Belirsizlik Mıntıkası ya da Daimi İstisna Hali olarak Sınır: Güneydoğu Kampı İçinde Mardin – Kızıltepe İkiz Kampları | Border as 'zone of indistinction' or the 'permanent state of exception': Twin camps of Mardin-Kiziltepe in the Southeast of Turkey (original) (raw)
Related papers
Belirsizlik Hatları: Kuzey Kafkasya Sınır Bölgeleri/Thomas M. Barrett
Kafkasya Çalışmaları - Sosyal Bilimler Dergisi / Journal of Caucasian Studies (JOCAS), 2016
“Kafkasya, doğası gereği olağanüstü dayanıklı, insan eliyle yapılmış istihkâmlarla korunaklı, çok sayıda garnizonun savunduğu muazzam bir kaleye benzetilebilir.” Sıklıkla atıf yapılan bu satırlar, Kuzey Kafkasya’da yaşayan halklara boyun eğdirmek amacıyla etkili askeri güç kullanılması gerektiğini savunan A.A. Velyaminov’un 1828 tarihli hatıratında kaleme alındı. Velyaminov’a göre usta bir komutan bu kaleyi almak için “paralel hatlar kurmak, boşluklara doğru ilerlemek ve bölgeye boyun eğdirmek” zorundaydı. Tahkim edilmiş hattın dağların içlerine doğru gittikçe sokulması ve bu hattın saldırılar için üs olarak kullanılması Velyaminov’un fetih stratejisinin temelini oluşturuyordu.
Avrupa ülkelerinin büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldığı 2015 yılı sonrasında Mülteci Krizi olarak anılmaya başlayan olay, daha ziyade modernliğin krizini göstermektedir. Bu yazıda, bu krizi ele alırken tüm dünyada medyada en çok kullanılan imgelerin ürettiği söylem çözümlenmekte; aidiyet, sınır, ulus-devlet, ev ve evsizlik, kimlik, öteki, özgürlük ve kapat(ıl)ma, tarih ve etik meseleleri bu imgeler ekseninde tartışılmakta ve bu imgelerin modernliğin bir krizi olarak bu krize karşı eleştirel bir pozisyon almaya imkân verip vermediği tartışılmaktadır. Sonuç olarak, bu imgeler aracılığıyla bu krizin modernlikten kaynaklanan bir sorun olarak değil, modernliğin istisnası olarak inşa edildiği, bu suretle krizin modernlik lehine çözüldüğü ve sömürgeci söylemin yeniden üretildiği iddia edilmektedir.
İki Kamp Arasında: Bir Durumsal-Heterotopi olarak Göç Deneyimi
Göç Dergisi, 2020
COVID-19’un dünya çapında yaygınlaşmasıyla birlikte ortak mağduriyet hissinin kapsamadığı temel ihtiyaç sorunlarına bakıldığında küreselleşmenin yarattığı yeni bir görünmezlik tanımı ile yüzleşiriz. Yeni görünmezlik ilkeleri makale kapsamında pandemi sürecinin açığa çıkardığı fakat kökleri küreselleşmenin ilk etaplarıyla birlikte ortaya konulan bir mülksüzleşme ve hak ve hizmetlere erişim zeminini kaybetme hattı üzerinden okunur. Buna göre tarihsel gelişimiyle beraber ele alınan bu durum yeni ve normalleşme sürecindeki bir olağanüstü hâldir. Bu hal içinde yapılan yeni kırılganlık tanımları eskiden yoğunluklu olarak sığınmacılar, kimliksiz kişiler, kayıtdışı sektörde çalışan göçmen işçiler gibi gruplar için tanımlanan hassasiyet durumlarını geçersiz kılmıştır. Bu gruplar pandemi sürecinin sağlık erişimi için talep ettiği sistemde görünür olma gerekliliğine sahip olmadıkları için, pandemi kaynaklı ekonomi ve temel kaynaklara erişim sorunlarından dolayı yaşam hakkının öteki ucunda yer ...