Funda Balcı | Eskisehir Osmangazi University, Turkey (original) (raw)
Uploads
Papers by Funda Balcı
Kültür Araştırmaları Dergisi, Sep 10, 2023
Antik çağlarda toprak, ateş, hava, su elementleri varoluşun tözü olarak görülmektedir. Dünyanın o... more Antik çağlarda toprak, ateş, hava, su elementleri varoluşun tözü olarak görülmektedir. Dünyanın oluşumunun temel unsuru olarak kabul edilen bu maddeler Grek felsefesinin cevabını aradığı ilk soruya da yanıt niteliğindedir. Varlıkların mevcudiyetleri ve
yok olmaları hep ilk unsurla açıklanmaya çalışılır. Bu noktada özellikle suya farklı dönemlerden pek çok filozof büyük önem atfeder. Su sadece felsefenin değil insanlığın
sözlü ve yazılı edebî verimlerinin de en önemli kaynaklarından biridir. Gaston Bachelard bu elementlere, ekseriyetle suya büyük önem atfeden çok önemli isimlerden biridir. Suya insan bilincinde derin anlamlar taşıyan bir sembol olarak bakan Bachelard,
onun bir iç mekân olduğunu, kişinin iç dünyasını yansıttığını savunur. Suya arketip olarak bakar ve doğayı, insanın iç dünyasını keşfetmek için kullanılabileceğini söyler. Psikanaliz, fenomenoloji gibi farklı disiplinlerin etkileri ile oluşturduğu bu düşünce sistemine göre suyu anlamak insanın varoluşsal ve psikolojik deneyimlerini anlamlandırmak noktasında son derece mühim bir rol oynar. Bu çalışmada farklı coğrafyalarda,
farklı zamanlarda doğmuş fakat gerek hayatları gerek dünyaya bakışları gerekse sanatları hayli benzer olan Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuz Beş Yaş kitabındaki şiirleri ile
Charles Baudelaire’in Kötülük Çiçekleri kitabındaki şiirleri Bachelard’ın su felsefesine
göre karşılaştırmalı edebiyat yöntemi ile değerlendirilmiştir.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Jun 2023
İyrec-i Pézéşkzâd ve Aravind Adiga modern edebiyatın önemli romancıları arasında sayılmaktadırlar... more İyrec-i Pézéşkzâd ve Aravind Adiga modern edebiyatın önemli romancıları arasında sayılmaktadırlar. İyrec-i Pézéşkzâd Dayıcan Napolyon adlı romanında, Aravind Adiga Beyaz Kaplan adlı romanında çeşitli teknikler kullanarak satirik açıdan incelenebilecek eleştirel eserler yazmış ve satirik romanın günümüz ürünlerine birer örnek yaratmışlardır. Romanını çerçeve hikâyelerin etrafında oluşturan Pézéşkzâd, geniş bir arazi üzerinde yan yana bulunan evlerde yaşamakta olan bir aileden ve yaşadıklarından bahseder. Yaşanılanlardan bahsederken bu anlatıların ardındaki çeşitli eleştirileri de satirik bir yöntemle ve karakterleri aracılığıyla işler. Hikâyedeki Meşkasım karakteri olay akışında büyük yer kaplayan Quixote tipi bir soytarı figürüdür. Bu iyi niyetli soytarı, hizmetlisi olduğu Dayıcan ve aile için elinden geleni yapar, onları son derece sever fakat yeri gelince efendileri için bazen efendileri hakkında yalan söylemekten kaçmaz; övgüye ve ilgiye de hayli düşkündür. Beyaz Kaplan ise aslın...
TÜRKİYE SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, Dec 13, 2021
Modern dünya insanları kaosla, anlamsızlıklarla ve zıtlıklarla dolu bu dünyanın birey olmayı başa... more Modern dünya insanları kaosla, anlamsızlıklarla ve zıtlıklarla dolu bu dünyanın birey olmayı başaramamış kişileridir. Bu dünyadaki kopukluk, parça parça olmuşluk, karmaşa postmodern roman için son derece uygun bir zemin oluşturur. Günümüz Türk edebiyatının önemli romancıları arasında sayılan Elif Şafak ve Mine Söğüt de romanlarını sıklıkla bu zemine oturtur. Gerçeklikle kurgu arasındaki sınırın bir yandan silikleştirilirken bir yandan altının çizilmesi, her şeyin birbirinin parodisi olduğu, yeni hiçbir şeyin olamayacağı inancının vurgulanması, tarihle hesaplaşma arzusu, modern bireyin çöküşünü ve hayatın anlamsızlığını vurgulamak açısından üstkurmaca, metinlerarasılık, geriye dönüş, diyalog, iç çözümleme gibi çeşitli anlatım tekniklerine başvuran iki yazar da Mahrem ve Kırmızı Zaman adlı eserlerinde bu teknikleri yeni roman anlayışıyla sentezleyerek kullanmış ve postmodern romanın günümüz ürünlerine birer örnek yaratmışlardır. İki romanda da birçok karakterin iç ve dış yaşantıları çeşitli açılardan farklı unsurlarla ele alınarak postmodern tekniklerle okuyucuya aktarılmıştır. Bu çalışmadaki amaç hem Mahrem isimli romandaki hem de Kırmızı Zaman isimli romandaki baskın anlatım tekniklerini örnekleriyle ifade etmektir.
Thesis Chapters by Funda Balcı
17. ve 18. YÜZYIL OSMANLI EDEBİYATINDA BAZI ARGO KULLANIMLARI, 2020
Divan Edebiyatı muhteviyatında toplumsal ve bireysel hayatın büyük bir parçası olan küfür ve arg... more Divan Edebiyatı muhteviyatında toplumsal ve bireysel hayatın büyük bir
parçası olan küfür ve argo sözcüklerinden birçok iz bulunmaktadır. Bu izlerin bulunduğu edebî verimler incelendiğinde görülmektedir ki genel olarak hem birey hem de toplum, izahı olmayan şeyin mizahını yaparak, öfkesini, beğenisini ve eleştirilerini dil aracılığıyla dışa vurarak argoya başvurur. Gerek şehrengîz, gerek hezliyyât, gerek bahnâme, gerekse mesnevi gibi birçok türün içinde kendini gösteren argo, bazen sadece eğlence amacıyla kullanılırken bazen isyan etmek gayesiyle de kullanılmıştır. Gelgelelim sanatçıların amaçlarından bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken şey tüm bu argo muhteviyatının onları bir çatı altında birleştirdiği, bu çatının da toplumsal ahlak ve toplum yaşantısı olduğu gerçeğidir.
Bu çalışmada genel bir değerlendirmeyle Türk edebiyatının başından itibaren mühim bulunan birtakım örneklerin de katkısıyla 17. yüzyıl ve 18. yüzyıl klasik edebiyat alanında karşılaşılan bazı metinlerindeki argo sözcükleri incelenmiş ve bu metinlerin içinden birtakım örnekler verilerek bunlar argonun işlevsel bağlamı açısından yorumlanmıştır. Farklı türlerdeki bu metinlerin ortak noktası ise toplumun değer yargılarını ve mahremini argo sözcüklere yansıtmış olmalarıdır.
Çalışmanın amacı mevzubahis metinlerde kullanılan argo sözcüklerle bu sözcüklerin hangi işlevlerle ve amaçlarla kullanıldıklarını gösterip bu kullanımlar üzerinden toplumsal değerlere ışık tutarak argonun modern Türk edebiyatına doğru evrilen klasik edebiyattaki yerini göstermeye çalışmaktır.
Kültür Araştırmaları Dergisi, Sep 10, 2023
Antik çağlarda toprak, ateş, hava, su elementleri varoluşun tözü olarak görülmektedir. Dünyanın o... more Antik çağlarda toprak, ateş, hava, su elementleri varoluşun tözü olarak görülmektedir. Dünyanın oluşumunun temel unsuru olarak kabul edilen bu maddeler Grek felsefesinin cevabını aradığı ilk soruya da yanıt niteliğindedir. Varlıkların mevcudiyetleri ve
yok olmaları hep ilk unsurla açıklanmaya çalışılır. Bu noktada özellikle suya farklı dönemlerden pek çok filozof büyük önem atfeder. Su sadece felsefenin değil insanlığın
sözlü ve yazılı edebî verimlerinin de en önemli kaynaklarından biridir. Gaston Bachelard bu elementlere, ekseriyetle suya büyük önem atfeden çok önemli isimlerden biridir. Suya insan bilincinde derin anlamlar taşıyan bir sembol olarak bakan Bachelard,
onun bir iç mekân olduğunu, kişinin iç dünyasını yansıttığını savunur. Suya arketip olarak bakar ve doğayı, insanın iç dünyasını keşfetmek için kullanılabileceğini söyler. Psikanaliz, fenomenoloji gibi farklı disiplinlerin etkileri ile oluşturduğu bu düşünce sistemine göre suyu anlamak insanın varoluşsal ve psikolojik deneyimlerini anlamlandırmak noktasında son derece mühim bir rol oynar. Bu çalışmada farklı coğrafyalarda,
farklı zamanlarda doğmuş fakat gerek hayatları gerek dünyaya bakışları gerekse sanatları hayli benzer olan Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuz Beş Yaş kitabındaki şiirleri ile
Charles Baudelaire’in Kötülük Çiçekleri kitabındaki şiirleri Bachelard’ın su felsefesine
göre karşılaştırmalı edebiyat yöntemi ile değerlendirilmiştir.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Jun 2023
İyrec-i Pézéşkzâd ve Aravind Adiga modern edebiyatın önemli romancıları arasında sayılmaktadırlar... more İyrec-i Pézéşkzâd ve Aravind Adiga modern edebiyatın önemli romancıları arasında sayılmaktadırlar. İyrec-i Pézéşkzâd Dayıcan Napolyon adlı romanında, Aravind Adiga Beyaz Kaplan adlı romanında çeşitli teknikler kullanarak satirik açıdan incelenebilecek eleştirel eserler yazmış ve satirik romanın günümüz ürünlerine birer örnek yaratmışlardır. Romanını çerçeve hikâyelerin etrafında oluşturan Pézéşkzâd, geniş bir arazi üzerinde yan yana bulunan evlerde yaşamakta olan bir aileden ve yaşadıklarından bahseder. Yaşanılanlardan bahsederken bu anlatıların ardındaki çeşitli eleştirileri de satirik bir yöntemle ve karakterleri aracılığıyla işler. Hikâyedeki Meşkasım karakteri olay akışında büyük yer kaplayan Quixote tipi bir soytarı figürüdür. Bu iyi niyetli soytarı, hizmetlisi olduğu Dayıcan ve aile için elinden geleni yapar, onları son derece sever fakat yeri gelince efendileri için bazen efendileri hakkında yalan söylemekten kaçmaz; övgüye ve ilgiye de hayli düşkündür. Beyaz Kaplan ise aslın...
TÜRKİYE SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, Dec 13, 2021
Modern dünya insanları kaosla, anlamsızlıklarla ve zıtlıklarla dolu bu dünyanın birey olmayı başa... more Modern dünya insanları kaosla, anlamsızlıklarla ve zıtlıklarla dolu bu dünyanın birey olmayı başaramamış kişileridir. Bu dünyadaki kopukluk, parça parça olmuşluk, karmaşa postmodern roman için son derece uygun bir zemin oluşturur. Günümüz Türk edebiyatının önemli romancıları arasında sayılan Elif Şafak ve Mine Söğüt de romanlarını sıklıkla bu zemine oturtur. Gerçeklikle kurgu arasındaki sınırın bir yandan silikleştirilirken bir yandan altının çizilmesi, her şeyin birbirinin parodisi olduğu, yeni hiçbir şeyin olamayacağı inancının vurgulanması, tarihle hesaplaşma arzusu, modern bireyin çöküşünü ve hayatın anlamsızlığını vurgulamak açısından üstkurmaca, metinlerarasılık, geriye dönüş, diyalog, iç çözümleme gibi çeşitli anlatım tekniklerine başvuran iki yazar da Mahrem ve Kırmızı Zaman adlı eserlerinde bu teknikleri yeni roman anlayışıyla sentezleyerek kullanmış ve postmodern romanın günümüz ürünlerine birer örnek yaratmışlardır. İki romanda da birçok karakterin iç ve dış yaşantıları çeşitli açılardan farklı unsurlarla ele alınarak postmodern tekniklerle okuyucuya aktarılmıştır. Bu çalışmadaki amaç hem Mahrem isimli romandaki hem de Kırmızı Zaman isimli romandaki baskın anlatım tekniklerini örnekleriyle ifade etmektir.
17. ve 18. YÜZYIL OSMANLI EDEBİYATINDA BAZI ARGO KULLANIMLARI, 2020
Divan Edebiyatı muhteviyatında toplumsal ve bireysel hayatın büyük bir parçası olan küfür ve arg... more Divan Edebiyatı muhteviyatında toplumsal ve bireysel hayatın büyük bir
parçası olan küfür ve argo sözcüklerinden birçok iz bulunmaktadır. Bu izlerin bulunduğu edebî verimler incelendiğinde görülmektedir ki genel olarak hem birey hem de toplum, izahı olmayan şeyin mizahını yaparak, öfkesini, beğenisini ve eleştirilerini dil aracılığıyla dışa vurarak argoya başvurur. Gerek şehrengîz, gerek hezliyyât, gerek bahnâme, gerekse mesnevi gibi birçok türün içinde kendini gösteren argo, bazen sadece eğlence amacıyla kullanılırken bazen isyan etmek gayesiyle de kullanılmıştır. Gelgelelim sanatçıların amaçlarından bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken şey tüm bu argo muhteviyatının onları bir çatı altında birleştirdiği, bu çatının da toplumsal ahlak ve toplum yaşantısı olduğu gerçeğidir.
Bu çalışmada genel bir değerlendirmeyle Türk edebiyatının başından itibaren mühim bulunan birtakım örneklerin de katkısıyla 17. yüzyıl ve 18. yüzyıl klasik edebiyat alanında karşılaşılan bazı metinlerindeki argo sözcükleri incelenmiş ve bu metinlerin içinden birtakım örnekler verilerek bunlar argonun işlevsel bağlamı açısından yorumlanmıştır. Farklı türlerdeki bu metinlerin ortak noktası ise toplumun değer yargılarını ve mahremini argo sözcüklere yansıtmış olmalarıdır.
Çalışmanın amacı mevzubahis metinlerde kullanılan argo sözcüklerle bu sözcüklerin hangi işlevlerle ve amaçlarla kullanıldıklarını gösterip bu kullanımlar üzerinden toplumsal değerlere ışık tutarak argonun modern Türk edebiyatına doğru evrilen klasik edebiyattaki yerini göstermeye çalışmaktır.