Memduh Şevket Esendal, Miras (original) (raw)

2023, VakıfBank Kültür Yayınları

Miras, Memduh Şevket Esendal’ın “kitap hâlinde yayımlanan üçüncü romanı” vasfını taşısa da aslında bu metin, yazarın kaleme aldığı ilk romandır. Nitekim “Mustafa Memduh” imzasıyla neşredilen bu eser, 15 Aralık 1924 - 1 Eylül 1925 tarihleri arasında, İstanbul’da otuz sekiz sayı yayımlanan haftalık Meslek gazetesinde tefrika edilir. Ancak gazetenin kapanması üzerine tefrika yarım kalır ve eser tamamlanamaz. Bununla birlikte bazı sözlü ve yazılı kaynaklarda Esendal’ın, eseri daha sonra yeniden yazarak tamamladığı fakat bu versiyonun da zaman içinde kayıplara karıştığı iddia edilir. Maalesef romanın sözü edilen tamamlanmış hâline an itibarıyla ulaşılabilmiş değildir. Yazarın yaşamından muhtelif izler taşıyan ve dolayısıyla yer yer otobiyografik nitelikler de sergileyen roman, en temelde Silahtar Ali Paşa ailesinin çözülüş ve dağılış hikâyesini konu edinir. Silahtar Ali Paşa’nın gelini, defterdar Halil Efendi’nin kızı olan büyükannenin ölümü, ailede derin bir çatlak yaratır. Bu çatlak, aile fertlerinin amansız bir miras mücadelesine girişmeleriyle günbegün büyür ve nihayetinde tarihî konağın parçalanmasına neden olur. Yüzey yapıda işlenen, söz konusu ailenin parçalanma hikâyesi olsa da derin yapıya hâkim olan, ulusal çözülme endişesidir. Yazar, bahsi geçen çözülmeyi ilkin mekân üzerinden, “metruk konak” anlatısıyla kurar: “Konak boşaldıkça ne hazin bir hâl alıyordu! Boş ve perdesiz kalan odalarda, örtüsüz minderlerden keskin bir küf kokusu intişar ediyor; boş dairelerinde hüzünengiz kış rüzgârları ötüyordu. Bir ağacın dalı büyüyüp bir pencereyi kırıyor; bir telde asılmış sallanan bir parça soba borusu, bütün kış kaplamaya vurup duruyordu.” Terk edilmişliğin, parçalanmanın, yok olmanın mekân üzerinden etkileyici bir sunumu… Romanın öne çıkan özelliklerinden bir diğeri, Esendal’ın alışık olduğumuz akışkan diyaloglarının ilk adımlarına ev sahipliği yapmasıdır. Elbette hem Ayaşlı ile Kiracıları hem Vassaf Bey’de Miras’a oranla diyaloglar çok daha akışkan ve hâkim bir pozisyondadır. Miras’ta anlatıcının sesi, bu romanlara göre ziyadesiyle duyulsa da kişiler arasındaki konuşmalar yalın ve doğal bir atmosferde seyreder. Bununla beraber romandaki kişi kadrosunun çeşitliliği ve özellikle kadın karakterlerin hâkimiyeti de dikkat çekicidir. Atiye, Fahriye, Salime, Toksi gibi derinlikli çizilmiş birçok kadın karakter, romanın aksiyonel yönünün gelişmesinde önemli rol oynarlar. Eserde bu kişilerin evveliyatları, ihtirasları ve hayalleri ayrıntılı şekilde sunulur. Ayrıca yasak aşklar, eşcinsel ilişkiler, gayrimüslimler, gizemli konuklar, yüksek gerilimli aile bağları da romana sürükleyicilik katan unsurlar arasındadır. Okurken dahi kişiler arasındaki girift ilişki ağını takip etmek bu kadar zorken, bu ağ içinde kaybolma tehlikesi hat safhadayken, söz konusu ilişkileri romanı kurgularken düzenlemenin ne denli ağır bir çaba olduğunu ve büyük taktir hak ettiğini yeri gelmişken söylemek gerek!