Başkası ve Avrupa'nın Başkası Gerilimi Arasında Jean-Paul Sartre'ın Özgürlük Düşüncesi (original) (raw)
Related papers
Sartre ve Levinas ta Başkası/Öteki ve Özgürlük Problemi
sosyal ve beşeri bilimler dergisi
Başkası ve başka üzerinden felsefi sistemlerini kuran iki filozoftan birisi ateist varoluşçu Sartre ve ikincisi teist filozof Levinas üzerinden şekillenen bu makalede ötekinin yüzü ve ötekine bakış açıları değerlendirilmiştir. Özellikle filozofların özgürlük kavramlarına başkası üzerinden getirdikleri yorumlar karşılaştırılmıştır. Söz konusu iki filozofa göre özgürlük sorumluluk getirmektedir. Özü oluşturmak üzere hareket eden insan Sartre'a göre zorunlu olarak özgür olmaktadır. Başkasıyla iletişiminde bu zorunlu özgürlük alanında sorumluluk duygusuyla hareket etmelidir. Levinas'a göre başkası benim özgürlük alanımın tam içerisindedir. Ve ben başkasıyla ancak iletişim kurduğumda onun sorumluluğunu alarak özgür davranmış olurum.
KAVRAMSAL MAKALE Sartre ve Levinas'ta Başkası/Öteki ve Özgürlük Problemi
Başkası ve başka üzerinden felsefi sistemlerini kuran iki filozoftan birisi ateist varoluşçu Sartre ve ikincisi teist filozof Levinas üzerinden şekillenen bu makalede ötekinin yüzü ve ötekine bakış açıları değerlendirilmiştir. Özellikle filozofların özgürlük kavramlarına başkası üzerinden getirdikleri yorumlar karşılaştırılmıştır. Söz konusu iki filozofa göre özgürlük sorumluluk getirmektedir. Özü oluşturmak üzere hareket eden insan Sartre'a göre zorunlu olarak özgür olmaktadır. Başkasıyla iletişiminde bu zorunlu özgürlük alanında sorumluluk duygusuyla hareket etmelidir. Levinas'a göre başkası benim özgürlük alanımın tam içerisindedir. Ve ben başkasıyla ancak iletişim kurduğumda onun sorumluluğunu alarak özgür davranmış olurum.
"J. P. Sartre ve E. Levinas'ta Başkası Sorunsalı"
"Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genç Bilim Adamları Sempozyumu", 2009
GAzi üı*ıivınsiırsi sosyAt gi ıifııııın ııısrirüsü mA Trt]-l ctııç ıiıiu ıDiı{tıRı 'iilPOZYUli{U aaa BİLDİRILER 4 MAY|S 2009 iı<risaoi ve ioani giliıvılİn ra«uı-rrsi 5 MAY|S 2009 i ı_rriş i ıvı pe«u ı_rrs i 6
Jean-Paul Sartre'ın Varoluşçuluk Düşüncesinde Özgürlüğün Siyasal Boyutları
2020
Yirminci yüzyılın en etkili entelektüellerinden biri olan Fransız düşünür Jean-Paul Sartre, varoluşçuluğu döneminin başat öğretisine dönüştürmeyi başarmıştır. Edebî yetenekleri ve üretkenliğinin yanı sıra felsefe, psikanaliz ve tarih gibi pek çok disipline yönelik ilgisi ile de entelektüel tarihe damgasını vuran Sartre, çalışmaları ve toplumsal bunalımlar arasında özgün bir bağ kurmuştur. "Varoluşun özden önceliği" anlayışıyla temellendirilen varoluşçuluğun Sartre ile özdeşleşmesinin nedeni, düşünürün çalışmalarını öğretiye özgülemesidir. Sartre, öğretiye ilkesel bir yaklaşım getirmiş ve onu 20. yüzyıl toplumunun beklentileriyle sentezlemiştir. Öğretinin insana atfettiği mutlak özgürlük, eyleme ve sorumluluğa dayanması nedeniyle aktivist ve bireyci bir dünya görüşü yaratmıştır. Sartre'ı yalnızca bir yazar veya bir düşünür olarak incelemek, onun öğretisini bizzat yaşama arzusundan ötürü olanaksız duruma gelmiştir. Sartre, varoluşçuluğu asla soyut bir felsefe geleneği olarak kabul etmemiş, onu kendi eylemleri yoluyla gerçekleştirme amacı taşımıştır. Bu tez, Sartre'ın varoluşçuluğundan meydana gelen özgürlük anlayışını özgün bir bakış açısıyla değerlendirme girişimidir. Birinci bölümde Sartre, kamusal bir entelektüel olarak deneyimlediği siyasal koşullar ile birlikte analiz edilmiş, ikinci bölümde düşünürün varoluşçuluğu tarihsel ve felsefi boyutlarıyla birlikte incelenmiş, üçüncü ve son bölümde ise düşünürün özgürlük anlayışı bir sivil itaatsizlik pratiği olarak ele alınmıştır.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, 2021
Modern hayatın en etkili ve en önemli felsefî akımlarından biri olan varoluşçuluk, bireyin varoluşunu somut önermeler çerçevesinde irdeler. Akım, Fransa başta olmak üzere pek çok ülkede popülerlik elde eder; bu popülarite kurmaca metinlere de yansır. Metinlerin toplumsal değişim ve gelişimlere paralel bir düzlemde seyretmesi yaşanan hayatın yansımalarını izleyebilmek açısından önemlidir. Bu bağlamda varoluşçuluğun Türkiye’de tanınmaya başlamasıyla birlikte edebî metinlerde de varoluşçu felsefenin etkisini görmek mümkündür. Varoluşçuluğun etkisi, herhangi bir akıma dâhil olmayan/bağımsız yazarımız Erhan Bener’in eserlerinde de kendisini gösterir. Bu çalışmada Bener’in bahsedilen anlayış doğrultusunda kaleme aldığı Baharla Gelen romanının başkarakteri Reha’nın ontolojik sorgulamaları, arayışları, yalnızlığı, bunalımı etrafında bir inceleme gerçekleştirilecek; yanı sıra varoluşçuluğun öncü ismi J. P. Sartre’ın “öteki” kavramına ilişkin tespitleri doğrultusunda Reha’nın çevresindeki bireyler ile kurduğu ilişki irdelenmeye çalışılacaktır.
Nikolay Berdyayev ve Sartre Felsefesinde Kişilik ve Özgürlük Problemi
Dini Ara, 2016
Bu çalışmada Berdyayev ve Sartre düşüncesinde kişilik ve özgürlük problemi ele alınmaktadır. Kişilik ve özgürlük problemi felsefe tarihi boyunca fi lozofl arın ilgisini çektiği gibi özellikle XIX. ve XX. yüzyıllarda varoluşçu felsefenin de yoğun olarak üzerinde durduğu konulardır. Biz bu çalışmada Rus düşünürü Berdyayev'in Alman düşünürlerden yola çıkarak temellendirdiği personalizm görüşlerini ve Sartre üzerindeki etkilerini incelemeye çalışacağız. Özgürlük ve kişilik sorunu, gerek Rus felsefesi gerekse Batı felsefesinde, ahlak problemini bağımsız, orijinal bir statüde felsefeye yeniden kazandırma çabası olarak kendisini gösterir. Berdyayev'e göre ahlakın kendisi bir "özgürlük felsefesi"dir. Özgürlük sadece değerler alanıyla sınırlı değil, bizzat insanın varoluş kumaşıyla ilişkilidir. Oysa Sartre'a göre özgürlüğün bir temeli yoktur. Aksine, özgürlük bütün şeylerin özüdür.
Journal of International Social Research, 2019
Öz Alman idealizminin önemli düşünürlerinden biri olan J. G. Fichte, varoluş felsefesinin ateist kanadından olan J. P. Sartre ve Öteki'nin filozofu olarak bilinen E. Levinas, kendilerinden önceki Ben merkezli felsefeleri eleştirerek, kendi Ben ve Ben-Olmayan/Öteki felsefelerini inşa etmişlerdir. Felsefesinin temeline eylem temelli bir Ben koyan Fichte'ye göre Ben, bir ve mutlak olandır. Ben, kendisini kendi karşısına bir edimde bulunarak koymaktadır. Ben bu edimi gerçekleştirdikten sonra bir belirlenim kazanması için kendi karşısına bir Ben-Olmayan koymaktadır. Dolayısıyla Ben, Ben-Olmayanı ya da Öteki'yi belirlemektedir. Ben-Olmayan, Ben'in aksine bir ve mutlak olan değildir; çokluk ve değişebilir olandır. Felsefesini kendinde varlık, kendisi için varlık ve başkası için varlık üzerinden inşa eden Sartre'a göre ise Ben, bilinçten bağımsız olarak dış dünyaya ait bir nesnedir. Ona göre Öteki, Ben'in varlığını ve özgürlüğünü elinden alandır. Bundan kurtulmak özgürlük ve sorumluluk ile mümkünse de Sartre da Öteki, Ben'i nesneleştirdiğinden dolayı olumsuz olarak ele alınır. Levinas ise, felsefenin etik temelli bir Öteki'yle başlaması gerektiğini düşünmektedir. Levinas için Ben, Öteki tarafından belirlenendir. Ben, Öteki'ye karşı sorumlu olandır. Ben, biricikliğini ancak Öteki'ye karşı olan sorumluluğun da kazanabilmektedir. Öteki olmadan Ben'in benliğini kazanması mümkün değildir. Öteki, bir yüzdür ve sonsuz olandır. Bu doğrultuda makalede, söz konusu filozofların Ben, Ben-Olmayan ve Öteki kavramlarına yükledikleri anlamlar ve bunların diyalektik süreçle ilişkisinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.