Efe Emre Usman | Mimar Sinan Fine Arts University (original) (raw)

Bildiri / Proceedings by Efe Emre Usman

Research paper thumbnail of Ortak Kullanım Mekânlarının Sosyal Sürdürülebilirliğe Etkisinin Eskişehir Kırsalında İncelenmesi

II. Uluslararası Greenage Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitabı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 28-29

Kırsal yerleşimlerde ortak kullanım mekânları; misafir odası (köy odası), çamaşırhane, fırın, çeş... more Kırsal yerleşimlerde ortak kullanım mekânları; misafir odası (köy odası), çamaşırhane, fırın, çeşme, değirmen ve köy kahvesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu mekânların korunması ve yaşatılması, kırsal yaşamda sosyal sürdürülebilirlik için önemli bir etkendir. Kırsal sürdürülebilirlik; ekonomik, ekolojik, kültürel, çevresel, mekânsal olduğu kadar sosyal boyutları da içeren bir kavramdır. Bu kavramların her biri diğerini desteklendiği için; sosyal sürdürülebilirlik söz konusu olmadan kırsal sürdürülebilirlikten bahsedilemez.

Research paper thumbnail of Yayla Turizmi ve Konaklama Mekânları Üzerine Bir İnceleme: Yalova Delmece Yaylası

Ülkemizdeki turizm; daha çok güneş, deniz, kum unsurlarının hakim olduğu Akdeniz, Ege ve Marmara ... more Ülkemizdeki turizm; daha çok güneş, deniz, kum unsurlarının hakim olduğu Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgesi'nde kıyı turizmi olarak gerçekleştirilirken, son yıllarda bireysel ve kitlesel turizm alanında farklı arayışlara başlandı. Bunların başında; geleneksel-yerel kültür ve doğal çevre ön plana çıkarak, yayla turizmi, trekking amaçlı paket tur programları, kamp-karavan turizmi, mağara turizmi, dağ turizmi, av turizmi gibi kırsal turizm örnekleri gelmektedir.

Research paper thumbnail of Hızla Yok Olan Bir Kültürün Son İzleri: Eskişehir Sakana Örnekleri

I. Uluslararası Greenage Sempozyumu Bildiri Kitabı, ed. Ergönül, S., Gündeş S., Erbaş A. Erdem, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 174-180 , Dec 6, 2010

Hızlı bir değişim ve dönüşümün yaşandığı günümüzde, yerel mimari değerler önemini yitirmekte ve k... more Hızlı bir değişim ve dönüşümün yaşandığı günümüzde, yerel mimari değerler önemini yitirmekte ve kaybolmaktadır. Sakanalar; kırsal yerleşimde, ortak yaşam unsurlarının önemli bir parçası olan çamaşır yıkama mekanlarıdır. Bu bildirinin amacı; hızla yok olan bir kültürün son izlerinden sakanalara dikkat çekmek ve 2010 yılında, Eskişehir kırsal mimarisini incelemek üzere çıktığımız araştırma gezisi sonucunda; Yukarı İğdeağacı Köyü'nde yaşayan yerel mimari öğelerden sakanaları belgelemektir.

Research paper thumbnail of Kırsal Yerleşimlerin Biçimlenmesinde Su Etkisi ve Eskişehir Örneği

Çevre Tasarım Kongresi Bildiri Kitabı, ed. Tönük S., Biket A. Pınar, Sağıroğlu M. Pınar, 57-66, Dec 8, 2011

Kırsal yerleşimler; yöre insanının ihtiyaçlarını karşılayan, doğal çevre -- arazi formuna uygun, ... more Kırsal yerleşimler; yöre insanının ihtiyaçlarını karşılayan, doğal çevre -- arazi formuna uygun, iklim ile uyumlu, kültürel değerleri önemseyen yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetleri, sosyal yapısı, doğal çevresi, konutu ve diğer birimleri ile bir bütün olarak, doğal çevre ve tarihi süreç içerisinde, mimari kültürün oluşumunda etkilidir. Uygarlığın gelişim süreci su kullanım tekniklerinin gelişimine paraleldir. İlk tarım toplumları; ekinlerin yağmur suyu ve nehirlerle kolayca sulanabileceği alanlarda kurulmuştur. Basit sulama kanalları insanlara daha fazla besin elde etme olanağı vermiştir. Tarih boyunca inşa edilmiş su kemerleri; tarımsal faaliyetlerin gelişmesi ve kentsel yerleşimlerin büyümesini sağlamıştır. İnsanlığın doğa üzerinde egemenliğini kurup yerleşik hayata geçtiği dönemden bu yana insan--su ilişkileri hiç bir zaman kopmamış, aksine güçlenerek devam etmiş ve kırsal yerleşimlerden kültürel bir çok öğeye suyun üstlendiği rol önem kazanmıştır. Eskişehir kırsal yerleşimini belgelemek için çıktığımız araştırma gezisinde, doğal bir öge olan suyun, günlük hayat ve yerleşim dokuları üzerindeki etkileri incelenmiş ve bu doğrultuda kırsal doku envanter çalışmaları yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda, suyun kırsal yerleşim karakterini ortaya çıkaran güçlü bir etken olduğu ve çoğu yerleşimin suyun bulunduğu alanlara doğru geliştiği görülmüştür. Bu çalışmanın amacı; doğal kaynakların hızla tükendiği günümüzde, yerel mimariye yön veren önemli bir öge olan suyun kültürümüzdeki yerini vurgulamak ve kırsal yerleşimlerin üzerindeki değişimlerini belgelemektir.

Makale / Papers by Efe Emre Usman

Research paper thumbnail of Temalı Otel Yok-Mekanla Var Edilmeye Çalışılan Kurgu Mekan

Tasarım+Kuram Dergisi, Jan 1, 2011

Günümüzde seyahate zaman ayıran kesimin istekleri doğrultusunda yapılan seçimlerde; kültürel kaza... more Günümüzde seyahate zaman ayıran kesimin istekleri doğrultusunda yapılan seçimlerde; kültürel kazanımların yerine lükse olan düşkünlük ve bunun bir başarı statüsü olarak görülmesi, tüketimin turizm kavramının merkezine yerleşmesine yol açmıştır. Turizm, bu dönemde varlığını devam ettirebilmek için farklı arayışlar içerisine girmiş ve temalı oteller ortaya çıkmıştır. Temalı otellerde mekan, karmaşa içerisinde ve zaman kavramından yoksundur. Bu otellerin yok mekanlar olarak tanımlanmasının sebebi, tasarlanan mekanların zamanla ve tarihle olan çelişkili ilişkileridir. Ancak mekan tasarlama süreci; havaalanları, süpermarketlerde olduğu gibi yok mekan tasarlamak amacıyla gerçekleşmemektedir. Bilinçli olarak hedeflenen, hayale dayalı kurguların hayat bulduğu bir mekan yaratmaktır. Bu nedenle temalı otellerde yok mekan yerine, kurgu mekan tanımı getirilmelidir. Kurgumekan; olmayan niteliklerin varmış gibi gösterilmeye çalışıldığı, yer ve zaman ilişkisinin kurulamadığı, kendisi ve çevresiyle çelişkiler içinde var olan mekanlardır. Tüketimin mekanlar üzerindeki etkisini artırması, kurgu mekanları yaratmıştır. Kurgu mekanlarda asıl tüketilen, tarih, zaman ve yerellik kavramlarıdır. Turizmin temelinde psikolojik tatmin duygusu var olduğu sürece; kurgu mekanlar tasarlanmaya devam edilecektir. Anahtar Kelimeler: Turizm, Tüketim, Temalı Oteller, Mekan, Kurgu Mekan

Araştırma Projesi / Research Projects by Efe Emre Usman

Research paper thumbnail of Eskişehir Kırsal Yerleşimlerinde Çamaşırhaneler (Sakana) Üzerine Bir Araştırma

Poster Bildiri / Poster Proceedings by Efe Emre Usman

Research paper thumbnail of T.C. Ziraat Bankası Şube Binası, Yalova

T.C. Ziraat Bankası Şube Binası, Yalova Ziraat Bankası Yalova Şube Binası; kentin sahil kesimi... more T.C. Ziraat Bankası Şube Binası, Yalova

Ziraat Bankası Yalova Şube Binası; kentin sahil kesiminde, en eski caddelerinden biri olan Gazi Paşa Caddesi’nde oldukça merkezi bir noktada yer almaktadır. Ön cephesi yaklaşık 14 m olan 496 m2 alana sahip köşe bir parsel üzerinde konumlandırılan yapı; 1969 yılında Prof. Muhlis Türkmen tarafından projelendirilmiştir. Ziraat Bankası İnşaat Bürosu tarafından 1970 yılında inşa edilmiştir.
Yalova Ziraat Bankası Şube binası için istenilen program; Ziraat Bankası tarafından 1951 yılında açılan tip plan proje yarışmasında istenilen programla paralellik göstermektedir. Binanın zemin katında bankaya ait ana girişinin yanı sıra, zirai krediler girişi ve lojman girişi olmak üzere 3 giriş yer almaktadır. Banka ana girişi ve lojman girişi cadde üzerinde yer alan ön cepheden verilirken, diğer giriş Park Sokak’tan verilmiştir. Esas giriş katı olan zemin katında banka girişi, müşteri holü, müdür muavini odaları, vezneler, kasa dairesi, santral ve ıslak hacimler bulunmaktadır. Binanın 1. katı zirai krediler servisi, müşteri holleri, vezne, banka pasif servisi, müdür odası, muhasebe, müfettiş odası ve genel arşiv gibi mekânlara ayrılmıştır. 2. Kat personel için toplantı, yemek ve dinlenme mekânlarından oluşmaktadır. Ayrıca müfettiş için ayrılmış lojman bu katta yer almaktadır. Binanın 3. ve 4. katları ise memur lojmanları olarak tasarlanmıştır.
Farklı fonksiyonlara geometrik bir düzende cevap veren yapı, köşe arsa üzerinde duyarlılıkla konumlandırılmıştır. İki kat halinde planlanan banka, geçirgen cephesiyle dikkat çekerken, banka hacminin üzerinde yükselen konut bölümü çıkma, balkon ve geniş saçaklarıyla mimari bütünlüğü sağlamıştır. Taşıyıcı sistemi betonarme karkas olan yapı son derece yalın çözümlenmiş bir cepheye sahiptir. Yapı genel hatlarıyla dönemin konut mimarisine; geniş saçağı, ön cephede bulunan cumba karakterli çıkması ve doğrama oranları ile atıfta bulunmakta ve Türk Evi karakterinin izlerini taşımaktadır.
Ziraat Bankası Şube Binası günümüzde özgün kullanımına genel hatlarını koruyarak devam etmektedir. Yapıldığı dönemde cephesinde ahşap elemanlar kullanılan yapıda zaman içerisinde yapılan tadilatlarla bu elemanlar sökülmüş, pencere açıklıklarının bölüntüleri ve yükseklikleri değişmiş, cephe kompozisyonu farklılaştırılmıştır. Son dönemde yapılan değişiklik ile zemin katta yer alan bankanın müşteri ana girişi kapatılmıştır. Projede Park Sokak’tan verilen Zirai krediler girişi; bugün için ana giriş olarak kullanılmaktadır. Tasarımında farklı renk tonlarıyla cephede dengeyi sağlayabilen yapı, bakım-onarım çalışmaları sırasında tek renge boyanmış ve bu karakterini kaybetmiştir.
Yapının mimarı Muhlis Türkmen, 1946 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümünü bitirerek öğretim kadrosuna katılmıştır. 1957-58 yılları arasında Utarit İzgi, Hamdi Şensoy ve İlhan Türegün ile birlikte, Brüksel’de gerçekleşen Expo 58 sergisi için Türkiye modern mimarlık uygulamasının önemli örneklerinden olan Türk Pavyonu’ nu tasarlamıştır. Mimar; 1950’li ve 60’lı yıllarda çeşitli banka binalarının proje yarışmalarına katılmış; (1951 Ziraat Bankası Şube ve Ajans Tip Planları Sıcak Bölge-Büyük Ajans Kategorisi’nde Mansiyon, 1955 Pangaltı İş Bankası Şube ve Lojman Binası 1.Ödülü, 1955 Galatasaray İş Bankası Şube Binası 1.’lik Ödülü, 1955 Ankara-Ulus İş Bankası Şubesi Mansiyon) kazandığı yarışmalardaki projeleri uygulanmıştır. Ziraat Bankası Yalova Şube Binası dönemin mimari karakterini taşıyan, modern ve yalın cephesiyle banka binaları içerisinde dikkate değer bir örnektir.

TR Ziraat Bank Branch Building, Yalova

Ziraat Bank of Yalova Branch Building, is located one of the oldest streets in Gazi Pasha Street which is in a very central point, on the seafront of the city. The Building; has a front facade with a length of about 14 m with 496 m2 area situated on the corner parcel of a street; was designed by Professor Muhlis Turkmen in 1969. Ziraat Bank Building was built in 1970 by the construction bureau of the bank.
The requested program for Ziraat Bank of Yalova Branch Building had an parallel program and type of plan which was required in project competitions opened in 1951 by Ziraat Bank. While main entrance located on the ground floor, agricultural input loans and housing entrance is located in the same floor as well. Main entrance and residence entry was located on the front facade, while other entries was provided from Park Street. The main entrance which is based on the ground floor, the customer hall, assistant director of rooms, teller, a safe room, wet place ara located on this floor. The first floor of the bank designed for places such as agricultural loans service, customer halls, teller, bank passive service, room manager, accounting, inspector general archive room. The second floor is planned for meeting, dining and recreational spaces. Also this floor is reserved for inspectors residences. The residences of officers ara located in third and fourth floor of the bank.
The structure which is responsive to different functions in a geometric array, is positioned on a cornet parcel with sensitivity. The bank planned in two floors, is taking care of the permeable facade while has provided architectural integrity with rising above the bank and the volume out of the housing department, balcony and large canopies. Construction system with reinforced concrete frame structure is extremely simple, with a front facade. Structure outlined in residential architecture of the period; wide eaves, bay windows in the front line character and joinery refers and carries the traces of Turkish character of the house.
The Ziraat Bank Yalova Branch Building continues to use original situation with general design lines at the present time. In the built period timber elements used in the facade structure, these elements have been removed over time with the renovations done, partitions and height of the window openings had changed, facade composition became different. With the recent changes, the main entrance on the ground floor of the bank's customer is closed. The agricultural loan input which is located on the Park Street, today become the main entrance. The building which designed balanced with different colour tones, painted to single colour after maintenance and repair work, and lost its character.
The architect of the building; Muhlis Türkmen, graduated in 1946 from Department of Architecture at the Academy of Fine Arts and joined the teaching staff in the same year. Türkmen designed the important example of Turkish Modern Architecture practice, Turk Pavillion with Utarit İzgi, Hamdi Şensoy, and İlhan Türegün in 1957-58 for Expo 58 exhibition in Brussels. Muhlis Türkmen also had joined several banks project competitions and won prizes. The Ziraat Bank Yalova Branch Building is a remarkable example which carries the architectural character of the period with modern and simple design

Research paper thumbnail of Güzel Sanatlar Akademisi (MSGSÜ) Konferans Salonu, 1963

Güzel Sanatlar Akademisi Konferans Salonu, 1948 yılında yanan Akademi binasının, (eski Cemile Sul... more Güzel Sanatlar Akademisi Konferans Salonu, 1948 yılında yanan Akademi binasının, (eski Cemile Sultan Sarayı) Sedad H. Eldem ve Mehmet Ali Handan tarafından yapılan tasarımında, “üst hol” olarak tanımlanan merkezi sofanın Utarit İzgi tarafından 1962 yılında yapılan düzenlemesidir.
Salon, Akademi yaşantısında etkin bir rol üstlendiği dönemde yerli ve yabancı bir çok konuk ağırlamış, konferans, konser, tiyatro oyunlarına ev sahipliği yapmıştır. Eğitimde diploma jürileri ve sergileri, ortak dersler ve hatta bir dönem jimnastik derslerinin yapıldığı salon, hafta sonları müzikli danslı çay partileri ile öğrencilerin belleklerinde yer etmiştir.
Eldem ve Handan projesinde (1952) eski Saray Sofası, giriş katında bir karşılama-temsil mekânı olarak kara ile denizin arasında, yüksek tavanlı bir hol olarak biçim kazanırken, bu holün üzerinde yer alan merkezi sofa çok amaçlı kullanılan bir hol (projede üst hol) olarak kurulmuştur.
Merkezi sofa/salon kısa bir süre ilk yapıldığı koşullarda kullanılmış (1953-62), daha sonra ana karakteri korunarak farklı kullanımları karşılayacak ve bina içindeki iki kanadı bağlayan bir geçişe olanak sağlayacak biçimde düzenlenmiştir. (1962)
Toplantı sırasında mekânın mahremiyetinin korunabilmesi için Utarit İzgi, kara tarafında yer alan eyvan cephesine ve koridor izindeki karşılığına büyük boyutlu (630/520 cm ölçülerinde) hareketli iki duvar yerleştirmiştir. Toplantı sırasında, hareketli duvar kapatılarak T plânlı bir salon oluşması sağlanmıştır. Tasarım, kara ve denizi buluşturan haçvari sofa karakterini, gerektiğinde açılan hareketli duvarlar ile sürdürmeyi ilke edinmiştir. Hareketli duvarlar 40x40 mm profil karkas üzerine ahşap kaplanarak yapılan sandviç panellerdir. Eldem ve Handan tarafından yapılan ve gerektiğinde salonun kapatılmasına olanak veren metal doğramalar işlevleri sürdürülerek korunmuştur. Proje ile eklenen duvarlar yapının taşıyıcı sistemi ve bölme cam duvarından bağımsız tutulmuştur.
İzgi’nin yeniden düzenlediği salon; teknik ve estetik çözümü ile Eldem ve Handan tasarımı iç mekâna adeta dokunmaktadır. Aynı zamanda içinde var olduğu bina ile uzlaşan, binanın bünyesine sonradan eklendiğini belli eden, mekânın ilk tasarımındaki malzeme, detay ve uygulama ilkelerini sürdüren, teknik çözümü ile üst kat sofasının çok amaçlı kullanımına olanak sağlayan bir çözümdür.
...
SUMMARY
Academy of Fine Arts Conference Hall, in the plan designed by Sedad H. Eldem and Mehmet Ali Handan of the Academy building (previous Cemile Sultan Palace) that was burnt down in 1948, the conference hall is an arrangement performed by Utarit İzgi in 1962 of the central hall defined as “upper hall”.

The Hall has undertaken an active role in Academy life during a period, welcoming a lot of native and foreign guests, hosting conferences, concerts and various theater plays. In education, the hall hosted diploma juries and exhibitions, public lectures, and even gymnastics classes for a term and it has rooted in the minds of students by the weekend tea parties with lots of music and dance.
While The Old Palace Sofa in the project of ‘’Eldem and Handan’’ (1952), gained a format between the sea and the land as a reception area on the ground floor with high ceilings, the center sofa which located above the this entrace hall, designed as a multi-purpose conference hall.

Central sofa/hall was left for a short period within the initial conditions that it was established (1953-62), later, while maintaining its main character, the sofa was reformed in order to meet the different purposes of use and to enable a passage which was connected the two parts of the building. (1962)

In order to protect the privacy of the place during the meetings, Utarit İzgi was placed; and two large scale moving walls (630/520 cm) were placed to the antechamber which is located in the land-side and to its correspondence area on the corridor. During the meeting, by closing the moving wall, a T shaped hall was being formed. By enduring the usage of the moving walls when needed, the design has maintained the principle of the cruciform sofa character where the land and the sea meets. Moving walls are sandwich panels that are made by covering 40x40 mm profile framed structure with wood. The metal joineries that are previously made by Eldem and Handan and which allow the saloon to close when necessary, are protected in order to keep their function. The walls added by the project, is kept free between the carrier system and partition glass walls.

The hall re-organized by İzgi, virtually touches the interior design of Eldem and Handan, by the technical and esthetic solutions that it brings. At the same time, it is a solution which enables the multi-purpose use of the upper floor sofa by its technical solution, which continues to practice the principles of material, detail and application of the original design, which declares it is subsequently added to the building structure and which compromises with it.

Research paper thumbnail of Güzel Sanatlar Akademisi (MSGSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi) Binası, 1952

Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi kullanımında olan Fındıklı Çifte Sarayları; Sul... more Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi kullanımında olan Fındıklı Çifte Sarayları; Sultan Abdülmecid’in kızları Cemile ve Münire Sultan için 1856-1859 yılları arasında inşa edilmiştir. Cemile Sultan Sarayı 1913-1920 yılları arasında Meclis-i Mebusan Binası olarak kullanılmış, 1926 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne devredilmiştir.
Akademi’ye tahsis edilen Cemile Sultan Sarayı; 1948 yılında geçirdiği yangına kadar küçük ek ve tadilatlarla kullanılmıştır. Ortada iki eyvanlı büyük bir sofa ve iki küçük yan sofa ile oluşturulmuş özgün planlara sahip olan sarayın, yangın sırasında ahşap olan döşemeleri yanmış, yalnızca kâgir duvarları ayakta kalmıştır. Bir süre harabe halinde kalan yapının yeniden kullanılabilmesi için, 1950’li yılların başında Akademi yönetimi ve proje hocalarından oluşan bir komisyon kurulmuş ve yenileme çalışmalarına başlanmıştır. Komisyona teklif edilen iki projeden Sedad Hakkı Eldem ve Mehmet Ali Handan birlikteliği ile hazırlanan proje, oy çokluğu ile kabul edilmiştir ve 1952-53 yıllarında uygulanmıştır.
Yenileme projesi ile yanan döşemeler ve yapının orta aksı tamamen boşaltılmış, kâgir duvarlara mesnetlenen, yeni betonarme döşemeler inşa edilmiştir. Projedeki esas fikir; eski binanın karakterini koruyarak, Akademi’nin geçmiş ve gelecekte alacağı şekle uygun, modern anlayışta bir plan ortaya çıkartmaktır. Saraya ait iki eyvanlı merkezi sofa başarılı bir biçimde kullanılmış, eğitim binası için gerekli işlevler bu mekânın etrafında yeniden kurgulanmıştır. Merkezi sofanın birinci kat döşemesi kaldırılarak; iki kat yüksekliğindeki eyvanlardan biri girişe ayrılırken, diğeri boğaza açılmıştır. İkinci kattaki sofa ise; ikisi denize ve caddeye bakan dört eyvanlı, esnek kullanımlı bir salon olarak tasarlanmıştır. Merkezi sofa ve yan sofaların arasına aydınlık boşlukları açılmış, yanlarına çapraz merdivenler yerleştirilmiştir. Son derece narin tasarlanan, denize paralel ve aynı aksı takip eden betonarme kolon sistemi, iç mekâna derin bir perspektif kazandırmıştır. Yangında hasar gören dış cephe yenilenirken; silme ve işlemelerden arındırılarak binaya yalın bir görünüm kazandırılmıştır.
Çifte Sarayların Akademi’ye dönüşümünde; saraydan gelen sofalar yeniden yorumlanırken, modern, dinamik, yalın ve olabildiğince serbest bir iç mekân çözümlemesine gidilmiştir. Binada açılan avlular, yapıya etkileyici bir iç mekân ışığı kazandırmıştır. Planlamaya ve cephede yenilenen detaylara bakıldığında; tasarımın güçlü, yalın, modernist tutumu bütünden detaya yapının her köşesinde kendini göstermektedir.
Zaman içinde yapılan çeşitli müdahalelerle iç mekân perspektifleri değişmeye başlamış, 2012 yılında deprem güçlendirme projesi ile narin tasarlanan taşıyıcı sisteme, betonarme perdeler eklenmiş, kolon genişletmeleri yapılmıştır. Bunların sonucu olarak özgün tasarımdaki mekân ölçü ve oranları, derinlik, geçirgenlik, şeffaflık ve aydınlık kaybedilmiştir.
...

Fındıklı Twin Palaces, which are used by Mimar Sinan Fine Arts University, were built for Sultan Abdülmecid’s daughters Cemile and Münire Sultan in 1856-1859. Cemile Sultan Palace was used as the Parliament House building between the years 1913-1920; it was handed over to Fine Arts Academy in 1926.
Cemile Sultan Palace, which was assigned to the Academy, was used by small extensions and repairs until the fire that took place in 1948. The palace which has a unique design with a big sofa with two iwans in the middle and two small sofas at the sides, lost its wooden floor during the fire, only the brick walls survived. The building stayed as a wreck for a while until a commission ruled by Academy management and project professors was founded in the early 1950’s and renovation works started. Two projects were requested to the commission. Sedad Hakkı Eldem and Mehmet Ali Handan’s project was accepted by majority and it was applied during 1952-53.
With the renovation project, burnt floors and the middle axis of the building were completely emptied; new concrete floors supported by brick walls were built. The main idea of the project was to create a plan with a modern thought, compatible with the past and future forms of the Academy by maintaining the character of the former original building. The central sofa with two iwans which belonged to the palace, was used successfully, the necessary functions needed for the education building were designed around this place. First floor was removed from the central sofa and was separated from the two-floors high iwans by an entrance; the second one was opened to the Bosphorus. The sofa on the second floor is designed as a flexible use hall with four iwans, one of them with a sea view, and the other one facing the street. Between the central sofa and the side sofa, light holes were opened; diagonal stairs were placed next to the holes. The delicately designed concrete column system, parallel to the sea, following the same axis; provided a deep perspective to the interior. The exterior side, which suffered damage during the fire, was renovated; the moldings and engravings were removed so as to provide a simplified look.
During the Palace’s transformation into Academy, the sofas from the palace were re-interpreted; a modern, dynamic, simple and vastly free interior was described. The courtyards were built and provided an impressive interior luminous to the building. When the plan and renovated details are examined; attitude of the strong, simplified, modernist design can be seen in every corner of the building and in each detail.
Interior perspectives of the building has started to change by the various interventions which made in the course of time, with the earthquake reinforcement project in 2012, concrete curtains were added to the delicately designed carrier system and columns were widened. As a result, the proportions, depths, permeability, transparency and the luminousness of the original design were lost.
"""

Research paper thumbnail of Ortak Kullanım Mekânlarının Sosyal Sürdürülebilirliğe Etkisinin Eskişehir Kırsalında İncelenmesi

II. Uluslararası Greenage Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitabı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 28-29

Kırsal yerleşimlerde ortak kullanım mekânları; misafir odası (köy odası), çamaşırhane, fırın, çeş... more Kırsal yerleşimlerde ortak kullanım mekânları; misafir odası (köy odası), çamaşırhane, fırın, çeşme, değirmen ve köy kahvesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu mekânların korunması ve yaşatılması, kırsal yaşamda sosyal sürdürülebilirlik için önemli bir etkendir. Kırsal sürdürülebilirlik; ekonomik, ekolojik, kültürel, çevresel, mekânsal olduğu kadar sosyal boyutları da içeren bir kavramdır. Bu kavramların her biri diğerini desteklendiği için; sosyal sürdürülebilirlik söz konusu olmadan kırsal sürdürülebilirlikten bahsedilemez.

Research paper thumbnail of Yayla Turizmi ve Konaklama Mekânları Üzerine Bir İnceleme: Yalova Delmece Yaylası

Ülkemizdeki turizm; daha çok güneş, deniz, kum unsurlarının hakim olduğu Akdeniz, Ege ve Marmara ... more Ülkemizdeki turizm; daha çok güneş, deniz, kum unsurlarının hakim olduğu Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgesi'nde kıyı turizmi olarak gerçekleştirilirken, son yıllarda bireysel ve kitlesel turizm alanında farklı arayışlara başlandı. Bunların başında; geleneksel-yerel kültür ve doğal çevre ön plana çıkarak, yayla turizmi, trekking amaçlı paket tur programları, kamp-karavan turizmi, mağara turizmi, dağ turizmi, av turizmi gibi kırsal turizm örnekleri gelmektedir.

Research paper thumbnail of Hızla Yok Olan Bir Kültürün Son İzleri: Eskişehir Sakana Örnekleri

I. Uluslararası Greenage Sempozyumu Bildiri Kitabı, ed. Ergönül, S., Gündeş S., Erbaş A. Erdem, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 174-180 , Dec 6, 2010

Hızlı bir değişim ve dönüşümün yaşandığı günümüzde, yerel mimari değerler önemini yitirmekte ve k... more Hızlı bir değişim ve dönüşümün yaşandığı günümüzde, yerel mimari değerler önemini yitirmekte ve kaybolmaktadır. Sakanalar; kırsal yerleşimde, ortak yaşam unsurlarının önemli bir parçası olan çamaşır yıkama mekanlarıdır. Bu bildirinin amacı; hızla yok olan bir kültürün son izlerinden sakanalara dikkat çekmek ve 2010 yılında, Eskişehir kırsal mimarisini incelemek üzere çıktığımız araştırma gezisi sonucunda; Yukarı İğdeağacı Köyü'nde yaşayan yerel mimari öğelerden sakanaları belgelemektir.

Research paper thumbnail of Kırsal Yerleşimlerin Biçimlenmesinde Su Etkisi ve Eskişehir Örneği

Çevre Tasarım Kongresi Bildiri Kitabı, ed. Tönük S., Biket A. Pınar, Sağıroğlu M. Pınar, 57-66, Dec 8, 2011

Kırsal yerleşimler; yöre insanının ihtiyaçlarını karşılayan, doğal çevre -- arazi formuna uygun, ... more Kırsal yerleşimler; yöre insanının ihtiyaçlarını karşılayan, doğal çevre -- arazi formuna uygun, iklim ile uyumlu, kültürel değerleri önemseyen yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetleri, sosyal yapısı, doğal çevresi, konutu ve diğer birimleri ile bir bütün olarak, doğal çevre ve tarihi süreç içerisinde, mimari kültürün oluşumunda etkilidir. Uygarlığın gelişim süreci su kullanım tekniklerinin gelişimine paraleldir. İlk tarım toplumları; ekinlerin yağmur suyu ve nehirlerle kolayca sulanabileceği alanlarda kurulmuştur. Basit sulama kanalları insanlara daha fazla besin elde etme olanağı vermiştir. Tarih boyunca inşa edilmiş su kemerleri; tarımsal faaliyetlerin gelişmesi ve kentsel yerleşimlerin büyümesini sağlamıştır. İnsanlığın doğa üzerinde egemenliğini kurup yerleşik hayata geçtiği dönemden bu yana insan--su ilişkileri hiç bir zaman kopmamış, aksine güçlenerek devam etmiş ve kırsal yerleşimlerden kültürel bir çok öğeye suyun üstlendiği rol önem kazanmıştır. Eskişehir kırsal yerleşimini belgelemek için çıktığımız araştırma gezisinde, doğal bir öge olan suyun, günlük hayat ve yerleşim dokuları üzerindeki etkileri incelenmiş ve bu doğrultuda kırsal doku envanter çalışmaları yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda, suyun kırsal yerleşim karakterini ortaya çıkaran güçlü bir etken olduğu ve çoğu yerleşimin suyun bulunduğu alanlara doğru geliştiği görülmüştür. Bu çalışmanın amacı; doğal kaynakların hızla tükendiği günümüzde, yerel mimariye yön veren önemli bir öge olan suyun kültürümüzdeki yerini vurgulamak ve kırsal yerleşimlerin üzerindeki değişimlerini belgelemektir.

Research paper thumbnail of Temalı Otel Yok-Mekanla Var Edilmeye Çalışılan Kurgu Mekan

Tasarım+Kuram Dergisi, Jan 1, 2011

Günümüzde seyahate zaman ayıran kesimin istekleri doğrultusunda yapılan seçimlerde; kültürel kaza... more Günümüzde seyahate zaman ayıran kesimin istekleri doğrultusunda yapılan seçimlerde; kültürel kazanımların yerine lükse olan düşkünlük ve bunun bir başarı statüsü olarak görülmesi, tüketimin turizm kavramının merkezine yerleşmesine yol açmıştır. Turizm, bu dönemde varlığını devam ettirebilmek için farklı arayışlar içerisine girmiş ve temalı oteller ortaya çıkmıştır. Temalı otellerde mekan, karmaşa içerisinde ve zaman kavramından yoksundur. Bu otellerin yok mekanlar olarak tanımlanmasının sebebi, tasarlanan mekanların zamanla ve tarihle olan çelişkili ilişkileridir. Ancak mekan tasarlama süreci; havaalanları, süpermarketlerde olduğu gibi yok mekan tasarlamak amacıyla gerçekleşmemektedir. Bilinçli olarak hedeflenen, hayale dayalı kurguların hayat bulduğu bir mekan yaratmaktır. Bu nedenle temalı otellerde yok mekan yerine, kurgu mekan tanımı getirilmelidir. Kurgumekan; olmayan niteliklerin varmış gibi gösterilmeye çalışıldığı, yer ve zaman ilişkisinin kurulamadığı, kendisi ve çevresiyle çelişkiler içinde var olan mekanlardır. Tüketimin mekanlar üzerindeki etkisini artırması, kurgu mekanları yaratmıştır. Kurgu mekanlarda asıl tüketilen, tarih, zaman ve yerellik kavramlarıdır. Turizmin temelinde psikolojik tatmin duygusu var olduğu sürece; kurgu mekanlar tasarlanmaya devam edilecektir. Anahtar Kelimeler: Turizm, Tüketim, Temalı Oteller, Mekan, Kurgu Mekan

Research paper thumbnail of Eskişehir Kırsal Yerleşimlerinde Çamaşırhaneler (Sakana) Üzerine Bir Araştırma

Research paper thumbnail of T.C. Ziraat Bankası Şube Binası, Yalova

T.C. Ziraat Bankası Şube Binası, Yalova Ziraat Bankası Yalova Şube Binası; kentin sahil kesimi... more T.C. Ziraat Bankası Şube Binası, Yalova

Ziraat Bankası Yalova Şube Binası; kentin sahil kesiminde, en eski caddelerinden biri olan Gazi Paşa Caddesi’nde oldukça merkezi bir noktada yer almaktadır. Ön cephesi yaklaşık 14 m olan 496 m2 alana sahip köşe bir parsel üzerinde konumlandırılan yapı; 1969 yılında Prof. Muhlis Türkmen tarafından projelendirilmiştir. Ziraat Bankası İnşaat Bürosu tarafından 1970 yılında inşa edilmiştir.
Yalova Ziraat Bankası Şube binası için istenilen program; Ziraat Bankası tarafından 1951 yılında açılan tip plan proje yarışmasında istenilen programla paralellik göstermektedir. Binanın zemin katında bankaya ait ana girişinin yanı sıra, zirai krediler girişi ve lojman girişi olmak üzere 3 giriş yer almaktadır. Banka ana girişi ve lojman girişi cadde üzerinde yer alan ön cepheden verilirken, diğer giriş Park Sokak’tan verilmiştir. Esas giriş katı olan zemin katında banka girişi, müşteri holü, müdür muavini odaları, vezneler, kasa dairesi, santral ve ıslak hacimler bulunmaktadır. Binanın 1. katı zirai krediler servisi, müşteri holleri, vezne, banka pasif servisi, müdür odası, muhasebe, müfettiş odası ve genel arşiv gibi mekânlara ayrılmıştır. 2. Kat personel için toplantı, yemek ve dinlenme mekânlarından oluşmaktadır. Ayrıca müfettiş için ayrılmış lojman bu katta yer almaktadır. Binanın 3. ve 4. katları ise memur lojmanları olarak tasarlanmıştır.
Farklı fonksiyonlara geometrik bir düzende cevap veren yapı, köşe arsa üzerinde duyarlılıkla konumlandırılmıştır. İki kat halinde planlanan banka, geçirgen cephesiyle dikkat çekerken, banka hacminin üzerinde yükselen konut bölümü çıkma, balkon ve geniş saçaklarıyla mimari bütünlüğü sağlamıştır. Taşıyıcı sistemi betonarme karkas olan yapı son derece yalın çözümlenmiş bir cepheye sahiptir. Yapı genel hatlarıyla dönemin konut mimarisine; geniş saçağı, ön cephede bulunan cumba karakterli çıkması ve doğrama oranları ile atıfta bulunmakta ve Türk Evi karakterinin izlerini taşımaktadır.
Ziraat Bankası Şube Binası günümüzde özgün kullanımına genel hatlarını koruyarak devam etmektedir. Yapıldığı dönemde cephesinde ahşap elemanlar kullanılan yapıda zaman içerisinde yapılan tadilatlarla bu elemanlar sökülmüş, pencere açıklıklarının bölüntüleri ve yükseklikleri değişmiş, cephe kompozisyonu farklılaştırılmıştır. Son dönemde yapılan değişiklik ile zemin katta yer alan bankanın müşteri ana girişi kapatılmıştır. Projede Park Sokak’tan verilen Zirai krediler girişi; bugün için ana giriş olarak kullanılmaktadır. Tasarımında farklı renk tonlarıyla cephede dengeyi sağlayabilen yapı, bakım-onarım çalışmaları sırasında tek renge boyanmış ve bu karakterini kaybetmiştir.
Yapının mimarı Muhlis Türkmen, 1946 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümünü bitirerek öğretim kadrosuna katılmıştır. 1957-58 yılları arasında Utarit İzgi, Hamdi Şensoy ve İlhan Türegün ile birlikte, Brüksel’de gerçekleşen Expo 58 sergisi için Türkiye modern mimarlık uygulamasının önemli örneklerinden olan Türk Pavyonu’ nu tasarlamıştır. Mimar; 1950’li ve 60’lı yıllarda çeşitli banka binalarının proje yarışmalarına katılmış; (1951 Ziraat Bankası Şube ve Ajans Tip Planları Sıcak Bölge-Büyük Ajans Kategorisi’nde Mansiyon, 1955 Pangaltı İş Bankası Şube ve Lojman Binası 1.Ödülü, 1955 Galatasaray İş Bankası Şube Binası 1.’lik Ödülü, 1955 Ankara-Ulus İş Bankası Şubesi Mansiyon) kazandığı yarışmalardaki projeleri uygulanmıştır. Ziraat Bankası Yalova Şube Binası dönemin mimari karakterini taşıyan, modern ve yalın cephesiyle banka binaları içerisinde dikkate değer bir örnektir.

TR Ziraat Bank Branch Building, Yalova

Ziraat Bank of Yalova Branch Building, is located one of the oldest streets in Gazi Pasha Street which is in a very central point, on the seafront of the city. The Building; has a front facade with a length of about 14 m with 496 m2 area situated on the corner parcel of a street; was designed by Professor Muhlis Turkmen in 1969. Ziraat Bank Building was built in 1970 by the construction bureau of the bank.
The requested program for Ziraat Bank of Yalova Branch Building had an parallel program and type of plan which was required in project competitions opened in 1951 by Ziraat Bank. While main entrance located on the ground floor, agricultural input loans and housing entrance is located in the same floor as well. Main entrance and residence entry was located on the front facade, while other entries was provided from Park Street. The main entrance which is based on the ground floor, the customer hall, assistant director of rooms, teller, a safe room, wet place ara located on this floor. The first floor of the bank designed for places such as agricultural loans service, customer halls, teller, bank passive service, room manager, accounting, inspector general archive room. The second floor is planned for meeting, dining and recreational spaces. Also this floor is reserved for inspectors residences. The residences of officers ara located in third and fourth floor of the bank.
The structure which is responsive to different functions in a geometric array, is positioned on a cornet parcel with sensitivity. The bank planned in two floors, is taking care of the permeable facade while has provided architectural integrity with rising above the bank and the volume out of the housing department, balcony and large canopies. Construction system with reinforced concrete frame structure is extremely simple, with a front facade. Structure outlined in residential architecture of the period; wide eaves, bay windows in the front line character and joinery refers and carries the traces of Turkish character of the house.
The Ziraat Bank Yalova Branch Building continues to use original situation with general design lines at the present time. In the built period timber elements used in the facade structure, these elements have been removed over time with the renovations done, partitions and height of the window openings had changed, facade composition became different. With the recent changes, the main entrance on the ground floor of the bank's customer is closed. The agricultural loan input which is located on the Park Street, today become the main entrance. The building which designed balanced with different colour tones, painted to single colour after maintenance and repair work, and lost its character.
The architect of the building; Muhlis Türkmen, graduated in 1946 from Department of Architecture at the Academy of Fine Arts and joined the teaching staff in the same year. Türkmen designed the important example of Turkish Modern Architecture practice, Turk Pavillion with Utarit İzgi, Hamdi Şensoy, and İlhan Türegün in 1957-58 for Expo 58 exhibition in Brussels. Muhlis Türkmen also had joined several banks project competitions and won prizes. The Ziraat Bank Yalova Branch Building is a remarkable example which carries the architectural character of the period with modern and simple design

Research paper thumbnail of Güzel Sanatlar Akademisi (MSGSÜ) Konferans Salonu, 1963

Güzel Sanatlar Akademisi Konferans Salonu, 1948 yılında yanan Akademi binasının, (eski Cemile Sul... more Güzel Sanatlar Akademisi Konferans Salonu, 1948 yılında yanan Akademi binasının, (eski Cemile Sultan Sarayı) Sedad H. Eldem ve Mehmet Ali Handan tarafından yapılan tasarımında, “üst hol” olarak tanımlanan merkezi sofanın Utarit İzgi tarafından 1962 yılında yapılan düzenlemesidir.
Salon, Akademi yaşantısında etkin bir rol üstlendiği dönemde yerli ve yabancı bir çok konuk ağırlamış, konferans, konser, tiyatro oyunlarına ev sahipliği yapmıştır. Eğitimde diploma jürileri ve sergileri, ortak dersler ve hatta bir dönem jimnastik derslerinin yapıldığı salon, hafta sonları müzikli danslı çay partileri ile öğrencilerin belleklerinde yer etmiştir.
Eldem ve Handan projesinde (1952) eski Saray Sofası, giriş katında bir karşılama-temsil mekânı olarak kara ile denizin arasında, yüksek tavanlı bir hol olarak biçim kazanırken, bu holün üzerinde yer alan merkezi sofa çok amaçlı kullanılan bir hol (projede üst hol) olarak kurulmuştur.
Merkezi sofa/salon kısa bir süre ilk yapıldığı koşullarda kullanılmış (1953-62), daha sonra ana karakteri korunarak farklı kullanımları karşılayacak ve bina içindeki iki kanadı bağlayan bir geçişe olanak sağlayacak biçimde düzenlenmiştir. (1962)
Toplantı sırasında mekânın mahremiyetinin korunabilmesi için Utarit İzgi, kara tarafında yer alan eyvan cephesine ve koridor izindeki karşılığına büyük boyutlu (630/520 cm ölçülerinde) hareketli iki duvar yerleştirmiştir. Toplantı sırasında, hareketli duvar kapatılarak T plânlı bir salon oluşması sağlanmıştır. Tasarım, kara ve denizi buluşturan haçvari sofa karakterini, gerektiğinde açılan hareketli duvarlar ile sürdürmeyi ilke edinmiştir. Hareketli duvarlar 40x40 mm profil karkas üzerine ahşap kaplanarak yapılan sandviç panellerdir. Eldem ve Handan tarafından yapılan ve gerektiğinde salonun kapatılmasına olanak veren metal doğramalar işlevleri sürdürülerek korunmuştur. Proje ile eklenen duvarlar yapının taşıyıcı sistemi ve bölme cam duvarından bağımsız tutulmuştur.
İzgi’nin yeniden düzenlediği salon; teknik ve estetik çözümü ile Eldem ve Handan tasarımı iç mekâna adeta dokunmaktadır. Aynı zamanda içinde var olduğu bina ile uzlaşan, binanın bünyesine sonradan eklendiğini belli eden, mekânın ilk tasarımındaki malzeme, detay ve uygulama ilkelerini sürdüren, teknik çözümü ile üst kat sofasının çok amaçlı kullanımına olanak sağlayan bir çözümdür.
...
SUMMARY
Academy of Fine Arts Conference Hall, in the plan designed by Sedad H. Eldem and Mehmet Ali Handan of the Academy building (previous Cemile Sultan Palace) that was burnt down in 1948, the conference hall is an arrangement performed by Utarit İzgi in 1962 of the central hall defined as “upper hall”.

The Hall has undertaken an active role in Academy life during a period, welcoming a lot of native and foreign guests, hosting conferences, concerts and various theater plays. In education, the hall hosted diploma juries and exhibitions, public lectures, and even gymnastics classes for a term and it has rooted in the minds of students by the weekend tea parties with lots of music and dance.
While The Old Palace Sofa in the project of ‘’Eldem and Handan’’ (1952), gained a format between the sea and the land as a reception area on the ground floor with high ceilings, the center sofa which located above the this entrace hall, designed as a multi-purpose conference hall.

Central sofa/hall was left for a short period within the initial conditions that it was established (1953-62), later, while maintaining its main character, the sofa was reformed in order to meet the different purposes of use and to enable a passage which was connected the two parts of the building. (1962)

In order to protect the privacy of the place during the meetings, Utarit İzgi was placed; and two large scale moving walls (630/520 cm) were placed to the antechamber which is located in the land-side and to its correspondence area on the corridor. During the meeting, by closing the moving wall, a T shaped hall was being formed. By enduring the usage of the moving walls when needed, the design has maintained the principle of the cruciform sofa character where the land and the sea meets. Moving walls are sandwich panels that are made by covering 40x40 mm profile framed structure with wood. The metal joineries that are previously made by Eldem and Handan and which allow the saloon to close when necessary, are protected in order to keep their function. The walls added by the project, is kept free between the carrier system and partition glass walls.

The hall re-organized by İzgi, virtually touches the interior design of Eldem and Handan, by the technical and esthetic solutions that it brings. At the same time, it is a solution which enables the multi-purpose use of the upper floor sofa by its technical solution, which continues to practice the principles of material, detail and application of the original design, which declares it is subsequently added to the building structure and which compromises with it.

Research paper thumbnail of Güzel Sanatlar Akademisi (MSGSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi) Binası, 1952

Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi kullanımında olan Fındıklı Çifte Sarayları; Sul... more Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi kullanımında olan Fındıklı Çifte Sarayları; Sultan Abdülmecid’in kızları Cemile ve Münire Sultan için 1856-1859 yılları arasında inşa edilmiştir. Cemile Sultan Sarayı 1913-1920 yılları arasında Meclis-i Mebusan Binası olarak kullanılmış, 1926 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne devredilmiştir.
Akademi’ye tahsis edilen Cemile Sultan Sarayı; 1948 yılında geçirdiği yangına kadar küçük ek ve tadilatlarla kullanılmıştır. Ortada iki eyvanlı büyük bir sofa ve iki küçük yan sofa ile oluşturulmuş özgün planlara sahip olan sarayın, yangın sırasında ahşap olan döşemeleri yanmış, yalnızca kâgir duvarları ayakta kalmıştır. Bir süre harabe halinde kalan yapının yeniden kullanılabilmesi için, 1950’li yılların başında Akademi yönetimi ve proje hocalarından oluşan bir komisyon kurulmuş ve yenileme çalışmalarına başlanmıştır. Komisyona teklif edilen iki projeden Sedad Hakkı Eldem ve Mehmet Ali Handan birlikteliği ile hazırlanan proje, oy çokluğu ile kabul edilmiştir ve 1952-53 yıllarında uygulanmıştır.
Yenileme projesi ile yanan döşemeler ve yapının orta aksı tamamen boşaltılmış, kâgir duvarlara mesnetlenen, yeni betonarme döşemeler inşa edilmiştir. Projedeki esas fikir; eski binanın karakterini koruyarak, Akademi’nin geçmiş ve gelecekte alacağı şekle uygun, modern anlayışta bir plan ortaya çıkartmaktır. Saraya ait iki eyvanlı merkezi sofa başarılı bir biçimde kullanılmış, eğitim binası için gerekli işlevler bu mekânın etrafında yeniden kurgulanmıştır. Merkezi sofanın birinci kat döşemesi kaldırılarak; iki kat yüksekliğindeki eyvanlardan biri girişe ayrılırken, diğeri boğaza açılmıştır. İkinci kattaki sofa ise; ikisi denize ve caddeye bakan dört eyvanlı, esnek kullanımlı bir salon olarak tasarlanmıştır. Merkezi sofa ve yan sofaların arasına aydınlık boşlukları açılmış, yanlarına çapraz merdivenler yerleştirilmiştir. Son derece narin tasarlanan, denize paralel ve aynı aksı takip eden betonarme kolon sistemi, iç mekâna derin bir perspektif kazandırmıştır. Yangında hasar gören dış cephe yenilenirken; silme ve işlemelerden arındırılarak binaya yalın bir görünüm kazandırılmıştır.
Çifte Sarayların Akademi’ye dönüşümünde; saraydan gelen sofalar yeniden yorumlanırken, modern, dinamik, yalın ve olabildiğince serbest bir iç mekân çözümlemesine gidilmiştir. Binada açılan avlular, yapıya etkileyici bir iç mekân ışığı kazandırmıştır. Planlamaya ve cephede yenilenen detaylara bakıldığında; tasarımın güçlü, yalın, modernist tutumu bütünden detaya yapının her köşesinde kendini göstermektedir.
Zaman içinde yapılan çeşitli müdahalelerle iç mekân perspektifleri değişmeye başlamış, 2012 yılında deprem güçlendirme projesi ile narin tasarlanan taşıyıcı sisteme, betonarme perdeler eklenmiş, kolon genişletmeleri yapılmıştır. Bunların sonucu olarak özgün tasarımdaki mekân ölçü ve oranları, derinlik, geçirgenlik, şeffaflık ve aydınlık kaybedilmiştir.
...

Fındıklı Twin Palaces, which are used by Mimar Sinan Fine Arts University, were built for Sultan Abdülmecid’s daughters Cemile and Münire Sultan in 1856-1859. Cemile Sultan Palace was used as the Parliament House building between the years 1913-1920; it was handed over to Fine Arts Academy in 1926.
Cemile Sultan Palace, which was assigned to the Academy, was used by small extensions and repairs until the fire that took place in 1948. The palace which has a unique design with a big sofa with two iwans in the middle and two small sofas at the sides, lost its wooden floor during the fire, only the brick walls survived. The building stayed as a wreck for a while until a commission ruled by Academy management and project professors was founded in the early 1950’s and renovation works started. Two projects were requested to the commission. Sedad Hakkı Eldem and Mehmet Ali Handan’s project was accepted by majority and it was applied during 1952-53.
With the renovation project, burnt floors and the middle axis of the building were completely emptied; new concrete floors supported by brick walls were built. The main idea of the project was to create a plan with a modern thought, compatible with the past and future forms of the Academy by maintaining the character of the former original building. The central sofa with two iwans which belonged to the palace, was used successfully, the necessary functions needed for the education building were designed around this place. First floor was removed from the central sofa and was separated from the two-floors high iwans by an entrance; the second one was opened to the Bosphorus. The sofa on the second floor is designed as a flexible use hall with four iwans, one of them with a sea view, and the other one facing the street. Between the central sofa and the side sofa, light holes were opened; diagonal stairs were placed next to the holes. The delicately designed concrete column system, parallel to the sea, following the same axis; provided a deep perspective to the interior. The exterior side, which suffered damage during the fire, was renovated; the moldings and engravings were removed so as to provide a simplified look.
During the Palace’s transformation into Academy, the sofas from the palace were re-interpreted; a modern, dynamic, simple and vastly free interior was described. The courtyards were built and provided an impressive interior luminous to the building. When the plan and renovated details are examined; attitude of the strong, simplified, modernist design can be seen in every corner of the building and in each detail.
Interior perspectives of the building has started to change by the various interventions which made in the course of time, with the earthquake reinforcement project in 2012, concrete curtains were added to the delicately designed carrier system and columns were widened. As a result, the proportions, depths, permeability, transparency and the luminousness of the original design were lost.
"""