Ahmet Taşdoğan | Siirt University (original) (raw)
Uploads
Papers by Ahmet Taşdoğan
Günümüz Türkiye’sinde bireylerin çoğunluğu Kur’ân-ı Kerîm’i anlamak için meâllerden yararlanmakta... more Günümüz Türkiye’sinde bireylerin çoğunluğu Kur’ân-ı Kerîm’i anlamak için meâllerden yararlanmaktadır. Ancak bir dilin başka bir dile çevrilmesindeki zorlukların yanı sıra çoğu meâlin herhangi bir usule dayanmaması sorun olmaktadır. Kıraat farklılığı bulunan bir kelimenin, ülkemizde okuyuşu tercih edilen kıraat imamından farklı bir kıraat imamına göre çevrilmesi, bu usulsüzlüğün sonuçlarından biridir. Bu tür tercümeler, elimizdeki Kur’ân metninde bulunmayan bir kelimenin anlamının meâllerde yer almasına sebep olmaktadır. Çalışma, Ahzâb sûresinin 33/33. âyetinde yer alan “قرْنَ” kelimesindeki muhtelif kıraat vecihlerini ve bunların Kur’ân’ın Türkçe meâllerine yansıtılamamasını konu edinmektedir. Çalışmada, kıraat farklılıkları ekseninde sözcüğün morfolojik yapısına dair belirtilen görüşlerin izi sürülmekte, bunların, ilgili âyetin anlam ve yorumuna olan etkisine değinilmektedir. Ardından inceleme konusu olan sözcüğün Türkçe meâllerdeki çeviri şekilleri ele alınmakta ve bu meâllerin esas aldıkları kıraatlere dikkat çekilmektedir. Elde edilen bilgiler metin analizi ve mukayese yöntemi kullanıla-rak irdelenmektedir. Çalışma, Kur’ân meâllerinde yöntem problemi olduğu-nu ve meâl yazarlarının Âsım kıraatine uygun çeviri yapmadıklarını söyle-meye çalışmaktadır. Ayrıca kıraat farklılıklarını çevirilere yansıtmanın meâllere zenginlik katacağını ortaya koyma amacındadır. Ülkemizde tercih edilen Âsım kıraatinin Hafs rivâyetine göre okunan söz konusu kelimenin Arap dili kuralları açısından hiçbir dayanağının olmadığı iddiaları, çalışmayı değerli kılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Tefsir, Kıraat, Kıraat-Meâl İlişkisi, Ahzâb sûresinin 33. Âyeti, Karne Kelimesi.
An Examination of the Inability to Reflect ʿĀsim’s Recitation in Qur’ānic
Translations: The Case of Verse 33 of Sūrah al-Ahzāb
Abstract
In today’s Türkiye, many people use Qur’ānic translations to understand the Qur’ān. However, in addition to the problem of translating one language into another, there is also the problem that most translations are not based on any methodology. To translate a word which has a difference in qirāʾāt accord-ing to a different imam of qirāʾāt and not according to the preferred imam of qirāʾāt in our country, is one of the consequences of this methodlessness. Such translations cause a word that is not found in the Qur’ānic text to be included in the translations. The study deals with the various qirāʾāt versions of the word “
قرْنَ ” in the verse 33/33 of Sūrah al-Ahzāb and their reflection in the Turkish
Qur’ānic translations. Likewise, the study traces the views on the morphological structure of the word on the axis of qirāʾāt differences and touches upon their impact on the meaning and interpretation of the relevant verse. Then, the translations of this word in the Turkish Qur’ānic translations are analyzed and the qirāʾāt on which these translations are based are pointed out. The information obtained is analyzed through textual analysis and comparison. The study aims to reveal that there is a methodological problem in the translations of the Qur’ān, that the translations have not been done in accordance with the
qirāʾāt of ʿĀṣim, and that reflecting the qirāʾāt differences in the translations will enrich the translations. The claims that the word in question, which is read according to the Hafs narration of qirāʾāt of ʿĀṣim preferred in our country, has no basis in terms of Arabic language rules make this study valuable.
Keywords: Tafsīr, Qirāʾāt, The Relation of Qirāʾāt and Qur’ānic Transla-tions, Al-Āyat 33 of Sūrah Al-Ahzāb, The Word Qarna.
Harran İlahiyat Dergisi, 2024
Kur’ân-ı Kerîm metninde bulunan kelimelerinin anlaşılmasında dil kurallarının nirengi nokta ve ön... more Kur’ân-ı Kerîm metninde bulunan kelimelerinin anlaşılmasında dil kurallarının nirengi nokta ve önemi haiz olduğu müsellemdir. Bu durum, kıraat farklılıklarının bulunduğu kelimelerde daha fazla önem kazanmaktadır. Zira her müfessirin kendi anlayışıyla Kur’ân’ı tefsir etme çabası, dil kurallarının kıraatlerin anlaşılmasındaki etkisini değerli kılmaktadır. Muhtelif kıraat vecihlerinin cümle yapısı bakımından konumu veya sözcüğün yapısı gibi durumların dil kuralları çerçevesinde açıklanması, Kur’ân âyetlerinin tefsirine farklı yorumlar katabilmektedir. Bu sayede Kur’ân’ın yorumlanmasında zenginlik ve genişlik sağlanmaktadır. Dil, bir dil ürünü olan Kur’ân’ın dolayısıyla onun bir parçası olan kıraatlerin anlaşılmasında başvurulması gereken önemli bir olgudur. Nitekim Kur’ân kelimelerinin nasıl okunması gerektiğini inceleyen kıraatlerin sıhhat şartlarından biri olan dil kurallarına uygunluk şartı, dilin kıraatlerin anlaşılmasındaki önemini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede çalışmanın amacı, muhtelif kıraat vecihleri olan bir kelimenin cümle yapısı açısından konumu sebebiyle ilgili âyete birçok anlam kattığını göstermek, bunun Kur’ân yorumuna zenginlik kattığını ortaya koymaktır. Her ne kadar benzer çalışmalar yapılsa da söz konusu âyetin başka bir çalışmaya konu edilmiş olmaması ve Arap dili kurallarına uygunluğu sebebiyle inceleme konusu olan kelimenin şâz kıraatinin de müfessirler tarafından değerlendirilmeye alınması çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu çalışmada, Zuhruf sûresinin 88. âyetinde yer alan ve âyete farklı yorumlar yüklenmesine sebep olan وَقِيلِهِ sözcüğündeki kıraat farklılıklarının dil kuralları çerçevesinde cümledeki konumu açıklanmaktadır. Keza bu kelimenin kök analizine temas edilmekte ve kıraat farklılıklarının sentaks açısından analizi ele alınmaktadır. İncelenen her bir kıraat vechine göre söz konusu kelimenin cümle yapısı bakımından konumu maddeler hâlinde sıralanmakta, ilgili görüşü savunan müfessirlerin kimler olduğuna değinilmekte ve farklı kıraatlerin âyetin anlam ve yorumuna olan etkisinin izi sürülmektedir. Bu doğrultuda âyet, Arap dili, tefsir ve kıraat kitaplarından istifade edilerek nitel ve metin analizi yöntemiyle irdelenmektedir. Söz konusu sözcük mecrûr, mansûb ve merfûʿ olmak üzere üç farklı şekilde kıraat edilmektedir. Bu okuyuşlardan mecrûr ve mansûb olanların mütevâtir, merfûʿ okuyuşun ise şâz kıraat olduğu ifade edilmektedir. Arap dili açısından her üç hareke ile okunabilen bu kelimenin, cümle yapısı açısından birçok farklı iʿrâb alabilmesi, âyetin bu değerlendirmelere göre yorumlanmasına sebep olmaktadır. Bu çerçevede müfessirlerin inceleme konusu olan kelimenin dil kuralları açısından birçok yoruma müsait olması sebebiyle her kıraat vechine göre قِيل kelimesinin cümle yapısı bakımından konumunu açıkladıkları ve âyeti bu değerlendirmelere göre yorumladıkları görülmektedir. Bu da doğal olarak âyete birçok anlam yüklenmesine sebep olmaktadır. Sonuç olarak bu çalışmada, dil kuralları çerçevesinde inceleme konusu olan kelimeye farklı iʿrâblar takdir edilmesinin âyete değişken anlamlar yüklenmesine sebep olduğu, bunun Kur’ân âyetlerinin delalet yönünün ortaya çıkarılmasına katkı sağladığı ve âyetin farklı mana takdirini mümkün kıldığı müşahede edilmiştir. Çalışmada, وَقِيلِهِ kelimesinin çok sayıda nahiv kuralıyla yorumlandığı ve bunun âyetin anlam ve yorumuna oldukça etki ettiği görülmüştür.
Marifetname , 2021
Mennâ‘ el-Kattân’ın kaleme aldığı “Mebâhis fî ‘ulûmi’l-Kur’ân” adlı eser genel olarak incelendiği... more Mennâ‘ el-Kattân’ın kaleme aldığı “Mebâhis fî ‘ulûmi’l-Kur’ân” adlı eser genel olarak incelendiği zaman; yazarın mübhemâü’l-Kur’ân, müşkilü’l-Kur’ân, mecâzü’l-Kur’ân ile vücûh ve nezâir gibi konulara değinmemesi, kitabın eksikliklerinden biri olarak görülmektedir. Çalışma, bu yönüyle diğer tefsir usûlü kitaplarından ayrılmaktadır. Yazar, kitabın daha kapsayıcı olması, Kur’ân ilimlerinin genelini barındırması için diğer ilimlerden az da olsa açıklamalar yapmıştır. Ayrıca “Bu eser, Suyûtî’nin güzel bir özeti şeklindedir” denilebilir. Zira Suyûtî’nin el-İtkân adlı kitabı ile karşılaştırıldığında yukarıda saydığımız konular hariç genelde Suyûtî’de bulunan her şey az veya çok bu eserde de bulunmaktadır. Eserin şematik ve sade bir dil kullanılarak kaleme alınması ile birlikte sunulan bilgilerin karşılaştırmalar yapılarak okuyucuya aktarılması yönlerinin araştırmacılar için faydalı olduğu düşünülmektedir.
Diyanet ilmi Dergi, 2020
THE QUESTION OF THE BURDENS CARRIED BY THE ISRAELITIES: A STUDY ON THE VERSE 20/87 OF THE SŪRAH T... more THE QUESTION OF THE BURDENS CARRIED BY THE ISRAELITIES: A STUDY ON THE VERSE 20/87 OF THE SŪRAH TĀ-HĀ
ما كان حمل بني إسرائيل: بحث عن قوله تعالى "حملنا أوزارًا من زينة القوم"
One of the parables in the Qurʾān is the escape of the Israelites from Egypt. One of the verses that mention this event is the verse 20/87 of Surah Ṭā-Ḥā. This study is based on the verse 20/87 of Ṭā-Ḥā. One night, escaping from the persecution of the Pharaoh, were trying to reach Palestine by crossing the Red Sea. The aim of the Pharaoh, who set off with his army, was to catch and destroy the Israelites but he failed and drowned in the sea. The Israelites survived but in a very short time disobeyed the orders of Moses. They started worshipping a golden calf which had a lowing sound (ḫuwār) made by Samiri. The reason was that the Israelites had deceived Egyptians and they departured with the borrowed (ʿārīya) ornaments (zīnat) of them. Although it is said in the Torah and some tafsirs that Moses ordered this, the prophets do not order a haram act. The Israelites carried these forbidden (evzâr) golds. In the verse 20/87, the Word awzār, which has meanings of both burden and sinful act, is used. They melted these golds and made a calf idol. Finally, they admitted that the gold they stole caused
them to stray from the true path. Because when carrying out an action for the sake of
religion, making a haramact and aiming for personal interest will take the person
off the true path.
Books by Ahmet Taşdoğan
Fecr Yayınları, 2022
Bu çalışmada, Yüce Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.s.) ile gönderdiği son ve en mükemmel din olan İsla... more Bu çalışmada, Yüce Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.s.) ile gönderdiği son ve en mükemmel din olan İslamiyet’in peygamberlik ile alakalı bazı kavramları hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda Kurʾân’da peygamberler için kullanılan ifadeler hakkında müfessirlerin görüşleri ışığında bilgi verilmiş, bunların doğru ve anlaşılır bir şekilde aktarılması ve karşılaşılan ifadeyle hangi peygamberin nitelendiğinin bilinmesi hedeflenmiştir.
Thesis Chapters by Ahmet Taşdoğan
DİLBİLİMSEL TEFSİR BAĞLAMINDA KUR’ÂN’DA İ’RÂZ VE İLİŞKİLİ KELİMELERİN ANALİZİ Bu çalışmada iʿrâz... more DİLBİLİMSEL TEFSİR BAĞLAMINDA KUR’ÂN’DA İ’RÂZ VE İLİŞKİLİ KELİMELERİN ANALİZİ
Bu çalışmada iʿrâz kelimesinin Kur’ân-ı Kerîm’deki kullanımları konu edilmiştir. İʿrâz, kelime kökü itibariyle yüz çevirmek anlamına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de çeşitli bağlamlarda insan eylemi olarak kullanılmıştır. Öte yandan Kur’ân’da, yapısal olarak iʿrâz ile aynı kökten olmamasına rağmen müfessirler tarafından iʿrâz kelimesi ile tercüme edilen fiiller de bulunmaktadır. Bu kelimeler tevellâ, sadde, sadefe ve safehe fiilleridir. Oysa bu kelimelerin ifade ettiği farklı anlamlar olmalıdır. Dolayısıyla bu çalışmada iʿrâz sözcüğünün genel anlamlarının yanı sıra mürâdifi olduğu varsayılan kelimeler ele alınmıştır. Çalışmada, bu kelimelerin ortak yönlerine değinilmiş ve her birinin aslında özel bir kullanım alanına sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma için iʿrâz kelimesinin seçilmesinde; müfessirlerin ilgili âyette zikredilen iʿrâz kelimesine bazen farklı anlamlar yüklemesi, meâllerde ilgili kelimenin kök anlamı göz ardı edilerek âyetin muhtevasına göre yaklaşık anlamlar verilmesi, kök anlam itibariyle iʿrâz ile benzer olmamasına rağmen bazı sözcüklere iʿrâz anlamı yüklenilmesi, Türkiye’deki akademik çalışmalarda bu konunun detaylı olarak incelenmemiş ve yeteri kadar çalışılmamış olması gibi sebepler etkili olmuştur. Çalışma, bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Girişte iʿrâz sözcüğü hakkında semantik bir yöntem takip edilerek genel bilgiler verilmiştir. Birinci bölümde iʿrâz kelimesinin Kur’ân’daki anlamları irdelenmiş, ikinci bölümde ise iʿrâz sözcüğünün mürâdifi olduğu sanılan kelimelerin iʿrâz sözcüğü ile bağlantısı ya da farklılığı ortaya konmaya çalışılmıştır.
ANALYSİS OF İ’RÂZ AND RELATED WORDS İN THE QUR'AN İN THE CONTEXT OF LİNGUİSTİC COMMENTARY
In this study, the uses of the word ʾiʿrāḍ in the Qurʾān are discussed. ʾiʿrāḍ means turning away in terms of its word root. It is used as a human action in various contexts in the Qurʾān. On the other hand, there are verbs in the Qurʾān that are translated with the word ʾiʿrāḍ by the commentators although they are not structurally from the same root as ʾiʿrāḍ. These words are the verbs tawallā, sadda, sadefah, and safehe. However, these words should have different meanings. Therefore, in this study, in addition to the general meanings of the word ʾiʿrāḍ, the words that are assumed to be its murrādifiers are discussed. In the study, the common aspects of these words are mentioned and it is concluded that each of them actually has a special usage area. The word ʾiʿrāḍ was chosen for the study; The reasons for the selection of the word ʾiʿrāḍ for the study are as follows: the commentators sometimes attribute different meanings to the word ʾiʿrāḍ mentioned in the relevant verse, ignoring the root meaning of the word and giving approximate meanings according to the content of the verse, attributing the meaning of ʾiʿrāḍ to some words even though they are not similar to ʾiʿrāḍ in terms of root meaning, and the fact that this subject has not been examined in detail and has not been studied sufficiently in academic studies in Turkey. The study consists of an introduction and two main chapters. In the introduction, general information about the word ʾiʿrāḍ is given by following a semantic method. In the first chapter, the meanings of the word ʾiʿrāḍ in the Qur'ān are examined, and in the second chapter, the word ʾiʿrāḍ is analysed.
تحليل كلمة الإعراض وما يتعلق به من ألفاظ القرآن (تولى صد صدف صفح) في سياق التفسير اللغوي
في هذه الدراسة نناقش استخدامات كلمة إعراض في القرآن الكريم. وأصل كلمة ”إعراض“ في القرآن الكريم يعني الإعراض. وقد استعملت في القرآن الكريم في سياقات مختلفة في القرآن الكريم. ومن ناحية أخرى، هناك أفعال في القرآن الكريم ترجمها المفسرون بكلمة إعراض، رغم أنها ليست من نفس جذر كلمة إعراض من الناحية التركيبية. وهذه الكلمات هي الأفعال ”تَوَلَّى“ و ”صَدَّى“ و ”صَدَفَ“ و ”صَدَفَ“ و ”صَدَفَ“ و ”صَدَفَ“. ومع ذلك، ينبغي أن يكون لهذه الكلمات معانٍ مختلفة. ولذلك، فبالإضافة إلى المعاني العامة لكلمة إِعْرَاض في هذه الدراسة، يتم في هذه الدراسة مناقشة الكلمات التي يفترض أنها مرادفة لها. وفي الدراسة، ذُكرت الأوجه المشتركة بين هذه الكلمات، وخلصت الدراسة إلى أن لكل منها في الواقع مجال استعمال خاص. وقد جاء اختيار كلمة (إعراض) للدراسة متأثرًا بأن المفسرين ينسبون أحيانًا معاني مختلفة لكلمة (إعراض) الواردة في الآية ذات الصلة، وأنه في الترجمات يتم تجاهل المعنى الجذري للكلمة وإعطاء معانٍ تقريبية حسب مضمون الآية، وأن بعض الكلمات تنسب إليها معنى الإعراض رغم أنها لا تشبه الإعراض من حيث المعنى الجذري، وأن هذا الموضوع لم يتم بحثه بالتفصيل ودراسته بشكل كافٍ في الدراسات الأكاديمية في تركيا. تتكون الدراسة من مقدمة وفصلين رئيسيين. في المقدمة، تم تقديم معلومات عامة عن كلمة إعراض باتباع المنهج الدلالي. في الفصل الأول، وفي الجزء الثاني، محاولة الكشف عن العلاقة أو الفرق بين كلمة (إِعْرَاض) والكلمات التي يُعتقد أنها مرادفة لكلمة (إِعْرَاض).
Günümüz Türkiye’sinde bireylerin çoğunluğu Kur’ân-ı Kerîm’i anlamak için meâllerden yararlanmakta... more Günümüz Türkiye’sinde bireylerin çoğunluğu Kur’ân-ı Kerîm’i anlamak için meâllerden yararlanmaktadır. Ancak bir dilin başka bir dile çevrilmesindeki zorlukların yanı sıra çoğu meâlin herhangi bir usule dayanmaması sorun olmaktadır. Kıraat farklılığı bulunan bir kelimenin, ülkemizde okuyuşu tercih edilen kıraat imamından farklı bir kıraat imamına göre çevrilmesi, bu usulsüzlüğün sonuçlarından biridir. Bu tür tercümeler, elimizdeki Kur’ân metninde bulunmayan bir kelimenin anlamının meâllerde yer almasına sebep olmaktadır. Çalışma, Ahzâb sûresinin 33/33. âyetinde yer alan “قرْنَ” kelimesindeki muhtelif kıraat vecihlerini ve bunların Kur’ân’ın Türkçe meâllerine yansıtılamamasını konu edinmektedir. Çalışmada, kıraat farklılıkları ekseninde sözcüğün morfolojik yapısına dair belirtilen görüşlerin izi sürülmekte, bunların, ilgili âyetin anlam ve yorumuna olan etkisine değinilmektedir. Ardından inceleme konusu olan sözcüğün Türkçe meâllerdeki çeviri şekilleri ele alınmakta ve bu meâllerin esas aldıkları kıraatlere dikkat çekilmektedir. Elde edilen bilgiler metin analizi ve mukayese yöntemi kullanıla-rak irdelenmektedir. Çalışma, Kur’ân meâllerinde yöntem problemi olduğu-nu ve meâl yazarlarının Âsım kıraatine uygun çeviri yapmadıklarını söyle-meye çalışmaktadır. Ayrıca kıraat farklılıklarını çevirilere yansıtmanın meâllere zenginlik katacağını ortaya koyma amacındadır. Ülkemizde tercih edilen Âsım kıraatinin Hafs rivâyetine göre okunan söz konusu kelimenin Arap dili kuralları açısından hiçbir dayanağının olmadığı iddiaları, çalışmayı değerli kılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Tefsir, Kıraat, Kıraat-Meâl İlişkisi, Ahzâb sûresinin 33. Âyeti, Karne Kelimesi.
An Examination of the Inability to Reflect ʿĀsim’s Recitation in Qur’ānic
Translations: The Case of Verse 33 of Sūrah al-Ahzāb
Abstract
In today’s Türkiye, many people use Qur’ānic translations to understand the Qur’ān. However, in addition to the problem of translating one language into another, there is also the problem that most translations are not based on any methodology. To translate a word which has a difference in qirāʾāt accord-ing to a different imam of qirāʾāt and not according to the preferred imam of qirāʾāt in our country, is one of the consequences of this methodlessness. Such translations cause a word that is not found in the Qur’ānic text to be included in the translations. The study deals with the various qirāʾāt versions of the word “
قرْنَ ” in the verse 33/33 of Sūrah al-Ahzāb and their reflection in the Turkish
Qur’ānic translations. Likewise, the study traces the views on the morphological structure of the word on the axis of qirāʾāt differences and touches upon their impact on the meaning and interpretation of the relevant verse. Then, the translations of this word in the Turkish Qur’ānic translations are analyzed and the qirāʾāt on which these translations are based are pointed out. The information obtained is analyzed through textual analysis and comparison. The study aims to reveal that there is a methodological problem in the translations of the Qur’ān, that the translations have not been done in accordance with the
qirāʾāt of ʿĀṣim, and that reflecting the qirāʾāt differences in the translations will enrich the translations. The claims that the word in question, which is read according to the Hafs narration of qirāʾāt of ʿĀṣim preferred in our country, has no basis in terms of Arabic language rules make this study valuable.
Keywords: Tafsīr, Qirāʾāt, The Relation of Qirāʾāt and Qur’ānic Transla-tions, Al-Āyat 33 of Sūrah Al-Ahzāb, The Word Qarna.
Harran İlahiyat Dergisi, 2024
Kur’ân-ı Kerîm metninde bulunan kelimelerinin anlaşılmasında dil kurallarının nirengi nokta ve ön... more Kur’ân-ı Kerîm metninde bulunan kelimelerinin anlaşılmasında dil kurallarının nirengi nokta ve önemi haiz olduğu müsellemdir. Bu durum, kıraat farklılıklarının bulunduğu kelimelerde daha fazla önem kazanmaktadır. Zira her müfessirin kendi anlayışıyla Kur’ân’ı tefsir etme çabası, dil kurallarının kıraatlerin anlaşılmasındaki etkisini değerli kılmaktadır. Muhtelif kıraat vecihlerinin cümle yapısı bakımından konumu veya sözcüğün yapısı gibi durumların dil kuralları çerçevesinde açıklanması, Kur’ân âyetlerinin tefsirine farklı yorumlar katabilmektedir. Bu sayede Kur’ân’ın yorumlanmasında zenginlik ve genişlik sağlanmaktadır. Dil, bir dil ürünü olan Kur’ân’ın dolayısıyla onun bir parçası olan kıraatlerin anlaşılmasında başvurulması gereken önemli bir olgudur. Nitekim Kur’ân kelimelerinin nasıl okunması gerektiğini inceleyen kıraatlerin sıhhat şartlarından biri olan dil kurallarına uygunluk şartı, dilin kıraatlerin anlaşılmasındaki önemini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede çalışmanın amacı, muhtelif kıraat vecihleri olan bir kelimenin cümle yapısı açısından konumu sebebiyle ilgili âyete birçok anlam kattığını göstermek, bunun Kur’ân yorumuna zenginlik kattığını ortaya koymaktır. Her ne kadar benzer çalışmalar yapılsa da söz konusu âyetin başka bir çalışmaya konu edilmiş olmaması ve Arap dili kurallarına uygunluğu sebebiyle inceleme konusu olan kelimenin şâz kıraatinin de müfessirler tarafından değerlendirilmeye alınması çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu çalışmada, Zuhruf sûresinin 88. âyetinde yer alan ve âyete farklı yorumlar yüklenmesine sebep olan وَقِيلِهِ sözcüğündeki kıraat farklılıklarının dil kuralları çerçevesinde cümledeki konumu açıklanmaktadır. Keza bu kelimenin kök analizine temas edilmekte ve kıraat farklılıklarının sentaks açısından analizi ele alınmaktadır. İncelenen her bir kıraat vechine göre söz konusu kelimenin cümle yapısı bakımından konumu maddeler hâlinde sıralanmakta, ilgili görüşü savunan müfessirlerin kimler olduğuna değinilmekte ve farklı kıraatlerin âyetin anlam ve yorumuna olan etkisinin izi sürülmektedir. Bu doğrultuda âyet, Arap dili, tefsir ve kıraat kitaplarından istifade edilerek nitel ve metin analizi yöntemiyle irdelenmektedir. Söz konusu sözcük mecrûr, mansûb ve merfûʿ olmak üzere üç farklı şekilde kıraat edilmektedir. Bu okuyuşlardan mecrûr ve mansûb olanların mütevâtir, merfûʿ okuyuşun ise şâz kıraat olduğu ifade edilmektedir. Arap dili açısından her üç hareke ile okunabilen bu kelimenin, cümle yapısı açısından birçok farklı iʿrâb alabilmesi, âyetin bu değerlendirmelere göre yorumlanmasına sebep olmaktadır. Bu çerçevede müfessirlerin inceleme konusu olan kelimenin dil kuralları açısından birçok yoruma müsait olması sebebiyle her kıraat vechine göre قِيل kelimesinin cümle yapısı bakımından konumunu açıkladıkları ve âyeti bu değerlendirmelere göre yorumladıkları görülmektedir. Bu da doğal olarak âyete birçok anlam yüklenmesine sebep olmaktadır. Sonuç olarak bu çalışmada, dil kuralları çerçevesinde inceleme konusu olan kelimeye farklı iʿrâblar takdir edilmesinin âyete değişken anlamlar yüklenmesine sebep olduğu, bunun Kur’ân âyetlerinin delalet yönünün ortaya çıkarılmasına katkı sağladığı ve âyetin farklı mana takdirini mümkün kıldığı müşahede edilmiştir. Çalışmada, وَقِيلِهِ kelimesinin çok sayıda nahiv kuralıyla yorumlandığı ve bunun âyetin anlam ve yorumuna oldukça etki ettiği görülmüştür.
Marifetname , 2021
Mennâ‘ el-Kattân’ın kaleme aldığı “Mebâhis fî ‘ulûmi’l-Kur’ân” adlı eser genel olarak incelendiği... more Mennâ‘ el-Kattân’ın kaleme aldığı “Mebâhis fî ‘ulûmi’l-Kur’ân” adlı eser genel olarak incelendiği zaman; yazarın mübhemâü’l-Kur’ân, müşkilü’l-Kur’ân, mecâzü’l-Kur’ân ile vücûh ve nezâir gibi konulara değinmemesi, kitabın eksikliklerinden biri olarak görülmektedir. Çalışma, bu yönüyle diğer tefsir usûlü kitaplarından ayrılmaktadır. Yazar, kitabın daha kapsayıcı olması, Kur’ân ilimlerinin genelini barındırması için diğer ilimlerden az da olsa açıklamalar yapmıştır. Ayrıca “Bu eser, Suyûtî’nin güzel bir özeti şeklindedir” denilebilir. Zira Suyûtî’nin el-İtkân adlı kitabı ile karşılaştırıldığında yukarıda saydığımız konular hariç genelde Suyûtî’de bulunan her şey az veya çok bu eserde de bulunmaktadır. Eserin şematik ve sade bir dil kullanılarak kaleme alınması ile birlikte sunulan bilgilerin karşılaştırmalar yapılarak okuyucuya aktarılması yönlerinin araştırmacılar için faydalı olduğu düşünülmektedir.
Diyanet ilmi Dergi, 2020
THE QUESTION OF THE BURDENS CARRIED BY THE ISRAELITIES: A STUDY ON THE VERSE 20/87 OF THE SŪRAH T... more THE QUESTION OF THE BURDENS CARRIED BY THE ISRAELITIES: A STUDY ON THE VERSE 20/87 OF THE SŪRAH TĀ-HĀ
ما كان حمل بني إسرائيل: بحث عن قوله تعالى "حملنا أوزارًا من زينة القوم"
One of the parables in the Qurʾān is the escape of the Israelites from Egypt. One of the verses that mention this event is the verse 20/87 of Surah Ṭā-Ḥā. This study is based on the verse 20/87 of Ṭā-Ḥā. One night, escaping from the persecution of the Pharaoh, were trying to reach Palestine by crossing the Red Sea. The aim of the Pharaoh, who set off with his army, was to catch and destroy the Israelites but he failed and drowned in the sea. The Israelites survived but in a very short time disobeyed the orders of Moses. They started worshipping a golden calf which had a lowing sound (ḫuwār) made by Samiri. The reason was that the Israelites had deceived Egyptians and they departured with the borrowed (ʿārīya) ornaments (zīnat) of them. Although it is said in the Torah and some tafsirs that Moses ordered this, the prophets do not order a haram act. The Israelites carried these forbidden (evzâr) golds. In the verse 20/87, the Word awzār, which has meanings of both burden and sinful act, is used. They melted these golds and made a calf idol. Finally, they admitted that the gold they stole caused
them to stray from the true path. Because when carrying out an action for the sake of
religion, making a haramact and aiming for personal interest will take the person
off the true path.
Fecr Yayınları, 2022
Bu çalışmada, Yüce Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.s.) ile gönderdiği son ve en mükemmel din olan İsla... more Bu çalışmada, Yüce Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.s.) ile gönderdiği son ve en mükemmel din olan İslamiyet’in peygamberlik ile alakalı bazı kavramları hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda Kurʾân’da peygamberler için kullanılan ifadeler hakkında müfessirlerin görüşleri ışığında bilgi verilmiş, bunların doğru ve anlaşılır bir şekilde aktarılması ve karşılaşılan ifadeyle hangi peygamberin nitelendiğinin bilinmesi hedeflenmiştir.
DİLBİLİMSEL TEFSİR BAĞLAMINDA KUR’ÂN’DA İ’RÂZ VE İLİŞKİLİ KELİMELERİN ANALİZİ Bu çalışmada iʿrâz... more DİLBİLİMSEL TEFSİR BAĞLAMINDA KUR’ÂN’DA İ’RÂZ VE İLİŞKİLİ KELİMELERİN ANALİZİ
Bu çalışmada iʿrâz kelimesinin Kur’ân-ı Kerîm’deki kullanımları konu edilmiştir. İʿrâz, kelime kökü itibariyle yüz çevirmek anlamına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de çeşitli bağlamlarda insan eylemi olarak kullanılmıştır. Öte yandan Kur’ân’da, yapısal olarak iʿrâz ile aynı kökten olmamasına rağmen müfessirler tarafından iʿrâz kelimesi ile tercüme edilen fiiller de bulunmaktadır. Bu kelimeler tevellâ, sadde, sadefe ve safehe fiilleridir. Oysa bu kelimelerin ifade ettiği farklı anlamlar olmalıdır. Dolayısıyla bu çalışmada iʿrâz sözcüğünün genel anlamlarının yanı sıra mürâdifi olduğu varsayılan kelimeler ele alınmıştır. Çalışmada, bu kelimelerin ortak yönlerine değinilmiş ve her birinin aslında özel bir kullanım alanına sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma için iʿrâz kelimesinin seçilmesinde; müfessirlerin ilgili âyette zikredilen iʿrâz kelimesine bazen farklı anlamlar yüklemesi, meâllerde ilgili kelimenin kök anlamı göz ardı edilerek âyetin muhtevasına göre yaklaşık anlamlar verilmesi, kök anlam itibariyle iʿrâz ile benzer olmamasına rağmen bazı sözcüklere iʿrâz anlamı yüklenilmesi, Türkiye’deki akademik çalışmalarda bu konunun detaylı olarak incelenmemiş ve yeteri kadar çalışılmamış olması gibi sebepler etkili olmuştur. Çalışma, bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Girişte iʿrâz sözcüğü hakkında semantik bir yöntem takip edilerek genel bilgiler verilmiştir. Birinci bölümde iʿrâz kelimesinin Kur’ân’daki anlamları irdelenmiş, ikinci bölümde ise iʿrâz sözcüğünün mürâdifi olduğu sanılan kelimelerin iʿrâz sözcüğü ile bağlantısı ya da farklılığı ortaya konmaya çalışılmıştır.
ANALYSİS OF İ’RÂZ AND RELATED WORDS İN THE QUR'AN İN THE CONTEXT OF LİNGUİSTİC COMMENTARY
In this study, the uses of the word ʾiʿrāḍ in the Qurʾān are discussed. ʾiʿrāḍ means turning away in terms of its word root. It is used as a human action in various contexts in the Qurʾān. On the other hand, there are verbs in the Qurʾān that are translated with the word ʾiʿrāḍ by the commentators although they are not structurally from the same root as ʾiʿrāḍ. These words are the verbs tawallā, sadda, sadefah, and safehe. However, these words should have different meanings. Therefore, in this study, in addition to the general meanings of the word ʾiʿrāḍ, the words that are assumed to be its murrādifiers are discussed. In the study, the common aspects of these words are mentioned and it is concluded that each of them actually has a special usage area. The word ʾiʿrāḍ was chosen for the study; The reasons for the selection of the word ʾiʿrāḍ for the study are as follows: the commentators sometimes attribute different meanings to the word ʾiʿrāḍ mentioned in the relevant verse, ignoring the root meaning of the word and giving approximate meanings according to the content of the verse, attributing the meaning of ʾiʿrāḍ to some words even though they are not similar to ʾiʿrāḍ in terms of root meaning, and the fact that this subject has not been examined in detail and has not been studied sufficiently in academic studies in Turkey. The study consists of an introduction and two main chapters. In the introduction, general information about the word ʾiʿrāḍ is given by following a semantic method. In the first chapter, the meanings of the word ʾiʿrāḍ in the Qur'ān are examined, and in the second chapter, the word ʾiʿrāḍ is analysed.
تحليل كلمة الإعراض وما يتعلق به من ألفاظ القرآن (تولى صد صدف صفح) في سياق التفسير اللغوي
في هذه الدراسة نناقش استخدامات كلمة إعراض في القرآن الكريم. وأصل كلمة ”إعراض“ في القرآن الكريم يعني الإعراض. وقد استعملت في القرآن الكريم في سياقات مختلفة في القرآن الكريم. ومن ناحية أخرى، هناك أفعال في القرآن الكريم ترجمها المفسرون بكلمة إعراض، رغم أنها ليست من نفس جذر كلمة إعراض من الناحية التركيبية. وهذه الكلمات هي الأفعال ”تَوَلَّى“ و ”صَدَّى“ و ”صَدَفَ“ و ”صَدَفَ“ و ”صَدَفَ“ و ”صَدَفَ“. ومع ذلك، ينبغي أن يكون لهذه الكلمات معانٍ مختلفة. ولذلك، فبالإضافة إلى المعاني العامة لكلمة إِعْرَاض في هذه الدراسة، يتم في هذه الدراسة مناقشة الكلمات التي يفترض أنها مرادفة لها. وفي الدراسة، ذُكرت الأوجه المشتركة بين هذه الكلمات، وخلصت الدراسة إلى أن لكل منها في الواقع مجال استعمال خاص. وقد جاء اختيار كلمة (إعراض) للدراسة متأثرًا بأن المفسرين ينسبون أحيانًا معاني مختلفة لكلمة (إعراض) الواردة في الآية ذات الصلة، وأنه في الترجمات يتم تجاهل المعنى الجذري للكلمة وإعطاء معانٍ تقريبية حسب مضمون الآية، وأن بعض الكلمات تنسب إليها معنى الإعراض رغم أنها لا تشبه الإعراض من حيث المعنى الجذري، وأن هذا الموضوع لم يتم بحثه بالتفصيل ودراسته بشكل كافٍ في الدراسات الأكاديمية في تركيا. تتكون الدراسة من مقدمة وفصلين رئيسيين. في المقدمة، تم تقديم معلومات عامة عن كلمة إعراض باتباع المنهج الدلالي. في الفصل الأول، وفي الجزء الثاني، محاولة الكشف عن العلاقة أو الفرق بين كلمة (إِعْرَاض) والكلمات التي يُعتقد أنها مرادفة لكلمة (إِعْرَاض).