Betul Kayar | Samsun Ondokuz Mayis University (original) (raw)
Uploads
Papers by Betul Kayar
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2024
7413 sayılı kanun ile Hakim ve Savcılar Kanunu'nda değişiklik yapılmış ve yargı teşkilatımıza hak... more 7413 sayılı kanun ile Hakim ve Savcılar Kanunu'nda değişiklik yapılmış ve yargı teşkilatımıza hakim savcı yardımcılığı getirilmiştir. Yargı teşkilatımız bakımından bir ilk olmakla birlikte bu kuruma benzer örneklerin tarihimizde mevcut olduğu bilinmektedir. Hakim savcı yardımcılığına hukuk tarihimizde en benzer kurum Osmanlı adli teşkilatında görev almış nâiblerdir. Osmanlı öncesi ve hatta İslamiyet öncesine gidildiğinde benzer bir kurumun mevcut olup olmadığı sorusu ise bu çalışmanın konusudur. Çalışmada İslamiyet öncesi Türk ve Moğol devletleri ile İslamiyet sonrası Türk ve Müslüman devletler hakkında önemli bilgiler veren literatür taranmış ve şu sonuçlara varılmıştır: 1 * Bu çalışma "Osmanlı Yargı Teşkilatında Nâib" adlı çalışmada yer alan "Ortaya Çıkışı ve Tarihsel Gelişimi" başlığının geliştirilmiş halidir.
Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2023
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 2023
Osmanlı şer'iye mahkemelerinde hüküm makamı olarak kadılar yer almıştır. Kadılara mahkeme işlerin... more Osmanlı şer'iye mahkemelerinde hüküm makamı olarak kadılar yer almıştır. Kadılara mahkeme işlerini yürütürken nâib ve kâtipler başta olmak üzere çeşitli görevliler yardımcı olmuştur. Kadıların mahkemede bulunmadığı hallerde nâibler kadı yerine uyuşmazlıklara bakmış ve hüküm vermiştir. Rastladığımız bazı şer'iye sicillerinde ise başkâtiplerin kadının bulunmadığı hallerde tıpkı nâib gibi kadıya vekalet edebildiği görülmüştür. Şer'iye sicilleri dışında literatür ve mühimme defterlerinden faydalanılarak konu incelenmiş ve elde edilen
Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2020
Makalemizin konusunu, Osmanlı Devleti adli teşkilatı içerisinde görev alan naib teşkil etmektedir... more Makalemizin konusunu, Osmanlı Devleti adli teşkilatı içerisinde görev alan naib teşkil etmektedir. Osmanlı Devleti adli teşkilatının temeli olan kadı hakkında çok çeşitli çalışmalar mevcut iken kadının en önemli yardımcısı olan naib hakkında çalışma sayısı pek fazla değildir. Adli işlerinin yanı sıra idari görevlerinde de kadıya yardımcı olan naib, kadı yerine atanabilmesiyle de ayrıca öneme sahiptir. Çalışmamızda şeriye sicilleri, mühimme defterleri, kanunnameler ve ruznamçelerden faydalanılarak naiblik kurumu hakkında teorik çıkarımlarda bulunulmuştur. Varmış olduğumuz sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz: Naibler kadının yardımcısı sıfatıyla adli ve idari işlerin yürütülmesinde kadının işlerini hızlandırmış ve kolaylaştırmış olup adaletin tesisinde önemli rol oynamıştır. Fakat ilerleyen dönemlerde çeşitli amaçlarla kadıların yerine atanmaları ve bu uygulamanın sıklaşması adli teşkilatın yozlaşmasında etkili olmuştur. Naiblik kurumu, usulüne uygun şekilde yürütüldüğünde ise adli teşkilata verim sağlamıştır.
ADALET DERGISI, 2019
Makalemizin konusunu Osmanlı yargı teşkilatında yer alan “şuhûdü’l hâl” kurumunun işlevi teşkil e... more Makalemizin konusunu Osmanlı yargı teşkilatında yer alan “şuhûdü’l hâl” kurumunun işlevi teşkil etmektedir. “Şuhûdü’l hâl”in gerek hukuki açıdan gerekse tarih bilimi açısından incelendiği çeşitli çalışmalar mevcuttur. “Şuhûdü’l hâl”in yargılama faaliyeti içerisindeki işlevi bakımından öğretinin görüşü, yargılamanın aleniyeti ve denetlenmesi hususunda etkili olduğu yönündedir. Şerʽiye sicil kayıtlarından faydalandığımız bu çalışmamızda ise “şuhûdü’l hâl”in yargılama faaliyeti içerisindeki işlevi tekrar değerlendirilmeye çalışılmıştır. Varmış olduğumuz sonuca göre “şuhûdü’l hâl”, bilhassa keşif ve bilirkişiye başvurulan uyuşmazlıklarda, keşif ve bilirkişi heyetinde yer alarak yargılamaya doğrudan etki etmiştir. Müessesenin bu işlevi, Osmanlı yargısının hızlı işlemesine katkı sağlamıştır. Benzeri bir kurum olmayan “şuhûdü’l hâl” ve işlevinin incelenmesi, günümüz yargılama hukukuna katkı sağlayacaktır.
Conference Presentations by Betul Kayar
Üç Kıtada Osmanlı İmparatorluğu Çalışmaları Uluslararası Kongresi, 2021
"Nişancı", Osmanlı Devleti'nde görev almış yüksek memurlardan biridir. Tarih sahnesinde ortaya çı... more "Nişancı", Osmanlı Devleti'nde görev almış yüksek memurlardan biridir. Tarih sahnesinde ortaya çıkışı İslamiyet öncesi Türk devletlerine kadar gitmektedir. Türk hakanlarını temsil eden ve "tuğra" denilen yazılı işaretleri yapan bu görevliler "tuğrai" olarak anılmıştır. İslam devletlerinde hükümdarın emirlerine işaret koymakla görevli memurlara ise "tevkii" denilmiştir. Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devletleri'nde hükümdarın emirlerinin kaleme alındığı ve tuğrasının çekildiği "Tuğra Divanı" ve bu divanların başında tuğrai bulunmuştur. Osmanlı Devleti'nde ise başlarda daha çok tuğrai ifadesi kullanılmış iken ilerleyen tarihlerde tevkii ifadesi yaygınlaşmış, nişancı ifadesi ile birlikte her üç terim de bu memuriyeti ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Belgelerde geçen ifadeler dikkate alındığında bu kurumun 15. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı Devleti'nde mevcut olduğu kabul edilmektedir. Fatih Sultan Mehmet'in Teşkilat Kanunnamesi'nde ve bir başka önemli belge olan Abdurrahman Abdi Paşa Kanunnamesi'nde nişancının teşrifattaki yeri, mertebesi ve alması gereken eğitim gibi hususlara yer verilmiştir. Nişancılık kurumu, Osmanlı Devleti'nde farklı görev ve yetkiler verilmek suretiyle geliştirilmiş olmasına rağmen daha çok tuğra çekme görevi ile anılmaktadır. Halbuki nişancı, esas görevi olan resmi belgelere padişahın tuğrasını işlemenin yanısıra Osmanlı topraklarını tahrir etmiş, devlet bürokrasisini yönetmiş, Osmanlı'nın diğer devletlerle diplomatik ilişkilerini yürütmüş ve çalışmamızda da işaret edileceği üzere örfi hukuk düzenlemelerinin oluşturulmasında önemli rol oynamıştır. Örfi hukuk, İslam hukukunun ulul-emre tanımış olduğu sınırlı yasama yetkisi çerçevesinde ve şeri hukuka aykırı olmamak şartıyla konulan kurallardır. Dolayısıyla örfi hukuk kurallarının yazımında rol alması ile nişancı, oldukça önemli bir görev icra etmiştir. Nişancılar, bu derece önemli bir görevi icra edecekleri göz önüne alınarak belli bir medrese eğitiminden geçmiş kimseler arasından seçilmişlerdir. Bu şekilde örfi hukuk hükümlerinin şeri hukuka aykırılık teşkil etmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Osmanlı kanunnameleri, yasaknameler, berat ve fermanlar nişancılar tarafından hazırlanmış, Divan-ı Hümayun'da müzakere ve mütalaa edildikten sonra sadrazam tarafından padişaha sunulmuştur. Nişancı, Divan-ı Hümayun üyesi olması bakımından bu noktada da etkili olmuş; yeni getirilecek olan hukuk kurallarını mevcut hukuk kuralları ile karşılaştırmak suretiyle uygun olup olmadığını takdir edebilmiş, uygun bulmadığı hallerde ise kanunnamelerin kenarına bu hususu not düşebilmiştir. Sonuç olarak Osmanlı Devleti'nde nişancının, örfi hukuk kuralı koyulması esnasında herhangi bir devlet memuru olmaktan ziyade padişahın sınırlı yasama yetkisinin temsilcisi olduğu söylenebilir.
1. Uluslararası Kanuni Sultan Süleyman Sempozyumu, 2018
Books by Betul Kayar
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2024
7413 sayılı kanun ile Hakim ve Savcılar Kanunu'nda değişiklik yapılmış ve yargı teşkilatımıza hak... more 7413 sayılı kanun ile Hakim ve Savcılar Kanunu'nda değişiklik yapılmış ve yargı teşkilatımıza hakim savcı yardımcılığı getirilmiştir. Yargı teşkilatımız bakımından bir ilk olmakla birlikte bu kuruma benzer örneklerin tarihimizde mevcut olduğu bilinmektedir. Hakim savcı yardımcılığına hukuk tarihimizde en benzer kurum Osmanlı adli teşkilatında görev almış nâiblerdir. Osmanlı öncesi ve hatta İslamiyet öncesine gidildiğinde benzer bir kurumun mevcut olup olmadığı sorusu ise bu çalışmanın konusudur. Çalışmada İslamiyet öncesi Türk ve Moğol devletleri ile İslamiyet sonrası Türk ve Müslüman devletler hakkında önemli bilgiler veren literatür taranmış ve şu sonuçlara varılmıştır: 1 * Bu çalışma "Osmanlı Yargı Teşkilatında Nâib" adlı çalışmada yer alan "Ortaya Çıkışı ve Tarihsel Gelişimi" başlığının geliştirilmiş halidir.
Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2023
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 2023
Osmanlı şer'iye mahkemelerinde hüküm makamı olarak kadılar yer almıştır. Kadılara mahkeme işlerin... more Osmanlı şer'iye mahkemelerinde hüküm makamı olarak kadılar yer almıştır. Kadılara mahkeme işlerini yürütürken nâib ve kâtipler başta olmak üzere çeşitli görevliler yardımcı olmuştur. Kadıların mahkemede bulunmadığı hallerde nâibler kadı yerine uyuşmazlıklara bakmış ve hüküm vermiştir. Rastladığımız bazı şer'iye sicillerinde ise başkâtiplerin kadının bulunmadığı hallerde tıpkı nâib gibi kadıya vekalet edebildiği görülmüştür. Şer'iye sicilleri dışında literatür ve mühimme defterlerinden faydalanılarak konu incelenmiş ve elde edilen
Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2020
Makalemizin konusunu, Osmanlı Devleti adli teşkilatı içerisinde görev alan naib teşkil etmektedir... more Makalemizin konusunu, Osmanlı Devleti adli teşkilatı içerisinde görev alan naib teşkil etmektedir. Osmanlı Devleti adli teşkilatının temeli olan kadı hakkında çok çeşitli çalışmalar mevcut iken kadının en önemli yardımcısı olan naib hakkında çalışma sayısı pek fazla değildir. Adli işlerinin yanı sıra idari görevlerinde de kadıya yardımcı olan naib, kadı yerine atanabilmesiyle de ayrıca öneme sahiptir. Çalışmamızda şeriye sicilleri, mühimme defterleri, kanunnameler ve ruznamçelerden faydalanılarak naiblik kurumu hakkında teorik çıkarımlarda bulunulmuştur. Varmış olduğumuz sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz: Naibler kadının yardımcısı sıfatıyla adli ve idari işlerin yürütülmesinde kadının işlerini hızlandırmış ve kolaylaştırmış olup adaletin tesisinde önemli rol oynamıştır. Fakat ilerleyen dönemlerde çeşitli amaçlarla kadıların yerine atanmaları ve bu uygulamanın sıklaşması adli teşkilatın yozlaşmasında etkili olmuştur. Naiblik kurumu, usulüne uygun şekilde yürütüldüğünde ise adli teşkilata verim sağlamıştır.
ADALET DERGISI, 2019
Makalemizin konusunu Osmanlı yargı teşkilatında yer alan “şuhûdü’l hâl” kurumunun işlevi teşkil e... more Makalemizin konusunu Osmanlı yargı teşkilatında yer alan “şuhûdü’l hâl” kurumunun işlevi teşkil etmektedir. “Şuhûdü’l hâl”in gerek hukuki açıdan gerekse tarih bilimi açısından incelendiği çeşitli çalışmalar mevcuttur. “Şuhûdü’l hâl”in yargılama faaliyeti içerisindeki işlevi bakımından öğretinin görüşü, yargılamanın aleniyeti ve denetlenmesi hususunda etkili olduğu yönündedir. Şerʽiye sicil kayıtlarından faydalandığımız bu çalışmamızda ise “şuhûdü’l hâl”in yargılama faaliyeti içerisindeki işlevi tekrar değerlendirilmeye çalışılmıştır. Varmış olduğumuz sonuca göre “şuhûdü’l hâl”, bilhassa keşif ve bilirkişiye başvurulan uyuşmazlıklarda, keşif ve bilirkişi heyetinde yer alarak yargılamaya doğrudan etki etmiştir. Müessesenin bu işlevi, Osmanlı yargısının hızlı işlemesine katkı sağlamıştır. Benzeri bir kurum olmayan “şuhûdü’l hâl” ve işlevinin incelenmesi, günümüz yargılama hukukuna katkı sağlayacaktır.
Üç Kıtada Osmanlı İmparatorluğu Çalışmaları Uluslararası Kongresi, 2021
"Nişancı", Osmanlı Devleti'nde görev almış yüksek memurlardan biridir. Tarih sahnesinde ortaya çı... more "Nişancı", Osmanlı Devleti'nde görev almış yüksek memurlardan biridir. Tarih sahnesinde ortaya çıkışı İslamiyet öncesi Türk devletlerine kadar gitmektedir. Türk hakanlarını temsil eden ve "tuğra" denilen yazılı işaretleri yapan bu görevliler "tuğrai" olarak anılmıştır. İslam devletlerinde hükümdarın emirlerine işaret koymakla görevli memurlara ise "tevkii" denilmiştir. Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devletleri'nde hükümdarın emirlerinin kaleme alındığı ve tuğrasının çekildiği "Tuğra Divanı" ve bu divanların başında tuğrai bulunmuştur. Osmanlı Devleti'nde ise başlarda daha çok tuğrai ifadesi kullanılmış iken ilerleyen tarihlerde tevkii ifadesi yaygınlaşmış, nişancı ifadesi ile birlikte her üç terim de bu memuriyeti ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Belgelerde geçen ifadeler dikkate alındığında bu kurumun 15. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı Devleti'nde mevcut olduğu kabul edilmektedir. Fatih Sultan Mehmet'in Teşkilat Kanunnamesi'nde ve bir başka önemli belge olan Abdurrahman Abdi Paşa Kanunnamesi'nde nişancının teşrifattaki yeri, mertebesi ve alması gereken eğitim gibi hususlara yer verilmiştir. Nişancılık kurumu, Osmanlı Devleti'nde farklı görev ve yetkiler verilmek suretiyle geliştirilmiş olmasına rağmen daha çok tuğra çekme görevi ile anılmaktadır. Halbuki nişancı, esas görevi olan resmi belgelere padişahın tuğrasını işlemenin yanısıra Osmanlı topraklarını tahrir etmiş, devlet bürokrasisini yönetmiş, Osmanlı'nın diğer devletlerle diplomatik ilişkilerini yürütmüş ve çalışmamızda da işaret edileceği üzere örfi hukuk düzenlemelerinin oluşturulmasında önemli rol oynamıştır. Örfi hukuk, İslam hukukunun ulul-emre tanımış olduğu sınırlı yasama yetkisi çerçevesinde ve şeri hukuka aykırı olmamak şartıyla konulan kurallardır. Dolayısıyla örfi hukuk kurallarının yazımında rol alması ile nişancı, oldukça önemli bir görev icra etmiştir. Nişancılar, bu derece önemli bir görevi icra edecekleri göz önüne alınarak belli bir medrese eğitiminden geçmiş kimseler arasından seçilmişlerdir. Bu şekilde örfi hukuk hükümlerinin şeri hukuka aykırılık teşkil etmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Osmanlı kanunnameleri, yasaknameler, berat ve fermanlar nişancılar tarafından hazırlanmış, Divan-ı Hümayun'da müzakere ve mütalaa edildikten sonra sadrazam tarafından padişaha sunulmuştur. Nişancı, Divan-ı Hümayun üyesi olması bakımından bu noktada da etkili olmuş; yeni getirilecek olan hukuk kurallarını mevcut hukuk kuralları ile karşılaştırmak suretiyle uygun olup olmadığını takdir edebilmiş, uygun bulmadığı hallerde ise kanunnamelerin kenarına bu hususu not düşebilmiştir. Sonuç olarak Osmanlı Devleti'nde nişancının, örfi hukuk kuralı koyulması esnasında herhangi bir devlet memuru olmaktan ziyade padişahın sınırlı yasama yetkisinin temsilcisi olduğu söylenebilir.
1. Uluslararası Kanuni Sultan Süleyman Sempozyumu, 2018