Cangül Örnek | Maltepe University (original) (raw)

Books by Cangül Örnek

Research paper thumbnail of A Challenge to the Military Junta: The Petition of Intellectuals

A Hundred Years of Republican Turkey: A History in a Hundred Fragments - edited by Alp Yenen and Erik Jan Zürcher, 2023

Once Turkey had succumbed to the pressure to comply with the military’s edicts after the coup of ... more Once Turkey had succumbed to the pressure to comply with the military’s edicts after the coup of September 12, few incidents ruptured the silence imposed on society, but there were a few. Probably one of the most remarkable such events involved the “Petition of Intellectuals”. A group of intellectuals had decided to speak out by exercising their right to petition, which was guaranteed by the constitution. The resulting petition was signed by around 1,300 intellectuals including academicians, journalists, artists, writers, doctors, and lawyers. Two delegations composed of representatives of the signatories submitted the petition to the office of the presidency and Parliament on 15 May 1984. The six-page petition proclaimed that the ongoing crisis in Turkey and its repercussions, including political terror, could only be resolved by reinstating democratic norms and rules.

Research paper thumbnail of Türk tarihçiliğinde tezler teoriler

Yeni İnsan, 2020

Modernleşme olgusu, 19. Yüzyıldan itibaren, diğer bilim alanlarını olduğu gibi tarihçiliği de der... more Modernleşme olgusu, 19. Yüzyıldan itibaren, diğer bilim alanlarını olduğu gibi tarihçiliği de derinden etkiledi ve yeniden inşa etti. Yüzlerce yıllık bir tarihçilik geleneğine sahip bu topraklarda, modernleşme süreçlerine bağlı olarak belirginleşen ideolojilerin kendi değerler dünyası çerçevesinde icat ettikleri tarih düşünceleri, dönemin tarihçilerini doğrudan ya da dolaylı olarak biçimlendirdi.

Modern Türk tarihçiliğinin ivme kazandığı Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan, cumhuriyetin kurulmasıyla daha netlik kazanan süreç içerisinde tarihçiler, kaçınılmaz olarak ideolojilerin yan ürünleri olan tarih düşüncelerinden, tezlerinden ve de perspektiflerinden farklı şekilde etkilendi.

“Türk Tarih Tezi”, tarihçiler arasında Cumhuriyetin erken dönemlerinde kabul gördü. Yıllar içinde (ağırlıklı olarak 1940 ve 1950’lerde) bu teze karşı çıkarak sırasıyla, “Mavi Anadolucu Tarih Tezi”ni ya da “Muhafazakâr Anadolucu Tarih Tezi”ni benimseyenler oldu. Ağırlıklı olarak 1950-1970’lerde ise Marksizmin doğu halklarının tarihine ilişkin geliştirdiği “Asya Tipi Üretim Tarzı” tartışmalarına ilgi duyanlar çıktı. Aynı yıllarda bu kez siyasallaşmış Müslüman Türk milliyetçilerinin geliştirdiği Türk İslam Sentezi’nin bir söylemi olarak ortaya çıkan, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” bazı tarihçilerce benimsendi. Bütün bu tez ve teorilerin Türk tarihçiliği için ne anlama geldiği ise neredeyse hiç konuşulmadı.

Bu kitapta, Türk Tarih Tezi’nden, teritoryal temelli tarih görüşüne, Marksist bir tarih yaklaşımı olarak Asya Tipi Üretim Tarzı’ndan, geri kalmışlığın ya da az gelişmişliğin tarihine, Türk-İslam Sentezi’nden Garbiyatçılık’a kadar pek çok tez ve teori ilk defa derinlemesine tartışmaya açılıyor.

Research paper thumbnail of Turkey in the Cold War: Ideology and Culture, (ed. with Cangul Ornek) London: Palgrave Macmillan, 2013.

Research paper thumbnail of Cepheden Mektup Bekleyen Ülke: Kore Savaşı'nın Toplumsal Etkileri

Research paper thumbnail of Introduction Turkey's Cold War: Global Influences, Local Manifestations

Research paper thumbnail of 'The Populist Effect': Promotion and Reception of American Literature in Turkey in the 1950s

Despite the claim for ideological aloofness shared by most writers, the world of letters has seen... more Despite the claim for ideological aloofness shared by most writers, the world of letters has seen outrageous political campaigns throughout history. During the 1950s as the ideological struggle between two worldviews sharpened and anti-communist hysteria contaminated minds in the West, books and writers became the victims of a Cold War fury. In Turkey, the start of this era was signaled by several unprecedented events, including the expulsion of four prominent academics, writing for the leftist Yurt ve Dünya and Adımlar magazines, from Ankara University, and an attack by a crowd of nationalist students on the offices and printing presses of a leftist journal, Tan gazetesi. In the United States, the McCarthyist campaign not only interrogated writers but also banned books or encouraged attacks against politically heretical books by invoking hatred against dissident thoughts. These assaults against books and writers in both countries created a suffocating climate that lingered throughout the rest of the Cold War.

Papers by Cangül Örnek

Research paper thumbnail of Soğuk Savaş anti-komünizminin ağır yükü: Holokost'u unutmak, hatırlamak ve Gazze

Praksis, 2024

Tarihe tanıklık etmenin sorumluğunu omuzlarımızda taşıyoruz. İsrail'in Ekim ayının başından itiba... more Tarihe tanıklık etmenin sorumluğunu omuzlarımızda taşıyoruz. İsrail'in Ekim ayının başından itibaren sürdürdüğü Gazze saldırısında ölenlerin sayısı 20 bini aştı. Ölenlerin yarısına yakını çocuk. Hava soğumaya başladı. Gazze büyük oranda tahrip edildi. Bugün artık her 10 Gazzeliden 8'i evsiz. Bu oran gün geçtikçe artıyor. Su çok az; elektrik yok, yakıt yok. İsrail ordusunun Gazze'de sürdürdüğü kara harekatından gelen görüntüler tam anlamıyla insanlık dışı. Bu görüntülerden bazılarında Filistinli sivil erkeklerin iç çamaşırları kalacak şekilde çıplak biçimde bekletildiğini görüyoruz. Soğuktan titreyerek

Research paper thumbnail of Türk Solu dergisi, sol ve enternasyonalizm tartışmalarına yeni bir bakış

Türkiye Solu Enternasyonalist Olamadı mı? Türk Solu Dergisinden Bazı Notlar, 2022

Soğuk Savaş yıllarını Türkiye solunun enternasyonalizmi açısından iki dönem olarak ele almak gere... more Soğuk Savaş yıllarını Türkiye solunun enternasyonalizmi açısından iki dönem olarak ele almak gerekir. Kabaca 1960’dan 12 Mart’a kadar olan ilk devre enternasyonalist bir siyaset yaklaşımının ve dayanışmanın daha açık izlenebildiği bir dönemken 12 Mart muhtırası sonrasında, özellikle 1970’lerin ikinci yarısında bu tutumda bir zayıflama gözlemlenir.

Research paper thumbnail of WHY DOES THE AKP HATE CULTIVATED MINDS? THE HISTORICAL BACKGROUND OF ANTI-INTELLECTUALISM OF POLITICAL ISLAM IN TURKEY

Why does the AKP hate cultivated minds? The Historical Background of Political Islam in Turkey, 2023

This paper attempts to understand the recent wave of anti-intellectualism swaying Turkey's cultur... more This paper attempts to understand the recent wave of anti-intellectualism swaying Turkey's cultural and political life under the AKP government. Scrutinising the root causes of anti-intellectual notions of political Islam in Turkey, this paper propounds that negative thoughts and sentiments toward intellectualism were strong in post-WWII political Islamist thought and movement. The mindset of Islamist youth enculturated in this atmosphere was shaped substantially by a reactionary mode towards self-cultivation of the individual, critical thinking and social criticism. In this regard, four aspects of this legacy are closely scrutinised. To reflect upon this process of enculturation, this paper first discusses the features of the Sunni Sufi tradition that inhibit intellectual cultivation. Second, the impact of the anticommunist activism of the Cold War is investigated. Third, the conspiracy thinking of the üstads of political Islam is revisited. Fourth, anti-scientism of the political Islamists is pointed out as an element yielding their anti-intellectual inclinations.

Research paper thumbnail of 1950’li yıllarda ABD ile buluşma: anti-komünizm, modernleşmecilik ve maneviyatçılık

ÖZETBu çalışmada 1950’li yıllar Türkiye fikir hayatında öne çıkan farklı siyasi düşünce çevreleri... more ÖZETBu çalışmada 1950’li yıllar Türkiye fikir hayatında öne çıkan farklı siyasi düşünce çevrelerinin, Türkiye’nin ABD ile yakınlaşma sürecini nasıl karşıladıkları ve ABD kaynaklı fikirlerden nasıl etkilendikleri incelenmiştir. 1950’lerde yoğunlaşan Soğuk Savaş’ın aynı zamanda bir fikir mücadelesi olduğu tezinden hareketle, inceleme, Batı’da hakim olan Soğuk Savaş ideolojisi bağlamına oturtulmuştur. Aslında Türkiye’nin Batı’yla ve batı düşüncesiyle teması, Osmanlı modernleşme hareketleriyle başlamıştır. Dolayısıyla ABD ile Soğuk Savaş bağlamında kurulan bu ilişkinin, Batı ile ilişkiler ve batılılaşma mirasından nasıl etkilendiği ve bu mirası ne yönde değiştirdiği de çalışmanın konusu olmuştur. Böylece 20. yüzyılın ortasına kadar Fransız, Alman ve kısmen İngiliz düşünce dünyasıyla tanışık olan düşünce çevreleri için, ABD ile artan düşünsel etkileşimin yarattığı yenilikler de alınmıştır. Öte yandan, Soğuk Savaş bağlamını doğru anlamak için mutlaka ele alınması gereken anti-komünizmin A...

Research paper thumbnail of Kültürel Okumanın Gölgede Bıraktıkları: 1960 lar ve 1970 ler Öğrenci Hareketi Örneği

Siyasal Bilimler Dergisi, 2016

Öz 1960'lardan itibaren sosyal ve beşeri bilimlerde kültürel-partikülarist analiz, evrenselci par... more Öz 1960'lardan itibaren sosyal ve beşeri bilimlerde kültürel-partikülarist analiz, evrenselci paradigma yerine ağırlık kazanmaya başladı. Toplumların sorunları ve bu sorunlara gösterilen tepki geniş anlamda kültüre referansla açıklandı. Bu yıllarda ortaya çıkan toplumsal hareketlerin, geleneksel değer sisteminin ve kültürel yapıların aşınmasına yol açan hızlı değişimin bir sonucu olduğu varsayıldı. Bu çalışmada Türkiye' de 1960'lar ve 1970'ler boyunca sistemi sarsan öğrenci hareketine odaklanılarak bu yeni yaklaşımın kuramsal ve yöntemsel sonuçları tartışılmaktadır. Bu yeni yaklaşımı benimseyen araştırma ve analizlerde Türkiye' deki sorunların esas kaynağı olarak, Kemalist merkezin muhafazakar/otantik çevreye yaptığı müdahaleler gösterildi. Bu müdahalelerin geleneksel değerleri ve yapıyı aşındırdığı ancak yerine yenilerini koyamadığı savunuldu. Öğrenci gençlik arasında gözlemlenen politikleşme ortaya çıkan sosyal bozulmanın ve değer krizinin bir sonucu olarak yorumlandı. Özellikle 1970'lerde solcu ve sağcı gençler arasında yoğunlaşan politik şiddete odaklanılarak, gençlerin "babalarıyla ilişkileri" ya da ergenlik gibi dönemlerde yaşadıkları travmaların onları şiddete yönelten psikolojik altyapıyı oluşturduğu savunuldu. Böylece, Türkiye' de modern merkez ile muhafazakar çevre arasındaki gerilim "temel çelişki" olarak gösterilirken, öğrenci gençliğin içine girdiği politik hareketlilik bu "temel çelişki"nin bir sonucu olarak yorumlandı. Yaşanan gelişmelerde devletin tutumu ve politikaları görmezden gelindiği gibi, gençlik hareketi sosyolojik ve psikolojik anomaliler çerçevesinde ele alındı.

Research paper thumbnail of Türk Ceza Kanunu’nun 141 VE 142. maddelerine ilişkin tartışmalarda devlet ve sınıflar

Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2014

Özet 1936 yılında kabul edilen reform paketiyle Türk Ceza Kanunu'na giren 141 ve 142. maddeler, s... more Özet 1936 yılında kabul edilen reform paketiyle Türk Ceza Kanunu'na giren 141 ve 142. maddeler, sınıf esaslı örgütlenmeyi ve propagandayı yasaklayarak örgütlenme ve ifade özgürlüğünü ihlal ettikleri gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bu çalışmada 141 ve 142. maddeler esas olarak devlet-sınıf ilişkileri bağlamında ele alınmıştır. Maddeler üzerindeki değişiklikler ve ilgili içtihadın mantığı dönemin sosyal ve politik koşulları bağlamında, bu koşulların devlet-sınıf ilişkileri üzerindeki yansımalarına odaklanılarak incelenmektedir. Bu açıdan, Erken Cumhuriyet dönemindeki "sınıfsız toplum" kurgusunun yerini ilk aşamada "sınıfsız toplum" kurmayı amaçlayan siyasetin yasaklanmasına bıraktığı iddia edilmektedir. Daha sonraki dönemde ise, kapitalizm devletin "temel nizam"ı olarak kabul edilmiş ve hukuk otoritesi tarafından anti-kapitalist siyaset karşısında dokunulmaz sayılmıştır. Hukukun sınıflı toplumlardaki rolüne ilişkin yaklaşımlar ışığında ele alınan bu tarihsel izlek, sınıf siyaseti söz konusu olduğunda Türkiye'de hukukun baskı aygıtının bir parçası olarak ele alınabileceğini göstermektedir.

Research paper thumbnail of II. Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye'de Anti- Komünizm

Gelenek, 2020

CANGÜL ÖRNEK Anti-komünizm Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından itibaren iktidarın sınıf karakterini... more CANGÜL ÖRNEK Anti-komünizm Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından itibaren iktidarın sınıf karakterinin doğal bir sonucu olsa da, iki nedenle 1940'lara kadar günlük siyasi söylemin ve propagandanın sürekli bir unsuru olmaktan nispeten uzaktı. Birinci neden, Sovyetler Birliği ile Millî Mücadele sırasında kurulan olumlu ilişkilerin 1930'lara kadar sürdürülmüş olmasıdır. İkincisi ise, anti-komünizmin iktidarın tek elde toplandığı, halkın siyasete katılım kanallarının kapalı olduğu, örgütlenme hakkının yok sayıldığı bir dönemde ideolojik işlevinin sınırlı olmasıdır. Bu yıllarda anti-komünizm daha çok devletin çıplak baskı politikalarıyla var oldu. Komünist kadroların tevkif edilmesi, ilerici aydınların ve işçilerin baskı altında tutulması ile anti-komünist Ceza Yasası, Cemiyetler Yasası gibi gerici yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi bu şiddetin örnekleridir. Bu dönemde halkı "komünistlerin kötü niyetleri" konusunda uyaran yayınlar yapılması da ihmal edilmedi. Tüm bunlara rağmen

Research paper thumbnail of Idiocy or ideological fallacy? : An Attempt to Interpret the Fatal Amour Between the Left Liberal Intelligentsia and the Islamists in Turkey

Once supporting the AKP government fervently, the left liberal intellectuals of Turkey have been ... more Once supporting the AKP government fervently, the left liberal intellectuals of Turkey have been at odds with the ruling power for the last couple of years. Yet, this group’s contribution to ascendancy of the AKP and legitimization of the political purges carried out by the government against its dissidents continues to be subject to hot political debates. However, the critics stay short of contextualizing and historicizing the role played by these intellectuals. This article argues that any accurate reading of the transformative agency of this group should include a global-historical perspective. In other words, it is the contention of this study that the world-historical changes in the political-lead role of public intellectuals in the neoliberal era and the post-Cold War era’s changing relation of the public intellectual to the very modern work of intellectual pioneering should be taken into account if one wants to analyze the particular case of Turkey.

Research paper thumbnail of Hobbes'u gösterip Locke'a razı etmek: Covid-19, siyasal egemenlik ve piyasa, Birgün Gazetesi

Pandemiye karşı alınan kamusal önlemlere odaklanılarak yapılan siyasal otoriterleşme tartışmaları... more Pandemiye karşı alınan kamusal önlemlere odaklanılarak yapılan siyasal otoriterleşme tartışmalarının gözden kaçırdığı nokta nedir?

Research paper thumbnail of "Eyvah, devlet ateş ölçüyor: Covid-19, Agamben ve digerleri", Birgün Gazetesi

Opinion, 2020

Covid-19 virüsünün İtalya'ya ulaştığı ilk günlerde ünlü İtalyan düşünür Giorgio Agamben, hükümet ... more Covid-19 virüsünün İtalya'ya ulaştığı ilk günlerde ünlü İtalyan düşünür Giorgio Agamben, hükümet yetkililerinin ilk açıklamalarından yola çıkarak, alınan tedbirlerin orantısızlığını siyasi otoritenin "istisna hali" yaratma eğilimine bağlayan bir yazı kaleme aldı.

Research paper thumbnail of Mütareke Döneminde Siyasal Temsil, Seçimler ve Halkçılık

Milli Mücadele yıllarında bir yandan cephede savaş sürerken diğer yandan Ankara'da ve kısmen İsta... more Milli Mücadele yıllarında bir yandan cephede savaş sürerken diğer yandan Ankara'da ve kısmen İstanbul'da siyasal temsil ve seçimler başlığında uzun tartışmalar yapılmıştır. Bu yılların farklı halkçılık anlayışları özellikle bu başlıklarda ortaya konulmuştur.

Research paper thumbnail of Milli Mücadele Yıllarında Sosyalizm Etkisinde Halkıçılık

Research paper thumbnail of Türkiye'de Resmi İdeoloji Eleştirisinin Sorunları

Öz Bu çalışma, Türkiye'de ideoloji konusundaki araştırmalar ve genel tartışmalar üzerinde belirle... more Öz Bu çalışma, Türkiye'de ideoloji konusundaki araştırmalar ve genel tartışmalar üzerinde belirle-yici hale gelen resmi ideoloji eleştirisini incelemeyi amaçlamaktadır. Resmi ideoloji kavramının popülaritesi ve yaygın kullanımına rağmen kavramın üzerinde oydaşma sağlanmış bir tanımının yapılmadığı ve egemen ideoloji gibi ideoloji başlığındaki diğer kavramlarla ilişkisinin incelenmediği öne sürülmektedir. Bunun ötesinde, resmi ideoloji tartışmasına yapılan aşırı vurgunun, Türkiye'de ideolojiler alanını anlamaya ve analiz etmeye dönük çabalar üzerinde olumsuz etkileri olduğu savunulmaktadır. Bu çalışma, söz konusu olumsuz etkileri, ilgili literatürün sorunlu yanlarını daha net biçimde ortaya koyacak bir sınıflandırma yaparak tartışmaya açmaktadır. The Problems of the O fficial Ideology Criticism in Turkey Abstrac t: concept of official ideology, there is almost no attempt to give a substantive definition of the concept or to elucidate its relation with other concepts such as dominant ideology. Beyond that, it is suggested that too much emphasis on official ideology has some disruptive impact on our understanding and analysis of the realm of ideologies in Turkey. This study tries to discuss those negative impacts through developing a certain categorization adopted to clearly point out the problems of the literature on official ideology.

Research paper thumbnail of OFFICIAL IDEOLOGY AND COHESION OF STATE APPARATUS: HISTORICAL AND THEORETICAL NOTES FROM THE 1980 MILITARY INTERVENTION CANGÜL ÖRNEK

Research paper thumbnail of A Challenge to the Military Junta: The Petition of Intellectuals

A Hundred Years of Republican Turkey: A History in a Hundred Fragments - edited by Alp Yenen and Erik Jan Zürcher, 2023

Once Turkey had succumbed to the pressure to comply with the military’s edicts after the coup of ... more Once Turkey had succumbed to the pressure to comply with the military’s edicts after the coup of September 12, few incidents ruptured the silence imposed on society, but there were a few. Probably one of the most remarkable such events involved the “Petition of Intellectuals”. A group of intellectuals had decided to speak out by exercising their right to petition, which was guaranteed by the constitution. The resulting petition was signed by around 1,300 intellectuals including academicians, journalists, artists, writers, doctors, and lawyers. Two delegations composed of representatives of the signatories submitted the petition to the office of the presidency and Parliament on 15 May 1984. The six-page petition proclaimed that the ongoing crisis in Turkey and its repercussions, including political terror, could only be resolved by reinstating democratic norms and rules.

Research paper thumbnail of Türk tarihçiliğinde tezler teoriler

Yeni İnsan, 2020

Modernleşme olgusu, 19. Yüzyıldan itibaren, diğer bilim alanlarını olduğu gibi tarihçiliği de der... more Modernleşme olgusu, 19. Yüzyıldan itibaren, diğer bilim alanlarını olduğu gibi tarihçiliği de derinden etkiledi ve yeniden inşa etti. Yüzlerce yıllık bir tarihçilik geleneğine sahip bu topraklarda, modernleşme süreçlerine bağlı olarak belirginleşen ideolojilerin kendi değerler dünyası çerçevesinde icat ettikleri tarih düşünceleri, dönemin tarihçilerini doğrudan ya da dolaylı olarak biçimlendirdi.

Modern Türk tarihçiliğinin ivme kazandığı Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan, cumhuriyetin kurulmasıyla daha netlik kazanan süreç içerisinde tarihçiler, kaçınılmaz olarak ideolojilerin yan ürünleri olan tarih düşüncelerinden, tezlerinden ve de perspektiflerinden farklı şekilde etkilendi.

“Türk Tarih Tezi”, tarihçiler arasında Cumhuriyetin erken dönemlerinde kabul gördü. Yıllar içinde (ağırlıklı olarak 1940 ve 1950’lerde) bu teze karşı çıkarak sırasıyla, “Mavi Anadolucu Tarih Tezi”ni ya da “Muhafazakâr Anadolucu Tarih Tezi”ni benimseyenler oldu. Ağırlıklı olarak 1950-1970’lerde ise Marksizmin doğu halklarının tarihine ilişkin geliştirdiği “Asya Tipi Üretim Tarzı” tartışmalarına ilgi duyanlar çıktı. Aynı yıllarda bu kez siyasallaşmış Müslüman Türk milliyetçilerinin geliştirdiği Türk İslam Sentezi’nin bir söylemi olarak ortaya çıkan, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” bazı tarihçilerce benimsendi. Bütün bu tez ve teorilerin Türk tarihçiliği için ne anlama geldiği ise neredeyse hiç konuşulmadı.

Bu kitapta, Türk Tarih Tezi’nden, teritoryal temelli tarih görüşüne, Marksist bir tarih yaklaşımı olarak Asya Tipi Üretim Tarzı’ndan, geri kalmışlığın ya da az gelişmişliğin tarihine, Türk-İslam Sentezi’nden Garbiyatçılık’a kadar pek çok tez ve teori ilk defa derinlemesine tartışmaya açılıyor.

Research paper thumbnail of Turkey in the Cold War: Ideology and Culture, (ed. with Cangul Ornek) London: Palgrave Macmillan, 2013.

Research paper thumbnail of Cepheden Mektup Bekleyen Ülke: Kore Savaşı'nın Toplumsal Etkileri

Research paper thumbnail of Introduction Turkey's Cold War: Global Influences, Local Manifestations

Research paper thumbnail of 'The Populist Effect': Promotion and Reception of American Literature in Turkey in the 1950s

Despite the claim for ideological aloofness shared by most writers, the world of letters has seen... more Despite the claim for ideological aloofness shared by most writers, the world of letters has seen outrageous political campaigns throughout history. During the 1950s as the ideological struggle between two worldviews sharpened and anti-communist hysteria contaminated minds in the West, books and writers became the victims of a Cold War fury. In Turkey, the start of this era was signaled by several unprecedented events, including the expulsion of four prominent academics, writing for the leftist Yurt ve Dünya and Adımlar magazines, from Ankara University, and an attack by a crowd of nationalist students on the offices and printing presses of a leftist journal, Tan gazetesi. In the United States, the McCarthyist campaign not only interrogated writers but also banned books or encouraged attacks against politically heretical books by invoking hatred against dissident thoughts. These assaults against books and writers in both countries created a suffocating climate that lingered throughout the rest of the Cold War.

Research paper thumbnail of Soğuk Savaş anti-komünizminin ağır yükü: Holokost'u unutmak, hatırlamak ve Gazze

Praksis, 2024

Tarihe tanıklık etmenin sorumluğunu omuzlarımızda taşıyoruz. İsrail'in Ekim ayının başından itiba... more Tarihe tanıklık etmenin sorumluğunu omuzlarımızda taşıyoruz. İsrail'in Ekim ayının başından itibaren sürdürdüğü Gazze saldırısında ölenlerin sayısı 20 bini aştı. Ölenlerin yarısına yakını çocuk. Hava soğumaya başladı. Gazze büyük oranda tahrip edildi. Bugün artık her 10 Gazzeliden 8'i evsiz. Bu oran gün geçtikçe artıyor. Su çok az; elektrik yok, yakıt yok. İsrail ordusunun Gazze'de sürdürdüğü kara harekatından gelen görüntüler tam anlamıyla insanlık dışı. Bu görüntülerden bazılarında Filistinli sivil erkeklerin iç çamaşırları kalacak şekilde çıplak biçimde bekletildiğini görüyoruz. Soğuktan titreyerek

Research paper thumbnail of Türk Solu dergisi, sol ve enternasyonalizm tartışmalarına yeni bir bakış

Türkiye Solu Enternasyonalist Olamadı mı? Türk Solu Dergisinden Bazı Notlar, 2022

Soğuk Savaş yıllarını Türkiye solunun enternasyonalizmi açısından iki dönem olarak ele almak gere... more Soğuk Savaş yıllarını Türkiye solunun enternasyonalizmi açısından iki dönem olarak ele almak gerekir. Kabaca 1960’dan 12 Mart’a kadar olan ilk devre enternasyonalist bir siyaset yaklaşımının ve dayanışmanın daha açık izlenebildiği bir dönemken 12 Mart muhtırası sonrasında, özellikle 1970’lerin ikinci yarısında bu tutumda bir zayıflama gözlemlenir.

Research paper thumbnail of WHY DOES THE AKP HATE CULTIVATED MINDS? THE HISTORICAL BACKGROUND OF ANTI-INTELLECTUALISM OF POLITICAL ISLAM IN TURKEY

Why does the AKP hate cultivated minds? The Historical Background of Political Islam in Turkey, 2023

This paper attempts to understand the recent wave of anti-intellectualism swaying Turkey's cultur... more This paper attempts to understand the recent wave of anti-intellectualism swaying Turkey's cultural and political life under the AKP government. Scrutinising the root causes of anti-intellectual notions of political Islam in Turkey, this paper propounds that negative thoughts and sentiments toward intellectualism were strong in post-WWII political Islamist thought and movement. The mindset of Islamist youth enculturated in this atmosphere was shaped substantially by a reactionary mode towards self-cultivation of the individual, critical thinking and social criticism. In this regard, four aspects of this legacy are closely scrutinised. To reflect upon this process of enculturation, this paper first discusses the features of the Sunni Sufi tradition that inhibit intellectual cultivation. Second, the impact of the anticommunist activism of the Cold War is investigated. Third, the conspiracy thinking of the üstads of political Islam is revisited. Fourth, anti-scientism of the political Islamists is pointed out as an element yielding their anti-intellectual inclinations.

Research paper thumbnail of 1950’li yıllarda ABD ile buluşma: anti-komünizm, modernleşmecilik ve maneviyatçılık

ÖZETBu çalışmada 1950’li yıllar Türkiye fikir hayatında öne çıkan farklı siyasi düşünce çevreleri... more ÖZETBu çalışmada 1950’li yıllar Türkiye fikir hayatında öne çıkan farklı siyasi düşünce çevrelerinin, Türkiye’nin ABD ile yakınlaşma sürecini nasıl karşıladıkları ve ABD kaynaklı fikirlerden nasıl etkilendikleri incelenmiştir. 1950’lerde yoğunlaşan Soğuk Savaş’ın aynı zamanda bir fikir mücadelesi olduğu tezinden hareketle, inceleme, Batı’da hakim olan Soğuk Savaş ideolojisi bağlamına oturtulmuştur. Aslında Türkiye’nin Batı’yla ve batı düşüncesiyle teması, Osmanlı modernleşme hareketleriyle başlamıştır. Dolayısıyla ABD ile Soğuk Savaş bağlamında kurulan bu ilişkinin, Batı ile ilişkiler ve batılılaşma mirasından nasıl etkilendiği ve bu mirası ne yönde değiştirdiği de çalışmanın konusu olmuştur. Böylece 20. yüzyılın ortasına kadar Fransız, Alman ve kısmen İngiliz düşünce dünyasıyla tanışık olan düşünce çevreleri için, ABD ile artan düşünsel etkileşimin yarattığı yenilikler de alınmıştır. Öte yandan, Soğuk Savaş bağlamını doğru anlamak için mutlaka ele alınması gereken anti-komünizmin A...

Research paper thumbnail of Kültürel Okumanın Gölgede Bıraktıkları: 1960 lar ve 1970 ler Öğrenci Hareketi Örneği

Siyasal Bilimler Dergisi, 2016

Öz 1960'lardan itibaren sosyal ve beşeri bilimlerde kültürel-partikülarist analiz, evrenselci par... more Öz 1960'lardan itibaren sosyal ve beşeri bilimlerde kültürel-partikülarist analiz, evrenselci paradigma yerine ağırlık kazanmaya başladı. Toplumların sorunları ve bu sorunlara gösterilen tepki geniş anlamda kültüre referansla açıklandı. Bu yıllarda ortaya çıkan toplumsal hareketlerin, geleneksel değer sisteminin ve kültürel yapıların aşınmasına yol açan hızlı değişimin bir sonucu olduğu varsayıldı. Bu çalışmada Türkiye' de 1960'lar ve 1970'ler boyunca sistemi sarsan öğrenci hareketine odaklanılarak bu yeni yaklaşımın kuramsal ve yöntemsel sonuçları tartışılmaktadır. Bu yeni yaklaşımı benimseyen araştırma ve analizlerde Türkiye' deki sorunların esas kaynağı olarak, Kemalist merkezin muhafazakar/otantik çevreye yaptığı müdahaleler gösterildi. Bu müdahalelerin geleneksel değerleri ve yapıyı aşındırdığı ancak yerine yenilerini koyamadığı savunuldu. Öğrenci gençlik arasında gözlemlenen politikleşme ortaya çıkan sosyal bozulmanın ve değer krizinin bir sonucu olarak yorumlandı. Özellikle 1970'lerde solcu ve sağcı gençler arasında yoğunlaşan politik şiddete odaklanılarak, gençlerin "babalarıyla ilişkileri" ya da ergenlik gibi dönemlerde yaşadıkları travmaların onları şiddete yönelten psikolojik altyapıyı oluşturduğu savunuldu. Böylece, Türkiye' de modern merkez ile muhafazakar çevre arasındaki gerilim "temel çelişki" olarak gösterilirken, öğrenci gençliğin içine girdiği politik hareketlilik bu "temel çelişki"nin bir sonucu olarak yorumlandı. Yaşanan gelişmelerde devletin tutumu ve politikaları görmezden gelindiği gibi, gençlik hareketi sosyolojik ve psikolojik anomaliler çerçevesinde ele alındı.

Research paper thumbnail of Türk Ceza Kanunu’nun 141 VE 142. maddelerine ilişkin tartışmalarda devlet ve sınıflar

Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2014

Özet 1936 yılında kabul edilen reform paketiyle Türk Ceza Kanunu'na giren 141 ve 142. maddeler, s... more Özet 1936 yılında kabul edilen reform paketiyle Türk Ceza Kanunu'na giren 141 ve 142. maddeler, sınıf esaslı örgütlenmeyi ve propagandayı yasaklayarak örgütlenme ve ifade özgürlüğünü ihlal ettikleri gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bu çalışmada 141 ve 142. maddeler esas olarak devlet-sınıf ilişkileri bağlamında ele alınmıştır. Maddeler üzerindeki değişiklikler ve ilgili içtihadın mantığı dönemin sosyal ve politik koşulları bağlamında, bu koşulların devlet-sınıf ilişkileri üzerindeki yansımalarına odaklanılarak incelenmektedir. Bu açıdan, Erken Cumhuriyet dönemindeki "sınıfsız toplum" kurgusunun yerini ilk aşamada "sınıfsız toplum" kurmayı amaçlayan siyasetin yasaklanmasına bıraktığı iddia edilmektedir. Daha sonraki dönemde ise, kapitalizm devletin "temel nizam"ı olarak kabul edilmiş ve hukuk otoritesi tarafından anti-kapitalist siyaset karşısında dokunulmaz sayılmıştır. Hukukun sınıflı toplumlardaki rolüne ilişkin yaklaşımlar ışığında ele alınan bu tarihsel izlek, sınıf siyaseti söz konusu olduğunda Türkiye'de hukukun baskı aygıtının bir parçası olarak ele alınabileceğini göstermektedir.

Research paper thumbnail of II. Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye'de Anti- Komünizm

Gelenek, 2020

CANGÜL ÖRNEK Anti-komünizm Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından itibaren iktidarın sınıf karakterini... more CANGÜL ÖRNEK Anti-komünizm Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından itibaren iktidarın sınıf karakterinin doğal bir sonucu olsa da, iki nedenle 1940'lara kadar günlük siyasi söylemin ve propagandanın sürekli bir unsuru olmaktan nispeten uzaktı. Birinci neden, Sovyetler Birliği ile Millî Mücadele sırasında kurulan olumlu ilişkilerin 1930'lara kadar sürdürülmüş olmasıdır. İkincisi ise, anti-komünizmin iktidarın tek elde toplandığı, halkın siyasete katılım kanallarının kapalı olduğu, örgütlenme hakkının yok sayıldığı bir dönemde ideolojik işlevinin sınırlı olmasıdır. Bu yıllarda anti-komünizm daha çok devletin çıplak baskı politikalarıyla var oldu. Komünist kadroların tevkif edilmesi, ilerici aydınların ve işçilerin baskı altında tutulması ile anti-komünist Ceza Yasası, Cemiyetler Yasası gibi gerici yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi bu şiddetin örnekleridir. Bu dönemde halkı "komünistlerin kötü niyetleri" konusunda uyaran yayınlar yapılması da ihmal edilmedi. Tüm bunlara rağmen

Research paper thumbnail of Idiocy or ideological fallacy? : An Attempt to Interpret the Fatal Amour Between the Left Liberal Intelligentsia and the Islamists in Turkey

Once supporting the AKP government fervently, the left liberal intellectuals of Turkey have been ... more Once supporting the AKP government fervently, the left liberal intellectuals of Turkey have been at odds with the ruling power for the last couple of years. Yet, this group’s contribution to ascendancy of the AKP and legitimization of the political purges carried out by the government against its dissidents continues to be subject to hot political debates. However, the critics stay short of contextualizing and historicizing the role played by these intellectuals. This article argues that any accurate reading of the transformative agency of this group should include a global-historical perspective. In other words, it is the contention of this study that the world-historical changes in the political-lead role of public intellectuals in the neoliberal era and the post-Cold War era’s changing relation of the public intellectual to the very modern work of intellectual pioneering should be taken into account if one wants to analyze the particular case of Turkey.

Research paper thumbnail of Hobbes'u gösterip Locke'a razı etmek: Covid-19, siyasal egemenlik ve piyasa, Birgün Gazetesi

Pandemiye karşı alınan kamusal önlemlere odaklanılarak yapılan siyasal otoriterleşme tartışmaları... more Pandemiye karşı alınan kamusal önlemlere odaklanılarak yapılan siyasal otoriterleşme tartışmalarının gözden kaçırdığı nokta nedir?

Research paper thumbnail of "Eyvah, devlet ateş ölçüyor: Covid-19, Agamben ve digerleri", Birgün Gazetesi

Opinion, 2020

Covid-19 virüsünün İtalya'ya ulaştığı ilk günlerde ünlü İtalyan düşünür Giorgio Agamben, hükümet ... more Covid-19 virüsünün İtalya'ya ulaştığı ilk günlerde ünlü İtalyan düşünür Giorgio Agamben, hükümet yetkililerinin ilk açıklamalarından yola çıkarak, alınan tedbirlerin orantısızlığını siyasi otoritenin "istisna hali" yaratma eğilimine bağlayan bir yazı kaleme aldı.

Research paper thumbnail of Mütareke Döneminde Siyasal Temsil, Seçimler ve Halkçılık

Milli Mücadele yıllarında bir yandan cephede savaş sürerken diğer yandan Ankara'da ve kısmen İsta... more Milli Mücadele yıllarında bir yandan cephede savaş sürerken diğer yandan Ankara'da ve kısmen İstanbul'da siyasal temsil ve seçimler başlığında uzun tartışmalar yapılmıştır. Bu yılların farklı halkçılık anlayışları özellikle bu başlıklarda ortaya konulmuştur.

Research paper thumbnail of Milli Mücadele Yıllarında Sosyalizm Etkisinde Halkıçılık

Research paper thumbnail of Türkiye'de Resmi İdeoloji Eleştirisinin Sorunları

Öz Bu çalışma, Türkiye'de ideoloji konusundaki araştırmalar ve genel tartışmalar üzerinde belirle... more Öz Bu çalışma, Türkiye'de ideoloji konusundaki araştırmalar ve genel tartışmalar üzerinde belirle-yici hale gelen resmi ideoloji eleştirisini incelemeyi amaçlamaktadır. Resmi ideoloji kavramının popülaritesi ve yaygın kullanımına rağmen kavramın üzerinde oydaşma sağlanmış bir tanımının yapılmadığı ve egemen ideoloji gibi ideoloji başlığındaki diğer kavramlarla ilişkisinin incelenmediği öne sürülmektedir. Bunun ötesinde, resmi ideoloji tartışmasına yapılan aşırı vurgunun, Türkiye'de ideolojiler alanını anlamaya ve analiz etmeye dönük çabalar üzerinde olumsuz etkileri olduğu savunulmaktadır. Bu çalışma, söz konusu olumsuz etkileri, ilgili literatürün sorunlu yanlarını daha net biçimde ortaya koyacak bir sınıflandırma yaparak tartışmaya açmaktadır. The Problems of the O fficial Ideology Criticism in Turkey Abstrac t: concept of official ideology, there is almost no attempt to give a substantive definition of the concept or to elucidate its relation with other concepts such as dominant ideology. Beyond that, it is suggested that too much emphasis on official ideology has some disruptive impact on our understanding and analysis of the realm of ideologies in Turkey. This study tries to discuss those negative impacts through developing a certain categorization adopted to clearly point out the problems of the literature on official ideology.

Research paper thumbnail of OFFICIAL IDEOLOGY AND COHESION OF STATE APPARATUS: HISTORICAL AND THEORETICAL NOTES FROM THE 1980 MILITARY INTERVENTION CANGÜL ÖRNEK

Research paper thumbnail of Kültürel Okumanın Gölgede Bıraktıkları: 1960'lar ve 1970'ler Öğrenci Hareketi Örneği Under the Shades of Cultural Analysis: The Case of Youth Movement of the 1960s and 1970s in Turkey

Öz 1960'lardan itibaren sosyal ve beşeri bilimlerde kültürel-partikülarist analiz, evrenselci par... more Öz 1960'lardan itibaren sosyal ve beşeri bilimlerde kültürel-partikülarist analiz, evrenselci paradigma yerine ağırlık kazanmaya başladı. Toplumların sorunları ve bu sorunlara gösterilen tepki geniş anlamda kültüre referansla açıklandı. Bu yıllarda ortaya çıkan toplumsal hareketlerin, geleneksel değer sisteminin ve kültürel yapıların aşınmasına yol açan hızlı değişimin bir sonucu olduğu varsayıldı. Bu çalışmada Türkiye' de 1960'lar ve 1970'ler boyunca sistemi sarsan öğrenci hareketine odaklanılarak bu yeni yaklaşımın kuramsal ve yöntemsel sonuçları tartışılmaktadır. Bu yeni yaklaşımı benimseyen araştırma ve analizlerde Türkiye' deki sorunların esas kaynağı olarak, Kemalist merkezin muhafazakar/otantik çevreye yaptığı müdahaleler gösterildi. Bu müdahalelerin geleneksel değerleri ve yapıyı aşındırdığı ancak yerine yenilerini koyamadığı savunuldu. Öğrenci gençlik arasında gözlemlenen politikleşme ortaya çıkan sosyal bozulmanın ve değer krizinin bir sonucu olarak yorumlandı. Özellikle 1970'lerde solcu ve sağcı gençler arasında yoğunlaşan politik şiddete odaklanılarak, gençlerin " babalarıyla ilişkileri " ya da ergenlik gibi dönemlerde yaşadıkları travmaların onları şiddete yönelten psikolojik altyapıyı oluşturduğu savunuldu. Böylece, Türkiye' de modern merkez ile muhafazakar çevre arasındaki gerilim " temel çelişki " olarak gösterilirken, öğrenci gençliğin içine girdiği politik hareketlilik bu " temel çelişki " nin bir sonucu olarak yorumlandı. Yaşanan gelişmelerde devletin tutumu ve politikaları görmezden gelindiği gibi, gençlik hareketi sosyolojik ve psikolojik anomaliler çerçevesinde ele alındı. Abstract In the 1960s cultural-particularistic analysis started to gain currency in social sciences and humanities weakening the popularity of the once-dominant universalist paradigm. The problems of societies and reactions to those problems were explained with reference to culture in the wide sense of the concept.

Research paper thumbnail of TÜRK CEZA KANUNU'NUN 141 VE 142. MADDELERİNE İLİŞKİN TARTIŞMALARDA DEVLET VE SINIFLAR State and Classes in the Debates on articles 141 and 142 of the Turkish Penal Code

Özet 1936 yılında kabul edilen reform paketiyle Türk Ceza Kanunu'na giren 141 ve 142. maddeler, s... more Özet 1936 yılında kabul edilen reform paketiyle Türk Ceza Kanunu'na giren 141 ve 142. maddeler, sınıf esaslı örgütlenmeyi ve propagandayı yasaklayarak örgütlenme ve ifade özgürlüğünü ihlal ettikleri gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bu çalışmada 141 ve 142. maddeler esas olarak devlet-sınıf ilişkileri bağlamında ele alınmıştır. Maddeler üzerindeki değişiklikler ve ilgili içtihadın mantığı dönemin sosyal ve politik koşulları bağlamında, bu koşulların devlet-sınıf ilişkileri üzerindeki yansımalarına odaklanılarak incelenmektedir. Bu açıdan, Erken Cumhuriyet dönemindeki " sınıfsız toplum " kurgusunun yerini ilk aşamada " sınıfsız toplum " kurmayı amaçlayan siyasetin yasaklanmasına bıraktığı iddia edilmektedir. Daha sonraki dönemde ise, kapitalizm devletin " temel nizam " ı olarak kabul edilmiş ve hukuk otoritesi tarafından anti-kapitalist siyaset karşısında dokunulmaz sayılmıştır. Hukukun sınıflı toplumlardaki rolüne ilişkin yaklaşımlar ışığında ele alınan bu tarihsel izlek, sınıf siyaseti söz konusu olduğunda Türkiye'de hukukun baskı aygıtının bir parçası olarak ele alınabileceğini göstermektedir. Abstract The controversial articles 141 and 142 of the Turkish Penal Code, which were introduced as part of a package of penal-reform in 1936, were criticized for violating the right of organization and freedom of speech by prohibiting class based organizations and propaganda. This study examines the articles in regard to state-class relations in Turkey. The logic behind each amendment and jurisprudence are interpreted in the context of social and political circumstances of the time by particularly focusing on the repercussions of those circumstances on state-class relations. It is argued that " classless society " approach of the Early Republican years was replaced by, first, a ban on politics aiming at constructing a " classless society ". Eventually capitalism was accepted as the " fundamental order " of the state and granted immunity by law authorities against anti-capitalist politics. The historical pattern, which is scrutinized in the light of the role of law in class societies, exhibits that in Turkey the law mechanism in case of class politics can be considered as part of the oppressive apparatus.

Research paper thumbnail of Hegemonya Mücadelesi Bağlamında Filantropi ve Sosyal Bilimler: 1953 Yalova Konferansı Örneği Philanthropy and Social Sciences in the Context of Struggle for Hegemony: The Case of Yalova Conference in 1953

Özet: Soğuk Savaş'ın iki bloğu arasındaki ideolojik mücadele entelektüel yaşam ile kültürel ve sa... more Özet: Soğuk Savaş'ın iki bloğu arasındaki ideolojik mücadele entelektüel yaşam ile kültürel ve sanatsal üretimi derinden etkiledi. Bu bağlamda, üniversite ve sosyal bilimler hegemonya inşası için verilen mücadelenin alanları haline geldiler. Đkinci Dünya Savaşı'nı takiben ABD'de sosyal bilimlerde iki önemli eğilim ortaya çıktı. Birincisi, amprisizmin sosyal bilim metodolojisi olarak egemenliği ikincisi ise, Batı'nın üstünlüğü fikrini korumakla birlikte Batı dışı toplumların Batılı sosyal bilim disiplinleriyle incelenebileceğini öne süren 'Soğuk Savaş Şarkiyatçılığı'nın gelişimi. Bu çalışma, Rockefeller Vakfı'nın Amerikan sosyal bilim anlayışının yaygınlaşmasında ve gelişmekte olan bölge araştırmalarına yerel bilgi sağlamada üstlendiği rolü incelemektedir. Vakfın Türkiye'deki faaliyetleri de bu bağlamda ele alınmıştır. 1953 yılında Yalova'da düzenlenen sosyal bilim konferansına, vakfın Türkiye faaliyetlerinin bir örneği olarak odaklanılmıştır. Konferans boyunca yapılan tartışmalar Amerikan etkisine olduğu kadar buna gösterilen tepkiye ilişkin ipuçları verdiği için önemlidir. Abstract: The ideological struggle between the two blocs of the Cold War had profound impact on intellectual life and cultural and artistic production. In this regard, university and social sciences became the areas of the struggle to establish hegemony. Following the Second World War there occurred two significant tendencies in the social sciences in the US. First was the dominance of empiricism as the methodology of social sciences and second was the development of 'Cold War Orientalism', which preserves the idea of Western superiority but suggests analyzing the non-West with the help of Western social science disciplines. This study scrutinizes the role of the Rockefeller Foundation in the pervasion of the American social science approach and supplying local knowledge for the developing area studies through the foundation's research supports, particularly in the non-West. The activities of the foundation in Turkey are analyzed in this context. Particularly, the social science conference that held in 1953 in Yalova was examined as an example to the foundation's activities in Turkey. The debates during the conference are important since they give hints of the reaction to the American impact as well as the extent of American influence.

Research paper thumbnail of THE THIN SOCIAL VEIN IN NEW TURKISH CINEMA: THE URBAN POOR IN TAYFUN PIRSELIMOĞLU FILMS

This article aims at exploring the representation of urban poverty and the urban poor in New Turk... more This article aims at exploring the representation of urban poverty and the urban poor in New Turkish Cinema through focusing on Pirselimoğlu " s Rıza (2007), Haze (2009) and Hair (2010) trilogy. In his trilogy the characters are selected from among the impoverished people living in the heart of the city, who seem to have very weak social ties. They live invisible lives in big cities without really developing relations with the city and the people living around them. This article suggests that Pirselimoğlu avoids depicting the social fabric that surrounds his characters. He rather adopts a moralist and existentialist perspective when telling the stories of those people. His trilogy gives us some clues about the flimsy existence of social criticism in New Turkish Cinema. Dieser Artikel untersucht die Darstellung städtischer Armut und der urbanen Armen im neuen türkischen Kino. Er konzentriert sich dabei auf Pirselimoğ-lus Trilogie Rıza (2007), Haze (2009), Hair (2010). In dieser Trilogie werden jene Charaktere unter den verarmten Menschen ausgewählt, die im Herzen der Stadt leben und die gesellschaftlich sehr schwach vernetzt sind. Sie leben unsichtbare Leben in großen Städten, ohne dass sich wirklich Beziehungen mit der Stadt und den Menschen entwickeln, die um sie herum leben. In die-sem Artikel wird die These vertreten, dass Pirselimoğlu es vermeidet, das so-ziale Gewebe abzubilden, das die Charaktere umgibt. Stattdessen nimmt er eine moralistische und existentialistische Perspektive ein, während er die Ge-schichten jener Menschen erzählt. Seine Trilogie gibt Hinweise auf die dürf-tige Existenz von Sozialkritik im neuen türkischen Kino.

Research paper thumbnail of From Analysis to Policy: Turkish Studies in the 1950s and the Diplomacy of Ideas

Research paper thumbnail of The Bandung Conference-Encyclopedia of Postcolonial Studies

Research paper thumbnail of Türkiye 68'ini Globalleştirmek

Toplumsal Tarih, 2022

Bu dosyanın ortaya çıkışının en önemli nedeni, 6 Mayıs 2022’nin Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş ve Hüs... more Bu dosyanın ortaya çıkışının en önemli nedeni, 6 Mayıs 2022’nin Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan’ın idam edilmelerinin 50. yıldönümü olması. Bu sebeple onların anısına ithaf edilen bu dosya, bu üç ismin parçası olduğu 68 kuşağını merkezine alarak Türkiye solunu tarihsel olarak farklı bir bağlama oturtma amacını taşıyor. Dünya tarihinde Soğuk Savaş dönemini merkezine alan çalışmaların giderek arttığı ve entelektüel tarihi global bağlamda okuma çabasının yükseldiği bu akademik ortamda, bu dosya Türkiye’deki sosyalist hareketleri bu çerçevede yeniden düşünmeye çağırıyor. Bu bağlamda, bu hareketlerin entelektüel ve söylemsel kaynaklarını basite indirgemekten ve dönemin aktörlerini mitleştirmeden kaçınarak, bu dosya Türkiye solunu Türkiye özgücülüğü kıskacından çıkarmayı hedefleyen ilk adımlardan biri. Bu anlamda, yeni tartışmaları teşvik etmesini umut ediyoruz.