Sema Özbakan | Marmara University (original) (raw)

Drafts by Sema Özbakan

Research paper thumbnail of Intercultural Communication and an Overview and an Assessment of the Problems That Happens in Intercultural Communication

Bookmarks Related papers MentionsView impact

Research paper thumbnail of FRANSIZ DEVRİMİ, OSMANLI DEVLETİ'NİN BU DEVRİMDEN ETKİLENİŞİNE BİR BAKIŞ VE DEĞERLENDİRMESİ

Meşrutiyet uzun sürmemiş ve 2. 1789 FRANSIZ YURTTAŞ VE İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ Madde 1: İnsanlar... more Meşrutiyet uzun sürmemiş ve 2. 1789 FRANSIZ YURTTAŞ VE İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ Madde 1: İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir. Madde 2: Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır. Madde 3: Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz. Madde 4: Özgürlük başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilmektir: Her bir insanın doğal haklarını kullanması da toplumun diğer üyelerinin de aynı hakları kullanmasını garanti altına alacak sınırlar içindedir. Bu sınırlar da sadece yasalarla belirlenebilir. Madde 5: Yasa sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar. Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz. Madde 6: Yasa genel iradenin ifadesidir. Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla yasaların oluşturulmasına katılma hakkına sahiptir. Koruyan veya cezalandıran olarak yasa herkes için aynı olmalıdır. Bütün yurttaşlar yasalar önünde eşit olduğu için yeteneklerine uygun olarak ve özellikler ile yetenekleri konusunda ayrım görmeden, her türlü rütbe, mevkii ve göreve de eşit olarak getirilirler. Madde7: Yasanın belirlediği haller veya yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz, yakalanamaz ve tutuklanamaz. Keyfi düzenlemeler yapılmasını isteyen, keyfi emirler veren, bunları uygulayan veya uygulanmasına izin verenler cezalandırılmalıdır. Ancak yasaya uymaya davet edilen veya yasalarca yakalanan her yurttaş yasalara itaat etmelidir. Yasalara karşı gelmek onu suçlu kılar. Madde 8: Yasalar sadece kesin ve açık bir şekilde gerekliliği olan cezalar belirlemelidir ve hiç kimse suçun işlenmesinden önce ilan edilen ve gereği şekilde uygulanan yasalar dışındaki başka bir yasa nedeniyle cezalandırılamaz. Madde 9: Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayıldığı için; tutuklanması kaçınılmaz olduğunda, yani suçlu olduğuna karar verildiğinde yakalanması için zorunlu olmayan her türlü sertlik yasa tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır Madde 10: Hiç kimse, dışavurumu yasalarla oluşturulan düzene zarar vermediği sürece inançları nedeniyle sorumlu tutulamaz. Madde 11: Düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir. Her bir yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve yaBundan sonra sansür uygulaması yoktur. Madde 12: İnsan ve yurttaş haklarının garanti altına alınması resmî bir gücü gerektirmektedir. Bu güç herkesin yararı için oluşturulmuştur. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için oluşturulmamıştır. Madde 13: Bu kamusal gücün ve yönetim görevlerinin devamlılığını sağlamak için genel bir vergi zorunludur. Bu vergilendirme bütün yurttaşların olanaklarına göre eşit ölçüde bölünmelidir. Madde 14: Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla verginin gerekliliğini belirleme, bunu serbestçe kabul etme, bu vergilerin kullanımını gözlemleme ve verginin miktarını, matrahını, tahsil şekli ve süresini belirleme hakkına sahiptir. Madde 15: Toplum tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir. Madde 16: Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur. Madde 17: Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğu için, yasaların belirlediği kamusal gereklilik açıkça doğmadıkça ve meşru bir tazminat ödenmedikçe kimse bu haktan yoksun bırakılamaz. Fransız Devrimi, hala tüm dünyada hissedilen etkileriyle o çağı sarsmış bir ayaklanma, başkaldırı...Belki bu devrimin ateşini yakanlar sonuçlarının Osmanlı Devleti gibi köklü ve güçlü bir imparatorluğu etkileceğini bilselerdi, sanırım daha önce davranırlardı. Çünkü Osmanlı devleti imparatorluk olmasının gerekliliklerinden biri olan çok uluslu yapıya sahipti ve devrimden bu uluslar milliyetçilik duygusunun alevlenmesiyle etkilendiler.Devrimleri hazırlayan ve pişiren en önemli etkenlerden biri bence bu devrimlerin altyapısı için düşünsel faaliyetler gerçekleştiren düşünürlerin olması. Çünkü halk, devrim denilen değişimlerin ateşi için cesarete ihtiyaç duyar… Bu cesaret aslında sadece devrim için değil bence herhangi bir değişim girişimi için ilk adımdır. O dönemin Fransa'sına da, Locke, Montesquieu, J.J. Rousseaou gibi düşünürlerin fikirleri bu cesaret ateşinin ilk odunlarını atmış oldular. Ayaklanan halk sonunda istediğini elde etti ve yandaki tabloda maddeleri yazan, "1789 Fransız Yuttaş ve İnsan Hakları Bildirgesi" yayımlandı. Maddeler bize aslında özetle şu kelimeleri veriyor; özgürlük, eşitlik, kardeşlik…(Osmanlı Devletinde bu kelimeler hürriyet, müsavat ve uhuvvet olarak yansıyacak ve Jön Türkler bu üçlemeye "adalet" kelimesini de katacaklardı.) Bence aslında bu kelimeler beş yüz yıllık birikmiş olan ekonomik ve toplumsal sorunların çığlığı… Bu devrime olan ihtiyaç öyle büyükmüş ki bu devrimden önce gerçekleşmiş olan Amerikan ve İngiliz devrimlerinin aksine birden ve onlara nazaran çok daha hızlı bir şekilde yayılmış… Tarihe baktığımızda bunu açıkça görmek mümkün. Osmanlı devletinde bu değişimlerin temeli, Fransa'da olduğu gibi, düşünürlerin etkisi olmuştur. Çünkü düşünürler eğitimleri için Fransa'ya gitmişler ve bu devrimden etkilenmişlerdir. Jön Türk dediğimiz Tanzimat dönemi aydınlarının başlatmış olduğu faaliyetlerle, 1. Meşrutiyet yani Kanun-i Esasi 1876 yılında ilan edildi. Bu Osmanlı Devlet'inin ilk anayasıydı ve mutlak monarşiden meşruti mornarşiye geçiş için önemli bir adımdı. Ama bir karşılaştıma yapmak gerekirse, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin ilk üç maddesinde yönetim açısından eşitlik ilkeleri bulunurken Kanun-i Esasi'nin 3'üncü maddesi Devlet başkanlığının ırsi olarak devam edeceğini söylüyor.Yani, Kanun-i Esasi söz de halka özgürlük verirken eğemenliği yine Osmanlı hanedanlığana bırakmış oluyor. Yine Kanun-i Esasi'de padişahın veto yetkisinin olduğunu söylemeden geçmeyelim. Bu yetki aynı zamanda padişahın meclisi istediğinde açma kapama yetkisini de kapsıyor.Yani monarşik yapı korunmuş durumda. Yapılan anayasal değişiklikler de, meclislerin bulunmasına rağmen, padişah son sözü söyleyen kişidir. Abdülhamit, 93 Harbi nedeniyle meclisi kapatma kararı almıştır. 2. Meşruriyet'e kadar geçen süreye "İstibdat Dönemi "denmiş ve süreçte anayasal haklar epeyce kısıtlanmıştır. Bu kısıtlama halkın üstünde bir baskı yaratmış ve zamanla, Rumeli başta olmak üzere, aydınların ve askerlerin desteğiyle Meşrutiyet yanlıları ayaklanmaya başlamıştır. Çünkü halk seçme ve seçilme hakkını geri istemiş, halkı temsil eden Meclis-i Mebusan tekrar açılsın istemişlerdir. 2.Meşrutiyet'i hızlandıran bir diğer etkende 1889 yılında kurulmuş olan İttihat ve Terakki Cemiyetidir. Subayların bulunduğu bu cemiyet padişaha baskı yapmış ve Kolağası Ahmet Niyazi Bey'in de dağa çıkmasıyla, 24 Temmuz 1908'de 2. Meşruyet ilan edilmiştir. 2. Meşrutiyet ile beraber beklenen özgürlük çoşkusu uzun sürmemiş ve İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı partiler boy göstermeye başlamıştı.Bununla da kalmadı Meşrutiyet kavramını halkın tam olarak anlayamaması ve meşrutiyet karşıtları da bu süreci zorlaştıran etkenlerden oldu. Tüm bunların sonunda İttihat ve Terakkiye karşı 31 Mart İsyanı yaşandı. İsyanı bastıran İttihat ve Terakki, 2.Abdülhamit'i tahttan indirdi ve yerine kardeşi olan Sultan Mehmet Reşat padişah oldu. Tüm bu sorunlardan sonra İttihat ve Terakki Kanun-i Esaside değişiklikler yapmaya karar verdi ve padişahın yetkisini bu değişikliklerle epeyce azalttı. Meşrutiyeti ve daha demokratik bir yönetim anlayışını geliştirmek istediler. Bu nedenle anayasada toplamda 21 maddede değişiklik yapıldı, bir madde çıkarıldı ve yeni üç madde eklendi.

Bookmarks Related papers MentionsView impact

Research paper thumbnail of A Comparison of Between Hollywood and European Cinema's Within the Examples Of Two Films: Casablanca and Breathless

Cinema has become popular in the world and it is an art field in an important part of our lives. ... more Cinema has become popular in the world and it is an art field in an important part of our lives. Cinema gives us enjoy and fun but it also gives us a lot of information about the themes of the movies and the periods they were shooted. The cinema's link to the Public Relations and Publicity department comes from here; many advertisements and messages reach large audiences through cinema. This situation affecting many sectors. With the Lumiere brothers discovery of the "Cinematograph" in the beginning of the century, the world began to discover this new invention. This market was divided into two section over time.

Bookmarks Related papers MentionsView impact

Papers by Sema Özbakan

Research paper thumbnail of The Process School and The Semiotic School in Communication Theories and A Commercial Film Analysis From a Semiotic Perspective

Communication is one of the basic needs of humankind such as breathing and eating. However, it is... more Communication is one of the basic needs of humankind such as breathing and eating. However, it is also something we do involuntarily. Sometimes just our attitude can be a way of communicating with others. For this reason, communication is an indispensable and indestructible reality in human life. We need signs and codes to communicate. There is also a need for a channel and environment in which communication will occur. Communication doesn't just happen between two people. Communication also occurs between the masses. In fact, communication between the masses is a way that makes our lives easier. In order to provide mass communication, people have discovered mass media tools and these tools have been developed over time and they have reached a high-level today. With the introduction of mass media into our lives, especially after the industrial revolution, the effect of the concept of mass was used by the authorities. The most important tool for the authorities to use this concept is of course the mass media. The best examples to be given to mass media; photos, telegrams, movies, radios, televisions, and the internet. Communication level with the Internet has reached the fastest point. The question "what are the effects of mass media" has been one of the topics studied in the communication sector. Messages given to the masses through mass media, the damage happened to the messages in this process, and the effect of the message on the recipients has been studied by the theories that emerged in this process. In this study, we will examine the two topics in classical communication theories, the process school and the semiotics school, we will address communication models connected to these theories, and finally we'll do an advertisement examination from a semiotic perspective.

Bookmarks Related papers MentionsView impact

Research paper thumbnail of Intercultural Communication and an Overview and an Assessment of the Problems That Happens in Intercultural Communication

Bookmarks Related papers MentionsView impact

Research paper thumbnail of FRANSIZ DEVRİMİ, OSMANLI DEVLETİ'NİN BU DEVRİMDEN ETKİLENİŞİNE BİR BAKIŞ VE DEĞERLENDİRMESİ

Meşrutiyet uzun sürmemiş ve 2. 1789 FRANSIZ YURTTAŞ VE İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ Madde 1: İnsanlar... more Meşrutiyet uzun sürmemiş ve 2. 1789 FRANSIZ YURTTAŞ VE İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ Madde 1: İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir. Madde 2: Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır. Madde 3: Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz. Madde 4: Özgürlük başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilmektir: Her bir insanın doğal haklarını kullanması da toplumun diğer üyelerinin de aynı hakları kullanmasını garanti altına alacak sınırlar içindedir. Bu sınırlar da sadece yasalarla belirlenebilir. Madde 5: Yasa sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar. Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz. Madde 6: Yasa genel iradenin ifadesidir. Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla yasaların oluşturulmasına katılma hakkına sahiptir. Koruyan veya cezalandıran olarak yasa herkes için aynı olmalıdır. Bütün yurttaşlar yasalar önünde eşit olduğu için yeteneklerine uygun olarak ve özellikler ile yetenekleri konusunda ayrım görmeden, her türlü rütbe, mevkii ve göreve de eşit olarak getirilirler. Madde7: Yasanın belirlediği haller veya yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz, yakalanamaz ve tutuklanamaz. Keyfi düzenlemeler yapılmasını isteyen, keyfi emirler veren, bunları uygulayan veya uygulanmasına izin verenler cezalandırılmalıdır. Ancak yasaya uymaya davet edilen veya yasalarca yakalanan her yurttaş yasalara itaat etmelidir. Yasalara karşı gelmek onu suçlu kılar. Madde 8: Yasalar sadece kesin ve açık bir şekilde gerekliliği olan cezalar belirlemelidir ve hiç kimse suçun işlenmesinden önce ilan edilen ve gereği şekilde uygulanan yasalar dışındaki başka bir yasa nedeniyle cezalandırılamaz. Madde 9: Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayıldığı için; tutuklanması kaçınılmaz olduğunda, yani suçlu olduğuna karar verildiğinde yakalanması için zorunlu olmayan her türlü sertlik yasa tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır Madde 10: Hiç kimse, dışavurumu yasalarla oluşturulan düzene zarar vermediği sürece inançları nedeniyle sorumlu tutulamaz. Madde 11: Düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir. Her bir yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve yaBundan sonra sansür uygulaması yoktur. Madde 12: İnsan ve yurttaş haklarının garanti altına alınması resmî bir gücü gerektirmektedir. Bu güç herkesin yararı için oluşturulmuştur. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için oluşturulmamıştır. Madde 13: Bu kamusal gücün ve yönetim görevlerinin devamlılığını sağlamak için genel bir vergi zorunludur. Bu vergilendirme bütün yurttaşların olanaklarına göre eşit ölçüde bölünmelidir. Madde 14: Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla verginin gerekliliğini belirleme, bunu serbestçe kabul etme, bu vergilerin kullanımını gözlemleme ve verginin miktarını, matrahını, tahsil şekli ve süresini belirleme hakkına sahiptir. Madde 15: Toplum tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir. Madde 16: Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur. Madde 17: Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğu için, yasaların belirlediği kamusal gereklilik açıkça doğmadıkça ve meşru bir tazminat ödenmedikçe kimse bu haktan yoksun bırakılamaz. Fransız Devrimi, hala tüm dünyada hissedilen etkileriyle o çağı sarsmış bir ayaklanma, başkaldırı...Belki bu devrimin ateşini yakanlar sonuçlarının Osmanlı Devleti gibi köklü ve güçlü bir imparatorluğu etkileceğini bilselerdi, sanırım daha önce davranırlardı. Çünkü Osmanlı devleti imparatorluk olmasının gerekliliklerinden biri olan çok uluslu yapıya sahipti ve devrimden bu uluslar milliyetçilik duygusunun alevlenmesiyle etkilendiler.Devrimleri hazırlayan ve pişiren en önemli etkenlerden biri bence bu devrimlerin altyapısı için düşünsel faaliyetler gerçekleştiren düşünürlerin olması. Çünkü halk, devrim denilen değişimlerin ateşi için cesarete ihtiyaç duyar… Bu cesaret aslında sadece devrim için değil bence herhangi bir değişim girişimi için ilk adımdır. O dönemin Fransa'sına da, Locke, Montesquieu, J.J. Rousseaou gibi düşünürlerin fikirleri bu cesaret ateşinin ilk odunlarını atmış oldular. Ayaklanan halk sonunda istediğini elde etti ve yandaki tabloda maddeleri yazan, "1789 Fransız Yuttaş ve İnsan Hakları Bildirgesi" yayımlandı. Maddeler bize aslında özetle şu kelimeleri veriyor; özgürlük, eşitlik, kardeşlik…(Osmanlı Devletinde bu kelimeler hürriyet, müsavat ve uhuvvet olarak yansıyacak ve Jön Türkler bu üçlemeye "adalet" kelimesini de katacaklardı.) Bence aslında bu kelimeler beş yüz yıllık birikmiş olan ekonomik ve toplumsal sorunların çığlığı… Bu devrime olan ihtiyaç öyle büyükmüş ki bu devrimden önce gerçekleşmiş olan Amerikan ve İngiliz devrimlerinin aksine birden ve onlara nazaran çok daha hızlı bir şekilde yayılmış… Tarihe baktığımızda bunu açıkça görmek mümkün. Osmanlı devletinde bu değişimlerin temeli, Fransa'da olduğu gibi, düşünürlerin etkisi olmuştur. Çünkü düşünürler eğitimleri için Fransa'ya gitmişler ve bu devrimden etkilenmişlerdir. Jön Türk dediğimiz Tanzimat dönemi aydınlarının başlatmış olduğu faaliyetlerle, 1. Meşrutiyet yani Kanun-i Esasi 1876 yılında ilan edildi. Bu Osmanlı Devlet'inin ilk anayasıydı ve mutlak monarşiden meşruti mornarşiye geçiş için önemli bir adımdı. Ama bir karşılaştıma yapmak gerekirse, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin ilk üç maddesinde yönetim açısından eşitlik ilkeleri bulunurken Kanun-i Esasi'nin 3'üncü maddesi Devlet başkanlığının ırsi olarak devam edeceğini söylüyor.Yani, Kanun-i Esasi söz de halka özgürlük verirken eğemenliği yine Osmanlı hanedanlığana bırakmış oluyor. Yine Kanun-i Esasi'de padişahın veto yetkisinin olduğunu söylemeden geçmeyelim. Bu yetki aynı zamanda padişahın meclisi istediğinde açma kapama yetkisini de kapsıyor.Yani monarşik yapı korunmuş durumda. Yapılan anayasal değişiklikler de, meclislerin bulunmasına rağmen, padişah son sözü söyleyen kişidir. Abdülhamit, 93 Harbi nedeniyle meclisi kapatma kararı almıştır. 2. Meşruriyet'e kadar geçen süreye "İstibdat Dönemi "denmiş ve süreçte anayasal haklar epeyce kısıtlanmıştır. Bu kısıtlama halkın üstünde bir baskı yaratmış ve zamanla, Rumeli başta olmak üzere, aydınların ve askerlerin desteğiyle Meşrutiyet yanlıları ayaklanmaya başlamıştır. Çünkü halk seçme ve seçilme hakkını geri istemiş, halkı temsil eden Meclis-i Mebusan tekrar açılsın istemişlerdir. 2.Meşrutiyet'i hızlandıran bir diğer etkende 1889 yılında kurulmuş olan İttihat ve Terakki Cemiyetidir. Subayların bulunduğu bu cemiyet padişaha baskı yapmış ve Kolağası Ahmet Niyazi Bey'in de dağa çıkmasıyla, 24 Temmuz 1908'de 2. Meşruyet ilan edilmiştir. 2. Meşrutiyet ile beraber beklenen özgürlük çoşkusu uzun sürmemiş ve İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı partiler boy göstermeye başlamıştı.Bununla da kalmadı Meşrutiyet kavramını halkın tam olarak anlayamaması ve meşrutiyet karşıtları da bu süreci zorlaştıran etkenlerden oldu. Tüm bunların sonunda İttihat ve Terakkiye karşı 31 Mart İsyanı yaşandı. İsyanı bastıran İttihat ve Terakki, 2.Abdülhamit'i tahttan indirdi ve yerine kardeşi olan Sultan Mehmet Reşat padişah oldu. Tüm bu sorunlardan sonra İttihat ve Terakki Kanun-i Esaside değişiklikler yapmaya karar verdi ve padişahın yetkisini bu değişikliklerle epeyce azalttı. Meşrutiyeti ve daha demokratik bir yönetim anlayışını geliştirmek istediler. Bu nedenle anayasada toplamda 21 maddede değişiklik yapıldı, bir madde çıkarıldı ve yeni üç madde eklendi.

Bookmarks Related papers MentionsView impact

Research paper thumbnail of A Comparison of Between Hollywood and European Cinema's Within the Examples Of Two Films: Casablanca and Breathless

Cinema has become popular in the world and it is an art field in an important part of our lives. ... more Cinema has become popular in the world and it is an art field in an important part of our lives. Cinema gives us enjoy and fun but it also gives us a lot of information about the themes of the movies and the periods they were shooted. The cinema's link to the Public Relations and Publicity department comes from here; many advertisements and messages reach large audiences through cinema. This situation affecting many sectors. With the Lumiere brothers discovery of the "Cinematograph" in the beginning of the century, the world began to discover this new invention. This market was divided into two section over time.

Bookmarks Related papers MentionsView impact

Research paper thumbnail of The Process School and The Semiotic School in Communication Theories and A Commercial Film Analysis From a Semiotic Perspective

Communication is one of the basic needs of humankind such as breathing and eating. However, it is... more Communication is one of the basic needs of humankind such as breathing and eating. However, it is also something we do involuntarily. Sometimes just our attitude can be a way of communicating with others. For this reason, communication is an indispensable and indestructible reality in human life. We need signs and codes to communicate. There is also a need for a channel and environment in which communication will occur. Communication doesn't just happen between two people. Communication also occurs between the masses. In fact, communication between the masses is a way that makes our lives easier. In order to provide mass communication, people have discovered mass media tools and these tools have been developed over time and they have reached a high-level today. With the introduction of mass media into our lives, especially after the industrial revolution, the effect of the concept of mass was used by the authorities. The most important tool for the authorities to use this concept is of course the mass media. The best examples to be given to mass media; photos, telegrams, movies, radios, televisions, and the internet. Communication level with the Internet has reached the fastest point. The question "what are the effects of mass media" has been one of the topics studied in the communication sector. Messages given to the masses through mass media, the damage happened to the messages in this process, and the effect of the message on the recipients has been studied by the theories that emerged in this process. In this study, we will examine the two topics in classical communication theories, the process school and the semiotics school, we will address communication models connected to these theories, and finally we'll do an advertisement examination from a semiotic perspective.

Bookmarks Related papers MentionsView impact