sert - Vikisözlük (original) (raw)
sert
- gönül kırıcı, katı, ters bir şekilde
eş anlamlısı: sertçe
zıt anlamlısı: yumuşak
Ben de ona bile bile sert çıkıştım. — A. Kabaklı
sert (karşılaştırma daha sert, üstünlük en sert)
- bağışlaması, hoşgörüsü olmayan
Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı. — M. Ş. Esendal - çizilmesi, kırılması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan
eş anlamlıları: katı, pek
zıt anlamlısı: yumuşak
Sert tahta - esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen
Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor. — T. Buğra - gönül kırıcı, katı, ters
- güçlü kuvvetli
Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi. — M. Ş. Esendal - kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili
zıt anlamlısı: yumuşak
Sert iklim. Sert hava. - sarsıcı niteliği olan
eş anlamlıları: çarpıcı, keskin
Sert şarap. Sert tütün. - (dil bilimi) ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam veya yarı kapalı engellerle çarpmasıyla oluşan, titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız
- (mecaz) hırçın, öfkeli, hiddetli
Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar? — Y. K. Karaosmanoğlu - (mecaz) titizlikle uygulanan, sıkı
Sert bir idare Şam'da hüküm sürmektedir.
- (bağışlaması, hoşgörüsü olmayan): tatlı sert
sert
İngilizce: firm (en), hard (en), rough (en), severe (en), strict (en)
Lehçe: ostry (pl), srogi (pl), surowy (pl), nieprzyjazny (pl), chamski (pl), prostacki (pl), sztywny (pl), twardy (pl)
Özbekçe: dagʻal (uz), metin (uz), oʻtkir (uz), qattiq (uz), shaxdam (uz)
Türk Dil Kurumuna göre "sert" maddesi
Eski Türkçe _särt_ (särt).
- Heceleme: sert
sert
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki