Selin Özmen | Namik Kemal University (original) (raw)
Papers by Selin Özmen
Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamı... more Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamıştır.18. yüzyılda bir yüzyıl kadar devam edecek kurumsallaşma sürecinde, koleksiyonların güç ve prestij gösterisi olarak elit bir zümreye sergilenmesi söz konusudur. 19. yüzyılda Fransız Devrimi'nin getirdiği özgürlük ve eşitlik fikirleri sonucunda, 1793'te Louvre'da düzenlenen halka açık ilk sergi ile günümüzde halen gelişmekte olan müze eğitimi alanında ilk adım atılmıştır. O tarihten günümüze, müze eğitimi, yaşanan politik, ekonomik, teknolojik ve dolayısı ile toplumsal dönüşümlerin etkisi altında ve değişen pedagojik yaklaşımlarla ilişki içerisinde gelişim göstermiştir. Bu gelişim sürecinde, müze eğitim uzmanlarının yetişmesi için üniversitelerde açılan müzecilik ya da müze eğitimi bölümleri, yapılan akademik çalışmalarla zenginleşen literatür ve ulusal, uluslar arası kuruluşların belirlediği ölçütler, profesyonelleşme sürecini hızlandırmıştır. Günümüzde müze eğitimi, eleştirel yaklaşımı esas alan ve bu bağlamda, koleksiyondan önce ziyaretçiyi merkeze koyan bir yapıdadır. Müzeler bugün, eğitim programlarını oluştururken farklı hedef kitlelere yönelik, farklı uygulamaları dikkate almaktadırlar. Genel olarak tüm müzelerde birincil hedef kitle olan öğrencilerin, müzelerden doğrudan eğitimi destekleyecek dolaylı ya da yaygın bir eğitim kurumu olarak yararlandırılmaları için müze-okul işbirliğini öngören programlar hazırlanmaktadır. Bunun yanı sıra interaktif uygulamalar ve internet ortamında ulaşılabilen koleksiyonlar, müze eğitimindeki güncel seçenekler olarak değerlendirilebilir. Müze eğitiminin temel amacı, müzenin sahip olduğu nesneleri ziyaretçi ile buluşturarak deneyim yoluyla öğrenme sağlamaktır.
M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla an... more M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla anilsa da sembolleri ve rituelleri ile ayni disi ilahi varliga tapinildigini gosteren cok cesitli kanitlar bulunmaktadir. Ana Tanrica Kultu ile iliskilendirilen Neolitik Devir buluntulari Dogu Anadolu’da Cayonu, Ic Anadolu’da Catalhoyuk ve Hacilar kazilarinda ele gecirilmistir. Tunc Devri’nin en onemli uygarligi olan Hititler, bin tanrili Panteon’lari icerisinde en cok deger verdikleri tanricayi Ana Tanrica ile ozdeslestirmislerdir. Demir Devri’nin Gec Hitit ve Urartu Kralliklari’nda da izleri gorulen Ana Tanrica’ya ayni devirde Frigya’da “Mater/Ana” sifati verilmis ve karakteristik nitelikleri olusturulmustur. Hellenistik Devir’de Ic Bati Anadolu uygarliklari ile kurulan iliskiler, Bati Anadolu’da Iyonya birligine dahil olan Miletos, Smyrna gibi Yunan kentlerinde kultun devam ettirilmesine neden olmustur. Ana Tanrica’ya dair tek soylence olan Kybele ile Attis soylencesi, Hellenistik Devir...
Bilindiği gibi yeniden yüzlendirme adlibilimleri ilgilendiren durum tespit ve kimlik çalışmaları ... more Bilindiği gibi yeniden yüzlendirme adlibilimleri ilgilendiren durum tespit ve kimlik çalışmaları ile yeniden inşayı kapsamaktadır. Adlisanat da diğer disiplinler gibi adlibilimler çatısı altında ortak amaç doğrultusunda çalışmaktadır. Ülkemizde henüz literatürde etkin yeri olmayan adlisanatın, müze ve adlibilimlere sağlayacağı katkıların vurgulandığı bu makalede asıl amaç; disiplinlerarası koordinasyonu gerekli kılan yeniden yüzlendirme çalışmasının lisansüstü eğitim programları kapsamında ele alınmasının gereğini vurgulamaktır. Böylelikle adlisanat alanında uzman ve deneyimli meslek adamlarının yetişmesi ve disiplinlerarası çalışma gruplarında aktif görevler alarak daha kaliteli çalışmaların müze ve adli birimlerce değerlendirilmesine öncülük edeceği düşünülmektedir.
M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla an... more M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla anilsa da sembolleri ve rituelleri ile ayni disi ilahi varliga tapinildigini gosteren cok cesitli kanitlar bulunmaktadir. Ana Tanrica Kultu ile iliskilendirilen Neolitik Devir buluntulari Dogu Anadolu’da Cayonu, Ic Anadolu’da Catalhoyuk ve Hacilar kazilarinda ele gecirilmistir. Tunc Devri’nin en onemli uygarligi olan Hititler, bin tanrili Panteon’lari icerisinde en cok deger verdikleri tanricayi Ana Tanrica ile ozdeslestirmislerdir. Demir Devri’nin Gec Hitit ve Urartu Kralliklari’nda da izleri gorulen Ana Tanrica’ya ayni devirde Frigya’da “Mater/Ana” sifati verilmis ve karakteristik nitelikleri olusturulmustur. Hellenistik Devir’de Ic Bati Anadolu uygarliklari ile kurulan iliskiler, Bati Anadolu’da Iyonya birligine dahil olan Miletos, Smyrna gibi Yunan kentlerinde kultun devam ettirilmesine neden olmustur. Ana Tanrica’ya dair tek soylence olan Kybele ile Attis soylencesi, Hellenistik Devir...
Bu calismada ozellikle Kibris Turklerinin kokeni, kulturel ozellikleri ve Kibris Adasi’ndaki varl... more Bu calismada ozellikle Kibris Turklerinin kokeni, kulturel ozellikleri ve Kibris Adasi’ndaki varliklari ele alinmistir. Adanin Misir ve Dogu Akdeniz ticaret yollari uzerinde yer almasi, tarihin bilinen ilk devirlerinden itibaren Kibris’in onem kazanmasini ve bu onemin surekli olmasini saglamistir. Jeolojik devirlerde bir cokuntu neticesinde Hatay bolgesinden ayrilip bir ada haline gelen Kibris’in ilk sakinleri Anadolu’dan gelmislerdir. 1571 yilina kadar olan donemde Kibris bolgedeki basat gucler arasinda defalarca el degistirmistir. Adaya Osmanli hâkimiyetinden once de hem Misir’dan hem de Anadolu’dan ozellikle Karamanogullari’nin hâkim olduklari Orta Anadolu topraklarindan gocen Turkler olmustur. 1571 yilindan sonra yaklasik 300 yili askin bir sure Osmanli yonetiminde kalan Kibris Adasi’ndaki Turk nufusu 1878 senesinde adanin Ingiliz hâkimiyetine birakilmasiyla sistematik olarak azaltilmistir. Bu sistematik nufus azaltilmasiyla esasinda Girit orneginde oldugu gibi adadaki Turkler t...
Route Educational and Social Science Journal, 2017
HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla an... more M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla anilsa da sembolleri ve rituelleri ile ayni disi ilahi varliga tapinildigini gosteren cok cesitli kanitlar bulunmaktadir. Ana Tanrica Kultu ile iliskilendirilen Neolitik Devir buluntulari Dogu Anadolu’da Cayonu, Ic Anadolu’da Catalhoyuk ve Hacilar kazilarinda ele gecirilmistir. Tunc Devri’nin en onemli uygarligi olan Hititler, bin tanrili Panteon’lari icerisinde en cok deger verdikleri tanricayi Ana Tanrica ile ozdeslestirmislerdir. Demir Devri’nin Gec Hitit ve Urartu Kralliklari’nda da izleri gorulen Ana Tanrica’ya ayni devirde Frigya’da “Mater/Ana” sifati verilmis ve karakteristik nitelikleri olusturulmustur. Hellenistik Devir’de Ic Bati Anadolu uygarliklari ile kurulan iliskiler, Bati Anadolu’da Iyonya birligine dahil olan Miletos, Smyrna gibi Yunan kentlerinde kultun devam ettirilmesine neden olmustur. Ana Tanrica’ya dair tek soylence olan Kybele ile Attis soylencesi, Hellenistik Devir’de ortaya cikmistir. Bu soylence, ilahi varligin Yunan Panteonu’na girisiyle beraber O’na atfedilen bazi niteliklerin ugradigi degisimi gostermesi bakimindan onemlidir. Farkli adlar ve sifatlarla anilsa da Ana Tanrica’ya tapinim Anadolu’nun farkli devir ve uygarliklarinda daima en ust siralarda yer alarak sasirtici bir sureklilik gostermistir. Antik yazarlarin eserlerinde sikca dile getirdikleri Ana Tanrica Kybele Kultu, 20. yuzyildan itibaren arkeolojinin yani sira dinler tarihi, dilbilim, psikoloji ve felsefe gibi alanlarda disiplinler arasi bir ilgi uyandirmis ve pek cok bilimsel arastirmaya konu olmustur. Anahtar Sozcukler: Anadolu, Ana Tanrica, Kult, Kybele THE CULT OF MOTHER GODDESS KYBELE IN ANATOLIA Abstract: There is a variety of evidences that a simple female divine was worshipped with certain symbols and rituals, although she was called by different names during the period from 7000 B.C. until the emergence of Christianity in Anatolia. The Neolithic Age findings related to Mother Goddess Cult were obtained in Eastern Anatolia at Cayonu and in Central Anatolia at Catalhoyuk and Hacilar excavations. Hittites constitute the most important Bronze Age civilization that identified the Mother Goddess with their most valuable goddess in their Pantheon of Thousand Gods. Mother Goddess whose signs are seen also in Hittite and Urartu Kingdoms of Late Iron Age, was given the title of "Mater / Mother" and her characteristic features were created in Phrygia during the same period. During the Hellenistic Period relationships with the Inner Western Anatolian civilizations including the Greek cities of the Ionian Union like Miletus and Smyrna made the continuation of the cult possible. “Cybele and Attis”, which is the only myth about the Goddess Cybele, emerged in the Hellenistic Period. This myth is important to show the change in some of the qualities attributed to the divine presence with the introduction of the Greek Pantheon. Despite her different names and qualities, Mother Goddess worship showed a surprising continuity by taking place always at the top in different eras and civilizations in Anatolia. Mother Goddess Cybele Cult which was expressed frequently in the works of ancient authors, has aroused an interest in interdisciplinary areas, such as history of religion, linguistics, psychology and philosophy besides archaeology, and has been the subject of too many scientific researches since the 20 th century. Keywords: Anatolia, Mother Goddess, Cult, Cybele
HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamı... more Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamıştır.18. yüzyılda bir yüzyıl kadar devam edecek kurumsallaşma sürecinde, koleksiyonların güç ve prestij gösterisi olarak elit bir zümreye sergilenmesi söz konusudur. 19. yüzyılda Fransız Devrimi'nin getirdiği özgürlük ve eşitlik fikirleri sonucunda, 1793'te Louvre'da düzenlenen halka açık ilk sergi ile günümüzde halen gelişmekte olan müze eğitimi alanında ilk adım atılmıştır. O tarihten günümüze, müze eğitimi, yaşanan politik, ekonomik, teknolojik ve dolayısı ile toplumsal dönüşümlerin etkisi altında ve değişen pedagojik yaklaşımlarla ilişki içerisinde gelişim göstermiştir. Bu gelişim sürecinde, müze eğitim uzmanlarının yetişmesi için üniversitelerde açılan müzecilik ya da müze eğitimi bölümleri, yapılan akademik çalışmalarla zenginleşen literatür ve ulusal, uluslar arası kuruluşların belirlediği ölçütler, profesyonelleşme sürecini hızlandırmıştır. Günümüzde müze eğitimi, eleştirel yaklaşımı esas alan ve bu bağlamda, koleksiyondan önce ziyaretçiyi merkeze koyan bir yapıdadır. Müzeler bugün, eğitim programlarını oluştururken farklı hedef kitlelere yönelik, farklı uygulamaları dikkate almaktadırlar. Genel olarak tüm müzelerde birincil hedef kitle olan öğrencilerin, müzelerden doğrudan eğitimi destekleyecek dolaylı ya da yaygın bir eğitim kurumu olarak yararlandırılmaları için müze-okul işbirliğini öngören programlar hazırlanmaktadır. Bunun yanı sıra interaktif uygulamalar ve internet ortamında ulaşılabilen koleksiyonlar, müze eğitimindeki güncel seçenekler olarak değerlendirilebilir. Müze eğitiminin temel amacı, müzenin sahip olduğu nesneleri ziyaretçi ile buluşturarak deneyim yoluyla öğrenme sağlamaktır.
Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamı... more Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamıştır.18. yüzyılda bir yüzyıl kadar devam edecek kurumsallaşma sürecinde, koleksiyonların güç ve prestij gösterisi olarak elit bir zümreye sergilenmesi söz konusudur. 19. yüzyılda Fransız Devrimi'nin getirdiği özgürlük ve eşitlik fikirleri sonucunda, 1793'te Louvre'da düzenlenen halka açık ilk sergi ile günümüzde halen gelişmekte olan müze eğitimi alanında ilk adım atılmıştır. O tarihten günümüze, müze eğitimi, yaşanan politik, ekonomik, teknolojik ve dolayısı ile toplumsal dönüşümlerin etkisi altında ve değişen pedagojik yaklaşımlarla ilişki içerisinde gelişim göstermiştir. Bu gelişim sürecinde, müze eğitim uzmanlarının yetişmesi için üniversitelerde açılan müzecilik ya da müze eğitimi bölümleri, yapılan akademik çalışmalarla zenginleşen literatür ve ulusal, uluslar arası kuruluşların belirlediği ölçütler, profesyonelleşme sürecini hızlandırmıştır. Günümüzde müze eğitimi, eleştirel yaklaşımı esas alan ve bu bağlamda, koleksiyondan önce ziyaretçiyi merkeze koyan bir yapıdadır. Müzeler bugün, eğitim programlarını oluştururken farklı hedef kitlelere yönelik, farklı uygulamaları dikkate almaktadırlar. Genel olarak tüm müzelerde birincil hedef kitle olan öğrencilerin, müzelerden doğrudan eğitimi destekleyecek dolaylı ya da yaygın bir eğitim kurumu olarak yararlandırılmaları için müze-okul işbirliğini öngören programlar hazırlanmaktadır. Bunun yanı sıra interaktif uygulamalar ve internet ortamında ulaşılabilen koleksiyonlar, müze eğitimindeki güncel seçenekler olarak değerlendirilebilir. Müze eğitiminin temel amacı, müzenin sahip olduğu nesneleri ziyaretçi ile buluşturarak deneyim yoluyla öğrenme sağlamaktır.
M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla an... more M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla anilsa da sembolleri ve rituelleri ile ayni disi ilahi varliga tapinildigini gosteren cok cesitli kanitlar bulunmaktadir. Ana Tanrica Kultu ile iliskilendirilen Neolitik Devir buluntulari Dogu Anadolu’da Cayonu, Ic Anadolu’da Catalhoyuk ve Hacilar kazilarinda ele gecirilmistir. Tunc Devri’nin en onemli uygarligi olan Hititler, bin tanrili Panteon’lari icerisinde en cok deger verdikleri tanricayi Ana Tanrica ile ozdeslestirmislerdir. Demir Devri’nin Gec Hitit ve Urartu Kralliklari’nda da izleri gorulen Ana Tanrica’ya ayni devirde Frigya’da “Mater/Ana” sifati verilmis ve karakteristik nitelikleri olusturulmustur. Hellenistik Devir’de Ic Bati Anadolu uygarliklari ile kurulan iliskiler, Bati Anadolu’da Iyonya birligine dahil olan Miletos, Smyrna gibi Yunan kentlerinde kultun devam ettirilmesine neden olmustur. Ana Tanrica’ya dair tek soylence olan Kybele ile Attis soylencesi, Hellenistik Devir...
Bilindiği gibi yeniden yüzlendirme adlibilimleri ilgilendiren durum tespit ve kimlik çalışmaları ... more Bilindiği gibi yeniden yüzlendirme adlibilimleri ilgilendiren durum tespit ve kimlik çalışmaları ile yeniden inşayı kapsamaktadır. Adlisanat da diğer disiplinler gibi adlibilimler çatısı altında ortak amaç doğrultusunda çalışmaktadır. Ülkemizde henüz literatürde etkin yeri olmayan adlisanatın, müze ve adlibilimlere sağlayacağı katkıların vurgulandığı bu makalede asıl amaç; disiplinlerarası koordinasyonu gerekli kılan yeniden yüzlendirme çalışmasının lisansüstü eğitim programları kapsamında ele alınmasının gereğini vurgulamaktır. Böylelikle adlisanat alanında uzman ve deneyimli meslek adamlarının yetişmesi ve disiplinlerarası çalışma gruplarında aktif görevler alarak daha kaliteli çalışmaların müze ve adli birimlerce değerlendirilmesine öncülük edeceği düşünülmektedir.
M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla an... more M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla anilsa da sembolleri ve rituelleri ile ayni disi ilahi varliga tapinildigini gosteren cok cesitli kanitlar bulunmaktadir. Ana Tanrica Kultu ile iliskilendirilen Neolitik Devir buluntulari Dogu Anadolu’da Cayonu, Ic Anadolu’da Catalhoyuk ve Hacilar kazilarinda ele gecirilmistir. Tunc Devri’nin en onemli uygarligi olan Hititler, bin tanrili Panteon’lari icerisinde en cok deger verdikleri tanricayi Ana Tanrica ile ozdeslestirmislerdir. Demir Devri’nin Gec Hitit ve Urartu Kralliklari’nda da izleri gorulen Ana Tanrica’ya ayni devirde Frigya’da “Mater/Ana” sifati verilmis ve karakteristik nitelikleri olusturulmustur. Hellenistik Devir’de Ic Bati Anadolu uygarliklari ile kurulan iliskiler, Bati Anadolu’da Iyonya birligine dahil olan Miletos, Smyrna gibi Yunan kentlerinde kultun devam ettirilmesine neden olmustur. Ana Tanrica’ya dair tek soylence olan Kybele ile Attis soylencesi, Hellenistik Devir...
Bu calismada ozellikle Kibris Turklerinin kokeni, kulturel ozellikleri ve Kibris Adasi’ndaki varl... more Bu calismada ozellikle Kibris Turklerinin kokeni, kulturel ozellikleri ve Kibris Adasi’ndaki varliklari ele alinmistir. Adanin Misir ve Dogu Akdeniz ticaret yollari uzerinde yer almasi, tarihin bilinen ilk devirlerinden itibaren Kibris’in onem kazanmasini ve bu onemin surekli olmasini saglamistir. Jeolojik devirlerde bir cokuntu neticesinde Hatay bolgesinden ayrilip bir ada haline gelen Kibris’in ilk sakinleri Anadolu’dan gelmislerdir. 1571 yilina kadar olan donemde Kibris bolgedeki basat gucler arasinda defalarca el degistirmistir. Adaya Osmanli hâkimiyetinden once de hem Misir’dan hem de Anadolu’dan ozellikle Karamanogullari’nin hâkim olduklari Orta Anadolu topraklarindan gocen Turkler olmustur. 1571 yilindan sonra yaklasik 300 yili askin bir sure Osmanli yonetiminde kalan Kibris Adasi’ndaki Turk nufusu 1878 senesinde adanin Ingiliz hâkimiyetine birakilmasiyla sistematik olarak azaltilmistir. Bu sistematik nufus azaltilmasiyla esasinda Girit orneginde oldugu gibi adadaki Turkler t...
Route Educational and Social Science Journal, 2017
HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla an... more M.O. 7000’lerden Hristiyanligin ortaya cikisina kadar gecen surecte Anadolu’da, farkli adlarla anilsa da sembolleri ve rituelleri ile ayni disi ilahi varliga tapinildigini gosteren cok cesitli kanitlar bulunmaktadir. Ana Tanrica Kultu ile iliskilendirilen Neolitik Devir buluntulari Dogu Anadolu’da Cayonu, Ic Anadolu’da Catalhoyuk ve Hacilar kazilarinda ele gecirilmistir. Tunc Devri’nin en onemli uygarligi olan Hititler, bin tanrili Panteon’lari icerisinde en cok deger verdikleri tanricayi Ana Tanrica ile ozdeslestirmislerdir. Demir Devri’nin Gec Hitit ve Urartu Kralliklari’nda da izleri gorulen Ana Tanrica’ya ayni devirde Frigya’da “Mater/Ana” sifati verilmis ve karakteristik nitelikleri olusturulmustur. Hellenistik Devir’de Ic Bati Anadolu uygarliklari ile kurulan iliskiler, Bati Anadolu’da Iyonya birligine dahil olan Miletos, Smyrna gibi Yunan kentlerinde kultun devam ettirilmesine neden olmustur. Ana Tanrica’ya dair tek soylence olan Kybele ile Attis soylencesi, Hellenistik Devir’de ortaya cikmistir. Bu soylence, ilahi varligin Yunan Panteonu’na girisiyle beraber O’na atfedilen bazi niteliklerin ugradigi degisimi gostermesi bakimindan onemlidir. Farkli adlar ve sifatlarla anilsa da Ana Tanrica’ya tapinim Anadolu’nun farkli devir ve uygarliklarinda daima en ust siralarda yer alarak sasirtici bir sureklilik gostermistir. Antik yazarlarin eserlerinde sikca dile getirdikleri Ana Tanrica Kybele Kultu, 20. yuzyildan itibaren arkeolojinin yani sira dinler tarihi, dilbilim, psikoloji ve felsefe gibi alanlarda disiplinler arasi bir ilgi uyandirmis ve pek cok bilimsel arastirmaya konu olmustur. Anahtar Sozcukler: Anadolu, Ana Tanrica, Kult, Kybele THE CULT OF MOTHER GODDESS KYBELE IN ANATOLIA Abstract: There is a variety of evidences that a simple female divine was worshipped with certain symbols and rituals, although she was called by different names during the period from 7000 B.C. until the emergence of Christianity in Anatolia. The Neolithic Age findings related to Mother Goddess Cult were obtained in Eastern Anatolia at Cayonu and in Central Anatolia at Catalhoyuk and Hacilar excavations. Hittites constitute the most important Bronze Age civilization that identified the Mother Goddess with their most valuable goddess in their Pantheon of Thousand Gods. Mother Goddess whose signs are seen also in Hittite and Urartu Kingdoms of Late Iron Age, was given the title of "Mater / Mother" and her characteristic features were created in Phrygia during the same period. During the Hellenistic Period relationships with the Inner Western Anatolian civilizations including the Greek cities of the Ionian Union like Miletus and Smyrna made the continuation of the cult possible. “Cybele and Attis”, which is the only myth about the Goddess Cybele, emerged in the Hellenistic Period. This myth is important to show the change in some of the qualities attributed to the divine presence with the introduction of the Greek Pantheon. Despite her different names and qualities, Mother Goddess worship showed a surprising continuity by taking place always at the top in different eras and civilizations in Anatolia. Mother Goddess Cybele Cult which was expressed frequently in the works of ancient authors, has aroused an interest in interdisciplinary areas, such as history of religion, linguistics, psychology and philosophy besides archaeology, and has been the subject of too many scientific researches since the 20 th century. Keywords: Anatolia, Mother Goddess, Cult, Cybele
HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamı... more Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamıştır.18. yüzyılda bir yüzyıl kadar devam edecek kurumsallaşma sürecinde, koleksiyonların güç ve prestij gösterisi olarak elit bir zümreye sergilenmesi söz konusudur. 19. yüzyılda Fransız Devrimi'nin getirdiği özgürlük ve eşitlik fikirleri sonucunda, 1793'te Louvre'da düzenlenen halka açık ilk sergi ile günümüzde halen gelişmekte olan müze eğitimi alanında ilk adım atılmıştır. O tarihten günümüze, müze eğitimi, yaşanan politik, ekonomik, teknolojik ve dolayısı ile toplumsal dönüşümlerin etkisi altında ve değişen pedagojik yaklaşımlarla ilişki içerisinde gelişim göstermiştir. Bu gelişim sürecinde, müze eğitim uzmanlarının yetişmesi için üniversitelerde açılan müzecilik ya da müze eğitimi bölümleri, yapılan akademik çalışmalarla zenginleşen literatür ve ulusal, uluslar arası kuruluşların belirlediği ölçütler, profesyonelleşme sürecini hızlandırmıştır. Günümüzde müze eğitimi, eleştirel yaklaşımı esas alan ve bu bağlamda, koleksiyondan önce ziyaretçiyi merkeze koyan bir yapıdadır. Müzeler bugün, eğitim programlarını oluştururken farklı hedef kitlelere yönelik, farklı uygulamaları dikkate almaktadırlar. Genel olarak tüm müzelerde birincil hedef kitle olan öğrencilerin, müzelerden doğrudan eğitimi destekleyecek dolaylı ya da yaygın bir eğitim kurumu olarak yararlandırılmaları için müze-okul işbirliğini öngören programlar hazırlanmaktadır. Bunun yanı sıra interaktif uygulamalar ve internet ortamında ulaşılabilen koleksiyonlar, müze eğitimindeki güncel seçenekler olarak değerlendirilebilir. Müze eğitiminin temel amacı, müzenin sahip olduğu nesneleri ziyaretçi ile buluşturarak deneyim yoluyla öğrenme sağlamaktır.