Servet Gündogdu | Universität zu Köln (original) (raw)

JOURNAL ARTICLES by Servet Gündogdu

Research paper thumbnail of Hüsn ü Aşk'ta Edebilik ve Alegori Sorunu

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2021

Bu yazıda öncelikle Hüsn ü Aşk’a ilişkin alegorik yorumların başlangıcı ile alegori kavramının es... more Bu yazıda öncelikle Hüsn ü Aşk’a ilişkin alegorik yorumların başlangıcı ile alegori kavramının estetik düşüncede tarihsel süreçte dönüşen negatif anlamı arasındaki bağa işaret edilecektir. Alegorinin on dokuzuncu asırla beraber kazandığı negatif anlam ile bir edebilik ve özerklik kriteri olarak ileri sürülen sembol düşüncesi arasındaki ilgi irdelendikten sonra ise Hüsn ü Aşk alegorik olarak yorumlanacaksa onun alegorikliği ile edebiliği arasında bir uzlaşmazlık ya da çelişki olup olmadığı sorusu üzerinde durulacaktır. Şayet alegori daima metinden önce mevcut tarihsel, siyasi, dini, ahlaki gerçekliklerin metinde ikincil düzeyde dilsel tezahürü olarak algılanırsa bunun Hüsn ü Aşk’ın edebiliğini ve özgünlüğünü riske atacağı, aynı zamanda bunun alegori kavramının da kökensel olarak yanlış bir kullanımı olduğu iddia edilerek alegorinin okurun tarihselliği ve zamansallığı nedeniyle ortaya çıkabilecek olası anlamlara açıklık olduğu ileri sürülecektir. Dolayısıyla Hüsn ü Aşk’ta alegori, tam da metnin söylediği ile kastettiği arasında özgür bir farklılaşma mekânı üretmesi nedeniyle, okurun edebî metinle beraber başka türlü konuşmaya başlaması hadisesidir.

Research paper thumbnail of Dilde Sınır İhlali Olarak Yahya Kemal'de Deniz: Şiir ve Teori

Zemin: Edebiyat Dil ve Kültür Araştırmaları, 2021

Yahya Kemal, genel olarak poetik düşünme çabasında, özelde ise deniz konulu şiirlerinde son... more Yahya Kemal, genel olarak poetik düşünme çabasında, özelde ise deniz konulu şiirlerinde sonlu ile sonsuz olan arasında bir bağ kurmaya çalışır. Bu bağın tartışılmaya açılması sonsuzluğun dilde ifadesinin sonlunun bittiği yerde başlayan zaman ve dil ötesi bir kategori mi olduğu yoksa sonluluğun aşılamaması nedeniyle mi kendisini dilde görünür kıldığı sorunu açısından önemlidir. Modern edebî dilin denizle kurmaya çalıştığı özgün ilişkinin ürettiği sonlu-sonsuz bağlamındaki zamansal ilişki ne anlama gelmektedir? Bu yazıda Yahya Kemal’in bilhassa “Deniz”, “Açık Deniz”, “Deniz Türküsü” ve “Sessiz Gemi” isimli şiirlerinde, dilde sınır ihlali olarak sonlu ile sonsuz arasında bir karşılaşma tecrübesinin, edebî metnin semantik muğlaklığını baskılamayan özerk bir teorik bilincin farklı boyutlarını görünür bir kıyıya taşıdığı ileri sürüldü. Bu iddiayı belirginleştirebilmek adına öncelikle Yahya Kemal’in şiirinde sonlu-sonsuz ilişkisinin kendisini hangi kelimeler etrafında açığa vurduğu fenomenolojik bir perspektiften ele alınmaktadır. Daha sonra ise teori ve şiir arasında bir öncelik-sonralık ilişkisinin olmadığı tarihsel bir perspektiften ortaya koyulur. Kanaatimizce Yahya Kemal’in şiirlerinde görülen dilsel sınır ihlali, dilin kendisini düşünce (theoros) ile şiir arasında vuku bulabilecek bir diyaloga taşıması anlamına gelir.

Research paper thumbnail of Modern Türk Şiirinde Sahihlik Sorunu: Filoloji ve Poetika

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2020

Modern Türk şiirini “sahihlik” (otantiklik) kavramı bağlamında tanımlama çabası Yahya Kemal’den ç... more Modern Türk şiirini “sahihlik” (otantiklik) kavramı bağlamında tanımlama çabası Yahya Kemal’den çağdaş Türk şiirine uzanan bir açıklıkta, ilk bakışta ‘geleneğe sadakat’ ilkesini benimser görünmektedir. Bu yaklaşım tarzında bir şiir ancak böylesi bir sahihlik kriterine uyduğu sürece şiir olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda sahihliğin şiir için normatif ve kelimenin Grekçe kökeni de düşünüldüğünde otoriter bir kriter olması ile filolojinin köklü kavramlarından biri olması arasında ne tür bir ilişkinin olabileceği Türk eleştiri geleneğinde henüz soruşturulmamıştır. Klasik filolojinin sahihlik dediği husus antik klasikler bağlamında bir metinsel mükemmeliyet (tamlık) tasarımına sahip olmalarından ileri gelmektedir. Metinsel mükemmeliyet fikrine karşılık modern şiirin en temel vasıflarından birisi sembol kavramı etrafında parçalılık veya tamamlanmamışlıkla var olmasıdır. Bu noktada sahihliğin modern şiiri tanımlama ve aynı zamanda geleneğe sadakat imkânı ne ölçüde geçerliliğini sürdürebilmektedir? Bu yazıda bu sorun etrafında sahihliğin “sadakat” şeklindeki filolojik kullanımının ötesinde Heidegger’in sahihlik ontolojisi bağlamında, okurun tecrübe ettiği şiiri geleceğe yönelik öngörülemez şekilde kendi dünyasına tatbik etme hadisesinde açığa vurduğu ileri sürülecektir. Modern Türk şiirinin kurucu isimlerinden Yahya Kemal şiir üzerine yazı ve sohbetlerinde arketip sorununu; teori ve pratik arasındaki uyum sorununu; ses ve anlam ilişkisi ve tamirat olarak sahihlik konularını kanaatimizce bu perspektiften ele almış görünmektedir. O, geçmişin metinlerini güvenilmez kılan siyasi filolojiden ziyade, bir metnin edebiliğinin ne tür bir okuma tecrübesini beraberinde getirebileceğiyle ilgilidir.

Research paper thumbnail of Tarihselciliğin ve Formalizmin Ötesinde Edebiyatın Tanıklığı

Milel ve Nihal: İnanç, Kültür ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi, 2019

Tanıklığı ‘mutlak güven’ kategorisinde tasarlayan ve edebiyatı ‘geçmişe tanık’ olarak konumlandır... more Tanıklığı ‘mutlak güven’ kategorisinde tasarlayan ve edebiyatı ‘geçmişe tanık’ olarak konumlandıran tarihselci edebiyat teorisinde edebi eser edebilik vasfını yitirip tarihsel vesikaya dönüşmektedir. Formalist edebiyat teorisi ise edebi eserlerin tarihsel varlık olmalarından ziyade dilsel varlık olmalarını ön plana çıkarırken eserin edebiliğini tarihe bakarak değil de eserin ‘linguistik göstergeye tanıklığı’ şeklinde korumaya çalışır. Buna karşın eserlerin dil-içi ilişkiler ağı ile sınırlandırılması onları birer “kapalı nesne” haline getirerek tarihsizleştirmektedir. Yirminci asrın ikinci yarısında metin veya tarihsel bağlamdan ziyade okurun anlam üretimindeki rolünü savunan yeni bir edebiyat tarihi yazımı anlayışı ileri sürülür. Okurun edebi metnin yorumlanmasında elde ettiği liberal açıklık ile ikinci dünya savaşından, bilhassa soykırım felaketinden sonra tanıklık kelimesinin de belirli bir semantik muğlaklığa bürünmesi birbiriyle ilintili görülebilir. Bu noktada edebi hermenötik edebi eserleri geçmişin ve linguistik göstergenin tanıkları olarak değil de ‘dilin kendi kendisine tanıklığı’ olarak ele alarak otonomi ve tarihsizleşme sorununu aşmayı dener. Edebi eserin edebiliği üretildiği tarihsel bağlamın anlamını değiştirmesinden ileri gelir. Böylesi bir tarihsel etki oluşturmuş edebi eserler bizatihi kendi zamanlarını üretmeye başlarlar. Böylece edebi eserler geçmişe veya dilsel göstergeye değil, kendi ürettiği tarihe ve dilin bizatihi kendisine tanıklık etmektedirler.

Research paper thumbnail of Hâmid’in Makber'inde İfadeyi Bulma, Çelişki ve Olasılık Sorunu

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi Cilt 17 Sayı 3, 2017

Klasik Osmanlı şiirinin ondokuzuncu asırda beliren eleştirel yorumlarının onu dini alegoriye indi... more Klasik Osmanlı şiirinin ondokuzuncu asırda beliren eleştirel yorumlarının onu dini alegoriye indirgemesi ile aynı asırda Namık Kemal ve çevresinin bu alegoriyi aşmak için onu siyasi dille sekülerize etme projelerindeki benzer sorunları fark eden Abdülhak Hâmid Tarhan, özellikle Makber’iyle, Türk şiirinin dini ve siyasi dilden özerkleşmesini sağlayacak ilk poetik-temelli atılımını, şiirin, alegorik mütekabiliyetleri mümkün kılan rasyonel-göndergesel bütünlük tasarımının açmazlarını işaret eden muhayyile ile olan ilişkisini; ve dil ile şiirin bu araçsallaştırılma sorununu şiirin yaratıcılık boyutunu öne çıkartarak gerçekleştirmiştir. Poetik dilin öteki dil formlarından farkını açığa çıkarma uğraşı, şiirin güçlü duyguların kendiliğinden dışa taşan bir ifade olması yaklaşımıyla değil, bireyin çevresinde olan bitenlerin muhayyilede ve his dünyasında bıraktığı etkisinin dilde ifadesini aranması ile çözülür. Bu uğraşı sayesinde üzeri dini ve siyasi dille örtülen, bireyselleşmeyi mümkün kılan temel varlık soruları yeniden-görünür kılınarak okurların şiirle gelen olasılıklar mekânını deneyimlemesi sağlanır. Nihayetinde Hâmid’de olasılıklar mekânı olarak duyguların ifadesini dilde arayan şiir konsepti, şiirin din ve siyasetten özerkleşmesini sağlayan en kritik işlevdir.

BOOKS by Servet Gündogdu

Research paper thumbnail of Gömülü Metinler Neden Döner?: Edebî Mülksüzleşme Bağlamında Harâbât Mukaddimesi, Tahrîb-i Harâbât ve Ta’kîb

Pegem Akademi, 2023

Tanpınar, Nâmık Kemâl’in Harâbât antolojisi sonrasında yazdığı Tahrîb-i Harâbât ve Ta’kî... more Tanpınar, Nâmık Kemâl’in Harâbât antolojisi sonrasında yazdığı Tahrîb-i Harâbât ve Ta’kîb’in, Ziyâ Paşa’ya hitaben “eskiyi hortlatıyorsun, onu beraber gömmeye azmetmiştik!” şeklinde hülâsa edilerek anlaşılma lüzumundan bahseder. Analizde söz konusu olan gömme, ihyâ, dirilme, hortlama gibi kelimeler etrafında beliren çağrışımlar, gömülen ve bir şekilde geri dönme çabası içine giren, insan hayatına tasallud eden metinleri anlamlandırma söz konusu olduğunda Lacan’ın ünlü cümlelerini biraz değiştirerek tartışmaya davet eder: “Ölü metinler neden geriye döner?” Cevap açıktır, “Usûlünce defnedilemedikleri için.”
Gömülü Metinler Neden Döner?: Edebî Mülksüzleşme Bağlamında Harâbât Mukaddimesi, Tahrîb-i Harâbât ve Ta‘kîb, Osmanlı-Türk edebiyatının eski olandan ayrıştırılarak yeni bir edebiyat olarak konumlandırılması ve edebî metinlerden ziyâde siyasî/ideolojik yönelimlerle adlandırılmasında, edebî metinlerin usûlüyle gömülememesi ve mülksüzleştirilmesinden teşekkül eden bir dilin etkisini soruşturuyor.
Nâmık Kemâl ve Ziyâ Paşa’nın birbirlerini tahrik, takip, tahrip ve tamir eden bu metinlerine; aktif unutma, hafıza, bastırma, susarak yokluğa mahkum etme, görünmez kılma, mülksüzleştirme, inşâ etme ve oturma gibi kavramlar açısından bakarak, edebî metinlerin ihmal edilmiş varlığına dönebilme farkındalığını oluşturmayı amaçlıyor. Türk edebiyatında edebiyat metinleriyle kurduğumuz ilişkinin tarihini yeniden tartışmaya açıyor.

Research paper thumbnail of Usulden Yönteme: Mehmed Fuad Köprülü'nün Edebiyat Tarihçiliği

Vakıfbank Kültür Yayınları, 2023

Mehmed Fuad Köprülü’nün “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” makalesi, yayımlandığı tarihten itibaren ... more Mehmed Fuad Köprülü’nün “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” makalesi, yayımlandığı tarihten itibaren Türk edebiyatı çalışmaları için vazgeçilmez kaynaklardan biri olmuştur. Türk edebiyatının kurucu metinlerinden biri olan bu makale, edebiyat tarihi yazımında usûl fikrinin neye tekabül ettiğini sistematikleştirerek ele alması yönüyle öne çıkar. Bu kitapta yer alan metinler Türk edebiyatı araştırmacıları için kolektif bir tartışma zemini sağlayarak ulus, dil ve edebiyat ilişkisini, metinlerarasılığın yarattığı imkânları ve açmazları, edebiyat tarihinde usûlü belirleyen ölçütlerin neler olduğunu değerlendirme fırsatı sunuyor. Edebî eserle usûl arasındaki ilişkilerin daha görünür olmasını sağlarken müstakil bir bilim dalı olarak edebiyatın ölçütlerini konumlandırmayı ve bunu yaparken de Köprülü’nün beslendiği kaynakları daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bir asır önce yazılmış bir makalenin etrafında dolaşan, güncel izleklerin ve tartışmaların da yer aldığı bu kitap; makalenin orijinalini ve çeviriyazısını, 1913’teki eski harfli Türkçe basımı ile 1966’daki Latin harfli Türkçe basımı arasındaki farkları ve makalenin günümüz okurları için sadeleştirilmiş bir versiyonunu da içeriyor. Türkoloji çalışmalarındaki yeri ve önemi birçok kez vurgulanmış olsa da “Usûl” makalesi, günümüz okur ve araştırmacıları için yeni perspektifler sunmasının yanı sıra sağladığı olanaklar ve taşıdığı sınırlılıkları da ortaya koyarak tarihsel ve eleştirel bir tartışma imkânını kolaylaştırıyor.

Research paper thumbnail of Mimesis, İfade ve Gösterge: Şiirin Özgünlüğü Bağlamında Poetika Sorunu

Hece Yayınları, 2021

Özgünlüğün ancak poetika ile şiir arasında devam etmekte olan soru-cevap yapısında ilerleyen ve b... more Özgünlüğün ancak poetika ile şiir arasında devam etmekte olan soru-cevap yapısında ilerleyen ve bir geleneği olan diyalogda açığa çıkabilen zamansal bir imkân olduğunu ileri süren Mimesis, İfade ve Gösterge: Şiirin Özgünlüğü Bağlamında Poetika Sorunu isimli bu kitap şiirin ne olduğu veya olması gerektiği sorusu etrafında tarihsel süreçte belirginleşen üç merkezi kavramın, mimesis, ifade ve gösterge’nin modern düşüncede ifade ettiği semantik sınırların ötesine geçmeyi amaçlamaktadır. Elbette bu aşma, bu kavramları şiir için kullanılamaz hâle getirmek suretiyle değil, tersine onların şiirin özgünlüğüne uyum gösterecek şekilde revizyonları sayesinde mümkün olabilecektir.
“Özgünlük şu hâliyle edebi hareketlerin veya yaratıcı dehanın sürekli olarak yeni bir dilsel form ya da metafor üretimi şeklinde çoğalarak devam eden ilerlemeci bir çizgisellik taşımadığı gibi, daha başından kendisini mutlak özgünlük olarak sunan bir dilsel kullanımın kendi kendisini her seferinde geçerli kılan, döngüsel bir tarih şemasını da hâiz değildir. Özgünlüğün daima hâlihazırda bir dil ve gelenek içerisinden üretilme zorunluluğu, onu büsbütün imkânsız da kılmamaktadır. Tersine şiirin özgünlüğünü mümkün kılan husus, kendisini daima mitik gelenekte konuşlandırmış olmasıdır. Özgünlük ancak poetika ile şiir arasında devam etmekte olan “soru-cevap” yapısında ilerleyen ve bir geleneği olan diyalogda açığa çıkabilen zamansal bir imkândır.”

Research paper thumbnail of Walter G. Andrews Kitabı: Osmanlı Şiiri İçin Bir Deniz Feneri

İnsan Sanat, 2019

O Eserin her hal<l<r mahfuzdur. Bu eserin aynen ya da ozet olaral< higbir bolrlmLl, telif hal<l<t... more O Eserin her hal<l<r mahfuzdur. Bu eserin aynen ya da ozet olaral< higbir bolrlmLl, telif hal<l<t sahibinin yazrlr izni olmal<srzrn l<ullanrlamaz.

Research paper thumbnail of Çağdaş Türkiye'de Muhafazakar Sanat Sorunu: Perspektifler ve Diyaloglar

Granada Yayınları, 2012

“Çağdaş Türkiye’de Muhafazakâr Sanat Sorunu: Perspektifler ve Diyaloglar” isimli bu derleme kitap... more “Çağdaş Türkiye’de Muhafazakâr Sanat Sorunu: Perspektifler ve Diyaloglar” isimli bu derleme kitap, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen’in 23 Mart 2012’de Suriçi Grup Platformu Konuşmaları’nda yaptığı “21’inci Yüzyıl Türkiye’sinde Kültür ve Sanat Anlayışı” isimli konuşmasının beraberinde ortaya çıkan tartışmaları bir araya getirme niyetiyle hazırlanmıştır.

BOOK CHAPTERS by Servet Gündogdu

Research paper thumbnail of Köprülü’nün Edebî Topos’unda Müphemiyet Olgusu: Tarih ve Yorum

Research paper thumbnail of Tarih ve Edebiyat Arasında İstiklâl Marşı: Dil, Dünya ve Öteki

İnşâ ve Meşrûiyet: İstiklâl Marşı'nın Tarihsel Kompozisyonu, 2023

Bu kısa yazıda, genel olarak millî marşlardan ziyade daha özelde İstiklâl Marşı’nın ne tür... more Bu kısa yazıda, genel olarak millî marşlardan ziyade daha özelde İstiklâl Marşı’nın ne tür bir diyaloji ürettiği üzerinde duracağız. Kanaatimiz o ki İstiklâl Marşı’ndaki bütünlük ve birlik kurguları bütün ve parça, birlik ve fark, birey ve toplum arasında icra düzeyinde özneler-arası bir uzlaşımı varsayar. İstiklâl Marşı, Çanakkale’yi veya Kurtuluş mücadelesini anlaşılır kılmak için bir tarafıyla araç olduğu kadar hala evrenselliğiyle, sanatsal gücüyle, otantikliğiyle, kelime seçimi, mimarisi ve müzikalitesiyle, kısacası dil ve dünya kurgusuyla özgün-edebî bir diyalojiye ve bu diyalojinin farklı bağlamsal durumlardaki sürekliliğine dikkat çekmeyi sürdürmektedir. O bu yönüyle tekil bir formdan ziyade, türler arası bir metinsel formu temsil eder. Bu iddiamız İstiklâl Marşı’nın dil perspektifi, dünya kurgusu ve ürettiği ya da açığa çıkardığı anlam alanı gibi farklı bağlamlarda izah edilmeye çalışılacaktır. Bunu yapabilmek için de İstiklâl Marşı’nın edebî ve tarihsel yorum alanlarındaki geçişkenliklerine dikkat kesileceğiz.

Research paper thumbnail of Osmanlı Şiirinin Alımlanma Tarihini Dönüştüren Bir Okur Olarak Walter G. Andrews

Walter G. Andrews Kitabı Osmanlı Şiiri İçin Bir Deniz Feneri, 2019

“Osmanlı Şiirinin Alımlanma Tarihini Dönüştüren Bir Okur Olarak Walter G. Andrews”, Walter G. And... more “Osmanlı Şiirinin Alımlanma Tarihini Dönüştüren Bir Okur Olarak Walter G. Andrews”, Walter G. Andrews Kitabı Osmanlı Şiiri İçin Bir Deniz Feneri (Eds. Gündoğdu, Atiye Gülfer, and Servet Gündoğdu). İstanbul: İnsan Sanat, 2019, pp. 137-147. ISBN: 978-975-574-929-7

CONFERENCE PRESENTATIONS by Servet Gündogdu

Research paper thumbnail of Nesnelciliğin ve Öznelciliğin Ötesi: Edebiyatta Gösterge ve Oyun

Halk Kültüründe Oyun, Müzik, Dans Sempozyumu: Bildiriler, 2020

Modern edebiyat teorilerinde baskın bir yeri olan gösterge kavramını nesnelci; oyun kavramını ise... more Modern edebiyat teorilerinde baskın bir yeri olan gösterge kavramını nesnelci; oyun kavramını ise öznelci anlamından kurtarmak yirminci asır boyunca bu kavramlar üzerinden sınırlandırılmış edebiyatın daha doğru ve doğasına uygun şekliyle anlaşılabilmesi adına bu yazının öncelikli amacını teşkil eder. Göstergeden metnin yapısal düzenlenişine atıfla söz edildiğinde okurun tecrübesi, oyundan ise metnin hazzına atıfla söz edildiğinde bizatihi metin göz ardı edilmektedir. Okuru göz ardı eden gösterge kavramı bilhassa mitik dünyadaki kullanımına bakılırsa yirminci asırda üzerine yüklenen nesnelci sorumluluğu taşıyabilecek bir arka plana sahip değildir. Aynı şekilde metni göz ardı eden oyun kavramının, antik zamanlardan bugüne toplumsal işlevine bakıldığında salt öznelliğin tecrübe alanı olarak var olmadığı anlaşılabilir. Bu sorunlar bilhassa yirminci asrın ikinci yarısında Derrida ve Gadamer arasında cereyan eden tartışmalar üzerinden analiz edilerek edebi metin ve okur arasında vuku bulan diyalogu belirginleştirebilmek adına kendinde-gösterge ve öznelliğin eylem alanı olarak oyun kavramları geleceğe hazırlanma ve umut anlamı ile aradalıkta-değişme şeklinde rehabilite edilecektir.

Research paper thumbnail of Söylenmeyen Olarak Mitos: Metafor ve Teori

International Symposium on Mythology: Proceedings Book, 2019

Tarihsel olarak bakıldığında mitos, logos bilincinin gelişmesiyle “kurmaca” olarak ele alınmaya b... more Tarihsel olarak bakıldığında mitos, logos bilincinin gelişmesiyle “kurmaca” olarak ele alınmaya başlar. Mitosun Latin diline fabulae olarak tercümesi onun Grek dünyasında anlaşılma şeklini bütünüyle tek bir boyutla sınırlandırarak Ortaçağ düşüncesinin mitleri hurafe; Aydınlanma Çağı’nın ise mantık-öncesi düşünce olarak konumlandırmalarına ve kelimenin böylece negatif anlam kazanmasına neden olur. Her ne kadar romantikler mitlere ilişkin bu anlamı değiştirmeye çalışsalar da Aydınlanma ile benzer bir tarih şemasına sahip olduklarından bu sefer de onlar logosu dışlayarak mitosu yüceltmişlerdir. Yirminci asrın yapısalcı teorilerinde ise mitos kurmaca ve gerçeklik sorununun ötesinde “yapı” olarak ele alınır. Mitosun yapı ve kurmaca kıskacındaki tarihi, aynı zamanda kendi varlığını doğrudan veya dolaylı olarak daima hissettirdiği dil ve edebiyatın “dönüştürücü” vasfının da baskılanmasına neden olur. Bu çalışmada mitosun “dilde dönüşme tecrübesi” yaşatan vasfı, metafor ve teori kavramlarının antik Grek dünyası ve düşüncesindeki kökensel kullanımları dikkate alınarak belirginleştirilmeye çalışılacak ve mitosun söyleme vasfına dikkat çekilecektir.

TRANSLATIONS by Servet Gündogdu

Research paper thumbnail of Gadamer'in Umudu (Gadamer's Hope) - Jean Grondin

INTERVIEWS by Servet Gündogdu

Research paper thumbnail of Oğuz Demiralp'le Söyleşi

Yüzyüze Konuşmalar: Yaşayan Edebiyat I, 2018

CALL FOR PAPERS by Servet Gündogdu

Research paper thumbnail of CfP | Animal Studies in Literature

Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2021

Hayvan bütün gözleriyle bakar açığa. Yalnız bizim gözlerimiz, tersine dönmüşcesine, onun özgürlük... more Hayvan bütün gözleriyle bakar açığa. Yalnız bizim gözlerimiz, tersine dönmüşcesine, onun özgürlük yolunu çevreleyen tuzaklar gibidir tıpkı Rilke, Duino Ağıtları, Sekizinci Ağıt

Research paper thumbnail of Hüsn ü Aşk'ta Edebilik ve Alegori Sorunu

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2021

Bu yazıda öncelikle Hüsn ü Aşk’a ilişkin alegorik yorumların başlangıcı ile alegori kavramının es... more Bu yazıda öncelikle Hüsn ü Aşk’a ilişkin alegorik yorumların başlangıcı ile alegori kavramının estetik düşüncede tarihsel süreçte dönüşen negatif anlamı arasındaki bağa işaret edilecektir. Alegorinin on dokuzuncu asırla beraber kazandığı negatif anlam ile bir edebilik ve özerklik kriteri olarak ileri sürülen sembol düşüncesi arasındaki ilgi irdelendikten sonra ise Hüsn ü Aşk alegorik olarak yorumlanacaksa onun alegorikliği ile edebiliği arasında bir uzlaşmazlık ya da çelişki olup olmadığı sorusu üzerinde durulacaktır. Şayet alegori daima metinden önce mevcut tarihsel, siyasi, dini, ahlaki gerçekliklerin metinde ikincil düzeyde dilsel tezahürü olarak algılanırsa bunun Hüsn ü Aşk’ın edebiliğini ve özgünlüğünü riske atacağı, aynı zamanda bunun alegori kavramının da kökensel olarak yanlış bir kullanımı olduğu iddia edilerek alegorinin okurun tarihselliği ve zamansallığı nedeniyle ortaya çıkabilecek olası anlamlara açıklık olduğu ileri sürülecektir. Dolayısıyla Hüsn ü Aşk’ta alegori, tam da metnin söylediği ile kastettiği arasında özgür bir farklılaşma mekânı üretmesi nedeniyle, okurun edebî metinle beraber başka türlü konuşmaya başlaması hadisesidir.

Research paper thumbnail of Dilde Sınır İhlali Olarak Yahya Kemal'de Deniz: Şiir ve Teori

Zemin: Edebiyat Dil ve Kültür Araştırmaları, 2021

Yahya Kemal, genel olarak poetik düşünme çabasında, özelde ise deniz konulu şiirlerinde son... more Yahya Kemal, genel olarak poetik düşünme çabasında, özelde ise deniz konulu şiirlerinde sonlu ile sonsuz olan arasında bir bağ kurmaya çalışır. Bu bağın tartışılmaya açılması sonsuzluğun dilde ifadesinin sonlunun bittiği yerde başlayan zaman ve dil ötesi bir kategori mi olduğu yoksa sonluluğun aşılamaması nedeniyle mi kendisini dilde görünür kıldığı sorunu açısından önemlidir. Modern edebî dilin denizle kurmaya çalıştığı özgün ilişkinin ürettiği sonlu-sonsuz bağlamındaki zamansal ilişki ne anlama gelmektedir? Bu yazıda Yahya Kemal’in bilhassa “Deniz”, “Açık Deniz”, “Deniz Türküsü” ve “Sessiz Gemi” isimli şiirlerinde, dilde sınır ihlali olarak sonlu ile sonsuz arasında bir karşılaşma tecrübesinin, edebî metnin semantik muğlaklığını baskılamayan özerk bir teorik bilincin farklı boyutlarını görünür bir kıyıya taşıdığı ileri sürüldü. Bu iddiayı belirginleştirebilmek adına öncelikle Yahya Kemal’in şiirinde sonlu-sonsuz ilişkisinin kendisini hangi kelimeler etrafında açığa vurduğu fenomenolojik bir perspektiften ele alınmaktadır. Daha sonra ise teori ve şiir arasında bir öncelik-sonralık ilişkisinin olmadığı tarihsel bir perspektiften ortaya koyulur. Kanaatimizce Yahya Kemal’in şiirlerinde görülen dilsel sınır ihlali, dilin kendisini düşünce (theoros) ile şiir arasında vuku bulabilecek bir diyaloga taşıması anlamına gelir.

Research paper thumbnail of Modern Türk Şiirinde Sahihlik Sorunu: Filoloji ve Poetika

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2020

Modern Türk şiirini “sahihlik” (otantiklik) kavramı bağlamında tanımlama çabası Yahya Kemal’den ç... more Modern Türk şiirini “sahihlik” (otantiklik) kavramı bağlamında tanımlama çabası Yahya Kemal’den çağdaş Türk şiirine uzanan bir açıklıkta, ilk bakışta ‘geleneğe sadakat’ ilkesini benimser görünmektedir. Bu yaklaşım tarzında bir şiir ancak böylesi bir sahihlik kriterine uyduğu sürece şiir olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda sahihliğin şiir için normatif ve kelimenin Grekçe kökeni de düşünüldüğünde otoriter bir kriter olması ile filolojinin köklü kavramlarından biri olması arasında ne tür bir ilişkinin olabileceği Türk eleştiri geleneğinde henüz soruşturulmamıştır. Klasik filolojinin sahihlik dediği husus antik klasikler bağlamında bir metinsel mükemmeliyet (tamlık) tasarımına sahip olmalarından ileri gelmektedir. Metinsel mükemmeliyet fikrine karşılık modern şiirin en temel vasıflarından birisi sembol kavramı etrafında parçalılık veya tamamlanmamışlıkla var olmasıdır. Bu noktada sahihliğin modern şiiri tanımlama ve aynı zamanda geleneğe sadakat imkânı ne ölçüde geçerliliğini sürdürebilmektedir? Bu yazıda bu sorun etrafında sahihliğin “sadakat” şeklindeki filolojik kullanımının ötesinde Heidegger’in sahihlik ontolojisi bağlamında, okurun tecrübe ettiği şiiri geleceğe yönelik öngörülemez şekilde kendi dünyasına tatbik etme hadisesinde açığa vurduğu ileri sürülecektir. Modern Türk şiirinin kurucu isimlerinden Yahya Kemal şiir üzerine yazı ve sohbetlerinde arketip sorununu; teori ve pratik arasındaki uyum sorununu; ses ve anlam ilişkisi ve tamirat olarak sahihlik konularını kanaatimizce bu perspektiften ele almış görünmektedir. O, geçmişin metinlerini güvenilmez kılan siyasi filolojiden ziyade, bir metnin edebiliğinin ne tür bir okuma tecrübesini beraberinde getirebileceğiyle ilgilidir.

Research paper thumbnail of Tarihselciliğin ve Formalizmin Ötesinde Edebiyatın Tanıklığı

Milel ve Nihal: İnanç, Kültür ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi, 2019

Tanıklığı ‘mutlak güven’ kategorisinde tasarlayan ve edebiyatı ‘geçmişe tanık’ olarak konumlandır... more Tanıklığı ‘mutlak güven’ kategorisinde tasarlayan ve edebiyatı ‘geçmişe tanık’ olarak konumlandıran tarihselci edebiyat teorisinde edebi eser edebilik vasfını yitirip tarihsel vesikaya dönüşmektedir. Formalist edebiyat teorisi ise edebi eserlerin tarihsel varlık olmalarından ziyade dilsel varlık olmalarını ön plana çıkarırken eserin edebiliğini tarihe bakarak değil de eserin ‘linguistik göstergeye tanıklığı’ şeklinde korumaya çalışır. Buna karşın eserlerin dil-içi ilişkiler ağı ile sınırlandırılması onları birer “kapalı nesne” haline getirerek tarihsizleştirmektedir. Yirminci asrın ikinci yarısında metin veya tarihsel bağlamdan ziyade okurun anlam üretimindeki rolünü savunan yeni bir edebiyat tarihi yazımı anlayışı ileri sürülür. Okurun edebi metnin yorumlanmasında elde ettiği liberal açıklık ile ikinci dünya savaşından, bilhassa soykırım felaketinden sonra tanıklık kelimesinin de belirli bir semantik muğlaklığa bürünmesi birbiriyle ilintili görülebilir. Bu noktada edebi hermenötik edebi eserleri geçmişin ve linguistik göstergenin tanıkları olarak değil de ‘dilin kendi kendisine tanıklığı’ olarak ele alarak otonomi ve tarihsizleşme sorununu aşmayı dener. Edebi eserin edebiliği üretildiği tarihsel bağlamın anlamını değiştirmesinden ileri gelir. Böylesi bir tarihsel etki oluşturmuş edebi eserler bizatihi kendi zamanlarını üretmeye başlarlar. Böylece edebi eserler geçmişe veya dilsel göstergeye değil, kendi ürettiği tarihe ve dilin bizatihi kendisine tanıklık etmektedirler.

Research paper thumbnail of Hâmid’in Makber'inde İfadeyi Bulma, Çelişki ve Olasılık Sorunu

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi Cilt 17 Sayı 3, 2017

Klasik Osmanlı şiirinin ondokuzuncu asırda beliren eleştirel yorumlarının onu dini alegoriye indi... more Klasik Osmanlı şiirinin ondokuzuncu asırda beliren eleştirel yorumlarının onu dini alegoriye indirgemesi ile aynı asırda Namık Kemal ve çevresinin bu alegoriyi aşmak için onu siyasi dille sekülerize etme projelerindeki benzer sorunları fark eden Abdülhak Hâmid Tarhan, özellikle Makber’iyle, Türk şiirinin dini ve siyasi dilden özerkleşmesini sağlayacak ilk poetik-temelli atılımını, şiirin, alegorik mütekabiliyetleri mümkün kılan rasyonel-göndergesel bütünlük tasarımının açmazlarını işaret eden muhayyile ile olan ilişkisini; ve dil ile şiirin bu araçsallaştırılma sorununu şiirin yaratıcılık boyutunu öne çıkartarak gerçekleştirmiştir. Poetik dilin öteki dil formlarından farkını açığa çıkarma uğraşı, şiirin güçlü duyguların kendiliğinden dışa taşan bir ifade olması yaklaşımıyla değil, bireyin çevresinde olan bitenlerin muhayyilede ve his dünyasında bıraktığı etkisinin dilde ifadesini aranması ile çözülür. Bu uğraşı sayesinde üzeri dini ve siyasi dille örtülen, bireyselleşmeyi mümkün kılan temel varlık soruları yeniden-görünür kılınarak okurların şiirle gelen olasılıklar mekânını deneyimlemesi sağlanır. Nihayetinde Hâmid’de olasılıklar mekânı olarak duyguların ifadesini dilde arayan şiir konsepti, şiirin din ve siyasetten özerkleşmesini sağlayan en kritik işlevdir.

Research paper thumbnail of Gömülü Metinler Neden Döner?: Edebî Mülksüzleşme Bağlamında Harâbât Mukaddimesi, Tahrîb-i Harâbât ve Ta’kîb

Pegem Akademi, 2023

Tanpınar, Nâmık Kemâl’in Harâbât antolojisi sonrasında yazdığı Tahrîb-i Harâbât ve Ta’kî... more Tanpınar, Nâmık Kemâl’in Harâbât antolojisi sonrasında yazdığı Tahrîb-i Harâbât ve Ta’kîb’in, Ziyâ Paşa’ya hitaben “eskiyi hortlatıyorsun, onu beraber gömmeye azmetmiştik!” şeklinde hülâsa edilerek anlaşılma lüzumundan bahseder. Analizde söz konusu olan gömme, ihyâ, dirilme, hortlama gibi kelimeler etrafında beliren çağrışımlar, gömülen ve bir şekilde geri dönme çabası içine giren, insan hayatına tasallud eden metinleri anlamlandırma söz konusu olduğunda Lacan’ın ünlü cümlelerini biraz değiştirerek tartışmaya davet eder: “Ölü metinler neden geriye döner?” Cevap açıktır, “Usûlünce defnedilemedikleri için.”
Gömülü Metinler Neden Döner?: Edebî Mülksüzleşme Bağlamında Harâbât Mukaddimesi, Tahrîb-i Harâbât ve Ta‘kîb, Osmanlı-Türk edebiyatının eski olandan ayrıştırılarak yeni bir edebiyat olarak konumlandırılması ve edebî metinlerden ziyâde siyasî/ideolojik yönelimlerle adlandırılmasında, edebî metinlerin usûlüyle gömülememesi ve mülksüzleştirilmesinden teşekkül eden bir dilin etkisini soruşturuyor.
Nâmık Kemâl ve Ziyâ Paşa’nın birbirlerini tahrik, takip, tahrip ve tamir eden bu metinlerine; aktif unutma, hafıza, bastırma, susarak yokluğa mahkum etme, görünmez kılma, mülksüzleştirme, inşâ etme ve oturma gibi kavramlar açısından bakarak, edebî metinlerin ihmal edilmiş varlığına dönebilme farkındalığını oluşturmayı amaçlıyor. Türk edebiyatında edebiyat metinleriyle kurduğumuz ilişkinin tarihini yeniden tartışmaya açıyor.

Research paper thumbnail of Usulden Yönteme: Mehmed Fuad Köprülü'nün Edebiyat Tarihçiliği

Vakıfbank Kültür Yayınları, 2023

Mehmed Fuad Köprülü’nün “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” makalesi, yayımlandığı tarihten itibaren ... more Mehmed Fuad Köprülü’nün “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” makalesi, yayımlandığı tarihten itibaren Türk edebiyatı çalışmaları için vazgeçilmez kaynaklardan biri olmuştur. Türk edebiyatının kurucu metinlerinden biri olan bu makale, edebiyat tarihi yazımında usûl fikrinin neye tekabül ettiğini sistematikleştirerek ele alması yönüyle öne çıkar. Bu kitapta yer alan metinler Türk edebiyatı araştırmacıları için kolektif bir tartışma zemini sağlayarak ulus, dil ve edebiyat ilişkisini, metinlerarasılığın yarattığı imkânları ve açmazları, edebiyat tarihinde usûlü belirleyen ölçütlerin neler olduğunu değerlendirme fırsatı sunuyor. Edebî eserle usûl arasındaki ilişkilerin daha görünür olmasını sağlarken müstakil bir bilim dalı olarak edebiyatın ölçütlerini konumlandırmayı ve bunu yaparken de Köprülü’nün beslendiği kaynakları daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bir asır önce yazılmış bir makalenin etrafında dolaşan, güncel izleklerin ve tartışmaların da yer aldığı bu kitap; makalenin orijinalini ve çeviriyazısını, 1913’teki eski harfli Türkçe basımı ile 1966’daki Latin harfli Türkçe basımı arasındaki farkları ve makalenin günümüz okurları için sadeleştirilmiş bir versiyonunu da içeriyor. Türkoloji çalışmalarındaki yeri ve önemi birçok kez vurgulanmış olsa da “Usûl” makalesi, günümüz okur ve araştırmacıları için yeni perspektifler sunmasının yanı sıra sağladığı olanaklar ve taşıdığı sınırlılıkları da ortaya koyarak tarihsel ve eleştirel bir tartışma imkânını kolaylaştırıyor.

Research paper thumbnail of Mimesis, İfade ve Gösterge: Şiirin Özgünlüğü Bağlamında Poetika Sorunu

Hece Yayınları, 2021

Özgünlüğün ancak poetika ile şiir arasında devam etmekte olan soru-cevap yapısında ilerleyen ve b... more Özgünlüğün ancak poetika ile şiir arasında devam etmekte olan soru-cevap yapısında ilerleyen ve bir geleneği olan diyalogda açığa çıkabilen zamansal bir imkân olduğunu ileri süren Mimesis, İfade ve Gösterge: Şiirin Özgünlüğü Bağlamında Poetika Sorunu isimli bu kitap şiirin ne olduğu veya olması gerektiği sorusu etrafında tarihsel süreçte belirginleşen üç merkezi kavramın, mimesis, ifade ve gösterge’nin modern düşüncede ifade ettiği semantik sınırların ötesine geçmeyi amaçlamaktadır. Elbette bu aşma, bu kavramları şiir için kullanılamaz hâle getirmek suretiyle değil, tersine onların şiirin özgünlüğüne uyum gösterecek şekilde revizyonları sayesinde mümkün olabilecektir.
“Özgünlük şu hâliyle edebi hareketlerin veya yaratıcı dehanın sürekli olarak yeni bir dilsel form ya da metafor üretimi şeklinde çoğalarak devam eden ilerlemeci bir çizgisellik taşımadığı gibi, daha başından kendisini mutlak özgünlük olarak sunan bir dilsel kullanımın kendi kendisini her seferinde geçerli kılan, döngüsel bir tarih şemasını da hâiz değildir. Özgünlüğün daima hâlihazırda bir dil ve gelenek içerisinden üretilme zorunluluğu, onu büsbütün imkânsız da kılmamaktadır. Tersine şiirin özgünlüğünü mümkün kılan husus, kendisini daima mitik gelenekte konuşlandırmış olmasıdır. Özgünlük ancak poetika ile şiir arasında devam etmekte olan “soru-cevap” yapısında ilerleyen ve bir geleneği olan diyalogda açığa çıkabilen zamansal bir imkândır.”

Research paper thumbnail of Walter G. Andrews Kitabı: Osmanlı Şiiri İçin Bir Deniz Feneri

İnsan Sanat, 2019

O Eserin her hal<l<r mahfuzdur. Bu eserin aynen ya da ozet olaral< higbir bolrlmLl, telif hal<l<t... more O Eserin her hal<l<r mahfuzdur. Bu eserin aynen ya da ozet olaral< higbir bolrlmLl, telif hal<l<t sahibinin yazrlr izni olmal<srzrn l<ullanrlamaz.

Research paper thumbnail of Çağdaş Türkiye'de Muhafazakar Sanat Sorunu: Perspektifler ve Diyaloglar

Granada Yayınları, 2012

“Çağdaş Türkiye’de Muhafazakâr Sanat Sorunu: Perspektifler ve Diyaloglar” isimli bu derleme kitap... more “Çağdaş Türkiye’de Muhafazakâr Sanat Sorunu: Perspektifler ve Diyaloglar” isimli bu derleme kitap, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen’in 23 Mart 2012’de Suriçi Grup Platformu Konuşmaları’nda yaptığı “21’inci Yüzyıl Türkiye’sinde Kültür ve Sanat Anlayışı” isimli konuşmasının beraberinde ortaya çıkan tartışmaları bir araya getirme niyetiyle hazırlanmıştır.

Research paper thumbnail of Köprülü’nün Edebî Topos’unda Müphemiyet Olgusu: Tarih ve Yorum

Research paper thumbnail of Tarih ve Edebiyat Arasında İstiklâl Marşı: Dil, Dünya ve Öteki

İnşâ ve Meşrûiyet: İstiklâl Marşı'nın Tarihsel Kompozisyonu, 2023

Bu kısa yazıda, genel olarak millî marşlardan ziyade daha özelde İstiklâl Marşı’nın ne tür... more Bu kısa yazıda, genel olarak millî marşlardan ziyade daha özelde İstiklâl Marşı’nın ne tür bir diyaloji ürettiği üzerinde duracağız. Kanaatimiz o ki İstiklâl Marşı’ndaki bütünlük ve birlik kurguları bütün ve parça, birlik ve fark, birey ve toplum arasında icra düzeyinde özneler-arası bir uzlaşımı varsayar. İstiklâl Marşı, Çanakkale’yi veya Kurtuluş mücadelesini anlaşılır kılmak için bir tarafıyla araç olduğu kadar hala evrenselliğiyle, sanatsal gücüyle, otantikliğiyle, kelime seçimi, mimarisi ve müzikalitesiyle, kısacası dil ve dünya kurgusuyla özgün-edebî bir diyalojiye ve bu diyalojinin farklı bağlamsal durumlardaki sürekliliğine dikkat çekmeyi sürdürmektedir. O bu yönüyle tekil bir formdan ziyade, türler arası bir metinsel formu temsil eder. Bu iddiamız İstiklâl Marşı’nın dil perspektifi, dünya kurgusu ve ürettiği ya da açığa çıkardığı anlam alanı gibi farklı bağlamlarda izah edilmeye çalışılacaktır. Bunu yapabilmek için de İstiklâl Marşı’nın edebî ve tarihsel yorum alanlarındaki geçişkenliklerine dikkat kesileceğiz.

Research paper thumbnail of Osmanlı Şiirinin Alımlanma Tarihini Dönüştüren Bir Okur Olarak Walter G. Andrews

Walter G. Andrews Kitabı Osmanlı Şiiri İçin Bir Deniz Feneri, 2019

“Osmanlı Şiirinin Alımlanma Tarihini Dönüştüren Bir Okur Olarak Walter G. Andrews”, Walter G. And... more “Osmanlı Şiirinin Alımlanma Tarihini Dönüştüren Bir Okur Olarak Walter G. Andrews”, Walter G. Andrews Kitabı Osmanlı Şiiri İçin Bir Deniz Feneri (Eds. Gündoğdu, Atiye Gülfer, and Servet Gündoğdu). İstanbul: İnsan Sanat, 2019, pp. 137-147. ISBN: 978-975-574-929-7

Research paper thumbnail of Nesnelciliğin ve Öznelciliğin Ötesi: Edebiyatta Gösterge ve Oyun

Halk Kültüründe Oyun, Müzik, Dans Sempozyumu: Bildiriler, 2020

Modern edebiyat teorilerinde baskın bir yeri olan gösterge kavramını nesnelci; oyun kavramını ise... more Modern edebiyat teorilerinde baskın bir yeri olan gösterge kavramını nesnelci; oyun kavramını ise öznelci anlamından kurtarmak yirminci asır boyunca bu kavramlar üzerinden sınırlandırılmış edebiyatın daha doğru ve doğasına uygun şekliyle anlaşılabilmesi adına bu yazının öncelikli amacını teşkil eder. Göstergeden metnin yapısal düzenlenişine atıfla söz edildiğinde okurun tecrübesi, oyundan ise metnin hazzına atıfla söz edildiğinde bizatihi metin göz ardı edilmektedir. Okuru göz ardı eden gösterge kavramı bilhassa mitik dünyadaki kullanımına bakılırsa yirminci asırda üzerine yüklenen nesnelci sorumluluğu taşıyabilecek bir arka plana sahip değildir. Aynı şekilde metni göz ardı eden oyun kavramının, antik zamanlardan bugüne toplumsal işlevine bakıldığında salt öznelliğin tecrübe alanı olarak var olmadığı anlaşılabilir. Bu sorunlar bilhassa yirminci asrın ikinci yarısında Derrida ve Gadamer arasında cereyan eden tartışmalar üzerinden analiz edilerek edebi metin ve okur arasında vuku bulan diyalogu belirginleştirebilmek adına kendinde-gösterge ve öznelliğin eylem alanı olarak oyun kavramları geleceğe hazırlanma ve umut anlamı ile aradalıkta-değişme şeklinde rehabilite edilecektir.

Research paper thumbnail of Söylenmeyen Olarak Mitos: Metafor ve Teori

International Symposium on Mythology: Proceedings Book, 2019

Tarihsel olarak bakıldığında mitos, logos bilincinin gelişmesiyle “kurmaca” olarak ele alınmaya b... more Tarihsel olarak bakıldığında mitos, logos bilincinin gelişmesiyle “kurmaca” olarak ele alınmaya başlar. Mitosun Latin diline fabulae olarak tercümesi onun Grek dünyasında anlaşılma şeklini bütünüyle tek bir boyutla sınırlandırarak Ortaçağ düşüncesinin mitleri hurafe; Aydınlanma Çağı’nın ise mantık-öncesi düşünce olarak konumlandırmalarına ve kelimenin böylece negatif anlam kazanmasına neden olur. Her ne kadar romantikler mitlere ilişkin bu anlamı değiştirmeye çalışsalar da Aydınlanma ile benzer bir tarih şemasına sahip olduklarından bu sefer de onlar logosu dışlayarak mitosu yüceltmişlerdir. Yirminci asrın yapısalcı teorilerinde ise mitos kurmaca ve gerçeklik sorununun ötesinde “yapı” olarak ele alınır. Mitosun yapı ve kurmaca kıskacındaki tarihi, aynı zamanda kendi varlığını doğrudan veya dolaylı olarak daima hissettirdiği dil ve edebiyatın “dönüştürücü” vasfının da baskılanmasına neden olur. Bu çalışmada mitosun “dilde dönüşme tecrübesi” yaşatan vasfı, metafor ve teori kavramlarının antik Grek dünyası ve düşüncesindeki kökensel kullanımları dikkate alınarak belirginleştirilmeye çalışılacak ve mitosun söyleme vasfına dikkat çekilecektir.

Research paper thumbnail of Oğuz Demiralp'le Söyleşi

Yüzyüze Konuşmalar: Yaşayan Edebiyat I, 2018

Research paper thumbnail of CfP | Animal Studies in Literature

Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2021

Hayvan bütün gözleriyle bakar açığa. Yalnız bizim gözlerimiz, tersine dönmüşcesine, onun özgürlük... more Hayvan bütün gözleriyle bakar açığa. Yalnız bizim gözlerimiz, tersine dönmüşcesine, onun özgürlük yolunu çevreleyen tuzaklar gibidir tıpkı Rilke, Duino Ağıtları, Sekizinci Ağıt