OSMANLI DÖNEMİNDE ERGANİ’DE GAYRİMÜSLİM NÜFUSU (16-19. Yüzyıllar) (original) (raw)

OSMANLIDA GAYRİMÜSLİM NÜFUSU VE YERLEŞİMİ: 19. YÜZYILDA AYINTAB ÖRNEĞİ

Osmanlı Devleti'nin farklı toplumların birlikte yaşama kültürüne olan katkısı Türk ve dünya tarihi açısından önem taşımaktadır. Osmanlı Devleti altı asrı aşan bir sürede, üç kıtaya yayılmış bir coğrafyada Müslüman ana unsurun yanı sıra çeşitli ırk, din, dil ve örf âdete sahip unsurları ahenkle bir arada tutmayı başarmıştır. Osmanlı Devleti'nin diğer şehirlerinde olduğu gibi Gaziantep'te de aynı şehri paylaşan Müslüman, Yahudi ve Hristiyan topluluklar, inanç ve insani münasebetler bakımından birbiriyle irtibatlı, iç içe geçmiş bir hayat yaşamışlardır. Mekân olarak Gaziantep ili ile sınırlandırılan ve bu coğrafyada yaşayan gayrimüslimlerin demografik yönlerini inceleyen bu çalışmamız Osmanlı Devleti'ndeki gayrimüslimlerin nüfus ve yerleşimi ile ilgili bilgiye katkı sağlayacaktır.

OSMANLI TAŞRASINDA VERGİ ANLAŞMAZLIKLARI (XIX. YÜZYIL BOLU ÖRNEĞİ)

Econder I. Uluslararası İktisat, İşletme ve Sosyal Bilimler Kongresi Bildiri E-Kitabı, 2019

Vergi devletlerin varlıklarını devam ettirebilmeleri açısından en önemli kaynak olma özelliği taşır. Bununla birlikte vergi konusu her dönemde devletlerin vatandaşları ile ilişkilerinde en önemli sorun olmuştur. Osmanlı Devleti’nde de vergi konusu önemini her dönemde korumuştur. Ancak askerî, siyasi ve ekonomik alanda yaşanan sorunlar vergi alanına da yansımıştır. Bu bakımdan vergi uygulamalarında ihtiyaca ve zamanın şartlarına bağlı olarak değişim ve dönüşümler yaşanmıştır. Osmanlı Taşrası vergi gelirlerinin temin edildiği saha olması itibariyle yaşanan değişim ve dönüşümden etkilenmiştir. Bazı vergi memurlarının faaliyetleri veya bazı vergi uygulamaları taşra ahalisi tarafından tepkiyle karşılanmış ve bu durum taşra ve merkez arasında kimi zaman çok ciddi boyutlarda anlaşmazlıklara neden olmuştur. Çalışma XIX. yüzyıl Osmanlı taşrasında Bolu örneğinden hareketle vergi uygulamalarından kaynaklanan anlaşmazlıkların sebeplerini, ahalinin tepkilerini ve sorunun çözümü için Devletin ne gibi faaliyetlerde bulunduğunu ele almaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme modeli ile yürütülen çalışma, konu ile ilgili literatürün yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Arşivi belgeleri çalışmanın esas kaynağını teşkil etmektedir. Anahtar Kelimeler: Osmanlı, vergi anlaşmazlığı, Bolu.

ERMENİ MESELESİNDE 1895-1896'LI YILLAR VE AVRUPA BASKISI KARŞISINDA OSMANLI HARİCİYESİ

EKEV AKADEMİ DERGİSİ, 2011

Özet: Batılı devletlerin çoğu, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Şark Meselesi ile uğraşmayı dış politikalarının vazgeçilmez bir unsuru haline getirmişlerdir. Bu kapsamda yüzyılın başlarından itibaren siyasal ve kültürel gelişmeler temelinde kıpırdanmaya başlayan Ermeni konusu da yüzyılın ikinci yarısından itibaren büyük Avrupa devletlerinin ve Amerika'nın izlediği siyaset neticesinde bir " sorun " haline getirilmiştir. Bu makalede, Ermeni olaylarının yoğun olarak yaşandığı 1895-1896 yıllarında, Osmanlı Hariciye Nazırı Ahmet Tevfik Paşa'nın batılı devlet temsilcileri ile yürüttüğü münasebetlerin detayları ele alınacaktır. Abstract: Most of western states has made dealing with Orient issue an indispensable element of their foreign policies particularly since the second half of 19. Century. İn this context, since begining of the century, Armenian issue starting mobilitation on the basis of politic and cultural progress has been brought into " problem " in the result of following policy of American and European states since the second half of century. İn this article, dealing with 1895-1896 years when Armenian incidents occured intensely details of relationship, minister of foreign affairs of Ottoman, Ahmet Tevfik Pasha conducted with representaties of westwrn states will be dealt.

18. VE 19. YÜZYILLARDA OSMANLI’NIN RESMİ TARİHÇİLERİ( VAK'A-NÜVİS)

Vakanüvis Osmanlı Devleti’nde resmi tarihçilerine verilen unvandır. Osmanlı tarihi hakkından bize en çok yarar sağlayan kaynakların başında gelir ve şahısların bizzat kendilerinin yazdığı ve dönemin genellikle siyasi olayları ele alınır. Bu çalışma da Osmanlı Devleti’nin ilk resmi vakanüvis’i olan Mustafa Naima Efendi’den ve Osmanlı Devleti’nin son vakanüvis’i olan Abdurrahman Şeref Efendi’ye kadar olan vakanüvis’leri yani 18. ve 19. Yüzyıl vakanüvislerini ve vakanüvislerin yazdığı eserlerin Yakınçağ tarihine etkisi üzerinde duracağız.

19. YÜZYILDA BİR OSMANLI ERMENİ POZİTİVİSTİ: YEĞYA DEMİRCİBAŞYAN

2019

Demircibaşyan, pozitivist bakış açısı çerçevesinde, evrimci ve materyalist görüşlere yer vermiş, batıda yaygın olan bazı felsefi düşünceleri tanıtmaya çalışmıştır. Osmanlı’da diğer Ermeni düşünürlerle beraber pozitivist düşüncenin öncülerinden olmuştur. Liselerde felsefe dersi vermiş, pozitivist felsefeyi yaymak amacıyla bir dergi yayınlamıştır. Demircibaşyan’ın ve diğer Osmanlı Ermenisi düşünürlerin Osmanlı’da batı felsefesinin tanınmasına ve yayılmasına ciddi bir katkı sağladığını düşünüyorum.

XIX. YÜZYILDAKİ AVRUPALI SEYYAHLARIN GÖZÜYLE OSMANLI’DAKİ MESİRE KÜLTÜRÜ

Özet: XIX. yüzyıl boyunca Osmanlıların dinlenme kültürü, boş zamanı geçirme şekli ve mesire yerlerindeki aktiviteleri Avrupalı hem erkek, hem kadın seyyahların dikkatlerini çekmiştir. Seyahatnamelerinde mesire yerlerinde gözlemledikleri ve hem yeni, hem geleneksel olarak değerlendirdikleri eğlence, etkinlikleri ve onların değişimi konusunda ayrıntılı bilgi renkli ve canlı şekilde aktarmışlardır. Seyyahların gözlemlerinden sadece bu konulardaki kuru bilgiler değil, Türklere genel bakış açıları da açıkça ortaya çıkar. Avrupalı seyyahların Osmanlı toplumuna yaklaşımları, doğal olarak seyyahların büyüdükleri toplumsal değerleri ve kültürü yansıtır, ona binaen her iki tarafın kültürel değerleri karşılaştıklarında, hem olumlu, hem olumsuz sonuçlara vardıklarına pek çok yerde rastlanır. Seyyahların yazdıklarında alıntılardan anlaşıldığı gibi, Oryantalizm, Romantizm gibi düşünsel akım ve söylemler etkili olmuştur. Abstract: Through XIX th century Ottoman way of spending free time, their culture of recreation and activities at picnic areas attracted attention of European travellers, both men and women. They presented vivdly in their travelbooks detailed information about recreation spots, entertainment and activities performed there and theirs changes in time, which they observed and evaluated both traditional and new. From traveller's observings not only naked informations, but also generalised depicting of Ottoman Turk's image. European travellers' aproaches to Ottoman society were naturally influenced by culture and norms of society, they grew up in; based on this both positive and negative deductions could be found in their comparisons of both cultural values. Showing with quotations, traveller's writings were deeply influenced by some intellectual streams and discourses as Orientalism, Romantism. Аннотация: Культура развлечения Османов и мероприятия устраивающиеся на местах гуляний привлекало внимание Европейских путешественников как женщин так и мужчин на протежении 19-го века. В ихних путжвых очерках ярко, оживлжнно и подробно описанны прогулочные места, новые и традиционные развлечения, мероприятия и ихние изменения. По этим заметкам можно узнать не только информацию о Турках, но и можно узнать ихние общие взгляды на Турков. Подход европейских путешественников к османскому обществу, явно показывают и ихние общественные ценности и культуры. Часто можно увидеть как они опираясь на свои общественные нравы сравнивают их с османскими и приходят к положительным или же к отрицательным выводам. По очеркам путешественников можно заметить черты ориентализма, романтизма и.т.д.

16.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA OSMANLI DONANMASINDA KÜREKÇİLER

16.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA OSMANLI DONANMASINDA KÜREKÇİLER, 2019

ÖZ Kürekçiler, Osmanlı donanmasında kürekli gemilerin egemen olduğu dönemlerde önemli bir topluluktu. Gemi mürettebatının önemli bir kısmını oluşturmaktaydılar. Çünkü gemileri hareket ettiren yelkenlerin boşa çıktığı zamanlarda onların kas güçleriydi. Gemilerin savaş ve seferde yeteneklerini ortaya koyabilmeleri için kürekçilerin varlığına ihtiyaç duyulmaktaydı. Önemleri nedeniyle toplanmaları ve gemilere yerleştirilmeleri için kendine özgü metot ve usuller geliştirilmişti. Bu usuller kendi içinde bu iş için görevlendirilen kamu görevlileri, parasal kaynaklar, uyulması zorunlu talimatlar, çalışma takvimi ve yaptırımlar topluluğu gibi bir dizi kuralları barındırmaktaydı. 16.yüzyılda Osmanlı donanmasının faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda donanma gemileri açısından arz ettikleri önem daha iyi anlaşılacaktır. ABSTRACT Rowers were an important group in the Ottoman navy during the reign of rowing ships. They were an important part of the ship's crew. Because it was their muscle power when the sails moving the ships were wasted. Ships' presence was needed to enable the ships to demonstrate their abilities at war and at times. Because of their importance, specific methods were developed for their collection and placement in ships. These procedures included a number of rules in itself, such as public officials, financial resources, mandatory instructions, a work schedule and a collection of sanctions. Considering the activities of the Ottoman navy in the 16th century, the importance of the navy ships will be better understood.

OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE & BİGA YARIMADASI'NDA ALTIN MADENCİLİĞİ

Biga Yarımadası Altın Madenciliği, 2021

Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir yatırım yoktur ki evveliyatı olmasın, her büyük yatırımın arkasında tarihi bir geçmiş,planlama ve projeler mevcuttur. Daha önce de tarafımızdan ifade edildiği üzere Akkuyu Nükleer Enerji Santrali ve Çanakkale 1915 Boğaz Köprüsü gibi dev yatırımların ilk adımları daha önce zaten planlanmış, mevcut şartların oluşması ile de aksiyon alınarak soyut hususlar somutlaşarak vücuda gelmiştir. Devletimizin özellikle enerji ulaşım maden politikaları sayesinde oluşacak güçlü iktisadi ve sınai teşebbüsler her safhada kalkınmamızı sağlayacaktır. Sadece bugün değil Osmanlı Devleti ve ondan daha önceki medeniyetlerde de Biga Yarımadası’nda muhtelif birçok maden bulunmakta ve işletilmekte idi. Bölgemizdeki değerli madenler sırası ile; Troyalılar, Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere birçok dönemde işletilmiştir. 19.Yüzyıldan itibaren Sultan Abdülaziz dönemine kadar devlet eliyle işletilen madenler daha sonrasında yerli ve yabancı yatırımcıların ilgi odağı haline gelmiştir. Fatih Sultan Mehmet dönemindeki kazanılan askeri ve siyasi zaferler, Devlet’in her konuda tekamülüne(olgunlaşması, gelişmesi) fırsat vermiştir. Osmanlıca tekil manada ‘’Maden’’ çoğul manası ise ‘’Maadin’’ olarak adlandırılmaktadır. 1858 Arazi Kanunnâmesi’nin 107. maddesi ; madenlerin mülkiyeti ve alınacak vergileri, madenin bulunduğu arazinin türüne göre tayin etmesine rağmen işletme yöntemleri, imtiyaz sahiplerinin sorumlulukları, işçilerin durumları gibi birçok önemli husus tam bir çözüm sunmadığı için 1861’de ilk maden nizamnamesi(tüzük) yürürlüğe girmiştir. 1861 Maden Nizamnâmesi’nin en önemli noktalarından biri yabancılara ilk defa maden ihalelerine hissedâr olarak katılabilme imkanını tanımasıdır. O günün şartları ve madencilerin talepleri doğrultusunda 1869, 1887 ve 1906’da kaleme alınan nizamnâmelerle Osmanlı&Türk Maden Hukuku oluşturulmaya çalışılmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk zamanında yapılan İzmir İktisat Kongresi vesile ile sanayileşme ve kalkınma politikaları oluşturulmuş Türk yasalarına ve Misak-ı İktisadinin menfaatlerine uyulması şartıyla da yabancı sermaye teşvik edilerek madencilik faaliyetleri de geliştirilmeye çalışılmıştır. Ülkemizin doğal kaynaklarının tespitine yönelikte 14 Haziran 1935’te MTA(Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü) kurulmuştur, aynı gün MTA ile birlikte ETİBANK kurularak verimliliği ve ekonomikliği tespit edilen maden sahalarının işletilmesine, üretimin gerçekleştirilmesine ilişkin görev tanımı yapılmıştır. Atatürk’ten sonraki dönemde kurulan Devlet Planlama Teşkilatı(DPT) tarafından Madencilik Özel İhtisas Komisyon Raporları hazırlanarak Beş Yıllık Kalkınma Planları oluşturmak suretiyle ülkemizin bütün imkan ve kaynakları belirtilmeye çalışılmıştır. Altın rezervleri ve muhtelif birçok maden yatakları, maden işletmeleri, istihdam ve ülke ekonomisindeki katma değeri gibi birçok hususlar bu planda yer almaktadır. 1985’te Turgut ÖZAL zamanında Maden Kanunu’nda yabancı sermayeli firmalarında ruhsat almasına yönelik yapılan değişiklikte Türkiye’deki Altın Madenciliği Yatırımlarını hızlandırmıştır. Şu anda DPT, 2018 yılında Strateji ve Bütçe Başkanlığına(SBB) dönüştürülerek ilgili faaliyetlerini icra etmektedir. Bu makalemizde birçok resmi rapor belge, Değerli Akademisyenlerin makaleleri ve Tarihçilerin bilgileri ışığında detaylı ve tarafsız bir yazı sizlere sunulmuştur. ilgili link adresi; http://www.kaleninsesi.com/makale/osmanlidan-gunumuze-biga-yarimadasinda-altin-madenciligi-3775/

ERGANİ'NİN SANCAĞI'NIN XVI. YÜZYILDAKİ İDARİ YAPISI

ÇAYÖNÜ'NDEN OSMANLI'YA ERGANİ, 2023

ERGANİ SANCAĞI’NIN XVI YÜZYILDAKİ İDARİ YAPISI Doç. Dr. Mehmet Salih ERPOLAT* Ergani Çaldıran Savaşından sonra 1515 yılında Osmanlı hâkimiyetine girdi. 1515’te Diyarbekir Beylerbeyliği kurulduğunda Ergani de sancak itibar edilerek klasik Osmanlı sancağı olarak buraya bağlandı Tahrir defterlerindeki bilgilere göre XVI. yüzyılda Ergani Sancağı; Ergani, Çüngüş, Hasaran (günümüzde Çermik ilçesi sınırları dâhilinde) ve Behremaz (halk arasında Bermaz) (günümüzde Elazığ ili sınırları dahilinde) olmak üzere dört nahiyeden ibaretti. . Ergani Sancağı’nın da dahil olduğu Diyarbekir Beylerbeyliği’nin yapılan ilk tahriri 1518’de tamamlandı. Bu çalışmada amacımız Ergani Sancağı’nın 1518’den başlayarak 1526 ve 1566’da yapılan tahrirlerdeki idarî durumunu ayrıntılı olarak tespit etmek ve XVI. yüzyılın başlarından XVI. yüzyılın sonlarına kadar sancakta idarî manada meydana gelen değişme ve gelişmeleri meydana çıkarmaktır. Bununla beraber Ergani Sancağı’nda 1518, 1526 ve 1566 yıllarında mevcut olan mahalle, köy ve mezraları bağlı oldukları nahiyelerle beraber liste hâlinde vererek Ergani Sancağı’nın tarihi coğrafyasında bir kesitini meydana çıkarmaktır. Ergani Sancağı XVI. yüzyılda günümüzdeki Ergani ilçesinin sınırlarından daha geniş bir alanı kapsıyordu. Günümüzde müstakil olan Çüngüş ilçesi tamamen, Çermik ilçesinin doğu ve güneydoğusunda kalan büyük bir kısmı ile Elazığ’ın Maden ve Sivrice ilçelerinin tamamına yakını Ergani Sancağı’na bağlıydı. Bu bildiri ile bir bakıma adı zikredilen yerlerin tarihi coğrafyası hakkında bir kesit sunuldu. Ergani Sancağı’nda XVI. yüzyılda mevcut olan köy ve mezralardan günümüze kalan birimler tek tek belirtilecek ve böylece zaman içinde Ergani coğrafyasındaki iskânda meydana gelen değişmeler sebepleriyle beraber değerlendirildi. Ergani şehir merkezinde ve köylerinde yaşayan halk inançları bakımından da ele alındı. Ergani Sancağı dâhilinde Müslümanlar ve gayrimüslimler ile meskûn olan yerleşim yerleri hakkında bilgiler verildi. Gayrimüslimlerin meskûn oldukları köyler: Bagur, Nife, Ekrek, Norşin, Yukarı Teltinak, Aşağı Teltinak, Balahor, Tilguzur, Hersini, Herbeto, Hilar, Mendegân ve Hurşid’den ibaretti. Bunların yanında Çüngüş, Hasan ve Behremaz nahiyelerine bağlı olan gayrimüslimlerle meskûn köyler de tespit edilerek günümüzdeki durumları hakkında açıklamalarda bulunuldu. Bu çalışma ile Ergani Sancağı’nın XVI. yüzyıldaki idarî yapısının ayrıntılı olarak ortaya çıkarılmasının yanında sancakta zamanla meydana gelen iskân faaliyetlerinin doğurduğu gelişmelerin sebep ve sonuçları hakkındaki değerlendirmelere yer verildi. Böylece Osmanlı arşiv belgeleri ışığında Ergani tarihinin bir kesiti ilgililerinin istifadesine sunuldu. Anahtar kelimeler: Ergani Sancağı, Türkçe yer adları, XVI. yüzyıl, Ergani’nin köyleri, idari yapı. ADMINISTRATIVE STRUCTURE OF ERGANI SANJAK IN XVIth CENTURY Assoc. Prof. Dr. Mehmet Salih ERPOLAT* Ergani came under the Ottoman control after the battle of Çaldiran in 1515. When Diyarbekir Governorate was established in 1515, Ergani was incorporated in Diyarbekir as an Ottoman sanjak. According to the information in Ottoman cadastral record books Ergani Sanjak had four boroughs (governorate of a sub-district) called Ergani, Çüngüş, Hasaran (it is actually located in Çermik district) and Behremaz (popularly called Bermaz). The first census in Diyarbekir was completed in 1518. The aim of this paper is to determine the administrative status of Ergani Sancak by using the censuses made in 1518, 1526 and 1566. In addition, it is aimed to reveal a part of historical geography of Ergani Sanjak by listing the neighboorhoods, hamlets and villages which existed in Ergani in 1518, 1526 and 1566. Ergani Sanjak covered an area that larger than the borders of the present Ergani district. Çüngüş district, which is detached today, was completely within the borders of Ergani Sanjak. A large part of the southeast and east of Çermik, Maden and Sivrice districts of Elazığ were within the borders of Ergani Sanjak. In this paper, some information was given about the historical geography of the places mentioned above. Villages and hamlets surviving from the XVI. Century were mentioned one by one, thus the changes in the settlement in Ergani geography over time were evaluated together with their reasons. Ergani was also discussed in terms of folk beliefs living in the city centre, villages and hamlets. Information was given about the settlements inhabited by Muslims and non-Muslims within the Ergani Sanjak. Villages where non-Muslims reside were consisted of Bagus, Nife, Ekrek, Norşin, Yukarı Teltinak, Balahor, Tilguzur, Hersini, Herbeto, Hilar, Mendegan and Hurşid. In addition to these, non-Muslim villaages that belonged to Çüngüş, Hasaran and Behremaz boroughs were also identified and some explanations were made about their current situation. Thus, a section of the history of Ergani prepared in the light of Ottoman archival documents, was presented to the benefit of those concerned. Keywords: Ergani Sanjak, Turkish Place Names, XVIth Century, The Villages of Ergani, Administrative Structure