Tuna Uysal | Mimar Sinan Fine Arts University (original) (raw)
Thesis Chapters by Tuna Uysal
İdil Magazine
Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kült... more Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kültürel gelişimi yansıtmıştır. İnsanların "toplum" olarak kentli yaşama geçmesine ön ayak olan burjuva sınıfı, bu düşüncenin görsel olarak şekillenmesine destek olmuştur. Bu destek kendini iki yönde gösterir; birincisi bu görsel kültür kodlarının oluşmasına yol açan düşünce yapısı, ikincisi ise bu görsel kaydı mümkün kılan plastik biçimlerin geliştirilmesi. Plastik sanatlar alanında ele alınan her örnekte kent anlayışının zaman içinde nasıl geliştiğini görmek mümkündür. Bugün bir çağdaş sanat çerçevesinde ele alınan fotoğraf sanatı, manzarayı, anlatmaya çalıştığı hikaye ve temanın arka planı olarak ele almaktadır. Bu yöntem anlatılmakta olan hikayenin arka planını, hem entelektüel hem de görsel yönden tamamlamaktadır. Bugünün dünyasını, hem entelektüel hem de görsel yönden en doğru biçimde kayıt etmenin yolu-fotoğraf tarihinde de görüldüğü üzere-kültürel ve sanatsal biçimde hikayenin arka planı ile işbirliği halinde bulunmaktır. Bu şekilde, sanatçı mesajını daha vurucu hale getirmek kaygısı ile izleyicisini eserin hikayesinin oluşumuna davet eder.Sanat eserlerinin içinde kentsel göstergelerin yer alması hayati derecede önem taşır. Çünkü bu göstergeler aynı zamanda bu hikayenin mekanı, öznesi, sosyal durumu ile tarihsel süreci ve dolayısıyla hikayesi konusunda izleyenin daha hızlı ve doğru bilgilenmesini mümkün kılar.
It is rather difficult to draw a historical timeline between the acceptance of modern photographi... more It is rather difficult to draw a historical timeline between the acceptance of modern photographic production as a form of artistic expression and the later Avant-garde period. In this period, in which more than one interwoven style and school prevailed, the artists produced in more than one field by using the basic dynamics of photography. The dynamics of this period are formed by: the quest of artists to illustrate the new world order, the critical attitude of the art, the effort to create new meanings and the artists' pursuit of new forms of expression in order to accomplish this creation. The attention of the masses that photography has attracted has enabled its rapid technological development. Being a form of production that captures the era, it has helped the artists in the creation of new meanings while having an important place in the sharing of cultural wealth. While before the photographers benefited from the grammar of the art of painting, they set out to seek their own original values during the avant-garde art era. The identity search of photography continued by way of all this effort to create expression and meaning. The period of modernist photography progressed between the two world wars and was the most intellectually active period with its quest for identity. Due to the social, economic, and political situations, and the scientific developments the world has undergone, the dynamic forms of artistic expressions have been influential in the art of photography. The examination of this phase and its aftermath in the context of social and artistic movements provides a better understanding of the place of photography in the field of 'contemporary art'.
ÖZET İnsanoğlu, yeryüzündeki varlığının gizem dolu zamanlarından beri gelen süreçte, birçok i... more ÖZET
İnsanoğlu, yeryüzündeki varlığının gizem dolu zamanlarından beri gelen süreçte, birçok ifade biçimi gelişitirmiş, kendinden sonraki nesillere bilgilerini, tecrübelerini ve duygularını aktarmaya çalışmıştır. Zaman ilerledikçe toplum halinde yaşamaya geçilmiş, bunun sonucunda ortak deneyimler artmıştır. Gelişen fizyolojik yapısı ve algısı izin verdiği oranda bu deneyimleri kaydetmenin ve aktarmanın yollarını aramıştır.
Öncelikle, yaşamda kalması için doğal ortamında yaptığına benzer biçimde en basit yöntemlerle kayıt yapmaya çalışan insan, daha sonra bu faaliyetlerde yetkinleşmeye başlamıştır. Bu yetkinlik, çevresinden aldığı duyumları daha anlaşılır biçimde kaydetmesini sağlamıştır. Bunun sonucunda ortaya çıkan “dil” olgusu çerçevesinde “anlatı” mekanizması gelişmiştir. İ fade biçimleri anlatıyı geliştirerek günümüze kadar gelmiştir.
Endüstriyel devrim sırasında meydana gelen bilimsel keşiflerin sonuçları doğrultusunda, insanın içinde yaşadığı toplumsal yapı değişiklik göstermiş, yeni bir sorgulama ve algılama biçimi geliştirmesine olanak sağlamış, bu doğrultuda yeni ifade biçimleri geliştirmek zorunda kalmıştır. Ondokuzuncu yüzyıl'ın ortalarında ilan edilen fotoğraf teknolojisi de bu gelişmelerin içinde sayılmıştır.
Önceleri bir kopyalama cihazı olarak görülen fotoğraf, sanat ve bilim çevresinden gördüğü ilgi ile kısa zamanda güzel sanatlar alanında kendine önemli bir yer edinmiştir. Bu sayede kendi özgün dilini oluşturma sürecine adım atan fotoğraf, ilk öncelikle modernist sanat döneminin temel dinamiklerinden olmuştur. Paylaşımı kolay olan fotoğraf teknolojisi, kültür aktarımını demokratik bir hale getirmiş, sanatsal üretime yaratıcılık açısından geniş bir alan açmıştır. Aynı zamanda fotoğraf, modernizm ile, ideolojilerin yayılmasından, popüler imge üretimine kadar geniş bir sahada propaganda aracı olarak kullanılmıştır.
Modernist hareketin sonucunda yaşanan savaşların getirdiği yıkım, sanat eserinin çoğaltım aracına bağlı olarak yaşadığı metalaşma süreci, temsilin inanılırlığını temelinden sarsmış ve kavramsal sanata uygun bir zemin hazırlamıştır. Egemen düşüncenin sahip olduğu insanlık için “mutlak doğru” arayışı sona ermiştir. Bunun yerine yerleşik olan her türlü düşünceye karşı çıkan bir anlayış hakim olmuştur. Kavramsal sanat bu zeminde gelişimini gösterirken metalaşma sürecine karşı duran görüş “pop-art”ı üretmiştir.
Pop-art ve kavramsal sanat, imge üretimi alanında devrim niteliğinde değişikliklere yol açmıştır. İ deolojik olmayan, gündelik ve sıradan nesnelerin konu alındığı pop-art ile, nesneye yönelmek yerine düşüncelerin ve kavramların etüdünü esas alan kavramsal sanat, postmodernist bakış açısının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Üretim biçimlerinin niteliklerinin, çizgisel bir tarih anlayışının, ahlaki açıdan mesaj vermenin, nesneye yönelmenin önemli olmadığı postmodern anlayış, yapısal çözümlemenin tekrar sanat alanına geri dönmesinde etkili olmuştur. “Göstergebilim” yönteminin olgunlaşmasına ve anlatının sanat eserine tekrar hakim olmasına yol açan bu gelişmeler, en yoğun biçimde fotoğraf sanatında kendini göstermiştir.
Bir hikayenin egemen olduğu anlatımcı yaklaşım, postmodernizmin farklı referans alanlarını kullanmasından faydalanır. Kurgu ile oluşturulan veya daha sonra fotoğrafların bir arada getirilerek düzenlemesinden bir anlatı ortaya çıkar. Fotoğrafın her zaman sahip olduğu iletişimsel niteliği açığa çıkaran anlatımcı yaklaşım, fotoğraf sanatında bugün ve gelecekte yaratıcı çalışmaların üretilmesine olanak sağlar.
Anahtar Kelimeler:Anlatı, dilbilim, yapısalcılık, modernizm, postmodernizm, kurgusal, dokümanter.
SUMMARY
Humankind has developed a myriad of expression styles and made an effort to transform its knowledge, experience and feelings to succeeding generations thoroughout the time of its mysterious existence. Over time, they began to live as a society, and consequently had more common experiences. They also have searched for ways to record and transform these experiences to the extent their physical state and perception allows them.
Initially, men who tried to record experiences drawing upon the simplest methods akin to those he used to survive in his natural environment, later began to develop more sophisticated methods. This expertise allowed him to record the sensations received from the environment in a more understandable way. Within the framework of the concept of ‘language’ that emerged as a consequence of this, the mechanism of ‘narrative’ was developed. These means of expression brought narrative into the present improving its premises.
As a result of the scientific inventions and discoveries during the Industrial Revolution, the social structures in which people live have undergone changes. These changes have generated an opportunity for them to develop new ways of questioning and perception, thus forcing them to develop new styles of expression. The technology of photography that emerged towards mid-nineteenth century has also been considered among these developments.
Phototography, initially seen as a copying device, found a significant place in the field of fine arts thanks to the attention it drew from artistic and scientific circles. Thus, photography began to initiate the process of creating its own unique language and became one of the fundamental artistic forms of the modernist era. Easily reproducible, photographic technology democratized cultural transmission and opened up a wider arena for artistic production in terms of creativity. Simultaneously, photography, with modernism, has been used as a propaganda tool in broad realms extending from the dissemination of ideology to the production of popular images.
The devastation experienced due to the wars resulting from the modernist movement, and the commodification process that works of art have undergone in relation to the means of reproduction have undermined the credibility of representation and generated a convenient base for conceptual art. The quest for “ultimate truth” by the status quo has come to an end. Instead, a kind of understanding that opposes any kind of set idea has emerged. While conceptual art achieved progress on such bases, it also produced “pop-art”, which resists the process of commodification.
Pop Art and conceptual art have generated revolutionary changes in the area of image production. Pop Art, whose topics cover non-ideologic, daily and ordinary objects, along with conceptual art, which privileges the examination of ideas and concepts rather than a tendency towards objects, generate the basis for the emergence of a postmodernist view. The postmodernist point of view, in which the qualities of means of production, a linear understanding of history, delivery of a moral message and a tendency towards the object bear no importance, have helped structural analysis return to the field of art. These developments that resulted in the maturation of semiology and the hegemony of narrative in the arts have revealed themselves in the most intensive manner within photography. A narrative approach that draws upon a story benefits from the fact that postmodernism uses a variety of reference points. A narrative is formed by construction or later bringing together and ordering of the photos.
A narrative approach that reveals the usual communicative quality of photography, renders the production of creative works possible in the art of photography, both in the present and in the future.
Keywords: Narrative, Linguistics, structuralism, modernism, postmodernism, fiction, documentary.
ÖZET Baslangıcından günümüze kadar sinemanın gelişme süreci,gerek estetik gerekse teknolojik al... more ÖZET
Baslangıcından günümüze kadar sinemanın gelişme süreci,gerek estetik gerekse teknolojik alanlarda fotograf ile benzerlikler gösterir.Kimyasal olarak ilk görüntü sabitlendiğinden beri, perde'nin de keşfiyle, insanoğlu görüntüleri daha yüksek hızlarda kaydetme ugrasısı içinde olmustur.Hızın kaydı konusundaki tüm bu gelişmelerde, insanlığın endüstri devrimi ile yaşadığı gelişmeler etkili olmuştur. Hızın kaydı sonucu ortaya çıkan birtakım mekanik gerçekler bilim , sanat ve felsefe adamlarının yaşamı daha farklı sorgulamasına yol açmış, bu sorgulamalar sonucunda elde edilen veriler hem klasik sanat anlayışının hem de sinemanın ve onu var eden teknolojinin gelişmesine yol açmıştır.
Gelişim süreci içinde sinemaya,sanatsal kaygılar ve fotoğraf kadar, toplumsal olaylar ve savaşlar da etki etmiştir. Estetik arayışların ortaya çıkardığı ve geliştirdiği “aydınlatma” hem teknolojiden hem de toplumsal düşünce değişimlerinin sinemaya yansıtılması kaygısından etkilenmiştir.Toplum hayatı değiştikçe birtakım tarzlar gelişmiş , onların ifadesi için teknolojik yöntemler ilerletilmiştir.
Tabi sinemayı sinema yapanın, “kurgu” öğesi olduğu asla unutulmamalıdır.Ancak yine de kurgu sonucunda ortaya izlenebilir bir görüntüler topluluğu çıkabilmesi için ışığı, kamera devinimi, kompozisyonu tam görüntüler elde etmek gerekir.Aynı zamanda fotoğraf ile sinemanın kesiştiği öyle noktalar vardır ki, nerdeyse artık sinematografi tamamen fotoğraf makinası ile oluşturulur.
Final bölümünde ise fotoğraftan en çok faydalandığına inandığımız kendisi de başarılı bir fotoğrafçı olan Alman yönetmen Wim Wenders'in “Paris-Texas” filmine değinmek, tüm bu işbirliğini nereye dayandırmak istediğimizi, daha doğrusu bu iki teknolojinin nasıl dayanışmaya devam ettiğini açıklamak için iyi bir örnek oldu.
ANAHTAR KELİMELER:Sinematografi,Görüntü Yönetmeni, Yeni Dalga, Yeni Gerçekçilik,Alman dışavurumcu Sineması, WimWenders, Kara Film, Fotoğrafi
SUMMARY
From the beginning of their invention until today, there's always been similarities, between photographic and cinematographic progress in both aestethic and technological issues. From the day which first chemical photographic prodress has been done, there has always been progress in the issue of speed which photographers took its care by the invention of the shutter. There's another effective issue on the thought of speed which named “Industrial Revolution”. And with the results of “catching the speed of movement” there appears a lot of facts that influenced the thoughts of scientists, artists and philosophers about the daily life.After the questioning about the daily life , there has been extremely radical changes in classic art, science and social life which basis of cinematographic progress has been aranged on.
Cinematographic process ,effected by social life and by the wars, as much as aestethical and tecnological issues in its duration. Also the issue of “illumination” effected by the change of social life , that came with facts of war which also made changes on aestethic concerns.
It must be never forgotten that cinematoraphy owed its existence to “editing”. But there has never been a film which observed “good editing but bad photography”. If there's no good photography there will never be good editing after the film has been shot.
In the final , I have tried to prove my thesis with the best example which I ever thought.German director Wim Wender's film “Paris-Texas” is the best example which we can ever find, when we try to look for a analogy between the photography and cinematography.
KEYWORDS:Cinematography, Cinematographer, New Wave,Neo Realismo,German Expressionist Cinema, Wim Wenders, Film Noir, Photography
Papers by Tuna Uysal
Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi, Aug 30, 2017
Avangard sanat, kavramsal sanat, soyut sanat vb. savaş sonrası modernist toplumu eleştiren sanat ... more Avangard sanat, kavramsal sanat, soyut sanat vb. savaş sonrası modernist toplumu eleştiren sanat akımlarının da etkisi ile, her disiplinde olduğu gibi fotoğraf sanatı da yeni bir anlatım dilinin arayışına girer. Bu yolda, özellikle postmodern dönemlerde fotoğraf sanatı, gerçekliği aktarmak yerine onun yeniden inşası peşinden koşar. Bunun için ilk dönemlerde yaptığı gibi, farklı disiplinlerden referanslar arar. Resim, edebiyat, tiyatro ya da mitolojiden olduğu kadar, sinema, basın, televizyon gibi, kitle iletişimine yönelik alanlardan referansları da anlatısının içerisine katar. Fotoğraf sanatının gerçekliği yeniden inşa etmesindeki amaç, sadece sanat alanında kazandığı prestijli yeri korumak amaçlı değildir. İlk arayışı, kendi biçimsel özellikleri itibariyle izleyeninin kayıtsız olarak kabul ettiği "gerçeklik" olgusu üzerinden, ele almış olduğu konuyu irdelemektir. Önemli diğer bir arayış ise, referans olarak aldığı diğer kitle iletişim araçlarının yaratmış olduğu yeni dillerin kodlamaları üzerinden farklı sorgulamalar başlatabilmektir.
Idil Sanat ve Dil Dergisi, Dec 31, 2016
Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kült... more Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kültürel gelişimi yansıtmıştır. İnsanların "toplum" olarak kentli yaşama geçmesine ön ayak olan burjuva sınıfı, bu düşüncenin görsel olarak şekillenmesine destek olmuştur. Bu destek kendini iki yönde gösterir; birincisi bu görsel kültür kodlarının oluşmasına yol açan düşünce yapısı, ikincisi ise bu görsel kaydı mümkün kılan plastik biçimlerin geliştirilmesi. Plastik sanatlar alanında ele alınan her örnekte kent anlayışının zaman içinde nasıl geliştiğini görmek mümkündür. Bugün bir çağdaş sanat çerçevesinde ele alınan fotoğraf sanatı, manzarayı, anlatmaya çalıştığı hikaye ve temanın arka planı olarak ele almaktadır. Bu yöntem anlatılmakta olan hikayenin arka planını, hem entelektüel hem de görsel yönden tamamlamaktadır. Bugünün dünyasını, hem entelektüel hem de görsel yönden en doğru biçimde kayıt etmenin yolu-fotoğraf tarihinde de görüldüğü üzere-kültürel ve sanatsal biçimde hikayenin arka planı ile işbirliği halinde bulunmaktır. Bu şekilde, sanatçı mesajını daha vurucu hale getirmek kaygısı ile izleyicisini eserin hikayesinin oluşumuna davet eder.Sanat eserlerinin içinde kentsel göstergelerin yer alması hayati derecede önem taşır. Çünkü bu göstergeler aynı zamanda bu hikayenin mekanı, öznesi, sosyal durumu ile tarihsel süreci ve dolayısıyla hikayesi konusunda izleyenin daha hızlı ve doğru bilgilenmesini mümkün kılar.
Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Tarih boyunca beliren birçok ihtiyaçtan dolayı sürekli form değiştiren sanatsal üretim, içinde bu... more Tarih boyunca beliren birçok ihtiyaçtan dolayı sürekli form değiştiren sanatsal üretim, içinde bulunduğumuz
bilgisayar çağında sağladığı imkanlar açısından büyük bir tartışma ve inceleme konusudur. Sanatın belirsizleşen
sınırları, onun diğer disiplinlerden faydalandığı gibi kendi bulgularından diğer disiplinlerin de faydalanmasına
imkan sağlamıştır. Kayıt veya tasvir, kurgu veya belgeleme; bu teknik ve anlayışın yaygın kullanımı, üretimin
tek ve nadir olarak görülen özelliğini rafa kaldırmaya yol açsa da, elde edilen sonuç geniş bir paylaşım sahasının
ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Bu gelişim eğrisinin günümüzde ulaştığı son noktada ortaya çıkan
fotogrametri tekniği, tüm bu gelişmelerin ışığında, sinematografi, mimari, arkeoloji, haritacılık, sanatsal
sergileme, müzecilik ve oyun gibi farklı ihtiyaç gruplarına hitap eden alanlardaki üretim ve paylaşım
yöntemlerine hızlı bir cevap olarak gündeme geldi. Fotogrametri, dijitalleşen dünyada, hız, emek ve ekonomi
konusunda yarattığı tasarruftan dolayı, bu ihtiyaçlara cevap veren üç boyutlu modelleme alanına en önemli
desteği vermiş oldu. Daha önce yoğun olarak bilgisayar oyunu sektöründe ihtiyaç duyulan bu teknoloji,
sonrasında nesnelere ulaşma zorluğu sebebiyle sinema sektörüne giriş yaptı. Ve en önemlisi sanat yapıtı
sergileme ve koruma yöntemleri arasına giren fotogrametri, tarihi ve sanatsal eserlere ulaşma zorluğu çeken
izleyicisiyle buluşma fırsatı buldu. Hala haritacılık dahil birçok farklı disiplinin odağında bulunan fotogrametri,
bu tekniği yararına kullanan yeni disiplinlerin katılımıyla büyüdüğü gibi, aynı zamanda son dönemde ortaya
çıkan ve yapay zeka yardımı ile birleştirilebilen veya üretilebilen görüntü yazılımları sayesinde, alanını giderek
büyütmeye devam ediyor. Bu çalışmada amaç edinildiği üzere, fotogrametri tekniğinin tanımı, tarihçesi,
kullanım alanları, çekim teknikleri ve birleştirme tekniklerinin temelleri sağlam atılırsa, sonrasında katılan yeni
alanların ve bunların ihtiyaç duyacağı tekniklerin çözümlenmesi bir o kadar kolay olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Fotogrametri, fotoğraf, üç boyutlu obje tasarımı, çağdaş sanat, mimari arkeoloji.
Artistic production, which constantly changes its form due to many needs that have emerged throughout history,
is a subject of great discussion and examination in terms of the opportunities it provides in the computer age we
live in. The blurring boundaries of art enabled other disciplines to benefit from his findings as well as benefiting
from other disciplines. Although the widespread use of this technique and understanding, whether recording or
depicting, editing, or documenting, has led to putting aside the unique and rare feature of production, the result
obtained has paved the way for the emergence of a wide field of sharing. The photogrammetry technique, which
emerged at the last point of this development curve today, came to the fore as a quick response to the production
and sharing methods in fields that appeal to different need groups such as cinematography, architecture,
archaeology, cartography, artistic exhibition, museology, and play. Photogrammetry has given the most
important support to the field of three-dimensional modeling, which meets these needs, due to the savings it has
created in the field of speed, labor, and economy in the digitalized world. This technology, which was heavily
needed in the computer game industry, then entered the cinema industry due to the difficulty of reaching objects.
And most importantly, photogrammetry, which is among the methods of displaying and protecting works of art,
had the opportunity to meet with its audience, who had difficulty in reaching historical and artistic works.
Photogrammetry, which is still in the focus of many different disciplines, including cartography, has grown with
the participation of new disciplines that use this technique for its benefit, as well as continues to expand its field
gradually thanks to the recently emerged image software that can be combined or produced with the help of
artificial intelligence. However, as aimed in this study, if the definition of photogrammetry technique, its history,
areas of use, shooting techniques and combining techniques are solidly laid, it will be easier to analyze the new
fields added later and the techniques they will need.
Keywords: Photogrammetry, photography, three-dimensional object design, contemporary art, architectural archeology
İdil Sanat Dergisi, 2023
Fotoğraf ve sinematografinin uzun süreli ilişkisi sadece biçimsel ve teknik bir altyapıya dayanma... more Fotoğraf ve sinematografinin uzun süreli ilişkisi sadece biçimsel ve teknik bir altyapıya dayanmamaktadır. Her ikisinin sahip
olduğu öz nitelikler sayesinde, ilerleyen süreç içerisinde hem sanatın kuramsal gelişiminin etkisiyle hem de çağdaş anlatım
biçimlerinin ortaya çıkması ve disiplinlerin iç içe kaynaşmasıyla, birbirleri ile alışveriş halinde olmuşlardır. Optik ve kimyasal
yol ile başlayan bu ortaklık daha sonrasında hikâye anlatımı seviyesinde bir kesişim kümesi oluşturmuş, ardından bu hikâyeyi
belirli bir dizge halinde anlatma çabası kurgu meselesini gündeme getirmiştir. Kurgu, sadece sinematografik anlatımın bir
unsuru değildir. Kurgu, sanat tarihinde birçok farklı ifade biçiminin anlatısını aktarmasında vazgeçilmez bir araçtır. Art arda
gelen olayların, bir anlam bütünü oluşturacak şekilde dizilmesi, hem aktarılmak istenen öyküyü rafine eder hem de aktarmak
istediğimiz düşünceyi açık ve anlaşılır bir hale getirme özelliği vardır. Sinema alanındaki kurgu mantığı ile fotoğraf alanındaki
kurgu mantığı birbirinden farklıdır. Sinemada farklı çekilmiş parçaların bir araya getirilmesi şeklinde tanımlanabilecek olgu,
fotoğrafta ise sahneyi düzenlemek anlamına gelmektedir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi, bazı durumlarda, fotoğraf sanatı
tarihinde de sinematografiye daha çok yaklaşarak onun biçimsel ve kuramsal öz niteliklerinden faydalanarak anlatısına yeni
bir bakış açısı katmak isteyen sanatçılar da önemli bir yer tutar. Sinemanın tanımladığı anlamda kurguyu ele alan sanatçılar,
bir seri fotoğrafı anlamlı bir bütün halinde sunma çabasında “foto-sekans” olarak adlandırılan biçimsel üslubu eserlerine
taşırlar. Bu üslup fotoğrafın sinema ile optik ve kimyasal ilişkisinin de ötesinde, kurgu anlamında bir ilişki kurmasını sağlar.
Art arda gelen durağan fotoğrafların, yeni bir anlam oluşturacak şekilde düzenlenmesi ile ortaya çıkan bu üslup, sadece biçimsel
değil aynı zamanda kuramsal açıdan sinematografik kurgudan derin biçimde etkilenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sinematografi, kurgu, foto-sekans, fotoğraf, çağdaş sanat
The long-term relationship between photography and cinematography is not only based on a formal and technical infrastructure.
Thanks to the characteristics they both have, they have been in exchange with each other, both with the effect of the theoretical
development of art and with the emergence of contemporary expression forms and the fusion of disciplines. This partnership,
which started with the optical and chemical path, later formed an intersection cluster at the level of storytelling, and then the
effort to tell this story in a certain sequence brought up the issue of fiction. Editing is not just an element of cinematographic
narration. Fiction is an indispensable tool in conveying the narrative of many different forms of expression in art history.
Arranging the successive events in a way that creates a whole of meaning not only refines the story to be conveyed, but also
makes the thought we want to convey clear and understandable. The logic of editing in the field of cinema and the logic of
editing in the field of photography are different from each other. The phenomenon, which can be defined as bringing together
the pieces shot differently in cinema, means arranging the scene in photography. However, as mentioned before, in some cases,
artists who want to add a new perspective to their narratives by taking advantage of its formal and theoretical qualities by
approaching cinematography, also occupy an important place in the history of photography. Artists, who deal with editing in
the sense defined by cinema, bring the formal style called "photo-sequence" into their works to present a series of photographs
as a meaningful whole. This style allows photography to establish a relationship in terms of fiction, beyond its optical and
chemical relationship with cinema. This style, which emerged with the arrangement of successive still photographs to create a
new meaning, was deeply influenced by cinematographic editing, not only formally but also theoretically.
Keywords: Cinematography, Editing, Photo-Sequence, Photography, Contemporary Art
MSGSÜ Sosyal Bilimler, Apr 1, 2013
Çağdaş Fotoğraf sanatının önemli temsilcilerinden Gregory Crewdson, işlerinin çoğunu film setleri... more Çağdaş Fotoğraf sanatının önemli temsilcilerinden Gregory Crewdson, işlerinin çoğunu film setlerine benzer sahnelerde oluşturmuştur. Sanatçının işlerinin "Sinematografik" olarak adlandırılması, onların sinema filmine benzer, dramatik bir atmosfere sahip aydınlatma biçiminden ve kompozisyonlarından ileri gelir. Bu atmosfer yapısı sanatçının kurgulanmış sahneler ile oluşturduğu fotoğraflarına anlatımcı bir tarz kazandırır. Crewdson'ın birçok işi, Alfred Hitchcock, David Lynch, Steven Spielberg ve Todd Haynes gibi sanatçıya ilham kaynağı olmuş yönetmenlerin, daha önce kendi filmlerinde yaptıklarına benzer biçimde, modern insanın endişelerini konu alır. Sanatçı, "arada kalmış" ve "dondurulmuş" anları tekrar yarattığı eserlerindeki yaratım sürecini "bir ruhu yakalamak" olarak tanımlar. Kendisi daima yakalanması zor, gösterişli ve gizemli olanın peşinden koşar. Sinematografik detaylar, yarattığı sahnelerin inandırıcılığını güçlendirmesi dolayısıyla önemlidir. Yaratılan sahneler gündelik hayattan alınmış olmasalar da, eserlerin sahip olduğu ışık ve renk, izleyeni kendi yarattığı gündelik gerçekliğe davet eder. Dramatik gücü yüksek olan bu sahneler, bizleri, kendilerinin gündelik hayattan yakalanmış fotoğraflar olduğuna ikna etmeye çalışmazlar. Kurgusal öğelere sahip bu görüntüler, gerçekliğe tanıklık etmezler. Anlatı kavramı fotoğraf alanında, onun ilk keşif yıllarından itibaren bir ifade biçimi olarak kullanılmıştır. Fakat "Postmodernizm" çerçevesi altında oldukça köklü bir değişime uğramıştır. Fotoğrafta kullanıldığı anlamıyla anlatı, köklerini klasik tablolardan alır. Fakat postmodernist dönemde, esin kaynağı için herhangi bir sınırlama yoktur. Postmodern sanatçı, farklı disiplinlerden ve farklı dönemlerden edindiği referansları, kendini en iyi biçimde ifade edebilmek için kullanabilir. Crewdson'ın kendi eserlerinde kullandığı gibi, özellikle yeni medya, televizyon, sinema ve video sanatından esin kaynaklarını bulabilir. Postmodern sanatçı, referans vermek istediği disiplinin iletişim kodlarını kullanırken, farklı bir biçimde hikaye yaratma peşinde olduğu kadar, aynı zamanda referans verdiği disiplinin sahip olduğu metod, mesaj ve kodlar aracılığı ile genel bir eleştiri yapmanın peşinde olmuştur.
The symbols that landscape art contains, shows us cultural and intellectual evolution of the huma... more The symbols that landscape art contains, shows us cultural and intellectual evolution of the humankind. The bourgeoisie, as the initiator of the "Urbanization" also supports the thoughts, which made this evolution possible. This impulse shows itself in two different ways; first, the frame of mind, which made visual codes possible to come into reality. Second, developing the medium, which made this visual codes record possible. It is possible to see the developing of the
The symbols that landscape art contains, shows us cultural and intellectual evolution of the huma... more The symbols that landscape art contains, shows us cultural and intellectual evolution of the humankind. The bourgeoisie, as the initiator of the “Urbanization” also supports the thoughts, which made this evolution possible. This impulse shows itself in two different ways; first, the frame of mind, which made visual codes possible to come into reality. Second, developing the medium, which made this visual codes record possible. It is possible to see the developing of the thought urbanization in every example of fine arts, in every age. Today, the art of photography uses landscape as background of its main theme as well as its major story, by the means of contemporary studies. These practices constitute the background of the main theme, both intellectual and visual way. Most accurate way to record today’s world, both intellectual and visual way, as can be seen in the history of photography, is to associate the story and its background, by the means of cultural and artistic studies. Wh...
Gregory Crewdson, New York'ta yaşayan Çağdaş Fotoğraf sahnesinin en önemli sanatçılarından biridi... more Gregory Crewdson, New York'ta yaşayan Çağdaş Fotoğraf sahnesinin en önemli sanatçılarından biridir. Sanata olan ilgisi fotoğrafla sınırlı değildir, çünkü 80'lerin New York müzik sahnesinde de “The Speedies” adlı bir punk rock grubunun parçası olmuştur. Bu kariyerin ardından fotoğrafçılık eğitimi aldığı SUNY’ye kaydoldu. Mezun olduktan sonra, Yale Üniversitesi'nden Güzel Sanatlar Yüksek Lisans derecesini aldı ve halen burada çağdaş fotoğraf dersleri vermeye devam etmektedir. Ayrıca White Cube Gallery tarafından çağdaş bir fotoğraf sanatçısı sıfatıyla temsil edilmektedir.
Gregory Crewdson is one of the most influential Contemporary Photography Artist, based in New Yor... more Gregory Crewdson is one of the most influential Contemporary Photography Artist, based in New York City. His interest in art is not limited with photography because he was a part of a punk rock band called “The Speedies” in 80's New York music scene. After that career he enrolled to SUNY Purchase where he studied photography. After graduation he had his Master of Fine Arts degree from Yale University where he still teaching photography as an adjunct professor. Also he is still represented by White Cube Gallery as a contemporary photography artist.
ÖZ Avangard sanat, kavramsal sanat, soyut sanat vb. savaş sonrası modernist toplumu eleştiren san... more ÖZ Avangard sanat, kavramsal sanat, soyut sanat vb. savaş sonrası modernist toplumu eleştiren sanat akımlarının da etkisi ile, her disiplinde olduğu gibi fotoğraf sanatı da yeni bir anlatım dilinin arayışına girer. Bu yolda, özellikle postmodern dönemlerde fotoğraf sanatı, gerçekliği aktarmak yerine onun yeniden inşası peşinden koşar. Bunun için ilk dönemlerde yaptığı gibi, farklı disiplinlerden referanslar arar. Resim, edebiyat, tiyatro ya da mitolojiden olduğu kadar, sinema, basın, televizyon gibi, kitle iletişimine yönelik alanlardan referansları da anlatısının içerisine katar. Fotoğraf sanatının gerçekliği yeniden inşa etmesindeki amaç, sadece sanat alanında kazandığı prestijli yeri korumak amaçlı değildir. İlk arayışı, kendi biçimsel özellikleri itibariyle izleyeninin kayıtsız olarak kabul ettiği " gerçeklik " olgusu üzerinden, ele almış olduğu konuyu irdelemektir. Önemli diğer bir arayış ise, referans olarak aldığı diğer kitle iletişim araçlarının yaratmış olduğu yeni dillerin kodlamaları üzerinden farklı sorgulamalar başlatabilmektir.
İnsanoğlu neden kitaplara ihtiyaç duyar? Söyleneni ya da tanık olunanı neden devamlı kayıt altına... more İnsanoğlu neden kitaplara ihtiyaç duyar? Söyleneni ya da tanık olunanı neden devamlı kayıt altına alma davranışı içerisindedir? Kayıt tutmak ile ne elde etme peşindedir? Tüm bu sorulara çeşitli yanıtlar verilebilir. Kalıcı olmak, ölümsüz olmak, bilgilerini aktarmak, uyarmak, aidiyet/sahiplenme ihtiyaçlarını tatmin etmek vs...
Sinematografi ile fotoğraf sanatının ilişkisi kuşkusuz ilk olarak " teknoloji " paydasında başlam... more Sinematografi ile fotoğraf sanatının ilişkisi kuşkusuz ilk olarak " teknoloji " paydasında başlamıştır. Aydınlanmayı takip eden süreçte insanoğlu büyük bir yol katetmiş, ilerleyen dönemlerde sanayi ve endüstri alanlarında ayrı ayrı yaşanan gelişmeler sonucunda, modernizme adım atan insanoğlunun " zaman " kavramı üzerinde daha entellektüel bir derinlikte düşünmesine yol açmıştır. Elbette gelişim sadece teknoloji ve felsefe bazında kalmamış, tüm bu gelişim aynı zamanda sanat dünyasını da etkilemiştir. Yeni toplumsal sınıfların oluşumu ve insanoğlunun dünyayı ve hayatı algılarken ulaştığı seviye, bu gelişmeleri sanatsal anlamda kaydeden resim sanatının da tavrını ve uygulamalarını değiştirmiştir.(1)Tuval ve yağlıboya tekniklerinin gelişiminin yanı sıra " perspektif " ile ilgili yardımcı aletlerin kullanılışı kayıt teknolojisindeki ve felsefesindeki hızlı gelişimi yansıtan sadece birkaç örnektir.(2) Tüm insanlığı etkileyen bu gelişmeler, 1839'da Fransız Bilimler Akademisi'nde " İlk Sabit Görüntünün Elde Edilişinin " François Arago tarafından açıklanması sonrasında daha hızlı bir ivme kazanmıştır. İlk bakışta çok fazla bir el becerisi gerektirmeyen, nispeten hızlı ve defalarca kopyalamaya müsait olabilecek bir altyapıya sahip bu kayıt sistemi, en başında sanat dünyasının oklarına hedef olmuştur, ancak aynı zamanda müthiş bir merak uyandırmıştır. Kuşkusuz bu bakir alan hem uygulayıcılar için hem de malzeme üreticileri için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Henry Fox Talbot'un negatif görüntüden pozitif görüntü elde etmeyi başarması ve Frederich Scott Archer isimli mucit tarafından tüm bu malzemenin jelatin yüzey üzerine geçirilmesi, çoğaltılabilirlik özelliğini devreye soktuğu gibi fotoğraf makinalarının tasarımını da değişime uğratmıştır. Fotoğraf makinasının tasarımında ve mekanizmasında gerçekleşen bu hızlı gelişim ve daha duyarlı olmaya başlayan fotoğraf kimyasalları, görüntü kaydı teknolojisindeki hızı arttırdığı gibi aynı zamanda fotoğraf uygulayıcılarının hayal dünyalarının gelişmesine yardımcı olmuştur. Tam bu noktada, sanat ve görsel kayıt çevrelerini ilgilendiren bir başka önemli olay gerçekleşmiştir. Hayalgücünün yanında fotoğraf ile olan tecrübeleri oldukça fazla olan Eadward Muybridge isimli İngiliz asıllı Amerikalı fotoğrafçı, 1860'lı yıllardan itibaren Amerikan hükümeti adına yaptığı birçok işten sonra, 1869 yılında fotoğraf makineleri için mekanik olarak ilk " örtücü düzenek " i icat etti.(3) Fotoğraf makinesinin içine yerleştirdiği ve bugün " Obtüratör " veya " Perde " adıyla bildiğimiz bu düzenek yardımı ile, 1870 yılının başlarında, dönemin Kaliforniya valisi Leland Stanford'un " Occident " isimli atını koşarken fotoğraflamıştır. Fotoğrafçı, kendisinin geliştirmiş olduğu bu örtücü düzeneği, hareketin sadece çok kısa bir anını daha keskin ve net biçimde görüntülemek için kullanmaya çalışırken, daha yaratıcı bir karaktere bürünmüş ve bir başka üretim biçiminin sanatın üretim alanına dahil olması yolunda ilk çalışmaları yapmıştır. Bu yeni üretim biçiminin adı " Sinematografi " dir. Bu buluş sayesinde elde edilen ilk görüntüler, sanat dünyasını olduğu kadar bilim dünyasında da büyük bir merak uyandırmıştır. Resim sanatının gözlem yöntemleri çerçevesinde, " hareket " olgusunun betimlemeleri yetersiz kalmıştır. Birçok sanatçıyı ve eserlerini etkileyen bu bulgudan bilim dünyası da kendi çalışmalarında faydalanmıştır. Şaşırtıcı olduğu kadar oldukça faydalı olan bu sonuçlar, insanoğlunun algısını optik ve kimyasal kayıt süreçlerinin etkilediği oranda etkilemiştir. Meraklı amatörler, bilim adamları, kaşifler ve sanatçılar, ardışık hareketlerin kaydedilebileceği bir teknoloji peşinde koşmaya başlamışlardır. Gündelik hayatı gerçeklikte olduğu gibi, tüm devingenliğiyle kayıt edebilecek bir teknolojinin, sinematografinin gelişmesinde pay sahibi olmak isteyen girişimciler, fotoğraf teknolojisinin keşfi olan " Obtüratör " sistemini geliştirmeye başlamışlardır. Lumiére kardeşlerin 1895'te Paris'te bulunan Grand Café'de " Fabrikadan Çıkış " adlı ilk sinematografik kaydı duvara yansıtmaları ile başladı. Günlük olayların, kendi oluş zamanlarını aşan bir şekilde, detaylı ve birbiri ardına gelen kareler halinde, sanki o anda gerçekleşiyormuşçasına gümüş perdede tekrarlanması, izleyenleri büyülemişti. Devam eden bu süreçte, karşılıklı olarak teknolojik alışverişin devam ederek günümüze kadar geldiği söylenebilir.
Postmodern dönemin ilk sanatsal örnekleri arasında gösterilen, fotoğrafçı Cindy Sherman'ın, " İsi... more Postmodern dönemin ilk sanatsal örnekleri arasında gösterilen, fotoğrafçı Cindy Sherman'ın, " İsimsiz Film Kareleri " (Untitled Film Stills,1977-1980) başlıklı erken dönem eserlerinde oluşturduğu sahneleri, sinematografik değerlerden esinlenerek tasarladığı bilinmektedir. Fotoğraf sanatı bu dönemin başlamasıyla, ilk keşif zamanlarında olduğu gibi, farklı referans alanlarından beslenmenin yolunu tekrar bulmuştur. Daha ilk geliştirildiği yıllarda bir sanat biçimi olmaktan çok bir kayıt yöntemi olarak düşünülen fotoğraf, birtakım öncülerin onu bir sanatsal yöntem olarak kullanmasıyla beraber, kendini sanatsal üretim sahasına kabul ettirmiştir. Bu dönemde resmin gramerini kullanan fotoğraf sanatı, daha sonraki zamanlarda yaygılaşmasıyla ve teknolojik açıdan gelişmesiyle, kendine özgü bir anlatı biçimine sahip olmuştur. Ancak sanatı postmodern döneme hazırlayan süreçlerden biri olan kavramsal sanat, fotoğrafı da içine alacak şekilde, sanatçıların düşünsel dünyası üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Bunun sonucu olarak, sanatın farklı alanlarının sahip olduğu farklı plastik biçimler birer araç, geleneksel kodlar birer kelime haline gelmiş, bütün bunların eklektik biçimde birbirleriyle birleşmesi ortaya yeni bir cümle biçimi koymuş, ve ortaya çıkan sanat eserini de bir anlatı haline getirmiştir.
Cem Ersavcı'nın eserleri üzerine bir deneme
Talks by Tuna Uysal
Postmodern anlatıların çağdaş fotoğraf sanatına katkılarından biri, gündelik hayatta karşılaşılan... more Postmodern anlatıların çağdaş fotoğraf sanatına katkılarından biri, gündelik hayatta karşılaşılan imgelerin bir düşünce veya bir hikaye anlatma amacıyla tekrar kurgulanabilmesidir. Fotoğraf teknolojisinin gelişimi sonucu, popüler imge dünyasında değişen üretim ve paylaşım biçimleri, farklı okumalara imkan verdiği gibi ele alınan konuların ve plastik biçimlerin değişmesine yol açmıştır. Popüler imge dünyasının çeşitli kulvarlarına referans verme olanağı sağlayan postmodernist bakış açısı, resim sanatından sinema dünyasına, basın alanından reklama kadar birçok farklı alanda oluşan görüntü evreninin, farklı disiplinler tarafından, anlam yaratma amacıyla tekrar ele alınmasına imkan tanır. Bu alanlardan biri de gerçek hayata dair hikayelerin kurgusal biçimde ele alınabilmesine olanak tanıyan fotoğraf sanatıdır. Bu yazıya konu edilen fotoğraf sanatçısı Tom Hunter, eserlerini bu yapı üzerine inşa eder. Sanatçının üretim sürecinde yatan mantığı, ünlü Fransız film yönetmeni Jean-Luc Godard'ın şu cümleleri ile özetleyebiliriz ; “Eğer bir belgesel yapmak istiyorsanız, kendiliğinden hayal ürünü olan hikayelere yönelmelisiniz ve eğer hayal ürünü olan hikayenizi geliştirmek istiyorsanız, gerçekliğe geri dönmelisiniz.”
Modern fotoğraf üretiminin, sanatsal bir ifade biçimi olarak kabul edilmesi ve sonrasındaki Avang... more Modern fotoğraf üretiminin, sanatsal bir ifade biçimi olarak kabul edilmesi ve sonrasındaki Avangard dönem arasında tarihsel bir çizgi ortaya koymak oldukça zordur. Birbirinin içine girmiş birden çok stilin ve ekolün hakim olduğu bu dönemde sanatçılar, fotoğrafın temel dinamiklerini kullanarak birden çok alanda üretim yapmışlardır. Bu dönemin dinamiklerini, sanatçıların yeni dünya düzenini açıklamak için giriştikleri arayış, sanatın eidndiği eleştirel tavır, yeni anlamlar yaratma çabası ve bunu gerçekleştirmek için yeni ifade biçimleri peşinde koşmaları oluşturmuştur. Fotoğrafın geniş kitleler tarafından gördüğü ilgi, onun teknolojik açıdan hızlı gelişmesine olanak sağlamıştır. Aynı zamanda kültürel birikimin paylaşımında önemli bir yer tuttuğu gibi, çağı yakalayan bir üretim biçimi olması nedeniyle yeni anlamların üretiminde sanatçılara yardımcı olmuştur. Fotoğraf sanatçıları önceleri resim sanatının gramerinden faydalanırken, avangard sanat döneminde kendi özgün değerlerini aramaya çıkmışlardır. Tüm bu ifade ve anlam oluşturma çabası üzerinden fotoğrafın kimlik arayışı sürmüştür. Modernist fotoğraf, iki dünya savaşı arasında devam eden ve kimlik arayışları ile düşünsel açıdan en hareketli dönemdir. Dünyanın içinden geçtiği toplumsal, ekonomik, siyasal durumlar ve bilimsel gelişmelere dayalı olarak devinen sanatsal ifade biçimleri, fotoğraf sanatında etkili olmuştur. Bu aşama ve sonrasının toplumsal ve sanatsal devinimler çerçevesinde incelenmesi, fotoğrafın " çağdaş sanat " alanında aldığı yerin daha kolay anlaşılmasını sağlamaktadır Geçtiğimiz yüzyılın başında fotoğrafın bir sanatsal üretim biçimi olarak ilgi görmesini sağlayan " Yüksek Sanat " dönemini " Resimsel " (Pictorialist) fotoğraf dönemi takip etmiştir. Fotoğrafın kendi temel dinamikleriyle sanat mertebesine ulaşmasında önemli bir yer tutan " Resimsel " ekol, onun kavramsal ve eleştirel bir mekanizmanın içerisinde yer almasından önce, bu mekanizmanın belkemiğini oluşturan " modern sanat " alanında tuttuğu yeri tanımlar. Resimsel akımın öncüsü Alfred Stieglitz, yaptığı çalışmalarla fotoğrafı sanat mertebesine taşıyan bir rol oynar; " Fotoğrafı dökümanter ve teknik sınırlamalardan kurtarmak ve fotoğraf makinesini tıpkı bir ressamın boya, fırça ve tuvalini kullanışı gibi daha izlenimci ve esnek bir araç olarak kullanarak sağlam bir sanatsal ifade biçimi oluşturmak. " sözleri Stieglitz'in fotoğraf sanatı konusundaki niyetlerini en iyi ifade eden sözlerdir. 1 Stieglitz, aynı zamanda kurmuş olduğu " Camera Work " dergisi 1903-1917 yılları arasında üç ayda bir olmak üzere tam 50 sayı yayınlanmıştır. Dergi resimsel fotoğrafa ağırlık vermektedir, fakat fotoğrafın sanatsal değerlerine sahip çıkan özgün eserlere de yer veren geniş bir yelpazeye sahiptir. Dergi görselliğe önem veren kalitesi ile fotoğrafın bir sanat dalı olarak kabul görmesi gayesini bir kez daha vurgular. " Yüksek Sanat " dönemi ve ardından gelen " Pictorialist " dönem, fotoğrafın resim gramerini kullanarak 'Sanat' mertebesine ulaşma çabasını gözler önüne serer. Fotoğrafın çok yönlü kullanımı, onun hem teknik açıdan hızlı ilerlemesine, hem de ifade biçimini hızla geliştirip sanat alanında faaliyet göstermesine yardımcı olmuştur. Fotoğraf sanatı, teknolojik gelişim sürecinde en büyük
İdil Magazine
Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kült... more Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kültürel gelişimi yansıtmıştır. İnsanların "toplum" olarak kentli yaşama geçmesine ön ayak olan burjuva sınıfı, bu düşüncenin görsel olarak şekillenmesine destek olmuştur. Bu destek kendini iki yönde gösterir; birincisi bu görsel kültür kodlarının oluşmasına yol açan düşünce yapısı, ikincisi ise bu görsel kaydı mümkün kılan plastik biçimlerin geliştirilmesi. Plastik sanatlar alanında ele alınan her örnekte kent anlayışının zaman içinde nasıl geliştiğini görmek mümkündür. Bugün bir çağdaş sanat çerçevesinde ele alınan fotoğraf sanatı, manzarayı, anlatmaya çalıştığı hikaye ve temanın arka planı olarak ele almaktadır. Bu yöntem anlatılmakta olan hikayenin arka planını, hem entelektüel hem de görsel yönden tamamlamaktadır. Bugünün dünyasını, hem entelektüel hem de görsel yönden en doğru biçimde kayıt etmenin yolu-fotoğraf tarihinde de görüldüğü üzere-kültürel ve sanatsal biçimde hikayenin arka planı ile işbirliği halinde bulunmaktır. Bu şekilde, sanatçı mesajını daha vurucu hale getirmek kaygısı ile izleyicisini eserin hikayesinin oluşumuna davet eder.Sanat eserlerinin içinde kentsel göstergelerin yer alması hayati derecede önem taşır. Çünkü bu göstergeler aynı zamanda bu hikayenin mekanı, öznesi, sosyal durumu ile tarihsel süreci ve dolayısıyla hikayesi konusunda izleyenin daha hızlı ve doğru bilgilenmesini mümkün kılar.
It is rather difficult to draw a historical timeline between the acceptance of modern photographi... more It is rather difficult to draw a historical timeline between the acceptance of modern photographic production as a form of artistic expression and the later Avant-garde period. In this period, in which more than one interwoven style and school prevailed, the artists produced in more than one field by using the basic dynamics of photography. The dynamics of this period are formed by: the quest of artists to illustrate the new world order, the critical attitude of the art, the effort to create new meanings and the artists' pursuit of new forms of expression in order to accomplish this creation. The attention of the masses that photography has attracted has enabled its rapid technological development. Being a form of production that captures the era, it has helped the artists in the creation of new meanings while having an important place in the sharing of cultural wealth. While before the photographers benefited from the grammar of the art of painting, they set out to seek their own original values during the avant-garde art era. The identity search of photography continued by way of all this effort to create expression and meaning. The period of modernist photography progressed between the two world wars and was the most intellectually active period with its quest for identity. Due to the social, economic, and political situations, and the scientific developments the world has undergone, the dynamic forms of artistic expressions have been influential in the art of photography. The examination of this phase and its aftermath in the context of social and artistic movements provides a better understanding of the place of photography in the field of 'contemporary art'.
ÖZET İnsanoğlu, yeryüzündeki varlığının gizem dolu zamanlarından beri gelen süreçte, birçok i... more ÖZET
İnsanoğlu, yeryüzündeki varlığının gizem dolu zamanlarından beri gelen süreçte, birçok ifade biçimi gelişitirmiş, kendinden sonraki nesillere bilgilerini, tecrübelerini ve duygularını aktarmaya çalışmıştır. Zaman ilerledikçe toplum halinde yaşamaya geçilmiş, bunun sonucunda ortak deneyimler artmıştır. Gelişen fizyolojik yapısı ve algısı izin verdiği oranda bu deneyimleri kaydetmenin ve aktarmanın yollarını aramıştır.
Öncelikle, yaşamda kalması için doğal ortamında yaptığına benzer biçimde en basit yöntemlerle kayıt yapmaya çalışan insan, daha sonra bu faaliyetlerde yetkinleşmeye başlamıştır. Bu yetkinlik, çevresinden aldığı duyumları daha anlaşılır biçimde kaydetmesini sağlamıştır. Bunun sonucunda ortaya çıkan “dil” olgusu çerçevesinde “anlatı” mekanizması gelişmiştir. İ fade biçimleri anlatıyı geliştirerek günümüze kadar gelmiştir.
Endüstriyel devrim sırasında meydana gelen bilimsel keşiflerin sonuçları doğrultusunda, insanın içinde yaşadığı toplumsal yapı değişiklik göstermiş, yeni bir sorgulama ve algılama biçimi geliştirmesine olanak sağlamış, bu doğrultuda yeni ifade biçimleri geliştirmek zorunda kalmıştır. Ondokuzuncu yüzyıl'ın ortalarında ilan edilen fotoğraf teknolojisi de bu gelişmelerin içinde sayılmıştır.
Önceleri bir kopyalama cihazı olarak görülen fotoğraf, sanat ve bilim çevresinden gördüğü ilgi ile kısa zamanda güzel sanatlar alanında kendine önemli bir yer edinmiştir. Bu sayede kendi özgün dilini oluşturma sürecine adım atan fotoğraf, ilk öncelikle modernist sanat döneminin temel dinamiklerinden olmuştur. Paylaşımı kolay olan fotoğraf teknolojisi, kültür aktarımını demokratik bir hale getirmiş, sanatsal üretime yaratıcılık açısından geniş bir alan açmıştır. Aynı zamanda fotoğraf, modernizm ile, ideolojilerin yayılmasından, popüler imge üretimine kadar geniş bir sahada propaganda aracı olarak kullanılmıştır.
Modernist hareketin sonucunda yaşanan savaşların getirdiği yıkım, sanat eserinin çoğaltım aracına bağlı olarak yaşadığı metalaşma süreci, temsilin inanılırlığını temelinden sarsmış ve kavramsal sanata uygun bir zemin hazırlamıştır. Egemen düşüncenin sahip olduğu insanlık için “mutlak doğru” arayışı sona ermiştir. Bunun yerine yerleşik olan her türlü düşünceye karşı çıkan bir anlayış hakim olmuştur. Kavramsal sanat bu zeminde gelişimini gösterirken metalaşma sürecine karşı duran görüş “pop-art”ı üretmiştir.
Pop-art ve kavramsal sanat, imge üretimi alanında devrim niteliğinde değişikliklere yol açmıştır. İ deolojik olmayan, gündelik ve sıradan nesnelerin konu alındığı pop-art ile, nesneye yönelmek yerine düşüncelerin ve kavramların etüdünü esas alan kavramsal sanat, postmodernist bakış açısının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Üretim biçimlerinin niteliklerinin, çizgisel bir tarih anlayışının, ahlaki açıdan mesaj vermenin, nesneye yönelmenin önemli olmadığı postmodern anlayış, yapısal çözümlemenin tekrar sanat alanına geri dönmesinde etkili olmuştur. “Göstergebilim” yönteminin olgunlaşmasına ve anlatının sanat eserine tekrar hakim olmasına yol açan bu gelişmeler, en yoğun biçimde fotoğraf sanatında kendini göstermiştir.
Bir hikayenin egemen olduğu anlatımcı yaklaşım, postmodernizmin farklı referans alanlarını kullanmasından faydalanır. Kurgu ile oluşturulan veya daha sonra fotoğrafların bir arada getirilerek düzenlemesinden bir anlatı ortaya çıkar. Fotoğrafın her zaman sahip olduğu iletişimsel niteliği açığa çıkaran anlatımcı yaklaşım, fotoğraf sanatında bugün ve gelecekte yaratıcı çalışmaların üretilmesine olanak sağlar.
Anahtar Kelimeler:Anlatı, dilbilim, yapısalcılık, modernizm, postmodernizm, kurgusal, dokümanter.
SUMMARY
Humankind has developed a myriad of expression styles and made an effort to transform its knowledge, experience and feelings to succeeding generations thoroughout the time of its mysterious existence. Over time, they began to live as a society, and consequently had more common experiences. They also have searched for ways to record and transform these experiences to the extent their physical state and perception allows them.
Initially, men who tried to record experiences drawing upon the simplest methods akin to those he used to survive in his natural environment, later began to develop more sophisticated methods. This expertise allowed him to record the sensations received from the environment in a more understandable way. Within the framework of the concept of ‘language’ that emerged as a consequence of this, the mechanism of ‘narrative’ was developed. These means of expression brought narrative into the present improving its premises.
As a result of the scientific inventions and discoveries during the Industrial Revolution, the social structures in which people live have undergone changes. These changes have generated an opportunity for them to develop new ways of questioning and perception, thus forcing them to develop new styles of expression. The technology of photography that emerged towards mid-nineteenth century has also been considered among these developments.
Phototography, initially seen as a copying device, found a significant place in the field of fine arts thanks to the attention it drew from artistic and scientific circles. Thus, photography began to initiate the process of creating its own unique language and became one of the fundamental artistic forms of the modernist era. Easily reproducible, photographic technology democratized cultural transmission and opened up a wider arena for artistic production in terms of creativity. Simultaneously, photography, with modernism, has been used as a propaganda tool in broad realms extending from the dissemination of ideology to the production of popular images.
The devastation experienced due to the wars resulting from the modernist movement, and the commodification process that works of art have undergone in relation to the means of reproduction have undermined the credibility of representation and generated a convenient base for conceptual art. The quest for “ultimate truth” by the status quo has come to an end. Instead, a kind of understanding that opposes any kind of set idea has emerged. While conceptual art achieved progress on such bases, it also produced “pop-art”, which resists the process of commodification.
Pop Art and conceptual art have generated revolutionary changes in the area of image production. Pop Art, whose topics cover non-ideologic, daily and ordinary objects, along with conceptual art, which privileges the examination of ideas and concepts rather than a tendency towards objects, generate the basis for the emergence of a postmodernist view. The postmodernist point of view, in which the qualities of means of production, a linear understanding of history, delivery of a moral message and a tendency towards the object bear no importance, have helped structural analysis return to the field of art. These developments that resulted in the maturation of semiology and the hegemony of narrative in the arts have revealed themselves in the most intensive manner within photography. A narrative approach that draws upon a story benefits from the fact that postmodernism uses a variety of reference points. A narrative is formed by construction or later bringing together and ordering of the photos.
A narrative approach that reveals the usual communicative quality of photography, renders the production of creative works possible in the art of photography, both in the present and in the future.
Keywords: Narrative, Linguistics, structuralism, modernism, postmodernism, fiction, documentary.
ÖZET Baslangıcından günümüze kadar sinemanın gelişme süreci,gerek estetik gerekse teknolojik al... more ÖZET
Baslangıcından günümüze kadar sinemanın gelişme süreci,gerek estetik gerekse teknolojik alanlarda fotograf ile benzerlikler gösterir.Kimyasal olarak ilk görüntü sabitlendiğinden beri, perde'nin de keşfiyle, insanoğlu görüntüleri daha yüksek hızlarda kaydetme ugrasısı içinde olmustur.Hızın kaydı konusundaki tüm bu gelişmelerde, insanlığın endüstri devrimi ile yaşadığı gelişmeler etkili olmuştur. Hızın kaydı sonucu ortaya çıkan birtakım mekanik gerçekler bilim , sanat ve felsefe adamlarının yaşamı daha farklı sorgulamasına yol açmış, bu sorgulamalar sonucunda elde edilen veriler hem klasik sanat anlayışının hem de sinemanın ve onu var eden teknolojinin gelişmesine yol açmıştır.
Gelişim süreci içinde sinemaya,sanatsal kaygılar ve fotoğraf kadar, toplumsal olaylar ve savaşlar da etki etmiştir. Estetik arayışların ortaya çıkardığı ve geliştirdiği “aydınlatma” hem teknolojiden hem de toplumsal düşünce değişimlerinin sinemaya yansıtılması kaygısından etkilenmiştir.Toplum hayatı değiştikçe birtakım tarzlar gelişmiş , onların ifadesi için teknolojik yöntemler ilerletilmiştir.
Tabi sinemayı sinema yapanın, “kurgu” öğesi olduğu asla unutulmamalıdır.Ancak yine de kurgu sonucunda ortaya izlenebilir bir görüntüler topluluğu çıkabilmesi için ışığı, kamera devinimi, kompozisyonu tam görüntüler elde etmek gerekir.Aynı zamanda fotoğraf ile sinemanın kesiştiği öyle noktalar vardır ki, nerdeyse artık sinematografi tamamen fotoğraf makinası ile oluşturulur.
Final bölümünde ise fotoğraftan en çok faydalandığına inandığımız kendisi de başarılı bir fotoğrafçı olan Alman yönetmen Wim Wenders'in “Paris-Texas” filmine değinmek, tüm bu işbirliğini nereye dayandırmak istediğimizi, daha doğrusu bu iki teknolojinin nasıl dayanışmaya devam ettiğini açıklamak için iyi bir örnek oldu.
ANAHTAR KELİMELER:Sinematografi,Görüntü Yönetmeni, Yeni Dalga, Yeni Gerçekçilik,Alman dışavurumcu Sineması, WimWenders, Kara Film, Fotoğrafi
SUMMARY
From the beginning of their invention until today, there's always been similarities, between photographic and cinematographic progress in both aestethic and technological issues. From the day which first chemical photographic prodress has been done, there has always been progress in the issue of speed which photographers took its care by the invention of the shutter. There's another effective issue on the thought of speed which named “Industrial Revolution”. And with the results of “catching the speed of movement” there appears a lot of facts that influenced the thoughts of scientists, artists and philosophers about the daily life.After the questioning about the daily life , there has been extremely radical changes in classic art, science and social life which basis of cinematographic progress has been aranged on.
Cinematographic process ,effected by social life and by the wars, as much as aestethical and tecnological issues in its duration. Also the issue of “illumination” effected by the change of social life , that came with facts of war which also made changes on aestethic concerns.
It must be never forgotten that cinematoraphy owed its existence to “editing”. But there has never been a film which observed “good editing but bad photography”. If there's no good photography there will never be good editing after the film has been shot.
In the final , I have tried to prove my thesis with the best example which I ever thought.German director Wim Wender's film “Paris-Texas” is the best example which we can ever find, when we try to look for a analogy between the photography and cinematography.
KEYWORDS:Cinematography, Cinematographer, New Wave,Neo Realismo,German Expressionist Cinema, Wim Wenders, Film Noir, Photography
Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi, Aug 30, 2017
Avangard sanat, kavramsal sanat, soyut sanat vb. savaş sonrası modernist toplumu eleştiren sanat ... more Avangard sanat, kavramsal sanat, soyut sanat vb. savaş sonrası modernist toplumu eleştiren sanat akımlarının da etkisi ile, her disiplinde olduğu gibi fotoğraf sanatı da yeni bir anlatım dilinin arayışına girer. Bu yolda, özellikle postmodern dönemlerde fotoğraf sanatı, gerçekliği aktarmak yerine onun yeniden inşası peşinden koşar. Bunun için ilk dönemlerde yaptığı gibi, farklı disiplinlerden referanslar arar. Resim, edebiyat, tiyatro ya da mitolojiden olduğu kadar, sinema, basın, televizyon gibi, kitle iletişimine yönelik alanlardan referansları da anlatısının içerisine katar. Fotoğraf sanatının gerçekliği yeniden inşa etmesindeki amaç, sadece sanat alanında kazandığı prestijli yeri korumak amaçlı değildir. İlk arayışı, kendi biçimsel özellikleri itibariyle izleyeninin kayıtsız olarak kabul ettiği "gerçeklik" olgusu üzerinden, ele almış olduğu konuyu irdelemektir. Önemli diğer bir arayış ise, referans olarak aldığı diğer kitle iletişim araçlarının yaratmış olduğu yeni dillerin kodlamaları üzerinden farklı sorgulamalar başlatabilmektir.
Idil Sanat ve Dil Dergisi, Dec 31, 2016
Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kült... more Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kültürel gelişimi yansıtmıştır. İnsanların "toplum" olarak kentli yaşama geçmesine ön ayak olan burjuva sınıfı, bu düşüncenin görsel olarak şekillenmesine destek olmuştur. Bu destek kendini iki yönde gösterir; birincisi bu görsel kültür kodlarının oluşmasına yol açan düşünce yapısı, ikincisi ise bu görsel kaydı mümkün kılan plastik biçimlerin geliştirilmesi. Plastik sanatlar alanında ele alınan her örnekte kent anlayışının zaman içinde nasıl geliştiğini görmek mümkündür. Bugün bir çağdaş sanat çerçevesinde ele alınan fotoğraf sanatı, manzarayı, anlatmaya çalıştığı hikaye ve temanın arka planı olarak ele almaktadır. Bu yöntem anlatılmakta olan hikayenin arka planını, hem entelektüel hem de görsel yönden tamamlamaktadır. Bugünün dünyasını, hem entelektüel hem de görsel yönden en doğru biçimde kayıt etmenin yolu-fotoğraf tarihinde de görüldüğü üzere-kültürel ve sanatsal biçimde hikayenin arka planı ile işbirliği halinde bulunmaktır. Bu şekilde, sanatçı mesajını daha vurucu hale getirmek kaygısı ile izleyicisini eserin hikayesinin oluşumuna davet eder.Sanat eserlerinin içinde kentsel göstergelerin yer alması hayati derecede önem taşır. Çünkü bu göstergeler aynı zamanda bu hikayenin mekanı, öznesi, sosyal durumu ile tarihsel süreci ve dolayısıyla hikayesi konusunda izleyenin daha hızlı ve doğru bilgilenmesini mümkün kılar.
Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Tarih boyunca beliren birçok ihtiyaçtan dolayı sürekli form değiştiren sanatsal üretim, içinde bu... more Tarih boyunca beliren birçok ihtiyaçtan dolayı sürekli form değiştiren sanatsal üretim, içinde bulunduğumuz
bilgisayar çağında sağladığı imkanlar açısından büyük bir tartışma ve inceleme konusudur. Sanatın belirsizleşen
sınırları, onun diğer disiplinlerden faydalandığı gibi kendi bulgularından diğer disiplinlerin de faydalanmasına
imkan sağlamıştır. Kayıt veya tasvir, kurgu veya belgeleme; bu teknik ve anlayışın yaygın kullanımı, üretimin
tek ve nadir olarak görülen özelliğini rafa kaldırmaya yol açsa da, elde edilen sonuç geniş bir paylaşım sahasının
ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Bu gelişim eğrisinin günümüzde ulaştığı son noktada ortaya çıkan
fotogrametri tekniği, tüm bu gelişmelerin ışığında, sinematografi, mimari, arkeoloji, haritacılık, sanatsal
sergileme, müzecilik ve oyun gibi farklı ihtiyaç gruplarına hitap eden alanlardaki üretim ve paylaşım
yöntemlerine hızlı bir cevap olarak gündeme geldi. Fotogrametri, dijitalleşen dünyada, hız, emek ve ekonomi
konusunda yarattığı tasarruftan dolayı, bu ihtiyaçlara cevap veren üç boyutlu modelleme alanına en önemli
desteği vermiş oldu. Daha önce yoğun olarak bilgisayar oyunu sektöründe ihtiyaç duyulan bu teknoloji,
sonrasında nesnelere ulaşma zorluğu sebebiyle sinema sektörüne giriş yaptı. Ve en önemlisi sanat yapıtı
sergileme ve koruma yöntemleri arasına giren fotogrametri, tarihi ve sanatsal eserlere ulaşma zorluğu çeken
izleyicisiyle buluşma fırsatı buldu. Hala haritacılık dahil birçok farklı disiplinin odağında bulunan fotogrametri,
bu tekniği yararına kullanan yeni disiplinlerin katılımıyla büyüdüğü gibi, aynı zamanda son dönemde ortaya
çıkan ve yapay zeka yardımı ile birleştirilebilen veya üretilebilen görüntü yazılımları sayesinde, alanını giderek
büyütmeye devam ediyor. Bu çalışmada amaç edinildiği üzere, fotogrametri tekniğinin tanımı, tarihçesi,
kullanım alanları, çekim teknikleri ve birleştirme tekniklerinin temelleri sağlam atılırsa, sonrasında katılan yeni
alanların ve bunların ihtiyaç duyacağı tekniklerin çözümlenmesi bir o kadar kolay olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Fotogrametri, fotoğraf, üç boyutlu obje tasarımı, çağdaş sanat, mimari arkeoloji.
Artistic production, which constantly changes its form due to many needs that have emerged throughout history,
is a subject of great discussion and examination in terms of the opportunities it provides in the computer age we
live in. The blurring boundaries of art enabled other disciplines to benefit from his findings as well as benefiting
from other disciplines. Although the widespread use of this technique and understanding, whether recording or
depicting, editing, or documenting, has led to putting aside the unique and rare feature of production, the result
obtained has paved the way for the emergence of a wide field of sharing. The photogrammetry technique, which
emerged at the last point of this development curve today, came to the fore as a quick response to the production
and sharing methods in fields that appeal to different need groups such as cinematography, architecture,
archaeology, cartography, artistic exhibition, museology, and play. Photogrammetry has given the most
important support to the field of three-dimensional modeling, which meets these needs, due to the savings it has
created in the field of speed, labor, and economy in the digitalized world. This technology, which was heavily
needed in the computer game industry, then entered the cinema industry due to the difficulty of reaching objects.
And most importantly, photogrammetry, which is among the methods of displaying and protecting works of art,
had the opportunity to meet with its audience, who had difficulty in reaching historical and artistic works.
Photogrammetry, which is still in the focus of many different disciplines, including cartography, has grown with
the participation of new disciplines that use this technique for its benefit, as well as continues to expand its field
gradually thanks to the recently emerged image software that can be combined or produced with the help of
artificial intelligence. However, as aimed in this study, if the definition of photogrammetry technique, its history,
areas of use, shooting techniques and combining techniques are solidly laid, it will be easier to analyze the new
fields added later and the techniques they will need.
Keywords: Photogrammetry, photography, three-dimensional object design, contemporary art, architectural archeology
İdil Sanat Dergisi, 2023
Fotoğraf ve sinematografinin uzun süreli ilişkisi sadece biçimsel ve teknik bir altyapıya dayanma... more Fotoğraf ve sinematografinin uzun süreli ilişkisi sadece biçimsel ve teknik bir altyapıya dayanmamaktadır. Her ikisinin sahip
olduğu öz nitelikler sayesinde, ilerleyen süreç içerisinde hem sanatın kuramsal gelişiminin etkisiyle hem de çağdaş anlatım
biçimlerinin ortaya çıkması ve disiplinlerin iç içe kaynaşmasıyla, birbirleri ile alışveriş halinde olmuşlardır. Optik ve kimyasal
yol ile başlayan bu ortaklık daha sonrasında hikâye anlatımı seviyesinde bir kesişim kümesi oluşturmuş, ardından bu hikâyeyi
belirli bir dizge halinde anlatma çabası kurgu meselesini gündeme getirmiştir. Kurgu, sadece sinematografik anlatımın bir
unsuru değildir. Kurgu, sanat tarihinde birçok farklı ifade biçiminin anlatısını aktarmasında vazgeçilmez bir araçtır. Art arda
gelen olayların, bir anlam bütünü oluşturacak şekilde dizilmesi, hem aktarılmak istenen öyküyü rafine eder hem de aktarmak
istediğimiz düşünceyi açık ve anlaşılır bir hale getirme özelliği vardır. Sinema alanındaki kurgu mantığı ile fotoğraf alanındaki
kurgu mantığı birbirinden farklıdır. Sinemada farklı çekilmiş parçaların bir araya getirilmesi şeklinde tanımlanabilecek olgu,
fotoğrafta ise sahneyi düzenlemek anlamına gelmektedir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi, bazı durumlarda, fotoğraf sanatı
tarihinde de sinematografiye daha çok yaklaşarak onun biçimsel ve kuramsal öz niteliklerinden faydalanarak anlatısına yeni
bir bakış açısı katmak isteyen sanatçılar da önemli bir yer tutar. Sinemanın tanımladığı anlamda kurguyu ele alan sanatçılar,
bir seri fotoğrafı anlamlı bir bütün halinde sunma çabasında “foto-sekans” olarak adlandırılan biçimsel üslubu eserlerine
taşırlar. Bu üslup fotoğrafın sinema ile optik ve kimyasal ilişkisinin de ötesinde, kurgu anlamında bir ilişki kurmasını sağlar.
Art arda gelen durağan fotoğrafların, yeni bir anlam oluşturacak şekilde düzenlenmesi ile ortaya çıkan bu üslup, sadece biçimsel
değil aynı zamanda kuramsal açıdan sinematografik kurgudan derin biçimde etkilenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sinematografi, kurgu, foto-sekans, fotoğraf, çağdaş sanat
The long-term relationship between photography and cinematography is not only based on a formal and technical infrastructure.
Thanks to the characteristics they both have, they have been in exchange with each other, both with the effect of the theoretical
development of art and with the emergence of contemporary expression forms and the fusion of disciplines. This partnership,
which started with the optical and chemical path, later formed an intersection cluster at the level of storytelling, and then the
effort to tell this story in a certain sequence brought up the issue of fiction. Editing is not just an element of cinematographic
narration. Fiction is an indispensable tool in conveying the narrative of many different forms of expression in art history.
Arranging the successive events in a way that creates a whole of meaning not only refines the story to be conveyed, but also
makes the thought we want to convey clear and understandable. The logic of editing in the field of cinema and the logic of
editing in the field of photography are different from each other. The phenomenon, which can be defined as bringing together
the pieces shot differently in cinema, means arranging the scene in photography. However, as mentioned before, in some cases,
artists who want to add a new perspective to their narratives by taking advantage of its formal and theoretical qualities by
approaching cinematography, also occupy an important place in the history of photography. Artists, who deal with editing in
the sense defined by cinema, bring the formal style called "photo-sequence" into their works to present a series of photographs
as a meaningful whole. This style allows photography to establish a relationship in terms of fiction, beyond its optical and
chemical relationship with cinema. This style, which emerged with the arrangement of successive still photographs to create a
new meaning, was deeply influenced by cinematographic editing, not only formally but also theoretically.
Keywords: Cinematography, Editing, Photo-Sequence, Photography, Contemporary Art
MSGSÜ Sosyal Bilimler, Apr 1, 2013
Çağdaş Fotoğraf sanatının önemli temsilcilerinden Gregory Crewdson, işlerinin çoğunu film setleri... more Çağdaş Fotoğraf sanatının önemli temsilcilerinden Gregory Crewdson, işlerinin çoğunu film setlerine benzer sahnelerde oluşturmuştur. Sanatçının işlerinin "Sinematografik" olarak adlandırılması, onların sinema filmine benzer, dramatik bir atmosfere sahip aydınlatma biçiminden ve kompozisyonlarından ileri gelir. Bu atmosfer yapısı sanatçının kurgulanmış sahneler ile oluşturduğu fotoğraflarına anlatımcı bir tarz kazandırır. Crewdson'ın birçok işi, Alfred Hitchcock, David Lynch, Steven Spielberg ve Todd Haynes gibi sanatçıya ilham kaynağı olmuş yönetmenlerin, daha önce kendi filmlerinde yaptıklarına benzer biçimde, modern insanın endişelerini konu alır. Sanatçı, "arada kalmış" ve "dondurulmuş" anları tekrar yarattığı eserlerindeki yaratım sürecini "bir ruhu yakalamak" olarak tanımlar. Kendisi daima yakalanması zor, gösterişli ve gizemli olanın peşinden koşar. Sinematografik detaylar, yarattığı sahnelerin inandırıcılığını güçlendirmesi dolayısıyla önemlidir. Yaratılan sahneler gündelik hayattan alınmış olmasalar da, eserlerin sahip olduğu ışık ve renk, izleyeni kendi yarattığı gündelik gerçekliğe davet eder. Dramatik gücü yüksek olan bu sahneler, bizleri, kendilerinin gündelik hayattan yakalanmış fotoğraflar olduğuna ikna etmeye çalışmazlar. Kurgusal öğelere sahip bu görüntüler, gerçekliğe tanıklık etmezler. Anlatı kavramı fotoğraf alanında, onun ilk keşif yıllarından itibaren bir ifade biçimi olarak kullanılmıştır. Fakat "Postmodernizm" çerçevesi altında oldukça köklü bir değişime uğramıştır. Fotoğrafta kullanıldığı anlamıyla anlatı, köklerini klasik tablolardan alır. Fakat postmodernist dönemde, esin kaynağı için herhangi bir sınırlama yoktur. Postmodern sanatçı, farklı disiplinlerden ve farklı dönemlerden edindiği referansları, kendini en iyi biçimde ifade edebilmek için kullanabilir. Crewdson'ın kendi eserlerinde kullandığı gibi, özellikle yeni medya, televizyon, sinema ve video sanatından esin kaynaklarını bulabilir. Postmodern sanatçı, referans vermek istediği disiplinin iletişim kodlarını kullanırken, farklı bir biçimde hikaye yaratma peşinde olduğu kadar, aynı zamanda referans verdiği disiplinin sahip olduğu metod, mesaj ve kodlar aracılığı ile genel bir eleştiri yapmanın peşinde olmuştur.
The symbols that landscape art contains, shows us cultural and intellectual evolution of the huma... more The symbols that landscape art contains, shows us cultural and intellectual evolution of the humankind. The bourgeoisie, as the initiator of the "Urbanization" also supports the thoughts, which made this evolution possible. This impulse shows itself in two different ways; first, the frame of mind, which made visual codes possible to come into reality. Second, developing the medium, which made this visual codes record possible. It is possible to see the developing of the
The symbols that landscape art contains, shows us cultural and intellectual evolution of the huma... more The symbols that landscape art contains, shows us cultural and intellectual evolution of the humankind. The bourgeoisie, as the initiator of the “Urbanization” also supports the thoughts, which made this evolution possible. This impulse shows itself in two different ways; first, the frame of mind, which made visual codes possible to come into reality. Second, developing the medium, which made this visual codes record possible. It is possible to see the developing of the thought urbanization in every example of fine arts, in every age. Today, the art of photography uses landscape as background of its main theme as well as its major story, by the means of contemporary studies. These practices constitute the background of the main theme, both intellectual and visual way. Most accurate way to record today’s world, both intellectual and visual way, as can be seen in the history of photography, is to associate the story and its background, by the means of cultural and artistic studies. Wh...
Gregory Crewdson, New York'ta yaşayan Çağdaş Fotoğraf sahnesinin en önemli sanatçılarından biridi... more Gregory Crewdson, New York'ta yaşayan Çağdaş Fotoğraf sahnesinin en önemli sanatçılarından biridir. Sanata olan ilgisi fotoğrafla sınırlı değildir, çünkü 80'lerin New York müzik sahnesinde de “The Speedies” adlı bir punk rock grubunun parçası olmuştur. Bu kariyerin ardından fotoğrafçılık eğitimi aldığı SUNY’ye kaydoldu. Mezun olduktan sonra, Yale Üniversitesi'nden Güzel Sanatlar Yüksek Lisans derecesini aldı ve halen burada çağdaş fotoğraf dersleri vermeye devam etmektedir. Ayrıca White Cube Gallery tarafından çağdaş bir fotoğraf sanatçısı sıfatıyla temsil edilmektedir.
Gregory Crewdson is one of the most influential Contemporary Photography Artist, based in New Yor... more Gregory Crewdson is one of the most influential Contemporary Photography Artist, based in New York City. His interest in art is not limited with photography because he was a part of a punk rock band called “The Speedies” in 80's New York music scene. After that career he enrolled to SUNY Purchase where he studied photography. After graduation he had his Master of Fine Arts degree from Yale University where he still teaching photography as an adjunct professor. Also he is still represented by White Cube Gallery as a contemporary photography artist.
ÖZ Avangard sanat, kavramsal sanat, soyut sanat vb. savaş sonrası modernist toplumu eleştiren san... more ÖZ Avangard sanat, kavramsal sanat, soyut sanat vb. savaş sonrası modernist toplumu eleştiren sanat akımlarının da etkisi ile, her disiplinde olduğu gibi fotoğraf sanatı da yeni bir anlatım dilinin arayışına girer. Bu yolda, özellikle postmodern dönemlerde fotoğraf sanatı, gerçekliği aktarmak yerine onun yeniden inşası peşinden koşar. Bunun için ilk dönemlerde yaptığı gibi, farklı disiplinlerden referanslar arar. Resim, edebiyat, tiyatro ya da mitolojiden olduğu kadar, sinema, basın, televizyon gibi, kitle iletişimine yönelik alanlardan referansları da anlatısının içerisine katar. Fotoğraf sanatının gerçekliği yeniden inşa etmesindeki amaç, sadece sanat alanında kazandığı prestijli yeri korumak amaçlı değildir. İlk arayışı, kendi biçimsel özellikleri itibariyle izleyeninin kayıtsız olarak kabul ettiği " gerçeklik " olgusu üzerinden, ele almış olduğu konuyu irdelemektir. Önemli diğer bir arayış ise, referans olarak aldığı diğer kitle iletişim araçlarının yaratmış olduğu yeni dillerin kodlamaları üzerinden farklı sorgulamalar başlatabilmektir.
İnsanoğlu neden kitaplara ihtiyaç duyar? Söyleneni ya da tanık olunanı neden devamlı kayıt altına... more İnsanoğlu neden kitaplara ihtiyaç duyar? Söyleneni ya da tanık olunanı neden devamlı kayıt altına alma davranışı içerisindedir? Kayıt tutmak ile ne elde etme peşindedir? Tüm bu sorulara çeşitli yanıtlar verilebilir. Kalıcı olmak, ölümsüz olmak, bilgilerini aktarmak, uyarmak, aidiyet/sahiplenme ihtiyaçlarını tatmin etmek vs...
Sinematografi ile fotoğraf sanatının ilişkisi kuşkusuz ilk olarak " teknoloji " paydasında başlam... more Sinematografi ile fotoğraf sanatının ilişkisi kuşkusuz ilk olarak " teknoloji " paydasında başlamıştır. Aydınlanmayı takip eden süreçte insanoğlu büyük bir yol katetmiş, ilerleyen dönemlerde sanayi ve endüstri alanlarında ayrı ayrı yaşanan gelişmeler sonucunda, modernizme adım atan insanoğlunun " zaman " kavramı üzerinde daha entellektüel bir derinlikte düşünmesine yol açmıştır. Elbette gelişim sadece teknoloji ve felsefe bazında kalmamış, tüm bu gelişim aynı zamanda sanat dünyasını da etkilemiştir. Yeni toplumsal sınıfların oluşumu ve insanoğlunun dünyayı ve hayatı algılarken ulaştığı seviye, bu gelişmeleri sanatsal anlamda kaydeden resim sanatının da tavrını ve uygulamalarını değiştirmiştir.(1)Tuval ve yağlıboya tekniklerinin gelişiminin yanı sıra " perspektif " ile ilgili yardımcı aletlerin kullanılışı kayıt teknolojisindeki ve felsefesindeki hızlı gelişimi yansıtan sadece birkaç örnektir.(2) Tüm insanlığı etkileyen bu gelişmeler, 1839'da Fransız Bilimler Akademisi'nde " İlk Sabit Görüntünün Elde Edilişinin " François Arago tarafından açıklanması sonrasında daha hızlı bir ivme kazanmıştır. İlk bakışta çok fazla bir el becerisi gerektirmeyen, nispeten hızlı ve defalarca kopyalamaya müsait olabilecek bir altyapıya sahip bu kayıt sistemi, en başında sanat dünyasının oklarına hedef olmuştur, ancak aynı zamanda müthiş bir merak uyandırmıştır. Kuşkusuz bu bakir alan hem uygulayıcılar için hem de malzeme üreticileri için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Henry Fox Talbot'un negatif görüntüden pozitif görüntü elde etmeyi başarması ve Frederich Scott Archer isimli mucit tarafından tüm bu malzemenin jelatin yüzey üzerine geçirilmesi, çoğaltılabilirlik özelliğini devreye soktuğu gibi fotoğraf makinalarının tasarımını da değişime uğratmıştır. Fotoğraf makinasının tasarımında ve mekanizmasında gerçekleşen bu hızlı gelişim ve daha duyarlı olmaya başlayan fotoğraf kimyasalları, görüntü kaydı teknolojisindeki hızı arttırdığı gibi aynı zamanda fotoğraf uygulayıcılarının hayal dünyalarının gelişmesine yardımcı olmuştur. Tam bu noktada, sanat ve görsel kayıt çevrelerini ilgilendiren bir başka önemli olay gerçekleşmiştir. Hayalgücünün yanında fotoğraf ile olan tecrübeleri oldukça fazla olan Eadward Muybridge isimli İngiliz asıllı Amerikalı fotoğrafçı, 1860'lı yıllardan itibaren Amerikan hükümeti adına yaptığı birçok işten sonra, 1869 yılında fotoğraf makineleri için mekanik olarak ilk " örtücü düzenek " i icat etti.(3) Fotoğraf makinesinin içine yerleştirdiği ve bugün " Obtüratör " veya " Perde " adıyla bildiğimiz bu düzenek yardımı ile, 1870 yılının başlarında, dönemin Kaliforniya valisi Leland Stanford'un " Occident " isimli atını koşarken fotoğraflamıştır. Fotoğrafçı, kendisinin geliştirmiş olduğu bu örtücü düzeneği, hareketin sadece çok kısa bir anını daha keskin ve net biçimde görüntülemek için kullanmaya çalışırken, daha yaratıcı bir karaktere bürünmüş ve bir başka üretim biçiminin sanatın üretim alanına dahil olması yolunda ilk çalışmaları yapmıştır. Bu yeni üretim biçiminin adı " Sinematografi " dir. Bu buluş sayesinde elde edilen ilk görüntüler, sanat dünyasını olduğu kadar bilim dünyasında da büyük bir merak uyandırmıştır. Resim sanatının gözlem yöntemleri çerçevesinde, " hareket " olgusunun betimlemeleri yetersiz kalmıştır. Birçok sanatçıyı ve eserlerini etkileyen bu bulgudan bilim dünyası da kendi çalışmalarında faydalanmıştır. Şaşırtıcı olduğu kadar oldukça faydalı olan bu sonuçlar, insanoğlunun algısını optik ve kimyasal kayıt süreçlerinin etkilediği oranda etkilemiştir. Meraklı amatörler, bilim adamları, kaşifler ve sanatçılar, ardışık hareketlerin kaydedilebileceği bir teknoloji peşinde koşmaya başlamışlardır. Gündelik hayatı gerçeklikte olduğu gibi, tüm devingenliğiyle kayıt edebilecek bir teknolojinin, sinematografinin gelişmesinde pay sahibi olmak isteyen girişimciler, fotoğraf teknolojisinin keşfi olan " Obtüratör " sistemini geliştirmeye başlamışlardır. Lumiére kardeşlerin 1895'te Paris'te bulunan Grand Café'de " Fabrikadan Çıkış " adlı ilk sinematografik kaydı duvara yansıtmaları ile başladı. Günlük olayların, kendi oluş zamanlarını aşan bir şekilde, detaylı ve birbiri ardına gelen kareler halinde, sanki o anda gerçekleşiyormuşçasına gümüş perdede tekrarlanması, izleyenleri büyülemişti. Devam eden bu süreçte, karşılıklı olarak teknolojik alışverişin devam ederek günümüze kadar geldiği söylenebilir.
Postmodern dönemin ilk sanatsal örnekleri arasında gösterilen, fotoğrafçı Cindy Sherman'ın, " İsi... more Postmodern dönemin ilk sanatsal örnekleri arasında gösterilen, fotoğrafçı Cindy Sherman'ın, " İsimsiz Film Kareleri " (Untitled Film Stills,1977-1980) başlıklı erken dönem eserlerinde oluşturduğu sahneleri, sinematografik değerlerden esinlenerek tasarladığı bilinmektedir. Fotoğraf sanatı bu dönemin başlamasıyla, ilk keşif zamanlarında olduğu gibi, farklı referans alanlarından beslenmenin yolunu tekrar bulmuştur. Daha ilk geliştirildiği yıllarda bir sanat biçimi olmaktan çok bir kayıt yöntemi olarak düşünülen fotoğraf, birtakım öncülerin onu bir sanatsal yöntem olarak kullanmasıyla beraber, kendini sanatsal üretim sahasına kabul ettirmiştir. Bu dönemde resmin gramerini kullanan fotoğraf sanatı, daha sonraki zamanlarda yaygılaşmasıyla ve teknolojik açıdan gelişmesiyle, kendine özgü bir anlatı biçimine sahip olmuştur. Ancak sanatı postmodern döneme hazırlayan süreçlerden biri olan kavramsal sanat, fotoğrafı da içine alacak şekilde, sanatçıların düşünsel dünyası üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Bunun sonucu olarak, sanatın farklı alanlarının sahip olduğu farklı plastik biçimler birer araç, geleneksel kodlar birer kelime haline gelmiş, bütün bunların eklektik biçimde birbirleriyle birleşmesi ortaya yeni bir cümle biçimi koymuş, ve ortaya çıkan sanat eserini de bir anlatı haline getirmiştir.
Cem Ersavcı'nın eserleri üzerine bir deneme
Postmodern anlatıların çağdaş fotoğraf sanatına katkılarından biri, gündelik hayatta karşılaşılan... more Postmodern anlatıların çağdaş fotoğraf sanatına katkılarından biri, gündelik hayatta karşılaşılan imgelerin bir düşünce veya bir hikaye anlatma amacıyla tekrar kurgulanabilmesidir. Fotoğraf teknolojisinin gelişimi sonucu, popüler imge dünyasında değişen üretim ve paylaşım biçimleri, farklı okumalara imkan verdiği gibi ele alınan konuların ve plastik biçimlerin değişmesine yol açmıştır. Popüler imge dünyasının çeşitli kulvarlarına referans verme olanağı sağlayan postmodernist bakış açısı, resim sanatından sinema dünyasına, basın alanından reklama kadar birçok farklı alanda oluşan görüntü evreninin, farklı disiplinler tarafından, anlam yaratma amacıyla tekrar ele alınmasına imkan tanır. Bu alanlardan biri de gerçek hayata dair hikayelerin kurgusal biçimde ele alınabilmesine olanak tanıyan fotoğraf sanatıdır. Bu yazıya konu edilen fotoğraf sanatçısı Tom Hunter, eserlerini bu yapı üzerine inşa eder. Sanatçının üretim sürecinde yatan mantığı, ünlü Fransız film yönetmeni Jean-Luc Godard'ın şu cümleleri ile özetleyebiliriz ; “Eğer bir belgesel yapmak istiyorsanız, kendiliğinden hayal ürünü olan hikayelere yönelmelisiniz ve eğer hayal ürünü olan hikayenizi geliştirmek istiyorsanız, gerçekliğe geri dönmelisiniz.”
Modern fotoğraf üretiminin, sanatsal bir ifade biçimi olarak kabul edilmesi ve sonrasındaki Avang... more Modern fotoğraf üretiminin, sanatsal bir ifade biçimi olarak kabul edilmesi ve sonrasındaki Avangard dönem arasında tarihsel bir çizgi ortaya koymak oldukça zordur. Birbirinin içine girmiş birden çok stilin ve ekolün hakim olduğu bu dönemde sanatçılar, fotoğrafın temel dinamiklerini kullanarak birden çok alanda üretim yapmışlardır. Bu dönemin dinamiklerini, sanatçıların yeni dünya düzenini açıklamak için giriştikleri arayış, sanatın eidndiği eleştirel tavır, yeni anlamlar yaratma çabası ve bunu gerçekleştirmek için yeni ifade biçimleri peşinde koşmaları oluşturmuştur. Fotoğrafın geniş kitleler tarafından gördüğü ilgi, onun teknolojik açıdan hızlı gelişmesine olanak sağlamıştır. Aynı zamanda kültürel birikimin paylaşımında önemli bir yer tuttuğu gibi, çağı yakalayan bir üretim biçimi olması nedeniyle yeni anlamların üretiminde sanatçılara yardımcı olmuştur. Fotoğraf sanatçıları önceleri resim sanatının gramerinden faydalanırken, avangard sanat döneminde kendi özgün değerlerini aramaya çıkmışlardır. Tüm bu ifade ve anlam oluşturma çabası üzerinden fotoğrafın kimlik arayışı sürmüştür. Modernist fotoğraf, iki dünya savaşı arasında devam eden ve kimlik arayışları ile düşünsel açıdan en hareketli dönemdir. Dünyanın içinden geçtiği toplumsal, ekonomik, siyasal durumlar ve bilimsel gelişmelere dayalı olarak devinen sanatsal ifade biçimleri, fotoğraf sanatında etkili olmuştur. Bu aşama ve sonrasının toplumsal ve sanatsal devinimler çerçevesinde incelenmesi, fotoğrafın " çağdaş sanat " alanında aldığı yerin daha kolay anlaşılmasını sağlamaktadır Geçtiğimiz yüzyılın başında fotoğrafın bir sanatsal üretim biçimi olarak ilgi görmesini sağlayan " Yüksek Sanat " dönemini " Resimsel " (Pictorialist) fotoğraf dönemi takip etmiştir. Fotoğrafın kendi temel dinamikleriyle sanat mertebesine ulaşmasında önemli bir yer tutan " Resimsel " ekol, onun kavramsal ve eleştirel bir mekanizmanın içerisinde yer almasından önce, bu mekanizmanın belkemiğini oluşturan " modern sanat " alanında tuttuğu yeri tanımlar. Resimsel akımın öncüsü Alfred Stieglitz, yaptığı çalışmalarla fotoğrafı sanat mertebesine taşıyan bir rol oynar; " Fotoğrafı dökümanter ve teknik sınırlamalardan kurtarmak ve fotoğraf makinesini tıpkı bir ressamın boya, fırça ve tuvalini kullanışı gibi daha izlenimci ve esnek bir araç olarak kullanarak sağlam bir sanatsal ifade biçimi oluşturmak. " sözleri Stieglitz'in fotoğraf sanatı konusundaki niyetlerini en iyi ifade eden sözlerdir. 1 Stieglitz, aynı zamanda kurmuş olduğu " Camera Work " dergisi 1903-1917 yılları arasında üç ayda bir olmak üzere tam 50 sayı yayınlanmıştır. Dergi resimsel fotoğrafa ağırlık vermektedir, fakat fotoğrafın sanatsal değerlerine sahip çıkan özgün eserlere de yer veren geniş bir yelpazeye sahiptir. Dergi görselliğe önem veren kalitesi ile fotoğrafın bir sanat dalı olarak kabul görmesi gayesini bir kez daha vurgular. " Yüksek Sanat " dönemi ve ardından gelen " Pictorialist " dönem, fotoğrafın resim gramerini kullanarak 'Sanat' mertebesine ulaşma çabasını gözler önüne serer. Fotoğrafın çok yönlü kullanımı, onun hem teknik açıdan hızlı ilerlemesine, hem de ifade biçimini hızla geliştirip sanat alanında faaliyet göstermesine yardımcı olmuştur. Fotoğraf sanatı, teknolojik gelişim sürecinde en büyük
Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kült... more Kent peyzajlarının barındırdığı göstergeler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı zihinsel ve kültürel gelişimi yansıtmıştır. İnsanların " toplum " olarak kentli yaşama geçmesine ön ayak olan burjuva sınıfı, bu düşüncenin görsel olarak şekillenmesine destek olmuştur. Bu destek kendini iki yönde gösterir; birincisi bu görsel kültür kodlarının oluşmasına yol açan düşünce yapısı, ikincisi ise bu görsel kaydı mümkün kılan plastik biçimlerin geliştirilmesi. Plastik sanatlar alanında ele alınan her örnekte kent anlayışının zaman içinde nasıl geliştiğini görmek mümkündür. Kent olgusunun plastik sanatlarda ele alınış biçimini algılamak için öncelikle resim tarihinden birkaç örnek kısaca gözden geçirilebilir. Resim sanatında, Rönesans döneminden fotoğrafın icadına kadar olan zaman aralığında yaratılmış pekçok eserde, çevresel düzenlemeye önem verildiği ve bu durumun, dönemin önde gelen eserlerinin eğitici ve iletişimsel niteliğinden kaynaklandığı görülmektedir. Rönesans İtalya'sında, özellikle sanat alanında manzaranın estetik bir varlık olarak ön plana çıktığını Fra-Angelico Lippi'nin "Meryem'e Müjde" örneği ile görebiliyoruz. Sanatçı, Meryem'i İsa'nın doğumunu kendisine müjdeleyen bir melek ile beraber tasvir etmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken iki önemli konudan ilki, geometrik anlamda perspektif kullanılarak figürlerin yerleştirilmiş olması, diğeri ise bu manzarada arka planda yer alan çit ile çevrili bahçenin Meryem'in saflığına işaret ediyor olmasıdır(1). İlk konu gözleme dayalı bilgi edinme yönteminin geliştiğine işaret ederken, ikinci konu sembolik anlatı sisteminin sanat eseri üretimine yerleştiğine işaret eder. Erken dönem Rönesans eserlerinde kentsel göstergeler, toplumsal yaşayış biçiminin yavaş bir hızla değişmesine dayalı olarak sanat eserlerine naif bir şekilde yansırken, ilerleyen dönemlerde özellikle burjuva toplumunun en hızlı yükseldiği Hollanda'da, Flemenk resmine gözle görülür biçimde yansımıştır. Jan Van Eyck'in "Şansölye Rolin'in Bakiresi" isimli eserinde görüleceği üzere, dönemin Flemenk resminin sahip olduğu hassasiyetle ele alınmış çok detaylı bir geri plan göze çarpmaktadır. Bu durum, aynı zamanda ögelerin gerçekçi bir derinlik içinde tasvir edilmesini sağlamıştır(2). Bu tasviri güçlendiren öğe arka planda yer alan kentsel öğeler ve mimari detaylardır. Bunların yardımı ile hem içinde bulunulan dönem tasvir edilebilmiş, hem de figürün içinde bulunduğu sosyal statü öne çıkarılmıştır. Gelinen noktada fotoğrafı bu gelişim sürecine dahil edecek olan bir detaydan bahsetmek gerekir. Rönesans döneminde yapılan resimlerin sahip olduğu böylesi bir hassasiyet, az önce bahsedildiği üzere gözleme dayalı bilgi edinme yönteminin bir sonucu olmuştur. Gözleme dayalı bilgi edinme yöntemi, ele alınan konuların seçiminin bu dünyadan olmasını; işlenme biçimlerinin ise gerçeğe en yakın şekilde yapılmasını sağlamıştır. Bundan dolayı, sanatçıların "Camera Obscura"dan faydalandıkları, resimlerin sahip olduğu mükemmel geometrik perspektiften anlaşılmaktadır. Bu noktadan sonra, sanatın ele aldığı konuların değişimini ve insanların toplumlar halinde kentlerde yaşamasını sağlayan motivasyon, aynı zamanda sanatçının konusunu ele alma biçimleri üzerinde de etkili olmuş, onun farklı bir algılama sistemi geliştirmesine zemin hazırlamıştır. Bu nedenledir ki; camera obscura, Gilles Deleuze'ün de değindiği üzere, teknik olmadan önce sosyal bir icat olarak karşımıza çıkar (3).