Berke Özenç | Türkisch-Deutsche Universität (original) (raw)
Papers by Berke Özenç
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2024
Taksim Meydanı uzun yıllardan bu yana 1 Mayıs toplanmalarına kapalı. Bu yasakların dayanağını 291... more Taksim Meydanı uzun yıllardan bu yana 1 Mayıs toplanmalarına kapalı. Bu yasakların dayanağını 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda yer alan, valilerin toplanma mekânlarını belirleme yetkisi oluşturuyor. Anayasa Mahkemesi, 2017 yılında verdiği norm denetimi kararında valilerin bu yetkisini anayasa uygun bulmakla beraber, yakın tarihli iki bireysel başvuru kararında 2014 ve 2015 yıllarında Taksim’de uygulanan yasakların başvurucuların toplanma özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetti. Bu makalede ilk olarak Anayasa Mahkemesinin, valilerin toplanma mekânı belirleme yetkisini anayasaya uygun bulduğu norm denetimi kararı incelenecek ve bu kararın sorunlu yanları açıklanmaya çalışılacak. Ardından Anayasa Mahkemesinin Taksim yasaklarına dair yakın tarihli üç bireysel başvuru kararı değerlendirilecek. Bu bireysel başvuru kararları, valilerin mekân belirleme yetkisinin kapsamının anayasaya uygun yorumunu ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Fakat burada dikkat çekici olan, Anayasa Mahkemesinin mekân yasaklarına dair bu bireysel başvuru kararlarında, aynı konuya dair norm denetimi kararına kıyasla çok daha özgürlükçü bir yaklaşım benimsemesidir. Bu bağlamda makalenin son bölümünde, Mahkemenin norm denetimi ve bireysel başvuru kararları arasında gözlemlenen bu yaklaşım farklılığının yalnızca toplanma özgürlüğüne ilişkin konularla sınırlı olmadığı ileri sürülecek ve Mahkemenin, norm denetimi kararlarında benimsediği pasif tutumun yarattığı sorunlara dikkat çekmeye çalışılacak.
Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
2. Dünya Savaşı’nın ardından, işkencenin hiçbir gerekçeyle ve koşulda meşru kabul edilemeyeceği i... more 2. Dünya Savaşı’nın ardından, işkencenin hiçbir gerekçeyle ve koşulda meşru kabul edilemeyeceği ilkesi, uluslararası bir uzlaşı halini almıştır. Savaşın acı deneyimlerinin şekillendirdiği bu uzlaşının uluslararası hukuka yansıdığı ilk belge, Evrensel İnsan Hakları Bildirisi olmuştur. İşkence yasağının mutlak niteliği, Evrensel Bildiri’nin ardından yürürlüğe giren evrensel ve bölgesel insan hakları belgeleri aracılığıyla uluslararası hukuk açısından bağlayıcı hale gelmiştir. Fakat 20. yüzyılın sonundan itibaren, işkence yasağının bu mutlak niteliği, özellikle terörle mücadele adına yürütülen faaliyetler kapsamında tartışmaya açılmıştır. Bu çalışmada işkence yasağını göreceleştirme çabaları açısından öne çıkan iki kavram değerlendirilecektir. Bunlardan ilki saatli bomba senaryosu, ikincisi ise geliştirilmiş sorgu teknikleridir.
Toplum ve Hekim, 2020
Bu makalede, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin imzacılarının verdiği hukuk mücadele... more Bu makalede, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin imzacılarının verdiği hukuk mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olan, Anayasa Mahkemesi’nin Zübeyde Füsun Üstel ve Diğerleri kararı, ifade özgürlüğü, akademik özgürlük ve devlete sadakat kavramı etrafında incelenmiştir. Bu çerçevede ilk olarak İHAM ve AYM’nin ifade özgürlüğüne ilişkin içtihadı aktarılmış ve AYM’nin başvuruyu inceleme usulü tartışılmıştır. İkinci olarak, Barış İçin Akademisyenler vakasının akademik özgürlük ile olan yakın ilişkisi nedeniyle, akademik özgürlük kavramının uluslararası metinler ve İHAM kararlarında nasıl ele alındığı ayrıntılı olarak ortaya koyulmuş, AYM’nin Barış Bildirisi kararıyla bu bağlamda yeni bir içtihat geliştirdiği ileri sürülmüştür. Ardından AYM kararındaki karşıoy gerekçeleri incelenmiş, özellikle kullanılan devlete sadakat borcu kavramı üzerinden, çoğunluk görüşüne muhalif yargıçların hukuk devleti ve insan haklarından ziyade devletin çıkarlarını korumayı AYM’nin görevi olarak gören tutumları, Türkiye’de yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı tartışmalarıyla ilişkilendirilerek ele alınmıştır.
Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2019
Bireyleri, otoriter siyasi iktidarların baskıcı müdahalelerinden korumak açısından özel bir öneme... more Bireyleri, otoriter siyasi iktidarların baskıcı müdahalelerinden korumak açısından özel bir öneme sahip olan inancını ya da düşüncesini açıklamama hakkı, 1982 Anayasası’nda güvence altına alınmıştır ve olağanüstü hal rejimlerinde dokunulamayacak çekirdek haklar arasında sayılmıştır. Fakat Anayasa Mahkemesi, gerek 1961 Anayasası, gerekse 1982 Anayasası döneminde verdiği kararlarda, anayasaların açık normlarına rağmen, nüfus cüzdanlarında yer alan din hanesinin, inancını açıklamama hakkını ihlal etmediği sonucuna ulaşmıştır. Öte yandan İHAM, yakın tarihli içtihadı ile inancını açıklamama hakkının inanç özgürlüğü tarafından korunduğunu belirterek, Türkiye’deki nüfus cüzdanlarında yer alan din hanesinin, inanç özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir. Bu çalışmada ilk olarak, İHAM’ın inancını açıklamama hakkına dair içtihadının gelişimi incelenmiş, ardından AYM’nin nüfus cüzdanlarındaki din hanesine dair kararları tartışılmıştır. Son olarak, yakın zamanda kullanılmaya başlanan yeni kimlik kartları, inancını açıklamama hakkı açısından değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme çerçevesinde AYM’nin laiklik ilkesine dair içtihat değişikliği ve inancını açıklamama hakkına dair yakın tarihli bireysel başvuru kararı da ele alınmıştır.
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019
1946 yılında gerçekleştirilen milletvekili seçimleri, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde öneml... more 1946 yılında gerçekleştirilen milletvekili seçimleri, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde önemli bir dönüm noktasıdır. Cumhuriyet dönemindeki ilk çok partili seçim olma özelliğini taşıyan 1946 Seçimi, gerek demokratikleşme sürecine yol açan etkenlerin kapsamı, gerekse seçim sürecinde yaşanan baskılar nedeniyle önemli tartışmalara yol açmıştır. Bu çalışmada ilk olarak, çok partili demokratik bir düzene geçişin iç ve dış dinamikleri incelenmiştir. Ardından 1946 yılında gerçekleşen seçimin demokratik niteliği tartışılmıştır. Bu kapsamda, seçim sürecinde yaşanan gelişmeler, dönemin basınında yer alan haberler de dikkate alınarak ortaya konmuştur. Ayrıca seçimin demokratik niteliğinin değerlendirilmesinde önem taşıyan, 1946 yılında yürürlüğe giren seçim kanunundaki düzenlemeler, seçim güvenliği açısından analiz edilmiştir. Çalışmanın son bölümünde, seçim sonuçlarının meşruluğuna gölge düşüren olaylar basındaki yansımaları çerçevesinde ele alınmıştır.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2018
The European Convention on Human Rights (ECHR/the Convention) is an effective legal supervision s... more The European Convention on Human Rights (ECHR/the Convention) is an effective legal supervision system that has made significant contributions to the improvement of human rights in the Member States of the Council of Europe. Turkey became party to the ECHR back in 1954, although it can be said that the effects of the Convention on the legal order in Turkey were seen only after the recognition of the jurisdiction of the European Court of Human Rights (ECtHR) in 1990. In this study, the effect of the Convention and the ECtHR case law that birthed the Convention on the judicial decisions and legislation in Turkey is examined. In this review, the transformative effect of ECtHR case law on the judicial decisions in Turkey is assessed, along with the constitutional and legal reforms carried to bring the country in line with the ECtHR. It is stressed that two constitutional amendments were of particular importance in this interaction process, the first of which prioritized the ECHR before the laws in 2004, and the second that gave individuals the right to submit individual applications to the Constitutional Court in 2012. That the reforms carried out on the legal platform and the action plan adopted in 2014 failed to establish full compliance with the ECtHR case law is one of the main conclusions reached in this study.
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2018
Birleşik Devlet Yüksek Mahkemesi Obegefell v. Hodges kararıyla, eşcinsellerin evlilik hakkından y... more Birleşik Devlet Yüksek Mahkemesi Obegefell v. Hodges kararıyla, eşcinsellerin evlilik hakkından yoksun bırakılmasının, ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine hükmetti. Kararın önemli bir özelliği, kanun önünde eşitlik ilkesini, eşcinsel bireyleri kapsayacak şekilde yeniden tanımlamasıdır. Kanun önünde eşitlik ilkesi, oldukça basit ve açık görünen bir kavram olmasına rağmen; siyahların, kadınların ve bu çalışmada ortaya konduğu üzere eşcinsellerin bu eşitlik alanına dâhil olabilmesi, ancak siyasi ve hukuki mücadeleler sonucunda gerçekleşebilmiştir. Bu çalışmada ilk olarak, siyahlara yönelik ayrımcı pratikler bağlamında Yüksek Mahkeme'nin eşitlik ilkesine dair yorumu incelenecek, ardından Yüksek Mahkeme'nin eşcinselliğe dair yaklaşımındaki dönüşüm ortaya konacaktır. Çalışmanın son bölümünde bu tarihsel ve siyasi arka plan üzerinde şekillenen Obergefell v. Hodges kararı değerlendirilecektir. Kararın çoğunluk görüşü ve muhalefet şerhlerinde, çoğunlukçu ve çoğulcu demokrasi anlayışları arasındaki gerilimin yansımaları göze çarpar. Kararın belki de en önemli özelliği çoğulcu bir demokratik toplumda yargısal denetimin işlevine dair tarihsel bir örnek oluşturmasıdır.
An analytical report on the amendments tabled by the Turkish Grand National Assembly of the 1982 ... more An analytical report on the amendments tabled by the Turkish Grand National Assembly of the 1982 Constitution in Turkey, written by 13 Constitutional lawyers and three Political Scientists, who are also students of Turkish politics and law.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Nov 2015
Bu makalenin yazım sürecinde gerçekleştirdiğimiz tartışmalardaki katkıları ve metnin bütününü oku... more Bu makalenin yazım sürecinde gerçekleştirdiğimiz tartışmalardaki katkıları ve metnin bütününü okuduktan sonra paylaştığı ufuk açıcı eleştirileri için Çiğdem Vardar'a, toplanma özgürlüğüne dair mevzuatın yorumlanmasına dair çalışmaya derinlik katan görüşleri ve metnin bütününe yönelik saptamaları için Çiğdem Sever'e, İHAM içtihadına dair yönlendirici değerlendirmeleri için Gülay Arslan'a, İHAM'ın kamusal mekânları nitelendirme yöntemine dair yorumları için Prof. David Mead'e, metnin son halini okuyup, eleştirilerini benimle paylaşan Esra Yılmaz Eren'e ve Ömer Egeliği'ye ve son olarak, motive edici desteği ve Almanya'daki hukuki durumu kavrayabilmemi sağlayan yorumları için Prof. Dr. Philip Kunig'e çok teşekkür ederim. darın karar alma süreçlerine etki etmesi ve bu iradenin taleplerinin kamuoyunun ilgisini çekebilmesi açısından önem taşır.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 2008
12 Eylül Anayasası ile Türkiye'nin gündemine giren zorunlu din dersleri, o günden bu yana güncell... more 12 Eylül Anayasası ile Türkiye'nin gündemine giren zorunlu din dersleri, o günden bu yana güncelliğini koruyor. Din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında yürütülen ve anayasa gereği zorunlu olan bu dersler, bir görüşe göre dinler ve mezhepler üstü bir içeriğe sahip. Diğer bir görüşe göre ise İslam'ın ve özellikle de onun Sünni mezhebinin yaklaşımı dersin müfredatına tam anlamıyla yan sımış durumda. Bu tartışmalar sürerken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM/Mahkeme) ve ardından da Danıştay'ın zorunlu din derslerine ilişkin yeni içtihatlarının konuya farklı bir boyut kazandırdığı söylenebilir.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 2006
Kadın sünnetinin çeşitli inanışlara ve kültürel temellere dayanan bir uygulamadır. Fakat bu uygul... more Kadın sünnetinin çeşitli inanışlara ve kültürel temellere dayanan bir uygulamadır. Fakat bu uygulamanın, diğer pek çokları gibi sonuç itibariyle erkek egemen toplum anlayışına hizmet ettiğini kabul etmek gerekmektedir. Bu durum, yalnızca Afrikalı toplumların değil, batılı toplumların da önemli bir sorununu oluşturmaktadır. Batılı ülkelerde gittikçe yaygınlaşan estetik ameliyatlar ve özellikle de kadın sünnetine oldukça yakın neden ve sonuçlan bulunan vajina güzelleştirme amaçlı operasyonlar, sorunun ne derece yaygın ve "ortak" olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla soruna çok daha geniş bir perspektiften yaklaşılması gerekmektedir.
Books by Berke Özenç
Cumhuriyetin 100. Yılında Anayasa Hukuku Tartışmaları, 2024
Hukuk devleti Türkiye’de ilk kez 1961 Anayasası’nda devletin nitelikleri arasında sayılmış ve o g... more Hukuk devleti Türkiye’de ilk kez 1961 Anayasası’nda devletin nitelikleri arasında sayılmış ve o günden bugüne kamu hukuku öğretisinde ve mahkeme kararlarında en çok atıf yapılan kavramlardan biri olmuştur. Bu çalışmada, ilk olarak hukuk devleti kavramı, kuramsal ve tarihi bir perspektifle tartışmaya açılmış, ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun reform sürecinde hukuk devletinin gelişiminin izi sürülmüştür. Çalışmanın ikinci bölümünde hukuk devletinin 1961 Anayasası’na giriş süreci ve anayasanın bütünü üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Bu bölümde, 1961 Anayasası’nın hukuk devletinin gelişimi açısından en önemli katkısının yargı bağımsızlığını kurumsallaştırması olduğu ileri sürülmüştür. Çalışmanın geri kalan bölümünde, yargı bağımsızlığının siyasi iktidarı etkin bir şekilde sınırlandırması sonucunda oluşan tepkiler ve bu tepkileri yansıtan anayasa değişikleri incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde, 2017 anayasa değişikliklerinin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerindeki etkileri, Anayasa Mahkemesi örneği üzerinden tartışmaya açılmıştır.
Türkiye'de ve Dünyada Hukuk Devletinde Aşınma: Hukukun Araçsallaştırılması - Belirsizleştirilmesi, 2022
Rechtsstaat und Strafrecht Anforderungen und Anfechtungen, 2021
Freedom of Religion and Belief in Turkey, 2014
Liberal Hakların, Hukukun ve Devletin Sınırları, 2015
Demokrasiyi ve Anayasayı Korumak, Kelsen Schmitt'e Karşı, 2022
"Weimar Cumhuriyeti’nin çarpıcı bir özelliği, dönemin yetkin kamu hukukçularının, karşılaştıkl... more "Weimar Cumhuriyeti’nin çarpıcı bir özelliği, dönemin yetkin kamu hukukçularının, karşılaştıkları güncel sorunlara yoğun bir ilgi göstermeleri ve bu çerçevede kapsamlı tartışmalar yürütmeleridir. Kelsen ve Schmitt arasındaki tartışmayı özel kılan, kamu hukukunun pek çok temel kavramına dair iki farklı görüşü içermesidir. Her şeyden önce, korunacak olan anayasanın anlamı, bir koruyucu arayışına yol açan tehlikenin kaynağı, koruyucunun kim olacağı ve tüm bu sorunların arka planında yer alan başlıca mesele olarak demokrasi kavramı... Fakat tartışma konuları ve karşıtlıklar bunlarla da sınırlı kalmaz; devletin niteliği, kuvvetler ayrılığının anlamı, parlamentarizmin özellikleri ve sorunları, siyasi partilerin işlevi, yargısal kararın ayırt edici özellikleri ve tabii Rousseau’nun demokrasi kuramının yorumu konusunda da aynı keskinlikle devam eder."
Weimar döneminde yaşanan bir kamu hukuku tartışmasının bugün bir güncelliği var mıdır? Dünyanın popülist sağ siyasetlerin eksenine kaydığı, anayasanın ve kamu tarifinin “kişisel ihtiyaçlara” göre sündürüldüğü, demokrasinin pekâlâ siyasal “mugalata” olarak ele alınabildiği bir dönemde kuşkusuz bu sorunun yanıtı “evet”tir! Berke Özenç Demokrasiyi ve Anayasayı Korumak’ta içinde yaşadığımız çağın siyasal tartışma başlıklarından -belki de- en önemlisini, Weimar döneminin ışığında kapsamlı bir şekilde ele alıyor.
Interview by Berke Özenç
okuryazartv
https://www.okuryazar.tv/berke-ozenc-hukuk-devleti/
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2024
Taksim Meydanı uzun yıllardan bu yana 1 Mayıs toplanmalarına kapalı. Bu yasakların dayanağını 291... more Taksim Meydanı uzun yıllardan bu yana 1 Mayıs toplanmalarına kapalı. Bu yasakların dayanağını 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda yer alan, valilerin toplanma mekânlarını belirleme yetkisi oluşturuyor. Anayasa Mahkemesi, 2017 yılında verdiği norm denetimi kararında valilerin bu yetkisini anayasa uygun bulmakla beraber, yakın tarihli iki bireysel başvuru kararında 2014 ve 2015 yıllarında Taksim’de uygulanan yasakların başvurucuların toplanma özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetti. Bu makalede ilk olarak Anayasa Mahkemesinin, valilerin toplanma mekânı belirleme yetkisini anayasaya uygun bulduğu norm denetimi kararı incelenecek ve bu kararın sorunlu yanları açıklanmaya çalışılacak. Ardından Anayasa Mahkemesinin Taksim yasaklarına dair yakın tarihli üç bireysel başvuru kararı değerlendirilecek. Bu bireysel başvuru kararları, valilerin mekân belirleme yetkisinin kapsamının anayasaya uygun yorumunu ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Fakat burada dikkat çekici olan, Anayasa Mahkemesinin mekân yasaklarına dair bu bireysel başvuru kararlarında, aynı konuya dair norm denetimi kararına kıyasla çok daha özgürlükçü bir yaklaşım benimsemesidir. Bu bağlamda makalenin son bölümünde, Mahkemenin norm denetimi ve bireysel başvuru kararları arasında gözlemlenen bu yaklaşım farklılığının yalnızca toplanma özgürlüğüne ilişkin konularla sınırlı olmadığı ileri sürülecek ve Mahkemenin, norm denetimi kararlarında benimsediği pasif tutumun yarattığı sorunlara dikkat çekmeye çalışılacak.
Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
2. Dünya Savaşı’nın ardından, işkencenin hiçbir gerekçeyle ve koşulda meşru kabul edilemeyeceği i... more 2. Dünya Savaşı’nın ardından, işkencenin hiçbir gerekçeyle ve koşulda meşru kabul edilemeyeceği ilkesi, uluslararası bir uzlaşı halini almıştır. Savaşın acı deneyimlerinin şekillendirdiği bu uzlaşının uluslararası hukuka yansıdığı ilk belge, Evrensel İnsan Hakları Bildirisi olmuştur. İşkence yasağının mutlak niteliği, Evrensel Bildiri’nin ardından yürürlüğe giren evrensel ve bölgesel insan hakları belgeleri aracılığıyla uluslararası hukuk açısından bağlayıcı hale gelmiştir. Fakat 20. yüzyılın sonundan itibaren, işkence yasağının bu mutlak niteliği, özellikle terörle mücadele adına yürütülen faaliyetler kapsamında tartışmaya açılmıştır. Bu çalışmada işkence yasağını göreceleştirme çabaları açısından öne çıkan iki kavram değerlendirilecektir. Bunlardan ilki saatli bomba senaryosu, ikincisi ise geliştirilmiş sorgu teknikleridir.
Toplum ve Hekim, 2020
Bu makalede, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin imzacılarının verdiği hukuk mücadele... more Bu makalede, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin imzacılarının verdiği hukuk mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olan, Anayasa Mahkemesi’nin Zübeyde Füsun Üstel ve Diğerleri kararı, ifade özgürlüğü, akademik özgürlük ve devlete sadakat kavramı etrafında incelenmiştir. Bu çerçevede ilk olarak İHAM ve AYM’nin ifade özgürlüğüne ilişkin içtihadı aktarılmış ve AYM’nin başvuruyu inceleme usulü tartışılmıştır. İkinci olarak, Barış İçin Akademisyenler vakasının akademik özgürlük ile olan yakın ilişkisi nedeniyle, akademik özgürlük kavramının uluslararası metinler ve İHAM kararlarında nasıl ele alındığı ayrıntılı olarak ortaya koyulmuş, AYM’nin Barış Bildirisi kararıyla bu bağlamda yeni bir içtihat geliştirdiği ileri sürülmüştür. Ardından AYM kararındaki karşıoy gerekçeleri incelenmiş, özellikle kullanılan devlete sadakat borcu kavramı üzerinden, çoğunluk görüşüne muhalif yargıçların hukuk devleti ve insan haklarından ziyade devletin çıkarlarını korumayı AYM’nin görevi olarak gören tutumları, Türkiye’de yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı tartışmalarıyla ilişkilendirilerek ele alınmıştır.
Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2019
Bireyleri, otoriter siyasi iktidarların baskıcı müdahalelerinden korumak açısından özel bir öneme... more Bireyleri, otoriter siyasi iktidarların baskıcı müdahalelerinden korumak açısından özel bir öneme sahip olan inancını ya da düşüncesini açıklamama hakkı, 1982 Anayasası’nda güvence altına alınmıştır ve olağanüstü hal rejimlerinde dokunulamayacak çekirdek haklar arasında sayılmıştır. Fakat Anayasa Mahkemesi, gerek 1961 Anayasası, gerekse 1982 Anayasası döneminde verdiği kararlarda, anayasaların açık normlarına rağmen, nüfus cüzdanlarında yer alan din hanesinin, inancını açıklamama hakkını ihlal etmediği sonucuna ulaşmıştır. Öte yandan İHAM, yakın tarihli içtihadı ile inancını açıklamama hakkının inanç özgürlüğü tarafından korunduğunu belirterek, Türkiye’deki nüfus cüzdanlarında yer alan din hanesinin, inanç özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir. Bu çalışmada ilk olarak, İHAM’ın inancını açıklamama hakkına dair içtihadının gelişimi incelenmiş, ardından AYM’nin nüfus cüzdanlarındaki din hanesine dair kararları tartışılmıştır. Son olarak, yakın zamanda kullanılmaya başlanan yeni kimlik kartları, inancını açıklamama hakkı açısından değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme çerçevesinde AYM’nin laiklik ilkesine dair içtihat değişikliği ve inancını açıklamama hakkına dair yakın tarihli bireysel başvuru kararı da ele alınmıştır.
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019
1946 yılında gerçekleştirilen milletvekili seçimleri, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde öneml... more 1946 yılında gerçekleştirilen milletvekili seçimleri, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde önemli bir dönüm noktasıdır. Cumhuriyet dönemindeki ilk çok partili seçim olma özelliğini taşıyan 1946 Seçimi, gerek demokratikleşme sürecine yol açan etkenlerin kapsamı, gerekse seçim sürecinde yaşanan baskılar nedeniyle önemli tartışmalara yol açmıştır. Bu çalışmada ilk olarak, çok partili demokratik bir düzene geçişin iç ve dış dinamikleri incelenmiştir. Ardından 1946 yılında gerçekleşen seçimin demokratik niteliği tartışılmıştır. Bu kapsamda, seçim sürecinde yaşanan gelişmeler, dönemin basınında yer alan haberler de dikkate alınarak ortaya konmuştur. Ayrıca seçimin demokratik niteliğinin değerlendirilmesinde önem taşıyan, 1946 yılında yürürlüğe giren seçim kanunundaki düzenlemeler, seçim güvenliği açısından analiz edilmiştir. Çalışmanın son bölümünde, seçim sonuçlarının meşruluğuna gölge düşüren olaylar basındaki yansımaları çerçevesinde ele alınmıştır.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2018
The European Convention on Human Rights (ECHR/the Convention) is an effective legal supervision s... more The European Convention on Human Rights (ECHR/the Convention) is an effective legal supervision system that has made significant contributions to the improvement of human rights in the Member States of the Council of Europe. Turkey became party to the ECHR back in 1954, although it can be said that the effects of the Convention on the legal order in Turkey were seen only after the recognition of the jurisdiction of the European Court of Human Rights (ECtHR) in 1990. In this study, the effect of the Convention and the ECtHR case law that birthed the Convention on the judicial decisions and legislation in Turkey is examined. In this review, the transformative effect of ECtHR case law on the judicial decisions in Turkey is assessed, along with the constitutional and legal reforms carried to bring the country in line with the ECtHR. It is stressed that two constitutional amendments were of particular importance in this interaction process, the first of which prioritized the ECHR before the laws in 2004, and the second that gave individuals the right to submit individual applications to the Constitutional Court in 2012. That the reforms carried out on the legal platform and the action plan adopted in 2014 failed to establish full compliance with the ECtHR case law is one of the main conclusions reached in this study.
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2018
Birleşik Devlet Yüksek Mahkemesi Obegefell v. Hodges kararıyla, eşcinsellerin evlilik hakkından y... more Birleşik Devlet Yüksek Mahkemesi Obegefell v. Hodges kararıyla, eşcinsellerin evlilik hakkından yoksun bırakılmasının, ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine hükmetti. Kararın önemli bir özelliği, kanun önünde eşitlik ilkesini, eşcinsel bireyleri kapsayacak şekilde yeniden tanımlamasıdır. Kanun önünde eşitlik ilkesi, oldukça basit ve açık görünen bir kavram olmasına rağmen; siyahların, kadınların ve bu çalışmada ortaya konduğu üzere eşcinsellerin bu eşitlik alanına dâhil olabilmesi, ancak siyasi ve hukuki mücadeleler sonucunda gerçekleşebilmiştir. Bu çalışmada ilk olarak, siyahlara yönelik ayrımcı pratikler bağlamında Yüksek Mahkeme'nin eşitlik ilkesine dair yorumu incelenecek, ardından Yüksek Mahkeme'nin eşcinselliğe dair yaklaşımındaki dönüşüm ortaya konacaktır. Çalışmanın son bölümünde bu tarihsel ve siyasi arka plan üzerinde şekillenen Obergefell v. Hodges kararı değerlendirilecektir. Kararın çoğunluk görüşü ve muhalefet şerhlerinde, çoğunlukçu ve çoğulcu demokrasi anlayışları arasındaki gerilimin yansımaları göze çarpar. Kararın belki de en önemli özelliği çoğulcu bir demokratik toplumda yargısal denetimin işlevine dair tarihsel bir örnek oluşturmasıdır.
An analytical report on the amendments tabled by the Turkish Grand National Assembly of the 1982 ... more An analytical report on the amendments tabled by the Turkish Grand National Assembly of the 1982 Constitution in Turkey, written by 13 Constitutional lawyers and three Political Scientists, who are also students of Turkish politics and law.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Nov 2015
Bu makalenin yazım sürecinde gerçekleştirdiğimiz tartışmalardaki katkıları ve metnin bütününü oku... more Bu makalenin yazım sürecinde gerçekleştirdiğimiz tartışmalardaki katkıları ve metnin bütününü okuduktan sonra paylaştığı ufuk açıcı eleştirileri için Çiğdem Vardar'a, toplanma özgürlüğüne dair mevzuatın yorumlanmasına dair çalışmaya derinlik katan görüşleri ve metnin bütününe yönelik saptamaları için Çiğdem Sever'e, İHAM içtihadına dair yönlendirici değerlendirmeleri için Gülay Arslan'a, İHAM'ın kamusal mekânları nitelendirme yöntemine dair yorumları için Prof. David Mead'e, metnin son halini okuyup, eleştirilerini benimle paylaşan Esra Yılmaz Eren'e ve Ömer Egeliği'ye ve son olarak, motive edici desteği ve Almanya'daki hukuki durumu kavrayabilmemi sağlayan yorumları için Prof. Dr. Philip Kunig'e çok teşekkür ederim. darın karar alma süreçlerine etki etmesi ve bu iradenin taleplerinin kamuoyunun ilgisini çekebilmesi açısından önem taşır.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 2008
12 Eylül Anayasası ile Türkiye'nin gündemine giren zorunlu din dersleri, o günden bu yana güncell... more 12 Eylül Anayasası ile Türkiye'nin gündemine giren zorunlu din dersleri, o günden bu yana güncelliğini koruyor. Din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında yürütülen ve anayasa gereği zorunlu olan bu dersler, bir görüşe göre dinler ve mezhepler üstü bir içeriğe sahip. Diğer bir görüşe göre ise İslam'ın ve özellikle de onun Sünni mezhebinin yaklaşımı dersin müfredatına tam anlamıyla yan sımış durumda. Bu tartışmalar sürerken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM/Mahkeme) ve ardından da Danıştay'ın zorunlu din derslerine ilişkin yeni içtihatlarının konuya farklı bir boyut kazandırdığı söylenebilir.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 2006
Kadın sünnetinin çeşitli inanışlara ve kültürel temellere dayanan bir uygulamadır. Fakat bu uygul... more Kadın sünnetinin çeşitli inanışlara ve kültürel temellere dayanan bir uygulamadır. Fakat bu uygulamanın, diğer pek çokları gibi sonuç itibariyle erkek egemen toplum anlayışına hizmet ettiğini kabul etmek gerekmektedir. Bu durum, yalnızca Afrikalı toplumların değil, batılı toplumların da önemli bir sorununu oluşturmaktadır. Batılı ülkelerde gittikçe yaygınlaşan estetik ameliyatlar ve özellikle de kadın sünnetine oldukça yakın neden ve sonuçlan bulunan vajina güzelleştirme amaçlı operasyonlar, sorunun ne derece yaygın ve "ortak" olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla soruna çok daha geniş bir perspektiften yaklaşılması gerekmektedir.
Cumhuriyetin 100. Yılında Anayasa Hukuku Tartışmaları, 2024
Hukuk devleti Türkiye’de ilk kez 1961 Anayasası’nda devletin nitelikleri arasında sayılmış ve o g... more Hukuk devleti Türkiye’de ilk kez 1961 Anayasası’nda devletin nitelikleri arasında sayılmış ve o günden bugüne kamu hukuku öğretisinde ve mahkeme kararlarında en çok atıf yapılan kavramlardan biri olmuştur. Bu çalışmada, ilk olarak hukuk devleti kavramı, kuramsal ve tarihi bir perspektifle tartışmaya açılmış, ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun reform sürecinde hukuk devletinin gelişiminin izi sürülmüştür. Çalışmanın ikinci bölümünde hukuk devletinin 1961 Anayasası’na giriş süreci ve anayasanın bütünü üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Bu bölümde, 1961 Anayasası’nın hukuk devletinin gelişimi açısından en önemli katkısının yargı bağımsızlığını kurumsallaştırması olduğu ileri sürülmüştür. Çalışmanın geri kalan bölümünde, yargı bağımsızlığının siyasi iktidarı etkin bir şekilde sınırlandırması sonucunda oluşan tepkiler ve bu tepkileri yansıtan anayasa değişikleri incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde, 2017 anayasa değişikliklerinin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerindeki etkileri, Anayasa Mahkemesi örneği üzerinden tartışmaya açılmıştır.
Türkiye'de ve Dünyada Hukuk Devletinde Aşınma: Hukukun Araçsallaştırılması - Belirsizleştirilmesi, 2022
Rechtsstaat und Strafrecht Anforderungen und Anfechtungen, 2021
Freedom of Religion and Belief in Turkey, 2014
Liberal Hakların, Hukukun ve Devletin Sınırları, 2015
Demokrasiyi ve Anayasayı Korumak, Kelsen Schmitt'e Karşı, 2022
"Weimar Cumhuriyeti’nin çarpıcı bir özelliği, dönemin yetkin kamu hukukçularının, karşılaştıkl... more "Weimar Cumhuriyeti’nin çarpıcı bir özelliği, dönemin yetkin kamu hukukçularının, karşılaştıkları güncel sorunlara yoğun bir ilgi göstermeleri ve bu çerçevede kapsamlı tartışmalar yürütmeleridir. Kelsen ve Schmitt arasındaki tartışmayı özel kılan, kamu hukukunun pek çok temel kavramına dair iki farklı görüşü içermesidir. Her şeyden önce, korunacak olan anayasanın anlamı, bir koruyucu arayışına yol açan tehlikenin kaynağı, koruyucunun kim olacağı ve tüm bu sorunların arka planında yer alan başlıca mesele olarak demokrasi kavramı... Fakat tartışma konuları ve karşıtlıklar bunlarla da sınırlı kalmaz; devletin niteliği, kuvvetler ayrılığının anlamı, parlamentarizmin özellikleri ve sorunları, siyasi partilerin işlevi, yargısal kararın ayırt edici özellikleri ve tabii Rousseau’nun demokrasi kuramının yorumu konusunda da aynı keskinlikle devam eder."
Weimar döneminde yaşanan bir kamu hukuku tartışmasının bugün bir güncelliği var mıdır? Dünyanın popülist sağ siyasetlerin eksenine kaydığı, anayasanın ve kamu tarifinin “kişisel ihtiyaçlara” göre sündürüldüğü, demokrasinin pekâlâ siyasal “mugalata” olarak ele alınabildiği bir dönemde kuşkusuz bu sorunun yanıtı “evet”tir! Berke Özenç Demokrasiyi ve Anayasayı Korumak’ta içinde yaşadığımız çağın siyasal tartışma başlıklarından -belki de- en önemlisini, Weimar döneminin ışığında kapsamlı bir şekilde ele alıyor.
Barış İçin Akademisyenlerin SENDİKAL/MESLEKİ • İNSAN HAKLARI • DEMOKRASİ • HUKUK(LA) MÜCADELESİ
https://barisicinakademisyenler.net/node/2275 ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ YILDÖNÜMÜNDE BARIŞ AKA... more https://barisicinakademisyenler.net/node/2275
ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ YILDÖNÜMÜNDE BARIŞ AKADEMİSYENLERİNİN • SENDİKAL/MESLEKİ • İNSAN HAKLARI • DEMOKRASİ • HUKUK(LA) MÜCADELESİ
Zeynep Kıvılcım: Barış Akademisyenleri, gösterdiği çeşitlilikle beraber ya da buna rağmen nasıl ağır ceza mahkemeleri önünde ortak bir dava takibi mümkün oldu? Bunun avantajları veya zorlukları var mıydı? Nelerdi? Burada nasıl dayanışma pratikleri ortaya çıktı? Neler öğrendiniz, neler öğrendik ve neleri bir daha yapmayalım dedik? Söz sende.
Aslı Odman: Burada anlattıklarım, herhangi bir Barış Akademisyenlerini temsil iddiası taşımadan, deneyimlerim üzerinden beraber bir düşünme denemesi olacak. İçindeyken düşünmeye çalışmış, Barış Akademisyenlerinin sosyolojisi hakkında bir şeyler çiziktirmiştim sıcağı sıcağına. Açıklama ihtiyacı yakıcı idi. Şimdi tabiri caiz ise ‘arkasından’, en azından ceza hukuki alanındaki hukuki mücadelenin ana kısmı sonuçlandıktan sonra düşünmek daha zormuş esasında....