özlem dugan | University of Usak (original) (raw)
Conference Presentations by özlem dugan
Movies and television programmes affect the travel behaviours of tourists and are seen as a part... more Movies and television programmes affect the travel behaviours of tourists and are seen as a part of destinations ’ image creating. It is also seen that there is lack of information about the effects of gastronomy tv programmes to travel behaviours in literature. In this study the effect of gastronomy tv programmes on travel decisions and the personal involvement inventories were analysed with empirical research design. The data were collected from 232 participants who watched a gastronomy tv programme which was recorded in a restaurant in Gaziantep through a questionary form with posttest in December, 2016. The findings show that gastronomy tv programmes have a positive effect on travel decisions. The more watching rate of these kinds of programmes increase, the more this positive effect. Besides it is concluded that the personal involvement inventory to gastronomy tv programme is more positive. The positive factors defining the personal involvement inventory are “creating relevance, valuable, attractive, involved and necessary”; negative factors are “common, dull, boring, meaningless and unnecessary”. The findings of this study support that gastronomy tv programmes have a place in film-induced tourism.
Keywords: Film-Induced tourism, Travel Decision, Gastronomy TV programme, Destination Image, Gaziantep.
ÖZET Günümüzde teknolojinin gelişimi ile birlikte kamu ve özel sektör kuruluşlarının halkla iliş... more ÖZET
Günümüzde teknolojinin gelişimi ile birlikte kamu ve özel sektör kuruluşlarının halkla ilişkilerde kullandığı yöntem, araç ve teknikler de değişmeye başlamıştır. Özel sektörün yanı sıra kamu kurum ve kuruluşları sosyal medyayı aktif olarak kullanmaktadır. Kurum adına yapılan çalışmaları kamuoyuyla paylaşmak, kamuoyu oluşturmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve kamuoyunun desteğini alabilmek için sosyal medyayı kullanmak zorunlu hale gelmiştir. İletişim, etkileşim, geribildirim ve hedef kitleyi ikna etmek için aktif olarak kullanılan sosyal medyanın nasıl kullanıldığı da önemlidir. Sosyal medyayı aktif olarak kullanan kurumların günümüzde başarılı olma şansı daha fazladır. Her geçen gün gündem oluşturma özelliği ve etkisi giderek artan sosyal medyaya kurumların çok daha önem vermesi gerekmektedir. Bu çalışma sosyal medyanın tanıtım amaçlı nasıl kullanıldığını ortaya koymaya yöneliktir. Bu amaçla Kültür ve Turizm Bakanlığı ’nın Facebook, Twitter ve Youtube sayfaları incelenmiştir. Bakanlığın bu araçları nasıl ve ne amaçla kullandığını ortaya koymak için Eylül-Ekim 2016 tarihleri arasında sayfalar taranmıştır. Kodlama cetveli oluşturarak elde edilen veriler SPSS programında analiz edilmiş ve bulgular yorumlanmıştır. Çalışma sonucunda Bakanlığın sosyal medyayı kamuyu bilgilendirme çerçevesinde tek yönlü olarak kullandığı ve geribildirim yapmadığı belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Turizm, tanıtım, Kültür ve Turizm Bakanlığı, sosyal medya, Facebook, Twitter, Youtube
ABSTRACT
Methods, tools and techniques in public relations that public and private enterprises use has started to change associated with development of technology. From now onward, right along with private enterprises, public institutions and organizations also use social media actively. Using social media has become essential to share committed works with the public, to create public opinion, to inform public and to win support of public. How social media, which is used for communication, interaction, feedback and to convince target audience, is used also important. Chance to become successful of institutions which uses social media actively is more likely. Institutions should attach importance more to social media which its role of creating agenda and affect develop day by day. This study is aimed at how social media is used as publicity aimed. For this purpose, Facebook, Twitter, Youtube pages of Ministry of Culture and Tourism are examined. Between September and October of 2016, pages were scanned to reveal how and why the Ministry of Culture and Tourism uses these pages. Obtained data by creating coding scale were analyzed using SPSS and interpreted. As a result of study, it is determined that Ministry of Culture and Tourism uses social media one-sided as part of informing public and do not give feedback.
Keywords: Tourism, Publicity, Ministry of Culture and Tourism, Social Media, Facebook, Twitter, Youtube
ÖZET Filmler ve televizyon programları turistlerin seyahat davranışlarını etkilemekle birlikte, ... more ÖZET
Filmler ve televizyon programları turistlerin seyahat davranışlarını etkilemekle birlikte, destinasyonların imaj oluşumunun bir parçası olarak görülmektedir. Bununla birlikte, yazında gastronomi TV programlarının seyahat davranışlarına olan etkileri hakkında bilgi eksikliğinin bulunduğu görülmektedir. Bu araştırmada, gastronomi TV programlarının seyahat kararları üzerindeki etkisi ve bu programlara yönelik kişisel ilgilenim düzeyleri deneysel araştırma deseniyle incelenmiştir. Araştırmanın verileri; Gaziantep ilinde bir restoranda çekilen bir gastronomi TV programını izleyen 232 katılımcıdan soru formu aracılığıyla yapılan son test ile 2016 Aralık ayında toplanmıştır. Bulgular, gastronomi TV programlarının seyahat kararları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu tür programları izleme sıklıkları arttıkça bu olumlu etkide artmaktadır. Ayrıca, gastronomi TV programına bireysel ilgilenim düzeyinin daha çok olumlu yönde olduğu sonucu elde edilmiştir. Kişisel ilgilenim düzeylerini tanımlayan olumlu öğeler “ilgi yaratan, değerli, çekici, alakalı, gerekli ” olarak ortaya çıkarken; olumsuz öğeler ise “sıradan, donuk, sıkıcı, anlamsız, gerekli değil” öğelerinde toplanmıştır. Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar gastronomi TV programlarının film kaynaklı turizm anlayışı içinde bir yere sahip olduğunu desteklemektedir.
Anahtar Kelimeler: Film Kaynaklı Turizm, Seyahat Kararı, Gastronomi TV Programı, Destinasyon İmajı, Gaziantep.
ABSTRACT
Movies and television programmes affect the travel behaviours of tourists and are seen as a part of destinations ’ image creating. It is also seen that there is lack of information about the effects of gastronomy tv programmes to travel behaviours in literature. In this study the effect of gastronomy tv programmes on travel decisions and the personal involvement inventories were analysed with empirical research design. The data were collected from 232 participants who watched a gastronomy tv programme which was recorded in a restaurant in Gaziantep through a questionary form with posttest in December, 2016. The findings show that gastronomy tv programmes have a positive effect on travel decisions. The more watching rate of these kinds of programmes increase, the more this positive effect. Besides it is concluded that the personal involvement inventory to gastronomy tv programme is more positive. The positive factors defining the personal involvement inventory are “creating relevance, valuable, attractive, involved and necessary”; negative factors are “common, dull, boring, meaningless and unnecessary”. The findings of this study support that gastronomy tv programmes have a place in film-induced tourism.
Keywords: Film-Induced tourism, Travel Decision, Gastronomy TV programme, Destination Image, Gaziantep.
Halkla ilişkilerin kamu ve özel sektörde giderek önemli hale gelmesiyle halkla ilişkiler eğitimi ... more Halkla ilişkilerin kamu ve özel sektörde giderek önemli hale gelmesiyle halkla ilişkiler eğitimi sorgulanmaya başlamış, eğitim programı ve içeriği hakkında ulusal ve uluslararası birçok dernek, akademisyen ve uygulayıcı görüş bildirmiş ancak halen bir uzlaşıya varılamamıştır. Devlet ve vakıf üniversitelerinde eğitimi devam eden 31 halkla ilişkiler bölümü vardır. Bunların 14'ü İstanbul'daki çeşitli üniversite kurumlarındadır. Bu veri alanın sektörle işbirliğini açıklamak için anlamlı bulunmuştur. Uygulama birimlerinin devlet üniversitelerinde sayıca fazla olması, vakıf üniversitelerinin sektöre yakınlığı nedeniyle uygulamalarını burada yapmalarıyla açıklanabilir. Lisansüstü programlar alana akademisyen yetiştirilmesi açısından önemlidir. Türkiye'de halka ilişkiler dalında 18 adet yüksek lisans ve 9 adet doktora programı vardır.18 devlet üniversitesinin sadece 7 adedinde profesör düzeyinde akademik personel olduğu görülmektedir. Vakıf üniversitelerinin 12 tanesinde profesör olmasına rağmen bu kadroların çoğu yarı zamanlı çalışmaktadır. Bu çalışmayla Türkiye'deki halkla ilişkiler lisans eğitimi hakkında genel bir değerlendirme yapılması amaçlanmıştır. Çalışma, alana ilişkin toplu bir veri sağlaması bakımından önemlidir. Araştırma kapsamında halkla ilişkiler bölümü olan 31 devlet ve vakıf üniversitesinin web sayfaları 01.10.2011-15.12.2011 tarihleri arasında incelenmiştir Çalışmanın web siteleri üzerinden yapılması ve bazı bölümlerin bilgilerine ulaşılamaması çalışmanın sınırlılığıdır. Araştırmada bölümlerin; kuruldukları bölgeler, yüksek lisans ve doktora programları, uygulama atölyeleri, eğitim kadroları ve lisans programlarının müfredatlarında zorunlu/seçmeli, teori/uygulama dersleri incelenmiştir. Çalışmamızda halkla ilişkiler lisans bölümlerinde zorunlu derslerin seçmeli derslere göre daha fazla olduğu görülmüştür. Lisans eğitimi boyunca bir öğrencinin alması gereken seçmeli ders sayısı, devlet üniversitelerinde vakıf üniversitelerinden daha fazladır. Formasyon derslerinin devlet üniversitelerinde ağırlıklı olduğu, vakıf üniversitelerinde ise sektöre yönelik ve piyasanın talep ettiği derslerin ağırlıklı olduğu görülmektedir. Anadolu, Ankara, Ege ve Selçuk üniversitelerinde formasyon derslerinin halen önemli olduğu tespit edilmiştir. Teorik ve uygulama derslerinin oranlarına bakıldığında aralarında bir denge olmadığı görülmüştür. Araştırma sonunda; iletişim fakültesi kurulmasına bazı kriterler getirilmesi, kadro ve teknik alt yapı tamamlanmadan bu bölümün açılmasına izin verilmemesi, ders içeriklerinin halkla ilişkilerin çok yönlü olduğu göz önünde bulundurularak zenginleştirilmesi önerilmiştir.
Kitle iletişim araçlarının en önemli işlevi toplumu bilgilendirmektir. Toplumda meydana gelen ve ... more Kitle iletişim araçlarının en önemli işlevi toplumu bilgilendirmektir. Toplumda meydana gelen ve rutin olayların dışında yer alan olağanüstü her durum haber niteliği taşır. Çocukların yer aldığı haberler de toplum tarafından ilgi çekici bulunduğu için önemlidir. Özellikle suça karışmış veya suç işlediği iddia edilen çocuk, medyada her zaman haber olarak yerini alır. Bu süreçte önemli olan çocuk ve suçun nasıl haberleştirildiğidir. Çünkü medya dolayımı ile oluşturulan haberin aktarılma şekli insanların çocuklarla ilgili konulara ya da sorunlara bakış açılarını ve düşüncelerini önemli ölçüde etkilemektedir. Araştırmalar çocuk konulu haberlerin birçoğunda, haberin sunumunun ve kullanılan haber dilinin çocukların sorunlarının çözümüne katkı sağlamak yerine onları damgaladığını göstermiştir. Çocukların korunmaya muhtaç varlıklar olması nedeniyle, suça yönelmiş çocuklarla ilgili haberler de dahil çocukları konu alan bütün haberlerin çocuk haklarına ve etik ilkelere bağlı yapılması, çocuğun korunması açısından önemlidir. Bu çalışmada 01 Ocak 2013– 01 Eylül 2014 tarihleri arasında Hürriyet, Zaman ve Cumhuriyet gazetelerinde yayınlanan çocuk ve suç konulu haberler incelenmiştir. Değerlendirmeye uygun bulunan 113 haber, içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışma sonucunda gazetelerin; çocukların kimlik bilgilerinin ve fotoğraflarının kullanılması, olayla ilgili görüşlerinin alınmaması, haber başlıklarının ve içeriklerinin damgalayıcı unsurlar içermesi gibi konularda yeterince özen göstermedikleri ve çocukların korunmasına yönelik birçok yasal ve etik düzenlemeye rağmen, suç işlediği iddia edilen çocuklarla ilgili haberlerde etik ilkelerin göz ardı edildiği görülmüştür. Oysa gazetelerin suç işlediği iddia edilen çocuklarla ilgili oluşturacağı algı, bu çocukların topluma kazandırılmasında oldukça etkilidir. Bu noktadan hareketle çocuk hakları ve gazetecilik etiği çerçevesinde yapılacak haberciliğin, toplumsal duyarlılığa ve dolayısıyla suça yönelmiş çocukların topluma kazandırılmasına katkı sağlayacağı söylenebilir.
Son aşama organ yetmezliği hastalıklarında tedavi edici bir alternatif olan organ nakli, hastalar... more Son aşama organ yetmezliği hastalıklarında tedavi edici bir alternatif olan organ nakli, hastalara yüksek düzeyde bir yaşam beklentisi sunmaktadır. Organ nakli yapılmasının önündeki en büyük engel, bekleme listelerindeki hasta sayısının giderek artmasına karşılık bağışçı sayısının çok düşük olmasıdır. Organ bağışı ve organ nakli oranlarında artışın sağlanabilmesinde medya oldukça etkilidir. Bu çalışmada amaç; gazete haberlerinin organ bağışı ve nakli konusunda toplumsal bilincin oluşturulmasındaki katkısını ortaya koymaktır. Çalışmada 01 Ocak 2014- 30 Temmuz 2015 tarihleri arasındaki Hürriyet, Sözcü ve Yenişafak gazeteleri ve eklerindeki 186 haber içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Haberlerin %30,1’i birinci sayfadan verilmiştir, haberlerin %95,7’sinde fotoğraf kullanılmıştır, %53,2’haberde uzmanların açıklamalarına yer verilmiştir. %91,9 haberde organ bağışının önemine dair vurgu yapılırken, %6,5 haberde organ bağışı ile ilgili olumsuz içerik mevcuttur. Sonuç olarak gazetelerin organ bağışı konusuna önem verdikleri ancak haber içeriklerinde daha fazla bilgilendirmenin yer alması önerilmektedir.
İnsanlar iletişim kurmadan yaşamlarını sürdüremezler. İletişim her insan için kendini karşısındak... more İnsanlar iletişim kurmadan yaşamlarını sürdüremezler. İletişim her insan için kendini karşısındakine anlatabilmek, karşısındakini anlamak, başkalarını etkilemek ve başkalarından etkilenmek, sorunlara çözüm bulabilmek için şarttır. İyi bir iletişim, insanların her zaman ve her yerde doğru anlaşılmalarını gerektirir. Wilbur Schramm, “İnsan topluluğu ve davranışları ile ilgili her dalın iletişimle ilgilenmesi zorunludur,” der. Sağlık hizmetleri de iletişimin en yoğun ve en hassas yaşandığı alanlardan biridir. Sağlık çalışanları mesleklerinin gereği olarak sosyo-kültürel özellikleri birbirinden farklı hasta ve hasta yakınları ile sürekli iletişim kurmaktadır. Ancak bazı durumlarda bu iletişim süreci çeşitli nedenlerle doğru işlemez ve iletişim bozulur. İletişimin bozulması durumunda insanlar birbirleriyle çatışabilir, ilişkilerini bozabilir ve hatta şiddete yönelebilirler.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin arttığı günümüzde şiddetin nedenleri arasında yer alan sağlık çalışanı ile hasta veya hasta yakını iletişimi önemli yer tutmaktadır. Sağlık çalışanının kendisini anlamadığını veya kendisiyle ya da yakınıyla ilgilenmediğini düşünen hasta ve hasta yakını şiddete başvurarak çözüm bulmaya çalışmaktadır. Yaşanan şiddet sağlık çalışanı kadar hasta ve hasta yakınlarını, hastaneleri ve hastanenin üst yöneticilerini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Sağlık hizmet sektöründe çalışanların iletişim becerilerini geliştirmeleri ve tıp eğitimi sırasında sağlık iletişimi, çatışma ve öfke yönetimi, hasta ve hasta yakınlarıyla nasıl iletişim kurulur, kötü haber hastaya nasıl verilir, saldırgan hastalarla nasıl iletişim kurulur gibi konularda eğitim almaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada sağlık çalışanı ile hasta veya hasta yakınları arasında iletişim eksikliği veya iletişimsizlik nedeniyle yaşanan şiddetin en aza indirilmesi veya yok edilmesi için sağlık çalışanı hasta iletişimi üzerine yapılan araştırmalar incelenmiş ve bu araştırmalardaki önerilere dikkat çekilmiştir.
Halkla ilişkiler, kurum ve kuruluşlar için hayati önem taşımaktadır. Halkla ilişkiler iletişim ça... more Halkla ilişkiler, kurum ve kuruluşlar için hayati önem taşımaktadır. Halkla ilişkiler iletişim çağı olarak adlandırılan günümüzde önemli bir yönetim fonksiyonudur Özellikle sağlık ve sağlık hizmeti sunumunda, insan yaşamının sürdürülmesinde, yaşam kalitesinin yaratılmasında ve korunmasında özel bir öneme sahiptir. Halkla ilişkiler, özellikle topluma sağlık hizmeti veren hastaneler için daha da önemli hale gelmektedir. Halkla ilişkiler, hastanenin tanıtımında, iyi bir imaj ve itibar sahibi olmasında, diğer kurumlarla iyi ilişkiler kurulmasında, hizmet içi eğitimlerde ve kriz durumlarında önemli bir görevi yerine getirmektedir. Bir hastanenin olumlu bir imaja sahip olması o hastane çalışanlarını da olumlu yönde etkileyecektir. Bu olumlu itibar ve imaj için halkla ilişkiler biriminin de sağlık çalışanları ve hastane yöneticileri tarafından fark edilmesi ve birime gereken desteğin verilmesi önemli olmaktadır. Bu çalışma sağlık çalışanlarının halkla ilişkiler faaliyetlerini nasıl algıladıkları, halkla ilişkiler hakkında neler bildikleri ve halkla ilişkiler hakkında ne düşündüklerini ortaya koymaya yöneliktir. Bu amaçla bir üniversite hastanesinde çalışan 233 sağlık çalışanına oluşturulan anket soruları yöneltilmiş, veriler sayısallaştırılarak istatistik paket programında analizler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada hastane çalışanlarının yüzde 15,0'inin hastanedeki halkla ilişkiler biriminden haberdar olmadığı tespit edilmiştir. Hastanelerde halkla ilişkiler biriminin gerekliliğine yüzde 82,0 (191 kişi) oranında sağlık çalışanı inanırken, yüzde 9,9 (23 kişi) sağlık çalışanı fikirlerinin olmadığını ve yüzde 8,2 (19 kişi) sağlık çalışanı ise halkla ilişkiler biriminin gerekli olmadığını belirtmiştir. Elde edilen veriler göz önünde bulundurularak hastanede görev yapanların önemli bir kesiminin halkla ilişkiler birimi hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı, dolayısıyla kurum içi halkla ilişkilere daha fazla ihtiyaç duyulduğu sonucu çıkmaktadır. Sağlık çalışanlarının halkla ilişkiler birimini doğru anlayıp, doğru kullanması halkla ilişkiler biriminin başarılı çalışmalar yapması için önemlidir. Halkla ilişkiler biriminin de sağlık çalışanlarına yönelik çalışmalar gerçekleştirmesi kurum içindeki varlığının farkına varılması açısından da önem taşımaktadır. Sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğu halkla ilişkiler biriminin başhekime bağlı çalışması gerektiğini belirterek, halkla ilişkilerin hastane yöneticisi ile çalışmasını uygun görmüştür. Bu durum halkla ilişkiler biriminin hastanenin en üst yöneticisi ile çalışması bakımından önemlidir.
Organ bağışı oranlarında istenilen düzeye ulaşabilmek için bireysel ve toplumsal bilincin oluştur... more Organ bağışı oranlarında istenilen düzeye ulaşabilmek için bireysel ve toplumsal bilincin oluşturulması önemli ve gereklidir. Organ bağışı konusunda halkı bilinçlendirmek ve bu konudaki duyarlılığı artırmak için birçok kurum ve kuruluş tarafından kampanya, seminer, konferans, eğitim toplantıları ve kamu spotları gibi çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Bu çalışma, Sağlık Bakanlığı ve Sivil Toplum Kuruluşları'nın organ bağışı ile ilgili hazırladıkları kamu spotlarının öğrenciler üzerinde farkındalık ve tutum değişikliği oluşturup oluşturmadığını belirlemeye yöneliktir. Söz konusu kamu spotlarının farkındalık ve tutum değişikliği yaratma etkisi Selçuk Üniversitesi, Uşak Üniversitesi ve Gaziantep Üniversitesi’nde eğitim gören öğrenciler üzerinde gerçekleştirilen bir anket çalışması ile ölçülmüştür. Çalışmadan elde edilen veriler, SPSS 22.0 programı kullanılarak yapılan t Testi, Chi-Square ve frekans analizleri sonucunda değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda organ bağışı ile ilgili kamu spotlarından öğrencilerin haberdar olma düzeylerinin düşük olduğu, daha çok sigarayı bırakmaya yönelik kamu spotlarının farkındalık oluşturduğu ve kamu spotlarının öğrencileri organ bağışı konusunda yeteri kadar ikna edemediği belirlenmiştir.
Siyasal partiler, seçim dönemlerinde seçmenlerine yönelik siyasal iletişim stratejilerini etkin b... more Siyasal partiler, seçim dönemlerinde seçmenlerine yönelik siyasal iletişim stratejilerini etkin bir şekilde kullanarak seçmenlerin oylarını kazanmak için birçok çalışmada bulunmaktadır. Parti bildirgeleri de partilerin vaatlerini seçmenlere duyurdukları iletişim yollarından biridir. Her parti kendi ideolojik anlayışına göre seçim bildirgesini hazırlayıp iktidara geldiğinde yapacakları çalışmaları hedef kitlesine duyurur. Kadın seçmenler de bu hedef kitle içerisindedir. Partiler, kadın seçmene yönelik çeşitli vaatlerde bulunmakta, gündemdeki kadın sorunlarına değinmekte veya kadın sorunlarını gündeme getirmektedir.
Bu çalışma AKP, CHP, MHP ve HDP'nin 2015 yılı seçim bildirgesinde yer alan kadın politikalarını incelemeye yöneliktir. Çalışmada, 4 partinin seçim bildirgelerinde kadın politikası nasıl ele alınmış, hangi konular ön plana çıkarılmış, nelere dikkat çekilmiş, kadın, partiler tarafından politikada nasıl konumlandırılmış ve partiler arasındaki farklılıklar
belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma kapsamında seçim bildirgelerinde kadına yönelik metinler incelenmiş ve analiz edilmiştir.
AKP, CHP, MHP ve HDP’nin seçim bildirgelerinde eğitimden iş hayatına, siyasetten toplumsal yaşama ve şiddetten erken yaşta kadınların evlendirilmesine kadar birçok konuda benzer ya da yakın tutumlar ve söylemler ürettiği dikkat çekmektedir. Partilerin söylem yapılarını her ne kadar ideolojik yapıları etkilese de, toplumsal yapının ve kamuoyunun önemli olarak gördüğü konuların temel alındığı ortaya çıkmaktadır.
Partilerin, aynı konularda farklı stratejiler geliştirerek kadın sorunlarına çözüm ürettikleri de dikkat çekmektedir.
Books by özlem dugan
Public Relations and Advertising Theories: Concepts and Practices , 2018
The main goal of this book is to draw attention to possible applications of public relations and ... more The main goal of this book is to draw attention to possible applications of public relations and advertising theories. The authors aim to present a new perspective for public relations and advertising research, claiming that it is worth looking at what theories are used in public relations and advertising space. This book provides an overview of key studies and contributions to the theories, as well as explores how the theoretical concepts can be applied in public relations. The practical solutions set out in this book focus on various public and private sectors. The studies analysed and the applications proposed are particularly valuable in terms of how public relations and advertising theories respond in practice. For this reason, this book will be an important work both for academics and practitioners working in the field of public relations and advertising.
It is a valuable academic work that contains extended abstracts of the academic studies presented... more It is a valuable academic work that contains extended abstracts of the academic studies presented within the scope of Innovation and Global Issues Congress I in Patara Antique city by InGlobe Academy and includes multidisciplinary studies.
Extended Abstracts Book of Innovation and Global Issues Congress 1.
Check http://www.inglobe.org/kutuphane for the full version.
Papers by özlem dugan
The existence of the violence in the social life causes being published in mass communication too... more The existence of the violence in the social life causes being published in mass communication tools. The violence news published in media negatively affect the image of the healthcare staff and reduce their values in society. The study consists of the newspapers with the circulation in printed media field (Hurriyet, Posta and Zaman newspapers). The coding table is generated with the support of 2 researchers by analyzing the studies in literature. The scope of the research is limited with the years 2011-2012-2013. The whole news are analyzed with SPSS 15.00 program by using content analysis methods and the findings are interpreted. At the end of the study, it determined that the violence news in the health field are not published by observing the ethical and social responsibility rules, the news are in the form of damaging the image of the healthcare staff and the photos which carry the traces of the violences, are published.
Sosyal Bilimler Dergisi sobider, 2017
Erciyes üniversitesi iletişim fakültesi akademik dergisi, Jan 30, 2017
The existence of the violence in the social life causes being published in mass communication too... more The existence of the violence in the social life causes being published in mass communication tools. The violence news published in media negatively affect the image of the healthcare staff and reduce their values in society. The study consists of the newspapers with the circulation in printed media field (Hürriyet, Posta and Zaman newspapers). The coding table is generated with the support of 2 researchers by analyzing the studies in literature. The scope of the research is limited with the years 2011-2012-2013. The whole news are analyzed with SPSS 15.00 program by using content analysis methods and the findings are interpreted. At the end of the study, it determined that the violence news in the health field are not published by observing the ethical and social responsibility rules, the news are in the form of damaging the image of the healthcare staff and the photos which carry the traces of the violences, are published.
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Dec 1, 2017
Halkla ilişkiler çalışmaları kamu ve özel sektörde günümüzde zorunluluk haline gelmiştir. Kamu yö... more Halkla ilişkiler çalışmaları kamu ve özel sektörde günümüzde zorunluluk haline gelmiştir. Kamu yönetimi yaptığı çalışmaları kamuoyuna duyurmak, toplumun desteğini almak ve toplumda güven oluşturmak için halkla ilişkiler faaliyetlerine önem vermek zorundadır. Aynı şekilde özel sektörün de karını artırmak, hedef kitlenin desteğini kazanmak ve yaptıkları çalışmaları kamuoyuyla paylaşmak için halkla ilişkiler birimlerine önem vermesi gerekir. Bu süreçte halkla ilişkiler çalışanlarının görevlerini daha iyi yapabilmeleri, motivasyonlarının ve verimliliklerinin yüksek olması için kurumsal bağlılık düzeylerinin yüksek olması önemlidir. Halkla ilişkiler çalışanlarının başarılı olması bir anlamda kurumsal bağlılıkları ile doğru orantılıdır. Bu çalışmanın amacı kamuda ve özel sektörde halkla ilişkiler çalışanlarının kurumsal bağlılık düzeylerini ortaya koymaktır. Bu amaçla kamuda ve özel sektörde çalışan halkla ilişkiler çalışanları tespit edilmiş ve görüşleri alınmıştır. Elde edilen verilerin analizinde NVİVO 11.0 programında yararlanılmıştır. Çalışma sonucunda halkla ilişkiler çalışanlarının işini sevdiğini ancak işinde çeşitli nedenlerle (iş güvencesi, maaş gibi) tatmin olmadığı, iş yerindeki olumsuzluklara rağmen kurumunda uzun yıllar çalışmak istediğini, terfi imkanlarının belirli kriterlere bağlı olduğu, duygusal anlamda kurumuna bağlı olduğu ortaya çıkmıştır. İş güvenliği konusunda aynı duyguları paylaşan her iki sektörde adalet algısı anlamında bakıldığında kamuya göre özelde adalet algısının daha olumsuz değerlendirildiği görülmektedir. Kamuda çalışanların, ast-üst ilişkisinde herhangi bir sorun yaşamadıkları, özel sektör çalışanlarının üst-ast ilişkisinde sorun yaşadıkları görülmüştür. Bu sonuçlarla halkla ilişkiler çalışanlarına yönelik kurumsal bağlılığı artırıcı çalışmaların yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi, 2021
Risk, yaşam var olduğundan beri insanlığın karşılaştığı tehlike ve tehdit durumlarını ifade etmek... more Risk, yaşam var olduğundan beri insanlığın karşılaştığı tehlike ve tehdit durumlarını ifade etmektedir. İnsanlık riskleri bertaraf etmek için ilk çağlardan günümüze kadar geçen dönemde bilim ve teknolojinin gücünü kullanarak doğaya müdahale etmeyi öğrenmiştir. Doğaya müdahale günümüzde o kadar çok ileri gitmiştir ki Beck’in risk toplumu teorisinde ifade ettiği şekliyle doğa yapay bir duruma dönüşmüştür. Dolayısıyla eskisinden çok daha fazla risklerle dolu bir dünya ortaya çıkmıştır. Risk toplumu teorisinde Beck’in küreselleşmenin etkisiyle ülkeler arasında sınırların bir anlamının kalmadığını ifade etmesi Covid-19 pandemi sürecinde dünyanın herhangi bir köşesinde ortaya çıkan pandeminin bütün ülkeleri kısa sürede ve hızla etkiler hale gelmesi açısından önemli bir değerlendirmedir. Bu çalışma, Beck’in risk toplumu teorisinde dile getirdiği küreselleşme, bumerang etkisi, gerçeğe susamışlık, sosyal eşitsizlik, riskin inkârı, risk pazarlaması, bireyselleşme, bili...
Türkiye iletişim araştırmaları dergisi, Dec 31, 2021
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2015
Akdeniz üniversitesi iletişim fakültesi dergisi, Jun 30, 2018
Krizler geleneksel medya dışında artık sosyal medyaya da yansımaktadır. Dolayısıyla krizlerin yay... more Krizler geleneksel medya dışında artık sosyal medyaya da yansımaktadır. Dolayısıyla krizlerin yayılımı çok hızlı olmakta ve geniş kitlelere kısa sürede ulaşmaktadır. Kısa sürede hedef kitleye açıklama yapılması zor aynı zamanda süre gerektiren bir durumdur. Krize tepki stratejilerinin bu süreçte iyi seçilmesi, kriz ile ilgili açıklamaların zamanında yapılması, sosyal medyada kriz ile ilgili öneri, şikayet ve yorumların iyi analiz edilmesi gerekir. Sosyal medya kaynaklı krizlerin önceden öngörülmesi, kriz senaryolarının belirlenmesi, kriz planının hazırlanması, kriz ekibinin oluşturulması zaman kaybetmeden yapılması gereken halkla ilişkiler çalışmalarıdır. Krizi önceden sezinleyerek proaktif bir yaklaşım sergileyen halkla ilişkiler birimlerinin başarılı olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda sosyal medyayı iyi yöneten kurumların krizi daha kolay atlattıkları görülmektedir. Bu çalışmada sosyal medyada meydana gelen başka bir ifadeyle sosyal medya kaynaklı krizler imaj restorasyon teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ve Türkiye'de sosyal medyada paylaşılan mesajların içerikleri incelenmiş ve sosyal medyada paylaşılan mesajlar nedeniyle meydana gelen 19 kriz belirlenmiştir. Sosyal medya kaynaklı krizlerin seçilme nedeni, günümüzde kurumların artık sosyal medyada paylaşılan içerikler nedeniyle de kriz ile karşı karşıya kalmalarıdır. Çalışma sonucunda kurumların çoğunlukla özür dileme stratejisini kullanarak tepkiyi azaltmaya çalıştıkları, krize neden olan kişiyi kurumdan uzaklaştırmak amacıyla ilgi kesme stratejisini kullandıkları ve krize neden olan mesajı sosyal medya hesabından silme stratejisini tercih ederek krizin etkisini azaltmaya çalıştıkları ve krizi bir daha yaşamamak için düzeltici eylem stratejisini kullandıkları belirlenmiştir.
Movies and television programmes affect the travel behaviours of tourists and are seen as a part... more Movies and television programmes affect the travel behaviours of tourists and are seen as a part of destinations ’ image creating. It is also seen that there is lack of information about the effects of gastronomy tv programmes to travel behaviours in literature. In this study the effect of gastronomy tv programmes on travel decisions and the personal involvement inventories were analysed with empirical research design. The data were collected from 232 participants who watched a gastronomy tv programme which was recorded in a restaurant in Gaziantep through a questionary form with posttest in December, 2016. The findings show that gastronomy tv programmes have a positive effect on travel decisions. The more watching rate of these kinds of programmes increase, the more this positive effect. Besides it is concluded that the personal involvement inventory to gastronomy tv programme is more positive. The positive factors defining the personal involvement inventory are “creating relevance, valuable, attractive, involved and necessary”; negative factors are “common, dull, boring, meaningless and unnecessary”. The findings of this study support that gastronomy tv programmes have a place in film-induced tourism.
Keywords: Film-Induced tourism, Travel Decision, Gastronomy TV programme, Destination Image, Gaziantep.
ÖZET Günümüzde teknolojinin gelişimi ile birlikte kamu ve özel sektör kuruluşlarının halkla iliş... more ÖZET
Günümüzde teknolojinin gelişimi ile birlikte kamu ve özel sektör kuruluşlarının halkla ilişkilerde kullandığı yöntem, araç ve teknikler de değişmeye başlamıştır. Özel sektörün yanı sıra kamu kurum ve kuruluşları sosyal medyayı aktif olarak kullanmaktadır. Kurum adına yapılan çalışmaları kamuoyuyla paylaşmak, kamuoyu oluşturmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve kamuoyunun desteğini alabilmek için sosyal medyayı kullanmak zorunlu hale gelmiştir. İletişim, etkileşim, geribildirim ve hedef kitleyi ikna etmek için aktif olarak kullanılan sosyal medyanın nasıl kullanıldığı da önemlidir. Sosyal medyayı aktif olarak kullanan kurumların günümüzde başarılı olma şansı daha fazladır. Her geçen gün gündem oluşturma özelliği ve etkisi giderek artan sosyal medyaya kurumların çok daha önem vermesi gerekmektedir. Bu çalışma sosyal medyanın tanıtım amaçlı nasıl kullanıldığını ortaya koymaya yöneliktir. Bu amaçla Kültür ve Turizm Bakanlığı ’nın Facebook, Twitter ve Youtube sayfaları incelenmiştir. Bakanlığın bu araçları nasıl ve ne amaçla kullandığını ortaya koymak için Eylül-Ekim 2016 tarihleri arasında sayfalar taranmıştır. Kodlama cetveli oluşturarak elde edilen veriler SPSS programında analiz edilmiş ve bulgular yorumlanmıştır. Çalışma sonucunda Bakanlığın sosyal medyayı kamuyu bilgilendirme çerçevesinde tek yönlü olarak kullandığı ve geribildirim yapmadığı belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Turizm, tanıtım, Kültür ve Turizm Bakanlığı, sosyal medya, Facebook, Twitter, Youtube
ABSTRACT
Methods, tools and techniques in public relations that public and private enterprises use has started to change associated with development of technology. From now onward, right along with private enterprises, public institutions and organizations also use social media actively. Using social media has become essential to share committed works with the public, to create public opinion, to inform public and to win support of public. How social media, which is used for communication, interaction, feedback and to convince target audience, is used also important. Chance to become successful of institutions which uses social media actively is more likely. Institutions should attach importance more to social media which its role of creating agenda and affect develop day by day. This study is aimed at how social media is used as publicity aimed. For this purpose, Facebook, Twitter, Youtube pages of Ministry of Culture and Tourism are examined. Between September and October of 2016, pages were scanned to reveal how and why the Ministry of Culture and Tourism uses these pages. Obtained data by creating coding scale were analyzed using SPSS and interpreted. As a result of study, it is determined that Ministry of Culture and Tourism uses social media one-sided as part of informing public and do not give feedback.
Keywords: Tourism, Publicity, Ministry of Culture and Tourism, Social Media, Facebook, Twitter, Youtube
ÖZET Filmler ve televizyon programları turistlerin seyahat davranışlarını etkilemekle birlikte, ... more ÖZET
Filmler ve televizyon programları turistlerin seyahat davranışlarını etkilemekle birlikte, destinasyonların imaj oluşumunun bir parçası olarak görülmektedir. Bununla birlikte, yazında gastronomi TV programlarının seyahat davranışlarına olan etkileri hakkında bilgi eksikliğinin bulunduğu görülmektedir. Bu araştırmada, gastronomi TV programlarının seyahat kararları üzerindeki etkisi ve bu programlara yönelik kişisel ilgilenim düzeyleri deneysel araştırma deseniyle incelenmiştir. Araştırmanın verileri; Gaziantep ilinde bir restoranda çekilen bir gastronomi TV programını izleyen 232 katılımcıdan soru formu aracılığıyla yapılan son test ile 2016 Aralık ayında toplanmıştır. Bulgular, gastronomi TV programlarının seyahat kararları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu tür programları izleme sıklıkları arttıkça bu olumlu etkide artmaktadır. Ayrıca, gastronomi TV programına bireysel ilgilenim düzeyinin daha çok olumlu yönde olduğu sonucu elde edilmiştir. Kişisel ilgilenim düzeylerini tanımlayan olumlu öğeler “ilgi yaratan, değerli, çekici, alakalı, gerekli ” olarak ortaya çıkarken; olumsuz öğeler ise “sıradan, donuk, sıkıcı, anlamsız, gerekli değil” öğelerinde toplanmıştır. Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar gastronomi TV programlarının film kaynaklı turizm anlayışı içinde bir yere sahip olduğunu desteklemektedir.
Anahtar Kelimeler: Film Kaynaklı Turizm, Seyahat Kararı, Gastronomi TV Programı, Destinasyon İmajı, Gaziantep.
ABSTRACT
Movies and television programmes affect the travel behaviours of tourists and are seen as a part of destinations ’ image creating. It is also seen that there is lack of information about the effects of gastronomy tv programmes to travel behaviours in literature. In this study the effect of gastronomy tv programmes on travel decisions and the personal involvement inventories were analysed with empirical research design. The data were collected from 232 participants who watched a gastronomy tv programme which was recorded in a restaurant in Gaziantep through a questionary form with posttest in December, 2016. The findings show that gastronomy tv programmes have a positive effect on travel decisions. The more watching rate of these kinds of programmes increase, the more this positive effect. Besides it is concluded that the personal involvement inventory to gastronomy tv programme is more positive. The positive factors defining the personal involvement inventory are “creating relevance, valuable, attractive, involved and necessary”; negative factors are “common, dull, boring, meaningless and unnecessary”. The findings of this study support that gastronomy tv programmes have a place in film-induced tourism.
Keywords: Film-Induced tourism, Travel Decision, Gastronomy TV programme, Destination Image, Gaziantep.
Halkla ilişkilerin kamu ve özel sektörde giderek önemli hale gelmesiyle halkla ilişkiler eğitimi ... more Halkla ilişkilerin kamu ve özel sektörde giderek önemli hale gelmesiyle halkla ilişkiler eğitimi sorgulanmaya başlamış, eğitim programı ve içeriği hakkında ulusal ve uluslararası birçok dernek, akademisyen ve uygulayıcı görüş bildirmiş ancak halen bir uzlaşıya varılamamıştır. Devlet ve vakıf üniversitelerinde eğitimi devam eden 31 halkla ilişkiler bölümü vardır. Bunların 14'ü İstanbul'daki çeşitli üniversite kurumlarındadır. Bu veri alanın sektörle işbirliğini açıklamak için anlamlı bulunmuştur. Uygulama birimlerinin devlet üniversitelerinde sayıca fazla olması, vakıf üniversitelerinin sektöre yakınlığı nedeniyle uygulamalarını burada yapmalarıyla açıklanabilir. Lisansüstü programlar alana akademisyen yetiştirilmesi açısından önemlidir. Türkiye'de halka ilişkiler dalında 18 adet yüksek lisans ve 9 adet doktora programı vardır.18 devlet üniversitesinin sadece 7 adedinde profesör düzeyinde akademik personel olduğu görülmektedir. Vakıf üniversitelerinin 12 tanesinde profesör olmasına rağmen bu kadroların çoğu yarı zamanlı çalışmaktadır. Bu çalışmayla Türkiye'deki halkla ilişkiler lisans eğitimi hakkında genel bir değerlendirme yapılması amaçlanmıştır. Çalışma, alana ilişkin toplu bir veri sağlaması bakımından önemlidir. Araştırma kapsamında halkla ilişkiler bölümü olan 31 devlet ve vakıf üniversitesinin web sayfaları 01.10.2011-15.12.2011 tarihleri arasında incelenmiştir Çalışmanın web siteleri üzerinden yapılması ve bazı bölümlerin bilgilerine ulaşılamaması çalışmanın sınırlılığıdır. Araştırmada bölümlerin; kuruldukları bölgeler, yüksek lisans ve doktora programları, uygulama atölyeleri, eğitim kadroları ve lisans programlarının müfredatlarında zorunlu/seçmeli, teori/uygulama dersleri incelenmiştir. Çalışmamızda halkla ilişkiler lisans bölümlerinde zorunlu derslerin seçmeli derslere göre daha fazla olduğu görülmüştür. Lisans eğitimi boyunca bir öğrencinin alması gereken seçmeli ders sayısı, devlet üniversitelerinde vakıf üniversitelerinden daha fazladır. Formasyon derslerinin devlet üniversitelerinde ağırlıklı olduğu, vakıf üniversitelerinde ise sektöre yönelik ve piyasanın talep ettiği derslerin ağırlıklı olduğu görülmektedir. Anadolu, Ankara, Ege ve Selçuk üniversitelerinde formasyon derslerinin halen önemli olduğu tespit edilmiştir. Teorik ve uygulama derslerinin oranlarına bakıldığında aralarında bir denge olmadığı görülmüştür. Araştırma sonunda; iletişim fakültesi kurulmasına bazı kriterler getirilmesi, kadro ve teknik alt yapı tamamlanmadan bu bölümün açılmasına izin verilmemesi, ders içeriklerinin halkla ilişkilerin çok yönlü olduğu göz önünde bulundurularak zenginleştirilmesi önerilmiştir.
Kitle iletişim araçlarının en önemli işlevi toplumu bilgilendirmektir. Toplumda meydana gelen ve ... more Kitle iletişim araçlarının en önemli işlevi toplumu bilgilendirmektir. Toplumda meydana gelen ve rutin olayların dışında yer alan olağanüstü her durum haber niteliği taşır. Çocukların yer aldığı haberler de toplum tarafından ilgi çekici bulunduğu için önemlidir. Özellikle suça karışmış veya suç işlediği iddia edilen çocuk, medyada her zaman haber olarak yerini alır. Bu süreçte önemli olan çocuk ve suçun nasıl haberleştirildiğidir. Çünkü medya dolayımı ile oluşturulan haberin aktarılma şekli insanların çocuklarla ilgili konulara ya da sorunlara bakış açılarını ve düşüncelerini önemli ölçüde etkilemektedir. Araştırmalar çocuk konulu haberlerin birçoğunda, haberin sunumunun ve kullanılan haber dilinin çocukların sorunlarının çözümüne katkı sağlamak yerine onları damgaladığını göstermiştir. Çocukların korunmaya muhtaç varlıklar olması nedeniyle, suça yönelmiş çocuklarla ilgili haberler de dahil çocukları konu alan bütün haberlerin çocuk haklarına ve etik ilkelere bağlı yapılması, çocuğun korunması açısından önemlidir. Bu çalışmada 01 Ocak 2013– 01 Eylül 2014 tarihleri arasında Hürriyet, Zaman ve Cumhuriyet gazetelerinde yayınlanan çocuk ve suç konulu haberler incelenmiştir. Değerlendirmeye uygun bulunan 113 haber, içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışma sonucunda gazetelerin; çocukların kimlik bilgilerinin ve fotoğraflarının kullanılması, olayla ilgili görüşlerinin alınmaması, haber başlıklarının ve içeriklerinin damgalayıcı unsurlar içermesi gibi konularda yeterince özen göstermedikleri ve çocukların korunmasına yönelik birçok yasal ve etik düzenlemeye rağmen, suç işlediği iddia edilen çocuklarla ilgili haberlerde etik ilkelerin göz ardı edildiği görülmüştür. Oysa gazetelerin suç işlediği iddia edilen çocuklarla ilgili oluşturacağı algı, bu çocukların topluma kazandırılmasında oldukça etkilidir. Bu noktadan hareketle çocuk hakları ve gazetecilik etiği çerçevesinde yapılacak haberciliğin, toplumsal duyarlılığa ve dolayısıyla suça yönelmiş çocukların topluma kazandırılmasına katkı sağlayacağı söylenebilir.
Son aşama organ yetmezliği hastalıklarında tedavi edici bir alternatif olan organ nakli, hastalar... more Son aşama organ yetmezliği hastalıklarında tedavi edici bir alternatif olan organ nakli, hastalara yüksek düzeyde bir yaşam beklentisi sunmaktadır. Organ nakli yapılmasının önündeki en büyük engel, bekleme listelerindeki hasta sayısının giderek artmasına karşılık bağışçı sayısının çok düşük olmasıdır. Organ bağışı ve organ nakli oranlarında artışın sağlanabilmesinde medya oldukça etkilidir. Bu çalışmada amaç; gazete haberlerinin organ bağışı ve nakli konusunda toplumsal bilincin oluşturulmasındaki katkısını ortaya koymaktır. Çalışmada 01 Ocak 2014- 30 Temmuz 2015 tarihleri arasındaki Hürriyet, Sözcü ve Yenişafak gazeteleri ve eklerindeki 186 haber içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Haberlerin %30,1’i birinci sayfadan verilmiştir, haberlerin %95,7’sinde fotoğraf kullanılmıştır, %53,2’haberde uzmanların açıklamalarına yer verilmiştir. %91,9 haberde organ bağışının önemine dair vurgu yapılırken, %6,5 haberde organ bağışı ile ilgili olumsuz içerik mevcuttur. Sonuç olarak gazetelerin organ bağışı konusuna önem verdikleri ancak haber içeriklerinde daha fazla bilgilendirmenin yer alması önerilmektedir.
İnsanlar iletişim kurmadan yaşamlarını sürdüremezler. İletişim her insan için kendini karşısındak... more İnsanlar iletişim kurmadan yaşamlarını sürdüremezler. İletişim her insan için kendini karşısındakine anlatabilmek, karşısındakini anlamak, başkalarını etkilemek ve başkalarından etkilenmek, sorunlara çözüm bulabilmek için şarttır. İyi bir iletişim, insanların her zaman ve her yerde doğru anlaşılmalarını gerektirir. Wilbur Schramm, “İnsan topluluğu ve davranışları ile ilgili her dalın iletişimle ilgilenmesi zorunludur,” der. Sağlık hizmetleri de iletişimin en yoğun ve en hassas yaşandığı alanlardan biridir. Sağlık çalışanları mesleklerinin gereği olarak sosyo-kültürel özellikleri birbirinden farklı hasta ve hasta yakınları ile sürekli iletişim kurmaktadır. Ancak bazı durumlarda bu iletişim süreci çeşitli nedenlerle doğru işlemez ve iletişim bozulur. İletişimin bozulması durumunda insanlar birbirleriyle çatışabilir, ilişkilerini bozabilir ve hatta şiddete yönelebilirler.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin arttığı günümüzde şiddetin nedenleri arasında yer alan sağlık çalışanı ile hasta veya hasta yakını iletişimi önemli yer tutmaktadır. Sağlık çalışanının kendisini anlamadığını veya kendisiyle ya da yakınıyla ilgilenmediğini düşünen hasta ve hasta yakını şiddete başvurarak çözüm bulmaya çalışmaktadır. Yaşanan şiddet sağlık çalışanı kadar hasta ve hasta yakınlarını, hastaneleri ve hastanenin üst yöneticilerini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Sağlık hizmet sektöründe çalışanların iletişim becerilerini geliştirmeleri ve tıp eğitimi sırasında sağlık iletişimi, çatışma ve öfke yönetimi, hasta ve hasta yakınlarıyla nasıl iletişim kurulur, kötü haber hastaya nasıl verilir, saldırgan hastalarla nasıl iletişim kurulur gibi konularda eğitim almaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada sağlık çalışanı ile hasta veya hasta yakınları arasında iletişim eksikliği veya iletişimsizlik nedeniyle yaşanan şiddetin en aza indirilmesi veya yok edilmesi için sağlık çalışanı hasta iletişimi üzerine yapılan araştırmalar incelenmiş ve bu araştırmalardaki önerilere dikkat çekilmiştir.
Halkla ilişkiler, kurum ve kuruluşlar için hayati önem taşımaktadır. Halkla ilişkiler iletişim ça... more Halkla ilişkiler, kurum ve kuruluşlar için hayati önem taşımaktadır. Halkla ilişkiler iletişim çağı olarak adlandırılan günümüzde önemli bir yönetim fonksiyonudur Özellikle sağlık ve sağlık hizmeti sunumunda, insan yaşamının sürdürülmesinde, yaşam kalitesinin yaratılmasında ve korunmasında özel bir öneme sahiptir. Halkla ilişkiler, özellikle topluma sağlık hizmeti veren hastaneler için daha da önemli hale gelmektedir. Halkla ilişkiler, hastanenin tanıtımında, iyi bir imaj ve itibar sahibi olmasında, diğer kurumlarla iyi ilişkiler kurulmasında, hizmet içi eğitimlerde ve kriz durumlarında önemli bir görevi yerine getirmektedir. Bir hastanenin olumlu bir imaja sahip olması o hastane çalışanlarını da olumlu yönde etkileyecektir. Bu olumlu itibar ve imaj için halkla ilişkiler biriminin de sağlık çalışanları ve hastane yöneticileri tarafından fark edilmesi ve birime gereken desteğin verilmesi önemli olmaktadır. Bu çalışma sağlık çalışanlarının halkla ilişkiler faaliyetlerini nasıl algıladıkları, halkla ilişkiler hakkında neler bildikleri ve halkla ilişkiler hakkında ne düşündüklerini ortaya koymaya yöneliktir. Bu amaçla bir üniversite hastanesinde çalışan 233 sağlık çalışanına oluşturulan anket soruları yöneltilmiş, veriler sayısallaştırılarak istatistik paket programında analizler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada hastane çalışanlarının yüzde 15,0'inin hastanedeki halkla ilişkiler biriminden haberdar olmadığı tespit edilmiştir. Hastanelerde halkla ilişkiler biriminin gerekliliğine yüzde 82,0 (191 kişi) oranında sağlık çalışanı inanırken, yüzde 9,9 (23 kişi) sağlık çalışanı fikirlerinin olmadığını ve yüzde 8,2 (19 kişi) sağlık çalışanı ise halkla ilişkiler biriminin gerekli olmadığını belirtmiştir. Elde edilen veriler göz önünde bulundurularak hastanede görev yapanların önemli bir kesiminin halkla ilişkiler birimi hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı, dolayısıyla kurum içi halkla ilişkilere daha fazla ihtiyaç duyulduğu sonucu çıkmaktadır. Sağlık çalışanlarının halkla ilişkiler birimini doğru anlayıp, doğru kullanması halkla ilişkiler biriminin başarılı çalışmalar yapması için önemlidir. Halkla ilişkiler biriminin de sağlık çalışanlarına yönelik çalışmalar gerçekleştirmesi kurum içindeki varlığının farkına varılması açısından da önem taşımaktadır. Sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğu halkla ilişkiler biriminin başhekime bağlı çalışması gerektiğini belirterek, halkla ilişkilerin hastane yöneticisi ile çalışmasını uygun görmüştür. Bu durum halkla ilişkiler biriminin hastanenin en üst yöneticisi ile çalışması bakımından önemlidir.
Organ bağışı oranlarında istenilen düzeye ulaşabilmek için bireysel ve toplumsal bilincin oluştur... more Organ bağışı oranlarında istenilen düzeye ulaşabilmek için bireysel ve toplumsal bilincin oluşturulması önemli ve gereklidir. Organ bağışı konusunda halkı bilinçlendirmek ve bu konudaki duyarlılığı artırmak için birçok kurum ve kuruluş tarafından kampanya, seminer, konferans, eğitim toplantıları ve kamu spotları gibi çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Bu çalışma, Sağlık Bakanlığı ve Sivil Toplum Kuruluşları'nın organ bağışı ile ilgili hazırladıkları kamu spotlarının öğrenciler üzerinde farkındalık ve tutum değişikliği oluşturup oluşturmadığını belirlemeye yöneliktir. Söz konusu kamu spotlarının farkındalık ve tutum değişikliği yaratma etkisi Selçuk Üniversitesi, Uşak Üniversitesi ve Gaziantep Üniversitesi’nde eğitim gören öğrenciler üzerinde gerçekleştirilen bir anket çalışması ile ölçülmüştür. Çalışmadan elde edilen veriler, SPSS 22.0 programı kullanılarak yapılan t Testi, Chi-Square ve frekans analizleri sonucunda değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda organ bağışı ile ilgili kamu spotlarından öğrencilerin haberdar olma düzeylerinin düşük olduğu, daha çok sigarayı bırakmaya yönelik kamu spotlarının farkındalık oluşturduğu ve kamu spotlarının öğrencileri organ bağışı konusunda yeteri kadar ikna edemediği belirlenmiştir.
Siyasal partiler, seçim dönemlerinde seçmenlerine yönelik siyasal iletişim stratejilerini etkin b... more Siyasal partiler, seçim dönemlerinde seçmenlerine yönelik siyasal iletişim stratejilerini etkin bir şekilde kullanarak seçmenlerin oylarını kazanmak için birçok çalışmada bulunmaktadır. Parti bildirgeleri de partilerin vaatlerini seçmenlere duyurdukları iletişim yollarından biridir. Her parti kendi ideolojik anlayışına göre seçim bildirgesini hazırlayıp iktidara geldiğinde yapacakları çalışmaları hedef kitlesine duyurur. Kadın seçmenler de bu hedef kitle içerisindedir. Partiler, kadın seçmene yönelik çeşitli vaatlerde bulunmakta, gündemdeki kadın sorunlarına değinmekte veya kadın sorunlarını gündeme getirmektedir.
Bu çalışma AKP, CHP, MHP ve HDP'nin 2015 yılı seçim bildirgesinde yer alan kadın politikalarını incelemeye yöneliktir. Çalışmada, 4 partinin seçim bildirgelerinde kadın politikası nasıl ele alınmış, hangi konular ön plana çıkarılmış, nelere dikkat çekilmiş, kadın, partiler tarafından politikada nasıl konumlandırılmış ve partiler arasındaki farklılıklar
belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma kapsamında seçim bildirgelerinde kadına yönelik metinler incelenmiş ve analiz edilmiştir.
AKP, CHP, MHP ve HDP’nin seçim bildirgelerinde eğitimden iş hayatına, siyasetten toplumsal yaşama ve şiddetten erken yaşta kadınların evlendirilmesine kadar birçok konuda benzer ya da yakın tutumlar ve söylemler ürettiği dikkat çekmektedir. Partilerin söylem yapılarını her ne kadar ideolojik yapıları etkilese de, toplumsal yapının ve kamuoyunun önemli olarak gördüğü konuların temel alındığı ortaya çıkmaktadır.
Partilerin, aynı konularda farklı stratejiler geliştirerek kadın sorunlarına çözüm ürettikleri de dikkat çekmektedir.
Public Relations and Advertising Theories: Concepts and Practices , 2018
The main goal of this book is to draw attention to possible applications of public relations and ... more The main goal of this book is to draw attention to possible applications of public relations and advertising theories. The authors aim to present a new perspective for public relations and advertising research, claiming that it is worth looking at what theories are used in public relations and advertising space. This book provides an overview of key studies and contributions to the theories, as well as explores how the theoretical concepts can be applied in public relations. The practical solutions set out in this book focus on various public and private sectors. The studies analysed and the applications proposed are particularly valuable in terms of how public relations and advertising theories respond in practice. For this reason, this book will be an important work both for academics and practitioners working in the field of public relations and advertising.
It is a valuable academic work that contains extended abstracts of the academic studies presented... more It is a valuable academic work that contains extended abstracts of the academic studies presented within the scope of Innovation and Global Issues Congress I in Patara Antique city by InGlobe Academy and includes multidisciplinary studies.
Extended Abstracts Book of Innovation and Global Issues Congress 1.
Check http://www.inglobe.org/kutuphane for the full version.
The existence of the violence in the social life causes being published in mass communication too... more The existence of the violence in the social life causes being published in mass communication tools. The violence news published in media negatively affect the image of the healthcare staff and reduce their values in society. The study consists of the newspapers with the circulation in printed media field (Hurriyet, Posta and Zaman newspapers). The coding table is generated with the support of 2 researchers by analyzing the studies in literature. The scope of the research is limited with the years 2011-2012-2013. The whole news are analyzed with SPSS 15.00 program by using content analysis methods and the findings are interpreted. At the end of the study, it determined that the violence news in the health field are not published by observing the ethical and social responsibility rules, the news are in the form of damaging the image of the healthcare staff and the photos which carry the traces of the violences, are published.
Sosyal Bilimler Dergisi sobider, 2017
Erciyes üniversitesi iletişim fakültesi akademik dergisi, Jan 30, 2017
The existence of the violence in the social life causes being published in mass communication too... more The existence of the violence in the social life causes being published in mass communication tools. The violence news published in media negatively affect the image of the healthcare staff and reduce their values in society. The study consists of the newspapers with the circulation in printed media field (Hürriyet, Posta and Zaman newspapers). The coding table is generated with the support of 2 researchers by analyzing the studies in literature. The scope of the research is limited with the years 2011-2012-2013. The whole news are analyzed with SPSS 15.00 program by using content analysis methods and the findings are interpreted. At the end of the study, it determined that the violence news in the health field are not published by observing the ethical and social responsibility rules, the news are in the form of damaging the image of the healthcare staff and the photos which carry the traces of the violences, are published.
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Dec 1, 2017
Halkla ilişkiler çalışmaları kamu ve özel sektörde günümüzde zorunluluk haline gelmiştir. Kamu yö... more Halkla ilişkiler çalışmaları kamu ve özel sektörde günümüzde zorunluluk haline gelmiştir. Kamu yönetimi yaptığı çalışmaları kamuoyuna duyurmak, toplumun desteğini almak ve toplumda güven oluşturmak için halkla ilişkiler faaliyetlerine önem vermek zorundadır. Aynı şekilde özel sektörün de karını artırmak, hedef kitlenin desteğini kazanmak ve yaptıkları çalışmaları kamuoyuyla paylaşmak için halkla ilişkiler birimlerine önem vermesi gerekir. Bu süreçte halkla ilişkiler çalışanlarının görevlerini daha iyi yapabilmeleri, motivasyonlarının ve verimliliklerinin yüksek olması için kurumsal bağlılık düzeylerinin yüksek olması önemlidir. Halkla ilişkiler çalışanlarının başarılı olması bir anlamda kurumsal bağlılıkları ile doğru orantılıdır. Bu çalışmanın amacı kamuda ve özel sektörde halkla ilişkiler çalışanlarının kurumsal bağlılık düzeylerini ortaya koymaktır. Bu amaçla kamuda ve özel sektörde çalışan halkla ilişkiler çalışanları tespit edilmiş ve görüşleri alınmıştır. Elde edilen verilerin analizinde NVİVO 11.0 programında yararlanılmıştır. Çalışma sonucunda halkla ilişkiler çalışanlarının işini sevdiğini ancak işinde çeşitli nedenlerle (iş güvencesi, maaş gibi) tatmin olmadığı, iş yerindeki olumsuzluklara rağmen kurumunda uzun yıllar çalışmak istediğini, terfi imkanlarının belirli kriterlere bağlı olduğu, duygusal anlamda kurumuna bağlı olduğu ortaya çıkmıştır. İş güvenliği konusunda aynı duyguları paylaşan her iki sektörde adalet algısı anlamında bakıldığında kamuya göre özelde adalet algısının daha olumsuz değerlendirildiği görülmektedir. Kamuda çalışanların, ast-üst ilişkisinde herhangi bir sorun yaşamadıkları, özel sektör çalışanlarının üst-ast ilişkisinde sorun yaşadıkları görülmüştür. Bu sonuçlarla halkla ilişkiler çalışanlarına yönelik kurumsal bağlılığı artırıcı çalışmaların yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi, 2021
Risk, yaşam var olduğundan beri insanlığın karşılaştığı tehlike ve tehdit durumlarını ifade etmek... more Risk, yaşam var olduğundan beri insanlığın karşılaştığı tehlike ve tehdit durumlarını ifade etmektedir. İnsanlık riskleri bertaraf etmek için ilk çağlardan günümüze kadar geçen dönemde bilim ve teknolojinin gücünü kullanarak doğaya müdahale etmeyi öğrenmiştir. Doğaya müdahale günümüzde o kadar çok ileri gitmiştir ki Beck’in risk toplumu teorisinde ifade ettiği şekliyle doğa yapay bir duruma dönüşmüştür. Dolayısıyla eskisinden çok daha fazla risklerle dolu bir dünya ortaya çıkmıştır. Risk toplumu teorisinde Beck’in küreselleşmenin etkisiyle ülkeler arasında sınırların bir anlamının kalmadığını ifade etmesi Covid-19 pandemi sürecinde dünyanın herhangi bir köşesinde ortaya çıkan pandeminin bütün ülkeleri kısa sürede ve hızla etkiler hale gelmesi açısından önemli bir değerlendirmedir. Bu çalışma, Beck’in risk toplumu teorisinde dile getirdiği küreselleşme, bumerang etkisi, gerçeğe susamışlık, sosyal eşitsizlik, riskin inkârı, risk pazarlaması, bireyselleşme, bili...
Türkiye iletişim araştırmaları dergisi, Dec 31, 2021
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2015
Akdeniz üniversitesi iletişim fakültesi dergisi, Jun 30, 2018
Krizler geleneksel medya dışında artık sosyal medyaya da yansımaktadır. Dolayısıyla krizlerin yay... more Krizler geleneksel medya dışında artık sosyal medyaya da yansımaktadır. Dolayısıyla krizlerin yayılımı çok hızlı olmakta ve geniş kitlelere kısa sürede ulaşmaktadır. Kısa sürede hedef kitleye açıklama yapılması zor aynı zamanda süre gerektiren bir durumdur. Krize tepki stratejilerinin bu süreçte iyi seçilmesi, kriz ile ilgili açıklamaların zamanında yapılması, sosyal medyada kriz ile ilgili öneri, şikayet ve yorumların iyi analiz edilmesi gerekir. Sosyal medya kaynaklı krizlerin önceden öngörülmesi, kriz senaryolarının belirlenmesi, kriz planının hazırlanması, kriz ekibinin oluşturulması zaman kaybetmeden yapılması gereken halkla ilişkiler çalışmalarıdır. Krizi önceden sezinleyerek proaktif bir yaklaşım sergileyen halkla ilişkiler birimlerinin başarılı olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda sosyal medyayı iyi yöneten kurumların krizi daha kolay atlattıkları görülmektedir. Bu çalışmada sosyal medyada meydana gelen başka bir ifadeyle sosyal medya kaynaklı krizler imaj restorasyon teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ve Türkiye'de sosyal medyada paylaşılan mesajların içerikleri incelenmiş ve sosyal medyada paylaşılan mesajlar nedeniyle meydana gelen 19 kriz belirlenmiştir. Sosyal medya kaynaklı krizlerin seçilme nedeni, günümüzde kurumların artık sosyal medyada paylaşılan içerikler nedeniyle de kriz ile karşı karşıya kalmalarıdır. Çalışma sonucunda kurumların çoğunlukla özür dileme stratejisini kullanarak tepkiyi azaltmaya çalıştıkları, krize neden olan kişiyi kurumdan uzaklaştırmak amacıyla ilgi kesme stratejisini kullandıkları ve krize neden olan mesajı sosyal medya hesabından silme stratejisini tercih ederek krizin etkisini azaltmaya çalıştıkları ve krizi bir daha yaşamamak için düzeltici eylem stratejisini kullandıkları belirlenmiştir.
DergiPark (Istanbul University), Jun 30, 2022
İletişim süreçlerinin var oluşu insanın sosyalleşmesiyle yakından alakalıdır. Toplum ve coğrafyay... more İletişim süreçlerinin var oluşu insanın sosyalleşmesiyle yakından alakalıdır. Toplum ve coğrafyaya bağlı olarak iletişim süreçleri farklılaşmaktadır. Dönemin getirdiği etkiler de iletişim süreçlerini etkiler niteliktedir. Sağlık krizlerinin iletişim yönetimini gerçekleştirirken toplumu doğru yönlendirecek, onların alınan önlemlere uymalarını sağlarken diğer taraftan panik oluşmasını engelleyecek veya oluşan paniğin getirdiği olumsuz etkileri azaltacak bir iletişim stratejisinin takip edilmesi çok önemlidir ve bu da ancak güveni inşa etmekle mümkün olmaktadır. Buradan hareketle bu çalışmada COVID-19 pandemisi sürecinde Sağlık Bakanı ve Bakanlığın iletişim stratejisinin güven unsuru bağlamında incelenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda farklı demografik özelliklere sahip kişilerle, nitel araştırma yöntemlerinden olan yarı yapılandırılmış görüşme formu üzerinden mülakat tekniği kullanılarak görüşülmüş, görüşmelerden elde edilen veriler yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinin pandemi sürecinde verdiği bilgilerin katılımcılar tarafından yeterli, ikna edici ve açıklayıcı bulunmadığı tespit edilmiştir. Sağlık Bakanı'nın açıklamalarını yaparken şahsi Twitter hesabını kullanması iletişim etkinliği açısından faydalı gibi gözükmekle beraber katılımcılar bu durumun Sağlık Bakanlığı'nın kurumsal kimliğini zayıflattığını belirtmişlerdir. Kriz iletişimi stratejisi açısından değerlendirildiğinde yapılan açıklamaların toplum nezdinde yeteri derecede ikna edici, açıklayıcı ve bütünlüklü bir şekilde topluma ulaştırılamadığı görülmüştür. Bu noktada farklı iletişim kanalları kullanılmasına rağmen daha başarılı, eşgüdümlü bir stratejinin uygulanması ve bu süreçte daha etkin ve ikna edici iletişim mesajlarının tercih edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
İstanbul Aydın Üniversitesi iletişim çalışmaları dergisi, 2015
Covid-19'un pandemi ilan edilmesi ve tüm ülkelerde etkili olmasıyla birlikte dünya küresel bir kr... more Covid-19'un pandemi ilan edilmesi ve tüm ülkelerde etkili olmasıyla birlikte dünya küresel bir kriz ile karşı karşıya kalmıştır. Bu dönemde birtakım önlemler alınmış ve bunun neticesinde psikolojik ve sosyolojik birçok alanda çeşitli etkilere rastlanmıştır. Hükümetin getirmiş olduğu kısıtlama ve yasaklar, ani ölümlerin gerçekleşmesi ve Covid-19 pandemisinin hızla yayılması insanların endişe ve korku yaşamalarına neden olmuştur. Hükümetin koyduğu sokağa çıkma yasağı sadece insanları etkilemekle kalmamış, markaları da önemli oranda etkilemiştir. Bazı markalar iflasın eşiğine gelmiş bazıları ise iflas etmiştir. Pandemi etkilerinin markaların reklamlarına da yansıdığı gözlemlenmiştir. Bu sebeple Covid-19 pandemisinde markaların reklamlarında nasıl bir değişikliğe gittikleri önemli bir araştırma konusudur. Bu doğrultuda araştırma kapsamında Covid-19 pandemisi döneminde markaların yoğun olarak kullanmayı tercih ettikleri; reklam temaları, reklam çekicilikleri, anlatım tarzı, anlatım formatı, yaratıcı strateji, ana mesaj 158 KRİZ İLETİŞİMİ BAĞLAMINDA COVİD-19 PANDEMİ SÜRECİNDE MARKALARIN REKLAM STRATEJİLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME stratejisi, alt mesaj stratejisi ve mesaj tonunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaca ulaşmak üzere birtakım kategoriler belirlenmiş ve toplanan veriler SPSS 26 programında güvenilirlik ve geçerliliği sağlayabilmek için iki kez kodlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, Türkiye'de faaliyet gösteren on farklı sektördeki markanın televizyonda yayınlanan reklam filmleri oluşturmaktadır. Seçilen markalar kendi arasında bir kritere tabi tutulmuş olup, Covid-19 pandemisinden olumlu yönde etkilenenler ve olumsuz yönde etkilenenler olarak ortak bir noktada buluşmaktadır. Markaların reklam filmleri nitel veri analizi yöntemlerinden içerik analizi tekniği çerçevesinde incelenmiştir. Sonuçlar, en çok kullanılan temanın ayrılık olduğu, en fazla kullanılan çekiciliğin duygusal çekicilik olduğu, yoğun olarak tercih edilen anlatım tarzının duygusal tarzda olduğu, çoğunlukla sunucu anlatım formatının kullanıldığı, en çok tercih edilen yaratıcı stratejinin duygusal; konumlandırma stratejisi olduğu, yoğun olarak dönüşümsel ana mesaj stratejisinin kullanıldığı, en fazla duyusal alt mesaj stratejisinin tercih edildiği ve en çok kullanılan mesaj tonunun duygusal tonda olduğudur. Sonuç olarak markaların olumsuz durumlarda krizi kendi lehine dönüştürdükleri ve reklam aracılığıyla toplumun yanında olduklarını göstermeye yönelik bir çaba içerisinde bulundukları görülmektedir.
TRT Akademi, 2022
Dijital teknoloji her alanda olduğu gibi sağlık alanında da büyük bir gelişim göstermektedir. Giy... more Dijital teknoloji her alanda olduğu gibi sağlık alanında da büyük bir gelişim göstermektedir. Giyilebilir teknolojiler, teletıp, m-sağlık, e-sağlık, 3D yazıcılar sağlık alanında yaşanılan birkaç gelişmeden bazılarıdır. Sağlık alanında yaşanan bu gelişmeler sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarına kolaylık sağlarken, hastalıkları önleme anlamında da toplumu bilinçlendirme imkânı sunmaktadır. Günümüzde özellikle her kesimden insanın dijital teknolojiyi kullandığı göz önüne alındığında tüm bu gelişmelerin sağlık okuryazarlığı alanından ayrı olması düşünülemez. Birçok toplumda sağlık okuryazarlığı seviyesinin düşüklüğü dikkate alındığında dijital sağlığın bu seviyeyi yükseltmeye yönelik önemli bir potansiyeli olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Çalışma kapsamında "oyun", "oyunlaştırma", "sağlık okuryazarlığı", "dijital araçlar" anahtar kelimeleri kullanılarak Türkçe ve İngilizce literatür taraması yapılmıştır. Elde edilen makaleler incelenmiş, sağlık alanında oyunlaştırma uygulamalarının sağlık okuryazarlığına olumlu ve olumsuz yöndeki rolü ortaya konulmuştur. Çalışma sonrasında oyunlaştırma uygulamaları ile örneğin sigarayı bırakma, obezite ile mücadele etme, düzenli egzersiz yapma, dengeli beslenme planı hazırlama, hijyen kurallarına uyma, diş fırçalama gibi konularda olumlu sonuçlar alınabileceği belirlenmiştir. Her kesimden insanın dijital araçlara uyumunun zorluğu, dijital bağımlılığı artıracağı endişesi, internet ve teknoloji altyapı yetersizliği gibi konular da olumsuz olarak görülen sorunların başında gelmektedir. Bu bağlamda sağlık alanında oyunlaştırma, bireylerin sağlık davranışlarında olumlu yönde bir kalıcı değişikliği desteklemek ve sürdürmek adına önemli bir araç olarak kabul edilebilir. Literatür taraması ve yapılan araştırmaların sonuçları bağlamında sağlık alanında oyunlaştırmanın olumsuz yönleri olsa da sağlık okuryazarlığının temelini oluşturan anlayabilme ve kavrayabilme yeterliliğini geliştireceği ifade edilebilir.
INTERNATIONAL PEER-REVIEWED JOURNAL OF COMMUNICATION AND HUMANITIES RESEARCHES, 2017
Öz: Günümüzde sosyal medya kamuoyu oluşturma ve kamuoyunu yönlendirme anlamında etkin bir role sa... more Öz: Günümüzde sosyal medya kamuoyu oluşturma ve kamuoyunu yönlendirme anlamında etkin bir role sahiptir. Siyasetçiler, kamuoyunun nabzını bir anlamda sosyal medyadaki paylaşımlara gelen tepkilerle ölçmekte ve bu tepkilere göre kararlar almaktadır. Özellikle kriz dönemlerinde yaşanan büyük problemlerde birçok lider internet ve sosyal medyayı daha fazla kullanır hale gelmiştir. Bu dönemlerde halka seslenerek krizi yönetme ve onları etki altına almayı amaçlayan liderler aynı zamanda krizden hasarsız bir şekilde çıkma amacı gütmektedirler. Ele alınan çalışma kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz sonrası sosyal medya tekelinde Facebook üzerinden yaptığı paylaşımlarla krizin yönetilmesinde başarılı olup olmadığı araştırılmıştır. İçerik analizi yöntemi kullanılarak ele alınan çalışma sonrasında Erdoğan'ın yaptığı paylaşımla yüzde 90 oranında destek aldığı ortaya çıkmıştır. Bu sonuç doğrultusunda liderlerin kriz dönemlerini atlatmada sosyal medyanın avantajlarından faydalandıkları sonucuna varılmıştır.
DergiPark (Istanbul University), Jun 3, 2022
Covid-19'un pandemi ilan edilmesi ve tüm ülkelerde etkili olmasıyla birlikte dünya küresel bir kr... more Covid-19'un pandemi ilan edilmesi ve tüm ülkelerde etkili olmasıyla birlikte dünya küresel bir kriz ile karşı karşıya kalmıştır. Bu dönemde birtakım önlemler alınmış ve bunun neticesinde psikolojik ve sosyolojik birçok alanda çeşitli etkilere rastlanmıştır. Hükümetin getirmiş olduğu kısıtlama ve yasaklar, ani ölümlerin gerçekleşmesi ve Covid-19 pandemisinin hızla yayılması insanların endişe ve korku yaşamalarına neden olmuştur. Hükümetin koyduğu sokağa çıkma yasağı sadece insanları etkilemekle kalmamış, markaları da önemli oranda etkilemiştir. Bazı markalar iflasın eşiğine gelmiş bazıları ise iflas etmiştir. Pandemi etkilerinin markaların reklamlarına da yansıdığı gözlemlenmiştir. Bu sebeple Covid-19 pandemisinde markaların reklamlarında nasıl bir değişikliğe gittikleri önemli bir araştırma konusudur. Bu doğrultuda araştırma kapsamında Covid-19 pandemisi döneminde markaların yoğun olarak kullanmayı tercih ettikleri; reklam temaları, reklam çekicilikleri, anlatım tarzı, anlatım formatı, yaratıcı strateji, ana mesaj 158 KRİZ İLETİŞİMİ BAĞLAMINDA COVİD-19 PANDEMİ SÜRECİNDE MARKALARIN REKLAM STRATEJİLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME stratejisi, alt mesaj stratejisi ve mesaj tonunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaca ulaşmak üzere birtakım kategoriler belirlenmiş ve toplanan veriler SPSS 26 programında güvenilirlik ve geçerliliği sağlayabilmek için iki kez kodlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, Türkiye'de faaliyet gösteren on farklı sektördeki markanın televizyonda yayınlanan reklam filmleri oluşturmaktadır. Seçilen markalar kendi arasında bir kritere tabi tutulmuş olup, Covid-19 pandemisinden olumlu yönde etkilenenler ve olumsuz yönde etkilenenler olarak ortak bir noktada buluşmaktadır. Markaların reklam filmleri nitel veri analizi yöntemlerinden içerik analizi tekniği çerçevesinde incelenmiştir. Sonuçlar, en çok kullanılan temanın ayrılık olduğu, en fazla kullanılan çekiciliğin duygusal çekicilik olduğu, yoğun olarak tercih edilen anlatım tarzının duygusal tarzda olduğu, çoğunlukla sunucu anlatım formatının kullanıldığı, en çok tercih edilen yaratıcı stratejinin duygusal; konumlandırma stratejisi olduğu, yoğun olarak dönüşümsel ana mesaj stratejisinin kullanıldığı, en fazla duyusal alt mesaj stratejisinin tercih edildiği ve en çok kullanılan mesaj tonunun duygusal tonda olduğudur. Sonuç olarak markaların olumsuz durumlarda krizi kendi lehine dönüştürdükleri ve reklam aracılığıyla toplumun yanında olduklarını göstermeye yönelik bir çaba içerisinde bulundukları görülmektedir.
Covid-19'un pandemi ilan edilmesi ve tüm ülkelerde etkili olmasıyla birlikte dünya küresel bir kr... more Covid-19'un pandemi ilan edilmesi ve tüm ülkelerde etkili olmasıyla birlikte dünya küresel bir kriz ile karşı karşıya kalmıştır. Bu dönemde birtakım önlemler alınmış ve bunun neticesinde psikolojik ve sosyolojik birçok alanda çeşitli etkilere rastlanmıştır. Hükümetin getirmiş olduğu kısıtlama ve yasaklar, ani ölümlerin gerçekleşmesi ve Covid-19 pandemisinin hızla yayılması insanların endişe ve korku yaşamalarına neden olmuştur. Hükümetin koyduğu sokağa çıkma yasağı sadece insanları etkilemekle kalmamış, markaları da önemli oranda etkilemiştir. Bazı markalar iflasın eşiğine gelmiş bazıları ise iflas etmiştir. Pandemi etkilerinin markaların reklamlarına da yansıdığı gözlemlenmiştir. Bu sebeple Covid-19 pandemisinde markaların reklamlarında nasıl bir değişikliğe gittikleri önemli bir araştırma konusudur. Bu doğrultuda araştırma kapsamında Covid-19 pandemisi döneminde markaların yoğun olarak kullanmayı tercih ettikleri; reklam temaları, reklam çekicilikleri, anlatım tarzı, anlatım formatı, yaratıcı strateji, ana mesaj 158 KRİZ İLETİŞİMİ BAĞLAMINDA COVİD-19 PANDEMİ SÜRECİNDE MARKALARIN REKLAM STRATEJİLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME stratejisi, alt mesaj stratejisi ve mesaj tonunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaca ulaşmak üzere birtakım kategoriler belirlenmiş ve toplanan veriler SPSS 26 programında güvenilirlik ve geçerliliği sağlayabilmek için iki kez kodlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, Türkiye'de faaliyet gösteren on farklı sektördeki markanın televizyonda yayınlanan reklam filmleri oluşturmaktadır. Seçilen markalar kendi arasında bir kritere tabi tutulmuş olup, Covid-19 pandemisinden olumlu yönde etkilenenler ve olumsuz yönde etkilenenler olarak ortak bir noktada buluşmaktadır. Markaların reklam filmleri nitel veri analizi yöntemlerinden içerik analizi tekniği çerçevesinde incelenmiştir. Sonuçlar, en çok kullanılan temanın ayrılık olduğu, en fazla kullanılan çekiciliğin duygusal çekicilik olduğu, yoğun olarak tercih edilen anlatım tarzının duygusal tarzda olduğu, çoğunlukla sunucu anlatım formatının kullanıldığı, en çok tercih edilen yaratıcı stratejinin duygusal; konumlandırma stratejisi olduğu, yoğun olarak dönüşümsel ana mesaj stratejisinin kullanıldığı, en fazla duyusal alt mesaj stratejisinin tercih edildiği ve en çok kullanılan mesaj tonunun duygusal tonda olduğudur. Sonuç olarak markaların olumsuz durumlarda krizi kendi lehine dönüştürdükleri ve reklam aracılığıyla toplumun yanında olduklarını göstermeye yönelik bir çaba içerisinde bulundukları görülmektedir.
Halkla iliskiler, kurum ve kuruluslar icin hayati onem tasimaktadir. Halkla iliskiler iletisim ca... more Halkla iliskiler, kurum ve kuruluslar icin hayati onem tasimaktadir. Halkla iliskiler iletisim cagi olarak adlandirilan gunumuzde onemli bir yonetim fonksiyonudur Ozellikle saglik ve saglik hizmeti sunumunda, insan yasaminin surdurulmesinde, yasam kalitesinin yaratilmasinda ve korunmasinda ozel bir oneme sahiptir. Halkla iliskiler, ozellikle topluma saglik hizmeti veren hastaneler icin daha da onemli hale gelmektedir. Halkla iliskiler, hastanenin tanitiminda, iyi bir imaj ve itibar sahibi olmasinda, diger kurumlarla iyi iliskiler kurulmasinda, hizmet ici egitimlerde ve kriz durumlarinda onemli bir gorevi yerine getirmektedir. Bir hastanenin olumlu bir imaja sahip olmasi o hastane calisanlarini da olumlu yonde etkileyecektir. Bu olumlu itibar ve imaj icin halkla iliskiler biriminin de saglik calisanlari ve hastane yoneticileri tarafindan fark edilmesi ve birime gereken destegin verilmesi onemli olmaktadir. Bu calisma saglik calisanlarinin halkla iliskiler faaliyetlerini nasil algilad...
DergiPark (Istanbul University), Dec 12, 2019
Günümüzde hakkında en fazla konuşulan iletişim biçimlerinden biri de reklamlardır. Reklam, kitle ... more Günümüzde hakkında en fazla konuşulan iletişim biçimlerinden biri de reklamlardır. Reklam, kitle iletişim araçlarını kullanarak hedef kitlesine mesajı ulaştırmaktadır. Ancak bazı markalar reklamlarını hedef kitleye ulaştırırken hedef kitlenin özelliklerinin iyi analiz edilmemesi nedeniyle krizlerle karşı karşıya kalabilmektedir. Bu durumda markalar, hedef kitlenin beğenisini kazanmak isterken tepkisi ile karşılaşmaktadır. Hedef kitlenin tepkisini çeken reklam konularından biri de ırkçılık konusudur. Kamuoyu ve özellikle hedef kitle tarafından ırkçılık yaptığı gerekçesiyle bazı markaların reklamları tepki almaktadır. Bu durumda markalar reklamlarını yayından kaldırmakta, hedef kitleden özür dilemekte ve reklamda verilmek istenen mesajın yanlış anlaşıldığı belirtilmektedir. Marka bu süreçte imajını tekrar inşa etmeye çalışsa da tüketicilerin reklama yönelik olumlu veya olumsuz tutumları onların davranışını belirlemekte, tüketici markaya karşı tepkisini markanın ürünlerini satın almayarak da ortaya koyabilmektedir. Hiç şüphesiz markalar ürünlerinin satın alınmaması yönündeki bir davranışı kabul etmek istemez. Bu bağlamda çalışmada bir markanın ırkçılık yaptığı gerekçesiyle eleştirilen ve tepki alan bir reklamının tüketicinin satın alma karar süreci üzerindeki rolü araştırılmıştır. Çalışmada 400 anket değerlendirilmiştir. Anket analizlerinden elde edilen verilere göre, reklama yönelik tutumlar ile satın alma karar süreci arasındaki ilişkinin anlamlı olduğu sonucu elde edilmiştir.
IRKCI REKLAMLARA YONELIK TUKETICI TUTUMUNUN SATIN ALMA DAVRANIŞINDAKI ROLU UZERINE BIR ARAŞTIRMA(... more IRKCI REKLAMLARA YONELIK TUKETICI TUTUMUNUN SATIN ALMA DAVRANIŞINDAKI ROLU UZERINE BIR ARAŞTIRMA( [1] ) Yuksek Lisans Ogrencisi Dudu OZTURK * * Dr. Ogretim Uyesi Ozlem DUĞAN * ** OZET Gunumuzde hakkinda en fazla konusulan iletisim araclarindan biri de reklamlardir. Reklam, kitle iletisim araclarini kullanarak hedef kitlesine mesaji ulastirmaktadir. Ancak bazi markalar reklamlarini hedef kitleye ulastirirken hedef kitlenin ozelliklerinin iyi analiz edilmemesi nedeniyle krizlerle karsi karsiya kalabilmektedir. Bu durumda markalar, hedef kitlenin begenisini kazanmak isterken tepkisi ile karsilasmaktadir. Hedef kitlenin tepkisini ceken reklam konularindan biri de irkcilik konusudur. Kamuoyu ve ozellikle hedef kitle tarafindan irkcilik yaptigi gerekcesiyle bazi markalarin reklamlari tepki almaktadir. Bu durumda markalar reklamlarini yayindan kaldirmakta, hedef kitleden ozur dilemekte ve reklamda verilmek istenen mesajin yanlis anlasildigi belirtilmektedir. Marka bu surecte imajini tekrar...
Bu calisma is ilanlari siteleri uzerinden sektorun bakis acisi ve halkla iliskilerden beklentiler... more Bu calisma is ilanlari siteleri uzerinden sektorun bakis acisi ve halkla iliskilerden beklentileri uzerinden degerlendirilmistir. Calisma kapsaminda Turkiye'de faaliyet gosteren 3 is ilani sitesi ile ABD'deki 3 is ilani sitesi incelenmistir. Calisma sonucunda Turkiye'deki ilanlarin % 27,7'sinde ilan basliginin ve aranan pozisyonun "Halkla iliskiler Personeli/Elemani/Gorevlisi" oldugu ve bu pozisyondaki bir calisandan iletisim becerisi gelismis, iyi gorunumlu, iyi konusan ve bilgisayar becerisine sahip olma gibi spesifik olmayan niteliklerin arandigi; ABD ilanlarinda ise % 53,3 "Halkla Iliskiler Kooridinatoru/Muduru" basliginda iletisim becerisi gelismis, takim calismasina uygun, caliskan, yazma ve sunum becerisi gelismis, medya iliskilerini yurutebilen, stratejik planlama becerisine sahip olma gibi ozelliklerin arandigi gorulmektedir. ABD ilanlarinin hicbirinde cinsiyetin belirtilmedigi, Turkiye'deki % 28,8 ilanda kadin calisan arandigi belirl...
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Jun 30, 2018
Sağlık çalışanları mesleklerinin gereği olarak sosyo kültürel özellikleri birbirinden farklı hast... more Sağlık çalışanları mesleklerinin gereği olarak sosyo kültürel özellikleri birbirinden farklı hasta ve yakınları ile sürekli iletişim kurmaktadır. Bu iletişim sürecinin her iki taraf için başarılı geçmesi tedavi sürecini, hastaların memnuniyetini, sağlık çalışanının işinde tatmin olmasını, hastanenin itibar ve imajını etkilemektedir. Bu yüzden sağlık hizmetlerinde önemli bir konuma sahip olan iletişimin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Sağlık çalışanının kendisini anlamadığını, kendisiyle ya da yakınıyla ilgilenmediğinden şikayet eden hasta ve yakını bazen şiddete başvurarak çözüm bulmaya çalışmaktadır. Sağlık çalışanlarının tıp eğitimi sırasında sağlık iletişimi, çatışma ve öfke yönetimi, hasta ve yakınlarıyla nasıl iletişim kurulur, hastaya kötü haber nasıl verilir, saldırgan hastalarla nasıl iletişim kurulur gibi konularda eğitim almaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada sağlık çalışanı ile hasta ve yakınları arasında yaşanan şiddetin nedenlerinden biri olarak görülen "iletişim" yönü üzerinden inceleme, tartışma ve değerlendirme yapılmıştır. Sağlık hizmet sektöründe çalışanların iletişim becerilerini geliştirmeleri ve bu yönde eğitim almaları hasta ve yakınları ile kurdukları iletişimde kolaylık sağlayacaktır.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018
Sağlık çalışanları mesleklerinin gereği olarak sosyo kültürel özellikleri birbirinden farklı hast... more Sağlık çalışanları mesleklerinin gereği olarak sosyo kültürel özellikleri birbirinden farklı hasta ve yakınları ile sürekli iletişim kurmaktadır. Bu iletişim sürecinin her iki taraf için başarılı geçmesi tedavi sürecini, hastaların memnuniyetini, sağlık çalışanının işinde tatmin olmasını, hastanenin itibar ve imajını etkilemektedir. Bu yüzden sağlık hizmetlerinde önemli bir konuma sahip olan iletişimin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Sağlık çalışanının kendisini anlamadığını, kendisiyle ya da yakınıyla ilgilenmediğinden şikayet eden hasta ve yakını bazen şiddete başvurarak çözüm bulmaya çalışmaktadır. Sağlık çalışanlarının tıp eğitimi sırasında sağlık iletişimi, çatışma ve öfke yönetimi, hasta ve yakınlarıyla nasıl iletişim kurulur, hastaya kötü haber nasıl verilir, saldırgan hastalarla nasıl iletişim kurulur gibi konularda eğitim almaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada sağlık çalışanı ile hasta ve yakınları arasında yaşanan şiddetin nedenlerinden biri olarak görülen "iletişim" yönü üzerinden inceleme, tartışma ve değerlendirme yapılmıştır. Sağlık hizmet sektöründe çalışanların iletişim becerilerini geliştirmeleri ve bu yönde eğitim almaları hasta ve yakınları ile kurdukları iletişimde kolaylık sağlayacaktır.