Ali Ceker | Marmara University (original) (raw)
Papers by Ali Ceker
The history of the formation of the Dalaman Plain goes back to 500 BC. From the date of formation... more The history of the formation of the Dalaman Plain goes back to 500 BC. From the date of formation to the present, the plain has been used for the purpose of agricultural activities. And the period after 1980, including the use of spatial in terms of in Dalaman Plain misuse has increased and it has become a risky size. On the VI production, animal husbandry, agricultural activities are the main issues that are discussed.
Öz Tarımsal faaliyetler, her şeyden önce o bölgede bulunduğu coğrafi şartlara göre yapılmakta ve ... more Öz Tarımsal faaliyetler, her şeyden önce o bölgede bulunduğu coğrafi şartlara göre yapılmakta ve şekillenmektedir. Bu durum göz ardı edildiğinde doğal ortamın bir gereği olarak olumsuz sonuç-larla neticelenmektedir. Doğal ortam özelliklerinin iyi bilinmesi ve bu bilinirlik temelinde tarımsal faaliyetlerin şekillendirilmesi-yapılması, sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesinde temel un-surdur.Bu çalışma, doğal ortam özelliklerinin tarımsal faaliyetlere olan etkilerini örnek bir alan ince-lemesiyle ortaya koymak amacını taşımaktadır. Dalaman Ovasının doğal ortam özelliklerinin tarımsal faaliyetlere etkilerinin incelendiği bu çalışmada jeomorfolojik özellikler ve hidrografya özellikleri ele alınmıştır. Yapılan çalışma iki bölüm olarak planlanmıştır. İlk bölümde çalışma sahasının jeomorfolo-jik özellikleri ve tarımsal faaliyetlere etkileri, ikinci bölümde ise çalışma sahasının hidrografya özellik-leri ve tarımsal faaliyetlere etkileri incelenmiştir. Abstract Agricultural activities are firstly carried out and shaped according to the geographical conditions prevailing in that area. When this condition is ignored, as a requirement of the natural environment it is always concluded with negative results. Well known features of the natural environment and shaping of agricultural activities on the basis of this awareness-making is the fundamental to the realization of sustainable development.This study intended to make an example for the impact of the agricultural activity of the natural environment features put up with a study area. The study which examined the effects natural environment features of Dalaman Plains on agricultural activities geo-morphology and hydrography features has been discussed. The study was conducted in two parts. In the first part of the study, the effects of geomorphological characteristics on the agricultural activities area were examined. In the other part, the effects of hydrography properties on the agricultural action have been analyzed.
Tarımsal faaliyetler, her şeyden önce o bölgede bulunduğu coğrafi şartlara göre yapılmakta ve şek... more Tarımsal faaliyetler, her şeyden önce o bölgede bulunduğu coğrafi şartlara göre yapılmakta ve şekillenmektedir. Bu durum göz ardı edildiğinde doğal ortamın bir gereği olarak olumsuz sonuçlarla neticelenmektedir. Doğal ortam özelliklerinin iyi bilinmesi ve bu bilinirlik temelinde tarımsal faaliyetlerin şekillendirilmesi-yapılması, sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesinde temel unsurdur.Bu çalışma, doğal ortam özelliklerinin tarımsal faaliyetlere olan etkilerini örnek bir alan incelemesiyle ortaya koymak amacını taşımaktadır. Dalaman Ovasının doğal ortam özelliklerinin tarımsal faaliyetlere etkilerinin incelendiği bu çalışmada jeomorfolojik özellikler ve hidrografya özellikleri ele alınmıştır. Yapılan çalışma iki bölüm olarak planlanmıştır. İlk bölümde çalışma sahasının jeomorfolojik özellikleri ve tarımsal faaliyetlere etkileri, ikinci bölümde ise çalışma sahasının hidrografya özellikleri ve tarımsal faaliyetlere etkileri incelenmiştir.
In the educational institutions and universities, which on the top of all educational institution... more In the educational institutions and universities, which on the top of all educational
institutions, in order to process the organizations fluently and make an efficient educational
term are usually depends on the information that archived by classification of the
information as well as accessible and reliable information. The universities are not a static
structure; they are like living organism, because there is a continuous development change in
the context of spatial data and non-spatial data in each semester and every year. It refers the
spatial data about new buildings, transportation networks, green space and non-spatial data
about academic and administrative staff and students in the each unit. In this context, there
are many systems have been developed in order to classify data and for effective usage of
information according to different purposes. Geographic Information Systems (GIS) is the
most common technology in those systems.
GIS has a crucial role in terms of creating the spatial information of a particular area.
Göztepe Campus of Marmara University has been selected as the study area. The primary
objective of this study is the creation of Campus Information System of Marmara University
Göztepe Campus (MÜKBİS) based on Geographical Information Systems (GIS). The study
field will be examined with the geographical perspective and during the digitization process
all obtained data will be transferred to GIS. In that case, information of all the elements
falling in the study area will be digitized and an inventory study will be carried end of the
study. In accordance with data which is obtained before, queries will be made in order to
produce spatial characteristics of the study area. Moreover, with the creation of information
system of the campus, the functional properties and personnel, student information of the
study area will be accessed more effici,ently and safely.
Key Words: Marmara University, Marmara University Campus Information Systems
GIS, Göztepe Campus
ÖZET Sürdürülebilir tarım; tarımsal ekosisteme zarar vermeyen, doğanın kendini yenilemesine imkân... more ÖZET
Sürdürülebilir tarım; tarımsal ekosisteme zarar vermeyen, doğanın kendini yenilemesine imkân tanıyan tarımsal sistemler ve uygulamalardan oluşmaktadır. Sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir tarımsal uygulamalarda amaç; doğal kaynakları tüketmeksizin, doğal ortama zarar vermeden güvenli gıda ve lif üretiminin gerçekleştirilmesidir. Diğer bir amaç ise kırsal kalkınmayı sağlayarak çiftçilerin ekonomik düzeylerini ve yaşam kalitesini artırmaktır. Özetle sürdürülebilir tarım, bütüncül bir yaklaşıma sahiptir. Ülkemizde sürdürülebilir tarımın gerçekleşmesi ve tarımsal faaliyetlerin tüm aşamalarında denetim mekanizmasının en üst seviyede işletilmesi adına Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi (TARSEY) projesi gerçekleştirilmektedir. Tarımsal sürdürülebilirlik adına bir dönüm noktası olacak bu dev proje, tam anlamıyla gerçekleştirildiğinde Hassas Tarıma (HT) geçiş süreci de tamamlanmış olacaktır. TARSEY projesi 2015 yılı itibari ile ülkemizde sürdürülebilir tarım uygulamalarının tümünü kapsayan bir sistem olarak düşünülmüş ve bugüne değin gerçekleştirilen tüm uygulamaları içine alacak şekilde planlanmıştır. Proje, tarımsal uygulamaları tek çatı altında toplayacak şekilde temellendirilmiştir.
Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Öncelikle sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir tarımın göstergeleri esas alınarak bir kavramsal çerçeve ortaya konmuştur. Bu kapsamda sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir tarımsal uygulamaların önemi üzerinde durularak bir farkındalık oturuşturulması amaçlanmıştır. İkinci aşamada ülkemizde sürdürülebilir tarım çerçevesinde devam eden tarımsal uygulamalar ve bu uygulamaların geldiği son aşama irdelenmiştir. Ülkemizde sürdürülebilir tarımsal uygulamaların geldiği en son aşama; TARSEY olarak projelendirilen, tüm sürdürülebilir tarımsal uygulamaların destekleyicisi ve bütünleyicisi mahiyetinde olan, karar destek mekanizmalarında son teknolojilerin kullanıldığı sistemler bütününden oluşmaktadır. Bu sistem ülkemiz tarımı açısından bir dönüm noktası niteliğindedir.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir Tarım, Türkiye’de Sürdürülebilir Tarım, İyi Tarım, Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi (TARSEY), Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi (TARBİL).
SUSTAINABLE AGRICULTURE AND AN EVALUATION FOR TURKEY
ABSTRACT
Sustainable agriculture consists agricultural systems and practices that does not harm the agricultural ecosystem and allowing nature to renew itself. The objective of sustainable agriculture and sustainable agricultural practices is the protection of the natural resources, the production of safe food and fiber without harming the natural environment. Another objective is to improve the economic status and quality of life of farmers by providing the rural development. Thus, sustainable agriculture has a holistic approach. In Turkey, the realization of sustainable agriculture and mechanism at all stages of agricultural activities are carried out the highest level of operation of on behalf of Agriculture Integrated Management Information System (TARSEY) project. This giant project which will be a milestone behalf of agricultural sustainability, when the full realization of Precision Agriculture (PA) happens, the transition process will be completed. TARSEY project is conceived as a system that covers all sustainable agricultural practices of Turkey in 2015 and it is planned to include all applications that have been realized so far. The project is based according to agricultural practices which intend to collect them under one roof.
This study consists of two parts. Firstly, the conceptual framework for the sustainable agriculture and sustainable agriculture indicators has been put forward. Hence, the importance of sustainable agriculture and sustainable agriculture applications has been revealed in order to create awareness. In the second part, an evaluation will be made with in sustainable agriculture framework of the current situation with reference to the ongoing agricultural practices. The latest stage of sustainable agricultural practices that reached in Turkey; Agriculture Integrated Management Information System (TARSEY) as projected, supportive of all sustainable agricultural practices and all its complements, it consisted decision support mechanism of the latest technology that use in of the whole. This system will be evaluated by study which is a milestone for Turkey.
Due to its geographical position Georgia is a country leading energy resources and at the same ti... more Due to its geographical position Georgia is a country leading energy resources and at the same time it is the reason of conflicts which are experienced by it. Georgia takes responsibility to solve problems of potential conflicts of Abkhazia and south Ossetia. The ethnic conflicts in this country is one of the most important factors which impairs political and economical stability. These days in the economy of Georgia industrial facilities are in bad level because of capital lack and technology obsolete. This study examined the economical characteristics of Georgia, its industry, agriculture, energy resources, tourism and foreign trade.
Благодаря своей географической позиции эта страна является лидером энергетичестих ресурсов. В связи с этой причиной она переживает различные конфликты. Грузия несёт большую ответственность за решение проблем возникших между Абхазии и южной Осетии. Этнические конфликты в этой стране являются важным фактором понижения экономической и политической стабильности страны. Грузия переживает подавление промышленных предприятии с связи с недостатком капитала и нехватки технологии. Это исследование расматриваыет экономическую характеристику Грузии, её индустрию, сельское хозяйство, энергетические ресурсы, туризм а так же внешнюю экономику
Kocaeli Platosu üzerinde yer alan Çayağzı (Riva) Havzası, yaklaşık olarak 853 km²’lik bir su topl... more Kocaeli Platosu üzerinde yer alan Çayağzı (Riva) Havzası, yaklaşık olarak 853 km²’lik bir su toplama alanına sahiptir (Şekil 1). Jeolojik, jeomorfoljik anlamda bir havza ünitesi oluşturan saha, aynı zamanda İstanbul’un önemli su havzalarından bir tanesini karşılamaktadır. Havzayı drene eden Çayağzı (Riva) Deresi, güneydoğuda Kocaeli İli topraklarından kaynaklanarak, kuzeyde Çayağzı (Riva) Köyü yakınında Karadeniz’e dökülür. Havzanın orta bölümlerine yerleşmiş olan Ömerli Baraj Gölü, başta Anadolu Yakası olmak üzere, İstanbul İli’nin su ihtiyacını karşılayan en önemli kaynaktır. Havzanın günümüzde ve gelecekte sürdürülebilir bir biçimde kullanımı açısından doğal ortam koşullarının sunduğu fırsatların ve risklerin analiz edilmesi önem taşımaktadır. Bu hususta, jeolojik kapsamda;tektonik tehditlerle birlikte litolojik potansiyelin belirlenip kullanım imkânlarının ve bu alandaki risklerin değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca jeomorfolojik potansiyelin sorunlarıyla (eğim, heyelan, vs) birlikte belirlenmesi ve önlem alınması, su varlığının tespiti, kalitesinin korunarak yönetilmesi, taşkın-çekik ve sel gibi risklerin incelenmesi ve çözüm üretilmesi önem taşımaktadır.
Located on Çayağzı Kocaeli Plateau (Riva) basin has a catchment area of approximately 859 km² like (Figure 1). Geological, geomorphologic sense, forming a basin unit area, also meet one of the major watersheds in Istanbul. Basin, which drains Çayağzı (Riva) River, in southeastern stemming from Kocaeli Province territory, in the north Çayağzı (Riva) is poured into the Black Sea near the Çayağzı (Riva) village. The middle section of the settled Ömerli Reservoir Watershed, including primarily Aanadol Collar, Istanbul meets the water needs of the city. Basin today and in the future in a sustainable way for the use of the opportunities offered by the natural conditions and the analysis of risk is important. In this regard, the geological context; use of facilities identified with tectonic lithologic potential threats and risks need to be assessed in this area. Also the problems of the geomorphological potential (slope, landslides, etc.) to determine together and to take precautions, the detection of the presence of water, to be managed by maintaining the quality, examining the risk of flood-slant and floods and solutions to produce important.
Dünya üzerinde toplam 31 ülkede nükleer santral bulunmaktadır. Nükleer santrallerin b... more Dünya üzerinde toplam 31 ülkede nükleer santral bulunmaktadır. Nükleer santrallerin bulunduğu ülkelere bakıldığında gelişmiş ülkelerin bu konuda ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) verilerine göre dünyada toplam enerji ihtiyacının %13,5’i toplam 437 adeti bulan nükleer santralden üretilmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 16 ülkede 72 adet nükleer santral yapım aşamasındadır.
Nükleer santrallerin kurulması ve nükleer enerji üretimi gelecekte de artış gösterecektir. Türkiye ve dünya ölçeğinde nükleer enerji üretimi konulu yapmış olduğumuz çalışmamızda nükleer enerji kullanımında ilk nükleer santralin kurulduğu 1954 yılından günümüze değin gelinen aşama irdelenecek ve nükleer enerji üretiminin bir gereklilik olup olmadığı tartışma bölümünde ele alınacaktır.
Bu çalışmamızda, yapımına yakın zamanlarda başlanan Akkuyu nükleer santrali ağırlıklı olmak üzere Türkiye’nin nükleer enerjiye yönelik politikaları coğrafi bakış açısı ile incelenecektir.
There are nuclear power plants in 31 countries around the world. When we take a glance of countries which have nuclear power plants, it is observed that the developed countries are ranked first in this regard. According to International Atom Energy Agency (IAEA) data, there are 437 nuclear power plants which meet 13,5% of world energy needs. There are 72 nuclear power plants under construction in the 16 countries including Turkey.
The nuclear power plant constructions and nuclear energy production will most likely increase in the future. In the study, which covers the nuclear energy production at the global and Turkey’s scale, from the first nuclear power plants in 1954 to date the nuclear energy will be analyzed and discussed
Tarihi devirlerden günümüze kentler farklı sebepler doğrultusunda değişim ve dönüşüm sürecine tab... more Tarihi devirlerden günümüze kentler farklı sebepler doğrultusunda değişim ve dönüşüm sürecine tabi olmuştur. Sanayi Devrimi sonrasında kentler üzerinde görülen nüfus baskısı değişim ve dönüşüm hızını geometrik bir şekilde etkileyerek çarpık kentleşme, altyapı sorunları, kentsel kirlilik ve kültürel çatışma gibi sorunları beraberinde getirmiştir. Canlı bir organizmayı andıran kentler birçok coğrafi sebep doğrultusunda gelişimlerini devam ettirmişlerdir. Yaşadığımız yüzyılda kentler farklı dönüşümlere ve değişimlere uğramaktadır. Kentlerin hem sosyo-kültürel yapısını etkileyen hem de kentlerin yapısal dokusunu değiştiren faktörlerin başında kentsel dönüşüm gelmektedir. Kentsel değişim ve dönüşümlerin önemli sonuçlarından biri ise soylulaştırmadır (gentrifikasyon). Basit bir tanımla soylulaştırma; kentlerde yaşayan düşük gelirli grupların, konutların yenilenmesiyle orta ve üst gelirli gruplarla yer değiştirmesi olayıdır. Soylulaştırma süreci her ne kadar New York ve Londra gibi dünya şehirlerinde popüler olsa da, Amerika’da Minneapolis ve Philadelphia, İngiltere’de Manchester ve Glasgow gibi şehirlerin merkezlerinde de görülmektedir. Soylulaştırma kavramı çerçevesinde çalışma alanı olarak belirlenen ve nüfus büyüklüğü açısından dünyanın birçok devletinden daha kalabalık olan İstanbul’da; Fatih, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Kadıköy gibi 16 ilçede kentsel dönüşüm uygulanmaktadır. Bu bağlamda gerçekleşen değişim ve dönüşüm global ölçekte yaşanan soylulaştırma olgusuna örnek teşkil etmektedir. Soylulaştırma kavramı etrafında şehir coğrafyası perspektifli bir incelemeye tabi tutulacak olan çalışma alanında yapılan kentsel dönüşümler incelenerek; yaşanan değişim, dönüşüm ve bunun sosyo-kültürel yansımaları ortaya konmuştur.
From the historical times to today, the cities have witnessed the changes and transformations due to different reasons. Aftermath of Industrial Revolution, the impact of population on cities has made a geometric way of changes and transformations’ speed which resulted in some problems such as unplanned urbanization, infrastructural problems, urban pollution and cultural conflicts. The cities which remind a living organism have maintained their developments through several geographic reasons. In our century the cities are subjected to a different transformation and change. A case that have started to affect both the structural and socio-cultural and change the structural texture of cities; an urban transformation and evolution process which is named as “Gentrification”. With a simple definition of gentrification is the low-income groups in urban areas are replaced by the middle and upper income groups as a result of the renewal of housing in the area. In spite of the fact that the gentrification is more popular in world cities like New York and London, it has been experienced in the regional cities such as Minneapolis and Philadelphia in USA and Manchester and Glasgow in England. We have identified Istanbul, which is more crowded than many countries in terms of population size, as field of study within the framework of gentrification. Including Fatih, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Kadıköy, there are 16 districts in which urban renewal takes place. In this context, the transformation and the change of Istanbul make an example of gentrification which is occurred at the global scale. The field of study will be analyzed by urban geography perspective within the concept of gentrification. The urban renewal areas will be examined and the change, transformations and it’s social-cultural reflections will be put forward.
Books by Ali Ceker
Sindiren is a rural settlement established on dead settlement ruins yet achieved to revive this a... more Sindiren is a rural settlement established on dead settlement ruins yet achieved to revive this area. From its very first day of settlement until today, size and direction of spatial development on survey site have been shaped under the influence of numerous factors both human and physical. The purpose of this study is to introduce spatial development of Quarter Sindiren. Spatial development on survey site took place after
1980 for the most part. Building area grew 6 fold compared to 1980. This study considers spatial development of survey site during a certain historical period. This study reviews phases of spatial development undergone by a quarter established on ancient ruins in 1826 under three different periods of times namely, 1955, 1980 and 2016. With this respect, factors that influence spatial development are specified. Contributing factors to spatial development are nomad living style,
occupation in 1921 due to Turkish War of Independence, settlement becoming the center of commune and family splits as major topics for years prior to 1980. For the year of 1980 and thereafter, main topics are construction of new buildings for official organizations such as schools, police stations, municipal buildings, construction of transportation networks, settlement becoming municipality and construction of
summerhouses by Sindiren residents living in Ankara. These are the topics embodying our study.
Macedonia, which has a regional economic potential, has been exposed to all of the negative impac... more Macedonia, which has a regional economic potential, has been exposed to all of the negative impacts of instability experienced in the Balkan geography from a political and economic aspects. The figures of bilateral trade with Macedonia Republic, with which we have been on amicable terms since its inception, have not yet achieved the returns expected from the Free Trade Agreement (FTA), which has been signed. In our work directed towards the target of developing trade relations with Macedonia, which could virtually be regarded as a neighbor due to its geographical proximity, the bilateral treaties oriented towards developing of Economic and Trade relations between the two countries, the course of trade relations of Turkey and Macedonia throughout historic process, export-import indicators, and import and export values as well as their development according to product groups between the two countries have been examined and the economic and trade relations of Turkey with Macedonia have been analyzed in its entirety.
Conference Presentations by Ali Ceker
Bir mekân bilimi olan coğrafya belirli bir alanda var olan tüm doğal ve beşeri unsurların karşılı... more Bir mekân bilimi olan coğrafya belirli bir alanda var olan tüm doğal ve beşeri unsurların karşılıklı ilişkilerini, etkileşimlerini inceleyen, irdeleyen analiz ve sentez yapan bir bilimdir. Coğrafyayla kentler arasında çok yakın münasebetler vardır. Fiziki şartların elverişliliği herhangi bir lokasyonun yerleşme alanı olarak seçilmesinde baş faktördür. Doğal ortamın sunduğu avantajlarla kent gelişimi sağlanırken beşeri faktörlerde fiziki mekânı şekillendirerek biçimlenmesine etki eder. MÖ 2.yy’da meskûn bir alan olan Eyüp sit koruma alanında (Kozmidyon bölgesi) haliç gibi bir doğal limanın varlığı, su kaynaklarına erişim imkânı, uygun iklim koşulları ve tarıma elverişli verimli topraklarının varlığı nedeniyle ilk yerleşim bölgesi olarak seçilmiştir. Coğrafi konumu nedeniyle şehrin boğucu siyasi entrikalarından bunalan imparatorların, padişahların sayfiye mekânı olan Eyüp; bu fonksiyonu doğrultusunda av köşkleri ve yalılardan oluşan bir kırsal yerleşim alanı olmuştur. 19.yy’ın başı ve 20.yy’dan itibaren tekstil imalathaneleriyle sanayileşmenin görüldüğü Eyüp’te sanayileşmeyle beraber çevre sorunları görülmeye başlamıştır. 1950 ve sonrası büyük şehirlere yaşanan göçten İstanbul ve dolayısı ile Eyüp fazlası ile etkilenerek çarpık kentleşmenin getirdiği sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
Büyük değişimlerin ötesinde kutsallığın atfedildiği Eyüp’te değişmeyen tek şey dini bir ziyaret alanı olarak kalmasıdır. İlk çağda pagan inanışının gereği olarak yapılan sunaklar ve sonrasında Hıristiyanlığı kabul eden Roma-Bizans dönemlerinde yapılan manastırlar, Osmanlı döneminde Eyüp El-Ensari’nin kabri etrafında yapılan cami ve türbeler; coğrafi olarak bölgeyi bir dini turizm alanı haline getirmiştir.
Thesis Chapters by Ali Ceker
ÖZET Ortadoğu coğrafyasında yer altı kaynakları açısından ... more ÖZET
Ortadoğu coğrafyasında yer altı kaynakları açısından yoksun bir ülke olan Ürdün’de; tarımsal üretimin kısıtlılığı ve en önemli doğal kaynağı olan fosfat yataklarının küçük boyutlu olması nedeniyle, dış yardımlar olmadan ülkenin ekonomik sürekliliği sağlaması ve üretici projeler geliştirmesi ve gerçekleştirmesi neredeyse imkansızdır. Ülkenin doğrudan içinde bulunduğu Filistin sorununun giderek krize dönüşmesi ve yeni bir Arap–İsrail savaşı ihtimali ve riski; ülkenin kalkınması ve ilerlemesi yolunda en önemli engellerden bir tanesidir. Çünkü Ürdün kaynaklarının büyük bölümünü askeri harcamalara ayırmak zorunda kalmaktadır. Kronikleşen su sıkıntısı ülkenin çözmesi gereken diğer bir sorunudur. Ülkede fosfat madeni dışında belli başlı gelir kalemleri ticaret, turizm ve dış yardımlardır.
Bölge coğrafyasında ve kendi içerisinde günden güne artan ve daha da çözülemez hale gelen siyasi istikrarsızlığın-gerginliğin tüm olumsuz etkilerine rağmen Ürdün; ekonomik reformları sürdürmekte ve dış sermayenin-yatırımcının ilgi gösterdiği bir ülke özelliğindedir.
Ürdün ile ticari ilişkilerimizin rakamsal boyutu, olması gereken potansiyelin çok çok altındadır. Son yıllarda hızla artan ticaret hacminin iki ülke arasında 2009 yılında imzalanan STA ile daha da gelişeceği muhakkaktır.
İki ülke arasındaki ticari ilişkileri geliştirmeyi amaçladığımız tez çalışması; üç ana bölümden oluşmaktadır. Tez çalışmasının ilk bölümünde Türkiye ve Ürdün’ün fiziki, beşeri ve ekonomik coğrafi özellikleri kısaca ele alınmıştır. İkinci bölümde; Türkiye ve Ürdün’ün dış ticaretleri, ticari ilişkilerinin tarihsel süreç içerisindeki seyri, dış ticaret hacimleri, ihracat-ithalat göstergeleri ve iki ülke arasında yapılan anlaşmalar ve bunların sonuçları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın son bölümünde iki ülke arasında madde grupları itibarı ile karşılıklı ithalat, ihracat değerleri ve gelişimi günümüze kadar incelenmiş, irdelenmiştir.
ÖZ SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM KAPSAMINDA DALAMAN OVASI’NIN MEKÂNSAL ANALİZİ Ali ÇEKER Dalaman Ovası M... more ÖZ
SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM KAPSAMINDA DALAMAN OVASI’NIN MEKÂNSAL ANALİZİ Ali ÇEKER Dalaman Ovası MÖ 500’lü yıllardan itibaren oluşmaya başlamıştır. Oluşum tarihinden günümüze değin ova, amaç doğrultusunda tarımsal faaliyetler adına kullanılmıştır. 1980 ve sonrası dönem olmak üzere ovada mekânsal kullanım açısından amaç dışı kullanım artmış ve bu durum riskli bir boyut kazanmıştır. Mutlak tarım alanları üzerinde; yerleşmelerin yoğunluğu, ulaşım, turizm ve sanayi gibi farklı amaç dışı kullanımların artması sürdürülebilir tarım açısından önemli risklerdir.
Tez çalışmamızın tüm bölümlerinde inceleme sahasında mekanı oluşturan coğrafi unsurlar tarım odaklı bir yaklaşımla ele alınarak bir bütünlük içerisinde analiz edilmiştir.
Sürdürülebilirlik ilkesi esas alınarak Dalaman Ovasının, sürdürülebilir tarımsal uygulamalar kapsamında mekânsal ölçütlerin ve mevcut tarımsal uygulamaların coğrafi bir bakış açısıyla analizinin yapıldığı çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Tez çalışmasının gerekçesinin ortaya konarak amacının belirlendiği giriş bölümünde çalışma alanının sınırları ortaya konmuştur. Bu kapsamda tarımsal faaliyetler çerçevesinde güvenli gıda üretiminin ne denli önemli olduğu vurgulanarak sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir tarımsal uygulamalar dikkate alınmıştır. Çalışmamızın ilk bölümünde mekân unsurunu oluşturan doğal ortama ait özellikler ile beşeri özellikler ele alınmıştır. Fiziki Coğrafya ve Beşeri Coğrafya özelliklerinin yapılan tarımsal faaliyetler üzerindeki etki düzeyleri ve tarımla ilişkileri irdelenmiştir.
İnceleme sahasının tarımsal özelliklerinin tüm yönleriyle irdelendiği ikinci bölümde öncelikle tarımın gelişim süreci ele alınmıştır. Yine aynı bölüm kapsamında günümüze ait tarımsal özellikler ortaya konmuştur. Dalaman Ovasında bitkisel üretim, hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık ele alınan belli başlı konulardır.
Tez çalışmasının son bölümünü oluşturan üçüncü bölümde tarımsal sürdürülebilirliği sağlayan faktörler ve tarımsal sürdürülebilirliği riske eden faktörler tek tek belirlenmiş ve başlıklar altında irdelenmiştir. Bu bölümde tarımsal faaliyetlerde mevcut sürdürülebilir tarımsal uygulamaların geldiği aşama belirlenerek yeterlilik durumu tespit edilmiştir. Sonuç bölümünde ise Dalaman Ovası’nın tarım perspektifli bir SWOT Analizi yapılarak ovada tarımsal sürdürülebilirliği sağlayan güçlü yanlar ve fırsatlar ile tarımsal sürdürülebilirlik açısından tehdit unsuru olan zayıf yönler ve tehditler belirlenmiştir
The history of the formation of the Dalaman Plain goes back to 500 BC. From the date of formation... more The history of the formation of the Dalaman Plain goes back to 500 BC. From the date of formation to the present, the plain has been used for the purpose of agricultural activities. And the period after 1980, including the use of spatial in terms of in Dalaman Plain misuse has increased and it has become a risky size. On the VI production, animal husbandry, agricultural activities are the main issues that are discussed.
Öz Tarımsal faaliyetler, her şeyden önce o bölgede bulunduğu coğrafi şartlara göre yapılmakta ve ... more Öz Tarımsal faaliyetler, her şeyden önce o bölgede bulunduğu coğrafi şartlara göre yapılmakta ve şekillenmektedir. Bu durum göz ardı edildiğinde doğal ortamın bir gereği olarak olumsuz sonuç-larla neticelenmektedir. Doğal ortam özelliklerinin iyi bilinmesi ve bu bilinirlik temelinde tarımsal faaliyetlerin şekillendirilmesi-yapılması, sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesinde temel un-surdur.Bu çalışma, doğal ortam özelliklerinin tarımsal faaliyetlere olan etkilerini örnek bir alan ince-lemesiyle ortaya koymak amacını taşımaktadır. Dalaman Ovasının doğal ortam özelliklerinin tarımsal faaliyetlere etkilerinin incelendiği bu çalışmada jeomorfolojik özellikler ve hidrografya özellikleri ele alınmıştır. Yapılan çalışma iki bölüm olarak planlanmıştır. İlk bölümde çalışma sahasının jeomorfolo-jik özellikleri ve tarımsal faaliyetlere etkileri, ikinci bölümde ise çalışma sahasının hidrografya özellik-leri ve tarımsal faaliyetlere etkileri incelenmiştir. Abstract Agricultural activities are firstly carried out and shaped according to the geographical conditions prevailing in that area. When this condition is ignored, as a requirement of the natural environment it is always concluded with negative results. Well known features of the natural environment and shaping of agricultural activities on the basis of this awareness-making is the fundamental to the realization of sustainable development.This study intended to make an example for the impact of the agricultural activity of the natural environment features put up with a study area. The study which examined the effects natural environment features of Dalaman Plains on agricultural activities geo-morphology and hydrography features has been discussed. The study was conducted in two parts. In the first part of the study, the effects of geomorphological characteristics on the agricultural activities area were examined. In the other part, the effects of hydrography properties on the agricultural action have been analyzed.
Tarımsal faaliyetler, her şeyden önce o bölgede bulunduğu coğrafi şartlara göre yapılmakta ve şek... more Tarımsal faaliyetler, her şeyden önce o bölgede bulunduğu coğrafi şartlara göre yapılmakta ve şekillenmektedir. Bu durum göz ardı edildiğinde doğal ortamın bir gereği olarak olumsuz sonuçlarla neticelenmektedir. Doğal ortam özelliklerinin iyi bilinmesi ve bu bilinirlik temelinde tarımsal faaliyetlerin şekillendirilmesi-yapılması, sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesinde temel unsurdur.Bu çalışma, doğal ortam özelliklerinin tarımsal faaliyetlere olan etkilerini örnek bir alan incelemesiyle ortaya koymak amacını taşımaktadır. Dalaman Ovasının doğal ortam özelliklerinin tarımsal faaliyetlere etkilerinin incelendiği bu çalışmada jeomorfolojik özellikler ve hidrografya özellikleri ele alınmıştır. Yapılan çalışma iki bölüm olarak planlanmıştır. İlk bölümde çalışma sahasının jeomorfolojik özellikleri ve tarımsal faaliyetlere etkileri, ikinci bölümde ise çalışma sahasının hidrografya özellikleri ve tarımsal faaliyetlere etkileri incelenmiştir.
In the educational institutions and universities, which on the top of all educational institution... more In the educational institutions and universities, which on the top of all educational
institutions, in order to process the organizations fluently and make an efficient educational
term are usually depends on the information that archived by classification of the
information as well as accessible and reliable information. The universities are not a static
structure; they are like living organism, because there is a continuous development change in
the context of spatial data and non-spatial data in each semester and every year. It refers the
spatial data about new buildings, transportation networks, green space and non-spatial data
about academic and administrative staff and students in the each unit. In this context, there
are many systems have been developed in order to classify data and for effective usage of
information according to different purposes. Geographic Information Systems (GIS) is the
most common technology in those systems.
GIS has a crucial role in terms of creating the spatial information of a particular area.
Göztepe Campus of Marmara University has been selected as the study area. The primary
objective of this study is the creation of Campus Information System of Marmara University
Göztepe Campus (MÜKBİS) based on Geographical Information Systems (GIS). The study
field will be examined with the geographical perspective and during the digitization process
all obtained data will be transferred to GIS. In that case, information of all the elements
falling in the study area will be digitized and an inventory study will be carried end of the
study. In accordance with data which is obtained before, queries will be made in order to
produce spatial characteristics of the study area. Moreover, with the creation of information
system of the campus, the functional properties and personnel, student information of the
study area will be accessed more effici,ently and safely.
Key Words: Marmara University, Marmara University Campus Information Systems
GIS, Göztepe Campus
ÖZET Sürdürülebilir tarım; tarımsal ekosisteme zarar vermeyen, doğanın kendini yenilemesine imkân... more ÖZET
Sürdürülebilir tarım; tarımsal ekosisteme zarar vermeyen, doğanın kendini yenilemesine imkân tanıyan tarımsal sistemler ve uygulamalardan oluşmaktadır. Sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir tarımsal uygulamalarda amaç; doğal kaynakları tüketmeksizin, doğal ortama zarar vermeden güvenli gıda ve lif üretiminin gerçekleştirilmesidir. Diğer bir amaç ise kırsal kalkınmayı sağlayarak çiftçilerin ekonomik düzeylerini ve yaşam kalitesini artırmaktır. Özetle sürdürülebilir tarım, bütüncül bir yaklaşıma sahiptir. Ülkemizde sürdürülebilir tarımın gerçekleşmesi ve tarımsal faaliyetlerin tüm aşamalarında denetim mekanizmasının en üst seviyede işletilmesi adına Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi (TARSEY) projesi gerçekleştirilmektedir. Tarımsal sürdürülebilirlik adına bir dönüm noktası olacak bu dev proje, tam anlamıyla gerçekleştirildiğinde Hassas Tarıma (HT) geçiş süreci de tamamlanmış olacaktır. TARSEY projesi 2015 yılı itibari ile ülkemizde sürdürülebilir tarım uygulamalarının tümünü kapsayan bir sistem olarak düşünülmüş ve bugüne değin gerçekleştirilen tüm uygulamaları içine alacak şekilde planlanmıştır. Proje, tarımsal uygulamaları tek çatı altında toplayacak şekilde temellendirilmiştir.
Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Öncelikle sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir tarımın göstergeleri esas alınarak bir kavramsal çerçeve ortaya konmuştur. Bu kapsamda sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir tarımsal uygulamaların önemi üzerinde durularak bir farkındalık oturuşturulması amaçlanmıştır. İkinci aşamada ülkemizde sürdürülebilir tarım çerçevesinde devam eden tarımsal uygulamalar ve bu uygulamaların geldiği son aşama irdelenmiştir. Ülkemizde sürdürülebilir tarımsal uygulamaların geldiği en son aşama; TARSEY olarak projelendirilen, tüm sürdürülebilir tarımsal uygulamaların destekleyicisi ve bütünleyicisi mahiyetinde olan, karar destek mekanizmalarında son teknolojilerin kullanıldığı sistemler bütününden oluşmaktadır. Bu sistem ülkemiz tarımı açısından bir dönüm noktası niteliğindedir.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir Tarım, Türkiye’de Sürdürülebilir Tarım, İyi Tarım, Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi (TARSEY), Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi (TARBİL).
SUSTAINABLE AGRICULTURE AND AN EVALUATION FOR TURKEY
ABSTRACT
Sustainable agriculture consists agricultural systems and practices that does not harm the agricultural ecosystem and allowing nature to renew itself. The objective of sustainable agriculture and sustainable agricultural practices is the protection of the natural resources, the production of safe food and fiber without harming the natural environment. Another objective is to improve the economic status and quality of life of farmers by providing the rural development. Thus, sustainable agriculture has a holistic approach. In Turkey, the realization of sustainable agriculture and mechanism at all stages of agricultural activities are carried out the highest level of operation of on behalf of Agriculture Integrated Management Information System (TARSEY) project. This giant project which will be a milestone behalf of agricultural sustainability, when the full realization of Precision Agriculture (PA) happens, the transition process will be completed. TARSEY project is conceived as a system that covers all sustainable agricultural practices of Turkey in 2015 and it is planned to include all applications that have been realized so far. The project is based according to agricultural practices which intend to collect them under one roof.
This study consists of two parts. Firstly, the conceptual framework for the sustainable agriculture and sustainable agriculture indicators has been put forward. Hence, the importance of sustainable agriculture and sustainable agriculture applications has been revealed in order to create awareness. In the second part, an evaluation will be made with in sustainable agriculture framework of the current situation with reference to the ongoing agricultural practices. The latest stage of sustainable agricultural practices that reached in Turkey; Agriculture Integrated Management Information System (TARSEY) as projected, supportive of all sustainable agricultural practices and all its complements, it consisted decision support mechanism of the latest technology that use in of the whole. This system will be evaluated by study which is a milestone for Turkey.
Due to its geographical position Georgia is a country leading energy resources and at the same ti... more Due to its geographical position Georgia is a country leading energy resources and at the same time it is the reason of conflicts which are experienced by it. Georgia takes responsibility to solve problems of potential conflicts of Abkhazia and south Ossetia. The ethnic conflicts in this country is one of the most important factors which impairs political and economical stability. These days in the economy of Georgia industrial facilities are in bad level because of capital lack and technology obsolete. This study examined the economical characteristics of Georgia, its industry, agriculture, energy resources, tourism and foreign trade.
Благодаря своей географической позиции эта страна является лидером энергетичестих ресурсов. В связи с этой причиной она переживает различные конфликты. Грузия несёт большую ответственность за решение проблем возникших между Абхазии и южной Осетии. Этнические конфликты в этой стране являются важным фактором понижения экономической и политической стабильности страны. Грузия переживает подавление промышленных предприятии с связи с недостатком капитала и нехватки технологии. Это исследование расматриваыет экономическую характеристику Грузии, её индустрию, сельское хозяйство, энергетические ресурсы, туризм а так же внешнюю экономику
Kocaeli Platosu üzerinde yer alan Çayağzı (Riva) Havzası, yaklaşık olarak 853 km²’lik bir su topl... more Kocaeli Platosu üzerinde yer alan Çayağzı (Riva) Havzası, yaklaşık olarak 853 km²’lik bir su toplama alanına sahiptir (Şekil 1). Jeolojik, jeomorfoljik anlamda bir havza ünitesi oluşturan saha, aynı zamanda İstanbul’un önemli su havzalarından bir tanesini karşılamaktadır. Havzayı drene eden Çayağzı (Riva) Deresi, güneydoğuda Kocaeli İli topraklarından kaynaklanarak, kuzeyde Çayağzı (Riva) Köyü yakınında Karadeniz’e dökülür. Havzanın orta bölümlerine yerleşmiş olan Ömerli Baraj Gölü, başta Anadolu Yakası olmak üzere, İstanbul İli’nin su ihtiyacını karşılayan en önemli kaynaktır. Havzanın günümüzde ve gelecekte sürdürülebilir bir biçimde kullanımı açısından doğal ortam koşullarının sunduğu fırsatların ve risklerin analiz edilmesi önem taşımaktadır. Bu hususta, jeolojik kapsamda;tektonik tehditlerle birlikte litolojik potansiyelin belirlenip kullanım imkânlarının ve bu alandaki risklerin değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca jeomorfolojik potansiyelin sorunlarıyla (eğim, heyelan, vs) birlikte belirlenmesi ve önlem alınması, su varlığının tespiti, kalitesinin korunarak yönetilmesi, taşkın-çekik ve sel gibi risklerin incelenmesi ve çözüm üretilmesi önem taşımaktadır.
Located on Çayağzı Kocaeli Plateau (Riva) basin has a catchment area of approximately 859 km² like (Figure 1). Geological, geomorphologic sense, forming a basin unit area, also meet one of the major watersheds in Istanbul. Basin, which drains Çayağzı (Riva) River, in southeastern stemming from Kocaeli Province territory, in the north Çayağzı (Riva) is poured into the Black Sea near the Çayağzı (Riva) village. The middle section of the settled Ömerli Reservoir Watershed, including primarily Aanadol Collar, Istanbul meets the water needs of the city. Basin today and in the future in a sustainable way for the use of the opportunities offered by the natural conditions and the analysis of risk is important. In this regard, the geological context; use of facilities identified with tectonic lithologic potential threats and risks need to be assessed in this area. Also the problems of the geomorphological potential (slope, landslides, etc.) to determine together and to take precautions, the detection of the presence of water, to be managed by maintaining the quality, examining the risk of flood-slant and floods and solutions to produce important.
Dünya üzerinde toplam 31 ülkede nükleer santral bulunmaktadır. Nükleer santrallerin b... more Dünya üzerinde toplam 31 ülkede nükleer santral bulunmaktadır. Nükleer santrallerin bulunduğu ülkelere bakıldığında gelişmiş ülkelerin bu konuda ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) verilerine göre dünyada toplam enerji ihtiyacının %13,5’i toplam 437 adeti bulan nükleer santralden üretilmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 16 ülkede 72 adet nükleer santral yapım aşamasındadır.
Nükleer santrallerin kurulması ve nükleer enerji üretimi gelecekte de artış gösterecektir. Türkiye ve dünya ölçeğinde nükleer enerji üretimi konulu yapmış olduğumuz çalışmamızda nükleer enerji kullanımında ilk nükleer santralin kurulduğu 1954 yılından günümüze değin gelinen aşama irdelenecek ve nükleer enerji üretiminin bir gereklilik olup olmadığı tartışma bölümünde ele alınacaktır.
Bu çalışmamızda, yapımına yakın zamanlarda başlanan Akkuyu nükleer santrali ağırlıklı olmak üzere Türkiye’nin nükleer enerjiye yönelik politikaları coğrafi bakış açısı ile incelenecektir.
There are nuclear power plants in 31 countries around the world. When we take a glance of countries which have nuclear power plants, it is observed that the developed countries are ranked first in this regard. According to International Atom Energy Agency (IAEA) data, there are 437 nuclear power plants which meet 13,5% of world energy needs. There are 72 nuclear power plants under construction in the 16 countries including Turkey.
The nuclear power plant constructions and nuclear energy production will most likely increase in the future. In the study, which covers the nuclear energy production at the global and Turkey’s scale, from the first nuclear power plants in 1954 to date the nuclear energy will be analyzed and discussed
Tarihi devirlerden günümüze kentler farklı sebepler doğrultusunda değişim ve dönüşüm sürecine tab... more Tarihi devirlerden günümüze kentler farklı sebepler doğrultusunda değişim ve dönüşüm sürecine tabi olmuştur. Sanayi Devrimi sonrasında kentler üzerinde görülen nüfus baskısı değişim ve dönüşüm hızını geometrik bir şekilde etkileyerek çarpık kentleşme, altyapı sorunları, kentsel kirlilik ve kültürel çatışma gibi sorunları beraberinde getirmiştir. Canlı bir organizmayı andıran kentler birçok coğrafi sebep doğrultusunda gelişimlerini devam ettirmişlerdir. Yaşadığımız yüzyılda kentler farklı dönüşümlere ve değişimlere uğramaktadır. Kentlerin hem sosyo-kültürel yapısını etkileyen hem de kentlerin yapısal dokusunu değiştiren faktörlerin başında kentsel dönüşüm gelmektedir. Kentsel değişim ve dönüşümlerin önemli sonuçlarından biri ise soylulaştırmadır (gentrifikasyon). Basit bir tanımla soylulaştırma; kentlerde yaşayan düşük gelirli grupların, konutların yenilenmesiyle orta ve üst gelirli gruplarla yer değiştirmesi olayıdır. Soylulaştırma süreci her ne kadar New York ve Londra gibi dünya şehirlerinde popüler olsa da, Amerika’da Minneapolis ve Philadelphia, İngiltere’de Manchester ve Glasgow gibi şehirlerin merkezlerinde de görülmektedir. Soylulaştırma kavramı çerçevesinde çalışma alanı olarak belirlenen ve nüfus büyüklüğü açısından dünyanın birçok devletinden daha kalabalık olan İstanbul’da; Fatih, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Kadıköy gibi 16 ilçede kentsel dönüşüm uygulanmaktadır. Bu bağlamda gerçekleşen değişim ve dönüşüm global ölçekte yaşanan soylulaştırma olgusuna örnek teşkil etmektedir. Soylulaştırma kavramı etrafında şehir coğrafyası perspektifli bir incelemeye tabi tutulacak olan çalışma alanında yapılan kentsel dönüşümler incelenerek; yaşanan değişim, dönüşüm ve bunun sosyo-kültürel yansımaları ortaya konmuştur.
From the historical times to today, the cities have witnessed the changes and transformations due to different reasons. Aftermath of Industrial Revolution, the impact of population on cities has made a geometric way of changes and transformations’ speed which resulted in some problems such as unplanned urbanization, infrastructural problems, urban pollution and cultural conflicts. The cities which remind a living organism have maintained their developments through several geographic reasons. In our century the cities are subjected to a different transformation and change. A case that have started to affect both the structural and socio-cultural and change the structural texture of cities; an urban transformation and evolution process which is named as “Gentrification”. With a simple definition of gentrification is the low-income groups in urban areas are replaced by the middle and upper income groups as a result of the renewal of housing in the area. In spite of the fact that the gentrification is more popular in world cities like New York and London, it has been experienced in the regional cities such as Minneapolis and Philadelphia in USA and Manchester and Glasgow in England. We have identified Istanbul, which is more crowded than many countries in terms of population size, as field of study within the framework of gentrification. Including Fatih, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Kadıköy, there are 16 districts in which urban renewal takes place. In this context, the transformation and the change of Istanbul make an example of gentrification which is occurred at the global scale. The field of study will be analyzed by urban geography perspective within the concept of gentrification. The urban renewal areas will be examined and the change, transformations and it’s social-cultural reflections will be put forward.
Sindiren is a rural settlement established on dead settlement ruins yet achieved to revive this a... more Sindiren is a rural settlement established on dead settlement ruins yet achieved to revive this area. From its very first day of settlement until today, size and direction of spatial development on survey site have been shaped under the influence of numerous factors both human and physical. The purpose of this study is to introduce spatial development of Quarter Sindiren. Spatial development on survey site took place after
1980 for the most part. Building area grew 6 fold compared to 1980. This study considers spatial development of survey site during a certain historical period. This study reviews phases of spatial development undergone by a quarter established on ancient ruins in 1826 under three different periods of times namely, 1955, 1980 and 2016. With this respect, factors that influence spatial development are specified. Contributing factors to spatial development are nomad living style,
occupation in 1921 due to Turkish War of Independence, settlement becoming the center of commune and family splits as major topics for years prior to 1980. For the year of 1980 and thereafter, main topics are construction of new buildings for official organizations such as schools, police stations, municipal buildings, construction of transportation networks, settlement becoming municipality and construction of
summerhouses by Sindiren residents living in Ankara. These are the topics embodying our study.
Macedonia, which has a regional economic potential, has been exposed to all of the negative impac... more Macedonia, which has a regional economic potential, has been exposed to all of the negative impacts of instability experienced in the Balkan geography from a political and economic aspects. The figures of bilateral trade with Macedonia Republic, with which we have been on amicable terms since its inception, have not yet achieved the returns expected from the Free Trade Agreement (FTA), which has been signed. In our work directed towards the target of developing trade relations with Macedonia, which could virtually be regarded as a neighbor due to its geographical proximity, the bilateral treaties oriented towards developing of Economic and Trade relations between the two countries, the course of trade relations of Turkey and Macedonia throughout historic process, export-import indicators, and import and export values as well as their development according to product groups between the two countries have been examined and the economic and trade relations of Turkey with Macedonia have been analyzed in its entirety.
Bir mekân bilimi olan coğrafya belirli bir alanda var olan tüm doğal ve beşeri unsurların karşılı... more Bir mekân bilimi olan coğrafya belirli bir alanda var olan tüm doğal ve beşeri unsurların karşılıklı ilişkilerini, etkileşimlerini inceleyen, irdeleyen analiz ve sentez yapan bir bilimdir. Coğrafyayla kentler arasında çok yakın münasebetler vardır. Fiziki şartların elverişliliği herhangi bir lokasyonun yerleşme alanı olarak seçilmesinde baş faktördür. Doğal ortamın sunduğu avantajlarla kent gelişimi sağlanırken beşeri faktörlerde fiziki mekânı şekillendirerek biçimlenmesine etki eder. MÖ 2.yy’da meskûn bir alan olan Eyüp sit koruma alanında (Kozmidyon bölgesi) haliç gibi bir doğal limanın varlığı, su kaynaklarına erişim imkânı, uygun iklim koşulları ve tarıma elverişli verimli topraklarının varlığı nedeniyle ilk yerleşim bölgesi olarak seçilmiştir. Coğrafi konumu nedeniyle şehrin boğucu siyasi entrikalarından bunalan imparatorların, padişahların sayfiye mekânı olan Eyüp; bu fonksiyonu doğrultusunda av köşkleri ve yalılardan oluşan bir kırsal yerleşim alanı olmuştur. 19.yy’ın başı ve 20.yy’dan itibaren tekstil imalathaneleriyle sanayileşmenin görüldüğü Eyüp’te sanayileşmeyle beraber çevre sorunları görülmeye başlamıştır. 1950 ve sonrası büyük şehirlere yaşanan göçten İstanbul ve dolayısı ile Eyüp fazlası ile etkilenerek çarpık kentleşmenin getirdiği sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
Büyük değişimlerin ötesinde kutsallığın atfedildiği Eyüp’te değişmeyen tek şey dini bir ziyaret alanı olarak kalmasıdır. İlk çağda pagan inanışının gereği olarak yapılan sunaklar ve sonrasında Hıristiyanlığı kabul eden Roma-Bizans dönemlerinde yapılan manastırlar, Osmanlı döneminde Eyüp El-Ensari’nin kabri etrafında yapılan cami ve türbeler; coğrafi olarak bölgeyi bir dini turizm alanı haline getirmiştir.
ÖZET Ortadoğu coğrafyasında yer altı kaynakları açısından ... more ÖZET
Ortadoğu coğrafyasında yer altı kaynakları açısından yoksun bir ülke olan Ürdün’de; tarımsal üretimin kısıtlılığı ve en önemli doğal kaynağı olan fosfat yataklarının küçük boyutlu olması nedeniyle, dış yardımlar olmadan ülkenin ekonomik sürekliliği sağlaması ve üretici projeler geliştirmesi ve gerçekleştirmesi neredeyse imkansızdır. Ülkenin doğrudan içinde bulunduğu Filistin sorununun giderek krize dönüşmesi ve yeni bir Arap–İsrail savaşı ihtimali ve riski; ülkenin kalkınması ve ilerlemesi yolunda en önemli engellerden bir tanesidir. Çünkü Ürdün kaynaklarının büyük bölümünü askeri harcamalara ayırmak zorunda kalmaktadır. Kronikleşen su sıkıntısı ülkenin çözmesi gereken diğer bir sorunudur. Ülkede fosfat madeni dışında belli başlı gelir kalemleri ticaret, turizm ve dış yardımlardır.
Bölge coğrafyasında ve kendi içerisinde günden güne artan ve daha da çözülemez hale gelen siyasi istikrarsızlığın-gerginliğin tüm olumsuz etkilerine rağmen Ürdün; ekonomik reformları sürdürmekte ve dış sermayenin-yatırımcının ilgi gösterdiği bir ülke özelliğindedir.
Ürdün ile ticari ilişkilerimizin rakamsal boyutu, olması gereken potansiyelin çok çok altındadır. Son yıllarda hızla artan ticaret hacminin iki ülke arasında 2009 yılında imzalanan STA ile daha da gelişeceği muhakkaktır.
İki ülke arasındaki ticari ilişkileri geliştirmeyi amaçladığımız tez çalışması; üç ana bölümden oluşmaktadır. Tez çalışmasının ilk bölümünde Türkiye ve Ürdün’ün fiziki, beşeri ve ekonomik coğrafi özellikleri kısaca ele alınmıştır. İkinci bölümde; Türkiye ve Ürdün’ün dış ticaretleri, ticari ilişkilerinin tarihsel süreç içerisindeki seyri, dış ticaret hacimleri, ihracat-ithalat göstergeleri ve iki ülke arasında yapılan anlaşmalar ve bunların sonuçları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın son bölümünde iki ülke arasında madde grupları itibarı ile karşılıklı ithalat, ihracat değerleri ve gelişimi günümüze kadar incelenmiş, irdelenmiştir.
ÖZ SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM KAPSAMINDA DALAMAN OVASI’NIN MEKÂNSAL ANALİZİ Ali ÇEKER Dalaman Ovası M... more ÖZ
SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM KAPSAMINDA DALAMAN OVASI’NIN MEKÂNSAL ANALİZİ Ali ÇEKER Dalaman Ovası MÖ 500’lü yıllardan itibaren oluşmaya başlamıştır. Oluşum tarihinden günümüze değin ova, amaç doğrultusunda tarımsal faaliyetler adına kullanılmıştır. 1980 ve sonrası dönem olmak üzere ovada mekânsal kullanım açısından amaç dışı kullanım artmış ve bu durum riskli bir boyut kazanmıştır. Mutlak tarım alanları üzerinde; yerleşmelerin yoğunluğu, ulaşım, turizm ve sanayi gibi farklı amaç dışı kullanımların artması sürdürülebilir tarım açısından önemli risklerdir.
Tez çalışmamızın tüm bölümlerinde inceleme sahasında mekanı oluşturan coğrafi unsurlar tarım odaklı bir yaklaşımla ele alınarak bir bütünlük içerisinde analiz edilmiştir.
Sürdürülebilirlik ilkesi esas alınarak Dalaman Ovasının, sürdürülebilir tarımsal uygulamalar kapsamında mekânsal ölçütlerin ve mevcut tarımsal uygulamaların coğrafi bir bakış açısıyla analizinin yapıldığı çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Tez çalışmasının gerekçesinin ortaya konarak amacının belirlendiği giriş bölümünde çalışma alanının sınırları ortaya konmuştur. Bu kapsamda tarımsal faaliyetler çerçevesinde güvenli gıda üretiminin ne denli önemli olduğu vurgulanarak sürdürülebilir tarım ve sürdürülebilir tarımsal uygulamalar dikkate alınmıştır. Çalışmamızın ilk bölümünde mekân unsurunu oluşturan doğal ortama ait özellikler ile beşeri özellikler ele alınmıştır. Fiziki Coğrafya ve Beşeri Coğrafya özelliklerinin yapılan tarımsal faaliyetler üzerindeki etki düzeyleri ve tarımla ilişkileri irdelenmiştir.
İnceleme sahasının tarımsal özelliklerinin tüm yönleriyle irdelendiği ikinci bölümde öncelikle tarımın gelişim süreci ele alınmıştır. Yine aynı bölüm kapsamında günümüze ait tarımsal özellikler ortaya konmuştur. Dalaman Ovasında bitkisel üretim, hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık ele alınan belli başlı konulardır.
Tez çalışmasının son bölümünü oluşturan üçüncü bölümde tarımsal sürdürülebilirliği sağlayan faktörler ve tarımsal sürdürülebilirliği riske eden faktörler tek tek belirlenmiş ve başlıklar altında irdelenmiştir. Bu bölümde tarımsal faaliyetlerde mevcut sürdürülebilir tarımsal uygulamaların geldiği aşama belirlenerek yeterlilik durumu tespit edilmiştir. Sonuç bölümünde ise Dalaman Ovası’nın tarım perspektifli bir SWOT Analizi yapılarak ovada tarımsal sürdürülebilirliği sağlayan güçlü yanlar ve fırsatlar ile tarımsal sürdürülebilirlik açısından tehdit unsuru olan zayıf yönler ve tehditler belirlenmiştir