Umut Kansoy | Marmara University (original) (raw)
KİTAP by Umut Kansoy
Timurlu Ordusunda Askeri Eğitim / MILITARY TRAINING IN THE TIMURID ARMY, 2024
Timurlu Devleti ordusu hakkında günümüzde yazılan yerli ve yabancı kitap, tez ve makalelerde aske... more Timurlu Devleti ordusu hakkında günümüzde yazılan yerli ve yabancı kitap, tez ve makalelerde askerî eğitim konusuna ya hiç yer verilmemiş ya da cüzî miktarda yer ayrılmıştır. Sunulan bilgiler ise genellikle Emir Timur ile sınırlı tutulmuş, devletin diğer hükümdarları konunun dışında bırakılmıştır. Askerî eğitim bağlamında ele alınan konular ise daha çok sürek avlarının ordu eğitimindeki yeri olmuştur. Ayrıca güreş bahsine çok cüzî miktarda yer ayrılmıştır. Bazı çalışmalarda ise dolaylı bir şekilde askerî eğitimde emre itaat konusuna kısmen değinilmiştir. Bu çalışma söz konusu alandaki bilgi eksikliğini gidermek, Timurlu Ordusunda Askerî Eğitim konusunu ana hatlarıyla ortaya koymak ve yeni yayınlara zemin hazırlamak amacıyla hazırlanmıştır. Böylece “Şehzadelerin Askerî Eğitimi”, “Komutanların ve Askerlerin Eğitimi”, “Ordu, Komutan ve Askerlerin Eğitiminde Av”, “Silah Kullanma ve Silah Adabı Eğitimi”, “Ordu Eğitiminde Askerî Oyunlar”, “Fil ve At Yarışları”, “Kabak Oyunu”, “Çevgân Oyunu”, “Tepük Oyunu”, “Darb Atışı”, “Menzil Atışı”, “Keskin Nişancılık”, “Halka Kapma Oyunu”, “Kılıç Eğitimi, Kılıç Müsabakaları ve Kalkan Oyunu”, “Güreş”, “Taş Kaldırmak ve Güç Denemesi Yapmak” ve “Sarp Yerlere Tırmanma ve Buraları Ele Geçirme Eğitimi başlıklarını içeren bu çalışma ortaya çıkmış oldu.
KİTAP BÖLÜMÜ by Umut Kansoy
SANDIK SEPET SELE KÜFE FIÇI ÇUVAL TORBA BOHÇA MENDİL HOKKA KUTU, Editör Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, 2023
Bu kitap çeşitli nesneleri muhafaza için üretilen sandık, sepet, sele, k... more Bu kitap çeşitli nesneleri muhafaza için üretilen sandık, sepet, sele, küfe, fıçı, çuval, torba, bohça, mendil, hokka, kutu gibi şeylerin çeşitlerini, isimlerini, şekillerini, evsafını, yapım biçimleri ve işlevleri anlatmaktadır. Bugün çöŋek, ükek, tutma, türgek, bog, çug,
yetgek, kabırçak, arçı, kiz, tagar, yançuk gibi eski Türkçede kullanılan bazı muhafaza isimleri unutulmuş, ambalaj gibi yeni isimler kullanıma girmiştir. Kitapta meslek olarak muhafaza nesnelerini üreten esnaf (mesela, sepetçiler, fıçıcılar, küfeciler) ve çuval fabrikası gibi fabrikalar ele alınmıştır. Muhafaza nesneleri birer ölçü birimi ve vergi matrahı da olmuştur. Muhafazalar mitolojide, destanlarda, masallarda, türkülerde, divan edebiyatında, modern edebiyatımızda ve geleneklerde yer bulmuştur: İnançların gölgesinde suya bırakılan sepetler, Mehmet Âkif’in “Küfe” başlıklı manzum hikâyesi,
bohçacı çöpçatanlar gibi. Halk edebiyatı da “sepet sepet yumurta, sakın beni unutma” diye seslenmiştir.
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali
9. Milletlerarası Türkoloji̇ Kongresi̇ Bildiriler Kitabı, 2023
Orta Çağ Türk devletlerinde ordunun çok büyük kısmı süvari birliklerinden oluştuğu için süvariler... more Orta Çağ Türk devletlerinde ordunun çok büyük kısmı süvari birliklerinden oluştuğu için süvarilerin eğitimi büyük önem arz etmekteydi. Süvarilerin eğitimlerinin başında, at bakımıyla ilgili eğitimler gelmekteydi. Zira atına bakamayan bir süvari işlevsiz hâle gelirdi. Bir süvari atının koşum takımları zarar gördüğünde onarabilmeli, eyerini ve dizginini çözüp yeniden takabilmeliydi. Atların damarlarını açmayı, cerahatini akıtmayı, göz ve burnundan nâhone almayı, burun halkası takmayı, hacamat yapmayı, atları dağlamayı ve iğdiş etmeyi bilmeliydi. Orta Çağ Türk ordularında süvariler, at üzerinde çeşitli silahları en iyi şekilde kullanmayı öğrenmeliydiler. Bu amaçla talimler yapılmakta ve çeşitli oyunlar oynanmaktaydı. Süvariler, nişan tahtaları, avlar ve kabak oyunu ile okçuluk kabiliyetlerini geliştirmekteydiler. Büyük bir süratle giderken “kement” atarak düşmanın atını yere yıkmayı ve süvarisini üzerinden kapıp almayı öğrenmekteydi. Süvariler, bir filin sırtından omurlarını midesine dökebilecek kadar kuvvetlenmek için gürz ile sıkı talimler yapmaktaydılar. Mızrağı ıskalamadan kullanabilmek için, hedef
tahtaları üzerinde sıkı talimler yapmakta ve halka kapma oyunu ve süvari oyunu oynamaktaydılar. Ayrıca süvariler, bütün silahlarından âciz kalırsa, atı yaralanır veya kullanılamaz hâle gelirse, düşmanını bertaraf edebilmek için güreşmeyi de öğrenmeliydiler. Yine süvariler, at üzerinde kılıç ve diğer silahları en iyi şekilde kullanabilmek için çevgȃn ve halka kapma gibi oyunlar oynamaktaydılar. Belli zamanlarda düzenlenen sürek avları ve kabak oyunları sayesinde, Orta Çağ Türk ordularında süvariler, Turan savaş taktiğini başarıyla uygulamayı öğrenmekteydiler. Bu çalışmada Orta Çağ Türk ordularında süvarilerin “okçuluk eğitimi”, “kılıç eğitimi”, “mızrak eğitimi”, “gürz eğitimi”, “kement eğitimi”, “güreş eğitimi” ve bu eğitimleri destekleyici türde yapılan “sürek avı”, “çevgȃn oyunu” ve “kabak oyunu” gibi faaliyetler, ana kaynaklara ve modern araştırmalara dayanılarak incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Orta Çağ Türk devletlerinde ordu, Türk ordusu, Askerî eğitim, Türk süvarisi, Süvari
TÜRK ASKERÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİM TARİHİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ 16-17 EYLÜL 2021 CİLT 1, 2022
Orta Çağ Türk orduları büyük ölçüde süvarilere dayanmakla birlikte piyade savaşçıların da savaşta... more Orta Çağ Türk orduları büyük ölçüde süvarilere dayanmakla birlikte piyade savaşçıların da savaşta önemli bir yeri bulunmaktaydı. Piyadeler, süvarilerden daha farklı eğitimler alırlardı. Piyadelere verilen eğitimler arasında öncelikle silahsız dövüş eğitimleri gelirdi. Bunlar güreş, tokat atma, tekme atma ve ağırlık kaldırma eğitimi (zur-azmayi kerden) gibi düşman ile silahsız bir şekilde dövüşme ve güç arttırma eğitimleriydi. Ayrıca ok-yay, kısa mızrak, sapan ve disk gibi fırlatmalı silahlar için atıcılık eğitimleri alıyorlardı. Bunun yanında, balta, kılıç, hançer ve gürz gibi parçalayıcı ve delici silahları da çok iyi kullanmak zorundaydılar. Piyade okçuların, kompozit yay, Tatar yayı, navek oku ve ateş oku gibi farklı tiplerdeki yay ve ok türü silahları ustalıkla kullanmayı öğrenmeleri gerekmekteydi. Piyadelerin ok-yay türü silahları zırhsız ve zırhlı iken ve gemi gibi hareketli bir binit üzerinde iken kullanmayı öğrenmeleri de büyük önem taşımaktaydı. Gerektiğinde yay ve ok gibi silahları tamir etmeyi öğrenmeliydiler. Müstahkem mevkilere tırmanabilmek için kemend atma, kemendi isabet ettirme ve kemend ipine tutunarak yüksek duvarlara tırmanma eğitimi alıyorlardı. Nihayetinde savaşların temel amacı surları, kaleleri ve dolayısı ile yeni toprakları feth etmek idi. Bundan dolayı sur ve kaleleri ele geçirmek büyük bir önem arz etmekteydi. Müstahkem mevkileri ele geçirmenin diğer bir yöntemi ise lağım kazmak idi. Lağım kazmanın, düşmanın kazdığı lağımları dinlemenin ve bunlara karşı önlem almanın çeşitli yöntemleri bulunmaktaydı. Lağımcı piyadeler bunları bilmeliydi. Bazı seferlerde düşmana ulaşmak için yüksek dağ zirvelerini aşmak ve dağların zirvelerini ele geçirmek gerekirdi. Piyadelere günümüzdeki dağ komandolarının sahip olduğu sarp yamaçlara tırmanma becerilerinin öğretilmesi de büyük önem taşımaktaydı. Bu çalışmada, Ortaçağ Türk ordularında piyadelerin, “okçuluk eğitimi”, “kılıç eğitimi”, “mızrak eğitimi”, “gürz eğitimi”, “kemend eğitimi”, “güreş eğitimi”, “ağırlık kaldırma eğitimi”, “lağım kazma eğitimi” gibi askeri eğitim faaliyetleri ana kaynaklara ve modern araştırmalara dayanılarak incelenecektir.
AV KİTABI, 2023
Fil sırtında av geleneği Hindistan’da ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Hindistan’da devlet kuran T... more Fil sırtında av geleneği Hindistan’da ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Hindistan’da devlet kuran Türkler de bu geleneği devam ettirmişlerdir. Gazneliler, Delhi Türk Sultanlığı ve ondan kopan devletler, Babürlüler ve İran’da Safevî Şahları av için fillerden istifade etmişlerdir. Hatta Osmanlı Devleti’nde Sultan IV. Mehmet (1648-1687) döneminde avlara filler de götürülmüştür. Türk hükümdarları fil sırtında arslan, kaplan ve gergedan gibi vahşi hayvanları avlamışlardır. Fil sırtında yabani manda avına bile çıkmışlardır. Bazen dört fil üzerinden atılan ağlar ile ortada arslanlar sıkıştırılmış ve ele geçirilmiştir. Avcılar arslan, kaplan (bebr), peleng (leopar/pars) gibi büyük ve tehlikeli hayvanları avlamak için bu iş için eğitmiş oldukları yuz-pelenglerden (çita) istifade ederlerdi. Bu hayvanlar bazen o kadar büyük olurlardı ki atların terkisinde taşınamazlardı. Bu durumda parslar fil sırtına yerleştirilen demir kafesler içerisinde ava götürülür ve av üzerine bu şekilde salınırlardı. Hindistan’da fil sırtında avlanmanın önemli nedenlerinden biri vahşi hayvanlar karşısında hükümdarlara daha korunaklı ve daha konforlu bir av imkanı sağlamaktır. Bununla birlikte filler ile balık avına da çıkılmış atılan büyük ağlar fillerin sırtında taşınmış ve filler sayesinde karaya çekilmişlerdir. Türk devletleri tarihinden yabani fillerin yetiştirilmek veya öldürmek üzere avlanmasına dair çok az örnek günümüze ulaşmıştır. Delhi Türk Sultanlığı devrinde gerçekleşen böyle bir fil avı bütün ayrıntıları ile çalışmada aktarılacaktır. Babürlüler devrine ait fil avı yöntemleri ve devrin hükümdarlarından Ekber’in geliştirdiği “Şehinşâhî” adlı fil avı yöntemi sunulacaktır. Son olarak II. Abdülhamid’in Hindistan Konsolosu Ahmet Hamdi Efendi tarafından sunulan fil avı yöntemleri nakledilerek daha önce verilen malumatın pekişmesi sağlanacak ve bu şekilde çalışma sona ermiş olacaktır.
HİNT ALT KITASINDA TARİH KAYNAKLARI VE TARİH YAZIMI, 2024
Delhi Türk Sultanlığı Devleti ve Hindistan coğrafyasındaki Türk tarihi ülkemizde nisbeten az araş... more Delhi Türk Sultanlığı Devleti ve Hindistan coğrafyasındaki Türk tarihi ülkemizde nisbeten az araştırılan bir konu olmuştur. Bölgenin Anadolu coğrafyasından çok uzak oluşu bu hususta etkili olmuş olmalıdır. Bununla birlikte Türkiye’de Delhi Türk Sultanlığı ve Hindistan’a karşı ilginin giderek arttığı son dönemlerde yapılan tez çalışmları ve yazılan makalelerin sayısından anlaşılmaktadır. Bu çalışmanın amacı Delhi Türk Sultanlığı ve Hindistan’daki Türk varlığına karşı oluşan bu ilgiyi daha da arttırmak ve konunun önemine dikkati çekmektir. Delhi Türk Sultanlığı Devleti, Gur devletinin Türk gulamları tarafından kurulmuştur. Bu nedenle Delhi Türk Sultanlığı’nın Gurlulardan aldığı mirası ve kuruluşunu daha iyi bir şekilde ortaya çıkarabilmek için Gur Devleti devri kaynaklarını da incelemek gerekmektedir. Delhi Türk Sultanlığı tarihini kapsamlı bir şekilde ortaya çıkarmak bakımdan devrin emiri Hüsrev Dihlevi, Bedrüddin Çaçi ve Emir Hasan Dihlevi gibi edip ve şairlerinin eserleri de büyük önem taşımaktadır. Emir Hüsrev Dihlevi’nin edebi eserlerinin yanı sıra doğrudan tarihî değeri bulunan mesnevileri de bulunmaktadır. Ayırca edebî değer taşıyan şiirlerinde de askerî terimlere, silahlara vb. konulara bol bol yer vermesi Delhi Türk Sultanlığı Devleti’nin askerî teşkilatını aydınlatmak bakımından onun eserlerini çok önemli kılmaktadır. Bundan dolayı edebî eserlere de bu çalışmada önemli bir yer ayrılmıştır. Timur’un Hindistan Seferi dolayısıyla Timurî kaynakları da Delhi Türk Sultanlığı tarihinin son dönemi ve askerî teşkilatı ile ilgili bazı hususları ortaya çıkarabilmek açısından büyük önem taşımaktadır. Delhi Türk Sultanlığı ordusuna dair bilgiler bir yapbozun parçaları gibi değişik tipteki kaynaklar arasında azar azar dağılmış durumdadır. Fahr-i Müdebbir tarafından kaleme alınan Âdâbü’l-harb ve’ş-şecâ‘a dışında ordu ve askerî teşkilat konularını ele alan derli toplu tek bir ana kaynağa tesadüf edilmemektedir. Bu eser askerî teşkilatın hemen hemen bütün alanlarıyla ilgili bilgiler sunmaktadır. Eser sultanlığın ilk dönemlerinde yazıldığından verilen tavsiye ve bilgileri anlaşılır kılmak adına seçilen örnek olaylar özellikle daha önceki Türk-İslâm devletlerinden ve diğer devletlerden seçilmiştir. Bununla birlikte örnek olaylar dışında verilen teorik ve pratik bilgilerin Delhi Türk Sultanlığı devrine -ve yakın dönemine- ait olduğu söylenebilir. Bu eser devrin savaş sanatına dair bilgi ve tecrübeyi yansıtmaktadır. Fakat kuruluş devri sonrası için böyle derli toplu bir esere rastlanılmamaktadır. Babürlüler devri kaynaklarında Delhi Türk Sultanlığı tarihine de yer verilmiş olması, bu devletin aynı coğrafyada ve yakın dönemde kurulan bir Türk devleti olması dolayısıyla aralarındaki mevcut benzerlikler Delhi Türk Sultanlığı tarihinin aydınlatılması açısından büyük önem taşımaktadır. Devrin seyahatnameleri, tarih kitaplarında yer almayan pek çok hususun ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşımaktadır. İçlerinden en önemlisi pek çok önemli olaya tam göbeğinde bizzat şahit olan İbn Battûta’nın seyahatnamesidir (müellif Muhammed Şâh Tuğluk’un himayesinde Delhi’de yedi yıldan fazla taht kadılığı hizmetini ifa etti). Devrin münşeat mecmuaları ve siyâsetname tarzı kitapları da çok önemli bilgiler arz etmektedirler. Delhi Türk Sultanlığı müttefik veya hasım olarak sürekli Hindûlar ile etkileşim içerisinde bulunduğundan Hindû kaynakları da bu devletin tarihinin aydınlatılması açısından önem taşımaktadır. Bahsettiğimiz bu hususlara dikkat edilerek elinizdeki bu çalışmada Delhi Türk Sultanlığı tarihini aydınlatan eserler şu başlıklar altında tanıtılmıştır.
FARSÇA VE ARAPÇA KAYNAKLARDA TÜRK VE MOĞOL DEVLETLERİ TARİHİ II, ed. Ahmet ÖZTURHAN, 2024
..... Ülkemizde Ḥabîbü’s-Siyer ve müellifi hakkında yakın dönemde yapılmış tercümeler ve akademik... more ..... Ülkemizde Ḥabîbü’s-Siyer ve müellifi hakkında yakın dönemde
yapılmış tercümeler ve akademik çalışmalar da bulunmaktadır. Mesela
Mustafa Şahin, 2014 yılında “Habibü’s-Sîyer’e Göre Türkiye Selçukluları”
adlı çalışmasında eserin Türkiye Selçuklularıyla ilgili kısmını tercüme
etmiştir.166 Vural Öntürk, 2018 yılında “Ravzatü’s-safâ ve Habibü’s-siyer’e
göre Gurlular” adlı çalışmasında eserin Gurlular hakkındaki kısmını
tercüme etmiştir.167 2019 yılında Mustafa Köksal, Ravzatü’s-Safâ ve
Habîbü’s-Siyer’de Moğollar Kısmının Tercümesi (1155-1259) adlı yüksek lisans
tezinde eserin 1155-1259 tarihleri arasını içeren ve Cengiz Han’ın
doğumundan Mengü Kağan’ın vefatına kadar olan olayları ele alan kısmı
tercüme edilmiştir.168 Farishtamo Khomushova, 2020 yılında Giyasüddîn
Handmîr’in Hayatı, Eserleri ve Tarihçiliği adlı yüksek lisans tezini hazırlamıştır.
Biz ise bu çalışmada Ḥabîbü’s-Siyer’in üçüncü cildinin Çağatay
Hanlığı’nı ele alan kısmını tercüme etmiş bulunmaktayız. Bu bağlamda “Turan Vilayetinde Cengiz Han’ın Oğlu Çağatay Han’ın Saltanatı”
başlığından “Tuğluk Timur Han” başlığının sonuna kadar olan kısmı
tercüme ettik. Çeviriyi yaparken eserin daha önce yapılan İngilizce çevrisini
de göz önünde bulundurduk. Bu çeviride eserde yer alan beyit ve
mısralardan çevirisi zor olanların tercüme edilmeden geçilmiş olduğunu
fark ettik. Biz kendi çevirimizde bütün şiirleri tercüme ettik. Eserin dilinin
dönemin diğer eserlerine göre oldukça sade olduğunu söyleyebiliriz.
Eserde geçen yer ve kişi adlarının yazılışları Moğolca ve Türkçe asılları ile
tam olarak örtüşmektedir. İsimlerin yazılışı Farsça veya Arapça
telaffuzlarına kaymaktadır. Bu nedenle kişi adlarını ilk geçtikleri yerde
yaygın kullanımları ile verdik ve parantez içerisinde eserde nasıl yazıldıysa
onu sunduk. Aynı ismin geçtiği diğer yerlerde doğrudan yaygın
kullanımlarını vermekle yetindik. İsimlerin başka şekilde yazıldığı durumlar
varsa -Karaçar Noyan yerine Kokoços yazılması gibi- onları da dipnotlarda
sunduk. On iki hayvanlı takvimin günümüzdeki karşılıklarını vermekle
birlikte parantez içerisinde orijinal yazılışlarını da sunduk: Sığır Yılı (Ûd Îl).
Metnin daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli yerlere açıklama parantezleri ve
açıklama dipnotları ilave ettik. Çevirisini yaptığımız neşirde bazı imla
hataları olduğunu fark ettik ve bunları dipnotlarda belirttik. Bir örnek
vermek gerekirse bir yerde “hilekâr” anlamına gelen zerk ( (زرق
yazılacakken harflerin yeri karıştırılarak yazılışı benzer olan ve “rızık veren”
anlamına gelen rezzak ( رزاق ) adı yazılmıştır. Çevirirken mümkün
olduğunca metni birebir çevirmeye ve orijinal tabirleri de sunmaya çalıştık.
Örneğin öldü çevirisini yapıp metinde yazan orijinal ifade olan dünya evinden
göç etti kalıbını parantez içerisinde sunduk. Eğer orijinal ifadenin çevirisi
birkaç kelimeden oluşuyorsa bu durumda söz konusu kelimeleri tırnak
içine alıp ardından parantez içinde metindeki orijinal karşılığını sunduk.
Örnek vermek gerekirse “padişah olarak hüküm sürdü” (padişahlık
bayrağını yükseltti) ve “hükümdar oldu” (saltanat bayrağını yükseltti) bu
tür ifadeler arasında yer almaktadır. Kolaylık olması bakımından
hükümdarların saltanat yıllarını köşeli parantez içerisinde aktardık.
Metinde geçen hicri tarihlerin miladi karşılıklarını da köşeli parantez
içerisinde sunduk. Metinde geçen yâsâmîşî, payze ve incu gibi ıstılahların anlamlarını dipnotlarda açıkladık. Hükümdarların ve önemli kişilerin
faaliyetleri hakkında önemli bilgileri özet halinde dipnotlarda aktardık.
Ayrıca dönemin tarihi ve gelenekleriyle ilgili bazı önemli açıklamalara da
dipnotlarda yer verdik.
GECE, derleyen Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali/Night Raid in Turkish States in Main Lines, 2024
Baskın, düşmanın karşısına onun tahmin etmediği bir zamanda ve ummadığı bir yerden, bilmediği ve ... more Baskın, düşmanın karşısına onun tahmin etmediği bir zamanda ve ummadığı bir yerden, bilmediği ve düşünmediği bir taktikle çıkmaktır. Bu suretle düşman saflarında bir karışıklık ortaya çıkar; askerler arasında korku belirir ve buna bağlı olarak da nizam ve intizam bozulur. Bu hale düşen düşmanın karşı koyacak güç ve morali kalmaz ve neticede hezimete uğrar. Gece baskınları sırasında söz konusu etkiler kat kat artar ve düşmanın savunma yapmaya mecali kalmaz.
İnsan oğlu kendi denetimi dışında gerçekleşen doğa olaylarından daima çekinmiştir. Gece, gerekli görüş mesafesini engellediği ve ses ile o sesin kaynağı arasındaki anlam bütünlüğünü bozduğu için söz konusu doğa olayları arasında yer almaktadır. Daha net bir şekilde ifade etmek gerekirse her zaman bir bilinmezlik içermesinden dolayı insanoğlu daima geceden ve karanlığından korkmuştur, korkmasa bile ürkmüştür. Bunun temelinde görme yetisinin kısıtlanması yer almaktadır. Ayrıca gecenin hormon salınımları üzerindeki etkisi de çok önemlidir. Gece ilerledikçe salgılanan melatonin nedeniyle derin uykunun giderek artması ve vücut sıcaklığının giderek düşmesi savunma imkân ve kabiliyetini azaltmaktadır. Söz konusu özelliklerinden dolayı bu zaman diliminde saldırı yapmak çok avantajlı bir hale gelmektedir. Bu nedenle çok erken devirlerden itibaren gece baskını yapmak önemli savaş taktikleri arasında yerini almıştır. Geceleyin saldırmak, hazırlıklı olmayan düşmanı felç eder, hareketsiz hale getirir, en azından kendini istediği gibi müdafaa etmesini engeller. Korku ve dehşeti arttırır. Çünkü görülemeyen bir düşmana doğru ve yerinde tepki verebilmek pek mümkün değildir. Dolayısıyla da gece baskını yapan ordular çok büyük avantaja sahip olur, başarı şansları büyük oranda artar, hasımlarının ise kendilerini savunma imkân ve kabiliyeti azalır.
MAKALE by Umut Kansoy
Kamu Yönetimi Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Çalışmanın ana sorusu Hint krallarının ve soyluların ilk çağlardan günümüze kadar filler üzerinde... more Çalışmanın ana sorusu Hint krallarının ve soyluların ilk çağlardan günümüze kadar filler üzerinde keyif ve konforlarını nasıl sağlandıkları ve bu sırada ihtişam, güç ve zenginliklerini nasıl sergiledikleridir. Fil üzerinde seyahat etmek tarih boyunca hükümdarların ve soyluların ayrıcalıkları arasında yer almıştır. Krallar ve soylular ülke hiyerarşisinde en yüksek statüye sahip olduklarından fil sırtında olsalar da rahatlarını, konforlarını sağlamak ve sosyal statülerini en güçlü şekilde yansıtmak gerekmektedir. Söz konusu faydaları temin etmek için birçok hizmet vasıtasından istifade edilmiştir. Bunların başlıcaları hükümdar şemsiyesi, tören yelpazesi, sineklik, buhurdan ve nargiledir. Söz konusu vasıtaların keyif ve konfor verme işlevleri önceliklidir. Bununla birlikte son derece kıymetli materyaller kullanılarak zarif ve estetik bir şekilde üretildiklerinden ihtişam, güç ve zenginlik sergilemenin de bir aracı haline gelmişlerdir. Doğal olarak bu vasıtaların çok sayıda hizmetçi tarafından kullanılıyor olması da aynı amaca hizmet etmektedir. Çalışmamızda incelenen araştırma sorusu daha önce hiçbir yazılı kaynakta incelenmemiştir. Dolayısıyla konuyla doğrudan ilgili yazılı bir kaynak bulunmamaktadır. Kaynak yetersizliği sorununu aşmak için dünya müzelerinin görsel arşivleri ve müzayede katalogları tarafımızdan titiz bir şekilde taranmıştır. Elde edilen görseller bağlamlarına göre tasnif edilerek çalışmaya dahil edilmiştir. Daha sonra bu veriler yazılı ana kaynaklar ve araştırma eserlerden elde edilen bilgilerle desteklenmiştir. Böylece söz konusu hizmet vasıtalarının tarihi bağlamları, taşıdıkları anlamlar ve kullanım amaçları ortaya konulmuştur. Makalede tanıtılan vasıtalar fillerle seyahat esnasında kullanılmakla birlikte hiçbirisi doğrudan fil koşum takımı değildir. Bununla birlikte fil eyeri, tahtırevanı, merdiveni ve fil arabası gibi bazı fil koşumları da aynı amaçlara hizmet etmek için kullanılmıştır. Dolayısıyla zikredilen fil koşum takımları, bu çalışmada incelenen ana soru ile bağlantılı olarak başka bir makalenin ana konusu olabilir.
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi (Journal of History and Idea), 2019
Ilk Cag’dan 18. ve 19. yuzyila kadar fillerden savas hayvani olarak istifade edilmistir. Komutanl... more Ilk Cag’dan 18. ve 19. yuzyila kadar fillerden savas hayvani olarak istifade edilmistir. Komutanlara savasin seyrini takip edebilen guvenli bir platform saglamak, dusman saflarini yarmak, surlari yikmak, kale kapilarini kirmak, yagmur ormanlarinda yol acmak ve balcik haline gelmis topraklarda, dik yamaclarda ve nehirlerde ordu ve techizati nakledebilmek ve kaleleri korumak icin fillerden yararlanilmistir. 18. ve 19. yuzyillardan sonra ise atesli silah teknolojisindeki gelismeler neticesinde filler, muharip hayvan olmaktan cikmistir. Bu hayvanlar daha cok askeri nakliyat ve askeri lojistik islerinde kullanilmaya baslanilmistir. Ornegin 2. Dunya Savasi sirasinda Guney Asya cephesinde filler yol ve kopru insaatinda ve petrol varillerinin tasinmasinda kullanilmistirlar. Dunya tarihindeki soz konusu onemlerinden dolayi bu calismada fillerin yetenekleri ve guclu yanlari ile dezavantajli ve zayif yanlari incelenmistir. Bu amacla Turk, Arap, Iran ve Hint ana kaynaklari, siyasetnameleri, din...
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi/Academic Journal of History and Idea, 2020
War elephants can be considered as the tanks of their own time as they are the largest of the ani... more War elephants can be considered as the tanks of their own time as they are the
largest of the animals living on land. The elephant riders (mahout), warriors on elephant back, and infantry warriors guarding the elephant on the ground would fight as a team. Elephant riders used tools called elephant hooks both as a weapon and to manage the elephants. They also used shields and spears. The warriors on the back of the elephant used weapons such as spears, bows and arrows, naveks, crossbows, ballistas, Molotov cocktails (karûre), rifles, jingals and ganjals (elephant cannon). The infantry, which protected the exposed parts of the elephant, generally used spears and Molotov cocktails (karûre). Elephants, like warriors, were equipped with various weapons, armor and protective covers. Weapons such as chains, knobs, spears and swords were placed on their trunks and tusks. In this study, Indian, Arabian and Persian sources, and the main sources of the Ghaznavids, the Delhi Turkish Sultanate and the Mughal period were analyzed. Travel books were also used. Miniatures and archaeological materials on the subject were scanned and analyzed. Modern studies on war elephants have also been used. Thus, the weapons of the war elephant crew and their elephants were described, their effects during warfare were shown, and a little-known subject has been introduced.
Savas filleri, karada yasayan hayvanlarin en buyugu olmalari sebebiyle kendi zamanlarinin tanklari olarak degerlendirilebilir. Filbânlar (mahout), fil sirtindaki savascilar (bhoi) ve yerde fili koruyan piyâdeler bir ekip olarak savasmaktaydilar. Filbânlar, fil kancasi denilen aletleri hem bir silah olarak hem de filleri yonetmek icin kullanirlardi. Ayrica kalkan ve mizrak da kullanmaktaydilar. Fil sirtindaki savascilar ise mizrak, ok-yay, nâvek, Tatar yayi, ballista, karure (Molotof kokteyli), tufek, jingal, ganjal (fil topu) vb. silahlar kullanmaktaydilar. Filin acikta kalan kisimlarini koruyan piyâdeler ise genellikle mizrak ve karure kullanmaktaydilar. Savascilar gibi filler de cesitli silâhlar, zirhlar ve koruyucu ortuler ile techiz edilmekteydiler. Hortumlari ve fildisleri uzerine zincir, topuz, mizrak ve kilic gibi silâhlar yerlestirilmekteydi. Bu calismada zikredilen hususlarin tespiti icin Hint, Arap ve Fars ana kaynaklari ile Gazneli, Delhi Turk Sultanligi ve Baburluler dev...
SDÜ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2021
Not: Our new article, which is a continuation of this article, is in the publication sta... more Not: Our new article, which is a continuation of this article, is in the publication stage.
Not: Bu makalenin devamı niteliğinde olan yeni makalemiz yayın aşamasındadır.
Elephants are very valuable animals that have served people since the First Age. Many harnesses have been developed to make use of these animals in a more comfortable and controlled manner. However, there is not much information in the sources about elephant harnesses and their functions, except for the general names of chains, ropes and elephant hooks. The work named Âîn-i Ekberî, written by Ebu'l-Fazl-ı Âllâmî for Ekber, one of the Mughal rulers, is an exception in this regard. In the work, 31 types of elephant harnesseses are introduced in the work. However, Ebu'l-Fazl-ı Âllâmî ends the title of “Elephant Harnesses (Âîn-i Raht)” with the phrase “sentences are not enough to tell the story of her ornaments”. Thus, the author states that he does not describe all elephant harnesses, they are much more. We previously introduced the aforementioned harnesses with our article “Harnesses of War Elephants According to Âin-i Akbarî”. In this study, war elephant harnesses, which were not introduced in the work in question, were focused on. The most valuable resources in this regard are miniatures, pictures and photographs. When these visual sources are examined, it is seen that elephants are depicted in a very realistic and detailed way. For this reason, thousands of miniature and visual materials have been carefully scanned in museum collections, art galleries and auction sales’ catalogs and leading image/photo sales’ sites in order to reveal this subject that has not been studied before. With this method, elephant harnesses were determined. In addition, important elephant harnesses that continue to be used today, were also included in the study. Thus, it was tried to identify and introduce war elephant harnesses that could be reached with the support of both historical sources and modern records. The elephant harnesses in our previous article were not included in this study unless necessary.
Filler İlk Çağ’dan günümüze insanlara hizmet etmiş çok değerli hayvanlardır. Bu hayvanlardan daha konforlu ve daha kontrollü bir şekilde istifade edebilmek için pek çok binit takımı geliştirilmiştir. Bununla birlikte zincirler, urganlar ve fil kancalarının genel adlarına yer verilmesi dışında fil binit takımları ve işlevleri hakkında kaynaklarda pek fazla malumat yer almamaktadır. Babürlü hükümdarlarından Ekber için Ebu’l-Fazl-ı Âllâmî tarafından yazılan Âîn-i Ekberî adlı eser bu konuda bir istisnadır. Eserde 31 çeşit fil binit takımı tanıtılmaktadır. Bununla birlikte Ebu’l-Fazl-ı ‘Âllâmî “onun süslerinin öyküsünü anlatmaya ifadeler yetmez” cümlesi ile “Fil Binit Takımları (Âîn-i Raht)” başlığını sona erdirmektedir. Böylece müellif bütün fil binit takımlarını anlatmadığını, çok daha fazla olduklarını haber vermiş olmaktadır. Daha önce “Âîn-i Ekberî’ye Göre Savaş Fillerinin Binit Takımları” adlı makalemiz ile söz konusu binit takımlarını tanıtmıştık. Bu çalışmada ise söz konusu eserde tanıtılmayan savaş fili binit takımları üzerinde duruldu. Bu hususta en değerli kaynak minyatürler, resimler ve fotoğraflardır. Söz konusu görsel kaynaklar incelendiğinde fillerin çok gerçekçi ve detaylı bir şekilde tasvir edildikleri görülmektedir. Bundan dolayı hakkında daha önce çalışma yapılmamış bu konuyu anlaşılır bir şekilde ortaya koyabilmek adına binlerce minyatür ve görsel malzeme müze koleksiyonlarında, sanat galerileri ve müzayede satış kataloglarında ve önde gelen imaj/fotoğraf satış sitelerinde dikkatli bir şekilde taranarak fil binit takımları tespit edildi. Buna ilaveten günümüzde kullanılmaya devam eden önemli fil binit takımları da çalışmaya dahil edildi. Böylece hem tarihî kaynakların hem de modern kayıtların desteği ile ulaşılabilen savaş fili binit takımları tespit edilip tanıtılmaya çalışıldı. Önceki makalemizde yer alan fil binit takımlarına gerekmedikçe bu çalışmada yer verilmemiştir.
.
SDU FACULTY OF ARTS AND SCIENCES JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES, 2020
Karada yaşayan hayvanların en büyüğü olmaları ve sahip oldukları muazzam güç sebebiy... more Karada yaşayan hayvanların en büyüğü olmaları ve sahip oldukları muazzam güç sebebiyle filleri sevk ve idare etmek çok zordur. Bundan dolayı fillerin sevk ve idaresini kolaylaştırmak amacı ile İlk Çağ'dan günümüze kadar pek çok fil binit takımı geliştirilmiştir. Bahsi geçen binit takımları fillerin yönlendirilmesi, dizginlenmesi, ayaklarının kösteklenmesi, savaşçılar ve fillerin korunması, rahatlarının sağlanması, fildeki süs, görkem ve ürkütücülüğün arttırılması, çılgına dönen fillerin durdurulabilmesi gibi çeşitli amaçlar ile kullanılmaktaydılar. Bununla birlikte zincirler, urganlar ve fil kancalarının genel adlarına yer verilmesi dışında fil binit takımları ve işlevleri hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi yer almamaktadır. Babürlü hükümdarlarından Ekber için yazılan Âîn-i Ekberî'de ise 31 çeşit fil binit takımı işlevleri ile birlikte tanıtılmaktadır. Fakat bu konunun görsel ağırlığı fazla olduğundan eserde yer alan kısa açıklamalar tek başlarına yeterli olmamaktadır. Bu çalışmada söz konusu sorunu aşmak için binit takımlarını betimleyen binlerce minyatür, resim ve fotoğraf tarandı. Bu hususta büyük bir titizlik gösterildi. Bunlar içerisinden binit takımlarını en net şekilde gösterenler sergilendi ve yorumlandı. Âîn-i Ekberî dışında Babülüler devri ve öncesine ait bazı eserlerden ve modern çalışmalardan da istifade edildi. Böylece Babürler devrinde kullanılan fil binit takımları ve Babürlülerin bu hususta kazandıkları tecrübeler sergilendi.
It is very difficult to conduct and manage elephants since they are the largest of the animals living on land and due to the enormous power they have. Therefore, in order to facilitate the conduct and management of elephants, many elephant harnesses have been developed since antiquity. The harnesses have been used for various purposes such as leading and reining them, hobbling their feet, protecting warriors and elephants, ensuring their comfort, enhancing the elephant's ornament and splendor, and stopping crazy elephants. However, there is no information in the sources about elephant harnesses and their functions, except for the general names of chains, tethers and elephant hooks. In Âîn-i Akbarî, written for Akbar, the ruler of the Mughal Empire, 31 kinds of elephant harnesses and their functions are introduced. Since the subject is predominately visual the short explanations contained are not sufficient on their own, and hence thousands of miniatures, illustrations and photographs depicting the harnesses were scanned for the enrichment of the work. Great care was taken in this process, with the images most clearly illustrating the harnesses exhibited and interpreted immediately after the related explanations. In the study, reference is made to some other contemporary sourcesas well as sources dating back to the ages before the Mughal Empire and to modern times. In summary, elephant harnesses used in the Mughal period and experiences the Mughals gained with them are described in the study.
Türkiyat Mecmuası: 31, 2 (2021): 711-774, 2021
Not: Our new article, which is a continuation of this article, is in the publicatio... more Not: Our new article, which is a continuation of this article, is in the publication stage.
ABSTRACT
Turkish shot/Parthian shot is the name given to the method of cavalrymenturning 180 degrees while galloping and shooting accurate arrows. Turkish
Shooting is a famous cavalry shooting technique used by Central Asian nomads.
It is the most important element of the fake retreat deception, which is the firststage of the Turan tactic, used in order to win with a minimum of casualties. Thefirst people to use this shooting method effectively against Westerners were theParthians (247 BC - 224 AD). This shooting technique made a great contribution
to the Romans’ defeat by the Parthians at the Battle of Harran/Carrhae (53 BC).
Therefore, in the West, this shooting technique has long been known as thefeared and respected Parthian shot. However, the naming in question is not
quite correct. From 3000 years of Turkish culture and art, and archaeologicaland historical records, it is clear that this shooting technique should be called
“Turkish shot”. This series of articles, using concrete historical evidence, aims
to reveal the fact that the shooting method, which is called the Parthian shot,should be called the Turkish shot.
Keywords:
the Turkish shot, the Parthian shot, Turan tactic, fake retreat, cavalry,
infantry
AKADEMİK TARİH VE DÜŞÜNCE DERGİSİ, 2022
The use of war elephants in Turks can be started with Akhuns in India. Later, this tradition was ... more The use of war elephants in Turks can be started with Akhuns in India. Later, this tradition was continued with the Ghaznavids, the Turkish gulams of the Gur State, the Delhi Turkish Sultanate and other states such as the Behmani State, which was established in India by breaking away from this state, and the reafter with the Mughals (Baburid Empire). In the lands which were located at further west than the Indian subcontinent, Turkish states and dynasties such as Harzemshahs, Seljuks, Timurids, Kadı Burhaneddin State, Ottomans, Afshars and Qajars also used elephants and war elephants. There have been Turkish states that kept around 2000 elephants in their sultanate stables. Naturally, this situation had reflections on Turkish art, and various works of art depicting war elephants were produced. In addition, the use of war elephants by the Turkish states in the art of the Sogdians and some European nations, who had very close relations with the Turks in Asia, had reflections. In this study, the use of war elephants in Turks and its reflections in art are discussed and exhibited with its main lines. The museums and institutions where these works are located are presented with their sources.
GENEL TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2023
Hint mitolojisine göre yeryüzü dört temel yönde duran fillerin üzerinde durmaktadır. Bu filler, e... more Hint mitolojisine göre yeryüzü dört temel yönde duran fillerin üzerinde durmaktadır. Bu filler, ekinleri yetiştirmek ve büyütmek için hortumları ile suyu yukarıya kaldırıp yazın yağmur ve kışın kar olarak yeryüzüne serpmektedirler. Fillerin en önemli işlevi ilahi akrabalarını, bulutları, yani göksel filleri cezp etmeleridir. Ayrıca Tanrı Şiva’nın oğullarından fil başlı Ganeşa’nın Hint dinî inançlarında çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Dünyevi açıdan bakacak olursak filler hem bereketin kaynağıdırlar hem de en önemli savaş hayvanıdırlar. Bundan dolayı Hindistan ve çevre ülkelerde fil sahibi olmak, hükümdarlık, asalet ve güç sahibi olmanın en önemli alametleri arasında yer almaktadır. Saydığımız dini ve dünyevi nedenlerden dolayı Güney Asya ülkelerinde fillerin süslenmesine çok büyük önem verilmektedir. Hint kültüründeki ve Babürlü kültüründeki önemlerinden dolayı bu çalışmada kadın takıları kadar güzel olan ve hatta bazen onlardan çok daha da gösterişli olan süslü fil binitlerini ve fil takılarını tanıtmayı amaçladık. Babürlülerin hüküm sürdüğü zaman dilimine, yakın döneme ve günümüze ait süslü fil binit takımı ve fil takısı örneklerini sunduk. Böylece bu konudaki geleneğin devamlılığını sergiledik. Aynı zamanda süslü fil binit takımlarının ve fil takılarının geçirmiş olduğu evrimi de sergilemiş olduk. İlaveten geleneksel Hint kadın takıları ile fil takıları arasındaki benzerlikleri, sunduğumuz görseller yoluyla ortaya koyduk ve her iki türün birbirleri üzerindeki tesirlerini sergilemiş olduk. Daha önce savaş fillerinin binit takımları üzerine iki makale yazmıştık. Birinci makalemizde Âîn-i Ekberî’de tanıtılan 31 fil binit takımı üzerinde durmuştuk. Bunlar arasında hem fil binit takımları hem de fil takıları yer almaktaydı. İkinci makalemizde ise Âîn-i Ekberî’de yer almayan “savaş fili binit takımları” üzerinde durmuş idik. Şimdi sunduğumuz üçüncü makalemizde ise daha çok ilk iki makalemizde tanıtmadığımız fil takıları ve bu takıların bazı Hint kadın takıları ile benzerlikleri üzerinde durduk. Bununla birlikte çalışmada sunduğumuz bazı fil takıları söz konusu iki makalemizde sunmuş olduğumuz fil binitleri ve takılarından evrimleşmiştir. Bu nedenle konunun daha iyi anlaşılabilmesi için yeri geldikçe her iki makalemize de atıflarda bulunduk. Şu hususu da belirtmek gerekir ki araştırmalarımız sırasında süslü fil binit takımları ve fil takıları hakkında yapılmış kapsamlı bir çalışmaya rastlamadık. Sadece konuyu sathi bir şekilde ele alan makalelere ulaştık. Söz konusu makaleler arasında Shakshi Gupta’nın ağırlıklı olarak fil halılarını (jhul) ele aldığı iki makalesi ile fil takılarını çok daha genel ve yüzeysel bir şekilde incelediği “Elephant Regalia: A Living Tradition” adlı çalışması öne çıkmaktadır. Bir de Mannath Madhavankutty’un “Aanachamayam: Fineries used in Elephant Pageants in Kerala” adlı makalesini sayabiliriz. Daha üst düzey bir çalışma olarak Sirikan Hanpipat’ın “Kral Rama IX Döneminde Tayland Kraliyet Fillerinin Altın Kıyafetleri ve Süsleri” adlı yüksek lisans tezini de ilave edebiliriz. Sirikan Hanpipat, bu tezde en temel seviyedeki fil takılarını tanıtmıştır. Bahsettiğimiz çalışmaların kapsamlarının çok dar olması nedeniyle kendi çalışmamızın alandaki önemli bir boşluğu doldurduğunu söyleyebiliriz.
Akademik tarih ve düşünce dergisi, Sep 30, 2019
İlk Çağ'dan 18. ve 19. yüzyıla kadar fillerden savaş hayvanı olarak istifade edilmiştir. Komutanl... more İlk Çağ'dan 18. ve 19. yüzyıla kadar fillerden savaş hayvanı olarak istifade edilmiştir. Komutanlara savaşın seyrini takip edebilen güvenli bir platform sağlamak, düşman saflarını yarmak, surları yıkmak, kale kapılarını kırmak, yağmur ormanlarında yol açmak ve balçık haline gelmiş topraklarda, dik yamaçlarda ve nehirlerde ordu ve teçhizatı nakledebilmek ve kaleleri korumak için fillerden yararlanılmıştır. 18. ve 19. yüzyıllardan sonra ise ateşli silah teknolojisindeki gelişmeler neticesinde filler, muharip hayvan olmaktan çıkmıştır. Bu hayvanlar daha çok askerî nakliyat ve askerî lojistik işlerinde kullanılmaya başlanılmıştır. Örneğin 2. Dünya Savaşı sırasında Güney Asya cephesinde filler yol ve köprü inşaatında ve petrol varillerinin taşınmasında kullanılmıştırlar. Dünya tarihindeki söz konusu önemlerinden dolayı bu çalışmada fillerin yetenekleri ve güçlü yanları ile dezavantajlı ve zayıf yanları incelenmiştir. Bu amaçla Türk, Arap, İran ve Hint ana kaynakları, siyasetnameleri, dini metinleri, mitoloji kitapları, doğudan ve batıdan geniş bir yelpazeyi kapsayan seyahatnameler kullanılmıştır. Ayrıca doktora tezleri ve modern çalışmalardan da yararlanılmıştır.
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi (SUITDER),, 2024
Elephants are very valuable animals that have served people since the First Age. Many harnesses h... more Elephants are very valuable animals that have served people since the First Age. Many harnesses have been developed to make use of these animals in a more comfortable and controlled manner. However, there is not much information in the Turkish-Islamic sources about elephant harnesses and their functions, except for the general names of chains, ropes and elephant hooks. Previously, we tried to fill the lack of information on this subject with our two articles titled “Harnesses of War Elephants According to Âin-i Akbarî” and “Elephant Harnesses II (Elephant Harnesses Not Introduced in Âîn-i Ekberî)”. In this study, we focused on elephant control tools. In order to identify the elephant control tools, we benefited from the objects on display in museums, books written about elephant training and upbringing, reports written about the care and health of elephants in India, miniatures and reliefs. We also included important elephant control tools used today in the study. Thus, we introduced all the elephant control tools we could reach with the support of both historical sources and modern records.
Filler İlk Çağ’dan günümüze insanlara hizmet etmiş çok değerli hayvanlardır. Bu hayvanlardan daha konforlu ve daha kontrollü bir şekilde istifade edebilmek için pek çok binit takımı geliştirilmiştir. Bununla birlikte zincirler, urganlar ve fil kancalarının genel adlarına yer verilmesi dışında Türk-İslâm kaynaklarında fil binit takımları ve işlevleri hakkında pek fazla malumat yer almamaktadır. Daha önce tarafımızca kaleme alınan “Âîn-i Ekberî’ye Göre Savaş Fillerinin Binit Takımları” ve “Fil Binit Takımları II (Âîn-i Ekberî’de Yer Almayan Savaş Fili Binit Takımları)” adlarını taşıyan iki makaleyle bu konudaki bilgi eksikliği giderilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada ise, fil kontrol araçları üzerinde durulmuştur. Fil kontrol araçlarını tespit edebilmek için müzelerde sergilenen konuyla ilgili objelerden, fil eğitimi ve terbiyesi hakkında yazılmış kitaplardan, Hindistan’da fillerin bakımı ve sağlığı hakkında yazılmış raporlardan, minyatür ve röyeflerden istifade edilmiştir. Günümüzde kullanılan önemli fil kontrol araçları da çalışmaya dâhil edilmiştir. Böylece hem tarihî kaynakların hem de modern kayıtların desteğiyle ulaşılabilen bütün fil kontrol araçları tanıtılmıştır.
POPÜLER TARİH DERGİLERİNDEKİ MAKALELER by Umut Kansoy
DERİN TARİH DERGİSİ (Özel Sayı 20: BÂBÜRLÜLER), 2022
Köklerimizden koptukça kaybettiğimiz hazineyi son nefesine kadar hatırlatan Cemil Meriç “uçsuz... more Köklerimizden koptukça kaybettiğimiz hazineyi son nefesine kadar
hatırlatan Cemil Meriç “uçsuz bucaksız bir göle benzer Hint’te zaman,
kıyıları sisler içinde kaybolan bir göle…” diyerek bu toprakların bin bir
türlü tezadı imbikten geçirmek suretiyle şaheserler ürettiğine dikkat çeker.
Belki de coğrafyanın bu mahareti sayesinde Bâbürlüler, daha çok ölümü
ve kanı çağrıştırsalar da, kullandıkları silahları emsalsiz sanat eserlerine
dönüştürmüşlerdir. Tavus kuşu tahtlarda oturan sultanlar, benzersiz
kıyafetleri ve göz kamaştıran mücevherleriyle bir masaldan fırlamış
gibidir. Yanlarından ayırmadıkları murassa silahları ise bu tablonun
mütemmim cüzüdür. İşte Bâbürlülerin ihtişamlı mazisine refakat eden
sanat eseri hüviyetindeki silahlar...
DERİN TARİH DERGİSİ (Özel Sayı 20: BÂBÜRLÜLER), 2022
Bâbürlüler, hâkim oldukları coğrafyanın kültürel ve fizikî şartları gereği, Hint coğrafyasıyla ö... more Bâbürlüler, hâkim oldukları coğrafyanın kültürel ve fizikî şartları gereği,
Hint coğrafyasıyla özdeşleşen fillerden hayatın her alanında istifade
etmişlerdir. Onlar hükümdarın kudretinin nişanesi, savaşta lojistik destek,
emniyetli yolcuğun zaruri unsuru ve elbette imparatorlara layık hediyelerdi.
Timurlu Ordusunda Askeri Eğitim / MILITARY TRAINING IN THE TIMURID ARMY, 2024
Timurlu Devleti ordusu hakkında günümüzde yazılan yerli ve yabancı kitap, tez ve makalelerde aske... more Timurlu Devleti ordusu hakkında günümüzde yazılan yerli ve yabancı kitap, tez ve makalelerde askerî eğitim konusuna ya hiç yer verilmemiş ya da cüzî miktarda yer ayrılmıştır. Sunulan bilgiler ise genellikle Emir Timur ile sınırlı tutulmuş, devletin diğer hükümdarları konunun dışında bırakılmıştır. Askerî eğitim bağlamında ele alınan konular ise daha çok sürek avlarının ordu eğitimindeki yeri olmuştur. Ayrıca güreş bahsine çok cüzî miktarda yer ayrılmıştır. Bazı çalışmalarda ise dolaylı bir şekilde askerî eğitimde emre itaat konusuna kısmen değinilmiştir. Bu çalışma söz konusu alandaki bilgi eksikliğini gidermek, Timurlu Ordusunda Askerî Eğitim konusunu ana hatlarıyla ortaya koymak ve yeni yayınlara zemin hazırlamak amacıyla hazırlanmıştır. Böylece “Şehzadelerin Askerî Eğitimi”, “Komutanların ve Askerlerin Eğitimi”, “Ordu, Komutan ve Askerlerin Eğitiminde Av”, “Silah Kullanma ve Silah Adabı Eğitimi”, “Ordu Eğitiminde Askerî Oyunlar”, “Fil ve At Yarışları”, “Kabak Oyunu”, “Çevgân Oyunu”, “Tepük Oyunu”, “Darb Atışı”, “Menzil Atışı”, “Keskin Nişancılık”, “Halka Kapma Oyunu”, “Kılıç Eğitimi, Kılıç Müsabakaları ve Kalkan Oyunu”, “Güreş”, “Taş Kaldırmak ve Güç Denemesi Yapmak” ve “Sarp Yerlere Tırmanma ve Buraları Ele Geçirme Eğitimi başlıklarını içeren bu çalışma ortaya çıkmış oldu.
SANDIK SEPET SELE KÜFE FIÇI ÇUVAL TORBA BOHÇA MENDİL HOKKA KUTU, Editör Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, 2023
Bu kitap çeşitli nesneleri muhafaza için üretilen sandık, sepet, sele, k... more Bu kitap çeşitli nesneleri muhafaza için üretilen sandık, sepet, sele, küfe, fıçı, çuval, torba, bohça, mendil, hokka, kutu gibi şeylerin çeşitlerini, isimlerini, şekillerini, evsafını, yapım biçimleri ve işlevleri anlatmaktadır. Bugün çöŋek, ükek, tutma, türgek, bog, çug,
yetgek, kabırçak, arçı, kiz, tagar, yançuk gibi eski Türkçede kullanılan bazı muhafaza isimleri unutulmuş, ambalaj gibi yeni isimler kullanıma girmiştir. Kitapta meslek olarak muhafaza nesnelerini üreten esnaf (mesela, sepetçiler, fıçıcılar, küfeciler) ve çuval fabrikası gibi fabrikalar ele alınmıştır. Muhafaza nesneleri birer ölçü birimi ve vergi matrahı da olmuştur. Muhafazalar mitolojide, destanlarda, masallarda, türkülerde, divan edebiyatında, modern edebiyatımızda ve geleneklerde yer bulmuştur: İnançların gölgesinde suya bırakılan sepetler, Mehmet Âkif’in “Küfe” başlıklı manzum hikâyesi,
bohçacı çöpçatanlar gibi. Halk edebiyatı da “sepet sepet yumurta, sakın beni unutma” diye seslenmiştir.
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali
9. Milletlerarası Türkoloji̇ Kongresi̇ Bildiriler Kitabı, 2023
Orta Çağ Türk devletlerinde ordunun çok büyük kısmı süvari birliklerinden oluştuğu için süvariler... more Orta Çağ Türk devletlerinde ordunun çok büyük kısmı süvari birliklerinden oluştuğu için süvarilerin eğitimi büyük önem arz etmekteydi. Süvarilerin eğitimlerinin başında, at bakımıyla ilgili eğitimler gelmekteydi. Zira atına bakamayan bir süvari işlevsiz hâle gelirdi. Bir süvari atının koşum takımları zarar gördüğünde onarabilmeli, eyerini ve dizginini çözüp yeniden takabilmeliydi. Atların damarlarını açmayı, cerahatini akıtmayı, göz ve burnundan nâhone almayı, burun halkası takmayı, hacamat yapmayı, atları dağlamayı ve iğdiş etmeyi bilmeliydi. Orta Çağ Türk ordularında süvariler, at üzerinde çeşitli silahları en iyi şekilde kullanmayı öğrenmeliydiler. Bu amaçla talimler yapılmakta ve çeşitli oyunlar oynanmaktaydı. Süvariler, nişan tahtaları, avlar ve kabak oyunu ile okçuluk kabiliyetlerini geliştirmekteydiler. Büyük bir süratle giderken “kement” atarak düşmanın atını yere yıkmayı ve süvarisini üzerinden kapıp almayı öğrenmekteydi. Süvariler, bir filin sırtından omurlarını midesine dökebilecek kadar kuvvetlenmek için gürz ile sıkı talimler yapmaktaydılar. Mızrağı ıskalamadan kullanabilmek için, hedef
tahtaları üzerinde sıkı talimler yapmakta ve halka kapma oyunu ve süvari oyunu oynamaktaydılar. Ayrıca süvariler, bütün silahlarından âciz kalırsa, atı yaralanır veya kullanılamaz hâle gelirse, düşmanını bertaraf edebilmek için güreşmeyi de öğrenmeliydiler. Yine süvariler, at üzerinde kılıç ve diğer silahları en iyi şekilde kullanabilmek için çevgȃn ve halka kapma gibi oyunlar oynamaktaydılar. Belli zamanlarda düzenlenen sürek avları ve kabak oyunları sayesinde, Orta Çağ Türk ordularında süvariler, Turan savaş taktiğini başarıyla uygulamayı öğrenmekteydiler. Bu çalışmada Orta Çağ Türk ordularında süvarilerin “okçuluk eğitimi”, “kılıç eğitimi”, “mızrak eğitimi”, “gürz eğitimi”, “kement eğitimi”, “güreş eğitimi” ve bu eğitimleri destekleyici türde yapılan “sürek avı”, “çevgȃn oyunu” ve “kabak oyunu” gibi faaliyetler, ana kaynaklara ve modern araştırmalara dayanılarak incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Orta Çağ Türk devletlerinde ordu, Türk ordusu, Askerî eğitim, Türk süvarisi, Süvari
TÜRK ASKERÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİM TARİHİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ 16-17 EYLÜL 2021 CİLT 1, 2022
Orta Çağ Türk orduları büyük ölçüde süvarilere dayanmakla birlikte piyade savaşçıların da savaşta... more Orta Çağ Türk orduları büyük ölçüde süvarilere dayanmakla birlikte piyade savaşçıların da savaşta önemli bir yeri bulunmaktaydı. Piyadeler, süvarilerden daha farklı eğitimler alırlardı. Piyadelere verilen eğitimler arasında öncelikle silahsız dövüş eğitimleri gelirdi. Bunlar güreş, tokat atma, tekme atma ve ağırlık kaldırma eğitimi (zur-azmayi kerden) gibi düşman ile silahsız bir şekilde dövüşme ve güç arttırma eğitimleriydi. Ayrıca ok-yay, kısa mızrak, sapan ve disk gibi fırlatmalı silahlar için atıcılık eğitimleri alıyorlardı. Bunun yanında, balta, kılıç, hançer ve gürz gibi parçalayıcı ve delici silahları da çok iyi kullanmak zorundaydılar. Piyade okçuların, kompozit yay, Tatar yayı, navek oku ve ateş oku gibi farklı tiplerdeki yay ve ok türü silahları ustalıkla kullanmayı öğrenmeleri gerekmekteydi. Piyadelerin ok-yay türü silahları zırhsız ve zırhlı iken ve gemi gibi hareketli bir binit üzerinde iken kullanmayı öğrenmeleri de büyük önem taşımaktaydı. Gerektiğinde yay ve ok gibi silahları tamir etmeyi öğrenmeliydiler. Müstahkem mevkilere tırmanabilmek için kemend atma, kemendi isabet ettirme ve kemend ipine tutunarak yüksek duvarlara tırmanma eğitimi alıyorlardı. Nihayetinde savaşların temel amacı surları, kaleleri ve dolayısı ile yeni toprakları feth etmek idi. Bundan dolayı sur ve kaleleri ele geçirmek büyük bir önem arz etmekteydi. Müstahkem mevkileri ele geçirmenin diğer bir yöntemi ise lağım kazmak idi. Lağım kazmanın, düşmanın kazdığı lağımları dinlemenin ve bunlara karşı önlem almanın çeşitli yöntemleri bulunmaktaydı. Lağımcı piyadeler bunları bilmeliydi. Bazı seferlerde düşmana ulaşmak için yüksek dağ zirvelerini aşmak ve dağların zirvelerini ele geçirmek gerekirdi. Piyadelere günümüzdeki dağ komandolarının sahip olduğu sarp yamaçlara tırmanma becerilerinin öğretilmesi de büyük önem taşımaktaydı. Bu çalışmada, Ortaçağ Türk ordularında piyadelerin, “okçuluk eğitimi”, “kılıç eğitimi”, “mızrak eğitimi”, “gürz eğitimi”, “kemend eğitimi”, “güreş eğitimi”, “ağırlık kaldırma eğitimi”, “lağım kazma eğitimi” gibi askeri eğitim faaliyetleri ana kaynaklara ve modern araştırmalara dayanılarak incelenecektir.
AV KİTABI, 2023
Fil sırtında av geleneği Hindistan’da ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Hindistan’da devlet kuran T... more Fil sırtında av geleneği Hindistan’da ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Hindistan’da devlet kuran Türkler de bu geleneği devam ettirmişlerdir. Gazneliler, Delhi Türk Sultanlığı ve ondan kopan devletler, Babürlüler ve İran’da Safevî Şahları av için fillerden istifade etmişlerdir. Hatta Osmanlı Devleti’nde Sultan IV. Mehmet (1648-1687) döneminde avlara filler de götürülmüştür. Türk hükümdarları fil sırtında arslan, kaplan ve gergedan gibi vahşi hayvanları avlamışlardır. Fil sırtında yabani manda avına bile çıkmışlardır. Bazen dört fil üzerinden atılan ağlar ile ortada arslanlar sıkıştırılmış ve ele geçirilmiştir. Avcılar arslan, kaplan (bebr), peleng (leopar/pars) gibi büyük ve tehlikeli hayvanları avlamak için bu iş için eğitmiş oldukları yuz-pelenglerden (çita) istifade ederlerdi. Bu hayvanlar bazen o kadar büyük olurlardı ki atların terkisinde taşınamazlardı. Bu durumda parslar fil sırtına yerleştirilen demir kafesler içerisinde ava götürülür ve av üzerine bu şekilde salınırlardı. Hindistan’da fil sırtında avlanmanın önemli nedenlerinden biri vahşi hayvanlar karşısında hükümdarlara daha korunaklı ve daha konforlu bir av imkanı sağlamaktır. Bununla birlikte filler ile balık avına da çıkılmış atılan büyük ağlar fillerin sırtında taşınmış ve filler sayesinde karaya çekilmişlerdir. Türk devletleri tarihinden yabani fillerin yetiştirilmek veya öldürmek üzere avlanmasına dair çok az örnek günümüze ulaşmıştır. Delhi Türk Sultanlığı devrinde gerçekleşen böyle bir fil avı bütün ayrıntıları ile çalışmada aktarılacaktır. Babürlüler devrine ait fil avı yöntemleri ve devrin hükümdarlarından Ekber’in geliştirdiği “Şehinşâhî” adlı fil avı yöntemi sunulacaktır. Son olarak II. Abdülhamid’in Hindistan Konsolosu Ahmet Hamdi Efendi tarafından sunulan fil avı yöntemleri nakledilerek daha önce verilen malumatın pekişmesi sağlanacak ve bu şekilde çalışma sona ermiş olacaktır.
HİNT ALT KITASINDA TARİH KAYNAKLARI VE TARİH YAZIMI, 2024
Delhi Türk Sultanlığı Devleti ve Hindistan coğrafyasındaki Türk tarihi ülkemizde nisbeten az araş... more Delhi Türk Sultanlığı Devleti ve Hindistan coğrafyasındaki Türk tarihi ülkemizde nisbeten az araştırılan bir konu olmuştur. Bölgenin Anadolu coğrafyasından çok uzak oluşu bu hususta etkili olmuş olmalıdır. Bununla birlikte Türkiye’de Delhi Türk Sultanlığı ve Hindistan’a karşı ilginin giderek arttığı son dönemlerde yapılan tez çalışmları ve yazılan makalelerin sayısından anlaşılmaktadır. Bu çalışmanın amacı Delhi Türk Sultanlığı ve Hindistan’daki Türk varlığına karşı oluşan bu ilgiyi daha da arttırmak ve konunun önemine dikkati çekmektir. Delhi Türk Sultanlığı Devleti, Gur devletinin Türk gulamları tarafından kurulmuştur. Bu nedenle Delhi Türk Sultanlığı’nın Gurlulardan aldığı mirası ve kuruluşunu daha iyi bir şekilde ortaya çıkarabilmek için Gur Devleti devri kaynaklarını da incelemek gerekmektedir. Delhi Türk Sultanlığı tarihini kapsamlı bir şekilde ortaya çıkarmak bakımdan devrin emiri Hüsrev Dihlevi, Bedrüddin Çaçi ve Emir Hasan Dihlevi gibi edip ve şairlerinin eserleri de büyük önem taşımaktadır. Emir Hüsrev Dihlevi’nin edebi eserlerinin yanı sıra doğrudan tarihî değeri bulunan mesnevileri de bulunmaktadır. Ayırca edebî değer taşıyan şiirlerinde de askerî terimlere, silahlara vb. konulara bol bol yer vermesi Delhi Türk Sultanlığı Devleti’nin askerî teşkilatını aydınlatmak bakımından onun eserlerini çok önemli kılmaktadır. Bundan dolayı edebî eserlere de bu çalışmada önemli bir yer ayrılmıştır. Timur’un Hindistan Seferi dolayısıyla Timurî kaynakları da Delhi Türk Sultanlığı tarihinin son dönemi ve askerî teşkilatı ile ilgili bazı hususları ortaya çıkarabilmek açısından büyük önem taşımaktadır. Delhi Türk Sultanlığı ordusuna dair bilgiler bir yapbozun parçaları gibi değişik tipteki kaynaklar arasında azar azar dağılmış durumdadır. Fahr-i Müdebbir tarafından kaleme alınan Âdâbü’l-harb ve’ş-şecâ‘a dışında ordu ve askerî teşkilat konularını ele alan derli toplu tek bir ana kaynağa tesadüf edilmemektedir. Bu eser askerî teşkilatın hemen hemen bütün alanlarıyla ilgili bilgiler sunmaktadır. Eser sultanlığın ilk dönemlerinde yazıldığından verilen tavsiye ve bilgileri anlaşılır kılmak adına seçilen örnek olaylar özellikle daha önceki Türk-İslâm devletlerinden ve diğer devletlerden seçilmiştir. Bununla birlikte örnek olaylar dışında verilen teorik ve pratik bilgilerin Delhi Türk Sultanlığı devrine -ve yakın dönemine- ait olduğu söylenebilir. Bu eser devrin savaş sanatına dair bilgi ve tecrübeyi yansıtmaktadır. Fakat kuruluş devri sonrası için böyle derli toplu bir esere rastlanılmamaktadır. Babürlüler devri kaynaklarında Delhi Türk Sultanlığı tarihine de yer verilmiş olması, bu devletin aynı coğrafyada ve yakın dönemde kurulan bir Türk devleti olması dolayısıyla aralarındaki mevcut benzerlikler Delhi Türk Sultanlığı tarihinin aydınlatılması açısından büyük önem taşımaktadır. Devrin seyahatnameleri, tarih kitaplarında yer almayan pek çok hususun ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşımaktadır. İçlerinden en önemlisi pek çok önemli olaya tam göbeğinde bizzat şahit olan İbn Battûta’nın seyahatnamesidir (müellif Muhammed Şâh Tuğluk’un himayesinde Delhi’de yedi yıldan fazla taht kadılığı hizmetini ifa etti). Devrin münşeat mecmuaları ve siyâsetname tarzı kitapları da çok önemli bilgiler arz etmektedirler. Delhi Türk Sultanlığı müttefik veya hasım olarak sürekli Hindûlar ile etkileşim içerisinde bulunduğundan Hindû kaynakları da bu devletin tarihinin aydınlatılması açısından önem taşımaktadır. Bahsettiğimiz bu hususlara dikkat edilerek elinizdeki bu çalışmada Delhi Türk Sultanlığı tarihini aydınlatan eserler şu başlıklar altında tanıtılmıştır.
FARSÇA VE ARAPÇA KAYNAKLARDA TÜRK VE MOĞOL DEVLETLERİ TARİHİ II, ed. Ahmet ÖZTURHAN, 2024
..... Ülkemizde Ḥabîbü’s-Siyer ve müellifi hakkında yakın dönemde yapılmış tercümeler ve akademik... more ..... Ülkemizde Ḥabîbü’s-Siyer ve müellifi hakkında yakın dönemde
yapılmış tercümeler ve akademik çalışmalar da bulunmaktadır. Mesela
Mustafa Şahin, 2014 yılında “Habibü’s-Sîyer’e Göre Türkiye Selçukluları”
adlı çalışmasında eserin Türkiye Selçuklularıyla ilgili kısmını tercüme
etmiştir.166 Vural Öntürk, 2018 yılında “Ravzatü’s-safâ ve Habibü’s-siyer’e
göre Gurlular” adlı çalışmasında eserin Gurlular hakkındaki kısmını
tercüme etmiştir.167 2019 yılında Mustafa Köksal, Ravzatü’s-Safâ ve
Habîbü’s-Siyer’de Moğollar Kısmının Tercümesi (1155-1259) adlı yüksek lisans
tezinde eserin 1155-1259 tarihleri arasını içeren ve Cengiz Han’ın
doğumundan Mengü Kağan’ın vefatına kadar olan olayları ele alan kısmı
tercüme edilmiştir.168 Farishtamo Khomushova, 2020 yılında Giyasüddîn
Handmîr’in Hayatı, Eserleri ve Tarihçiliği adlı yüksek lisans tezini hazırlamıştır.
Biz ise bu çalışmada Ḥabîbü’s-Siyer’in üçüncü cildinin Çağatay
Hanlığı’nı ele alan kısmını tercüme etmiş bulunmaktayız. Bu bağlamda “Turan Vilayetinde Cengiz Han’ın Oğlu Çağatay Han’ın Saltanatı”
başlığından “Tuğluk Timur Han” başlığının sonuna kadar olan kısmı
tercüme ettik. Çeviriyi yaparken eserin daha önce yapılan İngilizce çevrisini
de göz önünde bulundurduk. Bu çeviride eserde yer alan beyit ve
mısralardan çevirisi zor olanların tercüme edilmeden geçilmiş olduğunu
fark ettik. Biz kendi çevirimizde bütün şiirleri tercüme ettik. Eserin dilinin
dönemin diğer eserlerine göre oldukça sade olduğunu söyleyebiliriz.
Eserde geçen yer ve kişi adlarının yazılışları Moğolca ve Türkçe asılları ile
tam olarak örtüşmektedir. İsimlerin yazılışı Farsça veya Arapça
telaffuzlarına kaymaktadır. Bu nedenle kişi adlarını ilk geçtikleri yerde
yaygın kullanımları ile verdik ve parantez içerisinde eserde nasıl yazıldıysa
onu sunduk. Aynı ismin geçtiği diğer yerlerde doğrudan yaygın
kullanımlarını vermekle yetindik. İsimlerin başka şekilde yazıldığı durumlar
varsa -Karaçar Noyan yerine Kokoços yazılması gibi- onları da dipnotlarda
sunduk. On iki hayvanlı takvimin günümüzdeki karşılıklarını vermekle
birlikte parantez içerisinde orijinal yazılışlarını da sunduk: Sığır Yılı (Ûd Îl).
Metnin daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli yerlere açıklama parantezleri ve
açıklama dipnotları ilave ettik. Çevirisini yaptığımız neşirde bazı imla
hataları olduğunu fark ettik ve bunları dipnotlarda belirttik. Bir örnek
vermek gerekirse bir yerde “hilekâr” anlamına gelen zerk ( (زرق
yazılacakken harflerin yeri karıştırılarak yazılışı benzer olan ve “rızık veren”
anlamına gelen rezzak ( رزاق ) adı yazılmıştır. Çevirirken mümkün
olduğunca metni birebir çevirmeye ve orijinal tabirleri de sunmaya çalıştık.
Örneğin öldü çevirisini yapıp metinde yazan orijinal ifade olan dünya evinden
göç etti kalıbını parantez içerisinde sunduk. Eğer orijinal ifadenin çevirisi
birkaç kelimeden oluşuyorsa bu durumda söz konusu kelimeleri tırnak
içine alıp ardından parantez içinde metindeki orijinal karşılığını sunduk.
Örnek vermek gerekirse “padişah olarak hüküm sürdü” (padişahlık
bayrağını yükseltti) ve “hükümdar oldu” (saltanat bayrağını yükseltti) bu
tür ifadeler arasında yer almaktadır. Kolaylık olması bakımından
hükümdarların saltanat yıllarını köşeli parantez içerisinde aktardık.
Metinde geçen hicri tarihlerin miladi karşılıklarını da köşeli parantez
içerisinde sunduk. Metinde geçen yâsâmîşî, payze ve incu gibi ıstılahların anlamlarını dipnotlarda açıkladık. Hükümdarların ve önemli kişilerin
faaliyetleri hakkında önemli bilgileri özet halinde dipnotlarda aktardık.
Ayrıca dönemin tarihi ve gelenekleriyle ilgili bazı önemli açıklamalara da
dipnotlarda yer verdik.
GECE, derleyen Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali/Night Raid in Turkish States in Main Lines, 2024
Baskın, düşmanın karşısına onun tahmin etmediği bir zamanda ve ummadığı bir yerden, bilmediği ve ... more Baskın, düşmanın karşısına onun tahmin etmediği bir zamanda ve ummadığı bir yerden, bilmediği ve düşünmediği bir taktikle çıkmaktır. Bu suretle düşman saflarında bir karışıklık ortaya çıkar; askerler arasında korku belirir ve buna bağlı olarak da nizam ve intizam bozulur. Bu hale düşen düşmanın karşı koyacak güç ve morali kalmaz ve neticede hezimete uğrar. Gece baskınları sırasında söz konusu etkiler kat kat artar ve düşmanın savunma yapmaya mecali kalmaz.
İnsan oğlu kendi denetimi dışında gerçekleşen doğa olaylarından daima çekinmiştir. Gece, gerekli görüş mesafesini engellediği ve ses ile o sesin kaynağı arasındaki anlam bütünlüğünü bozduğu için söz konusu doğa olayları arasında yer almaktadır. Daha net bir şekilde ifade etmek gerekirse her zaman bir bilinmezlik içermesinden dolayı insanoğlu daima geceden ve karanlığından korkmuştur, korkmasa bile ürkmüştür. Bunun temelinde görme yetisinin kısıtlanması yer almaktadır. Ayrıca gecenin hormon salınımları üzerindeki etkisi de çok önemlidir. Gece ilerledikçe salgılanan melatonin nedeniyle derin uykunun giderek artması ve vücut sıcaklığının giderek düşmesi savunma imkân ve kabiliyetini azaltmaktadır. Söz konusu özelliklerinden dolayı bu zaman diliminde saldırı yapmak çok avantajlı bir hale gelmektedir. Bu nedenle çok erken devirlerden itibaren gece baskını yapmak önemli savaş taktikleri arasında yerini almıştır. Geceleyin saldırmak, hazırlıklı olmayan düşmanı felç eder, hareketsiz hale getirir, en azından kendini istediği gibi müdafaa etmesini engeller. Korku ve dehşeti arttırır. Çünkü görülemeyen bir düşmana doğru ve yerinde tepki verebilmek pek mümkün değildir. Dolayısıyla da gece baskını yapan ordular çok büyük avantaja sahip olur, başarı şansları büyük oranda artar, hasımlarının ise kendilerini savunma imkân ve kabiliyeti azalır.
Kamu Yönetimi Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Çalışmanın ana sorusu Hint krallarının ve soyluların ilk çağlardan günümüze kadar filler üzerinde... more Çalışmanın ana sorusu Hint krallarının ve soyluların ilk çağlardan günümüze kadar filler üzerinde keyif ve konforlarını nasıl sağlandıkları ve bu sırada ihtişam, güç ve zenginliklerini nasıl sergiledikleridir. Fil üzerinde seyahat etmek tarih boyunca hükümdarların ve soyluların ayrıcalıkları arasında yer almıştır. Krallar ve soylular ülke hiyerarşisinde en yüksek statüye sahip olduklarından fil sırtında olsalar da rahatlarını, konforlarını sağlamak ve sosyal statülerini en güçlü şekilde yansıtmak gerekmektedir. Söz konusu faydaları temin etmek için birçok hizmet vasıtasından istifade edilmiştir. Bunların başlıcaları hükümdar şemsiyesi, tören yelpazesi, sineklik, buhurdan ve nargiledir. Söz konusu vasıtaların keyif ve konfor verme işlevleri önceliklidir. Bununla birlikte son derece kıymetli materyaller kullanılarak zarif ve estetik bir şekilde üretildiklerinden ihtişam, güç ve zenginlik sergilemenin de bir aracı haline gelmişlerdir. Doğal olarak bu vasıtaların çok sayıda hizmetçi tarafından kullanılıyor olması da aynı amaca hizmet etmektedir. Çalışmamızda incelenen araştırma sorusu daha önce hiçbir yazılı kaynakta incelenmemiştir. Dolayısıyla konuyla doğrudan ilgili yazılı bir kaynak bulunmamaktadır. Kaynak yetersizliği sorununu aşmak için dünya müzelerinin görsel arşivleri ve müzayede katalogları tarafımızdan titiz bir şekilde taranmıştır. Elde edilen görseller bağlamlarına göre tasnif edilerek çalışmaya dahil edilmiştir. Daha sonra bu veriler yazılı ana kaynaklar ve araştırma eserlerden elde edilen bilgilerle desteklenmiştir. Böylece söz konusu hizmet vasıtalarının tarihi bağlamları, taşıdıkları anlamlar ve kullanım amaçları ortaya konulmuştur. Makalede tanıtılan vasıtalar fillerle seyahat esnasında kullanılmakla birlikte hiçbirisi doğrudan fil koşum takımı değildir. Bununla birlikte fil eyeri, tahtırevanı, merdiveni ve fil arabası gibi bazı fil koşumları da aynı amaçlara hizmet etmek için kullanılmıştır. Dolayısıyla zikredilen fil koşum takımları, bu çalışmada incelenen ana soru ile bağlantılı olarak başka bir makalenin ana konusu olabilir.
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi (Journal of History and Idea), 2019
Ilk Cag’dan 18. ve 19. yuzyila kadar fillerden savas hayvani olarak istifade edilmistir. Komutanl... more Ilk Cag’dan 18. ve 19. yuzyila kadar fillerden savas hayvani olarak istifade edilmistir. Komutanlara savasin seyrini takip edebilen guvenli bir platform saglamak, dusman saflarini yarmak, surlari yikmak, kale kapilarini kirmak, yagmur ormanlarinda yol acmak ve balcik haline gelmis topraklarda, dik yamaclarda ve nehirlerde ordu ve techizati nakledebilmek ve kaleleri korumak icin fillerden yararlanilmistir. 18. ve 19. yuzyillardan sonra ise atesli silah teknolojisindeki gelismeler neticesinde filler, muharip hayvan olmaktan cikmistir. Bu hayvanlar daha cok askeri nakliyat ve askeri lojistik islerinde kullanilmaya baslanilmistir. Ornegin 2. Dunya Savasi sirasinda Guney Asya cephesinde filler yol ve kopru insaatinda ve petrol varillerinin tasinmasinda kullanilmistirlar. Dunya tarihindeki soz konusu onemlerinden dolayi bu calismada fillerin yetenekleri ve guclu yanlari ile dezavantajli ve zayif yanlari incelenmistir. Bu amacla Turk, Arap, Iran ve Hint ana kaynaklari, siyasetnameleri, din...
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi/Academic Journal of History and Idea, 2020
War elephants can be considered as the tanks of their own time as they are the largest of the ani... more War elephants can be considered as the tanks of their own time as they are the
largest of the animals living on land. The elephant riders (mahout), warriors on elephant back, and infantry warriors guarding the elephant on the ground would fight as a team. Elephant riders used tools called elephant hooks both as a weapon and to manage the elephants. They also used shields and spears. The warriors on the back of the elephant used weapons such as spears, bows and arrows, naveks, crossbows, ballistas, Molotov cocktails (karûre), rifles, jingals and ganjals (elephant cannon). The infantry, which protected the exposed parts of the elephant, generally used spears and Molotov cocktails (karûre). Elephants, like warriors, were equipped with various weapons, armor and protective covers. Weapons such as chains, knobs, spears and swords were placed on their trunks and tusks. In this study, Indian, Arabian and Persian sources, and the main sources of the Ghaznavids, the Delhi Turkish Sultanate and the Mughal period were analyzed. Travel books were also used. Miniatures and archaeological materials on the subject were scanned and analyzed. Modern studies on war elephants have also been used. Thus, the weapons of the war elephant crew and their elephants were described, their effects during warfare were shown, and a little-known subject has been introduced.
Savas filleri, karada yasayan hayvanlarin en buyugu olmalari sebebiyle kendi zamanlarinin tanklari olarak degerlendirilebilir. Filbânlar (mahout), fil sirtindaki savascilar (bhoi) ve yerde fili koruyan piyâdeler bir ekip olarak savasmaktaydilar. Filbânlar, fil kancasi denilen aletleri hem bir silah olarak hem de filleri yonetmek icin kullanirlardi. Ayrica kalkan ve mizrak da kullanmaktaydilar. Fil sirtindaki savascilar ise mizrak, ok-yay, nâvek, Tatar yayi, ballista, karure (Molotof kokteyli), tufek, jingal, ganjal (fil topu) vb. silahlar kullanmaktaydilar. Filin acikta kalan kisimlarini koruyan piyâdeler ise genellikle mizrak ve karure kullanmaktaydilar. Savascilar gibi filler de cesitli silâhlar, zirhlar ve koruyucu ortuler ile techiz edilmekteydiler. Hortumlari ve fildisleri uzerine zincir, topuz, mizrak ve kilic gibi silâhlar yerlestirilmekteydi. Bu calismada zikredilen hususlarin tespiti icin Hint, Arap ve Fars ana kaynaklari ile Gazneli, Delhi Turk Sultanligi ve Baburluler dev...
SDÜ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2021
Not: Our new article, which is a continuation of this article, is in the publication sta... more Not: Our new article, which is a continuation of this article, is in the publication stage.
Not: Bu makalenin devamı niteliğinde olan yeni makalemiz yayın aşamasındadır.
Elephants are very valuable animals that have served people since the First Age. Many harnesses have been developed to make use of these animals in a more comfortable and controlled manner. However, there is not much information in the sources about elephant harnesses and their functions, except for the general names of chains, ropes and elephant hooks. The work named Âîn-i Ekberî, written by Ebu'l-Fazl-ı Âllâmî for Ekber, one of the Mughal rulers, is an exception in this regard. In the work, 31 types of elephant harnesseses are introduced in the work. However, Ebu'l-Fazl-ı Âllâmî ends the title of “Elephant Harnesses (Âîn-i Raht)” with the phrase “sentences are not enough to tell the story of her ornaments”. Thus, the author states that he does not describe all elephant harnesses, they are much more. We previously introduced the aforementioned harnesses with our article “Harnesses of War Elephants According to Âin-i Akbarî”. In this study, war elephant harnesses, which were not introduced in the work in question, were focused on. The most valuable resources in this regard are miniatures, pictures and photographs. When these visual sources are examined, it is seen that elephants are depicted in a very realistic and detailed way. For this reason, thousands of miniature and visual materials have been carefully scanned in museum collections, art galleries and auction sales’ catalogs and leading image/photo sales’ sites in order to reveal this subject that has not been studied before. With this method, elephant harnesses were determined. In addition, important elephant harnesses that continue to be used today, were also included in the study. Thus, it was tried to identify and introduce war elephant harnesses that could be reached with the support of both historical sources and modern records. The elephant harnesses in our previous article were not included in this study unless necessary.
Filler İlk Çağ’dan günümüze insanlara hizmet etmiş çok değerli hayvanlardır. Bu hayvanlardan daha konforlu ve daha kontrollü bir şekilde istifade edebilmek için pek çok binit takımı geliştirilmiştir. Bununla birlikte zincirler, urganlar ve fil kancalarının genel adlarına yer verilmesi dışında fil binit takımları ve işlevleri hakkında kaynaklarda pek fazla malumat yer almamaktadır. Babürlü hükümdarlarından Ekber için Ebu’l-Fazl-ı Âllâmî tarafından yazılan Âîn-i Ekberî adlı eser bu konuda bir istisnadır. Eserde 31 çeşit fil binit takımı tanıtılmaktadır. Bununla birlikte Ebu’l-Fazl-ı ‘Âllâmî “onun süslerinin öyküsünü anlatmaya ifadeler yetmez” cümlesi ile “Fil Binit Takımları (Âîn-i Raht)” başlığını sona erdirmektedir. Böylece müellif bütün fil binit takımlarını anlatmadığını, çok daha fazla olduklarını haber vermiş olmaktadır. Daha önce “Âîn-i Ekberî’ye Göre Savaş Fillerinin Binit Takımları” adlı makalemiz ile söz konusu binit takımlarını tanıtmıştık. Bu çalışmada ise söz konusu eserde tanıtılmayan savaş fili binit takımları üzerinde duruldu. Bu hususta en değerli kaynak minyatürler, resimler ve fotoğraflardır. Söz konusu görsel kaynaklar incelendiğinde fillerin çok gerçekçi ve detaylı bir şekilde tasvir edildikleri görülmektedir. Bundan dolayı hakkında daha önce çalışma yapılmamış bu konuyu anlaşılır bir şekilde ortaya koyabilmek adına binlerce minyatür ve görsel malzeme müze koleksiyonlarında, sanat galerileri ve müzayede satış kataloglarında ve önde gelen imaj/fotoğraf satış sitelerinde dikkatli bir şekilde taranarak fil binit takımları tespit edildi. Buna ilaveten günümüzde kullanılmaya devam eden önemli fil binit takımları da çalışmaya dahil edildi. Böylece hem tarihî kaynakların hem de modern kayıtların desteği ile ulaşılabilen savaş fili binit takımları tespit edilip tanıtılmaya çalışıldı. Önceki makalemizde yer alan fil binit takımlarına gerekmedikçe bu çalışmada yer verilmemiştir.
.
SDU FACULTY OF ARTS AND SCIENCES JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES, 2020
Karada yaşayan hayvanların en büyüğü olmaları ve sahip oldukları muazzam güç sebebiy... more Karada yaşayan hayvanların en büyüğü olmaları ve sahip oldukları muazzam güç sebebiyle filleri sevk ve idare etmek çok zordur. Bundan dolayı fillerin sevk ve idaresini kolaylaştırmak amacı ile İlk Çağ'dan günümüze kadar pek çok fil binit takımı geliştirilmiştir. Bahsi geçen binit takımları fillerin yönlendirilmesi, dizginlenmesi, ayaklarının kösteklenmesi, savaşçılar ve fillerin korunması, rahatlarının sağlanması, fildeki süs, görkem ve ürkütücülüğün arttırılması, çılgına dönen fillerin durdurulabilmesi gibi çeşitli amaçlar ile kullanılmaktaydılar. Bununla birlikte zincirler, urganlar ve fil kancalarının genel adlarına yer verilmesi dışında fil binit takımları ve işlevleri hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi yer almamaktadır. Babürlü hükümdarlarından Ekber için yazılan Âîn-i Ekberî'de ise 31 çeşit fil binit takımı işlevleri ile birlikte tanıtılmaktadır. Fakat bu konunun görsel ağırlığı fazla olduğundan eserde yer alan kısa açıklamalar tek başlarına yeterli olmamaktadır. Bu çalışmada söz konusu sorunu aşmak için binit takımlarını betimleyen binlerce minyatür, resim ve fotoğraf tarandı. Bu hususta büyük bir titizlik gösterildi. Bunlar içerisinden binit takımlarını en net şekilde gösterenler sergilendi ve yorumlandı. Âîn-i Ekberî dışında Babülüler devri ve öncesine ait bazı eserlerden ve modern çalışmalardan da istifade edildi. Böylece Babürler devrinde kullanılan fil binit takımları ve Babürlülerin bu hususta kazandıkları tecrübeler sergilendi.
It is very difficult to conduct and manage elephants since they are the largest of the animals living on land and due to the enormous power they have. Therefore, in order to facilitate the conduct and management of elephants, many elephant harnesses have been developed since antiquity. The harnesses have been used for various purposes such as leading and reining them, hobbling their feet, protecting warriors and elephants, ensuring their comfort, enhancing the elephant's ornament and splendor, and stopping crazy elephants. However, there is no information in the sources about elephant harnesses and their functions, except for the general names of chains, tethers and elephant hooks. In Âîn-i Akbarî, written for Akbar, the ruler of the Mughal Empire, 31 kinds of elephant harnesses and their functions are introduced. Since the subject is predominately visual the short explanations contained are not sufficient on their own, and hence thousands of miniatures, illustrations and photographs depicting the harnesses were scanned for the enrichment of the work. Great care was taken in this process, with the images most clearly illustrating the harnesses exhibited and interpreted immediately after the related explanations. In the study, reference is made to some other contemporary sourcesas well as sources dating back to the ages before the Mughal Empire and to modern times. In summary, elephant harnesses used in the Mughal period and experiences the Mughals gained with them are described in the study.
Türkiyat Mecmuası: 31, 2 (2021): 711-774, 2021
Not: Our new article, which is a continuation of this article, is in the publicatio... more Not: Our new article, which is a continuation of this article, is in the publication stage.
ABSTRACT
Turkish shot/Parthian shot is the name given to the method of cavalrymenturning 180 degrees while galloping and shooting accurate arrows. Turkish
Shooting is a famous cavalry shooting technique used by Central Asian nomads.
It is the most important element of the fake retreat deception, which is the firststage of the Turan tactic, used in order to win with a minimum of casualties. Thefirst people to use this shooting method effectively against Westerners were theParthians (247 BC - 224 AD). This shooting technique made a great contribution
to the Romans’ defeat by the Parthians at the Battle of Harran/Carrhae (53 BC).
Therefore, in the West, this shooting technique has long been known as thefeared and respected Parthian shot. However, the naming in question is not
quite correct. From 3000 years of Turkish culture and art, and archaeologicaland historical records, it is clear that this shooting technique should be called
“Turkish shot”. This series of articles, using concrete historical evidence, aims
to reveal the fact that the shooting method, which is called the Parthian shot,should be called the Turkish shot.
Keywords:
the Turkish shot, the Parthian shot, Turan tactic, fake retreat, cavalry,
infantry
AKADEMİK TARİH VE DÜŞÜNCE DERGİSİ, 2022
The use of war elephants in Turks can be started with Akhuns in India. Later, this tradition was ... more The use of war elephants in Turks can be started with Akhuns in India. Later, this tradition was continued with the Ghaznavids, the Turkish gulams of the Gur State, the Delhi Turkish Sultanate and other states such as the Behmani State, which was established in India by breaking away from this state, and the reafter with the Mughals (Baburid Empire). In the lands which were located at further west than the Indian subcontinent, Turkish states and dynasties such as Harzemshahs, Seljuks, Timurids, Kadı Burhaneddin State, Ottomans, Afshars and Qajars also used elephants and war elephants. There have been Turkish states that kept around 2000 elephants in their sultanate stables. Naturally, this situation had reflections on Turkish art, and various works of art depicting war elephants were produced. In addition, the use of war elephants by the Turkish states in the art of the Sogdians and some European nations, who had very close relations with the Turks in Asia, had reflections. In this study, the use of war elephants in Turks and its reflections in art are discussed and exhibited with its main lines. The museums and institutions where these works are located are presented with their sources.
GENEL TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2023
Hint mitolojisine göre yeryüzü dört temel yönde duran fillerin üzerinde durmaktadır. Bu filler, e... more Hint mitolojisine göre yeryüzü dört temel yönde duran fillerin üzerinde durmaktadır. Bu filler, ekinleri yetiştirmek ve büyütmek için hortumları ile suyu yukarıya kaldırıp yazın yağmur ve kışın kar olarak yeryüzüne serpmektedirler. Fillerin en önemli işlevi ilahi akrabalarını, bulutları, yani göksel filleri cezp etmeleridir. Ayrıca Tanrı Şiva’nın oğullarından fil başlı Ganeşa’nın Hint dinî inançlarında çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Dünyevi açıdan bakacak olursak filler hem bereketin kaynağıdırlar hem de en önemli savaş hayvanıdırlar. Bundan dolayı Hindistan ve çevre ülkelerde fil sahibi olmak, hükümdarlık, asalet ve güç sahibi olmanın en önemli alametleri arasında yer almaktadır. Saydığımız dini ve dünyevi nedenlerden dolayı Güney Asya ülkelerinde fillerin süslenmesine çok büyük önem verilmektedir. Hint kültüründeki ve Babürlü kültüründeki önemlerinden dolayı bu çalışmada kadın takıları kadar güzel olan ve hatta bazen onlardan çok daha da gösterişli olan süslü fil binitlerini ve fil takılarını tanıtmayı amaçladık. Babürlülerin hüküm sürdüğü zaman dilimine, yakın döneme ve günümüze ait süslü fil binit takımı ve fil takısı örneklerini sunduk. Böylece bu konudaki geleneğin devamlılığını sergiledik. Aynı zamanda süslü fil binit takımlarının ve fil takılarının geçirmiş olduğu evrimi de sergilemiş olduk. İlaveten geleneksel Hint kadın takıları ile fil takıları arasındaki benzerlikleri, sunduğumuz görseller yoluyla ortaya koyduk ve her iki türün birbirleri üzerindeki tesirlerini sergilemiş olduk. Daha önce savaş fillerinin binit takımları üzerine iki makale yazmıştık. Birinci makalemizde Âîn-i Ekberî’de tanıtılan 31 fil binit takımı üzerinde durmuştuk. Bunlar arasında hem fil binit takımları hem de fil takıları yer almaktaydı. İkinci makalemizde ise Âîn-i Ekberî’de yer almayan “savaş fili binit takımları” üzerinde durmuş idik. Şimdi sunduğumuz üçüncü makalemizde ise daha çok ilk iki makalemizde tanıtmadığımız fil takıları ve bu takıların bazı Hint kadın takıları ile benzerlikleri üzerinde durduk. Bununla birlikte çalışmada sunduğumuz bazı fil takıları söz konusu iki makalemizde sunmuş olduğumuz fil binitleri ve takılarından evrimleşmiştir. Bu nedenle konunun daha iyi anlaşılabilmesi için yeri geldikçe her iki makalemize de atıflarda bulunduk. Şu hususu da belirtmek gerekir ki araştırmalarımız sırasında süslü fil binit takımları ve fil takıları hakkında yapılmış kapsamlı bir çalışmaya rastlamadık. Sadece konuyu sathi bir şekilde ele alan makalelere ulaştık. Söz konusu makaleler arasında Shakshi Gupta’nın ağırlıklı olarak fil halılarını (jhul) ele aldığı iki makalesi ile fil takılarını çok daha genel ve yüzeysel bir şekilde incelediği “Elephant Regalia: A Living Tradition” adlı çalışması öne çıkmaktadır. Bir de Mannath Madhavankutty’un “Aanachamayam: Fineries used in Elephant Pageants in Kerala” adlı makalesini sayabiliriz. Daha üst düzey bir çalışma olarak Sirikan Hanpipat’ın “Kral Rama IX Döneminde Tayland Kraliyet Fillerinin Altın Kıyafetleri ve Süsleri” adlı yüksek lisans tezini de ilave edebiliriz. Sirikan Hanpipat, bu tezde en temel seviyedeki fil takılarını tanıtmıştır. Bahsettiğimiz çalışmaların kapsamlarının çok dar olması nedeniyle kendi çalışmamızın alandaki önemli bir boşluğu doldurduğunu söyleyebiliriz.
Akademik tarih ve düşünce dergisi, Sep 30, 2019
İlk Çağ'dan 18. ve 19. yüzyıla kadar fillerden savaş hayvanı olarak istifade edilmiştir. Komutanl... more İlk Çağ'dan 18. ve 19. yüzyıla kadar fillerden savaş hayvanı olarak istifade edilmiştir. Komutanlara savaşın seyrini takip edebilen güvenli bir platform sağlamak, düşman saflarını yarmak, surları yıkmak, kale kapılarını kırmak, yağmur ormanlarında yol açmak ve balçık haline gelmiş topraklarda, dik yamaçlarda ve nehirlerde ordu ve teçhizatı nakledebilmek ve kaleleri korumak için fillerden yararlanılmıştır. 18. ve 19. yüzyıllardan sonra ise ateşli silah teknolojisindeki gelişmeler neticesinde filler, muharip hayvan olmaktan çıkmıştır. Bu hayvanlar daha çok askerî nakliyat ve askerî lojistik işlerinde kullanılmaya başlanılmıştır. Örneğin 2. Dünya Savaşı sırasında Güney Asya cephesinde filler yol ve köprü inşaatında ve petrol varillerinin taşınmasında kullanılmıştırlar. Dünya tarihindeki söz konusu önemlerinden dolayı bu çalışmada fillerin yetenekleri ve güçlü yanları ile dezavantajlı ve zayıf yanları incelenmiştir. Bu amaçla Türk, Arap, İran ve Hint ana kaynakları, siyasetnameleri, dini metinleri, mitoloji kitapları, doğudan ve batıdan geniş bir yelpazeyi kapsayan seyahatnameler kullanılmıştır. Ayrıca doktora tezleri ve modern çalışmalardan da yararlanılmıştır.
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi (SUITDER),, 2024
Elephants are very valuable animals that have served people since the First Age. Many harnesses h... more Elephants are very valuable animals that have served people since the First Age. Many harnesses have been developed to make use of these animals in a more comfortable and controlled manner. However, there is not much information in the Turkish-Islamic sources about elephant harnesses and their functions, except for the general names of chains, ropes and elephant hooks. Previously, we tried to fill the lack of information on this subject with our two articles titled “Harnesses of War Elephants According to Âin-i Akbarî” and “Elephant Harnesses II (Elephant Harnesses Not Introduced in Âîn-i Ekberî)”. In this study, we focused on elephant control tools. In order to identify the elephant control tools, we benefited from the objects on display in museums, books written about elephant training and upbringing, reports written about the care and health of elephants in India, miniatures and reliefs. We also included important elephant control tools used today in the study. Thus, we introduced all the elephant control tools we could reach with the support of both historical sources and modern records.
Filler İlk Çağ’dan günümüze insanlara hizmet etmiş çok değerli hayvanlardır. Bu hayvanlardan daha konforlu ve daha kontrollü bir şekilde istifade edebilmek için pek çok binit takımı geliştirilmiştir. Bununla birlikte zincirler, urganlar ve fil kancalarının genel adlarına yer verilmesi dışında Türk-İslâm kaynaklarında fil binit takımları ve işlevleri hakkında pek fazla malumat yer almamaktadır. Daha önce tarafımızca kaleme alınan “Âîn-i Ekberî’ye Göre Savaş Fillerinin Binit Takımları” ve “Fil Binit Takımları II (Âîn-i Ekberî’de Yer Almayan Savaş Fili Binit Takımları)” adlarını taşıyan iki makaleyle bu konudaki bilgi eksikliği giderilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada ise, fil kontrol araçları üzerinde durulmuştur. Fil kontrol araçlarını tespit edebilmek için müzelerde sergilenen konuyla ilgili objelerden, fil eğitimi ve terbiyesi hakkında yazılmış kitaplardan, Hindistan’da fillerin bakımı ve sağlığı hakkında yazılmış raporlardan, minyatür ve röyeflerden istifade edilmiştir. Günümüzde kullanılan önemli fil kontrol araçları da çalışmaya dâhil edilmiştir. Böylece hem tarihî kaynakların hem de modern kayıtların desteğiyle ulaşılabilen bütün fil kontrol araçları tanıtılmıştır.
DERİN TARİH DERGİSİ (Özel Sayı 20: BÂBÜRLÜLER), 2022
Köklerimizden koptukça kaybettiğimiz hazineyi son nefesine kadar hatırlatan Cemil Meriç “uçsuz... more Köklerimizden koptukça kaybettiğimiz hazineyi son nefesine kadar
hatırlatan Cemil Meriç “uçsuz bucaksız bir göle benzer Hint’te zaman,
kıyıları sisler içinde kaybolan bir göle…” diyerek bu toprakların bin bir
türlü tezadı imbikten geçirmek suretiyle şaheserler ürettiğine dikkat çeker.
Belki de coğrafyanın bu mahareti sayesinde Bâbürlüler, daha çok ölümü
ve kanı çağrıştırsalar da, kullandıkları silahları emsalsiz sanat eserlerine
dönüştürmüşlerdir. Tavus kuşu tahtlarda oturan sultanlar, benzersiz
kıyafetleri ve göz kamaştıran mücevherleriyle bir masaldan fırlamış
gibidir. Yanlarından ayırmadıkları murassa silahları ise bu tablonun
mütemmim cüzüdür. İşte Bâbürlülerin ihtişamlı mazisine refakat eden
sanat eseri hüviyetindeki silahlar...
DERİN TARİH DERGİSİ (Özel Sayı 20: BÂBÜRLÜLER), 2022
Bâbürlüler, hâkim oldukları coğrafyanın kültürel ve fizikî şartları gereği, Hint coğrafyasıyla ö... more Bâbürlüler, hâkim oldukları coğrafyanın kültürel ve fizikî şartları gereği,
Hint coğrafyasıyla özdeşleşen fillerden hayatın her alanında istifade
etmişlerdir. Onlar hükümdarın kudretinin nişanesi, savaşta lojistik destek,
emniyetli yolcuğun zaruri unsuru ve elbette imparatorlara layık hediyelerdi.
Derin Tarih Dergisi (Özel Sayı 19: Hindistan’a Vurulan İslam Mührü), 2021
Hindistan’da evcilleştirilen filler, diğer Hint topluluklarında olduğu gibi Delhi sultanları tar... more Hindistan’da evcilleştirilen filler, diğer Hint topluluklarında
olduğu gibi Delhi sultanları tarafından da savaş hayvanı olarak
kullanılmıştır. Filler düşmanlarını ve bineklerini cüsseleri, sesleri
ve kokuları ile ürküterek hamle yapamaz hale getirebilirlerdi.
Önlerine gelen piyade veya süvarileri ayaklarıyla ezer, dişleri
ile parçalar, hortumlarıyla kapıp fırlatırlardı. Surları ve kale
kapılarını yıkar, yolu kapatan ağaçları ordunun rahatça
geçebilmesi için kaldırırlardı. Saatte 18 km hıza ulaşabilen
5-7 tonluk fillerin önünde durmayı kim tasavvur edebilirdi ki?
Derin Tarih Dergisi (Özel Sayı 19: Hindistan’a Vurulan İslam Mührü), 2021
Delhi Türk Sultanlığı dünyayı iliklerine kadar titreten Moğollar tarafından 22 defa saldırıya uğr... more Delhi Türk Sultanlığı dünyayı iliklerine kadar titreten Moğollar tarafından 22 defa saldırıya uğradı. Bu akınların büyük kısmında Moğolları
hezimete uğrattıkları gibi Hindistan’daki fetihlerine devam ettiler. Bu
başarının altındaki sebeplerden biri, her biri kıvrak bir zekâ ve parlak bir
tahayyül mahsulü olan savaş hilelerini ustalıkla tatbik etmeleriydi. İşte bu
hilelerden öne çıkanlar ve nasıl uygulandıklarına dair şaşırtıcı örnekler…
Marmara University, Master Thesis, 2003
In this work entitled "The Act of Striking Coins in the Period of Timur" by combing the data obta... more In this work entitled "The Act of Striking Coins in the Period of Timur" by combing the data obtained from the coins and the historical resources we tried to reach to new information and illuminate the history of Timur's large and powerful empire. In the introduction part; the importance of the subject, the difficulties of the subject, previous studies carried out on the subject, methods exploited while writing the thesis and important resources are introduced. In the first part entitled "Political activities in the regions where coins are stroke in the name of Timur", subjects related to the states that stroke coins in the name of Timur namely their conditions when Timur appeared in history, their relations whit Timur and the political structure in those regions when they came under the rule of Timur are dealt with. In the second part entitled "Activites of Striking Coins in the Pre- Timur Period and while-Timur Period" first of all, the mints of the states mentioned above prior to Timur and the depree to which these mints worked is elucidated. Coins of the states who cntinued to strike coins in their own name, if there are any, after they came under the rule of Timur are demonstrated and some conclusion are drawn. Then whic of those mints Timur continued to operate, whic ones Timur quitted operating, to what extent Timur could exploit them effectively and in addition new mints founded by Timur and which political conclusion can be drawn from all these are elaborated respectively. Last of all, some data and features, as regards significant cities of mint and other mints requirin sounds accounts since where they are is not clear and since they are newly founded of their operators are changed, are given. In the third part entitled "Onaracteristics of Coins in tile Period of Timur" Timur's silver, copper, brass and gold coins and their characteristics their weight and purity standarts, money referms, images found on the coins, several expressions and their contents used for diffirent units of coins in those periods, value comparisons of those different units and their way of exploitation in their period's resources are elaborated. At the end of this part, all avalialgle, characteristics of all coins that are stroke in the name of Timur and the resources are given -together under the title "The List of Timur's Mints". In this work an attempt to demonstrate the importance of coins -so as to better understand the features of Timur Empire, some of its unclear peculiarities and discover several aspects of this empire and better evaluate it- is made
"Târih-i Âl-i Selcuk (Anonim Selcuknâme), Tercume ve notlar Halil Ibrahim Gok - Fahrettin Co... more "Târih-i Âl-i Selcuk (Anonim Selcuknâme), Tercume ve notlar Halil Ibrahim Gok - Fahrettin Cosguner, Atif Yayinlari, Ankara 2014, (ISBN: 978-605-4733-32-3), 166s." kunyeli kitabin tanitimi yapilmistir.