Ahmet Neca Gökgül | Uludag University (original) (raw)
Uploads
Papers by Ahmet Neca Gökgül
4. BOYUT Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi, 2022
İngiliz Kültürel Çalışmalarının öne çıkan kuramcılarından biri olan Stuart Hall, yaşamı boyunca ç... more İngiliz Kültürel Çalışmalarının öne çıkan kuramcılarından biri olan Stuart Hall, yaşamı boyunca çok çeşitli alanlarda iz bırakan çalışmalara imza atmıştır. Aslen Jamaikalı bir göçmen olan Stuart Hall’ün teorik ilgisi özellikle kültür ve ideoloji kavramları üzerine yoğunlaşsa da, bu kavramlarla ilişki içerisinde olan iletişim alanında da önemli yaklaşımları ve önerileri bulunmaktadır. Hall’ün çalışmalarını incelerken, sınırları çizilmiş bir ilgi alanı ya da tekrar edilen belirli bir metodolojiye rastlamak oldukça zordur. Çünkü Stuart Hall teorik üretimini, sözünü ettiğimiz karmaşık kavramsal sistemler arasında gerçekleştirmektedir. Etnisite, ırkçılık, feminizm, direniş, ideoloji, temsil, medya, alt kültürler ve popüler kültür başta olmak üzere Kültürel Çalışmalar Merkezi’nin ilgi alanına giren hemen her konuda eserleriyle karşılaşılabilecek bir aktör olan Stuart Hall’ün geniş bir resmini çizmek son derece düzensiz olacağı için belirli sınırlar çerçevesinde hareket etmek gerekli bir koşul olarak görülmektedir.
Stuart Hall’ün belirli kavramsal yaklaşımlarından yola çıkan bu çalışmada; İngiliz Kültürel Çalışmaları, ideoloji ve iletişim alanlarındaki teorik yapı sunulmakta ve ilişkili kavramlar incelenmektedir. Söz konusu alanlarda gerçekleştirilen incelemeler Hall’ün akademik ilgisi kapsamında değerlendirilmektedir. Bu çerçevede şekillenen çalışma, Hall’ün akademik katkılarını ve bakış açısını ortaya koyarak kültürel çalışmalar, ideoloji ve iletişim kavramlarını anlamlandırmayı, bu bağlamda toplum olgusuna yönelik çıkarımlarda bulunmayı amaçlamaktadır. Tüm bunların ötesinde gerek sıra dışı hikâyesi gerekse Kültürel Çalışmalar geleneğine olan katkıları çerçevesinde Stuart Hall’ün kültür kuramına katkılarını sunmak çalışmanın en belirgin gayesini oluşturmaktadır.
3. International Scientific Research and Innovation Congress, 2022
İnsanların herhangi bir zaman diliminde ve herhangi bir yerde karşılaşma olasılığı olan afetler, ... more İnsanların herhangi bir zaman diliminde ve herhangi bir yerde karşılaşma olasılığı olan afetler, yaşantıyı olumsuz etkileyen yapısıyla yönetilmesi gereken bir süreci beraberinde getirmektedir. Kriz yönetimi ya da afet yönetimi olarak adlandırılabilecek stratejik teknikler aracılığıyla yönetilen afet süreçlerinde iletişim son derece önemli bir rol oynamaktadır. Risk iletişimi, kriz iletişimi ya da afet iletişimi kavramları ile ifade edilen yaklaşımlar çerçevesinde değerlendirilmekte olan iletişim yöntemleri genellikle afetlerdeki koordinasyonu sağlamak, doğrulanmış bilgileri paylaşmak ve afetle ilgili doğru bilgileri edinmek için kullanılmaktadır. Çeşitli iletişim tekniklerinden faydalanılan bu sürecin aktörleri içerisinde hastaneler, sağlık personelleri, ilk yardım ekipleri, ilgili kamu kurumları, gönüllüler, medya, sivil toplum kuruluşları, afetzedeler, aileleri ve halk bulunmaktadır. Özellikle ülkemizde yaşanan afetlere bakıldığında, söz konusu aktörlerden medyadaki görünürlüğü en yüksek olanların ilgili kamu kurumlarını temsil eden üst düzey bürokratlar olması dikkat çekmektedir. Gerçekleşen afetler sonrasında bölge ziyaretlerinde bulunan siyasi aktörlerin hem geleneksel medya hem de sosyal medyaya yansıyan fotoğrafları geniş halk kitlelerine çeşitli mesajlar iletebilen bir siyasal halkla ilişkiler aracına dönüşmektedir. Bu tespitten hareket eden çalışmada, siyasi aktörlerin afet dönemlerindeki medya görünürlüğü siyasal halkla ilişkiler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Çalışma kapsamında, Türkiye’de 2022 yılında gerçekleşen afetlerden zarar gören bölgelerde ve medyada en görünür üst düzey bürokratlardan birisi olan Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ele alınmaktadır. Süleyman Soylu’nun 2022 yılında Türkiye’de gerçekleşen afetlerin yönetimi sırasında medya araçlarına yansıyan fotoğrafları nicelik, nitelik ve içerik bağlamında analiz edilirken aynı zamanda söz konusu bulgular siyasal halkla ilişkiler açısından değerlendirilmektedir. Gerçekleştirilen analizler neticesinde afet dönemlerine ilişkin kriz iletişimi, risk iletişimi ve afet iletişimi gündem maddelerine uygun olarak siyasal halkla ilişkilerin araçsallaştırıldığı tespit edilmektedir.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
Nöropazarlama alanında araştırma yapan uzmanlar, nörobilim alanında kullanılan çeşitli teknikler ... more Nöropazarlama alanında araştırma yapan uzmanlar, nörobilim alanında kullanılan çeşitli teknikler vasıtasıyla pazarlama alanının sorunlarına yönelik yeni çözümler bulmaya çalışmaktadır. Nöropazarlamacı olarak da ifade edilen uzmanlar, nörogörüntüleme teknikleriyle insan beyninin tepkilerini ölçerek elde ettikleri bilgileri, pazarlama kararları alırken kullanmaktadır. Nöropazarlama alanında yapılan çalışmalar sonucunda, insan zihni çeşitli yapısal kategorilere ayrılarak incelenmekte, bu alanda başarılı olmanın yolunun beynin yapılarının anlaşılması ile doğrudan ilişkili olduğu belirtilmektedir. Beynin yapılarının anlaşılmasını sağlayacak temel çalışmalar, nörobilim literatüründe yer almakta, fakat nöropazarlama alanında bu konu ile ilgili yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı beynin nasıl çalıştığı ile ilgili yapılan nörobilim çalışmalarını, nöropazarlama bakış açısı ile incelemek ve nörobilim literatürüne katkı sunacak unsurları keşfetmektir. Keşfedici araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen çalışmada, beynin bilinmez süreçleri ile ilgili araştırmaların temelini atan Sigmund Freud’un bilinç ve bilinçaltını içeren topografik zihin modeli ile id, ego ve süperegoyu içeren yapısal zihin modelinin nöropazarlama yaklaşımları açısından son derece önemli olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu tespitten hareketle, Freud’un yapısal zihin modelinin nöropazarlama çalışmalarını açıklamada önemli bir kavram olduğu ortaya konulmakta ve değerlendirilen konu üzerine çeşitli öneriler getirilmektedir.
New Era International Journal of Interdisciplinary Social Researches, 2022
Hedef kitlesiyle iletişim kurmak ve imaj oluşturmak gibi önemli amaçları olan kurumsal reklamları... more Hedef kitlesiyle iletişim kurmak ve imaj oluşturmak gibi önemli amaçları olan kurumsal reklamların son yıllarda kültürel kodlardan sıkça faydalandığı görülmekte olup bu yöntemle markaların tüketicilerle duygusal bağ kurmayı hedeflediği değerlendirilmektedir. Aynı kültüre mensup toplumların çeşitli kültürel kodları benzer biçimde anlamlandırıyor oluşu, markaların kurumsal reklamlardaki kültürel kod kullanımını arttırmalarına neden olmaktadır. Bu bağlamda, sahip olduğu bütün özelliklerle birlikte Türk milletinin en önemli ortak değeri olan İstiklâl Marşı’na da çok çeşitli alanlarda rastlamak mümkündür. Söz konusu alanlardan birisi olarak değerlendirilen kurumsal reklamlar, millî ve manevi değerleri sıklıkla konu edinen ve özellikle topluma bu değerler üzerinden ulaşmaya çalışan uygulamalardandır. Türkiye’nin önde gelen marka ve şirketlerinin İstiklâl Marşı’na daha ziyade millî bayramlar için hazırlanan kurumsal reklam filmlerinde yer verdiği görülmektedir. Ancak İstiklâl Marşı’nın 12 Mart 1921’deki kabulünün 100. yıl dönümünde Türkiye’nin güçlü şirket ve markaları içerisinden yalnızca THY’nin (Türk Hava Yolları) bir reklam filmi hazırladığı dikkat çekmektedir. Çeşitli kurum, kuruluş, siyasi aktör ve gruplar tarafından günün anlam ve önemine yönelik birtakım kısa filmler hazırlanarak yayınlanmış olsa da, THY ülkenin önemli markaları arasından bu konuda ayrışmaktadır. Daha önce birçok reklam filminde İstiklâl Marşı’na yer veren THY tarafından İstiklâl Marşı’nın kabulünün 100. Yılına özel olarak hazırlanan reklam filmi “İstiklâl‘in Sesi” adındadır. Çalışmada, İstiklâl Marşı’ndan yola çıkan ve çeşitli kültürel kodlar üzerine inşa edilen bu reklam filmi, sahip olduğu özellikler nedeniyle Roland Barthes’ın göstergebilim anlayışı ve çözümleme tekniklerinden faydalanılarak analiz edilmektedir. Reklam filminin çözümlenmesinde göstergebilimsel yöntem esas alınırken; reklam filminin anlatı yapısı, genel betimlemesi ve kültürel kodların analizi de yapılmaktadır.
1.ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER VE İNOVASYON KONGRESİ, 2021
Özet İletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak dijitalleşen dünya düzeninde her alan... more Özet
İletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak dijitalleşen dünya düzeninde her alanda olduğu gibi reklamcılık uygulamalarında da siyasi aktörlerin sosyal medya mecralarından sıkça yararlandığı görülmektedir. Dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinin varlığı zaten süregelen dijitalleşme serüvenini daha da hızlandırmakta, her sektörde olduğu gibi reklamcılık temelli gerçekleştirilen uygulama ve stratejilerde de dijital ortamların kullanımının yoğun bir biçimde arttığı göze çarpmaktadır. Belirli bir alt yapı dâhilinde ve ikna temelli kurgulanan siyasal reklam mesajları günümüzde çoğunlukla geniş hedef kitlelere ulaşırken sosyal medya mecralarında kendisine yer bulmaktadır. Özellikle alt yapı kurgusu ve kullanım amacı nedeniyle siyasi aktörler tarafından en çok tercih edilen sosyal medya mecralarından biri olarak Youtube’un öne çıktığı bilinmektedir. Bu çerçevede, tüm dünyanın takip ettiği 3 Kasım 2020 Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçiminde başkan adaylarının (Joe Biden ve Donald J. Trump) resmi Youtube kanalları aracılığıyla yayınladıkları reklamlar incelenmeye değer görülmüş ve adayların yayınladıkları reklamlar tür bazında içerik analizine tâbi tutulmuştur. Gerçekleştirilen analizler neticesinde özellikle siyasal iletişim literatürüne katkı sunması beklenen önemli sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonuçlara göre, Donald J. Trump ve Joe Biden’ın resmi Youtube kanallarında yayınladıkları reklamlarda tek bir siyasal reklam türü kullanmayı tercih etmedikleri görülmüştür. İnceleme konusu olan reklamlara bakıldığında her iki adayın da aynı reklam içerisinde hem pozitif hem de negatif siyasal reklam türüne ait örneklere yer verdiği tespit edilmiştir. Elde edilen bu veriler doğrultusunda karma siyasal reklam türü olarak tanımlayabileceğimiz yeni bir reklam türünün mevcudiyeti ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, iktidarda bulunan Donald J. Trump’ın pozitif siyasal reklam türünü daha yoğun kullanması beklenirken negatif siyasal reklam türüne, negatif siyasal reklam türünü daha yoğun kullanması beklenen Joe Biden’ın ise pozitif reklam türüne ağırlık verdiği ortaya çıkmıştır. Bir diğer farklılaşma ise reaktif ve proaktif siyasal reklam türü kullanımlarında dikkat çekmiştir. Buna göre reaktif siyasal reklam türünü sadece Donald J. Trump tercih ederken, proaktif siyasal reklam türünü her iki tarafın da birbirine benzer oranda tercih ettikleri belirlenmiştir.
Abstract
In the digitalizing world order, parallel to advances in networking technology, it is apparent that political players also profit from social media platforms in advertising applications, as in any field. The emergence of a global pandemic process accelerates the current digitalization adventure ever further, and it is noted that the use of digital technology has risen dramatically in advertising-based applications and techniques, as in any industry. While political advertising messages, designed through a certain infrastructure and focused on persuasion, usually hit broad target markets, they find their place in social media networks. For this cause, it is recognized that Youtube stands out as one of the most preferred social media platforms for political actors. In this sense, the ads published by the presidential candidates (Joe Biden and Donald J. Trump) via official Youtube channels in the presidential election of the United States of America on 3 November 2020, followed by the world as a whole, were considered worthy of consideration, and the ads published by the candidates were subject to content review on the basis of type. Important findings have been collected from analyzes that are intended to add to the literature on political communication. The findings reveal that Donald J. Trump and Joe Biden did not choose to advertise on official Youtube platforms by using a particular kind of political advertisement. In view of the advertising being investigated, it was found that in a single advertisement, both candidates included examples of positive and negative campaign messaging. According to the results, a new kind of advertisement has been discovered, which can be described as a mixed type of political advertising. In these conditions, the ruling Donald J. Trump is supposed to more intensively use the positive type of political advertising, instead, it was noted that he uses the negative type of political marketing more. On the opposite, it has been discovered that Joe Biden, who is supposed to use the negative type of political advertisement more intensively, focuses on the positive type of advertising. In the use of reactive and constructive political ads, another distinction has attracted notice. Consequently, although Donald J. Trump favored only the reactive form of political ads, the proactive type of political advertising at equal rates was preferred by both sides.
Books by Ahmet Neca Gökgül
İletişim Etiği: Kavramlar, Olgular ve Tartışmalar, 2019
Tarihi, insanların bir şeyler üretmeye başladığı ilkel dönemlere dayanan pazarlama ile insana düş... more Tarihi, insanların bir şeyler üretmeye başladığı ilkel dönemlere dayanan pazarlama ile insana düşünme yetisi sunarak diğer canlılardan ayıran beynin ilişkisinden son zamanlarda oldukça sık tartışılan bir pazarlama anlayışı doğmuştur; Nöropazarlama. Avcı-toplayıcı insanların uyguladığı mübadele yöntemlerinden paranın icadına kadar geçen süre de dâhil olmak üzere insanoğlu bilerek ya da bilmeyerek pazarlama yapmıştır. Bu pazarlama uygulamaları; bir pazar yerinde insanlara seslenerek, bir duvara asılan afiş ya da poster vasıtasıyla, radyo ya da televizyon reklamlarıyla veya dijital ortamlar üzerinden yapılıyor olsa da hepsinin ortak ve asıl amacı ürün/hizmet pazarlamaktır. Sanayi devriminden sonraki süreçte üretimin kolaylaşarak yaygınlaşması, çeşitlenmesi ve maliyetlerin düşmeye başlaması rekabeti arttırmıştır. Bu yoğun rekabet ortamında tüketicileri satın almaya ikna etmek, zihinlerinde yer edebilmek ve duygularına seslenebilmek giderek zorlaşmıştır. Pazarlamanın beyinle, dolayısıyla nörobilimle ilişkisi ise işte tam bu noktada başlamıştır.
4. BOYUT Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi, 2022
İngiliz Kültürel Çalışmalarının öne çıkan kuramcılarından biri olan Stuart Hall, yaşamı boyunca ç... more İngiliz Kültürel Çalışmalarının öne çıkan kuramcılarından biri olan Stuart Hall, yaşamı boyunca çok çeşitli alanlarda iz bırakan çalışmalara imza atmıştır. Aslen Jamaikalı bir göçmen olan Stuart Hall’ün teorik ilgisi özellikle kültür ve ideoloji kavramları üzerine yoğunlaşsa da, bu kavramlarla ilişki içerisinde olan iletişim alanında da önemli yaklaşımları ve önerileri bulunmaktadır. Hall’ün çalışmalarını incelerken, sınırları çizilmiş bir ilgi alanı ya da tekrar edilen belirli bir metodolojiye rastlamak oldukça zordur. Çünkü Stuart Hall teorik üretimini, sözünü ettiğimiz karmaşık kavramsal sistemler arasında gerçekleştirmektedir. Etnisite, ırkçılık, feminizm, direniş, ideoloji, temsil, medya, alt kültürler ve popüler kültür başta olmak üzere Kültürel Çalışmalar Merkezi’nin ilgi alanına giren hemen her konuda eserleriyle karşılaşılabilecek bir aktör olan Stuart Hall’ün geniş bir resmini çizmek son derece düzensiz olacağı için belirli sınırlar çerçevesinde hareket etmek gerekli bir koşul olarak görülmektedir.
Stuart Hall’ün belirli kavramsal yaklaşımlarından yola çıkan bu çalışmada; İngiliz Kültürel Çalışmaları, ideoloji ve iletişim alanlarındaki teorik yapı sunulmakta ve ilişkili kavramlar incelenmektedir. Söz konusu alanlarda gerçekleştirilen incelemeler Hall’ün akademik ilgisi kapsamında değerlendirilmektedir. Bu çerçevede şekillenen çalışma, Hall’ün akademik katkılarını ve bakış açısını ortaya koyarak kültürel çalışmalar, ideoloji ve iletişim kavramlarını anlamlandırmayı, bu bağlamda toplum olgusuna yönelik çıkarımlarda bulunmayı amaçlamaktadır. Tüm bunların ötesinde gerek sıra dışı hikâyesi gerekse Kültürel Çalışmalar geleneğine olan katkıları çerçevesinde Stuart Hall’ün kültür kuramına katkılarını sunmak çalışmanın en belirgin gayesini oluşturmaktadır.
3. International Scientific Research and Innovation Congress, 2022
İnsanların herhangi bir zaman diliminde ve herhangi bir yerde karşılaşma olasılığı olan afetler, ... more İnsanların herhangi bir zaman diliminde ve herhangi bir yerde karşılaşma olasılığı olan afetler, yaşantıyı olumsuz etkileyen yapısıyla yönetilmesi gereken bir süreci beraberinde getirmektedir. Kriz yönetimi ya da afet yönetimi olarak adlandırılabilecek stratejik teknikler aracılığıyla yönetilen afet süreçlerinde iletişim son derece önemli bir rol oynamaktadır. Risk iletişimi, kriz iletişimi ya da afet iletişimi kavramları ile ifade edilen yaklaşımlar çerçevesinde değerlendirilmekte olan iletişim yöntemleri genellikle afetlerdeki koordinasyonu sağlamak, doğrulanmış bilgileri paylaşmak ve afetle ilgili doğru bilgileri edinmek için kullanılmaktadır. Çeşitli iletişim tekniklerinden faydalanılan bu sürecin aktörleri içerisinde hastaneler, sağlık personelleri, ilk yardım ekipleri, ilgili kamu kurumları, gönüllüler, medya, sivil toplum kuruluşları, afetzedeler, aileleri ve halk bulunmaktadır. Özellikle ülkemizde yaşanan afetlere bakıldığında, söz konusu aktörlerden medyadaki görünürlüğü en yüksek olanların ilgili kamu kurumlarını temsil eden üst düzey bürokratlar olması dikkat çekmektedir. Gerçekleşen afetler sonrasında bölge ziyaretlerinde bulunan siyasi aktörlerin hem geleneksel medya hem de sosyal medyaya yansıyan fotoğrafları geniş halk kitlelerine çeşitli mesajlar iletebilen bir siyasal halkla ilişkiler aracına dönüşmektedir. Bu tespitten hareket eden çalışmada, siyasi aktörlerin afet dönemlerindeki medya görünürlüğü siyasal halkla ilişkiler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Çalışma kapsamında, Türkiye’de 2022 yılında gerçekleşen afetlerden zarar gören bölgelerde ve medyada en görünür üst düzey bürokratlardan birisi olan Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ele alınmaktadır. Süleyman Soylu’nun 2022 yılında Türkiye’de gerçekleşen afetlerin yönetimi sırasında medya araçlarına yansıyan fotoğrafları nicelik, nitelik ve içerik bağlamında analiz edilirken aynı zamanda söz konusu bulgular siyasal halkla ilişkiler açısından değerlendirilmektedir. Gerçekleştirilen analizler neticesinde afet dönemlerine ilişkin kriz iletişimi, risk iletişimi ve afet iletişimi gündem maddelerine uygun olarak siyasal halkla ilişkilerin araçsallaştırıldığı tespit edilmektedir.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
Nöropazarlama alanında araştırma yapan uzmanlar, nörobilim alanında kullanılan çeşitli teknikler ... more Nöropazarlama alanında araştırma yapan uzmanlar, nörobilim alanında kullanılan çeşitli teknikler vasıtasıyla pazarlama alanının sorunlarına yönelik yeni çözümler bulmaya çalışmaktadır. Nöropazarlamacı olarak da ifade edilen uzmanlar, nörogörüntüleme teknikleriyle insan beyninin tepkilerini ölçerek elde ettikleri bilgileri, pazarlama kararları alırken kullanmaktadır. Nöropazarlama alanında yapılan çalışmalar sonucunda, insan zihni çeşitli yapısal kategorilere ayrılarak incelenmekte, bu alanda başarılı olmanın yolunun beynin yapılarının anlaşılması ile doğrudan ilişkili olduğu belirtilmektedir. Beynin yapılarının anlaşılmasını sağlayacak temel çalışmalar, nörobilim literatüründe yer almakta, fakat nöropazarlama alanında bu konu ile ilgili yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı beynin nasıl çalıştığı ile ilgili yapılan nörobilim çalışmalarını, nöropazarlama bakış açısı ile incelemek ve nörobilim literatürüne katkı sunacak unsurları keşfetmektir. Keşfedici araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen çalışmada, beynin bilinmez süreçleri ile ilgili araştırmaların temelini atan Sigmund Freud’un bilinç ve bilinçaltını içeren topografik zihin modeli ile id, ego ve süperegoyu içeren yapısal zihin modelinin nöropazarlama yaklaşımları açısından son derece önemli olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu tespitten hareketle, Freud’un yapısal zihin modelinin nöropazarlama çalışmalarını açıklamada önemli bir kavram olduğu ortaya konulmakta ve değerlendirilen konu üzerine çeşitli öneriler getirilmektedir.
New Era International Journal of Interdisciplinary Social Researches, 2022
Hedef kitlesiyle iletişim kurmak ve imaj oluşturmak gibi önemli amaçları olan kurumsal reklamları... more Hedef kitlesiyle iletişim kurmak ve imaj oluşturmak gibi önemli amaçları olan kurumsal reklamların son yıllarda kültürel kodlardan sıkça faydalandığı görülmekte olup bu yöntemle markaların tüketicilerle duygusal bağ kurmayı hedeflediği değerlendirilmektedir. Aynı kültüre mensup toplumların çeşitli kültürel kodları benzer biçimde anlamlandırıyor oluşu, markaların kurumsal reklamlardaki kültürel kod kullanımını arttırmalarına neden olmaktadır. Bu bağlamda, sahip olduğu bütün özelliklerle birlikte Türk milletinin en önemli ortak değeri olan İstiklâl Marşı’na da çok çeşitli alanlarda rastlamak mümkündür. Söz konusu alanlardan birisi olarak değerlendirilen kurumsal reklamlar, millî ve manevi değerleri sıklıkla konu edinen ve özellikle topluma bu değerler üzerinden ulaşmaya çalışan uygulamalardandır. Türkiye’nin önde gelen marka ve şirketlerinin İstiklâl Marşı’na daha ziyade millî bayramlar için hazırlanan kurumsal reklam filmlerinde yer verdiği görülmektedir. Ancak İstiklâl Marşı’nın 12 Mart 1921’deki kabulünün 100. yıl dönümünde Türkiye’nin güçlü şirket ve markaları içerisinden yalnızca THY’nin (Türk Hava Yolları) bir reklam filmi hazırladığı dikkat çekmektedir. Çeşitli kurum, kuruluş, siyasi aktör ve gruplar tarafından günün anlam ve önemine yönelik birtakım kısa filmler hazırlanarak yayınlanmış olsa da, THY ülkenin önemli markaları arasından bu konuda ayrışmaktadır. Daha önce birçok reklam filminde İstiklâl Marşı’na yer veren THY tarafından İstiklâl Marşı’nın kabulünün 100. Yılına özel olarak hazırlanan reklam filmi “İstiklâl‘in Sesi” adındadır. Çalışmada, İstiklâl Marşı’ndan yola çıkan ve çeşitli kültürel kodlar üzerine inşa edilen bu reklam filmi, sahip olduğu özellikler nedeniyle Roland Barthes’ın göstergebilim anlayışı ve çözümleme tekniklerinden faydalanılarak analiz edilmektedir. Reklam filminin çözümlenmesinde göstergebilimsel yöntem esas alınırken; reklam filminin anlatı yapısı, genel betimlemesi ve kültürel kodların analizi de yapılmaktadır.
1.ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER VE İNOVASYON KONGRESİ, 2021
Özet İletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak dijitalleşen dünya düzeninde her alan... more Özet
İletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak dijitalleşen dünya düzeninde her alanda olduğu gibi reklamcılık uygulamalarında da siyasi aktörlerin sosyal medya mecralarından sıkça yararlandığı görülmektedir. Dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinin varlığı zaten süregelen dijitalleşme serüvenini daha da hızlandırmakta, her sektörde olduğu gibi reklamcılık temelli gerçekleştirilen uygulama ve stratejilerde de dijital ortamların kullanımının yoğun bir biçimde arttığı göze çarpmaktadır. Belirli bir alt yapı dâhilinde ve ikna temelli kurgulanan siyasal reklam mesajları günümüzde çoğunlukla geniş hedef kitlelere ulaşırken sosyal medya mecralarında kendisine yer bulmaktadır. Özellikle alt yapı kurgusu ve kullanım amacı nedeniyle siyasi aktörler tarafından en çok tercih edilen sosyal medya mecralarından biri olarak Youtube’un öne çıktığı bilinmektedir. Bu çerçevede, tüm dünyanın takip ettiği 3 Kasım 2020 Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçiminde başkan adaylarının (Joe Biden ve Donald J. Trump) resmi Youtube kanalları aracılığıyla yayınladıkları reklamlar incelenmeye değer görülmüş ve adayların yayınladıkları reklamlar tür bazında içerik analizine tâbi tutulmuştur. Gerçekleştirilen analizler neticesinde özellikle siyasal iletişim literatürüne katkı sunması beklenen önemli sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonuçlara göre, Donald J. Trump ve Joe Biden’ın resmi Youtube kanallarında yayınladıkları reklamlarda tek bir siyasal reklam türü kullanmayı tercih etmedikleri görülmüştür. İnceleme konusu olan reklamlara bakıldığında her iki adayın da aynı reklam içerisinde hem pozitif hem de negatif siyasal reklam türüne ait örneklere yer verdiği tespit edilmiştir. Elde edilen bu veriler doğrultusunda karma siyasal reklam türü olarak tanımlayabileceğimiz yeni bir reklam türünün mevcudiyeti ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, iktidarda bulunan Donald J. Trump’ın pozitif siyasal reklam türünü daha yoğun kullanması beklenirken negatif siyasal reklam türüne, negatif siyasal reklam türünü daha yoğun kullanması beklenen Joe Biden’ın ise pozitif reklam türüne ağırlık verdiği ortaya çıkmıştır. Bir diğer farklılaşma ise reaktif ve proaktif siyasal reklam türü kullanımlarında dikkat çekmiştir. Buna göre reaktif siyasal reklam türünü sadece Donald J. Trump tercih ederken, proaktif siyasal reklam türünü her iki tarafın da birbirine benzer oranda tercih ettikleri belirlenmiştir.
Abstract
In the digitalizing world order, parallel to advances in networking technology, it is apparent that political players also profit from social media platforms in advertising applications, as in any field. The emergence of a global pandemic process accelerates the current digitalization adventure ever further, and it is noted that the use of digital technology has risen dramatically in advertising-based applications and techniques, as in any industry. While political advertising messages, designed through a certain infrastructure and focused on persuasion, usually hit broad target markets, they find their place in social media networks. For this cause, it is recognized that Youtube stands out as one of the most preferred social media platforms for political actors. In this sense, the ads published by the presidential candidates (Joe Biden and Donald J. Trump) via official Youtube channels in the presidential election of the United States of America on 3 November 2020, followed by the world as a whole, were considered worthy of consideration, and the ads published by the candidates were subject to content review on the basis of type. Important findings have been collected from analyzes that are intended to add to the literature on political communication. The findings reveal that Donald J. Trump and Joe Biden did not choose to advertise on official Youtube platforms by using a particular kind of political advertisement. In view of the advertising being investigated, it was found that in a single advertisement, both candidates included examples of positive and negative campaign messaging. According to the results, a new kind of advertisement has been discovered, which can be described as a mixed type of political advertising. In these conditions, the ruling Donald J. Trump is supposed to more intensively use the positive type of political advertising, instead, it was noted that he uses the negative type of political marketing more. On the opposite, it has been discovered that Joe Biden, who is supposed to use the negative type of political advertisement more intensively, focuses on the positive type of advertising. In the use of reactive and constructive political ads, another distinction has attracted notice. Consequently, although Donald J. Trump favored only the reactive form of political ads, the proactive type of political advertising at equal rates was preferred by both sides.
İletişim Etiği: Kavramlar, Olgular ve Tartışmalar, 2019
Tarihi, insanların bir şeyler üretmeye başladığı ilkel dönemlere dayanan pazarlama ile insana düş... more Tarihi, insanların bir şeyler üretmeye başladığı ilkel dönemlere dayanan pazarlama ile insana düşünme yetisi sunarak diğer canlılardan ayıran beynin ilişkisinden son zamanlarda oldukça sık tartışılan bir pazarlama anlayışı doğmuştur; Nöropazarlama. Avcı-toplayıcı insanların uyguladığı mübadele yöntemlerinden paranın icadına kadar geçen süre de dâhil olmak üzere insanoğlu bilerek ya da bilmeyerek pazarlama yapmıştır. Bu pazarlama uygulamaları; bir pazar yerinde insanlara seslenerek, bir duvara asılan afiş ya da poster vasıtasıyla, radyo ya da televizyon reklamlarıyla veya dijital ortamlar üzerinden yapılıyor olsa da hepsinin ortak ve asıl amacı ürün/hizmet pazarlamaktır. Sanayi devriminden sonraki süreçte üretimin kolaylaşarak yaygınlaşması, çeşitlenmesi ve maliyetlerin düşmeye başlaması rekabeti arttırmıştır. Bu yoğun rekabet ortamında tüketicileri satın almaya ikna etmek, zihinlerinde yer edebilmek ve duygularına seslenebilmek giderek zorlaşmıştır. Pazarlamanın beyinle, dolayısıyla nörobilimle ilişkisi ise işte tam bu noktada başlamıştır.