ahmet bayram | Marmara University (original) (raw)

Papers by ahmet bayram

Research paper thumbnail of İnsansızlaştırılmış yoksulluk: Yoksulluk, Bilim ve etik

İnsansızlaştırılmış yoksulluk: Yoksulluk, Bilim ve etik

Research paper thumbnail of Topluluk, İktidar İlişkileri, Birey ve Müzakereci Demokrasi

Liberal Düşünce Dergisi, 2011

Research paper thumbnail of Foucault’s Method: The Archeology and Genealogy of Discursive Construction of Truth

International journal of political science & urban studies, Sep 17, 2018

Bu yazının amacı hem bir yöntem hem de bir strateji olarak Foucault'nun başvurduğu arkeolojik yön... more Bu yazının amacı hem bir yöntem hem de bir strateji olarak Foucault'nun başvurduğu arkeolojik yöntem ve soykütük yaklaşımını irdelemektir. Çalışma alanını genelde 16. yüzyıldan günümüze değin Batı düşüncesinde egemen olan söylem uygulamalarını arkeolojik olarak çözümlemek olarak belirleyen Foucault, bilgi-iktidar ilişkileri olgusunu modern toplum ve söylemin özü olarak resmetmiştir. Arkeolojik (kazı bilimi) yöntem aracılığıyla araştırmacı, bir kültürün işleyişine dair egemen söylemin köklerine inebilir ve böylece anlama mümkün olur. Bu çerçevede arkeoloji, Foucault'nun çalışmalarında bir pratik ya da "arşiv" bilimidir. Arkeolojiyi bir araştırma alanı olarak tanımlayan Foucault, sadece anlamı ya da hakikati incelemekle kalmaz, aynı zamanda söylemlerin olumlu bir nitelik edinmesini, bu söylemlerin tarihsel a priori ya da imkân durumlarını, varoluşlarını ve dönüşümlerini de inceler. Arkeoloji, koşulların ya da kuralların betimlemesiyle, "şeylerin görünmeyecek kadar yüzeyinde olan görünmezleri görünür kılmaya" uğraşır. Soykütük, şimdinin tarihi anlamında ise kendimizi özne/ uyruk olarak nasıl kurduğumuzu ve tanıdığımızı, kabul ettiğimizi soruşturur.

Research paper thumbnail of İktidar Çözümlemelerinde Bir Mihenk: Michel Foucault

İktidar Çözümlemelerinde Bir Mihenk: Michel Foucault

Bilgi Sosyal Bilimler Dergisi, Dec 1, 2003

Toplumsal yasamin hemen hemen her duzleminde ic ice olan iktidar olgusu, sosyal bilimlerin ilgile... more Toplumsal yasamin hemen hemen her duzleminde ic ice olan iktidar olgusu, sosyal bilimlerin ilgilendigi merkezi onemdeki konulardan biridir. meseldir. Iktidarin iliskisel niteligi ve karmasik dogasi pozitivist, yapisalci ve aciklayici nitelikleri agir basan klasik yaklasimlar tarafindan yeterince cozumlenememistir. Bu yaklasimlar iktidarin daha cok gorunen ve olculebilen yonuyle ilgilenmistir. Foucault ise yaptigi kapsamli cozumlemelerle iktidarin nasil isledigini aciga cikarmis ve boylelikle onun karmasik dogasinin ayrintilarini gozler onune sermistir ve boylece iktidar calismalarini ‘guc’ duzeyinden daha ust bir konuma tasimistir.

Research paper thumbnail of İktidar ve Siyasetin Gölgesinde Bürokrasi ve Demokrasi İlişkisi : İdealler, Zorunluluklar, Gerilimler

Afyon Kocatepe Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2007

ÖZET Modern devlet, birçok farklı işlevi bünyesinde toplayan, yurttaşlarının yaşamları üzerinde d... more ÖZET Modern devlet, birçok farklı işlevi bünyesinde toplayan, yurttaşlarının yaşamları üzerinde doğrudan tasarrufta bulanabilen, sosyal yaşama nüfuz edebilen; toplumu yönlendirme, düzenleme ve ona müdahale etme imkânına sahip bir iktidar örgütlenmesidir. Modern devletler, bu süreçlerin tümünü kitlesel olarak örgütlenmiş merkezi bürokrasiler aracılığıyla işletirler. Modern devletin zorunlu olarak bürokratik örgütlenmesi ile demokratik idealler arasında birtakım gerilimlerin ortaya çıktığı görülür. Bu gerilimlerin temelinde, araçsal aklın hâkimiyeti doğrultusundaki bürokrasinin, modern toplumun özellikleri açısından alternatifsiz kalması vardır. Mesleki uzmanlık bilgisi ve kurumsal ideoloji gibi iki güç kaynağı etrafında bir iktidar biçimine dönüşen bürokrasiyle, demokrasinin işleyebilmek için bu bürokrasiye mahkûm olması, birçok ikileme yol açmıştır.

Research paper thumbnail of Siyasî Düşünce Tarihi: Platon’dan Pinker’a

Siyasî Düşünce Tarihi: Platon’dan Pinker’a

Research paper thumbnail of Sosyal Bilimler Ansiklopedisi

Sosyal Bilimler Ansiklopedisi

Research paper thumbnail of Kent Ütopya Planlama ve Kapalı Toplum

Kent Ütopya Planlama ve Kapalı Toplum

Research paper thumbnail of Re-reading the Relation Between Islam and Democracy in a Critical Way: The Hermeneutical Alternative

Re-reading the Relation Between Islam and Democracy in a Critical Way: The Hermeneutical Alternative

Research paper thumbnail of Taksim Gezi Parkı Olayları ve Bir Muhalefet Ögesi Olarak Aleviler

Siyasal Bilimler Dergisi, 2016

Modernleşmeye eşlik eden sanayileşme, kentleşme ve son zamanlarda iletişim ve ulaşım teknolojiler... more Modernleşmeye eşlik eden sanayileşme, kentleşme ve son zamanlarda iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak hızlanan küreselleşme, sosyal bünyede oldukça radikal değişim ve dönüşümlere yol açmıştır. Tüm bu süreçler, 'eski' ve 'yeni' biçimleriyle toplumsal hareketlerin siyasal sahnede ana aktörler olarak boy göstermesine yol açan canlandırıcı etkenler olmuşlardır. Özellikle heterodoks bir grup olarak Aleviler, toplumsal süreçlerde, başından itibaren muhalif bir duruş sergilemiş; belli toplumsal hareketleri yönlendiren ana muhalif grubu meydana getirmişlerdir. Bu çalışmanın amacı, Alevi muhalif grupların Gezi Parkı eylemlerindeki yeri ve rolünü betimlemek, netleştirmek ve değerlendirmektir.

Research paper thumbnail of Dehumanized Poverty: Poverty, Science and ethics/Insansizlastirilmis Yoksulluk: Yoksulluk, Bilim Ve Etik

Dehumanized Poverty: Poverty, Science and ethics/Insansizlastirilmis Yoksulluk: Yoksulluk, Bilim Ve Etik

Civilacademy Journal of Social Sciences, Mar 22, 2009

Giris: Yoksullugun Tanim Problemi Uluslararasi gelisme ve kamu siyasasi literaturunde yoksulluk, ... more Giris: Yoksullugun Tanim Problemi Uluslararasi gelisme ve kamu siyasasi literaturunde yoksulluk, iktisadi mahrumiyet cercevesinde ele alinmaktadir. Bu acidan yoksulluk temelde iktisadi terimlerle aciklanmaya calisilsa da sosyal ve siyasal boyutlara vurgu yapan yaklasimlar da dikkat cekici bir boyuttadir. Genelde arzu edilmeyen bir durum olarak gorulen yoksullugun, istisnai olsa da "gonullu yoksulluk" olgusu cercevesinde, bir erdem hasadi, ahlaki gelisme araci olarak olumlandigi durumlarla da karsilasilmaktadir. Yoksullugun iktisadi boyutuyla ilgili cozumlemeler, temel maddi ihtiyaclar uzerinde odaklanirken, sosyal yaklasimlar esitsiz sosyal durumlara odaklanirlar. Yoksulluk istatistikleri, maddi mahrumiyet ya da sikintilardan cok, gelir dagilimi acisindan esitsizligi olcer. Ornegin ABD'de, Amerikan Nufus Sayimi Burosu verilerine gore, yoksul sayilan nufusun %46'si kendi evinin sahibidir. (Wikipedia, 2008) Bu ornek cercevesinde yoksulluk sinirinin belirlenmesinin neredeyse tamamen keyfi oldugu soylenebilir. Yoksulluk, tum dunyada yonetim ve halklarin yuz yuze oldugu cozumu imkansiz olan sorunlardan biri gibidir. Toplumlar ister tarim, ister sanayi toplumu olsun; donem ister refah isterse buhran donemi olsun; nasil olculurse olculsun; yoksullukla mucadele ve yoksullara yardim programlarina ragmen, yoksulluk varligini artirarak ve derinlestirerek surdurmektedir. Gelismis ulkelerde %10-15 arasinda olculen yoksul oraninin diger ulkelerde daha fazla oldugu varsayilir. Hatta komunizm sonrasi devletlerde yoksullugun yeni yeni kabullenilip tanimlandigi gorulur. Yoksullugun evrenselligi soz konusu olsa da yoksullukla ilgili kavramsallastir-malar ve tanimlamalar farkliliklastikca, yoksullukla ilgili olcumler ve yaklasimlar da farklilasmaktadir. (MacPherson, Silburn, 1998:8) Ozellikle probleme iliskin nitel yaklasimlarin eksikligi, bu farklilasmanin nedenlerinden biridir. Yoksullugun olculup olculemeyecegi kendi basina bir sorun olmasinin yaninda evrensel, resmi, nicel olcumler sorunun dogal ve kulturel nitelikleri nedeniyle icerdigi gorelilikleri goz ardi etmektedir. Brady (2003: 715-716), sosyolojik olcumlerin genel olarak resmi verilere dayanmasini elestirmekle beraber, bu olcumlerde goreliligin bir gereklilik oldugunu vurgulamaktadir. Cunku yoksullugun sayilabilir, olculebilir gorunumlerinin yaninda sayilamayan, olculemeyen boyutlari ihmal edilmektedir. Kimin ne kadar yoksul oldugunun belirlenmesi bir yoksulluk tanimi gerektirmekte ve tum tanimlar gibi boylesi bir tanim da tanimlayanin yontemine, konumuna, ilgilerine bagimli olmaktadir. Ornegin sadece ABD'de son otuz yilda yoksullugun artip artmadigi sorusu, farkli yoksulluk olcum tekniklerinin kullanilmasina bagli olarak net bir cevap bulamamistir. Yoksulluk uzerine literatur zenginligine (Martinetti, Stefano, 2007:361) ragmen, teori yoksullugunun varligi, ilginc bir paradoks olusturmaktadir. Literatur dikkate alindiginda, yoksulluk olgusunun tarihsel ve bilimsel yaklasimlar cercevesinde uc ana baslik altinda tanimlanmaya calisildigi gorulur. Bunlar asgari gecim ya da mutlak yoksulluk, temel ihtiyaclar ve goreli mahrumiyettir. (Walker, Walker, 2003:655) Mutlak yoksulluk, yoksullugun bilimsel bir olgu olarak ele alinmasinda 20. yuzyilin hemen baslarindaki yaklasimi ifade eder ve yoksulluk sinirini, fizyolojik yeterliligin surdurulememesi olarak tespit eder. Yoksullugun olculmesinde evrensel bir standart olusturulabilecegi fikri, bu yaklasimin temel iddialarindandir. Gida, barinma, giyecek, yakacak gibi fiziksel zorunluluklarinin karsilanmasiyla asgari gecim standartlarini yakalayacak bir gelir saglandiginda, yoksullugun bertaraf edilebilecegi varsayilir. ABD, Ingiltere ve Hindistan gibi ulkeler siyasa yapiminda bu anlayisi benimserken, bireysel ihtiyaclarin bilimsel yargilardan ziyade sosyal aliskanliklar tarafindan belirlendigi gercegi cercevesinde soz konusu yaklasim, asiri derecede basit ve esneklikten uzak oldugu gerekcesiyle yogun elestirilere de ugramaktadir. …

Research paper thumbnail of “i̇kti̇dar Ve Si̇yaseti̇n Gölgesi̇nde Bürokrasi̇ Ve Demokrasi̇ İli̇şki̇si̇: İdealler, Zorunluluklar, Geri̇li̇mler

politikadergisi.com

ÖZET Modern devlet, birçok farklı işlevi bünyesinde toplayan, yurttaşlarının yaşamları üzerinde d... more ÖZET Modern devlet, birçok farklı işlevi bünyesinde toplayan, yurttaşlarının yaşamları üzerinde doğrudan tasarrufta bulanabilen, sosyal yaşama nüfuz edebilen; toplumu yönlendirme, düzenleme ve ona müdahale etme imkânına sahip bir iktidar örgütlenmesidir. Modern devletler, bu süreçlerin tümünü kitlesel olarak örgütlenmiş merkezi bürokrasiler aracılığıyla işletirler. Modern devletin zorunlu olarak bürokratik örgütlenmesi ile demokratik idealler arasında birtakım gerilimlerin ortaya çıktığı görülür. Bu gerilimlerin temelinde, araçsal aklın hâkimiyeti doğrultusundaki bürokrasinin, modern toplumun özellikleri açısından alternatifsiz kalması vardır. Mesleki uzmanlık bilgisi ve kurumsal ideoloji gibi iki güç kaynağı etrafında bir iktidar biçimine dönüşen bürokrasiyle, demokrasinin işleyebilmek için bu bürokrasiye mahkûm olması, birçok ikileme yol açmıştır.

Research paper thumbnail of MODERNITY and TRANSFORMATION of KNOWLEDGE: From Virtue as Knowledge to Technological Neutralism

Knowledge, in pre-modern times was not detached from an ethical content, namely virtue. Conversel... more Knowledge, in pre-modern times was not detached from an ethical content, namely virtue. Conversely, modernity imagined a realm of knowledge and science characterized by instrumental reasoning and power. However, human experience clearly demonstrates that as human activities (economics, politics, social affairs), within the spheres of knowledge and science can not exist in a non-ethical realm. In this sense, the substantial contradiction intrinsic to the modern understanding of scientific knowledge is that despite its ethical content, its persistence of being value-free. It claims to be objective (namely, the principle of objectivity). In the late modern times, the emergence of technological determinism brings about reducing science to technology, as coined by technologism. Knowledge has always been utilized in a technologically oriented way.

Research paper thumbnail of İnsansızlaştırılmış yoksulluk: Yoksulluk, Bilim ve etik

İnsansızlaştırılmış yoksulluk: Yoksulluk, Bilim ve etik

Research paper thumbnail of Topluluk, İktidar İlişkileri, Birey ve Müzakereci Demokrasi

Liberal Düşünce Dergisi, 2011

Research paper thumbnail of Foucault’s Method: The Archeology and Genealogy of Discursive Construction of Truth

International journal of political science & urban studies, Sep 17, 2018

Bu yazının amacı hem bir yöntem hem de bir strateji olarak Foucault'nun başvurduğu arkeolojik yön... more Bu yazının amacı hem bir yöntem hem de bir strateji olarak Foucault'nun başvurduğu arkeolojik yöntem ve soykütük yaklaşımını irdelemektir. Çalışma alanını genelde 16. yüzyıldan günümüze değin Batı düşüncesinde egemen olan söylem uygulamalarını arkeolojik olarak çözümlemek olarak belirleyen Foucault, bilgi-iktidar ilişkileri olgusunu modern toplum ve söylemin özü olarak resmetmiştir. Arkeolojik (kazı bilimi) yöntem aracılığıyla araştırmacı, bir kültürün işleyişine dair egemen söylemin köklerine inebilir ve böylece anlama mümkün olur. Bu çerçevede arkeoloji, Foucault'nun çalışmalarında bir pratik ya da "arşiv" bilimidir. Arkeolojiyi bir araştırma alanı olarak tanımlayan Foucault, sadece anlamı ya da hakikati incelemekle kalmaz, aynı zamanda söylemlerin olumlu bir nitelik edinmesini, bu söylemlerin tarihsel a priori ya da imkân durumlarını, varoluşlarını ve dönüşümlerini de inceler. Arkeoloji, koşulların ya da kuralların betimlemesiyle, "şeylerin görünmeyecek kadar yüzeyinde olan görünmezleri görünür kılmaya" uğraşır. Soykütük, şimdinin tarihi anlamında ise kendimizi özne/ uyruk olarak nasıl kurduğumuzu ve tanıdığımızı, kabul ettiğimizi soruşturur.

Research paper thumbnail of İktidar Çözümlemelerinde Bir Mihenk: Michel Foucault

İktidar Çözümlemelerinde Bir Mihenk: Michel Foucault

Bilgi Sosyal Bilimler Dergisi, Dec 1, 2003

Toplumsal yasamin hemen hemen her duzleminde ic ice olan iktidar olgusu, sosyal bilimlerin ilgile... more Toplumsal yasamin hemen hemen her duzleminde ic ice olan iktidar olgusu, sosyal bilimlerin ilgilendigi merkezi onemdeki konulardan biridir. meseldir. Iktidarin iliskisel niteligi ve karmasik dogasi pozitivist, yapisalci ve aciklayici nitelikleri agir basan klasik yaklasimlar tarafindan yeterince cozumlenememistir. Bu yaklasimlar iktidarin daha cok gorunen ve olculebilen yonuyle ilgilenmistir. Foucault ise yaptigi kapsamli cozumlemelerle iktidarin nasil isledigini aciga cikarmis ve boylelikle onun karmasik dogasinin ayrintilarini gozler onune sermistir ve boylece iktidar calismalarini ‘guc’ duzeyinden daha ust bir konuma tasimistir.

Research paper thumbnail of İktidar ve Siyasetin Gölgesinde Bürokrasi ve Demokrasi İlişkisi : İdealler, Zorunluluklar, Gerilimler

Afyon Kocatepe Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2007

ÖZET Modern devlet, birçok farklı işlevi bünyesinde toplayan, yurttaşlarının yaşamları üzerinde d... more ÖZET Modern devlet, birçok farklı işlevi bünyesinde toplayan, yurttaşlarının yaşamları üzerinde doğrudan tasarrufta bulanabilen, sosyal yaşama nüfuz edebilen; toplumu yönlendirme, düzenleme ve ona müdahale etme imkânına sahip bir iktidar örgütlenmesidir. Modern devletler, bu süreçlerin tümünü kitlesel olarak örgütlenmiş merkezi bürokrasiler aracılığıyla işletirler. Modern devletin zorunlu olarak bürokratik örgütlenmesi ile demokratik idealler arasında birtakım gerilimlerin ortaya çıktığı görülür. Bu gerilimlerin temelinde, araçsal aklın hâkimiyeti doğrultusundaki bürokrasinin, modern toplumun özellikleri açısından alternatifsiz kalması vardır. Mesleki uzmanlık bilgisi ve kurumsal ideoloji gibi iki güç kaynağı etrafında bir iktidar biçimine dönüşen bürokrasiyle, demokrasinin işleyebilmek için bu bürokrasiye mahkûm olması, birçok ikileme yol açmıştır.

Research paper thumbnail of Siyasî Düşünce Tarihi: Platon’dan Pinker’a

Siyasî Düşünce Tarihi: Platon’dan Pinker’a

Research paper thumbnail of Sosyal Bilimler Ansiklopedisi

Sosyal Bilimler Ansiklopedisi

Research paper thumbnail of Kent Ütopya Planlama ve Kapalı Toplum

Kent Ütopya Planlama ve Kapalı Toplum

Research paper thumbnail of Re-reading the Relation Between Islam and Democracy in a Critical Way: The Hermeneutical Alternative

Re-reading the Relation Between Islam and Democracy in a Critical Way: The Hermeneutical Alternative

Research paper thumbnail of Taksim Gezi Parkı Olayları ve Bir Muhalefet Ögesi Olarak Aleviler

Siyasal Bilimler Dergisi, 2016

Modernleşmeye eşlik eden sanayileşme, kentleşme ve son zamanlarda iletişim ve ulaşım teknolojiler... more Modernleşmeye eşlik eden sanayileşme, kentleşme ve son zamanlarda iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak hızlanan küreselleşme, sosyal bünyede oldukça radikal değişim ve dönüşümlere yol açmıştır. Tüm bu süreçler, 'eski' ve 'yeni' biçimleriyle toplumsal hareketlerin siyasal sahnede ana aktörler olarak boy göstermesine yol açan canlandırıcı etkenler olmuşlardır. Özellikle heterodoks bir grup olarak Aleviler, toplumsal süreçlerde, başından itibaren muhalif bir duruş sergilemiş; belli toplumsal hareketleri yönlendiren ana muhalif grubu meydana getirmişlerdir. Bu çalışmanın amacı, Alevi muhalif grupların Gezi Parkı eylemlerindeki yeri ve rolünü betimlemek, netleştirmek ve değerlendirmektir.

Research paper thumbnail of Dehumanized Poverty: Poverty, Science and ethics/Insansizlastirilmis Yoksulluk: Yoksulluk, Bilim Ve Etik

Dehumanized Poverty: Poverty, Science and ethics/Insansizlastirilmis Yoksulluk: Yoksulluk, Bilim Ve Etik

Civilacademy Journal of Social Sciences, Mar 22, 2009

Giris: Yoksullugun Tanim Problemi Uluslararasi gelisme ve kamu siyasasi literaturunde yoksulluk, ... more Giris: Yoksullugun Tanim Problemi Uluslararasi gelisme ve kamu siyasasi literaturunde yoksulluk, iktisadi mahrumiyet cercevesinde ele alinmaktadir. Bu acidan yoksulluk temelde iktisadi terimlerle aciklanmaya calisilsa da sosyal ve siyasal boyutlara vurgu yapan yaklasimlar da dikkat cekici bir boyuttadir. Genelde arzu edilmeyen bir durum olarak gorulen yoksullugun, istisnai olsa da "gonullu yoksulluk" olgusu cercevesinde, bir erdem hasadi, ahlaki gelisme araci olarak olumlandigi durumlarla da karsilasilmaktadir. Yoksullugun iktisadi boyutuyla ilgili cozumlemeler, temel maddi ihtiyaclar uzerinde odaklanirken, sosyal yaklasimlar esitsiz sosyal durumlara odaklanirlar. Yoksulluk istatistikleri, maddi mahrumiyet ya da sikintilardan cok, gelir dagilimi acisindan esitsizligi olcer. Ornegin ABD'de, Amerikan Nufus Sayimi Burosu verilerine gore, yoksul sayilan nufusun %46'si kendi evinin sahibidir. (Wikipedia, 2008) Bu ornek cercevesinde yoksulluk sinirinin belirlenmesinin neredeyse tamamen keyfi oldugu soylenebilir. Yoksulluk, tum dunyada yonetim ve halklarin yuz yuze oldugu cozumu imkansiz olan sorunlardan biri gibidir. Toplumlar ister tarim, ister sanayi toplumu olsun; donem ister refah isterse buhran donemi olsun; nasil olculurse olculsun; yoksullukla mucadele ve yoksullara yardim programlarina ragmen, yoksulluk varligini artirarak ve derinlestirerek surdurmektedir. Gelismis ulkelerde %10-15 arasinda olculen yoksul oraninin diger ulkelerde daha fazla oldugu varsayilir. Hatta komunizm sonrasi devletlerde yoksullugun yeni yeni kabullenilip tanimlandigi gorulur. Yoksullugun evrenselligi soz konusu olsa da yoksullukla ilgili kavramsallastir-malar ve tanimlamalar farkliliklastikca, yoksullukla ilgili olcumler ve yaklasimlar da farklilasmaktadir. (MacPherson, Silburn, 1998:8) Ozellikle probleme iliskin nitel yaklasimlarin eksikligi, bu farklilasmanin nedenlerinden biridir. Yoksullugun olculup olculemeyecegi kendi basina bir sorun olmasinin yaninda evrensel, resmi, nicel olcumler sorunun dogal ve kulturel nitelikleri nedeniyle icerdigi gorelilikleri goz ardi etmektedir. Brady (2003: 715-716), sosyolojik olcumlerin genel olarak resmi verilere dayanmasini elestirmekle beraber, bu olcumlerde goreliligin bir gereklilik oldugunu vurgulamaktadir. Cunku yoksullugun sayilabilir, olculebilir gorunumlerinin yaninda sayilamayan, olculemeyen boyutlari ihmal edilmektedir. Kimin ne kadar yoksul oldugunun belirlenmesi bir yoksulluk tanimi gerektirmekte ve tum tanimlar gibi boylesi bir tanim da tanimlayanin yontemine, konumuna, ilgilerine bagimli olmaktadir. Ornegin sadece ABD'de son otuz yilda yoksullugun artip artmadigi sorusu, farkli yoksulluk olcum tekniklerinin kullanilmasina bagli olarak net bir cevap bulamamistir. Yoksulluk uzerine literatur zenginligine (Martinetti, Stefano, 2007:361) ragmen, teori yoksullugunun varligi, ilginc bir paradoks olusturmaktadir. Literatur dikkate alindiginda, yoksulluk olgusunun tarihsel ve bilimsel yaklasimlar cercevesinde uc ana baslik altinda tanimlanmaya calisildigi gorulur. Bunlar asgari gecim ya da mutlak yoksulluk, temel ihtiyaclar ve goreli mahrumiyettir. (Walker, Walker, 2003:655) Mutlak yoksulluk, yoksullugun bilimsel bir olgu olarak ele alinmasinda 20. yuzyilin hemen baslarindaki yaklasimi ifade eder ve yoksulluk sinirini, fizyolojik yeterliligin surdurulememesi olarak tespit eder. Yoksullugun olculmesinde evrensel bir standart olusturulabilecegi fikri, bu yaklasimin temel iddialarindandir. Gida, barinma, giyecek, yakacak gibi fiziksel zorunluluklarinin karsilanmasiyla asgari gecim standartlarini yakalayacak bir gelir saglandiginda, yoksullugun bertaraf edilebilecegi varsayilir. ABD, Ingiltere ve Hindistan gibi ulkeler siyasa yapiminda bu anlayisi benimserken, bireysel ihtiyaclarin bilimsel yargilardan ziyade sosyal aliskanliklar tarafindan belirlendigi gercegi cercevesinde soz konusu yaklasim, asiri derecede basit ve esneklikten uzak oldugu gerekcesiyle yogun elestirilere de ugramaktadir. …

Research paper thumbnail of “i̇kti̇dar Ve Si̇yaseti̇n Gölgesi̇nde Bürokrasi̇ Ve Demokrasi̇ İli̇şki̇si̇: İdealler, Zorunluluklar, Geri̇li̇mler

politikadergisi.com

ÖZET Modern devlet, birçok farklı işlevi bünyesinde toplayan, yurttaşlarının yaşamları üzerinde d... more ÖZET Modern devlet, birçok farklı işlevi bünyesinde toplayan, yurttaşlarının yaşamları üzerinde doğrudan tasarrufta bulanabilen, sosyal yaşama nüfuz edebilen; toplumu yönlendirme, düzenleme ve ona müdahale etme imkânına sahip bir iktidar örgütlenmesidir. Modern devletler, bu süreçlerin tümünü kitlesel olarak örgütlenmiş merkezi bürokrasiler aracılığıyla işletirler. Modern devletin zorunlu olarak bürokratik örgütlenmesi ile demokratik idealler arasında birtakım gerilimlerin ortaya çıktığı görülür. Bu gerilimlerin temelinde, araçsal aklın hâkimiyeti doğrultusundaki bürokrasinin, modern toplumun özellikleri açısından alternatifsiz kalması vardır. Mesleki uzmanlık bilgisi ve kurumsal ideoloji gibi iki güç kaynağı etrafında bir iktidar biçimine dönüşen bürokrasiyle, demokrasinin işleyebilmek için bu bürokrasiye mahkûm olması, birçok ikileme yol açmıştır.

Research paper thumbnail of MODERNITY and TRANSFORMATION of KNOWLEDGE: From Virtue as Knowledge to Technological Neutralism

Knowledge, in pre-modern times was not detached from an ethical content, namely virtue. Conversel... more Knowledge, in pre-modern times was not detached from an ethical content, namely virtue. Conversely, modernity imagined a realm of knowledge and science characterized by instrumental reasoning and power. However, human experience clearly demonstrates that as human activities (economics, politics, social affairs), within the spheres of knowledge and science can not exist in a non-ethical realm. In this sense, the substantial contradiction intrinsic to the modern understanding of scientific knowledge is that despite its ethical content, its persistence of being value-free. It claims to be objective (namely, the principle of objectivity). In the late modern times, the emergence of technological determinism brings about reducing science to technology, as coined by technologism. Knowledge has always been utilized in a technologically oriented way.