Didem Çatalkılıç | Medipol University (original) (raw)
Papers by Didem Çatalkılıç
Yakın Çagda Gürcistan Yahudileri, 2023
19. Yüzyılda Karanogayların Sosyo-Ekonomik Hayatı, 2023
Burhaniye, Yeniyassıpınar ve Kırkgeçit Köylerine Çerkeslerin İskânı, 2023
Macar şehri Altın Orda Devleti’nin güney sınırında geçiş güzergahında, Türk şehirlerinin doğasına... more Macar şehri Altın Orda Devleti’nin güney sınırında geçiş güzergahında, Türk şehirlerinin doğasına uygun olarak Deşt-i Kıpçak’ın en önemli nehirlerinden Kuma Nehri kıyısında kurulmuştur. Hem Müslüman hem de Hristiyan nüfusa ev sahipliği yapan şehirde, başarıyla seçilen konumu sayesinde tarım ve ticaret yapılabilmiştir. Şehre dair kalıntılar Çarlık Rusya’nın bölgeye iskân politikasının bir sonucu olarak yağmalanmıştır. Şehre dair buluntularsa bölgede bilim insanları tarafından ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmiştir. Bu bilgilerse bize şehrin büyüklüğü, konumu sosyo-ekonomik hayatı hakkında bir çerçeve çizmektedir. Dönemin kaynaklarında hakkında ayrıntılı bilgiyle çok da fazla karşılaşmadığımız Macar şehrine dair bilgilere Yakın Çağ tarihi kaynaklarında rastlamaktayız. Dönemin bilim insanları tarihe yardımcı bilimlerden olan epigrafi ve nümismatikten faydalanarak şehrin tarihine dair bilgileri kaydederek konunun aydınlanmasını sağlamıştır. Bu bağlamda mezar taşları ve sikkeler tarihi birer vesika olarak hizmet etmiştir. Hicri 7. ve 9. yüzyıl arasına ait bu buluntulardaki yazıların hem Arap hem de Uygur harfleriyle Moğolca olarak yazılması şehrin bir Altın Orda şehri olduğunu bize göstermektedir.
Farklı coğrafyalara dair bize ayrıntılı bilgi sunan tarihi kaynaklardan biri de seyahatnamelerdir... more Farklı coğrafyalara dair bize ayrıntılı bilgi sunan tarihi kaynaklardan biri de seyahatnamelerdir. Kökenlerine ve isminin menşeine dair farklı görüşler bulunan Yezidiler de genel olarak Suriye, Türkiye ve Irak'ta yaşamaktadırlar. Çalışmamıza konu olan Güney Kafkasya'da yaşayan ve tarım ve hayvancılıkla uğraşan Yezidilerde toplumsal yapı dini temelli sınıfsal yapılanma üzerine kurulmuştur. Söz konusu sınıfsal yapılanma evlilikte de kendisini göstermiştir. Daha çok inançlarıyla ön planda olan bu topluluk farklı dinlere saygı gösterirken, bu toplumun inanç sistemlerindeki en önemli sembolü Melek Tavus olmuştur. Yezidi toplumunun inancı doğum sonrası ritüellerinde ve oruç ibadetinde de kendisini göstermiştir. Geniş bir coğrafyada iskân eden Yezidiler farklı bir etnik grupla yaşamanın doğal bir sonucu olarak çift dilli olmuşlar; hem ana dillerini hem de Ermeniceyi konuşmuşlardır. Bu çalışmada Alman Seyyah Baron August von Haxthausen'ın Çar I. Nikola'nın daveti üzerine çıktığı seyahat sonucunda yazmış olduğu ve farklı dillere tercüme edilmiş eseri üzerinden Güney Kafkasya Yezidileri ele alınacaktır.
The inhabited societies in the steppe have maintained a dynamic life according to geographical co... more The inhabited societies in the steppe have maintained a dynamic life according to geographical conditions, not as a simple mass, but in a wide area of movement. The Kalmyk, a steppe society, left their homeland of Jungaria in the 17th century and settled in the Desht-i Kipchak region. Kalmyk had led a nomadic life by refusing to adopt a settled life with distinctive living spaces specific to their culture, clothing, and a camel whose power they used, in accordance with the geography in which they live, and they have been visited by many Western and Russian scientists. The travelers who provided us with information that could not be recorded again came up with valuable information about the socioeconomic, sociocultural, and religious lives of Kalmyk. Clergy has been the most remarkable class in society, which is subject to exclusive social rules and dominated by class structure. In the 14th century, Kalmyk who believed in Tibetan Lamaism, which they accepted, performed their religious ceremonies in their temples, which they called pagodas, mostly with hymns sung by priests, under the dominance of percussion instruments. Although Christian missionaries have been active in their field of life, they have not achieved success. Mobilized and organized Kalmyk, who effortlessly moved with their kibitkas in a short time in accordance with the steppe life, were mostly interested in sheep and cattle farming thanks to the great lands they owned, tamed the horse, they made purchases with money and barter method with the communities around them. These people are known for their distinctive physical characteristics, while they are separating from the societies in the current geography with the marriage and burial customs specific to them, they ensured that their guests had a good time with horse and wrestling games, which are the general characteristics of steppe societies. On the other hand, Kalmyk tea, identified with the Kalmyk peoples themselves, was prepared in a special way. In our study, we will evaluate the panorama of Kalmyk society in the 19th century in the Desht-i Kipchak region the findings we obtained by analyzing documents using travelogues, which are a literary genre, and Russian sources as a data collection tool.
Kafkasya'da Bir Rus Kalesi, 2022
Kafkasya'da 16. yüzyıldan itibaren stanitsalar ve kaleler yoluyla başlayan Rus yayılmacılığı kale... more Kafkasya'da 16. yüzyıldan itibaren stanitsalar ve kaleler yoluyla başlayan Rus yayılmacılığı kalelerin kentlere dönüşmesiyle bölgede Rus iktidarını kökleştirdi. Rusların Terki, Kızılyar, Mozdok ve Nazran'dan sonra Kuzeydoğu ve Orta Kafkasya'da kurduğu diğer bir önemli yerleşim birimi de Vladikafkas oldu. Vladikafkas konumu itibariyle hem Kabardey Çerkeslerine ait toprakların gözlemlenmesini hem de Gürcistan'a giden yolun tutulmasınısağladı. Başlangıçta istihkâm şeklinde olan kale, Mozdok Hattı yoluyla bölgede Rus iktidarının güçlenmesiyle pek çok kişinin uğrak noktası haline geldi. Bu durum da istihkâmın kaleye dönüşmesine ve beraberinde adı geçen mekânda kent mimarisinin oluşmasına imkân verdi. Okullar, kiliseler, atölyeler, kışla içerisinde binalar, dükkânlar, Hristiyanlığın farklı mezhepleri için kiliseler inşa edildi. Bu süreçte Oset köylüleri meskûn oldukları dağ köylerinden düzlüklere indirildi. Köylülerin Vladikafkas'a ve çevresinde oluşturulan yerleşim birimlerine iskânı Orta Kafkasya'daki Rus yayılmacılığının en önemli emaresi oldu. Biz bu çalışmada Vladikafkas'ın Terek Oblastı'nın başkenti olmadan önceki istihkâm ve kale statüsünde olduğu zaman aralığındaki sosyal durumunu değerlendirmeye çalışacağız.
Title:Expression of Symbolic Ethnityin Abaza and Circassian of Uzunyayla: Damgas of the Families ... more Title:Expression of Symbolic Ethnityin Abaza and Circassian of Uzunyayla: Damgas of the Families Tamga was used for centuries in the Caucasus as a symbol of property on different platforms such as livestock and tombstones. The family tamgas are a memory space brought to Uzunyayla from Caucasus after the Circassian exile and continued to be used on different platforms today. In this study, the current and past usage areas of the family tamgas are examined based on our questions to the tradition bearers during our fieldwork in the centre of Ankara and the Abaza and Circassian villages of the
As indicated in UNESCO studies, the Circassian language is an endangered language. As a result ... more As indicated in UNESCO studies, the Circassian language is an endangered language. As a result of the process of seeking European Union membership, Turkey has witnessed more progress in this matter. Survival of the Circassian language depends on the creation of certain conditions, such as producing a written literature and applying it in everyday life. It was only in 1938, however, that a Cyrillic-based Circassian alphabet began to be used in the Caucasus. Thus a written literature has emerged only recently, since the earlier attempts back in the Ottoman era were to no avail. Significantly, the Department of Circassian Language and Culture has been established in the Department of Caucasian Languages and Cultures at Erciyes University with the purpose of researching and teaching the Circassian language. Additionally, various language courses are developed and offered at the Kayseri Caucasus Association and in secondary schools, where Circassian is taught as an elective approved by the Ministry of National Education. In June and July 2017, we conducted field research in the city and villages of Kayseri as part of a TUBITAK Project. As is demonstrated in this article, our findings provide insight into the context in which the Circassian language failed to be transmitted to younger generations: the internal migration affecting the use of language from the Uzunyayla villages to the Kayseri center, the complex attitudes of the Circassian community and state authorities toward the language, and the age groups speaking the Circassian language. The influence of technology also creates new challenges to resuscitating this endangered language. Finally, in this study, we explore and explain the current state of the Circassian language in light of original data obtained during our field research in the villages of Uzunyayla, a region that post-1960 rural to urban migration affected in profound ways.
Mayıs 1864 tarihi Rus-Kafkas savaşlarının bitişi olarak kabul edilen sembolik bir tarihtir. Bu ta... more Mayıs 1864 tarihi Rus-Kafkas savaşlarının bitişi olarak kabul edilen sembolik bir tarihtir. Bu tarihin hatırlanması için her yıl hem Türkiye'de hem de Kafkasya'da anma törenleri düzenlenmektedir. Bir hafıza mekânı olan bu törenler Çerkes toplumu için kolektif kimliğin inşasını sağlamakta ve Çerkesler için kimliği biçimlendirmektedir. 2017 yılında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Çerkes köylerinde gerçekleştirdiğimiz alan çalışmamızda kaynak kişilere sorduğumuz sorular üzerinden bu tarihin kolektif kimliğin oluşumundaki rolü incelenmiştir. Uzunyayla Çerkeslerinin her yıl düzenledikleri törenlerde semboller ve ritüeller yoluyla kolektif kimliği tahkim ettikleri tespit edilmiştir. Bu çalışmada 21 Mayıs 1864 tarihi, Kefken anıt mezarı ve balık tüketimi hakkındaki algının nasıl oluştuğu ve algıdaki farklılıklara nelerin etki ettiği incelenerek alana katkı sağlanmıştır.
Kişilerin sahip oldukları isimler ve soyadları kimi zaman etnik ve dini kimliklerle bağlantılı ol... more Kişilerin sahip oldukları isimler ve soyadları kimi zaman etnik ve dini kimliklerle bağlantılı olmuştur. İsimler çalışma konumuz olan Kafkasya için de bu işleve sahiptir. Nitekim Çerkeslerin Osmanlı coğrafyasına sürgünü çocuklarına verdikleri isimleri etkilemiştir. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasına kadar Çerkesler Anadolu coğrafyasına özgü isimler kullanmayı tercih etmişler, STK'laşma süreciyle birlikte etnik kimliklerini vurgulayan isimler kullanmaya başlamışlardır. Sülale isimleriyse Kafkasya'da ve Osmanlı'da kişinin nesebini belirterek soyadı işlevi görmüştür. Ancak 1934 soyadı kanunuyla Çerkes toplumu Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği soyadlarına sahip oldular. Biz bu çalışmada 2017 ve 2020 yıllarında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Çerkes köylerinde alan çalışmamız esnasında kaynak kişilere sorduğumuz sorularla isim ve soyadlarının durumunu inceleyeceğiz. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı, gelişigüzel örneklem modeline göre kaynak kişilere ulaştığımız bu çalışmadaki veriler fenomenolojik analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Bu çalışmada tanıklıklar üzerinden kişi ve sülale isimlerinin etnik kimlikle bağlantısının açıklanması amaçlanmaktadır. Yaptığımız çalışmada kişilerin çocuklarına hafızayı ve kimliği canlı tutacak Çerkeslere özgü tarihi ve mitolojik isimler vermeyi tercih ettikleri görülmüştür
Basit bir adlandırmadan çok daha fazlası olan toponimler, toplumlar için tarihi kayıtlardır. To... more Basit bir adlandırmadan çok daha fazlası olan toponimler, toplumlar için tarihi kayıtlardır. Toponimler çalışmamıza konu olan Kafkasya için de bu işlevini sürdürmüştür. Kafkasya’da sınıfsal yapılanmada üst tabakadaki toprak sahibi Çerkes ve Abaza sülaleler köylere sülale isimlerini vermişlerdir. Her daim kimlikle beraber okunması gereken toplumsal işaretler olan toponimleri çalışma konumuz olan Kafkasya üzerinden düşünecek olursak yaklaşık 160 yıldır anavatanları Kafkasya’dan ayrı yaşayan Abaza ve Çerkes toplumu Uzunyayla’daki köylerine Kafkasya’da olduğu gibi toprak sahibi sülalelerin isimlerini vermişlerdir. Bu noktada toponimler Kafkasya ile bağ kurmayı sağlayan hafıza mekânları olmuştur. Kafkasya’dan Uzunyayla’ya uzanan sülale hikâyeleri ve toponimler toprak sahipliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu durum Abaza ve Çerkes toplumunun sosyal hayatına doğrudan etki etmektedir. Köylerin Türkçe adlandırmalarıysa bitki bilim, hayvan bilim ve fiziki coğrafyayla alakalı olmuştur. Biz bu çalışmada Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Abaza, Çeçen, Çerkes ve Karaçay köylerinde gerçekleştirdiğimiz alan çalışmamızda kaynak kişilere köyleri ve sülaleleri hakkında yönelttiğimiz sorular yoluyla toponimin kimlik belirteci olarak rolünü Pierre Nora’ya ait hafıza mekânı teorisi üzerinden inceleyeceğiz.
Dr. Didem Çatalkılıç// Tarih Değerli meslektaşlar, saygıdeğer bilim insanları. Stratejik konumu i... more Dr. Didem Çatalkılıç// Tarih Değerli meslektaşlar, saygıdeğer bilim insanları. Stratejik konumu itibariyle Avrasya'nın en önemli bölgelerinden biri olarak bilinen Kafkasya, tarihi, siyasi ve kültürel açıdan Türkiye ile yakın ilişkiler içinde olmuştur. Özellikle bölgedeki başat aktörlerin rekabet ettiği 18-20. yüzyıllarda Kafkasya Osmanlı Devleti'nin dış politika yörüngesinde yer alan önemli bir bölgeydi. O dönemde yaşanan olayların gelişim seyrinde İslamî hareketler bölge tarihini etkileyebilecek bir özelliğe sahipti. Günümüzde bölge halklarının önemli bir kısmının Müslümanlardan oluştuğunu, Sovyet sonrası döneminde dini yapılanmaların yeni boyutlarda ortaya çıktığını ve dönüşüm yaşadığını göz önünde bulundurursak, bölge açısından din faktörünün önemli bir etken olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'de tarih, siyaset, uluslararası ilişkiler ve bölge araştırmaları alanında Kafkasya'yı konu alan çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu çalışmaların önemine vurgu yaparken hala yetersiz kaldığına, çalışmaların kapsam itibariyle daha derin ve dar çerçevede yürütülmesinin önemli olduğuna dikkat çekmek gerekir. İslamiyetle 8. yüzyılda Arap-Hazar savaşları esnasında tanışan Dağıstan'ın ardından, komşu Çeçenistan'da İslamiyet Vazaran Azdin, Termol, Bers Şeyh gibi isimler vasıtasıyla yayıldı. 18. yüzyılın sonu, 19. yüzyılın ilk yarısında Müridizm hareketi adı altında İmam Mansur, Taymin Beybulat, Çulik Gendergenoy, Şeyh Taşu Hacı, İsa Gendergenoy, Şeyh Gazi Hacı, Şeyh Kunta Hacı gibi isimler Çeçenler arasında İslamiyet'in yayılmasında ve yerleşmesinde öncü oldular. Aynı dönemde,
Dr. Didem Çatalkılıç// Tarih Değerli meslektaşların, saygıdeğer bilim insanları Stratejik konumu ... more Dr. Didem Çatalkılıç// Tarih Değerli meslektaşların, saygıdeğer bilim insanları Stratejik konumu itibariyle Avrasya'nın en önemli bölgelerinden biri olarak bilinen Kafkasya, tarihi, siyasi ve kültürel açıdan Türkiye ile yakın ilişkiler içinde olmuştur. Özellikle bölgedeki başat aktörlerin rekabet ettiği 18-20. yüzyıllarda Kafkasya Osmanlı Devletinin dış politika yörüngesinde yer alan önemli bir bölgeydi. O dönemde yaşanan olayların gelişim seyrinde İslamî hareketler bölge tarihini etkileyebilecek bir özelliğe sahipti. Günümüzde bölge halklarının önemli bir kısmının Müslümanlardan oluştuğu, Sovyet sonrası döneminde dini yapılanmaların yeni boyutlarda ortaya çıktığını ve dönüşüm yaşadığını göz önünde bulundurursak, din faktörünün önemli bir etken olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'de tarih, siyaset, uluslararası ilişkiler ve bölge araştırmaları alanında Kafkasya'yı konu alan çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu çalışmaların önemine vurgu yaparken hala yetersiz olduğuna, çalışmaların kapsam itibariyle daha derin ve dar çerçevede yürütülmesinin önemli olduğuna dikkat çekmek gerekir. İslamiyetle 8. yüzyılda Arap-Hazar savaşları esnasında tanışan Dağıstan'ın ardından, komşu Çeçenistan'da İslamiyet Vazaran Azdin, Termol, Bers Şeyh gibi isimler vasıtasıyla yayıldı. 18. yüzyılın sonu, 19. yüzyılın ilk yarısında Müridizm hareketi adı altında İmam Mansur, Taymin Beybulat, Çulik Gendergenoy, Şeyh Taşu Hacı, İsa Gendergenoy, Şeyh Gazi Hacı, Şeyh Kunta Hacı gibi isimler Çeçenler arasında İslamiyet'in yayılmasında ve yerleşmesinde öncü oldular. Aynı dönemde,
Karadeniz Araştıraları, 2020
ÖZET Anavatanları Kafkasya'dan geldikten sonra Uzunyayla köyleri köyden kente iç göçün yaşandığı ... more ÖZET Anavatanları Kafkasya'dan geldikten sonra Uzunyayla köyleri köyden kente iç göçün yaşandığı sürece kadar neredeyse 100 yıl boyunca kadim Kafkasya kültürüne ev sahipliği yapmıştır. Köyler uzun yıllar boyunca vorşer, haçeş, cenaze törenleri ve düğün gibi platformlar sayesinde Kafkasya ile bağ kurmayı sağlayan hafıza mekanlarının canlı kalmasını sağlamıştır. Ancak 1950'lerde tarımda makineleşmeyle birlikte başlayan iç göç süreci zamanla hızlanmış ve günümüzde köyler boşalma noktasına gelmiştir. Çocuklarına eğitim yoluyla daha iyi bir hayat sağlamak ve arazinin miras yoluyla bölünmesi gibi farklı nedenlerle gerçekleşen köyden kente göç, büyük aile yapısının kırılmasına, dilin kaybına, taşımalı eğitime ve hafıza mekanlarının kaybına yol açmıştır. Biz coğrafi olarak Çörümşek ve Uzunyayla bölgelerini kültürel olarak Uzunyayla adı altında ele alarak köylerdeki ören yerlerini, sit alanlarını fotoğraflar ve tablolarla anlatmaya çalışacağımız bu makalede 2017, 2018 ve 2019 yıllarında Uzunyayla köylerinde gerçekleştirdiğimiz alan çalışmalarımız esnasında kaynak kişilere yönelttiğimiz sorular yoluyla yaşanan iç göçün hafıza mekanları üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz. ABSTRACT After the came from their homeland Caucasus, Uzunyayla villages hosted the ancient Caucasian culture for almost 100 years, as long as there was internal migration from the village to the city. The villages have kept the memory spaces, which have established connections with the Caucasus for many years, to remain alive, thanks to platforms like "vorşer", "haçeş", funerals and weddings. However, the internal migration process that started with mechanization in agriculture in the 1950s accelerated over time and today the villages have reached the discharge point. Migration from the village to the city, which takes place for different reasons such as providing a better life for children through education and dividing the land through inheritance, has led to the breaking of the large family structure, the acceleration of the process leading to the loss of language, mobile education and the loss of memory spaces. In this article, which we will try to describe the historical sites of "Çörümşek" and "Uzunyayla" under the name of "Uzunyayla" as culturally, we will try to explain the sites, sites, and photographs in the villages; we will examine the effects of internal migration on memory spaces through the questions we asked to the source people during our field studies in "Uzunyayla" villages in 2017, 2018 and 2019.
The Ossetians have inhabited a strategically important location on route to Iran for Tsarist Russ... more The Ossetians have inhabited a strategically important location on route to Iran for Tsarist Russia. The Ossetians have worshipped both Christianity and another religion they called Uatsdin 1 throughout history. Yet, their conversion to Islam which was introduced to the Ossetians in the 17th and 18th century by the Circassians of Kabarda conflicted with Russia's regional policies. Ossetia, because of both its location and belief systems, has always been the perfect location for Russia to administer religious colonisation practices. To
CОЦИАЛЬНО-ЭКОНОМИЧЕСКАЯ ЖИЗНЬ КАЗАКОВ СЕВЕРО-ВОСТОЧНОГО КАВКАЗА (С XVI ПО XIX ВВ.) Предмет нашего... more CОЦИАЛЬНО-ЭКОНОМИЧЕСКАЯ ЖИЗНЬ КАЗАКОВ СЕВЕРО-ВОСТОЧНОГО КАВКАЗА (С XVI ПО XIX ВВ.)
Предмет нашего исследования – социально-экономическая жизнь и расселение по региону казаков на рубеже XVI-XIX вв. Первое поселение ка- заков во второй половине 16-го века, формирование Моздокской линии, социально-экономическая деятельность на линии, создание церквей и, конечно, перемещения населения, были также исследованы здесь.
Первые казацкие станицы в регионе, Червленная (1567 г.) и Щедринская (1569 г.), были созданы в результате учреждения станиц. В первой поло- вине 18-го века две различные казачьи группы (Гребенские казаки ‒ 1711 и Семейные казаки ‒ 1735) заполнили пробелы на линии и продвинули линию к Моздоку. В 1763 году была проведена линия между Кизляром и Моздоком после создания Моздока, и линия была завершена Моздокской казацкой станицей, основанной в 1770 году. Социальная жизнь станиц была под управлением атаманов.
Milli Folklor, 2019
Domestication of the horse is one of the milestones of human history. Human beings have overcome ... more Domestication of the horse is one of the milestones of human history. Human beings have overcome
many things by taking advantage of the power and speed of the horse. In the natural habitat of the
Caucasus, it has enabled the development of horse breeds suitable for its own climate and geographical
structure. The aristocratic stratum of the Caucasus communities have strengthened their position and
developed a powerful means of providing control of the lower classes by developing good-breed riding
horses. Caucasian immigrants who migrated to the Ottoman country by road after the mass migration
began in 1864, brought some of these horse breeds with them. The immigrant Circassians settled in
Uzunyayla district of Kayseri, which has a nature suitable for horse breeding, have achieved a serious
economic gain by applying the methods of traditional horse breeding here. A number of attempts were
made by the state in Uzunyayla to develop the breed of horse according to the needs of the country. These horses, especially demanded by the Turkish army, found buyers for serious prices. These horses,
which have large body structure and solid bone structure, were used not only as a roadster but were
also used for pulling cannon. However, after 1950, the increased mechanization in the Turkish army
and in agriculture has reduced the demand for these horses very abruptly. The decrease in the demand
for Uzunyayla horses brought the end of horse breeding in the district and Uzunyayla Circassians
experienced a serious economic loss. Thus, the process of migration of Uzunyayla Circassians from
the village to the city gained a new momentum. It is known that Circassians carried not only some
horse breeds but also a unique horse riding culture from the Caucasus to Uzunyayla. The culture in
question, in the 1960s when the migration from the village to the city intensified, began to disappear
with elements of material culture. In this study, we aim to investigate the position of horse breeding
and horse riding culture in the Circassian culture, which is carried from Caucasus to Uzunyayla and
the process of it’s disappearance.
Yakın Çagda Gürcistan Yahudileri, 2023
19. Yüzyılda Karanogayların Sosyo-Ekonomik Hayatı, 2023
Burhaniye, Yeniyassıpınar ve Kırkgeçit Köylerine Çerkeslerin İskânı, 2023
Macar şehri Altın Orda Devleti’nin güney sınırında geçiş güzergahında, Türk şehirlerinin doğasına... more Macar şehri Altın Orda Devleti’nin güney sınırında geçiş güzergahında, Türk şehirlerinin doğasına uygun olarak Deşt-i Kıpçak’ın en önemli nehirlerinden Kuma Nehri kıyısında kurulmuştur. Hem Müslüman hem de Hristiyan nüfusa ev sahipliği yapan şehirde, başarıyla seçilen konumu sayesinde tarım ve ticaret yapılabilmiştir. Şehre dair kalıntılar Çarlık Rusya’nın bölgeye iskân politikasının bir sonucu olarak yağmalanmıştır. Şehre dair buluntularsa bölgede bilim insanları tarafından ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmiştir. Bu bilgilerse bize şehrin büyüklüğü, konumu sosyo-ekonomik hayatı hakkında bir çerçeve çizmektedir. Dönemin kaynaklarında hakkında ayrıntılı bilgiyle çok da fazla karşılaşmadığımız Macar şehrine dair bilgilere Yakın Çağ tarihi kaynaklarında rastlamaktayız. Dönemin bilim insanları tarihe yardımcı bilimlerden olan epigrafi ve nümismatikten faydalanarak şehrin tarihine dair bilgileri kaydederek konunun aydınlanmasını sağlamıştır. Bu bağlamda mezar taşları ve sikkeler tarihi birer vesika olarak hizmet etmiştir. Hicri 7. ve 9. yüzyıl arasına ait bu buluntulardaki yazıların hem Arap hem de Uygur harfleriyle Moğolca olarak yazılması şehrin bir Altın Orda şehri olduğunu bize göstermektedir.
Farklı coğrafyalara dair bize ayrıntılı bilgi sunan tarihi kaynaklardan biri de seyahatnamelerdir... more Farklı coğrafyalara dair bize ayrıntılı bilgi sunan tarihi kaynaklardan biri de seyahatnamelerdir. Kökenlerine ve isminin menşeine dair farklı görüşler bulunan Yezidiler de genel olarak Suriye, Türkiye ve Irak'ta yaşamaktadırlar. Çalışmamıza konu olan Güney Kafkasya'da yaşayan ve tarım ve hayvancılıkla uğraşan Yezidilerde toplumsal yapı dini temelli sınıfsal yapılanma üzerine kurulmuştur. Söz konusu sınıfsal yapılanma evlilikte de kendisini göstermiştir. Daha çok inançlarıyla ön planda olan bu topluluk farklı dinlere saygı gösterirken, bu toplumun inanç sistemlerindeki en önemli sembolü Melek Tavus olmuştur. Yezidi toplumunun inancı doğum sonrası ritüellerinde ve oruç ibadetinde de kendisini göstermiştir. Geniş bir coğrafyada iskân eden Yezidiler farklı bir etnik grupla yaşamanın doğal bir sonucu olarak çift dilli olmuşlar; hem ana dillerini hem de Ermeniceyi konuşmuşlardır. Bu çalışmada Alman Seyyah Baron August von Haxthausen'ın Çar I. Nikola'nın daveti üzerine çıktığı seyahat sonucunda yazmış olduğu ve farklı dillere tercüme edilmiş eseri üzerinden Güney Kafkasya Yezidileri ele alınacaktır.
The inhabited societies in the steppe have maintained a dynamic life according to geographical co... more The inhabited societies in the steppe have maintained a dynamic life according to geographical conditions, not as a simple mass, but in a wide area of movement. The Kalmyk, a steppe society, left their homeland of Jungaria in the 17th century and settled in the Desht-i Kipchak region. Kalmyk had led a nomadic life by refusing to adopt a settled life with distinctive living spaces specific to their culture, clothing, and a camel whose power they used, in accordance with the geography in which they live, and they have been visited by many Western and Russian scientists. The travelers who provided us with information that could not be recorded again came up with valuable information about the socioeconomic, sociocultural, and religious lives of Kalmyk. Clergy has been the most remarkable class in society, which is subject to exclusive social rules and dominated by class structure. In the 14th century, Kalmyk who believed in Tibetan Lamaism, which they accepted, performed their religious ceremonies in their temples, which they called pagodas, mostly with hymns sung by priests, under the dominance of percussion instruments. Although Christian missionaries have been active in their field of life, they have not achieved success. Mobilized and organized Kalmyk, who effortlessly moved with their kibitkas in a short time in accordance with the steppe life, were mostly interested in sheep and cattle farming thanks to the great lands they owned, tamed the horse, they made purchases with money and barter method with the communities around them. These people are known for their distinctive physical characteristics, while they are separating from the societies in the current geography with the marriage and burial customs specific to them, they ensured that their guests had a good time with horse and wrestling games, which are the general characteristics of steppe societies. On the other hand, Kalmyk tea, identified with the Kalmyk peoples themselves, was prepared in a special way. In our study, we will evaluate the panorama of Kalmyk society in the 19th century in the Desht-i Kipchak region the findings we obtained by analyzing documents using travelogues, which are a literary genre, and Russian sources as a data collection tool.
Kafkasya'da Bir Rus Kalesi, 2022
Kafkasya'da 16. yüzyıldan itibaren stanitsalar ve kaleler yoluyla başlayan Rus yayılmacılığı kale... more Kafkasya'da 16. yüzyıldan itibaren stanitsalar ve kaleler yoluyla başlayan Rus yayılmacılığı kalelerin kentlere dönüşmesiyle bölgede Rus iktidarını kökleştirdi. Rusların Terki, Kızılyar, Mozdok ve Nazran'dan sonra Kuzeydoğu ve Orta Kafkasya'da kurduğu diğer bir önemli yerleşim birimi de Vladikafkas oldu. Vladikafkas konumu itibariyle hem Kabardey Çerkeslerine ait toprakların gözlemlenmesini hem de Gürcistan'a giden yolun tutulmasınısağladı. Başlangıçta istihkâm şeklinde olan kale, Mozdok Hattı yoluyla bölgede Rus iktidarının güçlenmesiyle pek çok kişinin uğrak noktası haline geldi. Bu durum da istihkâmın kaleye dönüşmesine ve beraberinde adı geçen mekânda kent mimarisinin oluşmasına imkân verdi. Okullar, kiliseler, atölyeler, kışla içerisinde binalar, dükkânlar, Hristiyanlığın farklı mezhepleri için kiliseler inşa edildi. Bu süreçte Oset köylüleri meskûn oldukları dağ köylerinden düzlüklere indirildi. Köylülerin Vladikafkas'a ve çevresinde oluşturulan yerleşim birimlerine iskânı Orta Kafkasya'daki Rus yayılmacılığının en önemli emaresi oldu. Biz bu çalışmada Vladikafkas'ın Terek Oblastı'nın başkenti olmadan önceki istihkâm ve kale statüsünde olduğu zaman aralığındaki sosyal durumunu değerlendirmeye çalışacağız.
Title:Expression of Symbolic Ethnityin Abaza and Circassian of Uzunyayla: Damgas of the Families ... more Title:Expression of Symbolic Ethnityin Abaza and Circassian of Uzunyayla: Damgas of the Families Tamga was used for centuries in the Caucasus as a symbol of property on different platforms such as livestock and tombstones. The family tamgas are a memory space brought to Uzunyayla from Caucasus after the Circassian exile and continued to be used on different platforms today. In this study, the current and past usage areas of the family tamgas are examined based on our questions to the tradition bearers during our fieldwork in the centre of Ankara and the Abaza and Circassian villages of the
As indicated in UNESCO studies, the Circassian language is an endangered language. As a result ... more As indicated in UNESCO studies, the Circassian language is an endangered language. As a result of the process of seeking European Union membership, Turkey has witnessed more progress in this matter. Survival of the Circassian language depends on the creation of certain conditions, such as producing a written literature and applying it in everyday life. It was only in 1938, however, that a Cyrillic-based Circassian alphabet began to be used in the Caucasus. Thus a written literature has emerged only recently, since the earlier attempts back in the Ottoman era were to no avail. Significantly, the Department of Circassian Language and Culture has been established in the Department of Caucasian Languages and Cultures at Erciyes University with the purpose of researching and teaching the Circassian language. Additionally, various language courses are developed and offered at the Kayseri Caucasus Association and in secondary schools, where Circassian is taught as an elective approved by the Ministry of National Education. In June and July 2017, we conducted field research in the city and villages of Kayseri as part of a TUBITAK Project. As is demonstrated in this article, our findings provide insight into the context in which the Circassian language failed to be transmitted to younger generations: the internal migration affecting the use of language from the Uzunyayla villages to the Kayseri center, the complex attitudes of the Circassian community and state authorities toward the language, and the age groups speaking the Circassian language. The influence of technology also creates new challenges to resuscitating this endangered language. Finally, in this study, we explore and explain the current state of the Circassian language in light of original data obtained during our field research in the villages of Uzunyayla, a region that post-1960 rural to urban migration affected in profound ways.
Mayıs 1864 tarihi Rus-Kafkas savaşlarının bitişi olarak kabul edilen sembolik bir tarihtir. Bu ta... more Mayıs 1864 tarihi Rus-Kafkas savaşlarının bitişi olarak kabul edilen sembolik bir tarihtir. Bu tarihin hatırlanması için her yıl hem Türkiye'de hem de Kafkasya'da anma törenleri düzenlenmektedir. Bir hafıza mekânı olan bu törenler Çerkes toplumu için kolektif kimliğin inşasını sağlamakta ve Çerkesler için kimliği biçimlendirmektedir. 2017 yılında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Çerkes köylerinde gerçekleştirdiğimiz alan çalışmamızda kaynak kişilere sorduğumuz sorular üzerinden bu tarihin kolektif kimliğin oluşumundaki rolü incelenmiştir. Uzunyayla Çerkeslerinin her yıl düzenledikleri törenlerde semboller ve ritüeller yoluyla kolektif kimliği tahkim ettikleri tespit edilmiştir. Bu çalışmada 21 Mayıs 1864 tarihi, Kefken anıt mezarı ve balık tüketimi hakkındaki algının nasıl oluştuğu ve algıdaki farklılıklara nelerin etki ettiği incelenerek alana katkı sağlanmıştır.
Kişilerin sahip oldukları isimler ve soyadları kimi zaman etnik ve dini kimliklerle bağlantılı ol... more Kişilerin sahip oldukları isimler ve soyadları kimi zaman etnik ve dini kimliklerle bağlantılı olmuştur. İsimler çalışma konumuz olan Kafkasya için de bu işleve sahiptir. Nitekim Çerkeslerin Osmanlı coğrafyasına sürgünü çocuklarına verdikleri isimleri etkilemiştir. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasına kadar Çerkesler Anadolu coğrafyasına özgü isimler kullanmayı tercih etmişler, STK'laşma süreciyle birlikte etnik kimliklerini vurgulayan isimler kullanmaya başlamışlardır. Sülale isimleriyse Kafkasya'da ve Osmanlı'da kişinin nesebini belirterek soyadı işlevi görmüştür. Ancak 1934 soyadı kanunuyla Çerkes toplumu Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği soyadlarına sahip oldular. Biz bu çalışmada 2017 ve 2020 yıllarında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Çerkes köylerinde alan çalışmamız esnasında kaynak kişilere sorduğumuz sorularla isim ve soyadlarının durumunu inceleyeceğiz. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı, gelişigüzel örneklem modeline göre kaynak kişilere ulaştığımız bu çalışmadaki veriler fenomenolojik analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Bu çalışmada tanıklıklar üzerinden kişi ve sülale isimlerinin etnik kimlikle bağlantısının açıklanması amaçlanmaktadır. Yaptığımız çalışmada kişilerin çocuklarına hafızayı ve kimliği canlı tutacak Çerkeslere özgü tarihi ve mitolojik isimler vermeyi tercih ettikleri görülmüştür
Basit bir adlandırmadan çok daha fazlası olan toponimler, toplumlar için tarihi kayıtlardır. To... more Basit bir adlandırmadan çok daha fazlası olan toponimler, toplumlar için tarihi kayıtlardır. Toponimler çalışmamıza konu olan Kafkasya için de bu işlevini sürdürmüştür. Kafkasya’da sınıfsal yapılanmada üst tabakadaki toprak sahibi Çerkes ve Abaza sülaleler köylere sülale isimlerini vermişlerdir. Her daim kimlikle beraber okunması gereken toplumsal işaretler olan toponimleri çalışma konumuz olan Kafkasya üzerinden düşünecek olursak yaklaşık 160 yıldır anavatanları Kafkasya’dan ayrı yaşayan Abaza ve Çerkes toplumu Uzunyayla’daki köylerine Kafkasya’da olduğu gibi toprak sahibi sülalelerin isimlerini vermişlerdir. Bu noktada toponimler Kafkasya ile bağ kurmayı sağlayan hafıza mekânları olmuştur. Kafkasya’dan Uzunyayla’ya uzanan sülale hikâyeleri ve toponimler toprak sahipliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu durum Abaza ve Çerkes toplumunun sosyal hayatına doğrudan etki etmektedir. Köylerin Türkçe adlandırmalarıysa bitki bilim, hayvan bilim ve fiziki coğrafyayla alakalı olmuştur. Biz bu çalışmada Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Abaza, Çeçen, Çerkes ve Karaçay köylerinde gerçekleştirdiğimiz alan çalışmamızda kaynak kişilere köyleri ve sülaleleri hakkında yönelttiğimiz sorular yoluyla toponimin kimlik belirteci olarak rolünü Pierre Nora’ya ait hafıza mekânı teorisi üzerinden inceleyeceğiz.
Dr. Didem Çatalkılıç// Tarih Değerli meslektaşlar, saygıdeğer bilim insanları. Stratejik konumu i... more Dr. Didem Çatalkılıç// Tarih Değerli meslektaşlar, saygıdeğer bilim insanları. Stratejik konumu itibariyle Avrasya'nın en önemli bölgelerinden biri olarak bilinen Kafkasya, tarihi, siyasi ve kültürel açıdan Türkiye ile yakın ilişkiler içinde olmuştur. Özellikle bölgedeki başat aktörlerin rekabet ettiği 18-20. yüzyıllarda Kafkasya Osmanlı Devleti'nin dış politika yörüngesinde yer alan önemli bir bölgeydi. O dönemde yaşanan olayların gelişim seyrinde İslamî hareketler bölge tarihini etkileyebilecek bir özelliğe sahipti. Günümüzde bölge halklarının önemli bir kısmının Müslümanlardan oluştuğunu, Sovyet sonrası döneminde dini yapılanmaların yeni boyutlarda ortaya çıktığını ve dönüşüm yaşadığını göz önünde bulundurursak, bölge açısından din faktörünün önemli bir etken olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'de tarih, siyaset, uluslararası ilişkiler ve bölge araştırmaları alanında Kafkasya'yı konu alan çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu çalışmaların önemine vurgu yaparken hala yetersiz kaldığına, çalışmaların kapsam itibariyle daha derin ve dar çerçevede yürütülmesinin önemli olduğuna dikkat çekmek gerekir. İslamiyetle 8. yüzyılda Arap-Hazar savaşları esnasında tanışan Dağıstan'ın ardından, komşu Çeçenistan'da İslamiyet Vazaran Azdin, Termol, Bers Şeyh gibi isimler vasıtasıyla yayıldı. 18. yüzyılın sonu, 19. yüzyılın ilk yarısında Müridizm hareketi adı altında İmam Mansur, Taymin Beybulat, Çulik Gendergenoy, Şeyh Taşu Hacı, İsa Gendergenoy, Şeyh Gazi Hacı, Şeyh Kunta Hacı gibi isimler Çeçenler arasında İslamiyet'in yayılmasında ve yerleşmesinde öncü oldular. Aynı dönemde,
Dr. Didem Çatalkılıç// Tarih Değerli meslektaşların, saygıdeğer bilim insanları Stratejik konumu ... more Dr. Didem Çatalkılıç// Tarih Değerli meslektaşların, saygıdeğer bilim insanları Stratejik konumu itibariyle Avrasya'nın en önemli bölgelerinden biri olarak bilinen Kafkasya, tarihi, siyasi ve kültürel açıdan Türkiye ile yakın ilişkiler içinde olmuştur. Özellikle bölgedeki başat aktörlerin rekabet ettiği 18-20. yüzyıllarda Kafkasya Osmanlı Devletinin dış politika yörüngesinde yer alan önemli bir bölgeydi. O dönemde yaşanan olayların gelişim seyrinde İslamî hareketler bölge tarihini etkileyebilecek bir özelliğe sahipti. Günümüzde bölge halklarının önemli bir kısmının Müslümanlardan oluştuğu, Sovyet sonrası döneminde dini yapılanmaların yeni boyutlarda ortaya çıktığını ve dönüşüm yaşadığını göz önünde bulundurursak, din faktörünün önemli bir etken olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'de tarih, siyaset, uluslararası ilişkiler ve bölge araştırmaları alanında Kafkasya'yı konu alan çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu çalışmaların önemine vurgu yaparken hala yetersiz olduğuna, çalışmaların kapsam itibariyle daha derin ve dar çerçevede yürütülmesinin önemli olduğuna dikkat çekmek gerekir. İslamiyetle 8. yüzyılda Arap-Hazar savaşları esnasında tanışan Dağıstan'ın ardından, komşu Çeçenistan'da İslamiyet Vazaran Azdin, Termol, Bers Şeyh gibi isimler vasıtasıyla yayıldı. 18. yüzyılın sonu, 19. yüzyılın ilk yarısında Müridizm hareketi adı altında İmam Mansur, Taymin Beybulat, Çulik Gendergenoy, Şeyh Taşu Hacı, İsa Gendergenoy, Şeyh Gazi Hacı, Şeyh Kunta Hacı gibi isimler Çeçenler arasında İslamiyet'in yayılmasında ve yerleşmesinde öncü oldular. Aynı dönemde,
Karadeniz Araştıraları, 2020
ÖZET Anavatanları Kafkasya'dan geldikten sonra Uzunyayla köyleri köyden kente iç göçün yaşandığı ... more ÖZET Anavatanları Kafkasya'dan geldikten sonra Uzunyayla köyleri köyden kente iç göçün yaşandığı sürece kadar neredeyse 100 yıl boyunca kadim Kafkasya kültürüne ev sahipliği yapmıştır. Köyler uzun yıllar boyunca vorşer, haçeş, cenaze törenleri ve düğün gibi platformlar sayesinde Kafkasya ile bağ kurmayı sağlayan hafıza mekanlarının canlı kalmasını sağlamıştır. Ancak 1950'lerde tarımda makineleşmeyle birlikte başlayan iç göç süreci zamanla hızlanmış ve günümüzde köyler boşalma noktasına gelmiştir. Çocuklarına eğitim yoluyla daha iyi bir hayat sağlamak ve arazinin miras yoluyla bölünmesi gibi farklı nedenlerle gerçekleşen köyden kente göç, büyük aile yapısının kırılmasına, dilin kaybına, taşımalı eğitime ve hafıza mekanlarının kaybına yol açmıştır. Biz coğrafi olarak Çörümşek ve Uzunyayla bölgelerini kültürel olarak Uzunyayla adı altında ele alarak köylerdeki ören yerlerini, sit alanlarını fotoğraflar ve tablolarla anlatmaya çalışacağımız bu makalede 2017, 2018 ve 2019 yıllarında Uzunyayla köylerinde gerçekleştirdiğimiz alan çalışmalarımız esnasında kaynak kişilere yönelttiğimiz sorular yoluyla yaşanan iç göçün hafıza mekanları üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz. ABSTRACT After the came from their homeland Caucasus, Uzunyayla villages hosted the ancient Caucasian culture for almost 100 years, as long as there was internal migration from the village to the city. The villages have kept the memory spaces, which have established connections with the Caucasus for many years, to remain alive, thanks to platforms like "vorşer", "haçeş", funerals and weddings. However, the internal migration process that started with mechanization in agriculture in the 1950s accelerated over time and today the villages have reached the discharge point. Migration from the village to the city, which takes place for different reasons such as providing a better life for children through education and dividing the land through inheritance, has led to the breaking of the large family structure, the acceleration of the process leading to the loss of language, mobile education and the loss of memory spaces. In this article, which we will try to describe the historical sites of "Çörümşek" and "Uzunyayla" under the name of "Uzunyayla" as culturally, we will try to explain the sites, sites, and photographs in the villages; we will examine the effects of internal migration on memory spaces through the questions we asked to the source people during our field studies in "Uzunyayla" villages in 2017, 2018 and 2019.
The Ossetians have inhabited a strategically important location on route to Iran for Tsarist Russ... more The Ossetians have inhabited a strategically important location on route to Iran for Tsarist Russia. The Ossetians have worshipped both Christianity and another religion they called Uatsdin 1 throughout history. Yet, their conversion to Islam which was introduced to the Ossetians in the 17th and 18th century by the Circassians of Kabarda conflicted with Russia's regional policies. Ossetia, because of both its location and belief systems, has always been the perfect location for Russia to administer religious colonisation practices. To
CОЦИАЛЬНО-ЭКОНОМИЧЕСКАЯ ЖИЗНЬ КАЗАКОВ СЕВЕРО-ВОСТОЧНОГО КАВКАЗА (С XVI ПО XIX ВВ.) Предмет нашего... more CОЦИАЛЬНО-ЭКОНОМИЧЕСКАЯ ЖИЗНЬ КАЗАКОВ СЕВЕРО-ВОСТОЧНОГО КАВКАЗА (С XVI ПО XIX ВВ.)
Предмет нашего исследования – социально-экономическая жизнь и расселение по региону казаков на рубеже XVI-XIX вв. Первое поселение ка- заков во второй половине 16-го века, формирование Моздокской линии, социально-экономическая деятельность на линии, создание церквей и, конечно, перемещения населения, были также исследованы здесь.
Первые казацкие станицы в регионе, Червленная (1567 г.) и Щедринская (1569 г.), были созданы в результате учреждения станиц. В первой поло- вине 18-го века две различные казачьи группы (Гребенские казаки ‒ 1711 и Семейные казаки ‒ 1735) заполнили пробелы на линии и продвинули линию к Моздоку. В 1763 году была проведена линия между Кизляром и Моздоком после создания Моздока, и линия была завершена Моздокской казацкой станицей, основанной в 1770 году. Социальная жизнь станиц была под управлением атаманов.
Milli Folklor, 2019
Domestication of the horse is one of the milestones of human history. Human beings have overcome ... more Domestication of the horse is one of the milestones of human history. Human beings have overcome
many things by taking advantage of the power and speed of the horse. In the natural habitat of the
Caucasus, it has enabled the development of horse breeds suitable for its own climate and geographical
structure. The aristocratic stratum of the Caucasus communities have strengthened their position and
developed a powerful means of providing control of the lower classes by developing good-breed riding
horses. Caucasian immigrants who migrated to the Ottoman country by road after the mass migration
began in 1864, brought some of these horse breeds with them. The immigrant Circassians settled in
Uzunyayla district of Kayseri, which has a nature suitable for horse breeding, have achieved a serious
economic gain by applying the methods of traditional horse breeding here. A number of attempts were
made by the state in Uzunyayla to develop the breed of horse according to the needs of the country. These horses, especially demanded by the Turkish army, found buyers for serious prices. These horses,
which have large body structure and solid bone structure, were used not only as a roadster but were
also used for pulling cannon. However, after 1950, the increased mechanization in the Turkish army
and in agriculture has reduced the demand for these horses very abruptly. The decrease in the demand
for Uzunyayla horses brought the end of horse breeding in the district and Uzunyayla Circassians
experienced a serious economic loss. Thus, the process of migration of Uzunyayla Circassians from
the village to the city gained a new momentum. It is known that Circassians carried not only some
horse breeds but also a unique horse riding culture from the Caucasus to Uzunyayla. The culture in
question, in the 1960s when the migration from the village to the city intensified, began to disappear
with elements of material culture. In this study, we aim to investigate the position of horse breeding
and horse riding culture in the Circassian culture, which is carried from Caucasus to Uzunyayla and
the process of it’s disappearance.
Journal of Caucasian Studies (JOCAS) / Kafkasya Çalışmaları - Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
1901 yılında İmparatorluk Rus Coğrafya Cemiyeti Kafkasya Şubesi tarafından görevlendirilen Dyaçko... more 1901 yılında İmparatorluk Rus Coğrafya Cemiyeti Kafkasya Şubesi tarafından görevlendirilen Dyaçkov-Tarasov’un kaleme aldığı yazıda, o yıllarda hakkında fazla bilgi olmayan az nüfuslu Çerkes topluluğu Mamheğler hakkında bilgiler verilmektedir.
Written by Diachkov-Tarasov employed by the Caucasian Branch of the Imperial Russian Geographic Society (Kavkazski otdel Imperatorskogo Russkogo geografichskogo obshchestva) in 1901, the text contains information about at the time little known Circassian tribe Mamkhegh.
Diaspora Çerkesleri Uzunyayla Çerkeslerinin Toplumsal Hafızası, 2024
Eser Uzunyayla'da yaşayan ve Uzunyaylalı olup Kayseri de yaşayan Çerkesler üzerine yapılan uzun b... more Eser Uzunyayla'da yaşayan ve Uzunyaylalı olup Kayseri de yaşayan Çerkesler üzerine yapılan uzun bir alan araştırmasının bir sonucudur. Kitaptaki bazı başlıklar daha önce başka yerlerde yayımlanmıştır. Bunun yanında başka yerde yayımlanmamış başlıklar da bulunmaktadır. Bilim okyanusuna bir katrelik katkımız olduysa ne mutlu.
The text is about a comprehensive field research conducted on the Circassians living in Uzunyayla and those who live in Uzunyayla and Kayseri. Some of the titles in the book have been previously published elsewhere, while there are also titles that have not been published elsewhere. If our contribution amounts to a drop in the ocean of knowledge, then we are happy.
Kafkasya'da Rus Yayılmacılığı ve Mozdok Hattı, 2021
Kafkasya’nın Rusya tarafından kolonizasyonu 16. yüzyıla kadar uzanan oldukça uzun bir tarihsel sü... more Kafkasya’nın Rusya tarafından kolonizasyonu 16. yüzyıla kadar uzanan oldukça uzun bir tarihsel süreci kapsar. Söz konusu süreç içinde bölgeye Kazakların iskânı Rusya tarafından önemli bir kolonizasyon yöntemi olarak kullanılmıştır. Bölgede yürütülen askeri faaliyetlerin yanı sıra ekonomik faaliyetler ve eğitim faaliyetleri de yerel halkların kontrol altına alınmasında önemli unsurlar olmuştur. Bu faaliyetlerin alt yapısını ise Kazak stanitsaları ile kale kentlerden oluşan ve zaman içinde tüm Kafkasya’yı saran “hat sistemi” sağlamıştır. Kuzeydoğu Kafkasya’nın Rusya topraklarına dâhil edilme sürecini “ara zemin” kavramından faydalanarak inceleyen yazar, Kazaklarla yerel gruplar arasındaki ilişkileri değişik boyutlarıyla ele almakta, Kafkasya’nın Rusya tarafından kolonizasyonuna farklı bir perspektiften bakmamızı sağlamaktadır.
Birinci kuşak Kafkasya muhacirleri Osmanlı topraklarına sadece fizyolojik bir varlık olarak değ... more Birinci kuşak Kafkasya muhacirleri Osmanlı topraklarına sadece fizyolojik bir varlık olarak değil gelenekleri, dili, inancı ile birlikte kültürel bir topluluk olarak gelmişlerdir. Daha sonraki nesiller tarihî süreç içerisinde bütün toplumlar gibi bir takım değişimler yaşasa da kendi öz kültürlerini muhafaza etmek için ciddî bir gayret göstermişlerdir. 1960’lı yıllara kadar içe kapalı, kendi aralarında kız alıp veren ve ekseriyeti kırsal alanda yaşayan bu kitle ekonomik ve eğitim gibi sebeplerle hızlı bir şekilde kentlere yerleşmiş, diğer toplumlarla temasları artmış, kültürel değişim hızlanmış, çoğu zaman da ekonomik endişeler kültür ve kimlik meselelerinin önüne geçmiştir. 1990’larda Sovyetler Birliği’nin dağılmasının yanı sıra iletişim imkânlarının mesafeleri ortadan kaldırıcı etkisi ile hızlanan anavatan
Kafkasya ile ilişkiler kimlik ve kültürel değerlerin daha çok vurgulandığı bir süreci başlatmıştır. Bu süreç aynı zamanda sivil toplum örgütlerinin, federasyonlaşma hatta konfederasyonlaşmaya giderek, yurt dışı bağların güçlendirildiği ve zaman zaman dünya gündeminde ses getirecek bir Kafkas diasporası teşkil etmenin amaçlandığı, böylece Kafkasya’daki siyasî ve stratejik konjonktürden etkilendikleri gibi yön vermeye de çalıştıkları bir döneme işaret etmektedir. Ancak, Türkiye’nin kendi içinde yaşadığı siyasî ayrışmaların bu amacın önüne geçerek Kafkasya kökenlileri de etkilediği, kurulan çeşitli dernek, sosyal medya platformu, haber ajansı ve web sayfalarında görülen farklı kimlik ve kültür söylemleri ile Kafkasya kökenli toplumunun yeknesak bir bakış açısına sahip olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu noktada, kırsal kesim ve metropollerde derneklerin etki alanı dışında kalan ve sesi duyulmayan büyük bir Kafkasya kökenli kitlenin ne düşündüğünü merak etmeye başladık. Acaba manzara derneklerin, Kafkasya kökenli entelektüellerin göstermeye çalıştığı gibi mi yoksa farklı mıydı?
Son tahlilde bütün bu tarihî vetire içerisinde Kafkasya Kökenlilerin kimliklerini ve kültürlerini yaşatmak için hangi sembollere, hangi kültürel kodlara tutundukları; bireysel ya da toplumsal tarih algılarını hangi “Hafıza Mekânları” üzerine inşa ettiklerini merak etmeye başladık.
Mademki bilim bir “tecessüs”ün peşinden gitmek; öyleyse biz de bu merakımızın peşine düşelim dedik. TÜBİTAK’a Kafkasya kökenli toplulukların yoğun olarak yaşadığı Uzunyayla, Düzce ve Sivas (Yıldızeli, Şarkışla) ile Ankara, İstanbul ve İzmir gibi metropollerde alan araştırmasını da içeren ve doktora öğrencilerimizden Tuğba Erdem’in tez konusuna kaynak teşkil edecek bir proje yazmaya karar verdik. Diğer doktora öğrencimiz ve proje bursiyerimiz Didem Çatalkılıç ise tez konusu olarak 19. Yüzyıl Kafkasya Tarihi çalışmakla birlikte projenin her aşamasında yer almıştır. Ekibimizi Doç. Dr. Yahya Kemal Taştan, Doç. Dr. Halil Saim Parladır, Dr. Öğretim Üyesi Beycan Hocaoğlu ve Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Ersal’ın katkılarıyla güçlendirdik. Çalışmamızı belli bir aşamaya getirdiğimizde Türkiye’de projemizin konusuna yakın çalışmalar yapan ve bilimsel birikimleriyle katkılarını sunacağını düşündüğümüz akademisyenleri davet ederek Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’nde “Kafkasya Kökenlilerin Hafıza Mekânları” adlı çalıştayı gerçekleştirdik. Bu eserde söz konusu çalıştaya katılan seçkin akademisyenlerin bildirilerini bulacaksınız. Bildiriler hakkındaki yorumları okuyuculara bıraktık. Umarız bilim denizine bir katre katkıda bulunmuşuzdur.
Kafkasya: Devlet, Toplum, Siyaset ve Din
KİTAP BÖLÜMÜ ÇAĞIRISI
Şeyh Kunta Hacı Kişiev 1830’lu yıllarda İsti-su köyünde dünyaya gelmiş bir Çeçendir. 7 yaşına gel... more Şeyh Kunta Hacı Kişiev 1830’lu yıllarda İsti-su köyünde dünyaya gelmiş bir Çeçendir. 7 yaşına geldiğinde ailesi ile birlikte Elishan Yurt’a göç etmiştir. Çocukluğundan itibaren sufizm ile ilgilenmiştir. Şeyh Taşu Hacı ve Nakşibendî Şeyhi Gazi Hacı’nın takipçisi olmuştur. 18-19 yaşında babası ile birlikte Hacca gitmiştir. Dönüş yolunda Kadiri tarikatına girmiştir. Hacdan dönüşünden itibaren Çeçenistan’da Kadiri tarikatını aktif hale getirmiştir. Kadiri tarikatının Çeçenistan varyantı Ruslar tarafından sahip oldukları dini tören ile bağlantılı olarak “Zikirizm” olarak, şeyhin takipçileri ise “Zikiristler” olarak adlandırılmıştır. Zikrizm, Rus-Kafkas savaşları boyunca Kuzey Kafkasya’da hâkim olan gazavat öğretisine karşı anti-gazavat fikrini savunmuştur. Bu dönemde şeyhin takipçilerinin sayısının artması İmam Şamil’i endişelendirmiş, bu nedenle şeyh ikinci kez hacca gitmiştir. İkinci hac ziyaretinden dönüşünden sonra zikirist hareketin takipçilerinin artması nedeniyle şeyh Kuzey Kafkasya’da bulunan Çarlık yönetimi tarafından kovuşturmaya tabi tutulmuş ve tarihte Şali Katliamı olarak bilinen olay sonucunda 1864 yılında yakalanarak sürgüne gönderilmiştir. Şeyh Kunta Hacı Novgorod şehrinin Ustyuzhna kasabasında 19 Mayıs 1867’de vefat etmiştir.
Caucasus, Circassian, Shamil, Chechen,
Journal of Balkan and Black Sea Studies, 2021
Tamga was used for centuries in the Caucasus as a symbol of property on different platforms such ... more Tamga was used for centuries in the Caucasus as a symbol of property on different platforms such as livestock and tombstones. The family tamgas are a memory space brought to Uzunyayla from Caucasus after the Circassian exile and continued to be used on different platforms today. In this study, the current and past usage areas of the family tamgas are examined based on our questions to the tradition bearers during our fieldwork in the centre of Ankara and the Abaza and Circassian villages of the Pınarbaşı, Kayseri in 2017, 2018, 2019, 2020 and 2021. The data collected from in-depth interviews with the qualitative research method according to the random sampling model are within the Herbert J. Gans’ symbolic ethnicity theory. In this study, it is aimed to explain how the tamga, which is an ethnic symbol, affects the formation of ethnic identity in Uzunyayla and how its usage areas in Caucasus remain in the memories of residents in Uzunyayla.
Kafkasya Kökenlilerin Hafıza Mekanları, 2020
Bu eser Kafkasya Kökenlilerin hafıza Mekanları isimli çalıştayda sunulan bildirilerin metinlerini... more Bu eser Kafkasya Kökenlilerin hafıza Mekanları isimli çalıştayda sunulan bildirilerin metinlerinin derlemesinden oluşmaktadır.
Journal of Balkan and Black Sea Studies 7 December 2021, 2021
Journal of Balkan and Black Sea Studies is an Istanbul-based journal aiming at strengthening acad... more Journal of Balkan and Black Sea Studies is an Istanbul-based journal aiming at strengthening academic exchange among social scientists from Turkey, the Balkans, the Caucasus and Eastern European countries. We started the journal in 2018 and have published seven issues until now. The seventh issue includes four research articles and two book reviews.