Dr. İnanç ARAS ORUÇ | Mustafa Kemal University (original) (raw)
Uploads
Thesis Chapters by Dr. İnanç ARAS ORUÇ
Öz Çokkültürlülük, modern kaygıların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Çokkültürlülüğün birçok ... more Öz Çokkültürlülük, modern kaygıların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Çokkültürlülüğün birçok tanımı olmasına karşın çalışmada çokkültürlülük, kültürel çeşitlilik ve kültürler arası iletişimi ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Hatay etnik, inanç ve kültürel bağlamda birçok farklı kimliği bünyesine barındırdığı için çokkültürlü toplum yapısına sahiptir. Ayrıca Hatay'ın önemli ticaret merkezlerinden biri olması dolayısıyla kültürler arası etkileşim hızlanmış, ortaya melez kültür ürünleri çıkmıştır. Hatay'daki çokkültürlü toplum yapısını ve kültürler arası etkileşim sonucunda inşa edilen melez ürünleri, Hatay'ın müzik dinamikleri üzerinde görmek mümkündür. Çalışmada amaç, çokkültürlü toplum yapısını oluşturan kimliklerden biri olan Türklerin, söz konusu çokkültürlü toplum yapısı içerisinde halk müziğini nasıl şekillendirdiğini incelemek ve kültürler arası etkileşimde müziğin rolünü belirlemektir. Alan araştırmasına dayalı olan bu çalışmada nitel araştırma yönteminin betimsel tarama modeli ve netnografi yöntemleri kullanılmıştır. Veriler ise gözlem ve görüşme yöntemleri kullanılarak elde edilmiştir. Çalışmanın evrenini Hatay'da icra edilen Türk halk müziği örnekleri oluşturmaktadır. Örneklemini de Türk halk müziği ürünleri arasında olan âşık müziği, türküler ve uzun havalar oluşturmaktadır. Hatay özelinde böyle bir çalışmanın ilk defa yapılıyor olması, çokkültürlülüğün müzikle olan etkileşiminin somut örneklerinin sunulması, Türk halk müziğinin çokkültürlü toplum yapısı içerisinde nasıl şekillendiğinin incelenmesi ve alanda araştırma yapacak olan araştırmacılara kaynak olması bakımından çalışma önem arz etmektedir. Elde edilen veriler sonucunda Hatay'ın köy ve şehir merkezinde icra edilen türkülerin enstrüman, üslûp ve tavır bakımından birbirinden farklı olduğu, şehir merkezinde icra edilen ezgilerin göçle gelen grubun kültürel dinamikleri sonucunda inşa edildiği tespit edilmiştir.
Multiculturalism is a new concept as identity politics. Multiculturalism, theorized by many other... more Multiculturalism is a new concept as identity politics. Multiculturalism, theorized by many other theorists such as Kymlicka and Taylor, aims at the coexistence of different identities. The conceptualization of multiculturalism as the coexistence of different identities and intercultural interaction constitutes the theoretical framework of the study. Although the multiculturalism situation in Turkey is seen as a legacy from the Ottoman period, it is criticized negatively because it is not seen as suitable for the nationalist perspective. The basis of the criticism in question is based on Turkey's monoculturalist approach in the modernization process and the use of multiculturalism and multiculturalism interchangeably. As a result of the research, it has been determined that Turkey has a multicultural society structure but does not implement a multiculturalist policy. In addition to being a concrete example of Turkey's multicultural social structure, Hatay also draws attention as a special region where a multiculturalist attitude is exhibited by accepting the existence of different identities in the public sphere. The fact that today, when "Music in Hatay" is mentioned, no specific form of music comes to mind, and the introduction of different identities in the public space, as in the example of the Civilizations Choir, clearly shows that Hatay has a multicultural society structure and that a multiculturalist policy is being carried out specifically for Hatay. The starting point of the study was to identify the identities subject to the multicultural and multicultural policies in question and to determine their musical dynamics. In this study, which is a field research, netnography, observation, document analysis, scanning and interview methods were used. As a result of the data obtained, ten different identities, including Turkish, Kurdish, Arab Alevi (Nusayri), Armenian, Jewish, Laz, Circassian, Christian, Uzbek, Dom, live in Hatay in terms of ethnicity, faith and culture, and they interact culturally with each other. On the other hand, Arabic music, although suppressed, is preserved by being performed in private areas, but long hava traditions such as Ataba, Mavval or Mijana are starting to be performed less and less due to the interest of the young population in popular music, Antakya folk songs emerged as a result of intercultural interaction, and are held in private areas such as Cille nights. It has been determined that the disappeared entertainments are being tried to be revived today, Armenian folk melodies have a similar structure with Turkish folk melodies, and a hybrid musical culture such as Antakya Music has been built.
Toplumsal cinsiyet bağlamında halk müziğinin ilk kadın icracılarının incelendiği bu çalışma, konu... more Toplumsal cinsiyet bağlamında halk müziğinin ilk kadın icracılarının incelendiği bu çalışma, konu ile ilgili bulunan verileri tasnif etmek, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaratılmaya çalışılan ulus-devlet, modern Türk toplumu ve halk müziği inşası üçgeninde halk müziğinin ilk kadın temsilcilerini tespit etmek ve bu kadın icracıları dönemin toplumsal cinsiyet normları bağlamında incelemek amacıyla yazılmıştır. Türkiye’de toplumsal cinsiyete ilişkin devlet politikalarında farklı yönelimlerin hâkim olduğu Erken Cumhuriyet Dönemi ve yazılı kaynaklarla sınırlandırılan bu araştırmada, nitel yöntemle çalışılan betimsel bir tarama modeli kullanılmıştır. Literatür tarama ve doküman incelemesi yöntemleri kullanılarak araştırmanın amacı doğrultusunda toplanan verilerin değerlendirilmesiyle ulaşılan bulgular çalışmanın ana ve alt bölümlerini oluşturmuştur. Türk halk müziğinin ilk kadın temsilcileri adlı alt probleme ilişkin bulgular sonucunda, Cumhuriyet’in ilk yıllarında sahnede bu müziği icra edenlerin gayrimüslim oldukları ancak radyonun yayın hayatına girmesi ve THM şubesinin açılmasıyla birlikte Müslüman Türk kadınının sahnelere çıkmaya başladığı tespit edilmiştir. Ancak bu kadın icracıların rollerinin toplumsal cinsiyet normlarına göre inşa edildiği görülmüştür. Ayrıca bu durumun, dönemin mekân anlayışına göre de değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında toplumsal cinsiyet normları incelendiğinde ise, her ne kadar kadınlara hak ve özgürlük tanınmış olsa da kadının konumu özel alanla sınırlı ve annelik temelinde meşruiyetini koruyabilen bir nitelik sergiledikleri tespit edilmiştir. Bu durum kadın icracıların sanatçı kimliklerini geri plana atarak, aile hayatlarını ön plana çıkartmalarına neden olmuştur.
Papers by Dr. İnanç ARAS ORUÇ
DergiPark (Istanbul University), Dec 23, 2022
NERİMAN ALTINDAĞ'IN İCRA TAHLİLİ, 2022
Öz Neriman Altındağ, Türk halk müziğinin ilk kadın temsilcilerinden birsidir. İcra özellikleriyle... more Öz Neriman Altındağ, Türk halk müziğinin ilk kadın temsilcilerinden birsidir. İcra özellikleriyle birçok kadın icracıya yön vermiştir. Ankara Radyosuna stajyer ses sanatçısı olarak başladıktan sonra gösterdiği başarılardan dolayı birçok mecrada icracı olarak yer almış ve birçok öğrenci yetiştirmiştir. İcra tavrı ve üslubu, günümüz radyo yorumunu şekillendirerek, radyo üslubu ve radyo tavrının oluşmasında etkili olmuştur. Türk halk müziğinin ilk kadın temsilcisi olmasının yanı sıra, Türk halk müziğinin ilk kadın şefi, ilk kadın öğretmeni ve bu alanda doktora yapan ilk kadın eğitmen gibi birçok unvana sahiptir. Bu çalışmada Altındağ'ın uzun hava ve kırık havalardaki icrasının tahlili yapılmıştır. Kırık hava icrası Dersini Almış da Ediyor Ezber adlı türküyle incelenirken, uzun hava icrası ise Kışlalar Doldu Bugün adlı türkü ile analiz edilmiştir. Ayrıca bu iki türkü çalışmanın sınırlılıklarını belirlerken aynı zamanda evrenini ve örneklemini de oluşturmaktadır. Kullandığı hançereleri ve süsleme tekniklerini gösterebilmek için, her iki türkü de icracının yorumuna göre notaya alınmıştır. Nitel araştırmanın tarama ve içerik analizi yöntemleri kullanılarak yapılan bu çalışmada Altındağ'ın türküleri yöresel tavır ve üslûptan uzak icra ettiği, genellikle tiz rezonansları kullandığı, sahneyi ve mikrofonu profesyonel kullandığı, eserleri sanatsal kaygı içerisinde icra ettiği, süsleme tekniklerinden oldukça fazla yararlandığı, uzun havaları da kırık havaları da kadınların okumakta zorluk çekeceği tonlardan icra ettiği ve hançereleri oldukça belirgin bir şekilde yaptığı tespit edilmiştir.
ÖZ Türk halk müziğinin aktarımında önemli bir role sahip olan âşıkların bir kısmı, çıraklık dönem... more ÖZ Türk halk müziğinin aktarımında önemli bir role sahip olan âşıkların bir kısmı, çıraklık döneminden itibaren ustalarından öğrenmiş oldukları ezgileri kendi aralarında makam olarak adlandırmaktadır. Yörelere ve âşıklara göre farklı isimlerle adlandırılan bu makamların hem ezgilerine hem de Türk edebiyatı türlerine göre sınıflandırıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, âşık müziğinde kullanılan makam anlayışının açıklanması amaçlanmaktadır. Yapılan literatür taraması sonucunda, bu konuya ilişkin, yeteri kadar araştırma yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, âşık müziğinde makam anlayışının incelenmesi ve ileride bu konu üzerine araştırma yapacak olan akademisyenlere kaynak olması bakımından önem arz etmektedir. Makam anlayışının Kars civarında yoğun olarak görülmesi ve halen canlılığını koruması nedeniyle, bu çalışma Kars yöresinde kullanılan âşık makamlarıyla sınırlandırılmıştır. Ayrıca bu çalışmada, nitel araştırma yönteminin betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Kars yöresinde tespit edilen yüz atmış sekiz makam çalışmanın evrenini oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemi ise bu makamların içerisinden derlenmiş olan yetmiş makamdan oluşmaktadır. Makamlar, âşıklar arasında eserlerin konularına göre ağır, orta ve yüngül olmak üzere üç ana başlıkta toplanmıştır. Elde edilen veriler sonucunda Kerem, Köroğlu, Mehmet Bagır, Meşedi Rüstem, Merdanoğlu, Sümmani, Nuri Seyyah ve Mine Geraylı gibi makamların âşıkların kullanmış olduğu tavır, ezgiler ve yaşadığı olaylar üzerinden, muhammes, güzelleme, şikeste ve dübeyit gibi makamların ise âşık edebiyatı türlerine göre tanımlandığı görülmektedir. Ayrıca Türk halk müziğinin geleneğinde var olan ancak Cumhuriyet Dönemi’nden sonra anlam değiştirerek makam yerine kullanılan ayak kavramının âşıklar tarafından uyak olarak adlandırıldığı da tespit edilmiştir.
Kars yöresi, Dede Korkut'tan günümüze birçok âşığa ev sahipliği yapmış olup günümüzde de hala can... more Kars yöresi, Dede Korkut'tan günümüze birçok âşığa ev sahipliği yapmış olup günümüzde de hala canlılığını korumaktadır. Yörenin âşıkları, toplumun yaşam tarzını, gelenek ve göreneklerini, sanat zevkini ve toplumsal olayları geçmişten günümüze taşıyarak köprü görevi görmektedir. Bu bildiride âşıklık geleneği içerisinde bulunan bade içme, atışma, muamma ve lebdeğmez gibi ritüellerin Kars yöresi âşıkları tarafından nasıl sürdürüldüğü ve yöre âşıklarının icra özelliklerinin açıklanması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla, Kars yöresi âşıklık geleneğinin ve icra özelliklerinin açıklanması, konu hakkında araştırma yapacak olan akademisyenlere ve öğrencilere kaynak olması bakımından önem arz etmektedir. Ayrıca çalışmada nitel araştırma yönteminin betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Elde edilen veriler sonucunda Kars yöresi âşıklarının ezgileriyle ve kullanmış oldukları terminolojiyle çevresinde bulunan diğer âşıkları etkisi altına aldığı, kullanmış oldukları makamların birçoğunun edebiyat ürünü olduğu, ayak kavramını günümüz anlayışı gibi makama karşılık olarak kullanmadıkları, ezgileri Türk sanat müziği makam anlayışına göre genellikle segâh makamında seslendirdikleri, geleneğin ritüellerini ustalıkla uyguladıkları ve ellerinde saz olmadan atışmada zorlandıkları tespit edilmiştir.
Öz Çokkültürlülük, modern kaygıların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Çokkültürlülüğün birçok ... more Öz Çokkültürlülük, modern kaygıların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Çokkültürlülüğün birçok tanımı olmasına karşın çalışmada çokkültürlülük, kültürel çeşitlilik ve kültürler arası iletişimi ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Hatay etnik, inanç ve kültürel bağlamda birçok farklı kimliği bünyesine barındırdığı için çokkültürlü toplum yapısına sahiptir. Ayrıca Hatay'ın önemli ticaret merkezlerinden biri olması dolayısıyla kültürler arası etkileşim hızlanmış, ortaya melez kültür ürünleri çıkmıştır. Hatay'daki çokkültürlü toplum yapısını ve kültürler arası etkileşim sonucunda inşa edilen melez ürünleri, Hatay'ın müzik dinamikleri üzerinde görmek mümkündür. Çalışmada amaç, çokkültürlü toplum yapısını oluşturan kimliklerden biri olan Türklerin, söz konusu çokkültürlü toplum yapısı içerisinde halk müziğini nasıl şekillendirdiğini incelemek ve kültürler arası etkileşimde müziğin rolünü belirlemektir. Alan araştırmasına dayalı olan bu çalışmada nitel araştırma yönteminin betimsel tarama modeli ve netnografi yöntemleri kullanılmıştır. Veriler ise gözlem ve görüşme yöntemleri kullanılarak elde edilmiştir. Çalışmanın evrenini Hatay'da icra edilen Türk halk müziği örnekleri oluşturmaktadır. Örneklemini de Türk halk müziği ürünleri arasında olan âşık müziği, türküler ve uzun havalar oluşturmaktadır. Hatay özelinde böyle bir çalışmanın ilk defa yapılıyor olması, çokkültürlülüğün müzikle olan etkileşiminin somut örneklerinin sunulması, Türk halk müziğinin çokkültürlü toplum yapısı içerisinde nasıl şekillendiğinin incelenmesi ve alanda araştırma yapacak olan araştırmacılara kaynak olması bakımından çalışma önem arz etmektedir. Elde edilen veriler sonucunda Hatay'ın köy ve şehir merkezinde icra edilen türkülerin enstrüman, üslûp ve tavır bakımından birbirinden farklı olduğu, şehir merkezinde icra edilen ezgilerin göçle gelen grubun kültürel dinamikleri sonucunda inşa edildiği tespit edilmiştir.
Multiculturalism is a new concept as identity politics. Multiculturalism, theorized by many other... more Multiculturalism is a new concept as identity politics. Multiculturalism, theorized by many other theorists such as Kymlicka and Taylor, aims at the coexistence of different identities. The conceptualization of multiculturalism as the coexistence of different identities and intercultural interaction constitutes the theoretical framework of the study. Although the multiculturalism situation in Turkey is seen as a legacy from the Ottoman period, it is criticized negatively because it is not seen as suitable for the nationalist perspective. The basis of the criticism in question is based on Turkey's monoculturalist approach in the modernization process and the use of multiculturalism and multiculturalism interchangeably. As a result of the research, it has been determined that Turkey has a multicultural society structure but does not implement a multiculturalist policy. In addition to being a concrete example of Turkey's multicultural social structure, Hatay also draws attention as a special region where a multiculturalist attitude is exhibited by accepting the existence of different identities in the public sphere. The fact that today, when "Music in Hatay" is mentioned, no specific form of music comes to mind, and the introduction of different identities in the public space, as in the example of the Civilizations Choir, clearly shows that Hatay has a multicultural society structure and that a multiculturalist policy is being carried out specifically for Hatay. The starting point of the study was to identify the identities subject to the multicultural and multicultural policies in question and to determine their musical dynamics. In this study, which is a field research, netnography, observation, document analysis, scanning and interview methods were used. As a result of the data obtained, ten different identities, including Turkish, Kurdish, Arab Alevi (Nusayri), Armenian, Jewish, Laz, Circassian, Christian, Uzbek, Dom, live in Hatay in terms of ethnicity, faith and culture, and they interact culturally with each other. On the other hand, Arabic music, although suppressed, is preserved by being performed in private areas, but long hava traditions such as Ataba, Mavval or Mijana are starting to be performed less and less due to the interest of the young population in popular music, Antakya folk songs emerged as a result of intercultural interaction, and are held in private areas such as Cille nights. It has been determined that the disappeared entertainments are being tried to be revived today, Armenian folk melodies have a similar structure with Turkish folk melodies, and a hybrid musical culture such as Antakya Music has been built.
Toplumsal cinsiyet bağlamında halk müziğinin ilk kadın icracılarının incelendiği bu çalışma, konu... more Toplumsal cinsiyet bağlamında halk müziğinin ilk kadın icracılarının incelendiği bu çalışma, konu ile ilgili bulunan verileri tasnif etmek, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaratılmaya çalışılan ulus-devlet, modern Türk toplumu ve halk müziği inşası üçgeninde halk müziğinin ilk kadın temsilcilerini tespit etmek ve bu kadın icracıları dönemin toplumsal cinsiyet normları bağlamında incelemek amacıyla yazılmıştır. Türkiye’de toplumsal cinsiyete ilişkin devlet politikalarında farklı yönelimlerin hâkim olduğu Erken Cumhuriyet Dönemi ve yazılı kaynaklarla sınırlandırılan bu araştırmada, nitel yöntemle çalışılan betimsel bir tarama modeli kullanılmıştır. Literatür tarama ve doküman incelemesi yöntemleri kullanılarak araştırmanın amacı doğrultusunda toplanan verilerin değerlendirilmesiyle ulaşılan bulgular çalışmanın ana ve alt bölümlerini oluşturmuştur. Türk halk müziğinin ilk kadın temsilcileri adlı alt probleme ilişkin bulgular sonucunda, Cumhuriyet’in ilk yıllarında sahnede bu müziği icra edenlerin gayrimüslim oldukları ancak radyonun yayın hayatına girmesi ve THM şubesinin açılmasıyla birlikte Müslüman Türk kadınının sahnelere çıkmaya başladığı tespit edilmiştir. Ancak bu kadın icracıların rollerinin toplumsal cinsiyet normlarına göre inşa edildiği görülmüştür. Ayrıca bu durumun, dönemin mekân anlayışına göre de değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında toplumsal cinsiyet normları incelendiğinde ise, her ne kadar kadınlara hak ve özgürlük tanınmış olsa da kadının konumu özel alanla sınırlı ve annelik temelinde meşruiyetini koruyabilen bir nitelik sergiledikleri tespit edilmiştir. Bu durum kadın icracıların sanatçı kimliklerini geri plana atarak, aile hayatlarını ön plana çıkartmalarına neden olmuştur.
DergiPark (Istanbul University), Dec 23, 2022
NERİMAN ALTINDAĞ'IN İCRA TAHLİLİ, 2022
Öz Neriman Altındağ, Türk halk müziğinin ilk kadın temsilcilerinden birsidir. İcra özellikleriyle... more Öz Neriman Altındağ, Türk halk müziğinin ilk kadın temsilcilerinden birsidir. İcra özellikleriyle birçok kadın icracıya yön vermiştir. Ankara Radyosuna stajyer ses sanatçısı olarak başladıktan sonra gösterdiği başarılardan dolayı birçok mecrada icracı olarak yer almış ve birçok öğrenci yetiştirmiştir. İcra tavrı ve üslubu, günümüz radyo yorumunu şekillendirerek, radyo üslubu ve radyo tavrının oluşmasında etkili olmuştur. Türk halk müziğinin ilk kadın temsilcisi olmasının yanı sıra, Türk halk müziğinin ilk kadın şefi, ilk kadın öğretmeni ve bu alanda doktora yapan ilk kadın eğitmen gibi birçok unvana sahiptir. Bu çalışmada Altındağ'ın uzun hava ve kırık havalardaki icrasının tahlili yapılmıştır. Kırık hava icrası Dersini Almış da Ediyor Ezber adlı türküyle incelenirken, uzun hava icrası ise Kışlalar Doldu Bugün adlı türkü ile analiz edilmiştir. Ayrıca bu iki türkü çalışmanın sınırlılıklarını belirlerken aynı zamanda evrenini ve örneklemini de oluşturmaktadır. Kullandığı hançereleri ve süsleme tekniklerini gösterebilmek için, her iki türkü de icracının yorumuna göre notaya alınmıştır. Nitel araştırmanın tarama ve içerik analizi yöntemleri kullanılarak yapılan bu çalışmada Altındağ'ın türküleri yöresel tavır ve üslûptan uzak icra ettiği, genellikle tiz rezonansları kullandığı, sahneyi ve mikrofonu profesyonel kullandığı, eserleri sanatsal kaygı içerisinde icra ettiği, süsleme tekniklerinden oldukça fazla yararlandığı, uzun havaları da kırık havaları da kadınların okumakta zorluk çekeceği tonlardan icra ettiği ve hançereleri oldukça belirgin bir şekilde yaptığı tespit edilmiştir.
ÖZ Türk halk müziğinin aktarımında önemli bir role sahip olan âşıkların bir kısmı, çıraklık dönem... more ÖZ Türk halk müziğinin aktarımında önemli bir role sahip olan âşıkların bir kısmı, çıraklık döneminden itibaren ustalarından öğrenmiş oldukları ezgileri kendi aralarında makam olarak adlandırmaktadır. Yörelere ve âşıklara göre farklı isimlerle adlandırılan bu makamların hem ezgilerine hem de Türk edebiyatı türlerine göre sınıflandırıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, âşık müziğinde kullanılan makam anlayışının açıklanması amaçlanmaktadır. Yapılan literatür taraması sonucunda, bu konuya ilişkin, yeteri kadar araştırma yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, âşık müziğinde makam anlayışının incelenmesi ve ileride bu konu üzerine araştırma yapacak olan akademisyenlere kaynak olması bakımından önem arz etmektedir. Makam anlayışının Kars civarında yoğun olarak görülmesi ve halen canlılığını koruması nedeniyle, bu çalışma Kars yöresinde kullanılan âşık makamlarıyla sınırlandırılmıştır. Ayrıca bu çalışmada, nitel araştırma yönteminin betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Kars yöresinde tespit edilen yüz atmış sekiz makam çalışmanın evrenini oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemi ise bu makamların içerisinden derlenmiş olan yetmiş makamdan oluşmaktadır. Makamlar, âşıklar arasında eserlerin konularına göre ağır, orta ve yüngül olmak üzere üç ana başlıkta toplanmıştır. Elde edilen veriler sonucunda Kerem, Köroğlu, Mehmet Bagır, Meşedi Rüstem, Merdanoğlu, Sümmani, Nuri Seyyah ve Mine Geraylı gibi makamların âşıkların kullanmış olduğu tavır, ezgiler ve yaşadığı olaylar üzerinden, muhammes, güzelleme, şikeste ve dübeyit gibi makamların ise âşık edebiyatı türlerine göre tanımlandığı görülmektedir. Ayrıca Türk halk müziğinin geleneğinde var olan ancak Cumhuriyet Dönemi’nden sonra anlam değiştirerek makam yerine kullanılan ayak kavramının âşıklar tarafından uyak olarak adlandırıldığı da tespit edilmiştir.
Kars yöresi, Dede Korkut'tan günümüze birçok âşığa ev sahipliği yapmış olup günümüzde de hala can... more Kars yöresi, Dede Korkut'tan günümüze birçok âşığa ev sahipliği yapmış olup günümüzde de hala canlılığını korumaktadır. Yörenin âşıkları, toplumun yaşam tarzını, gelenek ve göreneklerini, sanat zevkini ve toplumsal olayları geçmişten günümüze taşıyarak köprü görevi görmektedir. Bu bildiride âşıklık geleneği içerisinde bulunan bade içme, atışma, muamma ve lebdeğmez gibi ritüellerin Kars yöresi âşıkları tarafından nasıl sürdürüldüğü ve yöre âşıklarının icra özelliklerinin açıklanması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla, Kars yöresi âşıklık geleneğinin ve icra özelliklerinin açıklanması, konu hakkında araştırma yapacak olan akademisyenlere ve öğrencilere kaynak olması bakımından önem arz etmektedir. Ayrıca çalışmada nitel araştırma yönteminin betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Elde edilen veriler sonucunda Kars yöresi âşıklarının ezgileriyle ve kullanmış oldukları terminolojiyle çevresinde bulunan diğer âşıkları etkisi altına aldığı, kullanmış oldukları makamların birçoğunun edebiyat ürünü olduğu, ayak kavramını günümüz anlayışı gibi makama karşılık olarak kullanmadıkları, ezgileri Türk sanat müziği makam anlayışına göre genellikle segâh makamında seslendirdikleri, geleneğin ritüellerini ustalıkla uyguladıkları ve ellerinde saz olmadan atışmada zorlandıkları tespit edilmiştir.