20. Yüzyılın Başlarında Bulgaristan'da Nakış ve Çinicilik Faaliyetleri (original) (raw)

20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Çukurova’da Emek ve Sermaye

Çukurova özellikle Amerikan iç savaşı ile birlikte Avrupa’nın pamuk ihtiyacını Mısır’la birlikte karşılayan bölgelerden biri idi. Bu arada yörenin karmaşık bir beşeri sermayesi vardı. Mevsimlik işçinin Anadolu’da en yoğun olduğu bölgeydi. Ayrıca 20. yüzyılın ilk çeyreğinde siyasal gelişmeler nedeniyle yöre beşerî yapısı, nüfus dokusu köklü dönüşümlere uğradı.

Bosna’da Erken Osmanlı Dönemi İskân ve İmar Faaliyetleri

Dünden Bugüne Bosna-Hersek ve Aliya İzzetbegoviç Uluslararası Sempozyumu, 2018

Hersek ile Türkiye arasındaki gönül köprüsünü güçlendirmek ve unutulmaya yüz tutmuş hatıraları güncel tutmak üzere düzenlediğimiz "Dünden Bugüne Bosna-Hersek ve Aliya İzzetbegoviç Uluslararası Sempozyumu"na katılımınız bizleri onurlandıracaktır.

Selanik'te 18. Yüzyılın İlk Yarısında Para Vakıfları ve Kredi İşlemleri

Tarih İncelemeleri Dergisi, 2015

Özet Osmanlı İmparatorluğu'nda çok erken dönemlerde ortaya çıkan para vakıfları, 18. yüzyıla gelindiğinde, Anadolu ve Rumeli'deki kentlerinde oldukça yaygınlaşmış, hemen her kentte olağan birer küçük kredi kurumlarından biri haline gelmişlerdir. Bu yönüyle, bankacılık işlemlerinin henüz yeterince gelişmediği bir toplumda, gerek ticari işlemler gerekse, bireysel ve toplumsal nedenlerle ihtiyaç duyulan nakit kredi taleplerinin karşılanmasında önemli rol üstlenmişlerdir. Bu özellikleriyle, artan vergi borçları dolayısıyla tefecilerden yüksek faizle borçlanan köylülerle, küçük işletmecilere daha düşük faizle kredi sağlayarak önemli katkılar sağlamışlardır. Bu çerçevede, çalışmamız, 1696-1766 yılları arasında, Selanik Kadı Sicilleri koleksiyonunda yer alan dört adet para vakıfları tahrir defterinden yararlanarak, 18.yüzyılın ilk yarısında Selanik'te para vakıfların borç-kredi işlemlerindeki yeri ve rolü; vakıfların kurucuları, sermayeleri, kredi verdikleri kişiler ve uyguladıkları faiz oranları analiz edilerek, bu vakıfların Selanik kenti finans tarihindeki yerleri değerlendirilecektir.

20. Yüzyilin Başlangicindan Günümüze Arnavutlarda Osmanli ve Türkiye Algisi

2014

Arnavutlarin 20. yuzyilin basindan gunumuze Osmanli, Turkiye ve Turk algisi mevcut literatur taranarak tespit edilmeye calisilmistir. Yazili kaynaklar yaninda yazarin Kosova’da 2007 yilinda Turk Kidemli Subayi ve 2009-2010 yillarinda Turk Temsil Heyeti Baskani sifatiyla gorev yaptigi donemdeki kisisel gozlem, tespit ve degerlendirmeleri de bu calismada kullanilmistir. Arnavutluk ve Kosova’da Turkler ve Turkiye icin gayet olumlu algi sahipleri yaninda, hemen her turlu karmasik problemlerinin sebebi olarak Balkanlardaki Osmanli asirlarini goren farkli sosyal siniflara mensup etkili kisilikler de bilinmektedir. Zit uclara savrulan bu algilarin nedenleri anlasilmaya calisilmis, mevcut alginin Turkiye’nin Kosova ve Arnavutlukla sosyal, kulturel, ekonomik ve siyasi iliskilerine muhtemel etkilerine isaret edilmistir.

20. Yüzyılın İlk Yarısında Kazakistan’da Yaşanan Açlık Felaketleri

IĞDIR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2018

Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen 1916 Türkistan Milli Ayaklanması ve ardından Bolşevik Devrimiyle beraber başlayan iç savaş, Kazak halkını maddi açıdan son derece olumsuz bir şekilde etkilemişti. Ancak Sovyet yönetiminin kurulduğu ilk dönemlerde uygulanan yanlış politikalar neticesinde oraya çıkan “açlık” tamamen bir felakete yol açmış ve milyonlarca Kazak Türkünün hayatını kaybetmesine sebep olmuş- tu. Kazakistan Komünist Partisi Birinci Sekreteri Filip İsayeviç Goloşekin’in, “Küçük Ekim Devrimi” olarak adlandırdığı politikaları uygulamaya koyması ve sonrasında gerçekleştirilen Kolektifleştirme, milyonlarca Kazak Türkünün ölümüyle sonuç- lanmıştı. Bu çalışmamızda Kazakistan’da 1920’li ve 1930’lu yıllarda yaşanan açlık felaketinin sebepleri, Kazak aydınlarının yaşanan felaket karşısında merkezi Sovyet yönetimi nezdindeki girişimleri ve başta Sovyetler Birliği’nin lideri Josef Stalin ile Kazakistan’ın yöneticisi Filip Goloşekin olmak üzere Sovyetler Birliği idarecilerinin uyguladıkları politikalar incelenecektir.

Orta Çağ'da Hârezm Ticareti

We find the first historical records about Khwarezm in the Historia of the Greek historian Herodotus. The region that Herodotos called "Chorasmia", II. In the time of Kyros, it was connected to the Persian Empire. After Kyros, during the reign of Emperor Darius, the land of the country was divided into parts called satrapy. As we learn from the Behistun inscription, one of the satrapies in the Persian Empire was Khwarezm. Independently of Herodotos' information, we can say that an autonomous political structure was established in the Khwarezm region, probably from ancient times, and the institution we call Khwarezmshah emerged, and the region was governed by various dynasties. The first Khwarazmshah dynasty we could identify is Afrigids. Afrigids, who established dominance in the region until 995, left their place to Memunids in 995 and the institution of Hârezmshah changed hands. The Memunids dynasty, which we saw ruled Khwarezm between 995 and 1017, was abolished in 1017 by the Sultan Mahmud of Ghazna, and Ghaznavid dominance was achieved in the region by declaring Sultan Mahmud's vassal Altuntas Khwarezmshah. The region had a privilege arising from its geographical location, which is that it was a junction point connecting east and west. In this direction, eastern countries such as China, India and especially Transoxiana were making their commercial connections with Europe through Khwarezm. Khwarezm not only united the countries on the east-west axis, but also provided the commercial connection between the Islamic countries and the northern peoples on the north-south axis. If we look at the commercial commodities in the region, Khwarezm was one of the leading centers of the Near East in the production and export of cotton and woolen textile materials. Also, although we know of the existence of various silk production workshops, silk products were produced less frequently than woolen and cotton products. Another sector in which Khwarezm stood out in the field of textile was the trade of various animal skins. As a matter of fact, fox, squirrel, etc. in Khwarezm. The food sector also has an important place in the commercial potential of the region. Watermelons unique to Khwarezm were consumed with admiration all over the Near East, and as we understand from Ibn Battuta's records, these watermelons were sent to China and India. Another sector in which the region stood out was fishing. As far as we understand from the sources, Halican appears as the region where most fish are caught and sold in Khwarezm. In the medieval Khwarezm economy, another issue that needed to be bracketed was the slave trade. As a matter of fact, Khwarezm is also mentioned among the most important slave centers of the east, such as Baghdad and Basra. In addition, Guy L. Strange's thinking that the main economic industry in Khwarezm in the X century was the slave trade, reveals the importance of the region in this sector. As understood from Islamic sources, there is a shortage of precious metals in Khwarezm. Accordingly, the gold, silver and copper needed by the people of Khwarezm were procured from neighboring countries, especially Transoxiana. The causes of the Otrar Incident, which constitutes the last part of our study, will be understood more easily when considered together with the shortage of minerals in Khwarezm.

20. Yüzyıl Başında Antalya (Teke) Livasında Gülcülük Çabaları

DR. Cezmi Karasu Armağanı, 2021

Tarıma dayalı bir ekonomiye sahip olan ve nüfusunun beşte dördü ziraatla uğraşan Osmanlı Devleti’nin, 19. yüzyılda kalkınma politikasının odağını yine tarım oluşturmuştur. Dolayısıyla devlet, 19. yüzyılda gelirlerini yükseltmenin aracı olarak tarım reformuna yönelmiş ve bu kapsamda tarımda makine kullanımının yanı sıra ticari değeri yüksek ürünlerin ziraatının yaygınlaştırılmasını teşvik etmiş ve birçok ürünün yetiştirilmesine önem vermiştir. Tarımsal faaliyetlerin bu devirdeki artışında, Anadolu’ya hicret eden muhacir topluluklarının payı yadsınamayacak kadar büyüktür. Özellikle bir kısım Balkan muhaciri, göç ettikleri bölgelerde deneyimledikleri tarımsal teknolojileri ve ürünleri Anadolu’ya taşımış, böylece Anadolu tarımının çeşitlenip gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Anadolu topraklarında üretiminin yaygınlaştırılması istenen ürünler genellikle üzüm, zeytin, dut, pamuk, gül gibi katma değeri yüksek olanlardı. Bilhassa gül, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başlarında Anadolu’nun birçok vilayetinde dikimi teşvik edilen endüstriyel tarım ürünleri arasında başı çekmekteydi.1 Hükümet karşılıksız gülfidanı dağıtımının yanı sıra vergi muafiyeti de getirerek kuzeyden güneye, doğudan batıya Anadolu’nun gül yetiştirmeye elverişli arazilerinde gül bahçeleri oluşturmaları için ahaliyi bilgilendirip teşvik eden girişimlerde bulunmuştur. Bu çalışmalar kapsamında gül bahçelerinin mevcudu ve gülyağı imalı hususunda Isparta ve Burdur oldukça fazla ilerleme kaydederken Antalya livasında da birtakım teşebbüsler görülmüştür. Yapılan teşvik çağrılarına Antalya livasının İstanos (Korkuteli) ve Elmalı kazalarındaki kimi müteşebbisler olumlu yanıt vermiş ve 20.yüzyıl başlarında mühim bir kısım arazi gül bahçesi haline getirilmiştir. Hatta ilerleyen yıllarda gülfidanı dikimi ve gül yağı üretimi konusunda daha da ilerleme kaydedileceği ümit edilmiştir. Ancak Antalya livası umulduğu gibi gül bahçesi tesisi ve gül yağı imali hususunda beklenen ilerlemeyi gösterememiş, hatta belirgin bir gerileme yaşamıştır. Bu çalışmada Osmanlı topraklarının birçok arazisinde uygulamaya konulan gül bahçesi tesisi ve gülyağı imali hususundaki çalışmaların Antalya livasında yaygınlaştırılması çabasına ve sonrasında neden devam ettirilemediği sorularına yanıt aranmıştır.

XX.Yüzyıl Başlarında Kazakistan'da Fikrî ve Edebî Hareketler

Bu makalede, Sovyet Devri Kozak Edebiyat1 baglammda fikri hareketler, ana hat/any/a verilmeye ~a/1 §1/m1 §t1r. Bunun i~in de, edebi hayat1 dogrudan etkileyen onemli sosyal ve siyasi olaylar e/e almm1~1r. Konuyla dogrudan ilgili olmas1 bak1mmdan ikinci Diinya Sava §1 ve miiteakip y1/lardaki sosyal, siyasa/, kii/tiirel, edebi olay ve faaliyetler detay/1 olarak verilmi §tir. Kazakistan'daki Ala § Hareketi i/e bizdeki Mi/If Edebiyat aklm1 arasmda bulunan paralelliklere i §aret edilmi §tir. Edebiyatm, ozellikle de §iirin bir ideolojinin emrine nas1/ girdigi ve bunun sanayile §me ve kollektifle §tirme gibi temalara ne tiir boyutlar kazandird1g1, edebi §ahsiyetler baglammda gosterilmi §tir. "

Neolitik Çağ Anadolu İnsanlarında 20 Yaş Dişinin Sürme Durumu

Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi/The Journal of Hacettepe Faculty of Dentistry, 2003

The thtrd molars, Iooked upon the most problematic of the dentition has affected the attention of many researchersi n view of ewlutionary trends. This tooth, with its agenesis and impacting nature, has not till yet been analyzed os fo its occurrence in prehistoric Anatolian populations. In this article, 677 skeletal remains from Neolithic villages of Çayönü, Aşıklı, and Musular examined in view of the third molar agenesis. Agenesis frequency of the jaws examined is 16 percent. Agenesis is more frequent in mandibles than in maxillas and in males than in females. No significant relation could be established between the frequency of agenesis and dental and/or jaw size. It has been concluded that emphasis upon the growth pattern in the examination of the agenesis frequency in populations will be contribute to a better understanding of the Phenomenon.