in lifestyles in the 19th century. Survey drawings of the building, together with written documents describing domestic life in 19th century were employed to investigate how space and social mutually might have affected each other, and, if space actually had an impact in the transforming of social life.
Kentlerin fiziksel yapısının gerek mimari gerekse planlama ölçeğinde biçimlenmesi farklı üretim s... more Kentlerin fiziksel yapısının gerek mimari gerekse planlama ölçeğinde biçimlenmesi farklı üretim süreçleriyle ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte yapılı çevrenin oluşmasında etkin bir araç olarak kullanılan yarışmaların farklı dönemlerde farklı amaçlara hizmet ettiği bilinmektedir. Bazı durumlarda yarışmalar, iş alma iş verme yöntemi olurken kimi kez tasarımın ve planlamanın sorgulandığı eleştirel ve özgün ürünlerin ortaya konabildiği bir sürece de hizmet etmektedir.
Türkiye’de ise, ülkenin kuruluş ve modernleşme hikâyesi ile iç içe geçmiş şehir planlama ve mimarlık meslek alanlarına ait farklı mekânsal ölçeklerde söz söyleme, muktedir olma olanağı tanıyan yarışmalar, ülkenin modernleşme süreci ile birlikte ele alınıp incelenmesi gereken bir olgudur.
Türkiye’de modernleşmenin Geç Osmanlı Dönemi’ne uzandığı düşünüldüğünde bu dönemde mekânsal yapının değişim sürecinin başlamış olduğu, Cumhuriyet’in devraldığı kent yapısının bu sürece eklemlendiği ve devamında da kentsel yapının günümüze kadar farklı olgular etkisinde değiştiği bilinmektedir.
Bu dönemlerin belirleyici temel olguları şunlardır;
• Geç Osmanlı Dönemi’nde planlama ve modernleşme çalışmaları,
• 1923-1940 arası ulus-devlet modeliyle gelişen çalışmalar,
• 1940-1960 arası çok partili yönetime geçişle beraber ulaşım paradigmasının belirlediği büyüyen kent yapısı,
• 1960-1980 arası liberal ekonomiye geçiş ve beraberinde günümüze kadar süren küresel dünya düzeni içindeki değişimlerin tetiklediği bir süreç olarak dönüşen kent.
Bu dönemler içinde makalede 1950-1980 dönemine odaklanılmasının nedeni; hâkim planlama anlayışı ile ona ait kurumların, ilgili zaman aralığında hem meşruiyet kazanmaları hem de kökleşmeleridir. Türkiye’de bu dönemde değişen kent olgusundaki araçlardan biri olan planlama yarışmaları; ekonomi-politik bir perspektifle kurumlar, olaylar ve ölçekler üzerinden deşifre edilerek mekânsal yapının üretim sürecinde önemli bir dayanak noktası varsayılarak mercek altına alınmıştır.
Call for papers by Ceren Lordoglu
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi'nin 2018 Bahar döneminde yayınla... more Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi'nin 2018 Bahar döneminde yayınlanacak 17. Sayısının teması " SES " olup, sosyal ve beşeri bilimler alanından bilhassa genç araştırmacıların katkısını beklemektedir.
Books by Ceren Lordoglu
Ben Yazar Suat Derviş, 2024
Geçmişin gündelik hayat bilgisine, sıradan insanların anlatımlarına, onların duygu ve düşünce dün... more Geçmişin gündelik hayat bilgisine, sıradan insanların anlatımlarına, onların duygu ve düşünce dünyalarındaki değişimlere tarihi belge ve görseller üzerinden erişmemiz her zaman mümkün olmasa da dönem edebi eserlerini yazarların biyografilerine paralel okumalarla ele aldığımızda zengin bir kaynakla buluşabiliyoruz. Bu yazı ile Suat Derviş’i geç tanımış biri olarak uzun bir zamandır farklı perspektiflerden ele aldığım “ev” konusunu onun bazı romanları ve röportajları üzerinden ele alma, irdeleme çabasındayım.
40 Kadın 40 Hayat, 2022
Sabiha Rüştü Bozcalı'nın 1941 yılı günlüğünü merkeze alarak hazırlanan bu biyografik metinde ress... more Sabiha Rüştü Bozcalı'nın 1941 yılı günlüğünü merkeze alarak hazırlanan bu biyografik metinde ressamın kişisel yaşamı kadar İstanbul'un gündelik hayatı ve kent yaşamı da aktarılmaya çalışılmıştır.
3 Köy 3 Meydan 3 Üniversite, 2015
“Beylikdüzü 3 Köy 3 Meydan 3 Üniversite Fikir Projesi Atölyesi” dört aşamada gerçekleştirildi. ... more “Beylikdüzü 3 Köy 3 Meydan 3 Üniversite Fikir Projesi Atölyesi” dört aşamada gerçekleştirildi. Çalışmanın her aşamasında; çalışma yönteminin yapılandırılmasında, alan çalışmasının gerçekleştirilmesinde, elde edilen veri ve bilgilerin atölye kapsamındakullanılmasında, katılımcı karar süreçleri esas alındı.İlk aşamada, çalışmanın yöntemini ve ön hazırlıkların kapsamını belirlemeye yönelik bir dizi toplantı yapıldı. Ön hazırlık dosyalarının hazırlanması için, üniversitelerden karma çalışma grupları oluşturularak, makro, mezo ve mikro ölçeklerde kavramsal çerçevelerin tanımlanması ve Beylikdüzü’nün sosyal ve mekansal verilerinin bu ölçeklere referansla değerlendirilmesi düşüncesi benimsendi. Tüm ölçeklerde girdi sağlamak üzere oluşturulan ölçekler-üstü bir çalışma grubu ise Beylikdüzü halkının
meydanlara yönelik düşüncelerinin derlenmesi ve sosyal vizyonun geliştirilmesinde yol gösterdi. Alan çalışması öncesi tamamlanan ön hazırlık dosyaları, atölye çalışması için yönlendirici birer rehber niteliğindeydi. İkinci aşamada, alan çalışması gerçekleştirildi. Kısıtlı bir süre içinde, alana ilişkin mekansal ve sosyal verilerin sistematik biçimde derlenmesi ve atölye çalışmalarında kullanılabilecek düzeyde işlenmesi tamamlandı. Üçüncü aşamada, üç üniversitede ikişer çalışma günü düzenlemek suretiyle, her anlamda ‘hareketli’ bir atölye düzeni kuruldu. Lisans ve lisansüstü öğrencilerden oluşan 7-8 kişilik karma gruplar, her köy için iki grup olmak üzere, çalışma konularını belirlediler. Atölye çıktılarına dair beklentiler konsept ve vizyon, üst ölçek planlama yaklaşımı ve tasarım ilkeleri olmak üzere üç düzlemde tanımlandı. Ayrıca, grupların ve bireylerin özgün anlatım becerilerine fırsat tanımak amacı ile, dördüncü bir düzlem de
serbest bırakıldı. Öğrenciler ve genç araştırmacıların üretken becerileri ve paylaşımları ile tamamlanan atölye çalışması, MSGSÜ’de düzenlenen geniş katılımlı bir sergi ile sonuçlandı. Dördüncü aşama ise, sürecin ve ürünlerin paylaşılması için yürütülmekte olan ve bu satırların sizlerle buluşması ile sonuçlanan yayın aşaması. Ortaya konmuş olan birikim ve ürünlerin kalıcı hale gelmesi ve Beylikdüzü halkı ile yeniden buluşmaya olanak yaratacak olması, yayın sürecinde temel motivasyon kaynağımız oldu." (Fatma Ünsal)
“Akşam eve döneceğimiz saate göre rota belirlemek, evden çıkarken şehrin nerelerinden geçeceğimiz... more “Akşam eve döneceğimiz saate göre rota belirlemek, evden çıkarken şehrin nerelerinden geçeceğimize göre kıyafet seçmek gibi gündelik hayatımıza dair ayrıntılar yanında bir de pek görünür olmayan konular var: ekonomik imkânlarımız dolayısıyla seçme imkânımız varsa, şehrin neresinde oturmak daha güvenli ve rahat? Mahalle hayatı, çocuğu olan bekâr bir kadın için siteye göre daha mı güvenli? Yaşadığımız yerde çevremizle kuracağımız ilişkilerin sınırları olmalı mı? Erkek arkadaşlarımızın eve girip çıkması sorun olur mu? Ailemizin ya da arkadaşlarımızın oturduğu mahallede yaşamak, kolaylaştırıcı olabilir mi?”
Şehirde yalnız yaşayan kadınlar, fizikî şiddet tehdidiyle sınırlı olmayan korkuların kıskacındalar, çoğunlukla. Adeta davranışlarına, bakışlarına sinmiş bir ihtiyatla yaşıyorlar. Gözetilmiyor ama gözetleniyorlar. Sadece sosyal ilişki rejiminin ve mekânların “erkekliği” değil, bekâr kadınların sosyal politikaların menzili dışına itilmiş olması da, onların yaşamını zorlaştırıyor. Oysa, yalnız yaşayan -kimisi de çocuklukadınların varlığı, özellikle büyük şehirlerde giderek genişleyen bir vakıa.
Ceren Lordoğlu, mekâna feminist açıdan bakan çalışmasında, İstanbul’da farklı sınıfsal ve kültürel konumlardan bekâr kadınların bu meseleyle nasıl baş ettiklerini inceliyor. Nasıl taktikler geliştiriyor, arkadaş, aile, komşuluk, mahalle ilişkilerini nasıl kuruyor ve nasıl hissediyorlar?
Talks by Ceren Lordoglu
Observatoire de la Turquie Contemporaine , 2019
Ceren Lordoğlu is the author of the book entitled Being Single Woman in İstanbul (İstanbul’da Bek... more Ceren Lordoğlu is the author of the book entitled Being Single Woman in İstanbul (İstanbul’da Bekar Kadın Olmak), based on her dissertation focusing on the experiences of single women living in İstanbul. The book, published in 2018, analyzes experiences of single women in İstanbul in three different districts and elaborates on the gendered dimensions of the urban space while scrutinizing the notions of neighborhood, security and urban space. Lordoğlu’s academic interest is mainly focused on qualitative research techniques and feminist geography. Hande Gülen, Phd student at the French Institute of Geopolitics (Paris8 University) conducted an exclusive interview with Ceren Lordoğlu for Observatoire de la Turquie Contemporaine. Enjoy the reading.
https://www.observatoireturquie.fr/interview-with-ceren-lordoglu-with-ceren-lordoglu-being-single-woman-as-an-experience-of-empowerment-and-emancipation/
This study focuses on the conditions and processes that strengthen social distinctions and symbol... more This study focuses on the conditions and processes that
strengthen social distinctions and symbolic boundaries in society. In order to fully grasp the conditions of these processes, it is not sufficient to simply study them as they are carried out on a daily basis. Therefore in this study firstly a general overview of the matter evaluated in the context of globalization. Although a variety of means are at work in constructing social distinctions and symbolic boundaries, in this study three of them have been taken up: leisure, consumption and space. In
order to reveal the relationship between them and social distinctions, it examines two different leisure spaces: Laila and Kaktus.
This paper dwells on shifting narratives about gecekondu neighbourhoods in Turkey during 2000s. T... more This paper dwells on shifting narratives about gecekondu neighbourhoods in Turkey during 2000s. The changing narratives of gecekondu in İstanbul are related with economic, social and cultural transformation of Istanbul’s urban sphere: The privatisation and commodification of the land, the rapid integration of the cities with the global markets, the emergence of the “gated communities” hand in hand with the emergence of the poverty and isolation neighbourhoods and the spatial segregation. This article analyse the discursive consequences of this turn. In order to do so, firstly, the legal context and five year development plans are described. Then, news and articles of Hürriyet are analysed in order to see the ruptures and continuities of the discursive space related with gecekondu issues. The journal's narratives are scrutinized to have a better understanding of the techniques, vocabulary and discursive strategies of the shift.
Sosyal Mucit, 2024
For researchers using qualitative methods, the closeness or distance formed with the participant ... more For researchers using qualitative methods, the closeness or distance formed with the participant during field study impacts the quality of the data obtained for the purpose of the research. As a result, researcher-participant closeness is one of the most commonly addressed concerns in research methodologies such as ethnography, which may be defined as a common practice today. With the inability of performing ethnographic research without closeness with the participant, determining the boundaries between the researcher and the participant in regard to ethical concerns has become an essential and sensitive issue. This study aims to discuss the possibilities and limitations of researcher-participant closeness, which has been little discussed in the Turkish ethnography literature but is also a subject of curiosity, and to evaluate it in the light of observations and experiences in a field study. This study aims to discuss the possibilities and limitations of researcher-participant closeness, which has been little discussed in the Turkish ethnography literature but is also a subject of curiosity, and to evaluate it in the light of observations and experiences in a field study. In the field research carried out with the ethnographic process, an assessment is made within the framework of questions related to researcherparticipant closeness, also benefiting from the discussions of auto-ethnography literature.
MSGSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Evin duygularla yüklü sosyal bir mekân olarak ele alınması bize sosyal yaşamın görünür olmayan fa... more Evin duygularla yüklü sosyal bir mekân olarak ele alınması bize sosyal yaşamın görünür olmayan farklı bilgilerini keşfetme imkânı sağlar. Bu da duygular coğrafyası çerçevesinde farklı disiplinlerin kesişiminde çalışabilmekle mümkün olur. Duyguların birey ve kolektif arasındaki
ilişkiye aracılık etmede önemli bir rol oynadıklarından hareketle, ev ve ev içi materyal dünya, duygu ve benlik ilişkisine dair önemli ipuçları bulabiliriz. Bu çalışma ile “Daire” adlı Youtube’da yayınlanan ev programının izleyenlerde ne tür duygular uyandırdığı, izleyenlerin evler hakkında ne hissettikleri sorgulanacaktır. Ev güzelleştirme pratiklerinin kişiler için ne ifade ettiği, başkalarının evlerini, beraberinde de yaşamlarını izlemenin izleyenlerde ne tür duygular uyandırdığı, son olarak da programa dair “imrenme, kıyaslama, arzu, öfke” gibi duyguların nasıl ortaya çıktığı, görüşmecilerin anlatımlarıyla değerlendirilip, tartışılacaktır.
Considering the home as a social space full of emotions allows us to uncover previously hidden facts about social life. This is accomplished by collaborating across disciplines within the context of emotional geography. Given the importance of feelings in mediating the interaction between the individual and the collective, we can gain vital insights into the relationship between home and the domestic material world, as well as feeling and the self. This study will inquire into the feelings that audiences of the house program Daire, which is broadcast on YouTube, experience and how they feel about the houses they watch. What home beautification practices mean to people, what feelings are evoked in audiences by watching other people's houses and lives, and how feelings such as "envy, comparison, desire, anger" about the program emerge will be evaluated and discussed together with interviewee narratives.
Gender, Place and Culture, 2022
Home is both a material and an affective space formed by emotions, belonging, and memories, as we... more Home is both a material and an affective space formed by emotions, belonging, and memories, as well as safety and economic hardship. This article investigates how home and homemaking practices effect women’s sense of belonging and relationship with their ‘selves’, and how different women’s multifaceted experiences differentiate the relationship with home and allow multiple home ideas to arise. To examine this argument, I conducted a qualitative research based on a series of in-depth interviews with two different groups of women, who left their homes and established new homes in Istanbul, Turkey. In line with the processual- and relational-space perspective, I aim to explore how home feeling and self-realization are intertwined with women’s relationships with the home and homemaking practices. The study emphasises the significance of home feeling for women’s sense of belonging, homemaking practices as a survivor strategy to withstand abuse and home as a space with the potential to construct self.
İPA İstanbul Dergisi, 2022
İPA’nın hazırladığı “Konut Sorunu Araştırması: İstanbul’da Mevcut Durum ve Öneriler”1 raporu oldu... more İPA’nın hazırladığı “Konut Sorunu Araştırması: İstanbul’da Mevcut Durum ve Öneriler”1 raporu oldukça kapsamlı ve çarpıcı bilgiler sunuyor. İstanbul’un konut sorununa dair mevcut durumun analizi ve uygulanan politikaları, konut stoku, konuta erişim, konut alanları ve yoğunluk değerlendirmesi, uzman görüşleri ve dünyada konut sorununa yönelik uygulamaları paylaşıyor. Ne yazık ki bu başlıklar altında toplumsal cinsiyetle bağlantılı değerlendirmeler yer almıyor. Oysa kadınların konut sorunu, konuta erişim güçlüğü, konut refahı dendiğinde 1980’li yıllardan beri Batılı feminist coğrafyacı ve plancıların çalışmalarını görebiliyoruz. Bu yazı da kadınların konut ve barınmayla ilgili öne çıkan sorunlarını araştırma bulgularına dayanarak aktarıyor.
İletişim, 2021
Bu yazı ile incelediğim kaynaklar çerçevesinde, mekân ve sosyal yaşam arasındaki karşılıklı kuruc... more Bu yazı ile incelediğim kaynaklar çerçevesinde, mekân ve sosyal yaşam arasındaki karşılıklı kurucu ilişkiye dikkat çekecek bir değerlendirme yapmayı amaçlıyorum. 1930’lu yıllarda İstanbul’da yeni konut tiplerinin yaygınlaşması ile birlikte bu yerler yaşayanlar açısından itirazsız uyum sağlanan mekânlar mı oldu? Evleri kendilerine göre uyumlandırma çabaları olmadı mı? Yaşayanlar alışkanlıklarını, geçmişle olan bağlarını yeni evlerde korumaya yönelik düzenlemeler yaptılar mı? Yaşayanların bu yeni evlerde mekânla ilgili deneyimleri, yeni evlerine kendilerini nasıl uyumlandırdıkları, aynı zamanda yaşadıkları evleri de kendi yaşamlarına nasıl uydurdukları incelemenin merkezine aldığım sorular oldu.
Folklor/ Edebiyat, 2021
Mekân ve duygular arasındaki ilişki sosyal yaşamın farklı bir katmanı hakkında önemli bilgiler iç... more Mekân ve duygular arasındaki ilişki sosyal yaşamın farklı bir katmanı hakkında önemli bilgiler içermektedir. Bu makalede ev ve duygular arasındaki kurucu ve dinamik ilişki, duygu coğrafyasının ve ilişkisel mekân yaklaşımının kavramlarıyla tartışılır. Evi kadınlar için tümüyle olumsuz ele alan bir feminist yaklaşım yerine, çoklu ilişkileri ve koşulların mevcudiyetini savunan eleştirel feminist düşünürlerle benzer bir çizgi benimsenir. İstanbul’da yaşayıp, yeni ev kurmuş iki farklı gruptan toplam 19 kadınla yaptığım derinlemesine görüşmeye dayalı alan araştırmasının bulguları makale kapsamında değerlendirilmiştir. Görüştüğüm kadınların ev ve ev içi maddi dünya ile kurdukları ilişkide duyguların nasıl bir rolü olduğu ele alınmaktadır. Araştırma bulgularına bağlı olarak kadınlar için ev, sadece görünmeyen emeğin, patriarkal baskının, ev içi şiddetin mekânı olarak değil, aynı zamanda olumlu duygularla güçlenebildikleri, gururlandıkları ve cesaretlendikleri mekân olarak da tartışılmaktadır.
The relationship between space and emotions encompasses a substantial layer of social life in which they are enacted. This article examines the mutually constitutive relationship between home and emotions from a feminist perspective, emphasizing the positive aspects of the foundational and dynamic relationship between home and emotions rather than the feminist viewpoint that portrays home as entirely negative for women. To endeavour this, I present the results of my qualitative research based on a series of in-depth interviews with two separate groups of 19 women who left their homes and set up new homes in İstanbul. The research focused on the findings on the role of emotions in forming relationships with home and the extended domestic material world. The results indicate that home can be discovered for women not only as a place of invisible labour, patriarchal oppression, and domestic violence, but also as a place of empowerment, confidence, and encouragement.
Mediterranean Journal of Humanities, 2019
Throughout 19th century the Ottoman Empire witnessed significant economic, social and political t... more Throughout 19th century the Ottoman Empire witnessed significant economic, social and political transformations. The capital city of Istanbul, with a demographically diverse population had its own share of these changes. By the 19th century, Pera, which had gradually begun to be built up from the middle of the 18th century onwards became Istanbul's most cosmopolitan quarter, resembling the western presence in the city. It became a place for the elitist life of foreigners, the notables of the embassies and the non-Muslim minority groups. Around this period a new dwelling type emerged and began to be widely used. These were two to four storey structures, built on narrow frontage lots, each housing only one family. Located on populated roads, these houses didn't offer much outer space. The families moving into these houses probably had to abandon some of their existing living habits to adopt themselves to this new housing type. The Arapoğlu Mansion in Pera was one of these single family houses. It is one of the few buildings in Pera of this typology, which has managed to survive to the present day. After being used as a family residence, it was transformed into a multi-family residential building, and later, into various workshops. This paper aims to introduce the Arapoğlu Mansion as an example to develop an understanding of this typology and to evaluate the domestic life from an architectural perspective, which was formed through the change in lifestyles in the 19th century. Survey drawings of the building, together with written documents describing domestic life in 19th century were employed to investigate how space and social mutually might have affected each other, and, if space actually had an impact in the transforming of social life.
Kentlerin fiziksel yapısının gerek mimari gerekse planlama ölçeğinde biçimlenmesi farklı üretim s... more Kentlerin fiziksel yapısının gerek mimari gerekse planlama ölçeğinde biçimlenmesi farklı üretim süreçleriyle ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte yapılı çevrenin oluşmasında etkin bir araç olarak kullanılan yarışmaların farklı dönemlerde farklı amaçlara hizmet ettiği bilinmektedir. Bazı durumlarda yarışmalar, iş alma iş verme yöntemi olurken kimi kez tasarımın ve planlamanın sorgulandığı eleştirel ve özgün ürünlerin ortaya konabildiği bir sürece de hizmet etmektedir.
Türkiye’de ise, ülkenin kuruluş ve modernleşme hikâyesi ile iç içe geçmiş şehir planlama ve mimarlık meslek alanlarına ait farklı mekânsal ölçeklerde söz söyleme, muktedir olma olanağı tanıyan yarışmalar, ülkenin modernleşme süreci ile birlikte ele alınıp incelenmesi gereken bir olgudur.
Türkiye’de modernleşmenin Geç Osmanlı Dönemi’ne uzandığı düşünüldüğünde bu dönemde mekânsal yapının değişim sürecinin başlamış olduğu, Cumhuriyet’in devraldığı kent yapısının bu sürece eklemlendiği ve devamında da kentsel yapının günümüze kadar farklı olgular etkisinde değiştiği bilinmektedir.
Bu dönemlerin belirleyici temel olguları şunlardır;
• Geç Osmanlı Dönemi’nde planlama ve modernleşme çalışmaları,
• 1923-1940 arası ulus-devlet modeliyle gelişen çalışmalar,
• 1940-1960 arası çok partili yönetime geçişle beraber ulaşım paradigmasının belirlediği büyüyen kent yapısı,
• 1960-1980 arası liberal ekonomiye geçiş ve beraberinde günümüze kadar süren küresel dünya düzeni içindeki değişimlerin tetiklediği bir süreç olarak dönüşen kent.
Bu dönemler içinde makalede 1950-1980 dönemine odaklanılmasının nedeni; hâkim planlama anlayışı ile ona ait kurumların, ilgili zaman aralığında hem meşruiyet kazanmaları hem de kökleşmeleridir. Türkiye’de bu dönemde değişen kent olgusundaki araçlardan biri olan planlama yarışmaları; ekonomi-politik bir perspektifle kurumlar, olaylar ve ölçekler üzerinden deşifre edilerek mekânsal yapının üretim sürecinde önemli bir dayanak noktası varsayılarak mercek altına alınmıştır.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi'nin 2018 Bahar döneminde yayınla... more Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi'nin 2018 Bahar döneminde yayınlanacak 17. Sayısının teması " SES " olup, sosyal ve beşeri bilimler alanından bilhassa genç araştırmacıların katkısını beklemektedir.
Ben Yazar Suat Derviş, 2024
Geçmişin gündelik hayat bilgisine, sıradan insanların anlatımlarına, onların duygu ve düşünce dün... more Geçmişin gündelik hayat bilgisine, sıradan insanların anlatımlarına, onların duygu ve düşünce dünyalarındaki değişimlere tarihi belge ve görseller üzerinden erişmemiz her zaman mümkün olmasa da dönem edebi eserlerini yazarların biyografilerine paralel okumalarla ele aldığımızda zengin bir kaynakla buluşabiliyoruz. Bu yazı ile Suat Derviş’i geç tanımış biri olarak uzun bir zamandır farklı perspektiflerden ele aldığım “ev” konusunu onun bazı romanları ve röportajları üzerinden ele alma, irdeleme çabasındayım.
40 Kadın 40 Hayat, 2022
Sabiha Rüştü Bozcalı'nın 1941 yılı günlüğünü merkeze alarak hazırlanan bu biyografik metinde ress... more Sabiha Rüştü Bozcalı'nın 1941 yılı günlüğünü merkeze alarak hazırlanan bu biyografik metinde ressamın kişisel yaşamı kadar İstanbul'un gündelik hayatı ve kent yaşamı da aktarılmaya çalışılmıştır.
3 Köy 3 Meydan 3 Üniversite, 2015
“Beylikdüzü 3 Köy 3 Meydan 3 Üniversite Fikir Projesi Atölyesi” dört aşamada gerçekleştirildi. ... more “Beylikdüzü 3 Köy 3 Meydan 3 Üniversite Fikir Projesi Atölyesi” dört aşamada gerçekleştirildi. Çalışmanın her aşamasında; çalışma yönteminin yapılandırılmasında, alan çalışmasının gerçekleştirilmesinde, elde edilen veri ve bilgilerin atölye kapsamındakullanılmasında, katılımcı karar süreçleri esas alındı.İlk aşamada, çalışmanın yöntemini ve ön hazırlıkların kapsamını belirlemeye yönelik bir dizi toplantı yapıldı. Ön hazırlık dosyalarının hazırlanması için, üniversitelerden karma çalışma grupları oluşturularak, makro, mezo ve mikro ölçeklerde kavramsal çerçevelerin tanımlanması ve Beylikdüzü’nün sosyal ve mekansal verilerinin bu ölçeklere referansla değerlendirilmesi düşüncesi benimsendi. Tüm ölçeklerde girdi sağlamak üzere oluşturulan ölçekler-üstü bir çalışma grubu ise Beylikdüzü halkının
meydanlara yönelik düşüncelerinin derlenmesi ve sosyal vizyonun geliştirilmesinde yol gösterdi. Alan çalışması öncesi tamamlanan ön hazırlık dosyaları, atölye çalışması için yönlendirici birer rehber niteliğindeydi. İkinci aşamada, alan çalışması gerçekleştirildi. Kısıtlı bir süre içinde, alana ilişkin mekansal ve sosyal verilerin sistematik biçimde derlenmesi ve atölye çalışmalarında kullanılabilecek düzeyde işlenmesi tamamlandı. Üçüncü aşamada, üç üniversitede ikişer çalışma günü düzenlemek suretiyle, her anlamda ‘hareketli’ bir atölye düzeni kuruldu. Lisans ve lisansüstü öğrencilerden oluşan 7-8 kişilik karma gruplar, her köy için iki grup olmak üzere, çalışma konularını belirlediler. Atölye çıktılarına dair beklentiler konsept ve vizyon, üst ölçek planlama yaklaşımı ve tasarım ilkeleri olmak üzere üç düzlemde tanımlandı. Ayrıca, grupların ve bireylerin özgün anlatım becerilerine fırsat tanımak amacı ile, dördüncü bir düzlem de
serbest bırakıldı. Öğrenciler ve genç araştırmacıların üretken becerileri ve paylaşımları ile tamamlanan atölye çalışması, MSGSÜ’de düzenlenen geniş katılımlı bir sergi ile sonuçlandı. Dördüncü aşama ise, sürecin ve ürünlerin paylaşılması için yürütülmekte olan ve bu satırların sizlerle buluşması ile sonuçlanan yayın aşaması. Ortaya konmuş olan birikim ve ürünlerin kalıcı hale gelmesi ve Beylikdüzü halkı ile yeniden buluşmaya olanak yaratacak olması, yayın sürecinde temel motivasyon kaynağımız oldu." (Fatma Ünsal)
“Akşam eve döneceğimiz saate göre rota belirlemek, evden çıkarken şehrin nerelerinden geçeceğimiz... more “Akşam eve döneceğimiz saate göre rota belirlemek, evden çıkarken şehrin nerelerinden geçeceğimize göre kıyafet seçmek gibi gündelik hayatımıza dair ayrıntılar yanında bir de pek görünür olmayan konular var: ekonomik imkânlarımız dolayısıyla seçme imkânımız varsa, şehrin neresinde oturmak daha güvenli ve rahat? Mahalle hayatı, çocuğu olan bekâr bir kadın için siteye göre daha mı güvenli? Yaşadığımız yerde çevremizle kuracağımız ilişkilerin sınırları olmalı mı? Erkek arkadaşlarımızın eve girip çıkması sorun olur mu? Ailemizin ya da arkadaşlarımızın oturduğu mahallede yaşamak, kolaylaştırıcı olabilir mi?”
Şehirde yalnız yaşayan kadınlar, fizikî şiddet tehdidiyle sınırlı olmayan korkuların kıskacındalar, çoğunlukla. Adeta davranışlarına, bakışlarına sinmiş bir ihtiyatla yaşıyorlar. Gözetilmiyor ama gözetleniyorlar. Sadece sosyal ilişki rejiminin ve mekânların “erkekliği” değil, bekâr kadınların sosyal politikaların menzili dışına itilmiş olması da, onların yaşamını zorlaştırıyor. Oysa, yalnız yaşayan -kimisi de çocuklukadınların varlığı, özellikle büyük şehirlerde giderek genişleyen bir vakıa.
Ceren Lordoğlu, mekâna feminist açıdan bakan çalışmasında, İstanbul’da farklı sınıfsal ve kültürel konumlardan bekâr kadınların bu meseleyle nasıl baş ettiklerini inceliyor. Nasıl taktikler geliştiriyor, arkadaş, aile, komşuluk, mahalle ilişkilerini nasıl kuruyor ve nasıl hissediyorlar?
Observatoire de la Turquie Contemporaine , 2019
Ceren Lordoğlu is the author of the book entitled Being Single Woman in İstanbul (İstanbul’da Bek... more Ceren Lordoğlu is the author of the book entitled Being Single Woman in İstanbul (İstanbul’da Bekar Kadın Olmak), based on her dissertation focusing on the experiences of single women living in İstanbul. The book, published in 2018, analyzes experiences of single women in İstanbul in three different districts and elaborates on the gendered dimensions of the urban space while scrutinizing the notions of neighborhood, security and urban space. Lordoğlu’s academic interest is mainly focused on qualitative research techniques and feminist geography. Hande Gülen, Phd student at the French Institute of Geopolitics (Paris8 University) conducted an exclusive interview with Ceren Lordoğlu for Observatoire de la Turquie Contemporaine. Enjoy the reading.
https://www.observatoireturquie.fr/interview-with-ceren-lordoglu-with-ceren-lordoglu-being-single-woman-as-an-experience-of-empowerment-and-emancipation/